Terörsüz Türkiye, kendi güzel, niyeti kötü bir tariftir
İYİ Parti Genel Başkanlığında bir yılı geride bırakan Müsavat Dervişoğlu ile ‘Terörsüz Türkiye’yi konuştuk. Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni, PKK”nın topladığı kongrenin sonuçlarına mahkûm edenlere yazıklar olsun. Terör örgütü bitti diyen de bunlardı. Şimdi de bizden, bitmiş bir terör örgütünün silah bırakmasını müjde diye kabullenmemizi bekliyorlar” dedi.
Öncelikle genel başkanlıkta bir yılınızı doldurdunuz. Geldiğiniz günden bu yana İYİ Parti’de neler değişti? Küskünlerin kalbini kazanabildiniz mi?
İyi Parti 2024 yerel seçimlerinin ardından ciddi bir travma yaşadı. Partilerin tarihlerinde böyle zamanlar olur. Ancak, bu ağır travmalar genellikle partilerin sonu da olur. Rakiplerimiz, özellikle de iktidar ortakları, “İYİ Parti bitti, dağıldı” gibi iddialarda bulundu. Evet, şu ya da bu sebeple kırılan, üzülen, giden arkadaşlarımız oldu. Ancak, İYİ Parti, milletimizin verdiği mesajı aldı, gereğini yaptı ve gemi sağ salim limana ulaştı. Şimdi yenilenmiş, güçlenmiş şekilde yeniden sefere çıktı. Hem dava arkadaşlarımız hem de seçmenimiz geri döndü ve dönmeye devam ediyor. Çünkü, İYİ Parti, Türk siyasetinin geldiği noktada çok önemli bir boşluğu dolduran, çok önemli bir görevin namzeti. İstese de dağılamaz, istese de duramaz. Tarihin omuzlarına yüklediği bir misyon var. Ve göreceksiniz o misyonu layıkıyla yerine getirecek. Siyasetteki kilidi açacak, milletimizi birleştirecek ve Türkiye’yi de bu fırtınalı sulardan çekip, limana yanaştıracak.
Gelelim gündemin ana maddesine, ‘Terörsüz Türkiye’ye… PKK’nın kendisini bugün/yarın feshetmesi bekleniyor. Tavrınızı biliyorum. Ne yapılırsa çözüm süreci İYİ Parti için ne zaman kabul edilebilir olur?
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti”ni, PKK”nın topladığı kongrenin sonuçlarına mahkûm edenlere yazıklar olsun. Şahsıma özel bir tavrım söz konusu değildir. Yurttaşı olmaktan onur duyduğum Büyük Türk Devletinin ve mensubu olmaktan gurur duyduğum Büyük Türk Milletinin varlığı ve daima yükselişi için tarafıma Gençliğe Hitabe’de tevdii edilen vazifemin gereğini yapmaktayım. İYİ Parti, Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı olarak hüküm altına alınmış ve değiştirilemeyeceği de aynı irade ile mühürlenmiş; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” amir hükmünün uygulanması için mücadele etmektedir. Eşit yurttaşlık değil, tüm yurttaşlar için fırsat eşitliğini savunuyor ve bunun için mücadele ediyoruz. İnsan olmadan yurttaş, yurttaş olmadan da siyasi tercihlerin oluşmayacağının idrakindeyiz. O yüzden insan hakları, özgürlükler diyoruz. Bugün Türkiye’de hukuksuzluk; Türkmen-Kürt ayırt etmiyor, adaletsizlik Alevi -Sünni ya da özgürlüklerin kısıtlanması sağcı-solcu ayırt etmiyor. Türkiye’de demokrasi yoksunluğu Müslüman- Gayrimüslim ayırt etmiyor. Bizim PKK’yla pazarlık yapılan çözüm süreçlerine değil, adil, hukukun üstünlüğüne saygılı, özgürlükler ve demokrasi temelinde yükselmiş bir devlet ve iktidar anlayışına ihtiyacımız var. Bakın, terör örgütü ilk mermiyi attığından bu yana 41 yıl geçti. Bunun 23 yılında Ak Parti iktidardı. Bugün öyle bir pozdalar ki, sanki göreve gelir gelmez silah bıraktırıyorlarmış gibi yapıyorlar. Ama asıl mesele şu; Terör örgütü bitti diyen de bunlardı. Şimdi de bizden, bitmiş bir terör örgütünün silah bırakmasını müjde diye kabullenmemizi bekliyorlar.
PKK ADRES DEĞİŞTİRİYOR
İtiraz edenlere “Sen terörsüz Türkiye istemiyor musun” deniyor…
Terörsüz Türkiye, kendi güzel, niyeti kötü bir tariftir. İşin aslı şudur: PKK adres değiştiriyor. Onun gereğini yapıyor. Kandil’den Suriye’ye taşındı. Şimdi bunun gereklerini yerine getiriyor. Üstelik Kandil’de kiracıydı, Suriye’nin kuzeyinde önce özerk bir bölge, ardından kurulacak teröristan ile tapu sahibi oluyor. İktidarın burada yaptığı şey ise, terör örgütüne el uzatarak, onun meclisteki siyasi temsilcilerinin oylarıyla anayasa değişikliklerinin önünü açmak. PKK da DEM de, “Artık yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı” diyor. Cumhurbaşkanı da, artık gerekli düzenlemelere geçebiliriz mesajı veriyor. Bu öyle bir oyun ki, vin vin yapmaya çalışıyorlar. İktidar ve terör örgütü kazanacak diye Türk Milleti’nin kaybetmesine izin vermeyeceğiz.
Ne yapacaksınız?
Erdoğan bir dönem daha aday olabilsin diye oynanan oyunu milletimize tüm çıplaklığıyla anlatacağız. Madem herkes bir şeyler talep ediyor, bizim de taleplerimiz var; “Madem Öcalan”a istediklerini ve hürriyetini vereceklerse, gazilerimin gözlerini, kollarını ve bacaklarını da geri versinler. Toprağa verdiğimiz evlatlarımızı da ailelerine geri versinler. İsteyen istediğinin fotoğraf çerçevesini sevebilir. Bize onun bunun fotoğrafının çerçevesini sevenler değil, şehit tabutuna sarılıp gözyaşı dökenler gerekli. Terörsüz bir Türkiye’yi kim istemez? Ama bu yolun sonu terörsüz Türkiye değil, terörün kazandığı Türkiye’dir.
23 Nisan resepsiyonunda DEM Parti Eş başkanı Tuncer Bakırhan ile sohbet ettiğiniz görüntü çok tartışıldı. Siyasette çok normal olan bu görüntülerin tartışılıyor olmasında siyasetin siz de dahil dilinde bir sorumluluk yok mu?
Benim tek sorumluluğum milletimedir. Bir siyasetçinin de meşruiyetinin kaynağı budur. Sorumluluğu milletten başkasına karşı hissederseniz bu sizin meşru siyasetinizi tartışmaya açar. Resepsiyonda karşılaştığımızda Dem Parti Genel Başkanı’na Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumunu sorarak geçmiş olsun dileklerimi ifade ettim. Bu vesile ile ifade etmeliyim ki; ben milletvekili seçildiğim günden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün resepsiyonlarına bizzat katılmışımdır. Özellikle de 23 Nisan resepsiyonu benim için TBMM’nin en anlamlı organizasyonlarının başında gelmektedir. Siyaset millete rağmen yapılmaz. Millete rağmen siyaset yaparsanız o zaman belli bir gruba, yapıya, odağa hizmetle sınırlı kalırsınız. Oysaki 86 Milyonluk Büyük Türk Milletine hizmet etme kararlılığı ile yola çıkan bir iradedir İYİ Parti. Rahmetli Demirel’in, Erbakan’ın, Özal’ın, Ecevit’in, Rahmetli Başbuğ Türkeş’in siyasette attıkları temelleri dikkate alıyorum. Hoşgörü, nezaket, centilmenlik ve en önemlisi tahammül. Ben tehdit edilebilirim, hakaret de ediliyor. Bunların hepsine tahammülü ben saydığım bu isimlerin siyasetlerinin temelinde gözlemledim. Ancak Türk milletine hakareti ve milletimin aklıyla alay edilmesini, üniter devlet yapımıza, Türk bayrağımıza, Türk Vatanına, Türk Devletine cumhuriyete ve banisi Mustafa Kemal Atatürk’e cumhuriyetin değer ve kazanımlarına, milletimin inanç ve ibadet özgürlüklerine hakaret ve tehdide kimse benim müsamaha göstermemi beklemesin. Bunlar düşünce ve ifade özgürlüğü değil taammüden icra edilen ihanet suçlarıdır.
ARTIK BAHÇELİ BENİ ŞAŞIRTMIYOR
Sayın Bahçeli’nin 4 Mayıs’ta Malazgirt’te fesih çağrısını da sormak isterim. Birkaç ay önceki Bahçeli’den çok uzakta bir davranış olduğu için soruyorum, Sırrı Süreyya Önder’in fotoğrafını seven Bahçeli sizi şaşırtıyor mu?
Son bölümden başlayayım, hayır artık ayın Bahçeli’ye dair hiçbir şey beni şaşırtmıyor. Çünkü girdiği yolda atacağı her adım, en az attığı adımlar kadar tuhaf olacak. Tuhaf ama tesadüf değil. Tüm bunların bir plan dahilinde olduğu kanaatindeyim. Benim sorunum Sayın Bahçeli’nin tavrı ya da hareketleri değil. Benim sorun ettiğim, Türk Milliyetçiliği iddiasındaki bir partinin, Cumhuriyetin kurucu felsefesi olan Türk Milliyetçiliğine ve özünde Cumhuriyetimize verdiği hasar. 4 Mayıs meselesine gelince. Sayın Bahçeli, “PKK gelsin 4 Mayıs’ta Malazgirt’te kongre yapsın” dedi. Bakın bu tarih de, seçilen yer de tesadüf değil. Dersim İsyanı’na karşı o dönemki Bakanlar Kurulu 4 Mayıs 1937 tarihinde harekât kararı alıyor. 4 Mayıs o nedenle seçilmiş. Malazgirt ise Anadolu’nun Türk vatanı ilan edildiği yer. Türk vatanına göz diken terör örgütünü oraya davet etmek ise akla ziyan. O açıklamanın ardından ilan etmiştim, “3 Mayıs’ta Türkçülük Günü’nü kutlayacağım” demiştim. Ben dediğimi yaptım. Ama onlar 4 Mayıs’ta ortada yoktu.
MİLLİYETÇİLİK BİRLEŞTİRMEKTİR
Ümit Özdağ cezaevinde. Milliyetçiler seçim için bir araya gelirler mi?
Önce İnsan sonra yurttaş en son siyasi tercihlerimiziz. Fertler olmadan, Millet kalamayız. Özgürlüğü savunmadan, cumhuriyeti koruyamaz, topraklarımızı ekmeden ekmeğimizi büyütemeyiz. Birbirimize tutunup yararlarımızı saramadan da “biz” olamayız. Benim anladığım Milliyetçilik budur. Özümsediğim, bir ömür damıttığım Türk Milliyetçiliği budur. Kaldı ki; bu bir temenni ya da hamaset içeren bir yaklaşım değil bilakis tarihin işaret ettiği zorunluluktur. Elbette Milliyetçilik birleştirmektir! Cumhuriyeti kuran felsefedir milliyetçilik. Tıpkı laiklik gibi, inkılapçılık gibi. Türk Milliyetçileri birleşsin yaklaşımını çok içten bulmakla birlikte bu çağrı sadece bir seçim kazanmakla alakalı olunca samimiyetten uzaklaşıyor. Oysa bir Türk Milliyetçisinin asli ve yegâne görevi Türk Milletini birleştirmektir. Ben bir Türk Milliyetçisi olarak Büyük Türk Milletinin her bir ferdini ‘Cumhuriyet’ fikrinde ‘Cumhuriyetçilik’ özünde birleştirmek mücadelesindeyim. Siyasetçi refleksleri ile değil Cumhuriyetin sağladığı tüm fırsat eşitliklerinden istifade etmiş bir Türk evladı olarak bu birleştirme görevimin başındayım, farkındayım, kararlılığındayım ve inanıyorum ki başaracağım.
Türkiye’de bir süredir iklim şiddete döndü. Sinan Ateş cinayeti, en sonuncusu Ayyüce Türkeş ve ana muhalefet partisi lideri Özgür Özel’e olmak üzere siyasetçilere saldırılar yapılıyor. Sokak ortasında kadınlar öldürülüyor, çocuklar öldürülüyor. Sizin bir sözünüz var. Ya adalet, ya kıyamet! Biz şu anda ne yaşıyoruz?
Bir yıl önce Genel Başkanı olarak TBMM’deki ilk grup toplantımızda yaptığım konuşmanın üç ana başlığı ve üç çağrısından biri adaletti. Rahmetli Sinan Ateş’in öldürülmesini ve tecelli ettirilmeyen adaleti referans alarak ifade etmiştim. Tamamlandığı iddia edilen soruşturmanın bir hatır senedine dönüştüğünü ifade ederek “Ya Adalet Ya Kıyamet” dedim. İktidar ve ortakları ise seçimlik haklarını kullandılar ve kıyameti tercih ettiler. Artarak devam eden benzer hadiselerde de kıyamet tercihlerinde ısrar ediyorlar. Daha da acısı; çıkıp kınıyorlar. Tek Adam ve tek adamın avenelerinin birlikte yarattıkları Tek Adam rejimi ile devletin kurumları iktidar ve ortaklarının lehine, muhalefetin ise aleyhine tahsisli hale getirilmiştir. Denetleme ve önleme ile görevli mülki idare, gerektiğinde müdahaleyle görevli emniyet ve re’sen soruşturma ve kovuşturma ile görevli yargı bu görevlerini vatandaşını korumak yerine Cumhur Koalisyonunu korumak için yerine getiriyorlarsa devlet olma vasfı yitirilmiştir. Devlet olmanın gerekleri terk edilip Beştepe, Balgat hatta İmralı’dan alınacak izinlerin peşine düşen kurumlar ve yetkilileri Cumhur Koalisyonunun çatışmalarına taraf, siyasette de tartı ağırlığı konumunu tercih etmektedirler. Tüm bunların sonucunda ortaya çıkan kutuplaşma ve ayrımcılığın sonu kontrolün yitirilmesi olacaktır. Tarih bizlere göstermiştir ki; her alandaki hukuksuzluk, adaletsizlik, krizler ve istikrarsızlık sebebiyle vatandaşın canı burnundayken hukuksuzluk ve krizler kaosa, adaletsizlik ve istikrarsızlık anarşiye döner. İnanın hiçbir istibdat hiçbir saray rejimi bunun karşısında duramaz.
Bu eylemlerin sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamayacağını, ne yazık ki bunları daha önce yaşadığınızı söylediniz. Tam olarak ne hatırlatıyorsunuz?
Anayasamızdan kaynaklanan siyaset yapma hakkına yönelik hiçbir saldırı basit adli vaka değildir. Hedef doğrudan doğruya anayasal düzene, demokratik hayatımıza ve Cumhuriyet’in temel ilkelerinedir. Bir milletvekiline, bir il başkanına, bir siyasi parti liderine yönelen saldırı; sadece bir kişiye değil, bir hakka, bir kuruma, bir rejime yönelmiş demektir. “Sana siyaset yaptırmayacağım” demektir. Ya da ben siyaset yapma hakkını bile ortadan kaldırırım tehdididir. Bu nedenle bu eylemler sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamaz, ele alınmamalıdır. Buna karşın; Kamu gücünü yöneten ve kullanan iktidar ve ortaklarının sadece kınamakla kaldıkları bir akıl tutulmasının sonuçlarına işaret ettim ve hatırlattım. Aşama aşama, ağır ağır ama bilinçli bir şekilde buralara getirildik. Siyaset dışılığın teşvik edilerek, siyasetin yapılamaz hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye’de tehdit, cebir, şiddet birtakım kişi, yapı ve odaklar tarafından alışkanlık haline getirilerek hukuk dışılık adeta özendiriliyor. Siyaset bir elbette vatanın, milletin ve devletin selameti için bir kavgadır, bir mücadeledir. Ancak neticesi de yine vatan, millet ve devletin selameti için müzakeredir. Aksi halde sonuçları yıkıcıdır. 1970’lerden 1980’e getiren süreci hatırlayın. Türkiye için kavga etmek yerine, birbiriyle kavga etmeye yönlendirilmiş yüzbinlerdik. Kavga ettik ama en kızdığımız zamanlarda bile birbirimize; “yetim hakkı yiyor” dememişizdir. “Namussuzdur “dememişizdir. Mezarlıklarımız birdi, düğünlerimiz birdi, asker olurken elimize yakılan kınalar birdi. Bugün ise herkesin bir yeri parsellediği, milletin malını kendi malı bellediği bir Türkiye’yi bize normalleştirmeye çalışıyorlar. İtirazımız bunadır. Mücadelemiz bunadır. Milletimizin gözünde de vicdanında da haklılığımız bundandır.
İktidarın Ekrem İmamoğlu ile ilgili nasıl bir planı var sizce?
Açık ve net! Erken seçim çağrılarıyla iştahı kabaran ve yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmakla ilgili önünün açıldığını düşünen Erdoğan’ın siyasi hamlesi. Ancak siyaset her zaman güçlünün istediği rotada ilerlemez. Burada millet iradesinin meseleyi nereye evireceğini kestirmek zordur. Türkiye, hukukun ayaklar altına alındığı, adalet duygusunun ağır yaralar aldığı bir süreçten geçiyor. Ve maalesef tüm bunlar, Sayın Erdoğan’ın ömür boyu başkanlık ihtirası için yapılıyor. Milletin menfaati, ülkenin geleceği gibi konulara kafa yorması gereken bir iktidar,
Fakr-u zaruret içinde, harap ve bitap düşmüş milletimizin dertlerine çare bulması gereken iktidar, önümüzdeki ilk seçimin telaşına düşmüş ve ülkeyi ve milletimizi çok daha büyük sorunlarla yüz yüze getirebilecek bir sorumsuzlukla hareket ediyor. Hukuku buna alet ediyor, milletin adalete güvenini yerle bir ediyor. “İktidarın sonsuz olduğuna” inanan idareciler, genellikle giderayak bu işlere kalkışır. Ama bu kaderin önüne geçmez.
Yoksulluk, yoksunluk, yasaklar, yolsuzluk… Yeni Türkiye’nin ‘Y’leri… Adalet mekanizması böyle işlerse, hukuk sadece güçlüden yana olursa, konuşan Silivri’yi boylarsa, öğrenciler tutuklanır, dünyanın çok gerisinde bir eğitim görürse, yoksulluktan beslenemez, gençler uyuşturucu batağına düşerse, o ülkenin sonu ne olur?
Allah kimseyi kınadıklarıyla sınamasın denir. Ak Parti’nin iktidara gelirken ve 23 yıldır dilinden düşürmediği iddia buydu. Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla mücadele edecek, kökünü kazıyacaktı. 23 yılın sonunda aynı parti ve Sayın Erdoğan; Yoksulluğun, yolsuzluğun ve yasakların mimarı oldu, öznesi oldu. Cumhuriyet tarihi yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar gördü. Ama hiçbir dönemde Ak Parti iktidarındaki kadar pervasızını görmedi. Milletimizin gördüğü gerçek de bu. Böyle olmasa, iktidar ortağı iki partinin toplam oyları yüzde 60 seviyelerinden yüzde 37’lere iner miydi? Milletimiz 2019’da uyardı. Anlamadılar. 2024’te ilk faturayı önlerine koydu. Görmek istemediler. İlk seçimde biletlerini kesecek. İşte o gün, o sandıklarda gerçeği iktidar da görecek. Ve Türkiye yeni bir döneme merhaba diyecek. Hukuk, adalet duygusu, hürriyet, demokrasi birer sosyal kavram olmakla birlikte, bugünün dünyasında iş demek, aş demek, ekmek demek. Çünkü, hukukun ve adalet duygusunun yerle bir olduğu, hürriyetlerin çiğnendiği, demokrasinin yoğun bakımda olduğu ülkelerde, ekonomi de ağır yara alıyor. İşte, siyasi saiklerle yapılan operasyonun sadece Merkez Bankası’na maliyeti, 57 milyar dolarlık satış. İki yıldır biriktirilen rezerv, 2 ayda eriyip gitti. Milletimizin sırtındaki yük arttı. O yüzden, bu çağda, adalet, hürriyet ve demokrasi ekmek gibidir, su gibidir.
