“Uluslararası Çatışmalar – Barış Umutları ve Stratejik Gelişmeler”

DEM Parti uzayan turlara gidip müzakere havasına girerse yanlış olur: DEM Parti görüşmesinde Bahçeli’nin yüzündeki ifade

Bir olgunluk. Kararlı bir babacanlık. Ve terörü bitirmek isteyen şefkatin eli. Yani…“Bak ben sana bir şefkatli el uzatıyorum. Sakın bunu bir müzakere eli gibi görme. Bu sana sunulmuş bir fırsattır” diyen bir el.Ve özellikle Ahmet Türk gibi pozitif bir ismin görüşmeye dahil edilmesini sağlaması Bahçeli’nin bu konudaki netliğini göstermiştir.Niye?Çünkü Devlet Bahçeli, bütün siyasi hayatında Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasına, bu milletin varlığına, Türklük bilincine ve demokrasiye gönül vermiş yaşayan en tecrübeli isimdir.Şimdi böyle bir kararı yürütüyor.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olumlu mesajlar vermiştir.Ben bugün Devlet Bey’in DEM Parti heyetini karşılarken gösterdiği nezaketi ve saygıyı şöyle algıladım:“Lütfen mantıklı ve kararlı olun. Uzatılan bu eli bir zafiyet ya da müzakere eli olarak görmeyin. Size bir adım atma potansiyeli sunuluyor. Artık analar ağlamasın. Türkiye dünyada barışı sağlayan güçlü bir ülke oldu. İçeride de kendi barışını sağlasın. Böylece hep birlikte güçleneceğiz. Siz de iyi niyetle silah bırakma çağrısını yapın.”PKK tarafında ise şöyle bir hava var:“Bu çağrıyı yapabilmek ve inandırıcı olabilmek için bizim elimize Öcalan’ın çağrısını güçlendirecek bir şeyler verin. Yoksa biz de bunu istiyoruz.”İşte bu noktada olay gelip Kandil’e ve Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG’ye dayanıyor. Kandil ve Suriye’nin kuzeyindekiler ne yapacak?Hassas bir nokta.Gerçi bu noktada da ilginç gelişmeler yaşanıyor.Sırasıyla gidersek:1-Suriye’nin yeni yönetimi PKK’nın uzantısı YPG’ye “silahları bırak” diyor. PKK’lı olanların yurtdışına çıkmasını istiyor. Mazlum Kobani silah bırakmaya hazır olduklarını ilan ediyor. 2-Almanya ve Fransa gibi batılı ülkeler Suriye’deki yabancı savaşçıların ayrılmaları gerektiğini söylüyor. 3-Şu anda bir tek ABD’nin DEAŞ’a karşı bir güç olarak YPG’nin SDG’nin varlığı için bastırıyor. Ama Trump koltuğa oturduğunda ne olacak belli değil.‘İMRALI VE PARTİLER ARASINDA TURLAR YANLIŞ ANLAŞILIR’Bütün bu gelişmeleri topladığınızda zaten yurtdışında da sıkışmış olan PKK’nın teröristbaşı Öcalan’dan gelecek bir çağrıya kulak verme ihtimali henüz tartışmalıdır. Bu noktada teröristbaşının çağrısı doğrultusunda hareket edecek olan DEM’in tabandaki etkisi yüksek olacaktır.İşte bütün bu ihtimalleri ve Suriye’deki gelişmeleri birleştirince;DEM Parti’nin bu meseleyi “partilerle uzayan turlar” aşamasına getirmeden netleştirmesi gerekiyor. Çünkü uzayan “tur”lar müzakere anlamına gelecektir. Süreci bulandıracak, pazarlık dedikodularına neden olacaktır. Ki bu da Devlet Bey’in “amasız, fakatsız” vurgusuna ters düşer. YAYMAN’IN VURGULADIĞI ŞUBAT AYI NEDEN ÖNEMLİ?TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman “tursuz görüşmeler” düşüncemi kuvvetlendiren önemli bir açıklama yaptı.Yayman çok sık konuşan bir isim değildir. Bir şey söylüyorsa, arkası doludur. Ölçülüp biçilmiştir.Hüseyin Yayman diyor ki:“Şehit analarının ağlamaması, Türkiye’nin bu terör belasından kurtulması için Sayın Bahçeli’nin çağrısı tarihsel önemdedir, ezberleri bozmuştur. Sayın Bahçeli çağrısını yapmıştır, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bu konuda düşüncelerini dile getirmiştir. Teröristbaşı Abdullah Öcalan bir açıklama yapmıştır. Şimdi sıra DEM Parti’dedir. DEM Parti’nin bu tarihsel sorumluluğunu yerine getirmesi gerekmektedir. Her şey yolunda giderse şubat ayı içinde önemli gelişmeler olacağını görüyorum…”Bu sözlerden anlıyorum ki;-Bu görüşmeler uzayan bir “müzakere süreci”ne dönüşmeden sonuca ulaştırılmak isteniyor. Yani dediğim gibi “partiler arasında uzayıp giden turlar” gibi beklentiler yoktur. Dahası yine Yayman’ın bu sözlerinden yola çıkarak en geç şubat ayında bir sonuç istenmektedir. AK Parti’de de genel olarak böyle bir karar olduğunu görüyorum.Belli ki önümüzdeki birkaç haftada çok hızlı gelişmeler yaşayacağız.Umarım ve bütün kalbimle isterim ki…40 yıldır başımıza bela olan bu terör biter, analar daha fazla ağlamaz, Türkiye teröre ayıracağı maddi ve manevi gücünü çok daha büyük hedeflere ayırabilir.Barış ve demokrasi galip gelir.Bu tarihsel süreci detaylarıyla izlemeye devam…

Source: Fatih Çeki̇rge


Terörün köküne kibrit suyu

Emperyalistlerin, tüm sömürgelerine tatbik ettikleri bu yöntemin özeti; ‘böl, parçala, kaos üret, birbirine kışkırt, sömür ve yönet!’.İşgal ettikleri ve sınırlarını cetvelle çizip belirledikleri tüm İslam beldelerinde totaliter (baskıcı-zalim) yönetimler oluşturdular. Cetvelle çizerken, birbirlerini akraba olan yerleşim yerlerinin ortasından geçtiler, beldenin yarısı bir ülkede diğer yarısı öbür ülkede kaldı.Türkiye-Suriye sınırı, bu durumun tipik örneğidir. On yıllar boyu bu insanlar, dini bayramlarda birbirlerini tel örgüler ardından görebildi; hediyelerini birbirlerine tel örgüler üzerinden atabildilerSuriye halkının çoğunluğu Sünni Müslüman iken, ülkenin yönetimine Nusayri (Hz. Ali’ye Allah diyen bir inanış) azınlık getirilmiş. Bunun gibi Irak’ta, çoğunluk Şii olmasına rağmen buranın yönetimine de Sünni yöneticiler getirilmişti.Sahiplerinin sesi bu denli zorba yönetimler de ülkelerini, açık, yarı açık ve kapalı hapishaneler haline getirmek suretiyle baskıyla ve zulümle yönettiler.Esed, ülkesinden kaçtıktan sonra Suriye’de ortaya çıkan korkunç manzara her şeyi anlatıyor. Tüm emperyalist ülkeler, bu insanlık dramlarının elbette farkındaydılar lakin onlara göre insanca zayiat yoktu. Zira kendi dinlerinden ve ırklarından olmayan bu insanlar, insan sayılmıyordu.Ve onlara göre bunları telef etmekte herhangi bir sakınca görülmez.Zulüm payidar olmaz; her şey en ince yerinden zulüm ise en kalın yerinden kopar.Türkiye’nin sınırındaki bu ülkeler, emperyalistler tarafından terör bataklığına dönüştürüldü ve ülkemizin başına bela edildi.Emperyalistlerin, bölgemizdeki, görünür jandarması İsrail’dir, görünmeyen jandarmaları ise başta Suriye ve İran olmak üzere bölgemizdeki uydu ülkelerin hemen hepsidir.İran ve Suriye’deki Esed rejimi, görünürde İsrail düşmanıdır, gerçek ise, bunun tam tersidir.Batıya ve İsrail’e uşaklık yaptırılan tüm bu ülkeler, Türkiye’ye de düşmanlık yaptırılmak üzere kurgulanmıştır. Türkiye’nin başına bela edilen PKK-PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütlerini, ülkelerinde barındıran ve üzerimize saldırtan ülkelere bakın, kimlerin kimlerle ittifak halinde olduğunu görürsünüz.Şii yayılmacılığı emeli güden İran’ın önü açılmıştı; meydanı boş bulan İran da Körfez boyunca (Yemen dahil) yayılmıştı. İran, kullanıldığının farkında olmadan, yalnızca Sünni Müslümanları katletti.Emperyalistlerin amacı, İran’ın bu denli katliamları sonucunda, Sünni-Şii savaşı çıkarmaktı.Türkiye’mizin, bölgemizdeki ‘nazım’ rolü sayesinde bu savaş önlendi.Ve yine Türkiye’mizin, tüm emperyalistlerin karşı koymalarına rağmen, bölgemizde yürüttüğü ‘ince’ diplomasi sayesinde Suriye’deki zulüm rejimi çöktü ve baştaki zalim Esed, ülkesinden kaçmak zorunda kaldı.Ve şimdi sıra, Türkiye’mizin başına bela edilen terör örgütlerinin köküne kibrit suyu ekmeye geldi.

Source: Fuat Bol


Pentagon, ABD”nin Ayn el-Arab”a üs kuracağı iddiası ile ilgili son noktayı koydu

61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi ve Beşar Esad”ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye”de yeni döneme girildi. Dünyanın da yakından takip ettiği Suriye”de, geçtiğimiz günlerde Haseke kentinde ABD üssünde yaşanan hareketlilik çok konuşulmuştu. AYN EL-ARAB”A ÜS KURULACAĞI İDDİASI ABD”nin Ayn el-Arab”a üs kuracağı iddia edilmiş, eskiden Kinim Oteli olan şimdilerde ise öğrenci yurdu olarak bilinen binanın üs karargahı olacağı öne sürülmüştü. DİKKAT ÇEKEN KONVOY Haseke”deki ABD üssünden hareket eden lojistik malzeme, yakıt, briket odalar, iş makineleri ve hazır beton duvarlar taşıyan bir askeri konvoyun M-4 yolunda Halep”in doğu kırsalına hareket ettiği gözlemlenmişti. Bazı resmi olmayan kaynaklara göre de Sırrin, Tişrin Barajı ve iki noktada ABD”ye ait gözlem noktaları olacağı da iddia edilmişti. PENTAGON KONUYA SON NOKTAYI KOYDU ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, yılın ilk basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Singh, ABD”nin Ayn el-Arab”a üs kuracağı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. ABD”nin böyle bir niyetinin olmadığının altını çizen Singh, DEAŞ ile mücadeleye odaklandıklarını ancak üs kurmak gibi bir durum olmadığını belirtti. “ABD, SURİYE”NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYOR” “Suriye”de olmamızın sebebi, DEAŞ”ın kalıcı yenilgisini sağlamak.” diyen Singh, “Şu an bölgedeki istikrara odaklanma ve istikrarı artırma zamanı. Daha önce söylediğimiz gibi, ABD Suriye”nin toprak bütünlüğünü destekliyor.” ifadelerini kullandı.

Source: Haberler


Gazze için ateşkes umudu! Hamas resmen ilan etti

İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 456. gününde sürüyor.Hamas, Katar”ın başkenti Doha”da İsrail ile Gazze Şeridi”nde ateşkes için yeniden dolaylı müzakerelerin başladığını açıkladı.Hamas”tan yapılan yazılı açıklamada, “Doha”da dolaylı müzakereler yeniden başladı. Bu müzakere turu, tam ateşkesle sonuçlanacak bir anlaşmaya, işgal güçlerinin Gazze”den çekilmesine ve yerinden edilenlerin evlerine dönüşüne odaklanacak.” ifadelerine yer verildi.Açıklamada, Hamas”ın ciddiyetle, pozitif bir yaklaşımla Filistin halkının istekleri doğrultusunda en kısa sürede bir anlaşmaya varmak için çabaladığına dikkat çekilerek, anlaşma hedefinin İsrail”in Gazze”deki etnik temizliğini ve soykırım savaşını durdurmak olduğu vurgulandı.Dün, İsrail heyetinin Hamas ile yürütülen dolaylı esir takası müzakereleri için Katar”ın başkenti Doha”ya gideceği bildirilmişti.İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu”nun Mossad ve ordu yetkililerinin de aralarında olduğu müzakere heyetinin Doha”ya gitmesine onay verdiği belirtilmişti.İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor.Netanyahu da 20 Aralık”ta Amerikan gazetesi The Wall Street Journal”a yaptığı açıklamada, “Hamas tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar savaşın devam edeceğini, Hamas”ın İsrail sınırlarındaki varlığını kabul etmeyeceklerini” ifade etmişti.Gazze”de 101 İsrailli esir olduğu tahmin ediliyor. Bu esirlerin en az üçte birinin ölü olduğu düşünülüyor.04:10 İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria”da bulunan Balata Mülteci Kampı”na yönelik baskınında 1 Filistinli öldü, 9 kişi yaralandı.04:30 Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi”nin kuzeyinde 5 İsrail tankını hedef alarak imha ettiklerini, Gazze Şeridi”nin orta kesiminde de bir helikoptere füze fırlattıklarını duyurdu.05:00 Gazze”deki Filistin hükümeti, İsrail”in Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki hastaneleri sistematik olarak yok ettiğini ve yaklaşık 40 bin Filistinliyi sağlık hizmetinden mahrum bıraktığını açıkladı.00:00 Hamas, Katar”ın başkenti Doha”da İsrail ile Gazze Şeridi”nde ateşkes için yeniden dolaylı müzakerelerin başladığını açıkladı.Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail”e 7 Ekim 2023″te kapsamlı saldırı düzenledi.İsrail, 7 Ekim”deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 818″i çocuk, 12 bin 287″si kadın olmak üzere 45 bin 658 Filistinli şehit oldu, 108 bin 583 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”ne saldırılarının başladığı 7 Ekim”den bu yana 380″i karadan işgal sürecinde olmak üzere 808 askerinin öldüğünü duyurdu.Çatışmalara 24 Kasım 2023″te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te de 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167″si çocuk 835 Filistinli hayatını kaybetti.

Source: Www.star.com.tr


Kassam Tugayları”ndan İsrail”e darbe! Tek tek imha edildiler

Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi”nin kuzeyinde 5 İsrail tankını hedef alarak imha ettiklerini, Gazze Şeridi”nin orta kesiminde de bir helikoptere füze fırlattıklarını duyurdu.Kassam Tugayları”nın Telegram platformundan yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampının batısındaki Es-Saftavi Caddesi”nin doğusunda İsrail ordusuna ait Merkava tankının hedef alındığı belirtildi.İkinci açıklamada ise İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Cibaliya el-Beled”in doğusunda ilerleyişi sırasında ise 4 Merkava tankının “yüksek patlayıcı” cihazlarla imha edildiği aktarıldı.Açıklamada ayrıca “En-Nasır Tugayları Mücahidleri” ile işbirliği içinde, Gazze Şeridi”nin orta kesimindeki Bureyc Mülteci Kampının doğusunda İsrail ordusuna ait Apache tipi bir helikoptere “SAM” füzesi fırlatıldığı dile getirildi.Gazze için ateşkes umudu! Hamas resmen ilan ettiHusiler, İsrail”i balistik füzeyle hedef aldıKatillerden Gazze”de yeni suikast

Source: Www.star.com.tr


Şam”a tarihi ziyaret! Uçaktan böyle indiler

Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, AB adına yeni Suriye yönetimiyle görüşmek üzere Şam”a gitti. Alman bakan ve beraberindekiler, uçaktan inerken önlem olarak çelik yelek taktı.Suriye”de Baas rejiminin devrilmesiyle yeni bir dönem başladı. Ülke, geçiş hükümetinin lideri Ahmed Şara öncülüğünde yeniden yapılanma sürecine girdi. Bu süreç başlarken, Suriye”deki gelişmeler tüm dünya tarafından da dikkatle takip ediliyor. Bu kapsamda da Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile birlikte Suriye”nin başkenti Şam”a gitti. Şam”a askeri uçakla gelen Annalena Baerbock ve heyetinin çelik yelekle geldikleri görüldü. Barro ve Baerbock, Esed”in devrilmesinden bu yana Suriye”yi ziyaret eden ilk AB dışişleri bakanları oldu. İki bakan, Ahmed Şara tarafından kabul edildi.

Source: Www.star.com.tr


Haiti”de son birkaç günde 11 bin kişi çete şiddeti nedeniyle evlerini terk etti

Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) yayımladığı bir raporda, başkent Port-au-Prince”e bağlı Poste Marchand Mahallesi ve çevresinde çetelerin neden olduğu zorunlu göçün yaşandığı ifade edildi.

Çetelerin saldırılarının devam ettiği vurgulanan raporda, son birkaç günde 11 binden fazla kişinin evlerini terk ettiği kaydedildi.

Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) analizlerine göre, ülke nüfusunun yarısını oluşturan 5,4 milyon Haitilinin günlük olarak karnını doyurmakta zorlandığı belirtildi.

Dünya Gıda Programı (WFP), Ekim ayında yayımladığı bir raporda, Haiti”nin “Batı yarımküredeki en kötü açlık acil durumu” ile karşı karşıya olduğunu ve akut gıda güvensizliği yaşayan nüfusun dünya çapında en yüksek oranlardan birine sahip olduğunu bildirdi.

Haiti”de 2024″te 5 bini aşkın kişi silahlı çetelerin saldırılarında ölmüştü

Yıllardır siyasi, ekonomik ve güvenlik krizi gibi sorunlarla boğuşan Haiti, 11 milyonu aşan nüfusuyla kıtlık tehlikesi yaşıyor.

Başkentin yüzde 80″ini silahlı çetelerin kontrol ettiği ülkede şiddet olayları artıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Haiti Entegre Ofisinin verilerine göre, ülkede yılbaşından bu yana 5 bini aşkın kişi silahlı çete üyelerinin saldırılarında ölmüştü.

Ülkedeki şiddet olayları, eski Başbakan Ariel Henry”nin Nisan 2024″te istifa etmesine, Geçici Konseyin kurulmasına ve 28 Mayıs”ta Garry Conille”in başbakan olarak atanmasına yol açmıştı.

