Gazze”de ateşkes umudu! Anlaşmanın detayları belli oldu
İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 466. gününde sürüyor.Filistinli kaynaklar, Gazze Şeridi”ndeki ateşkes ve esir takası anlaşmasının “neredeyse hazır olduğunu ve 17 Ocak Cuma günü ya da daha önce imzalanabileceğini” belirtti.Katar”ın başkenti Doha”da İsrail ile Hamas arasında yürütülen müzakere sürecinin hassasiyeti nedeniyle ismini vermek istemeyen Filistinli kaynaklar, gelişmelere ilişkin bilgi verdi.Filistinli kaynaklar, ateşkes ve esir takası anlaşmasının neredeyse hazır olduğunu ifade etti.Ayrıca, sürecin şu andaki gibi devam etmesi halinde büyük ihtimalle 17 Ocak Cuma günü ya da daha önce anlaşmanın imzalanabileceği kaydedildi.Anlaşmanın 3 aşamada uygulanacağı ve ilk aşamanın 40 ila 42 gün süreceği belirtildi.Kaynaklar, “Bu aşamada İsrail, Netzarim ve Philadelphi koridorlarında kalmaya devam edecek. Bir hafta sonra Hamas”tan İsrailli esirlerin listeleri teslim alınacak, ardından İsrail, Gazze”nin kuzeyine geri dönüşlere izin verecek.” bilgisini verdi.İsrail”in, dönüş düzenlemeleriyle ilgili Gazze”nin kuzeyine geçişlere izin vermek için Netzarim Koridoru”nun bir kısmından çekileceği de belirtildi.Kaynaklar ayrıca, yaya olarak dönenlerin aranmayacağını ancak araçlarla dönenlerin silah kaçakçılığı veya kuzeye silahlı kişilerin geçişinin engellenmesi amacıyla uluslararası bir kuruluş tarafından getirilen cihazlarla aranacağını belirtti.Tampon bölgenin genişliğiyle ilgili bir anlaşmazlık olduğunu aktaran kaynaklar, İsrail”in bölgenin 1500 metre olmasını istediğini ancak 1000 metre olarak anlaşmaya varıldığını açıkladı.Kaynaklara göre, birinci aşamanın ardından İsrail”in Netzarim Koridoru”ndan tamamen çekilerek tampon bölgenin sınırlarına kadar gerilemesini sağlamak sağlamak amacıyla ikinci ve üçüncü aşama üzerinde müzakereler yapılacak, İsrail, Philadelphi bölgesinde kalmaya devam edecek.Kaynaklar, İsrail”in Hamas”a teslim ettiği 34 kişilik listede 8 askerin yer aldığını ve basında Hamas”ın bunu kabul ettiği yönünde iddialar yer aldığını ifade etti.İsrail”in, Hamas”ın bu listeyi reddedeceğini tahmin ettiğini ancak Hamas”ın listeyi kabul ettiğini dile getiren kaynaklar, bu askerler için farklı bir karşılık belirleneceğini aktardı.Kaynaklar, 7 Ekim”den sonra alıkonulan tüm sivil esirlerin serbest bırakılması karşılığında bu 8 askerin serbest bırakılması önerisi bulunduğunu ve bunun kabul edilme olasılığının yüksek olduğunu kaydetti.Katar, Mısır ve ABD”nin arabuluculuğunda Hamas ve İsrail arasında yürütülen dolaylı müzakereler, esir takası ve saldırıların durdurulmasıyla ilgili nihai bir anlaşmanın şekillendirilmesi için yoğun şekilde devam ediyor.İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, üst düzey İsrail müzakere heyetini Gazze”de ateşkes ve esir takası görüşmelerinin yürütüldüğü Katar”a gönderme kararı almış, aralarında İsrail Dış İstihbarat Teşkilatı Mossad Direktörü David Barnea ve İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar”ın da bulunduğu heyet Doha”ya gitmişti.İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail ile Hamas arasındaki esir takası anlaşmasının ayrıntılarının yüzde 90″ı üzerinde anlaşmaya varıldığı öne sürmüştü.06:20 İsrail ordusunun Gazze Şeridi”nde iki eve düzenlediği hava saldırıları sonucu 4 sivilin hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin yaralandığı bildirildi.05:05 Küba”nın, Güney Afrika”nın İsrail”e karşı Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı soykırım davasına “müdahil olma” talebinde bulunduğu bildirildi.02:46 İngiliz polisi, 18 Ocak”ta yapılması planlanan Filistin”e destek yürüyüşü için göstericilerin BBC binası önünde toplanmasını engellemek amacıyla yetkilerini kullanmayı sürdüreceğini bildirdi.02:30 İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria”da düzenlediği baskınlarla 22 Filistinliyi gözaltına aldığı bildirildi.02:15 Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Başkanı Mirjana Spoljaric Egger, İsrail”in saldırıları altındaki Gazze Şeridi”ne ulaştığı bildirildi.01:35 İsrail kabinesinin Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşmasını onaylamak üzere bugün toplanmasının muhtemel olduğu bildirildi.01:22 İsrail”in Gazze Şeridi”nin farklı bölgelerine sabah saatlerinden bu yana düzenlediği saldırılarda 53 Filistinlinin hayatını kaybettiği bildirildi.00:58 Filistinli kaynaklar, Gazze Şeridi”ndeki ateşkes ve esir takası anlaşmasının “neredeyse hazır olduğunu ve 17 Ocak Cuma günü ya da daha önce imzalanabileceğini” belirtti.00:20 Filistin Yerel Yönetim Bakanı Sami Ahmed Arif Hicavi, Türkiye”nin desteğini övdü ve iki ülke arasındaki ortak çalışma alanlarının genişletilmesi çağrısında bulundu.00:10 ABD Başkanı Joe Biden, Gazze”de ateşkes anlaşmasına kısa zamanda varılacağına inandığını vurgulayarak, “Aylar önce ortaya konulan ateşkes önerisinin nihayet gerçekleşmesine çok yakınız.” dedi.Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail”e 7 Ekim 2023″te kapsamlı saldırı düzenledi.İsrail, 7 Ekim”deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin yaralandığını açıkladı.İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 841″i çocuk, 12 bin 298″i kadın olmak üzere 46 bin 6 Filistinli öldü, 109 bin 378 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”ne saldırılarının başladığı 7 Ekim”den bu yana 393″ü karadan işgal sürecinde olmak üzere 828 askerinin öldüğünü duyurdu.Çatışmalara 24 Kasım 2023″te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te de 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167″si çocuk 837 Filistinli hayatını kaybetti.
Source: Www.star.com.tr
Husiler”den olay iddia: İsrail Savunma Bakanlığı”nı süpersonik füzeyle vurduk
Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail Savunma Bakanlığını “Filistin 2” adını verdikleri süpersonik füzeyle vurduklarını öne sürdü. “SÜPERSONİK FÜZE HEDEFE BAŞARIYLA ULAŞTI” İsrail hava savunma sistemlerinin başarısız kaldığı ve süpersonik füzenin hedefe başarıyla ulaştığını iddia eden Seri, bunun son 12 saatte İsrail”e yönelik gerçekleştirdikleri üçüncü saldırı olduğunu belirtti. ÜLKENİN BİRÇOK YERİNDE SİRENLER ÇALDI Öte yandan İsrail ordusunun X hesabından yapılan paylaşımda, Yemen”den atılan balistik füze nedeniyle ülkenin birçok bölgesinde siren seslerinin çaldığı bildirildi. Yemen”den fırlatılan füzenin hava savunma sistemlerince imha edildiğine dikkati çekilen paylaşımda, herhangi bir can kaybının olmadığı kaydedildi. YEMEN”DEN FIRLATILAN İHA”YI İMHA ETTİLER İsrail ordusu, dün Yemen”den ülkenin güneyine doğru fırlatılan insansız hava aracının imha edildiğini duyurmuştu. Husiler, İsrail”e yönelik sık sık füze ve İHA saldırıları düzenliyor.
