Uluslararası Çatışmaların Nabzı – Diplomasi ve Çatışma Gelişmeleri

Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: ‘Trump imparator olsun’

Çünkü sahada üstünlük Ruslarda ve bu şartlarda ateşi otuz günlüğüne keserse bunun Ukrayna ordusunun toparlanmasına imkân vereceğini söylüyor. Böyle olunca da hem savaş hem de müzakereler eşzamanlı yürüyor. Geride bıraktığımız hafta sonu Ukrayna, Rusya’nın epey kuzeyinde bulunan dört askeri havaalanına dron saldırısı düzenledi. Bu, Ukrayna’nın daha önceki IHA saldırılarından çok farklı. Çünkü önceki saldırılarda Ukrayna İHA’ları, Ukrayna topraklarından ateşleniyor ve yaklaşık 1500 kilometrelik menzilde bulunan hedefler vuruluyordu. Bu seferse bir buçuk yıl süren bir hazırlığın ardından, dron’ların Rusya içine sokularak ateş edildiği bildiriliyor. Bunun Rusya’ya indirdiği askeri darbeden daha önemlisi, meselenin psikolojik boyutu: Ukrayna bu operasyonda Batılı ülkelerden hangisiyle ne oranda yardımlaştı şu anda bilinmiyor fakat bu operasyon Rus istihbaratının ne kadar zayıfladığını, Rusya yönetiminin ülke içini yeterince kontrol edemediğini gözler önüne serdi. KARADENİZ FORUMU’NDAN ANLAR Geride bıraktığımız hafta sonu Ukrayna’nın Karadeniz kıyısındaki başlıca liman kenti (ve Ukrayna’nın üçüncü büyük kenti) olan Odessa’daydım. Burası Kiev’den, Ukrayna’nın orta ve batı bölgelerinden farklı olarak Ukraynacadan ziyade Rusça konuşuyor ve eskiden beri burada Rusya sempatizanlığı nispeten güçlüydü. Bir zamanlar Çariçe II. Katerina tarafından sıfırdan kurulmuş olan bu liman şehri, Çarlık Rusya’sında St. Petersburg ve Moskova’dan sonra imparatorluğun üçüncü büyük şehriydi. Şimdi burada, savaştaki sıkıyönetim şartlarından yararlanarak Odessa’da Rus kültürü yerine Ukrayna kültürünü oturtma çabaları sürüyor. Ne kadar başarılı olunduğunu savaştan sonra anlayabileceğiz. Odessa’nın çarlık zamanında yapılmış ihtişamlı opera binası, Batılı sivil toplum kuruluşlarının desteklediği bir foruma ev sahipliği yaptı. Genellikle ABD’deki Demokratlar’ın çizgisine yakın olanların toplandığı bu etkinlikte İngilizler ve ABD’li Demokratlar, “Rusya’yla müzakere edilmez; Rusya sadece güçten anlar” diyerek muhtemel müzakerelere mesafeli tavırlarını gösterdi. Forumun onur konuğu ise ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk başkanlık döneminde onun dışişleri bakanlığını yapan Mike Pompeo idi. Trump’ın şimdiki ekibinden farklı olarak tamamen Rus karşıtı çizgide olan Pompeo her ne kadar Trump tarafından kadro dışı bırakılmış olsa da “Trump başta olsaydı, Rusya Ukrayna’ya saldıramazdı” demeyi ihmal etmedi. En ilginç diyalogsa (bana göre), forumun en sonunda oldu: Pompeo’yla konuşan moderatör, opera binasının üst kat locasını gösterdi ve “Bu gördüğünüz, çarlık döneminde yapılmış olan imparatorluk locası. Putin, Odessa’yı ele geçirip bu locada oturmak istiyordu, başaramadı. Şimdi biz, Trump’ı Odessa’da imparator locasına görmek istiyoruz” diyerek Trump’a “halkın” selamlarını iletti. Trump, opera locasında oturmak uğruna Ukrayna siyasetini değiştirir mi bilmem. Fakat Ukrayna’daki Batı yanlısı çevreler, Rusya’ya karşı duydukları haklı tepkinin karşısında Batılıları babalarının oğlu sanmaktan ve “ne Putin’in ne de Trump’ın imparatorluğu” demeden Ukrayna’nın uluslaşması henüz tamamlanmış olmayacak. denizberktay@yahoo.com

Source: Deniz Berktay


Saddam Hüseyin”in ‘karakutusu’ gazetemize konuştu: Irak’ı Israil ve Iran sömürdü

YILMAZ BİLGEN – Irak’ın devrik devlet başkanı Saddam Hüseyin’in damadı ve genel sekreteri Dr. Cemal Mustafa El-Sultan “Suriye benzeri bir devrim yakın bir dönemde Irak’ta da yaşanacak” dedi. Sık sık ülke değiştiren El-Sultan, gazetemize konuştu. Devrimin bütün şartlarının hazır olduğunu söyleyen El-Sultan, başında olduğu Irak Ulusal Kurtuluş ve Değişim Hareketi’nin yoğun bir faaliyet içerisinde olduğunu belirtti. İŞGAL ZEMİNİNİ İRAN HAZIRLADI 1994 yılında Saddam Hüseyin’in kızı Hala ile evlenen Dr. Cemal Mustafa El-Sultan, dönemin kara kutusu olarak biliniyor. 60 yaşındaki El-Sultan “Tıpkı Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da İran güdümlü yapı yıkılacak. Halkta çok büyük bir talep var. Halkımız Şii, Sünni, Türkmen, Arap, Kürt, Mesihî, Şabak fark etmeksizin esir durumda ve tüm kaynaklarımız acımasızca sömürülüyor. Irak korkunç bir fetret yaşıyor. Ülkemizi fiziki anlamda Batılılar işgal etti ancak arka planda esas aktör İran’dı. Sonra da anlaşma gereği tüm siyasi, ekonomik gücü ele geçirdi. Ülkemizin yağmalanması ve bölünmesinde Batı’nın en büyük müttefiki İran oldu. Bunu hem İran hem de ABD kanadı defalarca itiraf etti. Hatta bu projede İsrail işbirliği de çok açıktır. Her ne kadar düşman gözükseler de Orta Doğu’nun mevcut durumu ile ilgili Tahran ve Tel Aviv arasında ittifak var. İsrail Gate skandalı da bu anlaşma ve işbirliğinin ifşa olan kısmıydı” dedi. Irak’ta siyasi değişim ve köklü bir devrimin kaçınılmaz olduğunu belirten Dr. Cemal Mustafa El-Sultan “İran’ın Şii yayılmacılığı Lübnan’da ciddi yara aldı. Suriye’de zaten tamamen budandı. Yemen’de ise zor durumda. Esas güç merkezi Irak’ta ise Şiiler de dahil olmak üzere toplumun bütün kesimleri Tahran’dan ve sömürü düzeninden nefret eder hâle geldi. Biz Ulusal Kurtuluş ve Değişim Hareketi olarak hiçbir din, mezhep, millet farkı gözetmeden her kesimle irtibat halindeyiz. Büyük bir isyan dalgası ile İran işgalini bitireceğiz. Irak’ta değişim zamanı ve bu artık kaçınılmaz. İran’ın kolu, kanadı kırıldı. Sıra da Irak var. İran’ın sözde İsrail’e ve ABD’ye karşı İslami Direniş yalanı ile ilk yıktığı yönetim Irak Cumhuriyeti olmuştu. Ardından Lübnan, Suriye ve Yemen işgali geldi. Şimdi tarih döndü ve mezhepçi heveslerle çıktığı yolda İran katlettiği mazlumların hesabını verecek. Nasıl ki Suriye’de devrimciler 11 günde Şam’a girdiyse biz de 1 haftada Bağdat’ı özgürleştireceğiz” dedi. SADDAM”IN DAMADI EL-SULTAN: HALEPÇE, İRAN”IN İŞİ ran’ın, Irak ile Türkiye’nin arasını bozmak için her yola başvurduğunu söyleyen Dr. Cemal Mustafa El-Sultan “Ancak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin her daim ‘Türkiye bizim kadim dostumuz’ diyerek ticari, siyasi, askerî, enerji, sınır güvenliği ve terör konusunda işbirliği talimatı verdi. Hatta Türkiye’nin 15 kilometre Irak içlerinde operasyon yapmasına izin verdi. O dönem başka bazı özel anlaşmalar da yapıldı. PKK’nın Irak’a yerleştirilmesi dahil Türkiye’nin birçok sıkıntısı da Saddam’ın düşmesi sonrası başladı. Türkiye çok ciddi bir göç dalgasına maruz bırakıldı. 8 milyona yakın Iraklı Sünni ülkeden çıkmak zorunda kaldı. Sınırları tehdide dönüştü ve milyarlarca doları heba edildi. Bu süreçte İran sürgün ettiği Sünni Müslümanların yerine İran, Afganistan, Pakistan dahil dışarıdan 6 milyondan fazla Şii taşıdı. Bu demografik tasarımdan en fazla Türkmenler zarar gördü. Biz iktidarı aldığımızda tüm bu hukuksuzlukları bitirip İran’ın taşıdığı nüfusu geri göndereceğiz. Bugüne dek hep Saddam’a mal edilen Halepçe kimyasal silah kullanımının arka planında da İran var. Amacı Türkiye’ye Kürt bölgesinden insan sürmekti. Sonra da Suriye’ye benzer bir sürgün oldu. Bugün ortaya çıkan Suriye’deki YPG gerçekliğinin de arka planında o günkü coğrafya ve toplum mühendisliği yatmaktadır. Halepçe’yi vuran kimyasal silahlar kesinlikle İran’a aitti. Bunu birçok bağımsız kuruluş da gelip inceleme yaptıktan sonra tespit etti. Ancak suç Saddam yönetimine atılı kaldı. 800 MİLYAR DOLARLIK YAĞMA İran’ın 22 yılda 800 milyar dolardan fazla Irak petrolünü yağmaladığını söyleyen El-Sultan “Mezhep savaşını daha çok Irak’tan çaldığı paralarla finanse etti. Bununla birlikte İran her daim dost görünerek Türkiye’nin arkasından iş çeviren bir devlet olmayı sürdürdü. Saddam’ı bugünkü Orta Doğu manzarası için öldürdüler. Güçlü ve bölünmemiş bir Irak yeniden kurulacak. Tam 18 yıl cezaevinde kaldım. Ancak güçlü, bir ve bütün Irak idealimden hiçbir zaman vazgeçmedim. Her ne kadar Şii sömürü ve işgal döneminde tüm Türkmen, Arap, Kürt ya da din mezhep taraftarlarının Irak devleti ile bağı koparılmaya çalışılsa da bu halk vatanını seviyor. Yeniden güçlü ve millî bir Irak yönetimi istiyor. İran yolun sonuna geldi. Biz El Tecemmu, El Vatani El Irak’ı Tahrir ve Tağyir hareketi olarak bunu gördük ve emin adımlarla ilerliyoruz. İran’ın hayalindeki Fars İmparatorluğu için İslam dünyasını bölme planının kurbanı olan tüm kesimler o günü bekliyor. Bizim iktidarımızda Irak’ta PKK olmayacak. Haşdi Şabi olmayacak” ifadelerini kullandı.

Source: Cüneyt Akçatepe


Trump”ın İsrail”e karşı sabrı taştı! İlk hamle: Görevden alındılar! Netanyahu”ya şok

Yedioth Ahronoth”un haberinde, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio”nun, aralarında İran ile yürütülen müzakerelerde de yer alan bir ABD-İsrail çifte vatandaşı olmak üzere, Washington yönetiminde görevli “koyu İsrail destekçisi” 3 üst düzey yetkiliyi görevden aldığı iddia edildi.TRUMP VE NETANYAHU ARASINDAKİ ANLAŞMAZLIKLAR ETKİLİ OLDUTel Aviv yönetiminin, Trump”ın dış politikayı kendi eline alma isteği sebebiyle İsrail yanlılarının görevden alındığını değerlendirdiği kaydedilen açıklamada, arka planda ise “İran”a muhtemel saldırı ve Gazze”deki savaşla ilgili” Trump”ın Netanyahu ile yaşadığı anlaşmazlıkların olduğu belirtildi.Haberde, ABD yönetimindeki değişiklikler konusunda İsrail”de endişe duyulduğu bildirildi.GÖREVDEN ALINAN İSİMLERGörevden alınanların ikisinin ABD Ulusal Güvenlik Konseyinde yakın zamanda İran ve İsrail biriminin koordinatörü olarak atanan ABD-İsrail çifte vatandaşı Merav Ceren ile Afrika biriminin koordinatörü Eric Trager olduğu iddia edildi.Ceren ile Traeger”in, “büyük bir İsrail yanlısı” olarak bilinen ve Trump”ın görevden aldığı eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz tarafından göreve getirildiği hatırlatıldı.Görevden alınan bir diğer yetkilinin ise “İsrail”in en büyük destekçilerinden biri” olarak kabul edilen, ABD”nin Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus olduğu öne sürüldü.ORTAGUS’UN DİKKAT ÇEKEN ZİYARETLERİYakın zamanda görevinden ayrılması beklenen Ortagus, Lübnan”da İsrail ile yapılan ateşkesi ve bölgedeki gelişmeleri Beyrut”a yaptığı ziyaretlerle yakından takip etmiş, Lübnan ziyaretlerinde yetkililerle yaptığı görüşmelerde “Davut Yıldızı” sembollü takılar kullanmasıyla dikkati çekmişti.“İSRAİL’E KARŞI DEĞİL, GÜÇ MERKEZİNİ TRUMP’A TAŞIMA HAMLESİ” Haberde, İsrailli kaynakların, söz konusu görevden alınmaların özellikle İsrail”e karşı olmadığını ve Trump”un “Ulusal Güvenlik Konseyini zayıflatarak dış politikayı kendi eline almak istemesi” sebebiyle yapıldığını savunduğu belirtildi. İsrail yanlılarının görevden alınma kararının ABD Başkanı Trump ve Yardımcısı James David (JD) Vance”e dayandığı kaydedildi.NETANYAHU İLE AÇILAN MESAFE BÜYÜYORKonuyla ilgili kaynakların, daha fazla İsrail yanlısı ABD”li yetkilinin görevden alınmasını göz ardı etmediği ve bunun Trump ile Netanyahu arasında açılan mesafenin bir parçası olarak değerlendirdiği aktarıldı.ABD Başkanı Trump”ın, 27 Mayıs”ta, Netanyahu”ya “İran”la nükleer müzakereleri baltalayacak adımlar atmaması” konusunda uyarıda bulunduğunu açıklanmıştı.“TRUMP, NETANYAHU’NUN OYUNLARINDAN BIKTI”İsrailli askeri uzman Amos Harel, Haaretz gazetesinde kaleme aldığı yazısında, ABD Başkanı”nın Netanyahu”nun “oyunlarından bıktığını” öne sürmüş ve Trump”ın, İsrail”e “Gazze”ye insani yardımların girişi” konusunda baskı yaptığını belirterek, bu durumun “Netanyahu yönetimini esir takası anlaşmasına zorladığını” kaydetmişti.

Source: Özgür Bayrak


“ABD yönetimindeki İsrail destekçisi 3 kişi görevden alındı” iddiası

Yedioth Ahronoth un haberinde, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio nun, aralarında İran ile yürütülen müzakerelerde de yer alan bir ABD-İsrail çifte vatandaşı olmak üzere, Washington yönetiminde görevli koyu İsrail destekçisi 3 üst düzey yetkiliyi görevden aldığı iddia edildi. Tel Aviv yönetiminin, Trump ın dış politikayı kendi eline alma isteği sebebiyle İsrail yanlılarının görevden alındığını değerlendirdiği kaydedilen açıklamada, arka planda ise İran a muhtemel saldırı ve Gazze deki savaşla ilgili Trump ın Netanyahu ile yaşadığı anlaşmazlıkların olduğu belirtildi. Haberde, ABD yönetimindeki değişiklikler konusunda İsrail de endişe duyulduğu bildirildi. Görevden alınanların ikisinin ABD Ulusal Güvenlik Konseyinde yakın zamanda İran ve İsrail biriminin koordinatörü olarak atanan ABD-İsrail çifte vatandaşı Merav Ceren ile Afrika biriminin koordinatörü Eric Trager olduğu iddia edildi. Ceren ile Traeger in, büyük bir İsrail yanlısı olarak bilinen ve Trump ın görevden aldığı eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Waltz tarafından göreve getirildiği hatırlatıldı. Görevden alınan bir diğer yetkilinin ise İsrail in en büyük destekçilerinden biri olarak kabul edilen, ABD nin Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus olduğu öne sürüldü. Yakın zamanda görevinden ayrılması beklenen Ortagus, Lübnan da İsrail ile yapılan ateşkesi ve bölgedeki gelişmeleri Beyrut a yaptığı ziyaretlerle yakından takip etmiş, Lübnan ziyaretlerinde yetkililerle yaptığı görüşmelerde Davut Yıldızı sembollü takılar kullanmasıyla dikkati çekmişti. Haberde, İsrailli kaynakların, söz konusu görevden alınmaların özellikle İsrail e karşı olmadığını ve Trump ın Ulusal Güvenlik Konseyini zayıflatarak dış politikayı kendi eline almak istemesi sebebiyle yapıldığını savunduğu belirtildi. KARAR TRUMP VE VANCE E DAYANIYOR İDDİASI İsrail yanlılarının görevden alınma kararının ABD Başkanı Trump ve Yardımcısı James David (JD) Vance e dayandığı kaydedildi. Konuyla ilgili kaynakların, daha fazla İsrail yanlısı ABD li yetkilinin görevden alınmasını göz ardı etmediği ve bunun Trump ile Netanyahu arasında açılan mesafenin bir parçası olarak değerlendirdiği aktarıldı. ABD Başkanı Trump ın, 27 Mayıs ta, Netanyahu ya İran la nükleer müzakereleri baltalayacak adımlar atmaması konusunda uyarıda bulunduğunu açıklanmıştı. İsrailli askeri uzman Amos Harel, Haaretz gazetesinde kaleme aldığı yazısında, ABD Başkanı nın Netanyahu nun oyunlarından bıktığını öne sürmüş ve Trump ın, İsrail e Gazze ye insani yardımların girişi konusunda baskı yaptığını belirterek, bu durumun Netanyahu yönetimini esir takası anlaşmasına zorladığını kaydetmişti.

Source: Habertürk


İstanbul”daki Rusya-Ukrayna görüşmelerinden hangi sonuçlar çıktı?

3 yılı aşkın süredir devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı nda taraflar, son günlerde yaşanan şiddetli saldırıların ardından dün İstanbul da yeniden bir araya geldi. Rusya ve Ukrayna heyetleri, 16 Mayıs ta yine İstanbul da gerçekleşen görüşmelerin ardından bu kez Çırağan Sarayı nda barış için masaya oturdu. Görüşmenin ardından taraflardan hangi açıklamalar geldi? Bundan sonra neler bekleniyor? Ukrayna yı temsil eden heyet üyeleri, Türkiye nin ev sahipliğinde İstanbul da düzenlenen Türkiye-Rusya-Ukrayna Üçlü Toplantısı nın ardından basın toplantısında konuştu. Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü George Tykhyi, Heyetler, herkese karşı herkes üzerinde anlaştılar, belli kategorideki savaş esirleri. Bunlar çok ağır yaralı ve ağır hasta olan savaş esirleri. Aynı zamanda 18-25 yaş grubu genç askerler, bu kişilerin evlerinde olması gerekiyor, esaret altında değil. Yine ölen askerlerin iade edilmesi, ki sevdikleri onları alabilsinler. Bunlar bizim için son derece önemli. dedi. BİR SONRAKİ TOPLANTIYA LİDERLER KATILMALI Sözcü Tykhyi, bir sonraki toplantının ne zaman olacağına ilişkin soruya, Rusya tarafının memorandumu toplantı esnasında sunduğunu ve henüz inceleme fırsatı bulamadıklarını belirterek, Bundan sonra yapılacak toplantıların eğer liderler toplantısına hazırlık mahiyetinde olursa anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Rusya da karar veren (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin ve dolayısıyla kendisinin ateşkes ya da diğer temel noktalarla ilgili mutlaka burada bulunması ve kararlara katılması gerekiyor. dedi. UKRAYNA 11 MART TAN İTİBAREN KAPSAMLI ATEŞKES İÇİN HAZIR Ülkesinin 11 Mart tan itibaren kapsamlı bir ateşkes için hazır olduğunu söyleyen Tykhyi, Gerçekten diplomasi oluşturmak istiyorsanız, varış süreci istiyorsanız bir ateşkes ilan etmeniz lazım. Çünkü güven artırıcı önlemler olması gerekiyor. Bir taraftan silahlar konuşurken diğer taraftan konuşamazsınız. Maalesef Rusya koşulsuz ateşkesi reddetmeye devam ediyor ve sürekli talepler iletiyor. diye konuştu. TOPLANTI NASIL BİR ATMOSFERDE GEÇTİ? Sözcü Tykhyi, toplantının atmosferine ilişkin sorulan soruya şöyle yanıt verdi: Ukrayna heyeti olarak salona geldiğimizde, Rusya heyetiyle birlikte, her zaman her tür beyanata hazırlıklı bir biçimde geliyoruz. Emin olun ki hazırlıklıyız. Yıllardır Ruslarla bu konuda müzakereler sürdürüyoruz. Ne gibi beyanat yapabileceklerini de tahmin edebiliyoruz. Ama şunu söyleyebilirim, Ukrayna heyeti öncelikli olan konuları hep tartışmaya geri getirdi. Ateşkes, insani güven artırıcı önlemler, Ukraynalı çocukların geri iadesi ve liderler toplantısı. Çünkü gerçek noktalar bunlar. RUSYA: 2 İLA 3 GÜNLÜK SOMUT ATEŞKES TEKLİF ETTİK Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in müşaviri ve İstanbul daki müzakerelerde Rus heyetine başkanlık eden Vladimir Medinskiy, Ukrayna ile görüşmelerde ağır yaralı ve hasta askerlerin tamamının takas edilmesi konusunda mutabık kaldıklarını belirterek Ukrayna ya cephenin belirli bölümlerinde 2 ila 3 günlük somut bir ateşkes teklif ettik. dedi. Hazırladıkları memorandum taslağını Ukrayna tarafına teslim ettiklerini bildiren Medinskiy, bunun iki bölümden oluştuğunu ifade ederek, şöyle konuştu: Birinci bölümde, uzun vadeli barışın ne şekilde sağlanabileceği konusunda maddeler yer alıyor. İkinci bölümü ise olası kapsamlı ateşkesin sağlanmasına yönelik atılması gereken adımları kapsıyor. Bu konuda seçenekler bile var. Memorandum yeterince ayrıntılı biçimde. Ukrayna tarafı, bu belgeyi analiz etmek için aldı. Onlar analiz edecek ve geri dönüş sağlayacak. Bunu değerlendireceğiz. Müzakerelerde üzerinde anlaşmaya vardıkları hususlar hakkında bilgi veren Medinskiy, Ukrayna tarafına tek taraflı olarak gelecek hafta 6 bin dondurulan asker cesedini vereceğiz. Tüm ölen askerlerin kimliğini tespit ettik. Ellerinde Rus askerlerinin cesetleri varsa bunları alırız. dedi. EN BÜYÜK ÇAPLI ESİR TAKASI KONUSUNDA MUTABIK KALDIK Medinskiy ayrıca, Ukrayna ile tekrar esir asker takası konusunda anlaşmaya vardıklarına işaret ederek En büyük çaplı esir takası konusunda mutabık kaldık. Ağır yaralı ve ağır hasta askerlerin tamamı takas edilecek. Bu yaptığımız insani bir jest. Ayrıca 25 yaş altındaki esir askerlerin tamamı takas edilecek. Böylece takas edilecek asker sayısı 1000 den az olmayacak, büyük ihtimal 1000 den daha fazla olacak. Bu rakamlar belirleniyor. ifadelerini kullandı. MÜZAKERELERDEN MEMNUNUZ İstanbul daki müzakerelerde Rus heyetine başkanlık eden Medinskiy, basın mensuplarının, Rus heyetinin müzakerelerin sonucundan memnun olup olmadığına yönelik bir sorusuna Evet cevabını verdi. İstanbul daki müzakerelerde tarafların uzlaşıya vardığı esir takasına ilişkin de konuşan Medinskiy, Savaş esirlerinin değişimi eşit olacak. Toplamda en az 1000 kişi, muhtemelen daha da fazla. 1200 e kadar çıkabilir. Bu, özel askeri operasyonun başlangıcından bu yana en büyük değişim olacak. dedi. BAKAN FİDAN DAN AÇIKLAMA Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, Yapıcı bir atmosferde cereyan eden görüşmelerde taraflar, ilk toplantıda üzerinde mutabık kaldıkları hususları bir adım ileriye taşıdılar. ifadesini kullandı. Fidan, tarafların, ateşkes ve barış konusundaki perspektiflerini yansıtan muhtıraları teati ettiklerini, bu metinler üzerinde gelecek günlerde teknik düzeyde çalışmaları başlatmayı uygun bulduklarını kaydetti.

Source: Habertürk


İsrail”e bir misilleme daha! Saldırıyı üstlendiler

İsrail”in Filistin”deki katliamlarına Yemen”den bir misilleme saldırısı daha geldi. İsrail ordusundan yapılan açıklamada, saat 21.00 dolaylarında Yemen”den fırlatılan bir füze nedeniyle Kudüs, Batı Şeria ve Güney İsrail dahil birçok bölgede sirenlerin çaldığı bildirildi. Milyonlarca kişiye sığınaklara gitme çağrısı yapılırken, füzenin hava savunma sistemi tarafından engellendiği kaydedildi. Yemen”deki İran destekli Husiler füze saldırısını üstlenerek Tel Aviv”deki Ben Gurion Havalimanı”nı hedef aldıklarını iddia etti. İsrail basını, saldırı nedeniyle herhangi bir yaralanma ya da hasar bildirilmediğini duyurdu. Son saldırı, 1 hafta içinde Yemen”den İsrail”e gerçekleştirilen 4″üncü saldırı olarak kayıtlara geçti.

Source: Www.star.com.tr


F-35″e rakip geliyor! Gözler Türkiye”nin üzerinde

Avrupa Birliği (AB), kendi savaş uçağını geliştirmek üzere önemli bir adım attı. Aralarında Fransa, Almanya ve İspanya’nın da bulunduğu 14 AB ülkesi, beşinci nesil bir savaş uçağı üretmek amacıyla yeni bir savunma ortaklığına resmen onay verdi. Projenin amacı, Amerikan üretimi F-35 Lightning II’ye bir alternatif sunmak ve Avrupa’nın savunma alanındaki dışa bağımlılığını azaltmak. NATO”DA DA KULLANILACAK! Financial Times”ın haberine göre, Avrupa Savunma Fonu tarafından desteklenen bu yeni girişim, önümüzdeki on yıllarda Avrupa’nın hava üstünlüğünü garanti altına almayı hedefliyor. Bu kapsamda geliştirilecek savaş uçağının, hem NATO görevlerinde hem de Avrupa odaklı askeri operasyonlarda görev yapması planlanıyor. Projeye şu ana kadar 14 ülke katıldı ve ciddi bir bütçe ayrıldı. TÜRKİYE PROJEDE YER ALACAK MI? Türkiye ise bu gelişmeleri dikkatle izliyor. Bilindiği üzere, Ankara”nın Rus yapımı S-400 hava savunma sistemini satın almasının ardından, Amerika Birleşik Devletleri tarafından F-35 programından çıkarılmıştı. Türkiye’nin bu Avrupa projesinde yer alıp almayacağına dair şu ana kadar herhangi bir resmi açıklama bulunmuyor. Yeni Avrupa savaş uçağı projesi, sadece teknik değil, aynı zamanda jeopolitik bir mesaj da taşıyor: Kıta, artık savunma alanında daha bağımsız hareket etmek istiyor. Türkiye’nin bu tablonun neresinde duracağı ise önümüzdeki dönemde daha da netleşecek.

Source: Internet Haber