Suriye”de sıcak saatler! Lazkiye”de devrik Esed rejimi unsurlarına operasyon: Büyük ölçüde kontrol sağlandı
Suriye güvenlik güçleri, Lazkiye”nin Ceble bölgesindeki Beyt Ana köyünde devrik rejim unsurlarının düzenlediği saldırının ardından bölgede büyük ölçüde kontrolü sağladı. Operasyonlar sırasında en az 11 güvenlik görevlisi hayatını kaybederken, yetkililer arama tarama faaliyetlerinin sürdüğünü bildirdi. ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR VE CAN KAYBI Suriye resmi haber ajansı SANA, devrik rejim unsurlarının Beyt Ana köyünde güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini ve saldırıda bir güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Haberde, ölü ve yaralıları hastaneye sevk etmek için olay yerine hareket eden bir ambulansın da saldırıya uğradığı belirtildi. Yerel kaynaklara göre, Ceble ilçesinde bulunan Hımeymim Havalimanı ve Deniz Akademisi yakınlarında süren çatışmalarda en az 10 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi. Böylece gün boyu düzenlenen çatışmalarda toplamda en az 11 güvenlik gücü hayatını kaybetti. TAKVİYE GÜÇLER VE ÖNLEMLER Saldırıların ardından güvenlik güçleri, köye zırhlı araçlar da dahil olmak üzere çok sayıda takviye birlik gönderdi. Lazkiye Genel Güvenlik İdaresi Müdürü Mustafa Kuneyfati, “Devrik rejim unsurları, genel güvenlik güçlerinin yol kontrol noktalarına planlı saldırı yaptı ve kamu kurumlarını tahrip etti.” dedi. Kuneyfati, güçlerin seferber edildiğini, Ceble kırsalındaki saldırının püskürtüldüğünü, ilçe merkezinde ise çatışmaların devam ettiğini açıkladı. Tartus ilinde 22.00-10.00 saatleri arasında, Humus ilinde ise 22.00-08.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı ilan edildi. PROTESTOLAR VE HALKIN TEPKİSİ Şam, İdlib, Humus, Hama, Lazkiye, Dera, Kuneytra ve Halep”te binlerce kişi meydanlarda toplanarak güvenlik güçlerine yapılan saldırıları protesto etti. Göstericiler, mezhepçilik ve bölücülük karşıtı sloganlar atarak birlik ve beraberlik çağrısı yaptı. DEVRİK REJİM UNSURLARININ YENİ HAREKETLERİ Kendisini devrik rejimin Gays Güçleri komutanı olarak tanıtan Gayyas Delle, mevcut yönetimi devirmek için askeri meclis kurduklarını duyurdu. Güvenlik güçlerine pusu kuran gruplardan biri olarak bilinen bu yapının, Lazkiye ve Dera illerinde operasyonlarla hedef alındığı bildirildi. Ceble”ye bağlı Beyt Ana köyü, “Kaplan Güçleri” olarak bilinen 24. Fırka”nın komutanı ve işlediği katliamlarla tanınan Süheyl el-Hasan”ın memleketi olarak da biliniyor. ESKİ İSTİHBARAT ŞEFİNİN YAKALANMASI SANA”nın son dakika haberine göre, güvenlik güçleri, Hafız Esed döneminde aralarında Lübnanlı Dürzi lider Kemal Canbolat”ın da bulunduğu yüzlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan eski Hava İstihbarat Şefi Tümgeneral İbrahim Huveyce”yi yakaladı. Yetkililer, Lazkiye”nin Ceble bölgesinde güvenlik güçlerinin operasyonlarını sürdürdüğünü ve bölgenin tam kontrol altına alınması için çalışmaların devam ettiğini belirtti.
Source: Sabah
Almanya Başbakanı Scholz: Avrupa, uluslararası alandaki değişimlere tepki vermede kararlı ve birlik içindedir
Scholz, Belçika”nın başkenti Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesinin ardından basın toplantısı düzenledi.
Avrupa”daki liderlerin, Brüksel, Paris ve Londra”dan sonra dördüncü kez Brüksel”de dünyanın ve özellikle Avrupa”nın içinde bulunduğu zor durumu görüşmek için bir araya geldiklerini belirten Scholz, “Avrupa düzeyinde yakın koordinasyon içinde olmamız ve İngiltere, Norveç ve Türkiye gibi AB dışındaki ortaklarla da görüşmemiz iyidir.” dedi.
Scholz, net bir ortak mesajın verilmesinin de önemli olduğuna işaret ederek, “Avrupa, uluslararası alandaki değişimlere tepki vermede kararlı ve birlik içindedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Zirvede Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile bir araya geldiklerini aktaran Scholz, Zelenskiy”nin herkesten “Ukrayna”yı yarı yolda bırakmayacakları” sinyalini aldığını kaydetti.
ABD”nin Ukrayna için ortak kalmasını istiyoruz
Scholz, Avrupalıların Ukrayna”ya verilen desteğin daha güçlü bir şekilde sürmesi konusunda uzlaştığını belirterek, “ABD”nin bizimle ve diğer uluslararası dostlarımızla birlikte Ukrayna için bir ortak kalmasını ve Ukrayna”yı desteklemeye devam etmesini sağlamak için her şeyi yapmak istiyoruz.” şeklinde konuştu.
Kalıcı barışı sağlayacak bir barış sürecinin önemine işaret eden Scholz, bunun Ukrayna”nın egemenliğiyle ilgili bir durum olduğunu anlattı.
Ukrayna”nın Devlet Başkanı”nın demokratik bir şekilde seçilen Zelenskiy olduğunu ve halkı tarafından bunun için görevlendirildiğini vurgulayan Scholz, olası bir barış anlaşmasından sonra Ukrayna”nın güçlü bir orduya da sahip olması gerektiğini kaydetti.
Başbakan Scholz, zirvede Avrupa savunma endüstrisine ilişkin görüşmelerin de yapıldığını bildirerek, Avrupa silah sanayisinin büyük bir birleşme sürecine ve tedarik zincirlerinden bağımsız bir savunma sanayisine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
Scholz, bu alandaki şirketlerin Avrupa rekabet kurallarının engellemesine maruz kalmadan, aktif ve bağımsız bir şekilde birlikte çalışabilmesi gerektiğini ifade etti.
Avrupa savunma endüstrisinin finansmanına ilişkin, AB Komisyonun iyi önerilerde bulunduğunu aktaran Scholz, bu durum her şeyden önce “kredi finansman aracı” için geçerli olduğunu belirtti.
Başbakan Scholz, bunun daha düşük faiz oranları ödedikleri için bundan yararlanan üye ülkelere verilen kredilerle ilgili bir durum olduğunu aktararak, “Bu kredilerle desteklenebilecek projelerin, Almanya gibi bu tür kredileri kullanmayan ülkelerin yanı sıra İngiltere, Norveç, İsviçre veya Türkiye gibi AB üyesi olmayan ancak bizimle yakın çalışan ülkelere de açık olması bizim için çok önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron”un Fransa”nın nükleer şemsiyesini Avrupa”ya genişletme önerisine ilişkin soruya da cevap verdi.
Macron”un önerisine sıcak bakmayan Scholz, “Hiç kimse, NATO”da bir anlaşmaya sahip olduğumuz bugünkü durumdan uzaklaşmayı planlamıyor. Bu Almanya”daki ilgili tüm partilerin ortak tutumudur.” şeklinde konuştu.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban”ın sonuç bildirgesinde Ukrayna ilgili konuya katılmadığının hatırlatılması üzerine Scholz, “(Orban) Bunu çoğu zaman yapmadı. Bu Birliği yıkmadı. Birlikte hareket edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Ben olsam bunu yapmazdım
Sevgili okurlarım Türkiye’de gerçekten ‘acayip’ olaylara tanık oluyoruz…
Son zamanlara kadar hiç bilmediğimiz, duymadığımız ve ummadığımız bir takım gelişmeler karşımıza çıkarılıyor.
Başka çare yok, biz de bunları şaşkınlık içerisinde hayretle izlemeye devam ediyoruz…
Ve daha da çok uzun süre izleyeceğimiz anlaşılıyor. Şaşkınlığımız izledikçe artacak, buna artık alışmalıyız.
TSK’dan ihraç edilen teğmenler olayı ve devamı bunun son örneği…
Diploma töreni bittikten sonra kılıç çatıp topluca haykırmışlardı:
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz.”
Recep Tayyip bu olanlara çok bozuldu…
Kimdi bu tıfıl teğmenler!
TSK’nın en üst düzey komuta kademesi bunu disiplinsizlik olarak gördü ve uzun süren bir süreç sonrasında bu genç, pırıl pırıl subayları ordumuzdan ihraç etti.
Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verilen bu karar doğal olarak Türkiye’yi sarstı.
Sarsması bir yana siyasi polemiklere neden oldu.
Böyle olacağı zaten belliydi. Olmaması mümkün değildi.
İhraç kararı sonrasında işler daha da çok kızıştı…
Bu Kurul’un üyesi olan iki general karardan sonra görevden ayrılmak zorunda bırakıldı.
Üstelik söz konusu ihraç kararı 4’e karşı 5 oyla alınmıştı.
Bu gelişmelerle birlikte Türk ordusu kendini siyasi tartışmaların tam da göbeğinde buldu!
Başta CHP olmak üzere bütün muhalefet kesimi veryansın ediyordu.
Gerçekten de bu teğmenlere verilen ceza bir miktar ağır kaçmıştı!..
Kamuoyu vicdanı bu doğrultuda oluştu.
Başka türlüsü zaten söz konusu olamazdı.
Özgür Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada, alınan bu kararı ağır sözlerle eleştirdi.
Bu konuşmaya ilk tepki Recep Tayyip’ten geldi…
Ve o konuşmada ismi geçen komutanlara çağrıda bulundu.
“Hakkında derhal dava açın…”
Dilekçeler hazırlandı ve davalar açıldı.
Davacılar Milli Savnma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri komutanları.
Her biri ayrı ayrı manevi tazminat davaları açtılar.
Rakamın ne olduğunu, Özel’den kaç para istendiğini henüz bilmiyoruz.
Rakam açıklanmadı.
Türk ordusunun komutanlarını kamuoyu önünde böyle davacı-davalı konumlara çekmek doğrusunu isterseniz hiç yakışık almadı…
Zira bu davaların bir tek sonucu olacaktır.
TSK’yı siyasi polemiklerin içine çekmek!
Bunun hiç gereği yoktu.
Şimdi duruşmalar başlayınca her iki tarafın avukatları hukuk açısından konuşacak, kendilerini savunacak ve karşı tarafı eleştirecek.
Karşılıklı suçlamalar birbirini izleyecek.
Adliye binaları yine büyük kalabalıklarla dolacak, gösteriler belki de sokağa taşacak…
Kovulan teğmenler olayı Türkiye’nin gündeminde yine ilk sıraya oturacak.
Recep Tayyip bu olayda da niçin ön aldı?
Komutanları niçin ‘dava açın’ diye uyardı?
Bu talimatı “Başkomutan” sıfatıyla verdi. Yani bunun askerlik açısından tam karşılığı emirdir.
Emri alan komutanlar da gereğini derhal yerine getirmek zorunda kaldılar!
Davacı olmayan tek kişi Hava Kuvvetleri Komutanı.
Şimdi size bir itirafta bulunayım…
Bunca yıllık gazeteciyim. Belki inanmayacaksınız ama Milli Savunma Bakanı dışında ben bu komutanlardan hiçbirinin ismini bilmem!
Garipsemeyin, doğrudur!
İsimlerini bilmediğim gibi haklarında hiçbir ek bilgiye sahip değilim.
Çevrenize sorun, büyük çoğunluğundan aynı yanıtı alacaksınız.
Kim ne derse desin, yaşadığımız teğmenler olayı ve sonrasındaki gelişmeler siyasi kimliğe büründürülmüştür.
Aslında Mustafa Kemal’in askerlerinin üzerine ‘disiplinsizlik’ nedeniyle gidilmemiştir. Komutanlar bunu hepimizden daha iyi bilir.
Yanlış yapılmış ve neresinden bakarsanız bakın TSK bu ihraç kararıyla yıpratılmıştır.
Şimdi Recep Tayyip’in talimatıyla bunun üzerine yeniden gitmenin sonucu, bu işin üzerine tuz biber ekip konuyu yeniden canlandırmaktır.
TSK’nın koskoca komuta kademesi bunları bilmez olur mu!
Ben Recep Tayyip’in yerinde olsam bu davaları her zamanki siyasi görüşlerim doğrultusunda yeniden ateşlemezdim.
Davacı komutanların yerinde olsam söz konusu davaları hiç açmaz, siyasi polemiklerin yolunu inşa etmezdim.
Onlara bu olayda sessiz kalmak yakışırdı.
Gitsinler, o davaları ordumuza, devrimlere ve Atatürk’e her gün söven siyaset madrabazlarına açsınlar.
Source: Emin Çölaşan
UNRWA Komiseri, İsrail”in Batı Şeria”daki saldırılarının “İkinci İntifada”dan bu yana en yıkıcısı” olduğunu belirtti
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNWRA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, X sosyal medya hesabından, İsrail güçlerinin Batı Şeria”ya saldırıları ve Tulkerim kentindeki Nur Şems Mülteci Kampı”nda Filistinlilere ait evleri yıkmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İsrail”in 21 Ocak”ta işgal altındaki Batı Şeria”da başlattığı saldırıların “İkinci İntifada”dan bu yana en uzun süreli ve en yıkıcı” saldırı olduğunu vurgulayan Lazzarini, 1967″deki “Altı Gün Savaşı”ndan” bu yana Filistinlilerin maruz kaldığı en büyük zorla yerinden edilme olduğunu aktardı.
İsrail güçlerinin perşembe günü Nur Şems Mülteci Kampı”nda 16″dan fazla evin yıkımına başladığını kaydeden Lazzarini, “Bu sistematik ve büyük çaptaki ev yıkımları, bölgedeki Filistinli mültecilerin yaşamları üzerinde daha önce görülmemiş bir etki yaratıyor.” ifadesini kullandı.
Lazzarini, İsrail”in evlerini yıktığı Filistinlilerin “artık geri dönecek bir yerleri olmaması riskiyle karşı karşıya” olduğunu vurguladı.
İsrail güçlerinin Cenin, Tulkerim ve Nur Şems mülteci kamplarında evler de dahil olmak üzere sivil altyapıya yönelik tahribatının yanı sıra kamp sakinlerinin neredeyse tamamının zorla evlerinden edildiğini belirtti.
Lazzarini, Batı Şeria”da İsrail”in gerçekleştirdiği baskınlarda yaklaşık 40 bin kişinin zorla evlerinden çıkarıldığını da hatırlattı.
Ayrıca Lazzarini, İsrail”de 30 Ocak”ta yürürlüğe giren, UNRWA”nın yasaklanmasına ilişkin yasaların ajansa en çok ihtiyaç duyulan bir dönemde ciddi bir boşluk yarattığını kaydetti.
İsrail”in Batı Şeria”nın kuzeyine yönelik saldırıları
Gazze”de varılan ateşkesin 19 Ocak Pazar günü yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyinde yer alan Cenin kentine “Demir Duvar” adını verdiği bir saldırı başlattı.
İsrail ordusu, Batı Şeria”da giderek şiddetini artırdığı saldırılarında 23 Şubat”ta Cenin kentine tankları sevk etti. İsrail ordusu, en son “İkinci İntifada” sırasında İsrail ordusunun Batı Şeria”da şiddetinin zirveye çıktığı dönemde tanklara, hava saldırılarına ve Filistinli mülteci kamplarında bu şiddette yıkıma başvurmuştu.
İsrail ordusunun, Gazze Şeridi”nde ateşkesin devreye girmesinin ardından başlattığı “Demir Duvar” isimli saldırılarda, şu ana kadar aralarında kadın, çocuk, yaşlıların da yer aldığı 70″ten fazla Filistinli can verdi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
PKK’nın sözde ateşkes/silah bırakma/feshetme kararı: 6’sı yalan çıktı gözler 7’ncide
Öcalan, çağrısında devlete herhangi bir şart öne sürmeden, sadece PKK’ya “silah bırakma ve kendini feshetme” çağrısı yaparken, PKK’lı teröristler önce sözde “ateşkes” ilanını duyurdu. Sonra karara uyacaklarını açıklasalar da şartlar ileri sürmeye başladılar.PKK’nın Suriye yapılanması PKK/PYD-YPG’nin başındaki teröristler çağrının kendilerini kapsamadığını söyledi. Öcalan ile görüşmelere katılan PKK/DEM’li Sırrı Süreyya Önder, “Çağrı YPG’yi de kapsıyor” dese PKK/DEM Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları da çağrının PKK/PYD-YPG’yi kapsamadığını iddia etti. PKK’nın Avrupa yapılanmasının da benzer sözleri Öcalan’ın çağrısının daha önceki 6 çağrısı gibi yerine gelmeyeceğini düşündürüyor.1. 1993 SİLAH BIRAKMA/ATEŞKES YALANIPKK terör örgütü 20 Mart 1993 tarihinde elebaşı Abdullah Öcalan’ın aldığı kararla tek taraflı sözde silah bırakma ve ateşkes ilan etti. Böylece toparlanan örgüt bu amacına 24 Mayıs 1993 tarihinde Bingöl Elazığ otoyolunda yol kesti ve 33 askerimizi şehit ederek sözde ateşkesi bitirdi.2. 1995 SİLAH BIRAKMA/ATEŞKES YALANI “Kurtuluş Kongresi” adını verdiği 5’inci Kongre kararları sonrası PKK elebaşı Öcalan, üzerindeki terörist baskısını azaltmak için siyasi alan faaliyetlerine yoğunlaşırken, uluslararası çevrelere mesaj vermek ve muhatap durumuna yükselmek amacıyla 15 Aralık 1995 tarihi itibariyle yeni bir silah bırakma ve sözde ateşkesi gündeme getirdi. Söz konusu tek taraflı silah bırakma örgüt mensuplarının, 15 Ocak 1996 tarihinde Şırnak Güçlükonak’ta köy yolunu keserek 7’si güvenlik korucusu olmak üzere 11 vatandaşımızın otobüsle birlikte yakılarak katledilmesi eylemiyle son buldu.3. 1998 SİLAH BIRAKMA/ATEŞKES YALANIPKK elebaşı Öcalan 1 Eylül 1998’de üçüncü kez silahlı bırakma ve sözde ateşkes ilan etti. Ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş’in Suriye sınırından verdiği ültimatomu ve devlet düzeyinde yapılan baskı ve neticesinde Öcalan 9 Ekim 1998’de Suriye’yi terk edince silah bırakma ve sözde ateşkes ilanı sonuçsuz kaldı. Öcalan 15 Ağustos 1999 tarihinde yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinin ardından sözde silah bırakma ve ateşkes 2 Ağustos 1999’da terör örgütünün yurtiçi kırsal kadrolarını Irak’ın kuzeyine çekme kararı ile devam etti. 1 Eylül 1999’da Öcalan örgüt kadrolarına silah bırakma ve sınır dışına çekilme çağrısı yaptı. Bu çağrı örgüt kadrolarında her ne kadar olumlu karşılanmasa da bir kısım örgüt mensubu sınırı geçerek Irak’ın kuzeyine geçiş yaptı. Tek taraflı silah bırakma ve sözde ateşkes 1 Haziran 2004 tarihinde yine örgütün tek taraflı silahlı eylemlere başlamasıyla bitti.4. 2006 SİLAH BIRAKMA/ATEŞKES YALANITürkiye’nin Irak’ın kuzeyinde yaptığı terörle mücadele operasyonları ve AB ülkelerinin DTP’ye terör örgütü ile aralarına mesafe koymaları yönündeki telkinleri üzerine PKK üst düzeyi belirli şartlar karşılığı 1 Ekim 2006’da tek taraflı silah bırakma, sözde ateşkes ilan etti. Sözde silah bırakma ve ateşkes 18 Mayıs 2007’de yine örgüt tarafından tek taraflı sonlandırıldı.5. 2009 SİLAH BIRAKMA/ATEŞKES YALANI 2007’de gündeme getirilen “Kürt sorunu” tartışmalarının artması üzerine PKK elebaşının, “Silah bırakmaya hazırım, sorunu çözmek bir haftalık iş Türkiye’nin bütünlüğünü savunuyoruz” gibi dikkat çeken açıklamaları üzerine devlet yetkilileri 2009 yılı mart-nisan aylarında temasa geçti. Yapılan görüşmelerde, “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi” adı altında bir proje ile bölücü terörün ülke gündeminden çıkarılması hedeflendi. Bu kapsamda 1 Nisan ile 15 Ekim 2009 arasında beş kez uzatılan çatışmasızlık kararı alındı. Ancak 7 Aralık 2009 günü saat 15.00 sularında Tokat’ın Reşadiye ilçe Jandarma Komutanlığına bağlı Sazak Karakolunun seyir halinde bulunan askeri aracına terör örgütü mensupları tarafından silahlı saldırıda bulunuldu. Saldırı sonucunda 7 askerimiz şehit oldu, 3 askerimiz de yaralandı. Saldırıyı üstlenen PKK böylece sözde eylemsizlik kararını sonlandırdığını duyurdu.6. 2013 SİLAH BIRAKMA/ATEŞKES YALANIPKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın gelişen süreçte sözde “Devrimci Halk Savaşı” başlatma tehditleri bir yandan devlet yetkilileriyle görüşürken diğer yandan da terör örgütüne eylem talimatları iletilmesi 2011 yılından sonra terör örgütünün eylemlerinin tırmanmasına neden oldu. 2013 yılında Öcalan tarafından yapılan “Silahlar sussun, fikirler konuşsun silahlı mücadele dönemi bitmiştir” şeklindeki açıklama ile 21 Mart 2013’te fiilen başlayan sözde ateşkes, kırsal kadroların sınır dışına çekilmesi ve silah bırakması gibi kararları içeren “Barış ve Çözüm Süreci” 22 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde terör örgütü mensuplarınca 2 polis memurunun şehit edilmesi eylemiyle son buldu.7. 2025 SİLAH BIRAKMA/FESİH KARARI1 Ekim 2025 tarihinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına giderek ellerini sıkmasının ardından 15 Ekim ve 22 Ekim grup konuşmalarında “Terör örgütü elebaşı Öcalan’ın tecridi kaldırılsın, terör örgütünün silah bıraktığını örgütü feshettiğini ilan etsin” sözlerinden sonra PKK elebaşı Öcalan, 27 Şubat 2025 günü “anlam yoksunluğuna” düştüğünü söylediği kurucusu olduğu örgüte şu çağrıyı yaptı:“Sayın Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir.”DEVLETİN SON KARARIBundan önce oyalamadan başka amacı olmayan 6 kez silah bırakma ve sözde ateşkes ilan eden PKK her seferinde terör saldırısı ile bunu sonlandırdı. Ancak bu kez durum farklı, inisiyatif Türkiye Cumhuriyeti devletinde. PKK tüm gruplarıyla çağrının gereğini yerine getirmezse, Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne olacağını çok net açıkladı: “Şayet verilen sözler tutulmaz, süreç bir şekilde oyalama, savsaklama, göz boyama, isim değiştirip bildiğini okuma gibi şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider. Halen devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa, taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz.”
Source: Nedim Şener
Türkiye, Suriye Çerkeslerine nefes alacak yardımda öncü oldu… ‘Kardeşlik köprüsü’
Yayladağı Sınır Kapısı üzerinden gönderilen üç tır dolusu gıda yardımı, savaşın gölgesinde yaşam mücadelesi veren Çerkeslere umut oldu.KAFFED heyeti, geçtiğimiz günlerde, 3-7 Ocak tarihlerinde Suriye’ye giderek sahadaki ihtiyaçları yerinde inceledi. Şam’da, Türkiye’nin Şam Maslahatgüzarı Büyükelçi Prof. Dr. Burhan Köroğlu ile görüşen heyet, insani yardımın yanı sıra Türkiye-Suriye ilişkilerine katkı sağlama misyonunu da vurguladı. KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay, kampanyanın yalnızca bir yardım faaliyeti değil, aynı zamanda iki ülke arasında bir dayanışma köprüsü olduğunu belirtti.Öte yandan, KAFFED Suriye Çerkeslerine Destek Komisyonu üyesi Selva Aksoy, İsrail’in kontrolündeki Kuneytra bölgesinde yaşayan Çerkesleri ziyaret ederek bölgedeki temel ihtiyaçları tespit etti. Tüm bu değerlendirmeler doğrultusunda, Suriye Çerkeslerinin karşı karşıya olduğu zorlukları hafifletmek amacıyla kampanya başlatıldı.RAMAZANDA YARDIMLAR SÜRECEKKAFFED, kampanyanın ramazan ayı boyunca devam edeceğini duyurdu. Toplanan yardımlar, Suriye Çerkes Hayır Derneği aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak. KAFFED heyeti ayrıca Suriye rejimi yetkilileriyle de temaslarda bulunarak, tüm Suriyelilerin barış içinde yaşayabileceği adil bir düzenin önemine dikkat çekti.Ünal Uluçay, kampanyaya destek veren tüm hayırseverlere teşekkür ederek, “Suriye Çerkesleri ile bağlarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Bu dayanışmaya katkı sağlayan herkese minnettarız” ifadelerini kullandı.Sonuç mu? Türkiyesiz bir şey olmuyor!GÜNÜN SÖZÜ“Partizanlık sağırlıktır, körlüktür. Partizanlık doğruları inkâr etme derecesinde basitliktir.” Ercan GELSİNAB ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR: ÜMİT ÖZDAĞ İSYANI Zafer Partisi örgüt üyeleri, eğitim hocaları ve partili vatandaşlardan bir grup, Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklu Ümit Özdağ’ı ziyaret etti. Ziyaretçilerin arasında bazı Ankara ve İstanbul’dan gelmiş GİK üyeleri de bulunuyordu.Trakya yolu üzerindeki cezaevinin girişinde bazı ilçe başkanları, ziyaretçileri karşıladı. Ancak ‘çadır’ bölümünün çok bakımsız ve özensiz olduğu, Silivri’deki bazı parti örgütlerinin duruma ‘ilgisiz kaldıkları’ dikkat çekti. Tuvalet sorununun da büyük olduğu, Jandarma ekiplerinin naylon çadırlara tepkili olduğu görüldü. Ümit Özdağ’ı, günde 80-100 kişinin ziyaret ettiği öğrenildi. Ziyaretçiler, Özdağ’ın tutukluluğunun sona ermesini ve iddianamenin bir an önce hazırlanması gerektiğini belirttiler ve “AB liderimizin tutuklanmasına karşı ilgisiz görülüyor ve üç maymunu oynuyorlar” diye tepki gösterdiler.Zafer Partililer, Prof. Dr. Lale Afrasyap’ın öncülüğünde marşlar okudular ve genel başkanlarına şu mesajı ilettiler: “Ülkemizin özgürlüğü, vatanımızın bütünlüğü, Misak-ı Milli sınırlarımız, bölünmez bütünlüğümüz, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde biz aşağıda isimleri yazılı yurtseverler sizlere destek için buradayız. En kısa zamanda bu huzursuzluğun bitmesini, özgürlüğüne ve vatanımızın tekrar aydınlık günlerine kavuşmasını arzuluyoruz.”MESAJ PANOSU-KİMSE kimseyi aldatmasın; batı desteği ve koruması altındaki ‘Kürt devleti’, açıkça bir ‘Sevr Modeli’dir. (Uğur Mumcu- Cumhuriyet, 31 Temmuz 1992)-İYİ Parti diyor ki: Son kaleyiz, Cumhuriyet nöbetindeyiz!O BÜYÜK DEHANIN 1283’Ü NEDİRSakaryalı bir yazar olan Bülent Akkar yeni kitabının adını ‘1283 İçimizde’ diye koymuş! Mustafa Kemal Atatürk’ün, Harbiye’deki öğrenci numarasıdır. Akkar doğruları ortaya çıkarmak için iki yıl çalışmış, Atatürk hakkındaki iddiaları fihristten başlayarak ‘yalanları’ ortaya çıkartıp, doğruları ortaya koymuş. Yazıları dikkatle okuduğunuzda bu ‘hilebaz’ ve ‘cambazlıkları’ ortaya çıkartmış oluyorsunuz. Atatürk düşmanlarının kim olduğunu anlıyorsunuz.Ancak şuna inanın ki, bu kitabın okuyucuları, özellikle Osmanlı’nın çöküş sürecini hazırlayan şartlar, Kurtuluş Savaşı yılları, Cumhuriyet döneminin yapısı ve tüm bu süreçler içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yeri hakkında sahip oldukları bilgileri yeniden sorgulayacaklar.Henüz genç bir adam ve öğrenci olarak oturduğu bu sıralarda bile büyük emelleri olan büyük bir önder olduğunun işaretlerini veriyor. Atatürk savaşmaya savaş meydanında, konuşmaya Büyük Millet Meclisi’nde başlamamış zaten.O büyük deha henüz Harbiyeli Mustafa Kemal iken düşünmeye, konuşmaya ve savaşmaya başlamış; hatta arkadaşlarının komutasını devralan bir önder öğrenci olmuş…Bülent Akkar Bey büyük hizmet yapmış.İNALCIK’IN BÜYÜK EMEĞİ 70 yaşına kadar 4 milyon Osmanlı evrakı inceledim, 98 yaşıma kadar 28 eser yazıp bıraktım ve anladım ki, bugün buradaysak bunu tamamen Atatürk’e borçluyuz. Gazi Mustafa Kemal olmasaydı biz de olmayacaktır Bunu göremeyenler boş insanlar.Prof. Dr. Halil İNALCIKBU PEYNİRİN ADI YOK MU? Son zamanlarda yalan yanlı? g?da haberleri ortaya at?l?yor. ?rne?in ?ş gıda haberleri ortaya atılıyor. Örneğin “Ünlü peynir markası kapatıldı, toplatılıyor” diyor. Ama marka adı verilmiyor. İnsanlığa bir yararı olacaksa, bu markalar niye verilmez? Siz bu peynirin satılmayıp, toplanıp yeniden eritilip satılıyor olduğunu biliyor musunuz? Kontrol yapan İl Tarım’ın memurları işletmeleri iyi kontrol etmiyor. Bunlar için -ilaçlar dahil- ilgili yasalar ağır cezalarla uygulamaya konulmalı, korku olmazsa işler yürümüyor. Böylece de ne yediğimiz belli değil. Bir şey aklımıza geliyor; acaba bu markalar kıskanılan bir marka olabilir mi?
Source: Yalçın Bayer
‘Kardeşlik köprüsü’
Türkiye’deki Çerkeslerin en büyük çatı kuruluşu KAFFED, ‘Suriye Çerkes Hayır Derneği’ ve ‘Anda Derneği’ işbirliğiyle başlattığı Suriye Çerkeslerine Destek Kampanyası kapsamında ilk yardım TIR’larını bölgeye ulaştırdı. Yayladağı Sınır Kapısı üzerinden gönderilen üç tır dolusu gıda yardımı, savaşın gölgesinde yaşam mücadelesi veren Çerkeslere umut oldu.KAFFED heyeti, geçtiğimiz günlerde, 3-7 Ocak tarihlerinde Suriye’ye giderek sahadaki ihtiyaçları yerinde inceledi. Şam’da, Türkiye’nin Şam Maslahatgüzarı Büyükelçi Prof. Dr. Burhan Köroğlu ile görüşen heyet, insani yardımın yanı sıra Türkiye-Suriye ilişkilerine katkı sağlama misyonunu da vurguladı. KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay, kampanyanın yalnızca bir yardım faaliyeti değil, aynı zamanda iki ülke arasında bir dayanışma köprüsü olduğunu belirtti.Öte yandan, KAFFED Suriye Çerkeslerine Destek Komisyonu üyesi Selva Aksoy, İsrail’in kontrolündeki Kuneytra bölgesinde yaşayan Çerkesleri ziyaret ederek bölgedeki temel ihtiyaçları tespit etti. Tüm bu değerlendirmeler doğrultusunda, Suriye Çerkeslerinin karşı karşıya olduğu zorlukları hafifletmek amacıyla kampanya başlatıldı.RAMAZANDA YARDIMLAR SÜRECEKKAFFED, kampanyanın ramazan ayı boyunca devam edeceğini duyurdu. Toplanan yardımlar, Suriye Çerkes Hayır Derneği aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak. KAFFED heyeti ayrıca Suriye rejimi yetkilileriyle de temaslarda bulunarak, tüm Suriyelilerin barış içinde yaşayabileceği adil bir düzenin önemine dikkat çekti.Ünal Uluçay, kampanyaya destek veren tüm hayırseverlere teşekkür ederek, “Suriye Çerkesleri ile bağlarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Bu dayanışmaya katkı sağlayan herkese minnettarız” ifadelerini kullandı.Sonuç mu? Türkiyesiz bir şey olmuyor! GÜNÜN SÖZÜ “Partizanlık sağırlıktır, körlüktür. Partizanlık doğruları inkâr etme derecesinde basitliktir.” Ercan GELSİNO BÜYÜK DEHANIN 1283’Ü NEDİRSAKARYALI bir yazar olan Bülent Akkar yeni kitabının adını ‘1283 İçimizde’ diye koymuş! Mustafa Kemal Atatürk’ün, Harbiye’deki öğrenci numarasıdır. Akkar doğruları ortaya çıkarmak için iki yıl çalışmış, Atatürk hakkındaki iddiaları fihristten başlayarak ‘yalanları’ ortaya çıkartıp, doğruları ortaya koymuş. Yazıları dikkatle okuduğunuzda bu ‘hilebaz’ ve ‘cambazlıkları’ ortaya çıkartmış oluyorsunuz. Atatürk düşmanlarının kim olduğunu anlıyorsunuz.Ancak şuna inanın ki, bu kitabın okuyucuları, özellikle Osmanlı’nın çöküş sürecini hazırlayan şartlar, Kurtuluş Savaşı yılları, Cumhuriyet döneminin yapısı ve tüm bu süreçler içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yeri hakkında sahip oldukları bilgileri yeniden sorgulayacaklar.Henüz genç bir adam ve öğrenci olarak oturduğu bu sıralarda bile büyük emelleri olan büyük bir önder olduğunun işaretlerini veriyor. Atatürk savaşmaya savaş meydanında, konuşmaya Büyük Millet Meclisi’nde başlamamış zaten.O büyük deha henüz Harbiyeli Mustafa Kemal iken düşünmeye, konuşmaya ve savaşmaya başlamış; hatta arkadaşlarının komutasını devralan bir önder öğrenci olmuş…Bülent Akkar Bey büyük hizmet yapmış.AB ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR ÜMİT ÖZDAĞ İSYANIZAFER Partisi örgüt üyeleri, eğitim hocaları ve partili vatandaşlardan bir grup, Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklu Ümit Özdağ’ı ziyaret etti. Ziyaretçilerin arasında bazı Ankara ve İstanbul’dan gelmiş GİK üyeleri de bulunuyordu.Trakya yolu üzerindeki cezaevinin girişinde bazı ilçe başkanları, ziyaretçileri karşıladı. Ancak ‘çadır’ bölümünün çok bakımsız ve özensiz olduğu, Silivri’deki bazı parti örgütlerinin duruma ‘ilgisiz kaldıkları’ dikkat çekti. Tuvalet sorununun da büyük olduğu, Jandarma ekiplerinin naylon çadırlara tepkili olduğu görüldü. Ümit Özdağ’ı, günde 80-100 kişinin ziyaret ettiği öğrenildi. Ziyaretçiler, Özdağ’ın tutukluluğunun sona ermesini ve iddianamenin bir an önce hazırlanması gerektiğini belirttiler ve “AB liderimizin tutuklanmasına karşı ilgisiz görülüyor ve üç maymunu oynuyorlar” diye tepki gösterdiler.Zafer Partililer, Prof. Dr. Lale Afrasyap’ın öncülüğünde marşlar okudular ve genel başkanlarına şu mesajı ilettiler: “Ülkemizin özgürlüğü, vatanımızın bütünlüğü, Misak-ı Milli sınırlarımız, bölünmez bütünlüğümüz, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde biz aşağıda isimleri yazılı yurtseverler sizlere destek için buradayız. En kısa zamanda bu huzursuzluğun bitmesini, özgürlüğüne ve vatanımızın tekrar aydınlık günlerine kavuşmasını arzuluyoruz.”İNALCIK’IN BÜYÜK EMEĞİ70 yaşına kadar 4 milyon Osmanlı evrakı inceledim, 98 yaşıma kadar 28 eser yazıp bıraktım ve anladım ki, bugün buradaysak bunu tamamen Atatürk’e borçluyuz. Gazi Mustafa Kemal olmasaydı biz de olmayacaktır Bunu göremeyenler boş insanlar. Prof. Dr. Halil İNALCIKMESAJ PANOSU * KİMSE kimseyi aldatmasın; batı desteği ve koruması altındaki ‘Kürt devleti’, açıkça bir ‘Sevr Modeli’dir. (Uğur Mumcu- Cumhuriyet, 31 Temmuz 1992)* İYİ Parti diyor ki: Son kaleyiz, Cumhuriyet nöbetindeyiz!BU PEYNİRİN ADI YOK MU?SON zamanlarda yalan yanlı? g?da haberleri ortaya at?l?yor. ?rne?in ?ş gıda haberleri ortaya atılıyor. Örneğin “Ünlü peynir markası kapatıldı, toplatılıyor” diyor. Ama marka adı verilmiyor. İnsanlığa bir yararı olacaksa, bu markalar niye verilmez? Siz bu peynirin satılmayıp, toplanıp yeniden eritilip satılıyor olduğunu biliyor musunuz? Kontrol yapan İl Tarım’ın memurları işletmeleri iyi kontrol etmiyor. Bunlar için -ilaçlar dahil- ilgili yasalar ağır cezalarla uygulamaya konulmalı, korku olmazsa işler yürümüyor. Böylece de ne yediğimiz belli değil. Bir şey aklımıza geliyor; acaba bu markalar kıskanılan bir marka olabilir mi?
Source: Yalçın Bayer
Kuzey Kore”den ABD ve Güney Kore”ye gözdağı: Düşmanlarımız korkunç bir bedel ödeyecek
Kuzey Kore”den Kore Yarımadası ve çevresinde gerilimi artıracak bir çıkış geldi. Resmi Kuzey Kore basını tarafından yayınlanan bir açıklamada, ABD ve Güney Kore”nin önümüzdeki hafta itibariyle ortak Özgürlük Kalkanı Tatbikatı”na başlayacağı hatırlatılarak, “Bu tatbikatta ülkemize karşı tam kapsamlı bir savaş simüle edilecek” ifadeleri kullanıldı. Kuzey Kore”nin düşmanlarının “yıllık” ve “savunma amaçlı” olduğunu iddia ettiği tatbikatların bölgesel gerilimi artırdığı savunulan açıklamada, “Dünyanın Mart ayının Kore Yarımadası”nda nasıl geçeceğini daha önce görülmemiş bir kaygı ve endişeyle izlemesi şaşırtıcı değil” yorumunda bulunuldu. “YANIT VERMEK KAÇINILMAZ HALE GELDİ” ABD ve Güney Kore”nin ortak askeri faaliyetlerini Özgürlük Kalkanı Tatbikatı öncesinde de sürdürdüğü vurgulanan açıklamada, ABD”ye ait nükleer denizaltı USS Carl Vinson”un Güney Kore”ye gelmesi ve ABD ile Güney Kore ordularının ortak bir gerçek atış tatbikatı yapması eleştirildi. “Dünyadaki hiçbir ülke göz göre göre artan güvenlik tehditleri karşısında sessiz kalamaz” denilen açıklamada, “Bir yanıt vermek kaçınılmaz hale gelmiştir” ifadelerine yer verildi. “ABD”nin askeri güç gösterilerinde rekorlar kırmaya devam etmesi halinde bizim de stratejik caydırıcılık uygulama konusunda rekorlar kırmaktan başka çaremizin kalmayacağını açıkça belirtmiştik” açıklamasında istinaden, “Düşmanlarımız, egemen bir devleti kendini savunmak için en sert tedbirleri almaya mecbur bırakan aptalca ve pervasız savaş tatbikatları nedeniyle korkunç bir bedel ödeyecek” ifadelerine yer verildi. ÖZGÜRLÜK KALKANI TATBİKATI 10 MART”TA BAŞLAYACAK ABD ordusundan yapılan açıklamada, 10-21 Mart 2025 tarihleri arasında Güney Kore ile birlikte ortak Özgürlük Kalkanı Tatbikatı”nın gerçekleştirileceği bildirilmişti. Tatbikatın, Washington – Seul ittifakının askeri müdahale yeteneklerini güçlendirmeyi amaçladığı vurgulanmıştı.
Source: Haberler
Macron Rusları fena kızdırdı: ‘Avrupa’yı nükleer şemsiyeye alabiliriz’
FRANSIZ LİDER NE DEDİABD ile Ukrayna arasında son günlerde yaşanan sert atışmaların ardından önceki akşam ulusa sesleniş konuşması yapan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “ABD tarafından Ukrayna’ya savaşı kaybeden taraf rolünün benimsetilmek istenmesi kabul edilemez. ABD yönetiminin sergilediği tavır Avrupa’yı yeni güvenlik arayışına itiyor. Ayrıca bundan böyle Rusya uzun yıllar boyunca Avrupa güvenliğinin tehdit eden ana unsur haline gelmiştir. Moskova’nın sergilediği saldırgan tutuma karşı Fransa elindeki nükleer silahları Avrupa güvenliğinin garantisi olarak devreye sokmaya hazır” açıklamasını yaptı.PESKOV SERT YANIT VERDİMacron’un Fransız nükleer silahlarıyla yeni Avrupa güvenlik mimarisi sözlerine Rusya’nın tepkisi gecikmedi. Rusya yönetimi Donald Trump üslubuyla Macron’a yüklendi. Rusya adına açıklama yapan Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, “Macron’un söylediklerini barışı düşünen bir devlet lideri konuşması olarak algılamak mümkün değil. Anlaşılan Fransa barıştan çok savaşın devamını istiyor” dedi.‘NAPOLYON, HİTLER GİBİ’ Rusya’dan Macron’a ikinci sert tepki Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan geldi. Fransa’nın önerileri hakkında Moskova’da açıklama yapan Lavrov, “Fransa Cumhurbaşkanı nükleer silah çıkışıyla resmen Rusya’yı düşman ilan etmiş oluyor. Avrupa ülkelerinin genelkurmay başkanlarını toplantıya çağırması, İngiltere ile birlikte nükleer silahların kullanım olasılığını gündeme getirmesi Rusya’ya yönelik tehdit değil mi? Macron son çıkışıyla zamanında Rusya ile savaşmaya can atmış Napolyon ve Hitler gibi davranıyor” ifadelerini kullandı.MACRON’A ‘MICRON’ DEDİ Rusya’dan üçüncü ve oldukça alaycı tepki Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Dmitriy Medvedev’den geldi. Sosyal medya paylaşımında ‘Micron’ diye tiye aldığı Macron’un gereğinden fazla ciddiye alınmaması gerektiğini belirten Medvedev, “Merak etmeyin. Micron’un kendisi büyük tehdit değil. O, 14 Mayıs 2027 tarihinde (bir sonraki Fransa seçimleri sonsuza dek ortadan kaybolacak” ifadelerini kullandı. BİLGİ NOTU Avrupa Birliği’nde nükleer silah kapasitesi bulunan tek ülke olduğu bilinen Fransa’nın kısa sürede devreye sokabileceği 290 kadar operasyonel nükleer bombası bulunduğu tahmin ediliyor.BU KEZ DE ABD VE UKRAYNA MASAYA OTURACAKABD basınında yer alan haberelere göre, ABD ve Ukrayna, 11 Mart’ta Riyad’ta 6 ayĺık bir ateşkes sürecini görüşmek için masaya oturacak. Daha önce ABD ile Rusya arasında Riyad’da yapılan görüşmelerin ardından bu sefer de ABD ve Ukrayna heyetlerinin barış sürecine ilişkin müzakerelere başlaması bekleniyor. ABD heyetinde, Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’un yer alacağı, Ukrayna heyetine ise Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’in Özel Kalemi Andrei Yermak’ın liderlik edeceği bildirildi.
Source: Nerdun Hacioğlu
Bakan Fidan Financial Times’a konuştu: ‘İsrail Arap ve Müslüman herkese saldırmak istiyor’
İsrail’in Suriye’nin güneyinde devam eden saldırılarının “açık bir provokasyon” olduğuna dikkat çeken Fidan, “İsrail her Arap ve Müslüman ülkeyi bir tehdit olarak görüyor. Bu son derece tehlikeli. Tüm sınır devletlerini zayıf tutma stratejisi savunulamaz” diye konuştu.DEAŞ’A KARŞI SAVAŞIRIZSuriye’de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG’ye ilişkin ise “Bu insanlar Türkiye’nin yeminli düşmanıdır. Faaliyetlerinin devam etmesine izin veremeyiz” diyen Fidan, sorunun çözülmesi konusunda yeni Şam rejimine “şans vermek istediklerini” belirtti. Dışişleri Bakanı, “Türk kuvvetleri ayrıca ihtiyaç halinde Suriye’nin kuzeydoğusunda on binlerce DEAŞ savaşçısı ve yakınına ev sahipliği yapan ve SDG tarafından yönetilen kampları ve hapishaneleri devralabilir. Suriye’nin komşuları olarak kendi bölgesel platformumuzu oluşturabilirsek, ABD çekilmeye karar verse bile DEAŞ’a karşı savaşabiliriz” diye konuştu.CİN ŞİŞEDEN ÇIKTIFidan, ABD Başkanı Trump’ın Avrupa ülkelerini Amerikan güvenlik şemsiyesinden çıkarmaya işaret eden açıklamalarını “kendi merkezimizi tasarlamak ve birleşmek için bir uyarı” olarak niteleyerek “Cin şişeden çıktı ve onu geri koymanın bir yolu yok” diye konuştu. “Türkiye’nin yeni bir Avrupa güvenlik mimarisinin parçası olmak isteyeceğini” belirten Fidan, “Başkan Trump şu anda Avrupa’dan askeri olarak çekilmemeye karar verse bile, gelecekte benzer görüşlere sahip birinin Amerika’nın Avrupa güvenliğine katkılarını azaltmayı düşünmesi mümkün” değerlendirmesinde bulundu.
Source: Hurriyet.com.tr
Rusya’dan Avrupa’ya: Savaşa doğrudan katılım olur
Bir yandan Ukrayna savaşının sonlandırılmasına yönelik müzakereler sürerken diğer taraftan Avrupa ülkeleri, Rusya”ya karşı ABD”siz hareket etmenin yollarını arıyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Rusya”nın tehditleri karşısında Avrupa”yı korumak için Fransa”nın nükleer caydırıcılığını kullanma fikrini Avrupalı müttefikleriyle görüşeceğini duyurdu. Dün ayrıca Avrupa Birliği liderleri olağanüstü zirvede bir araya geldi. Zirve, ABD Başkanı Donald Trump”ın Rusya lideri Vladimir Putin ile müzakerelere başlama yönündeki tek taraflı kararına tepki olarak gerçekleşti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise “Avrupa”nın Ukrayna”da askeri birlik bulundurması Rusya ile hibrit savaş değil, NATO ülkelerinin savaşa doğrudan katılması anlamına gelecek” dedi.
Source: Sabah
Suriye’de hareketli gece: Ordu teyakkuzda, sokağa çıkma yasağı ilan edildi
Suriye ordusunun Lazkiye ilinde devrik Beşşar Esed rejimi unsurlarına yönelik düzenlediği operasyon devam ediyor.
Suriye resmi haber ajansı SANA, Lazkiye”nin Beyt Ana köyünde devrik rejim unsurlarının güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini ve saldırıda bir güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini bildirdi.
Haberde, ölü ve yaralıları hastaneye sevk etmek için olay yerine hareket eden bir ambulansın da devrik rejim unsurları tarafından hedef alındığı belirtildi.
Güvenlik güçlerinin köye takviye birlikler gönderdiği ve bölgede söz konusu unsurlarla çatışmalar yaşandığı aktarıldı.
ÖLÜ SAYISI 10″U GEÇTİ
Yerel kaynaklardan alınan bilgilere göre, Ceble ilçesinde bulunan Hımeymim Havalimanı ve Deniz Akademisi yakınlarında devam eden çatışmalarda en az 10 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.
Böylece gün boyu düzenlenen çatışmalarda toplamda Suriye Ordusu”ndan en az 11 güvenlik gücü yaşamını yitirdi.
Çatışma noktalarına zırhlı araçların da yer aldığı takviye güçler sevk edildi.
Devrik rejim unsurlarının saldırısını protesto için İdlib, Humus, Lazkiye ve Halep illeri ile Ceble”de yüzlerce kişi meydanlarda toplandı.
SANA”ya konuşan Lazkiye Genel Güvenlik İdaresi Müdürü Mustafa Kuneyfati, “Devrik rejim unsurları, genel güvenlik güçlerinin yol kontrol noktalarına planlı saldırı yaptı. Kamu kurumları tahrip edildi.” dedi.
Kuneyfati, güçlerin seferber edildiğini, Ceble kırsalındaki saldırının püskürtüldüğünü, ilçe merkezinde ise çatışmaların devam ettiğini açıkladı.
Diğer yandan Tartus ilinde 22.00-10.00 saatleri arasında, Humus ilinde de 22.00-08.00 saatleri arasında sokağa çıkma yasağı kararı alındı.
Güvenlik güçlerine pusu kuran gruplardan biri olarak bilinen ve kendisini devrik rejimin Gays Güçleri komutanı olarak tanıtan Gayyas Delle, mevcut yönetimi devirmek için askeri meclis kurduklarını duyurdu.
Ceble”ye bağlı Beyt Ana köyü, “Kaplan Güçleri” olarak bilinen 24. Fırka”nın komutanı ve işlediği katliamlarla tanınan Süheyl el-Hasan”ın memleketi olarak da biliniyor.
SANA”nın son dakika haberine göre, güvenlik güçleri, Hafız Esed döneminde aralarında Lübnanlı Dürzi lider Kemal Canbolat”ın olduğu yüzlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan eski Hava İstihbarat Şefi Tümgeneral İbrahim Huveyce”yi yakaladı.
Suriye ordusu, Lazkiye ve Dera ilinde son 2 günde silahlarını teslim etmeyi reddeden devrik rejim unsurlarına operasyon başlatmıştı.
Source:
AB, Ukrayna”ya askeri destek taahhüdünü yineledi
Brüksel”de, bir bölümüne Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy”nin de katılımıyla düzenlenen olağanüstü zirvenin “Ukrayna” konulu oturumunun sonuç bildirisi paylaşıldı.Macaristan Başbakanı Viktor Orban”ın yokluğunda, AB”nin 26 üyesinin liderinin rızasıyla alınan kararlarda Ukrayna”nın desteklenmesine olan bağlılık yinelendi.Savaşın sona erdirilmesi hedefiyle yapılacak müzakerelerin belli kriterleri içermesi gerektiğine işaret edilen bildiride, bunlar şöyle sıralandı:”Ukrayna konulu müzakereler, Ukrayna”nın yokluğunda yapılamaz. Avrupa”nın katılımı olmadan Avrupa”nın güvenliğini etkileyen müzakereler yapılamaz. Ukrayna”nın, Avrupa”nın, transatlantik bölgenin ve dünyanın güvenliği iç içe geçmiştir. Herhangi bir ateşkes ancak kapsamlı bir barış anlaşmasına giden sürecin bir parçası olarak gerçekleşebilir. Böyle bir anlaşmaya, gelecekteki Rus saldırganlığını caydırmaya katkıda bulunan sağlam güvenlik garantileri eşlik etmelidir. Barış, Ukrayna”nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermelidir.”Bildiride liderler, Ukrayna”nın müzakere masasına güçlü oturması için AB”nin benzer düşünen ortaklar ve müttefiklerle koordinasyon içinde, Ukrayna”ya ve halkına gelişmiş siyasi, mali, ekonomik, insani, askeri ve diplomatik destek sağlamaya olan kararlılığını teyit ederek, 2025″te bu ülkeye toplam 30,6 milyar avro sağlanacağını ifade etti.Liderler, özellikle hava savunma sistemleri, mühimmat ve füzelerin teslimatı, Ukrayna ordusu için gerekli eğitim ve ekipmanın sağlanması gibi acil askeri ve savunma ihtiyaçlarının AB”nin artan desteği çerçevesinde koordine edilmesi için ortak girişimler üzerinde çalışılması gerektiğini bildirdi.Bildiride, “Kendini etkili bir şekilde savunabilen bir Ukrayna, gelecekteki herhangi bir güvenlik garantisinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bağlamda, AB ve üye ülkeler, Ukrayna ordusunun eğitilmesine ve donatılmasına katkıda bulunmaya, Ukrayna”nın savunma sanayisini daha fazla desteklemek, Avrupa savunma sanayisiyle işbirliğini derinleştirmek için çalışmaları yoğunlaştırmaya kararlıdır.” denildi.AB”nin üye ülkelerin kendi yetki ve yetenekleri ölçüsünde Ukrayna”ya yönelik güvenlik garantilerine daha fazla katkıda bulunmaya hazır olduğunun altını çizen liderler, bildiride “Güvenlik garantilerinin Ukrayna ile birlikte, aynı düşüncedeki ortaklar ve NATO ortaklarıyla birlikte alınması gerekiyor.” ifadelerine yer verildi.- KARARLAR ORBAN”IN YOKLUĞUNDA ALINDIÖte yandan kararlar, Ukrayna”ya askeri yardımların sürdürülmesine “savaşı uzattıkları” gerekçesiyle karşı çıkan Macaristan lideri Viktor Orban”ın yokluğunda alındı.Orban daha önce AB Konseyi Başkanı Antonio Costa”ya hitaben yazdığı mektupta, zirvenin sonuç bildirisinde Ukrayna kısmının çıkarılmasını önermiş, ABD”nin izinden gidilerek Rusya ile doğrudan görüşülmesini istemişti.Daha önce de Ukrayna ile AB”ye üyelik müzakerelerini başlatma kararı Orban”ın salonu terk etmesi sonunda alınabilmişti.Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna”da barışa güç yoluyla ulaşılmasının ABD”nin de çıkarına olduğunu belirterek, AB”nin bu ülkeye desteğinin kilit önemde olduğunu söyledi.Von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Antonio Costa, Brüksel”de düzenlenen olağanüstü AB Liderleri Zirvesi sonrasında basına açıklamalarda bulundu.Ukrayna”nın, savaşın sona erdirilmesi için yapılacak barış müzakerelerine güçlü bir pozisyonda girmesi gerektiğini vurgulayan von der Leyen, şöyle konuştu:”Ukrayna”da barışa güç yoluyla ulaşılması (ABD Başkanı Donald) Trump”ın da çıkarına. (Trump) Bunu başarmak istiyorsa, bu ancak AB ve üye ülkelerin desteğiyle mümkün olur. Çünkü ön koşulların karşılanması gerekir. Örneğin, Ukrayna”nın 2025 yılına kadar ekonomik olarak hayatta kalmasını sağlayanlar bizdik. Şimdi Ukrayna savunma sanayisine yatırım yapan ve Ukrayna”nın ihtiyaç duyduğu askeri yetenekleri sağlayanlar biziz. Ukrayna”daki enerji sisteminin kış boyunca hayatta kalmasını sağlayan da biziz. Enerji sistemine 1,8 gigavat enerji sağladık. Bu da kışı atlatmayı mümkün kıldı. Avrupa”nın desteğinin güç yoluyla barışa ulaşmak için ne kadar önemli olduğunu gösteren çok sayıda örnek var. Bu herkesin çıkarınadır.”Costa ise Ukrayna”nın her alanda desteklenmesi kararına Macaristan”ın karşı çıkmasının hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:”26 ülke, barışa giden yolun Ukrayna”nın savunma kapasitesini artırmaktan geçtiğine inanıyor. Macaristan kendini bu fikir birliğinden soyutladı. İzole bir ülke bölünme anlamına gelmez. 26 ülke, savaşın başladığı ilk günden beri yaptığımız gibi Ukrayna”yı desteklemeye devam etmek için ortak bir arzuyla birleşti ve birleşmeye de devam edecek.”AB Konseyi Başkanı Costa, Birliğe üye ülkelerin liderlerini ABD”deki Donald Trump yönetiminin Ukrayna”daki savaş ve Avrupa”nın güvenliğiyle ilgili yaklaşımından doğan endişeleri tartışmak üzere olağanüstü zirvede bir araya getirdi.Trump”ın Oval Ofis”te Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile yaşadığı tartışmanın ardından düzenlenen zirvede, güvenlik ve savunmadaki yol arayışında AB”ye yeni bir harita çizmek için atılacak adımlar görüşüldü.Avrupalı liderler, Washington-Kiev hattındaki gerilimin ardından Ukrayna”ya desteklerini yinelerken, Trump”ın da istediği üzere kıtanın savunmasında asli sorumluluğu üstlenmeye istekli oldukları mesajını verdi.İngiltere Savunma Bakanı John Healey, Avrupa”nın Ukrayna”ya destek ve savunma harcamalarının artırılması konusunda adım attıklarını, daha da fazlasını yapacaklarını bildirdi.Washington”da bulunan Healey, görüşme öncesinde ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth ile Pentagon”da gazetecilere açıklama yaptı.Healey, ülkesi ve ABD arasındaki savunma bağını güçlendirmek amacıyla bu ziyareti gerçekleştirdiğini belirtti.ABD”li mevkidaşıyla geçen ay NATO”da bir araya geldiklerini hatırlatan Healey, “Avrupa”ya adım atması için meydan okudunuz. Ukrayna konusunda, savunma harcamaları konusunda, Avrupa”nın güvenliği konusunda adım atmamızı istediniz. Ben de size diyorum ki, adım attık, atıyoruz ve daha da atacağız.” ifadelerini kullandı.Healey, İngiltere Başbakanı Keir Starmer”in, geçen hafta Soğuk Savaş”ın sona ermesinden bu yana savunma harcamalarındaki en büyük artışı açıkladığına işaret ederek, daha da ileri gideceklerinin altını çizdi.- “TRUMP, UKRAYNALILARIN SÖYLEDİKLERİNİ VE YAPTIKLARINI DİKKATLİ ŞEKİLDE İZLEYECEK”ABD Savunma Bakanı Hegseth ise medyanın Ukrayna ve Rusya ile ilgili “anlatılarla” ilgilendiğini ancak ABD Başkanı Donald Trump”ın barışla ilgilendiğini ifade etti.Hegseth, Trump”ın Oval Ofis”te Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile yaşadığı tartışmanın ardından Kiev”e yapılan askeri yardımları geçici olarak askıya alması kararına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:”Başkan”ın (Trump”ın) da belirttiği üzere, bu tam da en başından beri söylediği gibi bir duraklama, barışa giden yolda gerçek kararlılığa kadar bir duraklama. Başkan, Ukraynalıların bu barış sürecine bağlılık konusunda tam olarak ne söylediklerini ve ne yaptıklarını çok dikkatli şekilde izleyecek.”- İNGİLTERE, SAVUNMA HARCAMALARINI 2027″YE KADAR YÜZDE 2,5″E ÇIKARACAKİngiltere Başbakanı Starmer, 25 Şubat”ta İngiltere Parlamentosu”nda yaptığı açıklamada, ülkesinin savunma harcamalarını 2027″ye kadar gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 2,5″ine çıkaracağını duyurmuştu.Starmer, savunma harcamalarındaki artışı finanse etmek için de dış yardım bütçesinin yüzde 0,5″ten yüzde 0,3″e düşürüleceğini açıklamıştı.Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Brüksel”deki Avrupa Birliği (AB) ve NATO temaslarının ardından ülkesinin, hızlı ve güvenilir bir barış için yapıcı bir şekilde çalışmaya devam edeceğini bildirdi.Zelenskiy, olağanüstü AB zirvesine katılmak için geldiği Brüksel”de yaptığı görüşmelerle ilgili sosyal medya hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu.Görüşmelerinin verimli geçtiğini belirten Zelenskiy, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen”in yanı sıra NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Belçika Başbakanı Bart De Wever, Avusturya Başbakanı Christian Stocker ile bir araya geldiğini bildirdi.”Birçok ayrıntıyı görüşmeyi başardık. Tüm liderlerin desteği için minnettarım.” ifadelerini kullanan Zelenskiy, şöyle devam etti:”Barışa doğru hızlı bir ilerlemenin mümkün olduğu vizyonunu sundum ve ortaklarımızla birlikte savaşı durdurabilecek, güvenliği garanti altına alabilecek, adil ve kalıcı bir barışı sağlayabilecek adımların neler olduğunu anlıyoruz. Pratik öneriler hazırlıyoruz.”- DENİZDE VE HAVADA ATEŞKESZelenskiy, önceliğin denizde Karadeniz”de tüm askeri operasyonları, havada da enerji ve diğer sivil altyapılara yönelik füze, uzun menzilli insansız hava aracı ve bomba saldırılarını durduracak bir ateşkes olduğunu vurguladı.Ukraynalı lider, “Bu ilk adımları daha geniş ve kapsamlı bir çözümün önsözü olarak görüyoruz. Savaş mümkün olan en kısa sürede sona ermeli. Ukrayna, ABD ve Avrupa”daki ortaklarımızla barış için 7/24 çalışmaya hazır.” değerlendirmesini yaptı.Zelenskiy, 10 Mart”ta Suudi Arabistan”ı ziyaret edeceğini, ekiplerinin ise orada kalarak ABD”li ortaklarla çalışmaya devam edeceğini bildirerek, “ABD Başkanı Donald Trump”a söylediğimiz gibi Ukrayna çalışıyor. Hızlı ve güvenilir bir barış için yapıcı bir şekilde çalışmaya devam edecek.” ifadelerini kullandı.Trump ile Zelenskiy arasında 28 Şubat”ta yaşanan tartışmanın ardından düzenlenen zirvede AB, Ukrayna”nın askeri alan da dahil olmak üzere desteklenmesine olan bağlılığını yinelemişti.
Source: Www.star.com.tr
1 milyar dolar harcadılar! İsrail”den Türkiye”ye karşı hain plan
Gazze”yi harabeye çeviren ve siyonist işgal sınırlarını Lübnan”ın ardından Suriye şehirlerine taşıyan İsrail, Suriye”yi bölme ve ülkede karmaşa çıkarma ısrarını sürdürüyor. Türkiye Gazetesi”nin haberine göre İsrail”in Golan-Kuneytra-Dera ve Şam kırsalındaki işgali sürerken Başbakan Binyamin Netanyahu, Kürt ve Dürzileri müttefik ilan etti ve uzattıkları eli tutmalarını istedi.PKK”nın Suriye elebaşı Şahin Cilo, bu çağrıya olumlu cevap verirken Dürzi kanat önderi Khodor Ghadban, siyonist rejimi Dürzilerin kadim düşman olarak nitelendirdi ve İsrail”le işbirliği yapanlar Esed destekçisi çeteler, “Dürziler bu ihanetin parçası olmayacak” dedi. Suriye devriminin önemli isimlerinden Sultan Murad Tümeni Komutanı Fehim İsa ise provokasyonun Suveyda, Şam aksından ibaret olmadığını İsrail”in PKK bölgesine Dürzi militan taşıdığını ve bu teröristlerin en ön cephelere yerleştirildiği bilgisini verdi. “BÖLGEDE BİR SÜRÜ AJANLARI VAR” Dürzi kanaat önderi Khodor Ghadban “İsrail”in yegane hedefi göz koyduğu topraklarda etnik, dini, mezhebi duvarlar örmek ve kan davaları ekmek. Bölgede bir sürü ajanları var ve devrimi sabote edecek her yolu deniyorlar. Bizimle Sünni kitle arasında yüzlerce yıllık fitne tohumları ekmek ve Dürzileri PKK gibi bölücü ve coğrafyanın işgalcilerle işbirliği yapan hain unsuru kılmaya çalışıyorlar. Dürziler arasında devrik rejime destek veren suçlu çete mensuplarını bulup ayartıyorlar. Bizi basamak olarak kullanarak Irak”a ulaşmak niyetindeler. Kesinlikle bu ateşi yakmayı başarırlarsa tüm bölge alev topuna döner. Oysa Suriye bizim vatanımız ve Filistin her onurlu Dürzi için haysiyet davasıdır. Topraklarımızı, kardeşliği savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye”de bu konuda bazı endişeler olabilir. Kardeşlerimiz endişe etmesin. Dürziler tarihe lanetli bir hain topluluk olarak geçmeyecek” ifadelerini kullandı. 1 MİLYAR DOLARI AŞKIN PARA HARCAMIŞ Tel Aviv yönetiminin geçtiğimiz aralık ayından bugüne Suriye”yi bölmek ve Alevi, Kürt, Dürzi korsan (federe) yapılar ihdas etme amacı ile 2024 yılı Aralık ayından bugüne 1 milyar doları aşkın para harcadığı belirtiliyor. Şam ve Suveyda”da yaşanan gerilimi değerlendiren Ghadban “Dürziler tereddüt etmeden Siyonist işgal rejimiyle savaşır. Tarihte İsrail”e karşı binlerce kayıp verdik. Yine bu uğurda can vermeye hazırız. Suriye ve Lübnan”ın kurucu unsuruyuz. Üstelik Esed diktasına karşı da özgürlük mücadelesinin yanında olduk. Şimdi hangi gerekçe ile İsrail”i destekleyelim” ifadelerini kullandı.Suriye devriminin önemli direniş gruplarından Sultan Murat Tümeni Komutanı Fehim İsa, siyonist provokasyonun bir başka boyutuna ışık tutuyor. İsa “Set Tişrin-Karakozak temas hattına son bir aylık dönemde onlarca Dürzi yerleştirdiler. Hem saha istihbaratı hem de dinleme ve takiplerimizle bunu tespit ettik. İsrail”in takip ettiği strateji çok açık. Hem Dürziler ve PKK”yı müttefik kılmak hem de burada öldürülecek Dürzileri Suveyda”daki kitle üzerinde baskı ve propaganda aracı olarak kullanmanın peşinde. Suriyeli Dürzileri bu ölümler üzerinden devrim ve Türkiye aleyhinde kışkırtmak ve konsolide etmeyi planlıyorlar” dedi. “TEK KORKULARI TÜRKİYE” Fehim İsa, hayati öneme sahip bir başka konuya daha dikkat çekti ve “İsrail uçakları Tartus, Halep, Şam, Lazkiye, Dera, Kuneytra ve Humus ve Hama gibi Suriye şehirlerini defalarca bombaladı. Yeni hedef PKK”ya tıpkı 2015 yılında Rusların açtığı gibi bir hava işgal koridoru sağlamak. Zaten terör örgütüne İHA-SİHA ve radar istihbarat desteği sağlıyorlar. Şimdi havadan savaş jetleriyle bölücülere kalkan olmanın hesaplarını yapıyorlar. Bu noktada tek korkuları Türkiye” sözleriyle sahaya dair arka plan gelişmelerini paylaştı.
Source: Erdem Aksoy
Tülay Hatimoğulları”nın YPG sözlerine MHP”den sert tepki
Öcalan”nın silah bırakma çağrının terör örgütü PKK”nın Suriye”deki kolu PYD/YPG”yi kapsayıp kapsamadığı kamuoyunda tartışılıyor. Tülay Hatimoğulları”nın da olduğu DEM Parti heyeti tarafından okunan metinde Öcalan, “Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir” ifadelerini kullanmıştı. Öcalan”ın çağrısının ardından konuşan DEM Parti Eş Başkanı Tülay Hatimoğulları”nın “”Metnin hiçbir yerinde YPG geçmiyor”” sözleri MHP”de rahatsızlığa neden oldu. Hatimoğullar”nın YPG ile ilgili sözlerine MHP Genel Başkanı Basın Danışmanı Yıldıray Çiçek”ten tepki geldi. Çiçek, MHP”ye yakınlığıyla bilinen Türkgün gazetesinde şunları yazdı: Tülay Hatimoğulları, kimden yanasın? ABD mi, İsrail mi? PKK’nın silah bırakma ve feshedilme sürecine girmesi karşısında İsrail büyük bir telaş içindeyken, DEM Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları bu telaşın neresinde durmaktadır? İsrail cephesinde telaşlı bir hareketlilik başlamış görünmektedir. Siyonist Netanyahu, “Suriye Kürtleri korunmalı” maskesi altında terör örgütü YPG’yi korumaya yönelik açıklamalar yaparken, İsrail’in “İsrail Savunma Kuvvetleri’nin resmi X hesabına hoş geldiniz! Bu platform, ISK ile ilgili gelişmeler hakkında güvenilir ve anlık güncellemeler sağlamak amacıyla kullanılacaktır” şeklinde duyurduğu Türkçe bir sayfa açması da dikkat çekmektedir. Tüm bu gelişmeler, İsrail’in aynı zamanda kara propagandaya hazırlandığını ve Türkiye’deki taraftarlarını diri tutmayı amaçladığını göstermektedir. Oyun içinde oyun var, ancak Türkiye bu oyunları bozacaktır.”
Source: Internet Haber
Cumhurbaşkanı Şara”nın çağrısı sonrası İngiltere”den Suriye hamlesi
İngiltere, Suriye Merkez Bankası ve enerji şirketleri olmak üzere 24 kuruluşa yönelik yaptırımları kaldırdı.İngiltere Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün yazılı açıklamasında, daha önce Esed rejiminin Suriye halkına yönelik baskıları finanse etmek için kullanılan ve aralarında Suriye Merkez Bankası, Suriye Arap Hava yolları ve enerji şirketlerinin de bulunduğu 24 Suriyeli kuruluşa ilişkin yaptırımların kaldırıldığı belirtildi.Açıklamada, “Bu yaklaşım, Suriye”nin öncülüğü ve ev sahipliğinde bir siyasi geçiş sürecine destek dahil olmak üzere, Suriye halkının ülkelerini ve ekonomilerini yeniden inşa etmelerine yardımcı olma kararlılığımızın altını çiziyor. Suriye”de geçici (hükümet) otoritelerini eylemleriyle değerlendirmeye devam edeceğiz.” ifadeleri kullanıldı.Açıklamada, Esed rejimi üyeleri ve yasa dışı captagon ticaretine karışanlara yönelik yaptırımların yürürlükte kalacağı kaydedildi.SURİYE CUMHURBAŞKANI AHMED ŞARA”DAN ÇAĞRISuriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, tüm ülkelere Suriye”nin yeniden inşası ve ekonomik ilerleme sağlayabilmek amacıyla Beşşar Esad rejimi döneminde uygulanan yaptırımların kaldırılması için çağrı yapmıştı.Suriye”nin imarına Türkiye desteği”Saldırılara son vermeye hazırız”Suriye”de kritik komisyon kuruldu
Source: Www.star.com.tr
Tetiğe 15 yaşında çocuk bastı! İlişki iddiası ve kanlı töre infazı!
Diyarbakır da, 2 yıl önce Mikail Balan ın (24) Çınar ilçesinde öldürülmesine ilişkin Çınar Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmış, bu kapsamda İl Jandarma Komutanlığı Suç Araştırma Timi (JASAT) tarafından çalışma yapılmıştı. CİNAYETİ 15 YAŞINDA ÇOCUK İŞLEDİ AA da yer alan habere göre Balan ın, aralarında ilişki bulunduğu öne sürülen M.T nin bazı yakınlarının azmettirmesi sonucu suça sürüklenen anne M.T. nin oğlu E.T. (15) tarafından tabancayla öldürüldüğü iddiası üzerine 27 Şubat ta Çadır adlı operasyon düzenlenmiş, aralarında kamu görevlilerinin de bulunduğu 2 si çocuk, 16 şüpheli yakalanmıştı. 16 ŞÜPHELİ ADLİYEYE SEVK EDİLDİ Çınar Cumhuriyet Başsavcılığınca 2023 yılında Mikail Balan ın öldürülmesine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 16 şüpheli, jandarmadaki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. 6 KİŞİ CEZAEVİNE GÖNDERİLDİ Nöbetçi sulh ceza hakimliğine çıkarılan şüphelilerden V.T, M.T, M.S.T, M.A. ve M.Ş.G. ile suça sürüklenen çocuk E.T. (15) tutuklandı, 10 u ise adli kontrol hükümlerince serbest bırakıldı.
Source: Habertürk
Çin”den Trump”ın Gazze planına tepki
Bakan Wang, Çin Ulusal Halk Kongresinin yıllık genel kurulu kapsamında başkent Pekin de Çin in Dış Politikası ve Dış İlişkileri başlıklı basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Çin in Orta Doğu daki rolü ve Trump ın Gazze planına ilişkin sorusuna verdiği yanıtta Vang, Gazze, Filistinlilere aittir, Filistin topraklarının ayrılmaz parçasıdır. Gazze nin statüsünü zorla değiştirmek barış değil yalnızca kaos getirecektir. ifadelerini kullandı. Çin in Gazze de barışın sağlanması için Mısır ve diğer Arap ülkeleri öncülüğündeki planı desteklediğini ifade eden Wang, ABD yi adını anmadan eleştirerek, Eğer büyük ülke, Gazze halkını gerçekten umursuyorsa kapsamlı ve kalıcı barışı teşvik etmeli, insani yardımı artırmalı, Filistin i Filistinlilerin yönetmesi ilkesini gözeterek Gazze nin yeniden inşasına katkı sağlamalı. değerlendirmesinde bulundu. Orta Doğu da barış olmadan dünyada istikrarın sağlanamayacağının altını çizen Wang, sözlerini şöyle sürdürdü: Filistin sorunu, daima Orta Doğu sorununun merkezinde yer aldı. İsrail-Filistin çatışması sürekli tekrarlanıyor çünkü iki devletli çözümün ancak yarısı gerçekleşti. İsrail Devleti, uzun zamandan bu yana varlığını sürdürüyor fakat Filistin Devletine hala ulaşılamıyor. Uluslararası toplum, sonraki süreçte iki devletli çözüme daha fazla odaklanmalı ve bağımsız Filistin Devletine daha fazla destek vermeli. Filistin ile İsrail ancak o zaman gerçekten barış içinde birlikte var olabilir, Arap ve Yahudi halkları sürekli dostluk içinde bir arada yaşayabilir. FİLİSTİNLİ TARAFLARA BİRLİK ÇAĞRISI Çinli Bakan, Filistinli taraflara, Pekin Deklarasyonu ndaki irade beyanına uygun olarak aralarında birliği sağlama çağrısında bulunurken Orta Doğu daki tüm tarafların farklılıklarını kenara bırakarak Filistin Devletini desteklemesi, uluslararası toplumun da İsrail ile Filistin arasında barışı teşvik için mutabakat inşa etmesi gerektiğini vurguladı. Çin in Orta Doğu ülkelerinin stratejik ortağı, Arap halklarının samimi dostu olduğunu belirten Wang, Orta Doğu da barış, adalet ve kalkınma için çaba göstereceklerini, bölge ülkelerinin kendi kaderlerini ellerine almasını, kendi kalkınma yollarını, barış ve diriliş rüyalarını gerçekleştirmesini destekleyeceklerini sözlerine ekledi. TRUMP IN GAZZE Yİ DEVRALMA PLANI Trump, 4 Şubat ta Beyaz Saray da kabul ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında ABD nin Gazze Şeridi ni devralacağını ve buraya sahip olacağını söylemişti. Gazze nin artık tamamen bir yıkım alanı olduğunu belirten Trump, Gazze deki Filistinlilerin başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerde inşa edilecek yeni yerleşim yerlerine gitmelerinin çok daha iyi olacağını savunmuştu. Trump, Filistinlilerin Gazze den ayrılmaktan başka seçeneklerinin olmadığını da öne sürmüştü. ABD Başkanı Trump, ayrıca Gazze yi, Orta Doğu nun Rivierası na dönüştürmeyi istediğini belirtmişti. Trump ın önerisi, Gazze deki mevcut ateşkesin uygulanmasını da etkilemiş; İsrail tarafı ateşkesin işgali sona erdirmeye yönelik ikinci anlaşmasını müzakere etmekten vazgeçmiş ve Gazze ye insani yardımları durdurmuştu
Source: Habertürk
Çin ABD’ye net mesaj: Gazze Filistinlilere aittir
Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, Çin Ulusal Halk Kongresinin yıllık genel kurulu kapsamında başkent Pekin”de “Çin”in Dış Politikası ve Dış İlişkileri” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Anadolu Ajansı (AA) muhabirinin Çin”in Orta Doğu”daki rolü ve ABD Başkanı Donald Trump”ın Gazze planına ilişkin sorusuna verdiği yanıtta Vang, “Gazze, Filistinlilere aittir, Filistin topraklarının ayrılmaz parçasıdır. Gazze”nin statüsünü zorla değiştirmek barış değil yalnızca kaos getirecektir.” ifadelerini kullandı. Çin”in Gazze”de barışın sağlanması için Mısır ve diğer Arap ülkeleri öncülüğündeki planı desteklediğini ifade eden Vang, ABD”yi adını anmadan eleştirerek, “Eğer büyük ülke, Gazze halkını gerçekten umursuyorsa kapsamlı ve kalıcı barışı teşvik etmeli, insani yardımı artırmalı, “Filistin”i Filistinlilerin yönetmesi” ilkesini gözeterek Gazze”nin yeniden inşasına katkı sağlamalı.” değerlendirmesinde bulundu. Orta Doğu”da barış olmadan dünyada istikrarın sağlanamayacağının altını çizen Vang, sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistin sorunu, daima Orta Doğu sorununun merkezinde yer aldı. İsrail-Filistin çatışması sürekli tekrarlanıyor çünkü iki devletli çözümün ancak yarısı gerçekleşti. İsrail Devleti, uzun zamandan bu yana varlığını sürdürüyor fakat Filistin Devletine hala ulaşılamıyor. Uluslararası toplum, sonraki süreçte iki devletli çözüme daha fazla odaklanmalı ve bağımsız Filistin Devletine daha fazla destek vermeli. Filistin ile İsrail ancak o zaman gerçekten barış içinde birlikte var olabilir, Arap ve Yahudi halkları sürekli dostluk içinde bir arada yaşayabilir.” ÇİNLİ BAKAN FİLİSTİNLİLERE BİRLİK ÇAĞRISINDA BULUNDU Çinli Bakan, Filistinli taraflara, Pekin Deklarasyonu”ndaki irade beyanına uygun olarak aralarında birliği sağlama çağrısında bulunurken Orta Doğu”daki tüm tarafların farklılıklarını kenara bırakarak Filistin Devletini desteklemesi, uluslararası toplumun da İsrail ile Filistin arasında barışı teşvik için mutabakat inşa etmesi gerektiğini vurguladı. Çin”in Orta Doğu ülkelerinin stratejik ortağı, Arap halklarının samimi dostu olduğunu belirten Vang, Orta Doğu”da barış, adalet ve kalkınma için çaba göstereceklerini, bölge ülkelerinin kendi kaderlerini ellerine almasını, kendi kalkınma yollarını, barış ve diriliş rüyalarını gerçekleştirmesini destekleyeceklerini sözlerine ekledi. TRUMP”IN GAZZELİLERİ SÜRGÜN ETME PLANI Trump, 4 Şubat”ta Beyaz Saray”da kabul ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında ABD”nin Gazze Şeridi”ni “devralacağını” ve buraya “sahip olacağını” söylemişti. Gazze”nin artık tamamen bir yıkım alanı olduğunu belirten Trump, Gazze”deki Filistinlilerin başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerde inşa edilecek yeni yerleşim yerlerine gitmelerinin çok daha iyi olacağını savunmuştu. Trump, Filistinlilerin Gazze”den ayrılmaktan başka seçeneklerinin olmadığını da öne sürmüştü. ABD Başkanı Trump, ayrıca “Gazze”yi, Orta Doğu”nun Rivierası”na dönüştürmeyi istediğini” belirtmişti. Trump”ın önerisi, Gazze”deki mevcut ateşkesin uygulanmasını da etkilemiş; İsrail tarafı ateşkesin işgali sona erdirmeye yönelik ikinci anlaşmasını müzakere etmekten vazgeçmiş ve Gazze”ye insani yardımları durdurmuştu.
Source:
AB liderleri anlaştı: Ukrayna”ya destek ve savunma harcamaları artıyor!
Avrupa Birliği liderleri, Brüksel”de düzenlenen olağanüstü zirvede, kıtanın güvenliğini artırmak ve savunma harcamalarını güçlendirmek amacıyla milyarlarca euroluk yeni fonlar oluşturulması konusunda anlaşmaya vardı. Bu karar, ABD”nin Avrupa”ya yönelik güvenlik taahhütlerini azaltmasının ardından geldi. Zirvede, AB ülkelerinin savunma alanında daha bağımsız hareket etmesi gerektiği vurgulanırken, Ukrayna”ya olan desteğin süreceği ifade edildi. AB liderleri, “Ukrayna”nın bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne” saygı duyan bir barış anlaşması çağrısında bulunan ortak bir bildiriye imza attı. Macaristan ise bildiriye çekimser kaldı. Savunma harcamalarına milyarlarca Euroluk kaynak
Liderler, AB üyesi ülkelerin savunma bütçelerini artırmasını sağlayacak yeni finansman mekanizmalarını hayata geçirme konusunda anlaşmaya vardı. Avrupa Komisyonu, bu süreci hızlandıracak düzenlemeleri geliştirmekle görevlendirildi. Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen, üye ülkelere toplamda 150 milyar euroya kadar kredi sağlanmasını öngören bir teklifi gündeme getirdi. Bu fon, ülkelerin savunma yatırımlarını artırmalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Planın detaylarının ay sonunda yapılacak bir başka zirvede netleşmesi bekleniyor. Zelenskiy”den teşekkür mesajı Zirveye özel olarak katılan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, AB’nin Ukrayna’ya verdiği destekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. “Bu süreç boyunca yanımızda oldunuz. Ukrayna halkı adına minnettarız” ifadelerini kullandı. Rusya’nın dondurulmuş varlıkları Ukrayna”ya aktarılacak
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, AB’nin Ukrayna’ya, Rusya”ya ait dondurulmuş varlıklardan sağlanacak 33 milyar dolarlık fonu tahsis edeceğini açıkladı. Macron, “Önceliğimiz, Ukrayna”yı askeri ve ekonomik olarak en kısa sürede desteklemektir” dedi. 2025 yılı itibarıyla Ukrayna, bu fonlardan doğrudan 30,6 milyar euro alacak. AB’nin aldığı bu kararlar, kıtanın savunma alanında daha bağımsız hareket etme niyetinde olduğunu gösteriyor. Yeni fon mekanizmaları, Avrupa’nın güvenliğini artırmayı amaçlarken, Ukrayna”ya sağlanacak destek de AB’nin öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor.
Source: Dünya Gazetesi
Bayraktar KIZILELMA bir eşiği daha atladı! Artık çok daha güçlü…
Baykar’ın tamamen öz kaynaklarıyla geliştirdiği ve Türkiye’nin ilk insansız savaş uçağı olarak görev yapacak olan Bayraktar KIZILELMA, uçuş testlerine devam ediyor.
Milli insansız savaş uçağının test süreci planlanan takvime uygun şekilde sürüyor.
İHA”nın haberine göre; Bayraktar KIZILELMA, 6 Mart’ta gerçekleştirilen Aerodinamik Sistem Tanımlama Testi’ni başarıyla geçti.
Tekirdağ’ın Çorlu ilçesindeki AKINCI Uçuş Eğitim ve Test Merkezi’nden havalanan Bayraktar KIZILELMA’nın üretim prototipi TC-OZB3 kuyruk numaralı PT3, test uçuşunda gerçekleştirilen aerodinamik sistem tanımlama faaliyetlerini de başarılı bir şekilde tamamladı.
Ciddi geliştirmeler yapıldı
Bayraktar KIZILELMA’nın geliştirme faaliyetleri kapsamında ilk prototiplerden elde edilen tecrübeler sayesinde üretim prototipinde önemli değişikliklere gidildi.
Yapısal iyileştirmelerin yanı sıra aviyonik mimarisinde geliştirmeler yapıldı.
Entegrasyonu başarıyla tamamlanan art yakıcılı motor alternatifi ile uçuş gerçekleştirildi.
Güçlü yeni motoruyla ses hızına yaklaşacak olan Bayraktar KIZILELMA, aerodinamik iyileştirmeler sayesinde yüksek hızlarda çok daha iyi manevra yapabilecek.
Sahip olduğu AESA radarı ile kazandığı yüksek durumsal farkındalık sayesinde ise en zorlu görevleri icra edebilecek.
Source: Dünya Gazetesi
Filiz Katman yazdı: Quo Vadis Avrupa? “Bütün renklerimiz direğe!”
Trump geldi, böyle oldu.Avrupa”nın en talep gören ülkesi olduk.Sırayla methiyeler düzülmeye başladı; o da yetmedi o meşhur silah ambargoları birer birer kaldırılmaya başlandı.”Türkiye”nin savunması demek İspanya”nın savunması demektir” sözü aslımda bütün bu övgü düzme sırasının gerçek sebebinin ne olduğunu kısacık, tek cümlede özetleyiveriyor.Ama sıralamayı değiştirmek gerekiyor.Yani ilk resimde anlatılmak istendiği gibi mesaj tekti: Aynı gemideyiz.Çünkü artık Amerika Birleşik Devletleri”nin “güvenlik şemsiyesi” altında gölgede olma keyfine “hoşça kal” demenin arifesinde Avrupa ve tehdit artık hiç olmadığı kadar yakın ve bir zamanlar “karşı kampta” olan ile işbirliği için Avrupa güvenlik şemsiyesini olduğu yere bırakıveriyor.”İlginç günler göresiniz” sözünün vücut bulmuş hali günlerdeyiz; daha ne göreceğiz acaba dedikçe öyle bir gelişme yaşanıyor ki bir öncekine resmen “rahmet okutuyor”.Avrupa içinde Avrupa işbirliği modeli adım adım oluşturuluyor; hem de bir önceki modelden apar topar çıkan ülke tarafından ve orada yıllardır kapıda tutulan Türkiye ile işbirliğine methiyeler düzülerek yapılıyor.Daha da ilginci bu kez Hırvatistan, Türkiye”nin Avrupa Birliği üyelik sürecini desteklediğini açıklayıveriyor. Bayram değil seyran değil diyemiyoruz tabii çünkü her şey aşikar.Yetmiyor; Fransa Emmanuel Macron”un ağzından “arı kovanına resmen çomak sokuyor”; sanki süregelen tansiyon yeterince yüksek değilmiş gibi daha da el yükseltiyor.Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa”nın “hiçbirimizin yetişkin yaşamımızda görmediği ölçekte açık ve mevcut bir tehlikeyle” karşı karşıya olduğunu söylüyor.Bu da insana ister istemez “bir cisim yaklaşıyor” dedirtiyor.Çünkü Fransa Cumhurbaşkanı Macron, tüm Avrupalılara Rusya ile savaşa hazırlanmaları çağrısında bulunuyor.
Source: Filiz Katman
Avrupa Birliği başı derde girince Türkiye”yi hatırlıyor…
Bu haber, AB Komisyonu’nda bir önceki Genişleme Komiseri Macar Oliver Varhelyi’nin sorumluluğu altındaki ‘Avrupa Komşuluk ve Genişleme Genel Müdürlüğü’ (NEAR) bünyesinde yapılan bürokratik bir düzenlemeyi konu alıyordu.Buna göre Türkiye, daha önceleri söz konusu genel müdürlükte Balkanlar’dan ayrı tutulan, ‘Türkiye ve Strateji’ başlığı altındaki ayrı bir birim içinde yer almaktaydı. Yapılan düzenlemeyle, bu birimden aynı genel müdürlük bünyesindeki Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin yer aldığı bölüme kaydırılmıştı.AB Komisyonu’nun Türkiye’nin tam üyelik hedefine artık hiçbir taahhüdünün kalmadığı ortaya konmak istense, herhalde bundan daha kuvvetli bir şekilde ifade edilemezdi. AB Komisyonu, açıkça “sizin yeriniz Avrupa değil Ortadoğu’dur” mesajı veriyordu bu adımıyla.***İlginçtir ki, yine Güven Özabalp’in geçen ay başında geçtiği bir haber, AB Komisyonu’nun bu kararını hatalı gördüğünü ve belli ölçülerde düzeltme yoluna gittiğini gösteriyordu.Özalp’in 7 Şubat’taki haberine göre, ‘Avrupa Komşuluk ve Genişleme Genel Müdürlüğü’ (NEAR) ikiye bölünmüştü. Bunlardan biri ‘Genişleme ve Doğu Komşular Genel Müdürlüğü’ (ENEST), diğeri ise ‘Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Körfez Genel Müdürlüğü’ (MENA) olarak organize edilmişti.Türkiye, bu yeni organizasyonda Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinden alınıp bu kez ‘Genişleme ve Doğu Komşular’ genel müdürlüğüne aktarılmıştı. Bu genel müdürlük bünyesinde Balkanlar değil, Moldova ve Gürcistan’ın bulunduğu ayrı bir birimin içinde yer alacaktı.Türkiye’nin Balkanlar bölümüne alınmaması ilk bakışta tartışmaya açık görünebilir. Ancak, AB süreciyle ilgisi olmayan Ortadoğu ülkeleri değil, tam üyelik sürecindeki bazı aday ülkelerin bulunduğu bir birime konması, yine de Türkiye açısından olumlu yönde bir adım olarak kabul edilmelidir.AB’nin ‘Genişlemeden Sorumlu Komiserlik’ görevinin aralık ayı sonunda yeni komisyonda Slovenyalı Marta Kos’a geçmesinden sonra atılan bu adım, AB cephesinde bir şeylerin değişmekte olduğunu da haber veriyor.Trump yönetiminin, Avrupa ile köprüleri atmaya başlaması üzerine AB kendi güvenliğini sağlamak amacıyla ABD’den bağımsız arayışlara girerken, Türkiye’ye dönük yeni bir bakışın da uç vermekte olduğu anlaşılıyor. AB Komisyonu’ndaki organizasyonel düzenlemenin gerisinde bu yeni bakışın izlerini görmek mümkündür.***Bu bakışı destekleyen bir başka gelişme, AB’nin kurumsal olarak güvenlik ve savunma alanlarındaki arayışları çerçevesinde düzenlediği zirvelerden sonra Türkiye’yi de bilgilendirme kararı almış olmasıdır.Dün Brüksel’de düzenlenen, Avrupa’nın güvenliği için atılacak yeni adımların ve aynı zamanda ABD ile AB arasında anlaşmazlık konusu haline gelen Ukrayna savaşında takınılacak tutumun görüşüldüğü zirvenin bu açıdan önemli bir ilk olduğu söylenebilir.Buna göre, AB Konseyi Başkanı Portekizli Antonio Costa, AB Komisyonu Başkanı Alman Ursula von der Leyen ve AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Estonyalı Kaja Kallas, bugün “AB dışı ortaklar” sıfatıyla Türkiye, Birleşik Krallık, İzlanda ve Norveç’in liderlerini zirvenin içeriği hakkında video konferans aracılığıyla bilgilendireceklerdir. Bu konferansa Türkiye adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılması bekleniyor.Yapılan seçim, NATO üyesi olup AB’ye dahil olmayan Avrupa’daki önde gelen dört müttefiki kapsıyor. AB zirvesinden sonra bu dört ülkeyi de bilgilendirme ihtiyacının duyulması, Avrupa’da girilen yeni dönemde AB ile NATO’nun Avrupa kanadının güvenlik konularında kurumsal olarak artık iç içe geçmeye başladıkları bir durumu gösteriyor.***Burada uç vermekte olan geçişkenlikte Türkiye’nin durumu özellikle dikkat çekicidir. Bu yönelişin bir başka işareti olarak, Türkiye, geçen pazar günü Londra’da Birleşik Krallık’ın girişimiyle düzenlenen ve yalnızca 16 Avrupa ülkesinin katıldığı, Ukrayna ve Avrupa’nın geleceği konulu liderler zirvesine davet edilmişti. Toplantıda Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etmişti.Gelgelelim, Türkiye’ye birden ilgi göstermeye başlayan AB, yakın zamana kadar Türkiye’ye yalnızca tam üyelik konusunda değil, Avrupa’nın savunması, güvenliği gibi meseleler gündeme geldiğinde de mesafeli durmaktaydı.Türkiye ise bugüne dek her vesileyle NATO ile AB arasında yakın bir işbirliğini savunageldi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, katıldığı her NATO toplantısında “AB üyesi olmayan müttefiklerin AB’nin savunma girişimlerine tam katılımının sağlanması gerektiği” mesajını verdi.Ancak Türkiye’nin AB’nin savunma girişimlerine katılım talepleri karşılıksız kalmıştır. Bir iki örnek vermek gerekirse…***Ankara’da bu konuda yakın tarihte rahatsızlık yaratan bir gelişme, AB Komisyonu’nun 2022 yılı başında AB’nin önümüzdeki dönemde güvenlik alanında nasıl bir kimlik kazanacağı, kendi bünyesinde nasıl bir organizasyona gideceği sorularına yanıt arayan “Stratejik Pusula” başlıklı bir raporla ortaya çıktı.Büyük ölçüde Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Ukrayna’yı işgali öncesinde hazırlanan ancak açıklanışı savaşın hemen sonrasına rastlayan bu raporda, AB’nin güvenlik alanındaki geleceğe ilişkin stratejik özerklik tasavvurunda Türkiye’ye herhangi bir atıf yer almamaktaydı. Buna karşılık, ABD, Norveç, Kanada, Birleşik Krallık ve Japonya ile ikili düzeyde işbirliğini güçlendirmesi hedeflerine yer veriliyordu.Türkiye açısından bir diğer önemli başlık, AB bünyesinde 2017 yılında güvenlik alanında başlatılan ve kısaca PESCO olarak adlandırılan “Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği” organizasyonudur.PESCO, AB’nin savunma ve güvenlik alanında kendi içindeki kurumsal işbirliğinin temelini oluşturuyor. Malta dışında kalan 26 AB üyesi PESCO altında savunma alanında birçok proje yürütüyor. Her bir projeye farklı kümeler katılabiliyor.Türkiye, uzun bir zamandan beri muhtelif PESCO projelerinde yer alabilmek için başvuruda bulunmakla birlikte, bugüne dek olumlu bir yanıt alabilmiş değildir.Bunun gibi Türkiye’nin olumlu yanıt alamadığı bir başka konu, AB ülkelerini ortak silah üretim ve alımına teşvik etme amaçlı “Avrupa Savunma ve Yatırım Planı”na katılma yolundaki girişimleridir.Ayrıca, Kıbrıs Rum Yönetimi AB’nin Ukrayna’nın savunmasını desteklemek için askeri yardım olarak üçüncü ülkelerden yaptığı silah ve askeri malzeme alımlarında da Türkiye ile işbirliğini engellemektedir.***Burada karşımıza izaha muhtaç çelişkili bir durum çıkıyor. Avrupa’nın güvenlik alanındaki geleceğini ve Ukrayna’da ateşkesi konuşmak üzere önde gelen Avrupa ülkeleri Londra’da toplandığında, Türkiye de çoğu AB üyesi olan bu ülkelerle aynı masaya davet edilmekte ve kendisinden katkı beklenmektedir.Ne Yunanistan ne de Kıbrıs Rum Yönetimi bu toplantıya katılmaları için davet almıştır.ABD Avrupa’dan uzaklaşma işaretleri verince açıkta kalan Avrupa’nın savunması için desteği istenen Türkiye, gelin görün ki, AB’nin güvenlik, savunma alanındaki bütün yapılanmalarının dışında tutulmaktadır.Üstelik, Londra zirvesinde masada olmalarına ihtiyaç duyulmayan Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan, Türkiye’nin bu alanda her türlü işbirliği girişimini engelleyebilmektedir.İşte bu noktada AB, belirsizliklerle dolu bir geleceğe bakarken, büyük fotoğrafta Türkiye’nin sağlayabileceği katkıların boyutları ile KRY/Yunanistan cephesindeki çıkarları arasında bir muhasebe yapmak durumundadır.AB, bu çerçevede yakın zamana kadar güvenlik alanında Türkiye karşısında sürdürdüğü işbirliğine kapalı tutumunu her halükârda gözden geçirmek menziline girmektedir.
Source: Sedat Ergi̇n
Baykar”dan dünya deviyle stratejik ittifak! Selçuk Bayraktar: Amacımız yüksek teknolojiyi tüm dünyaya yaymak
Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, Baykar olarak İtalya”nın önde gelen havacılık ve savunma sanayi firması Leonardo ile insansız teknolojilerde imzaladıkları ortaklık anlaşmasıyla geleceğin havacılık muharebesini geliştirme kapasitesini artırdıklarını ve aynı zamanda ortak bir savunma ekosistemi oluşturduklarını söyledi.Roma”da Avrupa savunma sanayisi devlerinden Leonardo ile anlaşma imzalayan Bayraktar, Leonardo Üst Yöneticisi (CEO) Roberto Cingolani ile beraber düzenlediği basın toplantısının ardından soruları cevapladı.Anlaşmayı nasıl değerlendirdiği ve beklentileri sorulan Bayraktar, “Baykar, dünyanın en büyük insansız hava aracı (İHA) geliştiricisi ve üreticisi. Bütün gelirlerinin de yüzde doksanından fazlasını ihracattan kazanan, 36 ülkeye insansız hava araçları ihraç eden dünya lideri kurum. Leonardo”nun da savunma sanayisinin diğer alanlarında ve insansız sistemleri bir anlamda kuvvet çarpanı oluşturan, işte radarlardan tutun da faydalı yüklerine sensörlerine kadar varan ve bunun yanında yapay zekayla alakalı geleceğin teknolojilerini geliştirmek adına büyük bir altyapısı da var. Şimdi burada Baykar ve Leonardo”nun oluşturacağı sinerjiyle, geleceğin havacılık muharebesini tümüyle bir anlamda geliştirme kabiliyeti oluşmuş oluyor. Ve bunun yanında da aynı zamanda ortak bir savunma ekosistemi oluşmuş oluyor.” ifadelerini kullandı.Leonardo”nun ürettiği radarları halihazırda kendi kullandıkları sistemlere entegre ettiklerini dile getiren Bayraktar, “Ama son dört beş aydır yoğun bir şekilde nasıl işbirliği yapabiliriz üzerine çalışılıyordu. Bugün itibarıyla da iyi niyet mektubu imzalanmış oldu.” dedi.Bayraktar, işbirliğinin hedeflerine ilişkin, “Tabii ortak platform geliştirmeden tutun da birbirini tamamlayıcı olan kabiliyetlerin birleştirilmesiyle özellikle Avrupa özelinde insansız hava araçları ve ilgili sistemlerini ve bunun yanında hafif platformlar dediğimiz, hafif akıllı platformlar dediğimiz platformları geliştirmeyi kapsıyor ve elbette geleceğin muharebesini ifade eden insansız savaş uçağı olan KIZILELMA ile alakalı çalışmalar yürütülecek.” diye konuştu.İtalyanlarla bu işbirliğinde ana unsurun “Baykar”ın ürettiği “Akıncı” İHA”sı olup olmadığı sorusuna Bayraktar, “Tabii ilk etapta Akıncı özellikle ön planda ama sadece onunla sınırlı değil. İşte Bayraktar TB3, Bayraktar, TB2 tüm platformlar üzerinde bir işbirliği söz konusu KIZILELMA da yine bu işbirliğinde olacak ve bunun yanında da Baykar”ın da geliştirdiği hafif platformlar dediğimiz işte mini akıllı seyir füzesinden tutun da Kemankeş”in farklı varyantlarından diğer hafif akıllı platformlara işbirliği olacak.” yanıtını verdi.Son dönemde Batı dünyasında bazı ayrışmalar yaşanırken, Baykar”ın önemli bir Avrupa savunma sanayi firmasıyla işbirliği yapmasına ilişkin görüşleri sorulan Bayraktar, “Elbette, dünyanın maruz kaldığı jeostratejik tektonik kırılma, tüm dünyada dengeleri bir anlamda altüst ediyor. Bizim Avrupa”yla yürüteceğimiz yakın savunma işbirliği, dünyanın bu kırılmayı daha dengeli bir şekilde yaşamasına katkı sağlayacaktır. Türkiye zaten uzun yıllardır Avrupa ile en büyük ticari ortak, ancak savunma alanında böyle bir işbirliğinin olması ilişkilerimizi kuvvetlendirecektir. Doğu Avrupa, Bayraktar TB2″yi tercih etmişti, 6 NATO ülkesi de bu seçimi yapmıştı. Şu an bu ittifakla Avrupa”nın tümüne yığılmış olacak.” ifadelerini kullandı.Selçuk Bayraktar, Türkiye ile İtalya arasındaki bu işbirliğinin önemli bir temel taşını oluşturacağını dile getirerek, şöyle devam etti:”Ülkelerimizin teknolojinin diğer alanlarında işbirliği açısından da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü sadece bunu bir savunma işbirliği olarak da görmeyelim. Aslında bu bir yüksek teknoloji ittifakı ki dünyada biliyorsunuz hem en büyük değeri yaratan hem bir anlamda bütün dünyayı sürükleyen de hayatımızı dönüştüren yüksek teknolojik inovasyon. Bizim de milli teknoloji hamlesi dediğimiz ve milyonlarca gencimizle beraber aslında sürüklemeye çalıştığımız yürüyüşün amacı da bu. Bir anlamda yüksek teknolojiyi tüm ihtiyacı olanlara kendilerinin geliştirebileceği şekilde dünyada yaymak. O anlamda bu ittifak aslında iki teknoloji kurumunun ittifakı olarak da değerlendirilmeli diye düşünüyorum.”Selçuk Bayraktar, üretim merkezlerinin yerlerine ilişkin ise “Tabii bunların kararları veriliyor. İtalya”da da biliyorsunuz Piaggio Aerospace”i satın aldık. Orada da ciddi üretim altyapısı var. Orası da üretim merkezi olabilir. Değerlendiriyoruz şu anda. Son günlerde Leonardo”nun tesislerini gezdik. Sadece İtalya”da 100″den fazla tesisi var ve dünyaya yayılı şekilde. Baykar”ın biraz daha konsantre, kampüsler şeklinde bizim tesislerimiz. Türkiye”de de İtalya”da olacak.” değerlendirmesinde bulundu.- “(TB3″Ü) BU YIL İTİBARIYLA BİZ TCG ANADOLU KISA PİSTLİ GEMİMİZDEN GÖREVE BAŞLATMAYI HEDEFLİYORUZ”İtalya Deniz Kuvvetlerinin yakın zamanda çok maksatlı amfibi gemisi Trieste”yi hizmete aldığı dolayısıyla kısa pistli gemilere iniş-kalkış yapabilen Bayraktar TB3 İHA”sı ile ilgilenip ilgilenmediği sorusunu da cevaplayan Bayraktar, “İlgileneceğini düşünüyorum. Çünkü kısa pistli gemilerden inip kalkabilen ilk platform oldu dünyada Bayraktar TB3. Ve çok büyük bir kuvvet çarpanı olacaktır göreve başladığında. Bu yıl itibarıyla biz TCG Anadolu kısa pistli gemimizden göreve başlatmayı hedefliyoruz. Şu an çalışmaları devam ediyor ve bir yandan seri üretim de devam ediyor. Kara versiyonu halihazırda üretim bandından çıkıyor. Bir yandan da deniz versiyonunun üretim varyantını zaten başlamıştık. Bu yıl içinde göreve başlatmayı hedefliyoruz.” dedi.İtalyan ordusunun, Baykar”ın İHA”larından alacağına dair son dönemde basında çıkan haberler hatırlatılan Selçuk Bayraktar, “Henüz bize gelmiş resmi bir talep olmadığından bir şey diyemeyeceğim.” yanıtını verdi.- CİNGOLANİ: “BU, AVRUPA SAVUNMA ALANINDAKİ ARZIN HIZLANDIRILMASI İÇİN ÖNEMLİ BİR FIRSAT OLABİLİR”Leonardo Üst Yöneticisi Roberto Cingolani de AA muhabirinin “iki firmanın anlaşmasının ardından bu ortaklıktan Avrupa pazarına dönük neler görülebileceği” sorusunu şöyle yanıtladı:”Baykar”dan, ürettikleri İHA”lar için çok daha fazla elektronik, sensör teknolojisi ve özellikle yapay zeka ile algoritma entegrasyonu bekliyoruz. Bu gelişmeler, çok daha ileri seviyede İHA”ların üretilmesini sağlayacak. Bu çok daha gelişmiş, farklı görevler gerçekleştirebilen, farklı boyutlarda, küçük, büyük ve çok büyük İHA”lar geliştirilecek. Bu sürecin bir an önce başlaması kritik önem taşıyor çünkü Avrupa genelinde İHA”lara yönelik çok yüksek bir talep var ancak arz yetersiz durumda. Bu (işbirliği), Avrupa savunma alanındaki arzın hızlandırılması için önemli bir fırsat olabilir.”İki dev arasında ortaklık! Baykar ve Leonardo imzaları attıBaykar”dan Avrupa”da dengeleri değiştirecek imza! Selçuk Bayraktar: Yeni nesil çözümler geliştireceğizKIZILELMA bir testi daha geçti
Source: Www.star.com.tr
Türkiye ile yaptıkları anlaşmayı fırsat olarak görüyorlar… Ülkelerine önemli katkı sağlayacak
İtalya Savunma Bakanı Guido Crosetto, Türkiye”nin önde gelen insansız hava araçları üreticisi Baykar ile Avrupa”nın en büyük savunma firmalarından İtalyan Leonardo arasında imzalanan ortaklık anlaşmasının önemli bir fırsat olduğunu bildirdi.İtalya Savunma Bakanlığının X sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Crosetto”nun, Baykar ile Leonardo arasında İtalya”nın başkenti Roma”da imzalanan ortaklık anlaşması hakkındaki değerlendirmelerine yer verildi.Açıklamada, Crosetto, İtalya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin hızla ilerlediğine dikkati çekti.Crosetto, “İnsansız teknolojiler alanındaki uzmanlıklarından yararlanmak üzere savunma sanayinin önde gelen iki kuruluşu Leonardo ve Baykar arasında bugün imzalanan anlaşmadan büyük memnuniyet duyuyorum.” ifadesini kullandı.Bu ortaklığın uluslararası işbirliği açısından önemli bir adımı temsil ettiğini belirten Crosetto, ortak girişimin İtalya”nın operasyonel ve teknolojik kapasitesini güçlendirmek ve küresel güvenlik ile teknolojik ilerlemeye katkı sağlamak için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı.Leonardo Üst Yöneticisi (CEO) Roberto Cingolani ile Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar ve Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Roma”da bugün insansız teknolojilerde ortaklık anlaşmasına imza atmıştı.Baykar”dan Avrupa”da dengeleri değiştirecek imza! Selçuk Bayraktar: Yeni nesil çözümler geliştireceğizİki dev arasında ortaklık! Baykar ve Leonardo imzaları attıBaykar”dan dünya deviyle stratejik ittifak! Selçuk Bayraktar: Amacımız yüksek teknolojiyi tüm dünyaya yaymak
Source: Www.star.com.tr
5 ülke Üçüncü Dünya Savaşı için sessizce nükleer silah stokluyor
Dünya genelinde artan gerilimlerden dolayı nükleer silahlanma yarışını yeniden alevlendi. Yayınlanan son raporlar, birçok ülkenin nükleer cephaneliğini sessizce genişlettiğini yönünde. Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu”nun (FAS) 2024 raporuna göre, Çin, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore son 40 yılda nükleer savaş başlığı stoklarını 700’den fazla artırdı.
5 ÜLKE NÜKLEER SİLAH STOKLUYOR
Dailymail”in haberine göre; ABD, Rusya ve Çin’in, nükleer silah üretimi ve testleriyle ilgili yeni hamleler yaptığına dair güçlü kanıtlar olduğu iddia edildi. ABD hükümeti, geçtiğimiz ay gizli yeraltı tesislerinde nükleer deneme programlarını yeniden başlatacağını duyurdu. Aynı zamanda Rusya ve Çin’in de nükleer tesislerinde yeni binalar inşa ettiği bildiriliyor.
FAS”ın tahminlerine göre, dünya genelinde dokuz ülkeye yayılmış 12.121 nükleer savaş başlığı bulunmakta. Bu stokların yüzde 88″i ABD ve Rusya tarafından kontrol ediliyor. Rusya”nın 5.580, ABD”nin ise 5.044 savaş başlığı olduğu tahmin ediliyor. Geriye kalan yaklaşık 1.500 savaş başlığı ise Çin, Fransa, İngiltere, Hindistan, İsrail, Pakistan ve Kuzey Kore”nin cephaneliklerinde yer alıyor.
ABD VE RUSYA ANLAŞMAYA UYMADI
ABD ile Rusya arasında silah kontrolüne yönelik son kalan anlaşmalardan biri olan Yeni START Anlaşması kapsamında, tarafların nükleer cephaneliklerine dair bilgi paylaşması gerekiyordu. Ancak her iki ülke de 2024 itibarıyla bu yükümlülüğe uymayı durdurdu.
FAS raporuna göre, dünyadaki 9.585 nükleer savaş başlığı, askeri cephaneliklerde fırlatılmaya hazır durumda. Bunların 3.900’ü aktif olarak füzelere bağlı veya bombardıman üslerinde bulunuyor. Buna ek olarak ABD’de 1.300’den fazla, Rusya’da ise 1.200 savaş başlığının emekliye ayrıldığı ancak henüz sökülmediği belirtiliyor.
BİLİM İNSANLARI UYARIYOR
Bilim insanları, nükleer silahların yıkıcı etkisine dair de uyarılarda bulundu.. Michigan Teknoloji Üniversitesi”nden yapılan bir araştırma, 100 nükleer savaş başlığının bile küresel bir felakete yol açabileceğini ortaya koydu. Profesör Joshua Pearce, böyle bir saldırının çevresel etkilerinin, saldırıyı düzenleyen ülke de dahil olmak üzere milyonlarca insanın ölümüne neden olacağını belirtti.
Geçmişte dünya genelinde yaklaşık 70.300 nükleer savaş başlığı bulunuyordu. Ancak Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, silah kontrol anlaşmaları sayesinde bu sayı önemli ölçüde azalmıştı. Son yıllarda ise artan küresel gerilimler, nükleer silahlanmanın yeniden hız kazandığını gözler önüne serdi. Uzmanlar, bu eğilimin büyük bir çatışma riskini artırabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Source: Haber Merkezi
Devrik rejim güçleri yakalanacak! Faaliyetler genişletiliyor
Suriye ordusu, tank, zırhlı personel taşıyıcı, çok namlulu roketatar gibi ağır silahların da bulunduğu yüzlerce araçtan oluşan takviye birlikleri Lazkiye ve Tartus illerine sevk etti.Suriye haber ajansı SANA”nın güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, devrik rejim güçlerini yakalamak için operasyonlar genişletilerek devam edecek.Silahını teslim etmek isteyenlere, en yakın güvenlik noktasına yönelme çağrısı yapıldı.Devrik rejim güçlerinin dün Lazkiye”nin Ceble ilçesinde düzenlediği saldırıda en az 11 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti.Kendisini devrik rejimin Gays Güçleri komutanı olarak tanıtan Gayyas Delle, mevcut yönetimi devirmek için askeri meclis kurduklarını duyurmuştu. Şam, İdlib, Humus, Hama, Lazkiye, Dera, Kuneytra ve Halep”te meydanlarda toplanan binlerce kişi güvenlik güçlerine yapılan saldırıyı protesto etmişti.
Source: Www.star.com.tr