Source: Ekim Devrim Manduz
Desteği övdü! Türkiye”den talebini açıkladı
Filistin Yerel Yönetim Bakanı Sami Ahmed Arif Hicavi, Türkiye”nin desteğini övdü ve iki ülke arasındaki ortak çalışma alanlarının genişletilmesi çağrısında bulundu.Filistin Yerel Yönetim Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Hicavi, Ramallah”taki ofisinde Türkiye”nin Kudüs Başkonsolosu İsmail Çobanoğlu”nu kabul etti.Görüşmede, Türkiye”nin Filistin halkına desteği ve iki ülke arasındaki ilişkiler masaya yatırıldı.Türkiye”nin Filistin”e “hayati alanlarda” sağladığı desteğin önemine vurgu yapan Hicavi, Filistinli belediyeler ile Türk belediyeleri arasındaki kardeşlik ilişkilerinin güçlendirilmesi, ortak deneyimlerden faydalanılması ve özellikle belediye çalışmaları, kapasite geliştirme ve araç-gereç desteği gibi konularda ortak çalışma alanlarının genişletilmesi gerektiğini belirtti.Filistinli Bakan, Çobanoğlu”nu, İsrail”in saldırıları sona erdiğinde Gazze”de yapılması planlanan işler, insani yardım çabaları ve temel malzemelerin teminiyle ilgili hükümetin yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgilendirdi.Hicavi, İsrail”in saldırıları sonucu altyapı, kamu tesisleri, su, elektrik, kanalizasyon, iletişim ağları gibi alanlarda meydana gelen büyük zarar ve yıkım nedeniyle Gazze”deki belediyelere acil ve hızlı mali destek sağlamak için bakanlığın yoğun çaba harcadığını ifade etti.İsrail”in Gazze”ye yönelik saldırılarının şiddetlenmesi ve insani durumun kötüleşmesiyle birlikte Türkiye ve diğer bazı ülkeler, insani yardımları Mısır”ın El Ariş Havalimanı”na ulaştırmak üzere hızla harekete geçmiş ancak İsrail, bu yardımların büyük bir kısmının Gazze”ye ulaşmasını engellemişti.Gazze”de ateşkes umudu! Anlaşmanın detayları belli olduKassam Tugayları”ndan İsrail”e ağır darbeTüketicilerin boykotları İsrail”in saldırılarına destek veren küresel şirketleri sarsıyor
Source: Www.star.com.tr
Bir ülke daha İsrail”e karşı harekete geçti! Kararı resmen duyurdular
Küba”nın, Güney Afrika”nın İsrail”e karşı Uluslararası Adalet Divanında (UAD) açtığı soykırım davasına “müdahil olma” talebinde bulunduğu bildirildi.Küba hükümeti, Güney Afrika”nın 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi kapsamında İsrail aleyhinde başlattığı hukuki sürece katılma kararı aldığını açıkladı.Küba hükümetinden yapılan açıklamada, İsrail”in on yıllardır Filistin halkına karşı sürdürdüğü soykırım politikalarına dikkati çekildi.Açıklamada, “Bir devletin, kendi kaderini tayin etme hakkını isteyen ve İsrail tarafından yasa dışı olarak işgal edilen topraklarda bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını isteyen Filistinlilere yönelik soykırım politikasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır.” ifadesine yer verildi.Gazze Şeridi”nde süren saldırılara da değinilen açıklamada, şunlar kaydedildi:”Uluslararası insancıl hukukun ihlali ya da İsrail”in uyguladığı apartheid rejimi, başlı başına bir suçtur. Ancak bu eylemler, İsrail”in işgalci bir güç olarak sürdürdüğü genel soykırım politikasının bir parçasıdır.”Birleşmiş Milletler sisteminin Filistin halkına yönelik hak ihlallerine karşı yıllardır yetersiz kaldığı vurgulanan açıklamada, Uluslararası Adalet Divanının, Filistin halkı için son umut olduğu ve bu davanın, sözleşmenin güvencesi olarak görülmesi gerektiği belirtildi.Türkiye”den talebini açıkladıGazze”de ateşkes umudu! Anlaşmanın detayları belli olduSoykırımcı İsrail ordusu duyurdu! Gazze”de biri subay 5 asker daha öldü
Source: Www.star.com.tr
TBMM Başkanı Kurtulmuş: Suriye yönetiminin içerisinde olmaları beklentimizdir
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Avukat Osman Ataman”ın 138.”sini düzenlediği Bab-ı Ali Toplantıları kapsamında İstanbul”da bir otelde düzenlenen “Yeni Küresel Sistem Arayışı ve Türkiye”nin Rolü” başlıklı programda yaptığı konuşmada, dünyanın her dönemde önemli küresel sorunlarla karşı karşıya kaldığını söyledi.Savaşlardan, işgallerden, açlık ve kuraklıktan kaynaklanan küresel göç hareketlerinin tüm dünyayı etkilediğini belirten Kurtulmuş, “Bizim gibi göç hareketlerine karşı mütehammil olan milletlerin gösterdiği reaksiyonlar başka, özellikle Avrupa ülkeleri gibi birkaç bin tane göçmen geldiği zaman ayakları titreyen ülkelerin gösterdiği reaksiyonlar başkadır. Ne tür reaksiyon verilirse verilsin, göç meselesinin çözülmesi gereken önemli bir küresel sorun olduğunu hepimiz biliyoruz.” ifadelerini kullandı.Kurtulmuş, önemli meselelerden birinin de iç savaşlar olduğunu, bu konuya Suriye”nin son 13 yıllık geçmişinin örnek olarak verilebileceğini anlattı.İnsan hakları meselesinin önemine dikkati çeken Kurtulmuş, “Maalesef özellikle son yıllarda ve Gazze”deki gelişmeler, insani değerlerin, insan haklarına ve onuruna dayalı insani öğretinin iflas ettiğini ortaya koymuştur. Ağızlarını her açtıklarında, herkese insan hakları dersi verenlerin, herkese insan hakları konusunda vaaz edenlerin konu Filistinli insanlar, Müslümanlar, Orta Doğu”nun insanları ya da Afrika”nın masum insanları olduğu zaman nasıl bu öğretinin birkaç asır gerisine gittiklerini hep beraber gördük.” değerlendirmesinde bulundu.Küresel gelir eşitsizliği meselesinin, dünyanın en büyük felaketi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, dünyanın yüzde birlik nüfusunun, toplam servetin yüzde 50″sinden fazlasına hakim olduğunu söyledi.- “TÜRKİYE ÖNLENEMEZ BİR YÜKSELİŞİN BAŞLANGICINDADIR”Kurtulmuş, teknolojinin güçlü ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki makası yakınlaştıran bir çarpan etkisi sağlayabileceğini ancak yeni medya uygulamalarındaki gelişmelerle kapitalizmin yeni bir boyuta eriştiğini aktardı.Dünyada çok farklı bir döneme girildiğini kaydeden Kurtulmuş, bu yeni dönemde çok merkezliliğinin hakim olduğu bir dünya sitemi kurulacağını belirtti.Kurtulmuş, yeni dönemde yıldızı parlayan ülkelerden birinin Türkiye olacağını vurgulayarak, “Türkiye bu çerçevede önlenemez bir yükselişin başlangıcındadır. Ümit ediyorum ki bu çok kutuplu dünya sistemi içerisinde adından çok bahsedilen, kendilerine birçok yerde ihtiyaç duyulan en önemli ülkelerden birisi olacaktır.” şeklinde konuştu.İsrail”in Gazze”deki soykırımına değinen Kurtulmuş, “İsrail ve siyonist rejim dokunulamaz bir devlet, dokunulamaz bir rejimdi ama İsrail”e, Netanyahu ve yakın çetesine yakın dönemde iki kere dokunuldu. Birisi Uluslararası Adalet Divanı”nda verilen karardı. Bir diğeri ise Uluslararası Ceza Mahkemesinin verdiği karardır. Bu kararlar çıktıktan sonra bunları değerlendirmek kolaydır ama bu kararların ne kadar zor şartlar içerisinde verildiğini hepimiz biliyoruz.” ifadelerini kullandı.