“Uluslararası İlişkiler Bülteni – Türkiye’nin Dış Politika Gelişmeleri”

2024’te Türk dış politikası (3) AB ile ilişkilerde yine değişen bir şey yok

Her seferinde benim açımdan en zor başlığı Türkiye’nin AB ile ilişkileri oluşturuyor.Meselenin zorluğu, konuların karmaşıklığından, anlaşılabilir hale getirilmesinde karşılaşılabilecek sıkıntıdan kaynaklanmıyor. Tam tersine, hiçbir şeyin ilerlemediği, her konunun birbirini tekrarlayan söylemler üzerinden kilitlenmiş bir şekilde devam etmesinden kaynaklanan bir güçlük bu.Aylarca kamuoyuna ‘hareketlilik’ gibi yansıyan bazı çalışmaların da aslında hiçbir yenilik getirmeden ortada kalması, yürütülen mesainin hatırı sayılır bir kısmının beyhude çabalarla geçtiğini gösteriyor.*Türkiye’de 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimden hemen sonra haziran ayında düzenlenen AB zirvesinde, Türkiye ile ilişkilerde yola nasıl devam edilebileceği konusunda AB Komisyonu’na yeni bir çalışma yürütülmesi yolunda verilen talimatın akıbeti bu çerçevede örnek verilebilir.AB liderleri, bu raporu hazırlamak üzere Komisyon’un bir önceki Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’i görevlendirmişti.Borrell, aslında pek çok çevrede yetersiz, zayıf bulunan raporunu beş ay sonra 2023 yılı kasım ayında AB’nin siyasi kanadına sunmuş, AB zirvesi ise bu raporun görüşülmesini 2024 yılına ertelemişti.Borrell’in ilişkilerde sınırlı bir açılım öneren raporu ancak beş ay sonra geçen nisan ayındaki AB zirvesinde ele alınmıştır. Ele alınınca ne olduğu merak edilebilir. AB liderleri, bu raporun üye ülkelerin Brüksel’deki Daimi Temsilcilerinin bir araya geldiği komite tarafından izlenmesine karar vermiştir. Yani, Türkçe deyimiyle, rapor “komisyona havale edilmiştir”.Özetle AB, ilişkilerde hareketlilik yaratabilecek bir inisiyatif sergilemekten kaçınarak topu bir kez daha orta sahada döndürmüştür.*Türkiye-AB ilişkileri değerlendirilecekse, 2024 yılında bu ilişkileri etkileyen dış koşullardaki değişikliklere bakmak belki daha gerçekçi olabilir.Bunlardan birincisi, Avrupa kıtasının bir bütün olarak aşırı sağın yükselişine sahne olmasıdır. AB ülkelerinde yapılan seçimlerin önemli bir bölümünden popülist aşırı sağ partiler güçlenerek çıkmıştır.Ne yazık ki, içinden geçtiğimiz zaman kesitinde AB’nin tarihinde sarkacın yönü, yabancı düşmanlığının, hoşgörüsüzlüğün yükseldiği, çok kültürlülüğe kapıların kapanmakta olduğu, içe kapanmacı bir Avrupa’yı haber veriyor.AB’de zemin kazanmakta olan bu yönelişin Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği perspektifini desteklemediği, aksine daha da zora soktuğu aşikârdır.*Aslında kısmen buna paralel giden bir gelişme, ABD’de Donald Trump’ın başkan seçilmesinin Avrupa’ya gönderdiği mesajın yansımalarını ilgilendiriyor.Trump’ın yeni dönemde Avrupalı müttefiklerin savunma harcamalarının yetersizliğini gerekçe göstererek, ABD’nin NATO çerçevesinde Avrupa’nın güvenliğine taahhüdünün zayıflayabileceği yolundaki beyanları, AB açısından yaklaşmakta olan sıkıntıların habercisidir.ABD’nin NATO’ya yükümlülüklerinde bir gerilemenin ortaya çıkması, Transatlantik ilişkileri sarsarak Avrupa’yı güvenliği için artan ölçüde kendi başının çaresine bakma arayışına itebilecektir. Bu tartışma Avrupa’da düşünsel planda zaten başlamış bulunuyor. Trump’ın Rusya ile Ukrayna arasında aceleye getirilmiş bir barış anlaşması yönünde ağırlık koyması, bu arayışlara daha da hız verebilir.Kuşkusuz, ABD’nin Avrupa üzerindeki koruyucu şemsiyesinin zayıflaması, AB ülkelerinin en azından bir bölümünü NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olan Türkiye’ye yeni bir bakışla eğilmeye yöneltebilir.En azından Ankara’daki karar vericilerin bakışı, böyle bir senaryoda Türkiye’nin AB karşısında elinin güçleneceği yolundadır.*Türkiye-AB ilişkilerini yakından ilgilendiren bir diğer gelişme Suriye’deki Esad rejiminin geçen aralık ayı başında devrilmesi olmuştur. Avrupa’daki Suriyeli sığınmacıların hiç olmazsa bir bölümünün geri gönderilmesi ihtimalinin belirmesinin şimdiden AB liderlerini heyecanlandırdığı gözleniyor.Zaten AB Komisyonu’nun Başkanı Ursula von der Leyen’i, Esad’ın gidişinin haftasında apar topar Ankara’ya getiren de kısmen bu yöndeki beklentiler olmalıdır.Göç yönetimi, sınır güvenliği, sığınmacıların dönüşü, bunun için de gerekli olan Suriye’nin yeniden imarı gibi başlıkların önümüzdeki dönemde Türkiye ile AB arasında yakın bir mesaiye yol açması muhtemeldir.Ayrıca, Suriye’deki gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin bölgesel ağırlığının artmakta oluşunun da AB’nin bakışına bir faktör olarak etki etmesi beklenebilir.*Ancak AB cephesinde şekilsel bazı jestler sergilense bile, bu gelişmelerin AB’nin Türkiye ile yeni bir başlangıç yaparak ilişkinin derinleşmesini sağlayacağı, askıda bekleyen bazı kronik sorunların çözümünü mümkün kılacağı şüphelidir.En azından geçen 17 Aralık’ta AB dışişleri bakanlarının kabul ettiği, iki gün sonra AB Zirvesi’nde liderler tarafından onaylanan kararların Türkiye bölümüne baktığımızda, Türkiye cephesinde değişen bir şey olmadığını görüyoruz. Daha önce alınmış olan sayısız karardaki pozisyonlar yeniden tekrarlanmıştır toplam 14 madde altında dört sayfa tutan Türkiye bölümünde.Bu arada, demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel haklar, ifade özgürlüğü, AİHM kararlarının uygulanmaması gibi alanlardaki “ciddi kaygılar” bir kez daha kayda geçirilerek, Türkiye’ye bu olumsuz yönelişleri tersine çevirmesi çağrısı yapılmıştır.*AB ile ilişkilerin 2024 yılındaki seyri değerlendirilirken, muhakkak vurgulanması gereken önemli bir faktör, dış ticaretin bu ilişkideki ağırlıklı boyutunu istikrarlı bir şekilde korumakta oluşudur.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Türkiye’nin 2024 yılı ihracat rakamlarını açıkladığı konuşmasında, toplam ihracatın 262 milyar dolara çıktığını söylerken, AB’ye ihracatın yüzde 4,2 artışla 108,7 milyar dolara yükseldiğini duyurmuştur. Bu, yüzde 41.48 gibi bir orana karşılık geliyor.Bu rakam, geçen yılın yüzde 42.22 oranına yakındır. Aslında Birleşik Krallık gibi AB üyesi olmayan Avrupa ülkeleri de eklendiğinde Avrupa’nın Türkiye’nin ihracatındaki payı düzenli bir şekilde her yıl yüzde 50’nin üzerine çıkmaktadır.Özetle, Türkiye her yıl ihracatının yarıdan fazlasını Avrupa’ya yapmaktadır. Bu istikrarlı pazarın Türk ekonomisi açısından taşıdığı değer azımsanamaz.*2024 yılında AB ile ilişkileri değerlendirirken, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın geçenlerde “France 24” kanalına verdiği mülakatta AB konusunda yaptığı dikkat çekici çıkışı da kayda geçirmeliyiz.Fidan, yılın son günü yayımlanan bu mülakatında, “Türkiye ve Avrupa’nın, özellikle Türkiye ve Fransa’nın Sarkozy öncesi çizgiye dönmeleri gerektiğini” belirtmiştir.Fidan, Fransa’da 2007 yılında Cumhurbaşkanlığına gelen Nikolas Sarkozy’ye kadar Avrupa’nın iki büyük ülkesi Fransa ve Almanya’nın Türkiye’nin AB üyeliğini “stratejik bir adım” olarak gördüklerini, ancak Sarkozy ile “kimlik siyasetinin öne çıktığını” anlatıyor bu mülakatta.“Türkiye 2007’de veya 2008’de AB’ye üye olsaydı…” diyor Fidan ve ekliyor: “Çünkü o zamanlar altın zamanlardı. Çünkü Türkiye’ye bu net yol haritası verildiğinde AB reformları yoldaydı…”Dışişleri Bakanı, “Tekrar Sarkozy öncesi çizgiye dönmek zorundayız. Dolayısıyla liyakata dayalı bir üyelik yolu açılmalı. Türkiye bölgede daha etkili bir güç oluşturmak için Avrupa ile birleşmeli” diye konuşuyor.Evet, bugünün Avrupası’nda sahnede, 2000’li yılların başlarında iş başında olan stratejik vizyona sahip büyük devlet adamlarının benzerlerinin bulunmadığı aşikar. Ancak Türkiye’nin de bugün 2007 öncesindeki reform heyecanını taşıdığı söylenebilir mi?Yine de o günlerin reformlarının hatırlanması, bunlara değinilmesi, hoş bir esintidir bugün AB ile ilişkilerin gelecek perspektifinden söz edilirken…DÜZELTME: Dünkü yazımda, geçen 3 Aralık tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya lideri Vladimir Putin arasında yapılan telefon görüşmesinin sehven Rus tarafının talebiyle gerçekleştiğini yazmışım. Bu görüşme Türk tarafının talebi üzerine yapılmıştır. S.E.

Source: Sedat Ergi̇n


Terörün köküne kibrit suyu

Emperyalistlerin, tüm sömürgelerine tatbik ettikleri bu yöntemin özeti; ‘böl, parçala, kaos üret, birbirine kışkırt, sömür ve yönet!’.İşgal ettikleri ve sınırlarını cetvelle çizip belirledikleri tüm İslam beldelerinde totaliter (baskıcı-zalim) yönetimler oluşturdular. Cetvelle çizerken, birbirlerini akraba olan yerleşim yerlerinin ortasından geçtiler, beldenin yarısı bir ülkede diğer yarısı öbür ülkede kaldı.Türkiye-Suriye sınırı, bu durumun tipik örneğidir. On yıllar boyu bu insanlar, dini bayramlarda birbirlerini tel örgüler ardından görebildi; hediyelerini birbirlerine tel örgüler üzerinden atabildilerSuriye halkının çoğunluğu Sünni Müslüman iken, ülkenin yönetimine Nusayri (Hz. Ali’ye Allah diyen bir inanış) azınlık getirilmiş. Bunun gibi Irak’ta, çoğunluk Şii olmasına rağmen buranın yönetimine de Sünni yöneticiler getirilmişti.Sahiplerinin sesi bu denli zorba yönetimler de ülkelerini, açık, yarı açık ve kapalı hapishaneler haline getirmek suretiyle baskıyla ve zulümle yönettiler.Esed, ülkesinden kaçtıktan sonra Suriye’de ortaya çıkan korkunç manzara her şeyi anlatıyor. Tüm emperyalist ülkeler, bu insanlık dramlarının elbette farkındaydılar lakin onlara göre insanca zayiat yoktu. Zira kendi dinlerinden ve ırklarından olmayan bu insanlar, insan sayılmıyordu.Ve onlara göre bunları telef etmekte herhangi bir sakınca görülmez.Zulüm payidar olmaz; her şey en ince yerinden zulüm ise en kalın yerinden kopar.Türkiye’nin sınırındaki bu ülkeler, emperyalistler tarafından terör bataklığına dönüştürüldü ve ülkemizin başına bela edildi.Emperyalistlerin, bölgemizdeki, görünür jandarması İsrail’dir, görünmeyen jandarmaları ise başta Suriye ve İran olmak üzere bölgemizdeki uydu ülkelerin hemen hepsidir.İran ve Suriye’deki Esed rejimi, görünürde İsrail düşmanıdır, gerçek ise, bunun tam tersidir.Batıya ve İsrail’e uşaklık yaptırılan tüm bu ülkeler, Türkiye’ye de düşmanlık yaptırılmak üzere kurgulanmıştır. Türkiye’nin başına bela edilen PKK-PYD-YPG ve DEAŞ terör örgütlerini, ülkelerinde barındıran ve üzerimize saldırtan ülkelere bakın, kimlerin kimlerle ittifak halinde olduğunu görürsünüz.Şii yayılmacılığı emeli güden İran’ın önü açılmıştı; meydanı boş bulan İran da Körfez boyunca (Yemen dahil) yayılmıştı. İran, kullanıldığının farkında olmadan, yalnızca Sünni Müslümanları katletti.Emperyalistlerin amacı, İran’ın bu denli katliamları sonucunda, Sünni-Şii savaşı çıkarmaktı.Türkiye’mizin, bölgemizdeki ‘nazım’ rolü sayesinde bu savaş önlendi.Ve yine Türkiye’mizin, tüm emperyalistlerin karşı koymalarına rağmen, bölgemizde yürüttüğü ‘ince’ diplomasi sayesinde Suriye’deki zulüm rejimi çöktü ve baştaki zalim Esed, ülkesinden kaçmak zorunda kaldı.Ve şimdi sıra, Türkiye’mizin başına bela edilen terör örgütlerinin köküne kibrit suyu ekmeye geldi.

Source: Fuat Bol


Pentagon, ABD”nin Ayn el-Arab”a üs kuracağı iddiası ile ilgili son noktayı koydu

61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi ve Beşar Esad”ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye”de yeni döneme girildi. Dünyanın da yakından takip ettiği Suriye”de, geçtiğimiz günlerde Haseke kentinde ABD üssünde yaşanan hareketlilik çok konuşulmuştu. AYN EL-ARAB”A ÜS KURULACAĞI İDDİASI ABD”nin Ayn el-Arab”a üs kuracağı iddia edilmiş, eskiden Kinim Oteli olan şimdilerde ise öğrenci yurdu olarak bilinen binanın üs karargahı olacağı öne sürülmüştü. DİKKAT ÇEKEN KONVOY Haseke”deki ABD üssünden hareket eden lojistik malzeme, yakıt, briket odalar, iş makineleri ve hazır beton duvarlar taşıyan bir askeri konvoyun M-4 yolunda Halep”in doğu kırsalına hareket ettiği gözlemlenmişti. Bazı resmi olmayan kaynaklara göre de Sırrin, Tişrin Barajı ve iki noktada ABD”ye ait gözlem noktaları olacağı da iddia edilmişti. PENTAGON KONUYA SON NOKTAYI KOYDU ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcü Yardımcısı Sabrina Singh, yılın ilk basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Singh, ABD”nin Ayn el-Arab”a üs kuracağı iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. ABD”nin böyle bir niyetinin olmadığının altını çizen Singh, DEAŞ ile mücadeleye odaklandıklarını ancak üs kurmak gibi bir durum olmadığını belirtti. “ABD, SURİYE”NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ DESTEKLİYOR” “Suriye”de olmamızın sebebi, DEAŞ”ın kalıcı yenilgisini sağlamak.” diyen Singh, “Şu an bölgedeki istikrara odaklanma ve istikrarı artırma zamanı. Daha önce söylediğimiz gibi, ABD Suriye”nin toprak bütünlüğünü destekliyor.” ifadelerini kullandı.

Source: Haberler


Gazze için ateşkes umudu! Hamas resmen ilan etti

İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 456. gününde sürüyor.Hamas, Katar”ın başkenti Doha”da İsrail ile Gazze Şeridi”nde ateşkes için yeniden dolaylı müzakerelerin başladığını açıkladı.Hamas”tan yapılan yazılı açıklamada, “Doha”da dolaylı müzakereler yeniden başladı. Bu müzakere turu, tam ateşkesle sonuçlanacak bir anlaşmaya, işgal güçlerinin Gazze”den çekilmesine ve yerinden edilenlerin evlerine dönüşüne odaklanacak.” ifadelerine yer verildi.Açıklamada, Hamas”ın ciddiyetle, pozitif bir yaklaşımla Filistin halkının istekleri doğrultusunda en kısa sürede bir anlaşmaya varmak için çabaladığına dikkat çekilerek, anlaşma hedefinin İsrail”in Gazze”deki etnik temizliğini ve soykırım savaşını durdurmak olduğu vurgulandı.Dün, İsrail heyetinin Hamas ile yürütülen dolaylı esir takası müzakereleri için Katar”ın başkenti Doha”ya gideceği bildirilmişti.İsrail Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Başbakan Binyamin Netanyahu”nun Mossad ve ordu yetkililerinin de aralarında olduğu müzakere heyetinin Doha”ya gitmesine onay verdiği belirtilmişti.İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail ve uluslararası kamuoyunda siyasi nedenlerle Hamas ile esir takası anlaşması yapmamakla suçlanıyor.Netanyahu da 20 Aralık”ta Amerikan gazetesi The Wall Street Journal”a yaptığı açıklamada, “Hamas tamamen ortadan kaldırılıncaya kadar savaşın devam edeceğini, Hamas”ın İsrail sınırlarındaki varlığını kabul etmeyeceklerini” ifade etmişti.Gazze”de 101 İsrailli esir olduğu tahmin ediliyor. Bu esirlerin en az üçte birinin ölü olduğu düşünülüyor.04:10 İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria”da bulunan Balata Mülteci Kampı”na yönelik baskınında 1 Filistinli öldü, 9 kişi yaralandı.04:30 Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Gazze Şeridi”nin kuzeyinde 5 İsrail tankını hedef alarak imha ettiklerini, Gazze Şeridi”nin orta kesiminde de bir helikoptere füze fırlattıklarını duyurdu.05:00 Gazze”deki Filistin hükümeti, İsrail”in Gazze Şeridi”nin kuzeyindeki hastaneleri sistematik olarak yok ettiğini ve yaklaşık 40 bin Filistinliyi sağlık hizmetinden mahrum bıraktığını açıkladı.00:00 Hamas, Katar”ın başkenti Doha”da İsrail ile Gazze Şeridi”nde ateşkes için yeniden dolaylı müzakerelerin başladığını açıkladı.Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail”e 7 Ekim 2023″te kapsamlı saldırı düzenledi.İsrail, 7 Ekim”deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 818″i çocuk, 12 bin 287″si kadın olmak üzere 45 bin 658 Filistinli şehit oldu, 108 bin 583 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”ne saldırılarının başladığı 7 Ekim”den bu yana 380″i karadan işgal sürecinde olmak üzere 808 askerinin öldüğünü duyurdu.Çatışmalara 24 Kasım 2023″te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te de 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167″si çocuk 835 Filistinli hayatını kaybetti.

Source: Www.star.com.tr


Şam”a tarihi ziyaret! Uçaktan böyle indiler

Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock, AB adına yeni Suriye yönetimiyle görüşmek üzere Şam”a gitti. Alman bakan ve beraberindekiler, uçaktan inerken önlem olarak çelik yelek taktı.Suriye”de Baas rejiminin devrilmesiyle yeni bir dönem başladı. Ülke, geçiş hükümetinin lideri Ahmed Şara öncülüğünde yeniden yapılanma sürecine girdi. Bu süreç başlarken, Suriye”deki gelişmeler tüm dünya tarafından da dikkatle takip ediliyor. Bu kapsamda da Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ile birlikte Suriye”nin başkenti Şam”a gitti. Şam”a askeri uçakla gelen Annalena Baerbock ve heyetinin çelik yelekle geldikleri görüldü. Barro ve Baerbock, Esed”in devrilmesinden bu yana Suriye”yi ziyaret eden ilk AB dışişleri bakanları oldu. İki bakan, Ahmed Şara tarafından kabul edildi.

Source: Www.star.com.tr


Hüseyin Gülerce yazdı: FBI depolarından çıkarılan DEAŞ bayrağı…

BAAS rejiminin yıkılması ve Yeni Suriye”nin en büyük dostunun ve destekçisinin Türkiye olması, içerde ve dışarıda büyük hazımsızlık, rahatsızlık doğurdu.CHP destekçisi medyanın, özellikle televizyon kanallarının programlarında bugüne kadar görülmedik bir rahatsızlık var. Meğer derinlerde ne kadar bir BAAS hayranlığı biriktirmişler…Sanki tutundukları bir dal kırılmış, ya da oturdukları zemin çökmüş gibi panikteler.Dışarıya gelince ABD, dolayısıyla İsrail panikte.Suriye”nin yeni yönetimi, toprak bütünlüğü konusunda tavizsiz görünüp, Suriye”nin kuzeyinde PKK/YPG yapılanmasının tasfiyesini ilke olarak ilan edince ABD Savunma Bakanlığı Pentagon”un paçaları tutuştu.Trump Suriye için, “Kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalacaklar çünkü biz karışmayacağız” dediği için yeni senaryolar devrede.ABD”de peş peşe gerçekleşen terör saldırılarının, bir tiyatro olduğunu herkes görüyor.New Orleans şehrinde 1 Ocak sabahı saat 03.45″te, bir aracı kalabalığın üzerine süren eski ABD askeri Şemseddin Cabbar, 15 kişinin ölümüne, 35 kişinin yaralanmasına sebep oldu. Saatler sonra New York”ta bir gece kulübüne ikinci bir saldırı gerçekleştirildi. Ayrıca Las Vegas”taki Trump Oteli girişinde Elon Musk”ın ürettiği Tesla marka bir araç, havai fişek ve yakıt tankları yüklüyken alev aldı ve patladı.Olağanüstü tedbirlere rağmen o araç kalabalığın içine nasıl dalıyor?Trump”a, “sen Suriye”den asker çekmeyi kime sordun? Seni halk seçebilir ama FBI ile Pentagon ABD”yi yöneten asıl güç, unutma…” diyorlar.(Türkiye”de darbe yapan cuntacılar da hep, “halk kimi seçerse seçsin, devletin sahibi biziz, ülkeyi asıl biz yönetiriz” dediler.)Hele sonradan araca bağlanan DEAŞ bayrağı neyin nesi?Tam tezgâh.ABD, sınırlarımızın dibinde PKK”ya bir terör devleti kurdurmak için baştan beri bir DEAŞ peydahladı.Bu bir iddia değil.11 Ağustos 2016″da o dönemdeki seçim kampanyası sırasında Trump; “Başkan Obama”yı ve Hillary Clinton”ı, IŞİD”in kurucuları olarak nitelendiriyorum. Onlar örgütün kurucularıdır” demişti.Şimdi yeni Suriye yönetimi bastırıyor; “tek bir silahlı kuvvetler olacak ve toprak bütünlüğümüzü koruyacağız” diyor.Türkiye bastırıyor, “PKK”ya terör devleti kurdurmayacağız” diyor.ABD ise “Suriye”de DEAŞ tehdidi/tehlikesi devam ediyor” bahanesine sarılıyor.Masum sivilleri ezen arabaya bağlanan DEAŞ bayrağı, Amerika”da herhalde sadece FBI depolarında var…İnsanların, devletlerin aklıyla alay eden, suçüstü yakalanan bir ABD var karşımızda.Siyonist Yahudi lobisinin kontrolündeki FBI, Pentagon ve ABD Dışişleri Bakanlığının ne kadar öfkeli/kızgın olduğu anlaşılıyor.Trump”ın 20 Ocak”ta Başkanlık koltuğuna oturmasına günler kala yapılan zaman ayarlı terör saldırılarının; hem ABD içinde, hem de Orta Doğu”da yeni kaos zeminleri hazırlaması yakın bir tehdittir.FBI ve Pentagon”un meydanda olduğu ABD derin devleti, iyice zıvanadan çıkmış durumda.Geçtiğimiz hafta Suriye”nin kuzeyindeki PYD/YPG bölgesine silah sevkiyatı yapan ABD, üç gün önce Ayn el Arab bölgesinde askeri üs inşa etmeye başladı. Irak”taki üsten alınan beton bariyerleri taşıyan 13 TIR”ın, Ayn el Arab bölgesine intikali bütün dünyaya izlettirildi.Türkiye ne yapacak?Milli Savunma Bakanlığı”nın haftalık bilgilendirme toplantısında konuşan Tuğamiral Zeki Aktürk bu sorunun cevabını bir kez daha verdi:”Yeni dönemde Suriye”de terör örgütlerine yer olmadığını, buna, ne yeni Suriye yönetiminin ne de bizim müsaade etmeyeceğimiz yönündeki kararlılığımızın, tam ve kesin olduğunu, bir kez daha vurguluyoruz.”Şahsen merak ettiğim de, Trump”ı hedef alan ABD”deki terör dalgası ile kurulan tezgâhın, içeride İmralı hamlesini nasıl etkileyeceği…

Source: Hüseyin Gülerce


Son dakika…Orta Doğu”da barış süreci başlıyor mu? Hamas doğruladı: Adım adım ateşkese

HABERLERDünya Haberleri

Son dakika… Hamas doğruladı: Adım adım ateşkese… Orta Doğu”da barış süreci başlıyor mu?

Güncelleme Tarihi: Ocak 04, 2025 10:24

#Orta Doğu#Suriye#Gazze

TwitterLinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

HABER MERKEZİ

Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2025 09:53

İsrail”in, 1 yılı aşkın süredir Gazze”de devam eden saldırılarının ardından ateşkes sürecinin başladığı bildirildi. Hamas, daha önce başlatılan ancak sonuçsuz kalan müzakere sürecinin yeniden başladığını ifade etti. Hamas, İsrail Başbakanı Netanyahu”nun ateşkes görüşmeleri için heyet gönderilmesine onay verdiği müzakere süreci için şartlarını açıkladı.

Lübnan Başbakanı Mikati, Suriye”deki yönetimin lideri Şara ile sınırdaki çatışmaları görüştü

Lübnan Başbakanı Necib Mikati”nin basın ofisinden yapılan açıklamaya göre, Lübnan Başbakanı, Şara ile yaptığı telefon görüşmesinde iki ülke arasındaki ilişkileri ve acil öneme sahip konuları değerlendirdi.

Görüşmede liderler, Lübnan”ın doğusunda Suriye sınırında Lübnan askerleri ile Suriye tarafından silahlı kişiler arasında çıkan çatışmaları da görüştü.

Suriye”deki yönetimin lideri Şara, Lübnan sınırında sükunetin yeniden sağlanması ve yaşananların tekrarlanmaması için ilgili birimlerinin “gereken her şeyi yaptığını” söyledi.

Şara, Suriye ve Lübnan arasında ortak konuların görüşülmesi ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesi amacıyla Mikati”yi Suriye”ye davet etti.

Suriye”den diplomatik temaslar

Suriye”nin geçiş hükümeti Dışişleri Bakanı Esad Esad Şeybani, Suudi Arabistan”a gerçekleştirdiği ilk yurt dışı ziyaretinin ardından Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün”e resmi ziyaretlerde bulunacağını söyledi.

Şeybani, sosyal medya platformu X”te yaptığı açıklamada, “Bu hafta ülkem Suriye”yi, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri”ndeki ve Ürdün”deki kardeşlerimize yapacağım resmi ziyarette temsil edeceğim ” dedi.

Şeybani, “İstikrarı, güvenliği, ekonomik toparlanmayı desteklemeye ve seçkin ortaklıklar kurmaya katkı sağlayacak bu ziyaretleri sabırsızlıkla bekliyoruz” sözlerini ifadesine ekledi.

İsrail”in Balata Mülteci Kampı”na yönelik baskınında 1 Filistinli öldü

Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, Batı Şeria”da Nablus şehrinin doğusundaki Balata Mülteci Kampı”na İsrail askerlerinin baskın düzenlediği aktarıldı.

Açıklamada, baskın sırasında İsrail askerlerinin ateş açması sonucu Muhammed Amir”in (18) yaşamını yitirdiği, 4″ü ağır 9 Filistinlinin yaralandığı ve hastaneye nakledildikleri belirtildi.

Görgü tanıkları, İsrail askeri araçlarının insansız hava araçları eşliğinde Balata Mülteci Kampı da dahil olmak üzere Nablus”un doğusuna girdiğini ve bazı binalara keskin nişancılar yerleştirildiğini aktardı.

Ayrıca tanıklar, Balata Mülteci Kampı”nda çatışma ve patlama sesleri duyduklarını belirtti. İsrail askerleri kamptaki Filistinlilere karşı yoğun bir şekilde gerçek mermi kullandı.

Tel Abyadlı aşiretler, PKK/YPG işgaline karşı Suriye’deki yeni yönetimden destek istedi

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK), Suriye Milli Ordusu’yla gerçekleştirdiği Barış Pınarı Harekatı’yla terör örgütü PKK/YPG”den kurtarılan Tel Abyad ilçesinde bir araya gelen aşiretler, işgal altındaki toprakların örgütten kurtarılmasını istedi.

Aşiretler tarafından yapılan açıklamada, Rakka, Deyrizor ve Haseke bölgesindeki halkın zor şartlarda yaşadığı, PKK/YPG’li teröristlerin, bölgedeki güvenlik ve insani koşulları daha da kötüleştirdiği vurgulandı.

Teröristlerin, bölge halkına yönelik alıkoyma, yerinden etme ve aralarında çocukların da bulunduğu zorla silah altına alma uygulamalarının bölgeye yıkım getirdiği belirtilen açıklamada, “Binlerce vatandaş evlerini ve topraklarını kaybetmiş, aileler mülteci kamplarına ve komşu ülkelere dağılmıştır. Bu sırada, çeteler bölgedeki kaynakları çalarak halkı yoksulluk ve mahrumiyet içinde bırakmaktadır.” denildi.

Açıklamada, terör örgütünün halkın acılarını derinleştirdiği ve geri dönüş çabalarını engellediğine işaret edilerek, şu ifadelere yer verildi:

“Uluslararası koalisyondan bu vahşi milislere karşı ciddi ve caydırıcı bir tavır almasını, işgallerini sonlandırmasını ve halkın güven içinde evlerine dönmesini sağlamasını talep ediyoruz. Böyle bir destek Suriye’de devletin yeniden inşa edilmesi çabalarını güçlendirecek ve bölgenin istikrarını artıracaktır. Suriye hükümetinden, çetelerin Cezire halkı adına müzakere etme girişiminde bulunmasını reddetmesini istiyoruz. Ayrıca Suriye hükümetini, Cezire’nin işgal altındaki tüm bölgelerinin kurtarılması sorumluluğunu üstlenmeye çağırıyoruz.”

Hamas müzakere şartlarını açıkladı

Hamas Siyasi Büro Üyesi Basem Naim, müzakerelere ilişkin yaptığı açıklamada, Hamas’ın bir anlaşmaya varma konusunda ciddi olduğunu belirterek, kalıcı bir ateşkes ve İsrail güçlerinin Gazze”den çekilmesi gerektiğini vurguladı.

Naim, “Halkımızın acılarını hafifletmek amacıyla tüm ülkeler ve taraflarla iletişim kurma çabalarımızın devam ettiğini teyit ediyoruz. Mevcut müzakere turu tam bir ateşkes, işgal güçlerin geri çekilmesi ve yerinden edilenlerin geri dönüşüne odaklanacak. Uluslararası toplumu, İsrail işgalinin hastanelere yönelik ihlallerini ifşa etmeye ve suç saymaya çağırıyoruz. Kamal Adwan Hastanesi müdürü ve diğer sağlık personelinin hayatlarından tamamen İsrail’i sorumlu tutuyoruz” dedi.

Hamas, Gazze’de ateşkes görüşmelerinin yeniden başlayacağını doğruladı

İsrail’in Gazze Şeridi’nde ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar”a heyet göndereceğine dair çıkan haberlerin ardından Hamas, ateşkes görüşmelerinin Katar’da yeniden başlayacağını doğruladı.

Hamas, “Dolaylı müzakereler bugün, Katar”ın başkenti Doha”da yeniden başlayacak” ifadelerini kullanarak, görüşmelerin çatışmaların tamamen durdurulmasını ve işgal güçlerinin Gazze Şeridi”nden çekilmesini sağlayacak bir anlaşmaya varılmasına odaklanacağını belirtti.

Canlı Anlatım Özeti

Lübnan Başbakanı Mikati, Suriye”deki yönetimin lideri Şara ile sınırdaki çatışmaları görüştü

Suriye”den diplomatik temaslar

İsrail”in Balata Mülteci Kampı”na yönelik baskınında 1 Filistinli öldü

Tel Abyadlı aşiretler, PKK/YPG işgaline karşı Suriye’deki yeni yönetimden destek istedi

Hamas müzakere şartlarını açıkladı

Hamas, Gazze’de ateşkes görüşmelerinin yeniden başlayacağını doğruladı

Haberle ilgili daha fazlası:
#Orta Doğu#Suriye#Gazze

BAKMADAN GEÇME!

Source: Hurriyet.com.tr


Yerli savaş uçağı bir ülkeye daha satılacak

Yerli ve milli savaş uçağı KAAN için çalışmalar hızla devam ederken, Pakistan medyası uçağın bayrak giydirilmiş fotoğrafını paylaşarak büyük ilgi gösterdi. Haberde, Pakistan”ın 2028″de KAAN”ı hava kuvvetleri envanterine katmasının beklendiği vurgulandı. TÜRK SAVUNMA SANAYİİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI DAHA Türkiye, yerli ve milli savunma sanayiinde büyük başarılar elde etmeye devam ediyor. Ülke ekonomisine ve savunmasına katkı sağlayan bu adımlar, halkı gururlandırıyor ve Türk savunma sanayinin gücünü pekiştiriyor. Bu kapsamda tarihi bir dönüm noktası yaşanıyor; milli hava araçları üretiminde yeni bir safha geride kaldı. KAAN”IN İLK UÇUŞU BAŞARILI BİR ŞEKİLDE GERÇEKLEŞTİ Milli muharip uçak KAAN, 21 Şubat”ta ilk uçuşunu gerçekleştirerek önemli bir adım atmıştı. Şu an, uçağın geliştirilmesi için çalışmalar devam ediyor. KAAN İÇİN YURTDIŞINDAN YOĞUN İLGİ Türk savunma sanayii ürünlerinin ihracat başarısının ardından, KAAN”a yönelik talepler artmaya başladı. Özellikle Körfez ülkeleri, Türkiye”nin 5. Nesil savaş uçağı KAAN”ı dikkatle izlerken, geçtiğimiz haftalarda önemli bir ziyaret gerçekleştirildi. SUUDİ ARABİSTAN YETKİLİLERİ KAAN”U YAKINDAN İNCELEDİ Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı heyeti, KAAN savaş uçağını yerinde inceleme fırsatı buldu. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Pakistan”ın KAAN Milli Muharip Uçak Programı”na katılımı için anlaşmanın imzalanmak üzere olduğunu duyurmuştu. PAKİSTAN, KAAN”I 2028″DE ENVANTERİNE KATACAK Pakistan medyası, KAAN”ın bayrak giydirilmiş fotoğrafını paylaşarak uçağa övgülerde bulundu. Ülke genelinde yayımlanan haberlere göre, Pakistan 2028 yılında KAAN”ı hava kuvvetlerine katmayı planlıyor. KAAN”IN TEKNİK ÖZELLİKLERİ KAAN, tasarımı ve imalatıyla tamamen yerli olan bir savaş uçağıdır. Kanat açıklığı 14 metre, yüksekliği 6 metre, uzunluğu ise 21 metredir. Kokpiti tek kişiliktir. KAAN, 55 bin fite kadar yükselebilir ve 40 bin fite çıktığında ses hızının 1,8 katına ulaşabilmektedir. Çift motoru, yüksek manevra kabiliyeti, radara düşük görünürlüğü, iç silah taşıma kapasitesi ve elektronik harp kabiliyeti, KAAN”ı dikkat çeken özellikler arasında yer almaktadır. KAAN, DÜNYA ÇAPINDA FARK YARATACAK Türkiye, KAAN ile 5. nesil savaş uçaklarına sahip ülkeler arasına katılacak. KAAN, her türlü hava-hava ve hava-yer hedeflerine stratejik taarruz imkanı sunarak, yüksek hava muharebe menzili ve süpersonik hızda hassas vuruş özellikleri ile fark yaratacak.

Source: Abdurrahman Yazıcı


Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci “Yılın Kareleri” oylamasında “Özgür ülkede ilk namaz” fotoğrafını seçti

İkinci, Roketsan, Turkcell Lifebox ve Sony katkılarıyla hazırlanan, AA muhabir ve foto muhabirlerinin yurt içinde ve dışında 2024 yılı boyunca çektiği, “Haber”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Spor”, “Günlük Hayat” ile bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorilerindeki fotoğrafları inceledi.

“Özgür Suriye” kategorisinde Emin Sansar”ın Suriye”de Baas rejimi ve Esed ailesi iktidarının devrilmesinin ardından Şam”daki Emevi Camii”nde ilk cuma namazı kılınmasını konu alan “Özgür ülkede ilk namaz” fotoğrafını seçen İkinci, “Çok sembolik bir anlamı var Emevi Camii”nin. Burada kılınan ilk namaz aslında Suriye”nin özgürlüğüne kavuştuğunun en net göstergesi.” dedi.

“Doğal Yaşam ve Çevre” kategorisinde Garry Lotulung”un Endonezya”nın Java Adası”nda bulunan ülkenin en aktif yanardağı Merapi Yanardağı”nda volkanik hareketlilik sonucunda kül bulutları ve lav akıntıları oluştuğu ana ilişkin “Kuyruklu yıldız ve volkan” fotoğrafına oy veren İkinci, “Dünyanın büyük bir evrenin parçası olduğunu hatırlatan bir fotoğraf. Hem dünyanın kendi içerisindeki döngüsünün devam ettiğini hem de evrenin bir parçası olduğunu göstermesi hasebiyle güzel.” değerlendirmesinde bulundu.

İkinci, “Haber” kategorisinde Barış Seçkin”in G7 Dönem Başkanı İtalya”nın ev sahipliği yaptığı G7 Liderler Zirvesi”nde ABD Başkanı Joe Biden”ın, görüşmek ve selamlamak için “G7 Yüksek Düzeyli Oturumu”na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına geldiği anı gösteren “Dış işleri” adlı fotoğrafı seçti.

“Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın, aslında Türkiye”nin de gücünü hissettirdiği şekilde konumlanmış olması tüm Türkiye için kıymetli.” diyen İkinci, “Bu her Türk vatandaşına gurur verecek bir tablo.” ifadelerini kullandı.

“Günlük Hayat” kategorisinde Ahmet Okatalı”nın İstanbul”da dolunay ve Süleymaniye Camisi”nin birlikte görüntülendiği “Görkemli gece” fotoğrafını seçen İkinci, “Süleymaniye Camisi İstanbul”un sembol yapılarından birisi. İstanbul”un güzelliğini göstermesi anlamında bu fotoğrafı beğendim.” dedi.

İkinci, “Spor” kategorisinde Gökhan Balcı”nın Almanya”da düzenlenen 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası”nda Türkiye ile Gürcistan karşı karşıya gelirken milli futbolcu Arda Güler kaydettiği gol sonrası kendisiyle özdeşleyen gol sevinci hareketini yaptığı ana ilişkin “Şükür” isimli fotoğrafı tercih etti.

Arda Güler”in Türkiye”ye ciddi bir gurur yaşattığını vurgulayan İkinci, “Milletin de iftiharı Milli Takım”da.” dedi.

Murat İkinci, Roketsan”ın katkı verdiği yarışma ilişkin, şunları söyledi:

“2024 yılının önemli karelerini bir araya getirmiş bir çalışmada Roketsan”ın sponsor olması bizim açımızdan da sevindirici oldu. Bunlar 2024″ün çok önemli anlarını hatırlatan kareler. Onlarla beraber Roketsan”ın isminin de yer alması önemli. Aslında 2024 yılına damga vuran kurumlardan bir tanesi de Roketasan oldu. Bunu pekiştirmiş olacak. Sponsorluktan dolayı keyifliyiz, mutluyuz. İnşallah daha güzel işlerde Anadolu Ajansıyla çalışırız.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Doğal gazda bir devrin sonu! Avrupa”nın Türkiye”den başka seçeneği kalmadı

Rusya”nın Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sağlana gaz akışını kesmesi Türkiye”nin rolünü ön plana çıkardı. Uzmanlar Türkiye”nin Avrupa”ya gaz akışında en önemli bağlantı olacağını söyleyerek, Avrupa”nın Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracağını ifade etti.AVRUPA”YI BUZ KESTİREN HAMLENİN ARDINDAN GÖZLER TÜRKİYE”YE ÇEVRİLDİ! DOĞAL GAZDA YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYORUzmanlar, Kiev yönetiminin, Rus gazının Ukrayna üzerinden Avrupa”ya sevkiyatını 1 Ocak itibarıyla durdurmasının ardından, Türkiye”nin Avrupa”ya gaz tedarik rolünün daha kritik hale geldiğini düşünüyor.Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde, Rusya, Avrupa Birliği”nin (AB) en büyük doğalgaz tedarikçisi olarak öne çıkarken, 50 yıl süren boru hattı yatırımları sonucunda 2022 itibarıyla AB pazarındaki payını yüzde 40″a kadar artırmıştı.Savaş öncesi, Rusya”nın payı, AB gaz portföyünde 2018″de 201,7 milyar metreküp düzeyine kadar yükselse de 2023″te bu miktar yaklaşık 35 milyar metreküpe kadar geriledi. Söz konusu miktarın 15 milyar metreküpü boru gazı olarak Ukrayna üzerinden kalan kısmı ise sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak sevk edildi.Savaş nedeniyle uygulanan yaptırımlar sonucu, Rusya müşterilerini ABD, Katar gibi sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tedarikçilerine ve üretim kapasitesini artıran Norveç”e kaptırdı.Rus gazını Avrupa”ya taşıyan başlıca boru hatları olan Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa boru hatları kullanıma kapanırken, Ukrayna”dan gaz sevkiyatının durması durumunda Türkiye, TürkAkım boru hattıyla tek geçiş güzergahı olarak ön plana çıkıyor.Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde, Ocak 2020″de devreye giren TürkAkım projesi, yüksek kapasitesiyle enerji denkleminde dikkati çekiyor.Her biri yıllık 15,75 milyar metreküp kapasiteye sahip iki hattan oluşan TürkAkım, bugüne kadar Türkiye”ye 40 milyar, Avrupa”ya ise 53 milyar metreküpten fazla doğalgaz tedarik etti.Rus yetkililer, Türkiye üzerinden Avrupa”ya toplamda 63 milyar metreküp gaz sevk edilebileceğini belirtmişti.Öte yandan, Ukrayna”nın, gazın kesilmesinin ardından Rusya”dan gelen transit ücretlerinde yıllık yaklaşık 800 milyon dolar, Gazprom”un ise gaz satışlarından yaklaşık 5 milyar dolar kaybedeceği tahmin ediliyor.”TÜRK PİYASASI, RUS GAZ İHRACATI İÇİN ÇIKIŞ NOKTASINA HALİNE GELİYOR”Erste Investment Petrol ve Gaz Analisti Tamas Pletser konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede Ukrayna”nın bu adımının dolaylı olarak Rusları, Türk pazarına daha fazla gaz satmaya ve hem Mavi Akım hem de TürkAkımı boru hatları üzerinden daha fazla gaz iletmeye yönlendirdiğini belirterek, “Türk piyasası Rus gaz ithalatı için ana transit güzergahlarının kapanması nedeniyle daha da önemli bir çıkış noktası haline geliyor.” dedi.Türkiye, Avrupa”ya gaz tedarikine yönelik Türkiye”nin, bölgesel bir gaz ticaret merkezi olmanın yanında Güney ve Doğu Avrupa”ya gaz tedarikinde kritik bir rol oynama konusunda mükemmel bir konumda bulunduğunu kaydeden Pletser, Türkiye”nin enerji konusunda çok sayıda kaynak ülkeye yakın olduğuna ve bu ülkelerden gelen boru hatlarına ev sahipliği yaptığına işaret etti.Pletser, Azerbaycan ve Türkmenistan gazı ve hatta Katar-Türkiye doğal gaz boru hattı gibi olası projelerin de rol oynadığı avantajlı coğrafyada siyaset ve güvenlikle alakalı sorunları çözülmesi durumunda birçok fırsatın bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:”Doğru bir yönetimle, Türkiye”nin ticaret merkezi ve tedarik noktası olarak parlak bir geleceği var. Türkiye, doğal gaz için önemli bir merkez olabilir ve ülke, Orta Doğu, Karadeniz, Rusya ve Akdeniz gaz kaynakları ile Orta ve Güneydoğu Avrupa”daki ana müşteriler arasında önemli bir aracı rolü oynayabilir.””TÜRKİYE, AVRUPA”YA GAZ AKIŞINDA ÖNEMLİ ROL ÜSTLENECEK”Japonya Enerji Ekonomisi Enstitüsü Kıdemli Ekonomisti Akira Yanagisawa da sevkiyatın durmasından önce her yıl 45 milyar metreküp gazın, Ukrayna üzerinden Rusya”dan Avrupa”ya sevk edildiğini anımsatarak, “Bu nedenle şimdi Avrupa, Ukrayna üzerinden yapılan sevkiyatın askıya alınması nedeniyle gaz açığını kapatmak için yurtdışından LNG ithal etmek zorunda kalacak veya Rusya”dan Türkiye üzerinden boru hattıyla gaz sevkiyatını artıracaktır.” ifadelerini kullandı.Yanagisawa, Avrupa”ya sevkiyat konusunda TürkAkım dışında pek seçenek kalmadığına işaret ederek, “Bu nedenle, Türkiye, Rusya”dan Avrupa”ya boru hattıyla gaz iletimindeki artan hacmi kabul etmede önemli bir rol üstlenecektir.” değerlendirmesinde bulundu.Oxford Enerji Çalışmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi Zuzana Princova ise mevcut durumda Rusya”nın TürkAkım aracılığıyla Türkiye üzerinden gaz sevkiyatını artırabileceğine işaret ederek, “Eğer Türkiye üzerinden geçen boru hatlarında boş kapasite varsa, Türkiye, Rus veya Azerbaycan gazının Avrupa”ya sevkiyatında artış sağlayabilecektir. Bence bu büyük ölçüde bir kapasite meselesidir.” açıklamasında bulundu.TÜRKİYE, ATTIĞI ADIMLARLA GAZ MERKEZİ OLMA HEDEFİNİ PEKİŞTİRİYORSon 20 yılda kurduğu LNG ve Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Ünitesi (FSRU) tesisleriyle boru gazının yanı sıra sıvılaştırılmış doğal gaz tedarik kapasitesini de artıran Türkiye, 2024″te yaklaşık 100 milyar metreküp LNG tedarikini öngören anlaşmalara imza attı.Bu çerçevede Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ”ın (BOTAŞ) geçen yıl 4 farklı şirketle imzaladığı sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedariki anlaşmalarıyla LNG atılımı yaptı.BOTAŞ, Umman ile 2025-2035 yılları arasında doğal gaz temin etmek amacıyla Ocak 2023″te bir LNG Tedarik Anlaşması imzaladı. Buna göre söz konusu ülkeden yıllık 1 milyon ton ( yaklaşık 1,40 milyar metreküp) kadar LNG ithal edilecek.Şirketin mayısta ExxonMobil ile vardığı Mutabakat Muhtırası kapsamında, ExxonMobil Türkiye”ye yıllık 2,5 milyon tona (yaklaşık 3,45 milyar metreküp) kadar LNG tedarik edebilecek.BOTAŞ 2 Eylül”de Shell ile 18 Eylül”de TotalEnergies ile tedariki 2027″den başlamak üzere 10 yıllık LNG anlaşmaları imzaladı. Bu kapsamda, Shell anlaşmasında yıllık 4 milyar metreküp, TotalEnergies anlaşmasında ise yıllık 1,6 milyar metreküp doğal gazın önemli bir kısmı BOTAŞ tarafından ABD”deki üretim terminallerinden dolum yapılarak teslim alınacak, bir kısmı ise BOTAŞ”ın talebi doğrultusunda Türkiye veya Avrupa terminallerine teslim edilecek.Söz konusu anlaşmaların toplamına bakıldığında adı geçen yabancı firmalardan anlaşma süreleri boyunca yaklaşık 100 milyar metreküpe kadar gaz temin edilebileceği öngörülüyor.LNG altyapısını yanı sıra Türkiye, Rusya, Azerbaycan ve İran”dan boru hatlarıyla gaz tedarik ediyor. Rusya”dan TürkAkım boru hattı aracılığıyla yıllık 31,5 milyar metreküp, Mavi Akım boru hattı üzerinden 16 milyar metreküp gaz alma kapasitesine sahip bulunuyor.Öte yandan Azerbaycan”dan gelen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı”nın (TANAP) yıllık kapasitesi 16 milyar metreküp, İran-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı”nın yıllık kapasitesi ise 10 milyar metreküp seviyesinde bulunuyor.Ukrayna üzerinden sevkiyatı durdurdularRusya, Avrupa”nın uykularını kaçırdıBOTAŞ”tan açıklama

Source: Www.star.com.tr


İsrail, Deyr Belah kentindeki Yafa Kampı”na saldırdı

İsrail ordusunun dün gece Gazze Şeridi”nin orta kesimindeki Deyr Belah kentinde yer alan Yafa Kampı”na düzenlediği hava saldırısı sonucu kamp alanında büyük hasar meydana geldi. Saldırı sırasında, kamp içinde yer alan birçok çadır yıkılırken, çevredeki altyapı da zarar gördü. Filistinli siviller, saldırının ardından bölgede oluşan dev çukuru inceledi. Yerel kaynaklar, saldırının kampın güney kesiminde yoğunlaştığını, çadırların ve yaşam alanlarının büyük bir kısmının tahrip olduğunu bildirdi. Olayda ölü veya yaralı sayısına dair henüz net bir açıklama yapılmadı. Yafa Kampı, Gazze”nin en kalabalık bölgelerinden biri olup, bölgedeki binlerce Filistinli”nin yaşam alanı olarak biliniyor. Yerel halk, sürekli artan saldırıların günlük yaşamlarını zorlaştırdığını ve insani koşulların her geçen gün daha da kötüleştiğini belirtiyor. İsrail ordusu, kampın Hamas’ın askeri unsurlarının bulunduğu bir bölge olarak hedef alındığını ifade etti. Ancak, sivil kayıplar ve altyapı zararları konusundaki endişeler giderek artıyor.

Source: Internet Haber


Resmen duyuruldu! Şara yönetiminden 3 ülkeye ziyaret

Suriye Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Ürdün”ü ziyaret edeceğini açıkladı. Bakan Şeybani, “Bu hafta Katar, BAE ve Ürdün”deki kardeşlerimize resmi bir ziyarette ülkem Suriye”yi temsil edeceğim. Bu ziyaretlerin istikrarın, güvenliğin, ekonomik toparlanmanın desteklenmesine ve seçkin ortaklıklar kurulmasına katkı sağlamasını sabırsızlıkla bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Bakan Şeybani, ilk resmi yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan”a yapmıştı. Bakan ŞeybaniSuriye”de yeni yönetim, ülkenin altyapısını yeniden inşa etmek ve 13 yıl süren iç savaşta çöken ekonomiyi canlandırmak için Körfez ülkelerinden yatırım arıyor. Davet edildilerSuriye istihbaratı artık ona emanet”Dünya tanıklık edecek

Source: Www.star.com.tr


Kıbrıs gazisi olduğunu 50 yıl sonra öğrendi

Kıbrıs Barış Harekatı na katılan askerlere komando eğitimi veren 80 yaşındaki Süleyman Kirit, gazilik ünvanını harekattan 50 yıl sonra aldı. habericionecikanlar#100#left# Ankara da da Özel Birlik Komutanlığı nda 7 yıl görev yapan Kirit, 1972 ve 1974 yıllarında belli dönemlerde Kıbrıs a giderek askerlere komando eğitimi verdi. Kirit in komando eğitimi verdiği askerler, 20 Temmuz 1974 te gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı nda ön saflarda yer alarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarısında önemli rol oynadı. Kıbrıs taki görevinin ardından Türkiye ye dönen ve Bolu Komando Tugayı nda hizmete devam eden Kirit, bir paraşüt atlayışı sırasında sakatlandı. Bir süre görevinden ayrı kalan Kirit, tedavisinin ardından Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı nda emekliye ayrıldığı 1981 yılına kadar çalıştı. Kıbrıs Barış Harekatı ndaki hizmetine rağmen gazilik ünvanı olmayan Kirit, bir arkadaşının kendisini bilgilendirmesiyle bu hakkına kavuşabileceğini öğrendi. Kirit in başvurusu üzerine Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekipleri konuyla ilgili detaylı çalışma yürüttü. Yapılan çalışmayla Kirit, gazilik ünvanına ve madalyasına harekattan 50 yıl sonra kavuştu. Gazi Süleyman Kirit, madalyasını 50 yıl sonra almanın gururunu yaşadığını söyledi. Kıbrıs ta zor şartlar altında eğitim verdiklerini anlatan Kirit, İlk görevimi 1972 yılında gerçekleştirdim. Öğretmen olarak gönderildim. Orada komando kursu açtım ve 600 asker yetiştirdim. Yetiştirdiğim askerlerin hepsi savaşa katıldı. İkinci gidişimde askerlerimin yüzde 80 i ile görüştüm. İlk gittiğim zaman Lefkoşe boğaz bölgesinde, ikinci gidişimde ise Gazimağusa da görev yaptım. Oraya giden ilk askerler olarak harekatın olacağını biliyorduk ama tarihi belli değildi. Şimdi gönderseler yine giderim diye konuştu. Kirit, uzun yıllar hizmet verdiği askerliği çok sevdiğini, her anını büyük bir gururla hatırladığını dile getirdi. Görevli olarak gittiği Kıbrıs ta Barış Harekatı na katılacak askerleri en iyi şekilde eğitmeye çalıştığını ve bunun karşılığını da yıllar sonra da olsa gazilik ünvanına kavuşarak aldığını ifade eden Kirit, şöyle konuştu: Gazilik madalyası durumu tesadüf oldu. Kıbrıs ta birlikte görev yaptığım arkadaşlar madalya almışlar bana da telefon açtılar ben de onlardan öğrendim. Ben de Mersin deki KKTC Konsolosluğu na gittim. Oradaki görevliler beni Mersin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğüne yönlendirdi. 15 gün sonra aynı kurumdan beni aradılar. Kurumda araştırma yapan arkadaş bana gazilik hakkımın olduğunu söyledi. Emekli olduğum günden beri gazi olacağım aklımın ucundan bile geçmedi. Kirit, berat belgesini düzenlenecek törenle alacağını, madalyasını ise gururla göğsünde taşıdığını sözlerine ekledi.

Source: Habertürk


Bakan Bolat, Cilvegözü”nden duyurdu: Türkiye-Suriye arasında ticaret yeniden canlanacak

Bolat, Hatay”ın Reyhanlı ilçesindeki Cilvegözü Sınır Kapısı”na gelerek buradaki tampon bölgede incelemelerde bulundu. Burada açıklamalarda bulunan Bolat, 8 Aralık 2024″te Suriye”de yeni bir dönemin başlangıcının gerçekleştiğini söyledi. Bolat, 13 yıl kadar süren iç savaştan sonra Suriye”de artık yeni bir yönetimin olduğunu, devlet kuruluşları ve kurumlarının yeniden oluşturulduğunu belirterek şöyle devam etti: “Türkiye olarak 910 kilometre sınırımız olan ve çok tarihi, kültürel, sosyal, ekonomik bağlarımız olan Suriye ile Türkiye arasındaki ilişkilerde de yeni bir dönem başlamış oluyor. Bu çerçevede bizim 910 kilometrelik sınırlarımız içinde şu anda işler olan 8 gümrük kapımız, müdürlüğümüz var ve bunun 3 tanesi Hatay vilayetimizde. Hatay ve şu anda bulunduğumuz Cilvegözü, Türkiye”nin başta Suriye”ye ve Orta Doğu”ya, körfeze açılan en önemli geçiş kapısı, noktasıydı. Yeni dönemde, Suriye yeni yönetimi ile de yakından çalışarak bu Türkiye-Suriye arasındaki geçişleri ve Orta Doğu”ya giden bu önemli uluslararası kara yolu geçişini çok daha işler, etkin hale getirmek istiyoruz.” Cilvegözü Sınır Kapısı modernize edildi Geri dönüşlerin de hızlanmaya başladığının altını çizen Bolat, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Geri dönüşlerin hızlanması da yeni ihtiyaçları beraberinde getiriyor. Burada yolcu geçişleri için iyileştirme çalışmaları hızlanacak. Aynı şekilde Yayladağı Gümrük Kapısı”nda ve Zeytindalı Gümrük Kapısı”nda da çok sayıda iyileştirmeler yapacağız. Gerekli bütçe ayrılmaları buralara gönderiliyor, birlikte yakın iş birliği içinde inşallah Türkiye ile Suriye arasındaki geçiş noktalarında her türlü modernizasyon ve iyileştirme çalışmaları gerçekleştirilecek.” Bakan Bolat, iç savaş öncesinde Cilvegözü Sınır Kapısı”nın modernize edildiğini ve çok önemli geçiş noktası olduğunu hatırlattı. Türkiye-Suriye arasında ticaret yeniden canlanacak Yeni dönemde Türkiye-Suriye arasında ticaret, yatırım, yeniden imar çalışmalarında çok büyük bir ulaşım trafiği olacağını dile getiren Bolat, “Ülke olarak hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz ve hızlandırıyoruz. İhtiyaçlar ve yapılacak işler noktasındaki buradan aldığımız bilgiler ve önerileri en kısa sürede Ankara”da hükümet düzeyinde ele alacağız” ifadesini kullandı. Bakan Bolat, bakanlık olarak Suriye konusunda bir masa kurduklarını ve bu masa düzeyinde çalışmaların koordine edildiğini vurguladı. Bolat, “En öncelikli konularımız arasında Suriye ile ticaret, gümrük rejimi, yeni ticaret rejimi ve yatırımlar, müteahhitlik hizmetleri, yeniden imar gibi çalışmalar gündemimizin birinci sırasında yer alacak” diye konuştu. “40 bine yakın bir geri dönüş gerçekleşti” Ülkesine geçiş yapan Suriyelilerin sayısına ilişkin soruya da Bolat, bu sabah Hatay Valisi Mustafa Masatlı”dan bilgi aldığını belirerek, şu yanıtı verdi: “Hatay”ın 3 gümrük kapısından 27 bin 941 kişi kesin geri dönüş yaptı, diğer gümrük kapılarını da dahil ettiğimizde Sayın İçişleri Bakanı”mızın ifadesine göre 40 bine yakın bir geri dönüş gerçekleşti. Önümüzdeki haftalarda, aylarda geri dönüşler hızlanacaktır. İçişleri Bakanlığımız yeni bir uygulama başlattı. 6 ay içinde orada yerinde görme, şartları oluşturma anlamında üç kez geçici olarak gidiş ve dönüş hakkı verildi. Bu da oradaki şartların oluşturulmasıyla geri dönüşlerin hızlanmasını sağlayacaktır.”

Source: Dünya Gazetesi


Rusya”dan ABD”yi tedirgin eden nükleer hamlesi

Rusya”nın nükleer silahla ilgili hamleleri dünyayı tedirgin etmeye devam ediyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da endişelerini dile getirdi. “BU ÇOK CİDDİ BİR DURUM” Blinken, Rusya”nın nükleer silah kullanma olasılığından “son derece endişe duyduklarını” söyledi. Financial Times”a verdiği röportajda Blinken, “Eğer bu ihtimal %5″ten %15″e çıktıysa, bu çok ciddi bir durum” dedi. “PEKİN, MOSKOVA”YA UYARILARDA BULUNABİLİR” Blinken, Çin”in Rusya”yı sınırlamak için yardımcı olabileceğini düşündüğünü ve Pekin”in Moskova”ya bu konuda uyarılarda bulunabileceğini ifade etti. Ayrıca, Washington”un Çin”e Rusya”nın nükleer silahlarını uzaya yerleştirme planlarından bahsettiğini ve bunun Pekin”i harekete geçirebileceğini söyledi. PUTIN: NÜKLEER SİLAHLARI İLK KULLANAN TARAF OLMAYACAĞIZ Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise Rusya”nın nükleer silahları ilk kullanan taraf olmayacağını ve bu tür silahların yalnızca en son çare olarak düşünüldüğünü defalarca dile getirmişti. RUSYA NÜKLEER DOKTRİNİ ONAYLADI Kasım ayında Putin, Rusya”nın güncellenmiş nükleer doktrinini onaylamıştı. Doktrine göre, nükleer silahların kullanımı yalnızca aşırı ve zorunlu bir önlem olarak görülüyor. Ancak diğer taraftan Moskova, nükleer gücü olmayan bir devletin nükleer gücü olan bir başka ülkenin desteğiyle Rusya”ya yönelik bir saldırıyı “ortak saldırı” olarak değerlendirileceğini duyurmuştu.

Source: Haberler


Bakan Fidan, Ukraynali mevkidaşıyla görüştü

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile bugün 4 Ocak bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bakan Fidan ile Andriy Sibiha görüşmesinde ise Ukrayna ve Suriye”deki durum ele alındı.

Source: Www.star.com.tr


İsrail ateşkes uyarınca 60 gün olan Lübnan”ın güneyinden çekilme süresini uzatmak istiyor

Lübnan”ın El-Ahbar gazetesinde, Ateşkesi Denetleme Komitesi Başkanı ABD”li Tümgeneral Jasper Jeffers”ın, Lübnanlı yetkililere, Lübnan ordusunun patlamamış savaş mühimmatlarını yavaş temizlediğini, bu sebeple “İsrail”in Hizbullah”ın tesislerini kontrol etme yönündeki kara operasyonu hedeflerini uygulamaya zaman ayırması gerektiğini” söylediği belirtildi.

ABD”li Tümgeneral Jeffers”ın, Lübnan”ın güneybatısındaki bazı beldelere Lübnan ordusunun hazır olmasına rağmen konuşlanmasını engellediği ifade edildi.

Jeffers”ın, İsrail”in Hizbullah”ın saldırı kapasitesini ortadan kaldırma hedefini garanti altına almak için 60 günlük çekilme süresini 90 güne uzatma niyetinde olduğuna, hatta çekilme sürecinin Nisan ayına kadar sarkabileceğine işaret ettiğine dikkati çekildi.

Lübnan ordusu ve bazı Lübnanlı yetkililerin durumdan rahatsız olduğu ve 6 Ocak”ta yapılacak Jeffers, Fransa ve UNIFIL”in de katılacağı koordinasyon toplantısının ertelendiği öne sürüldü.

Lübnan ordusunun, 6 Ocak”ta, ABD Başkanı Joe Biden”ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein”in de katılma ihtimali bulunan Ateşkesi Denetleme Komisyonu toplantısı öncesi iyi niyet gösterilmesi talebinde bulunarak, İsrail ordusunun Nakura”da çekilmesi talebini yinelediği belirtildi.

İsrail”in Lübnan”dan çekilmeyeceğini ABD”ye iletmesi bekleniyor

İsrail devlet televizyonu KAN”ın haberinde İsrail”in, “Lübnan ordusunun anlaşma şartlarını yerine getirmemesi ve Hizbullah”ın bölgede yeniden güçlenmeye çalışması” sebebiyle ateşkes anlaşmasında öngörülen ve Ocak ayının sonunda biten 60 günlük sürenin ardından Lübnan”dan çekilmeyeceği mesajını ABD”ye iletmesinin beklendiği aktarıldı.

İsrail”in, Ateşkesi Denetleme Komitesi aracılığıyla yaptığı bilgilendirme üzerine Lübnan ordusunun Hizbullah hedeflerine saldırmadığı ve Lübnan”ın güneyindeki beldelere konuşlanmasının “çok yavaş” sürdürdüğü ifade edildi.

Haberde, “İsrail”in ayrıca ABD”ye, sınıra yakın Lübnan köylerinde yaşayanların evlerine dönmelerine izin vermeyeceği mesajını iletmesi bekleniyor.” ifadesi kullanıldı.

Lübnan ile İsrail arasında varılan ateşkes anlaşması, 27 Kasım Çarşamba günü yerel saatle 04.00″te (TSİ 05.00) yürürlüğe girdi.

Anlaşmanın ikinci maddesinde, “Lübnan hükümeti, Hizbullah veya Lübnan topraklarında bulunan diğer tüm silahlı grupların İsrail”e karşı herhangi bir operasyon düzenlemesini engelleyecek ve İsrail de Lübnan”da sivil, askeri veya devlete ait hedeflere kara, deniz veya havadan herhangi bir askeri saldırıda bulunmayacak.” ifadesi yer aldı.

Anlaşma uyarınca Lübnan ordusunun, 60 gün içinde İsrail”in Lübnan”ın güneyinde işgal ettiği bölgelere aşamalı olarak konuşlanması öngörülüyor.

Ateşkes anlaşması kapsamında oluşturulan Ateşkesi Denetleme Komitesi”nde Birleşmiş Milletler (BM) Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) ile Lübnan ve İsrail”in yanı sıra Fransa ile ABD yer alıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Bakan Fidan, Ukraynalı mevkidaşıyla görüştü

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile bugün bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Ukrayna ve Suriye deki durum ele alındı. Suriye de Esad yönetiminin devrilerek Rusya ya kaçmasının ardından Ukrayna, Suriye nin yeni yönetimi olan Heyet Tahrir El Şam ile iyi ilişkiler kurmak istediğini açıklamıştı.

Source: Habertürk