Konsey, 11 Kasım”da görevden aldığı Conille”in yerine iş insanı Alix Didier Fils-Aime”yi başbakan olarak atamıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Hüseyin Gülerce yazdı: FBI depolarından çıkarılan DEAŞ bayrağı…

BAAS rejiminin yıkılması ve Yeni Suriye”nin en büyük dostunun ve destekçisinin Türkiye olması, içerde ve dışarıda büyük hazımsızlık, rahatsızlık doğurdu.CHP destekçisi medyanın, özellikle televizyon kanallarının programlarında bugüne kadar görülmedik bir rahatsızlık var. Meğer derinlerde ne kadar bir BAAS hayranlığı biriktirmişler…Sanki tutundukları bir dal kırılmış, ya da oturdukları zemin çökmüş gibi panikteler.Dışarıya gelince ABD, dolayısıyla İsrail panikte.Suriye”nin yeni yönetimi, toprak bütünlüğü konusunda tavizsiz görünüp, Suriye”nin kuzeyinde PKK/YPG yapılanmasının tasfiyesini ilke olarak ilan edince ABD Savunma Bakanlığı Pentagon”un paçaları tutuştu.Trump Suriye için, “Kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalacaklar çünkü biz karışmayacağız” dediği için yeni senaryolar devrede.ABD”de peş peşe gerçekleşen terör saldırılarının, bir tiyatro olduğunu herkes görüyor.New Orleans şehrinde 1 Ocak sabahı saat 03.45″te, bir aracı kalabalığın üzerine süren eski ABD askeri Şemseddin Cabbar, 15 kişinin ölümüne, 35 kişinin yaralanmasına sebep oldu. Saatler sonra New York”ta bir gece kulübüne ikinci bir saldırı gerçekleştirildi. Ayrıca Las Vegas”taki Trump Oteli girişinde Elon Musk”ın ürettiği Tesla marka bir araç, havai fişek ve yakıt tankları yüklüyken alev aldı ve patladı.Olağanüstü tedbirlere rağmen o araç kalabalığın içine nasıl dalıyor?Trump”a, “sen Suriye”den asker çekmeyi kime sordun? Seni halk seçebilir ama FBI ile Pentagon ABD”yi yöneten asıl güç, unutma…” diyorlar.(Türkiye”de darbe yapan cuntacılar da hep, “halk kimi seçerse seçsin, devletin sahibi biziz, ülkeyi asıl biz yönetiriz” dediler.)Hele sonradan araca bağlanan DEAŞ bayrağı neyin nesi?Tam tezgâh.ABD, sınırlarımızın dibinde PKK”ya bir terör devleti kurdurmak için baştan beri bir DEAŞ peydahladı.Bu bir iddia değil.11 Ağustos 2016″da o dönemdeki seçim kampanyası sırasında Trump; “Başkan Obama”yı ve Hillary Clinton”ı, IŞİD”in kurucuları olarak nitelendiriyorum. Onlar örgütün kurucularıdır” demişti.Şimdi yeni Suriye yönetimi bastırıyor; “tek bir silahlı kuvvetler olacak ve toprak bütünlüğümüzü koruyacağız” diyor.Türkiye bastırıyor, “PKK”ya terör devleti kurdurmayacağız” diyor.ABD ise “Suriye”de DEAŞ tehdidi/tehlikesi devam ediyor” bahanesine sarılıyor.Masum sivilleri ezen arabaya bağlanan DEAŞ bayrağı, Amerika”da herhalde sadece FBI depolarında var…İnsanların, devletlerin aklıyla alay eden, suçüstü yakalanan bir ABD var karşımızda.Siyonist Yahudi lobisinin kontrolündeki FBI, Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığının ne kadar öfkeli/kızgın olduğu anlaşılıyor.Trump”ın 20 Ocak”ta Başkanlık koltuğuna oturmasına günler kala yapılan zaman ayarlı terör saldırılarının; hem ABD içinde, hem de Orta Doğu”da yeni kaos zeminleri hazırlaması yakın bir tehdittir.FBI ve Pentagon”un meydanda olduğu ABD derin devleti, iyice zıvanadan çıkmış durumda.Geçtiğimiz hafta Suriye”nin kuzeyindeki PYD/YPG bölgesine silah sevkiyatı yapan ABD, üç gün önce Ayn el Arab bölgesinde askeri üs inşa etmeye başladı. Irak”taki üsten alınan beton bariyerleri taşıyan 13 TIR”ın, Ayn el Arab bölgesine intikali bütün dünyaya izlettirildi.Türkiye ne yapacak?Milli Savunma Bakanlığı”nın haftalık bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğamiral Zeki Aktürk bu sorunun cevabını bir kez daha verdi:”Yeni dönemde Suriye”de terör örgütlerine yer olmadığını, buna, ne yeni Suriye yönetiminin ne de bizim müsaade etmeyeceğimiz yönündeki kararlılığımızın, tam ve kesin olduğunu, bir kez daha vurguluyoruz.”Şahsen merak ettiğim de, Trump”ı hedef alan ABD”deki terör dalgası ile kurulan tezgâhın, içeride İmralı hamlesini nasıl etkileyeceği…

Source: Hüseyin Gülerce


Rusya”ya ait yolcu uçağı Mısır”a acil indi

Mısır Sivil Havacılık Bakanlığından yapılan açıklamada, “Cuma akşamı, Rus hava yolu şirketi Ural Airlines”a ait Airbus A-321 uçağı, 236 yolcusuyla Şarm eş-Şeyh”ten Rusya”nın Yekaterinburg kentine giderken Şarm eş-Şeyh Havalimanına acil iniş yapmak zorunda kaldı.” denildi.Uçağın pilotunun, kalkıştan 10 dakika sonra motorlardan birinde teknik bir arıza tespit edildiğine dair rapor ilettiği aktarılan açıklamada, “Teknik arızanın ardından, Rus uçağının pilotu derhal hava kontrol kulesinden acil iniş talep etti. Uçağın yerel saatle 16.55″te havalimanına güvenli bir şekilde inmesinin ardından tüm yolcular da emniyetli bir şekilde dış hatlar terminaline nakledildi.” ifadelerine yer verildi.Açıklamada, uzman ekiplerin arızanın nedenin tespiti ve gerekli onarım için işlemlere başladığı kaydedildi.

Source: Www.star.com.tr


Son dakika…Orta Doğu”da barış süreci başlıyor mu? Hamas doğruladı: Adım adım ateşkese

HABERLERDünya Haberleri

Son dakika… Hamas doğruladı: Adım adım ateşkese… Orta Doğu”da barış süreci başlıyor mu?

Güncelleme Tarihi: Ocak 04, 2025 10:24

#Orta Doğu#Suriye#Gazze

TwitterLinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

HABER MERKEZİ

Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2025 09:53

İsrail”in, 1 yılı aşkın süredir Gazze”de devam eden saldırılarının ardından ateşkes sürecinin başladığı bildirildi. Hamas, daha önce başlatılan ancak sonuçsuz kalan müzakere sürecinin yeniden başladığını ifade etti. Hamas, İsrail Başbakanı Netanyahu”nun ateşkes görüşmeleri için heyet gönderilmesine onay verdiği müzakere süreci için şartlarını açıkladı.

Lübnan Başbakanı Mikati, Suriye”deki yönetimin lideri Şara ile sınırdaki çatışmaları görüştü

Lübnan Başbakanı Necib Mikati”nin basın ofisinden yapılan açıklamaya göre, Lübnan Başbakanı, Şara ile yaptığı telefon görüşmesinde iki ülke arasındaki ilişkileri ve acil öneme sahip konuları değerlendirdi.

Görüşmede liderler, Lübnan”ın doğusunda Suriye sınırında Lübnan askerleri ile Suriye tarafından silahlı kişiler arasında çıkan çatışmaları da görüştü.

Suriye”deki yönetimin lideri Şara, Lübnan sınırında sükunetin yeniden sağlanması ve yaşananların tekrarlanmaması için ilgili birimlerinin “gereken her şeyi yaptığını” söyledi.

Şara, Suriye ve Lübnan arasında ortak konuların görüşülmesi ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla Mikati”yi Suriye”ye davet etti.

Suriye”den diplomatik temaslar

Suriye”nin geçiş hükümeti Dışişleri Bakanı Esad Esad Şeybani, Suudi Arabistan”a gerçekleştirdiği ilk yurt dışı ziyaretinin ardından Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün”e resmi ziyaretlerde bulunacağını söyledi.

Şeybani, sosyal medya platformu X”te yaptığı açıklamada, “Bu hafta ülkem Suriye”yi, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri”ndeki ve Ürdün”deki kardeşlerimize yapacağım resmi ziyarette temsil edeceğim ” dedi.

Şeybani, “İstikrarı, güvenliği, ekonomik toparlanmayı desteklemeye ve seçkin ortaklıklar kurmaya katkı sağlayacak bu ziyaretleri sabırsızlıkla bekliyoruz” sözlerini ifadesine ekledi.

İsrail”in Balata Mülteci Kampı”na yönelik baskınında 1 Filistinli öldü

Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Batı Şeria”da Nablus şehrinin doğusundaki Balata Mülteci Kampı”na İsrail askerlerinin baskın düzenlediği aktarıldı.

Açıklamada, baskın sırasında İsrail askerlerinin ateş açması sonucu Muhammed Amir”in (18) yaşamını yitirdiği, 4″ü ağır 9 Filistinlinin yaralandığı ve hastaneye nakledildikleri belirtildi.

Görgü tanıkları, İsrail askeri araçlarının insansız hava araçları eşliğinde Balata Mülteci Kampı da dahil olmak üzere Nablus”un doğusuna girdiğini ve bazı binalara keskin nişancılar yerleştirildiğini aktardı.

Ayrıca tanıklar, Balata Mülteci Kampı”nda çatışma ve patlama sesleri duyduklarını belirtti. İsrail askerleri kamptaki Filistinlilere karşı yoğun bir şekilde gerçek mermi kullandı.

Tel Abyadlı aşiretler, PKK/YPG işgaline karşı Suriye’deki yeni yönetimden destek istedi

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Suriye Milli Ordusu’yla gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’yla terör örgütü PKK/YPG”den kurtarılan Tel Abyad ilçesinde bir araya gelen aşiretler, işgal altındaki toprakların örgütten kurtarılmasını istedi.

Aşiretler tarafından yapılan açıklamada, Rakka, Deyrizor ve Haseke bölgesindeki halkın zor şartlarda yaşadığı, PKK/YPG’li teröristlerin, bölgedeki güvenlik ve insani koşulları daha da kötüleştirdiği vurgulandı.

Teröristlerin, bölge halkına yönelik alıkoyma, yerinden etme ve aralarında çocukların da bulunduğu zorla silah altına alma uygulamalarının bölgeye yıkım getirdiği belirtilen açıklamada, “Binlerce vatandaş evlerini ve topraklarını kaybetmiş, aileler mülteci kamplarına ve komşu ülkelere dağılmıştır. Bu sırada, çeteler bölgedeki kaynakları çalarak halkı yoksulluk ve mahrumiyet içinde bırakmaktadır.” denildi.

Açıklamada, terör örgütünün halkın acılarını derinleştirdiği ve geri dönüş çabalarını engellediğine işaret edilerek, şu ifadelere yer verildi:

“Uluslararası koalisyondan bu vahşi milislere karşı ciddi ve caydırıcı bir tavır almasını, işgallerini sonlandırmasını ve halkın güven içinde evlerine dönmesini sağlamasını talep ediyoruz. Böyle bir destek Suriye’de devletin yeniden inşa edilmesi çabalarını güçlendirecek ve bölgenin istikrarını artıracaktır. Suriye hükümetinden, çetelerin Cezire halkı adına müzakere etme girişiminde bulunmasını reddetmesini istiyoruz. Ayrıca Suriye hükümetini, Cezire’nin işgal altındaki tüm bölgelerinin kurtarılması sorumluluğunu üstlenmeye çağırıyoruz.”

Hamas müzakere şartlarını açıkladı

Hamas Siyasi Büro Üyesi Basem Naim, müzakerelere ilişkin yaptığı açıklamada, Hamas’ın bir anlaşmaya varma konusunda ciddi olduğunu belirterek, kalıcı bir ateşkes ve İsrail güçlerinin Gazze”den çekilmesi gerektiğini vurguladı.

Naim, “Halkımızın acılarını hafifletmek amacıyla tüm ülkeler ve taraflarla iletişim kurma çabalarımızın devam ettiğini teyit ediyoruz. Mevcut müzakere turu tam bir ateşkes, işgal güçlerin geri çekilmesi ve yerinden edilenlerin geri dönüşüne odaklanacak. Uluslararası toplumu, İsrail işgalinin hastanelere yönelik ihlallerini ifşa etmeye ve suç saymaya çağırıyoruz. Kamal Adwan Hastanesi müdürü ve diğer sağlık personelinin hayatlarından tamamen İsrail’i sorumlu tutuyoruz” dedi.

Hamas, Gazze’de ateşkes görüşmelerinin yeniden başlayacağını doğruladı

İsrail’in Gazze Şeridi’nde ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar”a heyet göndereceğine dair çıkan haberlerin ardından Hamas, ateşkes görüşmelerinin Katar’da yeniden başlayacağını doğruladı.

Hamas, “Dolaylı müzakereler bugün, Katar”ın başkenti Doha”da yeniden başlayacak” ifadelerini kullanarak, görüşmelerin çatışmaların tamamen durdurulmasını ve işgal güçlerinin Gazze Şeridi”nden çekilmesini sağlayacak bir anlaşmaya varılmasına odaklanacağını belirtti.

Canlı Anlatım Özeti

Lübnan Başbakanı Mikati, Suriye”deki yönetimin lideri Şara ile sınırdaki çatışmaları görüştü

Suriye”den diplomatik temaslar

İsrail”in Balata Mülteci Kampı”na yönelik baskınında 1 Filistinli öldü

Tel Abyadlı aşiretler, PKK/YPG işgaline karşı Suriye’deki yeni yönetimden destek istedi

Hamas müzakere şartlarını açıkladı

Hamas, Gazze’de ateşkes görüşmelerinin yeniden başlayacağını doğruladı

Haberle ilgili daha fazlası:
#Orta Doğu#Suriye#Gazze

BAKMADAN GEÇME!

Source: Hurriyet.com.tr


Firari FETÖ”cü Cevheri Güven”e bilgi sızdırılması soruşturmasında 4 emniyet mensubu hakkında iddianame

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunca hazırlanan iddianamede, “zahir çamlıca” kullanıcı adlı X hesabından Emniyet Genel Müdürlüğü, Siber Suçlarla Mücadele Başkanlığı, İstihbarat Başkanlığı ve bu birimlerde çalışan emniyet personeline yönelik provokatif paylaşımlar yapıldığı ve FETÖ”nün medya yapılanmasında yer alan Cevheri Güven”in X hesabındaki paylaşımlarının ilgili hesaptan yeninden yayınlandığı tespiti üzerine soruşturma başlatıldığı anlatıldı.Söz konusu hesabı Ankara Emniyet Müdürlüğünde görevli polis Serkan Dinçer”in kullandığının tespit edildiği belirtilen iddianamede, şüphelinin dijital materyallerinde yapılan incelemede e-posta adresinde, mesajlarında, dosyalarında ve fotoğraflarında ele geçirilen belgelerin, Güven”in YouTube kanalındaki içeriklerdeki belge ve bilgilerle birebir aynı olduğuna işaret edildi.Dinçer”in 2014-2017 yılları arasında İstihbarat Başkanlığı”nda çalıştığı aktarılan iddianamede, Güven tarafından yayınlanan video içeriklerinde yer alan konuların da genel olarak Dinçer”in emniyette çalıştığı birimlere ilişkin görev tanımı ile uyumlu konular olduğu aktarıldı.Şüphelinin FETÖ üyeliğinden işlem görmüş, örgüt iltisakları nedeniyle kamu görevinden ihraç edilmiş ve ByLock kullanıcısı olan kişilerle irtibatı olduğu belirtilen iddianamede, Dinçer”in telefonunda suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan”a yönelik soruşturmaya ait 151 sayfa evrakın taranmış halinin Dinçer”in kullandığı “cevheriyeulas@gmail.com” adlı e-posta adresinde kayıtlı olduğu vurgulandı.Serkan Dinçer”in Güven”e bilgi aktarım yöntemi olarak ilgili bilgi, belge ve dokümanları aynı zamanda kendisinin de kullandığı mail adresinin “gönderilen” kutusuna kendi mail adresine mail göndererek kaydettiği, Cevheri Güven”in de bu şekilde Dinçer”in mailine girerek gönderilen mail içeriklerine ulaştığı aktarıldı.Dinçer”in örgüt tarafından belirlenen gizlilik ve güvenlik kurallarına uygun hareket ettiği, örgütün yapı ve niteliğinden haberdar olmasına karşın örgüte olan örgütsel bağlılığını devam ettirdiği bu bağlamda FETÖ firarisi Cevheri Güven”in devlet kurumlarını itibarsızlaştırmak, kurumların çalışmalarını provoke etmek ve terör örgütü mensuplarının örgüte bağlılıklarını canlı tutmak için çekmiş olduğu videolarına bilgi ve belge göndererek katkı sağladığı vurgulandı.Şüpheli Dinçer”in “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.- “FETÖ”YE YARAR SAĞLAMAK AMACIYLA HAREKET ETTİLER”İddianamede, şüpheliler eski Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik, eski Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Kerem Gökay Öner ve eski Şube Müdür Yardımcısı Şevket Demircan”ın da Ayhan Bora Kaplan soruşturmasındaki evrakları aleniyet kazanmadan başkaca kişilerle paylaşılarak gizlilik kararlarını ihlal ettikleri belirtildi.Dinçer”in dijital materyallerinden çıkan Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına ilişkin evrakın şüpheliler Çelik, Öner ve Demircan tarafından yürütülen soruşturmaya ait olduğu belirtildi.Kaplan”ın ifadesini alan polis memurlarının tanık beyanlarına da yer verilen iddianamede, tanıklar Kaplan”ın ifadesinin tek imzalı nüshasının sadece şüpheli Murat Çelik”e verildiğini aktardı.Güven”in Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının evraklarını yayınladığı dönemde, şüphelilerin aktif görevde oldukları belirtilen iddianamede, şüphelilerin yayının ardından kurum içinde araştırma yaptıklarını beyan ettikleri ancak bu yönde herhangi bir araştırma veya soruşturma yapmadıklarının belirlendiği kaydedildi.İddianamede, şüphelilerin örgüt hiyerarşisinde yer almadıkları, örgüt üyesi olduklarına ilişkin herhangi bir delilin şu aşamada elde edilemediği ancak eylemleri ile örgüte yarar sağlamak amacıyla hareket ettikleri tespitine yer verildi.Şüphelilerin bu kapsamda gizlilik kararına rağmen uhdelerinde yürütülen soruşturma dosyasına ait evrakların henüz aleniyet kazanmadan FETÖ firarisi Güven”in YouTube kanalında yayınlanmasını sağladıkları, mevcut delillerden suçun işlenmesinin, örgütün amaç ve faaliyetlerine olanak sağladığı bilinciyle işlediklerinin anlaşıldığı belirtildi.İddianamede şüpheliler Çelik, Öner ve Demircan”ın “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “gizliliği ihlal” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarından 20″şer yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Source: Www.star.com.tr


Cevdet Yılmaz”dan dikkat çeken Suriye mesajı: Türkiye için son derece önemli olacak