- “DOKUNULAMAZ ZANNEDİLEN İSRAİL”E DOKUNULDU”Numan Kurtulmuş, Gazze”deki insanlık dramı için dünyanın pek çok yerinde düzenlenen gösterileri hatırlatarak, şunları söyledi:”İnsanlık cephesinin yaptığı her gösteri ve “Filistin”e özgürlük” diyerek bağırdıkları her slogan, Uluslararası Adalet Divanını ve Uluslararası Ceza Mahkemesini etkiledi. Dokunulamaz zannedilen İsrail”e dokunuldu. Sizi temin ederek söylerim ki Netanyahu ve çetesinin getirdiği siyonist rejimin bu halleri, iyi halleridir, iyi günleridir. Önümüzdeki dönem dünya sisteminin değişmesi bakımından tarihi öneme sahip olan İsrail”e daha çok dokunulacaktır. Birçok uluslararası alanda hesap verecekler ve bu yaptıkları yanlarında kar kalmayacaktır. Bu söylediğim sadece bir hükümete karşı değil, çökmüş, ayaklar altına serilmiş olan uluslararası sistemin yeniden dirilmesine vesile olacak önemli adımdır.”Dünyada keskin hatlarla gelişen çelişki ve çatışma dönemi olacağını aktaran Kurtulmuş, “Bir tarafta adaleti savunanlar, diğer taraftaysa zulmü savunanlar arasında bir mücadele, çelişki olacaktır. İnsanlık cephesi, bu konuda adaleti savunanların bir araya gelebileceğinin çok somut örneğini oluşturmuştur. Filistin”in nerede olduğunu bile bilmeyen insanların kalkıp Filistin davasına sahip çıkmaları ancak adalet duygusunun çok yüksek olmasıyla izah edilebilir.” diye konuştu.- “TECRÜBEMİZİ SURİYELİ KARDEŞLERİMİZE AKTARMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR”TBMM Başkanı Kurtulmuş, yönetimde kapsayıcılık ilkesinin önemine değinerek, yeni Suriye yönetiminin büyük sınav vereceği alanlardan birisinin bu ilke olduğunun altını çizdi.Yeni Suriye yönetiminden kapsayıcı ve demokrat olmaları, toplumun bütün farklı kesimlerinin temsil edilebileceği bir Suriye”yi inşa etmelerini beklediklerini ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:”Türkiye olarak bir komşuluk vazifesi, bir kardeşlik vazifesi olarak üzerimize düşen, Suriye”nin yeni yönetiminde ve Suriye halkına demokratik rehberlik yapabilmektir. Bu büyük tecrübemizi Suriyeli kardeşlerimize aktarmak boynumuzun borcudur. Suriye”de hangi dini kökenden, hangi etnik kökenden, hangi kültürel farklılığa sahip olursa olsun, bütün toplum kesimlerinin Suriye yönetiminin içerisinde olması ve onların da temsil edildiği bir sistemin kurulması beklentimizdir. Suriye”nin yeni yönetiminden bir diğer beklentimiz de terör örgütlerinin bütünüyle Suriye topraklarının dışına çıkmasının temin edilmesi ve Suriye”nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır.”Osman AtamanProgramda konuşan Bab-ı Ali Toplantıları Düzenleme Kurulu Başkanı Osman Ataman ise etkinliğe ilişkin dair bilgiler verdi.
Source: Www.star.com.tr
Şara”dan dikkat çeken çıkış: “U dönüşü yapanlar” lafına karşıyım
Youtube platformunda içerik üreticisi olan Joe HaTTab”a konuşan Suriye”deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara,, 61 yıllık Baas rejiminin çökmesiyle zorla yerlerinden edilen ve ülke dışına çıkmak zorunda bırakılan Suriyelilerin topraklarına dönmeye başladığını söyledi.Rejimin devrilmesiyle sonuçlanan süreç boyunca kontrolünü sağladıkları bölgelerde yaşayanların yerinden edilmediğini, bilakis buralara yaşamak için daha çok insanın geldiğini vurgulayan Şara, şimdiyse toplumun her kesiminden insanın birlikte sorunsuz şekilde yaşamayı sürdürdüğünü belirtti.Şara, ülkeye dönüşlerin artacağına işaret ederek, “Eminim 2 yılda 14 milyon Suriyeli ülkesine dönecek. Geriye sadece 1 veya 1,5 milyon kalacak.” ifadesini kullandı.- “ADALET DAĞITACAK KURUMLAR İNŞA EDECEĞİZ”Devrik rejimin, ülkedeki kurumları halk üzerindeki baskı ve otoritesini güçlendirmek için kullandığını söyleyen Şara, rejimin, halkı düşmanlaştırdığını, bütün kurumların halkı cendereye almak için örgütlediğini, kitleleri kendine hizmet edecek şekilde yönlendirdiğini ve işkence ya da öldürme gibi yönetmelere başvurduğunu aktardı.Şara, ülkenin yeniden inşası ve kalkınma sürecinde adalet ilkesini esas alacaklarını ifade ederek, liderliğin ne zaman ilerleyeceğini, ne zaman duracağını ve nerede durduğunu bilmek olduğunu belirtti.”Devlet zayıfsa o ülkenin vatandaşı güçlü olamaz.” diye konuşan Şara, bu süreçte, kamu kurumları, yasamayla yürütme organları ve diğer farklı sektörler için kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılması gerektiğini kaydetti.Toplumdaki mevcut sorunları çözmenin zaman alacağını ancak istikrarlı planlar ve toplumsal eğitimle bunun üstesinden gelinebileceğini aktaran Şara, “Verdiğimiz söze sadık kalmalıyız. Devletin inşasında önceliklerimiz olacak. Adalet dağıtacak kurumlar inşa edeceğiz.” dedi.Şara, Suriye halkının devrimle beraber moral bozukluğunun üstesinden geldiğini belirterek, “Artık Suriyelinin her yerde başı dik. Tarihin akışında değişiklik yaptık.” ifadesini kullandı.- “SURİYE”DE TOPLUMSAL MUTABAKAT VAR”Toplumun her kesiminin uyum içinde yaşadığını ifade eden Şara, “Suriye”de toplumsal mutabakat var. Suriye”de bunun sayesinde ilk defa insanlar birbirini severek yaşayabilecek.” diye konuştu.Şara, rejimin çökmesiyle devrimin tamamlandığını, bu nedenle devrimci aklın yerini devlet aklının almasının zamanının geldiğini belirtti.Amaçlarını “intikamsız zafer” olarak tanımlayan Şara, af politikasını olumlu bulduğunu ve rejimin devrilmesinin ardından safını değiştirenlere iyi niyetle yaklaştıklarını aktardı.Şara, “Bulunduğu taraf için “U dönüşü yapanlar” lafına karşıyım. İyi niyetle yaklaşıyorum. Şöyle düşünüyorum, 14 yıl boyunca bir kitle devrime karşı eğitildi. Bunun öncesinde bir tayfaya karşı eğitiliyorlardı. Kendilerine, “onlar gelecek sizi kesip denize atacak” diyorlardı.” ifadesini kullandı.Öta yandan Şara, bazı istisnaların da mevcut olduğunu belirterek, “Sednaya Hapishanesi ve diğer güvenlik şubelerinde işkence yapanlara, varil bombası atanlara ve katliam yapanlara af yok.” dedi.TBMM Başkanı Kurtulmuş: Suriye yönetiminin içerisinde olmaları beklentimizdirŞara: Önceliğimiz Suriye”deki iç durumu düzenlemekÇarpıcı Ahmed Şara itirafı
Source: Www.star.com.tr
Trump açık açık uyardı: İsrail ve Hamas anlaşamazsa çok büyük sıkıntılar yaşanacak
Dünyanın gözü Orta Doğu”da yaşanan gelişmelerde. İsrail ve Hamas arasında ateşkes ve esir takasına ilişkin anlaşmanın çok yakın olduğu bildirilmişti. “HAFTA SONUNA KADAR ANLAŞMA İMZALANABİLİR” ABD”de 20 Ocak”ta görevi devralacak yeni başkan Donald Trump, konuyla ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı. ABD basınına konuşan Trump, İsrail ile Hamas arasında hafta sonuna kadar bir anlaşmanın imzalanabileceğini söyledi. “ATEŞKES OLMAZSA ÇOK FAZLA SORUN YAŞANACAK” Ateşkes anlaşmasının olması gerektiğinin altını çizen Trump, “Bunun yapılması gerekiyor. Eğer bunu yapmazlarsa orada çok fazla sorun yaşanacak” dedi. “BİTİRMEYE ÇOK YAKLAŞTIK” Önümüzdeki hafta Beyaz Saray”da göreve başlayacak olan Trump, İsrail ve Hamas arasında yapılması beklenen ateşkes ve esir takası anlaşmasına ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Bunu bitirmeye çok yaklaştık. Bitirmeleri lazım, eğer yapmazlarsa orada çok sıkıntı olur, daha önce hiç görmedikleri bir sürü sorun yaşayabilirler.” İDDİASINI YİNELEDİ Daha önce birçok kez “Başkan olsaydım bunlar asla olmazdı.” diyen Trump, verdiği röportajda iddiasını da yineledi. İSRAİL KABİNESİ ATEŞKES İÇİN TOPLANABİLİR Öte yandan İsrail kabinesinin Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşmasını onaylamak üzere bugün toplanmasının muhtemel olduğu bildirildi. FİLİSTİNLİ KAYNAKLAR: ATEŞKES ANLAŞMASI NEREDEYSE HAZIR Filistinli kaynaklar da Gazze Şeridi”ndeki ateşkes ve esir takası anlaşmasının “neredeyse hazır olduğunu ve 17 Ocak Cuma günü ya da daha önce imzalanabileceğini” belirtti.
Source: Haberler
Suriye”den Türkiye”ye üst düzey ziyaret
TBMM Başkanı Kurtulmuş: Suriye yönetiminin içerisinde olmaları beklentimizdir
Gazze”de ateşkes umudu! Anlaşmanın detayları belli oldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan müjdeleri peş peşe sıraladı: Türkiye geneline yayacağız
Türkiye ültimatomu verdi! Yeni patron arayışları beyhude
MİT”ten sınır ötesi operasyon! Reyhanlı saldırısının faili Suriye”de yakalandı
Source: Www.star.com.tr
Son dakika: Şam”dan heyet olarak ilk ziyaret Ankara”ya
Gündem Haberleri
Son dakika: Şam”dan heyet olarak ilk ziyaret Ankara”ya
Giriş Tarihi: 14.1.2025 09:03
Son dakika: Şam”dan heyet olarak ilk ziyaret Ankara”ya
Suriye”den Türkiye”ye üst düzey ziyaret… Suriye Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanı yarın Ankara”ya geliyor.
AYRINTILAR GELİYOR…
ARKADAŞINA GÖNDER
Son dakika: Şam”dan heyet olarak ilk ziyaret Ankara”ya
Source: Sabah
Grönland Başbakanı Egede”dan Trump”a “hazırız” mesajı
Grönland yerel basını KNR”nin haberine göre Egede, Trump”ın Grönland hakkındaki söylemleri ve ABD-Grönland ilişkisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.Egede, Grönland”ın bölgede önemli bir konumda olduğuna işaret ederek ABD, Rusya ve Çin gibi “büyük güçlerin” bundan faydalanmaya çalışabileceğini belirtti.Bu durumun “tehdit” değil, “işbirliği için fırsat” olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Egede, kapılarının madencilik alanında yatırımcılara açık olduğunu söyledi.Egede, “Trump ile diyalog başlatmaya ve işbirliği için fırsatları aramaya başladık.” dedi.Başbakan Egede, Trump”ın Grönland hakkındaki açıklamalarını endişe verici olduğunu belirterek askeri çatışma çıkmamasının önemini vurguladı.- TRUMP”IN GRÖNLAND İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARIABD”de görevi devralmaya hazırlanan Trump, 23 Aralık 2024″te Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Grönland”ın ülkesinin kontrolünde bulunması gerektiğine ilişkin söylemini yineleyerek, Ada”nın mülkiyeti ve kontrolüne sahip olmanın “mutlak zorunluluk” olduğunu savunmuştu.Trump”ın bu sözleri, Grönland yetkilileri başta olmak üzere birçok kesimin tepkisini çekmişti.Başbakan Egede, AA muhabirine yaptığı yazılı açıklamada, “Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız. Uzun süredir devam eden özgürlük mücadelemizi kaybetmeyeceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.
Source: Www.star.com.tr
Trump”tan Gazze açıklaması: Ateşkes için tarih verdi
ABD”de başkanlık koltuğuna oturmasına 6 gün kalan Donald Trump, Newsmax kanalına röportaj verdi. Trump, İsrail ile Hamas arasında Katar”ın arabuluculuğunda dolaylı olarak yürütülen ateşkes görüşmelerine ilişkin, “Bunu başarmaya çok yakınız. Bunu başarmaları gerekiyor. Bunu yapmazlarsa orada çok fazla sorun olacak, daha önce hiç görmedikleri kadar çok sorun. Bunu başaracaklar. Bir el sıkışma olduğunu ve bunu bitireceklerini, belki de haftanın sonuna kadar bitireceklerini anlıyorum, bunun gerçekleşmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Trump”ın Orta Doğu Temsilcisi olarak görevlendirdiği Steve Witkoff, son günlerde İsrailli ve Katarlı yetkililerle bir araya gelmişti. Witkoff, birkaç gündür Katar”ın başkenti Doha”da bulunan ABD Başkanı Joe Biden”ın Orta Doğu temsilcisi Brett McGurk ile yakın koordinasyon halinde çalışıyor. BEYAZ SARAY”DAN AÇIKLAMAABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Gazze”de ateşkes olasılığı hakkında konuştu. Sullivan, Orta Doğu”da İsrail”e güçlü destek verdiklerini ve ateşkesin bu hafta tamamlanabileceğini söyledi.ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Gazze”de ateşkese çok yakın olduklarını ve anlaşmanın bu hafta sağlanabileceğini açıkladı. Sullivan açıklamasında, “Eğer (Biden yönetiminin) kalan 5 gün içinde bu gerçekleşmezse, muhtemelen buna en az şaşıran kişi ben olacağım. Ancak bu anlaşmayı sonuçlandırma şansımızın çok yüksek olduğunu düşünüyorum” dedi. Sullivan, ateşkes anlaşmasıyla esirlerin evlerine döneceğini, Gazze”ye yardım girişinin rahatlayacağını ve bundan sonra siyasi sürecin önünü açabilecek daha olumlu bir atmosferin mümkün olacağını ifade etti.
Source: Www.star.com.tr
ABD”nin başkentinde Filistin destekçileri Biden yönetiminin Gazze politikasını protesto etti
Göstericiler, Biden yönetiminin Gazze politikasını protesto etmek amacıyla dün Washington”daki Dışişleri Bakanlığı binasının önünde bir araya geldi.
Blinken”ın eşlik ettiği Biden”ın 4 yıllık başkanlık dönemindeki dış politikasını yorumladığı konuşması öncesi bir araya gelen göstericiler, “Bugün kaç çocuk öldürdünüz?” ve “Vergi dolarlarımızın Filistinlilerin katliamında kullanılmasını istemiyoruz.” şeklinde sloganlar attı.
Göstericiler, “Biden”ın politikası soykırım”, “Konuşun, bağırın, gücünüzü kullanın”, “İsrail öldürüyor”, ve “Vergi dolarlarımla İsrail”i silahlandırmayı bırakın” yazılı dövizler taşıdı.
Biden ve Blinken, dış politika değerlendirmesi için bakanlık binasına konvoyla ulaştığında göstericiler, “Savaş suçlusu” sloganları attı.
Polis, gösterinin yapıldığı bölgede güvenlik önlemleri aldı.
ABD Başkanı Biden, 4 yıllık başkanlık dönemindeki dış politikasını yorumladığı dünkü konuşmasında, Orta Doğu ve Gazze konusunda geçen yaz kendisinin kamuoyuna duyurduğu ateşkes önerisiyle ilgili aylar süren çalışmaların ardından artık sonuca çok yaklaştıklarını söylemişti.
Biden, “İsrail ile Hamas arasındaki savaş hakkında şunu söyleyeyim; aylar önce ortaya konulan ateşkes önerisinin nihayet gerçekleşmesine çok yakınız.” demişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Sakarya Valisi Doğan, AA”nın “Yılın Kareleri” oylamasında favori karesi “Geriye Kalan” oldu
Vali Doğan, AA muhabirleri ile foto muhabirlerinin yurt içinde ve dışında çektiği, Roketsan, Lifebox ve Sony”nin katkılarıyla hazırlanan oylamada, “Haber”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Spor”, “Günlük Hayat” ile bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorilerindeki fotoğrafları inceleyerek, AA Sakarya Bölge Müdürü Enes Duran”dan bilgi aldı.
“Haber” kategorisinde Ali Jadallah”ın “Geriye kalan” fotoğrafını tercih eden Doğan, “Doğal Yaşam ve Çevre”de Alper Tüydeş”in “Saklı”, “Günlük Hayat”ta Osmancan Gürdoğan”ın “Madenciler” karesini oyladı.
