Uluslararası Çatışmalar Bülteni – Krizler, Taktikler ve Çözüm Arayışları

PKK”nın Almanya yapılanmasına darbe! Sözde yönetici tutuklandı

Almanya Federal Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada, Yüksel K. hakkında Alman Ceza Kanunu”nun “yabancı bir terör örgütü üyesi olma ve onun için faaliyet yürütme” iddiaları kapsamında 4 Nisan 2025 tarihli mahkeme kararı bulunduğu bildirildi. Bu nedenle Yüksel K.”nın Bremen kentindeki evinde polis tarafından gözaltına alındığı belirtildi. Açıklamada, Yüksel K.”nın Haziran 2016″dan Temmuz 2023″e kadar terör örgütü PKK”nın Almanya”daki yapılanması içinde yer aldığı kaydedildi. Açıklamada şahsın, terör örgütünün Avrupa”daki propaganda faaliyetlerini koordine etme sorumluluğu ile yönetici pozisyonunda bulunduğu da bildirildi. Ayrıca PKK”nın Avrupa”daki sözde yöneticileriyle de bağlantısı olduğu da vurgulandı. Yüksel K.”nın mahkeme tarafından tutuklanarak Bremen”deki cezaevine götürüldüğü bildirildi.

Source:


Bir çıkmaz sokakta yeniden iktidar arayışı

Salı günkü yazımı “Bir şeyler kotarılıyor. O şeyin adı, alelacele hazırlanacak bir anayasayı Meclis’te 400 oy ile seçimden önce yasalaştırmak. İçinde iktidarlarının sürekliliğini de öngören. Çünkü başka hiçbir çıkış yolları yok” cümlesiyle bitirmiştim. Ellerinde emaneten duran iktidara nasıl yeniden sahip olacaklar? Herhalde herkesin merak ettiği soru bu. Emaneten diyorum çünkü yarın seçim yapılsa muhalefet hem cumhurbaşkanlığını hem de Meclis’te çoğunluğu alacak durumda. İktidar böyle bir olasılığı ölüm gibi görüyor. Bu çıkmazdan kurtulmak için iki yol belirledi. İKTİDAR YOLU BÜYÜKŞEHİR OPERASYONU MU… Birincisi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, cumhurbaşkanlığına en büyük rakip Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına yönelen çok yönlü operasyon. İkincisi ise İmralı’nın zamanlaması mükemmel çağrısına verdikleri yanıtla, Terörsüz Türkiye başlığı altında barış sürecine evet demeleri. Şimdi bu kotarılıyor. PKK’nin kendini feshetme kararıyla açıkladığı bildiriye sokulan “soykırım” , “Lozan” gibi olgular, aslında kozların kimin elinde olduğunu resmen gösteriyor. PKK bu nedenle yüksekten konuşuyor. Silahları bırakma ve örgütü feshetme kararlarının tamamen kendi inisiyatiflerinde olduğu bir sürecin bilincindeler. Bir sürü tepki var bu ifadelere fakat iktidarın iki muhatabından ise ne soykırım suçlamasına ne de Lozan’ı örgütün reddetmesi karşısında, en hafifinden, “Böyle kavramlarla konuşursanız barışı tehlikeye sokarsınız” biçiminde bir “serzenişleri” bile olamamış. Ben bunu mecburiyetlerine veriyorum. İMRALI-PKK-DEM SEÇENEĞİ İmamoğlu operasyonlarından iktidara bir “ekmek” çıkmayacağının farkındalar. Her şeyi yapabilirler, ağır cezalar verebilirler ve cumhurbaşkanı seçimine Ekrem Bey’i sokmayabilirler. Ama bu kez bir başka adaya karşı seçimi kaybedebileceklerini de hissediyorlar. Operasyonların, suçlamaların haklılığına ancak Saray severler ve Saray’dan beslenenler inanıyor. Onlar da inanmak zorundalar. Bu nedenle ellerinde seçim sürecindeki tek seçenekleri İmralı-DEM-PKK üçgeni. Bu üçgendeki hiç kimseye laf etmeyeceklerdir. İktidar yolu İmralı ve PKK ile aracı kuruluşları DEM ile işbirliğinden geçiyor. 100 KİŞİLİK MECLİS KOMİSYONU NE MENEM ŞEY Terörsüz Türkiye şüphesiz kimsenin karşı çıkacağı bir slogan değil. Bahçeli olayın sürükleyicisi rolünde, Meclis’te dışarıdan katılımla 100 kişilik bir komisyon kurulmasını, hemen kararlar alınmasını, bu kararların Meclis’te kabul edilerek fiiliyata geçirilmesini istiyor. Bir uzlaşma lafı yok. Meclis’te çoğunluk iktidarda. Bir uzlaşma ile kabul edilmeyecek komisyon ve sonra da Meclis kararları, ana muhalefeti ve görüşlerini şüphesiz ki dışlayacaktır. İktidarın ana meselesi, kararların kendilerine iktidar yolunu açmasıdır. Şimdiki durumda bir çoğunluk partisi olan CHP ve görüşleri dikkate alınmayan azınlık olarak kalacaktır. CHP bu durumda bir vitrin süsü olacaktır. *** Meclis komisyonu çözüm için şüphesiz yeni anayasa yı da gündeme getirecektir. İktidar hazırlamış olduğu yeni anayasasını raftan indirmiş ve üzerinde son duruma göre rötuşları yapmaya başlamıştır. Fakat hesap etmedikleri çok ciddi bir engel var karşılarında.

Source: Orhan Bursalı


En ‘yeni Ortadoğu’da İsrail

Trump Ortadoğu gezisinde İsrail’e uğramadı, Suudi Arabistan için bölgedeki “En güvenilir müttefikimiz” ifadesini kullandı. O, Suudi Arabistan’da, Katar’da ve BAE’de 3 trilyon dolara yakın ticari-askeri anlaşmalar imzalarken Batı medyasının, siyasi liderlerinin Netanyahu hükümetine yönelik tavrında bir değişiklik başlıyordu. Bu, uluslararası mahkemelerde yargılanma tehdidiyle karşı karşıya olan Netanyahu için diplomatik açıdan belki de en travmatik haftalardan biriydi. TİCARET DİPLOMASİSİ Trump’ın, kısa dönemli ekonomik çıkarları önceleyen yaklaşımıyla ABD, artık bölgesel etkisini uzun vadeli stratejik ortaklıklardan ziyade, hızlı ticari kazançlar ve devasa silah anlaşmaları üzerinden sağlamaya çalışıyor. Trump’ın dikkati artık petrol gelirleri ve genç nüfusuyla bölgenin yeni teknoloji ve ticaret merkezleri üzerinde odaklanıyor. İsrail hızla yalnızlaşıyor. ABD’de bile, en son kamuoyu yoklamaları, İsrail’e verilen desteğin azalırken Filistin’e sempati duyanların oranının arttığını gösteriyor. Bu ortamda The American Conservative ’in editörü salı günü, yorumunda, İsrail’in Gazze politikasının etnik temizliğe yol açarak ABD’nin ulusal çıkarlarına zarar vermeye başladığından yakınıyor, “Artık bırakın ne hali varsa görsün” diyordu. Batı medyası, siyasetçileri de artık, tarih önünde bir soykırımı kolaylaştırmış olma konumuna düşmekten korkmaya başlayarak tutumlarını değiştiriyorlar. The Guardian, The Economist, Financial Times ve New York Times, Wall Street Journal gibi yayınlar hatta BBC, İsrail’in Gazze’deki yaptıklarını “utanç verici” ve “insani felaket” olarak nitelendirmeye başladılar. Fransa, İngiltere, Kanada liderleri, ortak açıklamalarında, “ Netanyahu hükümeti bu korkunç eylemleri sürdürürken seyirci kalmayacağız. İsrail’in yenilenen askeri saldırılarını durdurmaması ve insani yardım üzerindeki kısıtlamalarını kaldırmaması halinde, karşılık olarak daha somut adımlar atacağız” diyorlardı. İSRAİL YALNIZLAŞIRKEN Gazze yıkımı, soykırımı, İsrail nefreti giderek derinleşen yeni bir Arap kuşağının gelişmesini hızlandıracak, İsrail’in güvenliğini daha da zayıflatacak. Obama döneminde imzalanan 3.8 milyar dolarlık 10 yıllık askeri yardım paketi önümüzdeki yıl sona eriyor; Trump’ın “önce mali çıkar” odaklı yaklaşımı altında anlaşmayı yenilemek, hiç de kolay olmayacak. “İsrail Batı ile ortak değerlere sahip bir ülkedir” fantezi de çöküyor. İsrail uluslararası sistemde “dışlanmış bir devlet” konumuna düşüyor. DİNCİ FANATİKLER Tüm bu felaketi, Aristotelesçi bir dille ifade edersek bir de çok önemli bir “fail nedeni” var: Dinci fanatiklerin birbirini besleyen fantezileri. (Belki de sanrıları demek gerekiyor.) Bir tarafta, Filistin halkının seküler direniş cephesini (İsrail’in de yardımıyla) bölen dinci Hamas’ın, yıllardır uyguladığı radikal, uzlaşmaz politikalarının arkasındaki, “Şeria Nehri’nden Akdeniz’e” fantezisi. Sonuç : Hamas’ın, sonrasını hesaplamadan (Ya hesapladıysa?) tezgâhladığı 7 Ekim 2023’teki kanlı pogrom saldırısı: 2 bin 500 ölü, 250 dolayında rehine. Diğer tarafta, İsrail’de, Filistinlilerin bir halk olarak varlığını bile kabul etmeyen, dinci faşistlerin “Fırat Nehri’nden Nil Nehri’ne büyük İsrail” fantezisi. Sonuç : Hapisten kurtulmaya çalışan hırsız Netanyahu’nun, dinci faşistlerle kurduğu hükümetin, ordu ve istihbarat şeflerinin uyarılarına kulaklarını tıkayarak başlattığı, Gazze’yi, bir soykırımla “temizleyerek” yerleşime açma projesi. Ve tabii, Batı’nın yaklaşık 19 aydır başka yöne bakarken İsrail’e sattıkları silahlarla katledilen 100 binden fazla Filistinli ve yıkımın, bombalanan hastanelerin, sağlık merkezlerinin, ambargonun sonucu, açlıktan, susuzluktan hastalıklardan ölmeye devam eden, gerçek sayısı belirsiz on binlerce çocuk. Şimdi, çoktan utancından intihar etmiş olması gereken Hamas liderliği hâlâ bir sorumluluk üstlenmeden konuşuyor, pazarlık yapıyor. Bir faşist soykırım utancı altında kurulan İsrail, tarih önünde soykırım yapmış bir ülke konumuna düştü. Her yerde dinci akımlar, maddi çıkarlarını, hurafelere sararak gizlemeye devam ediyorlar, yarattıkları felaketlere da halk katlanmak zorunda kalıyor.

Source: Ergin Yıldızoğlu


‘Şahsım Devleti’, ırkçılık ve faşizm

İktidar, “PKK ile barış, CHP ile savaş” stratejisi bağlamında, bir “ucube” olan “Cumhurbaşkanlığı Rejimi”nin ömrünü ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını, ne bahasına olursa olsun, uzatmak istiyor! *** Din, mezhep, ırk, milliyet gibi “kimlikler” mukaddes kavramlardır. Bu mukaddes kavramların herhangi birinin “üsttenci” bir yaklaşımla, “ötekileştirme” ve “dışlama” stratejileriyle kullanılmaları, rejimi Faşizme dönüştürür! *** Erdoğan/AKP iktidarı, zayıfladığı dönemlerde, ömrünü uzatmak için, önce Kürt milliyetçiliğini kullanmıştır. “Barış Süreci” denilen ve 2015’e kadar süren bu uygulamada, “Milliyetçiliğin ayaklar altına alınması” , devlet kurumlarının adlarından bile TC ifadesinin çıkarılması, Öcalan’ın yüceltilmesi, PKK’nin mevzi kazanmasına sessiz kalınması, göze çarpan özelliklerdir. Bu strateji Kürt Siyasetinin “Seni Başkan yaptırmayacağız” söylemi ile iflas etmiş ve bunu söyleyen Selahattin Demirtaş ’ın hapse atılmasıyla sonlandırılmıştır. “Kürt milliyetçiliğine” dayalı ilk strateji iflas edince, Bahçeli’nin girişkenlik alması ile devreye MHP ve “Türk Milliyetçiliği” sokulmuştur: HDP milletvekillerinin ve belediye başkanlarının, birçok yazarın, çizerin, akademisyenin (bu arada Cumhuriyet gazetesi mensuplarının) PKK terör örgütü ile ilişkileri olduğu suçlamasıyla hapse atılmaları, bu dönemin belirgin özelliğidir. *** Bugün, artık seçmen nezdindeki desteğini iyice yitirmiş olan İktidar tarafından, kendi içinde müthiş çelişkiler taşıyan, adeta “oksimoron” bir yeni strateji uygulamaya sokulmuştur: Türkçü MHP’nin girişimiyle başlatılan müzakereler sonunda Kürtçü PKK Terör Örgütü’nün kendini feshetmesi ve silah bırakması gündeme gelmiş… Bir yandan CHP’li ve DEM’li belediyelere kayyımlar atanır ve Ahmet Özer, Rıza Akpolat, Resul Emrah Şahan gibi belediye başkanları DEM ile ilişkiler üzerinden, başka Belediye Başkanlarına ve İBB Başkanı, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ’na ilaveten, hapse atılırken… Öte yandan, DEM Parti’nin desteğiyle, Anayasa değişiklikleri girişimi devreye sokulmuştur! *** İktidar’ın oyları, sadece iki kez seçilme hakkı olan Erdoğan’a, dördüncü bir dönem daha Cumhurbaşkanlığı sağlayacak bir Anayasa değişikliğine yetmediği için, Türk Milliyetçiliği ve HÜDA PAR ile ittifaka ek olarak, Kürt Milliyetçiliği ile uzlaşma da yeniden gündeme getirilmiştir! ABD’nin, Rusya ve Türkiye’nin de desteğiyle, Suriye’deki yönetimi değiştirmiş olması ve Büyük Kürdistan Projesi’nin gündeme gelmesi, 2015’te iflas etmiş olan bu projeyi yeniden canlandırmıştır. Ama evdeki hesap çarşıya uymayabilir: Çünkü Türkiye’deki siyaset, özellikle de Demokratik Muhalefet, etnikçi kimliğin diktatörlük için kullanılmasına karşı çıkacak bir deneyime ve olgunluğa ulaşmış olabilir. Ayrıca mevcut Anayasa’ya bile uymayan Erdoğan/AKP iktidarının yeni Anayasa projesinin, otoriter “Şahsım Devleti” rejimi totaliter yapmaya ve İktidarın ömrünü uzatmaya yönelik olduğu bilinmektedir. DEMOKRASİ TARİHİ, ONA BU KONUDA DESTEK VERENLERİ BAĞIŞLAMAYACAKTIR!

Source: Emre Kongar


Netanyahu, saldırıları sona erdirmek için şartını sundu! “Çok devrimci bir plan”

Başbakan Netanyahu, düzenlediği basın toplantısında, Gazze Şeridi’ne “Gideon”un Savaş Arabaları” ismini vererek başlattıkları kapsamlı saldırılarla bölgeyi tamamen işgal etmeyi ve Hamas”ı “ortadan kaldırmayı” hedeflediklerini açıkladı.NETANYAHU ŞARTLARINI TEK TEK SAYDIGazze”yi kalıcı işgal için başlattıkları saldırıları “İsrail”in güvenliğini garanti altına alacak net şartlarla” sona erdirmeye hazır olduklarını öne süren Netanyahu, söz konusu şartların İsrailli esirlerin serbest bırakılması, Hamas’ın silah bırakması, lider kadrosunun yurtdışına çıkartılması ve bölgedeki Filistinlilerin sürgün edilmesini öngören Trump planının uygulanması olduğunu belirtti.”ÇOK DOĞRU VE ÇOK DEVRİMCİ BİR PLAN”Trump planından “çok doğru ve çok devrimci bir plan” ifadeleriyle söz eden Netanyahu, ABD ile ilişkilerinin bozuk olduğu iddialarını da reddetti.Netanyahu, Gazze”ye düzenledikleri saldırılarda Hamas”ın siyasi büro başkanları İsmail Heniyye ile Yahya Sinvar, Kassam Tugayları Komutanı Muhammed el-Masri (Muhammed Deif) ve son olarak muhtemelen Yahya Sinvar”ın kardeşi Muhammed Sinvar”ın öldürüldüğünü söyledi.”AVRUPA ÜLKELERİ BİZİ ETKİLEMEYECEK”Avrupa başta olmak üzere pek çok ülkeden yükselen Gazze”de binlerce sivilin ölümüne yol açan saldırıların durdurulması uyarılarına değinen Netanyahu, “Avrupa ülkeleri bizi etkilemeyecek ve savaş hedeflerimizden vazgeçmemizi sağlayamayacak.” dedi.”TAHRAN, İSRAİL İÇİN ÇOK CİDDİ BİR TEHDİT OLMAYA DEVAM EDİYOR”ABD”nin İran”la yürüttüğü nükleer müzakerelere de değinen başbakan, “Tahran, İsrail için çok ciddi bir tehdit olmaya devam ediyor. ABD ile tam koordinasyon halindeyiz. Onlarla her zaman görüşüyoruz. Eğer müzakerelerle uranyum zenginleştirmelerini engelleyecek bir netice başarılırsa bunu memnuniyetle karşılarız.” dedi.Netanyahu, Gazze”deki Filistinlilerle dayanışma adına sık sık İsrail”i balistik füze ve insansız hava araçlarıyla hedef alan Yemen”deki Husilere ilişkin, henüz son sözü söylemediklerinin altını çizdi.Netanyahu için yolun sonu! İpi çekildi! Kaçacak ülke arıyorNetanyahu”dan yeni işgal mesajı: “İsrail tamamını kontrol edecek”Trump”tan Netanyahu”yla teması kesme kararı

Source: Muhammet Binici


Kuzey Kore”de Kim Jong-un”u öfkelendiren kaza

Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansının (KCNA) haberine göre, ülkenin doğusundaki Chongjin Limanında yeni bir muhribin hizmete girme töreninde “ciddi bir kaza” meydana geldi. 500 tonluk savaş gemisi suya indirilirken kıç tarafındaki kızaktan sıyrılarak karaya oturdu. Kazada geminin tabanının ezildiği, dengesinin bozulduğu ve suya indirilemediği belirtildi. Törene katılan Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, komutanları dikkatsizlik ve sorumsuzlukla suçlarken olayı, “ciddi bir kaza” ve “suç eylemi” olarak nitelendirdi.

Source:


Kuzey Kore”de savaş gemisi suya indirilirken kaza meydana geldi

Kuzey Kore de yeni savaş gemisinin hizmete girme töreninde suya indirilirken kızağından düştüğü bildirildi. Ülkenin doğusundaki Chongjin Limanı nda yeni bir muhribin hizmete girme töreninde ciddi bir kaza meydana geldi. 500 tonluk savaş gemisi suya indirilirken kıç tarafındaki kızaktan sıyrılarak karaya oturdu. AA nın Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı na (KCNA) dayandırdığı habere göre; kazada geminin tabanının ezildiği, dengesinin bozulduğu ve suya indirilemediği belirtildi. Törene katılan Kuzey Kore lideri Kim Jong-un, komutanları dikkatsizlik ve sorumsuzlukla suçlarken olayı, ciddi bir kaza ve suç eylemi olarak nitelendirdi. *Haberin fotoğrafı AA tarafından servis edilmiştir.

Source: Habertürk


Biz süreci bilmiyoruz onlar çoktan açıldı

Terör örgütü PKK’nın fesih kongresini gerçekleştirip silah bırakma kararı almasıyla başlayan ve iktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı süreç Türk milleti için hålå bilinmezlerle dolu. Şehit ailelerinin ve gazilerin de milletvekillerinin de soruları yanıtsız kalıyor. Suriye’de ise PKK’nın uzantısı PYD-YPG-SDG’nin silah bırakıp bırakmayacağı tartışılırken örgüt ülkenin kuzeyi ve kuzeydoğusunda her geçen gün kendine daha çok alan açıyor.

ŞARKILI TÜRKÜLÜ AÇILIŞ

Son olarak Şanlıurfa Suruç sınırına yürüme mesafesindeki Ayn el-Arab’ta (Kobani) “Önder Apo’ya özgürlük inisiyatifi” adı altında dernek kuruldu. Apo için şarkılı, türkülü, sloganlı açılış yapıldı, ilçede birçok noktaya KCK ve Apo posterleri asıldı. Çalgılı, müzikli açılışa çok sayıda PKK’lı ile sözde özerk yönetimin üst düzey yetkilileri ile aileleri katıldı. Derneğin amacı teröristbaşı Apo’nun “fikirlerini yaymak” olarak açıklandı.

APO POSTERİ VERDİLER

Derneğin sözde Fırat kantonu sözcüsü Suriyeli Ayşe Efendi, Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası bir komplo gerçekleştirilerek yakalanıp Türkiye’ye teslim edildiğini savundu, “Nasıl ki IŞİD çetelerini Kobani’de yendiysek önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü de aynı şekilde gerçekleştireceğiz” dedi.

Binaya teröristbaşı Öcalan’ın resminin bulunduğu tabela asılırken, açılış kurdelesini ise PKK-YPG saflarında öldürülen üç teröristin annesi Halime Reşo yaptı. Açılış sonrasında derneğe gelen ziyaretçilere evlerine asmaları için Abdullah Öcalan’ın posterleri dağıtıldı. Aynı isimle kısa süre önce de Mardin’in Nusaybin ilçesinin karşısındaki Kamışlı ile Halep kentinde açılışlar yapılmıştı.

