“Uluslararası Çatışmalar Gündemi – Savaş, Diplomasi ve Güvenlik Stratejileri”

Nasuh Mahruki, depreme hazırlıklı olmak zorunda olduğumuzu söyledi: “Geç değil yeter ki başlayalım”

AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. – İstanbul’da depremle ilgili toplantı yapıldı. İBB’den kimse yoktu. Depreme ilişkin önlemler belediye olmadan ne kadar başarılı olur?Başarılı olamaz. Bu bir kötü alışkanlık, hatta kültür haline geldi maalesef ülkemizde. Afetlerle mücadele aslında savaş koşullarıdır. Kapasite yetersizliği işin en zor tarafı olur, en temel ihtiyaçların eksik kalması devasa boyutlarda yaşanır, her yere yetişilemez. Bu devasa boyutlarda sorun ancak kısmen çözülebilir, amaç mümkün olduğu kadar çok insana ulaşabilmektir. Bunun için de bütün gücünüzle mücadele etmeniz, etkin ve çok hızlı müdahale etmeniz gerekir. Bu yüzden yerel yönetimlerin kapasitesi çok önemli.- Neden bu kadar zor birlikte hareket etmek?Maalesef iktidarın geldiği günden beri siyaset etme anlayışı birleştirerek değil ayrıştırarak, bitaraf olan bertaraf olur kafasıyla, ülkenin milli güç unsurlarını bir ve bütün, tek bir yumruk olarak kullanacak şekilde değil de parçalı olarak yönetmek. Dolayısıyla bu durum her şeyde olduğu gibi afet yönetiminde de bölünmüşlük ve eksiklik yaratıyor. Yani İstanbul halkının can, mal, namus güvenliğini konuşuyoruz, çok yıkıcı sonuçları olabilecek durumlardan söz ediyoruz ama öyle davranmıyoruz. Afetlerde çok fazla parametre var ve düşünecek, hazırlanılacak çok fazla konu, tehlike ve risk var. – Nasıl?Büyük depremlerde konu sadece meydana gelebilecek enkazlarla kalmıyor, birbirlerini tetikleyebilecek, birbirleriyle etkileşebilecek çoklu tehlikeler var. Depremler tsunamiye yol açabilir, yangınları tetikleyebilir, sosyal olaylar çıkabilir, çocuk, bebek kaçırma olayları, şiddet olayları, organ mafyası riski, yağmalar olabilir, hasım ülkelerin fırsattan istifade hedefleri olabilir hatta bir milli güvenlik meselesi haline de dönüşebilir. Sayısız sığınmacı var, onların nasıl davranacağı özel ele alınması gereken bir problem. Yani ortak akılla, ortak iradeyle bütün gücümüzü nasıl kullanacağımızın hesabını yapmamız gerekirken, çok önemli bir güç odağını, yerel yönetimi, sistemin dışında bıraktığınız zaman bu riskler tam olarak yönetilemiyor, tehlikeler bertaraf edilemiyor.- “Bölünmüşlük”ten söz ettiniz, bilim insanları da depremden sonra ikiye ayrıldı, farklı görüşler ileri sürüyor ve hepsi oldukça iddialılar. Vatandaşın da kafası karışık…Hoşgörüyle karşılamak ve farklı görüşleri anlamaya çalışmak gerekir. Bu, matematikteki iki kere iki dört eder diyebileceğiniz gibi pozitif bir bilim değil, bu bir kestirim bilimi. Akademisyenler geçmişteki ve güncel araştırmalardan, analizlerden, verilerden, yorumlardan, tecrübelerden yola çıkarak kendi yaklaşımlarıyla bir sonuç çıkarıyor, yorumluyor ve bunu paylaşıyorlar. Farklı görüşler olması normal, bilim her şeyi sınayarak en doğruyu buluyor. Bu konu o kadar da önemli değil.- Nedir önemli olan?Önemli olan Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği. Türkiyede her an her yerde yıkıcı depremler olabilir, önlemler ve hazırlıklarını iyi yapmış ülkelerde can kaybına yol açmayacak depremler Türkiye’de çoklu ölümlere yol açabilir. Türkiye deprem riski ve depremlerde incinebilirlik denildiğinde dünyanın en riskli ilk 5 – 6 ülkesinden biri. Biz her an, her şekilde yıkım gücü yüksek depremlere hazır olmak zorundayız ama maalesef oradan çok uzağız.- Telekomünikasyon sistemi de hazır olmalı değil mi?O çok büyük bir problem, kurumlar arasında, bireyler arasında sağlıklı iletişim kurulmadan sağlıklı bir afet yönetimi yapılamaz. Sonuçta herkeste var olan cep telefonu sadece hayatın olağan koşullarında kullanacağımız işlevsel ve eğlencelik bir araç değil, asıl acil durumlarda ve afetlerde yaşamsal önemi olan her şeyi kolaylaştırabilecek ve hızlandırabilecek çok değerli bir kaynak. Zamana karşı yaptığınız bu yarışta doğru bilgiye hızlı ulaşmak daha fazla hayat kurtarır, daha çok problem çözer.- Binalar çökmediği halde iletişim neden çöktü, uygun alt yapı mümkün değil mi?Bu hükümetin sorumluluğu. GSM operatörlerine 783 bin kilometreyi kapsamaları şartı koymalı. Sistemi ona göre kurmalarını sağlamalı ve iş ona göre verilmeli ama böyle yapmıyorlar. İnsanlar büyükşehirlerde çok telefonla konuşuyor. Anlaşmalar da daha çok büyükşehirlere göre yapılıyorlar. Niye öyle yapıyorsunuz? Baştan koysanıza kuralı. Burası koca bir ülke. Her yerde telefon çekmeli. Ona göre yatırım yapılmalı. Hükümetin “Madem benden lisans istiyorsun, ben de bu şartla veriyorum, bütün ülkeyi kapsayacaksın” demesi lazım. En çok acil durumlarda ve afetlerde telefona ihtiyacımız olur, o gün geldiğinde GSM operatörlerinin sistemlerini nasıl ayakta tutacağının, ne tür alternatif ve hızlı çözümler üretebileceklerinin AR-GE’sini yapmaları lazım. çözümle gelmeleri lazım. Oysa Bakan Kurum, 16 milyon İstanbulluya topu atıp, işin içinden çıktı.- Özellikle iletişim konusunda bir öneriniz var mı, kriz anında ne yapılabilir?Kriz anları için alternatif iletişim yöntemleri geliştirilmeli. İnternet tabanlı, telsiz üzerinden, uydu telefonlarıyla, yeni teknolojilerle ve yazılımlarla, kısa mesaj servileriyle alternatif iletişim kanalları hazırlanmalı veya çok hızlı ulaştırılacak mobil araçlarla bölgesel kapasite oluşturulmalı. Ama söylemeye çalıştığım; GSM operatörleri ile yapılan anlaşmalar milletin lehine, GSM operatörlerinin kar maksimizasyonunu değil halkın menfaatlerini koruyarak yapılmalı.- Bir başka önemli sorun da toplanma alanları, birçoğunun imara açıldığına dikkat çekiliyor…17 Ağustostan sonra Ecevit Hükümeti 470 civarı toplanma alanı ilan etmişti. Şimdi 70 tane bile kalmadı. Hepsi AVM, rezidans, otel yapıldı.- Bu açığın kapanması için çok zaman istemeyen, pratik, uygulanabilir bir model öneriniz var mı?Ayakta kalan camiler, kamu binalarının arazileri, parklar, spor sahaları, stadyumlar, okulların bahçeleri kullanılabilir.- Olası bir depremde kesin yıkılacağı öngörülen binalar için acil ne yapılabilir?İstanbul’da ve Türkiyenin her yerinde tabut binalar var, bazıları deprem bile olmadan yıkılabiliyor. Bir depremde garanti yıkılacaklar. Birinci öncelik bu binaları tespit edip, içinde yaşanmasına izin vermemek olmalı. Derhal boşaltılmalı ve kontrollü bir şekilde yıkılmalı. Aksi taktirde deprem, içinde insan varken bu yıkımı yapacak ve arkasından çok büyük sayılarda ve devasa zorlukları olan ama garantisi olmayan arama kurtarma çalışmalarına ihtiyaç olacak.- Oturanlar nereye gidecek?Şöyle bir çözüm bulunabilir: Ülke ekonomisi, uzun zamandır inşaat ve rant ekonomisi üzerine kurulduğu ve çok büyük paralar kazanıldığı için kentsel dönüşüm bahanesiyle her yer yapılaşmaya açıldı ve her yere gerekli, gereksiz bina diktiler. Şimdi ekonomi bozuk, satın alan, kiralayan kimse yok ve bu binaların bir çoğu boş duruyor. Tabut binalarda yaşayan, yaşamak zorunda kalan insanlar, bir şekilde bu boş olan binalara yerleştirilebilir. Merkezi hükümet, yerel yönetim ve özel sektör bu konuda bir anlaşma yapabilir, bir proje geliştirebilir ve bir çözüm üretebilir. Devlet, boş duran binaların ve dairelerin sahiplerine başka bir yer gösterebilir, bu durumu telafi edecek bir yöntem geliştirebilir, başka iş verebilir. Tabut binalarda yaşayanlar kurtulur ve daha az enkazla karşı karşıya kalınır, kapasite yetersizliği sorunu azalır. Yıkılacak olan tabut binaların yerleri yine deprem düşünülerek değerlendirilir.‘DEPREM VE RANT TEHLİKELİ İLİŞKİ’- Tam bu noktada deprem ve rant ilişkisini nasıl görüyorsunuz?Maalesef halk sağlığını tehlikeye atacak seviyede bir ilişki var. Beton ekonomisi o kadar karı yüksek ve etik ve hukuki sınırları tanımazsanız yeni alan üretmek de o kadar kolay ki, bakanlık, belediyeler ve müteahhitler bu fırsatı kaçırmıyorlar. Hatta kentsel dönüşüme öncelikli olarak tabi tutulması gereken gerçekten riskli yerler ve riskli binalar yerine, üretilen haritalarda manipülasyon yaparak rantı yüksek yerlerde dönüşüm yapıyorlar. Söz verdikleri halde, 15 Temmuz bahanesiyle el koydukları bütün askeri alanları bile imara açtılar, yüz yıldır askerin koruması altında ormana dönüşen ağaçları keserek, toplanma alanlarının akıbetini zaten konuştuk.‘HEP BİRLİKTE ÖLÜYORUZ’Deprem vergisi koyuldu, özel iletişim vergisi adıyla, adı değişti, kalıcı hale getirildi ve biz hala o vergiyi ödüyoruz. Ancak deprem hazırlıkları için kullanılması gereken para, devletin kendi bütçesi içerisinde buhar oldu. Deprem Türkiye’nin en önemli konularından biri. Çünkü pisi pisine on binlercemiz birlikte ölüyoruz. Trafik kazası değil bu, münferit olay değil, kitlesel bir felaket. Zaten kısıtlı kaynaklarımız amacına uygun kullanılmalı.- Özellikle İstanbul için “çok geç” yorumları yapanlar var, siz ne düşünüyorsunuz?Hayatta hiçbir şey için geç değil. Bir yerden başlayacaksınız. Tamam geç kalındı ama bugün başlasanız daha az geç olur. Bir gün sonra başlasanız daha çok geç. Hiç yapmasanız son ana kadar geç. Öyle bakmamak lazım. Sonuçta biz burada misafir değiliz, geçici değiliz. Burada doğduk, burada yaşıyoruz ve burada öleceğiz, çocuklarımız ve torunlarımız da öyle. Burası bizim vatanımız. Vatanla ilgili hiçbir konuda geç, güç olmaz. Yeter ki işe başlayın ama bunun için insanların birleşmesi lazım.- Deprem olduktan sonra askerin sahadaki önemi nedir?“Emniyet-Asayiş-Yardım”ın kısaltması EMASYA Protokolü vardı. Özellikle kitlesel afetlerde yani kamu düzeninin ve kamu otoritesinin tamamen ortadan kalktığı, elektriğin, suyun olmadığı, telefonun çalışmadığı bir ortamda ne yazık ki kötü niyetliler, yağmacılar, hırsızlar, bebek ve çocuk kaçıranlar ortaya çıkabilir. Bunları durdurmanın ve istenmeyen olayları engellemenin tek yolu askerin sahada görev alması. ‘KÖPRÜ YIKILSA YAPAR, YOL ÇÖKSE AÇAR’- Arama kurtarmadaki etkisi peki?1953’ten, AKP’nin müdahalesine kadar afetlerle mücadelenin asli unsuru yasayla Türk Silahlı Kuvvetleriydi (TSK), canımız, malımız, namusumuz ona emanetti. Ordu gücü olmadan afetlerle sağlıklı mücadele edilemez. Bu iş bütün dünyada da böyle yapılıyor. Afetler en önce bir kapasite yetersizliği meselesi olduğu için, müdahale kapasitemize her açıdan en büyük katkıyı yapabilecek tek kurum ordudur. Hem olayın devasa boyutlarından hem ortaya çıkacak asayiş sorunlarından hem de kurtarma ekiplerinin, sağlıklı ve güvenli şekilde bölgelere erişip çalışabilmesi için asker şart. Silahlı Kuvvetler, savaş koşulları için tasarlanan bir organizasyon. Her şart altında iletişim ve hareket kabiliyetini sürdürür. Köprü yıkılsa yenisini yapar, yol çökse alternatif yol açar. İstikam taburları, iş makinaları, sivil operatörleri, mühendisleri var. Kara gücü, deniz gücü, hava gücü var.- Mevcut koşullarda olası bir depremde İstanbul’a asker ne kadar yardım edebilir?İstanbulda şu anda asker yok. Hepsini bölge dışına gönderdiler. Askeri arazilere villalar yaptılar. TSK depremden hemen sonra gelmeye çalışsa; nereden gelecek, nasıl içeriye girecek. Halbuki İstanbul’da kışlalar vardı. O kışlalar hem İstanbulun akciğerleriydi hem de gerektiğinde asker hemen halka ulaşabilecek, her tür olaya derhal müdahale edebilecek durumdaydı. Artık değil ve bu her açıdan çok büyük bir sorun.‘DOKUNMASALAR DAHA İYİYDİ’- Gölcük Depremi’nde askeri sahada görmüştük…17 Ağustosta TSK 10 bin 528 vatandaşımıza dokunmuştu. 6 Şubat’ta 327 vatandaşımıza ulaşabildiler. Arada 10 bin kişi fark var. Maalesef hiçbir şeye dokunmasalar bugün çok daha iyi bir durumda olurduk. EMASYA Protokolü’nü iptal edip, doğal afet yardım taburlarını, doğal afet yardım planlarını devre dışı bıraktılar.‘EMİR KOMUTA ZİNCİRİNDE SIFIR KAOS’- Sizin elinizde yetki olsa nereden başlarsınız?Derhal bu görevi orduya veririm. Askerin afete müdahale kapasitesini tekrar hayata geçirirdim. Zamanında Türkiye afet riskine, farklı bölgelerdeki olası olaylara göre 17 bölgeye ayrılmıştı. Her bölge için önlemler ve hazırlık planları mevcuttu. Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı Doğal Afet Yardım Taburları vardı ve bu insanların işi afete hazırlıktı. Uzmanlaşmışlardı, haritaya da çok hakimlerdi. Hangi meydanı, hangi sokağı, hangi riskli alanı kimin koruyacağı, kimin arama kurtarma çalışmalarını nezaret edeceği belliydi. Herkesin görevi vardı. Dolayısıyla bir olay olduğunda kimse “Bunu nereden alacağız, bunu nereden çağıracağız” demiyordu. Düğmeye basılıyordu ve emir komuta zinciri içerisinde bütün mekanizma harekete geçiriliyordu. Sıfır kaos.‘SİSTEMİ BOZDULAR, BEDELİNİ ÖDÜYORUZ’- Şimdi nasıl?Bütün bu yetkiyi, daha yeni kurulmuş ve ne kurumsal hafızası ne de ehliyetli ve liyakatli yeteri kadar yönetici ve personeli olan AFAD’a verdiler. Afetlerde iletişimden sorumlu AFAD, koordinasyondan sorumlu AFAD, arama kurtarmadan sorumlu AFAD, yardım dağıtımından sorumlu AFAD, 140 yıldır Kızılay’ın çadır kurduğu Türkiye’de, çadır kurma sorumluluğu bile artık AFAD’ta. Haliyle bu kadar ağır bir sorumluluğu kaldıramadı ve kaldırabilmesi de zaten beklenemezdi. Dolayısıyla var olan sistemi bozdular. Onun bedelini ödüyoruz. Asker tekrar bu işin başına gelmeli.- Hazırlıksız yakalandığımız İstanbul depreminin bedeli ne olur?Askerin olmadığı bir durumda İstanbulda yaşanacak kaos 6 Şubat’tan kat be kat fazla olur. 6 Şubat’ta 11 şehir, 13.5 milyon insan ve devasa bir coğrafya etkilendi. İstanbul daha küçük ve nüfus yoğunluğu 20 kat fazla. Böyle bir durumda İstanbul’da çok daha büyük bir kaos ve facia yaşarız, emniyet ve asayişin sağlanmasında, yardımların ulaştırılmasında ve müdahale sürecinde aklımıza, hayalimize gelmeyecek zorluklar ve sorunlar yaşarız.‘EN TEHLİKELİSİ YABANCI ASKER’- Beka problemiyle karşı karşıya kalır mıyız?Bir ülkeye yabancı ülke askerinin girmesi kadar tehlikeli bir şey olamaz. Afet yardımı için bile olsa çok dikkatli yönetilmesi gereken bir süreçtir.- Deprem sonrası gelen uluslararası yardımların da olumsuz tarafları olabilir mi?İstihbari faaliyetler risk yaratabilir çünkü arama kurtarma ekiplerinin arasına istihbaratçılar karışabilir. Yardım amacıyla gelip bebek, çocuk kaçırmak için gelenler, organ kaçakçıları olabilir ki Interpol’ün Kırmızı Bülten’le bütün dünyada aradığı İsrail’li bir organ kaçakçısının Hatay’da sahra hastanesi kurduğu ortaya çıktı.- Her zaman deprem zamanında deprem konuşuyoruz. Ondan sonra unutuyoruz. Bu motivasyon nasıl diri tutulur?Vatandaş günlük çıkarına göre yaşar. Hele ülkenin ekonomisinin, toplumsal yapısının, sosyal imkanlarının bu kadar sıkıntılı olduğu ve giderek de daha kötüye gittiği bir ortamda vatandaş ancak karnını nasıl doyuracağını düşünebilir. Başka bir şey düşünemez. Vatandaş böyle bakabilir ama hükümet, devlet böyle bakamaz. Bir toplumu afetlere hazırlamak en önce hükümetlerin sorumluluğudur. Hükümetin işi sıkı tutması lazım ve kamu kurumlarına, belediyelere, özel sektöre, bilim insanlarına, sivil toplum kuruluşlarına, bireylere örnek olması, kolaylaştırıcı olması ve işbirliğini sağlaması lazım, bilgi ve kaynak paylaşımı, özendirici çalışmalar yapması lazım.PORTRE1968’de İstanbul’da doğdu. Şişli Terakki Lisesi’ni bitirdi. Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun oldu. Dağcılık sporuyla Bilkent Üniversitesi Doğa Sporları Topluluğunda tanıştı. 7 bin metreden yüksek beş dağa tırmanarak “Kar Leoparı” unvanını aldı. Everest Dağı’na tırmanan ilk Türk dağcı ve yedi kıtanın en yüksek dağına tırmanarak “Yedi Zirveler” projesini tamamlayan en genç sporcu oldu. Kurucu üyesi olduğu ve Türkiye genelinde örgütlenmesine liderlik ettiği Arama Kurtarma Derneği (AKUT), on binlerce insanın hayatına dokundu. 2016da Yönetim Kurulu Başkanlığı ve yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden Mahruki, AKUT Vakfı Başkanıdır.FOTOĞRAFLAR: VEDAT ARIK

