Güçlülerin hukuku – Prof. Dr. Doğan Soyaslan
Tarihin her d öneminde toplumlar, aralar ındaki anlaşmazlıkları çözmek için ço ğu zaman savaşa başvurdu. Silah ve askeri g üç bak ımından üstün olan taraf, kendi ç ıkarlarını diğer topluma kabul ettirmekte daha etkiliydi. Savaş, yalnızca devletlerin değil, bireylerin de kaderini belirledi; milyonlarca insan öldü, yerinden edildi, toplumlar y ıkıma uğradı. Özellikle Sanayi Devrimi ve şehirleşmenin artmasıyla insanlar arası etkileşim yoğunlaştı, savaşın yıkıcı sonu çlar ı daha g örünür duruma geldi ve bu durum insanl ık vicdanında bir sarsıntıya yol a çt ı. 19. y üzy ılın sonlarında, savaşların yol a çt ığı b üyük ac ıların önüne geçmek amac ıyla bazı ilk adımlar atıldı. 1899 ve 1907 Lahey Konferansları sonucunda savaş hukukunun temelleri atıldı. Bu konferanslarda esirlere zarar verilmemesi, kadın ve çocuklara dokunulmamas ı, kimyasal silahların yasaklanması, sivil yerleşim yerlerinin hedef alınmaması gibi kurallar benimsendi. Aynı d önemde, devletler aras ındaki anlaşmazlıkların mahkemeler yoluyla çözülmesi için Lahey’de Milletleraras ı Daimi Hakem Mahkemesi kuruldu. Birinci D ünya Sava şı’na kadar devletler arasındaki uyuşmazlıklar doğrudan savaş nedeni olabiliyordu. MİLLETLER CEMİYETİ’NİN KURULUŞU VE SAVAŞ Birinci D ünya Sava şı’ndan sonra galip devletlerin öncülü ğ ünde Milletler Cemiyeti kuruldu. Cemiyetin temel amac ı, barışı korumak, devletler arası işbirliğini artırmak ve yeni bir savaşın önüne geçmekti. Cemiyetin sözle şmesine g öre, devletler sava şa girmeden önce mahkemeye, hakeme veya Milletler Cemiyeti Meclisi’ne ba şvurabileceklerdi. Ancak cemiyet, b üyük ölçüde İngiltere ve Fransa gibi galip devletlerin g üdümündeydi. Almanlara dayat ılan ağır Versay Antlaşması, toprak kaybı, ordusuzlaştırma ve y üksek tazminatlar gibi yükümlülüklerle Almanya’y ı siyasi ve ekonomik olarak ezdi. Bu baskılar, İkinci D ünya Sava şı’nın önemli nedenlerinden biri oldu. Devletler aras ında uyuşmazlığı çözmek üzere 1921 y ılında Milletlerarası Daimi Adalet Divanı kuruldu. 1928 yılında yapılan Briand – Kellogg Pakt ı ile savaşın bir çözüm arac ı olarak kullanılmasına son verilmesi hedeflendi. Milletler Cemiyeti ikinci b üyük sava şın ç ıkmasını engelleyemedi. İkinci D ünya Sava şı’nın ardından savaş su çlar ını yargılamak amacıyla N ürnberg Mahkemesi kuruldu. Alman yöneticiler, insanl ığa karşı su ç, sava ş su çu ve sald ırı su çu i şlemekten dolayı yargılandı. Bu gelişme, uluslararası ceza hukuku a ç ısından önemli bir ad ımdı. Aynı d önemde Birle şmiş Milletler Teşkilatı kuruldu. G üvenlik Konseyi’ni olu şturan savaşın galipleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa gibi beş daimi üye, uluslararas ı barışı ve g üvenli ği sağlama g örevi üstlendi. BM şartı, savaşın ancak haksız saldırıya uğranması durumunda ve meşru m üdafaa kapsam ında yapılabileceğini belirtti. Meşru m üdafaa durumunda, Güvenlik Konseyi karar ıyla üye devletler yard ımda bulunabilecekti. 1945 sonrası d önemde, sava ş sırasında sivillerin, esir askerlerin ve malların stat üsünü düzenleyen Cenevre Sözle şmeleri imzalandı. 1948 yılında ise Soykırım Su çunun Önlenmesi ve Cezaland ırılmasına İlişkin S özle şme y ürürlü ğe girdi. Bununla birlikte, Soğuk Savaş d önemi boyunca büyük devletler aras ındaki ideolojik kutuplaşma, G üvenlik Konseyi’nin etkisini s ınırladı. Uluslararası d üzene kar şı işlenen su çlarda sorumlular ı yargılayacak bir daimi ceza mahkemesi kurulamadı. ‘ ÖNLEY İCİ MEŞRU M ÜDAFAA’ GEREKÇES İ Ancak 1990’da Irak’ın Kuveyt’e saldırmasıyla uluslararası toplum harekete ge çti. Kuveyt’in talebi üzerine BM Güvenlik Konseyi askerî müdahaleye onay verdi ve Irak kuvvetleri geri püskürtüldü. Bu ba şarıya rağmen, 2003 yılında ABD, Irak’ta kitle imha silahları bulunduğu ve ter örist gruplara destek verildi ği iddiasıyla BM’ye başvurdu. Konsey bu talebi reddetti, çünkü kan ıtları yeterli g örmedi. Buna ra ğmen ABD ve İngiltere önleyici me şru m üdafaa gerekçesiyle Irak’a girdi. Sava şın sonunda Saddam rejimi devrildi fakat milyonlarca Iraklı öldü ya da yerinden edildi. 1993-94 y ıllarında G üvenlik Konseyi eski Yugoslavya ve Ruanda’da, soyk ırım, insanlığa karşı su ç, sava ş su çu i şleyenlerin yargılanmasını sağlamak üzere Lahey’de geçici ”ad hoc” mahkemeler kurdu ve suçlular cezaland ırıldı. 2002 yılında Birleşmiş Milletler Patronajı altında yine Lahey’de aynı su çlar ı işleyenleri yargılamak üzere daimi nitelikte uluslararas ı ceza mahkemeleri kuruldu. 2014 yılında Rusya, Kırım’daki Rus k ökenli halk ı koruma gerek çesiyle K ırım’ı işgal etti. G üvenlik Konseyi, Rusya’n ın üye olmas ı nedeniyle Ukrayna lehine karar alamadı. 2022’de ise Rusya, Ukrayna’nın doğusuna askeri m üdahalede bulundu. Ukrayna, Rusya’y ı Uluslararası Adalet Divanı’na şik âyet etti. Mahkeme, hâlâ Rusya’n ın savaş su çu veya soyk ırım su çu i şleyip işlemediğine karar vermedi. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısı sonucu y üzlerce sivil öldü. İsrail, bu saldırıya orantısız bi çimde kar şılık verdi; binlerce Gazzeli yaşamını yitirdi. Saldırılar L übnan ve Suriye’ye de s ı çrad ı. Adı ge çen Arap ülkeleri orant ısız g üç kar şısında meşru m üdafaa konumuna girdiler. Ancak Güvenlik Konseyi, ABD’nin vetosu nedeniyle İsrail aleyhine karar alınamadı. ULUSLARARASI HUKUK VE G ÜÇ DENGES İ İsrail’in saldırıları nedeniyle G üney Afrika Cumhuriyeti, İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant’ı Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne şik âyet etti. Mahkeme, her iki ki şi hakkında tutuklama kararı verdi. Ancak Almanya, Macaristan ve Polonya bu kararı uygulamayacaklarını a ç ıkladı. Bu tutumun ardında İsrail’le siyasi yakınlıkları ve İsrail’in k üresel nüfuzu yat ıyordu. Uluslararası hukuk, ço ğu zaman g üç dengesine göre i şler. G üçlü devletler, ç ıkarlarına ters d ü şen kararları engelleyebilir. Mahkemeler karar verse bile uygulanabilirliği ço ğu zaman politik tercihlere ve devletin g ücüne ba ğlıdır. G üvenlik Konseyi üyeleri, me şru m üdafaa durumundaki devletlere yard ım konusunda ço ğu zaman fikir birliğine varamazlar. Devletlerin uluslararası hukukta etkin olabilmesi, yalnızca diplomasiye değil, aynı zamanda teknoloji üretme kapasitesine de ba ğlıdır. Teknoloji üreten toplumlar ı; özgür, analitik dü ş ünen, sorgulayan, özgüvenli, ele ştiriye a ç ık ve sorumlu bireyler oluşturur. Bu özellikler, bir toplumu hem güçlü k ılar hem de uluslararası sistemde s öz sahibi yapar. Oysa dogmatik, sorgulamayan ve teslimiyetçi kültürlerde teknoloji üretilemez. Bu tür toplumlar, sadece güçlülerin hukukuna tabi olur. Prof. Dr. Do ğan Soyaslan
Source: Olaylar Ve Görüşler
Yeni bir ülke, yeni bir devlet, yeni bir kuruluş
Ameliyat masasında bir ülke! Önce gündeme Abdullah Öcalan ’ ın yaptığı “Silahları bırakın ve PKK’yi feshedin” ça ğrısına uyan ve topladığı kongre ile fesih kararını a ç ıklayan PKK’nin metninde boy g österdi: “Partimiz PKK; kayna ğını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan K ürt inkâr ve imha siyasetine kar şı… soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi.” PKK resmi bir ana metninde sanırım ilk kez T ürkiye’yi soyk ırımcı olmakla su çluyordu. Bu suçlaman ın temelinde, gen ç Türkiye’de a ğırlıklı olarak feodal K ürt a ğalarının Anadolu’da bağımsız K ürt özerk olu şumlar kurmaya y önelik isyanlar ın bastırılması ve Dersim’den g öçe zorlamalar yat ıyor. İsyanların bastırılmasını soykırım olarak su çlaman ın temeli yok. Evet çok şiddet uygulanmıştır. İsyan elebaşları da asılmıştır. Yeni Kurtuluş Savaşı vermiş, bağımsızlığını ilan etmiş bir ülkenin yapaca ğı başka bir şey yoktu. Ama eleştirme yapılır ş üphesiz ki. LOZAN VE YEN İ KURULUŞ İSTEĞİ PKK metni bununla kalmıyor. İsyan bastırılması temelinde, Lozan Antlaşması’na da karşı ç ıkıyor. Bu anlaşma bilindiği gibi T ürkiye’nin varl ığının uluslararası anlaşma ile tanınmasıdır. K ürt partileri ve dernekleri Lozan’ ın 100. yılı nedeniyle 24 Temmuz 2023’te ortak bir a ç ıklama ile Lozan’ı tanımadıklarını belirtmişlerdi. Demek ki K ürt siyasi hareketinde bu ortak bir görü şt ür. 1924 Anayasas ı’nı ve Lozan’ı reddetme, T ürkiye’nin kurulu şunu ve bu kuruluşu tescil eden ulusal ve uluslararası kararları reddetme anlamına geliyor. Aslında DEM Parti yetkilileri de farklı g örü şte değil. Peki buradan hareketle ne istiyorlar? Yeni bir kuruluş (artık adı herhalde T ürkiye olmaz). Türk-Kürt veya Kürt-Türk Anadolu Devleti veya Trakya Anadolu Birle şik Cumhuriyeti gibi bir şey… Zaten benzer adlar daha önce gündeme getirilmi şti. PKK’nin bu dayatmasının ardında ş üphesiz silahl ı g ücü var. Yani diyorlar ki Atatürk nas ıl silahla T ürkiye’yi kurdu, şimdi biz de silahla yeni bir ülke kuraca ğız. Lozan’a 100. yılındaki karşı ç ıkışta bir de talep vardı: “Yapılacak yeni bir anayasa ile K ürt halk ının varlığı ve ulus olmaktan kaynaklanan hakları resmen tanınsın.” İktidar bu a ç ıklamalar karşısında suskunluk i çinde. YEN İ ANAYASA İLE ÇÖZÜM SÜREC İ Evet, geldik bu yeni kuruluşu resmen ilan edecek olan yeni anayasa yapımına. K ürt siyasal hareketinin bugünkü ko şullarda b öyle bir iste ğinin ger çekle şmesi olanak dışı. Ama Cumhur İttifakı’nın hemen hemen bir yılı aşkın s üredir gündeme getirdi ği yeni anayasa önerisinin (belki de çok daha eskiden haz ırlanmış ve masada bekletiliyor, gelişmelere g öre revize ediliyordur) seçim sürecinde bu kez MHP’nin müthi ş desteğiyle K ürt aç ılımına hazırlık olduğunu anlamalıyız. Meclis komisyonu esas olarak İmralı ve Kandil’in (ve tabii ki DEM’in) önerileri ve istekleri do ğrultusunda yasalarda yapılacak değişiklikleri konuşacak. Bu arada ş üphesiz ki anayasa da gündeme gelecek. S ıfırdan anayasa mı g ündeme gelir, yoksa anayasan ın maddelerinde yapılacak değişiklikler mi… Ama şu a ç ık, PKK’nin varlığı aslında b ütünlüklü korunuyor. Do ğaldır, dağılacaklarını d ü ş ünen mi vard ı… Silah bırakanların verdikleri r öportajlarda, top art ık iktidarda, siyasi adımlar atmadıkları s ürece, ikinci bir silah b ırakma ve yakma olmayacak, a ç ık ça diyorlar. YEL İZ DİYE BİR ŞEY VAR VE AKP Özgür Özel ’in organizma dedi ği… “Kadim bir ge çmi şe sahip aziz millet ve b üyük devlet, kanl ı 1923 darbesiyle hesaplaşmadan ve helalleşmeden, yeni, ter örsüz ve büyük devlet yolunda ilerleyemez..! Bir düdük çal ıp yeni, onurlu ve beyaz bir sayfa a ç ılmalıdır..!” (Cumhuriyete çamuristan da diyerek kurulu şu gavurlaşma s üreci ilan etti.) Bu lanetli sözlere AKP’den bir tepki gelmedi. Herhalde “fikir özgürlü ğ ü var bizde” demi şlerdir. Aslında bu s özler AKP’ye yabanc ı değil. Atat ürk Cumhuriyetine küfreden baz ı isimleri kucaklayan bir AKP iktidarı var. Atat ürk’e ayya ş diyen bir de cumhurbaşkanımız. AKP Osmanlıcı karakterini reddetmiyor. Cumhuriyeti de “reklam arası” g ördüklerini unutmay ın. İkinci bir T ürkiye kurulu şu, kalplerinin derinliklerinde yatıyor. Şimdi birleştirelim: T ürk-Kürt-Arap ittifak ı Ortadoğu’yu kapsayacak. Her biri bir devlet olmuş, Arap d ünyas ını ümmet yapacak bir dü ş üncenin kendi içlerinde bile bir tohumu dahil yokken… Salt İslam ülkeleri örgütü varken çok farkl ı g örü ş ayrılıkları ile dolu. Tek tartışılan ve ameliyat masasına yatırılan bir T ürkiye Cumhuriyeti var. Üzerinde de bu ameliyat ı nasıl yapmalı, tartışması… (Bir yazı daha perşembeye)
Source: Orhan Bursalı
Darbeyi Başbakan’a ben haber verdim
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. TBMM’de kurulan Darbe Araştırma Komisyonu’nun Başkanvekili eski AKP’li ve Yeniyol Grup Başkanvekili Selçuk Özdağ o geceyi SÖZCÜ’ye anlattı:
“15 Temmuz gecesi darbe girişimini kaynaklarımdan öğrendim ve hemen Çankaya Köşkü’ne gittim. Başbakan dahil herkesi aradım. AK Partili bazı milletvekilleri ’Darbe oluyorsa bizi de öldürürler, ben gelemem’ diyerek evinde saklanmayı tercih etti. Başbakan Binali Yıldırım da girişimi telefonum üzerine öğrendi. İlk üç aramamda ulaşamadım, sonra kendisi aradı ve durumu anlatınca ‘Ne darbesi kim yapıyor?’ diye sordu. O sırada İstanbul’daydı sonra Ilgaz Tüneli’ne gittiğini öğrendik.
400 SAYFALIK RAPOR
O geceki olaylar sabaha kadar sürdü ve kontrol altına alındı. 253 şehidimiz var ve bu şehitlerden biri de benim öz yeğenimdir. Darbe girişimi ile ilgili TBMM’de Araştırma Komisyonu kuruldu. Başbakanın talebi üzerine komisyonun başkanvekili olarak görevlendirildim. 7 ay çalıştık, çok sayıda tanık ve yetkiliyi dinledik. Önemli bazı tanıklar ise Meclis komisyonuna gelmekten kaçındı. Bir milyon sayfa evrak ve tutanak oluşturduk. 400 sayfalık rapor hazırladık. Bu rapor TBMM Başkanına teslim edildi ancak Meclis’te görüşülmemesi için iktidar özel gayret gösterdi ve rapor havada kaldı.
Raporun çarpıcı bölümlerinden biri Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düşmesi ve şüpheli ölümüdür. Darbe girişiminde Cumhurbaşkanının kaldığı oteli basıp suikast girişiminde bulunanlar ile 2009’daki Yazıcıoğlu’nun helikopterinden parça sökenlerin aynı askerler olduğunu öğrenince bununla ilgili özel çalışmayla rapor hazırlattım. Ancak bu bölümün ana rapora konulmadığını görünce itiraz ettim, sonuçta zor da olsa rapora eklenmesini sağladık.”
Source: Emin Özgönül
O terörist PKK’nın Avrupa kasası çıktı
Irak Süleymaniye’de tarihi-turistik bir mağarada silahlarını metal bir varil içinde ateşe veren 30 kişilik terörist grubun başında yer alan Çukurcalı Behzat kod adlı Nedim Seven’in terör örgütü içindeki rolü ortaya çıktı. Seven’in 1990’da dağ kadrosuna katıldığı ve bir dönem Avrupa’da PKK’nın kara para ve uyuşturucu trafiğini kontrol ettiği, örgütün kasası olduğu belirlendi.
DİYARBAKIR’A HEYET
Terörist Seven, 2007’de Fransa’da tutuklandı. Bir döviz bürosunda 318 bin Euro ile yakalanan Nedim Seven’in bu parayı uyuşturucudan elde ettiği tespit edildi. Türkiye, Fransa’dan Seven’in iadesini istedi. Fransız istihbarat görevlileriyle yargı mensuplarından oluşan 4 kişilik heyet, Diyarbakır’a gelip iade talepnamesini düzenleyen savcılık görevlileriyle görüştü.
Fransız heyeti ise Nedim Seven’in iadesiyle ilgili terör savcılarına sundukları raporda, PKK’nın Fransa’da yılda yaklaşık 4 milyon Euro fon adı altında haraç topladığını belirtti.
SERBEST BIRAKILDI
Türkiye’nin diplomatik girişimleri sonuçsuz kaldı, terörist Türk yargısına iade edilmedi. Fransa’da yargılanan PKK’lı, ABD ve Fransa istihbaratıyla Almanya’da toplantılar yaptığını anlattı, “Fransız gizli servisi bizim faaliyetlerimizi ve kim olduğumuzu biliyordu” dedi. Mahkeme Seven’i serbest bıraktı.
KONGREDE DE VARDI
PKK’lı hain, Fransız istihbaratının da yardımıyla Kandil’e döndü. Halen hakkında kırmızı bültenle Interpol nezdinde arama kararı bulunan Nedim Seven, İçişleri Bakanlığı’nın da 20 milyon lira para ödüllü kırmızı kategorisinde aranıyor. Terörist Nedim Seven 5-7 Mayıs tarihinde PKK’nın fesih kongresine delege olarak katılmıştı.
Source: Özgür Cebe
Hamas hüsrana uğrattı! İsrail”de “Kara gece” Muhalefet ayaklandı: Felaket…
İsrailli muhalif siyasetçi Yair Golan, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İsrail 2025. Ordu, 3 askerin daha Gazze”de öldüğünü duyurdu. Bitmek bilmeyen bir siyasi savaşın kurbanları. Onları savaşa gönderen (Netanyahu), siyasi müttefiklerinin askerlikten muaf tutulmasını sağlamak için Haredi partilerin liderleriyle görüşüyor. Netanyahu bir gün daha koltuğunda kalmak için askerleri satıyor ve kurban ediyor.” ifadesini kullandı.Eski İsrail Başbakanı Naftali Bennett de X”den yaptığı açıklamada, askerlerin ölümünü “kara gece” olarak nitelendirdi.Bennett, şunları kaydetti:”Bir aile daha evlatlarının Gazze”de öldüğü haberini aldı. Oysaki o esnada mecliste, koalisyon ortakları askerlikten muafiyet yasasını çıkarmak için dünyayı birbirine katıyordu. Bu politikacılar, Haredilerin, İsrail halkını canları pahasına savunan akranlarına katılmasını engellemeye çalışıyor. Savaştayız. Çocuklarımız Gazze”de, kuzeyde (Lübnan sınırı), olmaları gereken her yerde. Bu utanç verici bir hükümet.”LAPİD: FELKAET…Ana muhalefet lideri Yair Lapid ise 3 askerin ölümünü “trajik bir felaket” olarak nitelendirdi.NE OLMUŞTU?İsrail ordusundan dün yapılan açıklamada, 401. Tugay 52. Zırhlı Birlik Taburu”nda görevli 3 askerin öldüğü, aynı taburda görevli 1 subayın da ağır yaralandığı kaydedilmişti.GOLAN TEPESİ”NDE DE BİR ASKER İNTİHAR ETTİGazze”deki saldırılara katılan İsrailli bir askerin, Suriye toprağı olan Golan Tepeleri”nde yer alan karargahta intihar ettiği bildirildi.İsrail”de yayın yapan Kanal 12 televizyonunun haberinde, Nahal Tugayında görevli bir askerin sabah saatlerinde Golan Tepeleri”nde yer alan ordu karargahında intihar ettiği belirtildi.İntihar eden İsrailli askerin daha önce Gazze”deki saldırılara katıldığına işaret edilen haberde, son bir hafta içinde Gazze savaşına katılıp intihar eden asker sayısının 3″e çıktığı ifade edildi.İsrail ordusundan yapılan açıklamada, konuyla ilgili soruşturma açıldığı ve sonuçların askeri savcıyla paylaşılacağına dikkat çekildi.
Source: Mehmet Küçükkahveci
Suriye”de Dürziler ve Sünni aşiretler çatıştı
Suriye’nin güneyindeki Süveyda vilayetinde mezhepsel temelli gerilim, şiddetli çatışmalara dönüştü. 11 Temmuz Cuma günü bir Dürzi tüccarın Bedevi kontrol noktasında soyularak kaçırılması sonrasında başlayan olaylarda, Dürzi gruplar ile Sünni Bedevi aşiretleri arasında silahlı çatışmalar yaşandı. Çatışmaların Süveyda kent merkezi ve kırsal bölgelere yayıldığı bildirildi.
EN AZ 50 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, son 24 saatte meydana gelen çatışmalarda aralarında bir çocuğun da bulunduğu en az 50 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. Ölenler arasında 10 Bedevi aşireti mensubu, 34 Dürzi savaşçı ve 6 Suriye ordu personelinin bulunduğu bildirildi.
DÜRZİ KÖYLERİNE SALDIRI İDDİASI
Suriye basını ve yerel kaynaklar, Bedevi aşiretlerine bağlı silahlı grupların Süveyda’nın batı ve kuzeyinde bulunan Dürzi köylerine saldırılar düzenlediğini aktardı. Olayların ardından Suriye Savunma Bakanlığı, gerilimi kontrol altına almak amacıyla güvenlik güçlerinin bölgeye sevk edildiğini duyurdu. Ancak müdahale, yerel Dürzi toplumunun direnişiyle karşılandı.
Suriye İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, “resmî kurumların yokluğu” nedeniyle krizin büyüdüğü ve mevcut güvenlik boşluğunun gerilimi daha da tırmandırdığı ifade edildi. Bakanlık, çatışmaların derhal sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. Savunma Bakanlığı ise ordunun, çatışmaları “hızlı ve kararlı bir şekilde dağıtmak” için bölgeye yerleştiğini belirterek, tüm tarafları itidale ve yetkililerle iş birliğine çağırdı.
“AĞIR SİLAHLAR VE İHA”LAR KULLANILIYOR”
Suriye’de Dürzi toplumunun en yüksek dini otoritesi olan Üniteryen Dürzi Müslümanlar Ruhani Liderliği, Suriye güvenlik güçlerinin Süveyda”ya yönelik müdahalesini sert bir dille reddetti. Yapılan açıklamada, “güvenlik sağlama” bahanesiyle vilayete giren güçlerin Dürzi köylerini bombalamaya devam ettiği ve Bedevi grupları ağır silahlar ile insansız hava araçlarıyla desteklediği öne sürüldü.
Ruhani liderlik, “Bölgemize ve halkımıza yönelik saldırılara katılan herkesi ve bu güçlerin bölgeye girişine izin vermeye çalışanları tamamen sorumlu tutuyoruz” ifadeleriyle uluslararası topluma koruma çağrısını yineledi.
Sosyal medyada yayılan ancak bağımsız kaynaklarca doğrulanamayan videolarda, Dürzi ruhani lider Şeyh Hikmet el-Hicri”ye bağlı olduğu öne sürülen silahlı grupların Suriye ordu ve güvenlik personelini alıkoyduğu ve onlara fiziksel müdahalede bulunduğu görülüyor.
Source: Anka
Tanklara ‘dur’ diyen millet ihaneti unutmadı
15 Temmuz darbe girişiminin 9. yıldönümü nedeniyle Turkuvaz Medya Grubu”nun ev sahipliğinde Kültür ve Turizm Bakanlığı ve 15 Temmuz Derneği destekleriyle Hafıza 15 Temmuz Müzesi”nde “Dayanışmanın adı Türkiye” konulu program düzenlendi. Programa İstanbul Valisi Davut Gül, 15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç, 15 Temmuz Derneği Başkan Vekili İlhami Çil, Takvim Gazetesi köşe yazarı Ekrem Kızıltaş, 15 Temmuz gazilerinden Gazi Üzeyir Civan, Gazi Oğuz Ayanoğlu ile 15 Temmuz”u yaşayan vatandaşlar katıldı. “UÇURUMUN KENARINDAN DÖNDÜK” Programda konuşan Vali Gül, “Şehitler ve gaziler sadece sayılardan ibaret değildir. Bu mekanın bir ruhu var. O anları yaşatıyor. Burayı gezerken 9 yıl önceki olayları tekrar hatırlayabiliyoruz. FETÖ, iflah olmaz bir yapı. 50 yıldır kurumların içerisine sızan ve kamufle eden bir örgüttür. Dünyanın birçok yerinde okullar açarak bürokrasiye sızarak demokrasiyi dizayn etmeye çalışmıştır. Tüm birimlerin içerisine sızan bu yapı 15 Temmuz”dan önce fark edilince Cumhurbaşkanımız bir mücadele başlattı. Cesareti ve milletimizin ferasetiyle ülke uçurumun kenarından alındı. Sadece iç güvenlik değil, Suriye”de Karabağ”da askeri unsurlarla kumpastan vazgeçildiği Terörsüz Türkiye”de önemli bir konuma geldik. Tehdit ve tehlikeleri bertaraf edip kardeşliğimizi güçlendirerek devam edeceğiz. Şehitlerimiz ve gazilerimizin emanetlerini korumaya devam edeceğiz” dedi. “GENÇLERİN İYİ ANLAMASI GEREKİR” Takvim Gazetesi Köşe Yazarı Ekrem Kızıltaş: 41 yıldır çekilen 40 bin cana mal olan 2 trilyon liralık maddi kayba sebep olan bir dönemin sonuna geldik. Terör belasını ortadan kaldırmanın temelinin 15 Temmuz gecesi hazırlandığını gördük. 15 Temmuz”a gelinirken neler yaşandığını anlamak ve tekrar ihtar etmek gerekir. Bosna”yı hatırladığımızda affedilirse tekrarlanır denilen sözle bu olayı unutmamak ve unutturmamak gerekir. Gençlerin iyi anlaması ve değerlendirmesi gerekir. Turkuvaz Medya”nın yayınları bu anlamda önemli. Bütün yayın organları ile 15 Temmuz”u hatırlatan programlara imza atmıştır. “BİZİ TARADILAR” 15 Temmuz Derneği Vekili İlhami Çil: 15 Temmuz günü bir kalkışma olduğunu gördük. Milletin karşısında sanki bir terörist geliyormuş gibi nişan aldıklarını gördük. Köprüye geldiğimizde hainlere karşı elimizde sadece gazilerimizin kanıyla sulanmış Türk bayrağı vardı. Bizi taradılar. Ayak bilek kemiğimden yaralandım. Biz yine de yürümeye çalışıyorduk. Bir annenin babanın evladına yapacağı gibi koşup beni silahın altından ateş hattından kurtarmaya çalışıyorlardı. Biz aziz bir milletin evladıyız. Ondan dolayı mutluyuz gururluyuz. Ambulansa ve polis aracına dahi ateş edip vurun talimatı veriyorlardı. O gece vurulduğumuzda burayı onlara terk etmeyin burasını onlara dar edin dedik. Kendi iradesine ve liderine sahip çıktık. Unutmayalım unutturmayalım. Bu şehit yakınları ve gaziler ile aileleri bize emanettir, biz vatan için mücadele ettik. “VATAN İÇİN CANIMIZI VE KANIMIZI FEDA ETTİK” Gazi Oğuz Ayanoğlu: Kısıklı”da köprüde yol kapama olduğunu öğrendim. Hemen kardeşim Onur ile birlikte köprüye gitmiştik. Bir baba önümdeydi yanında kızı da vardı. “Baba gitme” diye bağırdı. Sonra babasını vurdular sırtüstü düştü. Biz yaralıyı almaya gittiğimizde üzerimize ateş açtılar. Kalçadan vuruldum. Onur boğazından vurulmuş halde cansız yatıyordu. Hastaneye götürdüler. Acı haberi alınca sinir krizi geçirdim. Bir kanımız ve canımızı feda ettik. “KOLUMU KAYBETTİM FAKAT VATAMINIMI KAYBETMEDİM” Gazi Üzeyir Civan: 15 Temmuz”da alçaklara yeryüzündeki en büyük karşılığı verdik. 9 yaşında şehit ve gazilerimiz var. Sabah saatlerinde hava limanına gidiyorduk. Tuzla gişelerine geldiğimizde hain şebekenin orada olduğunu gördük. Yakındayken buna kayıtsız kalamazdım. Yolun karşısında birkaç askeri görüp uyarmak için ellerimi kaldırıp uyarmak için hepimiz kardeşiz dişe bağırdım. Fakat ellerim havadayken birden bir çınlama duydum. Sol kolumun ise parçalandığını gördüm. Kolumu kaybetmiştim fakat cennet vatanımı kaybetmemiştim. Bu vatana sahip çıkan kahraman evlatlarımız vardı.” dedi. “ÜLKENİN BÖLÜNÜP PARÇALANMASINI MİLLET ENGELLEDİ” 15 Temmuz Derneği Başkanı İsmail Hakkı Turunç: Bu hain girişimde bulunan askerlere neden kardeşlerinize silah doğrultuyorsunuz denildiğinde emir aldıklarını söylediler. Büyükşehir belediyesi önünde Saraçhanede açılan ateşle ayağımın dibine düşen mermi kovanlarını tiksinerek yerden aldım ve sakladım. Ben darbeleri hatırlıyorum. Siyasetçi ve demokrat gibi gözükenleri hatırlıyorum fakat 15 Temmuz”daki gibi milletin üzerine kurşun yağdırıldığını hatırlamıyorum. Ülke bölündüğünde hükümet düştüğünde sistemin dışına atıldığında ülkeyi bölüp parçalayacaklardı. ABD, İngiltere, İsrail ve diğer güçler tarafından paylaşılacaktı. Vatan kurtulacaksa canımız feda olsun diyen ruha çok şeyler borçluyuz. Bağımsız ve hür bir ülkeyi bize hediye ettiler. Yine de olsa binlerce insanımız yine önlerine bent olacak ve mücadele verecektir. Kahramanlık destanı yazanlara minnettarlığımı sunuyorum. GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ Turkuvaz Medya Grubu”nun düzenlediği programa Borsa İstanbul, Eminevim, Halkbank, Kuzey Marmara Otoyolu, Kuzu Grup, MNG Şirketler Grubu, Turkish Airlines, Vakıfbank ve Ziraat Bankası sponsor oldu.
Source: Mustafa Kaya
Ecevit’ten Gülen’e kaçış telkini: Amerika’ya gidin
Ankara DGM Başsavcısı Nuh Mete Yüksel, Fetullah Gülen hakkında, “laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasa dışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu” suçlamasıyla 19 Mart 1999″da soruşturma açtı. Fetullah Gülen, soruşturma açıldıktan iki gün sonra 21 Mart 1999 Amerika”ya kaçırıldı. Terörist başı Fetullah Gülen”in kaçışı dönemin Başbakanı Bülent Ecevit desteğiyle oldu. FETÖ”nün medya yapılanmasında yer alan Faruk Mercan”ın, Fethullah Gülen”in hayatını anlattığı kitabında, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit”in, Fetullah Gülen”e telefon açarak, “Sağlığınız çok önemli… Sizinle ilgili böyle bir soruşturma olsa haberimiz olurdu… Lütfen tedavinizi aksatmayın ve Amerika”ya gidin…” ifadelerini kullandığı yer alıyor. Elebaşı için İstanbul Emniyet Müdürlüğü”ne bağlı başkomiser Ahmet Akgün koruma olarak verildi. Gülen de bu koruma müdürü ile Amerika”ya kaçtı. Koruma polisi Akgün”ün görev süresinin dolduğu ve uzatılması talebiyle İçişleri Bakanlığına yazı yazıldı. Ecevit”in başbakan olduğu dönemde İçişleri Bakanı olan Saddettin Tantan imzasıyla elebaşının yanında bulunan koruma polisinin görev süresi 1 ay daha uzatıldı. Saadettin Tantan ise 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından yaptığı açıklamada o dönem söz konusu koruma polisinin görev süresinin bittiğine ilişkin dosyanın geldiğini, Gülen”in sağlık sorunlarının bahane edildiği ve koruma polisinin 1 yıl görev süresinin uzatılması isteniyordu. Ben onu 1 aya düşürerek polisin geri gelmesinin yolunu açtım” açıklamasında bulundu.
Source: Bariş Savaş
FETÖ ile mücadele kararlılıkla sürüyor! Bakan Güler: Asla izin vermeyiz
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türk milletinin kahramanlık destanı yazdığı 15 Temmuz 2016″da Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevini yürütmesi sebebiyle FETÖ”cü teröristlerin hedefinde olan ve etkisiz hale getirmeye çalıştığı kritik isimlerden biriydi. Bir asra bedel olan “o gece” duruşu ve tecrübesiyle darbe girişiminin püskürtülmesine önemli katkı sunan Bakan Güler, “Kahraman ordumuzun şanlı üniformasını hiçbir hainin taşımasına asla müsaade edilmeyecek” dedi. Güler, 15 Temmuz hain darbe girişiminden itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri”nde (TSK) 26 bin 205 personel hakkında ihraç ve rütbe geri alma işlemi yapıldığını ifade etti.FETÖ İLE MÜCADELE BİLANÇOSUSabah”ın haberine göre, Bakan Güler, şu açıklamalarda bulundu: O gece asil Türk milleti, Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine her yaştan insanıyla FETÖ”cü alçaklara, karşı durdu ve kendi geleceğine sahip çıktı. Tarihimizdeki en büyük ihanetlerden biri olan 15 Temmuz; asil milletimizin cesareti, engin feraseti ve ordu-millet dayanışması ile kalleşlerin ihanetinden, halkın iradesinin zaferine dönüştü. Bir daha böyle hadiseler yaşanmaması ve ülkemizin aydınlık geleceği için 15 Temmuz, her yönüyle bizlere önemli sorumluklar yükledi. FETÖ Silahlı Terör Örgütü (STÖ) ile mücadeleyi ilk günkü hassasiyetle sürdürüyoruz. 15 Temmuz hain darbe girişiminden itibaren Silahlı Kuvvetlerden 23 bin 969 personel ihraç edildi, 2 bin 236 emekli personelin rütbesi geri alındı. Toplam 26 bin 205 personel hakkında ihraç ve rütbe geri alma işlemi tesis edildi. Bunlardan 102″si 1 Ocak-30 Haziran 2025 tarihleri arasında ihraç edildi. Hainlerden temizlenen TSK eskisinden daha etkin, caydırıcı, saygın bir şekilde görevlerini yapıyor.LEGAL GÖRÜNÜMLÜ İLLEGAL YAPILARA KARŞI TEYAKKUZTSK, bu hain örgütten en fazla zarar gören kurum olması hasebiyle FETÖ STÖ ile mücadelede en hassas olan kurumların başında geliyor. Bu konudaki duruşumuz net. İlk günkü dikkat ve hassasiyetle mücadelemiz sürüyor. Rütbesine, mevkisine, makamına ve kim olduğuna bakılmaksızın gereken işlem derhâl tesis ediliyor. TSK olarak bu konuda ne bir kişiye acıyoruz ne de kimsenin gözünün yaşına bakıyoruz. 2016 temmuzunda Yüksek Askerî Şura hazırlıkları vardı ve tespit ettiğimiz 123 FETÖ”cü General/Amiral”i, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde, emekli etmek için hazırladığımız listeden içimizdeki hainler vasıtasıyla haberdar oldular. Bunları harekete geçiren diğer bir unsur da o gün MİT Müsteşarının Genelkurmay karargâhına çağrılmasıdır. Bu hainler o akşam “Bizim plan anlaşıldı, dolayısıyla çok ivedi harekete geçmemiz lazım, gece üçe kadar bekleyemeyiz!” diye düşündüler. Uluslararası toplumun terör örgütleriyle ve radikalizmle mücadelede kişiler ve ülkeler üzerinden değil, ilkeler üzerinden politika üretmesi gerektiğini dile getirdim. TSK”nın alçakça bir saldırıya uğradığı tarih olan 15 Temmuz menfur darbe girişimi; aynı zamanda TSK”nın hain unsurlardan arınarak milletine daha güçlü şekilde hizmet etmeye başladığı bir milat oldu.DEVLETE SIZILMASININ BÜYÜK TEHLİKESİFETÖ gibi illegal yapıların yürüttüğü casusluk faaliyetlerinin ülke savunmasını ne derece zafiyete uğratabileceğinin en çarpıcı örneğini İsrail”in, İran”a yönelik saldırılarında açıkça gördük. Ülkemizin güvenliğinin en küçük bir açığa meydan vermeden sağlanması için çalışıyoruz. Terör örgütleriyle ilişkisi olanlar hakkında TSK”dan ayırma cezasının verilebilmesi için fiilin işlendiği tarihten itibaren beş yıl olan zaman aşımı süresi, yirmi yıla çıkarıldı. TSK”da istihdam edilecek personelin güvenlik soruşturmalarının daha detaylı yapılmasını sağlayacak yasal düzenleme çalışmalarımız devam ediyor. Kahraman ordumuzun şanlı üniformasını hiçbir hainin taşımasına asla müsaade edilmeyecek. Millî Savunma Bakanlığı, FETÖ STÖ ile mücadelenin en etkin yürütüldüğü kurumların başında geliyor. “Kripto” olarak adlandırılan FETÖ mensuplarının tespiti için elde edilen bilgi ve belgeler ışığında derhâl gerekli hukuki süreçler işletiliyor. FETÖ STÖ başta olmak üzere Türk milletine düşman tüm yapı ve oluşumlarla kesintisiz mücadelenin sürmesi elzemdir.Lider dik durdu, millet destan yazdı! FETÖ”cü hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçtiBakan Tunç: Ne Avrupa”dan ne Amerika”dan o gece gerekli desteği göremedik
Source: Www.star.com.tr
Suriye'de çatışmalar bir kente daha sıçradı! Ölü sayısı korkunç boyuta ulaştı
Suriye”nin güneyinde Ürdün sınırında bulunan Süveyda ilinde Dürziler ile Bedevi Arap aşiretleri arasında çatışmalar sürerken ölü sayısı giderek artıyor.Dürzi güçlerin, bölgeye sevk edilen Suriye ordusuna saldırısında 18 asker hayatını kaybederken Suriye İnsan Hakları Gözlemevi”ne (SOHR) göre çatışmalarda en az 99 kişi hayatını kaybetti. 9 ASKER REHİN ALINDI, ÇATIŞMALAR SÜRÜYOR Devlete ait Suriye Haber Kanalı”na bilgi veren bir Suriye Savunma Bakanlığı kaynağı, Süveyda”da gruplar arasındaki çatışmaları sona erdirmek için bölgeye askeri sevkiyat yapıldığını ancak Dürzi güçlerin ordu birliklerine saldırarak 18 askeri öldürdüğünü, 9 askeri rehin aldığını bildirdi. Çatışmalar, ilin güney kırsalındaki Kenaker beldesi ile batı kırsalında devam ediyor. ÇATIŞMALAR HASEKE”YE SIÇRADI Öte yandan çatışmalar Haseke de sıçradı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Hamzat ve Sultan Murad tugayları arasında çatışmalar yaşandığını belirtti. Hırsızlık suçlaması üzerine çıkan çatışmalarda iki tarafın da ağır silahlar kullandığını bildirdi. Çatışmalar şehrin merkezindeki yoğunlaştığı ve tarafların ağır silahlar ve havan topları kullandığı bildirildi. İSRAİL SAVAŞ UÇAKLARI BÖLGEDE UÇUYOR Bu arada Dürzi liderlerinden Hicri, gelişmelerle ilgili yazılı açıklama yaparak, Suriye ordusu ve güvenlik güçlerinin bölgeye girişine izin vermeyeceklerini söyledi. Hicri, Suriye yönetimini Bedevi aşiretlere askeri destek vermekle suçlayarak “acil uluslararası koruma” çağrısı yaptı. Hicri”nin açıklama yaptığı sıralarda İsrail savaş uçaklarının, Suriye”nin güneyindeki Kuneytra-Süveyda-Dera hattı boyunca uçuş yaptığı görüldü. BİR KÖY KONTROL ALTINA ALINDI Suriye resmi haber ajansı SANA”ya göre, Savunma Bakanlığı ile iç güvenlik güçleri, çatışmayı sona erdirmek, gerginliğin tırmanmasını önlemek ve vatandaşlar ile mülklerini korumak amacıyla Süveyda”nın kuzeybatısında Dour köyünde konuşlandı. Savunma Bakanlığı birlikleri, ili kontrol altına almak ve çatışmaları sonlandırmak amacıyla kuzeybatı ve kuzey eksenlerinde ilerleyişini sürdürdü. Dour köyü, daha sonra birlikler tarafından kontrol altına alındı. İSRAİL, SAVUNMA BAKANLIĞI KONVOYU YAKININI VURDU İsrail savaş uçakları, Süveyda”nın kuzeybatısındaki Mezra ve güneyindeki Kenaker köylerinde, Savunma Bakanlığına ait konvoyların yakınlarına iki hava saldırısı düzenledi. Saldırıya ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmazken, can kaybı olup olmadığına dair bilgi bulunmuyor. İsrail, son birkaç saat içinde Suriye Savunma Bakanlığına ait konvoyların yakınlarını toplam beş kez hava saldırısıyla hedef aldı.İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Suriye”nin güneyine yönelik saldırılarını, “Dürzilere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz, İsrail kenarda durmayacak.” sözleriyle savundu. Katz, saldırıların “Suriye rejimine açık bir mesaj ve uyarı” niteliği taşıdığını ifade etti. SAVUNMA BAKANLIĞI: SÜVEYDA”DAKİ ÇATIŞMALARI KONTROL SÜRECÜ SÜRÜYOR Suriye Savunma Bakanlığı Sözcüsü Hasan Abdulğani, devlet televizyonu İhbariyye”ye yaptığı açıklamada, Süveyda”daki çatışmaların tüm şiddetine rağmen kontrol altına alınma sürecinin ilerlediğini belirtti.”Birçok cephede ilerleme kaydettik, şu anda Süveyda kentine oldukça yakınız” diyen Abdulğani, kırsaldaki çiftlik bölgesinin kontrol altına alındığını, Kenakir”in de kısa süre içinde güvenlik güçlerinin denetimine geçeceğini ve ilerleyen birliklerin Mezra köyünü de kontrol altına aldığını kaydetti.Bölgeye sevk edilen birliklerin aktif savaş amacı taşımadığını, hedeflerinin çatışmaları sona erdirip kamu güvenliğini yeniden sağlamak olduğunu vurgulayan Abdulğani, “Savunma Bakanlığı güçleri şu anda Süveyda şehir merkezine 4-5 kilometre mesafede. Sahadaki gelişmelere göre gerektiğinde müdahalede bulunacağız. Diğer illerde olduğu gibi burada da güvenlik ve istikrarı sağlayarak kontrolü devlet kurumlarına devredeceğiz.” dedi.Abdulğani, Dürzi lider Şeyh Hikmet el-Hicri”ye bağlı grupları yasa dışı oluşumlar olarak tanımlayarak, Süveyda”daki kanaat önderleri, sivil toplum temsilcileri ve ruhani liderlerle temasların sürdüğünü, çözüm için iletişim kanallarının açık tutulduğunu vurguladı.İsrail”in Savunma Bakanlığı konvoylarını doğrudan hedef almadığını belirten Abdulğani, “Muhtemelen boş arazilere yönelik hava saldırıları düzenlendi.” dedi.Abdulğani, “Biz kimseyle savaşmıyoruz, yalnızca yasa dışı silahlı grupları takip ediyoruz.” ifadelerini kullandı. ÇATIŞMALAR NASIL BAŞLADI? Süveyda”da dün sabah saatlerinde Dürzi grupların Bedevi Arap aşiretlerine ait bazı araçlara el koymasının ardından küçük çaplı silahlı çatışmalar başlamıştı. Taraflar karşılıklı olarak bazı sivilleri kaçırıp alıkoyarken çatışmalar şiddetlenmiş, toplamda en az 30 kişi ölmüş, 100 kişi yaralanmıştı.Suriye Haber Kanalı”na bilgi veren bir Suriye Savunma Bakanlığı kaynağı, Süveyda”da gruplar arasındaki çatışmaları sona erdirmek için bölgeye askeri sevkiyat yapıldığını ancak Dürzi güçlerin ordu birliklerine saldırarak 18 askeri öldürdüğünü, 9 askeri rehin aldığını bildirmişti. Öte yandan İsrail ordusu, Dürziler ile Bedevi Arapların çatışmalarına sahne olan Süveyda ili yakınında “çok sayıda tankın” hedef alındığını açıklamıştı. Açıklamada, Süveyda yakınındaki Semii köyü çevresinde “çok sayıda tankın” vurulduğu belirtilerek, saldırıya ilişkin detaylı bilginin gelecek saatlerde paylaşılacağı aktarılmıştı. İsrail hükümeti, Suriye”de Beşar Esad”ın devrilmesinden sonra Şam yönetimine karşı Dürzi azınlığa askeri ve siyasi destek vaadetmişti.
Source: Abdullah Karlıdağ
Türkiye”ye karşı ihanet yayınları! Darbecilerden yana tavır aldılar
15 Temmuz akşamı FETÖ”cü hainlerin giriştiği darbe teşebbüsü, Batılı devletlerin ikiyüzlülüğünü de gözler önüne serdi. Kendilerini demokrasinin ve insan haklarının beşiği olarak gören Batı medeniyetinin paydaşları, Türkiye”deki demokrasinin ayaklar altına alınmaya çalışıldığı saatlerde adeta cuntacı alçakların ekmeğine yağ süren bir tavır takındı. İhanet kalkışmasına karşı topyekün mücadele sürerken, yurt dışından gelen haberler tüyler ürpertti.DARBE OLMUŞ GİBİ GÖSTERDİLERKimi basın yayın organları darbe girişimini daha ilk dakikalarda gerçekleşmiş gibi gösterirken, kimileri ise darbecilerle ortak iş tutarcasına adım adım Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın izini sürdü. Her fırsatta Türkiye ile sağlam bir müttefik olduğunu dile getiren ABD, darbe teşebbüsü gecesi bir kez daha gerçek yüzünü ortaya koydu.Amerikan İstihbarat Teşkilatı”nın (CIA) “gölge kuruluşu olarak adlandırılan Stratfor, cuntacıların milli iradeyi ayaklar altına almaya çalıştığı saatlerde bir istihbarat örgütü gibi mesai yaptı. Suikast için tetikte bekleyen darbeci FETÖ”cüler, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın izini sürerken kuruluş, Erdoğan”ın uçağının koordinatlarını sosyal medya üzerinden dakika dakika paylaştı. Aynı kuruluş ertesi gün de Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında asılsız bilgiler yaydı.ABD VE İNGİLTERE”DEN İHANET YAYINIDünyanın önde gelen iki televizyon kanalı BBC ve CNN, darbe olmuş gibi haberler yayımladı. Yayınlarda, meşru hükümet yok sayıldı, ordunun yönetime el koyduğu iddiaları yer aldı. Ancak saatler geçtikçe çark eden bu kanallar kalkışmanın püskürtüldüğünü duyurmak zorunda kaldı. 15 Temmuz”dan sonra İstanbul”a giden BBC Ortadoğu Muhabiri Patrick Cockburn, “Suriye, Türkiye gibi olacak diye düşünürdüm, şimdi Türkiye Suriye gibi oluyor” ifadelerini kullandı. Cockburn, Türkiye”nin güçsüzleştiğini ve istikrarsızlaştığını öne sürdü.HALEN DESTEK VERİYORLAR FİRARİLERE KOL KANAT GERİYORLARFetullahçı Terör Örgütü”nün (FETÖ) firari üyelerinin yaklaşık yüzde 16″sının ABD”de, yüzde 23″ünün de Almanya”da olduğu düşünülüyor. Avrupa ülkeleri, FETÖ üyeleri için “barınma alanı” olmaya devam ediyor. CIA ajanı Henri Barkey, darbecilerle ABD arasındaki koordinasyonu bizzat İstanbul”da Büyükada”da kaldığı otelden sağladı.ABD adına ilk açıklama darbe girişimin bastırılmasından sonra gelmişti. Darbe girişiminden saat 22.00 civarında haberdar olan ABD”den ilk açıklama 23.57″de geldi. Moskova”da bulunan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, çok cılız bir açıklama ile adeta darbeyi desteklediklerini hissettirdi.Amerikan FOX TV; 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaptığı yayında FETÖ”cü hainleri desteklediklerini açıklamıştı. FOX TV özel yayınına katılanlar, darbe girişimini yapanlar için “Bunlar bizim çocuklarımız bunlara sahip çıkmalıyız”, “Darbe başarılı olursa biz kazanacağız”, “Ya İslam kazanacak, ya biz kazanacağız” ifadeleri kullanılmıştı.DARBECİLERDEN YANA TAVIR ALDILAR15 Temmuz sürecinde özellikle Amerikan medyası, darbe girişiminin başarılı olacağı zannıyla hareket etti ve darbenin asıl sorumlularını göz ardı etti. Seçilmiş hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkındaki suçlamalar ön plana çıkarıldı. Darbe girişimi, “Erdoğan karşıtlığı” üzerinden tanımlanmaya çalışıldı. Huffington Post, Wall Street Journal, Times, Guardian, New York Times, Fox News ve Financial Times bu algının yaratılmasında başı çekti. Lider dik durdu, millet destan yazdı! FETÖ”cü hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti Bakan Tunç: Ne Avrupa”dan ne Amerika”dan o gece gerekli desteği göremedikFETÖ”cülerin bir yalanı daha çöktü Birlikte görüntüleri ortaya çıktı
Source: Www.star.com.tr
Bakan Güler, askerlik çağına gelmiş PKK”lıların orduya alınmasına yeşil ışık yaktı
22 Ekim”de Devlet Bahçeli”nin çağrısı ile başlayan süreç, 11 Temmuz”da PKK”nın Irak”ın Süleymaniye kentinde düzenlediği “silah bırakma” töreni ile yeni bir boyuta ulaştı. SİLAH BIRAKAN PKK”LILAR ASKERE ALINACAK MI?Bu gelişmelerin ardından hafta sonu Kızılcahamam”da Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın liderliğinde iki günlük kampa giren AKP”de, en yoğun gündem maddesi PKK”nın tasfiye süreci oldu.
