**Uluslararası Çatışmalar Gündemi – Barış Arayışı ve Güvenlik Dinamikleri**

Avrupa’nın güvenliği Antalya masasında! NATO dışişleri bakanları Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde toplanıyor

YEŞİM ERASLAN ANKARA – NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmî Toplantısı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ’ın ev sahipliğinde bugün Antalya’da başlıyor. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve 32 müttefik ülkenin dışişleri bakanlarının katılacağı toplantıda, 24-25 Haziran’da Lahey’de düzenlenecek NATO Devlet ve Hükûmet Başkanları Zirvesi’nin hazırlıkları ele alınacak. Dışişleri Bakanları, NATO Genel Sekreteri Rutte ve diğer üst düzeyli NATO yetkilileri ilk olarak bugün akşam Fidan’ın ev sahipliğinde düzenlenecek sosyal etkinlikte bir araya gelecek . Yarın gerçekleştirilecek Kuzey Atlantik Konseyi gayriresmî oturumunda, ittifakın gündemindeki öncelikli konularda Lahey Zirvesi’nde alınabilecek kararlar hakkında görüş alışverişinde bulunulacak. #r-1115747# ANKARA, KATKI VERMEYİ SÜRDÜRECEK Toplantının öncelikli gündem maddeleri; Avrupa güvenliğinin geleceği ile transatlantik güvenliğinde külfet paylaşımının gözden geçirilmesi ve NATO’nun savunma harcamaları olacak. NATO’nun daha güçlü, etkin ve caydırıcı kılınmasının ve bu asli rolünün aşındırılmamasının önemini belirterek, bu yöndeki gayretlerin ağırlık merkezini ittifak dayanışmasının ve birliğinin daha da pekiştirilmesinin oluşturduğunun altını çizecek. Türkiye’nin güçlü ordusu, modern askeri yetenekleri ve gelişmiş savunma sanayi altyapısıyla Avrupa-Atlantik güvenliğine katkılarını sürdürmeye ve daha fazla sorumluluk üstlenmeye kararlı olduğunu belirtecek olan Fidan, Avrupa güvenliğinin geleceğine dair süreçlerdeki ağırlığı ve konumu itibarıyla Türkiye gibi, AB üyesi olmayan müttefiklerin AB’nin savunma alanındaki gayretlerine gereğince katılımının şart olduğunun altını çizecek. TÜRKİYE, YÜZDE İKİ KRİTERİNİ GEÇTİ Bakan Fidan, toplantıda, savunma harcamaları hâlihazırda NATO’nun “gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde ikisi” kriterinin üzerinde olan Türkiye’nin savunmaya daha fazla yatırım yapmaya ve modern yeteneklerini daha da geliştirmeye kararlı olduğunun altını da çizecek. Hakan Fidan, ayrıca “360 derece güvenlik” anlayışıyla, Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasının yanı sıra İttifak’a mücavir bölgeler ile Orta Doğu’da barış ve istikrarın hâkim kılınmasının gerekliliğine vurgu yapacak ve terörizmle mücadelede hakiki dayanışma sergilenmesi gerektiğini kaydedecek.

Source: Cüneyt Akçatepe


İran, İstanbul”da 3 ülkeyle nükleer konusunu görüşecek

Tahran dan yayın yapan Irannuances haber sitesine göre, İran ile E3 olarak adlandırılan 2015 teki nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları, İran ın nükleer programı ve yaptırımların kaldırılması konusunda istişarelerde bulunmak üzere 16 Mayıs ta İstanbul da görüşecek. Görüşmenin bakan yardımcıları ve üst düzey diplomatlar tarafından yürütüleceği belirtildi. İran ile ABD arasında Umman aracılığında devam eden nükleer müzakere süreci devam ederken taraflar görüşmelerin olumlu olduğunu açıklamıştı. Görüşmelerde İran, ABD nin tek taraflı yaptırımlarının kaldırılması karşılığında nükleer programını kısıtlamaya hazır olduğunu belirtiyor. Müzakerelerde Avrupa ülkeleri yer almıyor. AA nın haberine göre; E3 ile İran arasında 2 Mayıs ta Roma da görüşme planlanmış ancak ABD ile İran arasındaki müzakerelerin ertelenmesi sonrasında görüşme iptal edilmişti. İran, 2015 te imzalanan nükleer anlaşmayla kaldırılan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının geri getirilmesini sağlayabilecek tetik mekanizması adı verilen maddenin, Avrupa ülkeleri tarafından işletilmesinden endişe ediyor. Söz konusu mekanizmanın süresi 18 Ekim de sona eriyor. İran ın nükleer programıyla ilgili çözüm üretilemezse Avrupa ülkelerinin bu tarihten önce mekanizmayı işletebileceği öngörülüyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, 11 Mayıs ta Fransız gazetesi Le Point te yayımladığı makalesinde tetik mekanizmasının kötüye kullanılmasının sonuçları olacağını belirterek, Bu durum sadece Avrupa nın anlaşmadaki rolünün sonu değil, aynı zamanda geri dönüşü olmayan bir hale gelebilecek gerginliğin tırmanması anlamına da gelebilir. ifadelerini kullanmıştı. Erakçi, Avrupa ülkelerine İran ile nükleer görüşme çağrısında bulunmuştu. *Haberde AA nın arşiv fotoğrafı kullanılmıştır.

Source: Habertürk


Trablus”ta çatışmalar yeniden başladı

Libya nın başkenti Trablus un Ayn Zara, Ras Hasan ve Bin Aşur bölgelerinde silahlı gruplar arasında çatışmalar yeniden başladı. AA nın Libya medyasından aktardığı haberlere göre, Trablus taki Mitiga Uluslararası Havalimanı nda uçuşlar durdu. Bu arada Libya Kızılayı nın Trablus şubesi alarm seviyesini maksimuma çıkardığını, Trablus Üniversitesi ise eğitime yeniden ara verildiğini açıkladı. Sosyal medya paylaşımlarında çatışmaların Savunma Bakanlığı na bağlı güçlerle Rada adlı milis güçleri arasında yaşandığı bilgileri yer aldı. UNSMIL DEN SİVİLLERİN BULUNDUĞU BÖLGELERDE ATEŞKES ÇAĞRISI Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyon undan (UNSMIL) yapılan açıklamada, Trablus ta yoğun nüfuslu yerleşim bölgelerinde iki gecedir tırmanan şiddetten ve sivillerin hayatlarının tehlikeye atılmasından derin endişe duyulduğu belirtildi. Açıklamada, sivillerin bulunduğu tüm bölgelerde şartsız ateşkesin sağlanması ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulunuldu. TRABLUS TAKİ OLAYLAR Libya medyasında 12 Mayıs ta, Trablus taki milis gruplardan İstikrarı Destekleme Biriminin lideri Abdulgani el-Kikli nin öldürüldüğüne ilişkin haberler yer almıştı. Ardından İstikrarı Destekleme Birimi milisleri ile Savunma Bakanlığına bağlı güçler arasında yaşanan çatışma görüntüleri sosyal medyada paylaşılmıştı. Kısa süre sonra hükümetten yapılan açıklamada, Savunma Bakanlığı güçlerinin Trablus un Ebu Selim bölgesindeki askeri operasyonu başarıyla tamamladığı belirtilmişti. Başbakan Abdulhamid Dibeybe de ordu ve polis teşkilatı mensuplarını Trablus ta yaşanan olaylarda devlet otoritesinin tesis edilmesindeki başarısı dolayısıyla kutlamıştı. Trablus Üniversitesi Hastanesi Müdürü Abdulhalim eş-Şeybani, hastaneye 1 i ağır olmak üzere 5 yaralı getirildiğini açıklamıştı. İçişleri Bakanlığı da dün yaptığı açıklamada, Trablus ta güvenlik ve istikrarın sağlandığını belirterek kamu çalışanları ile tüm vatandaşlara normal hayatlarına dönmeleri çağrısında bulunmuştu.

Source: Habertürk


Örgütün değil Türkiye’nin ulus devlet yapısı feshediliyor

Prof. Dr. Ümit Özdağ;

PKK terör örgütünün varlığına son verme duyurusu büyük bir coşku ile ve bir başarı hikayesi olarak sunuluyor. Son 23 yılda bu tür politik başarı kampanyalarını Annan Planı, AB tam üyeliği, Dolmabahçe mutabakatı ve en son Suriye’nin fethi gibi kutlamalarda gördük. Ancak ilk heyecan geçince ortaya hepsinde çok farklı bir manzara çıktı. PKK’yı on yıllardır çalışan tek siyasi parti genel başkanı olarak yaşananları Silivri Cezaevi’nde bir hücreden izlemeye zorlanmış durumdayım.

Bu satırları da 4 metre ötedeki ağır bir koku yükselen rögara bakarak yazıyorum. Burada olmaya zorlanma nedenim de yaşanan süreç ile ilgili soruları soracak ve tespitleri yapacak olmamdı. Ben hücrede olabilirim. Ancak arkadaşlarım Zafer Partisi’nin soru ve itirazlarını Türk Milleti’nin gündemine taşıyorlar.

Esas itibarıyla fesih hukuken varlığı tanınmış tüzel kişiliğe sahip yapılar için geçerli bir kavramdır. Bir terör örgütü feshedilmez, silah bırakır, teslim olur. Önümüze konulan İmralı sürecinin uygulamasına bakıldığında zaten fesih kavramı altında terör örgütü, örgütsel yapısını dağıtmadığı gibi, yeniden yapılanıyor ve sözde siyasi amaçlarını ilerletmeye/geliştirmeye çalışıyor. Yabancı desteği ile de geliştirilen bu gayretlerle, aslında, adım adım Türkiye Cumhuriyeti’nin “Ulus-devlet” yapısı feshediliyor.

BUNA ‘BARIŞ’ DENEMEZ

Bir devlet ile tarihin gördüğü en kanlı terör örgütlerinden biri arasındaki mücadelenin ortadan kaldırılmasına yönelik süreç, BARIŞ kelimesi ile nitelenemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter bir devlettir. Bu devletin çatısı altında birbiri ile mücadele halinde olan halklar da yoktur. Bu itibarla kullanılan barış kelimesi zihinleri bulandırma amacı taşımaktadır. Kanlı katliamın baş failleri için kullanıma sokulan “Sayın” gibi sıfatlar “Önderlik” gibi kavramlarla terör örgütü ve mensupları meşrulaştırılmak istenmektedir.

1980-1990’lı yıllar arasında binlerce insanı, kadını, erkeği, bebeği canice katleden bu örgütün kanlı eylemleri devletimizin güvenlik kuvvetlerince kontrol altına alınıp sınırlarımız içinde etkisiz hale getirilmiştir. Bu nedenle 1990’lı yıllarda doğan vatandaşlarımızın belleklerinde bu örgütün nasıl cani bir yapı olduğunun hatırası da mevcut değildir. Bu propagandaya ek zemin kazandırmaktadır.

PKK fesh ilan etti. Bu aşamaya nasıl geldik? Ve bu aşamada karşımızdaki durum nedir? Aşağıda ana başlıklar halinde durumu özetledim.

13 maddede ülkeyi bekleyen tehlikeler

1- PKK varlığına son vermesini 27 Şubat 2025’te A. Öcalan’ın açıklaması çerçevesinde yenilmiş, teslim olmuş bir terör örgütü olarak değil, Öcalan’ın ifadesi ile “varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi” gerçekleştirmiştir. PKK kayıtsız, şartsız teslim olmamıştır. Kendisini galip görmektedir.

2- PKK’nın örgütsel yapısının varlığına son vermesi Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu Öcalan’ın ifadesi ile “demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması ile mümkündür.” Özetle; “fesih” ve silah bırakma, şarta veya gerekliliğe bağlanmıştır.

3- PKK’nın varlığına son verme kararını alması ve terörü sonlandırması yapılacak yasal ve muhtemelen anayasal değişikliklere bağlanmıştır. Hangi anayasa ve yasa değişikliklerinin yapılacağı ise henüz belirsizdir.

4- PKK, fesih kararının hemen öncesinde; varlığına son vermesi ve silah bırakmasının kendileri için tek yol olmadığını açıklamış, Türkiye’yi Ankara’yı vurmak da dahil terörü devam ettirmekle tehdit etmiştir. Fesih bildirisinin ilanı sırasında dahi; 2 grup arasında önce uzlaşma sağlanamaması, Karayılan ve Bayık gruplarının farklı yaklaşımlar sergilemesi, uzlaşmanın gecikmesi bile gelecekte bu sürece güvenilmeyeceğini göstermektedir. Üstelik bazı grupların ‘teröre devam’ dedikleri duyulmaktadır.

5- Terör örgütü, bildirisine; İstiklal Harbimizin sonucunda, Türk milleti’nin idam fermanı olan Sevr Antlaşması’nı yırtarak, devletimizin tapusu şeklinde elde ettiğimiz Lozan Antlaşması’na saldırarak başlamıştır. Lozan’a saldırı, İstiklal Harbi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne saldırıdır. Terör örgütü, bnu yaparken, milli-üniter-laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş anayasası olan 1924 Anayasası’na da saldırmıştır. Örgüt, Anayasamızın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk 4 maddesine şimdiden savaş ilan ettiğini duyurmuştur.

6- Öcalan’ın 27 Şubat açıklamasında talep ettiği “demokratik siyaset ve hukuki boyut” ile ilgili değişiklikler yapılmaya başlanmıştır. Bunun ilk adımı infaz yasasının değiştirilmesi ve Öcalan’ın İmralı’daki konum ve şartlarının iyileştirilmesi şeklinde atılmıştır. İnfaz yasası değişikliği, sadece Öcalan’la kısıtlı değildir. Bu çalışma, aslında, terör örgütüne yönelik örtülü bir “AF” hazırlığıdır. Tepkiyi azaltmak için AF yerine İNFAZ YASASI denmektedir.

7- PKK varlığını sona erdirmekle PKK’nın Suriye kolu YPG varlığını meşrulaştırarak ve güçlendirerek sürdürmektedir. PKK’nın İran kolu PJAK’ın varlığı devam etmektedir. PKK- Irak yani PÇDK varlığını sürdürmektedir.

8- Cemil Bayık, Murat Karayılan gibi isimler sadece PKK’nın değil bu anılan örgütlerin de üstünde hiyerarşik bir konuma sahiptirler. PKK yöneticiliklerinin sona ermesi, bu 3 ülkedeki terör örgütü ile bağlarını ve onlar üzerindeki otoritelerini sona erdirmeyecektir.

9- PKK’nın Avrupa kanadı siyasi bir narko-terör yapısıdır. On yıllar içinde oluşmuş bir suç ve yüz milyonlarca dolar oluşturan bir yapı söz konusudur. PKK kendisinin varlığına son verse dahi PYD, PJAK ve PÇDK bu kaynağı kaybetmek istemeyecektir. Ayrıca bu kaynağın PYD’nin kontrol ettiği bölgenin finansmanında olduğu gibi Türkiye’de de siyasal çalışmaların finansmanı için kullanılmak isteneceği açıktır.

10- Öcalan’ın mahkum değil “meşru siyasi aktör” haline gelmesi ve İnfaz Yasası ile PKK’lıların serbest kalması, Bayık-Karayılan benzerlerinin muhtemelen Süleymaniye’ye çekilmesi sonrasında anayasada ve bazı yasalarda yapılacak değişikliklerin konuşulması aşamasına gelinecektir.

11- Bu aşamada Öcalan’ın fiilen DEM Parti genel başkanı ve eş başkanların yardımcı konumuna oturmaları beklenmelidir. DEM Parti Meclis grubunda Öcalan’ın mesajlarının okunması önünde engel kalmayacaktır. Öcalan’ın, Barzani ve Talabani aileleri üzerinden Kuzey Irak, PYD üzerinden Suriye ve PJAK üzerinden İran’a yönelik politikalar geliştirmesinin önü açılacaktır.

12- Anayasa değişiklikleri ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğü için tehdit olabilir. Değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek olan ilk 4 madde milli, üniter ve laik devletimizin güvencesidir. Ancak ilk 4 maddeye ruhunu veren başlangıç metni, 10. madde (kanun önünde eşitlik), 66. madde (Türk vatandaşlığı) ve 42. madde (Türkçe eğitim)’dir. Bunlarda yapılacak milli, üniter ve laik devlet ilkelerine aykırı düzenlemeler ilk 4 maddenin de içini boşaltacaktır. Buna kesinlikle izin verilmemelidir.

13- Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter devlet yapısından vazgeçmesi Anadolu gibi tarihin en zor coğrafyası olan bir ülkede hızla siyasal parçalanmaya yol açacak süreci tetikleyecektirKeza Türk Milleti kavramı (md. 66) Türkiye’de farklı dil, ırk, renk, siyasi görüş, düşünce, felsefi inanç, din, mezheplerin varlığını inkâr etmez. (md. 10) Anayasamızın 66. maddesinde tanımlandığı şekli ile esasen anayasal vatandaşlık kavramını 1924 Anayasası ile ortaya koyan büyük Atatürk’ün dahiyane formülünden vazgeçilmemeli, 66. madde melezleştirilmemelidir. Türkçe dışında eğitimi mümkün hale getirecek şekilde 42. maddenin değiştirilmesi de düşünülemez. Böyle bir adım kaçınılmaz olarak sosyolojik bölünmenin temellerini atacaktır.

Terörsüz Türkiye mümkün olamaz çünkü…

Sonuç olarak; PKK’nın Türkiye ve Irak’ta (Kilit Pençe harekâtından ötürü) askeri ve politik alanda en zayıf olduğu anda kendisini tasfiye edip ve bu tasfiyeyi bir mağlubiyet değil de bir galibiyet olarak sunma stratejisi izlemiştir. Bu strateji ile örgüt kendi açısından başarı elde etmiştir. Terör örgütü hapishanede olan ve infaz yasası ile serbest kalacak en kararlı, ideolojik olarak yetişmiş kadrolarını şimdi muhtemelen belediyeler üzerinden siyaset sahasına sürecektir. Öcalan’ı “özgürleştirmenin” meşrulaştırmanın sağlayacağı politik-psikolojik üstünlük duygusu gelecek seçimlerde DEM’in büyük bir dinamizm kazanmasına yol açacaktır. Bu sonucun Orta Doğu’da PKK’nın etkin olduğu 3 ülkeye yansımaması mümkün değildir. Terörsüz Türkiye ancak terörsüz Ortadoğu ile mümkündür. PYD’de Suriye’de, PÇDK Irak’ta, PJAK İran’da varlığını sürdürürken ve PKK-Avrupa yaşarken terörsüz Türkiye ne yazık ki mümkün değildir.

Suriye’de de-facto olarak iki örgüt ülkeye hâkim olmuştur. Fırat’ın batısında Şam merkezli Cihatçı HTŞ, Fırat’ın doğusunda Haseke merkezli PYD/PKK alana hakimdir. Bölgede federasyon hazırlığı haberleri gelmektedir. Sözün özü, bölgemizde terör hakimiyeti vardır. Türkiye’nin bu süreçten etkilenmemesi olanaksızdır. Umarım yaşanan süreci sürdüren kadrolar yüklendikleri tarihi sorumluluk çerçevesinde bu soru, uyarı ve itirazlar üzerinde düşünmüş ve planlamalar da yapmışlardır.

Source: Haber Merkezi


ABD memnun, İsrail ise bekliyor

PKK’nın kendini fesh etmesi ve silah bırakması, Suriye’deki KCK ayağı SDG’nin en büyük destekçisi ABD’yi çok memnun etti. ABD’nin Ankara’daki Büyükelçiliği, açıklamasında şöyle denildi:

İSRAİL İZLİYOR

“Terörist grupların silah bırakması, medeniyet için her zaman zaferdir. PKK’nın fesih kararı bir dönüm noktası niteliğindedir. ABD Dışişleri Bakanı Rubio, Bakan Hakan Fidan ile görüşerek desteğimizi yinelemiştir.”

PKK ve aparatlarının bir başka destekçisi İsrail ise, henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak gelişme, İsrail basınında geniş bir şekilde ele alındı. Haaretz gazetesi, Suriye’deki güç dinamiklerinin değişebileceğine dikkat çekti. Gazete, bu durumun İsrail’in ülkedeki varlığına meydan okuyabileceğini ifade etti. Gazete gelişmenin ABD’yi Suriye’den asker çekmeye teşvik edebileceği de vurguladı.

Source: Haber Merkezi


O masada 12 şehidin eli kanlı katili vardı

Terör örgütü PKK’nın silah bıraktığı ve kendini fesh ettiği kongresinde, elebaşlarından Murat Karayılan’ın yanındaki kişi dikkat çekti. Gara Dağı’ndaki yer altı hapishanesinde hunharca katledilen 12 silahsız asker ile polisin ve bir Iraklı’nın infaz emrini veren Cuma Biliki kod adlı Ramazan Abi’nin de divanda oturduğu görüldü. Abi 20 milyonluk kırmızı listede aranıyor.

KARAYILAN’IN YANINDA

13 Şubat 2021’de rehineler için başlatılan operasyonda helikopter trafiği yoğunlaşınca Gara genel saha sorumlusu Ramazan Abi, mağaradaki teröristlere telsizle ölüm emri verdi. Cudi kod adlı Nedim Kılıç, Şoreş kod adlı Kamuran Ataman, Argeş kod adlı Sefkan Kaya ile Bawer kod adlı terörist, rehineleri kafa ve vücutlarından tarayarak şehit etti. Katliamdan sonra açıklama yapan eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da katliam emrinin Cuma Biliki tarafından verildiğini basın toplantısında duyurmuştu.

12 ŞEHİT VERMİŞTİK

Farklı tarihlerde kaçırılıp şehit edilen asker ve polisler şöyle: Süleyman Sungur, Ümit Gıcır, Semih Özbey, Sedat Sorgun, Aydın Köse, Sedat Yabalak, Vedat Kaya, Hüseyin Sarı, Adil Kabaklı, Mevlüt Kahveci, Muhammet Salih Kanca, Müslüm Altıntaş adlı asker ve polisler ile Irak uyruklu Jotyar Muhsin Hussein.

3 ASKER ŞEHİT OLMUŞTU

Kurtarma operasyonunda görev alan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrindeki Yüzbaşılar Ertuğ Güler, Burak Coşkun ile astsubay Harun Turhan da şehit olmuştu.

Genelkurmay Başkanı mağarayı anlatmıştı

Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, 13 kişinin katledildiği mağaranın yapısını anlatmıştı. Güler, şunları söylemişti: Mağarada 3 giriş, 9 oda ve 7 de demir kapı var. Ayrıca mağaranın içerisinde sürekli zigzaglar var. Bazı noktalar da 1.20 metre yüksekliğinde, insanların sadece sürünerek veya çömelmiş vaziyette yürümek zorunda olduğu bir yapı oluşturulmuş. Gara’ya yönelik operasyon kapsamında 3 asker şehit olmuştu. Operasyonda mağaradaki 13 kişi PKK tarafından katledilmişti.

Source: Özgür Cebe


Terör örgütü şifreli mesajla uyuyan hücreleri uyandırdı

Terör örgütü PKK’nın fesih kongresiyle ilgili sonuç bildirgesinde, silah bırakma kararı alınmasına rağmen şehir merkezlerindeki uyuyan hücreleriyle kendilerine bağlı yerel otonom gruplara üstü kapalı şifreli mesajlar vermesi dikkat çekti.

TASFİYE ETMEDİ

Terör örgütü şehirlerde öz savunmanın geliştirilmesi çağrısında bulundu. Terör örgütünün şehir merkezlerindeki bombalı ve silahlı saldırılarını gerçekleştiren ve uyuyan hücreler olarak bilinen YPS, Öz Savunma Birlikleri, TAK, Ateşin Çocukları, Yurtsever Demokratik Gençlik Hareketi (YDGH) gibi isimlerle örgüt bünyesinde faaliyet yürüten yerel otonom grupların da tasfiye edilmesine yönelik hiçbir açıklamada bulunmadı. Aksine öz savunmanın gelişecek olan saldırılar karşısında daha da güçlendirilmesi istendi. Bildiride aynen şu cümleler yer aldı:

SAVUNMA GELİŞTİRİN

“Halkımızın kadınlar ve gençler öncülüğünde yaşamın her alanında öz örgütlerini oluşturması, dilleri, kimlik ve kültürleriyle kendine yeterli olma temelinde örgütlenmesi, saldırılar karşısında kendini savunur hale gelmesi ve seferberlik ruhuyla komünal demokratik toplumu inşa etmesi hayati önemdedir.”

Source: Özgür Cebe


İsrail Gazze”nin kuzeyini vurdu: 4 ölü

İsrail savaş uçaklarının Cibaliya Mülteci Kampı nın batısında yer alan El-Faluca bölgesindeki El-Furkan Camisi yakınlarında bir evi hedef alması sonucu ölenlerin ve yaralananların olduğunu belirtti. Sağlık yetkilileri, saldırı sonucu hayatını kaybedenlerin ve yaralananların sayısına ilişkin bilgi vermedi. Görgü tanıkları da İsrail ordusunun, Gazze Şeridi nin kuzeyindeki Cibaliya nın doğu bölgeleri ile Beyt Lahiya nın Şeyh Zayid bölgelerine topçu saldırısı düzenlediğini bildirdi. Filistin resmi ajansı WAFA nın haberinde de İsrail savaş uçaklarının Cibaliya Mülteci Kampının batısındaki El-Faluca bölgesinde bir eve düzenlediği saldırıda 4 Filistinlinin hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin yaralandığı ifade edildi. AA nın aktardığı haberde, İsrail topçularının ayrıca Cibaliya nın doğusunda İzbet Abdurabbu yakınlarındaki Şeyh Zeyd ve Kalibo bölgeleri ile Hamuda kavşağı bölgesine yoğun ateş açtığı, savaş uçaklarının da Gazze Şeridi nin güneyindeki Han Yunus un doğusundaki Abasan a hava saldırısı düzenlediği kaydedildi. *Haberde AA nın arşiv fotoğrafı kullanılmıştır.

Source: Habertürk


Diz çökmüş PKK’nın ne dediğinin değil Türkiye’nin ne yaptığının önemi var: 5 soruya 5 cevap

“Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkârının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır. Tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”Yani artık ayrı bir devlet talebi, federasyon, özerklik hatta resmi dil vb. kültüralist talepler bile söz konusu değil. Bölücülük yapılamayacağına göre Öcalan’a göre “anlam yoksunu olan” PKK’ya gerek de yok.MÜZAKERE DEĞİL MÜCADELETürkiye’nin özellikle 15 Temmuz 2016 Fetullahçı Terör Örgütü’nün darbe girişimi sonrası, terörle mücadelede yöntem değişikliği, savunma sanayisinde ulaştığı seviye, istihbarat operasyonları konusunda sağladığı etkinlik, daha önce “müzakere” ile çözülmek istenen terör sorununun “mücadele” ile bitirilebileceğini gösterdi.Sadece Türkiye içinde değil, Suriye’de ABD ve Rusya’ya rağmen, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı gibi operasyonlarla oluşturulan güvenli bölgeler, Irak’ta Pençe Operasyonları terörle mücadelede önemli adımlardı.Milli İstihbarat Teşkilatı’nın nokta operasyonlarıyla PKK yönetiminden 200’e yakın ismin öldürülmesi örgüt yönetimini hareketsiz hale getirdi. Türkiye içinde varlığı kalmayan, Suriye ve Irak’ta hareket edemez hale gelen PKK terör örgütü hiçbir amacına ulaşamadan yenildi. Küresel gelişmeler, özellikle ABD seçim sonuçları PKK’nın arkasındaki Avrupa ve ABD desteğinin de azalacağını hatta yok olacağını gösterdi. Sadece İsrail ve kısmen İran’ın desteği ise PKK’yı ayakta tutmaya yetmeyecekti. Suriye’deki 8 Aralık devrimi de bu ülke topraklarındaki PKK/PYD-YPG yapılanmasını da yeni yönetimle entegrasyona zorladı.Bu süreci en iyi okuyan PKK elebaşı Öcalan oldu ve kurduğu örgüte 27 Şubat’taki o bilinen çağrısını yaptı.AÇIKLAMANIN ÇÖP KADAR DEĞERİ YOKTURTerör örgütü PKK’nın mevcut yöneticileri, 5-7 Mayıs günlerinde yaptıkları 12. Kongre’de bir araya gelerek Öcalan’ın aylar önce ideolojik olarak feshettiği PKK’nın örgütsel olarak da feshedildiğini 12 Mayıs 2025 günü şöyle duyurdular: “PKK 12. Kongresi, PKK’nın örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı.”PKK terör örgütünün, Lozan Anlaşması ya da 1924 Anayasası’na yönelik saçma sapan yaklaşımlarının ya da yaptıkları on binlerce cana mal olan terör faaliyetleri konusunda en küçük pişmanlık ya da özeleştiri yapmadan yayınladığı yazılı açıklamanın başından sonuna kadar çöp kadar değeri yoktur.Başta, konuyu takip eden devlet görevlileri ve Türk milleti, PKK’nın fesih kararından bahsederken “Silahlı mücadele yönteminin sonlandırılması” ve “PKK adıyla yürütülen çalışmaların sonlandırılması” gibi kelime oyunlarının da farkında. O yüzden bu konunun başından beri söylediğim ve yazdığım bir cümle var: Terör örgütü PKK ya da işbirlikçilerinin hatta arkasındaki emperyalist güçlerin ne dediğinin bir önemi yok, Türk devletinin ne yaptığının önemi var. SORULAR VE CEVAPLAR1 Ekim’de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle TBMM açılışında el sıkışmasıyla başlayan ve adına “Terörsüz Türkiye” verilen çalışmanın her aşaması devletin kontrolu altında ve planlandığı gibi ilerliyor. Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın’ın başında olduğu çalışmada en önemli soru “Terör örgütü ile pazarlık yapıldı mı, ne taviz verildi?” oldu.Ben de bu soru dahil konuyu en yakından takip eden yetkilisine herkesin merak ettiği soruları sordum.1- Soru: PKK’nın kendini feshetmesi ve silah bırakması karşılığı pazarlık yapıldı mı, söz ve taviz verildi mi?Cevap: Kesinlikle hayır, bu çalışmayı Türk devleti başlattı. Türkiye’nin terörle mücadelesindeki etkinliği terör örgütünü yurtdışında da kımıldayamaz hale getirdi. Uluslararası koşullar da aleyhine gelişmeye başladı. Dolayısıyla fesih kararından başka seçeneği yoktu ve tek bir pazarlık konusu bile gündeme gelmedi. Kendileri de açıklama yapıyor zaten, pazarlık olmadığını söylüyorlar. Devlet çizdiği çerçevede ilerliyor.2- Soru: PKK’nın kendisini feshetmesi kararı örgütün diğer yapılanmalarını da bağlıyor mu?Cevap: Evet, çünkü PKK terör örgütünün çatı yapılanması adeta omurgası. PKK kendini feshedince diğerleri de feshedilmiş sayılıyor. Yani Türkiye’ye göre bu karar PKK terör örgütünün sadece Irak değil İran, Suriye hatta Avrupa yapılanmalarının da tasfiye edilmesini gerektiriyor. Bunun dışında bir seçenek kabul edilmiyor. Hatta örgüt yapılarının isim değiştirerek faaliyetlerine devam edip etmeyecekleri de yakından izlenecek.3- Soru: PKK’nın silah bırakma ve fesih kararına tam olarak uyup uymadığı nasıl kontrol edilecek?Cevap: O da bizim işimiz. Türk istihbaratının büyük bir tecrübesi var. Bu konuda çalışan tecrübeli teknik ekiplerimiz var. Zaten sürecin başında Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın var. Süreç adım adım takip edilecek ve zaman içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rapor edilecek.4- Soru: PKK’lı teröristlere af çıkartılacak mı?Cevap: Af gibi bir fikir, hazırlık ya da çalışma yok. Türkiye’ye karşı suça karışmış olanlar mutlaka cezalarını çekecekler. Elbette toplumsal barışa hizmet edecek adımları atmak siyasetin alanıdır. Ama bazılarının iddia ettiği gibi milli birliğimizi zarar verecek adımlar olmayacaktır.5- Soru: Yapılan çağrı ve alınan kararların tersine bir durum olursa, yani PKK kendi adıyla ya da başka bir isimle yeniden saldırılara girişirse ne olacak? Cevap: Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu konuda başından beri sadece “A” değil “B” ve “C” planları hazır, hatta daha fazlası var. Yani, fesih kararı ve silahların teslimi, fesih kararına rağmen silahların teslim edilmemesi ya da başka isimlerle terör faaliyetlerine devam etmesi ve dahasına göre baştan planlarımız var. Ayrıca, bölgede terör tehdidi ortadan kalkmadığı için Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve istihbarat örgütümüzün mücadelesi kesintisiz devam ediyor. Asıl önemlisi terör örgütünün aldığı kararları hayata geçirmesidir. Bu süreç yakından takip edilecek.

Source: Nedim Şener


PKK kendini feshetti! TSK, Irak”tan çekilmeyecek

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), terör örgütü PKK’nın feshi ve silah bırakmasından sonra da “terörle sınır ötesinde mücadele” stratejisini sürdürecek. Askeri kaynaklar, Mehmetçik’in bundan sonraki süreçte de sahadaki gelişmeleri an be an takip edip kontrol altında tutacağına dikkat çekti.TSK DAHA DERİNE İNECEKBu çerçevede TSK’nın etkinliği, Pençe harekatlarıyla oluşturulan üs noktalarının ötesine taşınacak. Teröristlerin terk ettiği kamp ve mağaralar Mehmetçik’in şemsiyesi altına girecek. Böylece PKK artıkları veya onun boşluğunu doldurmak isteyen farklı terör gruplarının önüne geçilip, sınır güvenliği Irak’ın da onayı ile yine sınır ötesinde sağlanacak.KAMP VE MAĞARALAR İMHA EDİLECEKTSK’nın öncelikli hedeflerinden biri, PKK’nın doğal şartlardan faydalanarak yuvalandığı tüm alanları temizlemek. Bu kapsamda, teröristlerin geçmişte kullandığı ve terk edeceği alanl ar tek tek imha edilecek. Böylece eski operasyonlarda olduğu gibi bu alanların yeniden kullanımının önüne geçilecek.TEHDİT BİTENE KADAR MÜCADELEYE DEVAMAskeri kaynaklar, PKK’nın silah bırakma sürecinde tehdit tamamen ortadan kalkmadıkça TSK’nın görevine ara vermeyeceğini vurguluyor. Eli silah tutan terörist olduğu sürece, silahlı kuvvetlerin görevinin de süreceğini kaydeden yetkililer, örgütün tamamen etkisiz hale getirilmesi için sürecin titizlikle sürdürüldüğünü ifade ediyor.IRAK İLE ORTAK TEMİZLİK MASADAÖzellikle Kandil ve çevresindeki terör yuvaları gibi hâlâ etkinliğini koruyabilecek bölgeler için Irak hükümeti ile ortak operasyon planı da gündemde. PKK”nın yıllarca üs olarak kullandığı bu bölgelerin artık teröristlere ev sahipliği yapamayacak şekilde temizlenmesi hedefleniyor. Türkiye’nin güvenliği için teyakkuzda olan Mehmetçik, bölgede güvenlik ve istikrar sağlanana kadar sahadan çekilmeyecek.

Source: Erkan Talu


İstanbul”a gelecek mi? Macron”dan Putin”e gözdağı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya-Ukrayna arasında gündemde olan ateşkese dair açıklamalarda bulundu. Macron, Ukrayna ile ateşkesi kabul etmemesi halinde Rusya”ya yeni yaptırımlar uygulayacaklarını açıklayarak, “Niyetimiz önümüzdeki günlerde Rusya”ya yeni yaptırımlar uygulamak. Bu konuda koordinasyon içindeyiz.” dedi. Macron, yaptırımların hedefinde Rusya”nın finansal hizmetleri ile petrol ve doğal gaz sanayisi olduğunu belirtti.Bilindiği gibi, Rusya ve Ukrayna heyetleri 15 Mayıs”ta İstanbul”da bir araya gelecek. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”e seslenerek, “Perşembe ben de İstanbul”da olacağım. Yüz yüze görüşmeye hazırım.” diyerek Rus lideri İstanbul”a davet etti. Putin bu teklife yanıt vermezken, ABD Başkanı Donald Trump da Putin”in teklifi kabul etmesi gerektiğini vurgulayarak, kendisinin de Orta Doğu turuna ara verip İstanbul”a gelebileceğini söyledi.

Source: Erkan Talu


ABD”nin kararını gözyaşlarıyla karşıladı! Türkiye”ye teşekkür etti

Suriye Ekonomi ve Sanayi Bakanı Nidal Şaar, ABD Başkanı Donald Trump”ın Şam”a yönelik yaptırımları kaldıracaklarını duyurmasının ardından katıldığı bir televizyon programında gözyaşlarına hakim olamadı.Şaar, Trump”ın Şam”a yönelik yaptırımları kaldıracaklarını duyurmasının ardından Al Arabiya televizyonunun canlı yayınına katıldı.Bakan Şaar”ın, “Hak yerini buldu. Bu karar, milyonlarca Suriyelinin beklediği bir karardı. Dünya bunu bekliyordu. Adil, insani ve insaflı bir karar bu. Suudi Arabistan”a, Katar”a, Türkiye Cumhuriyeti”ne ve Suriye liderliğine teşekkür ederim.” açıklamasını yaptığı sırada gözyaşlarını tutamadığı görüldü.Trump, Suudi Arabistan”da yaptığı konuşmada, ABD”nin Suriye”ye uyguladığı yaptırımların kaldırılması yönünde talimat vereceğini ve bunun Suriye için yeni bir başlangıç imkanı olacağını ifade etmişti.Başkan Erdoğan bizzat istemişti! Trump: Suriye”ye yaptırımları kaldırdıkTrump”ın yaptırım kararı sonrası Suriye lirası dolar karşısında değer kazandıABD: Suriye”de barış görmek istiyoruz

Source: Www.star.com.tr


Karayılan”ın yanında oturuyordu! 13 şehidimizin ölüm emrini vermiş…

Terör örgütü PKK’nın silah bırakma ve kendini feshetme kararı aldığı kongresinde, elebaşlarından Murat Karayılan’ın yanında oturan kişi dikkat çekti. Söz konusu teröristin; Gara Dağı’ndaki yer altı hapishanesinde katledilen 12 silahsız asker ile polisin ve bir Iraklı’nın infaz emrini veren Cuma Biliki kod adlı Ramazan Abi olduğu görüldü. Abi 20 milyonluk kırmızı listede aranıyor.
ÖLÜM EMRİNİN VEREN KİŞİ: RAMAZAN ABİ!
Sözcü”de yer alan habere göre; 13 Şubat 2021’de rehineler için başlatılan operasyonda helikopter trafiği yoğunlaşınca Gara genel saha sorumlusu Ramazan Abi, mağaradaki teröristlere telsizle ölüm emri verdi.

Cudi kod adlı Nedim Kılıç, Şoreş kod adlı Kamuran Ataman, Argeş kod adlı Sefkan Kaya ile Bawer kod adlı terörist, rehineleri kafa ve vücutlarından tarayarak şehit etti.
BAKAN AKAR AÇIKLAMIŞTI
Katliamdan sonra açıklama yapan eski Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da katliam emrinin Cuma Biliki tarafından verildiğini basın toplantısında duyurmuştu.

12 ŞEHİT VERMİŞTİK
Farklı tarihlerde kaçırılıp şehit edilen asker ve polisler şöyle: Süleyman Sungur, Ümit Gıcır, Semih Özbey, Sedat Sorgun, Aydın Köse, Sedat Yabalak, Vedat Kaya, Hüseyin Sarı, Adil Kabaklı, Mevlüt Kahveci, Muhammet Salih Kanca, Müslüm Altıntaş adlı asker ve polisler ile Irak uyruklu Jotyar Muhsin Hussein.
KURTARMA OPERASYONUNDA 3 ASKER ŞEHİT OLMUŞTU
Kurtarma operasyonunda görev alan Özel Kuvvetler Komutanlığı emrindeki Yüzbaşılar Ertuğ Güler, Burak Coşkun ile astsubay Harun Turhan da şehit olmuştu.

GENELKURMAY BAŞKANI MAĞARAYI ANLATMIŞTI
Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, 13 kişinin katledildiği mağaranın yapısını anlatmıştı. Güler, şunları söylemişti: Mağarada 3 giriş, 9 oda ve 7 de demir kapı var. Ayrıca mağaranın içerisinde sürekli zigzaglar var. Bazı noktalar da 1.20 metre yüksekliğinde, insanların sadece sürünerek veya çömelmiş vaziyette yürümek zorunda olduğu bir yapı oluşturulmuş. Gara’ya yönelik operasyon kapsamında 3 asker şehit olmuştu. Operasyonda mağaradaki 13 kişi PKK tarafından katledilmişti.

Source: Devrim Karadağ


NATO Genel Sekreteri Beştepe’de: Ukrayna’da barış fırsatı kaçırılmamalı

İletişim Başkanlığı’nın açıklamasına göre Erdoğan görüşmede, Türkiye’nin NATO’ya önem verdiğini, bunun göstergesi olarak NATO Kosova Gücü’nün komutasını yeniden üstleneceğini ifade etti. Erdoğan, Türkiye’nin müttefiklerinden terörizmle mücadelede işbirliği beklediğini, Türkiye’nin iç ve dış sınamalara rağmen NATO’nun güçlü kalması için elinden geleni yapmayı sürdüreceğini de söyledi.KALICI VE ADİL BARIŞErdoğan, Ukrayna-Rusya savaşının kalıcı ve adil bir barışla sonlanması için Türkiye’nin gayretlerini artırdığını, Rusya Lideri Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile görüşme gerçekleştirdiğini, Türkiye’nin kapsamlı ateşkesin tesisini güçlü şekilde desteklediğini ve NATO’nun savaşın parçası olmaması yönündeki tutumunu muhafaza ettiğini, barış fırsatının kaçırılmaması gerektiğini de vurguladı. Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni arasındaki telefon görüşmesinde de Türkiye ile İtalya ikili ilişkileri, bölgesel ve küresel gelişmeler ele alındı. RUTTE: TÜRKİYE SAĞLAM MÜTTEFİK NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, 14-15 Mayıs’ta Antalya’da düzenlenen NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ankara’da gerçekleştirdiği görüşmenin ardından sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Erdoğan ile Hollanda’nın Lahey kentinde gelecek ay yapılacak NATO Zirvesi hazırlıklarıyla ilgili önemli bir görüşme yaptığını ifade eden Rutte, “Türkiye sağlam ve yetenekli bir müttefik. (Cumhurbaşkanı Erdoğan ile) Barış için gerçek bir fırsatın doğduğu Ukrayna’yı da konuştuk” değerlendirmesini yaptı.

Source: Hurriyet.com.tr


Yerli ve milli projeler karara bağlandı

Türk savunma sanayisinin geldiği seviye ve kritik projelere ilişkin değerlendirmelerde bulunulan toplantının ardından yapılan açıklamada özetle şunlar ifade edildi:“Toplantıda sürü yetenekli kamikaze insansız hava ve deniz araçları projeleri, hava-hava, hava-yer taarruz ve hava savunma baskısı görevlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla insansız savaş uçağı projesi, alçak, orta ve yüksek irtifa hava savunma sistemleri seri üretim projeleri, ülkemizin vurucu gücünü artıran uzun menzilli füze sistemleri seri üretim projeleri, TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi projesi, Millî Denizaltı (MİLDEN) projesi, ülkemizin uzaya bağımsız erişim yeteneğinin artırılması projeleri, T625 GÖKBEY Helikopteri seri üretim projesi, elektronik harp yeteneğinin artırılmasına yönelik tedarik ve geliştirme projeleri, kritik tesislerimizi ve bölgelerimizi İHA tehdidine karşı koruma projeleri, ilave silahlı insansız hava araçları ve ilgili alt sistem ihtiyaçlarına yönelik tedarik projeleri, zırhlı personel taşıyıcı ve kurtarma araçları ile muhtelif kara araçları tedarik projeleri, kamikaze kara araçları projeleri görüşülerek karara bağlanmıştır.”

Source: Hurriyet.com.tr


Özel: Bu işin yeri Meclis

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dün maden faciasının yıldönümü için gittiği Manisa Soma’dan katıldığı NOW TV yayınında özetle şunları söyledi: “CHP tarihsel bir tutarlılığa sahip bir parti olarak, ‘Terör bitecekse biz varız’ diyor. Bu kadar net. ‘Eğer annelerin gözünün yaşı duracaksa, şehit kanı akmayacaksa biz varız’ diyor. Toplumsal mutabakat arandığında herkesin rıza göstereceği, kaybedenin olmayacağı, herkesin çözüm konusunda bilgi sahibi ve mutabık olacağı bir yöntem öneriyor. Siz toplumun bir kısmını, partilerden bir ya da birkaçını dışlarsanız, kendinize ait ajandalarınız varsa, gizli pazarlıklar yürütüyorsanız, bu iş başarılı olmuyor.ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNDE YOKUZHiç kimse dışlanmadan bu işin yürütülmesi lazım. Bunun için yer Meclis’tir. Komisyon yapacak yasal düzenlemeleri. ‘Yasal’ diyorum soruyorlar; ‘Anayasa değişikliği olsa?’ ‘Biz anayasa değişikliğinde yokuz’ diye ilk günden söyledik. Çünkü anayasa değişikliği farklı pazarlıkları gündeme getiren, tuhaf ve samimiyet sorgulatan bir mesele. Bugün Türkiye’nin bu sorunu çözmek için ihtiyaç olan şey kanunları çıkarmak, mevcut kanunları düzgün uygulamak. Şeffaflık ve samimiyet.ŞEHİT AİLELERİNİN RIZASI Toplumsal mutabakat aranacaksa, başta şehit aileleri, gaziler bu süreçten zarar görmüş herkesin olurunun, rızasının alınması lazım. Şehit aileleri ve gazilerin derneklerini ziyaret ettim. Bana dedikleri şu, ‘Benim yüreğime ateş düştü başkasının yanmasın. Ama samimiyet olsun. Siyasete alet olmasın. Bizim de görüşlerimiz alınsın, biz bilelim ne olduğunu.’ Ben de bunu her fırsatta söylüyorum. Bakın bu sıvasız evine, briket eve en acılı gününde Türk bayrağı asan, ‘Vatan sağ olsun’ diyen kişilerden bahsediyoruz. Birazcık Allah aşkına, bunun da bir hatırı olsun ya. Bugün bu iş toplumsal mutabakatla, herkesle birlikte çözülsün. Bundan hepimiz kârlı çıkarız. Bütün Türkiye kârlı çıkar.SIRRI SÜREYYA’YA SORMUŞTUM (Süreçle ilgili gizli anlaşma olup olmadığı iddiaları) Vallahi şimdi ben rahmetli Sırrı Süreyya Önder’e sorduğumda dedi ki ‘Gizli bir anlaşma, Anayasa pazarlığı bilmem ne. Bunları bize soracağınıza küfredin’ demişti. Bu kadar net. Şimdi rahmetlinin bu kadar net bir kefaletin olduğu yerde, ben bir şey demem bunun üstüne. Ama varsa biz orada olmayız. Yani şunu söyleyeyim. Yarın öbür gün tuttular, çıktılar. ‘Efendim işte biz getirdik, Anayasa’da da şu değişikliği yapacağız.’ Biz diyoruz ki, mevcut Anayasa’ya uymayanla anayasa yapılmaz.” CHP Lideri, TSK’dan ihraç edilen Teğmen Deniz Demirtaş’ın ailesini ziyaret etti.LOZAN TAPU SENEDİMİZ“(PKK’nın fesih açıklamasındaki Lozan ve 1924 Anayasası vurguları) Bu soruların hiçbirinin muhatabı ben değilim. Bunların Erdoğan’a ve Bahçeli’ye sorulması lazım. Biz tapu senedi kabul ediyoruz Lozan’ı. Şimdi o tapu senedi kendilerine emanet. Hükümet ellerindeyken, terör örgütüyle yaptıkları görüşmelerin sonunda metne bunun girmesine ses çıkarmayanlara sorun.Bize düşman hukuku uyguluyorlar. Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında terör eylemlerine girişmiş olan silahlı bir örgüte de gidip lideri ile pazarlık ediyorlar, görüşüyorlar. Liderine dün teşekkür ediyorlar. Atatürk’ün kurduğu parti, şeytan. Öcalan’ın kurduğu parti, dünden beri dost. Bize rağmen işleyebilecekleri hiçbir süreç yok. Gözlerinin içine bakarak söylüyorum ki biz buradayız. CHP’ye rağmen, bu ülkenin kurucu değerleriyle çelişkili, bu ülkeye kafa tutan bir iş yapmaya kalktıklarında CHP ve bu milletin gücünü bambaşka bir yerden tadarlar.”

Source: Hurriyet.com.tr


28 şehit veren Aykut Ailesi: Yeni nesil huzurla büyüsün

1989 yılında Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaşanan ve tarihe kara bir leke olarak geçen katliamda, terör örgütünün hedef aldığı Aykut Ailesi’nden kundaktaki bebeğin de aralarında olduğu 28 kişi hayatını kaybetmiş, bölge derin bir acıya gömülmüştü. Bu vahşet, Türkiye”nin terörle mücadelesindeki kararlılığını perçinleyen olaylardan biri olarak hafızalardaki yerini koruyor. ‘DEVLETİMİZE MİNNETTARIZ’Aile adına açıklama yapan Halil Aykut, “Devletimizin “Terörsüz Türkiye” hedefiyle attığı tarihi adımlar sayesinde artık gözümüz arkada kalmıyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan”ın liderliği ve Bahçeli”nin milli duruşu, terör belasını bertaraf etmede çok kritik bir rol oynadı. Bizler, şehitlerimizin aziz hatırası adına onlara minnettarız sözleriyle anlattı duygularını.TERÖRÜN KÖKÜ KAZINIYORAykut, son dönemde terör örgütüne yönelik askeri ve diplomatik operasyonların başarısına da vurgu yaparak, Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Siyasi irade, milletimizin desteğiyle terörü kökünden temizliyor. Bu süreçte her zaman Cumhurbaşkanımızın yanında olan Milliyetçi Hareket Partisi”ne de müteşekkiriz. Artık yeni nesillerimiz bu topraklarda huzurla büyüsün. Terörün gölgesi bir daha asla Doğu ve Güneydoğu”yu karartmasın diye konuştu.

Source: Hurriyet.com.tr


‘Dost füzeleri’ de teslim listesinde

Terör örgütü ‘Kalaşnikof’ olarak bilinen AK 47 tipi piyade tüfeğiyle ‘Bixi’ makineli tüfeği ve RPG 7 tipi roketatarı 90’lı yıllardan beri standart donanım olarak kullanıyordu. Son 10-15 yıllık süreçte ABD menşeli M16 ve M4 tipi otomatik piyade tüfekleri de teröristlerin kullanımına girdi. Zaman içinde kısmi değişiklikler de olsa da son döneme kadar silah envanterlerinde önemli bir gelişme yoktu. Ancak 2014’ten sonra belirgin değişiklikler görüldü.SURİYE’DEN KAMPLARASuriye’deki içsavaşın başlaması ve bölgedeki istikrarsızlık terör örgütüne silahlar konusunda yeni bir alan da açtı. Suriye’deki terör uzantılarına ‘DEAŞ ile mücadele’ gerekçe gösterilerek TIR’lar dolusu silah ve mühimmat yardımı yapıldı. Tank ve zırhlı araçların yanı sıra ‘çok namlulu roketatar’, havan ve anti-tank füzeleri ve düzenli orduların kullandığı benzeri birçok silah, mühimmat özellikle 2014’ten itibaren Suriye’deki PYD-YPG’ye aktarıldı. Ayrıca termal kamera ve haberleşme ekipmanları da bu yardımlar kapsamındaydı. Gözden Kaçmasın Erdoğan’ın gerçekleştirdiği devrimler Haberi görüntüle AKAR AÇIKLAMIŞTIİstihbarat birimleri Suriye’deki grupların bu silahları Irak’ın kuzeyindeki terör kamplarına da aktardığını tespit etti. Yapılan birçok harekât ve operasyonlarda ABD ve diğer ülke menşeli silahlar ele geçirildi. Ele geçirilen silahlar arasında uçak ve helikopterlere karşı kullanılan füzeler de vardı. Bu tür silahlar daha önce teröristlerin envanterinde yoktu. Dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ‘Pençe’ harekâtları devam ederken bu konuda bir açıklama yapmış ve “Dost bildiğimiz bazı ülkeler PKK’ya füzeler verdiler” demişti. Ayrıca ‘MANPAD’ denilen ve omuzdan helikopterlere güdümlü atışlar yapan silah da teröristlerin envanterine sonradan giren silahlardan… Fesih kararının ardından devam eden süreçte bütün bu silahların ve özellikle Suriye’den aktarılanların da eksiksiz teslimi bekleniyor. Gözden Kaçmasın Diz çökmüş PKK’nın ne dediğinin değil Türkiye’nin ne yaptığının önemi var: 5 soruya 5 cevap Haberi görüntüle

Source: Musa Kesler


Denize acil iniş… 4 personelin durumu iyi

Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “Tatbikat kapsamında Antalya açıklarında uçuş faaliyeti icra eden Deniz Kuvvetlerimize ait bir SH-70 helikopterimiz teknik bir arıza nedeniyle denize acil iniş yapmıştır. Helikopterde görevli 4 personelimizin sağlık durumu iyi olup kontrol maksatlı hastaneye sevkleri gerçekleştirilmiştir” denildi. Personelden 2’si Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, 2’si de Antalya Şehir Hastanesi’ne götürüldü.

Source: Hurriyet.com.tr


Antalya’da gündem NATO’nun geleceği

NATO Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı, bugün Antalya’da başlıyor. 24-25 Haziran tarihlerinde Lahey’de düzenlenecek NATO Devlet Başkanları Zirvesi’nin hazırlığı niteliğindeki toplantı kapsamında müttefik dışişleri bakanları, NATO Genel Sekreteri ve diğer üst düzey NATO yetkilileri bir araya gelecek. İki gün sürecek zirvenin önemli gündem maddeleri arasında Avrupa savunmasının güçlendirilmesi, İttifak’ın geleceği ve Rusya-Ukrayna savaşı yer alıyor.FİDAN’DAN İKİLİ GÖRÜŞMELERDışişleri kaynaklarına göre, toplantı kapsamında ikili görüşmeler yapması beklenen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye’nin güçlü ordusu, modern askeri yetenekleri ve gelişmiş savunma sanayi altyapısıyla Avrupa-Atlantik güvenliğine katkılarını sürdürmeye ve daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurgulayacak. Savunma harcamaları halihazırda NATO’nun “gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde ikisi” kriterinin üzerinde olan Türkiye’nin savunmaya daha fazla yatırım yapmaya kararlı olduğunu belirtecek. Fidan’ın toplantıda, “360 derece güvenlik” anlayışıyla, Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasının yanı sıra Ortadoğu’da barış ve istikrarın hâkim kılınmasının gerekliliğine dikkati çekmesi ve terörizmle mücadelede hakiki dayanışma sergilenmesi gerektiğini belirtmesi öngörülüyor. HAKAN FİDAN EV SAHİBİ Toplantı kapsamında müttefik dışişleri bakanları, NATO Genel Sekreteri ve diğer üst düzey NATO yetkililerinin bu akşam Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ev sahipliğinde bir araya gelmeleri öngörülüyor. Yarın gerçekleştirilecek Kuzey Atlantik Konseyi Gayriresmi Oturumu’nda, İttifak’ın gündemindeki öncelikli konularda Lahey Zirvesi’nde alınabilecek kararlar hakkında görüş alışverişinde bulunulması bekleniyor. NATO VE TÜRKİYEGüvenlik garantilerine ve karşılıklı taahhütlere dayalı NATO’yu kuran Kuzey Atlantik Antlaşması 4 Nisan 1949’da imzalandı. Şu an 32 üyesi olan NATO’ya Türkiye, 18 Şubat 1952’de üye olmuştu. Türkiye, NATO’nun komuta ve kuvvet yapısına en kapsamlı katkılar yapan müttefiklerden biri. İttifakın komuta yapısında yer alan NATO Kara Komutanlığı (LANDCOM) Türkiye’de. Türkiye, savunma harcamalarının GSYİH’ye oranının yüzde ikiye yükseltilmesine dair Savunma Yatırımı Taahhüdü çerçevesinde söz konusu hedefe ulaşmış ve hatta geçmiş durumda.

Source: Hurriyet.com.tr


Erdoğan istedi… Suriye’ye yaptırımları kaldırdım

ABD Başkanı Trump, konuşmasında Suriye’ye yönelik ABD yaptırımlarına değinerek yaptırımları kaldıracaklarını açıkladı. Trump, dün Suudi Arabistan-ABD Yatırım Forumu’nda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın kendisinden Suriye’ye yaptırımları kaldırmasını istediğini vurgulayarak, “Türkiye’nin lideri Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde benzer talebi oldu. Ortadoğu’daki diğer saygın arkadaşlarım da bunu söyledi. Suriye’deki yaptırımları kaldıracağız” ifadelerini kullandı.KALDIRABİLİRİZ DEMİŞTİABD Başkanı, önceki gün Ortadoğu turu öncesinde Oval Ofis’te gazetecilerin sorularını yanıtlarken de, Erdoğan’ın Suriye’ye yaptırımları kaldırmalarını istediğini belirterek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Suriye konusunda da çalışmalar yapıyoruz. Pek çok kişi bana bunu sordu çünkü onlara (Suriye’ye) uyguladığımız yaptırımlar gerçekten de pek bir başlangıç imkânı sağlamıyor. Dolayısıyla bu kararı biz vereceğiz. Suriye’den yaptırımları kaldırabiliriz çünkü onlara yeni bir başlangıç imkânı vermek istiyoruz” demişti.ŞARA İLE GÖRÜŞECEKBu arada Beyaz Saray, Trump’ın Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile bugün Suudi Arabistan’da kısa bir görüşme yapacağını bildirdi. Adı açıklanmayan üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi, “Başkan, yarın (bugün) Suudi Arabistan’da Suriye Cumhurbaşkanı ile selamlaşmayı kabul etti” ifadesini kullandı. Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın da dün akşam saatlerinde Riyad’a geçtiği bildirildi. Gözden Kaçmasın İstanbul’dan kim ne bekliyor… Düğüm yarın çözülür mü? Haberi görüntüle ‘İSTANBUL’A RUBIO GİDECEK’Öte yandan önceki gün yaptığı açıklamada kendisinin de 15 Mayıs’ta İstanbul’daki görüşmelere katılmasının söz konusu olabileceğini söyleyen Trump, İstanbul’da düzenlenecek Rusya-Ukrayna görüşmelerinin “muhtemelen çok iyi sonuçlar vereceğini” belirterek, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun bu görüşmelere katılacağını söyledi.‘PUTİN GELİRSE TRUMP GELİR’Diğer yandan Trump’ın Ukrayna Özel Temsilcisi Keith Kellogg katıldığı bir televizyon programında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in perşembe günü İstanbul’a gitmesini umduklarını ve bu durumda Trump’ın da orada olacağını söyledi. İki ülke arasındaki savaşı sona erdirecek bir taslağın halihazırda olduğunu kaydeden Kellogg, “Müzakere etmeleri gerektiğini düşündüğümüz alanların bunlar olduğunu söyleyebiliriz. Bu başlıkları konuşmaları gerekiyor. Devlet Başkanı Zelenski orada olacak ve eğer Putin de gelirse, bence anlaşmaya birçok insanın düşündüğünden çok daha yakınız. İlk yapacağımız şey tabii ki ateşkes olacak” ifadelerini kullandı.TRUMP’TAN RİYAD’A TRİLYONLUK ZİYARETSuudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından havalimanında, ABD başkanlık uçağı Air Force One’ın merdivenlerinde karşılanan Trump için özel devlet töreni düzenlendi. Suudi Kraliyet Divanı’nda açıklamalarda bulunan ABD Başkanı, “Bildiğiniz gibi, burada dünyanın en büyük iş insanlarıyla birlikteyiz. Sizin sağladığınız birçok şeyle birlikte buradan büyük çeklerle ayrılacaklar. Bu ziyaret sayesinde ABD’de yaklaşık iki milyon istihdamdan söz ediyoruz” dedi. ‘SELMAN’I SEVİYORUM’Amerikan şirketlerinin büyük çeklerle Suudi Arabistan’dan ayrılacağını ve Amerika’da milyonlarca istihdam yaratılacağını vurgulayan Trump, Selman sevgisinden de söz etti. “Birincisi, sizinle görüşmeyi seviyorum ve birbirimizi uzun zamandır tanıyoruz. Gerçekten de birbirimizi çok sevdiğimize inanıyorum” diyen ABD Başkanı, “İkincisi, ABD adına buraya çok büyük yatırımcılar getirdik ve büyük ülkenize en iyi şekilde hizmet etmeye devam edeceğiz” dedi.SpaceX ve Tesla’nın sahibi Elon Musk, ChatGPT isimli yapay zekâ uygulamasının sahibi Sam Altman, BlackRock CEO’su Larry Fink, Boeing CEO’su Kelly Ortberg, Google’ın Başkanı Ruth Porat, NVIDIA’nın CEO’su Jensen Huang, Coca-Cola’nın CEO’su James Quincey, Amazon’un CEO’su Andy Jassy, Uber’in CEO’su Dara Khosrowshahi ve daha birçok iş insanı ABD heyetinde hazır bulundu. TARİHİ SİLAH ANLAŞMASITrump’ın ABD’li iş insanlarıyla birlikte yaptığı Riyad çıkarmasında enerji, savunma sanayisi, yüksek teknoloji, küresel altyapı, yapay zekâ yatırımları ve ABD’nin kritik minerallere erişimine yönelik bir dizi anlaşma duyuruldu. Bunların arasından en dikkat çekeni ise iki ülkenin imzaladığı silah anlaşması oldu. Yaklaşık 142 milyar dolarlık tarihin en büyük savunma satış anlaşmasına göre Suudi Arabistan’a çok sayıda Amerikan savunma şirketinden son model savaş teçhizatı ve hizmet sağlanacak.KAHVEYİ İÇMEDİSuudi Kraliyet Divanı’ndaki geleneksel kahve seremonisine Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte katılan Trump’a Suudi kahvesi ikram edildi. Veliaht Prens Selman ve Rubio kahvelerini içerken Trump’ın elindeki fincandan kahveyi içmediği ve etrafına baktığı görüldü. Trump’ın kahveyi neden içmediği ise bilinmiyor. Trump’ın Ortadoğu’daki diğer durakları Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri olacak. Gözden Kaçmasın Miçotakis Avrupa’da Türkiye konuştu Haberi görüntüle

Source: Yunus Paksoy


Miçotakis Avrupa’da Türkiye konuştu

İtalya-Türkiye yakınlaşmasından şikâyet eden Miçotakis, Almanya’da ise Türkiye’ye Eurofighter satışı konusunda konuştu.Miçotakis, Roma ziyaretinde Türkiye ile İtalya arasında özellikle savunma sanayisi alanındaki yakınlaşmadan duyduğu memnuniyetsizliği dile getirdi. İtalyan mevkidaşı Giorgia Meloni ile görüşen Miçotakis, rahatsızlığını, “Avrupa olarak, savuma sanayilerimizi güçlendirebiliriz. Ortak bir güvenlik stratejisi oluşturabiliriz. Ancak, bu çerçevede muhatap alacağımız konuşmacıları seçerken, bunların AB’nin çıkarları ve dış politikası ile aynı hizada olup olmadıkları son derece önemlidir” sözleriyle ima etti.‘AB ÇIKARLARINI DÜŞÜNÜN’Miçotakis dün de Almanya’da bir hafta önce göreve başlayan Başbakan Friedrich Merz’i ziyaret etti. Miçotakis, ortaklaşa düzenlenen basın toplatısında, Türkiye’ye Eurofighter satışı konusunda ne düşündüğü şeklindeki bir soruya, “Almanya’yı ziyaret eden biri olarak Almanya Başbakanı’na bu konuda tavsiyede bulunmak istemem. Ama Almanya silah satarken koşullarını da belirlemeli. Bu koşullar belirlenirken AB üyesi ülkelerin çıkarları unutulmamalı” yanıtını verdi. Yunanistan bir yandan Türkiye’ye Eurofighter savaş uçakları ile Meteor füzeleri satışını engellemeye çalışırken, diğer yandan Ankara’nın 800 milyar Euro’luk Avrupa savunması projesi dışında bırakılması için çaba sarfediyor.

Source: Yorgo Kirbaki̇


Provokasyon gibi karar: Batı Şeria’da ilhaka ramak kaldı

İsrail’in aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in “yerleşim yerlerini büyütmek” için tasarladığı, Batı Şeria’nın C Bölgesi’nde ‘arazi kayıt’ süreci başlatılması kararı onaylandı. Böylelikle tarihte ilk kez, işgal altındaki Batı Şeria’nın C Bölgesi’nde tapu kayıtlarının tek sorumlusu olarak İsrail devleti gösterildi. Bu karar, bölgedeki Filistin topraklarının yüzde 61’inin İsrail tarafından fiilen ilhak edilmesi anlamına geliyor. Kararın ardından İsrail Savunma Bakanı Israel Katz’ın emriyle yetkililerin bir arazi tescil süreci başlatması ve 60 gün içinde arazi tescil planını uygulamaya hazır olacak bakanlıklar arası bir ekip kurulması bekleniyor. Yeni kararla, İsrail’in Batı Şeria’da kurduğu ve işgal bölgesindeki arazi mülkiyet işlemlerini yürüten resmi birim, “C” bölgesindeki arazilerin tapu kayıtlarını düzenleyecek, satış izinleri verecek, harçları toplayacak ve kayıt işlemlerini denetleyecek. Bu durum, Filistin Yönetimi’nin bu bölgelerdeki yetkilerini daha da sınırlayacak. Katz, bu adımın Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerinin güçlenmesini, sağlamlaşmasını ve genişlemesini sağlayacağını ifade etti. İsrail medyası tarafından kararın arkasındaki isimler olarak ise Katz ve Smotrich işaret edildi.NETANYAHU SAVAŞI BİTİRMİYOR… ‘GAZZE’YE TAM GÜÇLE GİRECEĞİZ’İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordunun önümüzdeki günlerde “tam güçle” Gazze’ye gireceğini söyledi. Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, “Çok yakın bir zamanda, operasyonu tamamlamak için tam güçle giriyoruz. Operasyonu tamamlamak, Hamas’ı yenmek anlamına geliyor. Savaşı durduracağımız bir durum olmayacak. Geçici bir ateşkes olabilir, ancak sonuna kadar gideceğiz” ifadeleri kullanıldı. İsrail kabinesi, 4 Mayıs’ta Gazze’nin tamamının ele geçirilip işgal altında tutulmasını öngören plana onay vermişti. Tel Aviv, Hamas’a ültimatom vererek ‘Trump’ın Ortadoğu turu başlamadan ateşkes olmazsa, operasyon başlayacak’ tehdidinde bulunmuştu.İsrail lideri ayrıca “Gazze sakinlerinin bölgeyi terk etmeleri için bir yöntem bulduklarını ancak onları kabul etmeye istekli ülkelere gerek duyulduğunu” söyledi. Netanyahu, “eğer seçenek verilirse Gazzelilerin yüzde 50’den fazlasının ayrılacağını tahmin ettiğini” belirtti.

Source: Hurriyet.com.tr


Netanyahu için çember daralıyor

Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlusu olarak hakkında tutuklanma kararı bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya yönelik baskılar artıyor. İsrail basınına göre Gazze Kasabı Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki gerginlik giderek büyüyor. Trump, İsrail”e uğramadan Körfez ülkeleri turuna çıktı. ABD yönetimi İsrail hükümetini pas geçerek Hamas ve Husilerle çeşitli anlaşmalara vardı. Bunlara ek olarak ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Samuel Werberg, Trump”ın Suudi Arabistan ve bölge ziyaretinde Gazze”de kalıcı ateşkes konusunda bölgesel işbirliğinin gündemde olacağını belirtti. Buna karşılık İsrail Bölgesel İşbirliği Bakanı David Amsalem, Trump”a İsrail ile koordine etmeden adımlar attığı gerekçesiyle, “Kasabanın tek şerifi o (Trump) değil” diyerek tepki gösterdi. KOLTUK İÇİN KATLİAM Washington-Tel Aviv hattında ipler koparken İsrail iç kamuoyunda da Netanyahu”ya baskılar artıyor. Hamas”ın elindeki İsrailli rehinelerin aileleri bir kez daha sokaklara döküldü. Rehine yakanları önceki gün serbest bırakılan ABD-İsrail çifte vatandaşı Idan Alexander”e atıf yaparak “Demek ki rehineler sağ salim kurtarılabiliyor” diyerek Netanyahu”nun Gazze saldırılarını sürdürmesini protesto etti. Koalisyon hükümetinin Ultra-Ortodoks partileri Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği”nin de Haredi asker kaçaklarının gözaltına alınmasına yönelik operasyonlar başlatılması halinde “derhal hükümetten çekilecekleri” tehdidinde bulunduğu belirtildi. Netanyahu ise kendi koltuğunu korumak için Gazze”ye tüm güçleriyle saldırmaya devam edeceklerini açıkladı. KITLIK NESİLLERİ ETKİLEYECEK İsrail”in 2 Mart”tan bu yana insani yardımların girişine izin vermediği Gazze Şeridi”nde büyük bir kıtlık yaşanıyor. Birleşmiş Milletler”e göre yaşanan kıtlık Filistinli çocukları ömürleri boyunca etkileyecek. DSÖ ise durumun böyle devam etmesi halinde 71 bin çocuğun gelecek 11 ay içinde akut yetersiz beslenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi. TEL AVİV”DE TÜRKİYE PANİĞİ İsrail Ordu Radyosu, Tel Aviv yönetiminin, Türkiye”ye bölgede nitelik bakımından avantaj sağlayacağı için ABD”nin Ankara”ya F-35 teslim etme ihtimalinden endişe duyduğunu bildirdi. İsrail-ABD geriliminin yeni odağı olarak Washington yönetiminin F-35 teslim etme ihtimaline işaret edildi. Netanyahu”nun kapalı oturumda ABD”nin Türkiye”ye F-35 teslim etme ihtimalini gündeme getirdiği ve ABD”nin böyle bir adım atması halinde İsrail”in şiddetle karşı çıkacağını söylediği kaydedildi.

Source: Sabah


Şehit aileleri SABAH’a konuştu: Devletimizin arkasındayız

2010″da PKK”nın bombalı saldırısında şehit düşen Astsubay Başçavuş Duran Bayram”ın emekli cezaevi müdürü babası Hüseyin Bayram: Bir şehit babası olarak süreci destekliyorum. Ülkemiz büyük bir beladan kurtuldu. PKK”nın fesih kararıyla birlikte akan kan duracak. Barışta emeği geçenlere teşekkür ederim. Devletin demir yumruğu zaten 41 yıldır terörü eziyor ancak yine de bitmiyor. Şimdi ise devletin şefkat elini uzatma vakti. Barışın kaybedeni olmaz. Bir baba olarak benim yüreğim yanıyor. Teröre harcanan paralar artık bu milletin geleceğini inşa edecek. Ülkemizin teröre harcadığı paralar bu milletin alın teri. Türk”ü, Kürt”ü, Laz”ı, Çerkez”i hepimizin vergisi bunlar. Teröre harcanan yüz milyarlarca dolar bu milletin refahı için harcansa kötü mü olur? 2017″de Tunceli”de PKK militanlarınca kaçırıldıktan sonra şehit edilen 24 yaşındaki sınıf öğretmeni Necmettin Yılmaz”ın babası Hamit Yılmaz: Oğlumu daha hayatının baharında şehit verdik. Biz yandık başkaları yanmasın. Terör örgütünün silah bırakma sürecini destekliyoruz. Anne Gülay Yılmaz: PKK, güçlü devletimizin mücadelesiyle silah bıraktı. Bu alınan karar Türkiye”nin geleceğe daha emin adımlarla ilerlemesidir. Artık analar ağlamayacak, birlikte mutlu şekilde yaşayacağız. 2017″de Trabzon Maçka”da terör örgütü mensuplarınca evinin önünde teröristlerce şehit edilen Eren Bülbül”ün annesi Ayşe Bülbül: PKK silah bırakacaksa daha şehitlerimiz olmayacaksa, Eren”ler daha şehit edilmeyecekse şehit annesi olarak bu işe onay veririz.

Source: Ali Altuntaş


Soykırımcı İsrail Gazze Şeridi”ni yine kana buladı: En az 49 şehit var

Uluslararası toplumun tepkilerine rağmen Gazze Şeridi”ndeki katliamlarını sürdüren İsrail ordusu, gece yarısından itibaren bölgeyi yine kana buladı.Yerel yetkililerden edinilen bilgilere göre, Cibaliye Mülteci Kampı ile çevresinde bulunan sivillere ait ev çadırlara yönelik en az 4 saldırı gerçekleştirildi. Bu saldırılarda en az 45 kişinin şehit olduğu bildirildi. Ayrıca Han Yunus şehrindeki bir çadıra yönelik dron saldırısında da aynı aileden 4 kişinin şehit olduğu aktarıldı. Saldırılarda çok sayıda sivilin yaralandığı belirtilirken, ölü sayısının artabileceği ifade edildi.ŞEHİT SAYISI 52 BİN 908″E ULAŞMIŞTIİsrail”in Gazze Şeridi”ndeki ateşkesi 18 Mart”ta tek taraflı olarak bozmasının ardından, İsrail ordusu bölgedeki katliamlarına yeniden hız kazandırmıştı. Filistin Sağlık Bakanlığı”ndan yapılan son açıklamada, 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail saldırılarında şehit olanların sayısının 52 bin 908″e, yaralananların sayısının ise 119 bin 721″e ulaştığı bildirilmişti. 07.25 Soykırımcı İsrail”in gece boyunca Gazze”ye düzenlediği saldırılarda aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu 51 Filistinli şehit oldu.06.54 Soykırımcı İsrail ordusunun Gazze Şeridi”nin farklı bölgelerini hedef alan son saldırılarında en az 49 kişi daha şehit oldu, çok sayıda kişi de yaralandı.06.00 Filistin Devlet Başkanı Yardımcısı Hüseyin eş-Şeyh ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid, Gazze Şeridi”nde ateşkesin sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması konularını görüştü.04.49 İsrail ordusunun, Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki birçok bölgeye düzenlediği saldırılarda 4 Filistinlinin hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin yaralandığı bildirildi.01.48 Filistin Sosyal Kalkınma Bakanı Semah Hamed ve bazı uluslararası kuruluşların temsilcileri, sınır kapılarının kapalı tutulduğu ve İsrail ablukasının devam ettiği Gazze Şeridi”nde açlığın giderek artacağı uyarısında bulunarak, bölgenin insani bir felaketle karşı karşıya olduğunu vurguladı.01.19 İsrail”in katılımı nedeniyle eleştirilerin hedefindeki Eurovision Şarkı Yarışması”nın ilk yarı finalini salonda izleyenler, Filistin bayrakları açarak Gazze halkıyla dayanışma mesajı verdi.00.57 Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail hükümetinin bugün Gazze Şeridi”nde yaptığının kabul edilemez ve utanç verici olduğunu belirtti.00.06 Hamas, İsrail ordusunun Gazze Avrupa Hastanesine yönelik saldırıların Gazze Şeridi”nde hizmet veren hastaneleri tamamen devre dışı bırakmayı hedefleyen yeni bir “katliam suçu” olduğunu belirtti.00.00 Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Tom Fletcher, 10 haftadan uzun süredir Gazze”ye yiyecek, ilaç, su veya çadır, hiçbir şey girmediğini belirterek, İsrail”in “kasıtlı ve utanmadan insanlık dışı koşullar” dayatmaya devam ettiğini söyledi.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.İsrail ordusunun saldırıları yeniden başlatmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 2 bin 780 Filistinli hayatını kaybetti, 7 bin 680 kişi yaralandı.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 52 bin 908″e, yaralıların sayısı da 119 bin 721″e yükseldi.Ateşkesi bozan İsrail, yeni ateşkes tekliflerini reddettiği gerekçesiyle Hamas”a karşı “gittikçe artan askeri güçle” hareket edeceğini duyurdu.Hamas ise “İsrail”in verdiği sözlere uymadığını ve ateşkese arabulucu ülkelerin gözü önünde sorumluluklarını yerine getirmeyerek Gazze Şeridi”nde Filistin halkına karşı soykırımı yeniden başlattığını” açıkladı.

Source: Www.star.com.tr


Eurovision”un ilk yarı finalinde, salondaki seyirciler Gazze”ye destek verdi

İsviçre”nin Basel kentinde 69″uncusu düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması”nın ilk yarı finalini salonda takip eden bazı seyirciler, Filistin bayrağı açarak Gazze”deki duruma dikkati çekti.17 Mayıs”taki büyük finalle gelecek senenin ev sahibinin belirleneceği yarışmaya Ekim 2023″ten bu yana Gazze”ye yönelik acımasız saldırılarını sürdüren İsrail”in katılımı tepki çekiyor.İsrail”in yer almadığı ilk yarı finalde, birçok performans sırasında ve sonrasında Filistin bayrağı ekranlara yansıdı.15 ülkenin sahne aldığı ilk yarı finalde, oylama sonucu Norveç, Arnavutluk, İsveç, İzlanda, Hollanda, Polonya, San Marino, Estonya, Portekiz ve Ukrayna büyük finale yükselmeyi başarırken, Azerbaycan, Slovenya, Belçika, Hırvatistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ise yarışmaya veda etti.Basel”de üst düzey güvenlik önlemiBasel”de, 2025 Eurovision Şarkı Yarışması öncesinde güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı.Organizasyonun neden olabileceği potansiyel güvenlik riskleri nedeniyle kolluk kuvvetlerinin koordineli çalışacağı bildirildi.Basel Kantonu, etkinlik boyunca yaklaşık 1300 polis memurunun görev yapacağını ve bu kapsamda İsviçre ordusunun da 40 askerle destek sağlayacağını duyurdu.Öte yandan, Fransız ve Alman güvenlik güçlerinin de bazı görevlerde yer alacağı belirtildi.İsrail”in Eurovision”a katılması tepki çekiyorBasel kentinde 13-17 Mayıs”ta düzenlenecek yarışmada İsrail”i temsil eden Yuval Raphael, “New Day Will Rise” adlı şarkısıyla finale kalmak için 15 Mayıs”taki ikinci yarı finalde yarışacak.Yarışmanın organizatörü olan EBU, Ukrayna”da başlayan savaş nedeniyle 2022 yılından bu yana Rusya”yı yarışmadan men etmesine rağmen, benzer bir kararı İsrail için almaması nedeniyle “ikiyüzlülük” ve “çifte standart” eleştirilerinin hedefi oluyor.Yarışmanın düzenlendiği Basel kenti, İsrail”in katılımını hedef alan Filistin yanlısı protestolara sahne oluyor.Açılış törenine İsrail karşıtı protestolar damga vurmuştuBasel Belediye Binası önünde 11 Mayıs”ta gerçekleştirilen Eurovision Şarkı Yarışması”nın resmi açılış törenine, İsrail karşıtı ve Filistin destekçisi gösteriler damga vurmuştu.Açılış töreniyle Eurovision haftası resmen başlarken, 37 ülke delegasyonuna hitaben “hoş geldiniz” konuşması yapılmıştı.Katılımcılar, selamlamanın ardından buradan klasik tramvaylara bindirilerek törenin devamı için “Eurovision köyüne” geçmişti.Tören için belediye binası önünde toplanan binlerce kişilik kalabalık arasında çok sayıda Filistin destekçisi aktivist de yerini almıştı.Ellerinde Filistin bayrağı taşıyan ve İsrail”in yarışmadan çıkarılmasını talep eden göstericiler, İsrail karşıtı ve Filistin yanlısı sloganlar attı.Göstericilerden biri, Filistin bayrağıyla yarışmaya İsrail adına katılan delegasyonunun içerisinde bulunduğu trenin önünde oturarak tepki göstermişti.

Source: Dünya Gazetesi


Libya”da alarm! Çatışmalar yeniden başladı

AA muhabirinin görgü tanıklarından aldığı bilgiye göre, Trablus”un Ayn Zara, Ras Hasan ve Bin Aşur bölgelerinde silahlı gruplar arasında çatışmalar devam ediyor.Libya medyasında yer alan haberlere göre, Trablus”taki Mitiga Uluslararası Havalimanı”nda uçuşlar durdu.Bu arada Libya Kızılayı”nın Trablus şubesi alarm seviyesini maksimuma çıkardığını, Trablus Üniversitesi ise eğitime yeniden ara verildiğini açıkladı.Sosyal medya paylaşımlarında çatışmaların Savunma Bakanlığına bağlı güçlerle “Rada” adlı milis güçleri arasında yaşandığı bilgileri yer aldı.- UNSMIL”DEN SİVİLLERİN BULUNDUĞU BÖLGELERDE ATEŞKES ÇAĞRISIBirleşmiş Milletler Libya Destek Misyonundan (UNSMIL) yapılan açıklamada, Trablus”ta yoğun nüfuslu yerleşim bölgelerinde iki gecedir tırmanan şiddetten ve sivillerin hayatlarının tehlikeye atılmasından derin endişe duyulduğu belirtildi.Açıklamada, sivillerin bulunduğu tüm bölgelerde şartsız ateşkesin sağlanması ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi çağrısında bulunuldu.- TRABLUS”TAKİ OLAYLARLibya medyasında 12 Mayıs”ta, Trablus”taki milis gruplardan İstikrarı Destekleme Biriminin lideri Abdulgani el-Kikli”nin öldürüldüğüne ilişkin haberler yer almıştı. Ardından İstikrarı Destekleme Birimi milisleri ile Savunma Bakanlığına bağlı güçler arasında yaşanan çatışma görüntüleri sosyal medyada paylaşılmıştı.Kısa süre sonra hükümetten yapılan açıklamada, Savunma Bakanlığı güçlerinin Trablus”un Ebu Selim bölgesindeki askeri operasyonu başarıyla tamamladığı belirtilmişti. Başbakan Abdulhamid Dibeybe de ordu ve polis teşkilatı mensuplarını Trablus”ta yaşanan olaylarda devlet otoritesinin tesis edilmesindeki başarısı dolayısıyla kutlamıştı.Trablus Üniversitesi Hastanesi Müdürü Abdulhalim eş-Şeybani, hastaneye 1″i ağır olmak üzere 5 yaralı getirildiğini açıklamıştı.İçişleri Bakanlığı da dün yaptığı açıklamada, Trablus”ta güvenlik ve istikrarın sağlandığını belirterek kamu çalışanları ile tüm vatandaşlara normal hayatlarına dönmeleri çağrısında bulunmuştu.Libya”da askeri gerginlik! Başbakan Dibeybe”den açıklama geldiAskeri gerginlik yaşanan Libya”da “sokağa çıkmayın” çağrısı

Source: Www.star.com.tr


Macron: Her zamanki gibi Rusya”nın cevabını bekliyoruz

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, konuk olduğu Fransız TF1 kanalında ulusal ve uluslararası meselelere ilişkin soruları yanıtladı.Bir cumhurbaşkanının, Gazze”de yaşananın bir “soykırım” olup olmadığına cevap veremeyeceğini savunan Macron, bu tanımlamayı bir siyasi yetkilinin değil, vakti geldiğinde tarihçilerin yapması gerektiğine işaret etti.Macron, Gazze”de bir insani dramın yaşandığını ve bunun kabul edilemez olduğunu ifade ederek, “Bu bir dram ve korkunç. İsrail hükümetinin bugün yaptığı kabul edilemez. Bu utanç verici.” dedi.İnsani yardım yollarının açılması için mücadele edilmesi gerektiğini kaydeden Macron, Gazze”ye insani yardımların girişinin engellenmesi hakkında “(İsrail Başbakanı) Binyamin Netanyahu hükümetinin yaptığı çok ciddi sorun.” diye konuştu.Macron, İsrail”in ABD silahlarına bağlı olduğunu belirterek, bölgedeki durumla ilgili gücü elinde tutanın ABD Başkanı Donald Trump”ın olduğunu savundu.- “RUSYA”NIN CEVABINI BEKLİYORUZ”Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in Türkiye”nin ev sahipliğinde İstanbul”da Rusya-Ukrayna arasında yapılacak barış müzakerelerine katılıp katılmayacağı konusunda bir bilgisi olmadığını anlatan Macron, şöyle devam etti:”Ancak Türkiye”de görüşmelerin yeniden başlatılması önerisini getirenin, ateşkes sorusuna yanıt vermeyen (Rusya) Devlet Başkanı Putin olduğunu hatırlatalım. Ve (Ukrayna) Devlet Başkanı Zelenskiy pazar gece, bence çok haklı ve çok cesur davranarak “Türkiye”ye gelmeye hazırım, çünkü talebiniz bu.” dedi. İşte tam bu noktadayız. Her zamanki gibi, Rusya”nın cevabını bekliyoruz.”Macron, Rusya-Ukrayna savaşında 30 günlük ateşkes sağlanmasını istediklerini dile getirerek, “Barışı istiyoruz.” dedi.- “3”ÜNCÜ BİR DÜNYA ÇATIŞMASI BAŞLATMAK İSTEMİYORUZ”Rusya”nın ateşkesi kabul etmeyi reddettiği takdirde, Avrupalıların gelecek günlerde bu ülkeye karşı yeni yaptırımlar uygulamak istediğini ifade eden Macron, dondurulmuş Rus varlıklarının savaştan sonra Ukrayna”nın yeniden inşa edilmesi için kullanılabileceğine işaret etti.Macron, 3″üncü bir dünya savaşını önlemek adına Ukrayna”ya birlik göndermediklerini vurgulayarak, “Ukrayna”nın kendisini savunmasına yardım etmeliyiz ancak, 3″üncü bir dünya çatışması başlatmak istemiyoruz.” şeklinde konuştu.Ukrayna için güçlü bir ordu istediklerini dile getiren Macron, “Ukrayna”ya yardım etmeyi, ancak gerilimin tırmanmasına asla dahil olmamaya karar verdik.” dedi.Macron, Fransa”nın nükleer caydırıcılığında bir “Avrupa boyutunun” da olduğunu ancak ülkesinin başkalarının güvenliği için bedel ödemeyeceğini söyleyerek, nükleer bombalarla donatılmış uçakların belirli Avrupa ülkelerine konuşlandırılması konusunda konuşmaya başlamaya hazır olduğunu ifade etti.Trump”ın ABD”nin ekonomisinin büyümesine zarar verdiğini savunan Macron, Güney Asya ülkelerinin haksız rekabeti ve ABD”nin ticaretteki son kararları nedeniyle Avrupa”daki sanayi krizinin derinleştiğini vurguladı.Macron, spor müsabakalarında başörtüsü dahil dini simgelerin yasaklanmasından yana olduğunu ifade ederek, farklı spor dallarında bu yasağın geçerli olup olmamasına ise federasyonların karar vermesi gerektiğini belirtti.Cumhurbaşkanı Macron, Hristiyan öğrencilerin gittiği Notre-Dame de Betharram adlı özel okuldaki şiddet ve cinsel istismar iddialarıyla ilgili yarın meclis soruşturma komisyonunda açıklamalarda bulunacak olan Fransa Başbakanı François Bayrou”ya güvendiğini dile getirdi.

Source: Www.star.com.tr


Suriye”ye yaptırımlar kaldırıldı: Trump, Şara ile görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan ziyaretinde yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile gerçekleştirdiği görüşmeler sonucu ABD nin Suriye ye yönelik uyguladığı yaptırımları kaldıracağını açıkladı. Körfez turu devam eden ABD Başkanı Trump ın ise bugün Suudi Arabistan da Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile bir araya geleceği öğrenildi. Bir Beyaz Saray yetkilisi ise, Trump-Şara görüşmesini teyit etti. Riyad da katıldığı Suudi Arabistan-ABD Ortak Yatırım Forumu nda konuşan Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonda görüştüklerini hatırlatarak, Türkiye nin lideri Erdoğan ın geçtiğimiz günlerde benzer talebi oldu. Orta Doğu daki diğer saygın arkadaşlarım da bunu söyledi Suriye deki yaptırımları kaldıracağız. ifadelerini kullanmıştı. SURİYE DIŞİŞLERİ BAKANI: TARİHİ DÖNÜM NOKTASI Trump ın açıklaması Suriye de coşkuyla karşılandı Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, ABD Başkanı Donald Trump ın ülkesine yönelik yaptırımları kaldıracaklarına ilişkin açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını belirterek, bu gelişmeyi Suriye halkı için tarihi dönüm noktası olarak nitelendirdi. ARAP ÜLKELERİNDEN MEMNUNİYET AÇIKLAMASI Kuveyt, Bahreyn, Ürdün, Filistin, Yemen, Lübnan ve Libya, ABD Başkanı Donald Trump ın Suriye ye yönelik yaptırımların kaldırılmasıyla ilgili açıklamalarını memnuniyetle karşıladı. Kuveyt Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada Trump ın Suriye ye yönelik açıklamaları memnuniyetle karşılanarak, Suudi Arabistan ın çabalarından övgüyle söz edildi. Açıklamada, bu adımın Suriye de istikrar, refah ve kalkınmaya destek olacağı vurgulandı. Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife de Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ya tebrik telgrafı gönderdi. Trump ın açıklaması Suriye de coşkuyla karşılandı Kral Hamed, telgrafında, Trump ın Suriye ye yönelik yaptırımları kaldırma kararını açıklaması dolayısıyla Cumhurbaşkanı Şara yı ve Suriye halkını tebrik etti. Beklenen hamlenin Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ın çabalarına bir yanıt niteliğinde olduğunu dile getiren Kral Hamed, Trump ın kararını, Suriye ye modern tarihinin bu kritik aşamasında destek sağlama yönünde atılmış olumlu bir adım olarak değerlendirdi. Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da Trump ın Suriye ye yönelik yaptırımları kaldırma niyetini duyurmasının memnuniyetle karşılandığı belirtildi. Bunun, Suriye nin yeniden inşası ve Suriye ile dünya arasında ekonomik işbirliğinin yeni ufuklar açması yolunda önemli bir adım olarak değerlendirildiği açıklamada, yaptırımların kaldırılmasının Suriye halkının refah ve kalkınmasına olumlu yansıyacağı vurgulandı. Filistin Devlet Başkanlığından yapılan açıklamada da Trump ın Suriye ye yönelik yaptırımları kaldırma kararının memnuniyetle karşılandığı ifade edildi. Açıklamada, bu karar, Suriye nin sağlığına ve istikrarına kavuşması ve bölgedeki lider rolüne geri dönmesi yolunda atılmış yeni bir adım olarak değerlendirildi. Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam da yaptığı yazılı açıklamada, Trump ın Suriye ye ilişkin açıklamasını memnuniyetle karşıladı. Kararın Lübnan ve bölge genelinde olumlu yansımaları olacağını kaydeden Selam, bu konudaki inisiyatifi ve çabaları için Suudi Arabistan a teşekkür etti. Yemen Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da Trump ın açıklaması memnuniyetle karşılanarak, bu adım önemli ve olumlu bir jest olarak nitelendirildi. Açıklamada, Suudi Arabistan ın Suriye ye yönelik yaptırımların kaldırılması yönündeki çabaları takdirle karşılandı. Libya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da Trump ın açıklamasının, Suriye nin bölgesel ve uluslararası çevreye yeniden entegrasyonu yönünde önemli bir değişimi yansıttığı belirtildi.

Source: Habertürk


Trump”a veto: İki ülke tarafından ele alınmalı

Hindistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Randhir Jaiswal, basına yaptığı açıklamada, Trump”ın Keşmir konusu için Hindistan ve Pakistan”la çalışacaklarına yönelik ifadelerini değerlendirdi.Jaiswal, “Cammu ve Keşmir”le ilgili meselelerin Hindistan ve Pakistan tarafından iki taraflı olarak ele alınması gerektiği yönünde uzun süredir devam eden ulusal bir tutumumuz var.” ifadesini kullandı.Keşmir sorununa ilişkin tutumlarında bir değişiklik olmadığını aktaran Jaiswal, asıl konunun, Pakistan tarafından yasa dışı olarak işgal edilen Hindistan topraklarının boşaltılması olduğunu savundu.Öte yandan Hindistan, Yeni Delhi”de bulunan Pakistan Yüksek Komiserliğindeki görevli bir diplomatı “resmi statüsüyle uyuşmayan faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle “istenmeyen kişi” ilan etti.Buna karşılık Pakistan da İslamabad”da bulunan Hindistan Yüksek Komiserliğinde görev yapan bir diplomatı “ayrıcalıklı statüsüyle bağdaşmayan faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle “istenmeyen kişi” ilan etti.Trump, 11 Mayıs”ta Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda “Keşmir konusunda bir çözüm bulunup bulunamayacağını görmek için her iki tarafla da çalışacağını” belirtmişti.- HİNDİSTAN”IN SALDIRISI VE ÇATIŞMALARHindistan”ın, 22 Nisan”da Pahalgam bölgesinde 26 kişinin öldürüldüğü terör saldırısına misilleme gerekçesiyle 6 Mayıs”ta Pakistan toprakları ve Pakistan”ın kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine füze saldırıları düzenlemesiyle taraflar arasında çatışmalar başlamıştı.İki ülke, 10 Mayıs”ta ABD”nin arabuluculuğunda ateşkes ilan etmişti.

Source: Www.star.com.tr


Son dakika… Barış görüşmelerine bir gün kaldı: Avrupa, Rusya üzerinde baskıyı artırıyor

HABERLERDünya Haberleri

Son dakika… Barış görüşmelerine bir gün kaldı: Avrupa, Rusya üzerinde baskıyı artırıyor

Güncelleme Tarihi: Mayıs 14, 2025 08:16

#Avrupa Birliği#Rusya#Ukrayna

TwitterLinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

HABER MERKEZİ

Oluşturulma Tarihi: Mayıs 14, 2025 07:54

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski”nin Türkiye”ye “kesin olarak geleceğini” ancak “sadece Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini” dile getirmesinin ardından Avrupa, Rusya”ya yönelik baskısını artırmaya başladı. İngiliz hükümeti, 200 milyar avroluk Rus varlığına el koymak için harekete geçerken, Ukrayna istihbaratının son raporu müttefikler arasında şok etkisi yarattı. Kiev”in iddiasına göre, Rus yapımı bir füzede ABD, Avustralya, Japonya ve Güney Kore yapımı parçalar tespit edildi.

Macron”dan Rusya”ya yaptırım tehdidi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya”ya yönelik yeni yaptırımların gündemde olduğunu belirterek, Avrupa”nın Ukrayna”da ateşkes sağlanmaması durumunda ek tedbirler alacağını açıkladı. Macron, Fransa”nınTF1 televizyonuna verdiği röportajda, Batı”nın Üçüncü Dünya Savaşı istemediğini ancak Ukrayna”nın yanında durmaya devam edeceklerini vurguladı.

Fransa lideri, Rusya”nın Avrupalı müttefiklerin önerdiği ateşkesi kabul etmemesi halinde yaptırımların artırılacağını ifade etti. Fransız lider, Fransa”nın son dönemde Ukrayna”nın savunulması için Avrupa çapında koordineli bir yaklaşımın öncülüğünü yaptığını ve ABD Başkanı Donald Trump”la olan iyi ilişkilerini savaşı sona erdirmek için kullanmaya hazır olduğunu söyledi.

Dondurulmuş Rus varlıklarına el konulması konusunda Macron, “Mevcut yasal çerçevenin buna izin vermediğini ve bunun iyi bir çözüm olmadığını” belirtti. Fransa Cumhurbaşkanı, Ukrayna”nın 2014″ten bu yana kaybettiği tüm toprakları geri almasının mümkün olmayabileceğine dikkat çekerek, “Ukraynalılar bile her şeyi geri alma kapasiteleri olmadığının farkında” dedi.

Nükleer caydırıcılık konusunda da açıklama yapan Macron, Fransa”nın nükleer başlık taşıyan savaş uçaklarını diğer Avrupa ülkelerine konuşlandırma konusunu görüşmeye hazır olduğunu açıkladı. Macron, “Bu tartışmayı başlatmaya hazırız. Önümüzdeki haftalarda ve aylarda çerçeveyi netleştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Rus füzesinde Ukrayna müttefiklerinden ithal parçalar bulundu

Ukrayna Savunma İstihbaratı (GUR), Rusya”nın yeni nesil insansız hava araçlarıyla fırlatılan “Banderol” adlı seyir füzesini ele geçirdiğini açıkladı. Söz konusu füzenin, ABD, Japonya, Güney Kore ve muhtemelen Avustralya menşeli parçalardan oluştuğu tespit edildi.

GUR tarafından yapılan teknik incelemede, füzede Japonya yapımı lityum iyon piller, Güney Kore üretimi servo motorlar ve ABD, İsviçre, Japonya ile Güney Kore kaynaklı yaklaşık 20 mikroçip bulunduğu belirtildi. Ayrıca Avustralya”da üretilene benzeyen bir telemetri modülüne rastlandığı, ancak bunun Çin yapımı bir kopya olabileceği ifade edildi.

Business Insider”ın aktardığına göre, söz konusu füzenin geçtiğimiz ay Odesa”ya düzenlenen saldırıda kullanıldığı bildirilirken, bu durum Batılı ülkelerin uyguladığı ihracat kontrollerine rağmen yaptırıma tabi malzemelerin Rusya”ya ulaşabildiğini ortaya koydu. Ukrayna yetkilileri, füzenin bazı parçalarının Çin kaynaklı olduğunu da tespit ettiklerini açıkladı.

İngiltere Rus varlıklarına el koymak istiyor

İngiltere, Belçika”da tutulan yaklaşık 200 milyar avroluk dondurulmuş Rus varlıklarının bir yatırım fonuna aktarılmasını talep etti. Bu hamlenin, söz konusu varlıklar üzerinde daha fazla kontrol sağlanmasını ve potansiyel olarak Ukrayna”ya destek amacıyla kullanılmasını hedeflediği kaydedildi.

Kyiv Post”un bildirdiğine göre, İngiliz hükümeti, dondurulmuş Rus varlıklarının yönetiminde daha etkin bir rol almayı amaçlıyor. Ancak bu varlıklar şu anda AB kurallarına tabi olan ve Belçika merkezli Euroclear tarafından yönetiliyor. İngiltere”nin bu konuda sınırlı bir söz hakkı bulunuyor.

Euroclear, geçtiğimiz aylarda Moskova”nın misillemeleri nedeniyle zarara uğrayan Batılı yatırımcıları tazmin etmek için dondurulmuş Rus varlıklarından 3,4 milyar avroya el koymuştu. İngiltere”nin önerisine rağmen, Almanya ve İtalya gibi büyük AB ülkeleri şimdilik bu plana karşı çıkıyor.

ABD”nin Türkiye programı netleşiyor

ABD Başkanı Donald Trump, İstanbul”da gerçekleşecek olan Rusya-Ukrayna görüşmelerine katılım konusunda açıklama yaptı. Suudi Arabistan”da yaptığı açıklamada Trump, görüşmelere Dışişleri Bakanı Marco Rubio”nun katılacağını belirtti.

BBC”nin haberine göre, ABD Başkanı Donald Trump”ın Özel Temsilcisi Kellogg da görüşmelere ilişkin bir açıklama yaparak, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in İstanbul”a gelmesini umuyoruz. Bu durumda Başkan Trump da orada olacak. İki lider arasında verimli bir görüşme gerçekleşebilir” ifadelerini kullandı.

Zelenski: Sadece Putin ile görüşeceğini duyurdu

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Türkiye”de gerçekleşecek olan Ukrayna-Rusya görüşmelerine yalnızca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in gelmesi halinde katılacağını açıkladı. Zelenski, Putin dışında herhangi bir Rus yetkiliyle görüşmeyeceğini belirterek, diplomatik temaslar için yeni bir koşul öne sürdü. Ukrayna lideri, ABD Başkanı Donald Trump”ın kendisini Putin ile görüşmeye teşvik etmesinin ardından Türkiye”ye gideceğini ifade etti. Rus tarafı ise daha önce, Kiev”in Avrupa müttefikleri tarafından Moskova”ya iletilen ateşkes ve yaptırım taleplerine yanıt olarak doğrudan görüşme önerisinde bulunmuştu.

CNN”in, Putin”in önerdiği ancak henüz kesinleşmeyen toplantının hedefleri hakkındaki sorusuna Zelenski, başarılı bir sonuç için ateşkes anlaşmasının şart olduğu yanıtını verdi. Zelenski, Rusya”da tüm kararların Putin”e bağlı olduğunu dile getirerek, başka hiçbir Rus temsilciyle müzakere yapmayacağını tekrarladı.

“SAVAŞIN BİTMESİ DOĞRUDAN MÜZAKERELERLE MÜMKÜN”

Kiev”de düzenlediği basın toplantısında Zelenski, “Bu nedenle perşembe günü Türkiye”ye gideceğimi ve Putin ile görüşmeye hazır olduğumu belirttim. Bu savaşın sona ermesi, ancak onunla doğrudan görüşmelerle mümkün olacaktır” dedi. Zelenski ayrıca, Trump”ı da görüşmelere davet ettiğini ve ABD Başkanı”nın katılımının, Putin”in gelişini teşvik edebileceğini söyledi. Ukrayna lideri, Moskova”nın ateşkesi imzalamaması durumunda ABD ve Avrupa”nın Rusya”ya yeni ve sert yaptırımlar uygulayacağını öne sürdü.

Devamını oku >

Canlı Anlatım Özeti

Macron”dan Rusya”ya yaptırım tehdidi

Rus füzesinde Ukrayna müttefiklerinden ithal parçalar bulundu

İngiltere Rus varlıklarına el koymak istiyor

ABD”nin Türkiye programı netleşiyor

Zelenski: Sadece Putin ile görüşeceğini duyurdu

Haberle ilgili daha fazlası:
#Avrupa Birliği#Rusya#Ukrayna

BAKMADAN GEÇME!

Source: Hurriyet.com.tr


Barış masası yine Türkiye”de kurulacak! “Putin”in İstanbul teklifi tesadüf değil”

Dünya, Rusya-Ukrayna savaşının dördüncü yılında yeni bir barış girişiminin eşiğinde.15 Mayıs Perşembe günü, İstanbul”da gerçekleşmesi planlanan doğrudan müzakereler, savaşın başlamasından bu yana en somut diplomatik hamlelerden biri olarak görülüyor. Sürecin merkezinde ise yine Türkiye var.Rusya Devlet Başkanı Putin”in Zafer Günü”nün ardından yaptığı açıklamada, Ukrayna ile doğrudan barış görüşmelerinin 2022″de kesildiği noktadan devam etmesi için İstanbul”u adres göstermesi yeni sürecin kapısını araladı.Ukrayna lideri Zelenskiy, diplomasi seçeneğini öne çıkararak Rusya”ya açık çağrıda bulundu: Putin”i Perşembe günü Türkiye”de bekliyorum.Putin”in bu çağrıya cevabı henüz belirsiz ama Moskova, İstanbul”da ön koşulsuz ve doğrudan müzakereye hazır olduğunu duyurdu.ABD Başkanı Trump ise İstanbul”da yapılacak görüşmeye atıf yaparak, “Perşembe günü Rusya ve Ukrayna ile yapılacak toplantı çok önemli. Bu toplantıdan iyi şeyler çıkabileceğini düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı.Trump daha sonra, İstanbul”daki görüşmelere katılma olasılığına ilişkin bir soruya, “O anda nerede olacağımı bilmiyorum. Orta Doğu”da bir yerde olacağım ama faydalı olacağını düşünürsem oraya (İstanbul”a) uçabilirim” şeklinde cevap verdi.Tüm taraflar sürecin başlatılması için en iyi tercihin Türkiye olduğu konusunda hemfikir. Bu tercihin nedenini anlamak için, yalnızca diplomatik geçmişe değil, Türkiye”nin son yıllarda yürüttüğü aktif barış politikasına yakından bakmak gerekiyor.”İSTANBUL TESADÜF DEĞİL, JEOPOLİTİK VE DİPLOMATİK BİR TERCİH”TRT Haber”e konuşan Star Gazetesi yazarı Prof. Dr. Levent Ersin Orallı, tarafların Türkiye”yi yeniden tercih etmesini şu sözlerle değerlendirdi: Putin”in doğrudan müzakere teklifinde İstanbul”u önermesi, savaşın dördüncü yılında diplomasiye kapı aralarken bir sembol olarak seçildiğini gösteriyor. Bu, sadece coğrafi değil, aynı zamanda stratejik bir okuma gerektiriyor. İstanbul, 2022 yılında tarafların ilk kez yüz yüze masaya oturduğu şehir olmanın ötesinde, barışın jeopolitik simgesine dönüşüyor.Orallı, Türkiye”nin diplomatik pozisyonunun, klasik bir ara bulucunun çok ötesine geçmiş durumda olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: Ukrayna ve Rusya arasında bir barış mümkünse, bu yolun İstanbul”dan geçmesi tesadüf değildir. Türkiye, doğu ile batı, kriz ile çözüm arasında bir diplomatik eşiktir. NATO”ya rağmen Rusya”yla, AB”ye rağmen Ukrayna”yla konuşabilen, aynı anda iki başkente de temas kurabilen bir ülke olarak Türkiye artık bir “ara bulucu” değil, “yol açıcı”dır.Prof. Dr. Levent Ersin Orallı, “İstanbul, artık sadece tarafların buluştuğu bir şehir değil; diplomatik niyetin ilk şekillendiği, çözümün ilk haritasının çizildiği yerdir. Bu nedenle Türkiye, küresel krizlerin çözümünde pasif bir kolaylaştırıcı değil, aktif bir tasarımcıdır.” dedi.[Daha önce de Tahıl Koridoru Anlaşması Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde gerçekleşmişti.]TAHIL ANLAŞMASI: TÜRKİYE”NİN KÜRESEL ROLÜNÜ KANITLAYAN BAŞARIBu perşembe yapılacak görüşme, Türkiye”nin bu kriz boyunca oynadığı stratejik rolün devamı niteliğinde.Türkiye, daha önce 29 Mart 2022″de Dolmabahçe”de gerçekleşen barış görüşmelerine de ev sahipliği yapmıştı. O görüşmelerde taraflar, tarafsızlık, güvenlik garantileri ve insani koridorlar gibi başlıklarda ciddi müzakere yürütmüş, Türkiye ise garantör ülkeler arasında yer almayı önermişti.Aynı zamanda, Temmuz 2022″de imzalanan Tahıl Koridoru Anlaşması, Türkiye”nin etkin ve dengeli dış politikasının en somut çıktılarından biri oldu. İstanbul”da imzalanan bu anlaşma sayesinde:33 milyon ton tahıl, 45″ten fazla ülkeye ulaştırıldı.Sevkiyatların yüzde 60″ı gelişmekte olan ülkelere yapıldı.Türkiye, denetim ve lojistik süreçlerde kilit rol üstlendi.Prof. Dr. Levent Ersin Orallı, “Türkiye”nin kurduğu masa, yalnızca askerî ya da siyasi taleplerin tartışıldığı bir alan değildir; o masa aynı zamanda açlığı, yoksulluğu ve göçü de konuşan bir vicdan platformudur.” ifadelerini kullandı.Bu başarı, Türkiye”nin hem insani hem diplomatik düzeyde oynadığı yapıcı rolün uluslararası kabulünü pekiştirdi.Orallı, bu sürecin Türkiye”nin barış masasında neden “oyun kurucu” olduğunun en somut kanıtı olduğunu vurguluyor: Tahıl Anlaşması, Türkiye”nin diplomasiyle sadece silahları değil, sofraları da koruduğunu gösterdi. Anlaşma, Türkiye”nin taraflar arasında kurduğu güven ortamının ürünüydü. Milyonlarca ton tahıl, Türkiye sayesinde Afrika, Asya ve Orta Doğu”daki açlıkla mücadele eden halklara ulaştırıldı. Türkiye bu süreçte sadece ev sahibi değil; teklif üreten, formül geliştiren, denetleyen bir aktör oldu. Bu da barış görüşmelerinin İstanbul”da cereyan etmesinin bir zorunluluk olduğunu ortaya koyuyor.İSTANBUL GÖRÜŞMELERİNDE GÜNDEMDE NE VAR?Perşembe günü yapılması planlanan görüşmelerde şu başlıkların öne çıkması bekleniyor:Kalıcı ve tam ateşkes ilanı,Esir değişimi ve insani yardım koridorlarının açılması,Ukrayna”nın tarafsızlık statüsü ve güvenlik garantileri,Tahıl Koridoru Anlaşması”nın yeniden yapılandırılması.Tüm bu başlıkların üzerinde müzakere edileceği masanın Türkiye”de kurulması, yalnızca bölgesel dengeler açısından değil, uluslararası diplomasinin yeniden şekillenmesi açısından da tarihi bir dönemece işaret ediyor.Öte yandan Rusya ile Ukrayna arasında kalıcı barışa giden yol hâlâ belirsizliklerle dolu. Ancak bir gerçek var ki; Türkiye, bu yolda yalnızca mekansal bir tercih değil, aktif ve güvenilir bir partner olarak görülüyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın ısrarlı ve istikrarlı diplomasisi, Türkiye”yi artık sadece “barış görüşmelerine ev sahipliği yapan ülke” değil, “yeni uluslararası düzende oyun kuran aktör” konumuna taşıyor.Rutte: Türkiye sağlam bir müttefikTrump”tan “İstanbul” mesajıBarış masası Türkiye”de kuruluyor! Zelenski: Trump”ı İstanbul”a davet ettim

Source: Www.star.com.tr


PKK”nın fesih kararı sonrası çekilme yok, Mehmetçik tetikte

TSK, PKK”nın fesih kararından sonra da Pençe harekatlarıyla Irak”ın kuzeyinde kontrolü sağladığı alanlardan çekilmeyecek. Mehmetçik, PKK”dan doğacak boşluğun farklı terör gruplarıyla doldurulma girişimine karşı süreç tamamlanana kadar sahada olacak. PKK”lı teröristlerin kullandığı kamp ve mağaralar tek tek imha edilecek.Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), terör örgütü PKK”nın feshi ve silah bırakmasından sonra da “terörle sınır ötesinde mücadele” stratejisini sürdürecek. Askeri kaynaklar, Mehmetçik”in bundan sonraki süreçte de sahadaki gelişmeleri an be an takip edip kontrol altında tutacağına dikkat çekti.TSK DAHA DERİNE İNECEKBu çerçevede TSK”nın etkinliği, Pençe harekatlarıyla oluşturulan üs noktalarının ötesine taşınacak. Teröristlerin terk ettiği kamp ve mağaralar Mehmetçik”in şemsiyesi altına girecek. Böylece PKK artıkları veya onun boşluğunu doldurmak isteyen farklı terör gruplarının önüne geçilip, sınır güvenliği Irak”ın da onayı ile yine sınır ötesinde sağlanacak.KAMP VE MAĞARALAR İMHA EDİLECEKYeni Şafak”ın haberine göre, TSK”nın öncelikli hedeflerinden biri, PKK”nın doğal şartlardan faydalanarak yuvalandığı tüm alanları temizlemek. Bu kapsamda, teröristlerin geçmişte kullandığı ve terk edeceği alanl ar tek tek imha edilecek. Böylece eski operasyonlarda olduğu gibi bu alanların yeniden kullanımının önüne geçilecek.TEHDİT BİTENE KADAR MÜCADELEYE DEVAMAskeri kaynaklar, PKK”nın silah bırakma sürecinde tehdit tamamen ortadan kalkmadıkça TSK”nın görevine ara vermeyeceğini vurguluyor. Eli silah tutan terörist olduğu sürece, silahlı kuvvetlerin görevinin de süreceğini kaydeden yetkililer, örgütün tamamen etkisiz hale getirilmesi için sürecin titizlikle sürdürüldüğünü ifade ediyor.IRAK İLE ORTAK TEMİZLİK MASADAÖzellikle Kandil ve çevresindeki terör yuvaları gibi hâlâ etkinliğini koruyabilecek bölgeler için Irak hükümeti ile ortak operasyon planı da gündemde. PKK”nın yıllarca üs olarak kullandığı bu bölgelerin artık teröristlere ev sahipliği yapamayacak şekilde temizlenmesi hedefleniyor. Türkiye”nin güvenliği için teyakkuzda olan Mehmetçik, bölgede güvenlik ve istikrar sağlanana kadar sahadan çekilmeyecek.PKK”nın feshi komşuyu çıldırttıCumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: Süreci hassasiyetle takip edeceğiz100 milyar dolar kapıda

Source: Www.star.com.tr


Keşmir”in makûs talihi

Hindistan ile Pakistan Ke�mir i�in �� defa sava�m�� ve pek �ok kez de sava��n e�i�ine gelmi�kir. Ke�mir, d�nyan�n en b�y�k insani trajedilerinden birinin ya�and��� yerdir. Hindistan ve Pakistan aras�ndaki n�kleer yar���n en �nemli nedeni Ke�mir meselesidir. 80 bin ki�inin �ld���, kimli�i belirsiz 6 bin ki�inin toplu mezar�n�n oldu�u ve binlerce gencin 1989 direni�i sonras� ortadan kayboldu�u Ke�mir”i ve bu b�y�k trajediyi d�nya g�rmezden gelmektedir.

Prof. Dr. S�leyman Do�an/ Y�ld�z Teknik �niversitesi ��retim �yesi

Bug�nk� Ke�mir iki b�lgeden ibarettir. Pakistan g�d�m�nde Azad(h�r/ba��ms�z) Ke�mir ve di�er as�l sorunlu olan Hindistan i�gali alt�ndaki Cammu Ke�mir”dir. �zad Ke�mir”in merkezi Muzaffer�b�d, Camm�-Ke�mir”in merkezi ise Srinagar”d�r. Hindistan”�n sald�r� ba�latt��� Azad Ke�mir”de 20 milyondan fazla M�sl�man ya�arken, Hindistan i�gali alt�ndaki Ke�mir”de ise 15 milyon M�sl�man ya�amaktad�r. Burada Hindistan bir bu�uk milyon asker bulundurmaktad�r. Yani 10 ki�iye bir asker d��mektedir. Bendeniz T�rk bas�n�nda 1992 y�l�nda Cammu Ke�mir”e giren ilk T�rk gazeteciyim. Bu konuda 1993 y�l�nda yazd���m, “Ke�mir”den Geliyorum” kitab�n�n da m�ellifiyim.

Asya”n�n kalbi

Cammu ve Ke�mir vadisi �airlerin hayallerini kam��layacak kadar do�a g�zelliklerine sahip Himalayalar�n eteklerinde �o�unlu�u M�sl�man (y�zde 85) halk�n�n ya�ad��� bir b�lgedir. Ke�mir, bulundu�u konumu itibar�yla G�ney Asya”n�n ortas�nda yer almas� nedeniyle, Asya”n�n kalbi olarak adland�r�l�r. Ke�mir sahip oldu�u do�al g�zelli�i ile adeta bir “”cennet vadisi”” olarak an�lmaktad�r. Ke�mir stratejik a��dan b�lge �lkeleri i�in b�y�k �nem arz etmektedir. Co�rafi olarak Ke�mir, Himalaya da�lar�ndaki �in, Afganistan, Pakistan ve Hindistan”�n birle�ti�i noktada bulunan bir b�lgedir. Ke�mir, b�l�nme �ncesi Hindistan”daki 562 prenslikten en b�y��� idi. 222 bin 870 metrekare y�z�l��m� ile Danimarka, Hollanda, L�ksemburg ve Bel�ika”n�n toplam�n�n yakla��k iki kat� bir alan� kapsamaktad�r. Ancak, b�l�nme sonras� b�lge, �� n�kleer g�� olan Hindistan, �in ve Pakistan taraf�ndan kontrol edilmeye ba�lanm��t�r. Pakistan ve Hindistan taraf�ndan kontrol edilen s�n�r hatt�, 435 mil (700km) uzunlu�undad�r. Hindistan taraf�ndan kontrol edilen Cammu ve Ke�mir olarak adland�r�lan b�lge, Ke�mir”in yakla��k y�zde 45″ni olu�turmakla birlikte b�lgenin g�ney ve do�u k�s�mlar�nda yer almaktad�r. Pakistan kontrol�ndeki Azad Ke�mir, Gilgit ve Baltistan olarak adland�r�lan b�lge Ke�mir”in y�zde 35″ni olu�tururken, �in kontrol�ndeki Aksai �in ise Ke�mir”in y�zde 20″sini olu�turmaktad�r. Ke�mir, G�ney Asya”n�n b�y�k g��leri olan Hindistan, Pakistan ve �in aras�nda stratejik �neme haiz bir b�lgedir. B�lge, alt k�tan�n Orta Asya ile irtibat�n� sa�layan bir kap� �zelli�i g�stermekte olup, do�usunda �in”in Tibet b�lgesi, kuzeyinde �in”in Sincan Uygur �zerk B�lgesi bulunmaktad�r. Kuzeybat�s�ndaki Gilgit B�lgesi, Afganistan”�n Wakhan koridoru ile ortak s�n�r payla�maktad�r.

Ke�mir meselesi nedir?

Mo�ollar�n Hindistan”daki Delhi saltanat� zay�flad��� zaman, bu b�lge Sih bir Maharaca olan Pencab”�n h�k�mdar� Rancit Singh”�n sultas� alt�na girmi�tir. 19.y�zy�lda t�m Hindistan”a hakim olan �ngilizler Cammu Ke�mir”i 1946″da Amretsar Anla�mas�na g�re Rancit Singh”in bir generali olan Gulab Singh”e yedi bu�uk milyon rupi kar��l���nda satm��t�r. B�ylece Cammu Ke�mir halk�n�n y�zde 85″i M�sl�man olan Gulab Singh”in �ahsi m�lkiyeti haline gelmi�tir. Hen�z Pakistan ba��ms�z bir devlet olmadan 1931 y�l�nda Cammu Ke�mir”de M�sl�man Konferans� Te�kilat�nda bir ��retmen olan �eyh Abdullah”�n liderli�inde Maharaca”ya kar�� isyan bayra��n� �ekmi�tir. Bu hareketin sonucunda 1939 y�l�nda Maharaca Halk Temsilcisi Meclisini kurarak M�sl�man Ke�mir halk�na baz� haklar vermi�tir. Bu hareketin lideri �ey Abdullah, Ke�mir Arslan� olarak tarihe ge�mi�tir.

1947 y�l�nda Hindistan”dan ayr�lan b�y�k bir M�sl�man ahali Muhammed Ali Cinnah y�netiminde Pakistan”� kurmu�tur. Cammu ve Ke�mir i�in 1971″de �� defa sava� ��km��t�r. O g�nden bug�ne Cammu Ke�mir”de huzur ve sukun sa�lanamam��t�r.

Hindistan ile Pakistan neden anla�am�yor?

Ke�mir sorunu, �ngiliz s�m�rgesinden kurtulan Hint Yar�madas�”nda Pakistan ve Hindistan”�n iki ayr� �lke olarak A�ustos 1947″de ba��ms�zl�klar�n� ilan etmesiyle ba�lad�. �ngiltere 1947″de Hindistan”dan �ekilirken, prenslik �eklinde y�netilen Ke�mir”i Hindistan ya da Pakistan ile birle�me konusunda serbest b�rakt�.

Hindistan ile Pakistan Ke�mir i�in �� defa sava�m�� ve pek �ok kez de sava��n e�i�ine gelmi�lerdir. Ke�mir, d�nyan�n en b�y�k insani trajedilerinden birinin ya�and��� yerdir. Hindistan ve Pakistan aras�ndaki n�kleer yar���n en �nemli nedeni Ke�mir meselesidir. 80 bin ki�inin �ld���, kimli�i belirsiz 6 bin ki�inin toplu mezar�n�n oldu�u ve binlerce gencin 1989 direni�i sonras� ortadan kayboldu�u Ke�mir”i ve bu b�y�k trajediyi d�nya g�rmezden gelmektedir.

Hint Ordusu Ke�mir”e g�nderildi�i g�n olan 27 Ekim 1947″de Hindistan Ba�bakan� Javaharlal Nehru, Pakistan”daki meslekta��na a�a��daki telgraf� g�ndermi�tir. “Bar�� ve d�zen tesis edildi�inde Ke�mir”den birliklerimizi geri �ekece�imize ve devletin gelece�i ile ilgili kararlar� halka b�rakaca��m�za dair g�venceniz, yaln�zca sizin h�k�metinize de�il, ayn� zamanda Ke�mir ve D�nya halk�na da verdi�imiz bir taahh�d�m�zd�r. Ke�mir”in kaderinin en nihayetinde halk taraf�ndan karar verilece�ini ilan ettik. Birle�mi� Milletler gibi uluslararas� himaye alt�nda referandum yapmak i�in bar�� ve hukuk tesis edildi�inde bunu yapmaya haz�r�z. Bunun d�r�st�e ve halka adil bir referansla yap�lmas�n� istiyoruz ve ��kacak h�k�mleri de kabul edece�iz.” Ancak Hindistan bu verdi�i s�ze hi�bir zaman sad�k kalmam��t�r.

Ke�mir i�in muhtemel ��z�m yolu i�in �u ad�mlar at�lmal�d�r:

1-Ke�mir halk�na kendi kaderini tayin hakk� vermek i�in Ke�mir”de halk oylamas� ger�ekle�tirilmelidir.

2-Ke�mir tampon devlet olarak ilan edilmeli ve ba��ms�zl�k verilmelidir.

3-Pakistan”a Ke�mir Vadisi ve Hindistan”a ise Cammu Vadisi verilmelidir.

4-Hindistan ve Pakistan”�n Ke�mir b�lgesinden t�m g��lerini geri �ekmesi ve b�lgenin 5 ila 10 y�l boyunca BM korumas� alt�na verilmesi ve bunun sonras�nda Ke�mirlilerin Hindistan ya da Pakistan”a kat�lmak tercihini kendilerinin yapmas� sa�lanmal�d�r.

Pakistan, her zaman BM kararlar�na g�re ve bar����l yollarla Ke�mir sorununun ��z�m�n� desteklemi�tir. Pakistan, Hindistan ile bar����l ve anlaml� m�zakereleri destekleyerek Ke�mir ihtilaf�n�n ��z�m� i�in d�r�stl���n� her zaman g�stermi�tir. Bununla birlikte Hindistan”�n Ke�mir �at��mas� konusunda anlaml� diyalogu reddetmekte g�sterdi�i �srarl� tav�r, ��z�m�n �n�ndeki en b�y�k engeldir. Hindistan, Ke�mir ile ilgili m�zakereleri kabul etti�i zaman, amac� hi�bir zaman bir ��z�m bulmak de�ildir, m�zakere g�r�nt�s� yaratarak uluslararas� bask�n�n y�n�n� de�i�tirmek istemi�tir.

Ke�mir meselesi hem b�lgesel hem de k�resel g��lerin i�erisine dahil oldu�u uluslararas� bir mesele olarak din, etnisite ve reel-politik ��karlar� da i�erisinde bar�nd�ran �ok boyutlu bir mesele haline gelmi�tir. Gerek Pakistan”da ya�anan i� siyasi geli�meler, gerek Hindistan”da ger�ekle�en siyasi, ekonomik ve sosyok�lt�rel d�n���mler Ke�mir meselesini do�rudan etkilemektedir. B�lgede g�n�m�zde ve gelecekte Ke�mir gibi �zerinde anla��lmas� zor olan meselelerin bar����l bir �ekilde ��z�me kavu�mas�, b�lgedeki istikrar�n, uluslararas� bar�� ve g�venli�in sa�lanmas�na da katk�da bulunacakt�r. Ke�mir sorununun ��z�lmesi sadece 90 y�l� a�k�n ge�mi�i olan bir sorunun ��z�lmesini sa�lamayacak ayn� zamanda benzer nitelikte sorunlar�n ��z�lmesi konusunda da umut ����� olacakt�r.

N�kleer sava� tehlikesi

Tarihsel olarak, Ke�mir, B�y�k �pek Yolu olarak bilindi�inden beri nehirleri ve Orta Asya”ya giden rotalar� kontrol eden �nemli bir stratejik pozisyonda kalm��t�r. �arl�k Rusya”s� �mparatorlu�u, Orta Asya b�lgelerinde artan g�c� ve Hindistan topraklar�na yak�nl��� nedeniyle, Avrupa g�� yap�lar� ba�lam�nda Ke�mir �at��mas�na daha fazla stratejik �nem vermi�tir. Cammu ve Ke�mir”deki son gerilimler, n�kleer rakipler olan Hindistan ve Pakistan”� yeniden kar�� kar��ya getirmi�tir. Ke�mir”deki bir krizin, n�kleer seviyeye y�kselebilecek d�rd�nc� bir Hint-Pakistan sava��n� tetikleme potansiyeli bulunmaktad�r.

Ke�mir son 20 y�lda, s�radan vatanda�lar i�in “ya�ayan bir cehennem” olmu�tur. Bir turist cenneti iken d�nyadaki en bask�c� yerlerden birine d�n��t�r�lm��t�r. Ke�mirlilerin haklar� ciddi �ekilde ihlal edilmi�tir. Silahl� Kuvvetler �zel Yetkiler Yasas�”n�n g�venlik kuvvetlerine �ok fazla g�� vermesi ve bu yasay� s�kl�kla suiistimal etmesi b�lgedeki bitmek bitmeyen gerilimin ana sebeplerindendir.

Source:


Yaşlanmayanlara

�Cennete giden ve nimetlerini tadan hi� kimse tekrar d�nyaya d�nmek istemez, yaln�z �ehitler tekrar Allah yolunda canlar�n� teslim etmek i�in geri d�nmek ister.� Ya�lanmayanlar s�navlar�n� ge�tiler, ya geride kalanlar? E�er bir bor� varsa, fazladan ya�anan zaman�n vergisi varsa belki �ehit emanetlerini el �st�nde tutarak �denebilir.

Mehmet Yahya �i�ekli / Yazar

Kadim T�rk k�lt�r�nde en �erefli �l�m cenk edenlere aittir. Bin y�ldan eski devirlerde en g�zel mezar ta�lar�ndan baz�lar� muharip gaziler ve �ehitler i�in yap�lm��t�r. Onlar�n mezarlar� kahramanl�klar�ndan par�alar anlat�r. Bu mezarlar�n baz�lar� bug�nlere kadar ula�m��t�r. Eski T�rk edebiyat� da en �ok muharip kahramanlar� anlat�r. D�nyan�n en uzun s�zl� destan�, T�rk k�lt�r�n�n yakutu Manas Destan�”n�n kahraman� Manas dahi sava��� ve �ehit de�il midir? Bug�nk� T�rk devlet gelene�inde de �ehit, devlet ricalinde ilk s�radad�r. �ehit, devlet ba�kan� ve ba�komutana verilen selam ile selamlan�r. �ehit cenazesine bayrak �rt�l�r. �ehit yak�nlar� da devlet ricalinde �st amir �eklinde muamele g�r�r. Devlete ve millete kimlik kazand�ran geleneklerdir. Bu gelenekler bir tesad�f olabilir mi?

Yan yana askerlik vazifesini yapanlara asker arkada�� dendi�i gibi; bir vakitte ayn� cephede, ayn� orduda, ayn� muharebede beraber sava�anlara da silah arkada�� denir. Silah arkada�l��� e�siz bir olgudur. Kimini hi� tan�madan, kimini hi� g�rmeden ayn� dava u�runa elde silah, kelle koltukta gayret g�sterip fedak�rl�klar yapan say�s�z insan.

Ortak ama�, ortak duygu

Onlar� bir araya getiren yaln�z ayn� zamanda ayn� ama� i�in sava�malar� de�ildir; ayn� duygular, ya�am�n benzer zorluklar�, gurbet, hasret, �ark� ve t�rk�ler, sevin� ve h�z�nler de payla��l�r silah alt�nda. E�er sa� d�nmek varsa kaderde, aradan y�llar ge�tik�e aynadaki ki�i ya�lan�r; baz� silah arkada�lar� ise hi� ya�lanmaz, onlar hep ayn� ya�tad�r. Hep ayn� ya�ta kalan arkada�lar� d���n�p and�k�a ki�inin y�re�inde bir �eyler k�p�rdan�r ve onlara �deyemedi�i, onlarla beraber �deyemedi�i borcu d���n�r, d���n�r; durur.

Her biri sanki bir masal kahraman� kadar uzak, bir evlat veya baba kadar bizden, destanlar� k�skand�racak kadar yi�it o �ehitler yalan d�nyay� bizlere b�rak�p hakka y�r�m��t�r. Ayn� evin ferdi mi, karde� mi, kom�u mu fark etmez, her bir vatan evlad� i�in y�re�in par�as� kopar. Mehmet Akif”in “Ey �ehito�lu �ehit, isteme benden makber; Sana kollar�n� a�m�� duruyor Peygamber.” dizelerindeki “�ehit o�lu �ehit” s�z�n�n kerameti nedir? T�rk”�n bu bedel �deyi�i nesillerce, hatta as�rlarca s�rm��t�r de ondan b�yle yazm��t�r Mehmet Akif. Bu bedel �deyi� bitmemi�tir. Y�z sene �ncesinden Ezineli Yahya �avu�(1), Bo�azl�yan Kaymakam� Mehmet Kemal Bey(2), �ahin Bey(3) ve daha nicelerini hat�rl�yoruz ve evlatlar�m�za ��retiyoruz. Bug�n de Bayrak, ba��ms�zl�k ve g�venlik i�in yi�itler serden ge�iyor.

Kim �l�, kim diri?

Ge�en haftalarda �nder �zen ve Berat Mecit Day hakka y�r�d�. Yeni �ehitlerimizin de tarihe m�l olmu� di�er �ehitlerden a�a�� kal�r yan� yok. Hepsi bu vatan ve millet i�in �zveriden ka��nmayan babayi�itler. Peki geriye kalan ne?

Cenaze t�renleri asl�nda gidenlerden �ok kalanlar i�indir. �ehitlere �vg� de �yle. �ehide methiye d�zmek; avunmak ve avutmak i�indir. �ehide lay�k olmak lafla, nutukla olur mu? �ehidin u�runa serden ge�ti�i davaya adanmak, sanca�� yere d���rmemek, m�cadeleyi s�rd�rmekten ba�ka yol bulunur mu? Kim �l�, kim diri; hangimiz �l�, hangimiz diri? Diye diye derin muhasebelere girmenin anlam� yok; bir yanda “�lmeden �nce �l�n�z” tavsiyesi, di�er yanda “�ehitler i�in “�l�” demeyin, onlar diridirler” emri; h�k�m a��k de�il mi?

Onlar en y�ce makam ve mevk�nin sahipleri, geride kalanlar�n en b�y�k �vg�leri bile onlar i�in yetersiz. Bir �ehit,dini olarak en y�ce makama sahip oldu�undan, hepimizin muhta� oldu�u bir Fatiha”ya dahi muhta� de�il, zira �slam dininde cennetle m�jdelenmekle kalmay�p en b�y�k �vg�lere mazhar olan �ehitlik makam�d�r. �yleyse �ehitler ne ister?

�ehadete y�r�yen bir insan�n kayg�s� �l�m de�ildir. Akl�na tak�lan tek �ey geride b�rakt��� ailesi, bilhassa evlatlar�d�r. Ana babas�n�n, e�inin, �ocuklar�n�n ak�betinden emin olan birinin i�i rahatt�r. �ehit ailesi, hele ki �ehit �ocu�u �ehidin emanetidir. Bir vatan evlad� i�in �ehidin emanetlerine sahip ��kmaktan daha �nemli bir �dev yoktur. Ana babas�n� kaybeden �ocuklara �ks�z, yetim denir ancak hi�bir �ehit �ocu�u �ks�z, yetim de�ildir. Ne devlet, ne millet buna izin veremez, b�yle bir ihtimal olamaz. Zira �ehit �ocu�u �ks�z yetim kal�rsa o devlet bitmi�, y�k�lm�� demektir. �ehit �ocu�unu her vatan evlad�, kendi �z evlad� gibi ba�r�na basar. Lokmas�n� b�l�p verir, kendi giymese de �ehit �ocu�unu giydirir. Bayramlarda o ilin y�renin komutanlar�, y�neticileri �ehit ailelerini ziyarete gider, ana babas�n�n elini �per, �ocuklar�na hediyeler g�t�r�r. Filhakika bayramdan bayrama olup bitecek bir �dev de�ildir bu. 365 g�n �ehit emanetlerini el �st�nde tutmak gerekir. Yaln�z birilerinin gayretine b�rakmadan, millet�e bu sorumlulu�u sahiplenmek gerekir. E�er bir bor� varsa, fazladan ya�anan zaman�n vergisi varsa belki bu �ekilde �denebilir. Bu bir �eref ve namus s�nav�d�r. Ya�lanmayanlar s�navlar�n� ge�tiler, ya geride kalanlar?

“Cennete giden ve nimetlerini tadan hi� kimse tekrar d�nyaya d�nmek istemez, yaln�z �ehitler tekrar Allah yolunda canlar�n� teslim etmek i�in geri d�nmek ister.”

A��klamalar:

(1) Ezineli Yahya �avu�, Balkan Sava�lar�na kat�lm�� ve Rumeli”deki T�rklerin ya�ad��� felaketlere canl� tan�kl�k etmi� bir �anakkale k�yl�s�yd�. Birinci D�nya Sava�� ��k�nca Gelibolu”da g�revlendirildi. Komutan� �ehit olunca o komutay� �stlenerek kahramanca �arp��may� s�rd�rd�.Kar��s�ndaki �ok �st�n �ngiliz birliklerini durdurdu ve p�sk�rtt�. Sava��n ikinci g�n� vurulup, 40 g�n sava�t�ktan sonra �ehit olmu�tur. D�nyaya gelen o�lunu hi� g�rememi�tir.

(2) Bo�azl�yan Kaymakam� Mehmet Kemal Bey, fevkalade vatanperver bir memurdu. M�tareke devrinin kirli puslar� aras�nda 1919″da Payitaht”ta, hain Nemrud Mustafa divan�nda haks�z ve su�suz yere idama mahkum edilmi�ti. Veda ederken, “Benim sevgili karde�lerim! Asil T�rk milletine �ocuklar�m� emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacakt�r.” dedi.

(3) �ahin (�ahan) Bey, ya�� gelip askere gitti�inde Yemen ��llerinde t�rl� m�cadeleler i�inde r�tbe kazand�, gedikli (assubay) oldu. Ard�ndan Trablusgarp”a g�n�ll� gitti, Balkan Sava�lar�na kat�ld�, sonra Gali�ya”da, Sina ve Filistin”de sava�t�. Er olarak girdi�i asker oca��nda te�menli�e kadar y�kseldi. Kuvay� Milliye”ye kat�ld�. Urfa ve Antep savunmalar�nda Frans�zlara kar�� sava�t�. Kahramanca �ehit oldu. Geriye iki k���k o�lu kald�.

Source:


Terör ateşinin ilk düştüğü şehirden kardeşlik mesajı: Kimse artık yakınını kaybetmesin

Türkiye yarım asırlık terör belasından kurtuluyor. MHP lideri Devlet Bahçeli”nin tarihi çağrısı sonrası terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan, örgüte silah bırakmaları çağrısında bulundu. Günler önce 12. kongresini düzenleyen terör örgütü PKK, kongrede alınan karar ile birlikte 12 Mayıs”ta silah bıraktıklarını ve örgütün kendini feshettiğini açıkladı. Karar toplum tarafından olumlu karşılandı, tüm kesimlerden barışa destek çağrıları geldi. Akşam Gazetesi, terör örgütü PKK”nın ilk silahlı eylemlerini gerçekleştirdiği Siirt”in Eruh İlçesi”nde şehit düşen vatandaşların yakınlarına fesih kararını sordu.KİN TUTMAK İYİ DEĞİLDİRPKK”nın 1984 yılında Eruh”un Tünekpınar Köyü”nde kaçırıp şehit ettiği Hurşit Atabey”in kardeşi Ömer Atabey, şunları söyledi, “Yaşanan süreci son derece olumlu değerlendiriyoruz. Kin iyi değildir. Kavga ve kan iyi değildir. Bizler yakınlarımızı ve sevdiklerimizi kaybettik. Başka insanlar da kaybetmesin. Hepimiz kardeşiz. Ağabeyim Hurşit kızını evlendirecekti. Cizre”ye çeyizi almak için gitmişlerdi. Dönüşte köyümüze yakın bir mezraya uğradı. Orada kayınvalidesi yaşıyordu. Geceyi kayınvalidesinin evinde geçirdikten sonra dönüş yaparken PKK”lılar tarafından alındı. Götürüp taramışlar. 1985 yılında Mersin”in Erdemliye Kocahasanlı Köyü”ne yerleşmek zorunda kaldık. 3 yıl önce köyüme dönme kararı aldım. Kendi imkânlarımla ata topraklarına döndüm.”ÜLKEMİZ HUZUR BULSUN1985″te Eruh”ta Dağdöşü Çimenli Mezrası”nda anne ve babası PKK tarafından şehit edilen Yaşar Kocaoğlu ise “Aslen Karadenizliyim. Sinop Boyabatlıyım. Bizim tek amacımız ülkemizin geleceği ve huzurudur. Türkiye”nin güçlenmesidir. 40 yıl önce anne ile babamı kaybettim. İlk şehitleri bizim ailemiz verdi. Benim annem yok ama başka annelerin ağlamasını istemiyoruz. Örgüt, anne ve babamı devlet görevlisi iddiasıyla katledildi. Ülkemiz huzur bulsun. Artık Türkiye”de yaşanan bu olayları görmek istemiyoruz. Devlet büyükleriniz nasıl uygun görüyorsa arkalarındayız. Artık kan dökülmesin” ifadelerini kullandı.DAHA FAZLA KAN DÖKÜLMESİNSiirt”in Eruh ilçesinde, 1994 yılı yılbaşı gecesinde Dikboğaz Köyü katliamında 7 vatandaşımız şehit edildi. Saldırıda aile yakınlarını kaybeden Ramazan Akyürek şunları söyledi, “Herkes barıştan yana. Artık daha fazla kan dökülmesini istemiyoruz. Biz şehit ailelerinin de unutulmasını istemiyoruz. 1994″te köyümüze gelen PKK”lılar baskın yaptı. Evimizi ateşe verdiler. 3 yeğenim, 2 yengem biri hamileydi, amcamın kızlarını şehit ettiler. Kürt de Türk de kardeştir. Artık başka şeyler söylemenin zamanı.””GÜN BİRLİK GÜNÜ”Şehit Özel Harekat Polisi Ahmet Alp Taşdemir”in babası İbrahim Taşdemir, “Anneler ağlamasın, babalar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın diye biz bunu istiyoruz. Artık gün kardeşlik günü” dedi.Terör örgütü PKK”nın silah bırakma kararı, Türkiye”nin terörle mücadelesinde önemli bir gelişme olarak kaydedildi. Kararın ardından, 2017″de Diyarbakır Kayapınar”da düzenlenen bir operasyonda PKK”lı teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen Özel Harekat Polisi Ahmet Alp Taşdemir”in babası İbrahim Taşdemir konuştu.ŞEHİT AİLELERİ İNCİTİLMESİNTaşdemir şunları söyledi, “Biz vatanımızın, devletimizin ve milletimizin güven ve huzur içinde yaşamasını arzu ediyoruz. Terörsüz bir Türkiye istiyoruz. Ancak bunu yaparken, bu uğurda bedel ödeyen şehit ailelerini üzecek hiçbir şey yapılmamalı. Onlara çok dikkat edilmeli, hassas davranılmalı ve onlar incitilmemeli. Anneler ağlamasın, babalar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın diye biz bunu istiyoruz. Bu yüzden bahtiyarız. Bedel ödeyenleriz, her zaman da bedel ödemeye, canımızla, malımızla, evlatlarımızla hazırız. Herkesin huzur içinde yaşaması için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir.”BARIŞA KARŞI DEĞİLİZ”Artık gün kardeşlik günüdür. Gün, birlik ve beraberlik günüdür. Gün, yaklaşan tehlikelere karşı kenetlenme günüdür. Biz iki yerde safları sıklaştırırız: Biri vatan uğrunda savaşırken, diğeri ise Allah”ın huzurunda namaz kılarken. O nedenle gün, safları sıklaştırma günüdür. Elbette evlatlarımızı şehit edenlere karşı devlet bir el uzattı ve şu an barış sağlandı gibi görünüyor. Biz buna karşı değiliz. Ancak evlatlarımızın kanlarını dökenler ahirette bunun hesabını mutlaka vereceklerdir.””DEVLETİ OĞLUMDAN ÇOK SEVİYORUZ”Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz”ın babası Hakkı Kiraz, süreci desteklediği belirterek şunları söyledi, “Şahsi davamız ayağımızın altına alıp milletin devletin bekası için her şeyi göze alıyoruz. Onlar da gelirler inşallah bu devlete sığınırlar inşallah daha da güzel olur. Bizim için devletimiz önemli. Evet oğlumuzu severiz. Ama biz milletimizi ve devletimizi de oğlumuzdan daha çok seviyoruz. Bu milletin bekası için birlik ve beraberliği canımız feda olsun. Herkes bizim evladımız, yeter ki bu terör belası bitsin. Bu millet feraha kavuşsun bu millet huzura kavuşsun.”BARIŞIN KOKUSU ÇOK GÜZELÇocukları dağa kaçırılan ailelerle birlikte 101 haftadır DEM Parti Van İl Başkanlığı binası önünde eylem yapan Nazlı Sancar, silahların bırakılmasının, evlatlarına kavuşma yolunu açtığını ifade etti. Anneler olarak yıllardır verdikleri mücadelenin karşılık bulduğunu dile getiren Sancar, “Yüreği yanan annelerin duaları kabul oldu. Çok umutluyuz, çok sevinçliyiz. Silahların bırakılması, evlatlarımıza kavuşacağımız anlamına geliyor” diye konuştu. Sürecin olumlu ilerlediğini vurgulayan Sancar, “Barış sürecinin kokusu çok güzel. Hepimiz dört gözle evlatlarımızı bekliyoruz. İnşallah onları kucaklayacağız. Bizlere “anne” diyecekler. Bu hasret ve gözyaşları sona erecek. Artık şehit haberi duymak istemiyoruz. Anneler artık ağlamasın” dedi.”BÖLGEYE HUZUR HAKİM OLACAK”Şırnak”ta Jirki aşireti liderlerinden Cemil Öter, PKK”nın fesih kararına ilişkin, şunları söyledi, “Barış deyince akla huzur geliyor. Kardeşlik demek birbirimizi kabul etmek demektir. Buraya huzur gelecek. Bölge halkı olarak sürecin sonuçlanması bizi çok mutlu etti. Artık buralarda huzur hakim olacak. Emeği geçenlerden Allah razı olsun.

Source: Www.star.com.tr


Terör örgütü PKK”nın kullandığı o ifadeler Abdullah Öcalan”ı bile rahatsız etmiş

Sözcü TV”de İpek Özbey”in sunduğu Kırmızı Beyaz programında Yılmaz Özdil terör örgütü PKK”nın fesih açıklamasını masaya yatırdı.

Örgütün silah bıraktıkları ilan ettikleri açıklamada, “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı” ifadelerine yer vermesi tartışma yaratmıştı.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, terör örgütü PKK”nın Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası”nı hedef almasını şöyle değerlendirdi:

“HABERLERİNİN OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL”

Bence iktidarın, devlet yetkililerin bu açıklamadan haberlerinin olmaması mümkün değil ama belki bilgileri olmayabilir.

“ÖCALAN”IN BİLE İTİRAZ ETTİĞİ SÖYLENİYOR”

Arka planda ne oluyor bilmiyoruz. Bu cümleler sonradan mı monte edildi? Uzlaşılmış bir metin midir ya da bugün sessiz kalınır ama yarın buna karşı bir şey yapılır mı? Bunların hepsini göreceğiz.

Abdullah Öcalan”ın bile Lozan vurgusuna itiraz ettiği söyleniyor, doğruysa…

DEM Parti de şahane alay ediyor. “Yarın öbür gün süreç devam ederse, Duran Kalkan, Murat Karayılan”la görüşeceksiniz bu sözleri kendilerine sorarsınız” diyor.

“ERDOĞAN İLE BAHÇELİ”Yİ DE RAHATSIZ ETMİŞTİR”

Bu sözlere takılıp kalırız çünkü hem barıştan söz ediyoruz hem de böyle bir üslup olmaz. Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası ile ilgili sözler eminim Tayyip Erdoğan ile Bahçeli”yi de en az bizim kadar rahatsız etmiştir.

Source: Derleyen: Ümit Karadağ


PKK”nın silah bıraktığının kanıtı bu şarta bağlı! En kritik aşama

5-7 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen kongrede fesih kararı alan terör örgütü Pkk, bu kararı yazılı bir açıklamayla kamuoyuna duyurdu. Açıklamada örgütsel yapının feshedilmesi ve silahlı mücadele yönteminin sonlandırılması kararları bildirildi. Bu kararın ardından gözler silahların nasıl teslim edileceğinde.ERDOĞAN MİT”İN ROLÜNE DİKKAT ÇEKMİŞTİCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, “MİT ve diğer birimlerimiz herhangi bir yol kazasının yaşanmaması için süreci takip edecek” ifadesini kullanmıştı.SÜREÇ HAZİRAN AYINA KADAR TAMAMLANACAKMİT, Pkk”nın fesih ve silah bırakma kararının ardından süreci yakından izleyecek ve kararın uygulamaya konulması ile ilgili adımları denetleyecek. Bunun haziran ayının sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Ayrıca Türkiye, Irak ve Suriye”de Pkk”nın silahlarını bırakacağı merkezler belirlendi.İKİ AYRI KENTTE KOMİSYON KURULACAKHaziran ayında Türkiye içinde, Irak”ta ve Suriye”de bunun için bir mekanizma oluşturulacak. Silahların teslimi için Süleymaniye ve Erbil”de iki ayrı komisyon kurulacak. Bu komisyonlarda Irak Merkezî Hükûmeti, Kuzey Irak Yönetimi ve MİT”ten görevliler ortak görev yapacak. Silah bırakma süreci MİT tarafından 7/24 takip edilecek.KRİTİK OLAN KALIN”IN RAPORUMilliyet”in haberine göre; silah bırakma işlemi her ülkede o ülke ile birlikte oluşturulan mekanizma sayesinde kontrol edilecek; Pkk”nın bağlantılı yapılanmalarının bulunduğu Irak ve Suriye”de MİT, söz konusu devletlerle ortaklaşa çalışarak silah bırakmayı denetleyecek. Türkiye”de ise kontrol sadece MİT”in elinde olacak. Devletin Pkk”nın silah bıraktığını kabul etmesi MİT Başkanı İbrahim Kalın”ın Cumhurbaşkanı Erdoğan”a sunacağı rapor sonucunda olacak.

Source: Özgür


SON DAKİKA | DEM Parti”den “Ortak Vatan” vurgusu! Kazanan Türkiye olacak

Son dakika haberi! PKK”dan beklenen fesih ve silah bırakma açıklaması geldi, örgüt resmen silah bırakma kararı aldığını kamuoyuyla paylaştı. Kararın ardından gözlerden DEM Parti”ye çevrildi. DEM Parti 16-17-18 Mayıs tarihlerinde sahaya iniyor, milletvekilleri il il gezecek Terörsüz Türkiye Süreci”nde gelinen aşamayı anlatacak. DEM PARTİ”DEN “ORTAK VATAN” VURGUSU AHaber”e konuşan DEM Parti kaynakları, “ortak vatan” vurgusu yapılacağını kaydetti ve “Bu süreçte kazanan Türkiye olacak” mesajını verdi. DEM Parti kaynakları, “Bu süreçte ne yenen var ne de yenilenen. Kazanan Türkiye olacak. Silahlar susacak 40 yıllık sorun tarihe karışacak. Herkesin buna gönlünce sevinip mutlu olması gerekiyor. Bizler de ziyaretlerimizde süreci anlatacağız ortak vatan vurgusu yapacağız” ifadelerini kullandı. DEM PARTİ”DE KRİTİK TOPLANTI TRAFİĞİ DEM Parti”de önümüzdeki pazartesi günü kritik bir toplantı trafiği de gerçekleştirilecek. Genel merkezde MYK, Parti Meclisi ve milletvekili toplantıları yapılacak. Toplantıda hem parti kurulları bilgilendirilecek hem de bundan sonraki yol haritası ele alınacak . DEM”İN TBMM BAŞKANVEKİLİ PERVİN BULDAN MI OLACAK? Öte yandan geçtiğimiz günlerde vefat eden DEM Parti TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder”in yerine gelecek olan ismin de pazartesi günü pes peşe gerçekleştirilecek toplantılarda netleşmesi bekleniyor. Önder”in yerine daha önce de TBMM Başkanvekilliği yapan aynı zamanda İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan”ın gelmesi bekleniyor. TBMM Başkanvekilliği koltuğu için ismi geçen bir diğer kişi ise eski HDP Eş Genel Başkanı DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Mithat Sancar.

Source: Sabah


Bir dönem kapandı, PKK kendisini feshetti

Yaklaşık yarım yüzyıl süren, Türkiye’nin en büyük sorunu 12 Mayıs 2025 Pazartesi günü sonlandı.

On binlerce insanımızın canına, sosyal dokumuzun yara almasına, iki trilyon dolarlık maddi kaybımıza sebep olan Partiya Karkeren Kürdistan: Kürdistan İşçi Partisi (PKK) adlı kanlı örgüt kendisini feshetti.

KÜRT IRKÇILIĞININ TEMELİ ANKARA’DAKİ BİR EVDE MAYALANIR

Bugünkü yazımızda sizlerle, ülkemizin bu belaya düşürülmesiyle ilgili tarihi bir arka plan paylaşacağım.

Umarım ve dilerim ki İslam Aleminde bu ve benzeri kirli, kanlı ve emperyalist baronların, silah tacirlerinin desteklediği büyük olaylar bir daha yaşanmasın.

Konu ile ilgili faydalandığım çok sayıda kaynaktan sadece birkaçının adını paylaşacağım:

· Celal Başlangıç, Kanlı Bilmece Güneydoğu, Boyut Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, 1987.

· Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, İstanbul.

· İsmet Giray İmset, PKK, Ayrılıkçı Şiddetin 20. Yılı, Turkish Daily News Yayınları, Ankara, 1993.

· Ömer Laçiner, Kürt Sorunu, Henüz Vakit Varken, Birikim Yayınları, İstanbul, 1991.

Türkiye 1960’lı yılların ortalarında başlayan 1970’li yılların tamamında devam eden ve 1980 darbesi ile yeraltına çekilerek şiddetlenen çok kanlı bir Marksist-Leninist- Maoist süreç yaşadı.

Bu dönemde PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan 22 yaşındayken İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanır, 1970-71 öğretim yılında bir yıl bu okulda okur.

Bu sırada Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nda (DDKO) Mahir Çayan ve arkadaşları ile tanışır.

12 Mart 1971’de Askeri darbe olur, Adalet Partisi (AP) hükümeti ve Başbakan Süleyman Demirel düşürülür, onun yerine, CHP Milletvekili Nihat Erim Başbakanlığında teknokratlardan oluşan bir hükümet kurulur.

CHP’li Erim hükümeti “Balyoz Harekâtı” adında çok sert uygulamalar yapar.

1971-1972 öğretim yılında Öcalan İstanbul’dan Ankara’ya, Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne yatay geçiş yapar.

Bu yıllarda Ankara’da, şehrin çeşitli üniversitelerinde okuyan öğrenciler Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği (ADYÖD) adında bir dernek kurmuşlardır.

Bu derneğin sekreterliğine 1948 Urfa ili, Halfeti kazasının, Ömerli köyünde sert mizaçlı bir annenin ve mülayim tabiatlı çiftçi bir babanın yedi çocuğunun dördüncüsü olan Abdullah Öcalan getirilir.

ADYÖD bünyesinde öğrenciler sık sık kendi aralarında teorik tartışmalar yapmaktadır.

En şiddetli tartışma “Kürt solunun geleceği” üzerine yapılmaktadır.

Mart 1972’de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi”ne (THKP-C) mensup Mahir Çayan ve dokuz arkadaşı Tokat-Niksar’a bağlı Kızıldere köyünde öldürülürler, Ertuğrul Kürkçü ise sağ yakalanır, hapse atılır.

Bu olayı protesto etmek için Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) boykot yapılır, bildiri dağıtılır, bu eylem sırasında Abdullah Öcalan tutuklanarak Mamak Cezaevi’ne konur ve yaklaşık yedi ay yatar.

6 Mayıs 1972 yılında, Öcalan’ın Mamak Cezaevinde bulunduğu sırada

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kurucu lideri Deniz Gezmiş ile arkadaşları Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan Ankara’da idam edilirler,

ÖCALAN’IN KÜRTÇÜLÜĞE YÖNELMESİ, APOCULAR ve PKK’nın KURULUŞU?

Çeşitli kaynaklar farklılık gösterse de Öcalan’ın Marksist, Leninist çizgiden kopuşu ve Kürt Irkçısı bir sürece doğru yönelmesi, Mamak Cezaevi’nde bulunduğu dönemde, yani 1972 yılında başlamaktadır.

Delil yetersizliğinden dolayı yedi ay sonra cezaevinden çıkan Öcalan bir tavsiye üzerine Haki Karer ve Kemal Pir’in kaldıkları Emek-Bahçelievler civarında bir eve gelir ve burada iki yıl kalır, bu evde Cemil Bayık’la tanışır.

Böylece Öcalan’ın, Suriye’nin başkenti Şam’da 1991 yılında Milliyet yazarı Mehmed Ali Birand”la yapılan röportajda söylediğine göre, örgütün 1973 yılının bahar aylarından birinde, Ankara’da Çubuk Barajı kıyısında 5,6 kişilik bir grupla temeli atılır.

Ali Haydar Kaytan dışındakilerin bu gruptan kopmaları sonucu yeni tanıştığı Musa Erdoğan, Mustafa Aksakal, Halil Aslan ve İsmail Bingöl gibi öğrencilerle birlikte 1973 yılı boyunca Öcalan, yüksek öğrenim gençliği içindeki Kürt ve Kürdistan içerikli faaliyetlerini sürdürür.

Bu arada Mayıs 1973’te Tunceli’de, Türkiye Komünist Partisi

Marksist-Leninist (TKP-ML) lideri İbrahim Kaypakkaya’nın yakalanarak öldürülmesi ile ilgilenmemesi ve Ankara’daki propagandasını sürdürmesi, bu dönemde Öcalan’ın, tamamen “Kürt Irkçısı” bir kalıba girdiğini göstermektedir.

Buna rağmen Öcalan, ADYÖD içindeki konumunu sürdürmektedir.

Ancak 1975 yılında ADYÖD’ün hükümet tarafından kapatılması üzerine öğrenciler onun yerine Ankara Yükseköğretim Derneği’ni (AYÖD) kurarlar. Yapılan bir toplantıdan sonra Öcalan buradan da tamamen ayrılarak, “Apocular” olarak adlandırılan grubun, kendilerinin ise “Kürdistan Devrimcileri” olarak adlandırdıkları PKK’nin ilk ideolojik temelini atar.

Abdullah Öcalan 1975 yılında Kuzey Irak’a geçerek oradaki Kürt örgüt ve grupların yönetimleriyle görüşmeler yapar ve ortak bir cephe önerisinde bulunur.

Ancak bu öneri kabul edilmez.

Bunun üzerine Apocu grup, partileşme amacıyla grup olarak tekrar Ankara’ya döner.

Ankara Dikmen’de Siverekli bir grup yüksek öğrenim talebesinin kaldığı öğrenci evinde bir toplantı yapılır ve o günden itibaren, Ankara’da belli bir merhaleye ulaştırılan düşüncelerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya taşınması kararı alınır.

CEZAEVİ ASIL AMAÇTI ve BÖYLECE PKK YAYGIN HALE GETİRİLDİ

O sıralarda bu grubun içinde pek az görünen, sempatizan olduğu tahmin edilen ve Hacettepe Üniversitesi’nde öğrenci olan Fevzi Aslansoy, üniversite yakınlarında bir başka grup öğrenci tarafından vurularak öldürülür.

Cenazesi Abdullah Öcalan tarafından Aslansoy’un memleketi olan Suruç’a götürülür ve yaklaşık on bin dolayında insanın katıldığı büyük bir törenle cenaze defnedilir.

Tören sırasında o civarda ilk kez duyulan “Kahrolsun Sömürgecilik” ve “Yaşasın Bağımsızlık” sloganları atılır ve bu içerikte bildiriler dağıtılır, jandarma ile çatışmalar yaşanır.

Bu cenaze töreninde yaşananlar, benim kanaatime göre PKK’yı kurduran emperyalist güçler tarafından bir milat olarak kullanılmıştır ve böylece bu ilk kitle eylemini provoke ederek hem bölgede etkisi artırılmış ve hem de asıl amaç gerçekleştirilmiştir.

Bu eylemler sırasında Apocuların önde gelenleri olan Kemal Pir, M. Hayri Durmuş ve Mustafa Gezgör dahil 40 kadar eylemci tutuklanarak Diyarbakır cezaevine götürüldü ve benim de yakından tanığı olduğum cezaevi bir propaganda alanı haline getirildi; böylece cezaevinde işkenceler, ölümler, zulümler altında pişirilen kanlı şovenizm, karanlık ve iğrenç ırkçılık tüm bölgeye yayıldı.

PKK olayı üzerine düşünecek olan kimselere, derinlemesine araştırmaları için birkaç ilginç noktayı alt alta hatırlatmak isterim:

1- Öcalan’ın Ankara Tuzluçayır’da yaptığı toplantıya katılan, zamanın MİT yetkililerinden Ali Yıldırım’ın kızı olan ve Öcalan’la evlenip bir süre evli kaldıktan sonra Öcalan’la ters düşen, PKK kampından Avrupa’ya kaçırılan Kesire Yıldırım ve onun örgüt içindeki faaliyetleri neden PKK çevreleri tarafından üstü kapalı geçiliyor?

Acaba, PKK-Kesire ve eski Türkiye’de CIA’nın bir şubesi olarak çalıştığını söyleyen müsteşar Fuat Doğu’nun MİT’i arasında bir bağlantı mı var?

2- Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde görev yapan dönemin subay ve astsubaylarının kimlikleri, ilişkileri ve bağlantıları araştırılabilse…!

3- Öcalan’ı ülke ülke dolaştıran, Suriye’de barındıran ve nihayet kullandıktan sonra, Kenya’nın başkenti Nairobi’de yakalayıp, Türkiye’ye teslim eden ABD neyi amaçlamış olabilir?

4- Hiçbir örgütle ilişkisi olmadığı bilinen üniversite öğrencisi Suruçlu Fevzi Aslantaş’ı Ankara’da kimler öldürdü, cenazenin Suruç’a götürülmesini kimler istedi ve Suruç’ta olayları kimler provoke ederek başlattı?

BARIŞA GİDEN YOLLARIN AÇILMASININ SEBEPLERİ

Tarih bize yeniden birlik ve beraberlik kapılarını aralayarak “Ümmet Bilinci ve Şuuruyla” ayağa kalkma fırsatı sunuyor.

Cumhuriyetin kurucu kadrolarının ve CHP zihniyetinin İttihat Terakki’den devralarak bu ülkede uyguladıkları retçi, inkârcı, baskıcı ve Kürt ırkını aşağılayan tutumu, PKK gibi kanlı bir örgütün ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Ve ne yazık ki, bu örgütün iplerini elinde tutarak ülkemize yaklaşık yarım asırdır inanılması güç acılar yaşatan emperyalist baronlar, “Türkiye’nin kendi kodlarına dönmesi sonucunda” ipleri gevşetmiştir.

Gerek Kürt tarafı gerekse Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirerek, yıllardır akan kanları durdurmalıdır.

Türkiye ve iktidarda olan Cumhur İttifakı bunun farkında.

Dilerim Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin dağların altına konmuş olan bedenleri görülür, bu ülke ve bu millet için verdikleri emek anlaşılır da bu süreç hakiki bir barışla ve kucaklaşma ile sonlandırılır.

Diğer taraftan hala “Öküz altında Buzağı Arayan” bazı sol çevreler Erdoğan düşmanlığından dolayı taşlaşan vicdanlarını çevirip baksınlar bu barış nasıl oluştu?

Bir: Özellikle Irak-Türkiye arasındaki yüksek dağların binlerce mağarası içinde kümelenmiş PKK terör örgütüne Türkiye, hayat alanı bırakmadı. Geliştirdiği yerli ve milli Savunma Sanayiindeki İHA ve SİHA’lar ile örgüt üyeleri, inlerinden başlarını çıkaramadılar.

İki: İçini temizleyen ve dışa açılan MİT, PKK’nın ileri gelenlerini tek tek bulundukları her yerde öldürmeye başladı.

Üç: Eski zihniyetin ve eski Türkiye’nin 80 yıl boyunca Doğu ve Güneydoğu’yu sürgün yeri gibi kullanma anlayışı terk edilerek bölgeye çok yoğun yatırımlar yapıldı; yollar, üniversiteler, hava limanları ve modern hastaneler Yeni Türkiye anlayışı tarafından on beş, yirmi yıl içinde yapıldı ve halk bu gerçeği gördü.

Dört: Türkiye’de Kürtler, diğer ülkelerde olduğu gibi sadece bir bölgeye sıkışıp kalmamıştır. Türkiye’nin her bölgesinde, hemen hemen her kasabasında Kürt vardır ve bu durum Türk-Kürt kardeşliğini pekiştirmiştir.

Evlilik ve akrabalıklar son derece etkili olmuştur.

Yani “Kürtler kendi ayrı devletlerini kuramadılar, Türkiye’nin her yerine yerleştiler, Türkiye’ye entegre oldular.”

Beş: Yıllarca süren “Diyarbakır Annelerinin” direnişi her kesimin ve her kavmin üzerinde baskı oluşturdu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ve PKK üzerinde ayrıca yumuşamaya da sebep olmuştur.

Altı: Bölgenin sosyolojik alt yapısında son derece güçlü olan ve hala etkili olan Medrese Eğitimi ve Ahlakı toplum tarafından benimsenmiş, PKK’nın saldırılarına karşı halk çoğunluğu direnmiş ve barışa giden yoldaki çabalara destek vermiştir.

Son olarak; size biraz garip gelebilir ama cezaevi görmüş ve hukuk öğrencilerinin okulu bitirirken bir müddet cezaevlerinde bulunmalarını isteyen bir kardeşiniz olarak şunu söyleyerek bitireyim:

Bazı kimseleri biraz durup düşünmeleri ve kitap falan okumaları için cezaevine koymak lazım.

Bakar mısınız daha birkaç yıl önce insanları sokağa çağıran ve başta Yasin Börü olmak üzere 53 kardeşimizin şehadetine sebep olan Selahattin Demirtaş ne demiş: “…Artık hiçbir Kürt, bulunduğu devletin de Türkiye’nin de karşıtı, düşmanı, tehdidi olmayacak. Türkiye gibi büyük ve güçlü bir devlet de esasında bütün Kürtlerin devleti olacak.

Bölgesel istikrarın, barışın, emperyal oyunları boşa çıkarmanın artık tek yolu budur.”

Demirtaş akıllanmış ama 53 kanın bedelini ödemelidir, hiçbir tövbe bunca kanın yerde kalmasını karşılayamaz. Eğer bu ülke gerçek bir hukuk devleti ise Yasin Börü’lerin hesabını sonuna kadar sormalıdır.

Bu barış sürecinde emeği geçen ve gece-gündüz çalışmaları, gayretleri olan başta Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve Devlet Bahçeli olmak üzere herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Ferman Karaçam

YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam

Twitter : twitter.com/fermankaracam

Instagram : instagram.com/fermankaracam

Facebook : facebook.com/karacamferman

E-mail : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

Source: Ferman Kara


İstanbul görüşmeleri, onun atacağı adıma bakıyor: Herkesin gözü Putin”de

Devlet Başkanı Vladimir Putin”in önerisiyle Perşembe günü İstanbul”da gerçekleşecek olan ateşkes müzakereleri, Putin”in katılım sağlmaması sebebiyle başlamadan bitebilir.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Ankara”ya vardıktan sonra “Putin gelmeden İstanbul”a uçmayacağını” belirtirken ABD Başkanı Trump da “ancak bir ilerleme kaydedilmesi durumunda, Körfez ziyaretini yarıda keserek İstanbul görüşmelerine gelirim” dedi.

Putin İstanbul”a gelmezse, ne Zelenski ne de Trump İstanbul”a uçacak. Bu durumda tüm dünyanın gözü, Rus liderin bir sonraki hamlesine çevrilmiş durumda.

PUTİN YOKSA, YOK

Kremlin, Salı günü yaptığı açıklamada “Rus tarafı, Perşembe günü yapılması planlanan müzakerelere hazırlıklarını sürdürüyor” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, İstanbul’a şahsen gitmeye hazır olduğunu belirtti ve Putin’i de aynı şekilde davranmaya çağırdı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise Salı günü gazetecilerin sorularını yanıtlarken Trump “İstanbul görüşmeleri hafife alınmamalı” açıklamasıyla çelişerek görüşmeleri küçümsedi.

Peskov, İstanbul’da bu hafta yapılması beklenen Rusya-Ukrayna doğrudan görüşmelerinin “hala mümkün olduğunu” söylemekle yetindi.

Peskov, Rus heyetinin kimlerden oluşacağı ve başında kimin yer alacağı konusunda “Başkan Putin uygun gördüğü anda duyuracağız” demekle yetindi.

Öte yandan, Keith Kellog ve Steve Witkoff, İstanbul’a gideceklerini açıklarken Türkiye’deki görüşmelerin formatının henüz netleşmediğini belirttiler. Kellog ve Witkoff”un varlığı, Trump”ın gelmeyeceği izlenimini yarattı.

Zelenski ise “Türkiye’deki bu görüşmede Başkan Trump’ın da bizimle birlikte olmasını tüm Ukrayna takdir eder. Bu doğru bir fikir. Çok şeyi değiştirebiliriz” diyerek Trump”ı İstanbul”a davet etti. Trump ise bu çağrıya “Gerçekten gitmeyi düşünüyorum” yanıtını verdi.

GÖRÜŞMELERDEN ÖNCE ATEŞKES YOK

Zelenski, görüşmelerin başlamasından önce 30 günlük bir ateşkes ilan edilmesi gerektiğini belirtiyor. Washington ve Avrupa ülkeleri bu fikre destek verirken Kremlin bu öneriyi şimdiden reddetti.

Moskova, böyle bir sürenin Ukrayna güçleri tarafından cephede toparlanmak ve silahlanmak için kullanılacağından endişe ettiklerini belirtti

Peskov ayrıca “Batı Avrupa tamamen Ukrayna”nın tarafında. Tarafsız bir yaklaşım sergilediği söylenemez. Dengeli bir tutumu yok, savaş yanlısı ve çatışmaların devamını hedefliyor. Bu tutum, örneğin Moskova ya da Washington’un sergilediği yaklaşımla ciddi biçimde çelişiyor” dedi.

Bu esnada Rusya ordusu, Ukrayna”da hat boyunca şehirleri ve enerji üretim tesislerini füzeler ve İHA”larla vurmaya devam etti.

Source: Haber Merkezi


DEM Parti”den son dakika kararı! Ortak vatan vurgusu

İmralı”da terörist elebaşı Abdullah Öcalan”ın 27 Şubat”taki çağrısından sonra terör örgütü PKK 5-7 Mayıs”ta fesih kongresini topladı. 12 Mayıs tarihinde yapılan açıklama ile PKK kendini feshetme ve silah bırakama kararı aldığını açıkladı.SICAK GELİŞMELER YAŞANIYORBaşkan Recep Tayyip Erdoğan”ın tarihi iç cephe açıklamaları ve MHP lideri Devlet Bahçeli”nin atmış olduğu kritik adımlarla Terörsüz Türkiye sürecinde kritik eşik aşıldı. Gözlerin çevrildiği DEM Parti ise sıcak gelişmeler yaşanıyor.İL İL GEZECEKLERDEM Parti kaynakları 16-18 Mayıs tarihinde sahaya ineceklerini ve yapılacak çalışmaları anlattı. DEM Parti”den aynı zamanda Ortak Vatan vurgusu yapıldı. DEM Parti 16-17-18 Mayıs tarihlerinde sahaya iniyor, milletvekilleri il il gezecek Terörsüz Türkiye Süreci”nde gelinen aşamayı anlatacak.DEM PARTİ”DEN “ORTAK VATAN” VURGUSUA Haber”e konuşan DEM Parti kaynakları , “Bu süreçte ne yenen var ne de yenilenen. Kazanan Türkiye olacak. Silahlar susacak 40 yıllık sorun tarihe karışacak. Herkesin buna gönlünce sevinip mutlu olması gerekiyor. Bizler de ziyaretlerimizde süreci anlatacağız ortak vatan vurgusu yapacağız” ifadelerini kullandı.DEM PARTİDE KRİTİK TOPLANTI TRAFİĞİDEM Parti”de önümüzdeki pazartesi günü kritik bir toplantı trafiği yaşanacak. Genel merkezde Parti Meclisi ve milletvekili toplantıları yapılacak. Toplantıda hem terörsüz Türkiye süreci ile ilgili parti kurulları bilgilendirilecek hem de bundan sonraki yol haritası ele alınacak.PERVİN BULDAN TBMM BAŞKANVEKİLİ Mİ OLACAK?Öte yandan geçtiğimiz günlerde vefat eden DEM Parti”li TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder”in yerine gelecek olan ismin de pazartesi günü yapılacak toplantıda netleşmesi bekleniyor. Önder”in yerine daha önce de TBMM Başkanvekilliği yapan aynı zamanda İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan”ın geleceği ifade ediliyor. TBMM Başkanvekilliği koltuğu için ismi geçen bir diğer isim ise DEM Parti Mardin Milletvekili Mithat Sancar..

Source: Özgür


PKK Lozan”ı eleştirince nasıl bölücü oldu Yıldıray Oğur”dan çarpıcı yazı

Terör örgütü PKK”nın fesih kararında Lozan”ı hedef alması tartışmaların fitilini ateşledi. Bilgirğeye sessiz kalmakla eleştiirlen AK Parti ve MHP ihanetle suçlandı. Terörsüz Türkiye sürecine yönelik artan eleştirilere dikkat çeken yanıt Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur”dan geldi. “PKK bir anda silahla çatışılan değil, kalemle tartışılan bir örgüte dönmüştür” Oğur, “PKK silah bırakırken nasıl bölücü oldu?” başlıklı yazısında şu ifadelere yer verdi: “1978 yılında bağımsız birleşik Kürdistan kurmak için silahlı mücadele başlayan PKK, 2025 yılında silahı bırakıp, kendini fesh ederken Lozan’ı eleştirdiği için bölücü ilan edildi. Yani daha bir ay öncesine kadar Türkiye Cumhuriyeti ile savaş halinde olan bir örgüte, “sen nasıl Lozan’ı eleştirirsin” diye kızılıyor. Belki de bu bir normalleşmedir; PKK bir anda silahla çatışılan değil, kalemle tartışılan bir örgüte dönmüştür! ” “Herhalde PKK’lıların çantasından Nutuk çıkmasını bekliyorlardı” Örgütün 1978’de bağımsız birleşik Kürdistan için yola çıktığını hatırlatan Oğur, yazısını böyle tamamladı: “Ama anlaşılan silahları bırakmak, kendini fesh etmek, “Ortak vatan”, “Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak bile bazılarına yetmiyor. Herhalde PKK’lıların çantasından Nutuk çıkmasını bekliyorlardı. Ama galiba esas mesele yine bu işin iktidara yaraması endişesi. Gerisi sanki bahane bulmaya çalışmaktan fazlası değil. Yoksa 50 yıl Türkiye’yi bölememiş silahlı PKK’nın, silah bıraktıktan sonra Türkiye’yi böleceğine inanmaya paranoya bile denemez. Bir gün Öcalan serbest kalırsa onunla bu tarih yorumları üzerine sonsuza kadar tartışabilirsiniz. Tek şart tarih tartışılırken kimsenin elinin silahına gitmemesi. İşte buna çözüm süreci diyoruz.”

Source: Internet Haber


İşte terörün bitmesinin nedeni! “Erdoğan konsepti” milat oldu

ABD merkezli Uluslararası Kriz Grubu adlı kuruluşun sahadan ve açık kaynaklardan topladığı bilgilere göre, Türkiye’nin PKK ile mücadelesi son sekiz yılda son derece önemli bir değişim göstermiş.

2016 yılında örgüt ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar ve örgütün eylemleri, %85 oranında Türkiye sınırları içinde gerçekleşmiş. Kriz Grubunun hazırladığı rapora göre örgütün eylemleri tüm Güney Doğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesine yayılmış halde. Örgüt, İç Anadolu’da ve hatta Karadeniz Bölgesinde bile eylemler yapabiliyor.

2016 yılından itibaren çatışmalara kademe kademe Türkiye sınırları dışına çıkıyor. 2024 yılına gelindiğinde oran tam tersine dönüyor. Toplam operasyon ve çatışmaların %90’ından fazlası Suriye ve Irak’ta gerçekleşiyor. Sınır içi çatışmaların oranı %10’un altında iniyor. Örgütün eylemleri sınır bölgelerimiz ve Tunceli ile sınırlı kalıyor.

Yani, sekiz yıllık süre içinde PKK’nın Türkiye içindeki etkinliği neredeyse sıfırlanıyor. Örgüt, sınırlarımızı geçemez hale geliyor. Özellikle Suriye’deki 30 km’lik güvenlik bölgesi ve Irak-İran sınırındaki kamp alanları teröristler için yaşanmaz hale geliyor.

Bu zaman diliminde operasyonların sayısında da ciddi bir artış var. 2016’da aylık ortalama 200 civarında seyreden çatışma ve operasyonların sayısı, 2024’de üç kat artıyor, aylık 600’ün üzerine çıkıyor.

Özetle, PKK’yı kendi alanlarında vuran ve vuruşların sayısını muazzam derecede artıran bir Türkiye var.

Aynı dönem içinde etkisiz hale getirilen terörist sayısı da ilginç bir seyir izliyor. Örgütün, mevsim koşullarının rahatlaması ile yaptığı eylemlerde etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısı üç aşağı beş yukarı aynı seyrederken güvenlik güçlerimizin mevsim dışı operasyonlarda öldürdüğü terörist sayısı 2016 ve 2017’de hızla artıyor. 2016 sonunda aylık ortalama 150 teröristi bulan bu sayı, daha sonra kademe kademe düşerek 2025 başında aylık 20’ye iniyor.

Bir önceki bahiste operasyon sayısının 3 kat arttığını söylemiştim. Peki öyle ise öldürülen terörist sayısı neden azalıyor? Çünkü örgütüm çatışma kabiliyeti ve militan sayısı hızla düşüyor. Hem operasyonlarda çok zayiat verdiği için hem de yeni militan devşiremediği için.

Elimizde çok daha fazla detay var ama, bu kadarı bile neyin olup bittiğini anlamak için yeterli.

2016 bir milat. Neyin miladı? “Erdoğan konsepti” denilebilecek yeni terörle mücadele biçiminin miladı. Bu konseptin beş önemli özelliği var:

Terörü kaynağında, yani Türkiye sınırları dışında ezmek

2013’te MİT’e verilen saha operasyonu yetkisinin uygulanmaya başlaması

15 Temmuz ihanetinin ardından devlet içindeki FETÖ unsurlarının temizlenmesinin hız kazanması.

Diyarbakır Anneleri gibi örgütü hedef alan gerçek anlamda sivil tepkiler

En önemlisi de…

Terörün siyasi hamlelerine karşı net tavır. Teröre hizmet eden sözde sivil yapılara tolerans tanınmaması, terör örgütünün elinde düşmüş belediyelere kayyım atanması vb…

İşte PKK, bu sekiz uzun yılın sonunda silah bırakma ve kendini feshetme noktasına geldi. Türkiye’nin terörden kurtulması, kimi zavallıların iddia ettiği gibi pazarlıklar ile değil, askeri ve siyasi anlamda terör ile mücadele sayesinde mümkün oldu.

Bu zaman zarfında devletin her hamlesine karşı çıkan, kayyımlar konusunda, operasyonlar konusunda devleti “faşistlik” ile suçlayan her kim varsa bu sefer de PKK’nın kendini feshetmesinden mutsuz oluyor!

Ancak korkunun ecele faydası yok. Bu örgüt tasfiye olacak. Türkiye, -size rağmen- çok daha gelişmiş bir notaya gelecek.

Gaffar Yakınca / Haber7

Source: Gaffar Yak