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı”nda medya kuruluşlarının ekonomi haberleri müdürleri ile bir araya gelerek soruları cevapladı.Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Finans Merkezi”nde düzenlenen “2024 Yılı Değerlendirme ve 2025 Yılı Hedeflerine İlişkin Bilgilendirme Toplantısı”nda medya kuruluşlarının Ekonomi Haberleri Müdürleri ile bir araya geldi. Yılmaz, burada açıklamada bulundu ve basın mensuplarının sorularını cevapladı. “ASGARİ ÜCRETLE GÖSTERİP, BAŞKA ŞEKİLLERDE ÜCRET VEREN İŞLETMELER OLDUĞUNU DA BİLİYORUZ, BUNA DA EKSİK KAYITLILIK DİYORUZ”Asgari ücret ile alakalı açıklamada bulunan Yılmaz, “Öncelikle bizim toplam istihdamımız sunumda da aktardım Ekim ayı itibariyle 32 milyon 970″ti. Bazen asgari ücretli çalışan sayısına ilişkin oranlar da tartışılıyor, bizim elimizde kayıtlı olan SGK”lı çalışanlar var, orada kayıtlı çalışanların yüzde 42″si asgari ücretli görünüyor o da 6.7 milyon kişi yapıyor. Yani şu anda kayıtlı asgari ücretli 6.7 milyon, toplam istihdamımız ise 32 milyon 970 bin. Toplam istihdam içinde Devlette çalışan var, SGK”lı ve SGK dışı çalışanlar var vs. tabii hepsini topladığınızda 32 milyon 970 bin kişiye ulaşıyorsunuz. Burada tabii kayıtlı çalışanlarda da şöyle bir durum var onu da izah etmemiz lazım: Kayıt dışılık dediğimiz şey ikiye ayrılıyor. Bir, tamamen kayıt dışı çalışma meselesi var, bir de eksik kayıtlılık dediğimiz şey var, yani kayıtlı aslında ama bir kısmı kayıtlı, bir kısmı kayıtsız diyelim. Dünyada da bu durum böyle, bizde de böyle. Asgari ücret meselesinde biraz bu sorunun da olduğunu biliyorum, yani asgari ücretli 6.7 milyon gözüküyor, ama muhtemelen bundan daha düşük gerçek anlamda, çünkü asgari ücret üzerinden prim ödeniyor malum, birtakım yükümlülükler getiriyor. O yüzden asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz tabii kayıt dışılıkla da, eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz. Ama bu faktörleri dikkate almadan yapılacak bir yorumun çok da gerçekçi olmayacağını bilmemiz lazım. Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu: Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret, bunun üstü bir limit söz konusu değil veya ideal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl problem asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler. Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyorlar. Ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor. Dolayısıyla, önemli olan bu verimliliği artırmak, daha sağlam bir zeminde, kalıcı bir zeminde bu gelişmeleri sağlamak. Biz bütün imkanlarımızla bu yönde gayret ettik. 2023 yılında enflasyon oranı yüzde 64,8, asgari ücrete yaptığımız artış yüzde 107.3, yani bugün yaptığımız artışlar geçmişteki bu yüksek oranların üzerine yaptığımız artışlar, bunu da dikkate almamızda fayda var. 2024 yılında bugün belli oldu yüzde yıllık enflasyon 44,4. Asgari ücret 49,1 arttırılmış, yani son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli artışlar. O yıldaki enflasyonun üstünde artışlar. Bu yıl da yine yaptığımız artışın bu yıl gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz. Asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesi 5.6 olmuş, yani bu uzun dönemli baktığınızda da biz asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var 2022 yılında emeğin milli gelirden, katma değerden aldığı payı gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti 2022″de. Pandeminin de etkisiyle, başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayınladığında bunu gördük. Gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük 2022″de. Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz gelir dağılımında. Ben ,2024 verilerinde de yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum” dedi. “ESAS OLAN PROGRAM ETKİSİDİR”Enflasyonda baz etkisi hakkında konuşan Yılmaz, “Geçen yıl yani 2024″ün Ocak-Şubat aylarında nispi olarak yüksekti enflasyon dolayısıyla baz etkisinin bu sene olumlu olacağını bu anlamda Ocak özellikle baz etkisinin olumlu olacağını düşünüyorum. Ocak”ta genelde diğer aylara göre nispeten daha yüksek olur aylık enflasyon, çünkü birçok fiyat, ücret Ocak”ta güncellendiği için Ocak ayı biraz daha normal ortalamanın üstünde gelir. Ama geçen senenin ocak ayıyla mukayese ettiğimiz zaman bu sene çok daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, geçen senenin Ocak”ı biraz daha beklentinin üstünde çıkmıştı onun baz etkisi olumlu olacaktır diye düşünüyorum. Geçen yıl Ocak atında yüzde 6,7 olmuş, Şubat 4,5 olmuş dolayısıyla, bu ilk aylarda bize olumlu olarak yansıyacaktır. Bazen medyadan arkadaşlarımız da söylüyorlar, baz etkisi de şu oldu, bu oldu diyorlar. Program yoksa baz etkisi de olmaz değerli arkadaşlar, esas etki program etkisidir. Çünkü program olmazsa siz bu oranı düşürmezseniz bu 6,7″nin altında bir oran çıkmazsa baz etkisi de oluşmaz zaten. Dolayısıyla, esas olan program etkisidir, ama baz etkisinin de faydalı olduğu aylar veya olumsuz etkilediği aylarda elbette olabilir. Esas olan program etkisidir, program etkisi de olumlu yöndedir” diye konuştu. “ENFLASYONUN ANA EĞİLİMİNDE AŞAĞIYA DOĞRU BİR EĞİLİM, GİDİŞAT OLUŞMUŞ DURUMDA”Yılmaz, “Merkez Bankası”nın faizlerle ilgili faiz indirimi oldu malum, Merkez Bankamız bir faiz indirimi yaptı. Burada Merkez Bankamız kendi kanuni çerçevesi içinde kararlarını veriyor ve bunları da toplumla paylaşıyor, izah ediyor. İki şeyin altını çiziyor yaptığı açıklamalarda, enflasyonun ana eğilimine bakıyorum diyor ve beklentilere bakıyorum diyor. Her ikisinde de bir iyileşme süreci olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bugün çıkan enflasyon oranı da yine enflasyonun ana eğiliminde özellikle hizmetlerde hep sizinle onu paylaştık biliyorsunuz, en katı olan alan hizmetler, özellikle hizmetlerde de son çeyrekte ciddi bir kırılma olduğunu görüyoruz, enflasyonun aşağıya doğru geldiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu enflasyonun ana eğiliminde aşağıya doğru bir eğilim, gidişat oluşmuş durumda. Bu da tabii Merkez Bankamızın politikasını etkileyecektir, başka türlü düşünmek de mümkün değil. Ama faiz politikası dışında da enstrümanları var Merkez Bankamızın. Bir taraftan da makro ihtiyati tedbirler dediğimiz başka tedbirler de alması mümkün. Sıkı tutuşunu ana çerçevede sürdürecektir tek hanede enflasyona düşünceye kadar, ama enflasyondaki bu ana eğilimlere göre de tabii ki kararlarını kendi yetkili kurullarında alacaktır. Ama genel çerçeve bu, enflasyonun ana eğilimi düşüyor, beklentiler iyileşiyor” dedi. “SURİYE YENİDEN İMAR EDİLECEK”Cevdet Yılmaz, “Suriye bizi nasıl etkiler? Bir defa geçmişten daha kötü etkilemez. O kadar kötü bir dönemden geliyoruz ki Suriye”de, bir diktatörün olduğu, savaşların, çatışmaların yaşandığı, bize dönük neler yaşadığımızı 13 yılda hepiniz biliyorsunuz. O kötü tabloların geride kaldığı bir dönemdeyiz. Bir diktatörlük yıkıldı, yeni bir düzen oluşuyor. Bugün orada yaşanan bir halk devrimi tabii. Şu anda acil konu buradaki siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye”nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Bunun inşası bizim için başlı başına büyük bir artı değer. Çünkü böyle bir Suriye, Türkiye”ye yönelik güvenlik risklerini bir defa azaltacaktır, göç riskini azaltacaktır, güvenlik risklerini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye”ye faydalar doğuracak. Ekonomik boyutuna bakacak olursak, kısa vadede Türkiye”den oraya giden bir takım işgücü veya sermayesini alıp giden bazı Suriyeli vatandaşlar olabilir. Bunlar ekonomik etki bakımından farklı değerlendirilebilir, ama orta vadeli bir perspektifle yine bakarsanız, Suriye yeniden imar edilecek. Alt yapısıyla, üst yapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacak. Burada da en yakın komşu olarak Türkiye bu sürece mutlaka müdahil olacak, bu sürece katkı sunacak. Ben buradan dış ticaretimizin de, lojistiğimizin de çok çok olumlu etkileneceğini düşünüyorum. Suriye”nin büyümesi, gelişmesi, daha müreffeh bir ülke olması, Suriye”yle ticaretimizin artması, yatırımların artması karşılıklı olarak bütün bunlar Türkiye ekonomisine de çok önemli katkılar sunacaktır. Dünyada da bunun örneklerini biliyoruz, komşuları istikrar içinde olan ve büyüyen ülkeler bundan olumlu etkilenirler. Dolayısıyla daha istikrarlı bir Suriye, daha müreffeh bir Suriye, Türkiye için de ekonomik anlamda da son derece olumlu olacaktır diye ifade etmek isterim. Çok detaylarına girmeyeyim, ama şunu da söyleyeyim: Komşumuz Suriye”nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada tabii dünyaya da büyük bir rol düştüğünü ifade etmek isterim. Esad döneminde ortaya konan yaptırımlar var bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla Suriye”ye bakılması doğru değil, eski tanımlamalarla bakılması da doğru değil, yeni bir ortam var” şeklinde konuştu. “BAHÇELİ HER ZAMAN “ÖNCE MİLLETİM, DEVLETİM, SONRA PARTİM, SONRA BEN” DİYEN BİR SİYASETÇİ”Yılmaz, ” Sayın Bahçeli her zaman önce milletim, devletim, sonra partim, sonra ben diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla, buradaki perspektifi de şu: Terörsüz bir Türkiye. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Ortadoğu”da yaşanan gelişmeleri, Suriye”de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi. Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanımız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir cumhuriyetimiz var, çok büyük kazanımlarımız var, şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var, ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak diyor Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla, ana vizyonumuz da bu, bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz. Şunun da hep altını çiziyorum ben: Terör demokrasinin de, kalkınmanın da düşmanıdır. Terörün olmadığı bir ortam ise demokrasiye de, kalkınmaya da güç verir. Terör varsa bir ortamda siz seyahat etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, düşüncelerinizi ifade etme özgürlüğünüzü kullanamazsınız, girişimcilik özgürlüğünüzü kullanamazsınız, yatırım ortamı gelişmez. Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz” dedi.

Source: Www.star.com.tr


Yerli savaş uçağı bir ülkeye daha satılacak

Yerli ve milli savaş uçağı KAAN için çalışmalar hızla devam ederken, Pakistan medyası uçağın bayrak giydirilmiş fotoğrafını paylaşarak büyük ilgi gösterdi. Haberde, Pakistan”ın 2028″de KAAN”ı hava kuvvetleri envanterine katmasının beklendiği vurgulandı. TÜRK SAVUNMA SANAYİİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI DAHA Türkiye, yerli ve milli savunma sanayiinde büyük başarılar elde etmeye devam ediyor. Ülke ekonomisine ve savunmasına katkı sağlayan bu adımlar, halkı gururlandırıyor ve Türk savunma sanayinin gücünü pekiştiriyor. Bu kapsamda tarihi bir dönüm noktası yaşanıyor; milli hava araçları üretiminde yeni bir safha geride kaldı. KAAN”IN İLK UÇUŞU BAŞARILI BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİ Milli muharip uçak KAAN, 21 Şubat”ta ilk uçuşunu gerçekleştirerek önemli bir adım atmıştı. Şu an, uçağın geliştirilmesi için çalışmalar devam ediyor. KAAN İÇİN YURTDIŞINDAN YOĞUN İLGİ Türk savunma sanayii ürünlerinin ihracat başarısının ardından, KAAN”a yönelik talepler artmaya başladı. Özellikle Körfez ülkeleri, Türkiye”nin 5. Nesil savaş uçağı KAAN”ı dikkatle izlerken, geçtiğimiz haftalarda önemli bir ziyaret gerçekleştirildi. SUUDİ ARABİSTAN YETKİLİLERİ KAAN”U YAKINDAN İNCELEDİ Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı heyeti, KAAN savaş uçağını yerinde inceleme fırsatı buldu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Pakistan”ın KAAN Milli Muharip Uçak Programı”na katılımı için anlaşmanın imzalanmak üzere olduğunu duyurmuştu. PAKİSTAN, KAAN”I 2028″DE ENVANTERİNE KATACAK Pakistan medyası, KAAN”ın bayrak giydirilmiş fotoğrafını paylaşarak uçağa övgülerde bulundu. Ülke genelinde yayımlanan haberlere göre, Pakistan 2028 yılında KAAN”ı hava kuvvetlerine katmayı planlıyor. KAAN”IN TEKNİK ÖZELLİKLERİ KAAN, tasarımı ve imalatıyla tamamen yerli olan bir savaş uçağıdır. Kanat açıklığı 14 metre, yüksekliği 6 metre, uzunluğu ise 21 metredir. Kokpiti tek kişiliktir. KAAN, 55 bin fite kadar yükselebilir ve 40 bin fite çıktığında ses hızının 1,8 katına ulaşabilmektedir. Çift motoru, yüksek manevra kabiliyeti, radara düşük görünürlüğü, iç silah taşıma kapasitesi ve elektronik harp kabiliyeti, KAAN”ı dikkat çeken özellikler arasında yer almaktadır. KAAN, DÜNYA ÇAPINDA FARK YARATACAK Türkiye, KAAN ile 5. nesil savaş uçaklarına sahip ülkeler arasına katılacak. KAAN, her türlü hava-hava ve hava-yer hedeflerine stratejik taarruz imkanı sunarak, yüksek hava muharebe menzili ve süpersonik hızda hassas vuruş özellikleri ile fark yaratacak.

Source: Abdurrahman Yazıcı


Instagram”dan Göksu”nun Filistin paylaşımına sansür

Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu”nun “Selam olsun Filistin”e, selam olsun Gazze”ye, selam olsun direnişe, daha adil bir dünya mümkün olunca, zafer tekbirleriyle inleyecek Mescid-i Aksa! #forfairfuture” sözleriyle yaptığı paylaşım, Instagram tarafından tehlikeli görülerek silindi. Konuyla ilgili X hesabı üzerinden açıklama yapan Tevfik Göksu, “Çocukları bombalamak, şehirleri yerle bir etmek, Filistinlilere soykırım uygulamak serbest, Filistin”e, Gazze”ye sahip çıkmak tehlikeli! META bizleri gerçeği haykırmaktan vazgeçiremeyecek. Daha adil bir dünya mümkün olunca, zafer tekbirleriyle inleyecek Mescid-i Aksa” dedi. Tevfik Göksu, kaldırılan paylaşımını “Kaldırılan paylaşımımı yeniden paylaşıyorum” notu düşerek Instagram hesabı üzerinden yeniden paylaştı.

Source: Www.star.com.tr


PKK, Öcalan”ın çağrısına uymazsa ne olur?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin yapmış olduğu çağrıların ardından DEM Parti heyeti ile terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan arasındaki görüşme trafiği başladı. Süreç kamuoyu tarafından yakından takip edilirken AK Parti Hatay Milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, konuk olduğu programda konuyla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Source: Haberler


Dünya devi Türkiye”de İHA fabrikası açıyor

Türkiye, Bayraktar, ANKA, Kargu ve Karayel gibi dünyaca ünlü İHA”larla, savunma sanayiinde önemli bir oyuncu haline geldi. 2022 yılı itibarıyla Türkiye, dünya drone gücü liginde ABD”nin ardından ikinci sırada yer alıyor ve yaklaşık 1500 insansız hava aracıyla büyük bir güce sahip. ZENATECH, SAVUNMA SANAYİİNE YENİ BİR SOLUK GETİRECEK ABD”nin ZenaTech şirketi, Türkiye”de tesis açarak, savunma ve tarım sektörlerine yönelik drone üretimine hız verecek. Şirket, ZenaDrone 1000 modelini ABD Savunma Bakanlığı ve NATO için üretecek. Bu adım, Türkiye”nin savunma sanayiindeki uluslararası rekabet gücünü artıracak. ZENATECH CEO”SU: TÜRKİYE, DENEYSEL DRONE TESTLERİ İÇİN İDEAL BİR MERKEZ ZenaTech CEO”su Shaun Passley, Türkiye”de kuracakları test tesisinin, ZenaDrone 1000″in gelişimini hızlandıracağını belirtti. Türkiye”nin, savunma sanayi inovasyonu ve deneysel drone testleri için mükemmel bir lokasyon sunduğuna değinen Passley, bu yatırımların gelecekteki projelere önemli katkılar sağlayacağını söyledi. SAVUNMA DRONE”U UYGULAMALARI İÇİN İLERİ TEKNOLOJİ TESTLERİ Yeni tesis, İstihbarat, Gözetleme, Keşif ve Hedefleme (ISRT) başta olmak üzere savunma drone uygulamalarını test edecek. Ayrıca, ZenaTech, aynı anda uçan birden fazla drone”un yönetimini sağlayan bir mobil Drone Komuta Merkezi geliştirecek. Bu merkez, iletişim ve kontrol açısından önemli bir rol üstlenecek. ZENATECH”İN KÜRESEL BÜYÜME STRATEJİSİ: YÜKSEK HIZDA BÜYÜME 2017 yılında tarım endüstrisi için kurulan ZenaTech, 2023 yılı itibarıyla ABD Hava Kuvvetleri ve Kara Kuvvetleri ile başarılı denemeler gerçekleştirmiş ve Birleşik Arap Emirlikleri”nde ikinci tesisini açmıştır. Küresel askeri drone pazarının 2032 yılına kadar 47 milyar dolara ulaşması bekleniyor. ZenaDrone, bu büyüyen pazardan pay almayı hedefliyor ve çeşitli savunma sektörlerine odaklanıyor. TÜRKİYE”DE İHA ÜRETİMİNE YATIRIM YAPAN YABANCI FİRMALAR ARTIYOR ZenaTech”in Türkiye”de kuracağı tesis, ülkenin savunma sanayii ihracatındaki başarısını pekiştirecek ve yabancı firmaların Türkiye”ye olan ilgisini artıracak. Türkiye, dünya çapında insansız hava araçları üretim merkezi olma yolunda ilerliyor.

Source: Abdurrahman Yazıcı


Haiti”de çete şiddeti: 11 bin kişi evlerini terk etti

Haiti”de son günlerde çetelerin yol açtığı şiddet nedeniyle yaklaşık 11 bin kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı bildirildi.Uluslararası Göç Örgütünün (IOM) yayımladığı bir raporda, başkent Port-au-Prince”e bağlı Poste Marchand Mahallesi ve çevresinde çetelerin neden olduğu zorunlu göçün yaşandığı ifade edildi.Çetelerin saldırılarının devam ettiği vurgulanan raporda, son birkaç günde 11 binden fazla kişinin evlerini terk ettiği kaydedildi.Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) analizlerine göre, ülke nüfusunun yarısını oluşturan 5,4 milyon Haitilinin günlük olarak karnını doyurmakta zorlandığı belirtildi.Dünya Gıda Programı (WFP), Ekim ayında yayımladığı bir raporda, Haiti”nin Batı yarımküredeki en kötü açlık acil durumu ile karşı karşıya olduğunu ve akut gıda güvensizliği yaşayan nüfusun dünya çapında en yüksek oranlardan birine sahip olduğunu bildirdi. 2024″TE 5 BİNİ AŞKIN KİŞİ ÖLMÜŞTÜ Yıllardır siyasi, ekonomik ve güvenlik krizi gibi sorunlarla boğuşan Haiti, 11 milyonu aşan nüfusuyla kıtlık tehlikesi yaşıyor.Başkentin yüzde 80″ini silahlı çetelerin kontrol ettiği ülkede şiddet olayları artıyor.Birleşmiş Milletler (BM) Haiti Entegre Ofisinin verilerine göre, ülkede yılbaşından bu yana 5 bini aşkın kişi silahlı çete üyelerinin saldırılarında ölmüştü.Ülkedeki şiddet olayları, eski Başbakan Ariel Henry”nin Nisan 2024″te istifa etmesine, Geçici Konseyin kurulmasına ve 28 Mayıs”ta Garry Conille”in başbakan olarak atanmasına yol açmıştı.Konsey, 11 Kasım”da görevden aldığı Conille”in yerine iş insanı Alix Didier Fils-Aime”yi başbakan olarak atamıştı.