Türkiye gazetesinden Emrah Özcan’ın haberine göre, yürütülen tartışmalardan biri de askerlik çağına gelmiş ve silah bırakacak PKK”lıların akıbeti oldu. YAŞAR GÜLER”DEN PKK”LILARIN ASKERE ALINMASINA YEŞİL IŞIKMillî Savunma Bakanı Yaşar Güler, askerlik çağına gelmiş PKK’lılara ilişkin, “Askerlik çağına gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı örgüt üyeleri herhangi bir eyleme katılmamışsa, askerlik görevini yapmamışsa askere alınır. Bugüne kadar Kürt kardeşlerimiz hiçbir sorun olmadan askerlik yaptı orada sorun yaşanmadı” ifadelerini kullandı.
Source: Haber Merkezi
Nuh Albayrak yazdı: İngiltere”den yardım isteyen, 15 Temmuz”u anlamamış demektir!
Şehitlerimize, gazilerimize ve o gece her şeyini geride bırakarak ölüme koşan milletimize şükranlarımı arz ediyorum.”15 Temmuz”un 9. sene-i devriyesini, “Tam Bağımsızlık” mücadelemizin son cephesi olan “Terörsüz Türkiye” sürecinin en kritik döneminde idrak ediyoruz.Bu sürecin Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın, 26 Ağustos 2024 Malazgirt ve 1 Ekim 2024 TBMM açılış konuşmalarındaki “iç cephe” uyarısıyla başladığı sürekli tekrarlanıyor ama bu çağrının asıl gerekçesini kimse hatırlamıyor!Oysa Erdoğan “iç cephe” uyarısını durduk yere yapmamış, konuşmasının tamamına yakınını İsrail”in saldırganlığına ayırmıştı.Erdoğan, “İsrail”in Gazze”de bir yıldır sürdürdüğü terör ve soykırım maalesef Lübnan”a uzandı” cümlesiyle başlayarak, muhatap olduğumuz Siyonist tehdit hakkında şu çarpıcı analizi yapmıştı:İsrail”in, Filistin ve Lübnan”dan sonra gözünü dikeceği yer, bizim vatan topraklarımız olacaktır.Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu hükûmeti, Anadolu”yu da içine alan bir ham hayal kurmaktadır.Hatay”ın Yayladağı ilçesindeki Suriye sınırından, Lübnan sınırı, karayoluyla 170 kilometredir. Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır.İsrail”in, Irak ve Suriye”nin kuzeyinde, bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle, nasıl birer uydu yapı kurmak istediğini çok net görüyoruz.”Daha dikkat çekici olan ise Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın, İsrail tehdidi karşısında askerî tahkimattan değil iç cepheyi sağlam tutmaktan bahsetmesiydi:”Fitne girişimleri karşısında “iç cephemizi” sağlam tutmaya gayret ediyoruz.Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor. Türkiye, milletimizin ve bölge halklarının güvenliği için öncü olmaya; yapıcı, uzlaştırıcı, birleştirici rol oynamaya ısrarla devam edecektir.”Bu tespitleri dikkate almadan bugünkü “Terörsüz Türkiye” adımlarının doğru anlaşılması mümkün değildir.Ancak bu çok önemli uyarılar, başta CHP lideri Özgür Özel olmak üzere asıl muhatabı olan kesimler tarafından ciddiye alınmamış, “Ekonomik sıkıntıları unutturmaya çalışıyor” şeklindeki “ucuz” söylemlerle etkisizleştirilmişti!Hatta Özgür bey, 8 Ekim”de düzenlenen “kapalı oturum”daki bilgilendirmeden sonra da “Türkiye Erdoğan”ın söylediği sözden endişe etmesin, altını dolduracak bir kelime yok. Milletimiz emin olsun ki, bugünden yarına saldıracaklarına dair hiçbir şey yok” diyerek meseleyi önemsizleştirmişti!Oysa İsrail, bu uyarıdan sonra Irak, Yemen, Suriye ve son olarak da İran”a saldırarak adeta Türkiye”nin etrafını çevirmeye kalkmıştı!BAHÇELİ, O GÜN DEM SIRALARINA NEDEN GİTTİ?Bendeniz Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın, yeni bir döneme geçişi işaret eden bu uyarılarını sadece Meclis kürsünde dile getirmekle yetindiği kanaatinde değilim. MHP lideri Bahçeli”nin, bu konuşma sonrasında DEM sıralarına giderek elini uzatması, bu konuşma esnasında oluşan bir duygunun eseri olamaz. Mutlaka arka plânı olmalıdır.Cumhurbaşkanı Erdoğan, 26 Haziran 2024 günü Külliye”de gerçekleşen görüşme sırasında Bahçeli”ye, daha ayrıntılı bilgiler aktarmış ve kendisini yine bir “devlet” görevi beklediğini söylemiş olması kuvvetle muhtemeldir! Nitekim Erdoğan ilk “iç cephe” uyarısını, bu görüşmeden iki ay sonra birlikte gittikleri Malazgirt”te yapmıştı.Hakeza bu projeksiyonun, DEM ve PKK elebaşı Öcalan ile de paylaşıldığını düşünüyorum. 28 Aralık 2024″teki 2,5 saatlik ve 22 Ocak 2025″teki 4 saatlik görüşmelerde bir “zorunlu tercih” müzakeresi yapılmış olabilir.Tabii ki bunların da, Bahçeli gibi Türkiye”nin beka meselesi açısından bakmasını beklemiyorum. Fakat “Türkiye mi İsrail mi” ayırımında doğru yerde durmamalarının, kendileri ve haklarını savunduklarını iddia ettikleri Kürtler açısından ne anlama geleceğini, İsrail”in sergilediği faşist bencillik ışığında daha doğru anladığı kanaatindeyim.Nitekim Öcalan”ın yaptığı 27 Şubat 2025 tarihli “Fesih ve silah bırakma çağrısı”ndaki tespit ve değerlendirmeler, Türkiye”nin tutumunu yansıtmaktadır.PKK”ya hizmet dışında hiçbir siyasî birikimi olmayan DEM”in bile “Türkiye Partisi” olma çabasına girdiği bir dönemde CHP, 2010″dan sonra savrulduğu “Tezkereye Hayır” marjinallik çukurunda kalmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın, Türkiye”yi son vesayetlerden de kurtarma yolculuğuna AK Parti, MHP ve DEM olarak devam edeceklerini ifade etmesi, CHP”nin bu kritik süreçte nerede durduğunu çok net göstermektedir.”İÇ CEPHE FİTNESİ” NE DEMEKTİR?CHP”nin bu tutumunun ne anlama geldiğini, Türk tarihi perspektifinden bakarak değerlendirelim:Türk milleti, fitne fesat teşebbüslerine hiçbir zaman prim vermemiş, bünyesindeki bütün farklılıkları olgunlukla kucaklamıştır. Nitekim Türkiye düşmanları 40 yıl uğraşmış ama Türklerle Kürtleri karşı karşıya getirememiştir.Diğer taraftan da milletimiz, gerektiğinde devletinin bekası için canını feda etmekten çekinmemiştir.O halde Erdoğan”ın “iç cephe” uyarısı, gereksiz bir tedirginlik midir?Bunun en çarpıcı cevabı, 15 Temmuz gecesindedir.Zira milletimiz, o gece gerçekten tankı-topu pes ettiren bir beraberlik sergilemiştir. Ama yine o gece yaşadığımız kâbusun, “iç cephe zaafı”nın “cinnet hali” olduğu da unutulmamalıdır!Peki bu “çelişki” nasıl izah edilebilir?BİZİM PROBLEMİMİZ “NİTELİKLİ FİTNE”Değerli dostlar…Cumhurbaşkanlığı Forsu”ndaki Türk devletlerin çoğu “içeriden” yıkılmıştır. Ancak, bu “iç cephe zaafları”, halk arasındaki fitnelerle değil “üst düzey hata veya hıyanetlerle” gerçekleştirilmiştir.Çünkü, “cengaver” Türkleri cephede yenemeyenler taktik değiştirmiş, “çayın taşıyla çayın kuşunu avlama” yoluna gitmiştir.Bu “sinsi savaş”a kısaca, “Yeni Tip Haçlı Siyonist Saldırılar” denebilir.Bu yüzden Erdoğan”ın “iç cephe” uyarısını doğru anlamak için Osmanlı”da “iç cepheyi” ve “devleti” çökerten “fitneler”den başlamak gerekir:Yüksek tahrip gücüne sahip bu fitneleri iyi tanımak için “Batılılaşma” maskesiyle açılan “Tanzimat” kapısından girenleri iyi tanımalıdır!Kapıyı içeriden açan Mason Reşid Paşa, “Tanzimat Fermanı”nı 3 Kasım 1839 günü Gülhane”de bizzat ilan ederken, töreni izleyenlerden James Rothschild, yanındaki Hahambaşına “İmparatorluk bünyesindeki bütün Yahudi cemaatlerine, Tanzimat Fermanı”nın açtığı yolda atılması gereken adımları anlatan bir emirname gönderin” talimatı vermişti![1]Reşid Paşa”dan sonraki Masonların kullanıldığı ilk “Batılı darbe” 30 Mayıs 1876″da gerçekleşmiş ve Sultan Abdülaziz Han tahttan indirilmişti! Başrolde Midhat Paşa, Avni Paşa gibi Türk isimler vardı ama İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Elliot, “Darbe, bizim desteğimizle gerçekleşti” diyerek, asıl operasyon merkezinin “Londra” olduğunu açıkça söylemişti.[2]İkinci hedef, Haçlı Siyonist ittifakı çok üzen Sultan Abdülhamid Han idi.Filistin”i satmayı reddetmesi üzerine Siyonizm Cemiyeti Başkanı Theodor Herzl”in “Başka bir yol bulmalıyız” diyerek başlattığı bu darbede de, Özgür Özel”in “Atalarımız” dediği “Jön Türkler” kullanılmıştı.Darbenin ilk basamağı olan II. Meşrutiyet ilânında, “Bir devrim başlattık… Hamur kıvamına gelince fırına verip doya doya yiyeceğiz” diyen Macedonia Locası Üstâd-ı Âzâmı Emmanuel Carasso, bahsettiği darbeyi, sadece 9 ay sonra Abdülhamid Han”a (28 Nisan 1909) bizzat tebliğ etmişti![3]Bu, o kadar büyük bir darbeydi ki, Balkanlar”da başlayan çözülme, Kuzey Afrika”dan Arabistan”a hatta Anadolu”ya kadar bütün Osmanlı yurdunu sarsmıştı!”Dünya devleti” hayaliyle yola çıkan İttihat ve Terakki mensupları, çok fena kullanıldıklarını çok geç anlamıştı!YENİ HAÇLI SEFERİ: “ENTEGRE” TERÖR ÖRGÜTLERİ!Osmanlı”yı yıkanlar, elbette yerine kurulan devleti de “başıboş” bırakmayacaktı.Nitekim Türk milletinin 1950″de kavuştuğu demokrasi, ancak 10 yıl sürmüştü!27 Mayıs 1950″de gerçekleştirilen darbe, Batı vesayetine “Anayasal koruma” getirmişti! Bu dönemde ihdas edilen vesayet kurumları, ilerleyen yıllarda sık sık devreye girerek istikrar ve kalkınmamıza darbe vurmuştu.Ancak Türkiye”nin asıl gücü, milletin birlik ve beraberliğiydi!Bunu Kurtuluş Savaşı”mızda yakından görmüşlerdi.O halde, bu “asıl tehdit”i zaafa uğratmaları gerekiyordu!Bunu sağlamak için ise, “ırk” ve “inanç” üzerinden iki “Derin Haçlı Seferi” organize etmişlerdi!”Tek parti” dönemindeki ırkçı baskılardan doğan mağduriyetleri sinsice istismar eden İngilizlerin kurdurduğu PKK, Kürtlerle Türkler arasında bir iç savaş başlatacak; böylece Türkiye “bölünecek” veya “sürünecek”ti!CIA tarafından dizayn edilen “Hizmet Cemaati” maskeli “Fetullahçı örgüt” üzerinden de, Müslümanlar arasında fitne çıkarmışlardı. “Cemaat” ile hiç ilgisi olmayan bu “batınî” yapı, işgal ettiği Diyanet ve diğer kurumları kullanarak, Fetullahçıları desteklemeyen gerçek Müslümanlara savaş açmıştı.Dahası, “İslâm”a hizmet” maskesiyle kopardığı tavizlerle, tam bir “Paralel Devlet” kuran FETÖ; devleti “paralel yörünge”ye iterek “devlet gibi” icraat yapmıştı!Ecnebîlerin talimatına göre hareket eden FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi “kardeş örgütler”e de yoğun destek vermişti.Ayrıca, devleti yönetenleri takip etmiş ve bütün hassas bilgileri, “Güney”deki dost ülke” dedikleri katil İsrail”e iletmişlerdi.Mesela 13 Mart 2014″te, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu”nun “sağırlaştırılmış” makam odasında yapılan çok gizli toplantıda konuşulanlar, nasıl olmuşsa bin km. uzaktaki Tel Aviv”den duyulmuştu! Hatta Türkiye”nin Suriye”deki planlarını ihtiva eden bu bilgiler 2 gün sonra da internette bütün dünyaya ilan edilmişti.