Erken seçim bekliyor musunuz? Olmazsa ülke 2028’e kadar bu gerginliği taşıyabilir mi?
Erken seçimin gerekliliğine inanıyorum. Bu iktidarın ülkeyi yönetebilme iradesi olmadığı gibi artık milletin nazarında meşruiyeti de kalmamıştır. 7 yıldır özellikle yaratılan ve bizzat iktidar eliyle derinleştirilerek yönetilen ekonomi, iktidar için kriz olarak değil bir politika olarak ele alınmakta ve bundan bir rahatsızlıkları da bulunmamaktadır. Bugün TBMM toplam milletvekili sayısı 592’dir. Ak Parti, MHP ve DEM Partinin toplam milletvekili sayısı ise 375’tir. Geri kalan muhalefet partilerinin toplam milletvekili sayısı ise 217’dir. Erken seçim için gerekli çoğunluk ise 360’tır. Sözde yeni açılım çabaları ile; Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk Milletine, Türk Bayrağına, Türk Vatanına, üniter devlet yapımıza açıkça ihanet ve kalkışma içindeki Ak Parti, MHP ve DEM Partiden oluşan Cumhur Koalisyonu erken seçim kararı alabilmek için yeterli çoğunluğa sahip iken muhalefetin böyle bir çoğunluğu yoktur. Ayrıca 31 Mart 2024 seçimlerinin hemen ertesinde muhalefetin bir bölümünde yükselen erken seçim meydan okumaları, Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın iştahını kabarttı. Erdoğan, anayasada açıkça hüküm bulunmasına rağmen; önce yeni anayasa sonra anayasa değişikliği kavramları ile yeniden CB adayı olmak için kendisine erken seçim talebi tepsisinde sunulan bu fırsatı hayata geçirebilmek için teröristbaşıyla bile müzakereden kaçınmadı. Olası adayların bugün tutuklu yargılanmaları bile “Ömür boyu başkanlık” projesinin bir aşamasıdır. Erdoğan, daha da ileri giderek yine “Ömür boyu başkanlık” ihtirasının sonucu olarak Suriye’nin kuzeyinde kurulmaya çalışan Teröristanın hamiliğine soyunmuştur.
İşte bu şartlar altında Erdoğan ve ortakları ellerindeki yeter ki çoğunlukla “Erken Seçim” derse biz hazırız. Ancak muhalefetin yeter sayısı olamamasına rağmen “Erken Seçim” çağrısını açıkçası stratejik bulmadığımı ifade etmeliyim. Ne bugün ne de sonrasında, Erdoğan’ın yeniden CB adayı olmasına ilişkin önünü açacak bir karar ve düzenlemenin içinde olmayacağımızı da açıkça ifade edebilirim.
KIBRIS’TA NELER OLUYOR?
“Büyük Ortadoğu Projesi son aşamasına gelmiştir. Bu aşamanın konusu da İran ve Doğu Akdeniz’dir. Doğu Akdeniz söz konusu ise; Kıbrıs’ı doğrudan bu sürecin odağı haline getirmektedir. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki; BOP’un tek ve esas amacı İsrail’in bölgedeki güvenliği ve huzurudur. Ortadoğu’nun dönüşümü diyerek uygulamaya konulan bu proje artık bir tez değil acı ve ağır bedelleri olan bir hakikattir. Bu sürece bölgedeki çıkarları doğrultusunda ABD’nin, Avrupa’nın hatta Rusya’nın desteği aşikârdır. Rusya’nın Türk Devletleri ile ilişkisi ve etkisi yadsınamaz bir gerçektir. Her ne kadar Suriye’den, Esad’ı alıp çekildiyse de; Doğu Akdeniz’deki enerji üzerinde hâkimiyet ve sıcak denizler hedefleri Rusya’nın değişmez devlet politikasıdır. Kıbrıs’ta neler olduğunu anlamak istiyorsak denklemi bu aktörlerle birlikte değerlendirmeye mecburuz. Güney Kıbrıs Rum Kesimine açılan elçilikleri de bahsettiğim aktörler ve denklem ile okumalıyız. Her fırsatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni mezata çıkaran basiretsiz Ak Parti iktidarının tarih, strateji ve akıldan yoksun dış politikasını, ‘devlet aklı’ olarak tanımlamak büyük bir zafiyettir. Günübirlik ajandalar ve her sabaha ‘ya nasip’ diyerek başlayan bir iktidar ve zihniyet ile karşı karşıyayız. KKTC, tüm bu bahsettiklerimle eş zamanlı olarak “kumar-yasadışı bahis ve uyuşturucu trafiği” ile anılarak, uluslararası alanda da her geçen gün bilinçli olarak itibarsızlaştırılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin uzun yıllara sair, bedeller ödeyerek ilmek ilmek işlediği ‘Kıbrıs Politikası’ bu iktidar döneminde bir terk edilmiştir, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Ak Parti iktidarının her sıkıştığında açtığı “Müflisin Eski defteri” muamelesi görmektedir. Sözün özü; Kıbrıs’ta olanlar, tarih bilinç ve şuurundan yoksun tek adam ve avanesinin masalarda pazarlık yapabilmek için ellerinde tuttukları kozdan ibaret hale gelmiştir.”
Source: İpek Özbey
Kobani’de Kürtçe tabela şartı getirildi
Terör örgütü PKK’nın Suriye ayağı olan PYD-YPG’nin oluşturduğu sözde özerk yönetim, Arap şehri olan Ayn El Arab’da (Kobani) tüm esnafa Kürtçe tabela asma zorunluluğu getirdi. ABD’li generallerle ortak hareket eden SDG’nin başı Mazlum Abdi, mevcut Arapça yazılı tabelaların yanına Kürtçe tabela asılmasını iki ay içinde zorunlu kıldı.
Bu kararın sözde Kobani Belediyesi Meclisi ile Kürt Dil Kurumu’nun ortak kararıyla alındığı esnafa tebliğ edildi. Uymayana ceza var.
Source: Özgür Cebe
“ABD Savunma Bakanlığına uçak hediye edilecek”
Trump, Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, ABD medyasında yer alan Katar ın ülkeye uçak hibe edeceğine ilişkin iddialar hakkında açıklamalarda bulundu. Pentagon un 40 yıllık başkanlık uçağı Air Force One yerine Boeing 747-8 uçağını kabul edeceğini belirten Trump, yeni uçağın tamamen ücretsiz olacağını vurguladı. New York Times (NYT) gazetesinin haberine göre, Katarlı bir yetkili, önerinin henüz değerlendirme aşamasında olduğunu belirtirken, Beyaz Saray dan yapılan açıklamada kabul edilen hediyelerin yasalara uygun şekilde alınacağının altı çizildi. Öte yandan bazı Demokratlar, söz konusu uçak haberinin Trump ın Katar da yeni bir golf tesisi projesi açıklaması ve Orta Doğu turu kapsamında Katar hükümeti yetkilileriyle görüşecek olmasıyla aynı zamana denk gelmesine dikkati çekti. Demokrat Kongre üyeleri, uçağın fiyatının yaklaşık 400 milyon dolar olduğuna işaret ederek, Trump ın başkanlık görevinden ayrıldıktan sonra da bu uçağı kullanabilecek olmasının etik olup olmadığını sorguladı. Trump, paylaşımında Demokratları da hedef alarak, bu işlemin kamuya açık ve şeffaf bir işlem olmasına rağmen demokratları rahatsız ettiğini dile getirdi. Katar Hükümeti sözcülerinden Ali Al-Ansari, konunun ilgili birimler tarafından incelendiğini belirterek, henüz nihai karar alınmadığını vurguladı. Pentagon ve ABD Adalet Bakanlığından henüz konuya ilişkin açıklama yapılmadı. Fotoğraf, AA tarafından servis edilmiştir, temsilidir.
Source: Habertürk
PKK’nın ikinci kez feshinden beklenenler
29 Temmuz 1979’da Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Bucak’a suikast sonrası olay yerine, ‘1.Kongre Kararı’ olarak bırakılan bildiriyle “Bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’da bir halk diktatörlüğü kurmak…” diyerek kitlesel terör faaliyetlerine başladılar.15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınıyla devlete ilk kurşunu sıkan PKK terörü, 40 yıl içinde 14 bin 902 resmi ve sivil şehidimize ve 2 trilyon dolar ekonomik kayba mal oldu. (15.08.2024 itibarıyla)40 yılda 46 bin 276 üyesi öldürülen PKK terör örgütü, asıl amacı olan 1000 yıllık Türk-Kürt kardeşliğini yok edemedi. Sonunda örgüt elebaşı Öcalan, 27 Şubat 2025 günü yaptığı çağrı ile PKK’nın ideolojik feshini ilan etti. 1979 yılında sözde “Bağımsız ve birleşik bir Kürdistan’da bir halk diktatörlüğü kurmak…” amacıyla yola çıkan terör örgütü PKK kurucusu Öcalan, 52 yıllık bölücü örgütün amacına ulaşamayacağını şu sözlerle ilan etti: “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.”İDEOLOJİK OLARAK FESHETTİKısaca ayrı bir devlet, federasyon, özerlik hatta etnik kimlik vurgulu talepleri de ortadan kalktı. Artık bölücü amaçlarına ulaşılamayacağını anlayan Öcalan, ideolojik feshini ilan ettiği terör örgütüne seslenerek, tonlarca bombadan daha etkili olan “PKK anlam yoksunluğunu”, terör örgütünün hiçbir hedefi ve karşılığı olmadığını şu sözlerle ilan etti: “1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.”Öcalan, sorumluluğu üzerine alarak kurucusu olduğu terör örgütü PKK yönetimine şu talimatı verdi: “Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”Daha önce de Öcalan’ın çağrısına uyacağını açıklayan PKK terör örgütü, 5-7 Mayıs günlerinde beklenen kongresini yaptığını açıkladı. Ama alınan kararların neler olduğu duyurulmadı. Yani açıklama yapılacağına dair açıklama yapılmış oldu.PKK’nın 12’nci kongresinde örgütün fesih kararı alması çok büyük beklenti. Bunun uygulanmasıyla silah bırakılmasının zamana ve şartlara bağlanması ise kimseyi şaşırtmayacaktır.2002’DE DE FESHETMİŞLERDİ1993, 1995, 1998, 2006, 2009, 2013 yıllarında köşeye sıkışıp tek taraflı sözde ateşkes ve silah bırakma kararı alan, her seferinde güç kazandıktan sonra saldırılarına başlayan PKK terör örgütü, 4 Nisan 2002 tarihli 8. Kongresi’nde fesih kararı aldı. PKK’yı feshedip yerine KADEK ismiyle yapılanmaya gitti. PKK ismi yerine KADEK adının kullanılmasıyla üzerindeki terörist baskısından kurtulmayı hedefleyen terör örgütü, faaliyetlerini “Demokratik Cumhuriyet Sistemi” adı altında siyasi alana kaydırdı. Ancak KADEK de birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanınmaya başlayınca 2003 yılında ismini Kongra-Gel olarak değiştirdi. Bu da tutmayınca 28 Mart 2005’te yeniden PKK adını kullanmaya ve terör faaliyetlerini artırmaya başladı.O süreçte de PKK’nın silah bırakma kararına, hatta 2002’de olduğu gibi kendini feshetmesine büyük bir önem atfedilmişti. Ancak kendisine siyasi kimlik edinmeye çalışan PKK terör örgütünün o kararları arasında Irak’ta PÇDK, İran’da PJAK ve Suriye’de PYD örgütsel uzantıların kuruluşu ilan edilmişti. 2002-2005 arasını isim değişiklikleriyle yeniden yapılanma çalışması olarak geçiren, 2005’te yeniden PKK adını kullanan terör örgütü bugün de benzer taktiklere başvurabilir.DEVLET İNİSİYATİFİAncak bugün, 1 Ekim’den bu yana yürütülen girişimin adı “Devlet inisiyatifi”, yani herhangi bir pazarlık ve şart yok. Çünkü, teröre karşı mücadelesini kazanmış bir Türkiye var artık. Ayrıca Türkiye’nin etkili olduğu bölgesel gelişmeler, uluslararası konjonktür terör örgütünün aleyhine. ABD bile desteğini azaltırken arkasında sadece İsrail’in ve İran’ın desteği PKK’ya ayakta tutmaya yetmeyecek.Artık ideolojik ve toplumsal bir karşılığı kalmayan PKK terör örgütünün kendisini feshetmesi ve silah bırakmasından başka çaresi yok. Buna, PKK’ya bağlı tüm yapılar dahil. Sadece PKK’nın değil Irak, İran ve Suriye’deki yapılanmalarının da lağvedilmesi, hatta kent yapılanmalarının da tasfiye edilmesi gerekiyor. PKK, beklenen kararını açıklasa bile uygulanıp uygulanmayacağı çok yakından takip edilecek.Çünkü, özellikle 15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişiminden sonra Türkiye’nin terörle mücadelesindeki kararlılık kendisini gösterdi ve PKK nefes alamaz hale geldi. Arkasındaki ABD, İsrail ve İran desteği ise ideolojik ve toplumsal zeminini kaybeden PKK’yı ayakta tutmaya yetmiyor. Şimdi sıra Irak, Suriye ve İran’daki ve Avrupa’daki yapılanmasında. Türkiye’deki siyasi uzantısı da bunu görüyorCumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır’daki son konuşmasında temel hedefin ne olduğunu çok açık ifade etmişti:“Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır; terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi. Örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olma vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi, bölgemizde artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi… Bu, Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur.”Aslına bakarsanız ülke içinde zaten “Terörsüz Türkiye” girişimi bence amacına ulaştı, mesele siyasi uzantısı DEM’in terör örgütünün mü yoksa demokratik siyasetin yanında mı duracağı ile ilgili. PKK, fesih ve silah bırakma kararı açıklasa da açıklamasa da akıbeti değişmeyecek.
Source: Nedim Şener
Yeni dönemin paradigması
PKK silah bırakma ve kendini feshetme kararı aldı. Açıklanacak metin üzerinde uzlaşmaya vardılar. Sıra, kararın açıklanmasına kaldı. Artık günler değil saatler sayılı. 50 yıldır bu anı bekledik. Bunun için mücadele ettik. Birkaç saat daha bekleriz.PKK ile mücadelede tarihi günlerden geçiyoruz.Çünkü bu karar sadece PKK’nın silah bırakması değil bir devrin kapanması demektir.Şehitlerin geldiği, baskınların yaşandığı, sınır ötesi harekâtların düzenlendiği bir dönemin sonuna geldik.NESİLLER BÜYÜDÜBirkaç nesil bununla büyüdü.Babasının terörle mücadele anılarını dinleyenler şimdi çocuklarına anlatacak yaşa geldi. Bu işin sonu yok. Türkiye, PKK’yı yendi. Hem de birkaç kez yendi. Ancak Ortadoğu’daki işgaller, iç savaşlar nedeniyle ABD ve İngilizler başta olmak üzere büyük güçler PKK’yı yaşattı. İran besledi. Artık bir dönemin sonuna gelindi.50 yıldır akan kan ve gözyaşına son verecek tarihi adım atıldı.Bu sürecin önemli kilometre taşları var. Bu işin arkasında çok büyük emekler var.30 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İç cepheyi tahkim etme” çağrısıyla yola çıkıldı. Bahçeli’nin 22 Ekim’deki çıkışıyla süreç ivme kazandı. 27 Şubat’ta Öcalan’ın çağrısıyla süreç zeminini buldu.İki konuda büyük hassasiyet gösterildi.1- Bu sorunu çözerken Türk sorununun çıkarılmamasına2-Şehit aileleri ve gazilerimizin hassasiyetineMİT BAŞKANI KALINGörünmez kahramanların büyük payı var. Burada MİT Başkanı İbrahim Kalın’a ayrı bir parantez açmakta yarar var. Tarihi bir rol oynadı. İbrahim Kalın süreç yönetimindeki başarısının yanında süreci bu kez tabandan değil tavandan başlatarak sonuca ulaşılmasını sağladı.“Terörsüz Türkiye” hedefine böylece adım adım yaklaştık.Tarihi bir eşik aşılıyor. Bu süreçte MHP Lideri Bahçeli yaptığı çağrı ve devamında sürece verdiği güçlü destekle öncü bir rol oynadı.ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİBurada en büyük pay sürece yaptığı liderlikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. İnanın ki Erdoğan’ın iradesi ve güçlü liderliği olmadan bu başarılamazdı. Erdoğan’dan başka bir lider de başaramazdı.SİLAH BIRAKMAYI TEYİTPKK’nın silah bıraktığını ve kendini feshettiğini açıklamasından sonra devletin bunu teyit etmesi gerekiyor. Silahları nereye bıraktılar, silah depolarının yerlerini gösterdiler mi? Verdikleri bilgiler doğru çıktı mı? MİT, haziran sonuna kadar silahların teslim edilip edilmediğini sahada kontrol edecek.MİT, devlete ‘tamam’ dediği andan itibaren PKK’nın silah bırakıp kendini feshettiği kabul edilecek.SONRAKİ SÜREÇBu süreç bir al-ver süreci değil. Ancak, PKK silah bıraktıktan sonra bir demokratik dönüşüm süreci yaşanacak.Silahların teslim alınması, sayıları 40 civarında olan ve haklarında kırmızı bülten çıkarılan PKK yöneticilerinin durumu, dağa çıkan PKK’lılar ve cezaevindeki hasta ve yaşlı mahkûmların durumu.Bunların hepsi için kompartıman kompartıman olarak ayrı ayrı çalışmalar yapılıyor. Türkiye büyük devlet. Silah bırakma kararından sonraki mekanizmalar da planlanmış durumda.PKK’nın silahları ne olacak? PKK’nın silahlarını bulundukları ülke yönetimi ile oluşturulan ortak mekanizma toplayacak. Suriye’deki PKK’lılar silahlarını Suriye yönetimi ile oluşturulan ortak mekanizma gözetiminde teslim edecek. PKK’nın ağırlığı Irak’ta. Bu ülkede ise Irak yönetimi ile kurulan ortak mekanizma silah bırakmayı denetleyecek. PKK’nın silah depolarını, silahların türünü tespit etmiş olacağız.YENİ PARADİGMACemil Bayık, Murat Karayılan gibi Kandil’deki PKK yöneticileri ne olacak?Kandil’deki üst yönetim, Türkiye’ye gelmeyecek. Ya üçüncü bir ülkeye gidecek ya da Irak içlerinde kaybolacak.Artık her yönüyle yeni bir dönem başlayacak. Paradigma değişecek. Yeni dönemin parametreleri farklı olacak.BARIŞI İNŞA ETMEKŞimdiye kadar terörle mücadele konsepti geçerliydi, bundan sonra ise barışı inşa dönemi esas olacak. Kolay olmayacak. Ancak dünyada barış diplomasisi ile ön plana çıkan Türkiye, kendi iç barışını tahkim etmeyi de başaracak.Ahmet Türk’ün belirttiği gibi, Türkiye iç barışını sağladığında süper güç olur.DEM PARTİ NE YAPACAKBu sürecin en önemli siyasi sonuçları olacak. Silahlı mücadele dönemi bitiyor, siyasi mücadele dönemi başlıyor. Siyasi partilerin buna kendilerini hazırlaması gerekiyor. Bu sürecin en önemli siyasi sonuçlarından biri ise DEM Parti üzerindeki Kandil vesayetinin kalkması olacak. DEM Parti, Öcalan’ın partisi olacak. Bu iki yönlü işleyecek. DEM Parti üzerindeki PKK gölgesi de kalkmış olacak. DEM Parti’nin Türkiye partisi olmasının önü açılacak.MÜMKÜN DEĞİLCİLERBu olay bir daha gösterdi ki bizim kafa yapımızı değiştirmeye ihtiyacımız var.“Mümkün değil” anlayışını değiştirmemiz gerekiyor.“PKK silah bırakacak” diyorsunuz, “Mümkün değil” diyorlar.“Terör bitecek” diyorsunuz, “Mümkün değil” diyorlar.“Suriye’deki değişimin arkasında Türkiye var” diyorsunuz, “Yok olmaz” diyorlar.Bizim artık bu ‘mümkün değil’ler kafasını değiştirmemiz gerekiyor. Biz imparatorluklar kurmuş bir milletiz. Biz yaparız. Biz başarırız.BARIŞI YÖNETMEKBarış umudu doğunca birilerini barış korkusu sardı. Şimdi barışı yönetmenin zamanıBunun için arabayı atın önüne koymamak lazım. O zaman barış süreci zarar görür. Yol kazaları yaşanır. Tam tersine atı arabanın önüne koymak gerekir. O zaman mesafe alınır.Bu tür tarihi kırılma anlarında kimin nerede durduğu önemli.