SÖZDE ASAYİŞ GÜCÜ

Ayrıca Suriye El Kahtaniye’de (Tırbespiye) de SDG bünyesinde, sözde “asayiş gücü” oluşturulmasına ağırlık verdi. El Kahtaniye’de ilçesinin giriş ve tüm çıkışlarına Abdullah Öcalan’ın dev posterleri asıldı.

Mülteci kılıfına bürünen terör kampı ne olacak

Terör örgütü silah bırakmasının ardından gözler Irak)te Erbil’in 50 kilometre güneyindeki Mahmur Mülteci Kampı’na çevrildi. PKK’nın tasfiye kararıyla birlikte bu kampın geleceği de merak konusu oldu. Terörün bölgede zirve yaptığı 1994’te Hakkari ve Şırnak’ta yaşayanlar ‘güvenlik gerekçesiyle’ Irak topraklarına girdi. Birleşmiş Milletler (BM) gözetimine alınan mülteciler, Mahmur Kampı’na yerleştirildi.

Terör örgütü, 36. paralelin üzerinde yer alan Mahmur’dan elini hiçbir zaman çekmedi. Teröristlerin cenazeleri Mahmur’a getirildi.

SUKİSAT PLANI YAPTILAR

Terör örgütü adına konferanslar düzenlendi. BM denetimi hep sözde kaldı. Teröristlerin, konsolosluk görevlimiz Osman Köse’nin Erbil’de bir restoranda şehit edildiği hain suikastı da Mahmur’da planladığı öğrenildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampın teröristlerin barınma yerine dönüşmesine “Burası Kandil’in kuluçka yuvasıdır. BM temizlemezse bir BM üyesi olarak biz temizleriz” sözleriyle tepki gösterdi. PKK’nın silah bırakmasının ardından Mahmur’un kapatılmasına ilişkin kapsamlı bir rapor hazırlandı ve Cumhurbaşkanlığı, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarına sunuldu. Irak Bölgesel Yönetimi’yle yürütülecek müzakereler sonucunda kampın akıbeti netlik kazanacak.

Source: Özgür Cebe


Gazze”deki hükümet: 81 günlük ablukanın ardından ilk yardım tırları Gazze’ye girdi

Gazze hükümeti Medya Ofisi Müdürü İsmail es-Sevabite, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar 87 yardım tırı Gazze’ye giriş yaptı. Bu, 81 günlük ablukanın ardından ilk giriş oldu.” dedi.

Sevabite, yardımların insani ihtiyaçları karşılamak amacıyla uluslararası ve yerel kuruluşlar aracılığıyla dağıtılmak üzere gönderildiğini belirtti.

Öte yandan, Gazze Özel Nakliyeciler Derneği Başkanı Nahid Şuhaybir, AA’ya yaptığı açıklamada, yardım taşıyan tır sayısının 92 olduğunu söyledi.

Şuhaybir, “Tırlardan 75’i güney ve orta kesimlerdeki fırınlara un taşıdı. Yardımlar Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı üzerinden ulaştırıldı.” diye konuştu.

Gazze ve kuzey bölgelerine yardım ulaştırmak için kullanılan Netzarim Koridoru üzerinden herhangi bir geçişin sağlanamadığını, İsrail ordusunun bu güzergahı kapattığını ifade eden Şuhaybir, ayrıca, 12 tırın UNICEF’e ait çocuklar için besleyici ek gıdalar taşıdığını ve bunların Deyr el-Belah kentine indirildiğini, 5 tırın ise BAE tarafından gönderilen şeker ve çeşitli gıda maddeleri taşıdığını aktardı.

Hükümetin Medya Ofisi, Gazze”nin günlük olarak en az 500 yardım ve 50 yakıt tırına acil şekilde ihtiyaç duyduğunu vurgulayarak, İsrail’in sınır kapılarını kapatmasının kıtlığı derinleştirdiğini belirtmişti.

Avusturya Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger, dün, Avrupa Birliği”nin (AB) İsrail”e ticari imtiyazlar tanıyan ortaklık anlaşmasını gözden geçirme kararını desteklediğini belirterek, Gazze”deki durumun dayanılmaz boyutta olduğunu ifade etmişti.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Gazze Hükümeti, İsrail’in Kerem Ebu Salim Sınır Kapısı’nda bekleyen yardım tırlarının geçişini üçüncü gününde de engellediğini ve bu durumun uluslararası taahhütlere aykırı olduğunu açıklamıştı.

Gazze Şeridi’nde sivillere yönelik saldırılarını yoğunlaştıran İsrail ordusu, işgali genişletip kalıcı hale getirecek kara saldırılarına başladığını duyurmuştu.

İsrail ordusu, Gazze”nin özellikle kuzeyi ve diğer bölgelerde Filistinlilere saldırı tehdidi içeren ve güneye gitmelerini emreden ilanları havadan atmıştı.

Birleşmiş Milletler, insan hakları örgütleri ve uluslararası yardım kuruluşları, İsrail ordusunun söz konusu kara saldırısının zaten felaket halindeki insani durumu daha da kötüleştireceği uyarısı yapmıştı.

İsrail”in Gazze Şeridi”nin güneyinde Filistinlileri sürdükten sonra sınırlı miktarda insani yardım dağıtacağı “toplama kampları” kurduğu, İsrail basınına yansımıştı. İsrail ordusunun, güneydeki Refah kentinde geniş alanları düzleyerek bunun için hazırladığı uydu görüntüleriyle ortaya çıkmıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


ABD-Türkiye görüşmelerinde Suriye başlığının perde arkası

Bu arada ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi duruşmasında Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe talebi hakkında ifade verdi. Buradaki konuşmasında Suriye ile ilgili bölümleri bazı mecralarda tam okunmadığı ya da perde arkasında yaşananlar bilinmediği için farklı tartışmalara neden oldu. Öncelikle Rubio’nun iki önemli bölümünü sizlerle paylaşmak isterim:RUBIO: HÜKÜMETİN BAŞARILI OLMASINA YARDIMCI OLMAK İSTİYORUZ ÇÜNKÜ…◊ “Bu hükümetin başarılı olmasına yardımcı olmak istiyoruz çünkü alternatif tam ölçekli bir iç savaş ve kaos ve bu da elbette tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracaktır.◊ Aslında, açıkçası, geçiş otoritesinin karşı karşıya olduğu zorluklar göz önüne alındığında, potansiyel bir çöküşe ve feci boyutlarda tam ölçekli bir iç savaşa, temelde ülkenin bölünmesine belki birkaç ay değil, haftalar uzaklıkta olduğunu değerlendiriyoruz.BU SÖZLERİN ARDINDAKİ NEDEN…İç savaş olasılığına vurgu yapan Rubio’nun baştaki “Bu hükümetin başarılı olmasına yardımcı olmak istiyoruz” sözlerine yeteri kadar dikkat çekilmiyor. Hem bu sözlerin hem de bu konuşmanın son yapılan görüşmeler ışığında nasıl okunduğuna şöyle bakabiliriz:◊ ABD Başkanı Trump, Suriye’nin bir sorun alanı olmasından çıkmasını istiyor.◊ Yeni hükümete yapıcı yaklaşan, bunu da açıklamalarında net bir şekilde ortaya koyan ABD Başkanı’nın amacı, Suriye’nin yeniden bir kaos ortamına yani aslında kendileri açısından da bir sorun alanına dönmemesi.◊ Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, sorunların üstesinden gelinmesinde ABD yaptırımlarının kaldırılması önem taşıyor.YAPTIRIMLAR KONUSUNDA HEDEF KONGRENİN İKNASI◊ ABD yaptırımlarıyla ilgili olarak ABD Başkanı’nın önünde iki alternatif bulunuyor:1-180 günde bir Başkanlık Emri yayımlayarak Suriye’ye uygulanan yaptırımları askıya almak. Bu alternatifin bazı dezavantajları bulunuyor.- Başkanlık emirleri bazı yaptırım kalemlerini kapsayamıyor.- Trump’ın bunu her 180 günde bir yayımlaması gerekiyor.- İş dünyası ve yatırımcı açısından “güvenilir” bulunmayabileceği endişesi taşınıyor.2-Kongreyi ikna ederek Suriye’ye yaptırımları kaldırmak.ABD Hükümeti’nin temel hedefi Suriye yaptırımlarının sorunsuz bir biçimde Kongre tarafından kaldırılmasını sağlamak. Bunun için de hem Yahudi lobisinin hem de karşıt görüşte olanların ikna edilmesi gerekiyor. ABD Hükümeti bu yüzden Suriye’nin kendileri açısından bir sorun alanı olmaktan çıkmasını istediğini söylerken, olası riskleri de sıralayarak sorunun bir an önce çözülmesini istiyor.ABD’DEKİ GÖRÜŞMELER OLUMLU BİR HAVADA GEÇTİTürkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ve ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Christopher Landau eş başkanlığında yapılan ABD’deki toplantının olumlu bir havada ve yapıcı geçtiğini söyleyebiliriz. Toplantının ana gündem başlıklarını şöyle sıralayabiliriz:◊ Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunması suretiyle, Suriye’de güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla siyasi ve ekonomik konular ile güvenlik alanında ABD’yle çok boyutlu eş güdüm.◊ Suriye’nin içinden geçmekte olduğu tarihi sürecin ülkenin tüm terör unsurlarından arındırılmasıyla sonuçlanması.◊ Türkiye tarafından son dönemde DEAŞ’la mücadele bağlamında Suriye yönetimine verilen destek ve öncülük edilen bölgesel çabalar.◊ Suriye’nin kuzeydoğusundaki kamplar kapsamında işbirliği imkânları.◊ Suriye’ye yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılması bağlamında izlenecek süreç ve takvim.◊ ABD ve Suriye arasında sağlıklı bir diyalog tesis edilmesi.◊ Komşuları için istikrarsızlık yaratmayan bir Suriye’nin inşa edilmesi.İKİ ÜLKE ARASINDA 10 MART MUTABAKATIHem Amerika’da bu başlıklarda yapılan görüşmede, hem Türkiye’de çeşitli seviyelerde yapılan tüm görüşmelerde son gelinen noktalara bakacak olursak;◊ Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin, Suriye’nin bir sorun alanı olmaktan çıkması konusunda görüş birliği var.◊ Özellikle ABD’de yapılan son görüşmede SDG ile Şam Hükümeti arasında 10 Mart’ta imzalanan mutabakatın eksiksiz ve hızla uygulanması konusunda görüşbirliğine varıldığı ifade edildi.◊ Trump yönetimi yaptırımları kaldırmakta kararlı ancak Kongre’nin ikna edilip edilemeyeceği önümüzdeki süreçte belli olacak.◊ ABD, Suriye’de askeri varlığını azaltsa da az miktarda asker tutmaya devam edecek. Bu köşeyi takip edenler bu bilgiyi daha önce paylaştığımızı ve Türkiye’nin de bunu bir sorun olarak görmediğini yazdığımızı hatırlayacaklardır.◊ Son yapılan toplantı çerçevesinde ABD birliklerinin konsolidasyonunun sürdüğü ve süreçle ilgili Türkiye’ye düzenli bilgi akışının devam edeceği belirtildi.◊ DEAŞ ile mücadele konusunda Şam hükümeti Türkiye’nin koordinasyonu ile çalışacak. Hapishanelerin yönetimi, yabancı örgüt mensuplarının ve ailelerinin ülkelerine dönüşlerine sağlanması, orta kesimde bulunan DEAŞ’lılarla mücadelenin Suriye’ye komşu ülkelerden oluşan mekanizma ile yürütülmesi hedefleniyor.

Source: Hande Firat


100 milyar dolarlık ortak

Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkiler uzun zamandır iyi. Ancak son dönemde atılan adımlar iki ülkeyi birbirine daha çok yaklaştırdı. Hatta bazı alanlarda iyiden iyiye stratejik ortaklık boyutuna ulaşıldı. Bunlardan biri de savunma sanayi. Türkiye”nin önde gelen insansız hava araçları üreticisi Baykar ile Avrupa”nın en büyük savunma firmalarından İtalyan Leonardo arasında insansız teknolojilere ilişkin imzalanan ortaklık anlaşması imzalandı. YENİ FIRSATLAR OLUŞTURUYOR Bu ortaklık Avrupa”nın hızla büyüyen insansız hava aracı (İHA) pazarında Türkiye”nin etkisini artıracağı belirtiliyor. Avrupa İHA pazarının, önümüzdeki 10 yılda 100 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Ortak üretim tesislerinin hem Türkiye”de hem de İtalya”da kurulması planlanırken bu karşılıklı teknoloji transferi ve tedarik zinciri entegrasyonunu teşvik edecek. Bu işbirliği Türkiye”deki diğer savunma sanayisi firmaları için de yeni fırsatlar oluşturuyor. KARŞILIKLI 6 MİLYAR $ YATIRIM Geçen yıl itibarıyla Türkiye”de bin 610 İtalyan sermayeli firmanın, 5 milyar dolarlık yatırımı var. İtalya”daki Türk sermayesi ise son yıllarda önemli atılım göstererek 1 milyar dolara yaklaştı. Türk firmaları nasıl İtalya”yı Avrupa pazarına açılan bir kapı olarak görüyorsa, biz isteriz ki İtalyan firmaları da Türkiye”yi Asya”ya, Orta Doğu”ya ve Afrika”ya açılan bir kapı olarak değerlendirsinler. İtalya, Türkiye”nin en fazla ihracat gerçekleştirdiği 5 ülkeden biri. İki ülke arasında otomotiv, makine, tekstil, kimya, ilaç ve enerji gibi sektörlerin yanı sıra savunma sanayisi, havacılık ve uzay gibi yüksek teknoloji odaklı alanlarda işbirliği potansiyeli yüksek. Yatırımlar otomotiv, enerji, altyapı, lojistik, bankacılık ve gıda gibi sektörlerde yoğunlaştı. Fiat, Pirelli, Eni ve Barilla gibi firmalar Türkiye”de uzun yıllardır çalışıyor. Öte yandan, Türk firmaları İtalya”da tekstil, gıda ve otomotiv yan sanayisi başta olmak üzere görünür hale gelmeye başladı. Özellikle yüksek teknoloji ve Ar-Ge merkezli yatırımların artışı, İtalya”daki Türk sermayesinin de dönüşüm geçirdiğini gösteriyor. AMAÇ BÖLGESEL ENTEGRASYON Türkiye ve İtalya, Avrupa ile Akdeniz”in endüstriyel otonomisini güçlendirmek amacıyla çelik ve kimya endüstrileri başta olmak üzere, çeşitli sektörlerde tedarik zincirleri geliştirme alanında çalışacak. Üretim zincirleri açısından da İtalya ve Türkiye arasındaki sinerji, yapılandırılmış ve uzun vadeli bir işbirliğini daha da güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu işbirliği sadece ekonomik ve ticari tamamlayıcılıkları değil, aynı zamanda daha ileri bir bölgesel entegrasyonu pekiştirmeyi hedefliyor. İtalya, Türkiye”nin Avrupa sistemine entegre olmasını ve erişmesini sağlarken Türkiye de diğer pazarlara ve bölgelere (Orta Doğu, Afrika, Orta Asya) giden yolu açacak.

Source: Bariş Ergi̇n


Sıkıştıkça daha da vahşileşiyor

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi”nde evleri ve yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı barınma merkezlerini hedef aldığı vahşi saldırılarda son 24 saatte 78 kişi daha hayatını kaybetti. Gazze Şeridi”ne aralıksız ve yoğun saldırılarını sürdüren katil İsrail”in hedefinde, yerinden edilen Filistinliler, bu kişilerin sığındığı okullar, çadırlar ve evleri bombalanan siviller vardı. Derec Mahallesi”ndeki okul bombalanmasında 12 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı. Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Cibaliya Mülteci Kampı”nda “Mukayyed” ailesine ait eve düzenlenen saldırda aynı aileden 9 kişi yaşamını yitirdi. Gazze”nin orta kesimindeki Nusayrat Mülteci Kampı”nda yerinden edilen Filistinlilerin barındığı benzin istasyonunun hedef alınması sonucu 15 Filistinli öldü, çok sayıda kişi de yaralandı. İsrail ordusunun Gazze”nin orta kesimindeki Deyr el-Belah kentinde “Ebu Semra” ailesine ait evi bombalaması sonucu 13 Filistinli hayatını kaybetti, saldırıda yaralananlar oldu. Ayrıca Zeytun, Menara, Beyt Lahiya, Han Yunus, Deyr el- Belah, Nusayrat Mülteci Kampı, Kebira, El Beyuk, Şucaiyye ve Kizan bölgelerine yönelik saldırılarda da 30″a yakın masum katledildi. 26 FİLİSTİNLİ AÇLIKTAN ÖLDÜ Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med), Gazze”de son 24 saat içinde 9″u çocuk 26 Filistinlinin açlık nedeniyle veya tedavi edilemediği için öldüğünü duyurdu. Euro-Med yaptığı yazılı açıklamada, İsrail hükümetinin açlık ve tedaviden mahrum bırakmayı “sivilleri öldürmek amacıyla kasıtlı olarak bir silah olarak kullandığını” kaydetti. YARDIM ALDATMACASI İsrail”in ABD başta olmak üzere gelen uluslararası tepkileri azaltmak için Gazze”ye girişine izin verdiğini duyurduğu 93 TIR dolusu insani yardım Filistinlilere ulaştırılmadı. Birleşmiş Milletler (BM), İsrail”in, haftalar süren ablukası sonrası sınırlı insani yardım geçişine izin vermesine rağmen Gazze”ye henüz herhangi bir yardım dağıtımı gerçekleştirilemediğini bildirdi. Pazartesi günü dört TIR bebek mamasının, salı günü de un, ilaç ve gıda ürünleri gibi temel ihtiyaç malzemeleri taşıyan birkaç TIR”ın Gazze”ye giriş yaptığını belirten Dujarric, ancak bu yardımların güvenlik riskleri nedeniyle dağıtımının yapılamadığını kaydetti. SİYONİST VEKİLDEN VAHŞET ÇAĞRISI: GAZZE”DEKİ HER BEBEĞİ ÖLDÜRMELİYİZ Soykırımcı İsrail”de aşırı sağcı eski vekil Moshe Feiglin, Gazze Şeridi”nin tamamen işgal edilmesini isteyerek, “Gazze”deki her çocuk, her bebek bir düşmandır” dedi. İsrail televizyonlarında yayımlanan açıklamasında Gazze”nin tamamının işgal edilmesinin ardından buralara, İsrailliler için yerleşim birimleri kurulması çağrısı yapan Feiglin, “burada tek bir Filistinli çocuğun bile kalmaması” gerektiğini savundu. “Gazze”nin varlığına karşı savaşta olduklarını” söyleyen Feiglin, “Şu anda süt verdiğiniz her bebek 15 yıl sonra oğlunuzu katledecek” iddiasında bulundu. SAVAŞ PİLOTLARI DA BAŞKALDIRDI İsrail ordusundaki bazı pilotların, Gazze Şeridi”nde binlerce Filistinli sivilin ölümüne neden olan hava saldırılarından rahatsızlık duyduğu ileri sürüldü. İsrail”de yayın yapan Kanal 13 televizyonuna konuşan askeri analist Alon Ben David, Gazze”ye düzenledikleri hava saldırılarından rahatsızlık duyan pilotlarla görüştüğünü aktardı. Ben David, gerçekleştirdikleri hava saldırılarında yüzlerce Filistinlinin öldüğünün farkında olan pilotların “kendilerine bunun makul olup olmadığını ve bir amaca hizmet edip etmediğini sorduklarını” kaydetti. Geçen aylarda da emekli 1000 pilot ve yedek asker, Gazze”ye saldırıların sonlandırılması için bildiri yayımlamıştı. 1525 asker de esirlerin evlerine dönebilmeleri için Gazze”ye saldırıların durdurulmasına destek veren bir bildiriye imza atmıştı.

Source: Sabah


Son dakika haberi: ABD”de 2 İsrailli diplomat öldürüldü

Son dakika haberi: ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, X hesabından yaptığı açıklamada, 2 elçilik çalışanının Washington”daki Yahudi Müzesi yakınlarında “anlamsız” bir şekilde öldürüldüğünü belirtti. Olayın incelendiğini aktaran Noem, “Bu ahlaksız faili adalete teslim edeceğiz.” ifadesini kullandı. ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) Direktörü Kash Patel de X”ten yaptığı açıklamada, silahlı saldırının FBI”ın Washington Saha Ofisi yakınlarında meydana geldiğini bildirdi. Olaya müdahale etmek için polisle birlikte çalıştıklarını ifade eden Patel, kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceklerini duyurdu. ABD Başkanı Donald Trump, silahlı saldırı hakkında Truth Social sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “nefret ve radikalizmin ABD”de yeri olmadığını” ifade ederek, saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da X üzerinden silahlı saldırıyı kınayarak “Dualarımız (hayatını kaybedenlerin) sevdikleriyle birlikte.” ifadesini kullandı. Öte yandan, İsrail”in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Danny Danon X üzerinden, saldırıyı “antisemitik terör eylemi” olduğunu iddia ederek, ABD makamlarının saldırının sorumlularına karşı “güçlü bir şekilde” harekete geçmesini istedi. Basın toplantısında konuşan Washington Metropolitan Polis Şefi Pamela A. Smith de saldırganın 30 yaşındaki Elias Rodriguez olduğunu açıkladı. Rodriguez”in gözaltına alındığını aktaran Smith, şüphelinin gözaltına alındıktan sonra “Özgür Filistin” diye bağırdığını ifade etti.

Source: Sabah