Doğan, “Spor”da ise Halil Sağırkaya”nın “Abluka” adlı karesini seçti.
Doğan, 61 yıllık Baas rejiminin devrilmesi ve Esed ailesi döneminin sona ermesi dolayısıyla bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorisinde ise Murat Şengül”ün “Halkın gücü” fotoğrafına oy verdi.
Geçen yıl hem ülke hem bölgede farklı gelişmelerin yaşandığını anlatan Doğan, 2024″ün sonlarında Suriye”de meydana gelen gelişmeler sonucunda ülkenin güney sınırlarındaki yeni oluşumun Türkiye”nin kazanımı olarak gündeme geldiğini ifade etti.
Doğan, fotoğrafları seçerken zorlandığını dile getirerek, “Her biri birbirinden farklı ortamları, anları yakalamış. Çeken arkadaşları tebrik ediyorum. Anadolu Ajansını kutluyorum. Her yıl yapılan bu etkinliğin çalışan arkadaşlarımıza da motivasyon olduğunu düşünüyorum. Her bir kare birbirinden güzel. Hem çeken hem de dereceye giren arkadaşları tebrik ediyorum.” dedi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Şam’dan Türkiye’ye tarihi ziyaret: İlk heyet Ankara’ya geliyor
Suriye Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanı, yarın Ankara’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. Söz konusu ziyaret, Türkiye ile Suriye arasındaki diplomatik ilişkilerde yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suudi Arabistan”ın başkenti Riyad”da düzenlenen Suriye toplantısında Suriye”deki yeni yönetimin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani ile görüşmüştü.
Source: Internet Haber
Suriye”de yeni yönetimden Türkiye”ye ilk ziyaret
61 yıllık Baas rejiminin sona ermesi ve Beşar Esad”ın ülkeyi terk etmesiyle Suriye”de yeni dönem başladı.MİT Başkanı İbrahim Kalın”ın Şam”a ziyareti ile başlayan ve sonrasında Türkiye”nin Şam Başkonsolosluğu”nu yeniden açmasıyla yeni bir dönem başlatılan Suriye”den ilk hamle geldi. SURİYELİ YENİ YÖNETİMDEN İLK ZİYARET Suriye”de yeni yönetimde yer alan Dışişleri Bakanı Asaad Şibani, Savunma Bakanı Mirhaf Ebu Kisra ve İstihbarat Başkanı Enes Hattab”ın, yarın Türkiye”ye resmi ziyarette bulunmaları öngörülüyor. Bu ziyaret, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi adına önemli bir adım olarak görülüyor. Görüşmelerde en önemli gündem maddelerinde birisinin de Suriye”nin kuzeyinde yer alan terör tehdidi olması bekleniyor. Türkiye, terör örgütü PKK-YPG”ye karşı operasyon öncesi Şam hükümetinin yetkilileriyle büyük operasyonun detaylarını görüşecek. ERDOĞAN: YA SİLAHLAR GÖMÜLECEK YA DA SİLAH DOĞRULTANLAR GÖMÜLECEK Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Ya namlusu ülkemize dönük o silahlar gömülecek ya da Türkiye”ye silah doğrultanlar gömülecek. Bunun haricinde üçüncü bir yol yok.” ifadelerini kullanmıştı.Türkiye”den üst düzey isimlerin Suriye”deki yeni yönetimin lideri Ahmed Şara ile görüşmesinin ardından Avrupalı bürokratlar da Şam ziyaretlerine başlamıştı.
Source: Haberler
Suriye Dışişleri Bakanı Türkiye”ye geliyor
Suriye de Esad rejiminin devrilmesinin ardından yeni yönetimin Dışişleri Bakanı olarak göreve gelen Esaad Hasan Şeybani, yarın Türkiye ye geleceğini duyurdu. Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Yeni Suriye yi temsil etmek üzere, on dört yıldır Suriye halkını hiç bırakmayan Türkiye Cumhuriyeti ne ilk resmi ziyaretimizi yarın gerçekleştireceğiz. açıklamasında bulundu. YÜKSEK LİSANSINI İSTANBUL DA YAPTI 1987 de Haseke şehrinde doğup Şam da büyüyen Şeybani, 2009 yılında Şam Üniversitesi Edebiyat ve Beşeri Bilimler Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu. Şeybani 2022 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler yüksek lisans programından mezun oldu. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi nden yapılan açıklamada, tez konusunun ise Arap İsyanlarının 2010-2020 Yılları Arasında Suriye ye Yönelik Türk Dış Politikasına Etkisi olduğu kaydedildi. Açıklamada, Şeybani nin aynı üniversitede doktora eğitimine devam ettiği bilgisi paylaşıldı.
Source: Habertürk
AB”ye Suriye çağrısı: Yaptırımlar kaldırılmalı
Suriye”de 61 yıllık Baas rejiminin yıkılması ve geçici hükümetin kurulmasıyla ülke ekonomisinin yeniden toparlanması için başta ABD ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin olmak üzere uygulanan yaptırımların kalkması önem taşıyor.Suriye”deki iç savaş, sivillere yönelik şiddet, insan hakları ihlalleri, savaş suçları ve terör örgütlerinin desteklenmesi gibi nedenlerle Baas rejimine karşı alınan çeşitli yaptırım kararları, ülkedeki rejimin şiddeti durdurmasını ve reform sürecine yönelmesini amaçlıyordu.Esed rejimini zayıflatmayı ve insan hakları ihlallerini cezalandırmayı amaçlayan bu yaptırımlar, aynı zamanda Suriye halkı üzerinde de büyük bir yük yarattı.Çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş tarafından alınan tedbirler, Suriye”nin ekonomik ve siyasi durumunu ciddi ölçüde etkilerken, ülkenin yeniden kalkınması ve toparlanmasını da zorlaştırıyor.Esed rejiminin çöküşünün ardından Batı ülkelerinin Suriye”ye uyguladıkları çeşitli kısıtlayıcı tedbirlerin kaldırılmasına yönelik tartışmalar ve çağrılar yoğunlaşıyor.Avrupa”nın birçok başkentinde faaliyet gösteren düşünce kuruluşu ECFR”nin Orta Doğu ve Kuzey Afrika Direktörü Barnes-Dacey, yeni Suriye yönetimi ile AB arasındaki ilişkiler ve AB”nin Suriye”ye yaptırımları hakkında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.- “AVRUPA DAHA HIZLI DAVRANMALI”Avrupa”nın Suriye”de yaşanan gelişmelere dikkatini vermesi gerektiğini vurgulayan Barnes-Dacey, “Avrupalılar Suriye”de olup bitenlere odaklanmalı ve son 10 yılda yaşanan kargaşa ve Suriye”nin ne derece istikrarsızlık, mülteci, terörizm ve sorun kaynağı olduğu göz önüne alındığında bunu gerçekten büyük bir stratejik fırsat olarak görmelidir.” dedi.Suriye”de istikrarın sağlanmasının Avrupa”nın çıkarına olduğunu belirten Barnes-Dacey, öte yandan AB”nin “şimdiye kadar yavaş hareket ettiğine” dikkati çekti.Barnes-Dacey, şöyle devam etti:”Avrupa”nın bugüne kadar verdiği tepkiye bakacak olursak, bu tepkinin daha çok Suriye hükümetinin Avrupalıları mutlu etmek için ne yapması gerektiğine odaklandığını ve Avrupalıların anlamlı ve olumlu bir geçişi nasıl destekleyebileceklerine daha az odaklandığını görüyoruz. Bence Avrupalıların olumlu bir geçişi teşvik etmek için yaptırım muafiyetleri, ekonomik desteğin arttırılması, siyasi destek ve angajman gibi adımlar üzerinde daha hızlı düşünmeleri gerekiyor.”- “AB ÇOK FAZLA TEREDDÜT YAŞIYOR”Suriye”nin istikrarı için ülkeye yönelik yaptırımların kaldırılmasının taşıdığı öneme işaret eden Barnes-Dacey, “Benim görüşüm, Avrupalıların çok daha hızlı hareket etmesi gereken ekonomi, insani durum ve yaptırım muafiyetleriyle ilgili bazı acil ihtiyaçlar olduğu, ancak çok fazla tereddüt yaşandığı ve 27 üye ülke arasında fikir birliği sağlamanın zor olduğu yönünde.” diye konuştu.Avrupa ile Suriye arasında uzun vadeli siyasi ve ekonomi ortaklığın ise geçiş sürecinin “kapsayıcılığına” bağlı olacağı görüşünü paylaşan Barnes-Dacey, öte yandan ekonomik desteğin gecikmesinin kimi riskleri doğurduğu konusunda uyardı.Barnes-Dacey, “Avrupa olumlu bir geçişi teşvik etmek için sahip olduğu kozu kullanmak isteyecektir. Ancak bu, mevcut zorlukların üstesinden gelmek için acil destek sağlamamak, durumun sahada istenenden çok daha hızlı bir şekilde başarısızlığa uğraması ve Avrupalıların istediklerini iddia ettikleri geçişi destekleyememesi riskini de beraberinde getirecektir.” ifadelerini kullandı.- AŞAMALI VE KOŞULLU YAPTIRIM MUAFİYETLERİ “OLABİLİR”ABD yaptırımları başta olmak üzere Batı”nın Suriye”ye uyguladığı kısıtlayıcı tedbirlerin olumsuz yansımalarından bahseden Barnes-Dacey, “Yaptırımlar nedeniyle insani yardım kuruluşları Suriye”ye çok daha az erişebildi, iş yapabildi. Merkez Bankası ve bankacılık sektörü üzerindeki yaptırımlar finansal kanallar büyük ölçüde kısıtlandı. Suriye dışından ve içinden finansal katılım büyük ölçüde sınırlı oldu.” şeklinde konuştu.Barnes-Dacey, yaptırımların kaldırılmasının bu olumsuz seyri tamamıyla değiştireceğini kaydederek, “Suriyeli diasporanın Suriye”de daha fazla faaliyet göstermesini sağlayacaktır. İnsani yardım kuruluşlarının Suriye”de daha fazla faaliyet göstermesini sağlayacaktır. Aynı zamanda KİK ülkeleri gibi ülkelerden gelecek mali ve insani kalkınma yardımlarını da kolaylaştıracaktır.” dedi.AB”nin ilerleyen günlerde Suriye”ye yönelik bazı yaptırım muafiyetleri getireceği tahmininde bulunan Barnes-Dacey, aşamalı ve koşullu olarak bazı kısıtlayıcı tedbirlerin kaldırılmasının ihtimaller dahilinde olduğunu söyledi.- “EKONOMİK İYİLEŞME OLMADAN ÇOK AZ SURİYELİ EVİNE DÖNMEK İSTEYECEK”AB”nin iç savaş başladıktan sonra ülkelerini terk etmek zorunda kalan Suriyeli mültecilerin dönmesi konusuna özel önem verdiğine işaret eden Barnes-Dacey, bunun mümkün olmasının da ülkede istikrarın sağlanmasıyla doğrudan ilişkili olduğuna dikkati çekti.Barnes-Dacey, “Bu, ekonomik iyileştirmelere duyulan ihtiyacı gösteriyor. Yaptırımların hafifletilmesinin bu kadar önemli olmasının nedenlerinden biri de bu çünkü sahadaki ekonomik koşullarda bir iyileşme olmadan çok az Suriyeli evine dönmek isteyecektir.” diye konuştu.- “AVRUPA”DA HTŞ”YE KARŞI İHTİYATLI İYİMSERLİK VAR””Avrupa”da Heyet Tahrir Şam”a (HTŞ) ilişkin bir dereceye kadar ihtiyatlı bir iyimserlik var.” yorumunu yapan Barnes-Dacey, Avrupa genelinde “HTŞ”nin evrim geçirerek daha ılımlı politikalar izlemeye başladığına ilişkin yaygın kanı olduğunu” aktardı.Barnes-Dacey, “(AB”de) Suriye”yi daha iyi bir yöne taşımak için HTŞ ile çalışma konusunda bir isteklilik ve HTŞ”nin daha ılımlı bir yolda ilerlediğine dair memnuniyet verici bir his var.” ifadelerini kullandı.- “İSRAİL, SURİYE DEVLETİNİN MEVCUT ZAYIFLIĞINDAN FAYDALANIYOR”Suriye”de işgalini sürdüren İsrail hakkında, “İsrail”in kendi güvenlik gündemini ilerletmek için Suriye devletinin mevcut zayıflığından açıkça faydalandığını düşünüyorum.” yorumunu yapan Barnes-Dacey, bu durumun da Suriye”yi “temelden zayıflatmaya çalışmak” anlamına geldiğini dile getirdi.Barnes-Dacey, “İsrail”de Suriye”de bundan sonra ne olacağına dair bazı endişeler var ve ülkeyi bir güvenlik tehdidi olarak zayıflatmak için mevcut zayıflık ve belirsizlikten faydalanmak istiyorlar.” şeklinde konuştu.Suriye”nin bütünlüğü ve güvenliğinin desteklenmesinin “başarılı bir geçiş süreci için” elzem olduğunun altını çizen Barnes-Dacey, bu doğrultuda AB”nin ülkeye yönelik askeri saldırılara karşı çıkması gerektiğini kaydetti.
Source: Www.star.com.tr
Türkiye-Azerbaycan diplomatik ilişkilerinin 33. yılı
Azerbaycan”ın Sovyetler Birliği”nden bağımsızlığını ilan etmesinin ardından 14 Ocak 1992″de Bakü”deki Türkiye Cumhuriyeti Başkonsolosluğu”nun büyükelçiliğe dönüştürülmesiyle başlayan diplomatik ilişkiler, aradan geçen 33 yılda her geçen gün “bir millet, iki devlet” ilkesiyle geliştirilerek müttefiklik düzeyine çıkarıldı.
Türkiye ile Azerbaycan ilişkilerinin tarihi aslında 33 yıl önceye değil, Azerbaycan”ın bağımsızlığını ilan ettiği 1918″e dayanıyor. 28 Mayıs 1918″de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan”ı ilk tanıyan ülke de Osmanlı oldu, Kafkas İslam Ordusu ismi verilen Osmanlı ordusu Bakü”yü Ermeni ve Bolşevik çetelerden kurtardı.
Azerbaycan”da 1920″de Bolşevikler iktidarı ele geçirince Türkiye ile ilişkiler devam ettirildi. Azerbaycan, Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki TBMM hükümetine Kurtuluş Savaşı için yardımlarda bulundu. Fakat sonraki yıllarda Moskova yönetimi Azerbaycan”ın bağımsız hareket etmesini engelledi ve Türkiye ile ilişkiler sekteye uğradı.
İki kardeş ülke, 70 yıl aradan sonra Sovyetler”in dağılması ve Azerbaycan”ın ikinci kez bağımsızlığını ilan etmesiyle yeniden bir araya geldi. Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu 9 Kasım 1991″de Azerbaycan”ın bağımsızlığının tanınması yönünde karar aldı. Böylelikle Türkiye, bu kez de Azerbaycan”ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke oldu.
Cumhurbaşkanları Ayaz Mutallibov ve Ebülfez Elçibey dönemlerinde Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için birtakım adımlar atıldı, anlaşmalar imzalandı ancak ilişkiler Haydar Aliyev”in iktidara gelmesiyle yeni gelişme evresine girdi. Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev”in Türkiye ile Azerbaycan için kullandığı “bir millet, iki devlet” sözleri ilişkilerde temel prensip oldu. Haydar Aliyev ile Süleyman Demirel”in dostluğu da ilişkilerde etkin rol oynadı.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Haydar Aliyev”in siyasi çizgisini sürdürdü ve Türkiye ile ilişkilerin her alanda geliştirilmesi yönünde yürütülen politika önceliğini korudu.
İkili ilişkilerin daha da güçlendirilmesi amacıyla 16 Eylül 2010″da Cumhurbaşkanları düzeyinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizması tesis edildi. Her yıl toplanan konseyde hem ilişkilerin geleceği için önemli kararlar alındı hem de anlaşmalar imzalandı.
Ortak enerji ve ulaştırma projeleri imzalandı
Türkiye ve Azerbaycan, kardeşlik ilişkilerini ortak enerji ve ulaştırma projeleri gerçekleştirerek daha da güçlü bir yapıya kavuşturdu.
İki ülke, Azerbaycan petrolünü dünya piyasalarına ulaştıran Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı”nı, Türkiye ve Avrupa”ya doğal gaz iletimini sağlayan TANAP”ı ve Bakü-Tiflis-Kars demir yolu hattını hayata geçirdi.
Türkiye ve Azerbaycan”ın yeni hedefi ise iki ülkeyi Ermenistan üzerinden kara ve demir yoluyla birleştirecek Zengezur Koridoru”nun hayata geçirilmesi.
İki ülke, karşılıklı yatırımlarla ekonomik olarak birbirlerine güç kattı. Azerbaycan 20 milyar doların üzerinde bir yatırımla en büyük yurt dışı yatırımını Türkiye”ye yaptı, Türkiye ise Azerbaycan”a 13 milyar dolardan fazla sermaye desteği sağladı.
Silahlı kuvvetler arasında iş birliği gelişti
Türkiye, her alanda olduğu gibi askeri alanda da Azerbaycan”a destek verdi. İki ülke arasında 1992″den bu yana askeri konuları içeren yaklaşık 100 anlaşma ve protokol imzalandı.
Anlaşmalar doğrultusunda Türkiye, savunma sanayinin geliştirilmesi, askeri uzmanların yetiştirilmesi konularında Azerbaycan”a yardım sağladı. Çok sayıda Azerbaycanlı Türkiye”de harp okullarında eğitim gördü, Azerbaycan harp okulu da Türkiye”nin katkılarıyla NATO standartlarında eğitim veren kurum haline geldi. Haydar Aliyev”in adını taşıyan Azerbaycan Yüksek Harp Okulunun programı Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Üniversitesinde okutulan programla uyumlu hale getirildi.
İki ülke, 2013″te imzalanan muhtıra gereği her yıl atışlı ortak tatbikatlar yapmaya başladı.
Her yıl düzenlenen TurAz Kartalı ve TurAz Şahini tatbikatlarıyla iki ülke hava kuvvetleri arasında koordinasyon ve işbirliği pekiştirildi.
Süreç içerisinde Türkiye ile Azerbaycan arasında savunma sanayi alandaki işbirliği de gelişti. Daha çok Rus yapımı silahlar ve askeri araçlara sahip Azerbaycan, Türk savunma sanayi şirketlerinin ürettiği silah ve mühimmattan da alarak savaş gücünü artırdı.
Türkiye, 2. Karabağ Savaşı”nda Azerbaycan”ın yanında oldu
Yaklaşık 30 yıl süren işgal döneminde tüm platformlarda Azerbaycan”ın haklı tutumunu destekleyen ve Ermenistan”a işgale son vermesi çağrısı yapan Türkiye, 2. Karabağ Savaşı”nda Azerbaycan”a siyasi ve manevi destek verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın “Azerbaycan yalnız değildir.” şeklindeki açıklaması, üçüncü güçlerin Azerbaycan”ın operasyonuna müdahil olmasını engelledi.
Azerbaycan ordusunun envanterindeki Türk yapımı SİHA”lar ise savaşta etkin rol oynadı.
İlişkiler müttefiklik düzeyine çıkartıldı
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, 2021″de daha da geliştirilerek bir üst düzeye çıkartıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Haziran 2021″de Karabağ”ın sembol şehri Şuşa”yı ziyaret ederek burada Aliyev”le bir araya geldi. Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Aliyev, iki ülkenin ilişkilerinin müttefiklik düzeyine çıkartıldığı “Şuşa Beyannamesi”ne imza attı.
Yıllardır konuşulan Türkiye ile Azerbaycan arasında kimlik kartlarıyla seyahat konusu da gerçeğe dönüştü. İki ülke vatandaşlarının yeni tip çipli kimlik kartlarını kullanarak diğer ülkeye 90 gün kalış süreli vizesiz turistik seyahat gerçekleştirebilecekleri uygulama 1 Nisan 2021″de yürürlüğe girdi.
İlişkilerde Erdoğan ve Aliyev dostluğunun etkisi
Türkiye ile Azerbaycan arasında yoğun şekilde devam eden karşılıklı üst düzey ziyaretler, ilişkilerin arkasındaki en önemli itici güçlerden birini oluşturuyor. İki ülke devlet yetkililerinin göreve geldikten veya sembolik önemi haiz gelişmelerden sonra diğer ülkeyi öncelikli olarak ziyaret etmeleri şeklinde bir gelenek yerleşti.
İlişkilerin en önemli itici güçlerinden biri de Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Aliyev”in dostluğudur.
Cumhurbaşkanı Aliyev, son yaptığı açıklamalardan birinde Türkiye ile ilişkilerine yönelik, “Türkiye”nin çıkarına olanlar bizim de çıkarımızadır. Güvenliğimiz de çıkarlarımız da geleceğimiz de birdir. Orta Doğu”da tamamen yeni durum oluştu. Güçlü Türkiye faktörü burada başlıca rol oynayacak. Biz de onun yanındayız. Yani gücümüz daha da artacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde Türkiye ve Azerbaycan kadar birbirine bu kadar bağlı başka ülkeler göremezsiniz.” değerlendirmesinde bulundu.
Azerbaycan, Türkiye”nin Suriye politikalarına da destek verdi
Suriye”de Beşşar Esed rejiminin çökmesinin ardından Cumhurbaşkanı Aliyev, Erdoğan”ı telefonla arayarak kutladı ve Türkiye”nin yanında olduklarını bildirdi.
Azerbaycan, Türkiye”nin lojistik desteğiyle İdlib”te dağıtılmak üzere Suriye”ye 200 ton gıda yardımı gönderdi. Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yalçın Refiyev, yine Türkiye”nin lojistik desteğiyle Şam”da Suriye geçici hükümetinin Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani ile görüştü.
Cumhurbaşkanı Aliyev yine bir konuşmasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Biz Suriye”ye katkı sunmak istiyoruz ki Türkiye”nin en azından bu sınırında teröre son verilsin. Bunun çok ciddi jeopolitik değişim olacağını düşünüyorum. Türkiye”nin diğer tüm sınırlarında da teröre yer olmamalıdır. Biz de Türkiye”nin müttefiki olarak her zaman onların yanındayız.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Filipinler, Çin”e ait “dev geminin kara sularında yasa dışı bulunduğunu” savundu
Filipinler Haber Ajansına (PNA) göre Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Müdür Yardımcısı Jonathan Malaya, basın toplantısında ülkenin Zambales eyaleti açıklarındaki Özel Ekonomik Bölgesi”nde (EEZ) Çin”e ait “dev geminin” faaliyetlerine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Malaya, Çin deniz kuvvetlerinin “yasa dışı faaliyetlerine göz yummayacaklarını” dile getirerek, Filipinler Sahil Güvenlik (PCG) gemileri ve hava araçlarıyla ihtilaflı sulara yakın bölgede gemiyi izlediklerini ifade etti.
Ulusal Deniz Konseyinin, Çin hükümetinden bu geminin çekilmesini talep ettiğini aktaran Malaya, “Çünkü bu dev gemi, kara sularımızda açıkça yasa dışı olarak bulunuyor.” diye konuştu.
Malaya, Çin”in gemisinin bölgede bulunma amacının, Filipinli balıkçıları “korkutmak ve onları geçim kaynaklarından mahrum bırakmak” olduğunu savunarak, bunun başarılamayacağını söyledi.
Çin”in faaliyetlerini “provokatif” olarak niteleyen Malaya, “(Çin”in) Filipinler sularında varlıklarına karşı çıkmayı bırakmayacağız.” dedi.
Filipinler basınında Çin”e ait bu geminin, 4 Ocak”tan bu yana bölgede görüldüğü ifade ediliyor.
Güney Çin Denizi anlaşmazlığı
Güney Çin Denizi, kıyıdaş ülkelerin bağımsızlıklarını kazandığı İkinci Dünya Savaşı”nın ardından bölge ülkeleri arasında egemenlik ihtilaflarının odağında yer alıyor.
Çin, ilk kez 1947″de yayımladığı haritayla Güney Çin Denizi”nin yüzde 80″i üzerinde egemenlik iddiasında bulunurken, yer altı kaynakları açısından zengin bölgede Filipinler, Vietnam, Brunei ve Malezya da hak iddia ediyor.
Çin”in bölgedeki ihtilaflı adalarda üsler inşa etmesine, askeri unsurlarının yanı sıra sivil gemi filolarıyla varlık göstermesine, bölge ülkelerinin yanı sıra ABD de karşı çıkıyor.