Source: İklim Öngel


CHP’li Bağcıoğlu’ndan ‘Türkiye’nin çıkarması gereken dersler’

CHP’nin Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve emekli tümamiral Yankı Bağcıoğlu, dünya genelinde devam eden savaşlar ve bölgesel dengelerde yaşanan köklü değişimler kapsamında Türkiye’nin ‘çıkarması gereken stratejik derslere’ ilişkin Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. 24 Şubat 2022’den bu yana devam eden Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail’in Filistin başta olmak üzere bölge ülkelerine saldırıları, ABD’nin Yemen’deki hedefleri vurmaya devam etmesiyle birlikte Husiler’in deniz ticari trafiği gibi örnekler veren Bağcıoğlu, bunların söz konusu bölgeleri ‘insanlık suçlarının yaşandığı alanların’ yanı sıra adeta ‘yeni silah teknolojileri ve savaş stratejilerinin’ sergilendiği laboratuvarlara dönüştürdüğünü söyledi. Türkiye’nin yakın çevresindeki çatışma ortamlarından milli güvenliği için ders çıkarması gerektiğine işaret eden Bağcıoğlu, bir dizi önlemden söz etti. KOMUTANLIKLAR ARASI BAĞIN TESİSİ‘Komuta kontrol’ noktasında ‘stratejik ve operatif seviye’ komuta yapısının komuta birliği, sadelik ve emir komuta zincirine uygunluğunun önemli olduğuna işaret eden Bağcıoğlu, bu kapsamda Genelkurmay Başkanı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) komutanı olduğu yapının fiilen tesis edilmesi gerektiğini vurguladı. Bağcıoğlu, ‘koordinasyon ve işbirliği’ alanına ilişkin ise, “Silahlı kolluk kuvvetleri ve Silahlı Kuvvetler tarafından faaliyetler müştereken ve sinerji yaratacak şekilde barış döneminden itibaren koordineli olarak yürütülmeli. Bu çerçevede; aynı harekat sahalarında faaliyet gösterecek Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının, Kara ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları ile bağları yeniden tesis edilmeli ve güçlendirilmeli” değerlendirmesinde bulundu. ‘ELEKTRONİK HARP YETENEĞİ GELİŞMELİ’Bağcıoğlu, istihbarat çalışmalarında kurumlar arası işbirliğinin önemine dikkat çekerek, elektronik harp ve siber saldırı ortamlarında bile muharebe, komuta-kontrol fonksiyonlarının korunmasının şart olduğunu belirterek, “Uydu sistemleri, insanlı ve insansız hava-deniz araçlarıyla etkin keşif, gözetleme, erken ihbar, hedef tespiti ve teşhisi faaliyetlerinin her şartta (meteoroloji, elektronik taarruz, siber saldırı) yapılabilmesi kritik önem taşıyor. Siber savunma ve siber taarruz, elektronik harp yetenekleri geliştirilmeli” dedi. ‘KAAN MMU GELİŞTİRME SÜRECİ HIZLANMALI’Muharip uçaklar ve insansız hava araçlarının etkin bir hava gücü harekatının başarısı açısından çok önemli ihtiyaçlar olduğunun altını çizen Bağcıoğlu, “Muharip uçak tedarik projeleri ile KAAN MMU geliştirme süreci hızlandırılmalı. İnsansız hava araçlarının geliştirme ve üretim çalışmalarına aynı konsantrasyon ile devam edilmeli. Dikine kalkış yapan İHA’lar özellikle suüstü ve kara harekâtı için çok önemli. Özellikle kablolu dron tehdidi gelişiyor. Karşı tedbirler ivedilikle geliştirilmeli. Yoğun sürdürülebilir ve tekrarlanan dron, insansız hava sistemleri ile seyir ve balistik füze saldırılarına karşı entegre hava savunma sistemleri önemi bir harekât ihtiyacı” diye konuştu.‘GECİKMENİN BEDELİ OLACAKTIR’Dünyada askeri sağlık sistemine sahip olmayan ordu sayısının çok az olduğuna dikkati çeken Bağcıoğlu, “Yerle yeksan edilen Askeri Sağlık Sistemi süratle yeniden tesis edilmeli. Gecikilen her gün sistemin yeniden tesisini zorlaştırıyor. Gecikmenin hem hukuki hem de vicdani bedeli olacaktır” dedi. ‘MOTİVASYONU OLUMSUZ ETKİLİYOR’Bağcıoğlu, askeri personelin moral ve motivasyonunun taşıdığı öneme de işaret ederek emekli askeri personelin özellikle de emekli astsubaylar ile emekli binbaşıların yaşadığı maddi sıkıntıların devam ettiğini söyledi. Bağcıoğlu, “Bu durum muvazzaf personelin de motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Zor şartlarda görev yapan Silahlı Kuvvetler personelinin moral ve motivasyonunu yükseltmek için muvazzaf ve emekli personelin sosyal ve özlük haklarına ilişkin her türlü iyileştirici tedbir alınmalı” diye konuştu.SİYASİ AMAÇ VE POPÜLİST YAKLAŞIMLARSon olarak Bağcıoğlu savunma sanayii yönetimine ilişkin; etkin, adaletli, hesap verilebilir proje yönetimi ile ‘kayırmacılıktan’ uzak personel yönetimini esas alan dinamik bir savunma sanayii altyapısı oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, “Projeler siyasi amaç ve popülist yaklaşımlarla değil ihtiyaç makamlarının belirlediği harekât ihtiyaçları çerçevesinde oluşturulmalı ve yürütülmeli” değerlendirmesinde bulundu. ANKARA‘ASKERİ PERSONELİN KONTROLSÜZ SOSYAL MEDYA KULLANIMI TEHLİKE’Kuvvet koruması ve güvenliğe de değinen Bağcıoğlu, bilgi güvenliği ve harekat emniyeti için istihbarata karşı koyma çalışmalarının ciddiyetle yürütülmesi gerektiğini aktararak, ‘askeri personelin kontrolsüz sosyal medya kullanımının’ birlik ve kişisel emniyetini tehlikeye düşürdüğünü vurguladı. Bağcıoğlu, “Savunma sanayisindeki reklam amaçlı gereksiz ifşalar istihbarata karşı koyma faaliyetlerini olumsuz etkileyebilir. Harekât alanında; tek erden tanka, uçağa veya gemiye kadar tüm unsur ve birliklerin kuvvet koruması için taktik ve teknik tedbirlerin alınması ve gerektiği zaman uygulanabilmesi çok önemli” ifadelerini kullandı.

Source: Doğa Öztürk


ABD”den Yemen”e hava saldırısı: 8 ölü, çok sayıda yaralı

ABD ordusu, bir kez daha Yemen”i hedef aldı. Yemen”deki İran destekli Husilere bağlı medya kuruluşu Al Masirah TV”de yer alan haberlere göre, başkent Sana”nın kuzeyindeki Bani el-Harith bölgesine ABD ordusu tarafından hava saldırısı düzenlendi. 3 evin vurulduğu saldırıda aralarında çocukların da bulunduğu en az 8 kişi hayatını kaybederken, çok sayıda kişi de yaralandı. TRUMP HUSİLERE SALDIRI TALİMATI VERMİŞTİ ABD Başkanı Donald Trump, 15 Mart”ta yaptığı açıklamada, ABD ordusuna Yemen”deki İran destekli Husilere karşı büyük bir saldırı başlatma talimatı verdiğini duyurmuştu. Gelişmenin ardından ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Yemen”in farklı bölgelerindeki Husi hedeflerine hava saldırıları gerçekleştirmeye başlamıştı. Misilleme olarak ABD gemilerini ve dronlarını hedef alan Husiler ise ayrıca İsrail”e yönelik füze saldırılarını sürdürmüştü.

Source:


Bu fotoğrafta 7 terörist var

Terör örgütü PKK’nın fesih kararı alacağı olağanüstü kongresi öncesinde Mardin’in Nusaybin İlçesi’nin tam karşısındaki Kamışlı’da PKK-PYD öncülüğünde, Kürt konferansı düzenlendi. “Kürt birlik ve ortak tutum konferansı” adıyla yapılan toplantıdakilerden 7’sinin Türkiye’de haklarında kırmızı bültenle arama kararı bulunduğu ve aynı şekilde İçişleri Bakanlığı’nın da terörden arananlar listesinin 20 milyon lira para ödüllü kırmızı renkli kategorisinde aranan en azılı teröristler oldukları ortaya çıktı.

Salonda ön sırada İçişleri Bakanlığı’nın en çok aranan azılı teröristler listesinin 20 milyon lira para ödüllü kırmızı kategorisinde aranan PYD’nin tepe isimlerinden Velid kod adlı Aldar Halil yer aldı. Bir diğer isim Mazlum Abdi kod adlı Ferhat Abdi Şahin. Toplantı salonundaki ön sıralarda yine Türkiye’de kırmızı bültenle aranan ve 20 milyon lira para ödüllü Ebu Welat kod adlı Salim Müslim ile Asya Abdullah’ın da yer aldığı görüldü.

BELGEYİ OKUDU

Özerklik istenen toplantıda sonuç bildirgesini ise 1991’de PKK’ya katılan ve Türkiye’ye yönelik pek çok kanlı saldırıda rol alan Fawza El Yusuf okudu. Arkasında ise PKK’nın çatı yapılanması olan KCK’nın sözde bayrağının olduğu görüldü. PYD-YPG ve SDG uluslar arası kamuoyuna sık sık PKK-KCK’dan ayrı olduklarını vurguluyordu.

Yine toplantıya katılanlar arasında 1998 yılından beri terör örgütü PKK içinde sorumlu düzeyde faaliyetlerde bulunan Halide kod adlı Hanife Hüseyin, Yine YPG’nin üst düzey elebaşlarından Semir Asu, Redur Halil ile Nesrin Abdullah da konferansta yer aldı. Bu üç isim, Siirt, Şırnak ve Hakkari’de 65 kişinin ölümünden sorumlu. YPG sorumluları Leyla Ali ile Newroz Ahmed kod adlı teröristlerin de salonda olmaları dikkat çekti.

DEM’liler de orada

Konferansa DEM Partili Milletvekilleri Serhat Eren, Saliha Aydeniz, Gülcan Kaçmaz, Mehmet Kamaç ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır da katıldı. DEM Parti heyetinin, ana omurgasını PKK-YPG’li teröristlerin oluşturduğu sözde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) elebaşı Ferhat Abdi Şahin ile yan yana görüntü vermeleri dikkat çekti.

Source: Özgür Cebe


ABD ordusundan Yemen saldırıları ile ilgili açıklama

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), 15 Mart”tan bu yana Yemen’deki İran destekli Husilere yönelik gerçekleştirilen saldırılarla ilgili yazılı bir açıklama yayınladı. Saldırıların seyrüsefer özgürlüğünü ve Amerikan caydırıcılığını yeniden tesis etmeyi amaçladığı ve kapsamlı istihbarat bilgileri kullanılarak gerçekleştirildiği kaydedilen açıklamada, CENTCOM, Rough Rider Operasyonu’nun başlangıcından bu yana 800″den fazla hedefi vurmuştur. Bu saldırılarda aralarında Husilerin füze ve insansız hava aracı (İHA) birimlerinin üst düzey yetkililerinin de bulunduğu yüzlerce Husi savaşçısı ve çok sayıda Husi lideri öldürülmüştür ifadelerine yer verildi.HUSİ SALDIRILARININ HIZINI VE ETKİNLİĞİNİ AZALTTIKABD saldırılarının Husilerin askeri kabiliyetlerini hedef aldığı vurgulanan açıklamada, Saldırılarda çok sayıda komuta-kontrol tesisi, hava savunma sistemleri, gelişmiş silah üretim tesisleri ve gelişmiş silah depoları imha edilmiştir. Bu depolar, Husilerin uluslararası nakliye yollarına yönelik saldırılarında kullanılan gemisavar balistik ve seyir füzeleri, insansız hava aracı sistemleri ve mürettebatsız su üstü gemileri de dahil olmak üzere gelişmiş konvansiyonel silahları barındırıyordu denildi. ABD saldırılarının Husilerin askeri kabiliyetlerini zayıflatmayı başardığı savunularak, Operasyonlarımız Husi saldırılarının hızını ve etkinliğini azaltmıştır. Balistik füze saldırıları yüzde 69, tek yönlü dron saldırıları yüzde 55 oranında azalmıştır ifadeleri kullanıldı. Ayrıca Ras İsa Limanı”nı hedef alan ABD saldırılarının Husilerin gelir kaynaklarına darbe vurduğu aktarıldı.BASKIYI ARTIRMAYA DEVAM EDECEĞİZİran”ın Husilere yönelik desteğini sürdürdüğü iddia edilen açıklamada, Husiler ancak İran rejiminin desteğiyle ABD güçlerine saldırmaya devam edebilirler. Bölgede seyrüsefer özgürlüğünü ve Amerikan caydırıcılığını yeniden tesis etme hedefine ulaşana kadar baskıyı arttırmaya devam edeceğiz denildi. Husilere yönelik devam eden veya gelecekte yapılacak operasyonlara dair detayların gizli tutulduğu belirtilerek, Seyrüsefer özgürlüğünü engellemeye devam ettikleri sürece baskıyı artırmaya ve Husi kabiliyetlerini zayıflatmaya devam edeceğiz ifadeleri kullanıldı.ABD ORDUSU TRUMP’IN TALİMATIYLA HAREKETE GEÇMİŞTİABD Başkanı Donald Trump, 15 Mart”ta yaptığı açıklamada ABD ordusuna Yemen”deki İran destekli Husilere karşı büyük bir saldırı başlatma talimatı verdiğini duyurarak, Husiler Amerikan gemilerine, uçaklarına ve insansız hava araçlarına karşı amansız bir korsanlık, şiddet kampanyası yürüttüler ifadelerini kullanmıştı. Gelişmenin ardından CENTCOM Yemen”in farklı kesimlerine birçok hava saldırısı gerçekleştirmişti.

Source: Hurriyet.com.tr


Kolombiya”da askerlere yönelik pusuda 6 ordu mensubu öldü

Ülkenin Guaviare yönetim bölgesine bağlı San Jose del Guaviare kırsalında, devriye görevinde yapan askerler pusuya düşürüldü.Çıkan çatışmada 6 asker yaşamını yitirirken, çok sayıda asker de yaralandı. Beş askerin ise silahlı gruplar tarafından kaçırıldığı bildirildi.Saldırının, eski Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri”ne (FARC) bağlı “Comandante Jorge Suarez Briceno” bloğu tarafından gerçekleştirildiği öne sürüldü.Yerel basına göre, kaçırılan askerler daha sonra köylülere teslim edildi. Öte yandan, Kolombiya Barış Sürecini Destekleme Misyonu”ndan (MAPP/OEA) bir ekip, askerleri teslim almak üzere bölgeye doğru yola çıktı.Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, X sosyal medya platformundaki açıklamasında, saldırının derhal soruşturulması talimatını vererek, “Güvenlik güçlerimizdeki her gencin hayatından sorumluyum. Hepsinin ailelerine sağ salim dönmelerini istiyorum, çünkü hükümetimiz yaşamı savunan ve koruyan bir hükümettir.” ifadesini kullandı.

Source: Www.star.com.tr


Türkiye ve 38 ülke sunum yapacak… Adalet Divanı’nda Gazze’ye yardım savaşı

ULUSLARARASI Adalet Divanı (UAD), İsrail’in, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) faaliyetlerini yasaklayan yasasıyla ilgili danışma görüşmelerine bugün başlıyor. Hollanda’nın idari başkenti Lahey’deki Barış Sarayı’nda halka açık yapılacak duruşmalarda 39 ülkenin yanı sıra Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Afrika Birliği ve BM de sunum yapacak. İsrail yönetimi, Ekim 2024’te Hamas’la işbirliği yapmakla suçladığı UNRWA’nın topraklarında faaliyet göstermesini yasaklamış; bu yasak Ocak 2025’te yürürlüğe girmişti. UNRWA, 18 aydır süren savaş nedeniyle yerlerinden olan ve açlıkla savaşan yüz binlerce Filistinli için can simidi konumunda.TÜRKİYE İHLALLERE VURGUTürkiye Dışişleri Bakanlığı, UAD’deki duruşma sürecinde 30 Nisan’da yapacağı sunumla İsrail’in de taraf olduğu 1946 tarihli BM Ayrıcalıkları ve Dokunulmazlıkları Sözleşmesi’ne dikkati çekerek, İsrail’in UNRWA’yı yasaklama kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu anlatacak. Tüm ülkelerin ve kuruluşların sunumların ardından Divan yargıçları 4 veya 6 aylık bir süre içerisinde görüşlerini açıklayacak. UAD’nin verdiği danışma görüşleri bağlayıcı olmamakla birlikte, 1946 tarihli BM Ayrıcalık ve Muafiyetlerine Dair Sözleşme, “bir üye devletle BM arasında uyuşmazlık çıkması halinde, UAD’den danışma görüşü isteneceğini ve bu görüşün taraflarca kesin olarak kabul edileceği” ifadesini içeriyor. Danışma görüşü, İsrail’in UNRWA’ya yönelik kısıtlamalarının kaldırılmasını ve Filistinlilere yönelik insani yardımın yeniden sağlanmasını zorunlu kılabilir. İsrail ordusunun dün Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda, 35 Filistinli yaşamını yitirdi.ABD’DEN DESTEK ALIYORUNRWA’nın Gazze’deki 13 bin çalışanından birkaçının Hamas’ın saldırılarına katıldığını savunan ve Hamas karargâhı olduğu iddiasıyla UNRWA’ya bağlı tesisleri hedef alan İsrail’in politikası, ABD’de Donald Trump yönetiminden destek görüyor. Joe Biden döneminde Hamas’ın 7 Ekim saldırıları kurbanlarının aileleri UNRWA’ya karşı 1 milyar dolarlık tazminat davası talebinde bulunmuştu. Ancak başvuru BM’nin ABD mahkemelerindeki dokunulmazlığı gerekçe gösterilerek reddedilmişti. Trump yönetimindeki ABD Adalet Bakanlığı ise UNRWA’nın BM’nin kendisi değil ona bağlı bir kuruluş olduğu gerekçesiyle kararı bozarak, BM ajansının ABD’de yargılanmasının önünü açtı. Toplamda 6 milyon Filistinli mülteciye destek sağlayan UNRWA, İsrail bombardımanı altındaki Gazze’deki başlıca insani yardım sağlayıcısı konumunda.GOOGLE ÜZERİNDEN KARALAMA PEŞİNDEUNRWA’ya yönelik savaşını meşru göstermeye çalışan İsrail hükümeti, arama motoru Google’a verdiği reklamlar aracılığıyla yardım kuruluşunu karalıyor. Google’da “UNRWA” araması yapıldığında kullanıcılar ilk sırada çıkan sponsorlu içeriklerle BM kuruluşunun “yalanları ve terörle bağlantılarının ifşa edildiği” bir siteye yönlendiriliyor. İsrail Ulusal Dijital Ajansı’na bağlı olan sitede yalnızca UNRWA değil, Gazze Şeridi’ndeki insani krize dikkat çeken raporlar yayınlayan Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) gibi diğer uluslararası yardım kuruluşları da “İsrail düşmanı olmak ve Hamas’a yardım etmekle” suçlanıyor.

Source: Hurriyet.com.tr


Trump listeye Süveyş’i de ekledi: Biz bedava geçelim

Trump, sosyal medyada yaptığı paylaşımda ABD ticari ve askeri gemilerinin Panama ve Süveyş kanallarından ücretsiz geçişini talep etti. ABD olmadan Panama ve Süveyş kanallarının var olmayacağını ileri süren Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya bu konuyla ilgilenmesi için talimat verdiğini belirtti. Trump, daha önceki açıklamalarında da Panama’daki Çin etkisini azaltmak amacında olduklarını söylemişti.VANCE ÖNEMSEMEMİŞTİAncak Trump yönetimi daha önce Süveyş Kanalı’na yönelik bir ilgi göstermemişti. Hatta, mart ayında üst düzey ABD’li yöneticilerin Yemen’deki Husilere yönelik hava saldırılarıyla ilgili yazışmaları basına sızmış, Başkan Yardımcısı JD Vance’in kanalın ABD’den çok Avrupa ticareti için önemli olduğu, bu nedenle Husilere yönelik operasyonu kamuoyuna anlatmanın zor olacağı yorumu göze çarpmıştı. Küresel deniz ticaretinin yaklaşık yüzde 10’unun geçtiği Süveyş Kanalı’ndan geçişler Husilerin Yemen açıklarındaki gemilere saldırıları sonrasında düşüş kaydetti.

Source: Hurriyet.com.tr


Japon otelinden İsrail ve Rus tarifesi: Savaş suçu işlediniz mi

Otel müdürü uygulamanın yerinde olduğunu belirterek “Bizim için savaş uzak bir şey. Kadınları ve çocukları öldüren, okulları bombalayan insanlarla hiç karşılaşmadık” açıklamasında bulundu.DONANMA GÖREVLİSİYMİŞİsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinin haberine göre, Kyoto kentindeki otel, İsrailli müşterinin “kadın ve çocuklara saldırı, esirleri öldürme ve işkence dahil olmak üzere hiçbir zaman savaş suçu işlemediğine” ilişkin formu imzalamadan rezervasyon yapmasını kabul etmedi. İsrali donanmasında görev yaptığı belirtilen turist, başlangıçta formu imzalamayı kabul etmedi, ancak otel görevlisinin İsrailli ve Rus turistler için bu prosedürün zorunlu olduğunu belirtmesi üzerine imzaladı. İsrail medyası, olayın ardından İsrail’in Japonya Büyükelçisi Gilad Cohen’in, Kyoto Valisi Takatoshi Nishiwaki’ye sert ifadelerle bir mektup göndererek, “konaklama sektöründe İsrailli turistlere yönelik potansiyel ayrımcı uygulamalar” konusunda endişelerini dile getirdiğini bildirdi.

Source: Hurriyet.com.tr


Şam yönetiminden SDG’nin federasyon talebine tepki

Suriye Cumhurbaşkanlığının Telegram kanalından yapılan açıklamada, “SDG’nin son dönemde yaptığı, federasyon çağrısında bulunan ve sahada ayrı bir yapı oluşturmayı amaçlayan hareketler ve açıklamaları (Şam yönetimi-SDG) anlaşmanın içeriğiyle açık bir şekilde çelişmekte ve ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir. Ülkeyi bölmeye yönelik bir gerçeklik dayatma ya da federasyon veya özerk yönetim adı altında ayrı yapılar oluşturma girişimlerini açık bir şekilde reddediyoruz” ifadeleri kullanıldı.‘KIRMIZI ÇİZGİMİZ’Açıklamada, “Suriye’nin toprak ve halk bütünlüğü bizim için kırmızı çizgidir ve buna yönelik her türlü ihlal ve sapma; Suriye’nin birleşik kimliğine saldırı olarak değerlendirilir” uyarısında bulunuldu. Bazı bölgelerde tehlikeli demografik değişim girişimlerine işaret eden uygulamalardan “derin endişe” duyulduğu ifade edilen açıklamada, “SDG’nin devlet kurumlarının çalışmalarını engelleme, ulusal kaynakları devletin denetimi dışında kullanma gibi uygulamaların, bölünmeyi derinleştirip ulusal egemenliği tehdit edeceği konusunda uyarıyoruz” denildi. Kürt halkının haklarının Suriye halkının tüm diğer bileşenleri gibi tek ve birleşik Suriye devleti çatısı altında, tam vatandaşlık ve hukuk önünde eşitlik temelinde korunduğu vurgulanan açıklamada, bu hakların korunması için hiçbir dış müdahaleye veya yabancı vesayete ihtiyaç olmadığı kaydedildi

Source: Hurriyet.com.tr


Gelecek bir ayda program yoğun… Atina’dan Ege’de diyalog çağrısı

16 Nisan’da Ege ve Doğu Akdeniz’deki maksimalist iddialarını içeren küstah “Deniz Mekânsal Planlama” haritasını yayınlayan Yunanistan’dan bu defa diyalog ve itidal çağrısı geldi. Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Yerapetritis, Türkiye ile ilişkilerde iki yıldır yaşanan sakin ortamın devamında ısrarlı olduklarını söyledi.ÜÇ KRİTİK GÖRÜŞMEYerapetritis Parapolitika gazetesindeki demecinde, bu çerçevede, iki ülke askeri heyetlerinin Ege’de güven arttırıcı önlemler konusunu görüşmek üzere bugün Selanik’te biraraya geleceklerini, ayrıca kalabalık bir Yunan işinsanı heyetinin 8-9 Mayıs’ta İstanbul’a gideceğini açıkladı. Yerapetritis, “Sakin ortamın korunması ve gerginliklerin önlenmesi amacıyla” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile iletişim kanallarını açık tuttuklarını vurgularken, iki bakan 14-15 Mayıs’ta Antalya’da düzenlenecek NATO’nun gayrıresmi dışişleri bakanları toplantısında yeniden biraraya gelecek. LİDERLER BULUŞACAKYerapetritis, Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunan Başbakanı Kirikaos Miçotakis’in programlarının elvereceği bir tarihte, önümüzdeki dönemde Türkiye’de gerçekleştirileceğini de belirtti.Yunan Dışişleri Bakanı “Deniz Mekânsal Planlama” haritasının, kıta sahanlığı ilanı anlamına gelmediğini söyleyerek, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge konusu için çözüm adresi olarak bir kez daha Lahey Adalet Divanı’nı gösterdi. Atina’da, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin de kendi “Deniz Mekansal Planlama” haritasını yayınlaması bekleniyor. Yunan başkentindeki tahminler, bu haritanın “Mavi Vatan” sınırlarını içereceği yönünde.150 BİN KİŞİLİK İHTİYAT GÜCÜ Yunan Dışişleri’nin Atina-Ankara arasındaki diyalog ortamının sürdürülmesi yönündeki çağrıları devam ederken, Yunanistan diğer yandan da askeri kapasitesini genişletmeye yönelik adımlarını sürdürüyor. Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, bu bağlamda önümüzdeki beş yıl içinde 150 bin kişilik bir “ihtiyati er ve yedeksubay gücü” oluşturmayı hedeflediklerini açıkladı. Ülkede, ihtiyati er ve yedeksubayların teşkilatlanması ve eğitimlerinin yeniden yapılandırılacağını belirten Dendias, söz konusu yeni yapılanmanın stratejik açıdan zaruri olduğunu söyledikten sonra, Türkiye’yi kastederek “Vatanımızın karşı karşıya bulunduğu rakipler, tehditler, hatta tek tehdit sayıca bizden çok üstün. Dolayısıyla faal ordumuzu güçlendirmeliyiz. İhtiyati er ve yedeksubayların eğitimi kâğıt üzerinde kalmamalıdır” dedi.HARİTA KRİZİ ÇIKMIŞTI Yunanistan’ın Ege Denizi’ni parsellere bölen Deniz Mekânsal Planlama haritasını yayınlaması Türkiye’nin tepkisini çekmiş, Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi de Türkiye’nin çıkarlarını gözeten kendi çalışmasını yayınlamıştı. KIBRIS’TA RUMLARA LİMAN JESTİ İDDİASIYUNANİSTAN’da Ta Nea gazetesi, Türkiye’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ne bir jestte bulunmaya niyetli olduğunu iddia etti. Gazete, Türkiye’nin bir limanını, yaklaşık 1100 Kıbrıs Rum bandıralı gemiye açma niyetinde olduğunu ileri sürdü. Yüksek mevkili bir Rum kaynağın, “Bugüne kadar Atina ya da Brüksel üzerinden, Türkiye’nin böyle bir niyeti bulunduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ulaşmadı. Nikos Hristodulidis (Rum Yönetimi lideri) Türk yetkililere, bir limanın açılması önerisinde bulunmuştu” dediğini belirten Ta Nea, aynı kaynağın “Karşılık olarak Türkiye’ye ne verebilirsiniz?” sorusuna, “Türk işinsanlarına Avrupa Birliği’nde vize kolaylığı” cevabı verdiğini yazdı.

Source: Yorgo Kirbaki̇


Fidan’dan Katar’da Suriye mesajı: ‘DEAŞ nasıl çıktıysa PKK da çıkacak’

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Doha’daki ortak basın toplantısında konuşan Fidan, Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedef alan, egemenliğini zedeleyecek hiçbir girişimi kabul etmediğini hatırlatarak, Suriye’de merkezi otorite dışında silah taşıma imkânı verecek hiçbir girişimin de kabul edilmeyeceğini bildirdi.‘ÇAĞRIYA CEVAP BEKLİYORUZ’“YPG ile Suriye’deki yönetim arasında geçtiğimiz aylarda imzalanan anlaşmanın hayata geçmesini bekliyoruz. Bu konudaki hassasiyetimiz ortada” diye konuşan Fidan, aynı zamanda terör örgütü PKK’nın yapılan çağrıya bir an önce olumlu cevap vermesini, silahları bırakmasını ve bölgede normale dönüşün önünde engel olmaktan çıkmasının beklendiğini söyledi.Bu noktada eski terör yöntemlerini kullanan, elinde silahla bölgedeki hükümetlerin üzerine “bela” olmayı sürdüreceğini düşünen aktörlerin sistemden çıkma zamanın geldiğini kaydeden Fidan, “(Suriye’de) DEAŞ nasıl sistemden çıktıysa PKK da sistemden çıkacaktır. Ya kendi isteğiyle; barış içerisinde, sulh içerisinde çıkacak. Ya da başka türlü çıkacak” ifadesini kullandı.

Source: Hurriyet.com.tr


Deprem önlemleri Kabine’de

İSTANBUL DEPREMİ: Kabine Toplantısında İstanbul’daki 6.2 büyüklüğündeki deprem ile ilgili ayrıntılar ana gündem başlıklarından olacak. Hasar tespit çalışmalarına dair rakamlar gözden geçirilecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un İstanbul’daki depremlerle ilgili kabine üyelerine sunum da yapacağı belirtiliyor.* TERÖRSÜZ TÜRKİYE: 27 Şubat’taki İmralı çağrısının ardından gözler terör örgütü PKK’nın silah bırakma sürecine çevrildi. Süreçte gelinen tüm aşamalar ve bundan sonra atılacak adımlar ele alınacak.* ORTADOĞU’DAKİ GELİŞMELER: Suriye’deki son durum, SDG ile Şam arasındaki mutabakat ve önceki gün Kamışlı’da Kürt grupların katılımıyla düzenlenen konferansın da Kabine’de değerlendirilmesi bekleniyor. * ENFLASYONLA MÜCADELE: Ekonomideki son durum, fahiş fiyatla ve enflasyonla mücadele Kabine’nin öncelikli gündeminde yer alıyor.

Source: Hurriyet.com.tr


İran patlamanın failini buldu: Sabotaj için açık işaretler var

İran lideri Hamaney, İran”ın güneyinde Basra Körfezi kıyısında yer alan Bender Abbas Limanı”nda dün meydana gelen patlamaya ilişkin mesaj yayımladı.Limanda meydana gelen acı verici olayın üzüntü ve endişeye neden olduğunu belirten Hamaney, patlamada hayatını kaybedenlere Allah”tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.Tüm yetkililerin “trajik ve yıkıcı olayların önlenmesi konusunda kendilerini sorumlu görmesi gerektiğini” vurgulayan İran lideri, limandaki patlamanın sabotaj olabileceği ihtimaline dikkati çekerek, şunları kaydetti:”Emniyet ve yargı yetkililerinin, bu konuda kapsamlı soruşturma yaparak herhangi bir ihmal veya kasıt olup olmadığını ortaya çıkarmaları gerekmektedir.”İRANLI MİLLETVEKİLİ SİRAC, BENDER ABBAS LİMANI”NDAKİ PATLAMANIN FAİLİNİN İSRAİL OLDUĞUNU SAVUNDUTahran”dan yayın yapan Rokna haber sitesine konuşan Tahran Milletvekili Sirac, İran”ın Basra Körfezi kıyısında yer alan Bender Abbas Limanı”ndaki patlamanın sabotaj olduğunu öne sürdü.Limandaki patlamaların dört ayrı noktada gerçekleştirildiğini iddia eden Sirac, “Patlamaların dört ayrı noktada meydana gelmesi, konteynerlerin içine patlayıcı madde konulduğu anlamına geliyor.” dedi.Doğal yangın ihtimalini reddeden İranlı milletvekili, “Kimyasallar genellikle sadece bir noktada alev alır ve bu tür eş zamanlı patlamalara neden olmaz. Bu konteynerler, nakliye sırasında patlayıcılarla donatılmış, hatta yerli acenteler tarafından kirletilmiş olabilir.” diye konuştu.Sirac, İsrail”in patlamaları gerçekleştirmek için uydular veya uzaktan kumandalı zamanlayıcı cihazlar kullanmış olma ihtimalini dile getirerek, “Konteynerlerin limanda en fazla hasara yol açacak zamanı tam olarak hesaplamışlardı. İsrail”in bununla ilgisi olduğuna dair açık işaretler mevcut.” ifadelerini kullandı.İran”ın güneyinde Basra Körfezi kıyısında yer alan Bender Abbas Limanı”nda dün öğle saatlerinde şiddetli bir patlama meydana gelmişti.Patlamanın nedeninin henüz belirlenemediği açıklanmıştı.Limandaki bazı konteynerlerin patlamasıyla meydana gelen olayda şu ana kadar 40 kişinin hayatını kaybettiği, bini aşkın kişinin de yaralandığı bildirilmişti.Olay bölgesinden gelen görüntülerde de limanın bir kısmının büyük hasar aldığı görülmüştü.İranlı yetkililer, patlamanın sabotaj olduğuna dair şu ana kadar herhangi bir bulgu edinmediklerini açıklamıştı.

Source: Www.star.com.tr


Rusya”ya asker gönderdiklerini ilk kez doğruladılar! Kuzey Kore: İttifakın sağlamlığını kanıtladık

Kuzey Kore yönetimi, Ukrayna”ya karşı savaşmak üzere Rusya”ya asker gönderdiğini ilk kez resmi olarak doğruladı. Kore İşçi Partisi Merkezi Askeri Komisyonu”ndan yapılan açıklamada, imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması kapsamında Rusya”ya asker sevkiyatı yapıldığı bildirildi. Kuzey Kore askerlerinin Kursk bölgesinde kahramanca başarılar gösterdiği belirtilen açıklamada, “Ukrayna”nın maceracı Rusya işgalini püskürtmek için yapılan Kursk bölgesini kurtarma operasyonu zaferle sonuçlanmıştır. Silahlı kuvvetlerimiz, yüksek savaşçı ruhlarını ve askeri mizaçlarını tam olarak ortaya koymuş, eşsiz bir kahramanlık, cesaret ve fedakarlık ruhu sergilemiştir. Silahlı kuvvetlerimiz Neo-Nazi Ukrayna güçlerinin yok edilmesine ve Rusya topraklarının kurtarılmasına önemli bir katkı sağlamıştır” ifadelerine yer verildi. “ASKERLERİMİZ KAHRAMANLIK ÖYKÜLERİ YAZDI”Rusya”ya asker gönderme kararının bizzat ülke lideri Kim Jong-Un tarafından alındığı vurgulanan açıklamada, “Rusya topraklarını kendi ülkelerinin toprağı olarak gören askerlerimiz, Kuzey Kore ile Rusya arasındaki ittifakın sağlamlığını kanıtlamış ve fedakarlıklarla dolu mücadeleleriyle efsanevi askeri kahramanlık öyküleri yazmışlardır” ifadeleri kullanıldı. Kuzey Kore”nin Rusya”ya sağladığı askeri desteğin ikili ilişkilerde bir dönüm noktası olduğu vurgulanan açıklamada, “Kore İşçi Partisi Merkezi Askeri Komisyonu, Kursk bölgesini kurtarma operasyonlarına katılan ve Kuzey Kore-Rusya ilişkilerinin tarihinde altın harflerle yer alacak ölümsüz başarılara imza atan tüm askerlerini içtenlikle kutlamaktadır” denildi. Kuzey Kore hükümetinin Rusya gibi güçlü bir devletle ittifak yapmaktan onur duyduğu belirtilerek, “Kuzey Kore ve Rusya arasındaki askeri bağları daha da güçlendirmekten ve Rusya”nın özel askeri operasyonlarına katkıda bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz” ifadeleri kullanıldı. “ULUSLARARASI HUKUK HÜKÜMLERİNE UYGUN”Kuzey Kore”nin Rusya”ya asker göndermesinin tüm uluslararası hukuk kurallarına uygun olduğu iddia edilen açıklamada, “Ordumuzun iki ülke arasında imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması uyarınca Rusya toprakları içinde yürüttüğü faaliyetler Birleşmiş Milletler kuralları dahil tüm uluslararası hukuk hükümlerine uygundur” denildi. KUZEY KORE RUSYA”NIN KURSK BÖLGESİNE ASKER GÖNDERMİŞTİKuzey Kore lideri Kim Jong-Un ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz Haziran ayında Pyongyang”da bir araya gelerek Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalamıştı. Anlaşmanın “Taraflardan birine yönelik dış saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı” da içerdiğini açıklayan Putin, “Rusya, imzalanan bu anlaşma uyarınca Kuzey Kore ile askeri-teknik işbirliğini göz ardı etmemektedir” ifadelerini kullanmıştı. Gelişmelerin ardından Kuzey Kore”nin Rusya”ya asker gönderdiği ortaya çıkmıştı. Kuzey Kore askerlerinin Rusya”nın Kursk bölgesinde Ukrayna”ya karşı savaştığı ve büyük kayıplar verdiği açıklansa da, Kuzey Kore söz konusu asker sevkiyatını resmi olarak doğrulamamıştı.

Source: Www.star.com.tr


Pyongyang, Rusya”ya asker gönderdiğini kabul etti: “Neo-nazi güçlerin yok edilmesine katkı sağladık”

Kuzey Kore yönetimi, Ukrayna’ya karşı savaşmak üzere Rusya’ya asker gönderdiğini ilk kez resmi olarak doğruladı. Kore İşçi Partisi Merkezi Askeri Komisyonu’ndan yapılan açıklamada, imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması kapsamında Rusya’ya asker sevkiyatı yapıldığı bildirildi.Kuzey Kore askerlerinin Kursk bölgesinde kahramanca başarılar gösterdiği belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi:Ukrayna’nın maceracı Rusya işgalini püskürtmek için yapılan Kursk bölgesini kurtarma operasyonu zaferle sonuçlanmıştır. Silahlı kuvvetlerimiz, yüksek savaşçı ruhlarını ve askeri mizaçlarını tam olarak ortaya koymuş, eşsiz bir kahramanlık, cesaret ve fedakarlık ruhu sergilemiştir. Silahlı kuvvetlerimiz Neo-Nazi Ukrayna güçlerinin yok edilmesine ve Rusya topraklarının kurtarılmasına önemli bir katkı sağlamıştır. Gözden Kaçmasın Rubio”dan Rusya-Ukrayna yakın zamanda anlaşmazsa zamanımızı ayırmaya devam edemeyiz mesajı Haberi görüntüle “KAHRAMANLIK ÖYKÜLERİ YAZDIK”Rusya’ya asker gönderme kararının bizzat ülke lideri Kim Jong-Un tarafından alındığı vurgulanan açıklamada, Rusya topraklarını kendi ülkelerinin toprağı olarak gören askerlerimiz, Kuzey Kore ile Rusya arasındaki ittifakın sağlamlığını kanıtlamış ve fedakarlıklarla dolu mücadeleleriyle efsanevi askeri kahramanlık öyküleri yazmışlardır ifadeleri kullanıldı.Kuzey Kore’nin Rusya”ya sağladığı askeri desteğin ikili ilişkilerde bir dönüm noktası olduğu vurgulanan açıklamada, Kore İşçi Partisi Merkezi Askeri Komisyonu, Kursk bölgesini kurtarma operasyonlarına katılan ve Kuzey Kore-Rusya ilişkilerinin tarihinde altın harflerle yer alacak ölümsüz başarılara imza atan tüm askerlerini içtenlikle kutlamaktadır denildi. Gözden Kaçmasın Trump, Putin”e öfkelendi: “Beni oyalıyor… Hiçbir mantıklı açıklaması yok” Haberi görüntüle “ASKERİ BAĞLAR DAHA DA GÜÇLENECEK”Kuzey Kore hükümetinin Rusya gibi güçlü bir devletle ittifak yapmaktan onur duyduğu belirtilerek, Kuzey Kore ve Rusya arasındaki askeri bağları daha da güçlendirmekten ve Rusya”nın özel askeri operasyonlarına katkıda bulunmaktan memnuniyet duyuyoruz ifadeleri kullanıldı.Uluslararası hukuk hükümlerine uygunKuzey Kore’nin Rusya”ya asker göndermesinin tüm uluslararası hukuk kurallarına uygun olduğu iddia edilen açıklamada, Ordumuzun iki ülke arasında imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması uyarınca Rusya toprakları içinde yürüttüğü faaliyetler Birleşmiş Milletler kuralları dahil tüm uluslararası hukuk hükümlerine uygundur denildi. Gözden Kaçmasın Macron ve Zelenski Roma”da bir araya geldi: “Ukrayna koşulsuz ateşkese hazır” Haberi görüntüle KURSK”TAKİ KUZEY KORE ASKERLERİKuzey Kore lideri Kim Jong-Un ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz Haziran ayında Pyongyang”da bir araya gelerek Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalamıştı. Anlaşmanın Taraflardan birine yönelik dış saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı da içerdiğini açıklayan Putin, Rusya, imzalanan bu anlaşma uyarınca Kuzey Kore ile askeri-teknik işbirliğini göz ardı etmemektedir ifadelerini kullanmıştı.Gelişmelerin ardından Kuzey Kore”nin Rusya’ya asker gönderdiği ortaya çıkmıştı. Kuzey Kore askerlerinin Rusya”nın Kursk bölgesinde Ukrayna’ya karşı savaştığı ve büyük kayıplar verdiği açıklansa da, Kuzey Kore söz konusu asker sevkiyatını resmi olarak doğrulamamıştı. Gözden Kaçmasın Papa Francis”in cenazesinde tarihi an! Zelenski ve Trump tören öncesi görüştü Haberi görüntüle

Source: Hurriyet.com.tr


Küresel askeri harcamalar geçen yıl 2 trilyon 718 milyar dolarla rekor yenilendi

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), 2024 yılına ilişkin küresel askeri harcamalar raporunu açıkladı.

Küresel askeri harcamaların 2024″te bir önceki yıla göre reel olarak yüzde 9,4 artışla 2 trilyon 718 milyar dolara ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördüğü belirtilen raporda, geçen yılki artışta, Avrupa ve Orta Doğu”da askeri harcamalardaki keskin yükselişin etkili olduğu vurgulandı.

Raporda, küresel askeri harcamaların 10 yıldır art arda yükseldiği ve geçen yıl Soğuk Savaş”ın sona ermesinden bu yana bir önceki yıla göre en keskin yükselişi kaydettiği belirtilerek, küresel olarak kişi başına askeri harcamanın 334 dolarla 1990″dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı ifade edildi.

Türkiye”nin askeri harcamaları 2015-2024 döneminde yüzde 110 arttı

Türkiye”nin 2015-2024 döneminde askeri harcamalarının yüzde 110 arttığına işaret edilen raporda, ülkenin geçen yılki askeri harcamalarının bir önceki yıla göre yüzde 12 artarak 25 milyar dolar olduğu bildirildi.

SIPRI raporunda, geçen yıl askeri harcamaların dünya genelinde yükseldiği, özellikle Avrupa ve Orta Doğu”da büyük artışlar kaydedildiği belirtildi.

Geçen yıl Malta hariç bütün Avrupa ülkelerinin askeri harcamalarını artırdığının ifade edildiği raporda, Ukrayna”daki savaş ve ABD”nin NATO ittifakına bağlılığına ilişkin şüphelerin Rusya’nın dahil olduğu Avrupa”daki askeri harcamaların yüzde 17 artmasına sebep olduğu kaydedildi.

2024″te en çok askeri harcama yapan beş ülke ABD, Çin, Rusya, Almanya ve Hindistan olurken, bu ülkelerin harcamaları dünya askeri harcamalarının yüzde 60″ını oluşturdu.

ABD”nin geçen yıl askeri harcamaları NATO”un yüzde 66″sını oluşturdu

ABD”nin harcamalarının 2024″te önceki yıla göre yüzde 5,7 artarak 997 milyar dolar olduğu aktarılan raporda, ülkenin askeri harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 19 yükseldiği kaydedildi.

Raporda, ABD”nin geçen yıl askeri harcamalarının toplam küresel askeri harcamalarının yüzde 37’sini ve toplam NATO askeri harcamalarının da yüzde 66″sını oluşturduğuna işaret edildi.

Geçen yıl Avrupalı NATO üyelerinin çoğu askeri harcamalarını artırırken, bu ülkelerin NATO içindeki toplam payları son 11 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 30″a ulaştı.

Enstitüsünün raporunda, “2024”te üçüncü yılını dolduran Rusya-Ukrayna savaşı, askeri harcamaları artırmaya devam ederek Avrupa”daki askeri harcamaları Soğuk Savaş’ın sonunda kaydedilen seviyenin ötesine taşıdı.” ifadesi kullanıldı.

Raporda, Çin”in harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 59 arttığı, askeri harcamaların geçen yıl da yüzde 7 yükselerek 314 milyar dolara çıktığı tahmin edildi.

Geçen yıl Hindistan”ın harcamalarının yüzde 1,6 artışla 86,1 milyar dolara çıktığı belirtilen raporda, Hindistan”ın askeri harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 42 yükseldiği ifade edildi.

Almanya yeniden silahlanıyor

Raporda, geçen yıl 88,5 milyar dolarlık harcamayla Almanya”nın küresel olarak en fazla askeri harcama yapan ülkeler arasında yer aldığı aktarılarak, Hindistan”ı geride bırakarak dünyada ilk defa 4. sırada yer alan ülkenin askeri harcamalarının geçen yıl yüzde 28 arttığı bildirildi. Almanya”nın harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 89 artması dikkati çekti.

Rusya”nın askeri harcamaları 2024″te bir önceki yıla göre yüzde 38 artışla 149 milyar dolar oldu. Bu rakamın Rusya”nın GSYH”sinin yüzde 7,1″ine denk geldiği tahmin edildi.

Rusya ile savaşta olan Ukrayna”nın askeri harcamaları geçen yıl yüzde 2,9 artarak 64,7 milyar dolara ulaştı. Ukrayna ekonomisinin devam eden savaş nedeniyle aldığı hasar sonucu bu miktar, ülkenin 2024″teki GSYH”sinin yüzde 34’ünü oluşturdu. Ukrayna’nın geçen yılki toplam askeri harcamaları Rusya”nın harcamalarının yüzde 43″üne tekabül etmesi dikkati çekti.

İsrail”in askeri harcamaları yüzde 65 arttı

Gazze”deki saldırılarını sürdüren İsrail”in askeri harcamaları geçen yıl yüzde 65 artarak 46,5 milyar dolara ulaştı. SIPRI bunun “1967”deki Altı Gün Savaşı”ndan bu yana en yüksek yıllık artışı” temsil ettiğini belirtti.

İran”ın harcamaları ise yüzde 10 azalışla 7,9 milyar dolara indi. Raporda, “Yaptırımların İran üzerindeki etkisi, İran”ın harcamalarını artırma kapasitesini ciddi ölçüde sınırladı.” yorumu yapıldı.

İngiltere”nin askeri harcamaları geçen yıl yüzde 2,8 artarak 81,8 milyar dolara çıktı. Fransa”nın askeri harcamaları yüzde 6,1 artarak 64,7 milyar dolara ulaştı.

Suudi Arabistan 80,3 milyar dolarla 2024’te Orta Doğu”nun en büyük, dünyanın ise yedinci en büyük askeri harcama yapan ülkesi oldu.

SIPRI Askeri Harcamalar ve Silah Üretim Programı Kıdemli Araştırmacısı Xiao Liang, geçen yıl 100″den fazla ülkenin askeri harcamalarını artırdığını belirtti.

Liang, “Hükümetler, genellikle diğer bütçe alanları pahasına askeri güvenliğe giderek daha fazla öncelik verdikçe, ekonomik ve sosyal ödünleşmelerin önümüzdeki yıllarda toplumlar üzerinde önemli etkileri olabilir.” ifadesini kullandı.

SIPRI, kurulduğu 1966″dan bugüne çatışma, silahlanma, silah kontrolü ve silahsızlanma gibi alanlarda araştırma, rapor ve analizler hazırlıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Kuzey Kore, Rusya’ya asker gönderdiğini ilk kez doğruladı

Kuzey Kore, Ukrayna’ya karşı savaşmak üzere Rusya’ya asker gönderdiğini ilk kez resmi olarak doğruladı. Kore İşçi Partisi Merkezi Askeri Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, imzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması çerçevesinde Rusya”ya asker sevkiyatı gerçekleştirildiği bildirildi.Açıklamada, Kuzey Kore askerlerinin Rusya”nın Kursk bölgesinde “Neo-Nazi Ukrayna güçlerine” karşı önemli başarılar elde ettiği ve operasyonların zaferle sonuçlandığı kaydedildi. Askerlerin yüksek savaşçı ruh ve fedakârlıkla mücadele ettiği vurgulandı.Kim Jong-Un onayladıAsker sevkiyatı kararının doğrudan ülke lideri Kim Jong-Un tarafından alındığı belirtilen açıklamada, “Askerlerimiz, Kuzey Kore ile Rusya arasındaki güçlü ittifakın sembolü haline gelmiş ve kahramanlık öyküleri yazmıştır” ifadelerine yer verildi. Kursk bölgesindeki operasyonlara katılan askerlerin, Kuzey Kore-Rusya ilişkileri tarihinde önemli bir yere sahip oldukları vurgulandı.Uluslararası hukuk vurgusuKuzey Kore yönetimi, Rusya’ya sağlanan askeri desteğin tüm uluslararası hukuk kurallarına uygun olduğunu iddia etti. İmzalanan Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması uyarınca, ordunun Rusya topraklarındaki faaliyetlerinin Birleşmiş Milletler kuralları dahilinde yürütüldüğü öne sürüldü.Kursk bölgesinde askerî iş birliği derinleşiyorHaziran ayında Pyongyang’da gerçekleşen zirvede, Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından imzalanan anlaşma, taraflardan birine yönelik dış saldırı durumunda karşılıklı yardımlaşmayı da kapsıyor. Putin, bu kapsamda Kuzey Kore ile askeri-teknik iş birliğinin süreceğini ifade etmişti. Gelişmelerin ardından, Kuzey Kore”nin Rusya”nın Kursk bölgesine asker sevk ettiği ortaya çıkmıştı.

Source: Dünya Gazetesi


Pakistan – Hindistan gerilimi sonrası Türkiye’den çok kritik hamle! 6 uçak dolusu silah gönderildi…

Hindistan’ın kontrol ettiği Cammu Keşmir bölgesinde düzenlenen silahlı saldırıda 26 kişi hayatını kaybetmişti. Ardından Hindistan, İndus Havzası’ndaki akışı kesip Pakistan’a su gitmesini engellemişti. İki nükleer güç arasında böyle başlayan gerilim hızla tırmanmaya devam ediyor. Hindistan Başbakanı Narendra Modi “Cammu Keşmir son yıllarda turizmden eğitim sektörüne pek çok alanda büyüdü. Bu durumdan rahatsız olanlar, Keşmir’i tekrar yok etmek istiyor. Ancak adalet yerini bulacak” dedi.
“TÜRKİYE BİZE DESTEK GÖNDERİYOR”
Türkiye gazetesindeki habere göre; Pakistan Genelkurmay Başkanı Seyyid Asım Munir ise “Su akışı tekrar sağlanmazsa barajı vuracağız” diyerek dozajı artırdı. Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar da Çinli mevkidaşı Vang Yi ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek, işbirliği istedi. Pakistan ordusunun sınıra obüs sevkiyatı yaptığı belirtilirken zaman zaman Hint karakollarına saldırılar gerçekleştirildiği iddia edildi. Bununla birlikte Türk ordusuna ait 6 nakliye uçağının Pakistan’a savaş malzemeleri götürdüğü aktarıldı. Bu malzemeler arasında silah ve füzelerin yanı sıra SİHA’ların da olduğu belirtildi. Pakistanlı yetkililer “Türkiye sessiz ama gerçek bir destek gösteriyor. Bizi izlemeye devam edin” şeklinde açıklama yaptı.

1947″DE İNGİLİZ SÖMÜRGESİNDEN KURTULMUŞLARDI
Öte yandan, 1947’de İngiliz sömürgesinden kurtulan Hint Yarımadası’nda Pakistan ve Hindistan iki ayrı ülke olarak bağımsızlıklarını ilan etti. Nüfusunun yüzde 90’ı Müslüman olan Keşmir halkı, Pakistan’a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi Maharaja Hari Singh, Hindistan ile birleşmeye karar verdi. Şu an Keşmir’in yüzde 45’i Hindistan’ın, yüzde 35’i Pakistan’ın, yüzde 20’si ise Çin’in kontrolünde bulunuyor.

Bu içerik Taner Şahin tarafından yayına alınmıştır

Source: Taner Şahin


Trump”tan, barış çabalarına rağmen Ukrayna”ya saldıran Rusya için “hayal kırıklığı” açıklaması

ABD Başkanı Donald Trump, Morristown Havaalanı”nda Air Force One uçağına binişi öncesi ülkesinin izlediği dış politikaya ilişkin gazetecilere açıklamada bulundu.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile yaptığı son görüşmenin “iyi geçtiğini” kaydeden Trump, görüşmeler sırasında süren bombardımana ise “şaşırdığını” söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”e yönelik “hayal kırıklığını” vurgulayan Trump, “Rusya”nın füzeler fırlatmasından çok hayal kırıklığına uğradım. Çok hayal kırıklığına uğradım.” ifadesini kullandı.

Bu süreçte Putin”den “ne beklediği” sorusuna Trump, “Ben onun ateş etmeyi bırakmasını, oturup bir anlaşma imzalamasını istiyorum. Bir anlaşmanın sınırları olduğuna inanıyorum ve onun bunu imzalamasını, işini bitirmesini ve hayatına geri dönmesini istiyorum.” yanıtını verdi.

Trump, bir gazetecinin “Putin”e güveniyor musunuz?” sorusuna, ayrıntılara girmeden, “Yaklaşık iki hafta içinde (bu konuda) size haber vereceğim.” cevabını verdi.

Zelenskiy için “durumu anlıyor” mesajı

Trump, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus”un Vatikan”daki cenaze töreni öncesi Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya gelmesine değindi.

Ukrayna lideriyle ilişkisinin “asla kötü olmadığını” anlatan Trump, görüşmeye dair, “Bence toplantı iyi geçti. Önümüzdeki birkaç gün içinde neler olacağını göreceğiz.” diye konuştu.

Trump, Vatikan”daki görüşmede Zelenskiy için “daha sakin” nitelendirmesi yaparak, “Bence durumu anlıyor ve bir anlaşma yapmak istiyor. (Daha önce) bir anlaşma yapmak isteyip istemediğini bilmiyorum.” ifadesini kullandı.

Ukrayna”ya silah tedarikine yönelik kesin konuşmayan Trump, Zelenskiy”nin kendisine “daha fazla silaha ihtiyacı olduğunu” söylediğini aktararak, “Ne olacağını göreceğiz.” dedi.

Ülkesinin, İran ile nükleer bir anlaşma yapabileceği konusunda “iyimserliğini” dile getiren Trump, “İran durumu, bence çok iyi gidiyoruz. Orada bir anlaşma yapılacağını düşünüyorum. Her yere bomba atmaya başlamadan bir şeyimiz olacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Barış arayışı

ABD Başkanı Donald Trump”ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg, 24 Nisan”da İngiltere”nin başkenti Londra”da yapılan Ukrayna barış görüşmesinin olumlu geçtiğini belirtmişti.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de 26 Nisan”da Trump ile Vatikan”da gerçekleştirdikleri görüşmede, Rusya-Ukrayna Savaşı”nda tam ve koşulsuz ateşkes hakkında konuştuklarını bildirmişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Küresel askeri harcamalar rekor yeniledi

3. Dünya Savaşı söylentileri ve ülkeler arası gerilimin yüksek seyretmesi askeri harcamalarda rekor kırdırdı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI), 2024 yılına ilişkin küresel askeri harcamalar raporunu yayınladı. Küresel askeri harcamaların 2024″te bir önceki yıla göre reel olarak yüzde 9,4 artışla 2 trilyon 718 milyar dolara ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördüğü ifade edilen raporda, geçen yılki artışta Avrupa ve Orta Doğu”da askeri harcamalardaki keskin yükselişin etkili olduğun altı çizildi. KİŞİ BAŞINA ASKERİ HARCAMADA 35 YILIN REKORU Raporda, küresel askeri harcamaların 10 yıldır art arda yükseldiği ve geçen yıl Soğuk Savaş”ın sona ermesinden bu yana bir önceki yıla göre en keskin yükselişi kaydettiği belirtilerek, küresel olarak kişi başına askeri harcamanın 334 dolarla 1990″dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştığı belirtildi. TÜRKİYE”NİN ASKERİ HARCAMALARI YÜZDE 110 ARTTI Türkiye “nin 2015-2024 döneminde askeri harcamalarının yüzde 110 arttığına işaret edilen raporda, ülkenin geçen yılki askeri harcamalarının bir önceki yıla göre yüzde 12 artarak 25 milyar dolar olduğu bildirildi. SIPRI raporunda, geçen yıl askeri harcamaların dünya genelinde yükseldiği, özellikle Avrupa ve Orta Doğu”da büyük artışlar kaydedildiği belirtildi. Geçen yıl Malta hariç bütün Avrupa ülkelerinin askeri harcamalarını artırdığının ifade edildiği raporda, Ukrayna”daki savaş ve ABD”nin NATO ittifakına bağlılığına ilişkin şüphelerin Rusya’nın dahil olduğu Avrupa”daki askeri harcamaların yüzde 17 artmasına sebep olduğu kaydedildi. 2024″te en çok askeri harcama yapan beş ülke ABD, Çin, Rusya, Almanya ve Hindistan olurken, bu ülkelerin harcamaları dünya askeri harcamalarının yüzde 60″ını oluşturdu. ABD”NİN GEÇEN YIL ASKERİ HARCAMALARI NATO”NUN YÜZDE 66″SINI OLUŞTURDU ABD”nin harcamalarının 2024″te önceki yıla göre yüzde 5,7 artarak 997 milyar dolar olduğu aktarılan raporda, ülkenin askeri harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 19 yükseldiği kaydedildi. Raporda, ABD”nin geçen yıl askeri harcamalarının toplam küresel askeri harcamalarının yüzde 37’sini ve toplam NATO askeri harcamalarının da yüzde 66″sını oluşturduğuna işaret edildi. Geçen yıl Avrupalı NATO üyelerinin çoğu askeri harcamalarını artırırken, bu ülkelerin NATO içindeki toplam payları son 11 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 30″a ulaştı. Enstitüsünün raporunda, “2024”te üçüncü yılını dolduran Rusya-Ukrayna savaşı, askeri harcamaları artırmaya devam ederek Avrupa”daki askeri harcamaları Soğuk Savaş’ın sonunda kaydedilen seviyenin ötesine taşıdı.” ifadesi kullanıldı. Raporda, Çin”in harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 59 arttığı, askeri harcamaların geçen yıl da yüzde 7 yükselerek 314 milyar dolara çıktığı tahmin edildi. Geçen yıl Hindistan”ın harcamalarının yüzde 1,6 artışla 86,1 milyar dolara çıktığı belirtilen raporda, Hindistan”ın askeri harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 42 yükseldiği ifade edildi. ALMANYA YENİDEN SİLAHLANIYOR Raporda, geçen yıl 88,5 milyar dolarlık harcamayla Almanya”nın küresel olarak en fazla askeri harcama yapan ülkeler arasında yer aldığı aktarılarak, Hindistan”ı geride bırakarak dünyada ilk defa 4. sırada yer alan ülkenin askeri harcamalarının geçen yıl yüzde 28 arttığı bildirildi. Almanya”nın harcamalarının 2015-2024 döneminde yüzde 89 artması dikkati çekti. Rusya”nın askeri harcamaları 2024″te bir önceki yıla göre yüzde 38 artışla 149 milyar dolar oldu. Bu rakamın Rusya”nın GSYH”sinin yüzde 7,1″ine denk geldiği tahmin edildi. Rusya ile savaşta olan Ukrayna”nın askeri harcamaları geçen yıl yüzde 2,9 artarak 64,7 milyar dolara ulaştı. Ukrayna ekonomisinin devam eden savaş nedeniyle aldığı hasar sonucu bu miktar, ülkenin 2024″teki GSYH”sinin yüzde 34’ünü oluşturdu. Ukrayna’nın geçen yılki toplam askeri harcamaları Rusya”nın harcamalarının yüzde 43″üne tekabül etmesi dikkati çekti. İSRAİL”İN ASKERİ HARCAMALARI YÜZDE 65 ARTTI Gazze”deki saldırılarını sürdüren İsrail”in askeri harcamaları geçen yıl yüzde 65 artarak 46,5 milyar dolara ulaştı. SIPRI bunun “1967”deki Altı Gün Savaşı”ndan bu yana en yüksek yıllık artışı” temsil ettiğini belirtti. İran”ın harcamaları ise yüzde 10 azalışla 7,9 milyar dolara indi. Raporda, “Yaptırımların İran üzerindeki etkisi, İran”ın harcamalarını artırma kapasitesini ciddi ölçüde sınırladı.” yorumu yapıldı. İngiltere”nin askeri harcamaları geçen yıl yüzde 2,8 artarak 81,8 milyar dolara çıktı. Fransa”nın askeri harcamaları yüzde 6,1 artarak 64,7 milyar dolara ulaştı. Suudi Arabistan 80,3 milyar dolarla 2024’te Orta Doğu”nun en büyük, dünyanın ise yedinci en büyük askeri harcama yapan ülkesi oldu.

Source: Mahmut Ekinci


Vatikan”daki baş başa görüşmeye ilişkin detay verdi! Trump”tan Zelenski açıklaması

ABD Başkanı Donald Trump, Morristown Havaalanı”nda Air Force One uçağına binişi öncesi ülkesinin izlediği dış politikaya ilişkin gazetecilere açıklamada bulundu.Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile yaptığı son görüşmenin “iyi geçtiğini” kaydeden Trump, görüşmeler sırasında süren bombardımana ise “şaşırdığını” söyledi.Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”e yönelik “hayal kırıklığını” vurgulayan Trump, “Rusya”nın füzeler fırlatmasından çok hayal kırıklığına uğradım. Çok hayal kırıklığına uğradım.” ifadesini kullandı.Bu süreçte Putin”den “ne beklediği” sorusuna Trump, “Ben onun ateş etmeyi bırakmasını, oturup bir anlaşma imzalamasını istiyorum. Bir anlaşmanın sınırları olduğuna inanıyorum ve onun bunu imzalamasını, işini bitirmesini ve hayatına geri dönmesini istiyorum.” yanıtını verdi. Trump, bir gazetecinin “Putin”e güveniyor musunuz?” sorusuna, ayrıntılara girmeden, “Yaklaşık iki hafta içinde (bu konuda) size haber vereceğim.” cevabını verdi.- ZELENSKİ İÇİN “DURUMU ANLIYOR” MESAJITrump, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus”un Vatikan”daki cenaze töreni öncesi Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile bir araya gelmesine değindi.Ukrayna lideriyle ilişkisinin “asla kötü olmadığını” anlatan Trump, görüşmeye dair, “Bence toplantı iyi geçti. Önümüzdeki birkaç gün içinde neler olacağını göreceğiz.” diye konuştu.Trump, Vatikan”daki görüşmede Zelenski için “daha sakin” nitelendirmesi yaparak, “Bence durumu anlıyor ve bir anlaşma yapmak istiyor. (Daha önce) bir anlaşma yapmak isteyip istemediğini bilmiyorum.” ifadesini kullandı.Ukrayna”ya silah tedarikine yönelik kesin konuşmayan Trump, Zelenski”nin kendisine “daha fazla silaha ihtiyacı olduğunu” söylediğini aktararak, “Ne olacağını göreceğiz.” dedi.Ülkesinin, İran ile nükleer bir anlaşma yapabileceği konusunda “iyimserliğini” dile getiren Trump, “İran durumu, bence çok iyi gidiyoruz. Orada bir anlaşma yapılacağını düşünüyorum. Her yere bomba atmaya başlamadan bir şeyimiz olacak.” değerlendirmesinde bulundu.- BARIŞ ARAYIŞIABD Başkanı Donald Trump”ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg, 24 Nisan”da İngiltere”nin başkenti Londra”da yapılan Ukrayna barış görüşmesinin olumlu geçtiğini belirtmişti.Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski de 26 Nisan”da Trump ile Vatikan”da gerçekleştirdikleri görüşmede, Rusya-Ukrayna Savaşı”nda tam ve koşulsuz ateşkes hakkında konuştuklarını bildirmişti.

Source: Www.star.com.tr


Detaylarını Başkan Erdoğan”ın açıklanacağı tarihi proje kabinenin gündeminde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bir araya gelecek kabinede öncelikle İstanbul”da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki deprem masaya yatırılacak.Toplantıda hasar tespit çalışmalarına dair son durum gözden geçirilecek. Kentsel dönüşüm kapsamında riskli binaların yıkımı ve yenilerinin inşası için atılacak adımlar ele alınacak.Toplantıda yılsonunda hayata geçirilmesi planlanan “sosyal konut” hamlesinin de gündeme gelmesi bekleniyor.Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 81 ilin tamamında sosyal konutla ilgili büyük bir kampanya yapılacağını duyurmuş; detayları Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın açıklanacağını söylemişti. Kurum “Evi olmayan gençler, emekliler ev sahibi olabilecekler” demişti.GAZZE DE KONUŞULACAKBugünkü toplantıda ayrıca 27 Şubat”taki İmralı çağrısı sonrasında gelinen son durum da değerlendirilecek. Süreçle ilgili en son Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEM Parti heyetiyle görüşmüştü.Toplantıda ayrıca Suriye”deki gelişmelerle birlikte Gazze”deki ateşkes süreci de bugünkü kabinenin konu başlıkları arasında.

Source: Www.star.com.tr


Trump”tan ateşkes açıklaması: “Zelenski Kırım”dan vazgeçmeye hazır”

Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin”in ateş etmeyi bırakması ve Şubat 2022″de başlayan savaşı sonlandıracak bir anlaşma imzalaması gerektiğini vurguladı.Trump”ın açıklamaları, Papa Francis”in cenaze töreninde Zelenski ile bir araya gelmesinin ardından geldi. İki lider arasındaki görüşme, Şubat ayında Beyaz Saray”da yaşanan gerginliğin ardından ilişkilerin yumuşamaya başladığı yönünde yorumlara neden oldu.New Jersey”deki Bedminster”da gazetecilere konuşan Trump, Zelenski”nin Kırım”dan vazgeçmeye hazır olup olmadığı sorusuna, Sanırım öyle yanıtını verdi. Ukrayna liderinin daha önce Kırım”ı asla bırakmayacağını defalarca dile getirmesine rağmen, Trump, Vatikan”daki görüşmelerinde Kırım”ın kaderini kısaca ele aldıklarını ifade etti. Zelenski ve Trump”ın Aziz Petrus Bazilikası”ndaki görüşmesi “TRUMP SABIRSIZ DAVRANIYOR”AFP”nin haberine göre, son günlerde Trump”ın Putin”e karşı daha sabırsız davranmaya başladı. Pazar günü Putin”den ne istediği sorulan Trump, Onun ateş etmeyi bırakmasını, oturmasını ve bir anlaşma imzalamasını istiyorum. Bir anlaşmanın sınırlarına sahibiz, buna inanıyorum ve onun anlaşmayı imzalamasını istiyorum yanıtını verdi.Zelenski ile yaptığı son görüşmenin iyi geçtiğini kaydeden Trump, görüşmeler sırasında süren bombardımana ise şaşırdığını söyledi. Putin”e yönelik hayal kırıklığını vurgulayan Trump, Rusya”nın füzeler fırlatmasından çok hayal kırıklığına uğradım. Çok hayal kırıklığına uğradım açıklamasını yaptı. Putin, şu ana kadar barış görüşmelerine ilişkin net yorum yapmaktan kaçındı. Geçmiş açıklamalarında Rusya”nın operasyonun hedefine ulaşmakta kararlı olduğunu bildiren Putin, barış görüşmelerindeki en büyük engelin Kremlin”in değil Kiev”in talepleri olduğunu ifade etti. “BİRKAÇ GÜN İÇİNDE NELER OLACAĞINI GÖRECEĞİZ”Trump, bir gazetecinin Putin”e güveniyor musunuz? sorusuna, ayrıntılara girmeden, Yaklaşık iki hafta içinde (bu konuda) size haber vereceğim yanıtını verdi. Ukrayna lideriyle ilişkisinin asla kötü olmadığını anlatan Trump, Zelenski”nin kendisine daha fazla silaha ihtiyacı olduğunu söylediğini aktardı.Trump, Vatikan”daki görüşmede Zelenski için daha sakin nitelendirmesi yaparak, şunları sözlerine ekledi:Bence toplantı iyi geçti. Önümüzdeki birkaç gün içinde neler olacağını göreceğiz. Bence (Zelenski) durumu anlıyor ve bir anlaşma yapmak istiyor. (Daha önce) bir anlaşma yapmak isteyip istemediğini bilmiyorum. Trump, geçtiğimiz afta yaptığı bir açıklamada, Putin”in barış görüşmelerinde yavaş davrandığını savunarak, Rus liderin kendisini oyaladığını düşünmeye başladığını açıklamıştı. ÇATIŞMALAR DURMADI: BEYAZ SARAY “GÖRÜŞMELERDEN ÇEKİLİRİZ” DEDİRusya, Vatikan görüşmelerinin hemen ardından Ukrayna”nın doğusuna insansız hava araçları ve füze saldırıları düzenledi. Yetkililer, saldırılarda dört kişinin hayatını kaybettiği, bir düzineden fazla kişinin de yaralandığı bilgisini verdi.Ukrayna, pazar günü Rusya”nın Bryansk bölgesine geniş çaplı bir insansız hava aracı saldırısı gerçekleştirdi. Bölge valisinin açıklamasına göre, saldırıda bir sivil yaşamını yitirirken, bir kişi de yaralandı.Beyaz Saray, ateşkes görüşmelerinde hızlı bir ilerleme sağlanmazsa arabulucu rolünden çekilebileceğini duyurdu. Trump ise süreç için iki hafta süre tanıdığını vurguladı.NBC News”e konuşan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bu haftanın kritik önem taşıdığını vurgulayarak, şunları dile getirdi:Kavgayı durduracak bir anlaşmaya yakınız ama yeterince yakın değiliz. Bence bu çok kritik bir hafta olacak. Rubio, ABD”nin ilgilenmesi gerek başka çok sayıda bölge olduğunun altını çizdi.ABD, KIRIM”IN İLHAKINI TANIYABİLİRThe Telegraph”ın iddiasına göre, Washington, barış planının detaylarını kamuoyuyla paylaşmadı. Ancak Beyaz Saray, cephe hattının dondurulması ve çatışmaların sona ermesi karşılığında Rusya”nın Kırım üzerindeki kontrolünün tanınmayı değerlendiriyor.Rusya, üç yıl önce başlattığı işgalin ardından Ukrayna”nın doğu ve güneyindeki dört bölgeyi ilhak ettiğini öne sürdü. Moskova, bu bölgelerde tam askeri kontrol sağlayamasa da Kırım dahil Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 20″sini ele geçirdi. Kiev yönetimi, Rus topraklarındaki operasyonlarının devam ettiğini duyururken, Rusya Savunma Bakanlığı, Kursk”taki bütün yerleşim birimlerinin ele geçirildiğini bildirdi. Rusya, Kuzey Kore”ye Kursk”un geri alınmasında askerlerinin gösterdiği çabadan ötürü teşekkür etti.ALMANYA”DAN KİEV”E: “KABUL ETMEYİN”ARD”ye bir demeç veren Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, Ukrayna”nın Trump”ın önerdiği anlaşmadaki tüm şartları kabul etmemesi gerektiğini söyledi. Pistorius, Kiev, ateşkesin toprak tavizleri içerebileceğini biliyordu. Ancak bunlar kesinlikle ABD başkanının son teklifindeki kadar ileri gitmeyecek diye konuştu.Avrupa, Ukrayna görüşmelerinde daha etkin bir rol oynamak için çaba gösteriyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Trump ve Zelenski ile Vatikan”daki görüşmelere katıldı. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius”ÖN KOŞULLAR OLUŞTU”Rusya, hafta sonunda Kursk”un kurtarıldığını duyurdu. Öte yandan, Zelenski, Ukrayna ordusunun Rus topraklarındaki varlığını sürdürdüğünü iddia etti. Kiev yönetimi, Kursk”u elinde tutarak Rusya”ya karşı pazarlık kozu elde etmeyi amaçlıyordu. Rusya Savunma Bakanlığının iddiasına göre, Kursk”ta 60 binden fazla Ukraynalı hayatını kaybetti.Rusya Dışişleri Bakanlığı, Rubio”nun Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile telefonda görüştüğünü duyurdu. İki bakan, uzun vadeli bir barış için müzakerelerin başlatılmasına yönelik ön koşulların oluştuğunu belirtti.Rusya, ele geçirdiği toprakları korumakta kararlı olduğunu vurgularken, Kiev”in silahsızlandırılmasını ve Batı”nın verdiği askeri desteğin kesilmesini talep etti. Gözden Kaçmasın Trump, Putin”e öfkelendi: “Beni oyalıyor… Hiçbir mantıklı açıklaması yok” Haberi görüntüle

Source: Hurriyet.com.tr


Küresel piyasalar haftaya pozitif başladı: ABD verileri ve tarife müzakereleri odağında

Küresel piyasalar ABD”de yoğun bilanço ve veri gündeminin takip edileceği haftaya pozitif bir seyirle başladı.

ABD yönetiminin tarifeler konusunda ticaret partnerleriyle yürüttüğü müzakerelere yönelik iyimserlikler küresel risk iştahını canlı tutarken, bu hafta ABD”de açıklanacak büyüme ve istihdam verileri yatırımcıların odağında bulunuyor.

Geçen hafta cuma ABD Başkanı Donald Trump, görevindeki ilk 100 günüyle ilgili Time dergisine verdiği röportajda, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping”in kendisini aradığını, bir anlaşma yapılması için Pekin ile aktif müzakere yürütüldüğünü belirtti.

Trump, ülkelerle yürüttükleri müzakereler doğrultusunda da 3 ya da 4 hafta içinde bir anlaşmanın açıklanmasının beklendiğini ifade ederken, bir yıl sonra ABD”nin diğer ülkelere yüzde 20 ila yüzde 50 tarife uygulamasını “tam bir zafer” olarak değerlendireceğini belirtti.

Trump, cuma günü yaptığı bir başka açıklamada ise Çin”den önemli bir şey almadıkları sürece bu ülkeye yönelik gümrük tarifelerini düşürmeyeceklerini bildirdi. Pekin yönetimi, ABD Başkanı Trump”ın Çin ile tarife müzakerelerinin sürdüğüne ilişkin iddiasını bir kez daha yalanlarken, Washington”un kamuoyunu yanılttığını savundu.

ABD basınında yer alan haberlerde ise ekonomik maliyetlerin belirli sektörler üzerinde ağır yük oluşturması nedeniyle Çin hükümetinin ABD”den ithalata uyguladığı yüzde 125 oranındaki gümrük vergisini bazı ürünlere yönelik askıya almayı düşündüğü öne sürüldü.

Analistler, tarife müzakerelerine yönelik çelişkili açıklamaların varlık fiyatlamalarında etkili olduğunu belirterek, müzakerelere yönelik somut adımların izlenmesi durumunda konuya ilişkin risk algısının azalacağını ifade etti.

Makroekonomik veri tarafında ise ABD”de Michigan Üniversitesince ölçülen tüketici güven endeksi, nisanda yukarı yönlü revizyonla 52,2 oldu. Endeks, yukarı yönlü revizyona rağmen Temmuz 2022″den bu yana kaydedilen en düşük değeri aldı.

Tüketicilerin kısa vadeli enflasyon beklentisi 1981, uzun vadeli enflasyon beklentisi ise 1991″den bu yana en yüksek seviyelerini gördü.

Analistler, Trump”ın tarife açıklamalarından sonra istihdam piyasasındaki son durumun da yatırımcıların odağında olduğu kaydederek, bu hafta açıklanacak büyüme ve istihdam verilerinden alınacak sinyallerin ekonomik projeksiyonlar üzerinde etkili olmasının beklendiğini söyledi.

Jeopolitik tarafta ise Hindistan ve Pakistan arasındaki artan gerilim yatırımcılar tarafından yakından takip ediliyor. Hindistan”ın idaresindeki Cammu Keşmir”in Pahalgam bölgesinde silahlı kişilerin 22 Nisan”da turistlere ateş açması sonucu 26 kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi yaralanmıştı.

Saldırıyı düzenleyenlerin “Pakistan”dan geldiği” suçlamasında bulunan Hindistan, “İndus Suları Anlaşması”nı askıya almış, Yeni Delhi”de görevli Pakistanlı müsteşarların bir hafta içinde ülkeyi terk etmelerini istemiş ve Pakistan vatandaşlarına yönelik vize hizmetlerinin askıya alındığını, daha önce verilen tüm vizelerin iptal edildiğini duyurmuştu.

Pakistan ise suçlamaları reddederek Hindistan”ın İslamabad”daki diplomatik personel sayısına sınırlama getirmiş, “İndus Suları Anlaşması”nın dışına çıkılarak nehirlere yapılacak müdahaleleri “savaş nedeni” sayacağını ilan etmiş, Hindistan ile her türlü ticareti askıya almış ve hava sahasını kapatmıştı.

ABD”DE BİLANÇO SEZONU

New York Borsası”nda cuma günü S&P 500 endeksi yüzde 0,74, Nasdaq endeksi yüzde 1,26 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,05 değer kazandı. ABD”de endeks vadeli kontratlar yeni haftaya negatif bir seyirle başladı.

Kurumsal tarafta, hafta boyunca Visa, Coca-Cola, Microsoft, Meta Platforms, Qualcomm, Apple, Amazon, Eli Lilly, Mastercard, McDonald’s, Exxon Mobil ve Chevron gibi kendi sektörlerinde öne çıkan şirketlerin finansal sonuçları takip edilecek.

Analistler yoğunlaşan bilanço sezonu dolayısıyla hisse ve sektör bazlı hareketlerin öne çıkabileceğini belirterek, finansal sonuçlara ilişkin raporlarda ABD”nin korumacı ticaret politikasının şirketlerin gelecek projeksiyonlarına yansımalarının takip edileceğini kaydetti.

Yeni haftada ABD tahvillerinde alış ağırlıklı bir seyir öne çıkarken, ABD”nin 10 yıllık tahvil faizi ise düşüşünü 5. işlem gününe taşıyarak yüzde 4,25 seviyesine indi. Dolar endeksi ise yatay seyirle 99,5 seviyesinde dengelendi.

Bir süredir ABD”nin korumacı ticaret politikası ve küresel ekonomik belirsizliklerin etkisiyle rekor seviyelerde seyreden altının ons fiyatı müzakere iyimserlikleri ve yatırımcıların kar realizasyonlarının etkisiyle cuma günü yüzde 1 azalışla 3 bin 319 dolardan günü tamamladı. Yeni haftaya da düşüşle başlayan altının ons fiyatı şu dakikalarda yüzde 0,8 düşüşle 3 bin 293 dolardan işlem görüyor.

Brent petrolün varil fiyatı ise yeni haftada yüzde 0,1 artışla 65,9 dolar seviyesinden alıcı buluyor.

RUSYA- UKRAYNA SAVAŞININ AKIBETİ İZLENİYOR

Avrupa borsalarında ABD tarifeleri konusunda bir anlaşmaya varılacağına yönelik iyimserliklerle cuma günü pozitif bir seyir öne çıkarken, Rusya-Ukrayna Savaşı”na yönelik barış girişimleri bölgenin odağında yer alıyor.

Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus için düzenlenen cenaze töreni sebebiyle birçok devlet başkanı ve temsilci hafta sonu Vatikan”da bir araya geldi. Tören öncesinde ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya gelerek kısa bir görüşme gerçekleştirdi. Zelenskiy, Trump ile görüşmesinin ardından “tam ve koşulsuz ateşkesin sağlanması ve savaşın tekrarlanmasını önleyecek güvenilir ve kalıcı bir barış” hakkında konuştuklarını aktararak, “Söylenenlerden bir netice çıkmasını umuyoruz.” ifadesini kullandı.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de Zelenskiy ile Vatikan”da gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından “müzakere masasında AB”nin desteğine güvenebileceği” mesajını verdi.

Von der Leyen, “Avrupa, barış arayışında her zaman Ukrayna”nın yanında olacaktır. Adil ve kalıcı bir barışa ulaşmak için müzakere masasında desteğimize güvenebilirsiniz.” ifadesini kullandı. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ise Zelenskiy ile Roma”daki görüşmesinde, Rusya”nın Ukrayna Savaşı”nda barış için somut adımlar atması gerektiğini belirtti.

Öte yandan, Bölgedeki ekonomi yetkililerinin sözle yönlendirmeleri de takip edilirken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi Üyesi Gediminas Simkus verdiği röportajda ECB”nin ticaret gerilimlerinin etkisiyle bu yıl faiz oranlarını en az iki kez daha düşürebileceğini belirterek, “Mali istikrarsızlık yaratmadan veya ekonomiyi aşırı ısıtmadan politikayı gevşetmek için hala yer var.” ifadesini kullandı.

Ekonomik büyümeye ilişkin de yorum yapan Simkus, büyük ölçüde yeni ABD tarifelerinden kaynaklanan küresel ticaret zayıflığının Avrupa ekonomisini tehdit ettiğini kaydetti.

Cuma günü İngiltere”de FTSE 100 endeksi yüzde 0,09, Almanya”da DAX 40 yüzde 0,81, Fransa”da CAC 40 endeksi yüzde 0,45 ve İtalya”da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 1,47 yükseldi. Avrupa”da endeks vadeli kontratlar yeni güne pozitif seyirle başladı.

ASYA BORSALARI POZİTİF: ÇİN”DE KAN KAYBI SÜRÜYOR

Asya borsalarında Çin”in piyasa destekleyici adımları risk algısının yükselmesinin önüne geçerken, haftanın ilk işlem gününde Çin hariç pozitif bir seyir izleniyor.

Çin Maliye Bakanı Lan Fo”an cumartesi yayımlanan açıklamasında, ülkenin büyüme hedefine ulaşmak, küresel ekonomiye istikrar ve ivme kazandırmak için daha proaktif ve etkili politikalar izleyeceklerini söyledi.

Ayrıca, Çin Merkez Bankası (PBoC) yetkililerinden bugün yapılan açıklamada ise zorunlu karşılık oranlarının düşürüleceği söylendi.

Analistler, Çin tarafının piyasaları desteklemek için attığı adımların yatırımcıların risk algısını düşürdüğünü kaydederek, ABD ile ticaret konusunda anlaşmaya varılması durumunda bölgedeki ekonomik aktivitede önemli artışların izlenebileceğini kaydetti.

Bu gelişmelerle, kapanışa yakın, Japonya”da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,4, Güney Kore”de Kospi endeksi yüzde 0,1 ve Hong Kong”da Hang Seng endeksi yüzde 0,2 yükselirken, Çin”de Şanghay bileşik endeksi yatay bir seyir izliyor.

S&P, TÜRKİYE”NİN KREDİ NOTUNU TEYİT ETTİ

Yurt içinde cuma günü satış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul”da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,61 değer kaybederek 9.432,55 puandan tamamladı. Borsa İstanbul Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası”nda (VİOP) BIST 30 endeksine dayalı nisan vadeli kontrat ise cuma günü akşam seansında normal seans kapanışına göre yüzde 0,3 azalışla 10.317,00 puanda işlem gördü.

Öte yandan, cuma günü piyasalar kapandıktan sonra Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmesini açıklayan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor”s (S&P), Türkiye”nin uzun vadeli kredi notunu “BB-” olarak teyit etti.

Açıklamada, ülkenin “B” olan kısa vadeli kredi notunun da teyit edildiği kaydedildi. Ülke ekonomisine dair büyüme tahminine de yer verilen açıklamada, Türkiye”de bu yıl yüzde 2,7 ve 2026″da yüzde 2,9 büyümesinin beklendiği aktarıldı.

Dolar/TL, cuma günü yüzde 0,2 artışla 38,4270″ten kapanırken, bugün bankalararası piyasanın açılışında önceki kapanışının yüzde 0,1 üzerinde 38,4490 seviyesinden işlem görüyor.

Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yarın İtalya”da olacak. Türkiye-İtalya 4. Hükümetler Arası Zirvesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni”nin başkanlığında gerçekleştirilecek. Zirvede iki ülke arasındaki diplomatik ve siyasi ilişkilerinin yanı sıra ekonomik işbirliği de gündemde olacak.

Ziyaret kapsamında düzenlenecek iş forumunda özellikle savunma, havacılık, siber güvenlik, enerji, otomotiv ve altyapı sektörlerindeki iş fırsatlarının masaya yatırılması planlanıyor. Üçüncü ülkelerde işbirliği imkanlarının da değerlendirileceği görüşmelerin iki ülke arasındaki ticaret hedeflerine katkı sağlaması öngörülüyor.

Analistler, bugün yurt içinde veri gündeminin sakin olduğunu yurt dışında ise ABD”de Dallas Fed imalat sanayi endeksinin takip edileceğini dile getirerek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.350 ve 9.250 puanın destek, 9.500 ve 9.600 seviyelerinin direnç konumunda olduğunu kaydetti.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

ABD, nisan ayı Dallas Fed imalat sanayi endeksi

Source:


İki ülke arasında gerilim tırmanırken Türkiye 6 uçak dolusu silah gönderdi iddiası

Hindistan’ın Cammu Keşmir bölgesindeki saldırının ardından su akışını kesmesi, iki nükleer güç arasında gerilimi tırmandırdı.

Hindistan Başbakanı Modi, “Cammu Keşmir’in turizm ve eğitimdeki büyümesi bazılarını rahatsız ediyor, ancak adalet yerini bulacak” dedi.

Pakistan Genelkurmay Başkanı Munir, “Su akışı sağlanmazsa barajı vururuz” tehdidinde bulundu.

Pakistan Dışişleri Bakanı Dar, Çinli mevkidaşı Vang Yi ile görüşerek destek istedi. Pakistan ordusunun sınıra obüs sevkiyatı yaptığı ve Hint karakollarına saldırılar düzenlediği öne sürüldü..

Türkiye’nin gönderdiği savaş malzemeleri arasında SİHA’lar, silahlar ve füzeler bulunduğu iddia edildi. Pakistanlı yetkililer, “Türkiye sessiz ama güçlü bir destek sağlıyor” açıklamasını yaptı.

X platformunda Pakistanlı hesaplar da Türkiye”nin Pakistan”a silah gönderdiği bilgilerini paylaşıyor.

1947’de İngiliz sömürgesinden kurtulan Hint Yarımadası’nda Pakistan ve Hindistan bağımsızlığını ilan etti. Keşmir’in Müslüman çoğunluğu Pakistan’ı desteklese de prens Hari Singh Hindistan’la birleşmeyi seçti. Bugün Keşmir’in %45’i Hindistan, %35’i Pakistan, %20’si Çin kontrolünde.

Source: Derleyen: Ümit Karadağ


Dünya felakete yürüyor… Nükleer kriz kapıda

Nükleer silahların yayılması konusunda belki de bir dönüm noktası olacak olan ve Umman”ın arabuluculuğunda Washington ve Tahran arasında son 2 haftadır devam eden nükleer müzakereler tam olarak umut vermiyor.Zira, özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sırasında etkisini kanıtlayan “nükleer caydırıcılık” gerçeği, artık kendisini tehlikede hisseden neredeyse her ülkenin sahip olmak istediği bir unsur haline geldi.Batı”ya göre İran birkaç yıldır nükleer silah elde etme konusunda eşik ülke konumunda. İran ise, 7 Ekim sonrası bölgesel müttefiklerinin zayıflaması nedeniyle, “kendisini korumak” için adeta “nükleer gücü” olmazsa olmaz olarak görüyor.ABD”ye ve çok sayıda Batı ülkesine göre; İran eğer bu noktaya ulaşırsa, bu tüm Ortadoğu”yu sarsabilir ve Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler de kendisini “korumak” için nükleer bir ülke olmak için adımlar atabilir.NÜKLEER DÜNYA DÜZENİ Mİ?Şimdiye kadar ilan edilmiş nükleer ülke statüsü, bir elin parmaklarını geçmeyecek düzeyde. Ancak artık işte bu sebeplerle, küçüklü büyüklü neredeyse ehr aktör tarafından “varoluşsal” tehditlere karşı vazgeçilmez bir güvenlik garantisi olarak algılanıyor.BM Güvenlik Konseyi”nin bu konudaki yaptırım kararlarının ve uluslararası anlaşmaların da etkisini kaybettiği bir ortamda, nükleer sürecin yayılmasının kaçınılmaz olduğu görülüyor.Örnek olarak Rusya; ABD ile yapılan New Start anlaşmasından çekildi ve Washington, eğer uzaltılmazsa New Start anlaşması konusunda yeni girişimler yapmayı düşünmüyor. Diğer yandan, nükleer eşiğe yaklaşmak isteyen devletlerin sayısı da birlikte mevcut nükleer güçlerin savaş başlıkları da artıyor.Uluslararası raporlara göre Çin, 2030″a kadar nükleer cephaneliğini iki katına çıkaracak. ABD ise önümüzdeki 10 yıl içerisinde nükleer modernizasyon ve yeni yatırımlar için 1 trilyon dolar bütçe harcayacak.Benzer şekilde Avrupa”da da nükleer konusunda ciddi gelişmeler yaşanıyor.Trump”ın NATO”daki ABD rolünü azaltması ve Avrupa”daki ABD askeri varlığını azaltma ihtimaline karşı Fransa, nükleer stoklarını Avrupa”ya yaymayı planlıyor. Bu konudaki en istekli ülke ise Polonya olara ortaya çıkıyor.Polonya lideri Tusk, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada hem Fransa hem de İngiltere”nin nükleer silahlarına ev sahipliği yapma konusunda istekli olduğunu açıkladı. Avrupalı askeri uzmanlara göre kıta için ikilem artık çok açık.Avrupa ya ABD ile yeniden güven ortamı tesis ederek ABD”nin nükleer şemsiyesi altında kalmaya devam edecek ya da Avrupa içerisindeki mevcut nükleer kapasitelerin “Avrupalılaştırılması” konusunda eylem planları hazırlayacak.Küresel olarak ise nükleer meselesi çok daha da geniş.Zira; Kuzey Kore”nin yanı sıra geçtiğimiz haftadan bu yana aralarında gerilim hat safhaya çıkan Hindistan ve Pakistan da nükleer güçler olarak iddialı programlar yürütüyor.SONUÇAvrupa”nın Rusya”nın Ukrayna”ya işgal girişimine rağmen 3 yılı aşkın süredir direkt olarak savaşa girememesi, ABD ve İsrail”in saldırı tehditlerine rağmen İran”ın nükleer güç olma adımlarından geri adım atmaması, Kuzey Kore”nin ABD”nin ve BM”nin yaptırımlarına rağmen nükleer adımlardan vazgeçmemesi ve son olarak Hindistan ve Pakistan”ın birbirini caydırmak için nükleer kartlarını öne sürmesi, yeni dünya düzeninin nükleer güç üzerine kurgulandığını gösteriyor.Yakın geçmişte yani 2003 yılında, Muammer Kaddafi liderliğindeki Libya”nın ABD”nin baskıları sonucu nükleer programından vazgeçmesinin hemen akabinde NATO koalisyonu tarafından operasyona maruz kalması ve sonrasında Kaffadifi”nin çökmesi ve ülkenin iç savaşa sürüklenmesi de, askeri uzmanlara göre tüm bu ülkelerin kaygılarını bir noktada haklı kılıyor.Gelinen noktada küresel olarak dengeler yeniden şekillenirken, nükleer güç olma statüsü olma konusundaki kurallar, stndartlar ve müzakere parametreleri artık tam bir muallak haline geldi.

Source: Www.star.com.tr


Kamışlı’daki toplantı “Bütünleşik Suriye” fikrine baltalar mı

Suriye’de işler karışabilir mi? Ya da Türkiye’deki bahar havası Suriye’de kışa döner mi?

Endişemizin nedeni belli. PYD/YPG/PKK’nın (SDG) Suriye’de yeni yönetimle imzaladığı muhtıranın arkasında durup durmayacağı konusunda endişeler var.

En son Kamışlı’daki toplantı ile yeniden “Suriye’de federasyon tartışması” başlayınca bölgesel barışın tehlikeye girip girmediği gündem oldu.

FEDERASYON SURİYE’DE BÜTÜNLÜĞÜ TEHDİT ETMEZ Mİ?

SDG ile Şara Hükümeti arasında imzalanan 8 maddelik muhtıra ile “Bütünleşik Suriye” için önemli bir eşik aşılmıştı. Sadece bir yıllık süreç içerisinde SDG, yeni Şam yönetimi ile entegrasyonunu tamamlayacaktı.

Karşılıklı jestlerle devam eden süreç Kamışlı’daki toplantı ile başka bir yöne evrilir mi soruları sorulmaya başlandı.

“Kürt Ulusal Kongresi” adı altında yapılan toplantıdaki “ademi merkeziyetçilik” tartışmasını kayıtlara geçirmek gerek.

Hem, SDG ele başı Mazlum Abdi’nin yaptığı konuşmada, hem diğer önde gelen isimlerin açıklamalarında ısrarlı bir şekilde “ademi merkeziyetçilik” vurgusunun öne çıkması dikkat çekici.

Yine aynı konuşmalarda, “Suriye’nin bütünlüğü”ne yapılan vurgu da kayda değer.

Örneğin toplantının gerekçesini anlatırken Mazlum Abdi, “Suriye”nin birliği için” ifadesini kullanıyor.

Ama hemen ardından, Suriye’de “Tüm bileşenleri içeren yeni bir ademi merkeziyetçi anayasa” çağrısı yaptı.

“Herkesi kucaklayan ademi merkeziyetçi demokratik bir Suriye inşa edebilmek için tüm Suriyeli bileşenlerin anayasadaki haklarını almalarını destekliyoruz” dedi.

Ademi merkeziyetçilik demek, kısaca, Suriye’de devletin merkezinin gücünün azaltılması, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi demek.

Hal böyle olunca, tartışma tam burada başlıyor.

Ya da federalizm diye kurulan cümlelerden sonra başlıyor.

MAALESEF IRAK’TAKİ FEDERAL YAPI KÖTÜ BİR ÖRNEK

Irak örneği ortadayken… Suriye’ye de SDG üzerinden önerilen “federalizm” belki doğrudan hemen şimdi bir ayrılık ve küçük devletçikler olarak karşımıza çıkmasa da Irak’taki gibi gevşek ve aynı zamanda siyasi ve ekonomik gerginliğin hat safhada olduğu bir yönetimin oluşması anlamına geliyor.

Böyle bir siyasi ortamı kullanan “Kandil/Sincar hattı”nda PKK’nın nasıl güç devşirdiği de akıllardan çıkmıyor.

Kamışlı’da toplanın grupların “Kürtlerin hakları” konusundaki taleplerine ilişkin Şam yönetiminin zaten başından bu yana taahhütleri var.

Esad rejiminin tanımadığı tüm hakların verilmesinden tutun da iç savaş boyunca yerinden yurdundan edilen başta Kürtler olmak üzere herkesin geri dönüşüne imkan oluşturacak sözler de kayıtlara geçmiş durumda.

Hal böyleyken Kamışlı’dan yükselen seslerin Suriye’de yeni bir çatışma ve iç savaş ortamının oluşma ihtimalini akla getiriyor.

MAZLUM ABDİ, “ÖCALAN’IN ÇAĞRISI BİZİ DE ETKİLER”

Buna mukabil, “Terörsüz Türkiye” bağlamında gelişen süreçte PKK ele başı Abdullah Öcalan’ın “Kongrenizi toplayın silahları bırakın kendinizi lağvedin” çağrısı Suriye’de de karşılık buluyor.

SDG ele başı Mazlum Abdi, Öcalan”ın çağrısına tam destek verdiklerini belirtmesi önemli.

Ayrıca, “Türkiye”deki barışın Suriye”nin kuzeydoğusundaki istikrarı da etkileyeceğini” söylemesi meselenin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığını göstergesi.

FİDAN, “DEAŞ NASIL DENKLEM DIŞI KALDIYSA PKK DA SİSTEM DIŞI KALACAK”

Toparlayalım.

Kamışlı’da düzenlenen toplantıda “federalizm” talep edildi. Buna mukabil Şara hükümeti, “Bütünleşik Suriye” açısından bunun kabul edilemez olduğu açıklandı. Katar’da bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “DEAŞ, Suriye’de nasıl denklemden çıktıysa PKK da sistemden çıkacak. Ya barış içerisinde, sulh içerisinde çıkacak ya da başka türlü çıkacak” diyerek Türkiye’nin kırmızı çizgisini bir kez daha ilan etti.

SİLAH BIRAKILMAZSA MEŞRU HEDEF OLURLAR

PKK’nın tasfiye edildiği, silahların toplandığı ve barışın inşa edildi bir ortamda “demokratik hak ve talepler” en üst seviyede tartılabilir.

Onun ötesinde, “silah elde olduğu müddetçe”, Savunma Bakanı Yaşar Güler’in ifadesiyle “Meşru hedef sayılır” ve gereği yapılır.

Bakalım, birkaç gün içinde PKK’nın tasfiyesine ilişkin kararlar Suriye’deki kolu YPG/PYD (SDG) üzerinden nasıl bir etki yapacak.

Takipteyiz.

Hasan Öztürk / Haber7

Source: M Yazilari


Yunanistan Savunma Bakanı “ihtiyacımız var” diyerek duyurdu! Yedek askerlik dönemi başlatacaklar

Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, yaptığı açıklamada, yedek askerlik uygulamasının savunma sisteminde önemli bir yeri olduğunu belirtti. #r-1109582# ZORUNLU ASKERLİĞİ BİTİRENLER BAŞVURAVİLECEK Dendias, ” Bugün nitelik açısından iyileştirilmiş bir yedeklik sistemine ve yurttaş ordusunun ulusal savunma programımıza entegre edilmesine ihtiyacımız var. Güvenliğimiz ve ulusal bekamız bunu gerektirir. ” ifadelerini kullandı. Operasyonel ve gerçekçi bir eğitimi temel alan dinamik bir modele ihtiyaç duyulduğunu anlatan Dendias, zorunlu askerlik görevini tamamlayanların ilgili birimlere başvurması esasına dayalı gönüllü yedek askerlik sistemi oluşturulacağını kaydetti. AMAÇ ACİL İHTİYAÇLARIN KARŞILANMASI! Dendias, bu yeni oluşum için son 10 yılda askerlik yapmışlara çağrı yapılacağını ifade ederek, amacın, 2030 hedefleri kapsamında silahlı kuvvetlerdeki acil ihtiyaçları karşılamak üzere farklı bir eğitimden geçmiş 150 bin aktif gönüllü yedek askerden oluşan yeni bir güç meydana getirmek olduğunu aktardı.

Source: Sevda Altunbaş


ABD Yemen”de göçmenlerin tutulduğu gözaltı merkezini vurdu! En az 30 ölü

ABD, Yemen”e yönelik saldırılarına bir yenisini daha ekledi. Yemen”deki İran destekli Husilere ait medya kuruluşlarında yer alan haberlere göre, son olarak ülkenin Saada şehrinde bulunan ve Afrikalı göçmenlerin tutulduğu gözaltı merkezi ABD bombardımanının hedefi oldu. 30 KİŞİ ÖLDÜ 50 KİŞİ YARALANDI Saldırıda en az 30 kişinin hayatını kaybettiği belirtilirken, en az 50 yaralının olduğu aktarıldı. Arama kurtarma çalışmalarının sürdüğü belirtildi. NE OLMUŞTU? ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), günün erken saatlerinde Yemen”i hedef alan saldırılarıyla ilgili yazılı bir açıklama yayınlamıştı. 15 Mart”tan bu yana Yemen”e gerçekleştirilen saldırılarda 800″den fazla Husi hedefinin vurulduğu kaydedilen açıklamada, “Bu saldırılarda aralarında Husilerin füze ve insansız hava aracı (İHA) birimlerinin üst düzey yetkililerinin de bulunduğu yüzlerce Husi savaşçısı ve çok sayıda Husi lideri öldürülmüştür” ifadelerine yer verilmişti. Açıklamada, “Seyrüsefer özgürlüğünü engellemeye devam ettikleri sürece baskıyı artırmaya ve Husi kabiliyetlerini zayıflatmaya devam edeceğiz” denilmişti.

Source: Erdem Aksoy