Source: Abdulkadir Selvi̇
ABD ile Hamas anlaştı, Netanyahu baktı… İsrail”den itiraf: Bilgimiz yok
Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, esir asker Alexander”ın yakında ailesiyle kavuşacağını belirterek, bu gelişmenin yaşanmasına katkıda bulunanlara teşekkür etti.ABD Başkanı Trump, Hamas”ın Alexander”ı serbest bırakacak olmasını, ABD ve arabulucu Katar ile Mısır”ın gösterdiği çabalara karşılık “iyi niyetle atılmış bir adım” olarak değerlendirdi.Bu gelişmenin çatışmayı sonlandırmak için gereken adımların ilki olmasını umduğunu belirten Trump, “O kutlama gününü dört gözle bekliyorum.” ifadelerini kullandı.Hamas, ABD yönetimiyle görüşmesi sonucunda “ateşkesin sağlanması, Gazze”ye girişlerin açılması, insani yardımların girişinin sağlanması için ilk adım niteliğindeki bu konuya çok olumlu yaklaştıklarını” ve ABD-İsrail çifte vatandaşı esir asker Alexander”ın serbest bırakılacağını duyurmuştu.ABD Başkanı Trump”ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff da, Hamas”ın ateşkes görüşmelerini yeniden başlatma umuduyla Alexander”ı serbest bırakmayı kabul ettiğini doğrulamıştı.İSRAİL, ABD”NİN GAZZE”DEKİ ESİRİN SERBEST BIRAKILACAĞI BİLGİSİNİ KENDİLERİYLE PAYLAŞTIĞINI DUYURDUİsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, Hamas”ın “herhangi bir karşılık ve koşul olmaksızın Gazze Şeridi”nde tutulan söz konusu Amerikan vatandaşı esiri serbest bırakacağı bilgisini” Tel Aviv yönetimi ile paylaştığı aktarıldı.Açıklamada, “ABD, bu hamlenin, esirlerin Witkoff”un önerdiği (ateşkes) taslak uyarınca serbest bırakılması için müzakerelerin önünü açması beklentisini İsrail”e bildirdi.” ifadelerine yer verildi.İsrail”in Witkoff planı çerçevesinde esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin müzakerelerin başlamasına hazırlık yaptığı belirtildi.Ayrıca müzakerelerin İsrail politikasına göre, “ateş altında, savaşın tüm hedeflerine ulaşma kararlılığıyla gerçekleşeceği” öne sürüldü.Öte yandan İsrail basını, Hamas”ın Washington yönetimiyle Idan Alexander”ın serbest bırakılması için görüştüğünü duyurmasının ardından ABD Başkanı Orta Doğu Özel Temsilcisi Witkoff”un yarın İsrail”e geleceğini yazdı.Witkoff”un Idan Alexander”in serbest bırakılmasından önce ayrıntıları netleştirmek üzere bölgeye geleceği aktarıldı.Öte yandan, İsrail”in Kanal12 televizyonuna konuşan bir İsrailli kaynak, Tel Aviv yönetiminin “ABD”nin Hamas ile yürüttüğü görüşmeden bilgisi olmadığını” aktardı.İsrail Hayom gazetesi, Gazze”deki ABD-İsrail çifte vatandaşı asker esir Idan Alexander”ın 48 saat içinde serbest bırakılmasının beklendiğini aktararak Tel Aviv yönetiminin bunun karşılığında Gazze”ye insani yardım girişine izin vereceğini belirtti. Gazeteye konuşan İsrailli bir kaynak, İsrail”in Gazze”deki esirin serbest bırakılması karşılığında İsrail hapishanelerindeki Filistinli herhangi bir esirin serbest bırakılmayacağını iletti.Aynı şekilde, Walla internet sitesi, Gazze”deki esir Alexander serbest bırakılması geçici bir ateşkes sağlanması gerekeceğini ancak bunun sadece saatler süreceğini belirtti. Witkoff”un İsrail”i ziyaretinde esirin serbest bırakılması sürecini görüşeceği belirtildi.ABD Başkanı Donald Trump”ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ve 3 aşamadan oluşması beklenen Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşması sona ererken ateşkesin uzatılması için yeni bir taslak sunmuştu.Witkoff”un ateşkes taslağının içeriğine ilişkin resmi detaylı bir bilgi paylaşılmamıştı.HAMAS”TAN TÜRKİYE”YE TEŞEKKÜRHamas”ın sosyal medya hesabından yapılan yazılı açıklamada, arabulucu ülkelerin girişimiyle Hamas”ın son günlerde ABD yönetimiyle görüştüğü ifade edildi.Açıklamada, ABD-İsrail çifte vatandaşı Gazze Şeridi”ndeki asker esir Idan Alexander”ın serbest bırakılacağını belirterek, Alexander”ın serbest bırakılmasının, “ateşkesin sağlanması, Gazze”ye geçişlerin açılması, insani yardımın girişi için atılacak adımlardan biri” olacağı aktarıldı.Hamas açıklamasında, “yoğun müzakerelere başlayarak ciddi çabayla savaşı sonlandıracak bir anlaşmaya varılması, karşılıklı rızayla esir takasının yapılması ve Gazze”nin idaresinin bağımsız, profesyonel bir yapıya bırakılması için” hazır olduğunu vurguladı.Hamas hareketi, arabulucu ülkeler Katar ve Mısır”ın yanı sıra Türkiye”ye süreç boyunca çabalarından dolayı teşekkür etti.ASKER ESİR, NETANYAHU VE TRUMP”A SESLENMİŞTİABD-İsrail çifte vatandaşı esir asker Alexander, Hamas Hareketi”nin silahlı kanadı İzzeddin El-Kassam Tugaylarının yayınladığı videosunda, ABD Başkanı Donald Trump”ın, İsrail Başbakanı Netanyahu”nun yalanlarının kurbanı olduğunu kaydetmişti.Alexander, “Başkan Trump, senin beni buradan canlı çıkarmayı başaracağına inanmıştım. Neden Netanyahu”nun yalanlarının kurbanı oldun?” ifadelerini kullanmıştı.Kassam Tugayları, Kasım 2024″te Trump ABD başkanı seçildikten sonra ailesinin de onayıyla Alexander”ın, Trump”a seslendiği bir video daha yayınlamıştı.Batı Kudüs”te bir araya gelerek çağrı yaptılar: Türkiye, Filistin ve İsrail birlikte inşa edebilirizVideoyu Kassam Tugayları paylaştı: Sayıyı merak ediyorsanız Sara Netanyahu”ya sorun!
Source: Www.star.com.tr
Kabine bugün toplanıyor: İşte masadaki konular
Toplantının en önemli gündem maddesi Terörsüz Türkiye hedefi. Terör örgütü PKK’nın kongresini toplamasının ardından yaşanan gelişmeler ve bundan sonra atılacak adımlar Kabine’de değerlendirilecek.SİLAHLARI TESLİM SÜRECİİmralı’nın çağrısı üzerine PKK 5-7 Mayıs’ta kongresini toplarken, gözler terör örgütünün silah bırakma sürecine çevrildi. Fesih kararının duyurulması ardından silah bırakma ve silahların nasıl teslim edileceğine yönelik yol haritasının Kabine’de ele alınması bekleniyor. Fesih ve silah bırakma sonrasında diğer aşama ise Meclis’te yapılacak yasal düzenlemeler olacak. Bu çerçevede izlenecek yol haritasının da Kabine’de değerlendirilmesi bekleniyor.DIŞ POLİTİKADAKİ GELİŞMELERKabine’de dış politikadaki gelişmeler de ele alınacak. Suriye’deki son durum, Hindistan ve Pakistan arasındaki ateşkes, İsrail’in Filistin başta olmak üzere bölge ülkelerine saldırıları ile Rusya ve Ukrayna savaşındaki son durum değerlendirilecek. Erdoğan’ın hafta sonu Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmeleri de Kabine’nin gündemindeki başlıklar arasında yer alıyor.
Source: Gazetevatan.com
İsrail 58 yıl önce dondurduğu süreci yeniden başlattı! İşgal kalıcı hale getirilecek… Filistin”den sert tepki: Tehlikeli bir adım
İsrail”in Kanal 12 televizyonu, dünkü oturumunda kabinenin arazi tescil işlemlerinin yeniden başlamasına onay verdiğini duyurdu.İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da kararın Batı Şeria”daki Yahudi yerleşimlerinin “itibarını yeniden kazandıracağını ve Filistin Yönetimi”nin C bölgesini kontrol etme girişimlerini başarısızlığa uğratacağını” belirtti.Ofisinden yapılan açıklamaya göre Katz, sürecin Savunma Bakanlığı liderliğinde yürütüleceğini söyledi.İsrail, Batı Şeria”daki arazi tescil işlemlerini 1967″deki işgalin ardından dondurmuştu. Oslo Anlaşması uyarınca ise Filistin Yönetimi yalnızca “A” ve “B” bölgelerinde arazi tescili yapabiliyor, “C” bölgesi bu yetkinin dışında tutulmuştu.Yeni kararla, İsrail”in Batı Şeria”da kurduğu ve işgal bölgesindeki arazi mülkiyet işlemlerini yürüten resmi birim, “C” bölgesindeki arazilerin tapu kayıtlarını düzenleyecek, satış izinleri verecek, harçları toplayacak ve kayıt işlemlerini denetleyecek. Bu durum, Filistin Yönetimi”nin bu bölgelerdeki yetkilerini daha da sınırlayacak.FİLİSTİN”DEN, İSRAİL”İN BATI ŞERİA”DAKİ ARAZİ TESCİLİNİ YENİDEN BAŞLATMA KARARINA TEPKİFilistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fettuh, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail Güvenlik Kabinesi”nin Batı Şeria”da arazi tescil işlemlerine yeniden başlama kararına tepki gösterdi.Fettuh açıklamasında, kararın “yasa dışı yerleşim faaliyetlerini kalıcı hale getirmeyi ve İsrail”in Filistin toprakları üzerindeki kontrolünü genişletmeyi amaçlayan tehlikeli bir adım” olduğunu ifade etti.Ayrıca kararın, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich”in yürüttüğü, “arazilerin Yahudileştirilmesi ve Filistinlilerin köylerinden çıkarılması” planının bir parçası olduğunu vurgulayan Fettuh, söz konusu adımı, “uluslararası hukukun ve meşru uluslararası kararların açık ihlali” olarak nitelendirdi.Filistinli yetkili, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası toplumu, İsrail”in bu saldırgan politikalarına son vermeye ve insanlık suçları nedeniyle hesap vermesini sağlamaya çağırdı.Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995″te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde Batı Şeria, A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.İşgal altındaki Batı Şeria”nın yüzde 18″ini kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi, idari ve güvenlik olarak Filistin”e, yüzde 21″lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin”e, “güvenliği” İsrail”e devredilirken, yüzde 61″ini kapsayan “C bölgesi”nin “idare ve güvenliği” İsrail”e bırakılmıştı.Lahey”deki Uluslararası Adalet Divanı, 19 Temmuz 2024″te, İsrail”in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığını yasa dışı ilan etmiş, Filistin halkının “kendi kaderini tayin hakkı” bulunduğunu vurgulamış ve İsrail yerleşimlerinin boşaltılması gerektiğini açıklamıştı.
Source: Www.star.com.tr
Rusya-Ukrayna hattında barış İstanbul”da sağlanacak mı?
Rusya-Ukrayna hattında üç yılı aşkın süredir devam eden savaşta gözler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in açıklamalarıyla barış için Türkiye ye kilitlendi. Rus lider Putin, 10 Mayıs akşamı kameralar karşısında yaptığı açıklamada, Ukrayna ile 2022 yılında kesintiye uğrayan doğrudan müzakerelerin ön koşulsuz olarak 15 Mayıs ta İstanbul da yeniden başlatılmasını önerdi. Putin in açıklamasının ardından diplomasi trafiği hızlandı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: TÜRKİYE MÜZAKERELERE EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA HAZIR Dünya liderlerinden Putin in önerisine ilişkin peş peşe açıklamalar gelirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Rus mevkidaşı Putin ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede Rusya Devlet Başkanı Putin e, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin kaldığı yerden İstanbul’da devam etmesi yönündeki açıklamasının memnuniyetle karşılandığını, Türkiye’nin kalıcı çözüme ulaşmayı sağlayacak müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Kremlin den görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Putin ve Erdoğan telefon görüşmesinde Rusya ve Ukrayna nın 15 Mayıs ta İstanbul’da doğrudan görüşme girişimini detaylıca görüştü denildi. ZELENSKIY: PUTİN İ TÜRKİYE DE BEKLİYOR OLACAĞIM Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy de dün akşam saatlerinde Putin in önerisine yanıt verdi ve 15 Mayıs Perşembe günü Putin i Türkiye de bekliyor olacağım dedi. Zelenskiy, Diplomasi için gerekli zemini sağlamak üzere yarından itibaren tam ve kalıcı bir ateşkes bekliyoruz. Ölümleri uzatmanın bir anlamı yok. Perşembe günü Putin i Türkiye de bekliyor olacağım. Umuyorum ki bu sefer Ruslar, yapamayız demek için bahane aramazlar dedi. TRUMP: UKRAYNA BUNU HEMEN KABUL ETMELİ ABD Başkanı Donald Trump, Rusya nın 15 Mayıs’ta İstanbul’da yapılmasını önerdiği doğrudan müzakere çağrısı için “Ukrayna bunu hemen kabul etmeli.” dedi. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için “Ukrayna ile ateşkes anlaşması yapmak istemiyor, bunun yerine perşembe günü Türkiye de bir araya gelerek kanlı kıyımı bitirmek için müzakere etmek istiyor.” ifadelerini kullanan Trump, “Ukrayna bunu hemen kabul etmeli.” diye yazdı. Trump, söz konusu müzakerelerle “en azından bir anlaşmanın mümkün olup olmadığını belirleyebileceklerini” kaydederek, “Eğer mümkün değilse, Avrupa liderleri ve ABD her şeyin nerede olduğunu bilecek ve buna göre ilerleyebilecek.” ifadelerini kullandı. Putin’in, ABD olmadan kazanması mümkün olmayan 2. Dünya Savaşı zaferi kutlamaları ile çok meşgul olduğu” şeklinde yazan Trump, Ukrayna nın Putin ile bir anlaşma yapacağından şüphe etmeye başladığını belirtti ve paylaşımını “Müzakerelere hemen başlayın.” şeklinde sonlandırdı. ABD DIŞİŞLERİ BAKANI TÜRKİYE YE GELECEK Rusya-Ukrayna hattında barışın sağlanması için gözler Türkiye ye kilitlenmişken, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio nun da 14-16 Mayıs tarihlerinde Türkiye ye geleceği öğrenildi. ABD Dışişleri Bakanlığı, Rubio nun, NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı na katılmak üzere 14-16 Mayıs tarihlerinde Türkiye ye gideceğini, görüşmelerin ana gündem maddesinin Rusya-Ukraya Savaşı nın sona erdirilmesi için sürdürülen görüşmelere katılmak olduğu belirtildi. RUSYA-UKRAYNA BARIŞ GÖRÜŞMELERİ 24 Şubat 2022 de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı nın ardından ilk barış görüşmesi, 28 Şubat 2022 de Belarus ta gerçekleşmiş ve bir sonuç alınmamıştı. Mart 2022 de ise taraflar, Antalya da bir araya geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Ukraynalı mevkidaşı Dmytro Kuleba, Türkiye nin arabuluculuğu ile Antalya Diplomasi Forumu nda bir araya gelmişti. Bu savaşın başlangıcından bu yana iki taraf arasındaki ilk üst düzey temas olmuştu. Yine Mart 2022 de taraflar İstanbul da bir araya geldi. Ancak Rusya-Ukrayna hattındaki görüşmeler, bir sonuca varılmadan Mayıs 2022 de durduruldu. TRUMP-ZELENSKIY GERGİNLİĞİ ABD Başkanı Donald Trump ın 20 Ocak 2025 te yeniden Beyaz Saray a geri dönmesiyle Moskova-Kiev hattındaki görüşme trafiği arttı. ABD Başkanı olduktan kısa bir süre sonra Putin ile telefonda görüştü, ve bir süre sonra da Zelenskiy ile bir araya geldi. İki liderle sık sık görüşen Trump ın Zelenskiy ile kameralar karşısında yaşadığı tartışma dünya gündemine damga vurmuştu. 28 Şubat ta Beyaz Saray da yaşanan tartışmadan hemen önce, iki liderin gündemindeki en önemli madde, Ukrayna ve ABD arasında müzakere edilen mineral anlaşması ve Rusya savaşıydı. Zelenskiy, bu anlaşmaya güvenlik garantilerinin dahil edilmesini talep ediyordu. Zelenskiy, güvenlik garantileriyle bir ateşkes anlaşması istediğini söylemesi, Trump ve Başkan Yardımcısı Vance in Zelenskiy e verdiği yanıtlar sonrasında tansiyon yükselmişti. O tartışmanın ardından birlikte yapılacak basın toplantısı iptal edildi ve beklenen mineral anlaşması imzalanmadı. İkili arasındaki tansiyon bir süre sonra düştü, ancak buradan da bir barış anlaşması çıkmadı. Trump ve Zelenskiy en son 3 Mayıs günü Papa Francis in cenaze töreninde görüştü. Trump ın bunca çabasının ardından Putin, İstanbul u işaret etti ve müzakerelerin yeniden İstanbul da başlamasını önerdi. Rusya-Ukrayna hattında barış İstanbul da sağlanacak mı? bu hafta dünyanın gözü bu sorunun cevabına kilitlenecek.
Source: Habertürk
İsrail”in Gazze”de yerinden edilenlerin sığındığı okulu bombalaması sonucu 15 kişi öldü
Filistin haber ajansı WAFA”ya göre, İsrail savaş uçakları Cibaliya”da yerinden edilen Filistinlilerin barındığı Fatma bint Esed Okulu”nun 2. katını bombaladı.
İsrail saldırısında 5″i çocuk 15 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.
Gazze”nin orta kesimlerindeki Nusayrat Mülteci Kampı”nda İsrail ordusunun Hammad el-Hasenat Camisi yakınında bir evi hedef alması sonucu ölenler ve yaralananlar oldu.
Öte yandan, İsrail ordusu Gazze kentinin kuzeydoğusundaki Tuffah Mahallesi”nde çok sayıda evi bombaladı.
İsrail, Batı Şeria”daki arazi tescilini yeniden başlatma kararı aldı
İsrail Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria”nın yüzde 61″ini oluşturan ve tamamen İsrail”in kontrolünde olan “C” bölgesinde arazi kayıtlarının yeniden başlatılmasına onay verdi.
İsrail”in Kanal 12 televizyonu, dünkü oturumunda kabinenin arazi tescil işlemlerinin yeniden başlamasına onay verdiğini duyurdu.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da kararın Batı Şeria”daki Yahudi yerleşimlerinin “itibarını yeniden kazandıracağını ve Filistin Yönetimi”nin C bölgesini kontrol etme girişimlerini başarısızlığa uğratacağını” belirtti.
Ofisinden yapılan açıklamaya göre Katz, sürecin Savunma Bakanlığı liderliğinde yürütüleceğini söyledi.
İsrail, Batı Şeria”daki arazi tescil işlemlerini 1967″deki işgalin ardından dondurmuştu. Oslo Anlaşması uyarınca ise Filistin Yönetimi yalnızca “A” ve “B” bölgelerinde arazi tescili yapabiliyor, “C” bölgesi bu yetkinin dışında tutulmuştu.