Source: Hurriyet.com.tr


Abdullah Öztürk ve Nesim Turan”ın tercihi “Her şeye rağmen” oldu

Paralimpik oyunlar tarihinde 4 madalyaya ulaşan ilk Türk sporcu olan Abdullah Öztürk ile katıldığı üç paralimpik oyunlardan da madalya almayı başaran Nesim Turan, AA muhabirleri ve foto muhabirlerinin yurt içinde ve dışında 2024 yılı boyunca çektiği, “Roketsan, Turkcell Lifebox ve Sony” katkılarıyla hazırlanan “Haber”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Spor”, “Günlük Hayat” ile bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorilerindeki fotoğrafları inceledi.

Paris 2024 Paralimpik Oyunları”nda çiftler kategorisinde bronz madalya alan Abdullah-Nesim ikilisi, “Özgür Suriye” kategorisinde Emin Sansar”ın “Her şeye rağmen”, “Spor” kategorisinde Ahmet İzgi”nin “Azimle gelen” fotoğrafını oyladı. “Haber” kategorisinde Murat Şengül”ün “Yeniden başlamak lazım” fotoğrafını beğenen milli sporcular, “Günlük Hayat” kategorisinde ise İsa Terli”nin “7 tepe, 5 minare, 1 kule” fotoğrafını oy verdi.

Milli sporculardan Abdullah Öztürk, “Doğal Yaşam ve Çevre” kategorisinde Lukas Kabon”un “Kurtarılan Can”, Nesim Turan ise Ali İhsan Öztürk”ün “Av peşinde” karesini oyladı.

Nesim Turan: “Çok başarılı fotoğraflar”

Anadolu Ajansı fotoğraflarının dünya medyasına damga vurduğunu belirten Nesim Turan, “Çok başarılı fotoğraflar var. Çok acı ama bir o kadar da umutlu olmamızı gerektiren fotoğraflar vardı. Filistin”de zulüm, işkence yaşanıyor ama hala gülümseyen insanların umutlarını görebiliyoruz. Suriye”de olduğu gibi. Yeniden başlayabileceğinize inanmak bile hayat yolculuğunda çok kıymetli. Bu fotoğrafları çekenlerin emeğine sağlık. Çok kıymetli işler çıkarmışsınız.” ifadelerini kullandı.

Spor kategorisinde Paris 2024 Paralimpik Oyunları”nda okçulukta altın madalya kazanan Öznur Cüre”nin fotoğrafını çok beğendiklerini dile getiren Nesim, “Paralimpiklerde Türkiye”nin geldiği nokta gurur verici. Öznur bu gururun en büyük parçalarından birisi. Öznur karakter olarak da çok özel bir insan. Bu fotoğrafı tekrar görünce mutlu oldum. Sadece Öznur da değil, Mahmut, Hakan, Umut”u görünce de kendim madalya almış kadar seviniyorum. Nereden nereye geldiğimizi çok iyi biliyorum. Bu yüzden Öznur”u fotoğraflarda görünce diğer fotoğraflar da çok güzel olmasına rağmen Öznur”u seçtim.” değerlendirmesinde bulundu.

Abdullah Öztürk: “Çok kıymetli fotoğraflar var”

Son yıllarda dünyada savaşların çoğaldığını vurgulayan Abdullah Öztürk ise “Savaşlarda gazetecilerin, burada yaşananları aktarmaları gerekiyor. Gerçekten tehlikeye atıyorlar canlarını. O kadar kıymetli fotoğraflar gördüm ki seçmekte zorlandım. Filistin”de, Suriye”de görev başındayken şehit olanlar oldu. Allah”tan rahmet diliyorum. O yüzden bu fotoğrafların her bir karesi çok anlamlı ve kıymetli. Çok zor bir meslek yapıyorsunuz. Biz evde rahat rahat izliyoruz ama siz gazeteciler bombaların, mermilerin arasında bize aktarım yapıyorsunuz. Çok kutsal bir işiniz var.” şeklinde görüş belirtti.

Öznur Cüre”yi çok sevdiklerini ve onun fotoğrafını oyladıklarını aktaran Abdullah, “Tokyo”da gümüş madalya aldığı zaman önünün ne kadar açık olduğunu görmüştük. Hak ettiği altın madalyayı Paris”te alacağını biliyorduk. En çok sevinenler de Nesim ile ben oldum. Okçuluğa hayatına adadı. En az biz almış kadar sevindik. Fotoğraflarda da karşımıza çıkınca başka fotoğrafa oy veremezdik.” diye konuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan bir Türkiye demek

Yılmaz, İstanbul”da ekonomi basını ile bir araya gelerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Suriye”deki gelişmelere değinen Yılmaz, ülkede artık bir diktatörlüğün yıkıldığını ve yeni bir düzenin oluştuğunu söyledi. Gelecek döneme ilişkin muhtemel gelişmeleri yorumlayan Yılmaz, “Şu anda acil konu, siyasi istikrarın sağlanması, güvenlik ortamının pekiştirilmesi, iç kavgaların olmadığı, bütün etnik grupların, mezheplerin, dinlerin kapsandığı kapsayıcı bir siyasi yapının oluşması, yeni bir anayasa, yeni bir güvenlik teşkilatıyla birlikte Suriye”nin siyasi ve güvenlik bakımından istikrarının sağlanması. Böyle bir Suriye, Türkiye”ye yönelik güvenlik risklerini, göç riskini azaltacaktır, Türkiye çok daha emniyetli sınırlarla karşı karşıya kalacaktır. Bütün bunlar bir defa güvenlik açısından, siyasi açıdan, terör bakımından, birçok açıdan Türkiye”ye faydalar doğuracak.” diye konuştu.

Yeni dönemde Suriye”nin yeniden imar edileceğini, altyapısıyla, üstyapısıyla, tarımıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, turizmiyle yeni bir Suriye oluşacağını, vurgulayan Yılmaz, Türkiye”nin bu sürece mutlaka müdahil olacağını ve katkı sunacağını söyledi.

Suriye ile ticaretin ve yatırımların artmasının Türkiye ekonomisine de önemli katkılar sunacağını vurgulayan Yılmaz, şu değerlendirmede bulundu:

“Komşumuz Suriye”nin bu yeni döneminde yanında olacağız. Özellikle kurumsal anlamda tecrübe birikimimizi Suriyeli kardeşlerimizle her alanda paylaşacağız. Burada dünyaya da büyük bir rol düşüyor. Esed döneminde ortaya konan yaptırımlar var, bir diktatör döneminde. Şimdi yeni bir Suriye var, artık eski kalıplarla, tanımlamalarla Suriye”ye bakılması doğru değil, yeni bir ortam var. Dolayısıyla bu yaptırımların bir an önce kalkmasını temenni ediyoruz. Suriye”nin ekonomik gelişimi için Batılı ülkelerin özellikle yaptırımları var. Esed rejimine dönük bir yaptırımdı, şimdi o rejim ortadan kalktı, dolayısıyla bu yaptırımların kaldırılması önemli.”

Yılmaz, yine dost ülkelerin ve uluslararası kurumların Suriye”nin yeniden yapılanması için finansal destek sunmalarının önemine dikkati çekerek, bu konuda çağrıda bulundu.

“Doğu ve Güneydoğu Türkiye ortalamasının üzerinde büyüyecek”

Cevdet Yılmaz, terörün Türkiye”ye maliyetine ilişkin bir soru üzerine, bir insanın ve can kaybının maliyetinin ölçülemeyeceğini dile getirdi.

Terörün ülke ekonomisinde yol açtığı zararlara dikkati çeken Yılmaz, doğrudan maliyetlerin yanı sıra yapılamayan projeler nedeniyle de ortaya olumsuz bir tablonun çıktığını anlattı.

Yılmaz, terör olduğu için turizmin gelişemediği bölgelerin bulunduğunu, yatırımların yapılmadığını, bunu en fazla Doğu-Güneydoğu insanının yaşadığını ve nitelikli insan gücü ve yatırımcıların buradan kaçtığını anlattı.

Terörle mücadeledeki başarı sayesinde son yıllarda bölgede güzel gelişmeler yaşandığına işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

“Şimdi Doğu, Güneydoğu bu süreçte Türkiye ortalamalarının üzerinde büyüme kaydedecek. Doğu ve Güneydoğu”da Gabar petrolünü görüyoruz. Terörsüz Doğu ve Güneydoğu”da, Mardin”de, Diyarbakır”da boş odası kalmayan otelleri, canlanan turizmi, hayvancılığı görüyoruz. Bütün bunlar aslında yeniden ekonominin canlandığını gösteriyor. Dolayısıyla biz teröre karşı aslında büyük bir başarı elde etmiş durumdayız. FETÖ”ye, DEAŞ”a ve PKK”ya karşı.”

“Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz”

Yılmaz, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli”nin son dönemdeki mesajlarına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:

“Geldiğimiz süreçte ben şunu anlıyorum, Sayın Bahçeli her zaman “Önce milletim, devletim, sonra partim ve ben” diyen bir siyasetçi. Siyasi hesaplarla değil, ülkenin geleceğiyle düşünen, uzun vadeli geleceği açısından doğru bulduklarını ortaya koyan bir devlet insanı. Dolayısıyla buradaki perspektifi de şu, “Terörsüz bir Türkiye”. Bir taraftan da bölgemizdeki emperyalist gelişmeleri, Orta Doğu”da, Suriye”de yaşanan gelişmeleri ve bunların bölgemizde oluşturduğu riskleri bütün bunları görerek aslında iç cephemizi bütünleştirmemiz, kardeşliğimizi güçlendirmemiz ve terörsüz bir Türkiye olarak çok daha güçlü bir şekilde yolumuza devam etmemiz gerektiğinin bir ifadesi. Bunun zaten ana vizyonunu da Cumhurbaşkanı”mız ortaya koymuş durumda, bu da Türkiye Yüzyılı vizyonu. 100 yıllık bir Cumhuriyet”imiz var, çok büyük kazanımlarımız var. Şimdi yeni bir yüzyıla girdik ve bu yüzyıl birçok alt başlığı var ama bir tanesi de en temel başlıklarından biri “Huzurun ve kardeşliğin yüzyılı olacak” diyor Cumhurbaşkanı”mız. Dolayısıyla ana vizyonumuz da bu. Bu vizyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Terörün gölgesinde olmayan bir siyaset istiyoruz.”

Terörün, demokrasinin ve kalkınmanın düşmanı olduğunu vurgulayan Yılmaz, terör olması halinde seyahat etme ve girişimcilik özgürlüğünün ortadan kalkacağını, yatırım ortamının gelişmeyeceğini söyledi.

“Dolayısıyla, terörsüz bir Türkiye aynı zamanda daha hızlı kalkınan, demokratik standartlarını daha hızlı yükselten bir Türkiye demek. Biz artık terörün gündemden çıkmasını istiyoruz. Terörün hiçbir siyasi parti üzerinde, hiçbir siyasi grup üzerinde gölgesinin devam etmesini istemiyoruz.” diyen Yılmaz, şunları kaydetti:

“Aslında terör olduğu sürece demokratik siyaset de olmaz. Elbette demokrasilerde çok partiler olacaktır, çok partili sistem zaten demokrasi. Farklı görüşler, farklı fikirler olacaktır ama terörün gölgesinde siyaset olmamalı. Hiçbir parti, hiçbir grup hem “Ben demokratik siyaset yapıyorum” deyip hem de terörle iç içe veya dirsek teması içinde olamaz. Dolayısıyla terörün ortadan kalktığı, demokratik siyasetin güçlendiği bir ortamda Türkiye kardeşliğini, huzurunu daha da pekiştirecektir. Burada gördüğümüz kadarıyla Meclis çerçevesinde bir diyalog başlamış durumda. Bu da çok doğru bir yaklaşım. Çünkü şu an ki Meclisimiz Cumhuriyet tarihimizin temsil gücü en yüksek Meclislerinden, belki de en yükseği. Çünkü çok sayıda parti seçimle geldi ve her birinin belli sayıda milletvekili var. Yanlış hatırlamıyorsam seçmenin yüzde 95″inden fazlası temsil ediliyor. Dolayısıyla Meclis çerçevesinde yapılacak istişareler, değerlendirmeler çok kıymetli.”

“Ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir”

Cevdet Yılmaz, terörün olmadığı bir ortamın hem Türkiye hem çevre ülkeler için çok önemli olduğunu ve yatırım ortamını iyileştireceğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

“Bunu bir yılla kısıtlamak doğru değil bence genel anlamda yatırım ortamı, ekonomik kalkınma ortamı çok çok iyileşecektir. Zaten terörün bu bölgeye başımıza bela edilmesinin en büyük sebeplerinden biri de bu bence. Enerjimizi başka alanlarda harcayıp gerçek anlamda kalkınmamıza, gelişmemize de engel oluyor bu yapılar. Bunların ortadan kalktığı bir ortamda kaynaklarımızı da dikkatimizi de çok daha esaslı konulara yönelteceğiz. Teknolojimizi nasıl geliştireceğiz, ülkemizi nasıl büyüteceğiz, insanımızı nasıl daha nitelikli yetiştiririz? Beşeri sermayeye nasıl daha fazla yatırım yaparız, bunlarla uğraşacağız ve bu uzun vadeli kalkınmamıza büyük destek olacak diye düşünüyorum.”

“Uluslararası yatırımlardan daha fazla pay alma gayretindeyiz”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bir soru üzerine, Türkiye”ye doğrudan yatırım konusunda, uluslararası şirketlerde geçmişe göre çok daha yüksek bir iştah oluştuğunu gördüklerini söyledi.

Yatırımcılara her türlü kolaylığı sağladıklarını ve yatırım ortamını iyileştirmeye devam ettiklerini vurgulayan Yılmaz, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulanan ve 30 milyar dolarlık bir program olan HIT-30″un Türkiye”nin teknolojik açığı olan alanlarda yabancı sermayeyi cezbedeceğini bildirdi.

Yılmaz, yatırımlar geldikçe cari açığın düşeceğini ancak uluslararası doğrudan yatırımın korumacılık eğilimleri nedeniyle eskisi kadar güçlü olmadığını, herkesin kendi ülkesine sermayeyi yönlendirmeye çalıştığını, buradan daha fazla pay alma gayreti içinde olduklarını anlattı.

Türkiye”ye ağırlıklı olarak Avrupa ve ABD”den yatırımların geldiğini, Çin”den son dönem bir elektrikli otomobil markasının yatırım kararı aldığını hatırlatan Yılmaz, “Daha fazlasını da elbette istiyoruz. Sadece Çin”den değil, hangi ülkeden olursa olsun dünyanın neresinden olursa olsun. Türkiye”ye gelip yatırım yapanlara kendi şirketimiz gibi bakıyoruz. Yeter ki gelsin üretimini burada yapsın, bize istihdam üretsin, teknoloji getirsin, ihracat getirsin bunun için de gayretlerimizi sürdüreceğiz.” diye konuştu.

“Trump”ın muhtemel gümrük tarifeleri bizi de yakından ilgilendiriyor”

Cevdet Yılmaz, SGK reformuna ilişkin soru üzerine, gündemlerinde kapsamlı bir çalışma olmadığını belirterek, “Kapsamlı analizler, etki değerlendirmeleri, nasıl yapacağımıza ilişkin tasarımlar netleştikten sonra bunları gündem yapmanın daha doğru olduğunu inanıyoruz. Dolayısıyla şu anda o kapsamda bir reform gündemimizde değil.” diye konuştu.

ABD”nin seçilmiş başkanı Donald Trump”ın uygulaması beklenen gümrük tarifelerine değinen Yılmaz, bunların uygulanıp uygulanmayacağının henüz kesin olmadığını ancak Çin”e karşı tarifeleri çok yükseltme gibi bir durumun ve bu kapsamda bir pazarlık pozisyonunun bulunduğunu dile getirdi.

Yılmaz, ABD”nin Çin”e uygulayacağı muhtemel tarifelerin Türkiye”yi de yakından ilgilendirdiğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

“ABD”nin Çin”e karşı gümrük duvarlarını artırması halinde Çin, ABD dışı pazarlara çok daha yoğun bir şekilde ihraç yapma tutumu içine girecektir. Bu da bizim gibi ihracatçı ülkeleri elbette daha fazla rekabetle karşı karşıya getirecektir. Bunu dikkatle analiz ediyoruz ama henüz gerçekleşen bir durum söz konusu değil. Gerçekleşmelere göre buna bakmak durumundayız. Türkiye”nin Avrupa pazarına yakınlığı, lojistik avantajları bu anlamda elini güçlendiren unsurlar. Ama gelişmelere göre biz de ticaret politikalarımızda elbette bazı adımlar atmak durumunda kalabiliriz.”

DPT değerlendirmeleri

Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) yeniden kurulup kurulmayacağına ilişkin soru üzerine Yılmaz, bu kurumda 18 yılını geçirdiğini, 7 yıl da buradan sorumlu bakan olduğunu, dolayısıyla DPT”deki çalışma hayatının süresi için 25 sene denilebileceğini belirterek, kurumun 2011 yılında Strateji ve Bütçe Başkanlığına dönüştüğünü, bölgesel boyutunun Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına gittiğini anlattı.

Yılmaz, DPT”nin Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla hem strateji yapan hem de elinde yatırım bütçesi ve genel bütçe olan bir kuruma dönüştüğünü ve doğrudan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”a bağlandığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Dolayısıyla şu anda aslında çok güçlü bir yapı, belki kamuoyunda yeterince reklamı yok veya tanıtılmıyor ama Strateji ve Bütçe Başkanlığının geçmişte bütçe kısmının sadece yatırımı vardı DPT”de. Şimdi yatırım, cari hepsi orada. Stratejiler yine 5 yıllık kalkınma planları hazırlıyor, uzun vadeli strateji dokümanları hazırlıyor. “DPT”nin bir marka boyutu vardı” diyelim, bir markanın oluşması biraz zaman alıyor ama Strateji ve Bütçe Başkanlığımız şu anda bu eskiden gelen kültürü orada devam ettiriyor ve oradaki çalışanların birçoğu da eski DPT”den gelen kadrolar ve maliyenin bütçe biriminden. Ben de doğrusu birçok çalışmamda Strateji ve Bütçe Başkanlığıyla çalışıyorum, Cumhurbaşkanlığımıza bağlı bir başkanlık olarak.”

Nüfus Politikaları Yüksek Kurulunun ilk toplantısı 9 Ocak”ta

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, reel sektörün ekonomiye nasıl baktığına ilişkin soruya karşılık, bazı zorluklar yaşandığını ancak uygulanan doğru programın sonucunu sabırla beklediklerini söyledi.

Bu programın orta vadede kendileri için de çok daha iyi olacağına inandıklarını vurgulayan Yılmaz, “Yani özetlersem benim duyduğum mesaj bu, ama bir taraftan da elbette reel sektör belli taleplerini, belli beklentilerini ifade ediyor, biz de hiçbir şekilde onlara duyarsız kalmıyoruz.” diye konuştu.

Yılmaz, kısa süre önce oluşturulan Nüfus Politikaları Yüksek Kuruluna ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“Nüfus Politikaları Yüksek Kurulumuzun ilk toplantısını 9 Ocak”ta yapacağız. İlk toplantıda ana bir çerçevenin belirlenmesi için istişarelerimiz olacak, hemen yol haritamızın şekillenmesini beklememek gerekir. Kapsamlı yol haritamız için bir sunum olacak, bunun üzerinde tartışacağız ve muhtemelen yeni bir strateji eylem planını başlatacağız. Hazırlıklarını, teknik çalışmalarını, bir sonraki toplantıda da muhtemelen bu yeni bir yol haritasını sizlerle paylaşacağız ama bu arada spesifik bazı konuları da ele alma imkanımız olacak. Bunlardan bir tanesi Aile ve Gençlik Fonu kurduk biliyorsunuz, bunu pilot uygulama düzeyinde şu anda belli illerde hayata geçiriyoruz. Özellikle petrolden, doğal gazdan, madenlerden gelen gelirlerin bir kısmını bir fonda topluyoruz, bunu da yeni evlenen gençlere faizsiz imkan olarak sağlıyoruz. Bunu tüm Türkiye”ye yaygınlaştıralım mı, nasıl yapalım, bunu muhtemelen bir gündem maddesi olarak Nüfus Kurulunda tartışacağız. Çünkü nüfusun düşük olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de evlilik yaşının giderek yükselmesi.”

Yılmaz, evlilik yaşı yükseldikçe doğurganlık oranının düştüğünü kaydederek, evliliklerin biraz daha düşük yaşlarda gerçekleşmesi gerektiğini bildirdi.

Bazı gençlerin evlenmesinin önündeki finansal sıkıntıların aşılması için uyguladıkları programları anlatan Yılmaz, doğurganlığı azaltan sezaryen ameliyatların oranının Türkiye”de dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu bildirdi.

Yılmaz, “Elbette tıbbi bir sebep varsa hiç tartışmasız sezaryen olmalı, orada hiç tereddüt yok. Ama bir ülkede doğumların yüzde 60″ı sezaryenle oluyorsa bunu herhalde sadece tıbbi sebeplerle açıklayamayız. Yani başka sebepler var mutlaka burada. Dolayısıyla bunları da tartışmak durumundayız. Buna benzer çok sayıda başlık var, o yüzden kurul kurduk zaten. Çalışma hayatı yine, kadınların hem hayatını hem iş hayatını aynı anda sürdürmeleri durumunda ikisi arasında bir tercihe zorlamamak için yeni çalışma modelleri geliştirmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.

Her biri başka bir kurumu ve düzenlemeyi ilgilendiren çok sayıda başlık bulunduğunu söyleyen Yılmaz, bütün bunlara bir bütünlük içinde bakacaklarını ve yeni bir eylem planı ve yol haritası oluşturacaklarını bildirdi.

“Kadınların iş gücü piyasasına daha fazla girmesi Türkiye”yi rahatlatacak”

Cevdet Yılmaz, “en az 3 çocuk” sloganını Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yıllardır söylediğini hatırlatarak, şimdi bunun kıymetinin daha iyi anlaşıldığını, başta çok tartışmalar yapılsa da gelinen noktada ne kadar haklı olunduğunun hep birlikte görüldüğünü vurguladı.

Kadınların iş gücü piyasalarına daha fazla girmesinin önemine dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti:

“Bu nüfus dinamikleri açısından da önemli, giderek daha çok çalışan bulamama sorunuyla karşı karşıya kalacağız bu önümüzdeki süreçlerde. Şimdiden yaşıyoruz bunu. İş dünyasının dile getirdiği sorunlardan biri “yeterince çalışan bulamıyorum” konusu. Dolayısıyla önümüzdeki dönem özellikle kadınların iş gücü piyasasına daha fazla girmesi Türkiye”yi bir oranda rahatlatacak bir durum. İş gücü ihtiyacını, çalışan ihtiyacını karşılayacaklar anlamında.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Net mesaj: Türkiye”nin rızası olmadan haritalar değişmez

AK Parti Hatay Milletvekili ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman CNN Türk yayınında soruları cevapladı.Yayman”ın açıklamalarından satır başları şöyle: PKK SİLAH BIRAKACAK MI?Ben olumlu düşünüyorum, bu sürecin bir takım problemleri olacaktır. Sürecin sonunda Türkiye”nin bambaşka bir iklime bürüneceği, terör örgütünün silah bırakacağı düşüncesindeyim. 90″lı yıllardan itibaren Diyarbakır, Doğu Beyazıt”ı bilen birisi olarak söylüyorum. Sorunlar var. Osmanlı İmparatorluğu bu meseleleri çözemediği için Fransız Devrimi”yle başlayan milliyetçilik talebi imparatorlukları etkiliyor. Birinci Dünya Savaşı çıkıyor, savaş sonrasında Arabistan, Orta Doğu”yu kaybediyoruz, sonra Şeyh Sait isyanı çıkıyor. Bu meseleyi çalışan bir insan olarak burada iki farklı siyaset var. Bu meselede söylenmedik söz kalmadı. SHP”nin Kürt raporu var. Türkiye”de fikirsiz siyaset var. Engin Alan değerli bir komutandır, gitsin baksın bakalım tarihte ne söylenmiş. Türkiye 10 milyar dolarını PKK ile mücadeleye harcıyor.Cumhurbaşkanımız bir sorun varsa bu sorunu ben çözerim demiş. Bilmeden konuşmak tuhaf geliyor. Bugün Kürt sorunu denen sorun yoktur. Kürtçe yayın yapan radyo TV var. Bu kanal kurulsun diye insanlar cezaevlerinde yattılar. Türkiye”de DGM”ler vardı, herkes yargılandı, bunları AK Parti kaldırdı. Olağanüstü Hal Valiliği vardı. OHAL diye kavram vardı, AK Parti kaldırdı. Kürt Enstitüsü kurulsun diyen Ahmet Türk”ler ihraç edildiler. İnsanlar cezaevinde çocuklarıyla kendi dillerinde konuşamıyordu. Gazete, dergi çıkarmak yasaktı, şimdi Kürtçe propaganda yapılıyor. PKK”nın dağda durması için hiçbir sebep yok. PKK eğer gerçekten bir demokrasi, özgürlük talebi varsa bunlar sağlanmış durumda.”TÜRKİYE”NİN RIZASI OLMADAN BU BÖLGEDE HİÇBİR ŞEY OLMAZ”2013″te bu sayın komutanın söylediği uluslararası yapılar, CIA, MOSSAD istihbarat örgütleri Kandil”de canilere dedi ki, siz Türklerle ne anlaşma yapıyorsunuz, size Suriye”de devletçikler vereceğiz dediler. 2013″te Suriye”de devletçik elde etmek isteyen terör örgütü masayı devirdi. Şu anda Suriye”de PKK”nın durumu ne? Tel Rıfat”ı terk ettiler, Münbiç”i, Kamışlı, Deyrzor”u terk ettiler, edecekler. Bu Türkiye”nin rızası olmadan bu bölgede hiçbir şey olmaz, haritalar değişmez.PKK”nın başı Öcalan örgütüne diyecek ki silah bırakın. Burada iki senaryo var. Bahçeli”nin çağrısına Öcalan dedi ki, silahları bırakın. Ne olacak söz kimde olacak? Terör örgütünde, ne dediler silahları bırakıyoruz. Niye bıraksın, neden bıraksın, dağda kalması için sebep yok. PKK dağa çıktığındaki tüm sorunlar çözülmüş durumda.Silah bıraktım deseler ne olacak? Türkiye büyük bir problemden kurtulmuş olacak. Biz bu meseleye Türkiye”nin demokratikleşme meselesi olarak ele alıyoruz. Ana dilde eğitim meselesi kalmış. Bu meselede de Türkiye diyor ki, bunu görüşebilirim, sen silahı bırak diyor.PKK, Öcalan”ın çağrısını kabul etmiyoruz derse ne olacak? Cumhurbaşkanı ve Bahçeli diyecek ki, biz dedik ki silah bırakın dedik, kabul etmediniz diyecekler. Biz daha ne yapabiliriz ki deyip siyaseten üstünlük elde edecekler. PKK”nın partisi konumunda olan DEM Parti, Öcalan”ı paravan olarak kullanıyor görünecek. Neden sonuç ilişkisiyle süreç analizi yapıyorum. PKK silah bırakmalıdır, Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır. Burada şunu görmesi gerekiyor PKK”nın orada sözde terör elebaşları var, baronlar var, onların dağa çıktığı bir dünya yok, bu gerçeklikten kopmuş bir terör örgütü var. Onlar biz savaşmaya devam edeceğiz derse Türkiye büyük bir devlettir, gereği de yapılır.Türkiye”nin kararlı tavrı önemliydi. Askerlerin görüşleri var. Fikret Bila kitap yazdı. Doğan Güreş”in demeçleri var. Mehmet Ali Kışlalı”nın kitapları var. Türkiye”de terörle mücadele hep bir problemle yürüdü. TSK konuyu kavrayamadı, araç gerek yok. Türkiye”ye ilk savaş helikopteri 1992 yılında geldi. Savaşan helikopterler 92″de geldi. Doğan Güreş, zırhlı araçlarımız yoktu, Doğu Almanya”dan silahları aldık getirdik, asimetrik savaşı öğrendik dedi. Bu teknoloji şu anda öyle bir noktaya geldi ki, drone, İHA, SİHA”larla PKK yolun sonuna geldi.2013″te Türkiye MGK”sında konuşularak bir strateji belirlendi. PKK, şehirlerde çukur açtığında devlet siz çukur açın mı dedi, çukura gömdü.PKK”nın bir hak arama talebiyle mi, Türkiye”yi bölme talebiyle mi, uluslararası örgütlerin taşeronluğu mu, bu süreçten itibaren anlayacağız. PKK”nın 78″de kurulduğu dönemle şu an farklı, dünya değişti. PKK”nın partisi olarak DEM Parti tarafından dile getirilen tüm talepler Cumhurbaşkanımız tarafından gerçekleştirilmiştir. Ana dilde eğitim meselesi hariç, bu konuşulur.ABD”nin Afganistan, Irak”ta yaptıklarını gördük. El altından onlara silah verdiler. IŞİD dahil olmak üzere laboratuvar şartlarında üretilmiş yeni terör örgütleri çıktı.Cevdet Yılmaz”dan dikkat çeken Suriye mesajı: Türkiye için son derece önemli olacakUçaktan böyle indilerSuriye”den getirilecek

Source: Www.star.com.tr


İzmir”de teröristlerin hain planını canı pahasına bozan kahraman: Fethi Sekin

İzmir Adalet Sarayının C Blok girişinde PKK”lı teröristlerce patlayıcı yüklü araç ve uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen saldırıda teröristlerle girdiği çatışmada şehit olan polis memuru Fethi Sekin ile saldırıda kurşunların isabet etmesi sonucu şehit olan adliye çalışanı Musa Can, şehadetlerinin yıl dönümünde yad ediliyor.

Adliye önünde motosikletli trafik polisi olarak görev yaparken teröristlerin planını gerçekleştirmesini engelleyen ve tüm Türkiye”nin kahramanı olan Fethi Sekin, yardımseverliği, insanlarla olan güzel iletişimi ve neşeli haliyle hatırlanıyor.

Elazığ”da başlayan hayat hikayesi

Fethi Sekin, 1973″te Elazığ”ın Baskil ilçesine bağlı Doğancık köyünde doğdu.

Lise eğitimi sonrası girdiği Samsun 19 Mayıs Polis Meslek Yüksekokulundan 1995″te mezun olan Sekin, polisliğe Kilis”te başladı. Buradaki görevinin ardından 1999″da Bingöl”e tayini çıkan Sekin, kentte 3 yıl görev yaptıktan sonra 2002″de İzmir”de görevlendirildi.

Tüm Türkiye”ye adını “kahraman” olarak duyuracağı İzmir”de 15 yıl görev yapan Sekin, evli ve 2 çocuk babasıydı.

Teröristlerin planını bozdu

İzmir Adliyesi”ne saldırı planlayan PKK”lı 2 terörist, patlayıcı yüklü otomobille 5 Ocak 2017″de saat 16.00 civarında adliye önüne geldi.

Sürücü koltuğundaki terörist, aracın direksiyonunu kırıp otomobiliyle İzmir Adliyesi C Kapısı önünde bulunan polis memuru Oğuzhan Batuhan Atik”e çarptı. Planları dahilinde olmadığı anlaşılan bu olayla panikleyen teröristler, eylemi gerçekleştirmek için araçtan inip yaya olarak uzaklaştı.

Caddenin karşısına geçen teröristler, bomba yüklü otomobili patlattı. Patlama sesi üzerine bölgede görevli polis memuru Fethi Sekin, teröristlerle çatışmaya girdi. Teröristlerden birini etkisiz hale getiren Sekin, diğer teröristin bir aracın arkasından açtığı ateş sonucu şehit oldu.

Fethi Sekin”i şehit eden terörist de polisler tarafından etkisiz hale getirildi.

“Fethi Sekin” adı, ülkenin dört bir yanında yaşatılıyor

Kahramanlığın sembol ismi Fethi Sekin, 7 Ocak 2017″de memleketi Elazığ”ın Baskil ilçesine bağlı Doğancık köyünde son yolculuğuna uğurlandı.

Hain saldırının ardından adliyeye gelen İzmirliler, Türk bayraklarıyla teröre karşı birlik mesajı verdi. Adliye önünde saldırı ve çatışmanın yaşandığı İslam Kerimov Caddesi”nin ismi, “Şehit Polis Fethi Sekin Caddesi” olarak değiştirildi.

Yurt genelinde birçok yere şehit polisin adı verildi, böylece Fethi Sekin ismi ölümsüzleştirildi. Türkiye çapında birçok spor organizasyonu Fethi Sekin anısına yapıldı.

Memleketi Elazığ”daki şehir hastanesine ve İzmir”deki bir okula da adı verilen Sekin”in ismi, cadde ve sokaklardan parklara, okullardan kütüphanelere kadar birçok yerde yaşatılıyor.

Şehit adliye çalışanı Musa Can

Şehit Musa Can ise 1969 yılında Tokat”ın Turhal ilçesine bağlı Çayıraltı köyünde doğdu.

Evli ve 3 çocuk babası olan Can, daha önce çalıştığı kurumun kapatılması sonrası İzmir Adliyesinde görev yapmaya başladı.

Can, 12. Asliye Ceza Mahkemesinde olaydan 5 yıl önce çalışmaya başladı, emekliliğine kısa bir süre kala İzmir Adliyesi C kapısı önündeki terör saldırısında, silah seslerini duyması üzerine camdan bakarken bir kurşunun isabet etmesi sonucu şehit oldu.

Can”ın cenazesi 7 Ocak 2017″de Uzundere Cemevi”nde düzenlenen törenin ardından Uzundere Mezarlığı”nda toprağa verildi.

Bombayı getirdiği öne sürülen sanıklar yargılandı

İzmir Adliyesi C Blok girişinde 5 Ocak 2017″de bombalı araç ve uzun namlulu silahlarla düzenlenen saldırıda 2 örgüt mensubu etkisiz hale getirilmiş, teröristlerle çatışmaya giren trafik polisi Fethi Sekin ile adliye çalışanı Musa Can şehit olmuş, 19 kişi yaralanmıştı.

Olayda kullanılan otomobili temin eden ve 1 Ocak 2017″de Hakkari Esendere Sınır Kapısı”ndan yurt dışına çıktığı belirlenen Abdulkahar Karasaç ile irtibatı olduğu öne sürülen İsa Zorlu yakalanmış, hakkında dava açılan Zorlu ilk duruşmada tahliye edilmişti.

Saldırıda kullanılan mühimmatları, saldırıdan 6 ay önce Mardin”den İzmir”e taşıdığı ve teröristlere teslim ettiği öne sürülen Delil Hıso da Suriye”de yakalanarak Türkiye”ye getirilmişti.

Hıso hakkında hazırlanan iddianamede, “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” ve “kamu görevlisini kasten öldürmek” suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenmişti. Sanık için ayrıca 19 kez “kasten yaralama”, 24 kez “patlayıcı madde kullanarak mala zarar vermek” ve 1 kez de “kamu malına zarar vermek” suçlarından cezalandırılması talep edilmişti.

Mahkeme heyeti, sanık Hıso”nun adliye saldırısına dahil olduğuna dair bir delil elde edilemediği gerekçesiyle bu olaya ilişkin suçlardan beraatine karar vermişti.

Heyet, sanığın savunmaları dikkate alınarak silahlı terör örgütü PKK”nın Suriye kolu olan YPG güdümünde eylem ve faaliyetlerde bulunduğuna kanaat getirildiğini bildirmişti.

Hıso “terör örgütü PKK”ya üye olmak” suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmış, İsa Zorlu ise tüm suçlardan beraat etmişti.

Saldırının planlayıcılarından olan ve Terörden Arananlar Listesi”nde “gri kategori”de aranan terörist Karasaç ise 14 Haziran”da MİT”in operasyonuyla etkisiz hale getirilmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Kıbrıs gazisi olduğunu harekattan 50 yıl sonra öğrendi

Mersin”in Mezitli ilçesinde yaşamını sürdüren Kirit, gençlik hayali olan askerlik mesleğine 1960 yılında Mersin Astsubay Hazırlama Ortaokulu”nda başladı.

Ardından İstanbul Tuzla Piyade Okulu”nda aldığı 2 yıllık eğitimin ardından 1966 yılında mezun olan Kirit, Konya İstihbarat Grup Komutanlığı”na atandı.

Ankara”da da Özel Birlik Komutanlığı”nda 7 yıl görev yapan Kirit, 1972 ve 1974 yıllarında belli dönemlerde Kıbrıs”a giderek askerlere komando eğitimi verdi.

Kirit”in komando eğitimi verdiği askerler, 20 Temmuz 1974″te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı”nda ön saflarda yer alarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısında önemli rol oynadı.

Kıbrıs”taki görevinin ardından Türkiye”ye dönen ve Bolu Komando Tugayı”nda hizmete devam eden Kirit, bir paraşüt atlayışı sırasında sakatlandı.

Bir süre görevinden ayrı kalan Kirit, tedavisinin ardından Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı”nda emekliye ayrıldığı 1981 yılına kadar çalıştı.