[4]BÜYÜTTÜLER VE “HÜCUM!” EMRİ VERDİLER!İşte bu vesayet örgütünün, 7 Şubat 2012 tarihinde MİT üzerinden Başbakan Erdoğan”a yaptığı operasyon, devlete “savaş” ilanıydı, savuşturuldu!Ekonomik işgalini 19 yıldır sürdüren IMF”nin 14 Mayıs 2014″te kovulmasından hemen sonra, “çevre” hassasiyeti üzerinden başlatılan gösteriler; 30 Mayıs sabahı FETÖ”cü polislerin, protestocu çadırlarını yakmasıyla bütün Türkiye”ye yayılan bir “Gezi kâbusu”na dönüşmüştü!”17-25 Yargı Darbesi”yle Erdoğan”ı devre dışı bırakamayan Fetullahçılar, 10 Ağustos”ta Cumhurbaşkanı seçilmesini engellemek için “seferberlik” ilân etmişti!Çünkü Batı vesayetinin, “Çankaya Tepesi”ni kaybetmemesi gerekiyordu! Ancak kaybetmişlerdi!Son çare(!), Mustafa Kemal”in arkasına gizlenerek darbe yapmaktı.FETÖ mankurtlarını kullanan “üst beyin” her ihtimali hesaplamış ve tedbir almıştı! Erdoğan ortadan kaldırılacak ve iç savaş çıkarılacaktı!Ancak, önceki darbelerin hiç birinde olmadığı kadar acımasız davranmalarına rağmen, milletin kararlı duruşu karşısında pes etmişlerdi!TERÖRSÜZ TÜRKİYE SÜRECİ 15 TEMMUZ”LA BAŞLADI!15 Temmuz, “takıye” maskesini kaldırmış; Fetullahçı hıyanet ortaya saçılmıştı! Artık, bütün vücudu saran bu kanser mikrobunu temizleme zamanıydı.Bu intibalarımızı, o akşam ilk saatlerde kaleme aldığımız “Bu gece çok büyük hayırlara vesile olacak…” başlıklı notlarımızda dile getirmiştik:https://www.star.com.tr/yazar/bu-gece-cok-buyuk-hayirlara-vesile-olacak-yazi-1125679/Nitekim kritik kurumlar FETÖ enfeksiyonundan kurtuldukça “devlet mekanizması” çalışmaya başlatmıştı!Mesela yıllardır yapılamayan “terörü kaynağında kurutma” harekâtlarının ilki, 24 Ağustos”ta yapılmıştı.Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslında bu harekâtı çoktan başlatmak istediğini; ancak konuyu her gündeme getirdiğinde, “Suriye bataklıktır, girersek çıkamayız” gerekçesiyle karşı çıkıldığını söylemişti.Yani bugünlerde son aşamasında olduğumuz “Terörsüz Türkiye” süreci, aslında 15 Temmuz”dan sonra başlamıştı. Başka bir ifadeyle, FETÖ hainleri, TSK ve diğer kurumlardan temizlenemeseydi, PKK ile etkili mücadele yapılamaz ve örgüt silah bırakma noktasına getirilemezdi.TEHLİKE BİTMEDİ; SADECE PUSUYA GİRDİ!Ancak emperyalistler, bu “kullanışlı maşa”ları asla kaybetmek istemez.Kısa süre önce (25 Haziran) 41 ilde gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alınan 174 kişinin 11″i albay, 18″i yarbay, 47″si binbaşı, 32″si yüzbaşı, 10″u teğmen, 60″ı astsubay idi. 10″u ise SİHA pilotudur!Aralarında, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler”in emir subayı da bulunmaktadır!Bu kişinin, yıllarca en hassas toplantılara katıldığını düşünmek çok ürkütücüdür.İRAN”DA DA FETÖ TİPİ YAPI KURMUŞLAR!İşte İran”ın, 13 Haziran 2025 gecesi yaşadığı kâbus, böyle bir “iç cephe iflası”nın sonucudur. O çapta bir yıkımı, dışarıdan sızan birkaç MOSSAD ajanının gerçekleştirmesi mümkün değildir.Tıpkı Türkiye”deki gibi İran”da da, “FETÖ tipi” bir “işbirlikçi örgütü” kurdukları anlaşılmaktadır.Şayet iç cephemizdeki FETÖ işgali bertaraf edilemeseydi, İran”dakinden çok daha derin bir “içten çöküş” yaşamamız kaçınılmazdı!”DARBE” ÇAĞRISI, EMPERYALİZME CAN SİMİDİ!Bu bakımdan FETÖ ve PKK gibi iki Haçlı Siyonist fitnesini bertaraf etmeye çalıştığımız kritik bir dönemde, CHP lideri Özgür Özel”in, bu örgütleri kuran ve koruyan Batılılardan destek istemesi çok vahimdir!Kısa vadeli siyasî hedefler uğruna, milleti sokağa dökme tehdidinde bulunması ve Mısır”da halkın seçtiği Mursi”ye yönelik olarak 3 Temmuz 2013″te gerçekleştirilen darbeyi örnek göstermesi ise tam bir gaflettir.”Biz Jön Türk”üz. 150 yıldır sizinle savaşıyoruz” diyen CHP lideri, tam bir “31 Mart dejavusu” sergilemiştir![5]Ancak, bu çağrının milletimizde karşılık bulması mümkün değildir. Bir kere CHP, daima “halka” darbe yapmıştır! Darbelere direnen “Halkla” birlikte olduğu hiç görülmemiştir.Mesela 15 Temmuz”da halk, darbecilerin karşısına dikilirken CHP neredeydi?Daha da önemlisi Türk milleti, 15 Temmuz”da FETÖ”yü üzerimize salan Haçlı Siyonistlere haddini bildirirken, aynı zamanda bu emperyalistlerin, Mısır halkına yaptığı Sisi”li darbenin de hesabını sormuştur![1] Hasan Mehmet Bulut, İngiliz Derviş, IQ Yayıncılık, İstanbul 2018, s. 68[2] Henry Elliot, İntihar mı, Katl mi, Kitapçı İlyas, İstanbul, (Osmanlıca baskı; tarih yok) s. 14.[3] “Hürriyet” diyerek geldiler ülkeyi alt üst ettiler, Yeni Şafak, 19 Kasım 2011.[4] 24 Mart 2014 tarih ve 98 No”lu Dışişleri Bakanlığı Açıklaması[5] İzmir Ticaret Odası, 12 Mart 2024; 31 Mart 2025, Saraçhane Mitingi.
Source: Nuh Albayrak
MİT”ten operasyon! HAKMAR ve TATBAK zincir marketlere kayyum atandı!
Son dakika haberi: Milli İstihbarat Teşkilatı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, FETÖ”nün güncel finans yapılanmasına ilişkin İstanbul merkezli 9 ilde eş zamanlı ortak operasyon düzenledi.HAKMAR VE TATBAK”IN SAHİBİ GÖZALTINDA!Düzenlenen operasyonda örgütün finansörlüğünü yapan, İstanbul merkezli yaklaşık 800 şubesi olan HAKMAR ve TATBAK zincir marketlerin sahibi Z.D. ile örgütün finans faaliyetinin dağıtımını gerçekleştiren (örgüt kuryesi) polis memurluğundan ihraç edilen C.G. ve maddi yardım alan 24 kişi (toplam 26 kişi) şafak operasyonu ile gözaltına alındı.”BENİ GÜLEN YÜKSELTTİ””Fetullah Gülen sayesinde yükseldim, servetim de gitse feda olsun” diyen HAKMAR ve TATBAK zincir marketlerin sahibi Z.D.”nin evinde yapılan aramada örgüt ile bağlantılı materyaller ele geçirildi.Z.D.”nin FETÖ”nün yurtdışı yapılanmasından aldığı talimatlar doğrultusunda Türkiye”deki örgüt mensuplarına düzenli olarak para transferi gerçekleştirdiği tespit edildi. Kaynak olarak da HAKMAR Şirketler Grubu”nun kullanıldığı belirlendi.Hakkında çok sayıda ihbar bulunan Z.D.”nin, “kurban bağışı, hac parası ve Zaman gazetesine üyelik” gerekçeleri ile FETÖ”ye yardım topladığı ortaya çıktı.Ayrıca, Z.D.”nin özellikle FETÖ üyeliğinden kaydı olan ve örgüte sempati beslemeye devam eden isimleri HAKMAR Marketler Zinciri bünyesinde çalıştırdığı tespit edildi.FETÖ”CÜLER İSTİHDAM EDİLİYORDUİstanbul, Ankara, Sakarya, Osmaniye, Bayburt, Giresun, Malatya, Yalova ve Bolu”da eş zamanlı operasyon düzenlendi. FETÖ”yle bağlantılı 26 kişi gözaltına alındı. HAKMAR”ın İstanbul Sancaktepe”de bulunan genel müdürlük binasında örgütsel teamüle uygun şekilde iç içe geçmiş çok sayıda şifreli kapı bulunduğu, güvenliğin üst düzey olduğu, mezkûr mekânlarda örgütsel toplantılar yapıldığı tespit edildi.FETÖ”cü Z.D.”nin örgütsel para transferinde kendisine bağlı HAKMAR ve TATBAK şirketlerini kullandığı belirlendi.Güvenlik güçlerinin uzun süredir takibinde olan ihraç polis memuru C.G.”nin de HAKMAR”da illegal olarak çalıştığı ve Z.D”nin talimatıyla il il gezerek örgüt mensuplarına para dağıttığı ortaya çıktı. C.G.”nin, FETÖ”nün mahrem yapılarında yer alan ihraç olmuş şahıslara ve onların yakın akrabalarına nakdi yardımlar ilettiği tespit edildi.HAKMAR VE TATBAK”A KAYYUMA TANDIHAKMAR Şirketler grubu bünyesindeki 3 şirket merkezine yönelik gerçekleştirilen aramalarda FETÖ ile bağlantılı ve finans ağını gösteren birçok materyal ele geçirildi.Terör örgütü FETÖ”ye finansman sağladığı gerekçesiyle HAKMAR ve TATBAK”a kayyum atandı.
Source: Mehmet Küçükkahveci
Fatih Altaylı”dan çarpıcı iddia: “Erdoğan istedi, operasyonlar durdu”
Terör örgütü PKK”nın Irak”ın Süleymaniye kentinde sembolik bir grupla silah yakmasının ardından AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın “tarihi” bir konuşma yapacağını duyurdu.
Cumartesi günü başlayan AKP”nin 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı”na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, MHP-DEM-AKP”nin yeni süreci beraber götüreceğini söyledi.
Silivri”de tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı ise her hafta sonu başka bir CHP”li belediyeye yönelik operasyon düzenlediğine atıfta bulunarak, geçtiğimiz hafta sonu neden yapılmadığa ilişkin dikkat çeken bir iddiada bulundu.
“Bu hafta sonunu sürprizi tutuklama ve gözaltı olmamasıydı” diyen Altaylı şunları kaydetti:
“BU HAFTA KALDIKLARI YERDEN DEVAM EDERLER”
“Sebebi açık, AKP”nin Kızılcahamam Toplantısı”nda Cumhurbaşkanı”nın söyleyeceklerinin ve PKK”nın 30 kişilik silah bırakma şovunun gündemde, arka plana düşmesini istemeyen bağımsız yargımız bu hafta sonunu es geçti. Bu hafta kaldıkları yerden devam ederler.”
Erdoğan”ın konuşmasına da değinen Altaylı, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın CHP lideri Özel”e yönelik eleştirilerine ilişkin olarak ise şunları söyledi:
“CİDDİYE ALSA NE YAPACAKTI MERAK EDİYORUM”
“Erdoğan konuşmasında CHP lideri Özgür Özel”i ciddiye almadığını da söylemeden geçmedi. Ama her konuşmasının büyük bölümünde yaptığı gibi Özel”e yanıt vererek ve Özel”i eleştirerek sürdürdü konuşmasının büyük bölümünü. Ciddiye almıyorum deyip bu kadar gündemine alıyorsa, ciddiye alsa ne yapacaktı merak ediyorum. Ciddiye almadığı için mi yağmur gibi belediye başkanları tutuklanıyor? Özel hakkında yağmur gibi fezleke yağıyor Meclis”e.”
Source: Haber Merkezi
AKP kampında yanıt verildi: Askerlik çağına gelmiş PKK’liler ne olacak?
AKP’nin üç gün süren Kızılcahamam kampında “Terörsüz Türkiye” diye adlandırılan süreçle ilgili ilgili özel oturum düzenlendi. Kampta yapılan oturumlarda “Askerlik çağına gelmiş PKK’lılar ne olacak?” sorusu da gündeme geldi. İktidara yakın Türkiye gazetesinin aktardığına göre Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, askerlik çağına gelmiş terör örgütü üyeleriyle ilgili, “Askerlik çağına gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı örgüt üyeleri herhangi bir eyleme katılmamışsa, askerlik görevini yapmamışsa askere alınır. Bugüne kadar Kürt kardeşlerimiz hiçbir sorun olmadan askerlik yaptı orada sorun yaşanmadı” dedi. Öte yandan kampta yapılan oturumlarda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Terörsüz Türkiye’nin ekonomiye katkıları ile ilgili “Bölgedeki rahatlama yatırımlara yansıyacak” dediği de ifade ediliyor. GEÇMİŞTE İRADEYE HAKİM DEĞİLDİK Habere göre, oturumda konuşan AKP Genel Başkanvekili Efkan Âlâ da “Geçmiş dönemlerde irade, idareye hâkim değildi ama şimdi hâkim. Asla bir pazarlık söz konusu değil. Tüm görüşmelerin tek maddesi örgütün kendisini feshetmesi ve silah bırakması. Bu süreçte asıl odaklanılması gereken de bu. Bütün tedbirler alındı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar hesapladık. Her şey Cumhurbaşkanımızın himayesinde yürütülüyor. Kim ne derse desin, birtakım provokasyonlara asla fırsat vermeyeceğiz. Türkiye’nin demokratikleşmesi meselesine gelince ise sadece bu konu üzerinden ele alınması doğru değil. Terör varken de Türkiye, AK Parti öncülüğünde birçok demokratik adım ve sessiz devrimlere imza attı. Dolayısıyla AK Parti’nin demokrasi çıtası bu konuyla sınırlandırılamaz” dedi.
Source: Haber Merkezi
Rusya: Trump’ın ültimatomunu umursamadık
Medvedev, Trump’ın, Ukrayna ile bir anlaşmaya varamaması halinde Rusya’ya yönelik gümrük tarifelerini yüzde 100 artıracağı tehdidine yazılı açıklamayla karşılık verdi. Trump’ın tehdidini dünyanın merakla beklediğini belirten Medvedev, Trump, Kremlin e seyirlik bir ültimatom verdi. Savaşçı Avrupa hayal kırıklığına uğradı. Rusya umursamadı. ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Trump, 50 gün içinde Ukrayna ile bir anlaşmaya varamaması halinde Rusya ya uygulanan gümrük tarifelerini yüzde 100 artıracağını, Ukrayna’ya ilave Patriot hava savunma sistemleri gönderileceğini açıklamıştı.
Source: Habertürk
Suriye güvenlik güçleri Süveyda şehir merkezine girecek
Süveyda İç Güvenlik Güçleri Komutanı Ahmed el-Dalati, İçişleri Bakanlığı”nın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İç güvenliği ve istikrarı yeniden sağlamak, sivilleri korumak ve kan dökülmesini önlemek amacıyla birliklerimiz Süveyda şehir merkezine girmeye başlayacaktır” ifadesini kullandı.Dalati, şehirdeki sivillerin güvenliği için sabah 08.00’den itibaren ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini belirterek, vatandaşlara, evlerinde kalmaları ve yasa dışı silahlı grupların konutları mevzi olarak kullanmalarına kesinlikle izin vermemeleri çağrısında bulundu.Ayrıca Dalati, dini otoriteler ve silahlı grupların liderlerine seslenerek, ulusal ve insani sorumluluklarını yerine getirmeleri ve şehirde güvenliğin sağlanması için devlet kurumlarıyla tam işbirliği içinde olmalarını istedi.Dürzi ruhani liderlik şehre girişi memnuniyetle karşıladıDürzilerin ruhani lideri Hikmet el-Hicri’ye bağlı olduğu bilinen bir Facebook sayfasında yayımlanan açıklamada, Süveyda’daki gelişmeler kapsamında İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına bağlı birliklerin, güvenlik ve askeri merkezlerde kontrolü ve ilin güvenliğini sağlamak amacıyla bölgeye giriş yapmasının memnuniyetle karşılandığı belirtildi.Açıklamada, “Süveyda’daki tüm silahlı gruplara, İçişleri Bakanlığı güçleriyle işbirliği yapma, girişlere direnmeme ve silahlarını devlete teslim etme çağrısında bulunuyoruz” ifadesine yer verildi.Süveyda olaylarıSüveyda”da iki gün önce Dürzi grupların Bedevi Arap aşiretlerine ait bazı araçlara el koymasının ardından küçük çaplı silahlı çatışmalar başlamıştı.Taraflar karşılıklı olarak bazı sivilleri kaçırıp alıkoyarken çatışmalar şiddetlenmiş, en az 30 kişi ölmüş, 100 kişi yaralanmıştı.Bunun üzerine, çatışmaları durdurmak amacıyla Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlı birlikler bölgeye çok sayıda takviye asker sevk etmişti.Savunma ve İçişleri Bakanlığına ait konvoylara düzenlenen saldırılarda 18 asker hayatını kaybetmiş, 9 asker ise rehin alınmıştı.İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ise Suriye’nin güneyine yönelik gerçekleştirdikleri saldırıları, “Dürzilere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz, İsrail kenarda durmayacak” sözleriyle savunmuştu.Bu açıklamanın ardından İsrail, Süveyda ili çevresinde konuşlanan Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına ait birliklerin konvoylarının yakınlarına toplam beş hava saldırısı düzenlemişti.
Source: Dünya Gazetesi
Ürdün”den Gazze”ye yardım taşıyordu… Yahudi yerleşimcilerin hedefi oldu!
Ürdün’ün El-Memleke televizyon kanalının haberinde, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin, Ürdün”den Gazze Şeridi”ne doğru insani yardım taşıyan onlarca tıra saldırdıkları belirtildi.29 TANESİ GAZZE”YE ULAŞTI!İnsani yardım taşıyan tırların saldırılar sonucu zarar gördüğü aktarılan haberde, yola çıkan 50 tırdan 29 tanesinin Gazze”ye ulaşabildiği bilgisine yer verildi.Haberde, İsraillilerin saldırı ve engellemeleri nedeniyle yardım yüklü tırların 24 saatten fazla yolda kaldıkları ifade edildi.TIRLARIN ÖNÜNÜ KESMİŞLERDİİsrail medyası da aşırılıkçı “Emir 9″ örgütüne mensup onlarca İsraillinin, Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin (Allenby) Köprüsü üzerinden Gazze’ye giden insani yardım tırlarının önünü kestiğini aktarmıştı.”Emir 9”, İsrail toplumunun intikam arzusuyla Gazze”deki insani felaketin ağırlaşmasına katkıda bulunan aşırılık yanlısı bir örgüt olarak değerlendiriliyor.
Source: Fatih Yoncalık
Karabüklü 15 Temmuz şehidinin ablaları, hüznü ve gururu bir arada yaşıyor
Darbe girişimine direndiği sırada başından vurularak şehit düşen Karabüklü 44 yaşındaki Arslan”ın ablası Nurcan Arslan ve Fatma Arslan Ataman, kardeşlerinin acısını yaşarken 17 Eylül 2017″de anneleri Şazi Arslan”ı, 10 Ekim 2020″de de babaları Zeki Arslan”ı kaybetti.
Kız kardeşler, taşlarında “15 Temmuz şehidi Metin Arslan”, “15 Temmuz şehidi Metin Arslan”ın annesi” ve “15 Temmuz şehidi Metin Arslan”ın babası” yazan Öğlebeli Mezarlığı”ndaki kabirlere sık sık giderek çiçekleri suluyor.
“Kutsal görevde canını verdiği için şerefli ve onurluyum”
Darbe girişiminin 9. yılında kardeşi ve ailesinin kabrini ziyaret eden Nurcan Arslan, AA muhabirine, acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi.
Gururunun hiçbir kelimeyle ifade edilemeyeceğini dile getiren Arslan, “Kardeşimin ardından iki kayıp verdik ama ayakta durmak zorundayız. Kardeşim ve bütün şehitlerimizle gurur ve şeref duyuyoruz. Herkese ve her aileye şehadet nasip olmaz. Ailemize ve kardeşime şehadet nasip olduğu için ve bu kutsal görevde canını verdiği için şerefli ve onurluyum.” diye konuştu.
Fatma Arslan Ataman da 15 Temmuz 2016″da milletin iradesinin galip geldiğini belirterek, “Rabb”im bu ülkeye bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın. Hiçbir evlat annesiz, anneler evlatsız kalmasın. Söylenecek bir şey yok. 15 Temmuz”da Metin, sokağa çıkarak, vatanı savunarak ve milli iradeye destek vererek bize gurur verdi. Elinde, cebinde hiçbir yerinde silah olmadan vatanı savunmuştur. Kendisine çok teşekkür ederim. Kardeşim olduğu için de gurur duyuyorum.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Suriye ordusu Süveyda'ya girdi, sokağa çıkma yasağı ilan edildi
Suriye”nin resmi haber ajansı SANA, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi”ne dayandırdığı haberinde, “Ordu birlikleri Süveyda kentine girmeye başladı.” ifadelerine yer verdi. DÜRZİ RUHANİ LİDERDEN SİLAHLARI TESLİM EDİN ÇAĞRISI Süveyda”da üç gündür süren silahlı çatışmaların ardından Dürzi toplumunun ruhani liderliği, Suriye İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına bağlı güçlerin kent merkezine dönüşünü memnuniyetle karşıladıklarını açıkladı. Ruhani liderlik, tüm silahlı gruplara devlete bağlı kurumlarla iş birliği yapmaları ve silahlarını teslim etmeleri çağrısında bulundu.Dürzi Ruhani Liderliği tarafından yayımlanan açıklamada, “Parçalanmanın, kan dökülmesinin ve düzensizliğin önüne geçmek için devletin güvenlik ve askeri kurumlarının kente dönmesini olumlu karşılıyoruz” denildi. Açıklamada, Süveyda”daki tüm silahlı grupların, devlet güçlerinin ilerleyişine karşı çıkmamaları ve silahlarını İçişleri Bakanlığına teslim etmeleri gerektiği vurgulandı.Ruhani liderlik ayrıca, yaşanan olayların çözümü için Suriye hükümetiyle diyalogun başlatılması ve devlet kurumlarının halkla iş birliği içinde yeniden işler hale getirilmesi gerektiğine işaret etti. SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDİLDİ Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba da devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Halkın yardım çağrılarına karşılık veriyoruz ve vilayetteki etkin taraflarla koordinasyon halindeyiz” dedi. El-Baba, İçişleri ve Savunma Bakanlıkları tarafından hazırlanan güvenlik planının amacının, “devlet otoritesini yeniden tesis etmek ve yasa dışı silahlı grupları silahsızlandırmak” olduğunu söyledi.İç Güvenlik Komutanı Ahmed el-Dalati ise Süveyda şehir merkezinde sabah saat 08.00″den itibaren süresiz sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini açıkladı. Dalati, “Sivil halkın güvenliği için herkesin evlerinde kalması gerekiyor” dedi. SURİYE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI: SÜVEYDA KAOSA SÜRÜKLENMEK İSTENİYOR Suriye Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, “bazı örgütlü çevrelerin Süveyda”yı güvenlik kaosuna sürüklemeye çalıştığını” söyleyerek Dürzi gruplara “hemen şiddeti durdurmaları ve ellerindeki yasa dışı silahları teslim etmeleri” çağrısında bulundu.Çatışmaların seyrine ilişkin henüz bir ateşkes sağlanamazken, Dürzi ruhani liderliğin çağrısının taraflar üzerindeki etkisi merakla bekleniyor. Süveyda”daki durum, yalnızca yerel düzeyde değil, bölgesel güçleri de harekete geçirmiş durumda. SÜVEYDA”DA NE OLUYOR? Süveyda”da iki gün önce Dürzi grupların Bedevi Arap aşiretlerine ait bazı araçlara el koymasının ardından küçük çaplı silahlı çatışmalar başlamıştı. Taraflar karşılıklı olarak bazı sivilleri kaçırıp alıkoyarken çatışmalar şiddetlenmiş, Dürzi gruplar ile Bedevi Arap aşiretlerden az 100 kişi ölmüş, çok sayıda kişi yaralanmıştı. 18 ASKER HAYATINI KAYBETTİ Bunun üzerine, çatışmaları durdurmak amacıyla Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlı birlikler bölgeye çok sayıda takviye asker sevk etmişti. Çatışmaları durdurmak için Savunma ve İçişleri Bakanlığına ait konvoylara “yasa dışı gruplar” tarafından düzenlenen saldırılarda 18 asker hayatını kaybetmiş, 9 asker ise rehin alınmıştı. İSRAİL”DE GERGİNLİĞE DAHİL OLDU İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ise Suriye”nin güneyine yönelik gerçekleştirdikleri saldırıları, “Dürzilere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz, İsrail kenarda durmayacak.” sözleriyle savunmuştu. Bu açıklamanın ardından İsrail, Süveyda ili çevresinde konuşlanan Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına ait birliklerin konvoylarının yakınlarına toplam beş hava saldırısı düzenlemişti.
Source: Haberler
Şehit Ömer Halisdemir”in kanı korumaya alındı!
FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki menfur darbe girişiminde kritik rol oynayan Piyade Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir’in şehit düştüğü nokta, Özel Kuvvetler Komutanlığı tarafından yapılan çalışmalarla koruma altında tutuluyor. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) özel izniyle görüntülenen zemin koruması Özel Kuvvetler Komutanlığı yerleşkesinde yer alıyor.DARBECİYİ ÖLDÜRDÜKTEN SONRA ŞEHİT EDİLDİFETÖ mensubu darbeci Tuğgeneral Semih Terzi’nin Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ele geçirmek üzere Ankara Gölbaşı’ndaki karargâha geldiği bilgisi üzerine, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın emriyle görev başında olan Astsubay Kıdemli Başçavuş Ömer Halisdemir, terörist Terzi’yi karargâhın girişinde vurarak darbe girişiminin seyrini değiştirmişti. Halisdemir, Semih Terzi’yi etkisiz hale getirdikten hemen sonra diğer FETÖ’cü hainler tarafından açılan ateşle şehit edilmişti.ZEMİN KORUMA ALTINA ALINDIŞehadetinin ardından geçen 9 yılda Halisdemir’in kahramanlığı Türkiye’nin hafızasına kazınırken, şehit düştüğü noktada yürütülen özel bir uygulamayla, olay yerindeki kan izlerinin bulunduğu alan zemin koruma altına alınarak şeffaf ve dayanıklı bir malzemeyle kaplandı. Kaplanan zeminin hemen arkasında ise Halisdemir’in anıtı yer alıyor. Öte yandan Halisdemir’in FETÖ’cü hainler tarafından açılan ateşle vurularak düştüğü yere bir çeşme yapıldı. Çeşmede Şair Dursun Ali Erzincanlı tarafından kaleme alınan “30 Kuş” şiiri bulunuyor.Kahraman Şehit Ömer Halisdemir’in direnişini ve fedakârlığını simgeleyen bu alan Özel Kuvvetler Komutanlığı tarafından özenle korunuyor.
Source: Yalçın Taşbaşı
Son dakika: Kaos planını devreye soktular! Suriye ordusu girdi, İsrail”den açıklama var
Son dakika haberi… Süveyda İç Güvenlik Güçleri Komutanı Ahmed el-Dalati, İçişleri Bakanlığının sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “İç güvenliği ve istikrarı yeniden sağlamak, sivilleri korumak ve kan dökülmesini önlemek amacıyla birliklerimiz Süveyda şehir merkezine girmeye başlayacaktır.” ifadesini kullanmıştı.İKİNCİ BİR EMRE KADAR SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI İLAN EDİLDİDalati, şehirdeki sivillerin güvenliği için sabah 08.00’den itibaren ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini belirterek, vatandaşlara, evlerinde kalmaları ve yasa dışı silahlı grupların konutları mevzi olarak kullanmalarına kesinlikle izin vermemeleri çağrısında bulundu. BİRLİKLER KENTE GİRMEYE BAŞLADI Dalati”nin açıklamasından kısa bir süre sonra Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, “Ordu birlikleri Süveyda kentine girmeye başladı.” ifadelerine yer verdi. Ayrıca Dalati, dini otoriteler ve silahlı grupların liderlerine seslenerek, ulusal ve insani sorumluluklarını yerine getirmeleri ve şehirde güvenliğin sağlanması için devlet kurumlarıyla tam işbirliği içinde olmalarını istedi.Suriye”de şiddetli çatışmalar! Çok sayıda asker öldü! Başrolde yine onlar varABD”li Bakan “iç savaş yakın” dedi, Suriye”de vali rehin alındı!DÜRZİ RUHANİ LİDERLİK ŞEHRE GİRİŞİ MEMNUNİYETLE KARŞILADIDürzilerin ruhani lideri Hikmet el-Hicri’ye bağlı olduğu bilinen bir Facebook sayfasında yayımlanan açıklamada, Süveyda’daki gelişmeler kapsamında İçişleri ve Savunma Bakanlıklarına bağlı birliklerin, güvenlik ve askeri merkezlerde kontrolü ve ilin güvenliğini sağlamak amacıyla bölgeye giriş yapmasının memnuniyetle karşılandığı belirtildi.Açıklamada, “Süveyda’daki tüm silahlı gruplara, İçişleri Bakanlığı güçleriyle işbirliği yapma, girişlere direnmeme ve silahlarını devlete teslim etme çağrısında bulunuyoruz.” ifadesine yer verildi.SÜVEYDA OLAYLARISüveyda”da iki gün önce Dürzi grupların Bedevi Arap aşiretlerine ait bazı araçlara el koymasının ardından küçük çaplı silahlı çatışmalar başlamıştı.Taraflar karşılıklı olarak bazı sivilleri kaçırıp alıkoyarken çatışmalar şiddetlenmiş, en az 30 kişi ölmüş, 100 kişi yaralanmıştı.Bunun üzerine, çatışmaları durdurmak amacıyla Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına bağlı birlikler bölgeye çok sayıda takviye asker sevk etmişti.Savunma ve İçişleri Bakanlığına ait konvoylara düzenlenen saldırılarda 18 asker hayatını kaybetmiş, 9 asker ise rehin alınmıştı.Şam’dan PYD”ye ültimatom! Şara resti çekti: Bedelini ödersinizAzerbaycan”dan Suriye”ye iki milyar metreküp gazİSRAİL”DEN AÇIKLAMA: İZİN VERMEYECEĞİZİsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ise Suriye’nin güneyine yönelik gerçekleştirdikleri saldırıları, “Dürzilere zarar verilmesine izin vermeyeceğiz, İsrail kenarda durmayacak.” sözleriyle savunmuştu.Türkiye”nin komşularına ihracatı yılın ilk yarısında 13,3 milyar dolara ulaştıŞara ve Aliyev anlaştı: Azerbaycan”dan Suriye”ye doğal gaz gidecekBu açıklamanın ardından İsrail, Süveyda ili çevresinde konuşlanan Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına ait birliklerin konvoylarının yakınlarına toplam beş hava saldırısı düzenlemişti.İSRAİL SAVAŞ UÇAKLARIYLA GÖZDAĞI VERMİŞTİYaşanan gelişmelerin ardından İsrail savaş uçaklarının, Suriye’nin güneyindeki Kuneytra-Süveyda-Dera hattı boyunca uçuş yaptığı görülmüştü.SÜVEYDA OLAYLARIİsrail hükümeti, Suriye’de Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra Dürzi bölgesinin ülkeyle entegrasyon arayışlarına sekte vurarak Şam yönetimine karşı Dürzi azınlığa askeri ve siyasi destek vaat etmişti.Süveyda”da dün sabah saatlerinde Dürzi grupların Bedevi Arap aşiretlerine ait bazı araçlara el koymasının ardından küçük çaplı silahlı çatışmalar başlamıştı.Taraflar karşılıklı olarak bazı sivilleri kaçırıp alıkoyarken çatışmalar şiddetlenmiş, toplamda en az 30 kişi ölmüş, 100 kişi yaralanmıştı.
Source: Bahadır Alemdar
15 Temmuz şehidi Eyyüp Oğuz”un babası: “Cevap vermeyince içime doğdu”
FETÖ”nün 15 Temmuz hain darbe girişiminde şehit düşen Özel Harekat Polisi Eyyüp Oğuz”un babası Tevfik Oğuz, “Cevapladı fakat telefon anında kesildi. Cevap vermeyince içime de doğdu.” diyerek oğlunun şehit olduğunu hissettiğini söyledi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması”nın (FETÖ/PDY) 15 Temmuz”daki hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti.
EYYÜP OĞUZ ŞEHİT OLDU
Hain darbe girişiminde Ankara”nın Gölbaşı ilçesindeki Özel Harekat Daire Başkanlığına yapılan saldırıda Elazığlı Özel Harekat Polisi Eyyüp Oğuz”da şehit düştü.
Babası Tevfik Oğuz (71), oğlunun şehadet mertebesine ulaşmasının yıl dönümünde İHA muhabirine açıklamalarda bulundu.
“HALK KARŞI ÇIKTI, CUMHURBAŞKANIMIZA GÜVENDİ”
Oğlunu hiçbir zaman unutmadığını dile getiren Tevfik Oğuz, “15 Temmuz”da Cumhurbaşkanımızın sağ kurtulduğu için çok sevindim. Eğer Cumhurbaşkanımızın başına bir iş gelseydi, 15 Temmuz gerçekleşmiş olacaktı. Türk halkı dinine bağlı bir halk, bu da hoca ve din adamı diye geçiniyordu. Halk karşı çıktı ve Cumhurbaşkanımıza güvendi. Allah korudu ve Cumhurbaşkanımıza bir şey olmadı. Netice hayırlı sonuçlandı. Birlik olduğumuz sürece bizi bölemeyecekler. Bu barış anlaşmasıyla terör olayları da biterse Türkiye”ni önü alınmaz. Silah bırakma ile memleketimize huzur gelir. Buna karşı çıkmak iyi değil. Ben iyi buluyorum ve inşallah da iyi olacak. Her zaman için ben barıştan yanayım. Çocuklarımız şehit oldu fakat bu ülke için oldular. Bu ülkeye barış gelirse daha iyi ve güzel olacak.” diye konuştu.
“15 TEMMUZ GELİNCE CANIM CİĞERİM YANIYOR”
15 Temmuz akşamı oğlunu aradığını ifade eden Oğuz, “Cevapladı fakat telefon anında kesildi. 15 dakika sonra tekrar aradım bu sefer telefona da cevap vermedi. Saat 23.30 gibiydi. Cevap vermeyince içime de doğdu. Ben bilet almak için çarşıya indim ama havaalanları kapalıydı, bilet vermediler. Geri eve geldim. Sabah, polisler ve akrabalar gelmiş toplanmışlar. Eyüp”ün o zaman şehit olduğu haberini aldım. Eyüp”ü hiçbir zaman unutmuyoruz, unutmayacağız da. Bu olay unutulursa sonuç iyi olmaz. 15 Temmuz gelince canımız ciğerimiz yanıyor.” şeklinde konuştu.
“BEN BAŞARILIYIM AMA ŞEREFSİZ DEĞİLİM”
FETÖ”nün oğluna yaklaşmaya çalıştığını dile getiren baba Oğuz, “Eyüp”e sen başarılısın, sen bize tabi ol, seni komiser ve müdür yapak demişler. Oğlum ise “Ben başarılıyım ama şerefsiz değilim” diyor. Ondan sonra kendisinden uzaklaşıyorlar. Allah”a kurban olayım ya o tarafta olsa ne yapardık. Şimdi gurur duyuyoruz. O elebaşı zındık öldü diyoruz ama o geberdi. O, hayvandan da aşağı. Ona sorulacak. 250 şehidin hesabı bundan sorulacak.” dedi.
Source:
15 Temmuz”da silah zoruyla bildiri okutulan spikerin yeni mesleği belli oldu
TRT’de silah zoru ile sözde “”Darbe Bildirisi” okumak zorunda kaldığı anlarla hafızalara kazınan Tijen Karakaş artık spikerlik yapmıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti. Darbe girişimine dair pek çok kare hafızalarda yerini korurken o gece silah zoruyla darbe bildirisi okumak zorunda kalan Tijen Karakaş ekranlara veda etti.
Karakaş Türkiye”nin pek çok iline giderek kişisel gelişim eğitmenliği yapmaya başladı.
“İLİKLERİMİZE KADAR KORKUYU YAŞADIK”
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Karaş, “Hala soruluyor gerçekten silah dayadılar mı, ne oldu o gece? Kesinlikle! Ben, biz o geceyi iliklerimize kadar korkuyla yaşadık!” demişti.
“SAĞLIĞIM GİTTİ”
Karaş şu ifadeleri kullandı:
Ömrümün sonuna kadar unutmayacağım! Sağlığım gitti. Çok şükür ağır ceza aldılar. Beter olsunlar. Allah bir daha yaşatmasın! Şehitlerimize rahmetle.”
Source: Haber Merkezi