“Uluslararası Çatışmalar: Savaşın Sonuçları ve Stratejik Gelişmeler”

Savaşın 7 sonucu

ABD’nin İsrail’den 9 gün sonra 22 Haziran’da İran’a saldırmasını, 22 Haziran akşamı Tele1’de, 23 Haziran’da Sputnik’te, 24 Haziran’da CGTN Türk’te ve kişisel YouTube kanalımda, “ABD İsrail’e ‘çıkış kapısı’ açtı” diye yorumladım. Çünkü İsrail 9 gün boyunca hedefine ulaşamamış, tersine İran füzeleri İsrail kentlerinde büyük yıkım yaratmıştı. Sonucu olarak Trump bir ABD saldırısıyla İsrail’e çıkış kapısı açmak istemişti. Kuşkusuz aslında Trump kendisine de çıkış kapısı açmak istiyordu; zira Trump yönetimi ile kurulu düzen arasındaki çatışma derinleşirken Trump ile Trump yönetimi arasındaki çelişkiler de belirmeye başlamıştı. (Bu ve başka etkenler nedeniyle mevcut ateşkes hem kırılgandır hem de barışın garantisi değildir.) SONUCU İRAN FÜZELERİ BELİRLEDİ 1) 12 günün sonunda ABD’nin ateşkes çağrısı yapmasına neden olan en belirleyici etken, İran’ın füzeleriydi. Atlantik propaganda aygıtları günlerdir “havai fişek” muamelesi yapsa da İran füzeleri İsrail kentlerinde büyük yıkım yarattı. Üstelik bu köşede 16 Haziran’da “İsrail’in doğrudan ve dolaylı müttefikleri” başlığı altında incelediğim gibi İran füzeleri, Atlantik’in üç hat üzerinde kurduğu ABD, İngiltere ve Fransa savunmalarını geçerek her gece İsrail’i vuruyordu. 2) İran füzeleri, Atlantik’in propaganda aygıtlarını da vurdu: İsrail nokta atışla İranlı generalleri vurabilirken, “İran’ın soba borusundan attığı havai fişeklerin yere bile düşmediği” propagandası Türkiye’de de, Ortadoğu’da da ne yazık ki etkili oldu. Ama propagandayla gerçekleri tamamen gizleyebilmek elbette mümkün değildi. T ürkiye’de pek çok yorumcu gazete ve televizyonlarda İran’ın nasıl mahvolduğunu anlatırken İsrail’in en büyük ticaret kentinin belediye başkanı İran füzelerinin getirdiği yıkım karşısında ateşkes istemek zorunda kalıyordu. REJİM VE İÇ CEPHE MESELESİ 3) İsrail’in ve bazı ABD’li yetkililerin ilk günlerde dile getirdiği “İran’da rejim değişikliği” hedefi elbette gerçekçi değildi. Ne yazık ki bu propagandanın en iyi müşterileri “Sünni mezhepçiler” oldu. Oysa İran’ı, İran halkının dayanıklılığını ve en önemlisi İran toplumunun bir savaş karşısındaki “iç cephe bütünlüğü” oluşturma dayanışmacılığını tanımıyorlardı. Önemle altını çizdim defalarca: Hamaney’in değil, tersine Netanyahu ile Trump’ın siyasi kırılganlıkları vardı; zira ülkelerinin yarısıyla kavgalılar. 4) Bölgemizin en önemli sorunu İsrail siyonizmi değil, ABD emperyalizmidir. Zira ABD emperyalizmi olmasa, eski ABD Başkanı Biden ’ın “ileri karakol” dediği, Almanya Başbakanı Merz ’in “Pis işlerimizi yapıyor” dediği İsrail’in değil İran’a, Gazze’ye bile saldırması mümkün olmayacak. ABD İsrail’e sadece silah, istihbarat ve para vermiyor, daha önemlisi onu BM başta pek çok uluslararası platformda koruyor. AMERİKANCILIK VE MEZHEPÇİLİK SORUNU 5) ABD emperyalizmiyle işbirlikleri nedeniyle, Ortadoğu’daki pek çok ülke, kendisini dolaylı olarak İsrail cephesinde buldu. Topraklarındaki ABD üslerinden kalkan füzeler ve uçaklar, İsrail’in İran’a saldırganlığını kolaylaştırdı, İran’ın İsrail’e yanıtına savunma yaptı. Kısacası, Amerikancılık yaparak İsrail’e karşı gerçekten konumlanmak olası değil dir. 6) Dincilik ve mezhepçiliğin, bölgemizdeki bu tür cepheleşmelerde işe yaramadığı da bir kez daha görülmüş oldu. Sünni mezhepçiliğin Şii alerjisi, Türkiye’den Suudi Arabistan’a pek çok kesimi ne acı ki İsrail Siyonizminin yanına konumlandırdı; İsrail füzelerine sevindiler, İran füzelerini küçümsediler. Arap-İslam rejimlerinin ABD’yle işbirlikleri nedeniyle İsrail’in safına düşmeleri dışında, İhvan gibi Türkiye de dahil pek çok ülkenin bölge siyasetinin merkezine koyduğu İslamcı örgütlerde çatlak oluştu. İhvan’ın merkezi İran’ı desteklerken Suriye kolu bu tutuma karşı çıktı ve “hem İsrail’e hem İran’a karşı çıktıklarını” ilan etti. TÜRKİYE”NİN ÇIKARMASI GEREKEN DERS 7) Ve en önemli sonuç: ABD İsrail hegemonyasında yeni bir Ortadoğu haritası çizmeye çalışıyor. Bu fiilen 1990’da başlamış stratejik bir hedeftir. ABD ve İsrail bugün İran’a saldırabildi, çünkü öncesinde Suriye’deki Esad yönetimi engelini aşabildiler. ABD ve İsrail 15 yıl boyunca Suriye’ye saldırabildi, çünkü öncesinde 20 yıl boyunca Irak’ı vurabildiler. Türkiye başta tüm bölge ülkeleri bu denklemleri iyi okumalıdır. Ve Türkiye başta tüm bölge ülkeleri, ABD-İsrail’in adım adım yürüttüğü bu stratejiyi kısmen Irak’ta ve esas olarak Suriye’de kolaylaştırma yanlışına bir daha düşmemelidir.

Source: Mehmet Ali Güller


Özel”den yargı tartışmalarına yanıt: ‘CHP’yi kurultayda seçilmemiş kimse yönetemez’

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin kurultayı ile ilgili yargı üzerinden yürütülen tartışmalara ilişkin “CHP’yi kurultayda seçilmemiş kimse yönetemez. Delege iradesini tazeledi. Bunu bir kenara bırakmam mümkün değil” diye konuştu. Özel, yargıdan çıkacak son kurultayların yok sayılması olasılığına ilişkin, “Butlan kararı çıkacak olursa takınılacak hatalı bir tutum tarihsel olarak vebal doğurur. Butlandan sonra görev kabul etmek tarihsel bir hata olur. Bana emanet edilen İBB’yi de İBB Başkanlığı’nı da bırakmadım. CHP’de de emaneti yere bırakmam” değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Trump’ın esiri” olduğu söylemini yineleyen Özel, Almanya ziyaretinde Türkiye’ye Eurofighter satışında çıkarılan engellerin kaldırılmasını isteyeceğini de dile getirdi. Özel, yazarımız Işık Kansu ve Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş’in güncel gelişmelere ilişkin sorularına şu yanıtları verdi: – Kılıçdaroğlu’nun ‘Partiyi kayyuma bırakmam’ sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Özel: Siyasi Partiler Kanunu’nda kayyum değil, Çağrı Heyeti var. Onda da ‘40 gün içinde seçim yapılır’ yazıyor. Kayyum dediğiniz yapı partiyi yönetmiyor zaten, seçimleri yapıyor. Biz kayyuma da partiyi bırakmayız, butlana da bırakmayız. Seçmen siyasetçinin, delege genel başkanın eline bir bayrak verir. O bayrağı taşımayı bilmezseniz size de kurumunuza da güven kalmaz. Biz eğer 19 Mart’ta Erdoğan’ın darbesine direnmeyip, “Bırakalım, yargı kararını versin” deseydik, Saraçhane’ye gitmeyip, milyonlarla birlikte bu mücadeleyi vermeseydik, İstanbul’un iradesine kayyum atanacak ve İBB’yi 4 yıl yönetecekti. Biz olağanüstü kurultayda delegeye bir daha sorduk ve geçerli oyların tamamını aldık. Delege iradesini tazeledi. Bunu bir kenara bırakmam mümkün değil. Sayın genel başkan kayyum meselesini yanlış biliyor olabilir ama CHP’yi, kurultayda seçilmemiş kimse yönetemez. 81 il başkanı ve belediye başkanları da buna karşı. AKP’nin oyununa gelmemek gerekir. Bursa’da bir meczup, il başkanımıza iftira ettiğinde, il başkanımız ona dava açtı. Erdoğan 3-4 ayda bir bu konuyu yokluyordu. Manisa’nın bir ilçesinde Tayyip Erdoğan’ın onay vermediği ilçe başkanı aday bile olamıyor. İlçe kongrelerine kadar bu noktaya gelmiş birisi, mahalleden itibaren delegelerini seçerek inşa edilen kurultaya şaibeli diyorlar. Bu tuzağa düşen arkadaşlarımız oldu. Bunu takip edenler oldu. Ben ‘Tayyip Erdoğan’ın bizi çekmeye çalıştığı çukura düşersek oradan çıkamayız’ dedim. Biz geçmişteki hatalardan ders alarak bir süreç yürütüyoruz. Butlan kararı çıkacak olursa takınılacak hatalı bir tutum tarihsel olarak vebal doğurur. Butlandan sonra görev kabul etmek tarihsel bir hata olur. CHP de bunu hak etmez. – Parti içinden eleştiri var mı? Özel: Siyasi partilerde eleştiri olabilir. 47 yıl sonra birinci olunmuş, belediyelerin yüzde 65’i alınmış, tüm anketlerde birinciyken ve tarihinin en büyük saldırısıyla mücadele veriyorken ‘CHP iyi yönetilemiyor. Ekrem İmamoğlu’na fazla sahip çıkılıyor’ eleştirilerini doğru bulmam. Zaten sahada da; tutumuzun karşılığı var, eleştiri yok. – Birtakım ihraçlar konuşuluyor, iki yıllık bir süreden söz ediliyor… Özel: Parti birinci partiyken, partinin başına seçimsiz gelip, milletvekillerini ihraç edip, 2 yıl partiyi yönetmek falan… Çağrı heyeti olsun, demokratik bir yarışın önü açılsın, delege bütün iradesini Türkiye’nin gözü önünde tazelesin. Çok daha doğru bu. Ben böyle bir seçime girip kaybedersem de partinin neferi olarak çalışırım yine… Önceki genel başkanı olarak. Ama seçim kaybetmeden ya da biri seçim kazanmadan kimseye de partiyi bırakmayız. Mahkeme diyelim ki, en kötü çağrı heyetini belirlesen, 40 gün içinde seçim yapması lazım. Çağrı heyeti kimseyi ihraç edemiyor. Çok açık siyasi partiler kanunu. Olasılıklar planımız da var. Ben zaten böyle bir şeyin sonuç değil, süreç odaklı olduğunu görüyorum; ama en kötüsünde de ben bana emanet edilen İBB’yi de İBB Başkanlığı’nı da bırakmadım. CHP’de de emaneti yere bırakmam. ERDOĞAN AMERİKA’NIN ESİRİ – Bölgemizdeki İran-İsrail çatışmalarını ve diğer gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Özel: Erdoğan hükümeti, Trump rejimine esir düşmüş durumunda. Bunu 19 Mart darbe sürecinden ve ABD’den alınan icazetten bağımsız görmüyorum. Çünkü Amerika’ya böyle bir iş yapacaklarını söylediklerini söylüyoruz, bunu da inkar etmiyorlar zaten. Amerika’da Trump’a yakın isimler de Türkiye’yi 3’üncü dünya ülkesi diyecek bir küstahlık içinde “Üçüncü dünya ülkelerinde böyle şeyler olur. Muhalifleri içeri tıkarsın ve onlardan kurtulursun. Ve her şey yoluna girer” diye özetledi. Yani Trump burada yaşananı biliyor ve bunun bir muhaliflerden kurtulma işi olduğunu biliyor. Bu yüzden Erdoğan Türkiye’deki durumundan dolayı Amerika’nın esiri. Trump’ın elinde bu boyutuyla esir ve tutsak. Bu yüzden Suriye’de Amerika ve İngiltere’nin kurduğu planın bir parçası. Sonuçta Amerika’nın nereye demokrasi götürdüğü görülmüş. Ben İran’daki molla rejimine karşıyım, demokrasiyle yönetilmesini isterim; ama İran’a demokrasi gelecekse İranlılar getirecek, Amerikalılar götürmeyecek. Bunun için uluslararası hukuka aykırı bir biçimde B2 bombardıman uçaklarıyla komşumuzu vurmasına, Erdoğan’ın sessiz kalmasını, bunu kınamamasını ve hatta sanki İsrail yapmış gibi, Netayahu’yla, potansiyel düşmanla kayıkçı kavgası yapıp, Amerika’nın sorumluluğunu görmemesini doğru bulmuyorum. – Savunma sanayi boyutu da tartışılır oldu… Özel: AKP’nin 23 yıllık hükümetleri boyunca filoya kazandırılmış uçak sayısı 30. Son 12 yıldır bir tek uçak bile envantere girmedi. F16’ların modernizasyonları yapılmadı. F-35 programından S-400 beceriksizliği yüzünden atılındı. Tepemizde füzeler uçarken S-400’leri kullanamıyoruz. Şey gibi: F-35 nerede? S-400’e kurban gitti. S-400 nerede? Amerika’dan korktum, hangara koydum. Böyle bir noktadayız. İsrail’in elindeki F-35’ler Amerika’nınkinden daha güçlü; çünkü modernizasyonlarını kendileri yapıyorlar. Kendi F-16 bizimkilere göre daha gelişkin. KAAN var, gurur duyuyoruz; ama envantere girmesine en iyi ihtimalle 5 yıl var. Tank var; ama motoru yok. Böyle bir durumda ve bunlar savunma sanayisiyle övünür durumdalar. Bu büyük bir basiretsizlik. Eurofighter meselesini de ellerine yüzlerine bulaştırdılar. – Siz Almanya ziyaretinizde bu konuyu gündeme getirmeyi düşünür müsünüz? Özel: Ben; önce Belçika”ya Avrupa Parlamentosu’ndaki toplantıya katılmak için gidiyorum. Normalde tam üyeler davetli; ama ikidir bizi de davet ediyorlar. Türkiye’deki başarımız ve Sosyalist Enternasyonel’de öncü rolümüzden dolayı. Orada Türkiye’ye Eruofighter verilmesini, Erdoğan’ın demokrasi zeminine davet edilmesini, Türkiye’nin Trump’ın ya da Putin’in kucağına itilmeyip, Avrupa tarafından kapsanmasını; ama bunun gizli pazarlıklar ve Avrupa’nın güvenlik meselesinden dolayı yapılacak gizli pazarlıklar, geçmişte Merkel’in göçmen pazarlığı gibi çıkarcı pazarlıklar yerine kazan-kazan ilişkisine dönüşebileceğini söyleyeceğim. AB üyelik sürecinin yeniden canlandırılmasını ki, bu bizim en büyük hedefimiz, ifade edeceğim bir toplantıya gidiyorum. Ardından Almanya’da SPD’nin onur konuğu olarak kongresinde açılış konuşması yapacağım. SPD’nin Genel Başkanı Lars Klingbeil Şansölye yardımcısı ve Maliye Bakanı oldu. Çok etkili bir pozisyonda. Ondan da Eurofighter meselesinde yapıcı olmalarını isteyeceğim. AB’ye üyelik konusunda da bütün sosyaldemokrat partililerle çok sıkı temaslar kuruyoruz.

Source: Sertaç Eş


İsrail’in İran stratejisi

Hem İran hem de İsrail din devletidir ve bu devletler çoğu zaman stratejilerini rasyonel değerlendirmeler yerine inanca dayalı ideolojik önyargıların etkisinde geliştirirler. İsrail’in İran’a saldırısı ise özünde iki din devletinin, inanca dayalı çatışan ideolojik önyargılarının şiddete dönüşmüş halidir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra başlayan tek kutuplu dünya düzeninden günümüze kadar uzanan süreçte, ABD’nin veya ABD destekli İsrail’in veya hem ABD’nin hem de İsrail’in birlikte İran’a darbe vurması sürekli gündemde idi ve İran’ın nükleer programı bu süreçte bu darbe için gerekçe olarak öne sürülüyordu. 2006 yılında yayımlanan kitabımda: “Eğer nükleer program geliştirmeseydi İran yine de hedef olur muydu’’ sorusunu sormuştum. Yanıtta ise asıl meselenin nükleer program olmadığını, İran’ın sahip olduğu enerji kaynakları, Basra Körfezi’ni ve Hürmüz Boğazı’nı kontrol eden konumu, Çin ile geliştirdiği ilişkileri ve mevcut rejimi nedeni ile nükleer programı olmasa bile hedef ülke olduğunu anlatmıştım. Ayrıca, ABD’nin 11 Eylül olayından sonra başlattığı “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi”, zaten İsrail’in inanca dayalı jeostratejisine uygun olarak bölgenin şekillendirilmesini esas alıyordu. KÜRSEL GÜÇ MÜCADELESİ İranlı kilit kişilerin öldürülmesi ile başlayan, İsrail’in hava gücü, İran’ın ise füzelerle etkili olmaya çalıştığı bu harekât, havadan yapılan darbelerle sınırlı bir savaş olarak gelişti. Molla rejiminin egemen olduğu İran’ın İsrail stratejisi rasyonel olmaktan uzaktı. Ülke coğrafyasındaki hedeflere yapılacak havadan saldırılara karşı koyacak hava gücünden ve hava savunma sistemlerinden yoksun İran, çatısı olmayan ve havadan gelecek tehlikelere açık bir eve benziyordu. Buna rağmen İran, İsrail’i etki altına almak amacı ile vekil güçleri ile Lübnan’a, Suriye’ye, Irak’a, Yemen’e yerleşmiş, Tahran’dan Akdeniz’e ulaşan direnç eksenini gerçekleştirmeye çalışmıştı. ABD Başkanı Trump, kendi seçtiği istihbarat başkanının İran’ın yakın gelecekte nükleer silah üretme kapasitesine ulaşması olanaklı değildir tespitine rağmen, İran’ın nükleer tesislerini gelişmiş mühimmat ile darbe vurarak savaşı güç gösterisine dönüştürdü. ABD benzer, ancak daha şiddetli güç gösterisini, İkinci Dünya Savaşı sonunda Japonya’da nükleer bombalar kullanarak yapmıştı. ABD, İran’ın nükleer tesislerini vurarak gelişmekte olan Çin-Rusya-İran-Kuzey Kore blokuna gözdağı vermeyi amaçlamıştı. Trump’ın gümrük vergisi projesinde istediği sonucu sağlayamayan; üretimde, ticarette ve hatta teknoloji geliştirmekte Çin’in giderek gerisinde kalan ABD, küresel güç mücadelesinde, askeri güç gösterisi ile küresel konumunu koruyabileceği yanılgısı içindedir. GÜÇ-AMAÇ DENGESİ Bu savaşta İsrail’in başarılı olup olmadığını anlamak için ise istenilen siyasi hasılanın gerçekleşip gerçekleşmediğine bakmamız gerekir. Bu harekât İran’da ülkenin güvenlik zafiyetlerini kolayca istismar edebilmiş ve özellikle de nükleer tesislerde ciddi hasara neden olmuş, nükleer programı geciktirmiştir. Ancak nükleer programın kilit unsurları yok edilememiş, program sona erdirilememiş, rejim değişikliği ise gerçekleştirilememiştir. Kısa süren bu savaşta İsrail’in, ABD’nin katkısına rağmen siyasi amaçları sağlayabilecek araçlardan ve olanaklardan yoksun olduğunu, savaş teorisinin en önemli kuralı güç-amaç dengesini ihlal ettiğini ve bu nedenle de İsrail’in uyguladığı stratejinin dengesiz ve hatalı olduğunu ifade etmemiz gerekir. Özetle, İsrail’in attığı taş vurduğu kuşa değmemiş; İsrail bu savaştan beklediği siyasi hasılayı gerçekleştirememiştir. NEJAT ESLEN EMEKLİ TUĞGENERAL

Source: Olaylar Ve Görüşler


İsrail Batı Şeria”da 3 Filistinliyi öldürdü

Filistin topraklarını gasbeden bir grup İsrailli, Ramallah”ın doğusundaki Kefr Malik kasabasında Filistinlilere saldırdı, evleri ve araçları ateşe verdi. Saldırgan İsrailliler, karşı koymaya çalışan Filistinlilere ateş açtı.Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, açılan ateşte 3 Filistinlinin öldüğü, 7 kişinin de yaralandığı ifade edildi.İsrail, Batı Şeria”daki Tulkerim Mülteci Kampında iki haftada 50 bina yıktıFilistin resmi ajansı WAFA”da yer alan haberde, İsrail”in aylardır Tulkerim ve Nur Şems kamplarında devam ettiği geniş çaplı yıkımlara ilişkin bilgi verildi.Habere göre, İsrail ordusunun Tulkerim Mülteci Kampında son iki haftada 50″den fazla binayı yıktı. İsrail ordusunun yıktığı binaların yerine kampın merkezinde geniş caddeler açtığı belirtildi.Yıkımlar, Belavene, Akkaşe, Nedi, Sevalime, Hammam, Medaris mahalleleri ile çevresinde yoğunlaştı; alt yapıda geniş çaplı hasar meydana geldi.İsrail ordusu ayrıca buldozerlerle Tulkerim”in doğusundaki Nur Şems Mülteci Kampındaki yapıları yıkmaya devam ediyor.Buldozerler, Menşiyye mahallesinde; klinik ve cami çevresindeki mahallelerde yoğunlaşan yıkımlar sırasında binaları yerle bir etti, yerlerine geniş caddeler açtı ve mahalleler birbirinden ayrıldı.Bölgede artarak gerçekleştirilen yıkımlar, İsrail”in Tulkerim ve Nur Şems mülteci kampları ile çevresine yönelik devam eden kuşatmasının gölgesinde yapılıyor. İsrail askerleri, bölge sakinlerinin evlerine ulaşmalarını veya evlerindeki eşyalarını almalarını engelleniyor, bölgeye yaklaşanlara doğrudan ateş açıyor.İsrail ordusu, 21 Ocak’ta Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Cenin kenti ve mülteci kampına saldırıyla başlattığı baskınını daha sonra Tulkerim ve Nur Şems’e yayarak, geniş çaplı yıkımlar gerçekleştirdi.WAFA”nın daha önceki haberinde, İsrail ordusunun, Tulkerim Kampı”nda 58 ve Nur Şems”te 48 toplam 106 binayı “yol açma” ve “coğrafi özeliklerin değişmesi” iddiasıyla mayıs ayında sunduğu “yıkım planını” uygulamaya koydu. Bu yapılar çok fazla konut ve ticari işletmeyi barındırıyor.İsrail”in saldırıları sonucu her iki kamptan 5 binden fazla aile (25 bin kişi) zorla yerinden edildi. En az 500 ev tamamen yıkılırken, 2 bin 573 ev de kısmi zarar gördü.İsrail”in Tulkerim kentine kamplara devam eden saldırıları sırasında biri çocuk, ikisi kadın 13 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı ve gözaltına alındı.

Source: Özgür Bayrak


ABD”de “İran” krizi! Sızıntı sonrası Trump çılgına döndü, CIA açıklama yapmak zorunda kaldı

Pentagon”un hazırladığı istihbarat raporuna göre, İran”nın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerine yönelik saldırı, Tahran”ın nükleer programını tamamen yok etmedi, sadece aylarca geriye attığı belirtildi. 5 sayfadan oluşan raporda, İran”ın nükleer tesislerinin yerle bir olmadığı, nükleer çalışmaları en fazla 6 ay geciktirebileceğini kaydedildi. İsrail istihbaratı da aynı görüşü savunarak, saldırının Tahran”ın nükleer programını yalnızca birkaç yıl geriye götürdüğünü belirtti. TRUMP”I KIZDIRAN İRAN RAPORU: HASTA RUHLU GERİ ZEKÂLILAR!ABD Başkanı Trump, raporları kamuoyuyla paylaşan CNN ve New York Times gazetesini yalancılıkla suçladı: Kusursuz bir operasyon yaptık. İran”a tonlarca bomba attık. İran”ın nükleer tesisleri tamamen yok edildi. The New York Times pisliktir, bunlar kötü insanlar. CNN gibi reytingleri düşen kuruluşlara doğru haber vermelerini tavsiye ediyorum. Bunlar hasta ruhlu ve geri zekalılar.ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Ratcliffe, ellerindeki güvenilir istihbaratın, İran”ın nükleer programının son dönemdeki saldırılar sonucunda ciddi şekilde zarar gördüğünü teyit ettiğini bildirdi.Ratcliffe, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.CIA”in ilgili karar vericileri ve denetim organlarını tam olarak bilgilendirmek amacıyla güvenilir kaynaklardan yeni bilgiler toplamaya devam ettiğini belirten Ratcliffe, konunun ulusal önemi ve şeffaflık ilkesi nedeniyle gerekli güncellemelerin Amerikan kamuoyuyla paylaşılacağını vurguladı.Ratcliffe, “CIA, bir dizi güvenilir istihbaratın, İran”ın nükleer programının son dönemdeki hedefli saldırılar sonucu ciddi şekilde zarar gördüğünü ortaya koyduğunu teyit ediyor.” ifadesine yer verdi.Geçmişte güvenilirliği ve doğruluğu kanıtlanmış bir yöntemden elde edilen istihbaratın buna dahil olduğunu aktaran Ratcliffe, “Bu bilgilere göre, İran”a ait birkaç önemli nükleer tesis imha edildi ve bu tesislerin yeniden inşası yıllar sürecek.” ifadesini kullandı.FBI, ABD”NİN İRAN”A SALDIRILARI HAKKINDAKİ ÖN RAPORUN SIZMASIYLA İLGİLİ SORUŞTURMA BAŞLATTIABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Pentagon”un istihbarat kolu Savunma İstihbarat Ajansı tarafından ABD”nin İran”a saldırılarıyla ilgili hazırlanan ön raporun medyaya sızmasıyla ilgili soruşturma başlatıldığını belirtti.- ABD”DEN İRAN”A SALDIRIABD, 22 Haziran”da İran”ın Fordo, İsfahan ve Natanz”daki 3 nükleer tesisine hava saldırısı düzenlemişti.ABD”de hazırlanan ve CNN televizyonunda yayımlanan bir istihbarat değerlendirmesine göre, ABD”nin hafta sonu İran”ın 3 nükleer tesisine düzenlediği hava saldırılarının, İran”ın nükleer programının temel yapısını yok etmediği, muhtemelen sadece aylarca geriye attığı belirtilmişti.İsrail ordusu ise yaptığı açıklamada, saldırılarda İran”ın nükleer programına “verilen zararı saptamak için henüz erken olduğunu ancak Tahran”ın nükleer programının yıllarca geriye gittiğini” iddia etmişti.İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi de ABD ve İsrail”in düzenlediği saldırılar sonucu ülkesinin nükleer tesislerinde “ciddi hasar oluştuğunu” belirtmişti.01.54 ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”ya yönelik yolsuzluk davasını “cadı avı” olarak nitelendirerek, davanın derhal iptal edilmesini talep etti.00.52 ABD Başkanı Donald Trump, İran nükleer tesislerine saldırı düzenleyen pilotların saldırının başarısının tartışıldığı haberlerden üzüntü duyduğunu belirterek, pilotların “onuru” için yarın Pentagon”da basın toplantısı düzenleneceğini bildirdi.00.30 ABD Başkanı Donald Trump”ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, yakın zamanda Abraham Anlaşmaları”na taraf olan ülkelerle ilgili büyük bir duyuru yapacaklarını belirtti.00.18 Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Mariano Grossi, İran”ın UAEA ile işbirliği yapmasının hukuki zorunluluk olduğunu söyledi.00.02 ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Ratcliffe, ellerindeki güvenilir istihbaratın, İran”ın nükleer programının son dönemdeki saldırılar sonucunda ciddi şekilde zarar gördüğünü teyit ettiğini bildirdi.İsrail, 13 Haziran”da İran”ın çeşitli kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere ordunun üst komuta kademesini de hedef alan geniş çaplı saldırılar düzenledi.İran”da Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Genel Komutanı ve bazı üst düzey komutanlar ile 9 nükleer bilim insanı saldırılarda öldü.İran Sağlık Bakanlığı, yaptığı açıklamada, İsrail”in saldırılarında toplam sivil can kaybının 627, yaralı sayısının da 5 bin 332 olduğunu bildirdi.İsrail Başbakanlık Ofisi, İran ordusunun yaptığı misillemelerde 28 kişinin öldüğünü, en az 1272 kişinin yaralandığını aktardı.Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke İsrail”i kınadı.ABD Başkanı Donald Trump”ın duyurduğu iki ülke arasındaki ateşkes 24 Haziran”da devreye girdi.

Source: Www.star.com.tr


Erdoğan”dan İsrailli gazeteciye net cevap: Böyle devam ederse…

Erdoğan, Hollanda”nın Lahey kentindeki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi”nin ardından basın toplantısı düzenledi.

Zirveyi tamamladıklarını belirten Erdoğan, Hollanda Kralı Willem-Alexander, Hollanda Başbakanı Dick Schoof ile Hollanda makamlarına ev sahiplikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür etti.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte”yi başarılı yönetimi için tebrik eden Erdoğan, “Lahey Zirvemizin öne çıkan sonucu, kamuoyunca da yakından takip edildiği üzere, müttefiklerin savunma harcamalarını artırmasıydı. Konsey oturumunda savunma harcamalarımızı 10 yıllık bir sürede Gayri Safi Yurt İçi Hasılalarımızın yüzde 5″i düzeyine çıkarmayı kararlaştırdık.” ifadelerini kullandı.

SAVUNMA HARCAMALARINA DEĞİNDİ

Mevcut krizlerin derinleştiği ve her geçen gün ilave krizlerin ortaya çıktığı bir iklimde, alınan bu kararın NATO açısından zaruret teşkil ettiğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Terörizm tehdidinden en fazla zarar gören, bölgemizdeki birçok krizden doğrudan etkilenen müttefikiz. Halihazırda uluslararası gündemi domine eden olayların hemen hepsi Türkiye”nin yakın çevresinde yaşanıyor. Ülkemizi tüm bu krizlerin, sıcak çatışmaların ve gerilimlerin uzağında tutmaya gayret ediyoruz. Caydırıcılığımızın artırılmasına ve savunmamızın güçlendirilmesine büyük önem veriyoruz. Türk savunma sanayisinin son yıllarda yaptığı büyük atılım dünyada parmakla gösterilmektedir. Silahlı ve silahsız insansız hava araçları başta olmak üzere birçok alanda küresel ölçekte söz sahibiyiz.

Savunma harcamalarımız halihazırda önceki zirvelerin hedefi olan yüzde 2 seviyesinin üstündedir. Hatta mevcut altyapı ve savunma sanayisi yatırımlarımız, inovasyona ayırdığımız kaynaklar ve uluslararası çabalarımız itibarıyla yüzde 5″i yakalamaya en yakın ülkelerdeniz. Birçok müttefikin tehdit ve sınamalar karşısında daha fazla sorumluluk üstlenmek konusunda bizimle aynı çizgiye gelmesini doğru buluyorum. Elbette sadece savunma harcamalarını artırarak ittifakın etkinliğinin geliştirilmesi mümkün değil. Müttefikler arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğinin samimiyetle tesis edilmesi de gerekiyor.”

“TEMENNİMİZ, BU KUŞATICI YAKLAŞIMIN KITA GENELİNE HAKİM OLMASI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu minvalde, ilk olarak müttefikler arasındaki savunma sanayisi ürünlerinin ticaretindeki engellerin “amasız-fakatsız” kaldırılmasına yönelik anlayışın, ittifak belgelerine yansıtılmasına öncülük ettik. Bunun tüm unsurlarıyla hayata geçirilmesini ümit ediyoruz.” dedi.

Avrupa Birliği”nin savunma ve güvenlik alanındaki girişimlerinin NATO”yu tamamlayıcı nitelikte olması gerektiğine işaret eden Erdoğan, “Özellikle üye olmayan müttefiklerin, Birliğin savunma sanayisi girişimlerine tam olarak dahil edilmesinin tüm Avrupa”nın menfaatine olacağını vurguladım. Neticede Avrupa”da artan savunma yetenekleri tüm Avrupa Atlantik Bölgesi”nin çıkarınadır. Temennimiz, bu kuşatıcı yaklaşımın kıta geneline hakim olmasıdır.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Rutte”nin, Teksas”tan Ankara”ya savunma sanayisi gelişimini esas alan yaklaşımının bu bakımdan fevkalade değerli olduğunu söyledi.

“HEDEFİMİZ, KALICI BARIŞA GİDEN SÜRECİN TAŞLARINI DÖŞEMEK”

Türkiye”nin, ittifakın terörizmle mücadeledeki rolünü öne çıkaran müttefiklerin başında geldiğini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Nitekim terörizm, NATO”ya yönelik güncel iki temel tehditten biri olarak kayda geçirilmiştir. Bu defa Lahey”de, terörle mücadelenin ancak müttefiklerin samimi dayanışmasıyla başarılabileceğini vurguladım. Zirve bildirisine bu tehdidin yansıtılmasını sağladık. Ukrayna”da 3 yılı aşkın süredir devam eden savaşın hem bölgesel hem küresel etkileri oldu. Can kayıpları ve yıkım her iki tarafta da giderek artıyor. Türkiye olarak biz, savaşın adil ve sürdürülebilir bir barışla sonlandırılması için yoğun çabalarımızı sürdürüyoruz. 2022 Mart ayında İstanbul”da ev sahipliği yaptığımız ancak yarım kalan görüşmelerden Karadeniz tahıl girişimi, savaş esirleri takası gibi somut neticeler almıştık.

Diplomasiye olan inancımız, tarafların bize duydukları güvenle birleşince İstanbul”da bir kez daha arabuluculuğa başladık. Ev sahipliğimizdeki görüşmelerde, ilave esir ve cenaze takasları hususunda önemli ilerleme sağladık. Ayrıca olası bir ateşkese dair açık bir görüş alışverişinde bulunuldu. Ateşkes ve kalıcı barış için bir fırsat penceresinin aralandığı kanaatindeyim. Bunun heba edilmemesi gerekiyor. Hedefimiz, taraflar arasında ilave somut adımlar atılmasına destek olmak suretiyle kalıcı barışa giden sürecin taşlarını döşemektir. Müttefiklerimizin de desteğiyle savaşın en kısa sürede neticelendirilmesi umudumu koruyorum. Hep söylediğim gibi, adil bir barışın kaybedeni olmaz.”

GAZZE”YE YÖNELİK SALDIRILAR

Gazze”de Filistin halkına yönelik 2 yıla yaklaşan mezalime dikkati çeken Erdoğan, şimdiye kadar İsrail saldırılarında çoğu çocuk ve kadın 56 bin Gazzelinin hayatını kaybettiğini, yine çoğu çocuk ve kadın 129 bin Gazzelinin yaralandığını hatırlattı.

Gazze”nin yüzde 80″inin yıkıldığını, sağlık altyapısının yüzde 95″inin tahrip olduğunu dile getiren Erdoğan, kiliseler, camiler, okullar ve hastanelerin bombalandığını söyledi.

Erdoğan, 2 milyonu aşkın Gazzelinin yıkıntıların arasında, tepelerine sürekli bombalar yağarken, çok zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“İsrail hükümeti en temel ihtiyaç maddelerinin dahi Gazze”ye girişine engel çıkartıyor. İsrail”in engellemeleri ve saldırıları sebebiyle Gazze”deki insani trajedi, insani felakete dönüşmüş durumda. Vicdan sahibi hiçbir insan, böyle bir vahşete sessiz kalamaz. Bebekler uyurken susulur, bebekler öldürülürken susulmaz. Buradan insan hayatına değer veren herkesi zulme karşı seslerini yükseltmeye çağırıyorum. Ancak uluslararası toplumun, bilhassa ilgili kurumların İsrail”i durdurmakta yetersiz kaldığını müşahede ediyoruz. Hiçbir kural tanımayan, uluslararası hukuku açıkça ihlal eden İsrail, ihlallerine her geçen gün yenilerini ekliyor. Bir defa şunun iyi anlaşılması şart, İsrail bölgeyi istikrarsız hale getirerek, kendi halkının güvenliğini sağlayamaz. Bölgedeki tüm ülkeler gibi İsrail”in de güvenliği komşularının istikrarından, huzurundan ve refahından geçmektedir. Yaşananlar 1967 sınırları temelinde coğrafi bütünlüğü haiz iki devletli çözümün kaçınılmaz olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, amaçlarının tüm halkların, tüm inançların yan yana, barış içinde yaşadığı bir sulh ikliminin tesisi olduğunu belirterek, “Biz 1000 yıldır aynı topraklarda yaşıyoruz. İnşallah ebediyen de orada yaşamaya devam edeceğiz. Dolayısıyla tüm bölgenin selameti için acı da olsa, rahatsız edici de olsa hakikatleri cesaretle söylemeyi sürdüreceğiz.” diye konuştu.

“HERKESİN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI GEREKİYOR”

Erdoğan, “İsrail ile komşumuz İran arasındaki en son askeri tırmanma bölgemizi çok ciddi risklerle karşı karşıya bıraktı. Krizin ilk anından itibaren malumunuz yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Bölgedeki liderlerle telefon görüşmelerimiz oldu.” ifadelerini kullandı.

İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının İstanbul”da toplandığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Burada da gerilime dair önemli mesajlar verildi. Evvelce de ifade ettiğim hususu bugün tekrarlamakta fayda görüyorum. Komşumuz İran ile sorunların kalıcı çözümü diplomasi ve müzakereyle mümkündür. Bölgemiz savaşla, yıkımla, saldırganlıkla, tehditle hiçbir yere ulaşılamayacağının örnekleriyle doludur. Amerika Başkanı Sayın Trump”ın gayretleriyle sağlanan ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz. Değerli dostum Trump”ın çağrısına tarafların koşulsuz uymalarını bekliyoruz. Fiili ateşkes ilanının en kısa sürede kalıcı sükunete tahvil edilmesini ümit ediyoruz. Orta Doğu”da barışın temini için müttefikler dahil herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz. Biz bu konuda üzerimize düşeni yapmayı sürdüreceğiz.”

Zirve kapsamında birçok liderle görüşmeler gerçekleştirdiğini aktaran Erdoğan, bu kapsamda ABD Başkanı Donald Trump, Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Romanya Cumhurbaşkanı Nicuşor Dan”ın da aralarında olduğu pek çok liderle bir araya geldiğini söyledi.

Temaslarda, hem müttefiklerle ikili ilişkileri geliştirmenin yollarını hem de zirve gündemindeki konuları ele aldıklarını aktaran Erdoğan, Türkiye”nin gelecek yıl NATO zirvesine ev sahipliği yapma önerisinin neticeye bağlandığını, gelecek yıl müttefikleri Türkiye”de ağırlayacak olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

“ZULMÜN KARŞISINDA YER ALMAYI DEVAM ETTİRECEĞİZ”

Erdoğan, konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“Rus ordusunun Azerbaycan”dan ayrılmasına” ilişkin soru üzerine Erdoğan, “Rus ordusu şu anda Azerbaycan”dan ayrıldı, orada değil. Çıktığına göre artık zaten bu sorunun da hükmü kalmadı. Daha ben yeni Karabağ”a gittim, böyle bir şey zaten orada yok. Şu anda Azerbaycan orayı Azerbaycan devletinin yaşanabilir hükmü altına getirmenin gayreti içerisinde. Altyapı, üstyapı noktasında adımlarını atıyorlar ve çok ciddi de yatırımlar yapıyorlar.” dedi.

“NATO TÜRKİYE”Yİ SAVUNMAYA GELİR Mİ?”

“Türkiye ile İsrail arasında bir çatışma çıkarsa NATO Türkiye”yi savunmaya gelir mi?” sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“Türkiye”ye herhangi bir saldırı olmadıktan sonra, Türkiye”ye yönelik bir saldırı olmadığı takdirde ki şu anda böyle bir şey söz konusu değil, Türkiye bölgesinin bir barış ülkesidir ve bölgesinde de barışın özellikle hakim olması için bütün gayretlerini göstermektedir. Ancak tabi bütün bunların yanında özellikle de İsrail”in bu çekilmez, dayanılmaz tavrına karşı da biz orada zulmün karşısında yer almayı devam ettireceğiz. Bugüne kadar Gazze”de olduğu gibi bölgede zalimlerin karşısında yer aldık, zulmün karşısında yer aldık, yer almaya devam ediyoruz. Özellikle de garip gurebanın yanında yer almaya devam ediyoruz.

Düşünün şu anda Gazze”de aylardır oradaki mazlumlara ayni yardım gitmiyor. Şimdi bu insanlara ayni yardım gitmezse, bu insanların hali ne olacak? Biz de tabi şu anda güçlü olan ülkelere diyoruz ki gelin İsrail”in karşısında yer alın. Bu ayni yardımların götürülebilmesi için Gazze”ye kapıların açılmasını ne yapmak lazım? Sağlamak lazım. Kızılhaça bile şu anda İsrail yol vermiyor. Kızılhaç kanalıyla bile Gazze”deki bu insanlara yardım gitmiyor. Böyle bir durum söz konusu. Kızılhaç çalışabilse, o kanalla buralara ayni yardım, gıda, ilaç, yiyecek, giyecek bütün bunları götürme imkanı sağlanmış olacak. Ama şu anda bu bile maalesef yok.”

“Türkiye, gayrisafi yurtiçi hasıladan savunmaya ayırdığı payı yüzde 2″den yüzde 5″e çıkarmak için hangi yolu izleyecek? Almanya ile görüşmenizde Eurofighter alımıyla ilgili konu gündeme geldi mi?” sorusuna Erdoğan, “Şu an itibarıyla önümüzdeki 10 yıl içerisinde tabii ki atacağımız adımlar milli bütçeden olacaktır. Peyderpey milli bütçeden buraya gerekli olan payı ayırmak suretiyle NATO”ya olan bu desteğimizi vermiş olacağız. Eurofighter konusunda gerek İngiltere gerek Almanya ile görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz ve bu konuda olumlu gelişmeler var. Bu olumlu gelişmeleri de tamamen işi gerçekleştirdikten sonra inşallah adımlarımızı atmış olacağız.” yanıtını verdi.

“Gelecek yıl Türkiye”de yapılacak NATO Zirvesi”nin hangi şehirde düzenleneceğine” ilişkin soruya Erdoğan, öncekinin İstanbul”da olduğunu, görüşmeleri yapıp gelecek hafta içerisinde bunun kararını vereceklerini söyledi.

Zaman kaybına tahammülün olmadığını vurgulayan Erdoğan, “Daha önce İstanbul”da yaptığımız bu zirvemizi, bu defa yapacağımız bu toplantıdaki vereceğimiz kararla inşallah NATO Genel Sekreterliği”ne bildireceğiz.” dedi.

İSRAİLLE İLİŞKİLER NASIL OLACAK?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Türkiye ile İsrail ilişkilerinin gelecekte nasıl olacağına ilişkin sorusunu, şöyle cevapladı:

“Şu anda tabii İsrail”le Türkiye”nin arasındaki ilişkilerin bu anlayışla devam etmesi halinde, burada aramızdaki barış, aramızdaki huzur mümkün değil. Zira atılan adımlar her şeyden önce barışı tehdit ediyor. Atılan adımlar barışı tehdit ettiğine göre burada nasıl barışı temin edeceksiniz, sağlayacaksınız? Mümkün değil. Düşünün, yani 100 bini aşkın insan ölü, yaralı ve hala da vurmaya devam ediyorlar. Öbür tarafta Gazze”deki mazlum insanlara Kızılhaç dahil, gıda sevkiyatı yapılmıyor. Bunu engelleyen kim? İsrail. Hala burada bu kadar barbarca bir adım atıldığı takdirde, biz nasıl bunlarla huzurlu bir ortamı tesis edeceğiz? Mümkün değil. Onun için de Kızılhaç şu anda devreye girmek istiyor, netice yok. Kızılay”ımız devreye girmek istiyor, netice yok. Mısır devreye girmek istiyor, netice yok. Bütün bunlarla birlikte hangi ülkeye bakarsanız bakın, hiçbirisi netice alamıyor. İsrail”i, Gazze”de şu ana kadar takındığı tavırdan vazgeçmeye davet ediyoruz.”

“TRUMP”LA YAPTIĞIMIZ GÖRÜŞMEDE S-400″Ü KONUŞMADIK”

Türkiye”nin elindeki S-400″ler ile F-35 programına dahil edilmesi konusundaki mevcut duruma ilişkin soruya Erdoğan, şu yanıtı verdi:

“Sayın Trump”la yaptığımız görüşmede tabii S-400″ü konuşmadık. O gündemimizde değil, o iş bitmiş bir iş. F-35 konusunu tabii görüştük. F-35 konusunda da biz 1 milyar 300-400 milyon dolar gibi bir ödeme yaptık ve F-35″leri alma noktasında biz Sayın Trump”ın da iyi niyetli olduğunu gördük. F-16″larımızın tamamıyla bakım, onarımı ve F-35″lerle ilgili de alımla ilgili çalışmalarımızı sorumlu olan arkadaşlarımız devam ettiriyorlar. Tabii bunun yanında bir de bizim Eurofighter”la ilgili çalışmalarımız var. Eurofighter konusunda da İngiltere ve Almanya ile bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Temennimiz odur ki bu iyi niyetimizi İngiltere”de, Almanya”da, onlar da olumlu karşılıyorlar. Çalışmalarımız devam ediyor.”

“ABD Başkanı Trump”ın Gazze”de kumarhane ve resortların inşa edilmesi konusunu” görüşmede gündeme getirip getirmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, “Akşam Sayın Trump”la görüşmemiz oldu. Yaklaşık 1-1,5 saat kadar görüşmemizi yaptık. Ama bizim görüşmemizde özellikle de Gazze”nin sahil boylarının sizin ifade ettiğiniz şekilde kumarhaneler olması gündeme gelmedi. Böyle bir şey zaten gündeme gelse herhalde benim vereceğim cevap bellidir. Bu konuda duruşum bellidir. Duruşum belli olduğuna göre, Sayın Trump öyle akıllı bir insandır ki kime hangi soruyu soracağını da iyi bilir ve böyle bir şey de zaten aramızda geçmedi.”

“KFOR”un Kosova”daki önceki görev süresinde Türk komutanlığının görevde olması ve önümüzdeki dönemde de komutanlığın yeniden Türkiye”ye geçmesinin beklendiği göz önünde bulundurulursa, Türkiye”nin bu sorumluluğu nasıl değerlendirilmektedir?” sorusuna Erdoğan, “Biliyorsunuz Türkiye”nin KFOR şu anda bölgede. Niçin bölgede? Barış için, huzur için ve bizim KFOR”umuz orada olduğu sürece inşallah orada herhangi bir sıkıntı olmaz, olmayacaktır.” cevabını verdi.

“ÜLKEMİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAK BENİM GÖREVİM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz ay Rusya, Ukrayna ile son tur görüşmelerde düşük seviyede bir diplomatik heyet gönderdiğini söyledi. Bu konu sizi nasıl etkiledi? Avrupa Birliği ile savunma işbirliği alanında ne gibi beklentileriniz var?” sorusunu yanıtlarken, “Temsil kabiliyeti olan kişiler gönderildi ve o temsil kabiliyeti olan kişilerle de Rusya-Ukrayna arasındaki görüşmeler orada başarılı bir şekilde gerçekleştirildi. O görüşmeleri de Dışişleri Bakanım Hakan Bey zaten yürüttü, sürdürdü ve neticesi de gayet güzel, başarılı oldu.” ifadelerini kullandı.

NATO Zirvesi”nde İspanya”nın savunma harcamalarında yüzde 5 yerine yüzde 2″lik katkı sunmayı taahhüt etmesi ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez”in duruşu ile ilgili fikirlerinin sorulmasına karşılık Erdoğan, “Yani 10 yıl gibi bir süre olduğu için, bu noktada bir sıkıntıya yer yok diye düşünüyorum. 10 yıl içerisinde böyle bir orana çıkarılacak. Tabii ki NATO”nun da böyle bir güce ihtiyacı var ve bunu da tabii Avrupa Birliği”ndeki NATO üyesi ülkelerin halletmesinden başka çıkış yolu olmayacaktır. Şu anda NATO üyesi ülkeler de bu imkana, bu güce sahip. Türkiye olarak biz de bir üye ülke olarak bu konuda olumlu beyanımızı yaptık. Dedik ki 10 yıl içerisinde bunun verilmesinde fayda var.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK”nın silah bırakması ve lağvedilmesi sonrasınki adımın ne olacağına ve bölgede yaşayan Kürtlere nasıl bir mesaj vereceğine yönelik soru üzerine de şunları kaydetti:

“Bölgede yaşayan Kürt vatandaşlarımla, Cumhurbaşkanları olarak bizim herhangi bir sıkıntımız yok. Şu anda gayet iyi gidiyor. Parlamentoda güçlü bir potansiyele sahipler. Onların böyle bir sıkıntısı olmadığına göre, bu yürüyüş, bu gidiş… Randevu istediler, ben de rahmetli Sırrı Süreyya ile birlikte Pervin Hanım”ı kabul ettim. Cumhurbaşkanlığında arkadaşlarımla beraber kendileriyle görüştük. Zannediyorum şimdi yine bir randevu talepleri var ve bu randevu taleplerini de yakın zamanda gerçekleştireceğiz, kendileriyle görüşmelerimizi yapacağız. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Benim ülkemde Türk”üyle, Kürt”üyle, Laz”ıyla, Çerkez”iyle, Arap”ıyla hepimiz biriz ve ülkemin bütünlüğünü de korumak benim de görevimdir. Bunu da en güzel şekilde sürdüreceğiz.”

Source:


Rusya”dan korkutan açıklama: Kıyamet günü saati ilerliyor

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, İran etrafında askeri gerginliğin artmasının, bölgesel ve küresel güvenliği baltalayabileceğini belirterek, “Bu kanlı ve yıkıcı olay, bölgedeki halkların normal şekilde gelişmesine katkıda bulunmuyor.” dedi.Rusya Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Lavrov, Türkmenistan”a ziyaret gerçekleştirerek Devlet Başkanı Serdar Berdimuhamedov tarafından kabul edildi, Dışişleri Bakanı Raşid Meredov ile görüştü.Lavrov ile Meredov, Rusya ve Türkmenistan Dışişleri Bakanlıkları arasındaki 2025-2026 yıllarını içeren işbirliği programı imzaladı.İki bakan, görüşmelerinin ardından Türkmenistan Dışişleri Bakanlığı personeli ve Bakanlığa bağlı Uluslararası İlişkiler Enstitüsü öğretmenleri ve öğrencileriyle ile bir araya geldi.3. DÜNYA SAVAŞI YORUMU: 2 DÜNYA SAVAŞI AVRUPA İÇİN YETERLİ DEĞİL SANKİLavrov, burada yaptığı konuşmada, 3. Dünya Savaşı”nın yaşanması ihtimalini değerlendirerek “Bu konu artık çok konuşuluyor. Bu, Avrupa”da intikam, saldırgan, militan duyguların yaşanması nedeniyle özellikle üzücü. İki dünya savaşı, Avrupa Birliği (AB) üye ülke liderleri için yeterli değil sanki.” şeklinde konuştu.”KIYAMET GÜNÜ SAATİ İLERLİYOR”Küresel güvenliğinin tehlikede olduğuna işaret eden Lavrov, “Kıyamet Günü Saati, ilerliyor ve gece yarısına yaklaşıyor. Bunun önlenmesi önemli. Bu felaketin yaşanmaması için aktif şekilde çalışıyoruz.” ifadelerini kullandı.ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin gerçekçi ve sağduyulu olduğunu belirten Lavrov, bunun olumlu bir gelişme olduğunun altını çizdi.”İRAN ETRAFINDA ASKERİ GERGİNLİĞİN ARTMASI, SON DERECE ENDİŞE VERİCİ”Orta Doğu”daki duruma değinen Lavrov, “İran etrafında askeri gerginliğin artması, son derece endişe verici. Bu, bölgesel ve küresel güvenliğinin baltalanmasına yol açabilir.” dedi.İsrail”in saldırılarının ardından, ABD”nin İran”daki nükleer tesislerine yönelik saldırılar düzenlediğine dikkati çeken Lavrov, bu eylemlerin, uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”nin (BMGK) karalarına aykırı olduğunu ve bunu kınadıklarını belirtti.Lavrov, “Saldırganlığın sona erdirilmesine ve İran çevresindeki durumun siyasi ve diplomatik bir kanala döndürülmesi için gerekli tüm adımların atılmasına çağırıyoruz. Mesele tarafları dahil tüm ülkeler, bunun farkına varmaya başladıklarına dair işaretler var.” ifadelerini kullandı.Rusya”nın, daha önce ABD, İsrail ve İran sorunun çözümüne dair teklifler ilettiğini anımsatan Lavrov, bunları istişare etmeye, meseleye dahil olan taraflarla bu konuda temasları sürdürmeye hazır olduklarını dile getirdi.ABD Başkanı Donald Trump”ın İsrail-İran ateşkesini duyurduğuna işaret eden Lavrov, bunun olumlu bir sinyal olduğunu vurgulayarak “ABD, dün İsrail ve İran”dan ilk önce umut verici ancak devamında birbiriyle çelişkili açıklamalar yapıldı. Bu kanlı ve yıkıcı olay, bölgedeki halkların normal şekilde gelişmesine katkıda bulunmuyor.” diye konuştu.Bakan Lavrov, Türkmenistan”ın tarafız bir ülke olduğunu ve bu nedenle birçok meseleye ilişkin müzakereler için platform olabileceğini söyledi.

Source: Özgür Bayrak


Libya”da hükümet ve Başkanlık Konseyi anlaştı

Libya Ulusal Birlik Hükümeti ile Başkanlık Konseyi, güvenlik ve yargı kurumları arasında anlaşmazlıkların önlenmesi amacıyla yetkilerin yeniden düzenlenmesi konusunda uzlaştı.Hükümetten yapılan açıklamada, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ile Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi”nin bir araya geldiği belirtildi.Başkent Trablus”ta yapılan toplantıda “ulusal önceliğe sahip bir dizi siyasi, güvenlik ve mali konunun ele alındığı” kaydedildi.Dibeybe ve Menfi”nin ülkedeki güvenlik, askeri ve yargı kurumları arasında anlaşmazlıkların önüne geçilmesi için yetkilerin yeniden düzenlenmesi konusunda anlaştığı aktarıldı.İkilinin ayrıca yargı yetkisi dışındaki her türlü gözaltı uygulamasının sona erdirilmesinin ve tüm cezaevlerinin Başsavcılıkla koordineli olarak tam yargı yetkisine alınmasının önemini vurguladığı ifade edildi.Hükümete bağlı güçler ile resmiyette Başkanlık Konseyine bağlı milis güçler (İstikrarı Destekleme Birimi ve Rada) arasında 12 ve 13 Mayıs”ta başkent Trablus”ta çatışmalar yaşanmış ve ardından ateşkes ilan edilmişti.

Source: Www.star.com.tr