Yeni kararla, İsrail”in Batı Şeria”da kurduğu ve işgal bölgesindeki arazi mülkiyet işlemlerini yürüten resmi birim, “C” bölgesindeki arazilerin tapu kayıtlarını düzenleyecek, satış izinleri verecek, harçları toplayacak ve kayıt işlemlerini denetleyecek. Bu durum, Filistin Yönetimi”nin bu bölgelerdeki yetkilerini daha da sınırlayacak.
Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995″te imzalanan “İkinci Oslo Anlaşması” çerçevesinde Batı Şeria, A, B ve C bölgelerine ayrılmıştı.
İşgal altındaki Batı Şeria”nın yüzde 18″ini kapsayan “A bölgesi”nin yönetimi, idari ve güvenlik olarak Filistin”e, yüzde 21″lik “B bölgesi”nin idari yönetimi Filistin”e, “güvenliği” İsrail”e devredilirken, yüzde 61″ini kapsayan “C bölgesi”nin “idare ve güvenliği” İsrail”e bırakılmıştı.
Lahey”deki Uluslararası Adalet Divanı, 19 Temmuz 2024″te, İsrail”in işgal altındaki Filistin topraklarındaki varlığını yasa dışı ilan etmiş, Filistin halkının “kendi kaderini tayin hakkı” bulunduğunu vurgulamış ve İsrail yerleşimlerinin boşaltılması gerektiğini açıklamıştı.
Filistin”den, İsrail”in Batı Şeria”daki arazi tescilini yeniden başlatma kararına tepki
Filistin, İsrail hükümetinin işgal altındaki Batı Şeria”da arazi kayıt sürecini yeniden başlatma kararını kınayarak, bu adımı “zorla yerinden etme ve etnik temizlik” politikasının bir parçası olarak değerlendirdi.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Ulusal Konseyi Başkanı Ruhi Fettuh, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail Güvenlik Kabinesi”nin Batı Şeria”da arazi tescil işlemlerine yeniden başlama kararına tepki gösterdi.
Fettuh açıklamasında, kararın “yasa dışı yerleşim faaliyetlerini kalıcı hale getirmeyi ve İsrail”in Filistin toprakları üzerindeki kontrolünü genişletmeyi amaçlayan tehlikeli bir adım” olduğunu ifade etti.
Ayrıca kararın, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich”in yürüttüğü, “arazilerin Yahudileştirilmesi ve Filistinlilerin köylerinden çıkarılması” planının bir parçası olduğunu vurgulayan Fettuh, söz konusu adımı, “uluslararası hukukun ve meşru uluslararası kararların açık ihlali” olarak nitelendirdi.
Filistinli yetkili, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası toplumu, İsrail”in bu saldırgan politikalarına son vermeye ve insanlık suçları nedeniyle hesap vermesini sağlamaya çağırdı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Yahudilerin de barış umudu Türkiye… İsrailli isimden Başkan Erdoğan”a övgü
Batı Kudüs”te 60 İsrail sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek düzenlediği “Halk Barış Konferansı”na katılan binlerce İsrailli, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetini eleştirerek Gazze Şeridi”ne saldırıların durması ve işgalin sona ermesi talebinde bulundu.TÜRKİYE”NİN ROLÜNE ÖVGÜ: CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN”IN GÜÇLÜ BİR DURUŞU VARİsrail”de yayın yapan “+972 Magazine”in editörlerinden ve “A Land For All (Hepimiz İçin Tek Ülke)” isimli STK”nın yöneticilerinden Meron Rapoport “Bence iki devletten başka bir alternatif yok çünkü İsrailliler ve Filistinliler kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip.” dedi.Kendilerinin Filistin ile İsrail arasında açık sınırlar, hareket özgürlüğü ve Filistinli mültecilere dönüş hakkının verildiği iki devletli bir konfederasyon fikrini savunduklarını söyleyen Rapoport, iki devletli çözümden başka alternatif olmadığını vurguladı.Rapoport, İsrail hükümetinin “aşırı sağcı ve faşist” olduğunu belirterek, amacının “Filistinlilerle olan çatışmayla onları ortadan kaldırarak, önce Gazze”deki ve daha sonra da Batı Şeria”daki Filistinlileri sürgün ederek çözmek” olduğunun altını çizdi.Buna İsrail halkının karşı çıktığını dile getiren Rapoport, “İsrail hükümeti etnik temizlik yapmak ve Filistinlileri uzaklaştırmak istiyor ama başka bir şey isteyen İsrail halkı var.” dedi.İsrail hükümetinin onayladığı yeni saldırı planına işaret eden Rapoport, “Gazze”deki katliamın daha da şiddetleneceğinden” endişe ettiğini belirterek, “Bu, insanlığa karşı işlenmiş bir suç. Kesinlikle bir savaş suçu. Soykırım anlamına gelebilir. Uluslararası Adalet Divanı”nın soykırımı değerlendirdiğini biliyoruz. İkinci Dünya Savaşı”nın sona ermesinin, Yahudi Soykırımının sona ermesinin 80. yılını kutluyoruz. Bence bu Yahudilerin parçası olamayacağı bir şey.” diye konuştu.İsrail hükümeti üzerinde uluslararası bir baskı oluşması gerektiğini kaydeden Rapoport, ABD Başkanı Donald Trump”ın fikrini değiştirdiğine ve buna ek olarak Arap dünyasının da katliamın durdurulmasında rol oynayabileceğini söyledi.Rapoport, Türkiye”nin rolüne ilişkin ise “Bence Türkiye”nin, Türk Cumhurbaşkanı”nın (Recep Tayyip Erdoğan) bugün oldukça güçlü bir duruşu var. İsrail”in Gazze”deki eylemlerini şiddetle kınıyorlar ve tabii ki iki devletli çözüm çağrısında bulunuyorlar.” sözleriyle dile getirdi.Türkiye”nin iki devletli çözüm konusunda İsrail üzerindeki baskısını sürdürmesi gerektiğini söyleyen Rapoport, “Türkiye”nin rolü iki devletli çözüm için baskı yapmaya devam etmek ve İsrail”e baskı yapmaktır.” ifadelerini kullandı.
Source: Www.star.com.tr
Soykırımcı İsrail okula sığınan Gazzelileri katletti
İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İSRAİL”İN GAZZE”DE YERİNDEN EDİLENLERİN SIĞINDIĞI OKULU BOMBALAMASI SONUCU 15 KİŞİ ÖLDÜFilistin haber ajansı WAFA”ya göre, İsrail savaş uçakları Cibaliya”da yerinden edilen Filistinlilerin barındığı Fatma bint Esed Okulu”nun 2. katını bombaladı.İsrail saldırısında 5″i çocuk 15 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.Gazze”nin orta kesimlerindeki Nusayrat Mülteci Kampı”nda İsrail ordusunun Hammad el-Hasenat Camisi yakınında bir evi hedef alması sonucu ölenler ve yaralananlar oldu.Öte yandan, İsrail ordusu Gazze kentinin kuzeydoğusundaki Tuffah Mahallesi”nde çok sayıda evi bombaladı.08:01 İsrail ordusunun Gazze Şeridi”nin kuzeyinde yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı bir okulu bombalaması sonucu 5″i çocuk 15 kişi hayatını kaybetti07:12 Filistin, İsrail hükümetinin işgal altındaki Batı Şeria”da arazi kayıt sürecini yeniden başlatma kararını kınayarak, bu adımı “zorla yerinden etme ve etnik temizlik” politikasının bir parçası olarak değerlendirdi06:50 srail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump”ın Filistin devletini tanıyacağı iddialarının ciddiye alınmaması gerektiğini belirtti02:53 ABD Başkanı Donald Trump, Hamas”ın Ekim 2023″ten bu yana rehin tutulan ABD-İsrail çifte vatandaşı asker Edan Alexander”ı serbest bırakacağını duyurdu00:24 Hamas Siyasi Büro yöneticilerinden Suheyl el-Hindi, “Şu an Gazze”nin en çok belini kıran, moral ve motivasyonunu düşüren 2 milyar İslam ümmetinin Gazze halkını tek başına bırakmış olmasıdır.” dedi00:01 İsrail, ABD”nin Hamas”ın Amerikan-İsrail çifte vatandaşı esir Idan Alexander”i bırakma niyetinde olduğunu kendilerine bildirdiğini duyurdu
Source: Www.star.com.tr
Avrupa”dan Kremlin”e büyük tehdit! Kuzey Akım 2 tamamen kapatılabilir
Ukrayna”nın Avrupalı müttefikleri, Kremlin”in Başkan Donald Trump”ın önerdiği 30 günlük ateşkesi kabul etmemesi durumunda, Rusya”ya yönelik yeni yaptırımlar uygulama tehdidinde bulundu. Yaptırımlar arasında, Rus doğalgazını Almanya’ya taşıyan Kuzey Akım 2 boru hattının kalıcı olarak bloke edilmesi seçeneği de yer alıyor.Cumartesi günü Kiev’de düzenlenen Avrupalı liderler zirvesinde konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Rus petrolü taşıyan gemilerin kara listeye alınmasında kapsamın genişletileceğini açıkladı. Von der Leyen, bu kapsamda yaptırıma tabi gemi sayısının iki katına çıkarılacağını söyledi. Benzer bir adım, hafta içinde İngiltere tarafından da atılmıştı.Öte yandan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova’da yaptığı açıklamada, Rusya’nın Ukrayna ile doğrudan görüşmelere hazır olduğunu duyurdu. Putin, müzakerelerin 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul’da başlamasını önerdi. Ancak Putin, bu görüşmelerin 2022 sonunda kesilen ve Moskova’nın Kiev’den kapsamlı tavizler talep ettiği müzakere sürecinin devamı olacağını vurgulayarak, sert tutumunu korudu.Avrupalı liderler, Trump”ın Perşembe günü yaptığı “30 günlük ateşkes” çağrısının çatışmaların sona ermesi için baskı aracı olabileceğini düşünüyor. Trump yönetimi, bu çağrının koşulsuz olması gerektiğini savunurken, sürecin kalıcı bir barış anlaşmasına evrilmesini hedefliyor.Bu süreçte Kremlin’in ABD ile yaptığı temaslarda, Kuzey Akım boru hattının yeniden gündeme getirilmesini talep ettiği belirtildi.
Source: Dünya Gazetesi
İnsanlığın remz ülkesi Türkiye
Geçen ay yapılan Antalya Diplomasi Forumu”na dair izlenimlerimi aktardığım yazımın başlığını “Yeni Birleşmiş Milletlerin temeli Antalya”da atıldı” (https://www.star.com.tr/yazar/yeni-birlesmis-milletlerin-temeli-antalyada-atildi-yazi-1937952/) diye koymuştum.Forumda 155 ülkeden, devlet ve hükümet başkanlarıyla birlikte 6 bini aşkın misafir ağırlanmıştı. 155 ülkeden idareci kadroları getirmek, onlarla görüşmekle kalmayıp bir de misafirleri birbirleriyle masaya oturtup varsa aralarında sorunları konuşturmak veya işbirlikleri yaptırmak her ülkenin yapacağı iş değildi.Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı vb. uluslararası kuruluşlar, başta terör devleti İsrail sorunu olmak üzere dünya çapındaki sorunlara çare olamıyorlar. İnandırıcılıkları kalmadı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarında BM”nin idari yapısını hep eleştirmiş ve “Dünya beşten büyüktür” diyerek eleştirilerini bir düstur haline getirmişti.Başkan Erdoğan “Dünya beşten büyüktür” sözünü lafta bırakmadığını hem Antalya Diplomasi Forumu gibi organizasyonlarla hem de dünyanın dört bir yanında eğitimden askeri anlaşmalara kadar hayata dair her alandaki faaliyetlerle gösteriyor. Sömürgecileri, işgalcileri kovanlar Türkiye”ye kapılarını sonuna kadar açıyorlar.Türkiye insanlığın ortak vicdanı, mazlum ve mağdurların sığınacağı tek liman olduğuna herkesi şahid kıldı. Bu şahitliğin neticesi de uluslararası sorunlarda Türkiye güvenilecek ve arabuluculuğuna ihtiyaç duyulan remz bir ülke oldu.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in Avrupa”nın ateşkes çağrısına cevabı, “Masaya Türkiye”de otururum” oldu. Putin”in bu çıkışı Avrupa medyasında, “Putin herkesi bypass edip Türkiye”ye yöneldi” diye yorumlandı.Putin”in 15 Mayıs”ta Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy”le İstanbul”da görüşürüm teklifine Zelenskiy”in cevabı, “Ben perşembe günü Türkiye”de Putin”i bekleyeceğim.” oldu.ABD Başkanı Donald Trump sosyal medya hesabından Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy”ye seslenerek, “Ukrayna, Putin”in İstanbul”daki barış teklifi fırsatını hemen değerlendirmeli. Rus lider ateşkesi reddetmiyor, çözüm arayışında. Türkiye, bu süreci kolaylaştırabilir.” dedi.Hindistan”ın Pakistan”a saldırmasının ardından karşılıklı saldırıların durmasında da Türkiye öncülük etti.İçeride en büyük terör sorununu çözme arifesinde olan Türkiye, ilkeli ve dürüst duruşuyla, insanlığa dair tüm umutların tükendiği anda insanlığın kazandığını gösterdi.
Source: Yakup Köse
Kabine bugün toplanıyor! Masadaki en önemli konu: “Terörsüz Türkiye”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleşecek olan Kabine Toplantısı ana gündemini PKK”nın silah bırakması oluşturacak ve fesih kararının ardından izlenecek yol haritası gündeme gelecek. İşte diğer başlıklar…
EN ÖNEMLİ GÜNDEM: TERÖRSÜZ TÜRKİYE
Kabinede birçok gündem masaya yatırılacak. Ana başlıklardan birisi ise “terörsüz Türkiye” çalışmalarında gelinen son nokta olacak. PKK terör örgütü tarafından yapılacak açıklama toplantıda gündemde olacak. Toplantıda ayrıca açıklama sonrasında yol haritasının gündeme gelmesi bekleniyor.
RUSYA VE UKRAYNA SAVAŞI
Rusya Devlet Başkanı Putin, önceki gün yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme planladıklarını söyleyerek, “Türkiye barış için çok çabaladı. 15 Mayıs Perşembe günü İstanbul”da görüşmelere hemen başlamayı öneriyoruz” demişti. Putin”in açıklaması sonrasında Rusya ve Ukrayna savaşına ilişkin atılacak adımlar da masaya yatırılacak.
DEPREM BÖLGESİ ÇALIŞMALARI DEĞERLENDİRİLECEK
Deprem bölgesinde çalışmalar devam ediyor. Kabinede gelecek ay Erdoğan”ın katılımıyla gerçekleştirilecek 250 bininci teslime ilişkin değerlendirmelerde yapılması bekleniyor.
Source: Ufuk Dağ
“Siyasete büyük iş düşüyor”
PKK”nın silah bırakması bahsi artık tartışmaya kapalı bir konudur. Kendi terminolojileriyle söylersek; “12. kongresini” toplamış olmasaydı, fesih kararına direnmiş olsaydı bile durum bundan ibaretti. Zira PKK”yı var eden koşullar çoktan değişmiş olmakla birlikte varlığını sürdürmesini temin eden dış şartlar da artık yoktur. Dolayısıyla “PKK ideolojik ömrünü tamamlamıştır” demenin yeterince açıklamadığı bir vasat söz konusudur. Artık PKK”yı ayakta tutacak hiçbir yaşam ünitesi yoktur.Bu demek değildir ki PKK içindeki herkes güle oynaya yeni sürece evet demiştir. Kongre toplandığı halde açıklamanın sonraya bırakılmış olması, DEM”li Pervin Buldan”ın “zor bir kongre oldu” şeklindeki açıklaması vs. dağ kadrosunun yeknesak biçimde sürece adapte olmadığını gösteriyor. Lakin dönüşü olmayan bir yola girilmiştir artık. Yarım asra yaklaşan maddi, manevi büyük kayıplar verdiren çatışmalı dönem sona ermiştir. Türkiye”nin ve özellikle de Kürt vatandaşların yoğun yaşadığı Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin on yıllardır kaybettiklerinin telafi edilebileceği yeni bir dönem başlamıştır. PKK”nın varlığının kriminalize ettiği tüm tartışmaların artık daha özgür şekilde konuşulabilmesi anlamına gelecektir. PKK yoksa kayyum yoktur, PKK yoksa örgüte yardım yoktur, PKK yoksa örgüt propagandası yoktur, PKK yoksa “PKK sizi tükürüğünde boğar” gibi siyaseti ortadan kaldıran tehditler ve bunların akabinde gelen kovuşturmalar yoktur… Hülasa PKK”nın feshi Türkiye”nin, daha müreffeh bir geleceğe adım atmasının yanında daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşması anlamına geliyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın bundan sonrası için yaptığı tespit ve uyarılan çok önemli.”Siyasete büyük iş düşecek. Siyaseten bundan nemalanmak isteyenler olabilir buna da hazırlıklı olmamız lazım. Bizi kolay bir süreç beklemiyor!” diyor. Kolay olmayacağı muhakkak. Ama işi yokuşa sürenlerin, olmazlananların, süreçten nemalanmaya çalışanların da kabak gibi gözükeceği bir döneme giriyoruz. Sadece Türkiye”yle ilgili değil bu süreç. Bölgesel bir değişimin de gereği olarak değerlendirmek durumundayız içinden geçtiğimiz süreci. Türkiye”nin büyüklüğü ve gücü, iç barışını sağlamlaştırmış ve tüm etnik ve dini çeşitliliğini sekter olmayan bir şekilde, üniter yapısı içine yedirebilmiş bir ülke olabilmesinde yatıyor. Türkiye en büyük Kürt devletidir. Bunu açıklıkla söyleyebilmek gerekiyor. Çünkü Türkiye bu sayede de çok güçlü. İçeride dışlayıcı bir milliyetçiliğin nasıl yıkıcı sonuçlar doğurduğunu biliyoruz.”Tek bayrak, tek vatan, tek devlet, tek millet” şiarı, Türkiye”nin içinde konuşulan her dili, her kökeni, kültürel dinsel her aidiyeti, birleşik ulusun ayrılmaz parçası sayan bir milliyetçiliğin mottosudur. Türkiye”yi oluşturan tüm halkların bölgedeki komşu ülkelerde de uzantıları, akrabaları, soydaşları vardır. Bölgesindeki en güçlü ülke olarak Türkiye, başka ülke sınırları içinde yaşayan tüm soydaşlarının güvenliğinin garantisidir.Henüz süreç nihayete ermiş değil. Kamuoyu gelişmeleri birkaç gün geriden takip ediyor. En başından beri tüm adımlar çok titiz, olumsuzluk ihtimalleri hesaba katılarak ve büyük bir gizlilikle atıldı. İyi ki de böyle oldu. 2013-2015 sürecinde yapılan hatalara düşülmedi. Anneler ağlamasın diye yola çıkıldı. Türkiye, bu anneler gününde tüm annelere en güzel hediyeyi verdi diyebiliriz. Evladını Türkiye için şehit vermiş tüm annelere, evladını PKK”nın elinden kurtarmak için nöbet tutan tüm annelere…
Source: Halime Kökce
Kabine bugün toplanıyor! Masada iki kritik konu var
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öğle saatlerinde Danıştay”ın 157. Kuruluş Yıl dönümü Programına katılacak. Ardından da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nde, Kabine Toplantısı”na başkanlık edecek.Kabinede birçok konu masaya yatırılacak. Ana başlıklardan en dikkat çekeni, “terörsüz Türkiye” çalışmalarında gelinen son nokta olacak. PKK terör örgütü tarafından yapılacak açıklama toplantıda ele alınacak. Toplantıda ayrıca, açıklama sonrasında oluşturulacak yol haritasının değerlendirilmesi de bekleniyor. RUSYA-UKRAYNA BARIŞ GÖRÜŞMELERİ Toplantıda, Rusya ve Ukrayna arasındaki barış görüşmelerine ilişkin atılacak adımlar da değerlendirilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişti.Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede Putin”e, Rusya ile Ukrayna arasındaki barış görüşmelerinin kaldığı yerden İstanbul”da devam etmesi yönündeki açıklamasının memnuniyetle karşılandığını belirtti ve Türkiye”nin kalıcı çözüme ulaşmayı sağlayacak müzakerelere ev sahipliği yapmaya hazır olduğunu ifade etmişti. BARIŞ MASASI TÜRKİYE”DE KURULACAK Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Perşembe günü Türkiye”de Rusya Devlet Başkanı Putin”i bekleyeceğini duyurmuştu.X sosyal medya platformu üzerinden yaptığı yazılı açıklamada, Rusya”ya yarından itibaren tam ve kalıcı ateşkesin sağlanmasını teklif ettiklerini hatırlatan Zelenski, “Diplomasi için gerekli zemini oluşturmak amacıyla yarından itibaren tam ve kalıcı bir ateşkesin sağlanmasını bekliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.Putin”i 15 Mayıs”ta Türkiye”de bekleyeceğini kaydeden Zelenskiy, “Ben Perşembe günü Türkiye”de Putin”i bekleyeceğim. Umarım bu sefer Ruslar bahane aramaz” demişti. 15 MAYIS TEKLİFİ PUTİN”DEN GELDİ Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova”da düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmasında, Kiev yetkililerinin 2022 yılı sonunda ara verdikleri müzakereleri yeniden başlatmalarını önerdiklerini vurgulayarak, şu ifadeleri kullanmıştı:”15 Mayıs Perşembe günü, müzakerelerin daha önce yarıda kesildiği yerde, İstanbul”da, doğrudan müzakerelerin özellikle de ön koşulsuz olarak yeniden başlatılmasını, hiç vakit kaybetmeden başlamasını öneriyoruz.”
Source: Abdullah Karlıdağ
Nükleer faciayı Türkiye önledi! Başkan Erdoğan devreye girdi
Hindistan’ın 7 Mayıs’ta Pakistan’ı bombalamasının ardından iki ülke arasında başlayan çatışmalar ve nükleer gerilim ‘diplomasi’ yoluyla aşıldı. Karşılıklı balistik füzeli saldırıların ardından kapsamlı bir savaş endişeleri artarken, diplomasinin devreye girmesiyle taraflar arasında ateşkes sağlandı. Pakistan’a açıkça desteğini ortaya koyan Ankara krizin aşılmasında önemli bir rol üstlendi.Çatışmaların başlamasına yol açan 22 Nisan’daki terör saldırısı sonrasında iki ülke arasında gerilim yaşanırken, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Hava Korgeneral Yaşar Kadıoğlu, Pakistan’da temaslarda bulundu. Kadıoğlu’nun Pakistan temasları bölgede geniş yankı uyandırırken, 7 Mayıs’ta Hindistan tarafından yapılan saldırılarda Türk İHA-SİHA’ları ile radarların etkinliğine yönelik iddialar dünya basınında geniş yer buldu.İTİDAL ÇAĞRISI YAPILDIBölgenin iki önemli nükleer gücü arasındaki anlaşmazlığı yakından izleyen Ankara taraflara itidal çağrısı yaparken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan devreye girerek Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile telefonla görüştü. Erdoğan görüşmede, Türkiye’nin Pakistan ile dayanışmasını ve gerilimin tırmanmasını önlemek için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu, bu konuda diplomatik temasların sürdürüleceğini ifade etti. Bunun yanı sıra bir taraftan Dışişleri Bakanlığı, diğer taraftan da Millî Savunma Bakanlığı, Hindistan’ı sorumlu davranmaya davet etti. Pakistan’ın, terör saldırısının araştırılması yönündeki çağrısını destekleyen Ankara, Hindistan’ı kınarken İslamabad’ın ‘olayın araştırılması’ tezine destek verdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu süreçte Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammad Ishaq Dar ile iki kez telefon görüşmesi gerçekleştirdi.ŞERİF’TEN TEŞEKKÜRNükleer savaş riski taşıyan saldırılarda ateşkesin sağlandığının açıklanmasının ardından Pakistan Başbakan Yardımcısı Muhammed İshak Dar, anlaşmaya varılmasında ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin önemli rol oynadığını açıkladı. ABD Başkan Donald Trump’ın sosyal medyadan yaptığı paylaşımda “Uzun bir gecenin ardından, Hindistan ve Pakistan tam ve derhal ateşkes konusunda anlaştı. Her iki ülkeyi de sağduyu ve büyük bir zekâ gösterdikleri için tebrik ediyorum” ifadeleri kullanıldı. Pakistan Başbakanı Şehbaz Şerif, Türkiye, Çin, ABD, Suudi Arabistan ve Katar’a barış çabaları için teşekkür etti.
Source: Mehmet Küçükkahveci
SON DAKİKA… Türkiye için tarihi gün! Terör örgütü PKK fesih kararını açıkladı
12.05.2025 09:54 AK PARTİ”DEN İLK DEĞERLENDİRME X hesabından açıklama yapan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik , “Sayın Cumhurbaşkanımızın “terörsüz Türkiye” için ortaya koyduğu yüksek siyasi iradesi ve sürecin koordinatlarını “devlet politikası” olarak çizen kapsayıcı ve net yaklaşımı ile Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, gelişmelere dönük duruşu ve yönlendirmeleri, topyekun “iç cephe”nin güçlendirilmesinin başlıklarını oluşturmuştur.” ifadelerini kullandı. https://x.com/omerrcelik/status/1921821400634958000 12.05.2025 09:05 🔴TERÖR ÖRGÜTÜ PKK FESİH KARARINI AÇIKLADI 5-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen kongrede fesih kararı alan terör örgütü PKK , bu kararı yazılı bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, “pratikleşme süreci”nin İmralı Cezaevi”nde tutuklu bulunan terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan tarafından yönetileceği ve yürütüleceği belirtilirken, “PKK’nın örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı.” ifadeleri kullanıldı. Ayrıntılar geliyor… 12.05.2025 09:00 ERDOĞAN “HER AN MÜJDELERİ ALABİLİRSİNİZ” DEMİŞTİ Önceki gün, AK Parti Genel Merkezi Kadın Kolları”nın düzenlediği “Anneyle Güçlü Aile, Aileyle Güçlü Türkiye Programı”nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Terörsüz Türkiye” sürecinin büyük titizlikle yürütüldüğünü belirten Erdoğan, “Ülkemizi terör belasından kurtaracağız. Her an müjdeleri alabilirsiniz ve alacaksınız.” demişti. Yer: Türkiye
Source: Türkiye Gazetesi
SON DAKİKA… Terör örgütü PKK kendisini feshettiğini duyurdu!
SON DAKİKA… Terör örgütü PKK, 5-6 Mayıs”ta yaptığı 12. Kongresi”nin ardından kendisini feshettiğini açıkladı. Terör örgütü PKK, kongre sonrasında yaptığı açıklamada, “Tarihi öneme sahip kararlar aldık” ifadelerini kullanmıştı. DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan ise kongreyle ilgili “PKK”nın kongresini topladığını duyurması an meselesi. Bu tarihi adımı önemle bekliyoruz” açıklamasını yapmıştı. 47 YILDA BU NOKTAYA TUZAKLARI AŞA AŞA GELİNDİ Diyarbakır Lice”ye bağlı Fis köyünde 47 yıl önce kurulan PKK, Kandil”de sona erdi. PKK, 15 Ağustos 1984″te Siirt Eruh”ta, ardından Hakkâri Şemdinli”de ilk saldırılarını gerçekleştirdi. Örgüt bu tarihten sonra da bölgede, sürekli silahlı eylem ve baskınlar yaptı. PKK, 2000″li yıllarda ise şehirlerde canlı bomba eylemleri yapmaya başladı. 1999″DA İMRALI CEZAEVİNE KONULDU Türkiye, Öcalan”ın Suriye”den çıkarılması için bir yandan da uluslararası baskı uyguladı. Esad yönetimi 1999″da Öcalan”ı sınır dışı etti. Öcalan önce Rusya, ardından İtalya”ya gitti. Türkiye”nin baskısı ile İtalya”yı terk etmek zorunda kalan Öcalan”ı taşıyan uçak, Yunanistan üzerinden Kenya”nın başkenti Nairobi”ye indi. Burada Yunanistan Büyükelçiliği”nde saklanan Öcalan, ABD”nin de baskısıyla elçilik dışına çıkarıldı. Öcalan 15 Şubat 1999″da havaalanında MİT görevlilerine teslim edildi, 16 Şubat 1999″da Türkiye”ye getirilerek İmralı Cezaevi”ne konuldu. 2013″TE BAŞLAYAN ÇÖZÜM SÜRECİNİ BOZDULAR Ocak 2013″te başlayan ilk çözüm süreci, PKK”nın Şanlıurfa Ceylanpınar”da iki polisi şehit etmesiyle bozuldu. Ardından şehirlerde hendekler kazarak sözde “özerklik ilan” eden PKK operasyonlarla ağır darbe yedi. Ayrıntılar geliyor…
Source: Sabah
Terör örgütü PKK kendisini feshettiğini duyurdu
Terör örgütü PKK”dan beklenen fesih kararı geldi. Abdullah Öcalan”ın 27 Şubat”ta yaptaığı fesih çağrısı karşılık buldu. 5-7 Mayıs”ta düzenlenen kongrede alınan karar 12 Mayıs”ta açıklandı. Şimdi ne olacak? Silahlar nasıl teslim edilecek? PKK ve çatısı altındaki diğer silahlı grupların kendini feshetmesinin ardından silahlar toplanmaya başlayacak. Silahların toplanması için Irak, Suriye ve Türkiye”de yerler oluşturulması bekleniyor. Irak ve Suriye”deki süreçler ilgili ülkenin gözetiminde devam edecek. Bu noktada MİT ilgili ülkenin istihbaratlarıyla sürekli temas halinde olacak. Murat Karayılan gibi örgüt yöneticileri ne olacak?Silah bırakmadan sonra terör örgütünün sözde yönetici ve teröristlerin durumu gündeme gelecek. Sözde üst düzey yöneticilerin Türkiye”ye girmesine izin verilmeyecek. Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Sabri Ok, Bese Hozat, Helin Ümit ve diğer isimlerin ikili-üçlü olarak üçüncü ülkelere gönderilmesi bekleniyor. Üçüncü ülkelere gidemeyenlerin Irak”ta belirlenen noktalarda kalacağı söyleniyor. Süreç nasıl başladı?Terörsüz Türkiye yolunda herşey MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024″te yaptığı açıklama ile başladı. Bahçeli, “Teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.” demişti. Bahçeli”nin açıklamalarının ardından DEM Parti”de oluşturulan İmralı Heyeti, PKK elebaşısı Abdullah Öcalan”ı ziyaret etmek için Adalet Bakanlığı”na başvuruda bulunmuştu. DEM Parti heyeti de başvuruların ardından Öcalan”ı ziyaret etmişti. Abdullah Öcalan PKK”ya silah bırakma çağrısı yapınca PKK, 1 Mart”ta ateşkes ilan ettiklerini duyurmuş ve Öcalan”ın çağrısına uyduklarını açıklamıştı.
Source: Internet Haber
PKK”nın kendini feshi sonrası takvim nasıl işleyecek?
Terör örgütü PKK, silahları bıraktığını açıkladı. Geçen hafta kongresini topladığını duyuran terör örgütü, bugün o kongrenin sonuç bildirgesini yayımladı. Terör örgütü, kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını duyurdu.Reuters”ın haberine göre; terör örgütünün kongreye ilişkin sonuç bildirgesinde, Türk-Kürt ilişkilerinin yeniden dizayn edilmesi çağrısında bulunuldu. TAKVİM NASIL İŞLEYECEK? Peki terör örgütü PKK”nın kendini feshettiğini açıklamasıyla birlikte nasıl bir yol haritası izlenecek? Şu ana kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından ve AK Parti”den yapılan açıklamalarda sürecin adım adım ilerleyeceği kaydedilmişti. Olumlu bir adıma karşılık, bir başka olumlu adımın gelebileceği belirtilmişti. SİLAHLARIN TESLİMİ GÜNDEME GELECEK Ankara, terör örgütü PKK”nın bütün unsurlarıyla feshini bekliyor. Bu noktadan sonra silahların teslimi gündeme gelecek. Silahların teslimiyle ilgili yol haritasının netleşmesi beklentiler arasında. TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELERİYLE İLGİLİ YASAL DÜZENLEME İkinci aşamada yasal düzenlemeler gündeme gelecek. Dağda olan ve Türkiye içinde eyleme karışmamış olan terör örgütü üyeleriyle ilgili bir yasal düzenleme yapılması da beklentiler arasında. Üst düzey PKK”lı teröristlerin durumuyla ilgili olarak ise üçüncü bir ülke formülü üzerinde duruluyor.Bir başka nokta da infaz düzenlemesiyle ilgili beklenen düzenlemeler. DEM Parti, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan”ın İmralı”daki şartlarının iyileştirilmesine yönelik adımlar atılmasını da bekliyor. AHMET TÜRK”Ü ARADI Gelişmeler üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İmralı heyetinde de yer alan DEM Partili Ahmet Türk”ü telefonla aradı. Görüşmeye ilişkin açıklama yapan Türk, “Bu sürecin hayırlı olmasını diledi. Bizleri kutladı. Ben de Sayın Devlet Bahçeli”yi kutluyorum ve emeğine büyük saygı duyuyorum.” dedi. Süreçte en büyük rolün Bahçeli”ye ait olduğunu da belirten Türk, “Çağrı yapması önemli bir riskti ama Türkiye”nin geleceği için bu riski aldı. Aldığı risk onurlu bir barışın ortaya çıkmasına önemli bir katkı sundu.” diye konuştu. CELAL ADAN: KARDEŞLİĞİMİZ DAİM OLSUN Sürece ilişkin MHP”li Meclis Başkanvekili Celal Adan da sosyal medyadan değerlendirmelerde bulundu. Açıklamada, “Liderimiz Devlet Bahçeli Bey”in çelikten iradesi ve bilgece idaresi sayesinde; en derin yaramız sarılmış, kan ve kin devri kapanmıştır. Nifak saçanlar, emperyalizme maşalık yapanlar kaybetmiş; Türk milleti kazanmıştır. Bin yıllık kardeşliğimiz daim olsun. Liderimiz var olsun.” denildi.
Source: Erdem Aksoy
İsrail”den Gazze”de bir katliam daha! 5″i çocuk 15 kişi öldü
Filistin haber ajansı WAFA”ya göre, İsrail savaş uçakları Cibaliya”da yerinden edilen Filistinlilerin barındığı Fatma bint Esed Okulu”nun 2. katını bombaladı. İsrail saldırısında 5″i çocuk 15 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı. Gazze”nin orta kesimlerindeki Nusayrat Mülteci Kampı”nda İsrail ordusunun Hammad el-Hasenat Camisi yakınında bir evi hedef alması sonucu ölenler ve yaralananlar oldu. Öte yandan, İsrail ordusu Gazze kentinin kuzeydoğusundaki Tuffah Mahallesi”nde çok sayıda evi bombaladı.
Source: Internet Haber
Netanyahu”nun “ABD güvenlik yardımlarını almayı durdurmak zorunda kalabileceklerini” söylediği iddiası
İsrailli Maariv gazetesinin haberine göre, Netanyahu, İsrail Meclisi Dışişleri ve Güvenlik Komitesinin kapalı oturumunda, ABD”nin İsrail”e sağladığı askeri yardımlara ilişkin açıklamada bulundu.
Haberde, Netanyahu”nun, “Silahlar için yaklaşık 4 milyar dolar alıyoruz. Ekonomik yardımdan bıktığımız gibi bundan da bıkacağımızı düşünüyorum.” dediği öne sürüldü.
Ayrıca İsrail devlet televizyonu KAN”da çıkan haberde ise Başbakan Netanyahu”nun toplantıda, “Amerikan güvenlik yardımı almayı bırakmak zorunda kalacağımızı düşünüyorum.” dediği aktarıldı.
İsrail basınında, ABD”nin İran”la müzakerelere başlaması, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz”ın görevden alınması ve Yemen”deki Husiler ile ateşkese varılmasının Trump ile Netanyahu arasındaki soruna işaret ettiği belirtiliyor.
ABD Başkanı Donald Trump”ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya karşı “hayal kırıklığına uğradığı” ve Orta Doğu”da onsuz ilerleme kararı verdiği yorumları yapılıyor.
ABD ile İsrail arasında 38 milyar dolar değerinde 10 yıllık askeri yardım anlaşması
ABD ile İsrail arasında 2016 yılında 33 milyar doları yabancı askeri yardım ve 5 milyar doları füze savunması olmak üzere 2028″e kadar 38 milyar dolarlık yardıma ilişkin üçüncü 10 yıllık mutabakat zaptı imzalandı.
Ayrıca ABD, 2019″da yapılan anlaşma ile İsrail”e her yıl yaklaşık 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Feshedilen PKK artık yok silahlar kime teslim edilecek Murat Karayılan ne olacak
TÜRKİYE terörsüz günlere yol açıyor. PKK terör örgütü kendini feshettiğini ve silah bırakma kararı aldığını ilan etti. Peki süreç nasıl işleyecek? Yol haritasında neler var? Ankara, terör örgütü PKK”nın bütün unsurlarıyla feshini bekliyordu. Şimdi bu noktadan sonra silahların teslimi gündemde ve bu planlanacak. Peki silahlar nasıl teslim edilecek?Silahların toplanması için Kuzey Irak”ta 3 nokta oluşturulması bekleniyor. Teslimi ise BM denetleyecek ve silahlar onların gözetiminde bu noktalara bırakılacak. Yasal düzenlemelerSilah bırakıldıktan sonra ikinci aşamada yasal düzenlemeler gündeme gelecek. Dağda olan ve Türkiye içinde eyleme karışmamış olan terör örgütü üyeleriyle ilgili bir yasal düzenleme yapılacak. Murat Karayılan gibi örgüt yöneticileri ne olacak? Üst düzey PKK”lı teröristlerin durumuyla ilgili olarak ise üçüncü bir ülke formülü üzerinde duruluyor. Sözde üst düzey yöneticilerin Türkiye”ye girmesine izin verilmeyecek. Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Sabri Ok, Bese Hozat, Helin Ümit ve diğer isimlerin ikili-üçlü olarak üçüncü ülkelere gönderilmesi bekleniyor. Üçüncü ülkelere gidemeyenlerin Irak”ta belirlenen noktalarda kalacağı söyleniyor. Öcalan”ın durumu ne olacak? Barış sürecindeki en kritik aşamalardan biri de Abdullah Öcalan”ın durumu. Bu konuda infazla ilgili beklenen düzenlemeler. DEM Parti, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan”ın İmralı”daki şartlarının iyileştirilmesine yönelik adımlar atılmasını da bekliyor. Daha önce kamuoyuna ev hapsi gibi söylentiler de yansımıştı. Henüz Abdullah Öcalan”ın infazına dair bir netlik yok.
Source: Internet Haber
Silahları bırakıp kendini fesheden PKK’nın kongre görüntüleri
Türkiye”nin yaklaşık elli yıldır mücadele ettiği terör sorunu, önemli bir dönüm noktasına geldi.”Terörsüz Türkiye” hedefiyle atılan adımların ardından, Abdullah Öcalan”ın çağrısıyla terör örgütü PKK”nın 12. kongresi geçtiğimiz günlerde toplandı.KONGREDE ALINAN SONUÇ BİLDİRGESİ Geçen hafta kongresini topladığını duyuran terör örgütü, bugün o kongrenin sonuç bildirgesini yayımladı.PKK SİLAH BIRAKTITerör örgütü, kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını duyurdu. Terör örgütünün kongreye ilişkin sonuç bildirgesinde, Türk-Kürt ilişkilerinin yeniden dizayn edilmesi çağrısında bulunuldu.KONGREDEN GÖRÜNTÜ Terör örgütü PKK’nın kongreden görüntüler de ortaya çıktı.İşte o görüntüden bir kare:PKK’DAN AÇIKLAMA Açıklamalarda ayrıca şu ifadeler de kullanıldı:Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi sorumlulukla rolünü oynaması önemli olmaktadır. Aynı şekilde hükümet ve ana muhalefet partisi başta olmak üzere mecliste temsili bulunan tüm siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, din ve inanç topluluklarını, demokratik basın kuruluşlarını, kanaat önderlerini, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, işçi-emekçi sendikalarını, kadın-gençlik örgütlerini, ekolojist hareketleri sorumluluk altına girerek barış ve demokratik toplum sürecine katılmaya çağırıyoruz.TERÖR ÖRGÜTÜ KONGRESİNİ TOPLAMIŞTIMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin çağrısıyla başlayan iktidarın Terörsüz Türkiye adını verdiği süreçte terör örgütünün kendini feshetmesine ve silah bırakmasına yönelik çağrı İmralı”dan gelmişti.Bu çağrının ardından PKK kongresini topladığını duyurmuştu.İki farklı alanda yapıldığı belirtilen kongrenin tam yeri, Öcalan”ın mesajının nasıl iletildiği konularında net bir açıklama yapılmamıştı.Yapılan ilk açıklamada Öcalan”ın çağrısı temelinde tarihi önemde kararlar alındığı söylenmişti.
Source: Ahmet Aydemir
PKK”nın kendisini feshetmesi dış basında: Türkiye”nin bölgesel güç olma hedeflerini güçlendirebilir
Geçen hafta kongresini topladığını duyuran terör örgütü PKK, bugün o kongrenin sonuç bildirgesini yayımladı. Terör örgütü, kendini feshettiğini ve silahları bıraktığını duyurdu. Bu gelişme dünya basınında da birinci haber olarak verildi. BLOOMBERG: TARİHİ ADIM TÜRKİYE”NİN BÖLGESEL GÜÇ OLMA HEDEFLERİNİ GÜÇLENDİREBİLİR PKK”nın fesih kararını Bloomberg haber ajansı “40 yıllık savaş sona erdi” diyerek okuyucularına aktardı.Bloomberg, “PKK, Türkiye”ye karşı 40 yıldır süren özerklik mücadelesine son vererek silah bırakmayı kabul etti. Bu tarihi adım, NATO üyesi Türkiye”nin bölgesel güç olma hedeflerini güçlendirebilir.” ifadelerine yer verdi.
Source: Haberler
Savaş Gerçeği ve Zaferlerin Kökenleri
Olmaması temenni edildiği ölçüde hazırlanılan bir güç düğümü çözücüsüdür savaş. Savaşlardan korkarız, olsun istemeyiz, ama güven içinde yaşamak ve yaşatmak için savaşa mecbur kalırız. Bu yüzden, istenmeyen zorunluluk hali gelmeden önce uzun hazırlık dönemleri yaşarız. “Hazır ol cenge eğer ister isen sulh ü salah” sözü bazen nesillerin bir ömrünü alır. Savaşı yenmek, uzaklaştırmak, vs için ne kadar hazırlıklı ve başarılı olursak o derece büyük acılardan kurtarabiliriz insanımızı… Ancak, bu yazıldığı kadar da basit değildir. Savaş riski her zaman vardır; güvenlik ve barış ihtiyacı her dönem ilk sırada yer alır. Savaş riski bazı dönemlerde daha yakıcı bir gerçek olarak önümüze çıkar. Tıpkı bu dönem olduğu gibi.
2. Dünya Savaşından sonra imzalanan barış antlaşmaları ve kurulan yeni dünya düzeni daha atılan imzaların mürekkepleri kurulmadan soğuk savaşa evrilmişti. Nükleer dehşet dengesi daha sonra yanında küresel iki gücün stratejik işgalleri ve güç konsolidasyonunu bulacaktır. SSCB’nin Orta Avrupa”daki askeri işgalleri, ABD’nin Vietnam Savaşı ve her iki gücün paramiliter güçleriyle farklı devletlerin içinde yürüttükleri acımasız bir savaş SSCB’nin çözülmesine kadar devam etmiştir. Ancak, küresel liberalizasyonun mutlak zaferi olarak ilan edilen bu tek kutuplu denge bizatihi süper güç ABD tarafından ihlal edilecektir. Irak müdahalesi ve işgali ile başlayan yeni dönem dünyaya büyük acılar yaşatacak olayları doğuracaktır. Tarihin en etkileyici saldırılarından olan 11 Eylül Saldırıları sadece bir terör saldırısı değildir elbette. Dünyanın yeni dengelerinin de habercisidir. Ardından Afganistan’ın bombalanması ve işgali yeni dünya düzeninin istikrarsızlık merkezli yapısını göstermektedir. Bugün anlıyoruz ki, Arap Baharı olarak adlandırdığımız süreç aslında yeni dünya düzeninin ayak sesleridir. Bu süreç belki de Bosna Krizi ve katliamlarıyla başlayan sürecin devamıdır.
Hiç kuşkusuz ABD’nin yeni düzen kurma, yeni güç denklemi oluşturma amacıyla tahrik ettiği olaylardır. Bizi de etkileyen bu süreç halen devam etmektedir. Her geçen gün de çatışma boyutlarını artırmaktadır.
Çatışmalar, Çatışma Boyutları
Mutlak hatta tam bir kategori olmaksızın sadece zihnimizi konuya yaklaştırmak için basit bir tasnif yapacağım. Çatışmalar, savaşlar boyutlarına ve niteliklerine göre dört kategoride toplanabilirler:
1. İç çatışmalar, terörler mücadele, vekâlet savaşları
2. Küçük boyutlu savaşlar ve çatışmalar
3. Orta büyüklükteki savaşlar ve çatışmalar
4. Küresel güçlerin savaşları
1. İç çatışmalar, terörler mücadele, vekâlet savaşları
Bir ülkenin içinde veya başka bir bölgede devam eden ayrılıkçı gruplar, terör örgütleri, vekâlet savaşları ile tahrik edilen çatışmalardır. Ülkemizde yaşanılan PKK terörü ve bununla mücadele, Rusya’nın dağıldıktan sonra farklı etnik veya şiddeti araç olarak kullanan gruplar ile savaşı, Lübnan”daki İç Savaş, Sri Lanka’daki Tamil Kaplanları ile mücadele, vb. çatışmalardır. Bu çatışmaların bazıları bir şekilde sonlandırılabilir bazıları ise gelişerek, yeni boyut kazanarak bir üst kategoriye çıkabilirler. Mesela Lübnan İç Savaşı bölgesel savaşa dönüşmüş, nihayetinde Lübnan Devleti iflas etmiş, çökmüş devlete dönüşmüştür. Suriye’deki iç Savaş kısa sürede boyut kazanmış, bölgesel hatta küresel güçlerin müdahil olduğu bir savaşa evrilmiştir. Ancak, gerek bölgesel gerekse küresel güçler istisna olaylar dışında birbiriyle konvansiyonel bir savaşa girmemişlerdir.
2. Küçük boyutlu savaşlar ve çatışmalar
Bu tür çatışmalar devletler arasında belirli ölçekte meydana gelen savaşlar olduğu gibi iç çatışma veya ayrılıkçı çatışma ya da siyasi krizler sonrası yeni boyut kazanan savaşlar da olabilir. Mesela Suriye Savaşı iç çatışmadan küçük boyutlu savaşa evrilmiştir. Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi, Çeçenistan’a müdahalesi de bu kapsamdadır.
Hatırlayacaksınız İngiltere ile Arjantin arasındaki Falkland Savaşı da bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu kategoride bazı savaşlar daha üst kategoriye çıkabilirler. Bazıları ise kazananı belirli, daha doğrusu ya güç eşitsizliği ya da küresel sistemin güçlü olanın yanında yer alacağı savaşlardır. ABD’nin Irak’a ilk müdahalesini bu kapsamda görüyorum. İki güç arasında öylesine bir güç dengesizliği vardıki, Irak’ın Ortadoğu’da gürbüz bir devlet olması sonucu değiştirmeyecektir. Ancak, ABD’nin Irak ve Afganistan işgalleri küçük boyutlu çatışma olmaktan çıkmıştır.
3. Orta büyüklükteki savaşlar ve çatışmalar
Ukrayna Rusya Savaşını orta büyüklükte bir savaş olarak kabul edebiliriz. Ukrayna ve Rusya arasında bir eşitsizlik olsa da bir süre Ukrayna Batı ama özellikle Amerika askeri istihbarat, lojistik desteği almıştır. Ve bu savaşta elde edeceği avantajlar için Rusya Suriye’den çekilme, Esad’ı Suriye dışına çıkarma ve ABD, İngiltere ve İsrail isteklerini kabul etme aşamasına gelmiştir. Bu savaşlara geçmişteki İran Irak Savaşını katabiliriz. Petro dolarların silaha ve dinamik İran İslam Devriminin ve Irak Arap milliyetçiliğinin savaşa yönlendirilmesiyle uzun bir savaş dönemi yaşanmıştır. Her ikisi de nükleer başlıklara ve füzelere sahip olmasına rağmen Pakistan- Hindistan arasında geçen haftalarda devam eden çatışmaları da orta büyüklükte savaşlara dahil edebiliriz. Zira her iki güç kendi başlarına bırakılmayacak kadar önemlidirler. Nitekim Trump’ın müdahalesi sonucu çatışan iki taraf da ateşkes kararına uymuşlardır. Bu önem, ilk başta nükleer güç olmalarından kaynaklanmaktadır. Şuradan bir çatışan olarak kabul etmiyoruz zira bir konvansiyonel savaş silahları kullanılmıştır.
4. Büyük Savaşlar, Küresel Güçler Arasındaki Savaşlar
Bu savaşlara örnek olarak tarihteki Hollanda- İngiltere Savaşlarını, Fransa İngiltere Savaşını ve 1. ve 2. Dünya Savaşlarını verebiliriz. Küresel güçler arasındaki büyük savaşlar elbetteki diğer tüm savaşlardan farklıdırlar. Zira küresel savaşlar sonucunda yeni bir dünya düzeni kurulmakta ve geri kalan tüm dünya ülkeleri bu düzene tabi olmaktadırlar. Savaşın ikincisine gümüş madalyanın verilmediği bir savaş ekosisteminde ana süper güç ya da ana muzaffer güç en başta mağlup ettiği büyük güç başta olmak üzere dünyanın geri kalan güçlerini domine etmekte, etkisi altına almaktadır. 1500’lere kadar bu yönetme ve hakimiyeti altına alma kapasitesi dönemin ulaşım, lojistik, vb imkanları/ araçlarıyla doğru orantılı olarak gelişmekteydi. Nitekim tarihin en büyük imparatorlukları olan İngiltere ve onu takip eden ABD küresel planda güç aktarımında büyük bir kapasiteye sahiptiler. Jacques Attali de Süper Güç tanımında bu güç aktarma kapasitesine sembolik olarak deniz piyadeleri üzerinden işaret etmiştir. Bu sistemin özünü ise Daron Acemoğlu’nun işaret ettiği gibi askeri alanda daha öldürücü silahlar yapabilen inovatif kapasitesi tartışılmaz olan askeri teknolojiler oluşturmaktadır.
Çatışmaları Belirleyen Askeri Teknik Altyapılar ve Devrimler
Bugün artık biliyoruz ki, savaşın şoven bir kahramanlık olarak algılandığı çağlarda bile savaş araçlarının tasarımı, üretimi ve beşeri disiplinle kullanım eğitimleri önem taşımaktaydı. Kardeş Barışına kadar antik çağda yaşanan Hitit ve Mısır Savaşlarındaki atlı askerine yanında at arabalarının da bir silah olarak kullanılması, 2. Dünya Savaşında Heinz Guderian’ın bizatihi tankları ve muharebe sahasındaki tank harekatını bir silah olarak kullanmasına ne kadar da benzemektedir. Antik Yunan ordularındaki gelişen ve öğretiye dönüşen general konseptini bugün daha iyi anlamaktayız. Bunun zirvesi Makedon Kralı Büyük İskender ile tamamlanmaktadır. Klasik Roma orduları ise o zamana kadar alışılmadık bir sistem ve araçlarla tanımlanmaktadırlar: Savaş araçları mühendisliği. Savaş generalliği antik batıda savaş araçlarını ve doğa şartlarını da savaşa etkin dahil edebilen bir zihinsel düzeye çıkmıştır. Orta Çağlara doğru geldikçe beşeri örgütlenme biçimleri, bireylerin motivasyonlarını biçimlendirme teknikleri kadar yine askeri teknik ve teknolojileri geliştirme ve üretme ön plana çıkmıştır. Mesela Cengiz Fırtınasını geliştirdiği askeri araçlardan, Ordu yapılanmasından, öldürücü hıza dayanan disiplinli intikallerden ve askeri istihbarat sisteminden bağımsız düşünemeyiz. Şunu da ifade edelim ki, sivil alanda kaydedilen bilimsel ve düşünsel gelişmeler her zaman askeri teknolojiler geliştirilmesi ve üretilmesi alanına transfer edilememektedir. Mesela Cengiz’in yıktığı Harzemşahlar bilimsel gelişmeler bakımından çok ilerideydiler. Ancak, bu bilimsel birikim savaş teknolojilerinin geliştirilmesine transfer edilememiştir. Diğer bir önemli örnek ise Hülagu”nun yok ettiği Abbasi Gücüdür. O dönemde İsmail El Cezeri gibi bir dahi mühendisi, büyük matematikçileri, doğa bilimcilerini, vs çıkaran Abbasi İslam Uygarlığı bu birikimi askeri teknolojiler alanına transfer edememiştir.
Ancak, yine de İslam Dünyasına yeni giren dinamik milletler sayesinde gerek Arap İslam İmparatorlukları (Endülüs Emevileri) gerekse diğer milletlerin Osmanlı İmparatorluğu, İran Türk İmparatorlukları, Hindistan Babürşahlar Devletleri 1500’lü yıllara kadar küresel planda etkili ve bölgesel düzeyde egemen devletler olarak varlıklarını korumuşlar, çağ atlatacak derecede sistematik devrimler şeklinde olmasa da askeri altyapılar geliştrebilmişlerdir. 1500’lü yıllardan itibaren Batıda artık savaş platformları ve savaş araçlarıyla yeni askerlik teknikleri sistematik olarak geliştirilmeye başlanmıştır. Geoffrey Parker’ın Savaş Tarihi (İş Bankası Yay. 2018) eserinde Ortaçağdan itibaren Batı’nın yükselişinde ve kendisi dışındaki dünya ile kurduğu bağımlılık/ sömürgecilik/ hakimiyet ilişkisinde askeri başarıların temelinde yer alan askeri teknolojilerin geliştirilmesi, askeri sanayii altyapısının kurulması incelenmiştir.Bilim ve düşüncenin gelişmesi ile doğa yasalarını anlama ve formüllere dönüştürme başarısı insanın doğaya tam hakimiyeti olmasa da doğa yasalarını kullanabilmesine imkan tanımıştır. Bu devrimlerin bir doğal sonucu olarak da bir dizi askeri icat ve yenilik bu başarıların başat gücünü oluşturmuştur. Geoffrey Parker Savaş Tarihi kitabının tamamlayıcısı olarak Askeri Devrim kitabında (Askeri Devrim- Batı”nın Yükselişinde Askeri Yetenekler 1500 – 1800; Küre Yayınları, 2018) bu Askeri Teknik Devrimleri anlatmaktadır. 1800’ler sonrası ise öldürücüdür açısından tarihin zirvesine çıkan bir Batı gücü ile karşı karşıyayız. Artık savaşları sivil veya askeri teknolojilerdeki devrimler ve araçlarla isimlendirmek rasyonel hale gelmiştir. 1866’da Almanya’nın hızlı Avusturya zaferi “Demiryolu, Dreyse Tüfeği, Telgraf” savaşıdır. 1940’taki hızlı Fransa işgali ise “Havacılık, Mekanizasyon ve Telsiz” ile yarattığı Yıldırım Savaşının sonucudur. (Zaferin Kökenleri- Askeri Yenilikler Büyük Güçlerin Kaderini Nasıl Belirler; Andrew F. Krepinewich, JR; Çeviren Hayrettin Küpeli; Yeditepe Yay. Ocak 2025; sh. 26). Keza Sudan’da Mehdi ordusunun imhası gibi savaşlar makineli tüfek zaferleridir. Büyük Okyanus ve Pasifik’teki ABD Japon savaşını elbetteki uçak gemileri olmadan isimlendiremeyiz. Mercan Atolü savaşlarında gece baskınında ilk defa uçağında radarı test eden Amerikalı hava yarbayının teknolojiye inancı gibi küçük parantezler o kadar fazladır ki! Alman hava kuvvetlerinin saldırılarına karşı İngiliz hava savunma radarının etkisi küçümsenemez. 1. Dünya Savaşında Dretnot bir simgedir. Keza İngiliz sömürgeciliğinin dayanılmaz gücünde Gambot da öyledir, “Gambot diplomasisini” hatırlayalım. Askeri üretim altyapısını en etkili sembolize eden de 2. Dünya Savaşına sonradan giren Amerika’nın gerçekleştirdiği devasa askeri sanayii üretim kapasitesidir. Artık üretimde yüksek matematik ve sayılarda ise istatiksel büyük montanlar dönemidir. Nihayet askeri teknoloji üretimine, savaş yönetimine dair diğer devrimsel altyapı olan savaşın finansmanı meselesi de zikredilmelidir. Hollanda’nın İngiltere’yi yendiği ilk küresel savaş provası olan savaşlar dizisinde (1608- 1682) Amsterdam Bankacılığı ve yeni parasal birikim sağlama yöntemlerinin (Bu tabi ki toplumu gönüllü olarak daha çok kazanmaya yönelten motivasyonlara sahiptir) etkisi hiç de küçümsenemez. Yoksa o geniş karınlı Hollanda okyanus gemileri hareket edemez devasa ateş gücü çalıştırılamazdı. Buna işaret eden D. Fromkin de 1. Dünya Savaşındaki İngiltere’nin ticaret ve finansman bulma kapasitesinin Almanya’dan çok daha üstün olduğunu vurgular. Amacım savaş teknolojileri tarihini anlatmak değil. Bugünü anlamak için zihinsel altyapı ve kavramsal çerçeve oluşturmak.
Günümüzde Tüm Savaş Kategorilerinde Askeri Üretim Altyapısı Ve Yenilikler
Birçok teknolojik gelişmenin ilk önce devletler tarafından askeri amaçlarla kullanıldığını düşünürsek askeri üretim alt yapısındaki gelişmeler bir bakıma bizim yeni teknolojilerin fonksiyonlarını anlamamızı sağlayacaktır. Artık günümüzde her kategorideki çatışmalarda teknolojik yenilikler, yeni silah ve silah platformları hızlı bir adaptasyon ile kullanılmaktadır. Sadece nükleer kulüp alandaki ilerlemeleri takip etmekte, ancak bu teknolojilerin kullanılmasını sınırlandırmaktadır. Bunun istisnası Yemen’de geçmişte ve daha yakın geçmişte de Ukrayna”da kullanılan küçük ölçekli etki alanı sınırlı tutulan nükleer silahlardır. Tabiki bu ikisi iddiadır. Ne kadar güçlü iddia da olsalar teyide muhtaçtır. Bunun haricinde birçok silah platformu, sistemi ve mühimmatları her tür çatışmalarda kullanılmaktadır. Hatt çatışmalar bir bakıma yeni silah sistemlerinin denendiği, görücüye çıktığı fırsatlara dönüşmüş durumdadır. Çatışmaların boyutları büyüdükçe kullanılan silah platformları ve silah sistemlerinin boyutları değişebilmektedir. Örneğin, gayrı nizami çatışmalarda omuzdan atılan savunma veya taarruz füzeleri gözde iken savaş boyutuna çıkıldığında balistik füzeler kullanılabilmektedir.
Son yaşadığımız Suriye ve Ukrayna Savaşları göstermiştir ki, savunma sanayi üretimi devamlılık gerektirmektedir. Ayrıca masif üretim yapılmadıkça ihtiyacı karşılaması mümkün görülmemektedir. Her iki savaş önce depolardaki silah ve mühimmatı vakum gibi çekmiştir. Sonra da savunma sanayii üretim bantları ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalmışlardır.
Bu konuda daha önceki yazılarımızda çokça bahis geçtiği için tekrar etmek istemiyorum. Sadece dikkat çekici bulduğum bir iki olayı paylaşmak istiyorum. Bunlardan birincisi dikkat çekici performansı ile göz dolduran Fransız Rafale uçağının da Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan son çatışmalarda Çin yapımı J-10C uçaklarının taşıdığı PL-15E füzesiyle düşürülmesidir (Pakistan bu çatışmalarda 1 SU-MKI ve 1 Mig-29 savaş uçağını da düşürmüştür.). Rafale uçaklarındaki füze sisteminin 200 km, PL-15E füzesinin ise 300 km menzili olduğu bilinmektedir. Trump’ın araya girmesiyle ateşkesi kabul eden Pakistan ve Hindistan arasındaki savaş güncel güç ve silah ve dengesini yansıtmaktadır. Bunlardan biri Çin’in askeri hava teknolojisinin böylesi büyük bir platformda performansını ispat ettiğidir. İkincisi ise henüz bu tür çatışmaları durduracak güce sahip olmadığıdır. Buna güç değil de yetki de diyebiliriz, Düzen Kurucu yetki. Henüz süper güç angajmanları Amerika‘nın elindedir. Malum olduğu üzere Suriye Savaşında da hava savunma kalkanı performansı test edilmişti. Hatta daha düşük bir teknolojiye sahip Sovyet hava savunma sistemi bir uçağımızı düşürmüştü. Amerikalılar da bir gelişmiş İHA’mızı düşürmüşlerdi. Yarının savaşlarında galip çıkmak istiyorsak mutlaka silah platformları ve silah sistemlerimizin diğerlerinden bariz üstünlüğü olmalıdır. Bu üstünlük bariz ve etki derecesi yüksek bir üstünlük ise zaten savaşmanız gerekmeyebilir. Bugünün dünyasında ülkelerin istihbarat sistemleri bunu tespit ettiklerinde, kendileri eğer karşı sistem geliştiremeyecek durumda iseler sizin ülkenize ve devletinizin dış tasarruflarına karşı tutumları hissedilir düzeyde kabullenici, boyun eğici olmaktadır. Nitekim ekonomik olarak SSCB’nin en zayıf olduğu dönemde sahip olduğu silah sistemlerinden dolayı dünyanın o dönemdeki tartışmasız süper gücü ABD masaya oturmuştur.
Dikkat çekici diğer bir olay ise Hindistana ait İsrail yapımı bir İHA’nın aniden Çin kontrolündeki bölgeye yönelmesidir. Çin Halk Kurtuluş Ordusu İHA’nın veri bağlantısını keserek İHA’nın kontrolünü ele geçirmiş sonra yeniden İHA’yı Hindistan tarafına göndermiştir. Benzeri bir İHA ele geçirme olayı geçtiğimiz günlerde Batı Afrika’da vuku bulmuştur. Burada da devriye gezen bir keşif İHA’sı ele geçirilmiş, İHA karşı ülkenin içine yönlendirilmiştir. Normalde yer istasyonu ile İHA arasındaki iletişim kodlarının gizlilik derecesi yüksektir. Ancak, Çin’in uzun bir süreden beri tersine mühendislik yaparak hem kendi İHA’larını geliştirdiği hem de modellediği İsrail yapımı İHA’ları ele geçirebildiği gözlemlenmektedir.
Konunun teknik detaylarını uzmanlarına bırakarak popüler düzeyde olayı paylaşmaya çalışayım. Bilindiği gibi keşif İHA’ları konum bilgisini GPS’ten almaktadırlar. Telefon dinleme sahte “Fake” baz istasyonu yaratılması gibi, İHA’nın konum bilgileri düşman tarafından girilmekte, İHA güvenli yuvaya dön komutuyla kendisine dışarıdan yüklenen konum bilgisiyle düşmanın yönelttiği alana gitmektedir. Yukarıdaki Hindistan İHA’sının ise yer istasyonuyla bağlantısı kesilerek, kendi yuvasından ayrı bir konuma yönlendirilmiştir. Buradan anlaşılan GPS bilgilerinin fake olarak yaratılabileceğidir. Bundan dolayıdır ki, Rusya ve Çin kendi GPS sistemlerini yaratmışlardır. GPS sistemleri günümüzde bağımsız bir devletin sınırları kadar egemenlik göstergesidir. El-İnt ve Sig-İnt ile düşman ülkenin GPS sistemleri, radar verileri, vs yanıltılabilmektedir.
Çin kendi anakarasında internet güvenlik duvarlarını yükselterek hem kendi içinde hem de periferisinde ABD ve diğer rakip güçlerin ataklarına cevap verme kapasitesini yükseltmektedir. Konvansiyonel modelde hiç tartışmasız önde olan ABD silah platformlarını, internet konum bilgilerini, radar verilerini, vs bozabilir, yanıltabilir. Bilişim Teknolojilerinde “IT” bir tekele sahip olmaya çalışan ABD’nin kurduğu İnternet düzeni ve İnternet veri ve işletim sistemi üzerinde bir nevi internet korsanlığı ya da dijital çılgın projelerle kendi çıkarına bir sistem geliştirmeye çalışmaktadır. Uzmanlarına göre bu geleneksel Çin Savaş/ müsabaka Düşüncesi ile uyumludur.
“Düşmanının güçlü olduğu alanda güçlü olmaya çalışma, güçlü olduğu alanda rekabet etme, o noktadan vurma!” Aksine “Onun gücünü kullanarak, düşmanının gücünü manipüle ederek mücadele et!” Nitekim Aikido ve Kung-Fu’nun esaslarından biri de budur. Bu bağlamda, devasa ABD kontrolündeki bilgi/veri denizi ve bilişim sistemleri üzerinde “Deep seek” sanal zeka robotu bu mantıktan beslenmiş görünmektedir. Diğer yandan, bir Çin oyununda kazanılan yerleri elde tutmak stratejinin bir parçasıdır. Çin kendi anakarasını ve periferisini “Anti- access/ acess denial” bölgeye dönüştürme çabasındadır.
Güncel güçlerin hareket tarzını bir kenara bırakarak, dünyamızı etkileyen büyük dönüşüm üzerine düşünürsek bambaşka bir boyuta çıktığımızı görüyoruz. Klasik devletin unsurları dönüşmüştür mesela. Toprak unsuru yerini hızla korunmuş siber uzay ve bağımsız araçlarına yerini bırakmaktadır (GPS ve navigasyon sistemi, arama motoru ve veri tabanları, akıllı zeka,vb). Nüfus ise toplumsal alanda beşeri karakterini korumakla birlikte askeri alanda şimdiden yüksek oranda akıllı ve entegre adeta düşünebilen, değerlendirme yapabilen silah platformları ve silah sistemleri görülmektedir. Askeri hizmetleri görecek birey robotların görülmesi ise yakındır.
Askeri ve her tür istihbarat beşeri ve meslek karakterinden soyutlanarak veri istihbaratını, signal ve elektronik istihbaratı birleştiren ve işleyen enformasyon istihbaratına dönüşmektedir. Fiziki sınırlar ise yerini çoktan internet güvenlik duvarlarına (Firewalls) terk etmiştir. Klasik Batı Modernleşmesi ve Bilimsel Devrimlerinde doğayı anlama, kanunlarını anlama ve bu yol ile doğaya hükmetme ya da kullanma becerisinin geliştirilmesi söz konusu edilmişti. Ancak, bu yeni teknolojiler sayesinde yeni bir paralel doğa ve paralel coğrafya yaratılmaktadır.
Elbette ki, nihai tartışmada enformatik gelişim tek başına yeterli değildir. Konvansiyonel teknolojileri beden, enformatik teknolojileri IT ise akıl, zeka, hatta hayal gücü olarak görebiliriz. Yaşlandığımızda aklımızda tasavvur edebildiğimiz fiziksel bir hareketi yapamadığımızı fark ederiz. Özellikle spor oyunlarında hareketi tasavvur ve hayal ve yapmayı irade eder ancak fiziksel hareketi yapamayız. Zira tasavvur edilen fiziksel hareket genç ve daha dinamik ve daha dirençli bir bünyenin yapabileceği bir harekettir. Bu açıdan enformatik teknolojilerin yanında konvansiyonel teknolojilerin de paralelgelişmesi gerekir. Savaş veya strateji oyunu oynayarak savaş kazanamayız. Ancak, oyun konsoluyla tahrik ettiğimiz silahların gerçeği varsa gerçek savaş yapabiliriz.
İnternet Tabanlı Riskler Karşısında Savaş Generalliği ve Dijital Generallik
Enformatik Teknolojilerinin iki tür etkisini işaretleyelim. Birincisi konvansiyonel silah platformları ve silah sistemlerini artık beşeri kullanıcılar değil, internet tabanlı sanal zeka robotları veya programları yönetmektedir. Bu da klasik askeri yöneticiden farklı bir profili gerekli kılmaktadır. Tabiki burada konvansiyonel askeri sistem bütünüyle dışlanmamaktadır.
Bilakis beşeri planda küçük birlik liderliği, yönetim becerilerinin yüksekliği, muhabere siyaseti gibi konularda yetkinlik kazanmış askeri yöneticilere dünden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Amerikalı orgeneral David Petraeus’un ABD Kongresinde yaptığı vizyon konuşması bu konuları yetkinlikle ifade etmektedir. Ancak, işlemcilerden, mikro çiplerden ve sanal zeka robotlarından oluşan silah ve platform kullanıcılarını yönetmek için yeni döneme özgü bilgi ve becerilere sahip olmak gerekmektedir. İkincisi ise sanal ve paralel coğrafya ile gerçek coğrafya koordinatlarını fark edebilen askeri yöneticilerin gerekliliğidir. Bilindiği gibi coğrafya okunması ve idraki muharip bir askeri yöneticinin önemli vasıfları arasındaydı. Şimdi ise gerçek coğrafyanın yanında her sistem kendi sanal ve dijital koordinatları olan özgün coğrafyasını yaratmakta, bu coğrafya ile gerçek coğrafyayı örtüştürmektedir. Buradaki sorun, eğer kendimize ait bir GPS ve navigasyon sistemimiz yoksa gerçek coğrafyamızı korumayı bir kenara bırakalım idrak etmekte bile güçlük yaşayacağımız gerçeğidir. Geçmişte ya sahada sahte ordularla sahte manevralar yapılarak düşman yanıltılır ya da radar bozucular ve signal karıştırıcılarla düşman kör ve sağır edilirdi. Şimdi tehlike bunların çok üzerindedir. Düşman sizin silah platformlarınız ve silah sistemleriniz için paralel dijital bir coğrafya yaratabilmektedir.
Ve paralel coğrafya sizin gerçek coğrafyanızla örtüşmemektedir. Ordumuzun ve savunma sanayimizin yıllardır üzerinde durduğu düşman tanıma kodları, platformların görev işletim sistemi yazılımı gibi konular hayati önem taşımaktadır. Günümüzdeki model savaşlarda da gördüğümüz gibi askeri teknolojilerdeki fark yaratan gelişmeler çok büyük güçlerin bile yenilgisine yol açabilir. Bundan sonrası karar alıcılarımızın değerlendireceği bir konudur.
Mehmet Ali BAL – Haber7
Source: Mehmet Ali Bal
PKK silah mı bıraktı? PKK kendini fesh mi etti?
1978 yılında Abdullah Öcalan tarafından kurulan PKK, yıllardır mücadele edilen bir terör örgütüydü.Terör örgütü PKK, 5-7 Mayıs 2025 tarihlerinde düzenlediği 12. Olağan Kongresi”ni toplamış ve açıklama yapacağını duyurmuştu. Bu kapsamda vatandaşlar terör örgütü PKK”nın açıklamalarına odaklandı. Peki terör örgütü PKK kendini fesh mi etti? İşte merak edilenler…TERÖR ÖRGÜTÜ PKK KENDİNİ FESH ETTİPKK”nın kongre sonrası yayımladığı bildiride, örgütün “silahlı yapısını sona erdirdiği”, “yasal olmayan tüm oluşumlarını dağıttığı” ve “kendini feshettiği” açıkça belirtildi. Bildirgede, “PKK”nin Olağanüstü 12. Kongresi PKK mücadelesinin, halkımız üzerindeki inkâr ve imha siyasetini parçaladığını, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdiğini, bu yönüyle PKK”nin tarihi misyonunu tamamladığını değerlendirdi. Bu temelde PKK 12. Kongresi, pratikleşme süreci Apo tarafından yönetilmek ve yürütülmek üzere PKK”nin örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı” ifadelerine yer verildi.
Source: Hakan Erdi Uludağ
Terör örgütü PKK kendini resmen feshetti! Tarihi duyuruda Sırrı Süreyya Önder “Barış ve demokrasi şehidi” diye anıldı
Türkiye adım adım “Terörsüz Türkiye”ye doğru ilerliyor. Bu sürecin beklenen adımı terör örgütü PKK”nın silah bırakmasıydı. Dün beklenen açıklama gelmemişti. Bugün ise sabah saatlerinde tarihi açıklama geldi.
PKK”DAN FESİH KARARI
Terör örgütü PKK resmen fesih kararını açıkladı, kongre ile silahların bırakıldığı duyuruldu. Açıklamada “PKK”nın tarihi misyonunu sonlandırdığı değerlendirildi. PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı” denildi.
METİNDE DİKKAT ÇEKEN DETAY
Tarihi süreç yaşanırken yeni detaylar da ortaya çıkmaya başladı. Terör örgütü PKK”nın fesih metninde geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Sırrı Süreyya Önder için ayrı bir parantez açıldı. Metinde Önder, “Barış ve Demokrasi Şehidi Sırrı Süreyya Önder Yoldaşın hayallerini gerçekleştirme iddiamızı belirtiyoruz.” vurgusu yapıldı.
Source: Ufuk Dağ
İddia: ABD”nin İsrail”e verdiği yardım kesilebilir
İsrailli Maariv gazetesinin haberine göre, Netanyahu, İsrail Meclisi Dışişleri ve Güvenlik Komitesinin kapalı oturumunda, ABD nin İsrail e sağladığı askeri yardımlara ilişkin açıklamada bulundu. habericionecikanlar#100#left# Ayrıca İsrail devlet televizyonu KAN da çıkan haberde ise Başbakan Netanyahu nun toplantıda, Amerikan güvenlik yardımı almayı bırakmak zorunda kalacağımızı düşünüyorum. dediği aktarıldı. İsrail basınında, ABD nin İran la müzakerelere başlaması, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ın görevden alınması ve Yemen deki Husiler ile ateşkese varılmasının Trump ile Netanyahu arasındaki soruna işaret ettiği belirtiliyor. ABD Başkanı Donald Trump ın İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ya karşı hayal kırıklığına uğradığı ve Orta Doğu da onsuz ilerleme kararı verdiği yorumları yapılıyor. ABD ile İsrail arasında 38 milyar dolar değerinde 10 yıllık askeri yardım anlaşması ABD ile İsrail arasında 2016 yılında 33 milyar doları yabancı askeri yardım ve 5 milyar doları füze savunması olmak üzere 2028 e kadar 38 milyar dolarlık yardıma ilişkin üçüncü 10 yıllık mutabakat zaptı imzalandı. Ayrıca ABD, 2019 da yapılan anlaşma ile İsrail e her yıl yaklaşık 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlıyor.
Source: Habertürk
Son dakika… Terör örgütü PKK reddetmişti! Lider kadrosundan iki kişi ölmüş!
Son dakika… Terör örgütü PKK”nın fesih bildirisinde, PKK”nın kurucularından Rıza Altun ile Ali Haydar Kaytan”ın TSK operasyonlarında öldürüldüğü açıklandı.Haberin Ayrıntıları Geliyor…Son dakika gelişmelere anında ulaşmak için Haber7 uygulamasını akıllı cihazlarınıza (iOS, Android) kurabilir, Twitter’da @Haber7 hesabını takip edebilirsiniz.App Store Google Play Takip Et
Source: Fatih Yoncalık
Terörsüz Türkiye süreci adım adım geldi: Her şey tokalaşmayla başladı
1 EKİM 2024 BAHÇELİ DEM PARTİLİLERLE TOKALAŞTI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM”nin yeni yasama yılının açılış töreninin ardından DEM Parti sıralarına gitti. Bahçeli”nin aralarında DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve DEM Parti Ağrı Milletvekili Sırrı Sakık”ın da olduğu milletvekilleriyle tokalaşması gündeme oturdu. #r-1065894# 22 EKİM 2024 BAHÇELİ “İMRALI” ÇAĞRISI YAPTI MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısında teröristbaşı Öcalan”la ilgili dikkat çeken bir çıkışa imza atmış şu ifadeleri kullandı: “Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa gelsin, TBMM”de DEM Grup Toplantısı”nda konuşsun. Terörün bittiğini örgütünün tasfiye edileceğinin tek taraflı ilan etsin” #r-106986# 23 EKİM 2024 ÖMER ÖCALAN İMRALI’YA GİTTİ Gelişmelerin ardından terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile 43 ay sonra sonra ilk görüşme gerçekleşti. Görüşmeyi yeğeni DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ömer Öcalan yaptı. #r-1070286# 29 EKİM 2024 ERDOĞAN’DAN BAHÇELİ’YE DESTEK MESAJI Cumhurbaşkanı Erdoğan “İç cepheyi sağlam tuttukça, ne terör örgütleri ne de onları besleyip semirterek üzerimize salan şer güçleri emellerine ulaşamayacaktır” ifadeleriyle Bahçeli”ye destek mesajı verdi: “Milli mücadelede hiç kimse yan yana yürüdüğü arkadaşına Kürt mü, Türk mü, Alevi mi diye sormadı” #r-1071280# 26 KASIM 2024 BAHÇELİ “DEM-İMRALI GÖRÜŞSÜN” DEDİ Bahçeli, DEM Parti”ye İmralı ile görüşme çağrısı yaptı aynı gün parti, başvuruda bulundu. #r-1076656# 28 ARALIK 2024 DEM PARTİ HEYETİ İMRALI’YA GİTTİ DEM Parti Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan İmralı Adası”nda, terör örgütü PKK elebaşı Öcalan ile görüştü. #r-1083238# 2 OCAK 2025 DEM PARTİ HEYETİ, SİYASİ PARTİLER TURUNA ÇIKTI DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve yerine kayyum atanan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk”ten oluşan İmralı heyeti, parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler ve temsil edilen Yeniden Refah Partisi ziyaretleri ile ilk tur görüşmelerini gerçekleştirmişti. 11-12 OCAK 2025 DEM PARTİ HEYETİ, DEMİRTAŞ VE YÜKSEKDAĞ’I ZİYARET ETTİ DEM Parti heyeti, İmralı görüşmesini anlatmak üzere Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı ziyaret etti. 15-16-17 ŞUBAT 2025 DEM PARTİ HEYETİ IRAK’IN KUZEYİNE GİTTİ DEM Parti’nin İmralı Heyeti, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından Kuzey Irak’a geçti. Heyet, Erbil’de KDP Başkanı Mesut Barzani ile bir araya geldi. 27 ŞUBAT 2025 İMRALI PKK’YA SİLAH BIRAKMA ÇAĞRISI YAPTI Aylar süren sürecin sonuna gelindi. İmralı”ya 3. kez giden DEM Parti heyetinden Ahmet Türk ve Pervin Buldan, teröristbaşı Öcalan”ın yazılı çağrısını okudu. “PKK kendini feshetmeli” diyen Öcalan, “Bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” ifadelerine yer verdi. #r-1097700# 1 MART 2025 PKK, ÖCALAN’IN ÇAĞRISINI KABUL ETTİĞİNİ AÇIKLADI Teröristbaşı Öcalan”ın terör örgütü PKK’ya “silah bırakın ve kendinizi feshedin” çağrısının ardından beklenen oldu. PKK”dan yapılan açıklamada “Çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz” denildi. Terör örgütü açıklamasının devamında fesih için Öcalan”ın kongreye başkanlık etmesini ve özgür bırakılmasını da talep etti. 10 NİSAN 2025 ERDOĞAN, DEM PARTİ HEYETİ İLE GÖRÜŞTÜ Cumhurbaşkanı Erdoğan DEM Parti İmralı heyetini Beştepe”de kabul etti. Heyette Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yer alırken, görüşme 1 saat 25 dakika sürdü. 9 MAYIS 2025 PKK KONGREYİ TOPLADIĞINI DUYURDU DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, terör örgütü PKK”nın kongreyi topladığını duyurmasının an meselesi olduğunu söylemişti. Bu açıklamadan kısa süre sonra terör örgütü PKK, kongrenin toplandığını duyurdu. Fesih kararına yönelik bir açıklama yapılmaması ise dikkat çekti. Pervin Buldan ise “Hepimize hayırlı olsun” açıklamasını yaptı.
Source: Çağla Çağlar
Terör örgütü PKK fesih kararını açıkladı!
5-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen kongrede fesih kararı alan terör örgütü PKK, bu kararı yazılı bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. Terör örgütü PKK tarafından yapılan açıklamada “pratikleşme süreci”nin İmralı”da tutuklu bulunan teröristbaşı Öcalan tarafından yönetileceği ve yürütüleceği belirtilirken, “PKK’nın örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararları alınarak PKK adıyla yürütülen çalışmalar sonlandırıldı.” ifadeleri kullanıldı. Terör örgütünün fesih kararının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik , sosyal medya hesabından konuyla ilgili paylaşımda bulundu. Çelik paylaşımında ” İmralı’dan yapılan çağrı sonrasında PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır. ” ifadelerine yer verdi. Çelik”in paylaşımının tamamı şu şekilde: “Sayın Cumhurbaşkanımızın “terörsüz Türkiye” için ortaya koyduğu yüksek siyasi iradesi ve sürecin koordinatlarını “devlet politikası” olarak çizen kapsayıcı ve net yaklaşımı ile Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, gelişmelere dönük duruşu ve yönlendirmeleri, topyekun “iç cephe”nin güçlendirilmesinin başlıklarını oluşturmuştur. Siyasi partiler arasındaki etkili ve verimli görüşme trafiği, istişare ve diyalog, demokratik siyasetin “meşru adres” olarak sorumluluk almasını ve inisiyatif üretmesini sağlamıştır. İmralı’dan yapılan çağrı sonrasında PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır. Bu kararın fiilen uygulanması ve tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. “Fesih” ve “silahları teslim etme” kararının, PKK’nın tüm şube ve uzantıları ile illegal yapılarını kapayacak şekilde, somut olarak ve eksiksiz hayata geçmesi bir dönüm noktası olacaktır. Bu süreç devlet kurumlarımız tarafından sahada titizlikle takip edilecektir. Ulaşılan aşamalar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir. Bu çerçevede, terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararının “içerde” ve “dışarıda” tüm boyutlarıyla ve somut olarak hayata geçmesi gerekir. Böylece, yakın bölgemizde terör örgütlerinin vekâlet savaşları için kullanıldığı emperyalist planların önünün kesilmesine dönük olumlu bir dalga oluşacaktır. Ayrıca “terörsüz Türkiye” hedefine somut olarak ulaşılması, tüm dünyada siyasetin siyasetsizleşmeye boğulduğu bir dönemde, Türkiye’nin siyasi tüm kanalları daha etkili şekilde işletebilmesine imkan verecek, demokrasimizi, siyasi hayatımızı ve milli birliğimizi daha da güçlendirecektir. Siyasi diyalog kanallarının, TBMM başta olmak üzere siyasetin tüm meşru adreslerinde en güçlü şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin hepimizin “çatı”sı olduğu bilinci, demokrasimizin her türlü sorunun çözümü için temel “zemin” olduğu anlayışı daha güçlenecek ve siyasi olarak kökleşecektir. Tarihdaşlık, kaderdaşlık ve vatandaşlık bilinci ile geleceğimiz en sağlam ve meşru zeminlerde şekillenmeye devam edecektir. Her olumlu aşama yeni bir olumlu aşamanın davetiyesi olacaktır. “Terörsüz Türkiye”ye sahada tüm boyutlarıyla, eksiksiz ve somut hedefleriyle ulaşılması gerekir. Buna ulaşılması demek, bütün kültürel, etnik ve mezhepsel unsurlarıyla tüm vatandaşlarımızın kazanması demektir. Kazanan tüm vatandaşlarımız olacaktır. Temel prensibimiz şudur: Adlarımız farklı olsa da hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti’dir. “Devletimizin nitelikleri” ve “milletimizin değerleri” konusunda hiçbir tartışma yoktur, bu değerleri zedeleyecek hiçbir adım söz konusu değildir, olamaz. Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı’nı kucaklayacak büyük stratejik adımlardan önde geleni “terörsüz Türkiye” olacaktır. Milletimiz müsterih olsun. Türkiye Cumhuriyeti gündemine hakimdir. ” https://x.com/omerrcelik/status/1921821400634958000
Source: Mahmut Ekinci
Terör örgütü PKK”nın fesih kararına AK Parti”den ilk tepki!
SON DAKİKA: MHP Lideri Devlet Bahçeli”nin İmralı çağrısının ardından başlayan süreç sona eriyor. Bu kapsamda Geçen hafta kongresini topladığını duyuran terör örgütü PKK, yayınladığı sonuç bildirgesinde kendisini fesh ettiğini ve silah bıraktığını duyurdu. Diyarbakır Lice”ye bağlı Fis köyünde 47 yıl önce kurulan PKK, Kandil”de sona erdi.YENİ BİR DÖNEMİN KAPISI AÇILACAKTIRPKK”nın tarihi kararı sonrası ilk açıklama da yapıldı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından fesih kararı sonrası açıklama yaparak; “İmralı’dan yapılan çağrı sonrasında PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır.” dedi. Çelik”in açıklaması şu şekilde; “Sayın Cumhurbaşkanımızın “terörsüz Türkiye” için ortaya koyduğu yüksek siyasi iradesi ve sürecin koordinatlarını “devlet politikası” olarak çizen kapsayıcı ve net yaklaşımı ile Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, gelişmelere dönük duruşu ve yönlendirmeleri, topyekun “iç cephe”nin güçlendirilmesinin başlıklarını oluşturmuştur. Siyasi partiler arasındaki etkili ve verimli görüşme trafiği, istişare ve diyalog, demokratik siyasetin “meşru adres” olarak sorumluluk almasını ve insiyatif üretmesini sağlamıştır. İmralı’dan yapılan çağrı sonrasında PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır. Bu kararın fiilen uygulanması ve tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. “Fesih” ve “silahları teslim etme” kararının, PKK’nın tüm şube ve uzantıları ile illegal yapılarını kapayacak şekilde, somut olarak ve eksiksiz hayata geçmesi bir dönüm noktası olacaktır. Bu süreç devlet kurumlarımız tarafından sahada titizlikle takip edilecektir. Ulaşılan aşamalar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir. Bu çerçevede, terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararının “içerde” ve “dışarıda” tüm boyutlarıyla ve somut olarak hayata geçmesi gerekir. Böylece, yakın bölgemizde terör örgütlerinin vekâlet savaşları için kullanıldığı emperyalist planların önünün kesilmesine dönük olumlu bir dalga oluşacaktır. Ayrıca “terörsüz Türkiye” hedefine somut olarak ulaşılması, tüm dünyada siyasetin siyasetsizleşmeye boğulduğu bir dönemde, Türkiye’nin siyasi tüm kanalları daha etkili şekilde işletebilmesine imkan verecek, demokrasimizi, siyasi hayatımızı ve milli birliğimizi daha da güçlendirecektir. Siyasi diyalog kanallarının, TBMM başta olmak üzere siyasetin tüm meşru adreslerinde en güçlü şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin hepimizin “çatı”sı olduğu bilinci, demokrasimizin her türlü sorunun çözümü için temel “zemin” olduğu anlayışı daha güçlenecek ve siyasi olarak kökleşecektir. Tarihdaşlık, kaderdaşlık ve vatandaşlık bilinci ile geleceğimiz en sağlam ve meşru zeminlerde şekillenmeye devam edecektir. Her olumlu aşama yeni bir olumlu aşamanın davetiyesi olacaktır. “Terörsüz Türkiye”ye sahada tüm boyutlarıyla, eksiksiz ve somut hedefleriyle ulaşılması gerekir. Buna ulaşılması demek, bütün kültürel, etnik ve mezhepsel unsurlarıyla tüm vatandaşlarımızın kazanması demektir. Kazanan tüm vatandaşlarımız olacaktır. Temel prensibimiz şudur: ADLARIMIZ FARKLI OLSA DA HEPİMİZİN SOYADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR. “Devletimizin nitelikleri” ve “milletimizin değerleri” konusunda hiçbir tartışma yoktur, bu değerleri zedeleyecek hiçbir adım sözkonusu değildir, olamaz. Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı’nı kucaklayacak büyük stratejik adımlardan önde geleni “terörsüz Türkiye” olacaktır. MİLLETİMİZ MÜSTERİH OLSUN. TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÜNDEMİNE HAKİMDİR.”
Source: Kadriye Ebrar Etirli
Terör örgütü PKK”nın kendini feshetmesine AK Parti”den ilk yorum
5-7 Mayıs tarihleri arasında kongresini toplayan PKK”dan beklenen açıklama geldi. Kongrenin sonuç bildirgesini yayımlayan terör örgütü, kendisini feshettiğini ve silahları bıraktığını duyurdu. AK Parti”den PKK”nın son açıklamasıyla ilk yorum da geldi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik”in X”ten yaptığı açıklama şöyle:Sayın Cumhurbaşkanımızın “terörsüz Türkiye” için ortaya koyduğu yüksek siyasi iradesi ve sürecin koordinatlarını “devlet politikası” olarak çizen kapsayıcı ve net yaklaşımı ile Sayın Devlet Bahçeli”nin tarihi çağrısı, gelişmelere dönük duruşu ve yönlendirmeleri, topyekun “iç cephe”nin güçlendirilmesinin başlıklarını oluşturmuştur.Siyasi partiler arasındaki etkili ve verimli görüşme trafiği, istişare ve diyalog, demokratik siyasetin “meşru adres” olarak sorumluluk almasını ve insiyatif üretmesini sağlamıştır.İmralı”dan yapılan çağrı sonrasında PKK”nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır.Bu kararın fiilen uygulanması ve tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. “Fesih” ve “silahları teslim etme” kararının, PKK”nın tüm şube ve uzantıları ile illegal yapılarını kapayacak şekilde, somut olarak ve eksiksiz hayata geçmesi bir dönüm noktası olacaktır.Bu süreç devlet kurumlarımız tarafından sahada titizlikle takip edilecektir. Ulaşılan aşamalar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir.Bu çerçevede, terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararının “içerde” ve “dışarıda” tüm boyutlarıyla ve somut olarak hayata geçmesi gerekir. Böylece, yakın bölgemizde terör örgütlerinin vekâlet savaşları için kullanıldığı emperyalist planların önünün kesilmesine dönük olumlu bir dalga oluşacaktır.Ayrıca “terörsüz Türkiye” hedefine somut olarak ulaşılması, tüm dünyada siyasetin siyasetsizleşmeye boğulduğu bir dönemde, Türkiye”nin siyasi tüm kanalları daha etkili şekilde işletebilmesine imkan verecek, demokrasimizi, siyasi hayatımızı ve milli birliğimizi daha da güçlendirecektir. Siyasi diyalog kanallarının, TBMM başta olmak üzere siyasetin tüm meşru adreslerinde en güçlü şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin hepimizin “çatı”sı olduğu bilinci, demokrasimizin her türlü sorunun çözümü için temel “zemin” olduğu anlayışı daha güçlenecek ve siyasi olarak kökleşecektir. Tarihdaşlık, kaderdaşlık ve vatandaşlık bilinci ile geleceğimiz en sağlam ve meşru zeminlerde şekillenmeye devam edecektir. Her olumlu aşama yeni bir olumlu aşamanın davetiyesi olacaktır.”Terörsüz Türkiye”ye sahada tüm boyutlarıyla, eksiksiz ve somut hedefleriyle ulaşılması gerekir. Buna ulaşılması demek, bütün kültürel, etnik ve mezhepsel unsurlarıyla tüm vatandaşlarımızın kazanması demektir. Kazanan tüm vatandaşlarımız olacaktır. Temel prensibimiz şudur: ADLARIMIZ FARKLI OLSA DA HEPİMİZİN SOYADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ”DİR.”Devletimizin nitelikleri” ve “milletimizin değerleri” konusunda hiçbir tartışma yoktur, bu değerleri zedeleyecek hiçbir adım sözkonusu değildir, olamaz. Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı”nı kucaklayacak büyük stratejik adımlardan önde geleni “terörsüz Türkiye” olacaktır.MİLLETİMİZ MÜSTERİH OLSUN. TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÜNDEMİNE HAKİMDİR.
Source: Abdullah Karlıdağ
SON DAKİKA… Terörsüz Türkiye hedefine ulaştı! Terör örgütü PKK silah bırakmasının ardından AK Parti”den ilk açıklama
AK PARTİ”DEN İLK AÇIKLAMA: KARAR PKK”NIN TÜM UZANTILARINI KAPSAMALI
Terör örgütü PKK”nın kendisini feshetmesinin ardından AK Parti”den ilk açıklama geldi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medyadan yaptığı açıklamada fesih kararının PKK”nın tüm uzantılarını kapsaması gerektiğine dikkat çekti. Sözcü Çelik, açıklamasında şu ifadeleree yer verdi:
Sayın Cumhurbaşkanımızın “terörsüz Türkiye” için ortaya koyduğu yüksek siyasi iradesi ve sürecin koordinatlarını “devlet politikası” olarak çizen kapsayıcı ve net yaklaşımı ile Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, gelişmelere dönük duruşu ve yönlendirmeleri, topyekun “iç cephe”nin güçlendirilmesinin başlıklarını oluşturmuştur.
Siyasi partiler arasındaki etkili ve verimli görüşme trafiği, istişare ve diyalog, demokratik siyasetin “meşru adres” olarak sorumluluk almasını ve insiyatif üretmesini sağlamıştır.
İmralı’dan yapılan çağrı sonrasında PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır.
Bu kararın fiilen uygulanması ve tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. “Fesih” ve “silahları teslim etme” kararının, PKK’nın tüm şube ve uzantıları ile illegal yapılarını kapayacak şekilde, somut olarak ve eksiksiz hayata geçmesi bir dönüm noktası olacaktır.
Bu süreç devlet kurumlarımız tarafından sahada titizlikle takip edilecektir. Ulaşılan aşamalar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir.
Bu çerçevede, terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararının “içerde” ve “dışarıda” tüm boyutlarıyla ve somut olarak hayata geçmesi gerekir. Böylece, yakın bölgemizde terör örgütlerinin vekâlet savaşları için kullanıldığı emperyalist planların önünün kesilmesine dönük olumlu bir dalga oluşacaktır.
Ayrıca “terörsüz Türkiye” hedefine somut olarak ulaşılması, tüm dünyada siyasetin siyasetsizleşmeye boğulduğu bir dönemde, Türkiye’nin siyasi tüm kanalları daha etkili şekilde işletebilmesine imkan verecek, demokrasimizi, siyasi hayatımızı ve milli birliğimizi daha da güçlendirecektir. Siyasi diyalog kanallarının, TBMM başta olmak üzere siyasetin tüm meşru adreslerinde en güçlü şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin hepimizin “çatı”sı olduğu bilinci, demokrasimizin her türlü sorunun çözümü için temel “zemin” olduğu anlayışı daha güçlenecek ve siyasi olarak kökleşecektir. Tarihdaşlık, kaderdaşlık ve vatandaşlık bilinci ile geleceğimiz en sağlam ve meşru zeminlerde şekillenmeye devam edecektir. Her olumlu aşama yeni bir olumlu aşamanın davetiyesi olacaktır.
“Terörsüz Türkiye”ye sahada tüm boyutlarıyla, eksiksiz ve somut hedefleriyle ulaşılması gerekir. Buna ulaşılması demek, bütün kültürel, etnik ve mezhepsel unsurlarıyla tüm vatandaşlarımızın kazanması demektir. Kazanan tüm vatandaşlarımız olacaktır. Temel prensibimiz şudur: ADLARIMIZ FARKLI OLSA DA HEPİMİZİN SOYADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR.
“Devletimizin nitelikleri” ve “milletimizin değerleri” konusunda hiçbir tartışma yoktur, bu değerleri zedeleyecek hiçbir adım sözkonusu değildir, olamaz. Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı’nı kucaklayacak büyük stratejik adımlardan önde geleni “terörsüz Türkiye” olacaktır.
MİLLETİMİZ MÜSTERİH OLSUN. TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÜNDEMİNE HAKİMDİR.
Source: Sabah
PKK”nın fesih kararına AKP”den ilk açıklama! Süreç nasıl ilerleyecek?
Terörist başı Abdullah Öcalan”ın silah bırakma çağrısının ardından kongresini toplayan terör örgütü PKK kendini feshettiğini duyurdu. Kararın ardından gözler iktidar kanadından yapılacak açıklamaya çevrildi. Karara ilişkin ilk açıklama AKP”den geldi.
AKP Sözcü Ömer Çelik, X hesabından açıklama yaparak, hem karara hem de sürece olan tepkilerini dile getirdi. Sürecin ilerleyişine dair açıklama yapan Çelik, X paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın “terörsüz Türkiye” için ortaya koyduğu yüksek siyasi iradesi ve sürecin koordinatlarını “devlet politikası” olarak çizen kapsayıcı ve net yaklaşımı ile Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, gelişmelere dönük duruşu ve yönlendirmeleri, topyekun “iç cephe”nin güçlendirilmesinin başlıklarını oluşturmuştur.
Siyasi partiler arasındaki etkili ve verimli görüşme trafiği, istişare ve diyalog, demokratik siyasetin “meşru adres” olarak sorumluluk almasını ve insiyatif üretmesini sağlamıştır.
İmralı’dan yapılan çağrı sonrasında PKK’nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı alması, “terörsüz Türkiye” hedefi açısından önemli bir aşamadır. Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır.
Bu kararın fiilen uygulanması ve tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. “Fesih” ve “silahları teslim etme” kararının, PKK’nın tüm şube ve uzantıları ile illegal yapılarını kapayacak şekilde, somut olarak ve eksiksiz hayata geçmesi bir dönüm noktası olacaktır.
Bu süreç devlet kurumlarımız tarafından sahada titizlikle takip edilecektir. Ulaşılan aşamalar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir.
Bu çerçevede, terör örgütünün fesih ve silah bırakma kararının “içerde” ve “dışarıda” tüm boyutlarıyla ve somut olarak hayata geçmesi gerekir. Böylece, yakın bölgemizde terör örgütlerinin vekâlet savaşları için kullanıldığı emperyalist planların önünün kesilmesine dönük olumlu bir dalga oluşacaktır.
Ayrıca “terörsüz Türkiye” hedefine somut olarak ulaşılması, tüm dünyada siyasetin siyasetsizleşmeye boğulduğu bir dönemde, Türkiye’nin siyasi tüm kanalları daha etkili şekilde işletebilmesine imkan verecek, demokrasimizi, siyasi hayatımızı ve milli birliğimizi daha da güçlendirecektir. Siyasi diyalog kanallarının, TBMM başta olmak üzere siyasetin tüm meşru adreslerinde en güçlü şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Cumhuriyetimizin hepimizin “çatı”sı olduğu bilinci, demokrasimizin her türlü sorunun çözümü için temel “zemin” olduğu anlayışı daha güçlenecek ve siyasi olarak kökleşecektir. Tarihdaşlık, kaderdaşlık ve vatandaşlık bilinci ile geleceğimiz en sağlam ve meşru zeminlerde şekillenmeye devam edecektir. Her olumlu aşama yeni bir olumlu aşamanın davetiyesi olacaktır.
“Terörsüz Türkiye”ye sahada tüm boyutlarıyla, eksiksiz ve somut hedefleriyle ulaşılması gerekir. Buna ulaşılması demek, bütün kültürel, etnik ve mezhepsel unsurlarıyla tüm vatandaşlarımızın kazanması demektir. Kazanan tüm vatandaşlarımız olacaktır. Temel prensibimiz şudur: ADLARIMIZ FARKLI OLSA DA HEPİMİZİN SOYADI TÜRKİYE CUMHURİYETİ’DİR.
“Devletimizin nitelikleri” ve “milletimizin değerleri” konusunda hiçbir tartışma yoktur, bu değerleri zedeleyecek hiçbir adım sözkonusu değildir, olamaz. Cumhurbaşkanımızın ilan ettiği Türkiye Yüzyılı’nı kucaklayacak büyük stratejik adımlardan önde geleni “terörsüz Türkiye” olacaktır.
MİLLETİMİZ MÜSTERİH OLSUN. TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÜNDEMİNE HAKİMDİR.”
Source: Haber Merkezi