“Türkiye Gündemi – Terör, Depremler ve Uluslararası Gelişmeler”

Terörsüz Türkiye, kendi güzel, niyeti kötü bir tariftir

İYİ Parti Genel Başkanlığında bir yılı geride bırakan Müsavat Dervişoğlu ile ‘Terörsüz Türkiye’yi konuştuk. Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni, PKK”nın topladığı kongrenin sonuçlarına mahkûm edenlere yazıklar olsun. Terör örgütü bitti diyen de bunlardı. Şimdi de bizden, bitmiş bir terör örgütünün silah bırakmasını müjde diye kabullenmemizi bekliyorlar” dedi.

Öncelikle genel başkanlıkta bir yılınızı doldurdunuz. Geldiğiniz günden bu yana İYİ Parti’de neler değişti? Küskünlerin kalbini kazanabildiniz mi?

İyi Parti 2024 yerel seçimlerinin ardından ciddi bir travma yaşadı. Partilerin tarihlerinde böyle zamanlar olur. Ancak, bu ağır travmalar genellikle partilerin sonu da olur. Rakiplerimiz, özellikle de iktidar ortakları, “İYİ Parti bitti, dağıldı” gibi iddialarda bulundu. Evet, şu ya da bu sebeple kırılan, üzülen, giden arkadaşlarımız oldu. Ancak, İYİ Parti, milletimizin verdiği mesajı aldı, gereğini yaptı ve gemi sağ salim limana ulaştı. Şimdi yenilenmiş, güçlenmiş şekilde yeniden sefere çıktı. Hem dava arkadaşlarımız hem de seçmenimiz geri döndü ve dönmeye devam ediyor. Çünkü, İYİ Parti, Türk siyasetinin geldiği noktada çok önemli bir boşluğu dolduran, çok önemli bir görevin namzeti. İstese de dağılamaz, istese de duramaz. Tarihin omuzlarına yüklediği bir misyon var. Ve göreceksiniz o misyonu layıkıyla yerine getirecek. Siyasetteki kilidi açacak, milletimizi birleştirecek ve Türkiye’yi de bu fırtınalı sulardan çekip, limana yanaştıracak.

Gelelim gündemin ana maddesine, ‘Terörsüz Türkiye’ye… PKK’nın kendisini bugün/yarın feshetmesi bekleniyor. Tavrınızı biliyorum. Ne yapılırsa çözüm süreci İYİ Parti için ne zaman kabul edilebilir olur?

En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni, PKK”nın topladığı kongrenin sonuçlarına mahkûm edenlere yazıklar olsun. Şahsıma özel bir tavrım söz konusu değildir. Yurttaşı olmaktan onur duyduğum Büyük Türk Devletinin ve mensubu olmaktan gurur duyduğum Büyük Türk Milletinin varlığı ve daima yükselişi için tarafıma Gençliğe Hitabe’de tevdii edilen vazifemin gereğini yapmaktayım. İYİ Parti, Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı olarak hüküm altına alınmış ve değiştirilemeyeceği de aynı irade ile mühürlenmiş; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” amir hükmünün uygulanması için mücadele etmektedir. Eşit yurttaşlık değil, tüm yurttaşlar için fırsat eşitliğini savunuyor ve bunun için mücadele ediyoruz. İnsan olmadan yurttaş, yurttaş olmadan da siyasi tercihlerin oluşmayacağının idrakindeyiz. O yüzden insan hakları, özgürlükler diyoruz. Bugün Türkiye’de hukuksuzluk; Türkmen-Kürt ayırt etmiyor, adaletsizlik Alevi -Sünni ya da özgürlüklerin kısıtlanması sağcı-solcu ayırt etmiyor. Türkiye’de demokrasi yoksunluğu Müslüman- Gayrimüslim ayırt etmiyor. Bizim PKK’yla pazarlık yapılan çözüm süreçlerine değil, adil, hukukun üstünlüğüne saygılı, özgürlükler ve demokrasi temelinde yükselmiş bir devlet ve iktidar anlayışına ihtiyacımız var. Bakın, terör örgütü ilk mermiyi attığından bu yana 41 yıl geçti. Bunun 23 yılında Ak Parti iktidardı. Bugün öyle bir pozdalar ki, sanki göreve gelir gelmez silah bıraktırıyorlarmış gibi yapıyorlar. Ama asıl mesele şu; Terör örgütü bitti diyen de bunlardı. Şimdi de bizden, bitmiş bir terör örgütünün silah bırakmasını müjde diye kabullenmemizi bekliyorlar.

PKK ADRES DEĞİŞTİRİYOR

İtiraz edenlere “Sen terörsüz Türkiye istemiyor musun” deniyor…

Terörsüz Türkiye, kendi güzel, niyeti kötü bir tariftir. İşin aslı şudur: PKK adres değiştiriyor. Onun gereğini yapıyor. Kandil’den Suriye’ye taşındı. Şimdi bunun gereklerini yerine getiriyor. Üstelik Kandil’de kiracıydı, Suriye’nin kuzeyinde önce özerk bir bölge, ardından kurulacak teröristan ile tapu sahibi oluyor. İktidarın burada yaptığı şey ise, terör örgütüne el uzatarak, onun meclisteki siyasi temsilcilerinin oylarıyla anayasa değişikliklerinin önünü açmak. PKK da DEM de, “Artık yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı” diyor. Cumhurbaşkanı da, artık gerekli düzenlemelere geçebiliriz mesajı veriyor. Bu öyle bir oyun ki, vin vin yapmaya çalışıyorlar. İktidar ve terör örgütü kazanacak diye Türk Milleti’nin kaybetmesine izin vermeyeceğiz.

Ne yapacaksınız?

Erdoğan bir dönem daha aday olabilsin diye oynanan oyunu milletimize tüm çıplaklığıyla anlatacağız. Madem herkes bir şeyler talep ediyor, bizim de taleplerimiz var; “Madem Öcalan”a istediklerini ve hürriyetini vereceklerse, gazilerimin gözlerini, kollarını ve bacaklarını da geri versinler. Toprağa verdiğimiz evlatlarımızı da ailelerine geri versinler. İsteyen istediğinin fotoğraf çerçevesini sevebilir. Bize onun bunun fotoğrafının çerçevesini sevenler değil, şehit tabutuna sarılıp gözyaşı dökenler gerekli. Terörsüz bir Türkiye’yi kim istemez? Ama bu yolun sonu terörsüz Türkiye değil, terörün kazandığı Türkiye’dir.

23 Nisan resepsiyonunda DEM Parti Eş başkanı Tuncer Bakırhan ile sohbet ettiğiniz görüntü çok tartışıldı. Siyasette çok normal olan bu görüntülerin tartışılıyor olmasında siyasetin siz de dahil dilinde bir sorumluluk yok mu?

Benim tek sorumluluğum milletimedir. Bir siyasetçinin de meşruiyetinin kaynağı budur. Sorumluluğu milletten başkasına karşı hissederseniz bu sizin meşru siyasetinizi tartışmaya açar. Resepsiyonda karşılaştığımızda Dem Parti Genel Başkanı’na Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumunu sorarak geçmiş olsun dileklerimi ifade ettim. Bu vesile ile ifade etmeliyim ki; ben milletvekili seçildiğim günden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün resepsiyonlarına bizzat katılmışımdır. Özellikle de 23 Nisan resepsiyonu benim için TBMM’nin en anlamlı organizasyonlarının başında gelmektedir. Siyaset millete rağmen yapılmaz. Millete rağmen siyaset yaparsanız o zaman belli bir gruba, yapıya, odağa hizmetle sınırlı kalırsınız. Oysaki 86 Milyonluk Büyük Türk Milletine hizmet etme kararlılığı ile yola çıkan bir iradedir İYİ Parti. Rahmetli Demirel’in, Erbakan’ın, Özal’ın, Ecevit’in, Rahmetli Başbuğ Türkeş’in siyasette attıkları temelleri dikkate alıyorum. Hoşgörü, nezaket, centilmenlik ve en önemlisi tahammül. Ben tehdit edilebilirim, hakaret de ediliyor. Bunların hepsine tahammülü ben saydığım bu isimlerin siyasetlerinin temelinde gözlemledim. Ancak Türk milletine hakareti ve milletimin aklıyla alay edilmesini, üniter devlet yapımıza, Türk bayrağımıza, Türk Vatanına, Türk Devletine cumhuriyete ve banisi Mustafa Kemal Atatürk’e cumhuriyetin değer ve kazanımlarına, milletimin inanç ve ibadet özgürlüklerine hakaret ve tehdide kimse benim müsamaha göstermemi beklemesin. Bunlar düşünce ve ifade özgürlüğü değil taammüden icra edilen ihanet suçlarıdır.

ARTIK BAHÇELİ BENİ ŞAŞIRTMIYOR

Sayın Bahçeli’nin 4 Mayıs’ta Malazgirt’te fesih çağrısını da sormak isterim. Birkaç ay önceki Bahçeli’den çok uzakta bir davranış olduğu için soruyorum, Sırrı Süreyya Önder’in fotoğrafını seven Bahçeli sizi şaşırtıyor mu?

Son bölümden başlayayım, hayır artık ayın Bahçeli’ye dair hiçbir şey beni şaşırtmıyor. Çünkü girdiği yolda atacağı her adım, en az attığı adımlar kadar tuhaf olacak. Tuhaf ama tesadüf değil. Tüm bunların bir plan dahilinde olduğu kanaatindeyim. Benim sorunum Sayın Bahçeli’nin tavrı ya da hareketleri değil. Benim sorun ettiğim, Türk Milliyetçiliği iddiasındaki bir partinin, Cumhuriyetin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliğine ve özünde Cumhuriyetimize verdiği hasar. 4 Mayıs meselesine gelince. Sayın Bahçeli, “PKK gelsin 4 Mayıs’ta Malazgirt’te kongre yapsın” dedi. Bakın bu tarih de, seçilen yer de tesadüf değil. Dersim İsyanı’na karşı o dönemki Bakanlar Kurulu 4 Mayıs 1937 tarihinde harekât kararı alıyor. 4 Mayıs o nedenle seçilmiş. Malazgirt ise Anadolu’nun Türk vatanı ilan edildiği yer. Türk vatanına göz diken terör örgütünü oraya davet etmek ise akla ziyan. O açıklamanın ardından ilan etmiştim, “3 Mayıs’ta Türkçülük Günü’nü kutlayacağım” demiştim. Ben dediğimi yaptım. Ama onlar 4 Mayıs’ta ortada yoktu.

MİLLİYETÇİLİK BİRLEŞTİRMEKTİR

Ümit Özdağ cezaevinde. Milliyetçiler seçim için bir araya gelirler mi?

Önce İnsan sonra yurttaş en son siyasi tercihlerimiziz. Fertler olmadan, Millet kalamayız. Özgürlüğü savunmadan, cumhuriyeti koruyamaz, topraklarımızı ekmeden ekmeğimizi büyütemeyiz. Birbirimize tutunup yararlarımızı saramadan da “biz” olamayız. Benim anladığım Milliyetçilik budur. Özümsediğim, bir ömür damıttığım Türk Milliyetçiliği budur. Kaldı ki; bu bir temenni ya da hamaset içeren bir yaklaşım değil bilakis tarihin işaret ettiği zorunluluktur. Elbette Milliyetçilik birleştirmektir! Cumhuriyeti kuran felsefedir milliyetçilik. Tıpkı laiklik gibi, inkılapçılık gibi. Türk Milliyetçileri birleşsin yaklaşımını çok içten bulmakla birlikte bu çağrı sadece bir seçim kazanmakla alakalı olunca samimiyetten uzaklaşıyor. Oysa bir Türk Milliyetçisinin asli ve yegâne görevi Türk Milletini birleştirmektir. Ben bir Türk Milliyetçisi olarak Büyük Türk Milletinin her bir ferdini ‘Cumhuriyet’ fikrinde ‘Cumhuriyetçilik’ özünde birleştirmek mücadelesindeyim. Siyasetçi refleksleri ile değil Cumhuriyetin sağladığı tüm fırsat eşitliklerinden istifade etmiş bir Türk evladı olarak bu birleştirme görevimin başındayım, farkındayım, kararlılığındayım ve inanıyorum ki başaracağım.

Türkiye’de bir süredir iklim şiddete döndü. Sinan Ateş cinayeti, en sonuncusu Ayyüce Türkeş ve ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel’e olmak üzere siyasetçilere saldırılar yapılıyor. Sokak ortasında kadınlar öldürülüyor, çocuklar öldürülüyor. Sizin bir sözünüz var. Ya adalet, ya kıyamet! Biz şu anda ne yaşıyoruz?

Bir yıl önce Genel Başkanı olarak TBMM’deki ilk grup toplantımızda yaptığım konuşmanın üç ana başlığı ve üç çağrısından biri adaletti. Rahmetli Sinan Ateş’in öldürülmesini ve tecelli ettirilmeyen adaleti referans alarak ifade etmiştim. Tamamlandığı iddia edilen soruşturmanın bir hatır senedine dönüştüğünü ifade ederek “Ya Adalet Ya Kıyamet” dedim. İktidar ve ortakları ise seçimlik haklarını kullandılar ve kıyameti tercih ettiler. Artarak devam eden benzer hadiselerde de kıyamet tercihlerinde ısrar ediyorlar. Daha da acısı; çıkıp kınıyorlar. Tek Adam ve tek adamın avenelerinin birlikte yarattıkları Tek Adam rejimi ile devletin kurumları iktidar ve ortaklarının lehine, muhalefetin ise aleyhine tahsisli hale getirilmiştir. Denetleme ve önleme ile görevli mülki idare, gerektiğinde müdahaleyle görevli emniyet ve re’sen soruşturma ve kovuşturma ile görevli yargı bu görevlerini vatandaşını korumak yerine Cumhur Koalisyonunu korumak için yerine getiriyorlarsa devlet olma vasfı yitirilmiştir. Devlet olmanın gerekleri terk edilip Beştepe, Balgat hatta İmralı’dan alınacak izinlerin peşine düşen kurumlar ve yetkilileri Cumhur Koalisyonunun çatışmalarına taraf, siyasette de tartı ağırlığı konumunu tercih etmektedirler. Tüm bunların sonucunda ortaya çıkan kutuplaşma ve ayrımcılığın sonu kontrolün yitirilmesi olacaktır. Tarih bizlere göstermiştir ki; her alandaki hukuksuzluk, adaletsizlik, krizler ve istikrarsızlık sebebiyle vatandaşın canı burnundayken hukuksuzluk ve krizler kaosa, adaletsizlik ve istikrarsızlık anarşiye döner. İnanın hiçbir istibdat hiçbir saray rejimi bunun karşısında duramaz.

Bu eylemlerin sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamayacağını, ne yazık ki bunları daha önce yaşadığınızı söylediniz. Tam olarak ne hatırlatıyorsunuz?

Anayasamızdan kaynaklanan siyaset yapma hakkına yönelik hiçbir saldırı basit adli vaka değildir. Hedef doğrudan doğruya anayasal düzene, demokratik hayatımıza ve Cumhuriyet’in temel ilkelerinedir. Bir milletvekiline, bir il başkanına, bir siyasi parti liderine yönelen saldırı; sadece bir kişiye değil, bir hakka, bir kuruma, bir rejime yönelmiş demektir. “Sana siyaset yaptırmayacağım” demektir. Ya da ben siyaset yapma hakkını bile ortadan kaldırırım tehdididir. Bu nedenle bu eylemler sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamaz, ele alınmamalıdır. Buna karşın; Kamu gücünü yöneten ve kullanan iktidar ve ortaklarının sadece kınamakla kaldıkları bir akıl tutulmasının sonuçlarına işaret ettim ve hatırlattım. Aşama aşama, ağır ağır ama bilinçli bir şekilde buralara getirildik. Siyaset dışılığın teşvik edilerek, siyasetin yapılamaz hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye’de tehdit, cebir, şiddet birtakım kişi, yapı ve odaklar tarafından alışkanlık haline getirilerek hukuk dışılık adeta özendiriliyor. Siyaset bir elbette vatanın, milletin ve devletin selameti için bir kavgadır, bir mücadeledir. Ancak neticesi de yine vatan, millet ve devletin selameti için müzakeredir. Aksi halde sonuçları yıkıcıdır. 1970’lerden 1980’e getiren süreci hatırlayın. Türkiye için kavga etmek yerine, birbiriyle kavga etmeye yönlendirilmiş yüzbinlerdik. Kavga ettik ama en kızdığımız zamanlarda bile birbirimize; “yetim hakkı yiyor” dememişizdir. “Namussuzdur “dememişizdir. Mezarlıklarımız birdi, düğünlerimiz birdi, asker olurken elimize yakılan kınalar birdi. Bugün ise herkesin bir yeri parsellediği, milletin malını kendi malı bellediği bir Türkiye’yi bize normalleştirmeye çalışıyorlar. İtirazımız bunadır. Mücadelemiz bunadır. Milletimizin gözünde de vicdanında da haklılığımız bundandır.

İktidarın Ekrem İmamoğlu ile ilgili nasıl bir planı var sizce?

Açık ve net! Erken seçim çağrılarıyla iştahı kabaran ve yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmakla ilgili önünün açıldığını düşünen Erdoğan’ın siyasi hamlesi. Ancak siyaset her zaman güçlünün istediği rotada ilerlemez. Burada millet iradesinin meseleyi nereye evireceğini kestirmek zordur. Türkiye, hukukun ayaklar altına alındığı, adalet duygusunun ağır yaralar aldığı bir süreçten geçiyor. Ve maalesef tüm bunlar, Sayın Erdoğan’ın ömür boyu başkanlık ihtirası için yapılıyor. Milletin menfaati, ülkenin geleceği gibi konulara kafa yorması gereken bir iktidar,

Fakr-u zaruret içinde, harap ve bitap düşmüş milletimizin dertlerine çare bulması gereken iktidar, önümüzdeki ilk seçimin telaşına düşmüş ve ülkeyi ve milletimizi çok daha büyük sorunlarla yüz yüze getirebilecek bir sorumsuzlukla hareket ediyor. Hukuku buna alet ediyor, milletin adalete güvenini yerle bir ediyor. “İktidarın sonsuz olduğuna” inanan idareciler, genellikle giderayak bu işlere kalkışır. Ama bu kaderin önüne geçmez.

Yoksulluk, yoksunluk, yasaklar, yolsuzluk… Yeni Türkiye’nin ‘Y’leri… Adalet mekanizması böyle işlerse, hukuk sadece güçlüden yana olursa, konuşan Silivri’yi boylarsa, öğrenciler tutuklanır, dünyanın çok gerisinde bir eğitim görürse, yoksulluktan beslenemez, gençler uyuşturucu batağına düşerse, o ülkenin sonu ne olur?

Allah kimseyi kınadıklarıyla sınamasın denir. Ak Parti’nin iktidara gelirken ve 23 yıldır dilinden düşürmediği iddia buydu. Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele edecek, kökünü kazıyacaktı. 23 yılın sonunda aynı parti ve Sayın Erdoğan; Yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların mimarı oldu, öznesi oldu. Cumhuriyet tarihi yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar gördü. Ama hiçbir dönemde Ak Parti iktidarındaki kadar pervasızını görmedi. Milletimizin gördüğü gerçek de bu. Böyle olmasa, iktidar ortağı iki partinin toplam oyları yüzde 60 seviyelerinden yüzde 37’lere iner miydi? Milletimiz 2019’da uyardı. Anlamadılar. 2024’te ilk faturayı önlerine koydu. Görmek istemediler. İlk seçimde biletlerini kesecek. İşte o gün, o sandıklarda gerçeği iktidar da görecek. Ve Türkiye yeni bir döneme merhaba diyecek. Hukuk, adalet duygusu, hürriyet, demokrasi birer sosyal kavram olmakla birlikte, bugünün dünyasında iş demek, aş demek, ekmek demek. Çünkü, hukukun ve adalet duygusunun yerle bir olduğu, hürriyetlerin çiğnendiği, demokrasinin yoğun bakımda olduğu ülkelerde, ekonomi de ağır yara alıyor. İşte, siyasi saiklerle yapılan operasyonun sadece Merkez Bankası’na maliyeti, 57 milyar dolarlık satış. İki yıldır biriktirilen rezerv, 2 ayda eriyip gitti. Milletimizin sırtındaki yük arttı. O yüzden, bu çağda, adalet, hürriyet ve demokrasi ekmek gibidir, su gibidir.

Erken seçim bekliyor musunuz? Olmazsa ülke 2028’e kadar bu gerginliği taşıyabilir mi?

Erken seçimin gerekliliğine inanıyorum. Bu iktidarın ülkeyi yönetebilme iradesi olmadığı gibi artık milletin nazarında meşruiyeti de kalmamıştır. 7 yıldır özellikle yaratılan ve bizzat iktidar eliyle derinleştirilerek yönetilen ekonomi, iktidar için kriz olarak değil bir politika olarak ele alınmakta ve bundan bir rahatsızlıkları da bulunmamaktadır. Bugün TBMM toplam milletvekili sayısı 592’dir. Ak Parti, MHP ve DEM Partinin toplam milletvekili sayısı ise 375’tir. Geri kalan muhalefet partilerinin toplam milletvekili sayısı ise 217’dir. Erken seçim için gerekli çoğunluk ise 360’tır. Sözde yeni açılım çabaları ile; Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk Milletine, Türk Bayrağına, Türk Vatanına, üniter devlet yapımıza açıkça ihanet ve kalkışma içindeki Ak Parti, MHP ve DEM Partiden oluşan Cumhur Koalisyonu erken seçim kararı alabilmek için yeterli çoğunluğa sahip iken muhalefetin böyle bir çoğunluğu yoktur. Ayrıca 31 Mart 2024 seçimlerinin hemen ertesinde muhalefetin bir bölümünde yükselen erken seçim meydan okumaları, Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın iştahını kabarttı. Erdoğan, anayasada açıkça hüküm bulunmasına rağmen; önce yeni anayasa sonra anayasa değişikliği kavramları ile yeniden CB adayı olmak için kendisine erken seçim talebi tepsisinde sunulan bu fırsatı hayata geçirebilmek için teröristbaşıyla bile müzakereden kaçınmadı. Olası adayların bugün tutuklu yargılanmaları bile “Ömür boyu başkanlık” projesinin bir aşamasıdır. Erdoğan, daha da ileri giderek yine “Ömür boyu başkanlık” ihtirasının sonucu olarak Suriye’nin kuzeyinde kurulmaya çalışan Teröristanın hamiliğine soyunmuştur.

İşte bu şartlar altında Erdoğan ve ortakları ellerindeki yeter ki çoğunlukla “Erken Seçim” derse biz hazırız. Ancak muhalefetin yeter sayısı olamamasına rağmen “Erken Seçim” çağrısını açıkçası stratejik bulmadığımı ifade etmeliyim. Ne bugün ne de sonrasında, Erdoğan’ın yeniden CB adayı olmasına ilişkin önünü açacak bir karar ve düzenlemenin içinde olmayacağımızı da açıkça ifade edebilirim.

KIBRIS’TA NELER OLUYOR?

“Büyük Ortadoğu Projesi son aşamasına gelmiştir. Bu aşamanın konusu da İran ve Doğu Akdeniz’dir. Doğu Akdeniz söz konusu ise; Kıbrıs’ı doğrudan bu sürecin odağı haline getirmektedir. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki; BOP’un tek ve esas amacı İsrail’in bölgedeki güvenliği ve huzurudur. Ortadoğu’nun dönüşümü diyerek uygulamaya konulan bu proje artık bir tez değil acı ve ağır bedelleri olan bir hakikattir. Bu sürece bölgedeki çıkarları doğrultusunda ABD’nin, Avrupa’nın hatta Rusya’nın desteği aşikârdır. Rusya’nın Türk Devletleri ile ilişkisi ve etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Her ne kadar Suriye’den, Esad’ı alıp çekildiyse de; Doğu Akdeniz’deki enerji üzerinde hâkimiyet ve sıcak denizler hedefleri Rusya’nın değişmez devlet politikasıdır. Kıbrıs’ta neler olduğunu anlamak istiyorsak denklemi bu aktörlerle birlikte değerlendirmeye mecburuz. Güney Kıbrıs Rum Kesimine açılan elçilikleri de bahsettiğim aktörler ve denklem ile okumalıyız. Her fırsatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni mezata çıkaran basiretsiz Ak Parti iktidarının tarih, strateji ve akıldan yoksun dış politikasını, ‘devlet aklı’ olarak tanımlamak büyük bir zafiyettir. Günübirlik ajandalar ve her sabaha ‘ya nasip’ diyerek başlayan bir iktidar ve zihniyet ile karşı karşıyayız. KKTC, tüm bu bahsettiklerimle eş zamanlı olarak “kumar-yasadışı bahis ve uyuşturucu trafiği” ile anılarak, uluslararası alanda da her geçen gün bilinçli olarak itibarsızlaştırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin uzun yıllara sair, bedeller ödeyerek ilmek ilmek işlediği ‘Kıbrıs Politikası’ bu iktidar döneminde bir terk edilmiştir, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ak Parti iktidarının her sıkıştığında açtığı “Müflisin Eski defteri” muamelesi görmektedir. Sözün özü; Kıbrıs’ta olanlar, tarih bilinç ve şuurundan yoksun tek adam ve avanesinin masalarda pazarlık yapabilmek için ellerinde tuttukları kozdan ibaret hale gelmiştir.”

Source: İpek Özbey


PKK’nın ikinci kez feshinden beklenenler

29 Temmuz 1979’da Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Bucak’a suikast sonrası olay yerine, ‘1.Kongre Kararı’ olarak bırakılan bildiriyle “Bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’da bir halk diktatörlüğü kurmak…” diyerek kitlesel terör faaliyetlerine başladılar.15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınıyla devlete ilk kurşunu sıkan PKK terörü, 40 yıl içinde 14 bin 902 resmi ve sivil şehidimize ve 2 trilyon dolar ekonomik kayba mal oldu. (15.08.2024 itibarıyla)40 yılda 46 bin 276 üyesi öldürülen PKK terör örgütü, asıl amacı olan 1000 yıllık Türk-Kürt kardeşliğini yok edemedi. Sonunda örgüt elebaşı Öcalan, 27 Şubat 2025 günü yaptığı çağrı ile PKK’nın ideolojik feshini ilan etti. 1979 yılında sözde “Bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’da bir halk diktatörlüğü kurmak…” amacıyla yola çıkan terör örgütü PKK kurucusu Öcalan, 52 yıllık bölücü örgütün amacına ulaşamayacağını şu sözlerle ilan etti: “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.”İDEOLOJİK OLARAK FESHETTİKısaca ayrı bir devlet, federasyon, özerlik hatta etnik kimlik vurgulu talepleri de ortadan kalktı. Artık bölücü amaçlarına ulaşılamayacağını anlayan Öcalan, ideolojik feshini ilan ettiği terör örgütüne seslenerek, tonlarca bombadan daha etkili olan “PKK anlam yoksunluğunu”, terör örgütünün hiçbir hedefi ve karşılığı olmadığını şu sözlerle ilan etti: “1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.”Öcalan, sorumluluğu üzerine alarak kurucusu olduğu terör örgütü PKK yönetimine şu talimatı verdi: “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”Daha önce de Öcalan’ın çağrısına uyacağını açıklayan PKK terör örgütü, 5-7 Mayıs günlerinde beklenen kongresini yaptığını açıkladı. Ama alınan kararların neler olduğu duyurulmadı. Yani açıklama yapılacağına dair açıklama yapılmış oldu.PKK’nın 12’nci kongresinde örgütün fesih kararı alması çok büyük beklenti. Bunun uygulanmasıyla silah bırakılmasının zamana ve şartlara bağlanması ise kimseyi şaşırtmayacaktır.2002’DE DE FESHETMİŞLERDİ1993, 1995, 1998, 2006, 2009, 2013 yıllarında köşeye sıkışıp tek taraflı sözde ateşkes ve silah bırakma kararı alan, her seferinde güç kazandıktan sonra saldırılarına başlayan PKK terör örgütü, 4 Nisan 2002 tarihli 8. Kongresi’nde fesih kararı aldı. PKK’yı feshedip yerine KADEK ismiyle yapılanmaya gitti. PKK ismi yerine KADEK adının kullanılmasıyla üzerindeki terörist baskısından kurtulmayı hedefleyen terör örgütü, faaliyetlerini “Demokratik Cumhuriyet Sistemi” adı altında siyasi alana kaydırdı. Ancak KADEK de birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanınmaya başlayınca 2003 yılında ismini Kongra-Gel olarak değiştirdi. Bu da tutmayınca 28 Mart 2005’te yeniden PKK adını kullanmaya ve terör faaliyetlerini artırmaya başladı.O süreçte de PKK’nın silah bırakma kararına, hatta 2002’de olduğu gibi kendini feshetmesine büyük bir önem atfedilmişti. Ancak kendisine siyasi kimlik edinmeye çalışan PKK terör örgütünün o kararları arasında Irak’ta PÇDK, İran’da PJAK ve Suriye’de PYD örgütsel uzantıların kuruluşu ilan edilmişti. 2002-2005 arasını isim değişiklikleriyle yeniden yapılanma çalışması olarak geçiren, 2005’te yeniden PKK adını kullanan terör örgütü bugün de benzer taktiklere başvurabilir.DEVLET İNİSİYATİFİAncak bugün, 1 Ekim’den bu yana yürütülen girişimin adı “Devlet inisiyatifi”, yani herhangi bir pazarlık ve şart yok. Çünkü, teröre karşı mücadelesini kazanmış bir Türkiye var artık. Ayrıca Türkiye’nin etkili olduğu bölgesel gelişmeler, uluslararası konjonktür terör örgütünün aleyhine. ABD bile desteğini azaltırken arkasında sadece İsrail’in ve İran’ın desteği PKK’ya ayakta tutmaya yetmeyecek.Artık ideolojik ve toplumsal bir karşılığı kalmayan PKK terör örgütünün kendisini feshetmesi ve silah bırakmasından başka çaresi yok. Buna, PKK’ya bağlı tüm yapılar dahil. Sadece PKK’nın değil Irak, İran ve Suriye’deki yapılanmalarının da lağvedilmesi, hatta kent yapılanmalarının da tasfiye edilmesi gerekiyor. PKK, beklenen kararını açıklasa bile uygulanıp uygulanmayacağı çok yakından takip edilecek.Çünkü, özellikle 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminden sonra Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılık kendisini gösterdi ve PKK nefes alamaz hale geldi. Arkasındaki ABD, İsrail ve İran desteği ise ideolojik ve toplumsal zeminini kaybeden PKK’yı ayakta tutmaya yetmiyor. Şimdi sıra Irak, Suriye ve İran’daki ve Avrupa’daki yapılanmasında. Türkiye’deki siyasi uzantısı da bunu görüyorCumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır’daki son konuşmasında temel hedefin ne olduğunu çok açık ifade etmişti:“Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır; terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi. Örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olma vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi, bölgemizde artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi… Bu, Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur.”Aslına bakarsanız ülke içinde zaten “Terörsüz Türkiye” girişimi bence amacına ulaştı, mesele siyasi uzantısı DEM’in terör örgütünün mü yoksa demokratik siyasetin yanında mı duracağı ile ilgili. PKK, fesih ve silah bırakma kararı açıklasa da açıklamasa da akıbeti değişmeyecek.

Source: Nedim Şener


ABD ile Hamas anlaştı, Netanyahu baktı… İsrail”den itiraf: Bilgimiz yok

Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, esir asker Alexander”ın yakında ailesiyle kavuşacağını belirterek, bu gelişmenin yaşanmasına katkıda bulunanlara teşekkür etti.ABD Başkanı Trump, Hamas”ın Alexander”ı serbest bırakacak olmasını, ABD ve arabulucu Katar ile Mısır”ın gösterdiği çabalara karşılık “iyi niyetle atılmış bir adım” olarak değerlendirdi.Bu gelişmenin çatışmayı sonlandırmak için gereken adımların ilki olmasını umduğunu belirten Trump, “O kutlama gününü dört gözle bekliyorum.” ifadelerini kullandı.Hamas, ABD yönetimiyle görüşmesi sonucunda “ateşkesin sağlanması, Gazze”ye girişlerin açılması, insani yardımların girişinin sağlanması için ilk adım niteliğindeki bu konuya çok olumlu yaklaştıklarını” ve ABD-İsrail çifte vatandaşı esir asker Alexander”ın serbest bırakılacağını duyurmuştu.ABD Başkanı Trump”ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff da, Hamas”ın ateşkes görüşmelerini yeniden başlatma umuduyla Alexander”ı serbest bırakmayı kabul ettiğini doğrulamıştı.İSRAİL, ABD”NİN GAZZE”DEKİ ESİRİN SERBEST BIRAKILACAĞI BİLGİSİNİ KENDİLERİYLE PAYLAŞTIĞINI DUYURDUİsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, Hamas”ın “herhangi bir karşılık ve koşul olmaksızın Gazze Şeridi”nde tutulan söz konusu Amerikan vatandaşı esiri serbest bırakacağı bilgisini” Tel Aviv yönetimi ile paylaştığı aktarıldı.Açıklamada, “ABD, bu hamlenin, esirlerin Witkoff”un önerdiği (ateşkes) taslak uyarınca serbest bırakılması için müzakerelerin önünü açması beklentisini İsrail”e bildirdi.” ifadelerine yer verildi.İsrail”in Witkoff planı çerçevesinde esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin müzakerelerin başlamasına hazırlık yaptığı belirtildi.Ayrıca müzakerelerin İsrail politikasına göre, “ateş altında, savaşın tüm hedeflerine ulaşma kararlılığıyla gerçekleşeceği” öne sürüldü.Öte yandan İsrail basını, Hamas”ın Washington yönetimiyle Idan Alexander”ın serbest bırakılması için görüştüğünü duyurmasının ardından ABD Başkanı Orta Doğu Özel Temsilcisi Witkoff”un yarın İsrail”e geleceğini yazdı.Witkoff”un Idan Alexander”in serbest bırakılmasından önce ayrıntıları netleştirmek üzere bölgeye geleceği aktarıldı.Öte yandan, İsrail”in Kanal12 televizyonuna konuşan bir İsrailli kaynak, Tel Aviv yönetiminin “ABD”nin Hamas ile yürüttüğü görüşmeden bilgisi olmadığını” aktardı.İsrail Hayom gazetesi, Gazze”deki ABD-İsrail çifte vatandaşı asker esir Idan Alexander”ın 48 saat içinde serbest bırakılmasının beklendiğini aktararak Tel Aviv yönetiminin bunun karşılığında Gazze”ye insani yardım girişine izin vereceğini belirtti. Gazeteye konuşan İsrailli bir kaynak, İsrail”in Gazze”deki esirin serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerindeki Filistinli herhangi bir esirin serbest bırakılmayacağını iletti.Aynı şekilde, Walla internet sitesi, Gazze”deki esir Alexander serbest bırakılması geçici bir ateşkes sağlanması gerekeceğini ancak bunun sadece saatler süreceğini belirtti. Witkoff”un İsrail”i ziyaretinde esirin serbest bırakılması sürecini görüşeceği belirtildi.ABD Başkanı Donald Trump”ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ve 3 aşamadan oluşması beklenen Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşması sona ererken ateşkesin uzatılması için yeni bir taslak sunmuştu.Witkoff”un ateşkes taslağının içeriğine ilişkin resmi detaylı bir bilgi paylaşılmamıştı.HAMAS”TAN TÜRKİYE”YE TEŞEKKÜRHamas”ın sosyal medya hesabından yapılan yazılı açıklamada, arabulucu ülkelerin girişimiyle Hamas”ın son günlerde ABD yönetimiyle görüştüğü ifade edildi.Açıklamada, ABD-İsrail çifte vatandaşı Gazze Şeridi”ndeki asker esir Idan Alexander”ın serbest bırakılacağını belirterek, Alexander”ın serbest bırakılmasının, “ateşkesin sağlanması, Gazze”ye geçişlerin açılması, insani yardımın girişi için atılacak adımlardan biri” olacağı aktarıldı.Hamas açıklamasında, “yoğun müzakerelere başlayarak ciddi çabayla savaşı sonlandıracak bir anlaşmaya varılması, karşılıklı rızayla esir takasının yapılması ve Gazze”nin idaresinin bağımsız, profesyonel bir yapıya bırakılması için” hazır olduğunu vurguladı.Hamas hareketi, arabulucu ülkeler Katar ve Mısır”ın yanı sıra Türkiye”ye süreç boyunca çabalarından dolayı teşekkür etti.ASKER ESİR, NETANYAHU VE TRUMP”A SESLENMİŞTİABD-İsrail çifte vatandaşı esir asker Alexander, Hamas Hareketi”nin silahlı kanadı İzzeddin El-Kassam Tugaylarının yayınladığı videosunda, ABD Başkanı Donald Trump”ın, İsrail Başbakanı Netanyahu”nun yalanlarının kurbanı olduğunu kaydetmişti.Alexander, “Başkan Trump, senin beni buradan canlı çıkarmayı başaracağına inanmıştım. Neden Netanyahu”nun yalanlarının kurbanı oldun?” ifadelerini kullanmıştı.Kassam Tugayları, Kasım 2024″te Trump ABD başkanı seçildikten sonra ailesinin de onayıyla Alexander”ın, Trump”a seslendiği bir video daha yayınlamıştı.Batı Kudüs”te bir araya gelerek çağrı yaptılar: Türkiye, Filistin ve İsrail birlikte inşa edebilirizVideoyu Kassam Tugayları paylaştı: Sayıyı merak ediyorsanız Sara Netanyahu”ya sorun!

Source: Www.star.com.tr


12 Mayıs son depremler listesi

Aktif fay hatları üzerinde yer alan ülkemizde gün içerisinde birçok deprem meydana geliyor. Yaşanan tüm depremler Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Kandilli Rasathanesi tarafından saniye saniye kayıt altına alınıyor. Meydana gelen tüm depremlerin büyüklüğü, derinliği ve merkez üssü gibi bilgiler vatandaşlar ile paylaşılıyor. 12 Mayıs 2025 AFAD ve Kandilli Rasathanesi son depremler listesi ile Az önce deprem mi oldu, nerede ve kaç büyüklüğünde? soruları yanıt buluyor.OSMANİYE DE DEPREM Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 07:03 te Osmaniye nin Sumbas ilçesinde deprem meydana geldi. Büyüklüğü 2.6 olarak ölçülen deprem, yerin 7.03 kilometre derinliğinde gerçekleşti.MALATYA DA DEPREM AFAD ın verilerine göre, saat 04:47 de Malatya Battalgazi merkezli bir deprem meydana geldi. 2.6 büyüklüğündeki deprem, 7.11 kilometre derinlikte kaydedildi.12 MAYIS 2025 SON DEPREMLER (2,5 VE ÜZERİ BÜYÜKLÜK) 2025-05-12 07:03:33 37.40972 35.95806 7.03 ML 2.6 Sumbas (Osmaniye) 2025-05-12 04:47:33 38.20778 38.59333 7.11 ML 2.6 Battalgazi (Malatya)DEPREM Mİ OLDU, NEREDE, KAÇ BÜYÜKLÜĞÜNDE? Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından son depremler anlık olarak paylaşılıyor. Son depremler listesi küçük ve büyük ölçüde gerçekleşen tüm depremleri barındırıyor ve bu liste aracılığıyla depremin büyüklüğü ve derinliği gibi bilgiler öğrenilebiliyor. KANDİLLİ SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ AFAD SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ

Source: Habertürk


Rusya-Ukrayna hattında barış İstanbul”da sağlanacak mı?

Rusya-Ukrayna hattında üç yılı aşkın süredir devam eden savaşta gözler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in açıklamalarıyla barış için Türkiye ye kilitlendi. Rus lider Putin, 10 Mayıs akşamı kameralar karşısında yaptığı açıklamada, Ukrayna ile 2022 yılında kesintiye uğrayan doğrudan müzakerelerin ön koşulsuz olarak 15 Mayıs ta İstanbul da yeniden başlatılmasını önerdi. Putin in açıklamasının ardından diplomasi trafiği hızlandı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: TÜRKİYE MÜZAKERELERE EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIR Dünya liderlerinden Putin in önerisine ilişkin peş peşe açıklamalar gelirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Rus mevkidaşı Putin ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede Rusya Devlet Başkanı Putin e, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin kaldığı yerden İstanbul’da devam etmesi yönündeki açıklamasının memnuniyetle karşılandığını, Türkiye’nin kalıcı çözüme ulaşmayı sağlayacak müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Kremlin den görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Putin ve Erdoğan telefon görüşmesinde Rusya ve Ukrayna nın 15 Mayıs ta İstanbul’da doğrudan görüşme girişimini detaylıca görüştü denildi. ZELENSKIY: PUTİN İ TÜRKİYE DE BEKLİYOR OLACAĞIM Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de dün akşam saatlerinde Putin in önerisine yanıt verdi ve 15 Mayıs Perşembe günü Putin i Türkiye de bekliyor olacağım dedi. Zelenskiy, Diplomasi için gerekli zemini sağlamak üzere yarından itibaren tam ve kalıcı bir ateşkes bekliyoruz. Ölümleri uzatmanın bir anlamı yok. Perşembe günü Putin i Türkiye de bekliyor olacağım. Umuyorum ki bu sefer Ruslar, yapamayız demek için bahane aramazlar dedi. TRUMP: UKRAYNA BUNU HEMEN KABUL ETMELİ ABD Başkanı Donald Trump, Rusya nın 15 Mayıs’ta İstanbul’da yapılmasını önerdiği doğrudan müzakere çağrısı için “Ukrayna bunu hemen kabul etmeli.” dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için “Ukrayna ile ateşkes anlaşması yapmak istemiyor, bunun yerine perşembe günü Türkiye de bir araya gelerek kanlı kıyımı bitirmek için müzakere etmek istiyor.” ifadelerini kullanan Trump, “Ukrayna bunu hemen kabul etmeli.” diye yazdı. Trump, söz konusu müzakerelerle “en azından bir anlaşmanın mümkün olup olmadığını belirleyebileceklerini” kaydederek, “Eğer mümkün değilse, Avrupa liderleri ve ABD her şeyin nerede olduğunu bilecek ve buna göre ilerleyebilecek.” ifadelerini kullandı. Putin’in, ABD olmadan kazanması mümkün olmayan 2. Dünya Savaşı zaferi kutlamaları ile çok meşgul olduğu” şeklinde yazan Trump, Ukrayna nın Putin ile bir anlaşma yapacağından şüphe etmeye başladığını belirtti ve paylaşımını “Müzakerelere hemen başlayın.” şeklinde sonlandırdı. ABD DIŞİŞLERİ BAKANI TÜRKİYE YE GELECEK Rusya-Ukrayna hattında barışın sağlanması için gözler Türkiye ye kilitlenmişken, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio nun da 14-16 Mayıs tarihlerinde Türkiye ye geleceği öğrenildi. ABD Dışişleri Bakanlığı, Rubio nun, NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı na katılmak üzere 14-16 Mayıs tarihlerinde Türkiye ye gideceğini, görüşmelerin ana gündem maddesinin Rusya-Ukraya Savaşı nın sona erdirilmesi için sürdürülen görüşmelere katılmak olduğu belirtildi. RUSYA-UKRAYNA BARIŞ GÖRÜŞMELERİ 24 Şubat 2022 de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı nın ardından ilk barış görüşmesi, 28 Şubat 2022 de Belarus ta gerçekleşmiş ve bir sonuç alınmamıştı. Mart 2022 de ise taraflar, Antalya da bir araya geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukraynalı mevkidaşı Dmytro Kuleba, Türkiye nin arabuluculuğu ile Antalya Diplomasi Forumu nda bir araya gelmişti. Bu savaşın başlangıcından bu yana iki taraf arasındaki ilk üst düzey temas olmuştu. Yine Mart 2022 de taraflar İstanbul da bir araya geldi. Ancak Rusya-Ukrayna hattındaki görüşmeler, bir sonuca varılmadan Mayıs 2022 de durduruldu. TRUMP-ZELENSKIY GERGİNLİĞİ ABD Başkanı Donald Trump ın 20 Ocak 2025 te yeniden Beyaz Saray a geri dönmesiyle Moskova-Kiev hattındaki görüşme trafiği arttı. ABD Başkanı olduktan kısa bir süre sonra Putin ile telefonda görüştü, ve bir süre sonra da Zelenskiy ile bir araya geldi. İki liderle sık sık görüşen Trump ın Zelenskiy ile kameralar karşısında yaşadığı tartışma dünya gündemine damga vurmuştu. 28 Şubat ta Beyaz Saray da yaşanan tartışmadan hemen önce, iki liderin gündemindeki en önemli madde, Ukrayna ve ABD arasında müzakere edilen mineral anlaşması ve Rusya savaşıydı. Zelenskiy, bu anlaşmaya güvenlik garantilerinin dahil edilmesini talep ediyordu. Zelenskiy, güvenlik garantileriyle bir ateşkes anlaşması istediğini söylemesi, Trump ve Başkan Yardımcısı Vance in Zelenskiy e verdiği yanıtlar sonrasında tansiyon yükselmişti. O tartışmanın ardından birlikte yapılacak basın toplantısı iptal edildi ve beklenen mineral anlaşması imzalanmadı. İkili arasındaki tansiyon bir süre sonra düştü, ancak buradan da bir barış anlaşması çıkmadı. Trump ve Zelenskiy en son 3 Mayıs günü Papa Francis in cenaze töreninde görüştü. Trump ın bunca çabasının ardından Putin, İstanbul u işaret etti ve müzakerelerin yeniden İstanbul da başlamasını önerdi. Rusya-Ukrayna hattında barış İstanbul da sağlanacak mı? bu hafta dünyanın gözü bu sorunun cevabına kilitlenecek.

Source: Habertürk


Bangladeş”te yıldırım faciası: Çok sayıda ölü ve yaralı var

Anadolu Ajansı ve yerel Kanal 24 TV”nin haberine göre, Doğu Brahmanbaria ve merkezi Kishoreganj ilçelerinde yıldırım düşmesi sonucu bir çocuk ve birkaç çiftçinin de aralarında bulunduğu dokuz kişi hayatını kaybetti. Kanal 24″ün haberine göre ayrıca Chapaiwabganj, Naogaon, Sherpur ve Habiganj bölgelerinde de birer kişi hayatını kaybetti. Meydana gelen felakette en az dört kişi yaralandı. SAĞANAK YAĞIŞ TAHMİNİ Bangladeş Meteoroloji Dairesi (BMD), başkent Dakka da dahil olmak üzere ülkenin birçok yerinde etkili olan kavurucu sıcak hava dalgalarının ortasında, Pazar akşamı ülkenin birçok bölgesinde sağanak yağış tahmininde bulundu. EN AZ 17 KİŞİ HAYATINI KAYBETMİŞTİ Ülkenin yedi ilçesinde 28 Nisan”da meydana gelen yıldırım düşmeleri sonucu en az 17 kişi hayatını kaybetmiş, hayat kurtarmak için farkındalık çağrısı yapılmıştı. Fırtınalar konusunda farkındalığı artırmak için çalışan Save the Society ve Thunderstorm Awareness Forum adlı gönüllü bir kuruluş, yaptığı açıklamada, yıldırım düşmesi sonucu çok sayıda insanın ölmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi. Örgütün başkanı ve Jahangirnagar Üniversitesi öğretim görevlisi Kabirul Beşar, yıldırım düşmesi sonucu ölen insanların yüzde 70″inden fazlasının tarım işlerinde çalıştığını söyledi. Yıldırım düşmesini engellemenin bir yolu olmadığını belirterek, hayat kurtarmak için bilinçli olunması gerektiğini vurguladı. BM verilerine göre, Bangladeş”te her yıl ortalama 300 kişi yıldırım düşmesi sonucu ölüyor. Bu yıl, Ocak-30 Nisan arasında yıldırım düşmesi sonucu 67 kişi hayatını kaybederken, geçen yıl 297 kişi hayatını kaybetmişti. Ölümler çoğunlukla Nisan-Haziran aylarında meydana gelir. Artan can kaybı sayısıyla birlikte, BMD bu yıl 1 Nisan”dan beri Bangladeş”te yıldırım uyarıları yayınlıyor.

Source: Türkiye Gazetesi


Terörsüz Türkiye süreci adım adım geldi: Her şey tokalaşmayla başladı

1 EKİM 2024 BAHÇELİ DEM PARTİLİLERLE TOKALAŞTI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM”nin yeni yasama yılının açılış töreninin ardından DEM Parti sıralarına gitti. Bahçeli”nin aralarında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık”ın da olduğu milletvekilleriyle tokalaşması gündeme oturdu. #r-1065894# 22 EKİM 2024 BAHÇELİ “İMRALI” ÇAĞRISI YAPTI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında teröristbaşı Öcalan”la ilgili dikkat çeken bir çıkışa imza atmış şu ifadeleri kullandı: “Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM”de DEM Grup Toplantısı”nda konuşsun. Terörün bittiğini örgütünün tasfiye edileceğinin tek taraflı ilan etsin” #r-106986# 23 EKİM 2024 ÖMER ÖCALAN İMRALI’YA GİTTİ Gelişmelerin ardından terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile 43 ay sonra sonra ilk görüşme gerçekleşti. Görüşmeyi yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan yaptı. #r-1070286# 29 EKİM 2024 ERDOĞAN’DAN BAHÇELİ’YE DESTEK MESAJI Cumhurbaşkanı Erdoğan “İç cepheyi sağlam tuttukça, ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır” ifadeleriyle Bahçeli”ye destek mesajı verdi: “Milli mücadelede hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Kürt mü, Türk mü, Alevi mi diye sormadı” #r-1071280# 26 KASIM 2024 BAHÇELİ “DEM-İMRALI GÖRÜŞSÜN” DEDİ Bahçeli, DEM Parti”ye İmralı ile görüşme çağrısı yaptı aynı gün parti, başvuruda bulundu. #r-1076656# 28 ARALIK 2024 DEM PARTİ HEYETİ İMRALI’YA GİTTİ DEM Parti Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan İmralı Adası”nda, terör örgütü PKK elebaşı Öcalan ile görüştü. #r-1083238# 2 OCAK 2025 DEM PARTİ HEYETİ, SİYASİ PARTİLER TURUNA ÇIKTI DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk”ten oluşan İmralı heyeti, parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler ve temsil edilen Yeniden Refah Partisi ziyaretleri ile ilk tur görüşmelerini gerçekleştirmişti. 11-12 OCAK 2025 DEM PARTİ HEYETİ, DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ’I ZİYARET ETTİ DEM Parti heyeti, İmralı görüşmesini anlatmak üzere Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı ziyaret etti. 15-16-17 ŞUBAT 2025 DEM PARTİ HEYETİ IRAK’IN KUZEYİNE GİTTİ DEM Parti’nin İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından Kuzey Irak’a geçti. Heyet, Erbil’de KDP Başkanı Mesut Barzani ile bir araya geldi. 27 ŞUBAT 2025 İMRALI PKK’YA SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI YAPTI Aylar süren sürecin sonuna gelindi. İmralı”ya 3. kez giden DEM Parti heyetinden Ahmet Türk ve Pervin Buldan, teröristbaşı Öcalan”ın yazılı çağrısını okudu. “PKK kendini feshetmeli” diyen Öcalan, “Bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” ifadelerine yer verdi. #r-1097700# 1 MART 2025 PKK, ÖCALAN’IN ÇAĞRISINI KABUL ETTİĞİNİ AÇIKLADI Teröristbaşı Öcalan”ın terör örgütü PKK’ya “silah bırakın ve kendinizi feshedin” çağrısının ardından beklenen oldu. PKK”dan yapılan açıklamada “Çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz” denildi. Terör örgütü açıklamasının devamında fesih için Öcalan”ın kongreye başkanlık etmesini ve özgür bırakılmasını da talep etti. 10 NİSAN 2025 ERDOĞAN, DEM PARTİ HEYETİ İLE GÖRÜŞTÜ Cumhurbaşkanı Erdoğan DEM Parti İmralı heyetini Beştepe”de kabul etti. Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer alırken, görüşme 1 saat 25 dakika sürdü. 9 MAYIS 2025 PKK KONGREYİ TOPLADIĞINI DUYURDU DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, terör örgütü PKK”nın kongreyi topladığını duyurmasının an meselesi olduğunu söylemişti. Bu açıklamadan kısa süre sonra terör örgütü PKK, kongrenin toplandığını duyurdu. Fesih kararına yönelik bir açıklama yapılmaması ise dikkat çekti. Pervin Buldan ise “Hepimize hayırlı olsun” açıklamasını yaptı.

Source: Çağla Çağlar


AFAD duyurdu! Malatya”da korkutan deprem

AFAD tarafından son dakika deprem açıklaması yapıldı. Açıklamaya göre Malatya”nın Yeşilyurt ilçesinde 3.5 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem yerin 10.49 kilometre derinliğinde meydana geldi.

Source: Internet Haber