TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez’den teşvik uyarısı: ‘Süreç şeffaf olmalı’
Cumhurbaşkanı kararıyla 30 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlan “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar”la birlikte yatırım teşvik sistemi güncellendi. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, teknoloji hamlesi, yerel kalkınma, stratejik hamle programlarını içeren yeni teşvik sistemine ilişkin yorumlarını Cumhuriyet’le paylaştı. Sönmez, yeni programların Anadolu’daki KOBİ’ler için önemli bir fırsat sunduğunu, sağlanacak f inansman araçlarının ise yatırım iştahını artırabilecek nitelikte olduğunu ifade etti. “Ancak yüksek asgari yatırım tutarları mikro işletmelerin erişimini sınırlıyor” diyen Sönmez, sistemin başarısını değerlendirecek şeffaf bir izleme ve sonuç çerçevesinin henüz tanımlanmamış olmasının da önemli bir eksiklik olduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Teşviklerin bölgesel kalkınmaya, istihdama, dönüşüm hedeflerine katkısını net biçimde ölçebilecek kamuya açık göstergeler ve düzenli etki analizleri olmadan, sistemin stratejik etkisini değerlendirmek mümkün olmayacaktır.” ‘ÖNCE KÜÇÜKLER KORUNMALI’ Finansmana erişimde zorluklar, yüksek maliyet baskısı, iç ve dış pazarlardaki daralmanın birçok işletmenin yatırım kararı almasını güçleştirdiğine dikkat çeken Sönmez, teşviklerin etkili olabilmesi için küçük işletmeleri adres göstererek şunları vurguladı: “En büyük bağımsız iş dünyası örgütü olarak sahada edindiğimiz gözlemler ve aldığımız geri bildirimler, küçük işletmelerin şu anda yatırım değil, öncelikle ayakta kalma ve istihdamını koruma mücadelesi verdiğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla yatırım teşviklerinin etkili olabilmesi için özellikle küçük işletmelerin koruyucu önlemlerle desteklenmesi, finansal dayanıklılıklarının artırılması ve işletme ölçeğine göre daha esnek modellerin geliştirilmesi kritik önem taşıyor. Bu kapsamda yeni destek paketlerinin en kısa sürede KOBİ’lere ulaşmasını bekliyoruz. Bu hem kapsayıcılık hem de ekonomik sürdürülebilirlik açısından hayati bir ihtiyaçtır.”
Source: Elif Özge Yalçın
Ücret politikaları sınıfsal farkları eritti, artık herkes örgütsüz ve güvencesiz: Beyaz yaka çıkmazı
Türkiye’de 2021’den bu yana derinleşen ekonomik kriz, iş piyasasındaki sınıfsal ayrımları silikleştirirken, beyaz yakalı çalışanları da hızla proleterleştiriyor. Eğitim, işyükü, kıdem gibi kriterler maaşlara artık yansımıyor. İktidarın ve şirketlerin ücret politikaları, beyaz yakalıları da yoksullaşan ücretliler sınıfına dahil etti. Gerek iktidar, gerekse şirketlerin ücret politikalarında öncelik verdiği şey, çalışanların kaybını telafi etmek değil. Mavi yaka mücadele gücünü kullanarak, pazarlık yaparak hakkını almaya çalışırken beyaz yakalılar ise örgütsüz ve güvencesiz. Ücretleri yıldan yıla asgari ücrete yaklaşıyor. “Beyaz yakalı” olarak tabir edilen işçilerin yoğunlukta olduğu işkollarına bakıldığında, banka finans alanı hariç, ortalama örgütlenme oranı yüzde 10’un üzerine çıkmıyor. Geçen ay İzmir’de yaşanan grev sırasında kamuoyunda ilk kez iki kesim arasında ücret farklılığı tartışıldı. Çalışma ekonomisti Prof. Dr. Aziz Çelik, beyaz yakalıların örgütlenme bilincinin zayıflığının temelinde neoliberal fikirlerin olduğunu belirtti. Bireyciliğin esas meseleyi görmeyi engellediğini vurgulayan Çelik, “Anlaşılmayan şey şu: Düşük maaşların sebebi sendikalı ya da ücretleri daha yüksek olan işçiler değil. Mesele bölüşüm ilişkilerinin kötü olması. Bu tutumun asıl sebebi 12 Eylül sonrası yaratılan ve ANAP ve AKP döneminde güçlenen ‘gemisini kurtaran kaptan’ ideolojisidir” dedi. Mavi yakalı-beyaz yakalı ayrımının önemsiz olduğunu söyleyen Çelik, beyaz yakalılarda sendikalaşma oranının çok düşük olduğuna dikkat çekerek “Onlar da artık yeni proleterlerdir. Tek farkları giysileri ve diplomaları” yorumunu yaptı. HINÇ VE ÖFKE TOPLUMU İstanPol Araştırma Yönetim Kurulu Üyesi ve Sciences Po Paris’te siyaset bilimci Alphan Telek, ülke yöneticileri ve patronlar hariç herkesin büyük bir güvencesizleşmenin içinden geçtiğini belirtti. Yüksek öğrenimli kişilerin iş piyasası içerisindeki avantajlarını kaybettiğine dikkat çeken Telek, bunu Türkiye’nin teknolojiye yeterince yatırım yapmamasıyla; üniversitelilere ve yüksek yetenek