Lahey”deki Daimi Tahkim Mahkemesi, 2016″da Filipinler”in başvurusuyla verdiği kararda, Çin”in Güney Çin Denizi”nde tek taraflı egemenlik taleplerinin yasal olmadığına hükmetmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
DEAŞ”la mücadelede asıl aktör neden yeni Suriye yönetimi olmalı?
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, Suriye topraklarındaki terör örgütü DEAŞ sorununu neden PKK/YPG”nin değil yeni Şam yönetiminin çözmesi gerektiğini AA Analiz için kaleme aldı.
Ahmed Şara liderliğindeki yeni Şam yönetimi, Esed rejimini deviren son operasyondaki hızını Suriye”nin kamu yönetiminin yeniden organize edilmesi, toplumsal yapının güçlendirilmesi, istikrarlı bir devlet yapısının yeniden inşa edilmesi ve ülkenin uluslararası sistemde yerini alması için de devam ettirmeye çalışıyor. Yeni Şam yönetimi bu sürecin gerçekleşebilmesi için Suriye”nin toprak bütünlüğünü, birliğini ve egemenliğini ön planda tutuyor. Esed yönetimini deviren farklı örgütlerin kendilerini lağvederek üniter bir Suriye”de modern devlet şartlarını yerine getirecek bir tekilliği kabul etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir. Bu anlayışın hayata geçirilmesinde en önemli engellerden biri ülke topraklarının bir kısmını işgal eden, toplum-siyaset-güvenlik alanlarında istikrarı bozan ve tehdit faktörü olarak varlığını sürdüren terör örgütü PKK/YPG”nin Suriye”nin kuzeydoğusundaki yapısıdır.
Suriye”nin kuzeyindeki bu yapı yeni Şam yönetiminin toprak bütünlüğü, tek ordu kurulması ve Suriyeli kimliğinin toplumun her parçasınca kabulü doğrultusunda tasarladığı devlet modeline aykırı duruyor. Bu noktada planlanan istikrarlı yapının kurulması güçleşirken diğer yandan terör örgütü PKK/YPG”nin Suriye’deki tehditleri de hem asayiş hem de ulusal güvenlik yapısını bozuyor. Özellikle Esed rejiminin düşmesiyle kendilerine yönelik tehditlerin bertaraf olduğuna inanan Fırat’ın doğusundaki Arap sakinler PKK/YPG”nin baskısını daha fazla yaşamaya başladı. Örgütün elindeki silah envanteri, verilen uluslararası desteklerle birleştiğinde tehdit kapasitesi artıyor. Bu desteğin somut nedeni olan terör örgütü DEAŞ ile mücadele ise Batı”nın yeni Şam yönetimini yeterli görmediği bir konu olarak masanın üzerinde duruyor.
DEAŞ ile mücadele yeni Şam yönetimine bırakılmalı
Oysa DEAŞ, öncelikle Suriye’nin ulusal güvenliğine ve yeni yönetimin istikrarına tehdit oluşturan bir örgüttür. DEAŞ gibi hem Suriye’de hem de başka bölgelerde terör eylemlerinde bulunacak bir örgüt yapılanması, devletin yeniden inşası sürecini de olumsuz etkiler. Uluslararası sistemde başarılı bir devlet profili oluşturulması için böyle bir güvenlik açığının yurtiçinde ve yurtdışında olmaması önemli görülüyor. Üstelik DEAŞ gibi bir örgütün uluslararası nüfuz ve müdahalelere zemin hazırladığı da bilindiğinden varlığı Suriye’nin istikrarı için elzem bir konu haline geliyor.
DEAŞ ile mücadele ise sahada sürdürülen mücadele ve militanların cezaevlerinde tutulması konuları olarak ikiye ayrılıyor. PKK/YPG kontrolündeki Haseke bölgesindeki kamplarda kalan DEAŞ tutukluları içerisinde Suriye ve Irak dışından gelen 10 bin kadar militanın olduğu biliniyor.[1] Üstelik PKK/YPG farklı nedenlerle DEAŞ militanlarını gruplar halinde salıveriyor. Bu kampların yönetim ve denetiminin yeni Şam yönetimine geçmesi ile daha şeffaf ve adil bir denetim söz konusu olabilir. PKK/YPG”nin keyfi uygulamaları nedeniyle tutuklamalar DEAŞ ile etkin mücadelede fayda vermez hale gelebilir.
Diğer taraftan, PKK/YPG”nin bölgedeki silahlı varlığının temel nedeni DEAŞ’ın sahada hala varlık gösterdiği iddiasıdır. Yeni Şam yönetimi, farklı yapıların askeri kapasitelerini birleştirerek oluşturacağı milli orduyla DEAŞ’a karşı etkin bir şekilde mücadele edebilir. Bu noktada, PKK/YPG’ye verilen silah ve istihbarat desteğinin mücadele kapsamında Suriye’nin meşru ve milli ordusuna verilmesi tüm aktörlerin samimiyet testi olacaktır. Tam bu süreçte DEAŞ’ın, Şiilerce önemli kabul edilen Şam”daki Seyyide Zeyneb Türbesi”ne saldırı planlaması ancak Şam yönetiminin bu saldırıyı engellemesi örgütün Suriye’de çıkarmak istediği karmaşa ve Şam yönetiminin bununla mücadele niyetini somutlaştırdı.
Türkiye, terörün bitirilmesi için hazır
Türkiye”nin Orta Doğu’da genel olarak öngördüğü barış ve güvenlik düzeni için hükümetlerin güçlü şekilde inisiyatif alarak ortak çıkarlar üzerinde hareket etmesi planını benimsediği görülüyor. Özelde ise Suriye, Türkiye için güvenlik açığı haline gelen coğrafyalardan biridir.
Bu güvenlik açığı öncelikle Türk sınırının hemen ötesinde PYD”nin konuşlandığı ve hem Türkiye”yi hem de Suriye”yi tehdit eden sözde toprak hakimiyetinden kaynaklanıyor. Bu durum ayrıca ikinci hassas konu olan Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamış istikrarlı bir siyaset yürütebilecek olan yeni Şam yönetimin ihdasında da etkili. Suriye kendi iç güvenliğini sağlayabilecek toplumsal barış ve güç kapasitesinin yanında bölgesel ve küresel çapta da kabul edilmiş ve sisteme entegre olmuş bir devlet yapısına ihtiyaç duyuyor. Böylece yeni Suriye yönetimi hem terör örgütü PKK/YPG hem DEAŞ hem de daha sonra farklı aktörlerin motivasyonuyla oluşabilecek tehditleri bertaraf edebilir.
Türkiye”nin yeni Şam yönetimine tüm bu süreçlerde destek verdiği açık. Daha fazla kabul ve entegrasyon için bölge ülkelerini de süreçlere dahil etmeye çalışan Ankara, güvenlik sorununu ilk çözülmesi gereken konu olarak görüyor. Bölgedeki YPG/PYD yapılanmasının bitirilmesi çağrısını desteklemek üzere, örgütün varlık nedeni olarak gösterilen DEAŞ gibi konuların da halledilmesi için politika geliştiriyor. Türkiye’nin DEAŞ’a karşı mücadelede önceki başarısına atfen Suriye yönetimiyle birlikte çalışarak terörle mücadele kapasitesini artırabileceklerini teklifi de Ankara’da dillendirildi. Bugün kuzeyde Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO), YPG/PYD ile mücadele noktasında Şam yönetimine büyük destek veriyor. Bununla birlikte, SMO’nun ulusal ordu ihdasında da önemli bir rol alacağı ve PYD veya DEAŞ gibi tehditlerde etkili olacağı açık.
Tüm bunların yanında Türkiye, uluslararası hukuktan doğan haklarıyla sınır güvenliğini sağlamak için Suriye’nin kuzeyinde operasyon başlatabileceğini teyit etti. Bu noktada Ankara, güvenlik açığı oluşturmamak ve diplomatik ve ekonomik adımlar atabilmek için yol haritası oluşturmaya başlamış görünüyor. Bunların ardından Türkiye, Şam yönetiminin de isteğiyle bölgede somut varlık gösterebilir ve sürecin tamamlanmasına destek olabilir.
[1] https://www.hrw.org/news/2023/01/27/revictimizing-victims-children-unlawfully-detained-northeast-syria
[Dr. Tolga Sakman, Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanıdır.]
* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: