Atatürk Balıkesirli er Musa için Britanya İmparatorluğu ile yeniden savaşmayı neden göze aldı?
Yıl 1934… Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatından 4 yıl önce…
Günümüzde Dilek Yarımadası Kalamaki Milli Parkı içinde kalan Kanapiçe Koyu’nda 14 Temmuz günü saat 15.00 sıralarında, hudut bekleme nöbetindeki askerlerimiz bir teknenin içindeki 4 kişiyle koya yaklaştığını görüp “dur” ihtarında bulunurlar. Gelenlerin uyarıya aldırmamaları üzerine Balıkesirli er Musa ateş açar. Teknedekilerden biri vurulup suya düşer. Diğerleri Sisam Adası’na kaçmayı başarırlar. Sonradan bu kişilerin Sisam’ı ziyaret eden İngiliz Donanmasına ait HMS Devonshire gemisinde görev yapan subaylar olduğu anlaşılır.
Kuşadası Kaymakamı Dilaver Argun, o gün, Kuşadası’na bağlı bir bucak olan Selçuk’ta denetleme yaptığı sırada bir jandarma eri kendisine bir telgraf uzatır. Telgrafta bu olay anlatılmaktadır. Karine Muhafızı tarafından çekilen telgrafı okuyan kaymakam denetimi bırakıp Kuşadası’na döner ve Başbakan İsmet İnönü’ye durumu telgrafla bildirir. Telgrafta şunlar yazmaktadır: “Başbakan İsmet Paşa Hazretlerine, Kanapiçe Koyu’nda görevli er Musa, kayıkla yaklaşan 3 şüpheliye ateş açtı, İngiliz subayı öldü. İngilizler, Musa’nın cezalandırılmasını istiyorlar…”
Bunun üzerine Gazi, Ankara’ya ve Kuşadası’na şu emri verir:
“Kanuni vazifesini yaptığı anlaşılan er Musa, yerinden alınamaz ve cezalandırılamaz.
Hiçbir tarih kitabında yazmayan bu sözler, Atatürk’ün büyüklüğünü, işgalcilerle savaşarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık ve özgürlüğüne düşkünlüğünü, ekonomik ve askeri yönden Britanya İmparatorluğu’na kafa tutacak kadar güçlü olduğunu, içte ve dışta saygınlığını ve ulusal konulardaki kararlı tavrını gösteren muazzam bir belgedir..
Zira o, Balıkesirli er Musa için, koskoca Britanya İmparatorluğu ile savaşmayı göze almıştır. Bunu yapmakla Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına ve bu vatanın bir neferine nasıl değer verdiğini göstermiştir.
16 Temmuz 1934 günü, İngiliz Queen Elizabeth savaş gemisi saat 14.00’te Kuşadası açıklarında demirler. Kaymakam yine Ankara’ya telgraf çeker: “Gözetlemedeyim. Harp gemisinden bir motor, sahilimize yaklaşıyor. Karaya çıkmalarına izin verelim mi?”
Ankara’dan “Siz telgrafhanede bulunun. Liman reisiyle görüşsünler” yanıtı gelir.
Ancak gelenler kaymakamı ayaklarına çağırmaktadırlar.
Bu talep İsmet Paşa’ya aktarılır. Paşa’nın emri kesindir, “Eğer niyetleri ziyaret ise, Kaymakam Bey Liman Dairesine gitmeyecek, gelenleri kendi makamında kabul edecek.”
İngilizler, Kaymakamı makamında ziyaret ederler. Heyette iki İngiliz subayı ile iki de Türkçe bilen Rum vardır. Rumlar, görüşmenin Fransızca yapılmasını ister. Kaymakam Türkçe bildikleri için öneriyi reddeder. Olayı İngilizler, kendi işlerine geldiği gibi aktarırlar. Yüzmek için geldiklerini, koyda uyarı yapılmadan ateş açıldığını söylerler. Kaymakam, kaçakçılığı önlemeyle ilgili yasaya aykırı davrandıklarını anlatarak, İngiliz subaylarının suçlu olduğunu belirtir. Bunun üzerine İngiliz komutan, hükümetinin yazılı talimatını okur. Talimatta “İngiliz Hükümeti, Osmanlı Hükümeti’ne şu istekleri, bildirmeyi talep eder,” şeklinde başlayan konuşmayı, Kaymakam keser ve uyarır: “Kumandan Bey, yanlış temas aramaktadırlar. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcisiyim. Osmanlı Hükümeti’nin değil!”
İngiliz kumandan kızarır, özür diler. Sözlerini Türkiye Cumhuriyeti olarak düzeltir. İngilizlerin üç maddelik istekleri şunlardır:
1-Ölen İngiliz subayının cesedinin aranması için İngiliz motorlarının sahile gelmesine izin verilmesi,
2-İngiliz bayrağına tarziye (özür) verilmesi, ölen İngiliz subayının ailesine tazminat ödenmesi,
3-Subayı öldürdüğü saptanan, Balıkesirli er Musa’nın cezalandırılması ve verilecek cezanın İngilizlere bildirilmesi…
Konuşmalar bitince komutan, Kuşadası Kaymakamı Dilaver Argun’u gemiye davet eder. Kaymakam kabul etmez. Sahile çıkmak isterler. Kaymakam izin vermez, durumu Ankara’ya bildirir. Yanıt, Hariciye Vekili Dr. Rüştü Aras’tan gelir: “Cesedin aranmasına izin verilecektir. Aramalara Türk gemisi de katılacaktır. Ancak er Musa ile ilgili hiçbir pazarlık yapılmayacaktır.”
Er Musa’nın cezalandırılmayacağını öğrenen İngilizlerin 7 savaş gemisi 18 Temmuz 1934 günü, Sisam’dan, Kanapiçe Koyu’na doğru hareket eder. Kaymakam durumu Ankara’ya ve İzmir Valiliği’ne iletir. Kızılcahamam’da bulunan Atatürk, gelişmeleri yakından izlemektedir. İngiliz donanmasının, tehdit edici bir biçimde kıyılarımıza yaklaştığı kendisine bildirilince, Ankara’ya ve Kuşadası’na, şu emri verir:
“Gerekirse er Musa için Britanya İmparatorluğu ile savaşı göze alacağız. Kızılcahamam’dan şimdi hareket ediyorum. Ege Bölgesinde kısmî seferberlik emri veriyorum…” Bu emir, dört bir yanını işgal eden, dünyanın en güçlü savaş gücüne sahip ülkelerin ordularını yenen bir ulusun, Sevr ile yok olmaya mahkûm edilmiş ama buna kararlı bir şekilde direnip Sevr’i yırtıp atmış, kayıtsız şartsız bağımsızlık hakkını, denize döktüğü emperyalizme kabul ettirmiş ve Lozan Antlaşması ile de Türkiye’nin tapusunu almayı başarmış genç Cumhuriyetin, onurlu ve kararlı sesiydi.
Bu ses, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük devlet adamlığının, 7 düveli savaş meydanlarında yenme gücünü göstermiş muzaffer başkumandanın sesiydi.
İngilizlerin davranışları izlenirken, bir taraftan da seferberlik emri yerine getirilir. Türk ve İngiliz savaş gemileri teyakkuza geçer… Kuşadası halkının telaşa kapılmaması için gerekli uyarılar yapılır. Gazi Mustafa Kemal Paşa, emri vermiştir; gerekirse Balıkesirli er Musa için Türk Ulusu bir kez daha İngiltere ile savaşacaktır.
Tam bağımsızlıktan, özgürlükten, ulusal çıkarlardan ödün vermeyen Atatürk’ün bir neferini dahi gözden çıkarmayacağını, onu savaşmak pahasına koruyup sahipleneceğini anlayan Britanya İmparatorluğu isteklerinden vazgeçer. Bir süre sonra, İngiliz Harp Filosu Başkomutanı’ndan bir telgraf gelir. 19 Temmuz 1934’te Sisam’dan çekilen telgrafın içeriği şöyledir:
“Kaymakam Bey, Kuşadası.
Ölen subayımızın cesedini aramak için İngiliz makamlarına izin verildiği anlaşıldı. Bunun telle tekrarını ve onaylanmasını rica ederim. Sisam’daki İngiliz Başkumandanı.”
Dilaver Bey, Milli Savunma Bakanı Zeki Bey’le görüşür. Akşam üzeri Başbakan İnönü arar. Şunları yazdırır:
“Kaymakam Bey’e…
1-İngiliz Donanmasının sizden, cesedi aramak için verilmiş olan iznin onayını istediği anlaşıldı.
2-Tarafımızdan onaylı cevabın verilmesi ve motorlarımızın her kolaylığı göstereceğinin bildirilmesi uygun görüldü. İngiliz makamlarının araması sırasında, dostça davranılması ve bir olaya meydan verilmemesi lazımdır.”
Bu arada Kaymakam, 20 Temmuz 1934 günü, Kuşadası Kanapiçe (Dipburun) koyunda yapılacak törenle ilgili programı da Ankara’ya bildirir.
İngiltere’nin, Mustafa Kemal’in rütbesiz bir asker için savaşa hazır bulunduğunu anlaması, görüşmelere sağduyunun hakim olmasını sağlar. İngiliz subayın öldüğü yerde, İngiliz donanmasınca yapılacak törene bir Türk torpidosunun da katılmasına karar verilir. 20 Temmuz günü İngiliz donanmasına bağlı Queen Elizabeth ve ölen subayın görevli olduğu Devonshire Gemisi ile Türk Donanması’ndan Kocatepe Muhribi yerlerini alırlar. Saat 09.30’da tören başlar. Kurşunsuz üç yaylım ateşi yapılır. Üzerinde “Türk Donanması’nın samimi teessürü” yazan çelenk denize bırakılır. Tören sonrası İngiliz gemileri Sisam’a, Kocatepe ise Kuşadası’na dönerler.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu olayı Kuşadası’nda yaptığı konuşma ile hatırlattı ve sözlerini şöyle noktaladı: “Bir tarafta Genelkurmay Başkanını FETÖ’cülere feda eden Erdoğan, diğer tarafta bir erini feda etmeyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk…”
Gerçekten de büyük kahraman, ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Balıkesirli er Musa için İngiliz İmparatorluğu ile yeniden savaşı göze almış, emperyalizme bir kez daha meydan okumuş ve onlara yine geri adım attırmıştır. Bir askeri için dünyayı düşmanının başına yıkabilecek yiğitlik ve cesaretteki bu büyük kahramanı ve silah arkadaşlarını bir kez daha sevgi, saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Source: Uğur Dündar
PKK’lılara yurt dışı kapıları kapalı
Terör örgütü PKK’nın fesih kararı almasıyla yöneticilerin akıbeti merak konusu oldu. Üst düzey yöneticilerin kuzey ülkelerine yerleşeceği iddia ediliyordu. Fakat Avrupalılar, özellikle uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı suçunu asla göz ardı etmiyor.
Fesih öncesi yurt dışına iltica etme hakkı bulunan PKK üyelerinin bu hakkı da kalkacak. Yurt dışındaki 50 bin PKK’lının durumu da belirsizleşti. Avrupa ülkeleri 1990’lı yıllarda, AB ise 2004’te PKK’yı terör örgütü listesine aldı. Maddi kaynak olarak; silah ve uyuşturucu ticareti, tehdit ve şantaj gibi yöntemleri kullanan PKK’lı yöneticilerin nasıl affedileceği bilinmiyor.
“ÖZEL BELİRLENMİŞ UYUŞTURUCU KAÇAKÇILARI” İLAN EDİLDİ
Yurt dışına çıkacağı söylenen Murat Karayılan, Ali Rıza Altun, Cemil Bayık, Duran Kalkan ve Zübeyir Aydar gibi PKK yöneticileri, ABD Hazine Bakanlığı Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından 2011’de “Özel Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçıları” ilan edildi. Bu nedenle liderler Avrupa’ya gittiği an tutuklanacak.
Source: Ali Gülen
Kritik toplantı dünya basınında
İstanbul”da önceki gün gerçekleştirilen Rusya-Ukrayna zirvesi dünya basınının en önemli gündem maddesi oldu. Dünya basını görüşmeyi yakından takip ederken Türkiye”nin diplomatik başarısı ve etkisine vurgu yapıldı. İngiliz BBC ajansı, “Türkiye ve ABD”nin teşviki taraflar bir araya geldi” derken Katar merkezli Al Jazeera, İstanbul görüşmelerinin Türkiye”nin Rusya ve Ukrayna arasındaki dengeleyici rolünü vurguladığını ifade etti. Yunan Liberal gazetesi ise Erdoğan”ın bölgesel bir aktöre dönüştüğünü kaydetti. ÇÖZÜMDE LİDER AKTÖR İzlanda Dışişleri Bakanı Thorgerdur Katrin Gunnarsdottir, Antalya”da düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı ile İstanbul”da yapılan Rusya-Ukrayna müzakerelerine işaret ederek tüm bunların, “Türkiye”nin dünya barışı için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyduğunu” belirtti.
Source: Sabah
Başımızda PKK’dan daha büyük bir bela var!
Onlarca yıldır kamuya sızıp devletimizi ele geçirmeye çalışan FETÖ gibi, silahla ülkemizi bölmeye çalışan PKK terör örgütünden de kurtuluyoruz inşallah. Bunu 2023 seçimleri neticesine borçluyuz. Batı, 2023 için “Son umudumuz” diyordu… “ABD, Avrupa, Orta Doğu ve Asya’daki jeopolitik ve ekonomik hesaplar bu seçime bağlı” makaleleri yazılıyordu. Çok şükür, korktukları oldu. Şimdi ülkemizin yükselişini konuşuyoruz. *** FETÖ, PKK onların 1980 NATO darbesiyle ayağımıza bağladıkları ‘maşa’lardı. Devletimiz güçlendikçe bu örgütlerle mücadelede büyük mesafe aldı. Lakin, bunlar zayıflatıldıkça, daha büyük bir bela su yüzüne çıktı. Şimdi onları, terör örgütünün kayıtsız-şartsız fesih kararı açıklamasından duydukları rahatsızlıkla görüyoruz. *** Oysa daha düne kadar PKK ve Pensilvanya destekli Altılı Masa etrafında buluşanlar, bunlardı. Kritik 2023 seçimleri öncesi kendilerini iyice açığa çıkaran bu yüzlerin, günümüzün ittihatçıları olduğunu çok yazdım. Kimi dindar, kimi milliyetçi maskesi takmıştı… Tarihçi Murat Bardakçı da tam isabetle “İkinci Jön Türk masası” demişti onlar için. Bugün PKK’nın fesih ve silahları terk etme kararı almasından çıldırırcasına rahatsız olanlar, 2023 seçimleri öncesi ne yapmıştı, gelin tekrar yüzlerine vuralım. *** Mesela 2018’de hazırladıkları, İyi Parti’nin de HDP ile birlikte altına imza attığı, Ümit Özdağ ve Engin Özkoç’un açık ettiği anayasa taslağını hatırlayalım… * Türkiye’nin 20-25 eyalete bölünmesi, bunların kendi kendini yönetmesi. * 25 eyalet başkanlarının TBMM’ye gelmesi. * Her eyaletin yer altı zenginliklerinin kendisine ait olması. * Özerklik (istediğinde ayrılma) hakkının saklı olması. * Türk ve Kürt kurucu unsuru olarak; iki kurucu unsurun kabul edilmesi. Görüyor musunuz bugün hop oturup hop kalkanların o gün neye imza attıklarını? Devam edelim… *** Bunlar o günlerde şaşılacak şeyler değildi, zira Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu açık açık “Yerel özerklik şartını mutlaka getireceğim” diyordu! Tepede uzlaşma sağlanmış olmasa, zaten CHP-HDP destekli ortak mitingde Öcalan ve Atatürk posterleri birlikte sallanır mıydı? Bitmedi… *** Devlet, 2013’te HDP ile “terör örgütü PKK’ya silah bıraktırma ve bir daha çıkarılmamak üzere çukura gömme süreci” yürütürken, buna destek vermek bir yana, akamete uğratmak için elinden geleni yapan CHP, “Birlikte iyi salladık” dedikleri 7 Haziran 2015 seçimlerinden itibaren, terör örgütünün partisi ile her seçimde “Bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye” kampanyaları yapmış, şimdi PKK’nın kendisini feshetme açıklamasından hazımsızlık duyanlar, her sandıkta tıpış tıpış Kandil’in isteklerine oy vermişti! O süreçte, CHP’nin ve ittifak ortaklarının ağzından bir defa olsun “PKK silah bıraksın, ondan sonra birlikte siyaset yapmanın yollarını arayalım” cümlesini duyan olmuş muydu? Elbette hayır. Böyle bir dertleri zaten yoktu, olamazdı… Onlara ‘yıkmak için’ verilmiş tek hedef vardı; Erdoğan ve Cumhur İttifakı . Bu yüzdendir ki, ne Suriye operasyonları için Meclis’e getirilen tezkerelere onay verdiler, ne de devletin ateş çemberini yarmak için verdiği mücadeleye destek oldular. Bunlar bir yana, Mehmetçiğimize destek için sınıra giden sanatçılara bile etmedik hakaret bırakmadılar. Bununla da yetinmediler, -türlü güzellemelerle- İsrail adına sınırımızda teröristan kurmaya çalışan PKK/YPG’nin Türkiye’ye tehdit olmadığına toplumu ikna etmeye çalıştılar! Hepimizin gözleri önünde olmadı mı bunlar? *** Savunma sanayiimizi aşağılamalarını, Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Ege’de, Kıbrıs’ta, Karabağ’da gayrımillî ahlaksız politikalarını da şuraya not düşüyorum. Bunların, senelerce Suriyeli mülteciler üzerinden yaptıkları kara propagandanın ardından Şam rejimi devrildikten sonra takındıkları tavra da şahit oldunuz. Sadece İran’ın 600 binden fazla Sünni Müslüman’ı vahşice katlettiği Suriye’de, toplam kaybın 1 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Öldürülenler Sünni Suriyeliler olunca katil Esad rejimini destekleyip, kaçanlara kucak açtığı için kendi devletini suçlayan CHP ve müttefiklerinin, yeni Şam yönetimine darbe yapmaya kalkışan Esad artıklarına operasyon yapılınca nasıl sınıra koştuklarını ve “Açın kapıları, Suriyeli Nusayrileri koridor oluşturup Türkiye’ye alın” dediklerini hep birlikte ibretle izledik. Oysa ortaya çıkan şuydu ki, Suriyeli Nusayrileri katleden de yine -bunların iş birlikçisi- Esad artıklarıydı! Ve o rejim, terörün başımıza bela edildiği yegâne kuluçka yuvasıydı. *** İttihatçılar… Yani Jön Türkler. Bir asır öncesine gitmeye gerek yok, yakın zamanda yaptıklarının bile hangi birini sayalım… “Bizler Jön Türkleriz” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “Terörsüz Türkiye” sürecini başlatan Devlet Bahçeli’nin çıkışını duyar duymaz “El yükseltiyorum, Kürtlere devlet vadediyorum” dediğini hatırlıyor musunuz? Peki, bugün PKK silah teslimine razı olduğu için kirli kampanya başlatanlar, Özel’in bu cümlesini ağzına alıyor mu? PKK biteceği için rahatsız olduklarını gizleyip, ‘gizli şartlar’ olduğu üfürmesiyle kafa bulandırmaya çalışanların düne kadar HDP’ye “Vatansever” diyecek kadar zıvanadan çıktıklarını unuttuğumuzu mu zannediyorlar? Bugün sahte milliyetçilik taslayanlar, büyükşehirleri önceki adıyla HDP, şimdiki ismiyle DEM’in siyasi desteğiyle kazanmadı mı? Terör örgütünün partisi ile seçim kazanmak için iş birliği yapmak, örgüte belediye başkan yardımcılıkları ve meclis üyelikleri dâhil, kadro açmak bunlara göre doğru… Ama PKK’yı bitirmek için DEM’le iş birliği yapmak yanlış, öyle mi? PKK da bir gün biter ama bunları ne yapacağız, asıl onu düşünmek gerek. Çünkü bunların derdi ne ülke, ne ekonomi, ne toplumun refah ve huzuru ne de terör gibi ayağımıza takılan prangalardan bu ülke evlatlarının kurtulması! İstedikleri tek şey var; vesayeti yeniden güçlü kılmak, hatta bu defa öncesinden çok daha ağır biçimde millete bela etmek, zulmü bu topraklara tekrar hâkim kılmak! Türkiye için asıl refah, bu zihniyeti bitirmek olacak. Yücel Koç”un önceki yazıları…
Source: Türkiye Gazetesi
Roma”daki ortak basın toplantısında dile getirildi! Meloni: Bunda Türkiye”nin katkısı var
Meloni, temaslarda bulunmak üzere İtalya”nın başkenti Roma”ya gelen Merz ile dün akşam saatlerinde başbakanlık sarayı Chigi”de görüştü.İki başbakan görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.Meloni, görüşmelerinde, iki ülke ilişkileri, düzensiz göç ve savunma gibi Avrupa Birliği (AB) gündemindeki konular ile ayrıca uluslararası meseleleri ele aldıklarını belirtti.Ev sahibi Başbakan Meloni, Rusya ile Ukrayna arasındaki İstanbul”daki barış müzakerelerine atıfta bulunarak, “Ukrayna”da adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için ortak çabaları da konuştuk. (Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir) Zelenskiy ile (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin arasında İstanbul”da bir görüşme olmadı ancak heyetlerin bir araya gelmesi olumlu, bunun adil ve kalıcı barış sürecine yönelik ilk çekingen adım olmasını umuyoruz. Bunda Türkiye”nin ve ABD”nin de katkısı var.” dedi.Meloni, Ukrayna”yı kastederek, adil ve kalıcı bir barış için, saldırıya uğrayan millet için gerekli güvenlik garantilerini açıkça dikkate alan bir sürece ihtiyaç olduğunu ve bu bakış açısında ısrar etmeleri gerektiğini dile getirdi.Orta Doğu”daki durumla ilgili olarak Meloni, “İkimiz de İsrail”in samimi dostuyuz ama tam da İsrail”in dostu olduğumuz için Gazze”de olup bitenlere kayıtsız kalamayız. Zira durum giderek güçleşiyor ve dramatikleşiyor.” ifadelerini kullandı.Bölgede iki devletli çözümden yana olduklarını belirten Meloni, “Şansölye”ye de söyledim, bence Arap ülkeleri tarafından sunulan yeniden yapılanma planını temel alarak çalışabiliriz. Bu plan, çatışmayı sonlandırabilecek, iki devletli çözüm yolunu açabilecek bir bölgesel siyaset ve güvenlik çerçevesi sunuyor. Bunun gerçekleşmesi için elbette İsrail”in, Arap ülkelerinin ve Filistin liderliğinin cesur kararlar alması gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.Meloni, Alman mevkidaşının AB Liderler Zirvesi marjındaki buluşmalarında göç sorunun nasıl ele alınacağı konusunda benzer düşünceye sahip ülkelerin oluşturduğu grubun çalışmalarına katılmakla ilgilenmesinden memnuniyet duyduğunu belirtti.Savunma alanında, İtalya ve Almanya”nın, çok yüksek katma değer üreten sanayi altyapılarına sahip olduğunun altını çizen Meloni, Leonardo ile Rheinmetall arasında kurulan ortak girişimin bunun somut bir örneği olduğunu söyledi.Meloni ayrıca AB”nin yeşil politikalarının “Avrupa endüstrisi için çölleşme riski taşıdığını” kaydetti.- MERZ”İN AÇIKLAMALARIAlmanya Başbakanı Friedrich Merz de “İtalya bizim için Avrupa ve dış politikada vazgeçilmez bir stratejik ortaktır. ” dedi.Rusya ile Ukrayna arasında İstanbul”da yapılan görüşmelere değinen Merz, “Ukraynalı müzakereciler son derece istekli olsa da beklentilerimizi karşılamadı. Rusya üzerindeki baskıyı artıracağız ve salı günü, özellikle Baltık Denizi”ndeki gölge filo üzerine odaklanacak 17. yaptırım paketi gündeme gelecek.” diye konuştu.Merz, zaman zaman gündeme gelen Ukrayna”ya asker gönderilmesi konusuna da değinerek, “Ukrayna”ya asker gönderilmesi konusunda hiçbir tartışma yok. Bu, siyasi gerçeklikten tamamen uzak bir konu. Şu anda bunu konuşmak için hiçbir neden yok. Biz şu anda silahların susması, bir ateşkes sağlanması için çaba gösteriyoruz.” yorumunu yaptı.- MELONİ”DEN MACRON”A GÖNDERMEArnavutluk”un başkenti Tiran”da dün yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) Zirvesi sırasında “Gönüllüler” olarak anılan bazı ülkelerin Zelenskiy ile yaptığı toplantıda yer almaması ve Meloni”nin bu konuda ülkesinde eleştirilmesi, Merz ile yaptığı basın toplantısının soru-cevap bölümünde üzerinde durulan konulardan oldu.Bir gazetecinin, İtalya Başbakanı”na “Gönüllüler” toplantısına katılmama gerekçesi olarak “bazı ülkelerin asker göndermek için bu formatta toplandığına” dair yaptığı açıklamasını hatırlatıp, buna Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron”un karşı çıktığını anımsatması üzerine, Meloni, “Cumhurbaşkanı Macron”un açıklamalarından asker gönderme konusunun artık gündem dışı kaldığını memnuniyetle not ediyorum. Özellikle asker gönderme seçeneğinin artık rafa kalktığı bir dönemde, Ukrayna”da adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için Avrupalı ve Batılı ortaklarımızla her türlü formata her zaman olduğu gibi katılmaya hazırız. Rusya”nın Ukrayna”yı işgalinin başından bu yana, bizim gücümüz olan Batı”yı bir arada tutmak İtalya için her zaman bir öncelik olmuştur. Kimseyi dışlamadan ve herkesin kendi bakış açısını ifade etmesine imkan tanıyarak. Bu nedenle, belki de böyle hassas bir dönemde, Batı”nın birlikteliğini zedeleme riski taşıyan bireyselcilikten biraz uzaklaşmak gerektiğini söyleyebiliriz.” diye konuştu.Konuk Başbakan Merz de Merz, Ukrayna”ya yönelik “Gönüllüler” grubunun formatını gelecek haftalarda derinleştirmek istediklerini ve İtalya”nın da burada bir rol oynaması gerektiğini belirterek, “AB içinde birbirimizden ayrılamayız. A sınıfı veya B sınıfı üyeler yoktur, birlikte ne yapmak konusunda bir fark yoktur.” dedi.
Source: Www.star.com.tr
Soykırımcı İsrail Gazze”de sivilleri hedef aldı! 92 Filistinli şehit oldu
İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İSRAİL”İN GAZZE”DEKİ SALDIRILARINDA 92 FİLİSTİNLİ ŞEHİT OLDUFilistin resmi haber ajansı WAFA”nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, sivilleri hedef alan saldırılarını sürdüren İsrail, Gazze Şeridi”nin güneyindeki Han Yunus”un kuzeybatısındaki Hamad bölgesinde bir binaya ve Han Yunus”un doğusundaki Abasan el-Kebira beldesindeki bir eve hava saldırısı düzenledi.İlk saldırıda 2 kardeş hayatını kaybetti.Han Yunus”un Mevasi bölgesinde sığınmacıların kaldığı çadırların vurulduğu hava saldırısında yangın çıktı. Saldırıda en az 20 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.İsrail”in sabahtan bu yana Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerinde sürdürdüğü hava saldırılarında şu ana kadar 92 Filistinli öldü, onlarca kişi yaralandı.Bu kişilerden 34″ü Gazze kenti ve kuzey bölgelerde yaşamını yitirdi.Tıbbi ve yerel kaynaklar, İsrail güçlerinin son 48 saat içinde 200″den fazla sivili öldürdüğünü, Gazze Şeridi”nin kuzeyinden Gazze kentine doğru yaklaşık 300 bin kişiyi göçe zorladığını ve yaklaşık 1000 konutu tamamen veya kısmen yıktığını belirtti.Aynı kaynaklar, yaklaşık 140 cansız bedenin hala enkaz altında olduğunu, İsrail ordusunun ambulans ve kurtarma ekiplerinin bombardıman alanlarına ulaşmasını kasıtlı olarak engellediğini, bunun da uluslararası insani hukukun açık bir ihlali olduğunu vurguladı.05:40 ABD”nin Trablus Büyükelçiliği, NBC News”ün “ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin, 1 milyon kadar Filistinlinin Libya”ya taşınması planı üzerinde çalıştığı” yönündeki haberi yalanladı02:54 Hamas, İsrail savaş uçaklarının Gazze Şeridi”nin güneyindeki Han Yunus kentinin Mevasi bölgesinde yerinden edilmiş sivillerin kaldığı çadırları hedef alarak düzenlediği yoğun hava saldırılarına tepki gösterdi02:42 İsviçre”nin Basel kentinde düzenlenen 2025 Eurovision Şarkı Yarışması”nı Avusturya kazanırken, İsrail, Gazze”de gerçekleştirdiği soykırım ve saldırılar nedeniyle finalde protesto edildi00:31 İsrail”in cumartesi sabahından bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği aralıksız hava saldırılarında 92 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı00:19 Irak”ın başkenti Bağdat”ta düzenlenen Arap Birliği Zirvesi”nin sonuç bildirisinde, Gazze”de kan dökülmesinin durdurulması, Suriye”de kapsayıcı bir siyasi geçiş sürecinin başlatılması ve Sudan”da siyasi bir çözüm bulunması gerektiği belirtildi00:01 Hamas, Irak”ın başkenti Bağdat”ta düzenlenen 34. Arap Birliği Zirvesi”nin sonuçlarını memnuniyetle karşıladığını açıkladı
Source: Www.star.com.tr