“Uluslararası Çatışmalar Gündemi: Kiev’den Gazze’ye Savaşın İzleri”

Rusya, Ukrayna’nın başkenti Kiev’i vurdu! Çok sayıda ölü ve yaralı var

Rusya ile Ukrayna arasında barış hayalleri suya düşüyor. Kiev Askeri İdaresi’nden yapılan açıklamada, Rus güçlerinin gece saatlerinde kentin farklı bölgelerine dronlar, güdümlü füzeler ve balistik füzeler ile geniş çaplı saldırılar gerçekleştirdiği aktarıldı. Kiev Askeri İdaresi Başkanı Tymur Tkaçenko, saldırıların ardından birçok k onutta yangın çıktığını, ayrıca araçların ve ticari yapıların hasar gördüğünü ifade etti. EN AZ 2 ÖLÜ, 54 YARALI Tkaçenko, çeşitli yerlerde füze ve dron parçalarının bulunduğu belirtti. Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko ise saldırılarda en az 2 kişinin hayatını kaybettiğini, 1″i hamile kadın ve 6″sı çocuk olmak üzere 54 kişinin de yaralandığını açıkladı. 38 kişinin hastaneye kaldırıldığı bilgisini paylaşan Kliçko, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Source: Cüneyt Akçatepe


Rusya, Kiev’i vurdu: En az 2 ölü, 54 yaralı

Rusya ile Ukrayna arasında barış anlaşması umutları sürerken, Rusya Ukrayna”nın başkenti Kiev”i hedef aldı. Kiev Askeri İdaresi”nden yapılan açıklamada, Rusya”nın gece saatlerinde kentin farklı bölgelerine dronlar, güdümlü füzeler ve balistik füzeler ile geniş çaplı saldırılar gerçekleştirdiği bildirildi. Kiev Askeri İdaresi Başkanı Tymur Tkaçenko, saldırıların ardından birçok konutta yangın çıktığını, ayrıca araçların ve ticari yapıların hasar gördüğünü ifade etti. Tkaçenko, birçok bölgede füze ve dron parçalarının bulunduğu belirtti. Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko ise saldırılarda en az 2 kişinin hayatını kaybettiğini, hamile 1 kadın ve 6 çocuk dahil 54 kişinin yaralandığını açıkladı. 38 kişinin hastaneye kaldırıldığı bilgisini paylaşan Kliçko, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Source:


Pentagon çatırdıyor

Savunma Bakanı Pete Hegseth…Fox News kanalında televizyon yorumcusuyken dünyanın en büyük ordusunun başına geçmesi için aday gösterildiğinde yerden yere vuruldu, geçmişi çok deşildi.Bir kadına cinsel saldırıda bulunduğu, kendi eşini dövdüğü, alkolik olduğu ve hatta işe arada sarhoş geldiği iddiaları imajını daha göreve gelmeden yıpratmıştı.Onay oylamasında 50 Senatör “hayır” demişti Hegseth’e. Yine de tek oyla kazandı. “Süper gücün” patronuydu artık.Önce şu Signalgate skandalı çıktı.Hani WhatsApp gibi bir mesajlaşma programı olan Signal’da Hegseth’in Husilere yapılacak saldırı planlarını paylaşması ve bunu gruba “yanlışlıkla” alınan gazetecinin ifşa ettiği skandal.O vakit yazmıştım…Tarihin en laçka, en ciddiyetsiz, güvenlik zaafı en akıl almaz olaylarından biri.Sadece bu değil ki… Elon Musk’ın Pentagon’a gidip Çin ile ilgili çok gizli savaş planlarını öğreneceği, Amerikan ordusunun Panama Kanalı’na yönelik hedefleri, Ukrayna’ya istihbarat desteğinin kesileceği gibi bilgiler medyaya sızdırılmıştı.Bir de Hegseth’in eşini gizli toplantılara soktuğu, başka ülkelerin komutanlarıyla konuşulan mahrem meselelerde masada olduğu ortaya çıktı.Bu olaydan sonra Pentagon’da köstebek avına çıktı Hegseth.Hegseth’in kıdemli başdanışmanı, özel kalemi ve bakan yardımcısının özel kalemi apar topar kapı dışarı edildi. Pentagon sözcüsü ise görevinden istifa etti.Kovulan ve hatta kovulmakla kalmayıp Pentagon’dan güvenlik eşliğinde zorla çıkarılan üçlü geçenlerde resmen bildiri yayımladı.Biz ülkemize şerefimizle hizmet ettik, içi boş yalanlarla saldırı altında kaldık, neyden soruşturulduğumuzu bile bilmiyoruz dediler.Sözcü ise açtı ağzını yumdu gözünü.Yapılana tasfiye, yaşananlara tam bir kaos dedi. Sözcüye göre Pentagon helva gibi dağılmış.Bütün bu fırtına arasında bir şimşek daha çaktı geçen gün.Husilere yapılacak saldırıların mahrem bilgilerini bir mesajlaşma grubundan eşine, erkek kardeşine ve avukatına yollamış.Bir Savunma Bakanı bunu neden yapar, eşe dosta “birazdan evdeyim” dermiş gibi bir rahatlıkla “birazdan Yemen’i vuracağız” deme ihtiyacı duyar?Bu son damla oldu.Washington’da Hegseth’in kellesini isteyenler var.Trump, Hegseth için sadakati liyakate tercih etmişti.Geçen gün bakanının arkasında durduğunu söyledi. Şimdilik…Başkan bu yükü daha ne kadar taşır, Hegseth’in kabaran defterini ne zaman dürer onu bilemem ama kesin gördüğüm şey şu:Trump yönetiminin balayı da cicim ayları da biteli çok oluyor.Hegseth sanki gidici.Çünkü ne olursa olsun her daim Pentagon’un faturasını Beyaz Saray keser. DOSTA KORKU DÜŞMANA GÜVEN KrIstI Noem… Amerika’nın İç Güvenlik Bakanı.Haftalardır elinde silah, üstünde çelik yelek kâh Meksika sınırında, kâh şehir içinde göçmen avlıyordu.Kostüm partisi düzenliyor sanki diye dalga geçenler de oldu, işte aradığımız İç Güvenlik Bakanı diye göklere çıkaranlar da…Ama geçenlerde öyle bir şey oldu ki… İnsan hayret ediyor.Bakanımız Kristi, Washington’da bir hamburger restoranına akşam yemeğine gidiyor.Kaşla göz arasında Bakan Hanımefendinin çantası çalınıyor.Çantanın içinde Bakanın ehliyeti, ilaçları, dairesinin anahtarları, pasaportu, İç Güvenlik Bakanlığı’na giriş kartı, makyaj çantası, çek defteri ve yaklaşık 3 bin dolar nakit parası varmış.Resmen skandal. Daha da skandalını söyleyeyim: İç Güvenlik Bakanı’nı 7/24 Gizli Servis koruyor.Gizli Servis’in koruduğu İç Güvenlik Bakanı’nın bile Washington’da çantası çalınıyorsa biz hiç dışarı çıkmayalım.Hele Gizli Servis’e ne demeli? Trump’a suikast teşebbüsünden sonra yine “dosta korku, düşmana güven” dedirtti. CENNETE GİTMENİN ŞARTI Trump göreve geldiği gibi Beyaz Saray İnanç Ofisi kurmuştu.Hatırlayacaksınız, şubat ayında bu köşede okumuştunuz.Başına da ünlü tele-vaiz Evanjelist Paula White-Cain’i getirmişti. Kimdi bu hanım?“Trump’a hayır demek, Tanrı’ya hayır demektir” diyen vaiz.Geçenlerde Netanyahu ile bir “röportaj” yaptı.350 milyon Amerikalının inancını temsil eden tele-vaizimiz sağ olsun cennete gitmenin şartını da söyledi.“Ben diyorum ki, bir Hıristiyan olarak cennete girmeden önce İsrail’e gitmek zorunlu olmalı.”Yetmedi…Amerika’nın Yahudi-Hristiyan değerleri üzerine kurulduğunu söyleyip, gençlere bunun aşılanması gerektiğini de araya sıkıştırıverdi.Şubat ayındaki yazımda demişim ki… “devletin en tepesinde kurulan kurumun başına daha liyakatli, daha inançlı birini mi bulacaktınız?” Yorum yapmadan aynı soruyla bitirmiş olayım. ÇÜNKÜ İNANIRIM… * “Ukrayna-Rusya savaşını 24 saatte bitiririm.”* “Ortadoğu’ya barış getireceğim.”* Gümrük vergilerinden ölmek var dönmek yok.Başkan bu sözlere inandırmıştı. İnandıramadığı yerde de umut ettirmişti.Ama artık bir uçuk vaat daha dinleyecek takat kalmadı.Ezel dizisinden şu replik geldi aklıma gece gece…Sakın… Sakın tek bir kelime daha edeyim deme. Sakın tek bir yalan daha söyleme. Niye biliyor musun? Çünkü inanırım. LOS ANGELESLI KIZ Birkaç gün önce bir video sosyal medyada yürümüş.Serra diye bir kız. Los Angeles’ta yüksek lisans yapıyormuş.Şehir merkezindeki lüks rezidansın 30’uncu kattaki dairesinin balkonundan başlamış anlatmaya.Sokağa adım attığı anda can güvenliği yokmuş, sayısız badireler atlatmış, evinin tepesinde sabah akşam polis helikopteri dolanıyormuş, hiç araba park yeri yokmuş, evsiz çokmuş, sokaklar idrar kokuyormuş.Serra ortaya karışık bir şeyler yapmış… Az sallamış, bir tutam abartmış, üzerine de birkaç gerçek serpiştirmiş.

Source: Yunus Paksoy


Suriye’den çekilme: 2018’de söylenen söz hayata geçiyor

Ancak bu karar, dönemin Savunma Bakanı Jim Mattis’in istifasına neden olmuş ve Pentagon’un sert muhalefetiyle karşılanmıştı. Trump’ın ilk döneminde hayata geçirilemeyen karar, ikinci döneminde bambaşka bir konjonktürde kısmen de olsa hayata geçiyor. Yakın geçmişte yaşananları hatırlatacak olursak;* ABD Savunma Bakanlığı, ABD’nin Suriye’deki güçlerini birleştireceğini ve azaltacağını ve kombine ortak görev gücü altında askeri birliğini koruyacağını doğruladı.* ABD’nin önümüzdeki aylarda Suriye’den 1.000 askerini çekmesi bekleniyor. Çekilme aşamalı olacak.* Pentagon, DEAŞ’ın bölgesel ve küresel olarak etkisinin azaltıldığını belirtti. ABD Merkez Komutanlığı, DEAŞ kalıntılarına karşı saldırılara devam edecek.ANKARA AÇISINDAN…ABD’nin Suriye’den asker çekme süreci ile ilgili olarak Ankara-Washington hattında görüşmeler hem güvenlik hem diplomasi boyutlarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Genel çerçeveyi şöyle özetleyebiliriz;* ABD’nin çekilme konusunda iki endişesi vardı;DEAŞ kamp ve hapishaneleri ile olası DEAŞ hareketliliği,ABD’nin müttefiki olarak SDG çatısı altındaki Kürtlerin çekilme sonrası durumunun ne olacağı?* İkinci sorunun yanıtından başlayacak olursak, “Terörsüz Türkiye” süreci Suriye sahasında Şam hükümeti ile Mazlum Abdi arasında yapılan anlaşma ile kendiliğinden yanıt bulmuş durumda. Artık, SDG birleşenlerinin yeni hükümetle entegre olması bekleniyor.* ABD’li yetkililerin çekilme niyetlerini SDG birleşenlerine de net bir şekilde söylemesi, Suriye’deki süreci de hızlandırdı.* ABD’nin uzun bir süredir silah ve mühimmat sevkiyatı yapmadığını da paylaşmakta fayda var.* Gelelim DEAŞ’ın kamp ve hapishanelerine… Kadın ve çocukların kaldığı kamplarla, mahkûmların kaldığı hapishanelerin yönetiminin Şam yönetimi tarafından devralınması önerisi götürüldü. Bu kapsamda yönetim Suriye hükümetinde olacak. Türkiye de gerekli desteği verecek.* Hapishane ve kamplarda yaklaşık 10-12 bin Iraklı bulunuyor. Irak hükümetinin bu kişileri almaya başladığı bilgisi var.* 2-3 bin civarında Batılı ülkelerden gelenler bulunuyor. Uluslararası hukuk çerçevesinde bu ülkeler vatandaşlarını almalı. Ancak almazlarsa Suriye hükümeti gözetimi ve yönetiminde olacaklar.* Kalanlar ise zaten Suriyeli. Kendi hükümetleri gözetiminde kalacaklar.* Ankara’nın Suriye’nin komşu ülkeleri ile DEAŞ’a karşı kurduğu mekanizma da sahada olacak ve mücadeleyi sürdürecek.SONUÇ…Bu çekilme sadece askeri değil diplomatik bir yeniden konumlanma anlamına da geliyor. ABD’nin Ortadoğu’daki askeri angajmanları şimdilik sadece yer değiştiriyor gibi görünüyor. Asya-Pasifik’e ağırlık vereceği tahmin ediliyor. Ancak, İran ile ilgili gelişmelerin bölgedeki dengeleri değiştirebileceği de göz önünde bulundurulmalı.NÜKLEER GÖLGE: İRAN-ABD PAZARLIKLARINDAN NE ÇIKAR2015 yılında imzalanan İran Nükleer Anlaşması (JCPOA), Barack Obama’nın diplomatik zaferi olarak görülmüştü. Ancak 2018’de Başkan Donald Trump, anlaşmadan tek taraflı olarak çekilerek İran’a yaptırımları yeniden başlattı. Bu kararın ardından İran, nükleer faaliyetlerini kademeli olarak artırdı. Şimdi 2025 itibarıyla taraflar yeniden masada;* İran, ABD’den iki temel güvence istiyor: Yeni bir anlaşma olursa bu, sonraki başkanlar tarafından bozulmamalı ve yaptırımlar gerçekten kalkmalı.* ABD ise İran’ın nükleer faaliyetlerini sıkı denetime alacak yeni maddeler ve bölgesel davranışlarında değişim talep ediyor. Görüşmeler teknik düzeyde ilerliyor ancak siyasal irade açısından büyük bir belirsizlik hâkim.* Bu süreç, sadece İran ve ABD’yi değil; İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve Rusya gibi aktörleri de yakından ilgilendiriyor. Nükleer gölge, Ortadoğu’daki güç dengeleriyle birlikte yeniden şekilleniyor.ANKARA SÜRECİ NASIL DEĞERLENDİRİYOR* 7 Ekim sonrası yaşanan süreçte İsrail’in İran’daki nükleer tesislerini vurmasına ABD karşı çıkmıştı. ABD verilecek karşılığın askeri üslerle sınırlı tutulmasını istemişti.* Ancak İsrail’in İran’a bakış açışı net; Netanyahu’nun ana hedefinde Hamas, Hizbullah ve İran bulunuyor.* Bu nedenle mutabakat çıkmazsa, İsrail’in amacının İran’ı vurmak olduğu biliniyor. Üstelik İran, İsrail’in bu hedefinin farkında.* Her ne kadar bugünkü mutabakat arayışının kapsamı ve bazı başlıkları Obama döneminden farklı olsa da temel unsur İran’ın mutabakat arayışlarında esnek olabilmesi.* Uzlaşmaya varılmaması durumunda ABD ne yapar sorusunun yanıtı da merak ediliyor. ABD’nin İsrail operasyonuna katılmayacağı ancak engel de olmayacağı öngörülüyor.* Bir başka risk ise mutabakat arayış sürecini İsrail’in provoke etmeye kalkışması…Bu bölümü bir uyarı ile bitirelim… Bölge açısından mutabakatın sağlanması önemli. İsrail, İran’ı vurursa; İran vekil güçlerini harekete geçirecektir. Bu durum bölgede yeni bir karışıklığa yol açacaktır.

Source: Hande Firat


Rus ordusu Kiev”i bombaladı

Kiev Askeri İdaresi”nden yapılan açıklamada, Rus güçlerinin gece saatlerinde kentin farklı bölgelerine drone”lar, güdümlü füzeler ve balistik füzeler ile geniş çaplı saldırılar gerçekleştirdiği aktarıldı.Kiev Askeri İdaresi Başkanı Tymur Tkaçenko, saldırıların ardından birçok konutta yangın çıktığını, ayrıca araçların ve ticari yapıların hasar gördüğünü ifade etti.Tkaçenko, çeşitli yerlerde füze ve drone parçalarının bulunduğu belirtti. Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko ise saldırılarda en az 2 kişinin hayatını kaybettiğini, 1″i hamile kadın ve 6″sı çocuk olmak üzere 54 kişinin de yaralandığını açıkladı.38 kişinin hastaneye kaldırıldığı bilgisini paylaşan Kliçko, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini de sözlerine ekledi.

Source: Erkan Talu


Bakan Şimşek”ten ABD”de kritik temas! “Kısıtlama” mesajı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile bir araya geldi.Şimşek, G20, IMF ve Dünya Bankası Bahar toplantıları kapsamında gittiği ABD”deki temaslarını sürdürürken, Washington”da ABD Hazine Bakanı Bessent ile bir görüşme gerçekleştirdi.Hazine ve Maliye Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan”ın da katıldığı görüşmenin, yapıcı bir havada gerçekleştiğine işaret edildi.- KISITLAMALARIN KALDIRILMASININ ÖNEMİ VURGULANDIGörüşmede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından ortaya konan ortak siyasi irade uyarınca Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olarak ilerletilmesi imkanları üzerinde durulduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:”Bu bağlamda, tarafımızca yatırım ve ticaret, ulaştırma ve enerji alanlarındaki işbirliği fırsatlarına değinilmiş, savunma sanayii alanında işbirliğinin geliştirilmesini teminen mevcut kısıtlamaların kaldırılmasının önemi vurgulanmıştır. Türkiye”de yürütülen ekonomik istikrar programı hakkında bilgi verilmiştir.Görüşmede, ayrıca bölgesel barış ve istikrarın tesisi için Türkiye ve ABD tarafından atılabilecek adımlar ele alınmıştır. Bu bağlamda, tarafımızca Suriye”ye karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması lüzumuna işaret edilmiş, Ukrayna”da ateşkes sağlanması ve barışa ulaşılması için Türkiye”nin sağlayabileceği katkılar izah edilmiştir.”Bakan Şimşek”ten ABD”de heyecanlandıran açıklama: Devasa ölçek Türkiye”ye aktarılacak25 Nisan itibarıyla devreye girecek! Kripto parası olanlar dikkat”Kritik eşiğe yaklaşıldı

Source: Www.star.com.tr


Washington’da diplomasi trafiği: Şimşek, ABD Hazine Bakanı ile ekonomik ilişkileri görüştü

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, G20, IMF ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında bulunduğu ABD’de, ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ile bir görüşme gerçekleştirdi. Washington’daki görüşmeye Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan da katıldı.
Hazine ve Maliye Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan”ın da katıldığı görüşmenin, yapıcı bir havada gerçekleştiğine işaret edildi.
Kısıtlamaların kaldırılmasının önemi vurgulandı

Görüşmede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından ortaya konan ortak siyasi irade uyarınca Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olarak ilerletilmesi imkanları üzerinde durulduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Bu bağlamda, tarafımızca yatırım ve ticaret, ulaştırma ve enerji alanlarındaki işbirliği fırsatlarına değinilmiş, savunma sanayii alanında işbirliğinin geliştirilmesini teminen mevcut kısıtlamaların kaldırılmasının önemi vurgulanmıştır. Türkiye”de yürütülen ekonomik istikrar programı hakkında bilgi verilmiştir.
Görüşmede, ayrıca bölgesel barış ve istikrarın tesisi için Türkiye ve ABD tarafından atılabilecek adımlar ele alınmıştır. Bu bağlamda, tarafımızca Suriye”ye karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması lüzumuna işaret edilmiş, Ukrayna”da ateşkes sağlanması ve barışa ulaşılması için Türkiye”nin sağlayabileceği katkılar izah edilmiştir.”

Source: Dünya Gazetesi


Soykırımcı İsrail Gazze”de katliamlarına devam ediyor: Çok sayıda şehit var

Filistinlilere yönelik saldırılarını sürdüren İsrail ordusu katliamlarına yenilerini ekledi. Yerel yetkililerden edinilen bilgilere göre, Gazze şehrinin kuzeyindeki Şeyh Radwan mahallesinde bulunan bir evin bombalanması sonucu 1″i kadın 4″ü çocuk olmak üzere 6 kişi şehit oldu. Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki el-Sawarha bölgesinde bulunan Farajallah ailesine ait bir çadırı hedef alan saldırıda ise 3 çocuk şehit oldu. Han Yunus şehrinin batısında bulunan el-Attar bölgesine düzenlenen bir İsrail saldırısında da 1 kadın şehit oldu. Her 3 saldırıda da çok sayıda kişinin yaralandığı belirtilirken, Gazze Şeridi”ne yönelik yoğun saldırıların sürdüğü aktarıldı.İSRAİL ORDUSU VE YERLEŞİMCİLER FİLİSTİNLİLERE SALDIRDIÖte yandan, İsrail ordusunun işgal altındaki Batı Şeria”daki Ein al-Beida kasabasına düzenlenen baskın sırasında sivillere ateş açması sonucu 2 kişinin yaralandığı bildirildi. Ayrıca, İsrailli yerleşimcilerin Ürdün Vadisi”nin kuzeyindeki Bardala köyüne saldırarak ev ve araçları ateşe verdiği ve 5 Filistinliyi silahla yaraladığı aktarıldı.ŞEHİT SAYISI 51 BİN 300″Ü AŞMIŞTIİsrail, Gazze”deki ateşkesi 18 Mart”ta tek taraflı olarak bozarak bölgeyi hedef alan saldırılarını yeniden yoğunlaştırmıştı. Filistin Sağlık Bakanlığı”ndan yapılan son açıklamada, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten bu yana Gazze”ye gerçekleştirdiği saldırılarda en az 51 bin 305 kişinin şehit olduğu, 117 bin 96 kişinin yaralandığı bildirilmişti.06.18 Soykırımcı İsrail”in Gazze Şeridi”ni hedef alan son saldırılarında aralarında çocukların da bulunduğu en az 10 kişi daha şehit oldu, çok sayıda kişi yaralandı.04.51 İsrail ordusu, işgal altındaki Batı Şeria”da 12 yaşında Filistinli bir çocuğu öldürdüğünü kabul eden bir açıklama yaptı.04.09 Avrupa-Akdeniz İnsani Hakları İzleme Örgütü (Euro-Med) Hukuk Departmanı Müdiresi Lima Bustami, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten beri uluslararası toplumun sessizliğinde Gazze”de Filistinlileri zorla yerinden ettiğini belirtti.01.19 İsrail”in Gazze Şeridi”nde bir eve düzenlediği saldırıda 2″si çocuk 3 Filistinli hayatını kaybetti.00.00 Filistin topraklarını gasbeden İsrailliler, işgal altındaki Batı Şeria”nın Ramallah kentinin kuzeyindeki Sincil beldesinde Filistinlilere ait 7 evi ve 5 aracı ateşe verdi- ⁠⁠ATEŞKESİ BOZAN İSRAİL ORDUSU, GAZZE”YE ŞİDDETLİ SALDIRILARI YENİDEN BAŞLATTIİsrail ordusu, Gazze Şeridi”nde 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkesin ardından 18 Mart sabahı şiddetli saldırılarına yeniden başladı.Saldırıların tekrar başlatılmasından itibaren çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1928 Filistinli hayatını kaybetti, 5 bin 55 kişi yaralandı.İsrail”in Gazze Şeridi”ne 7 Ekim 2023″ten bu yana düzenlediği saldırılarda ise yaşamını yitiren Filistinlilerin sayısı 51 bin 305″e, yaralıların sayısı 117 bin 96″ya yükseldi.

Source: Www.star.com.tr


Avrupa”dan Trump”ın barış planına destek

İngiltere, Fransa, Almanya ve Ukrayna, ABD Başkanı Donald Trump ın Ukrayna ve Rusya arasında yürüttüğü barış planına verdikleri desteği yineledi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, yaptığı yazılı açıklamada, Londra da dün gerçekleştirilen toplantıya Ukrayna yı temsilen Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak, Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha ile Savunma Bakanı Rüstem Umerov un katıldığını belirtti. Toplantının İngiltere, Fransa ve Almanya dan oluşan E3 ülkeleri ile ABD ve Ukrayna temsilcileri arasında yapıldığını bildiren Sözcü, Tüm taraflar, Başkan Trump ın ölümleri durdurma, adil ve kalıcı barışı sağlama kararlılığını güçlü şekilde desteklediğini yineledi. ifadelerini kullandı. Sözcü, görüşmelerin başarılı geçtiğini vurgulayarak, Gelecek adımlarda ortak bir noktaya ulaşmada önemli ilerlemeler kaydedildi. Yakın koordinasyonu sürdürme konusunda anlaşıldı. değerlendirmesinde bulundu. İngiltere, Fransa ve Almanya, geçen hafta ABD li ve Ukraynalı yetkililerle Paris te bir araya gelerek Rusya-Ukrayna Savaşını ele almış, bu toplantının devamının Londra da yapılacağı belirtilmişti. habericireklam#300×250#180#right# Bir soru üzerine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Suudi Arabistan da değil, ancak ondan kısa bir süre sonra görüşebileceğini kaydeden Trump, Rusya ile anlaşma konusunda daha fazla mesafe katettiklerini vurguladı. İKİSİ DE BİR ANLAŞMA İMZALAMIŞSA GERİSİ UMURUMDA DEĞİL Rusya nın Kırım ı ilhakı konusunda kendisinin nasıl bir politika izleyeceği hususunda bir soruyu yanıtlayan Trump, Eğer ikisi de mutluysa, ikisi de bir anlaşma imzalamışsa gerisi umurumda değil. Biri favorim değil. değerlendirmesini yaptı. ABD Başkanı Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy nin Ukrayna, Kırım ın işgalini yasal olarak tanımayacaktır yönündeki açıklamasının Rusya ile yürütülen müzakereler açısından son derece zararlı olduğunu savunmuştu.

Source: Habertürk


ABD”den komşuya şartlı yeşil ışık! “Nükleer” teklifi

Rubio, İran ile nükleer müzakerelere ilişkin The Free Press”e konuştu.İran”ın uranyum zenginleştirmeden vazgeçmeyi kabul etmesi halinde sivil nükleer programa sahip olabileceğini kaydeden Rubio, “Eğer İran sivil bir nükleer program istiyorsa, bunu zenginleştirilmiş materyali ithal ederek birçok ülkenin yaptığı gibi gerçekleştirebilir.” dedi.Rubio, İran”ın uranyum zenginleştirmekte ısrar etmesi durumunda, nükleer silah programı olmayan ancak zenginleştirme faaliyetinde bulunan dünyadaki tek ülke olacağını vurgulayarak, bunun “sorunlu” bir durum olduğunu dile getirdi.Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde imzalanan 2015 nükleer anlaşmasını da eleştiren Rubio, bu anlaşmanın İran”a “kalıcı tavizler” sunarken, karşılığında yalnızca “geçici taahhütler” alındığını iddia etti.Rubio, Başkan Donald Trump yönetiminin savaş istemediğini belirterek, “Başkan, savaş başlatma vaadiyle kampanya yürütmedi. Askeri güce başvurmak yerine müzakereler yoluyla çözüm tercih edilir.” ifadelerini kullandı.ABD”nin bölgeye olası bir askeri müdahalenin daha geniş çaplı bir çatışmayı tetikleyebileceği uyarısında bulunan Rubio, diplomasinin öncelikli yol olduğunu yineledi.”Barış şansı varsa, bu fırsatı sonuna kadar kullanacağız.” diyen Rubio, henüz İran”la herhangi bir anlaşmaya varılmasından çok uzakta olunduğu yorumunu yaptı.Rubio, “Barış genellikle zordur ama biz, herkes için kabul edilebilir barışçıl bir sonuca ulaşmakta kararlıyız.” şeklinde konuştu.Binlerce km öteden çarpıcı itiraf: Türkiye”yi karşımıza almak aptallık olurİddiası bile korkmalarına yetti! ABD Kongresi”nde Türk S-400 telaşıABD”den Başkan Erdoğan-Trump çıkışı

Source: Www.star.com.tr


Deprem sonrası gündeme geldi: İşte İstanbul için tahliye senaryosu

İstanbul’da yaşanan 6.2’lik deprem ve yaşanan artçı sarsıntılar, büyük bir depremde kentte tahliyenin nasıl gerçekleştirileceğini yeniden gündeme getirdi. İçişleri Bakanlığı koordinasyonunda İstanbul Valiliği, İl Jandarma Komutanlığı, AFAD ve diğer kamu kurumları tarafından yapılan plana göre ise, olası bir depremde belirlenecek destek illeri veya memleketlerine gitmek isteyen İstanbullu afetzedeler, ring araçlarıyla deniz, hava, kara ve demiryolu vasıtalarıyla tahliye edilmek üzere belirlenen tahliye alanlarına sevk edilecek. İstanbul’da toplam 23 adet tahliye alanı bulunuyor.GEMİLER BEKLEYECEKDeniz yoluyla yapılacak tahliyeler için gemilerin hazır bekletilmesi öngörülürken, şehir hatları vapurları, deniz otobüsleri, kıyı emniyetine ait botlar ve gemiler ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’na bağlı deniz araçları da depremzedeleri tahliye etmek için kullanılacak.Denizden yapılacak tahliyeler için 6 nokta belirlendi. Vatandaşlar araçlarla bu noktalara taşınacak, ardından gemilerle İstanbul dışına çıkarılacak. Adalar için de iskele ve 5 “kapak atma alanı” belirlendi. Bunlar, Sirkeci Feribot İskelesi, Yenikapı Deniz Otobüs Terminali, Pendik Hızlı Feribot İskelesi, İstinye İskelesi, Harem Feribot İskelesi ve Zeytinburnu Zeyport Liman İşletmeleri olarak kayda geçti. Kınalı-Malkara hattı da denilen Çanakkale istikametinden tahliye ve acil yardımı sağlanacak.Tahliye çalışmalarında Osman Gazi Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu da kullanılacak. Tahliye işlemlerinde belirlenen tren istasyonlarının yanı sıra, otogarların da şehirden çıkış için kullanılması öngörülüyor. Ulaşım güvenliği için İstanbul’daki asma köprülerin askı hatları yenilenirken, otoyollar üzerindeki viyadükler de depreme karşı güçlendiriliyor.EVİM FAY HATTINDA MI?Türkiye’de deprem riski taşıyan iller ve diri fay hatları, deprem riski taşıyan yerlerde oturup oturmadığını merak eden birçok kişinin gündeminde yer alıyor. Vatandaşlar, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından yayımlanan Türkiye Deprem Tehlike Haritası İnteraktif Web Uygulaması ile oturdukları şehir ve ilçelerde deprem riski olup olmadığını kolayca öğrenebiliyor. Evinin altından fay hattı geçip geçmediğini merak eden vatandaşlar, https://tdth.afad.gov.tr/TDTH/main.xhtml adresini tıkladıktan ve e-Devlet girişi yaptıktan sonra Türkiye Deprem Tehlike Haritası İnteraktif Web Uygulaması’na ulaşabiliyor.DEPREM ÇANTASINDA OLMASI GEREKENLERAfet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) başta olmak üzere birçok uzmanın önerdiği temel malzemeler şu şekilde:■ Kişi başı en az 1 litre olmak üzere 3 günlük ihtiyacı karşılayacak miktarda içme suyu.■ Konserve, kuru meyve, bisküvi gibi bozulmayan ve kolay tüketilebilecek yiyecekler.■ Temel tıbbi malzemeler, reçeteli ilaçlar, sargı bezleri, antiseptik solüsyon.■ Elektrik kesintilerine karşı el feneri veya kafa lambası.■ Pille çalışan veya dinamo sistemli radyo ile haberleşme takip edilebilir.■ Mevsime uygun giysiler, iç çamaşırı, çorap. Soğuktan korunmak için.Çok amaçlı çakı veya pense.Islak mendil, tuvalet kâğıdı, hijyen ürünleri.■ Maske, dezenfektan, eldiven: Özellikle salgın dönemlerinde önemli.Nakit para: Elektronik sistemlerin çalışmadığı durumlarda kullanılmak üzere.Kimlik fotokopisi, önemli evraklar ve iletişim bilgileri.■ İç çamaşırı, çorap, yağmurluk, iklime uygun yedek temiz çamaşırlar.DEPREM SIRASINDA NE YAPILMALI?Savunma Analisti Mehmet Naci Efe, deprem anında can kaybının en aza indirilmesi için bazı temel kurallara uyulması gerektiğini belirtti. Efe, “Büyük dolapların yatakların kenarında ya da kolonların yanında saklanmalıyız. Bu başımızın korunması için hayati öneme sahip. Asansör ve merdiven kullanmak çok tehlikeli” dedi. Panik yaşanmaması ve reflekslerin doğru çalışabilmesi için halkın önceden bilgilendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Efe, “Bu tür kriz anlarında soğukkanlı kalmak için düzenli olarak deprem eğitimleri verilmeli, tatbikatlar yapılmalıdır. Hazırlıklı olmak, hayat kurtarır” açıklamasını yaptı.HELİKOPTERLE DENETİMDeprem sonrası, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı helikopterlerle il genelinde denetim ve taramalar gerçekleştirildi. Polis ekipleri, herhangi bir yıkım veya olumsuzluğa karşı havadan ve karadan güvenlik önemli aldı.Öte yandan Baykar tarafından üretilen Bayraktar Akıncı ve Bayraktar TB2 insansız hava araçları depremin ardından bölgede tarama uçuşları yaptı. Depremin ilk anından itibaren Baykar’ın uçuş testleri ve eğitimler için kullandığı, 1 Bayraktar AKINCI TİHA ve 2 Bayraktar TB2 İHA insansız hava araçları, Çorlu ve Keşan’daki merkezlerden havalanarak deprem koordinasyon görevi için İstanbul semalarında uçtular. O anlar radar sisteminde görüldü. Yapılan tarama çalışmaları kapsamında herhangi bir olumsuzluğa rastlanmadı.

Source: Gazetevatan.com


Rusya’dan Kiev’e büyük çaplı saldırı: 9 ölü, 63 yaralı

Rusya”nın Ukrayna”nın başkenti Kiev’i hedef alan son saldırılarında bilanço ağırlaşıyor. Ukrayna Acil Durumlar Servisi’nden yapılan açıklamada, ölü ve yaralı sayısının arttığı belirtildi. Yapılan açıklamada, “Rusya, Kiev”e büyük çaplı birleşik bir saldırı yaptı. 9 kişi hayatını kaybetti, 63 kişi yaralandı, 42 yaralı ise hastaneye kaldırıldı” ifadelerine yer verildi. Konut olarak kullanılan birçok binanın saldırılarda hasar gördüğü belirtilen açıklamada, “Enkaz altında kalanları arama çalışmaları sürüyor” denildi. Rusya Kiev’i vurmuştu
Rusya günün erken saatlerinde Ukrayna’nın başkenti Kiev’i hedef almıştı. Kiev Askeri İdaresi’nden yapılan ilk açıklamada, dronlar, güdümlü füzeler ve balistik füzeler ile gerçekleştirilen saldırılar ardından birçok konutta yangın çıktığı, araçların ve ticari yapıların hasar gördüğü bildirilmişti. Kiev Belediye Başkanı Vitali Kliçko ise ilk belirlemelere göre 2 kişinin hayatını kaybettiğini, hamile 1 kadın ve 6 çocuk dahil 54 kişinin yaralandığını açıklamıştı. 38 kişinin hastaneye kaldırıldığı bilgisini paylaşan Kliçko, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini vurgulamıştı.

Source: Dünya Gazetesi


Ürdün, Müslüman Kardeşler”i yasakladı

Ürdün yönetimi, Müslüman Kardeşler”i yasa dışı ilan etti. Ürdün İçişleri Bakanı Mazin Furaye, söz konusu kararın “grup üyelerinin bir sabotaj planıyla bağlantılı olduğunun tespit edilmesinin ardından alındığını” iddia etti.Müslüman Kardeşler, Ürdün”de on yıllardır yasal olarak faaliyet gösteriyor. Grup, büyük şehir merkezlerinde yaygın bir taban desteğine ve ülke çapında çok sayıda ofise sahip.Furaye, grubun tüm faaliyetlerinin yasaklanacağını ve ideolojisini destekleyen herkesin yasalar önünde sorumlu tutulacağını söyledi.Furaye, grup tarafından herhangi bir yayınlanmasına da yasak getirildiğini, grubun tüm ofislerinin ve mülklerinin kapatılacağını ve bunlara el konulacağını kaydetti.Müslüman Kardeşler, başta Mısır olmak üzere birçok Arap ülkesinde yasa dışı ilan edilmiş durumda.

Source: Erkan Talu


Rusya”dan Kiev”e saldırı

Rus ordusunca Ukrayna nın başkenti Kiev e füze ve insansız hava araçlarıyla (İHA) yapılan saldırıda 9 kişinin öldüğü ve 70 ten fazla kişinin yaralandığı bildirildi. Ukrayna Devlet Acil Durum Servisi ne ait Telegram hesabından yapılan yazılı açıklamada, Rusların bu gece Kiev e hava saldırısı gerçekleştirdiği belirtildi. Açıklamada, mevcut bilgilere göre saldırıda 9 kişinin öldüğü ve 70 ten fazla kişinin yaralandığı aktarıldı. Kentin 13 farklı noktasında arama kurtarma çalışmaları yapıldığı kaydedilen açıklamada, Sviyatoşin ilçesinde bir binanın enkazı altına kalan insanları kurtarmak için çalışmaların sürdüğü ifade edildi. Kiev Şehri Askeri İdaresi nden yapılan yazılı açıklamada ise Rus ordusunun başkente İHA ile güdümlü ve balistik füzeleri kullanarak saldırı yaptığı bilgisi paylaşıldı. *Haberin görseli AP tarafından servis edilmiştir.

Source: Habertürk


Keşmir”de ne oldu? Yeni Hindistan-Pakistan savaşı kapı da mı?

Keşmir”de çok sayıda sivilin öldürüldüğü terör saldırısı oldukça şüpheli. Eylemi üstlenen örgütün daha önce eylemi bulunmuyor, bölge tartışmalı bir yer. 400 kilometrelik bir derinlikte, iddia edildiği gibi Pakistan destekli militanların ulaşması için uzun bir mesafe… Bu noktalarda Hindistan ordusu bulunurken hem de.

MODİ YÖNETİMİ HANGİ ADIMLARI NE AMAÇLA ATIYOR?

Narendra Modi seçimleri üçüncü kez kazandı. Ancak bu sefer parlamentodaki sandalyesi tek başına yetmedi; koalisyon ortaklarına bağımlı hale geldi. Yeni dönemde Modi”nin tek çaresi, ulusal güvenlik söylemine dört elle sarılmak. Pahalgam’daki terör saldırısı ona tam da bunu verdi.

Hindistan, saldırının ardından anında Pakistan”a yönelik beş radikal adım attı: Pakistan”ın askeri danışmanlarını sınır dışı etti. Attari-Wagah sınır kapısını kapatarak ticaret ve insan akışını kesti. İndus Suları Antlaşması’nı askıya aldı. Pakistanlı diplomatların sayısını azalttı ve Pakistan vatandaşlarına tanınan SAARC vize muafiyetini kaldırdı.

Bu adımlar bir misilleme değil, stratejik bir gösteri… Modi hükümeti, koalisyon ortaklarına, muhalefete ve halka tek bir mesaj veriyor: “Güç hâlâ bende, ve düşman hâlâ dışarıda.”

PAKİSTAN’DA DURUM NE?

Pakistan’da saldırının ardından ordu yeniden sahneye çıktı. Her ne kadar bu durum demokratik yönden iyi olmasa da ordunun ülke içindeki gücü bilinen bir gerçek. Her silahlı saldırı, ordunun yönetim üzerindeki hakimiyetini perçinliyor.

Şimdi Pakistan ordusu, Hindistan’ın attığı adımlara karşı “milli birlik” ve “tehdit” söylemini artırarak, kendi toplumunu daha fazla kontrol altında tutabilir. Bu noktada Şahbaz Şerif yönetimine büyük iş düşüyor. Hindistan’la çıkacak bir savaşın engellenmesi önemli bir öncelik olmalı.

FALSE-FLAG İHTİMALİ: KİMİN İŞİNE YARADI?

Pakistan”ın bu saldırının “false-flag” yani sahte bayrak operasyonu olduğunu iddia etmesi şaşırtıcı değil. Hindistan’ın Keşmir üzerinde mutlak askeri hakimiyeti varken, sivilleri öldüren silahların nasıl bu kadar rahat patladığı bir soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.

Bu tür büyük bir saldırının kime yarar sağladığı sorusu tartışmalı. Eğer saldırı gerçekten Pakistan’a kendince biat eden gruplarca yapılmışsa, amaç Hindistan’ın Keşmir’deki istikrar iddiasını sarsmak olabilir.

Son yıllarda Hindistan hükümeti Keşmir’de turizmi teşvik ederek bölgenin normale döndüğü mesajını veriyordu; nitekim yoğun güvenlik altında turizm patlaması yaşanmış, milyonlarca Hintli turist Keşmir’i ziyaret etmeye başlamıştı​. Bu saldırıyla, güvenlik algısı yıkıldı.

Bölgesel dengeler açısından, bu saldırı ne Hindistan ne Pakistan için gerçek anlamda bir kazanç getirmiyor, ancak her iki tarafta da “şahin” kanatların elini güçlendirdiği söylenebilir. Hindistan, sivil kayıplar nedeniyle uluslararası toplumdan empati toplayarak Pakistan’a karşı diplomatik baskıyı artırma fırsatı buldu.

MODİ IRKÇI MI?

Modi’nin Hindistan’ında Hindu milliyetçiliği artık devlet politikası değil, halk psikolojisi oldu. Yasalarla Müslümanları dışlayan değil, bunu toplumsal kabul haline getiren bir iktidardan bahsediyoruz. Modi”yi ırkçı diye damgalamak basit ve anlamsız. Onun iktidarı zaten azınlık karşıtlığını siyasi sermaye yapmış durumda.

Modi’nin Hindistan’ı artık ne seküler bir demokrasi, ne de açıkça otoriter bir rejim. Modi’nin gücü sevgiden değil, bu korkudan geliyor.

TÜRKİYE”NİN DENGE POLİTİKASI

Türkiye, Keşmir saldırısını elbette kınadı. Diplomatik mesajlar verildi, ama Ankara”nın Pakistan’la olan derin bağları da sır değil. Türkiye’nin Hindistan’a karşı net bir tutumu yok; ekonomik ilişkilerini ve bölgesel istikrarı koruma çabası, onu “denge” çizgisinde tutuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sıkça Keşmir sorununu uluslararası platformlarda gündeme getiriyor. Şubat 2025’te Pakistan’ı ziyareti sırasında, “Keşmir meselesi, BM kararları doğrultusunda ve Keşmir halkının istekleri gözetilerek diyalog yoluyla çözülmelidir” diyerek açıkça Pakistan’ın tezine paralel bir duruş sergilemişti.

Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkiler ise son yıllarda siyasi gerginlikler nedeniyle potansiyelin altında seyrediyor. Her ne kadar iki ülke ekonomik alanda tamamen kopuk olmasa da politik anlaşmazlıklar işbirliğini sınırlıyor.

Hindistan, son dönemde Türkiye’ye karşı diplomatik mesafesini korurken, Türkiye’nin rakipleriyle (Yunanistan, GKRY, Ermenistan gibi) ilişkilerini ilerletmeye çalışıyor.

Sonuç olarak Türkiye’nin temkinli duruşu ve Pakistan’a desteği önemli. Hindistan’ın ırkçı uygulamalarını sonlandırması ve makul olması gerekiyor.

BARTU EKEN / HABER7

Source: Bartu Eken


MİT ve jandarmadan ortak operasyon! 6 kişi gözaltına alındı

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ”ye yönelik soruşturmalar kapsamında örgütün mahrem yapılanması içerisinde oldukları suçlamasıyla 7 kişi hakkında yakalama kararı verildi.Bu kapsamda İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile MİT koordinesinde, şüphelilerin belirlenen adreslerine eş zamanlı baskın yapıldı.Operasyonda yakalanan 6 zanlı, ifade işlemleri için İl Jandarma Komutanlığı Terörle Mücadele Şubesine götürüldü.Bir şüphelinin ise yurt dışında olduğu belirlendi.

Source: Www.star.com.tr


Hasan Hüseyin Öz yazdı: Türk dünyası ve Kıbrıs

Türk Devletleri Teşkilatı çok umutlandırmıştı…Jeopolitik bir fırtına ortasında savrulan dünyada, “küresizleşme devrinde yeni bir blok oluşuyor” demiştik.Avrasya perspektifinde yeni güç dengelerinin merkezinde Türk kuşağı, tarihi yeniden şekillendirecek diye yazmıştık.Hatta bendeniz “tarihin kalbi ata topraklarında atıyor” diye çok ileri cümleler kurmuştum.Bir yazımda “hayalperestlikle suçlanıyorduk, şimdi devletimiz Türk birliğini politikaya dönüştürdü” diyerek deyim yerindeyse kendimizden geçmiştik.Ömrünü Türk dünyasına adamış hocalar da umudumuzu sefere çıkarmışlardı bu süreçte.Onlardan biri Mehmet Akif Okur hocaydı…Çöken bir dünyaya karşı yükselen bir dünyanın resmini çizerken, Türk dünyasının entegrasyon sürecini, yeni bir hukuk oluşturma perspektifinden ürettiği “Dünyacı Milliyetçilik” umudumuzu bir adım öteye taşımıştı.Ya rical-i devlet… verdikleri aile fotoğrafları emperyalizme karşı bir duruşun ifadesiydi.Hasılı asırlara sari yenilgilerden sonra koca bir dünya uyanıyordu.Öyle ki, Batı ile çatışma alanlarında biri olan ve aynı zamanda Akdeniz”deki boğuşmanın merkezi Kıbrıs meselesi Türklük muhayyilemizin en hassas yerinde duran Kıbrıs Türk Cumhuriyeti”nin lehine çözülüyordu.Meseleyi biliyorsunuz…Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Güney Kıbrıs Rum Kesimi”ni tanıdılar ve büyükelçi atadılar.AB”den alınacak 12 milyarlık yatırım için bu dört Türk Devletleri Teşkilatı üyesi, Türkiye”yi “Kıbrıs”ta işgalci güç” olarak tanımlayan BM”nin kararlarını da kabul etmiş oldular.Çok acı değil mi?Ama…Evet bu işin aması var.Hep söylüyorum, son olayı mutlak karine belleyip bol keseden eleştiri yapan stratejisti, analisti, emekli askeri her şeyde olduğu gibi bu konuda da kör noktalar oluşturuyorlar.Aman Allah”ım; kimileri televizyon ekranlarından Türk devletlerine haddini bildirdi, “olmaz olsun böyle kardeşlik” diye feveran etti, kimileri de eski dar kalıp ideolojik perspektiflerine sığınarak “Türk birliğinin gerçekçi olmadığını biz size söylemedik mi” diye üst perdeden konuştular.Yahu arada tam iki yüzyıllık bir tarih var.Kimimiz Rus jeopolitiği içinde sömürüye maruz kalmışız, kimimiz İngiliz dünya sisteminin parçası.Gelinen mesafeyi küçümsemek en hafif tabiriyle tarihsizliktir.E, kolonyal politikalarla hiksoslaşmak, mankurtlaşmak da böyle bir şey zaten.Adamların Doğu Türklüğü ve Batı Türklüğü denklemini şekillendiren emperyalist stratejiden haberleri yok, büyük stratejist, duayen yorumcu geçiniyorlar.Özellikle Türkistan”da Rus emperyalizminin uyguladığı kültürel soykırıma rağmen, “Türküm ve Müslümanım” diyen iradeye parmak sallamak evet tam bir kolonyalist tedrisattan geçmiş kafanın işi.Bir kere bütün dünyada statükolar sarsılıyor. Sık sık dile getirdiğim gibi batıdaki kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Dolayısıyla bütün devletler ve yapılar statükolarını koruyabilmek için kısa erimli hamleler yapmak zorunda kalıyor.Biraz sabır…Geldiğimiz yeri kimsenin küçültmeye hakkı yok.Çin, ABD boğuşma sahalarından biri Türkistan. AB, buradan rol çalmaya çalışıyor. İktidar ilişkilerini belirleyen Rusya”yı söylemeye gerek var mı?Büyük güçlerin oluşturduğu ve neresinden bakarsanız bakın karmakarışık denklem içinde 35 yıl önce bağımsızlığına kavuşmuş Türk devletlerinin denge arayışlarını anlamadan keskin cümleler kurmak ne derece doğru?Kurucu akıl, pragmatizmin belirlediği duygulanımın ötesinde, tarihin sözüne kulak verir daha çok.Ve açık söyleyeyim… Jeopolitik fırtına geçtikten sonra, batan bir dünyaya karşı, hukuk tesis eden, düzen oluşturan Türk kuşağı yeni dünyanın merkezine oturacak.

Source: Hasan Hüseyin Öz


Mazlumların feryatları arş-ı âlâya ulaştı

Gazze’deki soykırım, tahammülfersa bir noktaya varmıştır artık.

Mazlumların feryatları arş-ı âlâya ulaştı.

İslâm dünyası, tüm dünya ile birlikte, tabiri caiz ise; sessiz ve nefessiz…

Bu zulmü dünyaya haykıran ve Siyonist katillerin acilen durdurulmasını talep eden, neredeyse bir Türkiye ve onun lideri kaldı…

Hakkını yemeyelim, bir de Yemen…

Geçtiğimiz cuma günü, “Filistin”i Destekleyen Parlamentolar Grubu Toplantısı”nda konuşan Sayın Cumhurbaşkanı bu hususu bir kez daha tüm dünyaya şu ifadelerle ilan etti.

“Yıllardır özgürlükten, haktan, hukuktan, basın hürriyetinden bahsedenler, İsrail”in katliam politikası karşısında tam 18 aydır üç maymunu oynuyor…

Mescid-i Aksa bizim kırmızıçizgimizdir ve inşallah ebediyete kadar da böyle kalacaktır…

Gazeteciler öldürülüyor, uluslararası basın kuruluşları seyrediyor. Çocuklar öldürülüyor, insan hakları savunucuları seyrediyor…”

Bu hakikatler tüm çarpıcılığı ile haykırılıyor ama bunu duymazdan gelen ve gözlerini kör, kulaklarını sağır etmiş koskoca bir dünya, ölü gibi duruyor ne yazık ki…

Batılı ülkeler bu apaçık soykırımı izlemekle kalmıyor, bu alçaklığa gerekçe de üretiyorlar.

İsrail’in zulümlerini makulleştirmek için arkasına saklandıkları argüman ise “antisemitizm” yani sözde Yahudi düşmanlığı…

Bu insaniyet düşmanlarından Türkiye’de de mebzul miktarda mevcut!

Zulmün tüm acımasızlığı ile sürdüğü bir dönemde akıllara durgunluk veren bir hadise yaşanmıştı.

Bir yazar makulesi, Gazze’de ve Refah’ta işlenen insanlık suçunu örtbas edebilmek için, değil bir annenin, değil sıradan bir insanın hatta değme katillerin bile aklına gelemeyecek bir gerekçe üretti.

Kendisine Filistin’le ilgili sorulan bir soru üzerine şu cevabı vermişti, insaniyetten nasip almamış bu sözde yazar:

“Kendi yavrusunu bombanın atılacağı megafonla 3 saat önceden duyurulan ve bas bas çağırılan yere götürüp bombanın atılacağı yere oturtup köşeye geçip videosunu çekebilecek içerikte olan herkesin yok olmasını diliyorum!”

Berbat bir Türkçeyle ifade edilen bu sözlerin tam olarak meali şöyle…

“Ben, İsrail’in tüm katliamlarını destekliyorum ve Müslüman Filistinlilerden nefret ediyorum. İşlenen zulümlerin dünya medyasına çarpıcı bir biçimde yansıyor olmasından da feci şekilde rahatsızım. Çocukların ve masum insanların hunharca katledilmesinin, tüm ayrıntılarıyla dünya basınına servis edilmesine sebep olan görselleri kim çekiyorsa, yok olmalarını diliyorum.”

Evet, mezkûr şahıs aslında tam olarak böyle dedi, şimdi hatırlanmasa bile…

Peki, bahse konu kişi neden bu kadar acımasız ve insaniyetten nasip almamış bir ruh haline sahip dersiniz?

Cevabı ilginç ayrıntılarda gizli…

Meğer eşi Yahudi, meşhur bir akrabası da 15 Temmuz gecesi darbeci vatan hainlerine aleni destek veren birisi imiş…

Bu hadise kendisiyle birlikte başka önemli tartışmaları da gündeme taşımak zorunda bence.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da etnik kökeni nedeniyle İsrail’e gidip askerlik yapan ve katliamlara katılan şahısların cezalandırılması gerektiği hususu (o günlerde tartışıldı), bir kez daha enine boyuna tartışılmalıdır!

Gerçek şu ki, İsrail’in yaptığı katliamı destekleyen kimi çevreler, ne zaman içerideki bu işbirlikçi eşhasın anılan durumu bahse konu edilse derhal “antisemitizm” savunusuna geçiyorlar.

Sözüm ona böyle düşünenler Yahudi düşmanlığı yapıyorlarmış…

Bu, başından beri yanlış, temelsiz ve hatta ahlaksız bir iddia…

Yanlış çünkü İsrail’de ve dünyanın birçok yerinde Yahudi olup da bu zulme itiraz eden binlerce vicdanlı ve namuslu insan var ve hepimiz bu konuda onları büyük bir hassasiyetle diğer zalimlerden ayrı tutuyoruz.

Temelsiz çünkü bu milletin geçmişinde, Yahudi yahut başka etnik kökene mensup insanlara yönelik asla bir ötekileştirme söz konusu olmamıştır.

Ahlaksız çünkü “antisemitizm” bu coğrafyanın değil, ‘Batı’nın sorunudur ve bizim medeniyet kavrayışımızda böyle aşağılık insanlık suçları hiçbir şekilde mevcut değildir.

Yahudileri insandan bile saymayan, onlara tarih boyunca zulmeden batılılar olmuştur hep…

İşte ortaçağ Avrupa’sında Hz. İsa’nın öldürülmesinden sorumlu tutulan Yahudiler ve onlara yapılan türlü işkenceler…

İşte Nazi toplama kampları ve kanıtlanmış zulümler…

Buna mukabil bizde ise tam tersi vardır.

Endülüs’te soykırıma uğrayıp tamamen yok olma noktasına gelen Yahudileri İstanbul’a bu medeniyetin asil idarecileri getirdi ve diğer herkes gibi insanca yaşayacakları bir vasatı, batılılar değil bu medeniyetin çocukları sağladı…

İşin vahim ve iç acıtan tarafı ne biliyor musunuz?

Siyonist Yahudiler, kendilerine tarih boyunca zulmetmiş batılılarla işbirliği halinde Müslüman katlediyorlar ve bu zulümlerinde de onlardan destek alıyorlar.

Bu zihniyete mensup insanlar sadece İsrail’de değil dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de var.

“Antisemitizm” de bunların elindeki en güçlü argüman ve zulümlerine/katliamlarına bu kılıfı giydirmekte pek mahirler.

Lakin devir değişti ve artık katil ve zalim yaftasını yakalarında değil alınlarında taşıyorlar.

Buna Türkiye’deki gönüllü cellatlar da dâhil…

İşte bu yüzden, çifte vatandaş olup da İsrail ordusunda askerlik yapan, İsrail’in savaş ve soykırım suçuna iştirak eden kişilerin Türkiye’ye dönüşte, savaş ve soykırım suçuyla yargılanmasını ve vatandaşlık haklarının sonlandırılmasını talep etmek bizim için bir haktan da öte bir vecibe…

Bu meselenin takipçisi olmak lazım…

NİHAT NASIR / HABER7

Source: Nihat Nas


Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, ABD Hazine Bakanı Bessent ile görüştü

Şimşek, G20, IMF ve Dünya Bankası Bahar toplantıları kapsamında gittiği ABD”deki temaslarını sürdürürken, Washington”da ABD Hazine Bakanı Bessent ile bir görüşme gerçekleştirdi.Hazine ve Maliye Bakanlığından konuya ilişkin yapılan açıklamada, Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan”ın da katıldığı görüşmenin, yapıcı bir havada gerçekleştiğine işaret edildi.KISITLAMALARIN KALDIRILMASININ ÖNEMI VURGULANDIGörüşmede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından ortaya konan ortak siyasi irade uyarınca Türkiye ve ABD arasındaki ilişkilerin çok boyutlu olarak ilerletilmesi imkanları üzerinde durulduğuna dikkat çekilen açıklamada, şunlar kaydedildi:”Bu bağlamda, tarafımızca yatırım ve ticaret, ulaştırma ve enerji alanlarındaki işbirliği fırsatlarına değinilmiş, savunma sanayii alanında işbirliğinin geliştirilmesini teminen mevcut kısıtlamaların kaldırılmasının önemi vurgulanmıştır. Türkiye”de yürütülen ekonomik istikrar programı hakkında bilgi verilmiştir.Görüşmede, ayrıca bölgesel barış ve istikrarın tesisi için Türkiye ve ABD tarafından atılabilecek adımlar ele alınmıştır. Bu bağlamda, tarafımızca Suriye”ye karşı uygulanan yaptırımların kaldırılması lüzumuna işaret edilmiş, Ukrayna”da ateşkes sağlanması ve barışa ulaşılması için Türkiye”nin sağlayabileceği katkılar izah edilmiştir.”

Source: Emre Genç


Anadolu’nun yükselişi birilerine Osmanlı kâbusu yaşatıyor

Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesinin ardından dünya siyasetinde yaşanan sarsıntılar bir ileri iki geri devam ediyor.

Bu durum başta güvenlik olmak üzere ekonomi ve enerji alanında ülkelerin geçmiş politikalarını gözden geçirmelerine ve dünya siyasetinde oluşan yeni normale göre tavır belirlemelerine sebebiyet veriyor.

Henüz mayalanmakta olan bu konjonktür ABD’nin bütün dünyayla olduğu gibi Avrupa Birliği ile ilişkilerini de bir hayli germiş durumda.

ABD Başkanı Trump’ın eski dönemin Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kalkan olarak kullanma siyasetini yırtıp çöpe atması, birliklerini Almanya”dan çekme kararı alması ve AB”ye yönelik gümrük vergilerini güncelleme gibi yeni politikalar izlemeye başlaması ABD ile AB ilişkilerini son derece gerginleştirmenin yanında AB ülkelerini kendi başlarının çaresine bakmaya da mecbur bıraktı.

Bu durumun ABD ile AB’nin ülkemize yaklaşımı açısından birbirinden oldukça farklı iki yaklaşımı beslediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bunlardan ilki Avrupa’da bize karşı önyargı beslemeyen ve FETÖ ile PKK gibi terör örgütlerinin etkisinde kalmayan makul çevreler arasında Türkiye seslerinin yükselmesi ve Türkiye”nin yeni normalde zayıflayan Avrupa Birliği için artık vazgeçilmez bir ortak haline geldiğinin hem basında hem de dost meclislerinde açıkça dillendirilmeye başlamasıdır. İkinci yaklaşım ise bize karşı önyargılı çevrelerde sıklıkla dillendirilmeye başlayan Osmanlı Kâbusunun hem köşe yazılarında hem makalelerde hem de siyasi çevrelerde ayan beyan ortaya serilmesidir.

Elbette bu kâbus durumunu besleyen en verimli kaynaklar, içerde ve dışarda pusuda bekleyen Türkiye düşmanlarından başkaları değil.

Anadolu’nun yükselişi birilerine Osmanlı kâbusu yaşatıyor.

Abraham Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde alttan ikinci sırada yer alan güvenlik ihtiyacının yeni normalde ülkeler açısından ilk sıraya yerleşmesinin ardından gözler bir anda Türkiye’ye yöneldi. Bir NATO ülkesi olmasına rağmen içeride uzun yıllardan beri PKK terör örgütüyle dışarıda da istikrarsızlıkları sebebiyle terör üreten komşularıyla başı beladan kurtulmayan Türkiye, ülkesini savunmak için başta ABD olmak üzere hiçbir NATO ülkesinden hava savunma sistemi tedarik edememiş ve nihayet ABD’yi karşısına alma pahasına Rusya’dan S-400 almaya mecbur bırakılmıştı.

Geçmişte bu hususta yaşanan acı hadiseler ve edinilen bazı tecrübeler Türkiye’yi savunma sanayi alanında hayati kararlar almaya yöneltti.

Zor zamanlarda stratejik kararlar alabilmek güçlü bir iradeyi olduğu kadar etkili bir liderliği de gerekli kılar. İşte tarihin ülkemiz lehine böylesine hayati kırılma anlarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde savunma sanayiine yönelik atılan güçlü adımlarla bu alanda hizmet yapan kurumlar arasında sağlanan güçlü koordinasyon sayesinde Türkiye, bu alanda hem kendi bölgesinde hem de dünyada caydırıcı bir güç haline geldi.

Gök vatanımızı kendi kanatlarımızın gölgelemesi adına aşılacak bir-iki kritik eşik, bundan böyle bizi savunma sanayiinin süper ligine yükseltecektir.

Bu alanda envantere kaydedilen her yerli-milli üründen sonra başta ABD olmak üzer Batı’daki bazı çevreler, Yunanistan ve özellikle Suriye’de gerçekleşen halk devriminin ardından Siyonist İsrail kamuoyunda ülkemize dair koro halinde dillendirilen “Osmanlı diriliyor” söyleminin altında yatan ana saik, bu çevrelerin ülkemize yönelik kısa ve uzun vadeli planlarının suya düşecek olmasından başkası değil. Hiç kuşku yok ki Anadolu özüne döndükçe ve özgürleştikçe bu çevrelerin kâbus görmesi kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye’nin enerji alanında bileklerindeki prangayı kırması bu kâbusu daha da derinleştireceğe benziyor.

Enerji, asırlardır nice medeniyeti doyuran Anadolu’nun bileklerinde hep bir prangaydı. Ne zaman ki başta Sakarya Gaz Sahası olmak üzere Gabar Dağı ve diğer sahalardaki enerji atılımları ile bu konuda çeşitlenen yatırımlar, şimdilerde bu alandaki prangaları bileklerimizden söküp atıyor. Ülkemizden geçip Avrupa’ya hayat taşıyan boru hatları ve bu husustaki yeni hamlelerle ülkemizi enerji merkezi haline getirecek büyük yatırımlar çok kısa zaman içinde Türk’ün bağımsızlık türküsü olacağa benziyor. Bu durum da birilerinin kâbus görmesini çoğaltıyor elbette.

Nükleer enerji alanında sona gelen çalışmalar, bardağı taşıran son damla olmuşa benziyor.

Türkiye, tarihi bir iradeyle Akkuyu Nükleer Santrali projesini hayata geçirmiş ve ülkemizi nükleer güçler ligine taşıyacak önemli bir hamleye girişmişti. Çok yakın zamanda da bunun meyvelerini toplamaya başlayacak. Birileri hiçbir zaman anlamasa da nükleer gücün ülkemizin bağımsızlığına son derece güçlü katkılar sunacağını ve bu güçle sadece ülkemizin kendi yarınlarını değil, bölgenin kaderini de değiştireceğini sağır sultan bile duyup anlar. Nitekim bizim böyle bir güce sahip olma yolundaki hamlelerimiz ABD”li eski Pentagon yetkilisi Michael Rubin’in uykusunu fena kaçırmışa benziyor.

Türkiye’nin nükleer programı ile Erdoğan”ın bu yöndeki politikalarının sadece Filistin”le sınırlı olmadığını söyleyen Rubin, Osmanlı’yı diriltmeye çalışan Erdoğan’ın asıl amacının Batı’nın çöküşü ve İsrail’in ortadan kaldırılması olduğunu dile getiriyor.

Her alanda güçlenen ve nükleer lige yükselen bir Türkiye’nin Batı için bir tehdit olduğunu ifade eden Rubin bununla da yetinmeyerek İsrail”in NATO mekanizmasını devreye sokmadan Türk Nükleer Fizikçilere suikastlar düzenlemesi gerektiği küstahlığını da sözlerine ekliyor. Eski Pentagon yetkilisi öyle zannediyorum ki yanlış danışmanlara danışarak bizi hala eski Türkiye’de sanma gafletini göstermenin yanında Osmanlı tokadının ne demek olduğunu da bilmiyor.

Görünen o ki Anadolu evlatları ufkuna gerilen zincirleri kırdıkça, göklere yükseldikçe, vatanına sahip çıktıkça ve her alanda güçlendikçe hem içeride hem de dışarıda birileri kâbus görmeye ve uykusuz kalmaya devam edecek.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

Source: M Yazilari