Kıbrıs Barış Harekatı”ndaki hizmetine rağmen gazilik ünvanı olmayan Kirit, bir arkadaşının kendisini bilgilendirmesiyle bu hakkına kavuşabileceğini öğrendi.

Kirit”in başvurusu üzerine Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekipleri konuyla ilgili detaylı çalışma yürüttü.

Yapılan çalışmayla Kirit, gazilik ünvanına ve madalyasına harekattan 50 yıl sonra kavuştu.

“Şimdi gönderseler yine giderim”

Gazi Süleyman Kirit, AA muhabirine, madalyasını 50 yıl sonra almanın gururunu yaşadığını söyledi.

Kıbrıs”ta zor şartlar altında eğitim verdiklerini anlatan Kirit, “İlk görevimi 1972 yılında gerçekleştirdim. Öğretmen olarak gönderildim. Orada komando kursu açtım ve 600 asker yetiştirdim. Yetiştirdiğim askerlerin hepsi savaşa katıldı. İkinci gidişimde askerlerimin yüzde 80″i ile görüştüm. İlk gittiğim zaman Lefkoşe boğaz bölgesinde, ikinci gidişimde ise Gazimağusa”da görev yaptım. Oraya giden ilk askerler olarak harekatın olacağını biliyorduk ama tarihi belli değildi. Şimdi gönderseler yine giderim.” diye konuştu.

Kirit, uzun yıllar hizmet verdiği askerliği çok sevdiğini, her anını büyük bir gururla hatırladığını dile getirdi.

Görevli olarak gittiği Kıbrıs”ta Barış Harekatı”na katılacak askerleri en iyi şekilde eğitmeye çalıştığını ve bunun karşılığını da yıllar sonra da olsa gazilik ünvanına kavuşarak aldığını ifade eden Kirit, şöyle konuştu:

“Gazilik madalyası durumu tesadüf oldu. Kıbrıs”ta birlikte görev yaptığım arkadaşlar madalya almışlar bana da telefon açtılar ben de onlardan öğrendim. Ben de Mersin”deki KKTC Konsolosluğu”na gittim. Oradaki görevliler beni Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne yönlendirdi. 15 gün sonra aynı kurumdan beni aradılar. Kurumda araştırma yapan arkadaş bana gazilik hakkımın olduğunu söyledi. Emekli olduğum günden beri gazi olacağım aklımın ucundan bile geçmedi.”

Kirit, berat belgesini düzenlenecek törenle alacağını, madalyasını ise gururla göğsünde taşıdığını sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Gazilik ünvanını harekattan 50 yıl sonra aldı: Aklımın ucundan bile geçmedi

Kıbrıs Barış Harekatı”na katılan askerlere komando eğitimi veren 80 yaşındaki Süleyman Kirit, gazilik ünvanını harekattan 50 yıl sonra aldı.Mersin”in Mezitli ilçesinde yaşamını sürdüren Kirit, gençlik hayali olan askerlik mesleğine 1960 yılında Mersin Astsubay Hazırlama Ortaokulu”nda başladı.Ardından İstanbul Tuzla Piyade Okulu”nda aldığı 2 yıllık eğitimin ardından 1966 yılında mezun olan Kirit, Konya İstihbarat Grup Komutanlığı”na atandı.Ankara”da da Özel Birlik Komutanlığı”nda 7 yıl görev yapan Kirit, 1972 ve 1974 yıllarında belli dönemlerde Kıbrıs”a giderek askerlere komando eğitimi verdi.Kirit”in komando eğitimi verdiği askerler, 20 Temmuz 1974″te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı”nda ön saflarda yer alarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısında önemli rol oynadı.Kıbrıs”taki görevinin ardından Türkiye”ye dönen ve Bolu Komando Tugayı”nda hizmete devam eden Kirit, bir paraşüt atlayışı sırasında sakatlandı.Bir süre görevinden ayrı kalan Kirit, tedavisinin ardından Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı”nda emekliye ayrıldığı 1981 yılına kadar çalıştı.Kıbrıs Barış Harekatı”ndaki hizmetine rağmen gazilik ünvanı olmayan Kirit, bir arkadaşının kendisini bilgilendirmesiyle bu hakkına kavuşabileceğini öğrendi.Kirit”in başvurusu üzerine Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekipleri konuyla ilgili detaylı çalışma yürüttü.Yapılan çalışmayla Kirit, gazilik ünvanına ve madalyasına harekattan 50 yıl sonra kavuştu.- “ŞİMDİ GÖNDERSELER YİNE GİDERİM”Gazi Süleyman Kirit, AA muhabirine, madalyasını 50 yıl sonra almanın gururunu yaşadığını söyledi.Kıbrıs”ta zor şartlar altında eğitim verdiklerini anlatan Kirit, “İlk görevimi 1972 yılında gerçekleştirdim. Öğretmen olarak gönderildim. Orada komando kursu açtım ve 600 asker yetiştirdim. Yetiştirdiğim askerlerin hepsi savaşa katıldı. İkinci gidişimde askerlerimin yüzde 80″i ile görüştüm. İlk gittiğim zaman Lefkoşe boğaz bölgesinde, ikinci gidişimde ise Gazimağusa”da görev yaptım. Oraya giden ilk askerler olarak harekatın olacağını biliyorduk ama tarihi belli değildi. Şimdi gönderseler yine giderim.” diye konuştu.Kirit, uzun yıllar hizmet verdiği askerliği çok sevdiğini, her anını büyük bir gururla hatırladığını dile getirdi.Görevli olarak gittiği Kıbrıs”ta Barış Harekatı”na katılacak askerleri en iyi şekilde eğitmeye çalıştığını ve bunun karşılığını da yıllar sonra da olsa gazilik ünvanına kavuşarak aldığını ifade eden Kirit, şöyle konuştu:”Gazilik madalyası durumu tesadüf oldu. Kıbrıs”ta birlikte görev yaptığım arkadaşlar madalya almışlar bana da telefon açtılar ben de onlardan öğrendim. Ben de Mersin”deki KKTC Konsolosluğu”na gittim. Oradaki görevliler beni Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne yönlendirdi. 15 gün sonra aynı kurumdan beni aradılar. Kurumda araştırma yapan arkadaş bana gazilik hakkımın olduğunu söyledi. Emekli olduğum günden beri gazi olacağım aklımın ucundan bile geçmedi.”Kirit, berat belgesini düzenlenecek törenle alacağını, madalyasını ise gururla göğsünde taşıdığını sözlerine ekledi.Rum Kesimi hüsrana uğrayacak! Türkiye olduğu sürece mümkün değilTürkiye imzalarsa dengeler değişebilir! Yunanistan ve GKRY”nin korktuğu başına geliyorHarita yeniden çizilecek

Source: Www.star.com.tr


Çin”in hayal kırıklığına uğrattığı BAE Türkiye”yi tercih etti! Eskiyen sistemlere veda ediyorlar

Türkiye”nin savunma sanayisinde önemli bir yer sahip Baykar Teknoloji”nin Birleşik Arap Emirlikleri”ne (BAE) en az iki adet Bayraktar AKINCI çift motorlu insansız hava aracı (İHA) teslim ettiği iddia edildi. Söz konusu teslimatın Baykar”ın yılsonunda yaptığı açıklamada yer aldığı öne sürüldü. ÇİN”DEN UMDUĞUNU BULAMAYAN BAE TÜRKİYE”YE YÖNELDİYurt dışı basını Türk savunma şirketlerinin gerçekleştirdiği yeni teknolojilerin ihracatı ve gelişimini yakından takip etmeye devam ediyor. Asya basını The Eurasian Times, “Türk İHA üreticisi Baykar, BAE”ye son teknoloji İHA”lar teslim etti” başlığıyla bir haber yayımladı. Haberinde BAE”ye iki adet Bayraktar Akıncı teslim edildiği aktarıldı.Haberde Baykar”ın 1 Ocak”taki duyurusunun 2024″e ilişkin önemli başarıları sıralayan yılsonu açıklamasının bir parçası olarak geldiği bildirildi. Baykar”ın açıklamasına değine Asya basını, “Açıklamaya göre, bir Akıncı Ocak 2024″te BAE”ye teslim edilirken, bir diğeri Aralık 2023″te teslim edildi.” dedi. Ayrıca Baykar”ın diğer teslimatların aksine, BAE”deki Akıncı İHA”larına ilişkin herhangi bir görüntü paylaşmadığı ve gelişmiş İHA”ların konuşlandırılması konusunda gizlilik sağladığı belirtildi. Haluk Görgün”ün Ekim 2023″teki bir açıklamasına atıfta bulunan Asya basını haberinde, “BAE”nin Akıncı İHA”larını satın alması daha önce resmi olarak açıklanmamıştı. Ancak Türkiye Savunma Sanayii Ajansı Başkanı Haluk Görgün, Ekim 2023″te anlaşmaya dair ipucu vererek, Bayraktar Akıncı ve Bayraktar TB2 dahil olmak üzere İHA”lar konusunda Türk-BAE iş birliğinin hem nitelik hem de nicelik açısından benzeri görülmemiş seviyelere ulaştığını belirtti. Anlaşma, Türkiye ile BAE arasındaki savunma ilişkilerinin güçlendirilmesinde önemli bir gelişme oldu. Baykar ayrıca, BAE”nin EDGE grubuyla büyüyen stratejik ortaklığını da vurguladı.” ifadelerine yer verdi. BAE ile Türk İHA”ları için yapılan anlaşmanın ilk olarak 2022″de bildirilen 2 milyar ABD dolar tutarındaki daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olduğu belirtildi. Ayrıca Abu Dabi”nin Bayraktar TB2 ve Bayraktar Akıncı olmak üzere 60″ar adet teslim alacağının ortaya çıktığı aktarıldı. Baykar”ın yılsonu açıklamasında ayrıca şirketin Bayraktar Akıncı İHA”larını Temmuz ayında Pakistan”a, Kasım 2024″te ise Azerbaycan”a teslim ettiği doğrulandığı bildirildi. BAE ordusunun insansız hava sistemleri filosunu genişlettiği ve güçlendirdiği belirtilen haberde, BAE”nin önemli satın almalar arasında Türk savunma şirketi Baykar”dan 60 adet Bayraktar TB2 orta boy İHA ve 60 adet Bayraktar Akıncı ağır İHA temin ettiği hatırlatıldı. AKINCI”nın başarısı ses getirdi! Resmen hayran kaldılar: Savaşta paha biçilemezDikkat çeken bir konuya değinilen haberde, “BAE Çin yapımı insansız hava aracı da dâhil olmak üzere çeşitli platformlara güvendi. Ancak Türkiye”nin İHA”larının hizmete girmesiyle birlikte, bazı eski Çin sistemlerinin yakında kullanımdan kaldırılıp, yerlerine Türkiye”nin daha güvenilir ve gelişmiş platformlarının getirilebileceğine dair işaretler var. Çin platformlarının güvenilirliği konusunda hayal kırıklıkları yaşandı. Örneğin, Irak, teknik sorunlar nedeniyle Çin yapımı İHA filosunun çoğunu yere indirdi ve bu da bu İHA”ların güvenilirliğinin yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Türk İHA”larına doğru bu kayma, ABD”nin Körfez bölgesinde gelişmiş İHA”lara yönelik artan talebi karşılamakta zorlandığı bir zamanda da geldi.” denildi. Gökçe ve Gözde damgası! Fransa”dan Türkiye itirafıBayraktar TB2 olmak üzere Türk İHA”larının Libya, Azerbaycan”ın Dağlık Karabağ sorunu ve Ukrayna gibi çatışma bölgelerinde kanıtlanmış operasyonel başarıları nedeniyle büyük ilgi gördüğü belirtilen haberin son kısmında, “Bu insansız hava araçları modern savaşı değiştirdi ve keşif, gözetleme ve hassas vuruşlarda etkili olduklarını kanıtladılar. Türk İHA”ları da daha kolay bulunabiliyor ve Baykar”ın ekipmanı hızlı bir şekilde teslim etme yeteneği, ABD de dahil olmak üzere diğer tedarikçilere göre ona bir avantaj sağlıyor.” ifadeleri kullanıldı. Star GazetesiTürk savunma devi lider olacak! Tarihi hamle Avrupa”da gündem oldu

Source: Www.star.com.tr


İzmir Adliyesi otopark görevlisi, şehit Fethi Sekin”i anlattı

Kars”ta 2002 yılında vatani görevini yaparken üzerine duvar yıkılması sonucu şehit olan veteriner er Gürkan Yıldız”ın kardeşi Durucan Yıldız (44), 2015″te İzmir Adliyesi otoparkında görev yapmaya başladı.

Şu anda adliyede mübaşir olarak çalışan Yıldız, şehit polis memuru Fethi Sekin ile otoparkta görev yaptığı dönemde tanıştı.

Mesai dışındaki zamanlarda, saldırıda zarar gören güvenlik kulübesinde Sekin ve diğer polislerle vakit geçiren Yıldız, arkadaşlık kurduğu Sekin”in iyiliksever karakterinden çok etkilendi.

PKK”lı teröristlerin gerçekleştirdiği ve polis memuru Fethi Sekin ile adliye çalışanı Musa Can”ın şehit edildiği saldırı günü izinli olan Yıldız, o gün adliyede olmadığı için saldırıdan kurtuldu.

“Örnek bir insandı”

“İkinci şehidim” dediği Sekin ile olan arkadaşlığı ve hatırlarını olayın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen unutamayan Yıldız, AA muhabirine, Sekin”in şehadetini öğrendiğinde derin bir üzüntü yaşadığını söyledi.

Fethi Sekin ile 2 yıl boyunca adliye otoparkında mesai yaptıklarını belirten Yıldız, “Adliyeye gelenlere her zaman yardımcı olmaya çalışıyordu. Öyle yardımsever bir insandı ki ben onu gördükçe onun gibi olmaya çalışıyordum. Örnek bir insandı.” dedi.

Yıldız, şehit Sekin ile hatıraları aklına geldikçe duygulandığını anlatarak, şöyle konuştu:

“Ben olayın olduğu gün burada değildim. 5 günlüğüne izne çıkmıştım. Hatta patlamadan yarım saat önce, cenazeye gitmiştik oradan çıkışta adliyenin önünden geçtik. Eve vardığımda telefonum susmadı. Elim ayağım boşaldı. Yolun ortasında bıraktım arabayı telefonu açtım. Bana “sen neredesin” dediler. Evdeyim diye söyledim. Beni de orada sanmışlar. Fethi Sekin”in yaralandığını duyunca hemen hastaneye gittim.”

Saldırıdan bir süre önce çocuğunun sünnet düğününe davet ettiği şehit Sekin”in, kendisini kırmayarak düğüne gelerek eğlendiğini aktaran Yıldız, o günü hiçbir zaman unutamadığını sözlerine ekledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Doğal gazda bir devrin sonu! Avrupa”nın Türkiye”den başka seçeneği kalmadı

Rusya”nın Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sağlana gaz akışını kesmesi Türkiye”nin rolünü ön plana çıkardı. Uzmanlar Türkiye”nin Avrupa”ya gaz akışında en önemli bağlantı olacağını söyleyerek, Avrupa”nın Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracağını ifade etti.AVRUPA”YI BUZ KESTİREN HAMLENİN ARDINDAN GÖZLER TÜRKİYE”YE ÇEVRİLDİ! DOĞAL GAZDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYORUzmanlar, Kiev yönetiminin, Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sevkiyatını 1 Ocak itibarıyla durdurmasının ardından, Türkiye”nin Avrupa”ya gaz tedarik rolünün daha kritik hale geldiğini düşünüyor.Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde, Rusya, Avrupa Birliği”nin (AB) en büyük doğalgaz tedarikçisi olarak öne çıkarken, 50 yıl süren boru hattı yatırımları sonucunda 2022 itibarıyla AB pazarındaki payını yüzde 40″a kadar artırmıştı.Savaş öncesi, Rusya”nın payı, AB gaz portföyünde 2018″de 201,7 milyar metreküp düzeyine kadar yükselse de 2023″te bu miktar yaklaşık 35 milyar metreküpe kadar geriledi. Söz konusu miktarın 15 milyar metreküpü boru gazı olarak Ukrayna üzerinden kalan kısmı ise sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak sevk edildi.Savaş nedeniyle uygulanan yaptırımlar sonucu, Rusya müşterilerini ABD, Katar gibi sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tedarikçilerine ve üretim kapasitesini artıran Norveç”e kaptırdı.Rus gazını Avrupa”ya taşıyan başlıca boru hatları olan Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa boru hatları kullanıma kapanırken, Ukrayna”dan gaz sevkiyatının durması durumunda Türkiye, TürkAkım boru hattıyla tek geçiş güzergahı olarak ön plana çıkıyor.Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde, Ocak 2020″de devreye giren TürkAkım projesi, yüksek kapasitesiyle enerji denkleminde dikkati çekiyor.Her biri yıllık 15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan oluşan TürkAkım, bugüne kadar Türkiye”ye 40 milyar, Avrupa”ya ise 53 milyar metreküpten fazla doğalgaz tedarik etti.Rus yetkililer, Türkiye üzerinden Avrupa”ya toplamda 63 milyar metreküp gaz sevk edilebileceğini belirtmişti.Öte yandan, Ukrayna”nın, gazın kesilmesinin ardından Rusya”dan gelen transit ücretlerinde yıllık yaklaşık 800 milyon dolar, Gazprom”un ise gaz satışlarından yaklaşık 5 milyar dolar kaybedeceği tahmin ediliyor.”TÜRK PİYASASI, RUS GAZ İHRACATI İÇİN ÇIKIŞ NOKTASINA HALİNE GELİYOR”Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede Ukrayna”nın bu adımının dolaylı olarak Rusları, Türk pazarına daha fazla gaz satmaya ve hem Mavi Akım hem de TürkAkımı boru hatları üzerinden daha fazla gaz iletmeye yönlendirdiğini belirterek, “Türk piyasası Rus gaz ithalatı için ana transit güzergahlarının kapanması nedeniyle daha da önemli bir çıkış noktası haline geliyor.” dedi.Türkiye, Avrupa”ya gaz tedarikine yönelik Türkiye”nin, bölgesel bir gaz ticaret merkezi olmanın yanında Güney ve Doğu Avrupa”ya gaz tedarikinde kritik bir rol oynama konusunda mükemmel bir konumda bulunduğunu kaydeden Pletser, Türkiye”nin enerji konusunda çok sayıda kaynak ülkeye yakın olduğuna ve bu ülkelerden gelen boru hatlarına ev sahipliği yaptığına işaret etti.Pletser, Azerbaycan ve Türkmenistan gazı ve hatta Katar-Türkiye doğal gaz boru hattı gibi olası projelerin de rol oynadığı avantajlı coğrafyada siyaset ve güvenlikle alakalı sorunları çözülmesi durumunda birçok fırsatın bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:”Doğru bir yönetimle, Türkiye”nin ticaret merkezi ve tedarik noktası olarak parlak bir geleceği var. Türkiye, doğal gaz için önemli bir merkez olabilir ve ülke, Orta Doğu, Karadeniz, Rusya ve Akdeniz gaz kaynakları ile Orta ve Güneydoğu Avrupa”daki ana müşteriler arasında önemli bir aracı rolü oynayabilir.””TÜRKİYE, AVRUPA”YA GAZ AKIŞINDA ÖNEMLİ ROL ÜSTLENECEK”Japonya Enerji Ekonomisi Enstitüsü Kıdemli Ekonomisti Akira Yanagisawa da sevkiyatın durmasından önce her yıl 45 milyar metreküp gazın, Ukrayna üzerinden Rusya”dan Avrupa”ya sevk edildiğini anımsatarak, “Bu nedenle şimdi Avrupa, Ukrayna üzerinden yapılan sevkiyatın askıya alınması nedeniyle gaz açığını kapatmak için yurtdışından LNG ithal etmek zorunda kalacak veya Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracaktır.” ifadelerini kullandı.Yanagisawa, Avrupa”ya sevkiyat konusunda TürkAkım dışında pek seçenek kalmadığına işaret ederek, “Bu nedenle, Türkiye, Rusya”dan Avrupa”ya boru hattıyla gaz iletimindeki artan hacmi kabul etmede önemli bir rol üstlenecektir.” değerlendirmesinde bulundu.Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi Zuzana Princova ise mevcut durumda Rusya”nın TürkAkım aracılığıyla Türkiye üzerinden gaz sevkiyatını artırabileceğine işaret ederek, “Eğer Türkiye üzerinden geçen boru hatlarında boş kapasite varsa, Türkiye, Rus veya Azerbaycan gazının Avrupa”ya sevkiyatında artış sağlayabilecektir. Bence bu büyük ölçüde bir kapasite meselesidir.” açıklamasında bulundu.TÜRKİYE, ATTIĞI ADIMLARLA GAZ MERKEZİ OLMA HEDEFİNİ PEKİŞTİRİYORSon 20 yılda kurduğu LNG ve Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) tesisleriyle boru gazının yanı sıra sıvılaştırılmış doğal gaz tedarik kapasitesini de artıran Türkiye, 2024″te yaklaşık 100 milyar metreküp LNG tedarikini öngören anlaşmalara imza attı.Bu çerçevede Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ”ın (BOTAŞ) geçen yıl 4 farklı şirketle imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedariki anlaşmalarıyla LNG atılımı yaptı.BOTAŞ, Umman ile 2025-2035 yılları arasında doğal gaz temin etmek amacıyla Ocak 2023″te bir LNG Tedarik Anlaşması imzaladı. Buna göre söz konusu ülkeden yıllık 1 milyon ton ( yaklaşık 1,40 milyar metreküp) kadar LNG ithal edilecek.Şirketin mayısta ExxonMobil ile vardığı Mutabakat Muhtırası kapsamında, ExxonMobil Türkiye”ye yıllık 2,5 milyon tona (yaklaşık 3,45 milyar metreküp) kadar LNG tedarik edebilecek.BOTAŞ 2 Eylül”de Shell ile 18 Eylül”de TotalEnergies ile tedariki 2027″den başlamak üzere 10 yıllık LNG anlaşmaları imzaladı. Bu kapsamda, Shell anlaşmasında yıllık 4 milyar metreküp, TotalEnergies anlaşmasında ise yıllık 1,6 milyar metreküp doğal gazın önemli bir kısmı BOTAŞ tarafından ABD”deki üretim terminallerinden dolum yapılarak teslim alınacak, bir kısmı ise BOTAŞ”ın talebi doğrultusunda Türkiye veya Avrupa terminallerine teslim edilecek.Söz konusu anlaşmaların toplamına bakıldığında adı geçen yabancı firmalardan anlaşma süreleri boyunca yaklaşık 100 milyar metreküpe kadar gaz temin edilebileceği öngörülüyor.LNG altyapısını yanı sıra Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve İran”dan boru hatlarıyla gaz tedarik ediyor. Rusya”dan TürkAkım boru hattı aracılığıyla yıllık 31,5 milyar metreküp, Mavi Akım boru hattı üzerinden 16 milyar metreküp gaz alma kapasitesine sahip bulunuyor.Öte yandan Azerbaycan”dan gelen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı”nın (TANAP) yıllık kapasitesi 16 milyar metreküp, İran-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı”nın yıllık kapasitesi ise 10 milyar metreküp seviyesinde bulunuyor.Ukrayna üzerinden sevkiyatı durdurdularRusya, Avrupa”nın uykularını kaçırdıBOTAŞ”tan açıklama

Source: Www.star.com.tr


TSK terörist temizliğine devam ediyor! Irak”ın kuzeyine nokta operasyon

MSB: Irak”ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesi ile Hakurk ve Gara bölgelerinde 10 PKK”lı terörist etkisiz hale getirildi.Ayrıntılar geliyor…Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, milletimizden aldığı güçle terörist temizliğine güçlü şekilde devam ediyor. Irak”ın kuzeyindeki Pençe-Kilit Operasyonu bölgesi ile Hakurk ve Gara bölgelerinde tespit edilen 10 PKK”lı terörist etkisiz hâle getirildi. Terörü kaynağında yok etmeye… pic.twitter.com/uC5iqvbOUQ— T.C. Millî Savunma Bakanlığı (@tcsavunma) January 4, 2025

Source: Www.star.com.tr


Türkiye ülkelerine huzur getirdi! Bölgeye dönenler değişimi anında fark etti

Suriye”nin İdlib ili, Baas rejiminin devrilmesinin ardından ekonomik kalkınmışlık seviyesi ve cazip yaşam koşullarıyla çevre illerden gelenlerin ilgisini çekiyor.Halep, Lazkiye ve Humus gibi uzun yıllar rejim kontrolünde kalan komşu illerden İdlib”e gelen Suriyeliler, kentin gelişmişlik seviyesi ve modern altyapısı karşısında şaşırıyor.2015″ten sonra muhaliflerin kontrolüne giren İdlib”de altyapıya verilen önem sayesinde su, elektrik ve ulaşım gibi temel hizmetler aksamadan sürüyor, bu da halkın günlük yaşamını kolaylaştırıyor.Son yıllarda inşa edilen alışveriş merkezleri (AVM), geniş ürün yelpazesi ve uygun fiyatlarıyla İdlib”i bölgenin cazibe merkezi haline getirirken, çevre illerden gelenlerin ilgisini giderek artırıyor.İdlib, rejimden kurtarılan bölgelerde yaşayanların hem alışveriş yapmak hem de kentin sunduğu modern yaşamı deneyimlemek için uğrak noktası haline geldi.Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesinden sonra yönetimi yeniden yapılandıran kadroların önemli bir bölümü de İdlib”de kamu hizmetlerini veren sivil yönetimden Şam”a geçen idarecilerden oluşuyor.- “MEĞERSE ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANANLAR BİZLERMİŞİZ”Hama şehrinden Muhammed Hurani, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ziyaret için geldiği İdlib”de altyapının sağlamlığı, ulaşımın rahatlığı ve il genelindeki düzenin sağladığı kolaylıklar nedeniyle duyduğu memnuniyeti dile getirdiHurani, “Esed rejimi varken kendimizi çok iyi bir yaşam içinde zannederdim. İdlib ile Sermede”ye ziyarete geldiğimde burada her şeyin bulunduğunu gördüm.” dedi.İdlib”i hiç böyle hayal etmediğini kaydeden Hurani, “Esed rejimi, İdlib”i bize teröristlere ait bir bölge olarak ifade ederdi. Tabi insan kendi gözüyle görmediği şeye inanmak istemiyor. Gelip burayı kendi gözlerimle gördüm, maşallah her şey çok güzel.” ifadelerini kullandı.Halepli İbrahim Fellaha da rejim zamanında İdlib”le ilgili kendilerine söylenenlerin iyi olmadığını, ilin, “sürekli bombalanan ve özgürlüğün kısıtlı olduğu” bir yer olarak tanıtıldığını aktardı.Fellaha, “Meğerse özgürlüğü kısıtlananlar bizlermişiz. İdlib”de alışveriş merkezleri, ekonomi, yiyecek ve içecekler çok farklı. Bizim oralarda böyle şeyler yoktu.” diye konuştu.Yine Halep”ten Revaa Ebu Bekir de İdlib”in Sermede ve Dana ilçelerine ziyaretiyle, ilin Halep”e kıyasla ne kadar gelişmiş olduğuna değindi.İdlib”de ekonomik anlamda çok güzel işler yapıldığını söyleyen Ebu Bekir, ilin, aklındaki “sürekli bombalanan bölge imajını” yansıtmadığını belirtti.Suriye”nin özgürleştirilmesine vesile olanlardan ilk isteğinin Halep”te elektrik hizmetini temin etmesi olduğunu ifade eden Ebu Bekir, rejim nedeniyle yaşadığı bölgedeki altyapı olanaklarının oldukça kısıtlı olduğunu vurguladı.Bekir, sözlerine şöyle devam etti:”Yeni hükümete güvenim tam, bizi Esed rejiminden kurtardıkları için teşekkür ederiz. Biz çok zulüm gördük. Korkunç bir hayatın içeresinde yaşıyorduk. Önce Allah sonra askeri muhalifler sayesinde ilerlemiş bir Suriye göreceğiz.”Ülkenin batısındaki Lazkiye ilinden Muhammed Mühsiye de İdlib”i ziyaret edene kadar buraya karşı bir önyargıya sahip olduğunu, ancak İdlib”in hayat koşulları açısından yaşadığı yere kıyasla çok daha ileride olduğunu belirtti.- HALK ÜLKENİN GELECEĞİNDEN UMUTLUParfüm mağazası yöneticilerinden Nurullah Necmi Seyyid ise İdlib”de 3 farklı bölgede hizmet verdiklerini belirterek, son 5 yıldır iş, idare, güvenlik ve emniyet yönünden bölgenin kontrolünün çok iyi sağlandığını söyledi.Gereken malzemeler ve ürünlerin teminatının bölgede oldukça kolay sağlandığına dikkati çeken Seyyid, “Devlet daireleri kimlik almak için bize çok rahat bir ortam sundu.” dedi.Seyyid, Baas rejiminin çökmesinin ardından Suriye”nin birkaç yıl içinde bütün yönleriyle geçmişe göre “daha müreffeh, güvenli ve emniyetli” bir ülke olacağın dair umutlu olduğunu vurguladı.İdlibli Nasır Atto ise 13 yıldır yaşamını sürdürdüğü Lübnan”dan İdlib”e yaklaşık 1 hafta önce döndüğünü, İdlib”in çok gelişmiş bir il haline geldiğini ifade etti.Bölgede internet gibi birçok hizmetten ücretsiz yararlanıldığını belirten Atto, bölgenin Esed rejimi kontrolü altında olduğu dönemden çok daha iyi yönetilmiş olduğunu söyledi. İdlib sakini Basim Hammudi de İdlib”deki yerel yönetimin idaresinin oldukça iyi, güvenlik konusunda insanların endişelerinin az olduğunu anlatarak, “Gecenin herhangi bir saatinde dışarıya çıkabiliyoruz, içimizde korku yok.” ifadesini kullandı.Yönetimin elektrik, su, ulaşım ve mimari gibi birçok yönden kolaylıklar sağladığını vurgulayan Hammudi, yönetimin kendilerine gıda ve petrol gibi temel malzemeleri temin ettiğini ekledi.Hammudi, bu yönetimin İdlib”deki başarısını Suriye”nin geneline uygulayacağına inandığını dile getirerek, “Gün geçtikçe umudum daha da artıyor.” şeklinde konuştu.İdlib”deki yaşamı “5 yıldızlı otele” benzeten Hammudi, “İnsanlar buraya gelip gördükçe bize ilk söylenen şey “meğerse özgürlüğünün kısıtlandığı insanlar bizmişiz”. Evet bizi bombalıyorlardı şehitlerimiz oldu ama biz sabrettik ve zaferi kazandık. Suriye iyi olacak ve eskisinden daha iyi bir şekilde yaşayacağız.” dedi.- BAHAR KALKANI HAREKATIRusya ve rejim güçleri, Mayıs 2019″da İdlib ve çevresindeki tüm bölgeleri ele geçirmek için saldırılara başlamış ve İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi içinde çok sayıda büyük yerleşimi ele geçirmiştiAstana görüşmeleri ve Soçi mutabakatına rağmen sivil yerleşimleri bombalayıp kısa sürede yaklaşık 2 milyon sivili yerinden eden rejim güçleri, 27 Şubat 2020″de İdlib”de görev yapan Türk askerlerine yönelik saldırasında 33 asker şehit olmuştu. Bunun üzerine Türkiye rejim güçlerine karşı Bahar Kalkanı Harekatı başlatmıştı.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında 5 Mart 2020″de yapılan toplantının ardından İdlib”de ateşkes konusunda mutabık kalındı. Böylece bölgedeki saldırılar büyük ölçüde durdu ve sivil göçün önüne geçildi.Türkiye”nin sivil nüfusu koruduğu Bahar Kalkanı Harekatı sayesinde devrik Beşşar Esed rejimi güçlerinin işgalinden kurtulan İdlib, yaşam koşulları, altyapı ve kalkınma konusunda diğer kentler arasında öne çıktı.Suriyelilerin ülkelerine dönüşü devam ediyorMSB kaynakları duyurdu! Suriye”deki yeni döneme TSK desteğiEsed”in yasakladığı Kasyun”da kanlı tesis

Source: Www.star.com.tr


Kıbrıs gazisi olduğunu 50 yıl sonra öğrendi

Kıbrıs Barış Harekatı na katılan askerlere komando eğitimi veren 80 yaşındaki Süleyman Kirit, gazilik ünvanını harekattan 50 yıl sonra aldı. habericionecikanlar#100#left# Ankara da da Özel Birlik Komutanlığı nda 7 yıl görev yapan Kirit, 1972 ve 1974 yıllarında belli dönemlerde Kıbrıs a giderek askerlere komando eğitimi verdi. Kirit in komando eğitimi verdiği askerler, 20 Temmuz 1974 te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı nda ön saflarda yer alarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısında önemli rol oynadı. Kıbrıs taki görevinin ardından Türkiye ye dönen ve Bolu Komando Tugayı nda hizmete devam eden Kirit, bir paraşüt atlayışı sırasında sakatlandı. Bir süre görevinden ayrı kalan Kirit, tedavisinin ardından Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı nda emekliye ayrıldığı 1981 yılına kadar çalıştı. Kıbrıs Barış Harekatı ndaki hizmetine rağmen gazilik ünvanı olmayan Kirit, bir arkadaşının kendisini bilgilendirmesiyle bu hakkına kavuşabileceğini öğrendi. Kirit in başvurusu üzerine Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekipleri konuyla ilgili detaylı çalışma yürüttü. Yapılan çalışmayla Kirit, gazilik ünvanına ve madalyasına harekattan 50 yıl sonra kavuştu. Gazi Süleyman Kirit, madalyasını 50 yıl sonra almanın gururunu yaşadığını söyledi. Kıbrıs ta zor şartlar altında eğitim verdiklerini anlatan Kirit, İlk görevimi 1972 yılında gerçekleştirdim. Öğretmen olarak gönderildim. Orada komando kursu açtım ve 600 asker yetiştirdim. Yetiştirdiğim askerlerin hepsi savaşa katıldı. İkinci gidişimde askerlerimin yüzde 80 i ile görüştüm. İlk gittiğim zaman Lefkoşe boğaz bölgesinde, ikinci gidişimde ise Gazimağusa da görev yaptım. Oraya giden ilk askerler olarak harekatın olacağını biliyorduk ama tarihi belli değildi. Şimdi gönderseler yine giderim diye konuştu. Kirit, uzun yıllar hizmet verdiği askerliği çok sevdiğini, her anını büyük bir gururla hatırladığını dile getirdi. Görevli olarak gittiği Kıbrıs ta Barış Harekatı na katılacak askerleri en iyi şekilde eğitmeye çalıştığını ve bunun karşılığını da yıllar sonra da olsa gazilik ünvanına kavuşarak aldığını ifade eden Kirit, şöyle konuştu: Gazilik madalyası durumu tesadüf oldu. Kıbrıs ta birlikte görev yaptığım arkadaşlar madalya almışlar bana da telefon açtılar ben de onlardan öğrendim. Ben de Mersin deki KKTC Konsolosluğu na gittim. Oradaki görevliler beni Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne yönlendirdi. 15 gün sonra aynı kurumdan beni aradılar. Kurumda araştırma yapan arkadaş bana gazilik hakkımın olduğunu söyledi. Emekli olduğum günden beri gazi olacağım aklımın ucundan bile geçmedi. Kirit, berat belgesini düzenlenecek törenle alacağını, madalyasını ise gururla göğsünde taşıdığını sözlerine ekledi.

Source: Habertürk


En düşük emekli maaşı için asgari ücret önerisi

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, en düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine getirilmesi gerektiğini söyledi. Erbakan, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, üye sayılarını bir yıl içinde 365 binden 622 bine çıkardıklarını belirtti. Yeniden Refah Partisi nin üye artış şampiyonu olduğunu vurgulayan Erbakan, Bir önceki sene olduğu gibi 2024 yılında da Türkiye nin en hızlı büyüyen partisi olduk. dedi. Suriye ye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erbakan, şöyle konuştu: Suriye konusuyla ilgili olarak Yeniden Refah Partisi nin endişeleri olduğunu ve süreci temkinli şekilde takip ettiğimizi ifade ettik. Bu endişelerimiz ve temkinli oluşumuz nedeniyle Siz Esadçısınız, İrancısınız, Esad kalsın istiyorsunuz. gibi maksatlı yaftalar ortaya konuldu. Hayır, biz tabii ki Esad ın çok iyi lider olduğunu, çok güzel yönetim sergilediğini, hiçbir suçu ve günahı olmadığını ifade etmiyoruz. Keşke Esad devam etseydi! diye bir söz de asla ve asla ağzımızdan çıkmadı. Bizim tek derdimiz ve endişemiz, Esad sonrasında ortaya gelecek tablonun kaosa yol açmaması, Türkiye ve Suriye nin bölünüp parçalanmaması ve Esad döneminden daha beter noktaya gelmemesiyle ilgili taşıdığımız endişelerdir. Bununla ilgili olarak da Libya, Yemen, Irak gibi ülkelerdeki örnekleri göz önünde bulunduruyoruz ve bu nedenle endişe yaşıyoruz. Memurlara ve emeklilere yapılacak zam oranlarına da değinen Erbakan, En düşük emekli maaşının asgari ücret seviyesine getirilmesi gerektiğini bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum. ifadesini kullandı. Fatih Erbakan, bir soru üzerine DEM Parti den görüşme talebi geldiğini, salı günü TBMM de saat 15.30 da görüşeceklerini bildirdi.

Source: Habertürk


En yakın müttefiki Rusya”yı hayal kırıklığına uğrattı

Sırbistan, Çin yapımı yeni operasyonel FK-3 hava savunma füze sistemini tanıttı. Sırbistan Savunma Bakanlığı tarafından yapılan duyuruda, Çin”den satın alınan FK-3 sisteminin ülkede konuşlandırıldığı ve gelişmiş yetenekleri vurgulandı. HAVA SAHASI KORUMASINDA ÖNEMLİ ADIM Sırbistan Savunma Bakanlığı, FK-3″ün hava kuvvetleri ve savunma sistemlerini önemli ölçüde güçlendirdiğini belirtti. Yapılan açıklamada, “FK-3 sayesinde Sırbistan”ın hava sahası kontrol ve koruma sistemleri daha da gelişmiştir” ifadeleri yer aldı. TEKNİK DETAYLAR: YÜKSEK MENZİL VE HIZ KAPASİTESİ FK-3 sistemi, bir komuta aracı, roketatarlar, radarlar ve lojistik araçlardan oluşuyor. Sistem, saniyede 1.000 metreye varan hızlarda seyir füzeleri, uçaklar ve helikopterler gibi hedeflere aynı anda altı hava hedefine angaje olabilme kapasitesine sahip. Ayrıca 27 kilometreye kadar irtifa ve 100 kilometreye kadar menzilde etkili. KRİTİK ALTYAPILAR İÇİN KAPSAMLI SAVUNMA Sistem, özellikle kritik altyapılar ve askeri varlıkların savunulmasında önemli bir rol oynayacak. FK-3″ün yetenekleri sayesinde Sırbistan, hava savunmasında çok yönlü ve kapsamlı bir çözüm elde etti. RUS S-400″E KARŞI YENİ BİR ALTERNATİF FK-3, Rus yapımı S-400″ün rakipleri arasında gösteriliyor. Çin”in bu teknoloji hamlesi, küresel savunma sanayisinde dikkat çekiyor ve FK-3″ün uluslararası pazardaki etkisini artırıyor.

Source: Abdurrahman Yazıcı


Rusya”dan ABD”yi tedirgin eden nükleer hamlesi

Rusya”nın nükleer silahla ilgili hamleleri dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da endişelerini dile getirdi. “BU ÇOK CİDDİ BİR DURUM” Blinken, Rusya”nın nükleer silah kullanma olasılığından “son derece endişe duyduklarını” söyledi. Financial Times”a verdiği röportajda Blinken, “Eğer bu ihtimal %5″ten %15″e çıktıysa, bu çok ciddi bir durum” dedi. “PEKİN, MOSKOVA”YA UYARILARDA BULUNABİLİR” Blinken, Çin”in Rusya”yı sınırlamak için yardımcı olabileceğini düşündüğünü ve Pekin”in Moskova”ya bu konuda uyarılarda bulunabileceğini ifade etti. Ayrıca, Washington”un Çin”e Rusya”nın nükleer silahlarını uzaya yerleştirme planlarından bahsettiğini ve bunun Pekin”i harekete geçirebileceğini söyledi. PUTIN: NÜKLEER SİLAHLARI İLK KULLANAN TARAF OLMAYACAĞIZ Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Rusya”nın nükleer silahları ilk kullanan taraf olmayacağını ve bu tür silahların yalnızca en son çare olarak düşünüldüğünü defalarca dile getirmişti. RUSYA NÜKLEER DOKTRİNİ ONAYLADI Kasım ayında Putin, Rusya”nın güncellenmiş nükleer doktrinini onaylamıştı. Doktrine göre, nükleer silahların kullanımı yalnızca aşırı ve zorunlu bir önlem olarak görülüyor. Ancak diğer taraftan Moskova, nükleer gücü olmayan bir devletin nükleer gücü olan bir başka ülkenin desteğiyle Rusya”ya yönelik bir saldırıyı “ortak saldırı” olarak değerlendirileceğini duyurmuştu.

Source: Haberler


Tarih açıklandı! Şam Havalimanı”nda uluslararası uçuşlar başlıyor

Suriye”de Beşar Esad rejiminin devrildiği 8 Aralık”ta kapatılan ve 18 Aralık”ta ilk iç hat uçuşunu gerçekleştirilen Şam Uluslararası Havalimanı, dış hat uçuşlara hazırlanıyor. Suriye Sivil Havacılık Kurumu Başkanı Eşhad El Salibi, havalimanında uluslararası uçuşların 7 Ocak Salı günü itibarıyla yeniden başlayacağını açıkladı. Salibi, “Salı gününden itibaren Şam Uluslararası Havalimanı”na uluslararası uçuşları almaya ve havalimanından uluslararası uçuşları yapmaya başlayacağımızı duyuruyoruz. Ortaklarımızın yardımıyla Halep ve Şam Havalimanını tamamen yenileme sürecinde olduğumuzu ve böylece dünyanın her yerinden uçuş alabileceklerini Arap ve uluslararası havayollarına bildiriyoruz” ifadelerini kullandı. KATAR 7 OCAK”TA UÇUŞLARI BAŞLATACAĞINI AÇIKLAMIŞTIKatar Havayolları, geçtiğimiz perşembe günü yaklaşık 13 yıl sonra Şam”a uçuşlarını yeniden başlatacağını ve 7 Ocak Salı gününden itibaren haftada 3 uçuş gerçekleştireceğini açıklamıştı. Katar yönetimi Şam Havalimanı”na operasyonların yeniden başlatılması için yardım teklifinde bulunmuştu. Katar, Esad yönetiminin devrilmesinin ardından Türkiye”den sonra Suriye”nin başkenti Şam”daki büyükelçiliğini yeniden açan ikinci ülke olmuştu. İLK UÇUŞ HALEP”E YAPILMIŞTISuriye”de 18 Aralık”ta yeniden açılan Şam Uluslararası Havalimanı”ndan ilk uçuş, Halep”e yapılmıştı. Suriye Havayollarına ait uçak, Şam-Halep deneme uçuşu için personelle birlikte Şam”dan havalanmıştı.

Source: Www.star.com.tr


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dağ: Suriye”de, Gazze”de, Libya”da olmaya devam edeceğiz

Dağ, partisinin Yaşar Doğu Spor Salonu”nda düzenlenen Samsun 8. Olağan Kongresi”ndeki konuşmasında, tüm teşkilatların 2008″de AK Parti”ye kapatma davası açıldığında milli irade mitingleriyle kapatılmaması için partilerinin yanında olduğunu söyledi.”Hedef 2023″ diye yola çıktıkları 2011 seçimlerinde aldıkları yüzde 47 oyda da partililerin olduğunu belirten Dağ, “Gezi olaylarında bu ülkeyi vandalizme teslim etmediğimizde de yanımızda sizler vardınız. 17-25 Aralık darbe girişiminde, “Bu partiye, bu millete bu hamleyi yapamazsınız.” denildiğinde 2014 genel seçimlerinde sandıkları patlatarak aldığımız yüzde 45 oyda sizler vardınız. 15 Temmuz”da liderimiz, “Herkes meydanlara.” dediğinde meydanları dolduran sizlerdiniz, Allah”a şükürler olsun.” ifadelerini kullandı.En kritik seçimlerden 2023″te ülkede istikrarsızlık doğurmak isteyenlere yüzde 52 oyla vatandaşların en güzel cevabı verdiğini vurgulayan Dağ, şunları kaydetti:”23 yılın sonunda 8. olağan kongremizi yaptığımız bu dönemde bundan sonra yine bizler olacağız. Bizler Türk Devletleri Teşkilatı”nda, Türk Cumhuriyetleri”nde olacağız. Bizler bölgemize kurulmak istenen teröristlere karşı Suriye”de, Gazze”de, Libya”da olacağız, olmaya da devam edeceğiz. Bizler bu ülkenin milli gelirini 25 bin dolara çıkarıncaya kadar burada olacağız. Bu coğrafyada sadece ne yapması istenildiği değil, ne yaptığını bilen, kendi politikasını yöneten bir ülke olarak lider olacağız. 2028 seçiminde de 2032 seçiminde de bizler olacağız.”

Source: Www.star.com.tr


İsrail ateşkes uyarınca 60 gün olan Lübnan”ın güneyinden çekilme süresini uzatmak istiyor

Lübnan”ın El-Ahbar gazetesinde, Ateşkesi Denetleme Komitesi Başkanı ABD”li Tümgeneral Jasper Jeffers”ın, Lübnanlı yetkililere, Lübnan ordusunun patlamamış savaş mühimmatlarını yavaş temizlediğini, bu sebeple “İsrail”in Hizbullah”ın tesislerini kontrol etme yönündeki kara operasyonu hedeflerini uygulamaya zaman ayırması gerektiğini” söylediği belirtildi.

ABD”li Tümgeneral Jeffers”ın, Lübnan”ın güneybatısındaki bazı beldelere Lübnan ordusunun hazır olmasına rağmen konuşlanmasını engellediği ifade edildi.

Jeffers”ın, İsrail”in Hizbullah”ın saldırı kapasitesini ortadan kaldırma hedefini garanti altına almak için 60 günlük çekilme süresini 90 güne uzatma niyetinde olduğuna, hatta çekilme sürecinin Nisan ayına kadar sarkabileceğine işaret ettiğine dikkati çekildi.

Lübnan ordusu ve bazı Lübnanlı yetkililerin durumdan rahatsız olduğu ve 6 Ocak”ta yapılacak Jeffers, Fransa ve UNIFIL”in de katılacağı koordinasyon toplantısının ertelendiği öne sürüldü.

Lübnan ordusunun, 6 Ocak”ta, ABD Başkanı Joe Biden”ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein”in de katılma ihtimali bulunan Ateşkesi Denetleme Komisyonu toplantısı öncesi iyi niyet gösterilmesi talebinde bulunarak, İsrail ordusunun Nakura”da çekilmesi talebini yinelediği belirtildi.

İsrail”in Lübnan”dan çekilmeyeceğini ABD”ye iletmesi bekleniyor

İsrail devlet televizyonu KAN”ın haberinde İsrail”in, “Lübnan ordusunun anlaşma şartlarını yerine getirmemesi ve Hizbullah”ın bölgede yeniden güçlenmeye çalışması” sebebiyle ateşkes anlaşmasında öngörülen ve Ocak ayının sonunda biten 60 günlük sürenin ardından Lübnan”dan çekilmeyeceği mesajını ABD”ye iletmesinin beklendiği aktarıldı.

İsrail”in, Ateşkesi Denetleme Komitesi aracılığıyla yaptığı bilgilendirme üzerine Lübnan ordusunun Hizbullah hedeflerine saldırmadığı ve Lübnan”ın güneyindeki beldelere konuşlanmasının “çok yavaş” sürdürdüğü ifade edildi.

Haberde, “İsrail”in ayrıca ABD”ye, sınıra yakın Lübnan köylerinde yaşayanların evlerine dönmelerine izin vermeyeceği mesajını iletmesi bekleniyor.” ifadesi kullanıldı.

Lübnan ile İsrail arasında varılan ateşkes anlaşması, 27 Kasım Çarşamba günü yerel saatle 04.00″te (TSİ 05.00) yürürlüğe girdi.

Anlaşmanın ikinci maddesinde, “Lübnan hükümeti, Hizbullah veya Lübnan topraklarında bulunan diğer tüm silahlı grupların İsrail”e karşı herhangi bir operasyon düzenlemesini engelleyecek ve İsrail de Lübnan”da sivil, askeri veya devlete ait hedeflere kara, deniz veya havadan herhangi bir askeri saldırıda bulunmayacak.” ifadesi yer aldı.

Anlaşma uyarınca Lübnan ordusunun, 60 gün içinde İsrail”in Lübnan”ın güneyinde işgal ettiği bölgelere aşamalı olarak konuşlanması öngörülüyor.

Ateşkes anlaşması kapsamında oluşturulan Ateşkesi Denetleme Komitesi”nde Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) ile Lübnan ve İsrail”in yanı sıra Fransa ile ABD yer alıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bakan Fidan, Ukraynalı mevkidaşıyla görüştü

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile bugün bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Ukrayna ve Suriye deki durum ele alındı. Suriye de Esad yönetiminin devrilerek Rusya ya kaçmasının ardından Ukrayna, Suriye nin yeni yönetimi olan Heyet Tahrir El Şam ile iyi ilişkiler kurmak istediğini açıklamıştı.

Source: Habertürk


Bakan Kacır: Biz masuma kimlik sormayız

AK Parti Beykoz 8″inci Olağan İlçe Kongresi”nde konuşan Kacır, AK Parti”nin Türkiye”nin ekmeğini ve aşını büyüten bir parti olduğunu söyledi. Türkiye”yi baştan başa ürünlerle, hizmetlerle, projelerle buluşturan partinin AK Parti olduğunu belirten Kacır, Türkiye”nin dört bir yanında üretim üsleri inşa eden, organize sanayi bölgeleri kuran, fabrikalarını, bacalarını tüttürenin yine kendileri olduğunu kaydetti.Milletin derdiyle dertlenenin ve milleti baş tacı edenin, “Türkiye”de hiç kimse ikinci sınıf vatandaş değildir” diyerek herkesin hakkını teslim edenin yine kendileri olduğunu vurgulayan Bakan Kacır, “Milletimizi baş tacı eden biziz. Kadınların haklarını sözüm ona savunup, kadınları başörtülerinden dolayı eğitim haklarından, çalışma haklarından mahrum edenleri mağlup eden, siyasette yerle yeksan eden, kadınlara haklarını yeniden teslim eden yine biziz. İmam hatiplerin önündeki engelleri kaldıran yine biziz. Bizim yaptıklarımız saymakla bitmez. Biz eser ve hizmet siyasetinin temsilcileriyiz. Biz Türkiye Yüzyılı”nın lideri, tam bağımsız Türkiye”nin lideri Recep Tayyip Erdoğan”ın partisiyiz.” ifadelerini kullandı.Kacır, 2001 yılında Türk milletinin AK Parti”nin tabelasını astığını ve 2002 yılında AK Parti”nin “tek başına iş başına” diyerek milletten iktidar mührünü aldığını anımsattı.AK Parti”nin kurulduğu günden bu yana milletin partisi olduğuna ve birçok zorluğun üstesinden gelerek bugünlere geldiğine işaret eden Bakan Kacır, “2023”te birbirine benzer benzemez 6″sı bir araya geldi. Oturdular, kalktılar. Vakit sandık vakti olduğunda milletimiz onlara “hayır” dedi. “Sizin basiretsizliğinize, sizin ferasetsizliğinize, sizin beceriksizliğinize evlatlarımın kaderini teslim etmem” dedi. Ve yine güven için, istikrar için, adalet için, kalkınma için, AK Parti”ye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan”a Türk milleti güvendi.” diye konuştu.- “BİZ HEP BİRLİKTE TÜRK MİLLETİYİZ”Türkiye”nin Türkiye”den büyük olduğunu ve kendilerinin adaletin temsilcileri olduğunu ifade eden Kacır, en zor anlarında dahi Türkiye”ye sığınanlara sırt dönmediklerini belirtti.Bakan Kacır, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Biz Cumhurbaşkanı”mızın liderliğinde umudunu Türkiye”ye çevirmiş, Türkiye”nin gölgesine, ay yıldızlı bayrağımızın, sancağımızın altına sığınmış mazlumlara, masumlara “bedeli ne olursa olsun sahip çıkacağız” dedik. Biz doğru adamın yanında her daim doğru durduk. Ve işte Suriye”de şimdi Suriye”nin kaderi yeniden çiziliyor, yeniden yazılıyor. Biz masuma kimlik sormayız. Mazlumun dinine, ırkına bakmayız. Zalimin kim olduğuna da bakmayız. Zalim güçlüymüş, kuvvetli miymiş, asla bizi ilgilendirmez. Biz Allah”a sığınırız. Allah”a yaslanırız. Biliriz ki Allah”ın yardımıyla başaramayacağımız hiçbir iş yoktur. Biz Türk”üz, biz Kürt”üz, biz Çerkes”iz, biz Laz”ız, biz Gürcü”yüz, biz Anadolu”yuz. Biz hep birlikte Türk milletiyiz.”Daha yapacak çok işlerinin olduğunu ifade eden Kacır, “yapılamaz” denilenleri Türk milletiyle yeniden tanıştıran hareket olduklarını ve 60 yıllık Devrim otomobili hayalini “Devrin otomobili” ile millete armağan edenlerin kendileri olduğunu kaydetti.Kacır, Türk milletinin insanlığı merhametle tekrardan buluşturacağına vurgu yaparak, “Bütün bunları hep birlikte başaracağız. Bütün bunları Cumhurbaşkanımız Erdoğan”ın liderliğinde, bu harekete gönül vermiş, sokaklarda, mahallelerde, caddelerde, birbirinden büyük coşkuyla bugüne kadar icra ettiğimiz Kazlıçeşme, Maltepe, Yenikapı, Atatürk Havalimanı mitinglerinde hep birlikte olmuş, 7″den 77″ye AK Parti ailesi ile birlikte başaracağız. Sadece 2028, 2029 değil, 2053 bizi bekliyor, 2071 bizi bekliyor. Biz buna inanıyoruz. Daha çok yapacak işimizin olduğunu biliyoruz. Yeter ki birbirimize sımsıkı tutunalım.” ifadelerini kullandı.Kongrede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın AK Parti Beykoz 8″inci Olağan İlçe Kongresi”ne yaptığı konuşma videosu izlendi.Programa, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, AK Parti İstanbul İl Başkan Adayı Abdullah Özdemir, AK Parti Beykoz İlçe Başkanı Özkan Ayduğan, MHP Beykoz İlçe Başkanı Emre Çömlekçi ile parti üyeleri, delegeler ve davetliler katıldı.

Source: Www.star.com.tr


Trump”ın Las Vegas”taki otelinin önünde aracını patlatan sürücünün notlarına ulaşıldı

Trump”ın Las Vegas”taki otelinin önünde Tesla aracı patlayan Livelsberger”ın telefonundaki notlara ulaşıldı.

Trump öncesi terör saldırıları: Amerika içinde silahlı kutuplaşma artıyor

ABD ordusu mensubu Livelsberger”ın notlarında, “kaybettiği kardeşlerinden zihnini arındırmaya ve aldığı canların yükünden kurtulmaya ihtiyacı” olduğu ifadeleri yer aldı.

Notlarda, “Bu bir terör saldırısı değil, bir uyanış çağrısı. Amerikalılar sadece gösterilere ve şiddete önem verir. Söylemek istediğimi anlatmak için patlayıcılı bir gösteriden daha iyi bir yol olabilir mi?” ifadelerinin olduğu kaydedildi.

ABD”nin, “ölümcül derecede hasta olduğunu ve çöküşe doğru gittiğini” yazılan notlarda ayrıca Ukrayna”daki savaşa dair de ifadelerin bulunduğu belirtildi.

Federal Soruşturma Bürosu (FBI) yetkililerinden Spencer Evans, “Bu olay her zamankinden daha kamuya açık ve daha sansasyonel olsa da travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bir kişinin intihar vakası gibi görünüyor.” diye konuştu.

Olaya ilişkin konuşan diğer yetkililer ise ele geçirilen notlarda Livelsberger”ın, Trump”a “düşmanlık” güttüğüne dair bir kanıta rastlanmadığını belirtti.

Otelin önündeki patlama

Yeni yılın ilk günü yerel saatle sabah 08.15 sularında Las Vegas”taki Trump otelinin önünde Tesla marka bir araç patlayarak yanmış, olayda araçta bulunan kişi hayatını kaybetmiş ve civardaki 7 kişi de hafif şekilde yaralanmıştı.

ABD medyasına bilgi veren yetkililer, araçtaki kişinin ABD ordusundan Matthew Alan Livelsberger olduğunu açıklamıştı.

Las Vegas Clark County Şerifi Kevin McMahill ise Livelsberger”in, aracın patlamasından önce kafasına ateş ettiği ve silahın ayaklarının dibinde bulunduğu bilgisini paylaşmıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: