Sevr’e ölümcül darbe Lozan’ı perçinleme
Emperyalistlerin bu toprakları parçalama emelinin dışavurumudur.*PKK’nın kendini feshetmesi ise…Sevr’i hortlatmak isteyen emperyalistlerin asırlık hevesine vurulmuş ölümcül bir darbedir.*Lozan dediğin…Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir.*PKK’nın kendini feshetmesi ise…Bu ülkenin kardeşliğinin, birliğinin, beraberliğinin perçinlenmesidir. Tapu senedine vurulan güçlü bir mühürdür.*PKK’nın kendini feshetmesinin tarihsel anlamı budur.PKK bildirisinde geçen ifadeler, bu tarihsel anlamın altında ezilmeye mahkûmdur.ÇAĞRI FİLMİNİN O SAHNESİ GİBİ ÇAĞRI filminde bir sahne vardır:*Müşrik askerleri, savaş meydanını terk ederken müşriklerin en azılısı olan kadın, durdurmaya çalışıyordu.Kollarını açıp, “Durun, gitmeyin. Savaşın. Kaçmayın. Savaşın” diye kendini heder edip duruyordu.*PKK’nin silah bırakması karşısında hiçbir aklı başında itiraz geliştiremeyip sadece öfkeden deliye dönenleri görünce aklıma o müşrik kadının bu çırpınışı geliyor.BAŞIMIZ DÖNDÜ- Bir yandan… Antalya’daki NATO toplantısına odaklanmış durumdayız.- Bir yandan… PKK’nın kendini feshetmesiyle ilgili gelişmeleri takip ediyoruz.- Bir yandan… Trump / Şara / Erdoğan / Selman buluşmasını hayretler içinde izliyoruz.- Bir yandan… Suriye’ye yaptırımların kolayca kaldırılışı karşında şaşkınlık içindeyiz.- Bir yandan… Ukrayna / Rusya barışı için İstanbul’daki toplantıyı bekliyoruz.- Bir yandan… Putin gelecek mi gelmeyecek mi diye fal açıyoruz.Vallahi başımız döndü billahi başımız döndü.ÖZGÜR ÖZEL’İN SÜRECE DESTEK VERMESİ CESUR LİDERLİKTİRCHP’li gazetecilerin ve YouTube videocularının havası şöyle:*“PKK’nın kendini feshetmesi Tayyip Erdoğan’a yarar. Bu nedenle PKK’nın feshine mutlaka kulp takmamız lazım.”*CHP kitlesi de benzer bir duyguyla mutsuz, moralsiz, hevessiz.*İşte böyle bir ortamda CHP Lideri Özgür Özel’in PKK’nın kendini feshetmesine verdiği destek, çok büyük bir cesaret işidir.*- Kendi gazetecileri aksini söylerken…- Kendi YouTube videocuları fesih olayına saydırırken…- Kendi kitlesi pek de mutlu değilken…Özgür Özel’in “Bu iş iyi oldu” demesi, diyebilmesi…Cesur liderlik örneğidir.*Çünkü…Lider dediğin, kendi kitlesinin söylediğini aynen tekrar eden kişi değildir.Lider dediğin, kendi kitlesinden farklı şeyler söyleyebilen, hatta kendi kitlesini dönüştürebilen kişidir.NEREDESİN EY BÜLENT ARINÇSON üç günde baş döndürücü biçimde yaşanan gelişmeler:*- GELİŞME BİR: Erdoğan’ın talebi üzerine Suriye’ye yaptırımlar kalktı.- GELİŞME İKİ: Suriye Devlet Başkanı Şara, Trump’la görüştü.- GELİŞME ÜÇ: Trump, İsrail yönetimine pek yüz vermedi.- GELİŞME DÖRT: İstanbul, Ukrayna / Rusya barışının merkezi haline geldi.- GELİŞME BEŞ: Taraflar, birbirlerine “sıkıysa İstanbul’a gel” diye meydan okuyor.- GELİŞME ALTI: Yarım asırlık kanlı süreç bitti. PKK, silah bıraktı, kendini feshetti.- GELİŞME YEDİ: Diyarbakır’da halaylar çekiliyor. DEM Parti, Türkiye partisi oluyor.*Yakın tarihteki bazı gelişmeleri tamamen yanlış okuyarak “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” diye sevinç çığlıkları atmıştı Bülent Arınç.Kendisine sesleniyorum:*Abi neredesin ya? Niye sesin çıkmıyor?Yoksa yine tarihin yanlış tarafında mısın?EKREM İMAMOĞLU’NUN EN BEĞENİLMEYEN PAYLAŞIMIEKREM İmamoğlu taraftarları, İmamoğlu hangi paylaşımı yaparsa yapsın basıyorlar like’ı.Ancak biri istisna.*İmamoğlu’nun “PKK’nin kendini feshetmesi, silahları bırakması süper iyi oldu” tarzındaki paylaşımı, en beğenilmeyen paylaşımı oldu.*Bu kitleyle siyaset yürütmek gerçekten çok zor.MEMLEKET İSTERİM ŞİİRİNİ İLK KİM OKUMUŞTUBUNDAN tam 20 yıl önceydi.Erdoğan, başbakandı.Çözüm Süreci falan bile yoktu ortada.*Başbakanlık’ta “Kürt Sorunu” konulu bir toplantı yapılıyordu.Bir grup aydın katılmıştı o toplantıya.Ben de katılanlar arasındaydım.*Tam toplantı biterken rahmetli Adalet Ağaoğlu, bir kâğıt çıkardı ve “İzin verirseniz bir şiir okumak istiyorum” dedi.Başbakan Erdoğan, “Lütfen buyurun okuyun” dedi.Ve Adalet Hanım, başladı Cahit Sıtkı’nın “Memleket İsterim” şiirini okumaya.*Dün AK Parti Grubu’nda Cahit Sıtkı’nın “Memleket İsterim” şiirinin okunduğunu görünce…20 yıl önceki bu hatıra geldi aklıma.BELEDİYELERDEKİ YETKİ KARMAŞASIMEYDANLAR ‘Büyükşehir Belediyesi’nin… Ana caddeler ‘Büyükşehir Belediyesi’nin…Ama millet hesabını ilçe belediyesinden soruyor.Bazen de ilçe belediyesinin zabıtasıyla büyükşehir belediyesinin zabıtası karşı karşıya geliyor.*El atılması gereken bir büyük sorundu bu.Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun çözümüne yönelik ilk işareti verdi.TRUMP’IN ŞARA TASVİRİŞÖYLE demiş:*“Genç, çekici ve sert bir adam. Güçlü bir geçmişi var. Savaşçı biri.”*Kim ne derse desin alem adam bu Trump.YARGILAND ÖNCEKİ günkü Kelebek’te gördüm haberi:*İrem Derici, sevgilisiyle gittiği Avustralya’da bir kulüpte eğlenirken Monday Jam grubunun solisti, “Burada kimse kimseyi yargılamıyor, isteyen sahneye buyursun” deyince…İrem Derici, “Ben yargıland’den geliyorum abla” demek istemiş ama kendini tutmuş.*Sosyal medya Türkiye’sinin tam karşılığıdır: Yargıland.İrem Derici’ye bravo! Harika buluş!
Source: Ahmet Hakan
Bu suç çarkı kırılsın
Matia Ahmet Minguzzi’nin öldürülmesinin ardından, suça sürüklenen çocuklara (SSÇ) ilişkin yasal düzenlemeler tartışma konusu oldu. Hürriyet’in daha önce gündeme taşıdığı 13 yaşındaki B.D. de bu çocuklardan biri. Kısa aralıklarla defalarca suç işleyen B.D. yakalandıktan sonra ya tahliye edilerek ya da adli kontrol ile serbest kaldı. B.D. serbest bırakılır bırakılmaz her seferinde suç işlemeye devam etti.YİNE ÇALDILARİstanbul’da Esenler polisi, 25 Şubat günü bir polis memurunun eşinin telefonunun çalınması üzerine harekete geçti. Tespit edilen B.D. ve yanındaki arkadaşı, çaldıkları telefonu daha önce anlaşmalı oldukları bir telefoncuya satmak üzere götürdü. Ardından taksiye binip aldıkları parayla taksi ücretini ödeyip parayı ikiye böldükten sonra evlerine döndüler. Yakalanan çocuk suçlular, geçmişteki 8 suç kaydı sebebiyle tutuklandı. Ancak kısa süre sonra cezaevinden çıkan B.D. Esenler sokaklarında suç işlemeye devam etti. 8 Nisan günü yine bir vatandaşın cep telefonunu çaldı. Ancak bu kez mağdurların arasına bir başka önemli isim de katıldı. B.D., yine bir polis memurunun eşi olan Ü.S.’nin telefonunu çaldı. Telefonun sahibi kadın ise İzmir Adliyesi önünde teröristlerin yapmayı planladığı bomba saldırısını canını ortaya koyarak engelleyen Şehit Fethi Sekin’in akrabasıydı. Şüpheliler tespitin ardından yine yakalandı ve mahkeme karşısına çıktı. Mahkeme, B.D. ve M.H.K.’nin adli kontrolle serbest bırakılmasına hükmetti.YİNE TUTUKLANDILARB.D. serbest bırakılmasının ardından bu kez ortağıyla birlikte yeniden sahnedeydi. Son olay, 4 Mayıs akşamı yaşandı. Caddede yürüyen yaşlı bir kadının cep telefonu yankesicilik yöntemiyle çalındı. Şüpheliler olay yerinden hızla uzaklaşırken, Esenler İlçe Emniyet Müdürlüğü tanıdık suçluları yine yakaladı. B.D. ve M.H.K.’nin 25 Nisan günü 60 bin TL değerinde iki telefon daha çaldığı ortaya çıktı. Çocuk şüpheliler, 12 Mayıs’ta çıkarıldıkları adliyede tutuklandı.B.D. (önde) ve suç ortağı M.H.K.’nin (arkada) yankesicilik yaptığı anlar güvenlik kameraları tarafından anbean kaydedilmişti.
Source: Ali Rıza Akbulut
15 Mayıs son depremler listesi
Türkiye bir deprem ülkesi. Haliyle gün içerisinde irili ufaklı birçok deprem meydana gelebiliyor. Şiddeti yüksek olan sarsıntılar vatandaşlar tarafından hissediliyor. Şiddeti düşük olanlar ise hissedilmese bile AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından saniye saniye kayıt altına alınıyor. Son olarak Çorum ve Erzurum da deprem meydana geldi. Sarsıntıların büyüklüğü, derinliği ve merkez üssü gibi bilgilere AFAD ve Kandilli verileri ile 15 Mayıs 2025 son depremler listesi üzerinden erişebilirsiniz.ERZURUM DA DEPREM Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 04:18 de Erzurum Narman merkezli bir deprem meydana geldi. 3.2 büyüklüğündeki deprem, yerin 11.31 kilometre derinliğinde kaydedildi.ÇORUM DA DEPREM AFAD verilerine göre, saat 04:08 de merkez üssü Çorum un İskilip ilçesi olan bir sarsıntı kaydedildi. Büyüklüğü 3.1 olarak ölçülen deprem, 10.44 kilometre derinlikte gerçekleşti.SON DEPREMLER LİSTESİ İşte AFAD verilerine göre 2,5 ve üzeri büyüklükteki son depremler: 25-05-15 04:18:52 40.33806 42.20806 11.31 ML 3.2 Narman (Erzurum) 2025-05-15 04:08:40 40.85167 34.45528 10.44 ML 3.1 İskilip (Çorum) DEPREM Mİ OLDU, NEREDE, KAÇ BÜYÜKLÜĞÜNDE? Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından son depremler anlık olarak paylaşılıyor. Son depremler listesi küçük ve büyük ölçüde gerçekleşen tüm depremleri barındırıyor ve bu liste aracılığıyla depremin büyüklüğü ve derinliği gibi bilgiler öğrenilebiliyor. KANDİLLİ SON DEPREMLER LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ AFAD SON DEPREMLER LİSTESİ İÇİN TIKLAYINIZ
Source: Habertürk
Çorum”da evinin önünde silahlı saldırıya uğradı
Bilal Ç. (32) Ulukavak Mahallesi Tarakçı 1. Sokak”ta evinin önünde kimliği henüz belirlenemeyen kişi ya da kişilerin silahlı saldırısına uğradı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan Bilal Ç, ambulansla Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi”ne kaldırıldı. Ameliyata alınan Bilal Ç”nin hayati tehlikesinin bulunduğu öğrenildi. Ekiplerin olay yerinde yaptığı incelemede çok sayıda boş kovan tespit edildi. Polis saldırıyı gerçekleştiren kişi ya da kişilerin yakalanması için çalışma başlattı.
Source: Internet Haber
Akaryakıt fiyatları yine değişti: Motorine zam geldi
Brent petrol fiyatlarındaki hareketlilik ve döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, Türkiye’de akaryakıt fiyatlarını da doğrudan etkiliyor. Dün benzine yapılan zammın ardından, bugün de motorin fiyatlarında artış yaşandı. 1 lira 83 kuruşluk zam, gece yarısı itibarıyla pompa fiyatlarına yansıdı.
İL İL GÜNCEL AKARYAKIT FİYATLARI
Zam sonrası İstanbul’da benzin fiyatı 46,78 TL’ye, motorin fiyatı ise 46,05 TL’ye yükseldi. 15 Mayıs 2025 itibarıyla İstanbul, Ankara ve İzmir’de geçerli olan benzin, motorin ve LPG fiyatları şöyle:
İstanbul Avrupa Yakası:
Benzin: 46,79 TL
Motorin: 46,07 TL
LPG: 26,19 TL
İstanbul Anadolu Yakası:
Benzin: 46,65 TL
Motorin: 45,96 TL
LPG: 25,59 TL
Benzin: 47,43 TL
Motorin: 46,90 TL
LPG: 26,09 TL
Benzin: 47,77 TL
Motorin: 47,24 TL
LPG: 26,04 TL
FİYATLAR NEYE GÖRE BELİRLENİYOR?
Türkiye’de akaryakıt fiyatlarının belirlenmesinde, Akdeniz piyasasında açıklanan günlük CIF Akdeniz ürün fiyatları ve döviz kuru esas alınıyor. Bu verilerle oluşturulan gümrüksüz rafineri fiyatına, Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve EPDK payı ekleniyor. Son olarak Katma Değer Vergisi (KDV) ilavesiyle nihai pompa satış fiyatı ortaya çıkıyor.
Yeni zamlarla birlikte sürücülerin yakıt maliyetleri artarken, akaryakıt fiyatlarındaki değişimin önümüzdeki günlerde de gündemde kalması bekleniyor. Özellikle döviz ve petrol fiyatlarındaki seyrin, zam veya indirim kararlarında belirleyici olduğu belirtiliyor.
Source: Derleyen: Merve Kapan
Terörsüz ve oyun kurucu Türkiye’ye doğru!..
Hafta başında, bana göre “yüz yılın hadisesi” gerçekleşti.
Yaklaşık yarım asırdır bu milletin Türküyle Kürdiyle, aynı kaderi paylaşan tüm unsurlarıyla adeta kanını emen bir örgüt, resmen ve alenen varlığını sonlandırarak silah bıraktığını tüm dünyaya ilan etti.
İşte bu hakikat elbette ki, Türkiye açısından “yüz yılın” hadisesidir.
Bu örgüt, geçen 47 yıl süresinde toplam 62 bin 500 insanımızın kara toprağa düşmesine sebep oldu.
Geride yetim çocuklar bırakan civanmertlerden tutun da, meseleyle uzaktan yakından ilgisi olmayan masum sivillere varıncaya kadar hepsi bu memleketin evladı olan insanlar yitip gitti.
Devletin bu süre içerisinde terörle mücadeleye harcadığı rakam ise akıllara ziyan bir meblağı baliğ…
Farklı rakamlar telaffuz ediliyor ama kabataslak 4 trilyon doların buharlaştığını söyleyebiliriz, bu, kardeşin kardeşi yok ettiği hengâmede…
Rakamlara tekrar döneceğim ama gerçekleşen hadisenin ne denli önemli ve kıymetli olduğunu izah sadedinde bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.
Dünyanın her yerinde bu ve benzeri örgütler, özellikle de çok bilinen istihbarat teşkilatlarının bir şekilde kontrolüne girer…
Çok ciddi miktarda para harcar emperyalist güçler, bu örgütleri sevk ve idare edebilmek için…
PKK da onlar için gözde örgütlerden biriydi ve Türkiye’nin asla başını kaldırmaması ve tam bağımsızlığa ulaşmaması için kullanılan bir aparattı.
Yani anlayacağınız PKK hiçbir zaman “kendisi” olmayı başaramadı ve mütemadiyen bu menhus yapıların kullandığı bir tetikçi olarak var oldu.
Yıl 1993 idi…
O zamanın cumhurbaşkanı Özal, bu meselenin çözümüne dair ciddi bir risk ve inisiyatif aldı.
Sen misin beynelmilel güçlerin tekerine çomak sokma planı yapan?!.
Ardı ardına dehşetengiz hadiseler zinciri yaşanmaya başlandı…
İlk işaret fişeği, PKK’nın “derin güçlerin aparatı” olduğunu iddia eden ve bu hususta ciddi bir dosya hazırladığı bilinen gazeteci Uğur Mumcu’nun suikasta kurban gidişi oldu.
Emperyalist güçler, bu suikastta MOSSAD’ı kullanmışlardı fakat içerideki işbirlikçi hainlerin ve ahlaksızların da köpürtmesiyle suçlu olarak Müslümanları göstermeyi başardılar.
Öyle ki, Mumcu’nun cenazesinde o güne kadar hiç dile getirilmemiş bir şekilde (haşa ve kella) “Kahrolsun şeriat!” sövgüleri yükseldi…
Bundan tam 13 gün sonra, yine Kürt meselesiyle ilgili ciddi çalışmaları olan ve Özal’ın tabir caiz ise beyin takımından addedilen Adnan Kahveci bir trafik kazasında öldü.
Filmlerde bile olmayacak bir saçmalıkla sözde kaza geçirmişti merhum Kahveci…
Bundan 4 gün sonra ise, PKK’yı Amerika’nın kullandığını, o sıralar Irak’taki gelişmeler nedeniyle Türkiye’de konuşlanan ‘Çekiç Gücün’ örgüte lojistik destek sağladığını ve bunu da İncirlik Üssünden yönettiğini iddia eden ve yine o günün şartlarında askerler içerisindeki en sağduyulu komutan olarak bilinen Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, düşen uçağı nedeniyle hayatını kaybediyordu.
Aslında hiç kimse bunun gerçek olduğuna inanmamıştı ama resmi söylem böyleydi ve Bitlis Paşa da kurbanlar kervanına katılmıştı.
Bu hadiseden 2 ay sonra Apo, süresiz ve tek taraflı “ateşkes” ilan etti.
Ne mi oldu?
Sıkı durun!
Hemen ertesi gün, cumhurbaşkanı Özal, kalp krizi geçirerek öldü.
Yine kör parmağım gözüne bir olay yaşanmıştı ve o günün şartlarında bunu sorgulamaya hiç kimse cesaret edemiyordu.
Sonrasında ülke tam bir kaos içerisine sürüklenmişti.
PKK içerisindeki Amerikan/İsrail ajanları 25 Nisan’da Bingöl-Elazığ yolunda tezkeresinin alıp memleketine gitmekte olan 33 askeri, otobüslerini durdurarak şehit etti.
Yine hiç kimse, “yahu devlet kendi askerini nasıl koruyamadı” diye sormaya cesaret edememişti ne yazık ki…
Çünkü hainler ve işbirlikçiler asla çözüm istemiyorlardı ve bunu dile getiren kim olursa olsun yok etmeye kararlıydılar.
Dediğimiz gibi Türkiye’yi bir daha böyle bir karar noktasında görmek istemeyen güçler, kana ve teröre doymuyorlardı.
2 Temmuz’da Sivas’taki Madımak oteli yakıldı ve dumandan boğularak 33 kişi öldü.
Dikkat buyurun rakam yine 33
Bundan 3 gün sonra PKK Erzincan’ın mütedeyyin insanlarıyla bilinen Başbağlar köyünü bastı ve toplamda 33 kişiyi katletti.
Evet, yine 33
Bunların hepsi, simgesel mesajlardı kuşkusuz.
1993’te başka birçok hadise daha yaşandı ve birçok masum daha toprağa düştü.
Tüm bunların nedeni, Türkiye’nin terör belasından kurtulma yönünde ortaya koyduğu irade idi.
Bunlar, gençlerin hatırlayamayacağı hadiselerdi ama sanırım 2012’nin son günlerinde başlayan ve 2015’e kadar devam eden “çözüm sürecini” herkes hatırlıyordur.
Erdoğan, Özal’dan da büyük bir risk ve inisiyatif alarak bu sorunu kökünden halletmeyi denedi.
Üstelik bu kez bölücü örgüt lideri bütünüyle bu işin içerisindeydi.
Ne oldu peki?
Ne olacak, Erdoğan’ın ve Türkiye’nin başına kıyameti kopardılar!
Gezi ile başlayan ve 17/25 Aralık yargı destekli darbe girişimi ile devam eden, ardından 6-8 Ekim kalkışması ile zıvanadan çıkan ve en nihayet 15 Temmuz’la doruk noktasına varan, Türkiye’yi yerle bir etme operasyonuna maruz kaldık hep birlikte…
Şimdi bu olayı neden “yüz yılın hadisesi” olarak nitelendirdiğim, sanırım daha iyi anlaşılıyor.
Dikkat buyurun, önceki teşebbüslerde Türkiye çok büyük bedeller ödemişti fakat bu hadisede
Devlet, herhangi bir “taviz” deklare etmeden terör örgütünün bizzat liderine kayıtsız şartsız fesih çağrısı yaptırdı.
Bu yönüyle inanılmaz derece önemli, büyük ve kıymetli bir hadisedir son yaşanan silah bıraktırma meselesi…
Bakmayın siz, gâvur aparatı ahmaklar topluluğuna…
Kıskançlıktan ve kinlerinden geberdikleri için pislik atıp duruyorlar…
Onlara dair müstakil bir yazı yazarız inşallah ama yazının başında dikkatinizi çektiğim rakamlara dair bir değerlendirme yapmadan da yazıyı bitirmek istemiyorum doğrusu…
Başta dedik, telaffuz edilen rakam 4 trilyon dolar diye…
Bu ne anlama geliyor biliyor musunuz?
Örnekleyerek açıklamaya çalışalım dilerseniz…
Bugün, Türkiye’de deprem riskine muhatap yapı stoku, toplam binaların yüzde 40’ına baliğ…
Bunların tamamını yeniden yapmanın bedeli ise yaklaşık 600 milyar dolar.
Türkiye’nin 2024 sonu itibariyle net dış borcu, 261 milyar dolar…
Şimdi, toplayın bu hayati derecedeki önemli iki rakamı…
Henüz terör nedeniyle buharlaşan rakamın 4’te biri bile değil…
Gerisini siz hesaplayan…
Kalan rakamla, Türkiye doğudan batıya, kuzeyden güneye tüm ülke sathında hızlı tren ağlarıyla sarılacak, hepimizin gözbebeği ‘savunma sanayi” şimdikinden en az 20 kat daha büyük bir noktaya ulaşmış olacaktı…
Tüm bunlara, haylinizde canlandırabileceğiniz diğer süper güç olma unsurlarını da siz ekleyin lütfen…
Bütün dünyanın kabul etmek zorunda kaldığı bugünkü ‘oyun kurucu’ Türkiye profili, öyle bir durumda nasıl bir portre çizerdi, düşünebiliyor musunuz?..
Bugün bile dünya liderlerini bir araya toplama ve uluslararası sorunları çözme yeteneği olan bu Türkiye, işte hayalini bile kuramayacağımız bir Türkiye’ye doğru ilerlerken ayağına bent edilmiş bir belayı, Allah’ın izniyle kazasız belasız bertaraf ediyor.
Bu hadise çok önemli bir eşikti.
1 hafta öncesine göre çok daha cılız sayılabilecek riskler hâlâ var ama inanılmaz ölçekteki bir badire atlatılmıştır.
Bu nedenle, gerçekleşen şeyin ne denli büyük bir hadise olduğunu tarih kitapları tüm ayrıntılarıyla yazacaktır eminim.
Dâhili ve harici bedhahlar ağızlarından köpükler saçarak boşuna saldırmıyorlar yani…
Nihat Nasır / Haber7
Source: Nihat Nas