Suriyeliler kadim Anadolu desenine dahil olmuştur
“Esad gitti, misafirlik bitti” sloganını benimseyenler, kamuoyu yoklamalarına göre çoğunlukta.Ancak bu konu, öyle kestirmeci yaklaşımlarla çözülecek gibi değil.Resmî açıklamalara göre ülkemizde takribi 3 milyon Suriyeli sığınmacı yaşıyor.Küçük bir kısmı vatandaşlık almış durumda.Türkiye’de doğan ve yüzbinlerle ifade edilen Suriyeli çocuklar söz konusu.Şu anda Suriye”de, çöken rejim sonrasında tam bir kaos hâkim.Mülkiyet hakları bile belirsizlikler içeriyor.Bu sebeple ülkemizdeki Suriyeli aileler ülkelerine dair bir bilinmezlik yaşıyorlar.Hiç kimse bahse konu karmaşa ortamına çoluk çocuğunu sürüklemez.Nitekim dönüş anlamında sınır geçişleri birkaç bin kişiyle sınırlı kaldı.Konuyu gerçekçi gözle değerlendiren sosyologlar, zaten eksiksiz bir dönüşün mümkün olamayacağını ifade ediyor.Çok sayıda sığınmacının Türkiye ekonomisine eklemlenmiş olması da bir başka gerçekliğimiz.Anadolu, kadim halkları olduğu gibi göçlerle harmanlanmış bir coğrafyadır.Bu sebeple bir ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti; ırki değil, kültürel milliyetçilik esasında kurulmuştur.Atatürk, “Ne mutlu Türk’üm diyene” derken bu durumu belirtmiştir.Konumuza dönersek; eski göçmenlerin yenileri istememeleri anlaşılmaz bir durum değildir.Türkiye”de halen nüfus artış hızı giderek düşüyor.Bu eğilim devam ederse nüfusumuz azalacak.Henüz “orta gelir tuzağından” çıkamamış bir ülkenin, nüfus ortalamasının yaşlanması, uzmanlara göre ekonomik anlamda tam bir felakettir.Böyle bakınca, ‘Suriyelilerin doğurgan yapısı, kalıcı olurlarsa, bahse konu sorunun çözümüne katkı sağlar’ diye değerlendirmeler yapılıyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Gitmek istemezlerse başımızın üstünde yerleri var” söylemi bir yönüyle bu sebepten olabilir.Bu ülkede siyasi yelpaze altı ana grupta tasnif edilebilir.Birinci grup, “Sünni muhafazakarlardır.”Bu kesim hali hazırda AK Parti”ye yakındır.Suriyeli sığınmacılar, bilindiği üzere Sünni Müslümanlardır.Şayet Türkiye”de kalırlarsa, bir müddet sonra vatandaş ve sonrasında AK Parti seçmeni olmaları çok muhtemeldir.İkinci grup, “Türk milliyetçileridir.”MHP, İyi Parti, Zafer Partisi gibi partilere oy verirler.Bu kesim ideolojik olarak, demografik yapının bozulacağı düşüncesiyle Suriyelilere sıcak bakmazlar.Üçüncü grup, kendilerini “Kemalist” diye nitelendiren “ulusalcılar.”Bunların bir kısmı CHP bünyesindedir.Bu grup tıpkı milliyetçiler gibi ideolojileri gereği Suriyelilerin gitmesini isterler.Dördüncü grup, “Cumhuriyet değerlerini benimsemiş, Atatürkçü, laik insanlardır.”Bu kesim bırakın Arapları, muhafazakarlara bile mesafelidirlerBeşinci grup, “Alevi” kesimlerdir.Onların zaten Sünni muhafazakarlara karşı sahiplenme eğilimleri tarihsel olarak düşüktür.Altıncı grup, sağduyulu kesimlerdir ki bunlar her gruba yayılmış azınlıklardır.Onların makul, insan odaklı ve hesapsız bakışlarına bu ülkede hiçbir zaman değer verilmemiştir.Özetle; Suriyeliler tıpkı Afganlılar gibi “de facto”, Anadolu’nun kadim desenine dahil olmuş gibi durmaktadır.
Source: Sıtkı Şükürer
Kritik sorular
BİRBİRİNE zıt tebliğler dolaşıyor. Birincisi, genel bir iyimserlik havası: Memleket kurtuldu. Oysa Suriye hiçbir zaman bir “vatan” olmadı. Bu coğrafyada yaşayan insanlar kendi kabileleri, soyları ve şehirleri içinde kimliklerini korudular. Ortadoğu tarihinin, ta “Ebla” ve “Mari Krallığı” gibi dönemlerden itibaren, parlak yerleri oldu. Ama o zamanlarda bile Suriye demek ya güneyden Firavunlar İmparatorluğu’nun, ya Hititlerin, ya da Asurlular gibi kuvvetlerin egemenliği demekti. Suriye, denizlere Fenikeliler gibi açılamadı; karalarda ticaret yaptı. Fakat her zaman bir imparatorluğun parçası oldu. Kendi fakirleştikçe imparatorlukları zenginleştirdi.İki dönem var ki Suriye, her şeye rağmen barış içinde yaşadı: Klasik Roma dönemi ve Rönesans’tan itibaren Osmanlı İmparatorluğu. Kim ne derse desin, yakın tarihin en barışçıl dönemlerinden biri, bazı bilgisizlerin aksine, en azından bir tüccar ile entelektüel burjuvazinin dönüştüğü bir dönemdi. Son asırda, Osmanlı ricali kadar Fransız döneminde de küçümsenmeyecek kadar devlet adamı, toplumu sürükleyen şahsiyetler yetiştirdi; Bereketzâdelerden Suphi Bey, cumhurbaşkanının kızı Zehra Halefoğlu ve Şükri el-Kuvvetli gibi… Şükri el-Kuvvetli’nin savaş sonrası Fransızlarla kurduğu Harb Okulu’nun askerî darbelerin kaynağı olduğu söylenir.Sınırların içinde yaşayan Suriye Nusayrileri tabii ki Arapça konuşuyor. Liderler Mişel Eflak’ın Baas Arap milliyetçiliğine çok bağlı görünse de aslında sadece kendilerine bağlılar. Ortadoğu’nun en eski kavimlerinden Aramiler ve Nabatiler gibi topluluklara dayanan bir Suriye halkı var. Bu kadar küçük bir coğrafyada, birbirinden bu kadar farklı motiflere sahip medeni üniteler pek görülmez. Bir de Suriye’nin kuzeyi var ki onun klasik medeniyetlerle ilişkisi, Ekrem Akurgal Hoca’nın birçok dile çevrildikten yıllar sonra Türkçeye kazandırılan “Doğu ve Batı – Mezopotamya: Yunan Sanatının Kaynağı” kitabında örnekleriyle anlatılıyor.SINIRLARIMIZIN GÜVENLİĞİNİ KORUMAK ZORUNDAYIZŞimdi Suriye sükûnet içinde mi ve neyi, nasıl bekliyor? Bu soruları önümüze koymalıyız. Nusayriler ile Hafız Esad hanedanının düşmanı kitleler arasında gerçekten sükûnet olacak mı? İkincisi, güney sınırlarımızın güvenliğini korumak zorundayız. Güvenlik dediysek süt ürünleri veren Golan Tepeleri’nden değil, üç neslin Türkiye Güneydoğusu’nda enflasyon teriyle kurduğu barajlar ve sulanan topraklardan bahsediyoruz. Hani şu son arazi rejiminden dolayı her önüne gelene sattığımız, bu arada İsrail şirketlerinin bile aldığı sulanan topraklarımızdan söz ediyoruz. Bu araziler bir şekilde geri alınmalı, topraklarımıza sahip çıkılmalı. Nihayetinde, Ortadoğu bölgesinin su kaynaklarını yönetmek ve sahiplenmek zorundayız.ORDULAR HAYDUTLA İŞ GÖRMEYİ SEVMEZ AMA… Bütün bunlar acaba 30 kilometrelik bir sınırla sağlanacak mı? Ayrıca, 30 kilometrelik bir hatla Akdeniz’e çıkmaya çalışanların o denize çıkma hakkı var mı? Hangi vesileyle? Halep ne olacak? Sınırlar ne olacak? Nereler korunacak? Nerelerin gözetim altında olması gerekiyor? Kolay mütalealardan ve propagandadan korunmalıyız. Haklı olmak, endişesiz olmayı gerektirmiyor. Ayrıca, haklı olanların seslerini de bastırmaya hazır bir dünya var. Amerika Birleşik Devletleri, kuzeydeki YPG gerillalarından vazgeçebilir mi?Aslında hiçbir düzenli ordu, haydut sürüleriyle iş görmekten hoşlanmaz. Ama hakikat şudur ki diplomatların, generallerin, devlet adamlarının ve tüccarların bile telaffuz edemeyeceği gerçekler var. ABD orduları, artık uzun zamandır İkinci Dünya Savaşı’ndaki “savaşçılarına” sahip değil.Emevi Meydanı’nda toplanan Suriye halkı, ülkenin özgürlüğü ve ‘yeni Suriye’ için temenniler içeren sloganlar attı.TEĞMENLERİNTERNET, çağdaş demokraside kaçınılmaz bir kullanım aracıdır. Ancak bunu mutlaka akıllı kişiler kullanacak diye bir şart yok; sabahtan akşama miskinliğine çözüm arayanlar da interneti kullanıyor. Daha kötüsü, organize edilmiş ve desteklenmiş tayfalar da var.Bugünlerde ordudan ihracı gündeme getirilen teğmenlerimiz hakkında, birtakım kendini bilmez kişilerin eleştiriyi aşan hakaretleri internet sayfalarını dolduruyor. Bu meseleyi pek takip etmememe ve sinirlenmek istemememe rağmen, üzücü bir şekilde olaylardan haberdar oluyoruz. Şu sıralar bu işi yapan kişiler yalnızca sefil değil, aynı zamanda büyük ölçüde karanlık kuvvetlerin, hatta dış güçlerin yönlendirdiği kimselerdir. BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİTürkiye’nin coğrafyasında, tarihinde ve içtimai yapısında ordunun yerini tartışacak değiliz; ancak bu konu bizim için en önemli meseledir. Türk ordusunu zayıflatmayı ve mensuplarının moralini bozmayı hedefleyen her hareket, ister ahmak ve beyni çürümüş insanlar tarafından yapılsın, isterse başka bir niyetle görünsün, bu işlerin arkasında dış güçlerin olduğuna bu kritik günlerde hepimiz inanıyoruz. Bazı cürümlerin unutulmaz olduğunu herkesin bilmesi gerekir.MERKELANGELA Merkel’in hatıratını aldık. “Hürriyet” kelimesi üzerinde çok durmuş. İlginç bir insan. Fizikçi. Hamburg’da doğmuş, ancak babası Protestan Kilisesi’nin verdiği bir görev nedeniyle Berlin’e taşınmış. Protestan bir pastörün kızına verdiği disiplinle büyümüş. Bence Alman elit sınıfı içinde en mütevazı ve dengeli insan tiplerinden biri (Soyunun yarısı Polonyalı). Ursula von der Leyen gibi boş politikacı tiplerinden değil.YUNANİSTAN’IN HALİKitapta dikkatimi çeken iki bölüm üzerinde duracağım. İlk olarak, Yunanistan’ın iflas sinyalleri… Sevimli Türk dostu Yorgo Papandreu, borç ve faiz ödemelerinin milli gelir içindeki payının artmasından dolayı alarm veriyor. Bunun üzerine Avrupa Birliği’nin ilgili kurulu toplanıyor. Kurul üyeleri Yunanistan’a ihtiyaç duyulan paranın verilmesi gerektiğini savunuyor. Ancak bu paranın miktarı, neden ve nasıl verileceği gibi meseleler henüz tartışılmış değil. Anlaşılan o ki, Alman bürokrasisinin üstünlüğü bir kez daha kendini gösteriyor. Merkel, ilk toplantıya hazırlıklı giden tek lider. Nicolas Sarkozy, başlangıçta eli açık görünse de sonunda zıvanadan çıkıyor ve sokak ihtilali çıkacak diye bağırmaya başlıyor. Herkes paranın verilmesini istiyor, ancak bunun gerekçesi ve sonuçları konusunda kimse hesap yapma derdinde değil. Bu durum, Avrupa Birliği’nin zannedildiği gibi her şeyi güneşin altındaki ilahlar tarafından yürütmediğini gösteriyor. Çok canlı ve dürüstçe tarif edilmiş bir manzara. Bu kısım gerçekten dikkati çekiyor.GÖÇMENLER MESELESİİkinci dikkatimi çeken konu, göçmenler meselesi. Göç sorununun nasıl üzerimize yığıldığı ve vaat edilen paralar kitapta açıkça anlatılıyor. Ancak vaat edilen 3 milyar Euro’nun ne kadarının ödendiği belirtilmemiş. Bu da meselenin üzerinin örtülmesi gibi görünüyor. Bugünlerde AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen teyze tekrar bir miktar önerisiyle kelle pazarlığına geldi. İtalya başbakanı Meloni de faşizm arayanlar, Leyen’deki tavırlara ve pazarlık usulüne dikkat etmeli.Doğrusu, Merkel’in hatıratında Almanya’da Türk azınlıklarla olan ilişkiler, onların kurumları ve siyasi temsilcileri hakkında bazı bilgiler bekliyordum. Ancak bu konulara hiç değinilmemiş. Türk devlet yapısının ve devlet adamlarının uzun uzun değerlendirildiği bir bölüm de bulunmuyor.Bu eksiklikler Merkel’in kendi ihmalkârlığından mı yoksa Almanya’nın Türk azınlığına karşı ilgisizliği ve geleneksel Türkiye’ye bakış çizgisinden mi kaynaklanıyor? Bu, tartışmaya değecek bir konu.TEŞEKKÜRKOÇ Üniversitesi Hastanesi’nde bir ortopedik ameliyat geçirdim. Ameliyat ağır olmadı ama önemliydi. Başta Dr. İlker Eren ve Dr. Lercan Aslan olmak üzere tüm doktorlara, hemşirelere ve sağlık çalışanlarına teşekkür etmek benim için bir borçtur. Hastane her ne kadar hastane olsa da, doğrusu bazen kendimi evimde gibi hissediyorum. Tabii ki bu tür bir “ev ortamını” Allah bizden uzak tutsun.
Source: İlber Ortaylı
Türkiye’nin enerjisi Suriye’yi aydınlatacak
Suriye”de 61 yıllık Bass rejiminin devrilmesinin ardından ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak ve yaşanabilir kılmak için Türkiye kritik bir rol üstlenecek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bu kapsamda ülkenin mevcut durumdaki en büyük ihtiyacı olan enerji sorununun çözümü noktasında hazırlıklarına başladı. Türkiye-Suriye arasında mevcut Birecik-Halep Enterkonneksiyon elektrik hattı bulunuyor. Suriye”ye azami 300 megavata kadar elektrik sağlayabilecek hattın onarımı için kollar sıvandı. Hattın tam kapasite çalışması ve elektrik ihracına başlanması halinde Suriye”de 150 bine yakın hanenin elektrik ihtiyacı Türkiye tarafından karşılanacak. Suriye”de Bass rejiminin sona ermesinin ardından ülkenin ayağa kaldırılması ve farklı ülkelerde yaşayan Suriyelilerin evlerine dönüşünü hızlandırmak için kesintisiz enerji ve arz güvenliği kritik rol oynuyor. İDLİB VE AFRİN”E ELEKTRİK Bu kapsamda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da Suriye”nin enerji ihtiyacının karşılanması ve hayatın en kısa sürede normale dönüşü için bölgedeki 400 Kv (Şanlıurfa) Birecik-Halep Enterkonneksiyon elektrik hattının kapasite kullanımını artırmak için harekete geçti. Türkiye halihazırda İdlib ve Afrin”e elektrik ihraç ederken, elektrik ihtiyacının daha fazla karşılanabilmesi için hasar gören noktalardaki hatlar yeniden onarılacak. Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) verilerine göre, mevcutta 43 kilometre uzunluğa sahip Reyhanlı-Afrin elektrik hattında 40 megavat, 6.15 kilometre uzunluğundaki Reyhanlı-Harem elektrik hattında 100 megavat, 10.8 kilometre uzunluğundaki Elbeyli-Çobanbey hattında ise 45 megavat olmak üzere 185 megavatlık emre amade ihraç kapasitesi bulunuyor. Enterkonnekte elektrik hatlarının Türkiye tarafında hatların bakımı muntazam şekilde sürekli olarak yapılıyor. Hatların Suriye tarafında bakım ve onarım çalışmalarının koordineli şekilde yürütülmesi için de görüşmelerin yapıldığı belirtildi. Suriye”nin istikrara kavuşması ile birlikte bu ülkeye yapılan elektrik ihracatının kademeli olarak artırılmasının planlandığı öğrenildi. Birecik-Halep Enterkonneksiyon elektrik hattının tam kapasite olan 300 megavata ulaşması ile birlikte bölgede yaklaşık 150 bin haneye yetecek kadar elektrik verilebilecek. KATAR-TÜRKİYE DOĞALGAZ BORU HATTI PROJESİ Öte yandan 2009 yılında gündeme gelen ancak daha sonra Suriye”nin hattın kendi topraklarından geçmesine izin vermemesi üzerine rafa kaldırılan Katar- Türkiye Doğalgaz Boru Hattı projesi yeniden masaya gelecek. Daha önce bin 500 kilometre olarak planlanan hat Katar- Suudi Arabistan-Ürdün, Suriye ve ardından Gaziantep”ten Türkiye”ye giriş yaparak Bulgaristan”dan Avrupa”ya çıkacak. Kapasitesinin en az 30 milyar metreküp olması planlanan doğalgaz boru hattı eğer hayata geçerse Türkiye”nin bölgedeki enerji üssü olma hedefinde kritik eşik de aşılmış olacak. Katar, 25 trilyon metreküple dünyanın en büyük üçüncü doğalgaz rezervlerine sahip ülkesi. BAYRAKTAR: ELEKTRİK ÇOK BÜYÜK BİR İHTİYAÇ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Suriye”nin enerji ihtiyacı ve yapılabileceklere ilişkin geçtiğimiz günlerde yaptığı değerlendirmede, halihazırda Türkiye tarafından İdlib ve Afrin”e elektrik verildiğini anlatarak, “Elektrik çok büyük bir ihtiyaç. Altyapı her şey ne ararsan o yok. Dolayısıyla bu ihtiyaçların karşılanması için acaba enerjiyi bir araç haline dönüştürüp bunları nasıl yaparız ona bakmamız lazım. Hazırlıklarımız var” demişti. Bayraktar, Suriye”deki bu yeni durumdan sonra Katar-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı projesinin yeniden gündeme gelip gelmeyeceğine ilişkin ise, “Bütünlüğünü sağlamış, istikrarına kavuşmuş bir Suriye için niye olmasın. Olursa o hattın güvenli olması lazım. Dolayısıyla inşallah öyle olur, temennimiz o. Öyle olursa üretecek çok proje var” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Source: Bariş Şi̇mşek
Emniyetin kalbinde FETÖ temizliği
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), “Garson” kod adlı FETÖ mahrem sorumlusuna ait SD kartın şifrelerini kırarak örgütün Emniyet teşkilatındaki gizli yapılanmasını çökertti. 6 yıllık çalışma sonucunda elde edilen 55 bin dosyalık arşivle 3 bin kripto polis açığa çıkarıldı. Özel Harekât Başkanlığı, Garson”dan çıkan veriler doğrultusunda FETÖ bağlantısı tespit edilen 951 tim personeli ile 243 kritik büro amirliklerinde göreve alan rütbeli rütbesiz toplam 1194 personeli pasif görevlere çekerek büyük bir güvenlik açığını ortadan kaldırdı. KRİTİK NOKTALARDA SAYIM YAPILIYOR Pasif göreve çekilenler arasında 5 depo sorumlusu, 16 taşınır mal sorumlusu, bir sayman, bir hesap sorumlusu, 41 iç hizmetler, 64 eğitim, 43 idari büro, 18 hareket planlama, 41 ulaştırma ve 11 diğer büro amirliklerinde görevli personelin bulunduğu öğrenildi. Kararla birlikte yurt genelindeki tüm Özel Harekât Şube Müdürlükleri”nin kritik depolarında sayım başlatıldı. Harekât Planlama Koordinasyon Büro Amirliği, FETÖ bağlantılı personellerin sızmasından en çok etkilenen birimlerden biri oldu. Terörle mücadelenin planlanmasının yanında Cumhurbaşkanı ve yabancı devlet erkânının ziyaretlerinde de güvenliği sağlayıp yol güzergâhlarının güvenliği, zırhlı araçların konumlandırılması ve keskin nişancı yerleşimi gibi hayati kararlar burada alınıyor. Diğer taraftan Özel Harekât birimlerinden çıkarılan personelin, “Garson” kod adlı gizli tanığın dijital verilerinin delil olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle göreve iade edilmesi dikkat çekiyor. Mahkeme kararıyla göreve dönen personelin, tekrar branştan çıkmak için dilekçe vererek durumu şova dönüştürmeye başladığı öğrenildi. Bu kişiler, görevden alınmalarının “Garson”un etkisiyle değil, kendi isteğiyle olduğunu savunarak bu dilekçeleri kullandıkları dikkat çekiyor.
Source: Ömer Çeti̇n
Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki günlerde Şam”ı ziyaret edecek
Suriye”de Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye ile ilişkiler yeniden tesis edilmeye başlanırken MİT Başkanı İbrahim Kalın”ın Şam ziyareti sonrası gözler Cumhurbaşkanı Erdoğan”a çevrildi. “DIŞİŞLERİ BAKANIMIZ HAKAN FİDAN İNŞALLAH ORAYA GİDECEK” Geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın Şam”a gideceğini duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yakında Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da inşallah oraya gidecek. Yeni yapılanmayı birlikte yapacaklar” ifadelerini kullanmıştı. ERDOĞAN DA ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ŞAM”I ZİYARET EDECEK Şam Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarı Burhan Köroğlu ise dün canlı yayında yaptığı açıklamada Erdoğan”ın Suriye”nin başkenti Şam”a yapacağı ziyarete ilişkin açıklamalarda bulundu. Köroğlu “Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan”dan sonra Cumhurbaşkanımız Erdoğan da Şam”a gelmeyi düşünüyorlar” diye konuştu. “SURİYE İLE İLİŞKİLER OSMANLI DÖNEMİ GİBİ OLACAK” Yeni dönemde Türkiye-Suriye diplomasisine vurgu yapan Burhan Köroğlu “Suriye ile Osmanlı dönemindekine benzer bir ilişkiye sahip olacağımızı da ben takdir ediyorum” ifadelerini kullandı. OLAĞANÜSTÜ KORUMA KALKANI OLUŞTURULACAK Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın ziyareti için Hama, Humus, İdlib hattı boyunca hava ve karadan olağanüstü koruma kalkanı oluşturulacak. Türk radarları da aktive edilerek bütün hava hareketliliği kontrol altına alınacak.
Source: Erdem Aksoy
Pakistan”ın kuzeybatısındaki “terör” saldırısında 16 asker hayatını kaybetti
Pakistan Ordusu Halkla İlişkiler Biriminden (ISPR) yapılan açıklamada, “Güney Veziristan bölgesine bağlı Makeen kentinde güvenlik güçlerine ait bir kontrol noktasına saldırıda bulunulduğu” belirtildi.Açıklamada, “Saldırı püskürtüldü ve 8 terörist öldürüldü ancak 16 asker ise yaşamını yitirdi” ifadesine yer verildi. Terörle mücadelede kararlılık vurgusu yapılan açıklamada, “Pakistan güvenlik güçleri, terörizm tehdidini ortadan kaldırmaya kararlıdır ve cesur adamlarımızın bu tür fedakârlıkları kararlılığımızı daha da güçlendirmektedir.” denildi.Pakistan ordusu, bu ay ülkenin kuzeybatı ve güneybatı eyaletlerinde istihbarata dayalı askeri operasyonlar sırasında en az 43 teröristin öldürüldüğünü açıklamıştı.- PAKİSTAN”IN TERÖR SORUNUPakistan”da saldırılar özellikle Afganistan”a sınırı bulunan Hayber Pahtunhva ve Belucistan eyaletlerinde yoğunlaşıyor. Her iki eyalette de Peştun ve Beluc etnik gruplarının haklarını savunduklarını ileri süren silahlı gruplar, Pakistan güvenlik güçlerine ve sivillere yönelik saldırılarda bulunuyor.İslamabad, ağırlıklı Hayber Pahtunhva eyaletinde saldırılar düzenleyen Pakistan Talibanı”nın Afganistan”da mevzilendiğini ve saldırılarını buradan organize ettiğini savunurken, Afganistan yönetimi bu iddiaları reddediyor.Belucistan”da ise Belucistan Kurtuluş Ordusu”nun (BLA) saldırıları söz konusu. BLA, Belucistan eyaletinin Pakistan”dan ayrılmasını ve bölgeyi Beluc halkının yönetmesini istiyor.
Source: Www.star.com.tr
İsrail, Eurovision 2025″ten çıkarılacak! Slovenya resmen talep etti
İsrail devlet televizyonu KAN”da yer alan haberde, Slovenya”nın, 7 Ekim 2023″ten bu yana Gazze Şeridi”ne yönelik devam eden saldırıları nedeniyle İsrail”in yarışmadan hariç tutulması için “Eurovision 2025″”in sorumlu makamı olan Avrupa Yayın Birliğine resmi talepte bulunduğu ifade edildi.Haberde, Slovenya”nın, talebinin Avrupa Yayın Birliği tarafından kabul edilmemesi halinde yarışmadan çekilmeyi bir protesto adımı olarak değerlendireceği belirtildi.Slovenya Cumhurbaşkanı Natasa Pirc Musar, 19 Aralık”ta yaptığı açıklamada, İsrail ve Rusya”nın Birleşmiş Milletler (BM) Şartı”nı ihlal ettiğini ancak İsrail”in bunu çok daha büyük bir ölçekte yaptığını söylemişti.
Source: Www.star.com.tr
Suriye’de geçici hükümetin bakanları belli oldu
Suriye’de Beşar Esad rejiminin devrilmesinin ardından geçici hükümetin üyeleri yavaş yavaş belli oluyor.
Muhaliflerin üst düzey komutanı savunma bakanı
Suriye geçici hükümetinden yapılan açıklamada, Esad rejimini deviren muhaliflerin üst düzey komutanı Murhaf Ebu Kasra”nın savunma bakanı olarak atandığı bildirildi. Ebu Kasra”nın muhalif gruplar tarafından düzenlenen çok sayıda operasyona liderlik ettiği kaydedildi.
Üst düzey ilk kadın yetkili
Kadın İşleri Ofisi Başkanlığına Dibs”in getirildiği belirtildi.
Dibs, Baas rejiminin yıkılmasının ardından ülkede kurulan yeni yönetimde seçilen üst düzey ilk kadın yetkili oldu.
Daha önce insani yardım alanında çalışmaları olan Dibs, sosyal medya hesabında, kendisini “kadınları ve insani çalışmaları geliştirme konularına yoğunlaşmış bir aktivist” olarak tanımlıyor.
Source: Dünya Gazetesi
Soykırımcı İsrail Gazze”de sivilleri hedef aldı! Çok sayıda Filistinli şehit oldu
İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 443. gününde sürüyor.İSRAİL”İN GAZZE”NİN ORTA KESİMİNE SALDIRISINDA 5 FİLİSTİNLİ YAŞAMINI YİTİRDİDeyr el-Belah kentindeki Aksa Şehitleri Hastanesinden AA muhabirine yapılan açıklamaya göre, saldırı düzenlenen bölgede büyük bir yıkım meydana geldi.Saldırıda 5 kişi yaşamını yitirdi, 8 Filistinli yaralandı.İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 492″si çocuk, 11 bin 979″u kadın olmak üzere 45 bin 227 Filistinli öldü, 107 bin 573 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.05:15 İsrail ordusu Batı Şeria”da düzenlediği baskınlarda 1 çocuğu gözaltına aldı02:23 İsrailli yetkililer, Hamas”la takas anlaşması yapmaktan hala çok uzakta olduklarını bildirdi02:18 İsrailliler, Gazze Şeridi”nde ateşkesi ve esir takası anlaşmasını engellemekle suçladıkları Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümetin istifası talebiyle ülke çapında gösteriler yapıldı02:08 İsrail”in Gazze”nin orta kesimine saldırısında 5 Filistinli yaşamını yitirdi00:01 İsrail, Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesinin derhal boşaltılması uyarısında bulundu
Source: Www.star.com.tr