işlere ihtiyacın azalmasıyla açıkladı. Telek, grev ve eylemler üzerinden yaşanan tartışmaya “Bir toplumsal ahlak aşınması var. Herkes birbirini suçluyor. Prekaryalaşma kaynaklı hınç ve öfke, toplumun her kademesinde var. Siyasetçiler ise bu öfkeyi sorunun kaynağına yönlendirmiyor” dedi. Beyaz yakalıların ücret üstünlüğünü kaybetmekle ilgili sosyal medyada gözlemlenen öfkesine ilişkin ise sosyolog Hakan Koçak, “İşçi sınıfının farklı kesimleri her dönem karşı karşıya getirilmiştir, bu temel bir stratejidir. Mücadelenin en önemli ve zor kısmı, sınıfın bütünlüğünü sağlamak. Ücretli kesimin avantaj sağlaması, kendi içindeki bölünmeyi aşmasıyla mümkün olabilir” dedi. ‘ESNEK ÖRGÜTLENME ARAÇLARI GELİŞTİRMELİ’ Çeşitli işkollarından beyaz yakalı işçiler bir dönem alternatif örgütlenme faaliyetlerinde bir araya gelmiş, bu platformaların ömrü uzun olmamıştı. Onlardan biri, 2012-2021 arasında beyaz yakalılarla sendikalar arasında köprü olma amacıyla kurulan “Kaç Bize Gel” idi. Kurucularından Av. Hikmet Topal, şunları anlattı: Beyaz yakalılar, kaybedecekleri ve riske ettikleri çok fazla olduğu için, ekonomik ve toplumsal kriz dönemlerinde sınıfın en zayıf halkasını teşkil etmekte. Böyle dönemlerde beyaz yakalılar kendi hayatlarına daha fazla yoğunlaşıyor. Sendikalar, beyaz yakalı işçilerin sosyolojik farklılıklarını gözeten, esnek örgütlenme araçları geliştirmeli. Eksiklerimiz kabul etmek, nelerin mümkün olabileceğini görmek açısından başlangıç noktası olabilir.
Source: Elif Özge Yalçın
İTO Suriye”de yatırım incelemesi başlattı
İstanbul Ticaret Odası’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İstanbul iş dünyasının beklentilerini geçtiğimiz hafta Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’a iletti.Şam ve Halep”e yatırım incelemesiSuriye”deki yatırım fırsatları için harekete geçtiklerini belirten Avdagiç, “Yönetim Kurulundan iki arkadaşımızı inceleme yapması için gönderdik. Suriye’de büyükelçimizle, Şam Ticaret Odası ve birtakım sanayicilerle görüştüler. Şam’ın yanı sıra coğrafi ve mantalite olarak yakınlığı sebebiyle Halep’i de yatırım gündemimize alabileceğimizi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.”Bazı yatırım avantajlarına sahip olabiliriz”Türkiye’de yaşamış ve Esad rejiminin devrilmesi ile ülkelerine geri dönmüş olan Suriye iş dünyasının hızlı entegre imkanı bulunduğuna işaret eden Avdagiç, “Devlet politikamız çerçevesinde; sınır komşumuzun maliyet avantajlarını, Türkiye’nin teknolojik gelişimi ile birlikte kullanarak hızlı bir şekilde bazı yatırım avantajlarına sahip olabiliriz” dedi.İstanbul’daki sanayicilere “terzi usulü” destek çağrısıAvdagiç, iş dünyasının İstanbul’daki sanayi kuruluşlarına “terzi usulü” destek verilmesi konusundaki beklentilerini de dile getirdi.Avdagiç, “İstanbul’daki sanayinin İstanbul’dan atılması gerektiği konusunda, biz o noktada değiliz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verdiği desteğe teşekkür ederiz. Ancak İstanbul’la sadece savunma sanayiinde teşvik var. Bizim İstanbul’daki sanayi kuruluşlarına terzi usulü bir destek talebimiz var. Teşvik sadece yeni nesil teknoloji yatırımlarını, çevreye duyarlılığını artıracak yenileme, geliştirme çalışmaları için sağlansın” dedi.Yerel yöneticilere ithal otobüs eleştirisiİTO Başkanı Şekib Avdagiç, açıklamasında kamu alım garantilerinin geliştirilmesinin çok önemli olduğunu, milli ve yerli alımların kesin şekilde uygulanması gerektiğini de vurguladı.Avdagiç, “Türkiye Avrupa’nın en büyük otobüs üreticisi olmasına rağmen, bazı yerel yöneticilerin ithal otobüs alması gibi bir garabetle karşı karşıyayız. Milli ve yerli alımların uygulanması konusunda destek talep ediyoruz” dedi.BTM, Atatürk Havalimanı’ndaki teknoloji üssüne taşınabilirİTO’nun Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi’ni (BTM) Atatürk Havalimanı’nda yapılması planlana dev teknoloji merkezine taşımak istediklerini, bunun için de Bakan Kacır ile bir görüştürklerini belirten Avdagiç, talebin olumlu karşılandığını belirterek şunları söyledi: “BTM’de mekân olarak 4 bin metrekarede, adeta sıkıştık. Atatürk Havalimanı Türkiye’nin en büyük teknoloji üssü olacak. Biz de bakanımızdan 10 bin metrekarelik bir alan istirham ettik. Bakanımız da BTM için müjdeyi verdi. Kendisine İTO camiası olarak teşekkür ediyoruz.”
Source: Dünya Gazetesi