Uluslararası İlişkiler Gündemi – Gazze’den Suriye’ye, Türkiye’nin Stratejik Adımları

Gazze”de ateşkes olacak mı? Açıklamalar peş peşe geldi

İşgalci İsrail güçlerinin Gazze Şeridi”nin çeşitli bölgelerine kara, hava ve denizden yürüttüğü saldırılar, ardında ölü ve yaralıların yanı sıra büyük yıkımlar bırakarak 446. gününde sürüyor.KATAR: GAZZE ŞERİDİ”NDE ATEŞKES İÇİN MÜZAKERELER DEVAM EDİYORKatar, Gazze Şeridi”nde ateşkes için müzakerelerin Mısır”ın başkenti Kahire ve Katar”ın başkenti Doha”da devam ettiğini açıkladı.Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mecid el-Ensari, başkent Kahire”de düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu.Ensari, Gazze”ye yönelik saldırıların durması konusundaki anlaşma hakkında “Müzakereler, Kahire ile Doha arasında devam ediyor ve ne zaman anlaşmaya varılacağını tahmin etmek mümkün değil.” ifadelerini kullandı.Katarlı Sözcü, ateşkesin yanı sıra esir takası konusunda da müzakerelerin Doha”da “teknik düzeyde” sürdüğünü ifade ederek, ateşkes konusunda “belirli bir zamanın öngörülemeyeceğini” vurguladı.İsrail Başbakanlık Ofisi”nden yapılan açıklamada, esir takası için müzakereler yürüten İsrail heyetinin bu gece “iç müzakerelerde” bulunmak üzere Doha”dan ayrılacağı duyurulmuştu.İsrail Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Katar”da devam eden görüşmelere katılan heyetin bu gece ülkeye geri döneceği belirtildi. Açıklamada, “Görüşmeler için anlamlı bir hafta” ifadesi kullanılırken, “Ekip, esirlerimizin eve getirilmesine yönelik müzakerelerin devamı konusunda İsrail”deki iç görüşmeler için geri dönüyor” denildi.01:41 İsrail ordusu, soykırım yaptığı Gazze Şeridi”nin Refah şehrinde, 6 İsrailli esirin öldüğü olaydaki sorumluluğunu kabul etti.01:30 İsrail ordusunun, işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyindeki Tulkerim kenti ve mülteci kamplarına düzenlediği saldırılarda 8 Filistinlinin hayatını kaybettiği bildirildi.01:00 İsrail Başbakanlık Ofisi tarafından yapılan açıklamada, Katar”da devam eden Gazze”de ateşkes ve esir anlaşması müzakerelerine katılan heyetin bu gece ülkeye döneceği belirtilirken, “Görüşmeler için anlamlı bir hafta” ifadesi kullanıldı.00:50 Katar, Gazze Şeridi”nde ateşkes için müzakerelerin Mısır”ın başkenti Kahire ve Katar”ın başkenti Doha”da devam ettiğini açıkladı.Hamas”ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail”e 7 Ekim 2023″te kapsamlı saldırı düzenledi.İsrail, 7 Ekim”deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.İsrail”in 7 Ekim”den bu yana Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 492″si çocuk, 11 bin 979″u kadın olmak üzere 45 bin 338 Filistinli şehit oldu, 107 bin 764 kişi yaralandı.Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.İsrail ordusu, Gazze Şeridi”ne saldırılarının başladığı 7 Ekim”den bu yana 380″i karadan işgal sürecinde olmak üzere 808 askerinin öldüğünü duyurdu.Çatışmalara 24 Kasım 2023″te 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani ara”da 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te de 7 Ekim 2023″ten bu yana İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 167″si çocuk 822 Filistinli hayatını kaybetti.

Source: Www.star.com.tr


Suriye yönetiminden komşuya uyarı: Sonuçlarından sorumlu tutuyoruz

Suriye geçici hükümetinin Dışişleri Bakanı Esaad Hasan Şeybani, X hesabındaki paylaşımında, İran”ı, Suriye halkının iradesine, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymaya davet etti.Bakan Şeybani, “İran, Suriye halkının iradesine, ülkenin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı duymalı. İran”ı, Suriye”de kaos yaymaktan kaçınmaları yönünde uyarıyor ve son açıklamaların sonuçlarından sorumlu tutuyoruz.” ifadelerini kullandı.Suriye geçici hükümetinin Dışişleri Bakanı Esaad Hasan ŞeybaniTürkiye”nin askeri gücü titretti! “Suriye ordusunu Türkler kuracak” diyerek duyurdularSuriye Lideri: Birleşmede anlaştıkHemen AB”deki abilerine koştular! Türkiye-Suriye deniz yetki anlaşması panikletti

Source: Www.star.com.tr


Bir hafta içinde İsrail”e 5″inci füze! Milyonlarca kişi sığınaklara gönderildi

Yemen”deki İran destekli Husilerin İsrail”e yönelik bir misilleme saldırısı daha gerçekleştirdiği bildirildi. İsrail Ordusu”ndan yapılan açıklamada, Husiler tarafından fırlatılan bir füze nedeniyle ülkede sirenlerin çaldığı ve milyonlarca İsraillinin tedbir amacıyla sığınaklara gönderildiği kaydedildi. Füzenin İsrail hava sahasına girmeden önce önlendiği ifade edilirken, son saldırı Husilerin bir hafta içinde İsrail”e yönelik gerçekleştirdiği 5″inci füze saldırısı olarak kayıtlara geçti.HUSİLER DÜN DE FÜZE FIRLATMIŞTI İsrail Ordusu, son olarak dün Husiler tarafından fırlatılan bir füze nedeniyle ülkenin orta ve güney kesimlerinde sirenlerin çaldığını açıklamış, füzenin başarılı bir şekilde etkisiz hale getirildiği bildirilmişti. Geçtiğimiz cumartesi günü ise Yemen”den fırlatılan bir balistik füzenin Tel Aviv”e düşmesi sonucu 18 kişi yaralanmıştı. İsrail Ordusu, Husiler tarafından fırlatılan füzeyi durdurma çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığını açıklamıştı. İsrail”e yeni misilleme”Şiddetli bir harekat başlatacağız”Yanlışlıkla F-18″lerini düşürdüler

Source: Www.star.com.tr


Türkiye Akdeniz”de dengeleri değiştirecek! Rezerv zengini alan ortak paylaşılacak

Türkiye, Libya”da olduğu gibi yeni Suriye hükümeti ile deniz yetki anlaşması yaparak Akdeniz”de dengeleri değiştirmeye hazırlanıyor. Ulaştırma Bakanı Uraloğlu, Suriye”deki geçiş hükümetiyle hava, kara, demiryolu ve denizyolu ulaşımı alanında çalışacaklarını belirterek, “Deniz Yetki Anlaşması da gündeme gelecek” dedi.Topkapı Üniversitesi Deniz Siyaseti ve Stratejileri Merkezi Başkanı Müstafi Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, yeni Suriye Hükümeti ile imzalanması planlanan “Deniz Yetki Alanı Anlaşması”nın Türkiye”ye neler kazandıracağını Akşam Gazetesi”ne anlattı. Anlaşmanın “yan sınır” olarak değil “karşılıklı kıyı” esasına göre yapılması gerektiğini belirten Yaycı şunları söyledi: Anlaşma Libya”daki gibi “karşılıklı kıyı” esasına göre yapılırsa Türkiye deniz hukukunun temel sınırlandırma prensipleriyle Suriye ile yapacağı anlaşmayla Karpaz Burnu”nu çevreleyen çok önemli bir deniz alanı kazanacak. Bu alan 7 bin 660 kilometrekare büyüklüğünde. Böylece Rumların adanın doğusunda Türkiye”nin ve KKTC”nin haklarını hiçe sayan münhasır ekonomik bölge sahibi olduğu iddiası da tarihi ve hukuki bir çöpe dönelecektir. Suriye bu anlaşmayla Rumların teklif ettiği deniz alanından yüzde 20 daha fazla alanı kazanacak. Böylece zengin doğal gaz ve petrol yataklarının olduğu tahmin edilen alan hukuka uygun bir şekilde iki dost devlet tarafından paylaşılacak. Dünyanın en değerli deniz mahsullerinden Türk balıkçılar da yararlanacak.Cihat YaycıSuriye Lideri Şara”dan Türkiye”ye garantiHemen AB”deki abilerine koştular! Türkiye-Suriye deniz yetki anlaşması paniklettiSuriye yönetiminden komşuya uyarı

Source: Www.star.com.tr


Ergün Yıldırım yazdı… Suriye düzeninin üç ayağı: Vatanperverlik, demokrasi ve İslam

Suriye”de Baasçılık çöktü, yerine yeni düzen kuruluyor. 13 yıllık iç savaş ve büyük göç olaylarından sonra yeni bir siyasal uzlaşmaya gidiliyor. Birbirine silah çeken ve savaşan gruplar bir araya gelerek yeni dönemde beraber olmayı ilan ediyorlar. HTŞ ile savaşan Ceyşul İslam grubu Muhammed Şara ile kucaklaştı.Farklı beklentiler var. Ancak ülkenin sosyolojik gerçekliği bu beklentilerin kimileriyle örtüşmesi zor. Ekonomik gerçeklik ve uluslararası gerçeklik de öyle. Hakan Fidan ve Numan Kurtulmuş önemli açıklamalarda bulundular. Hakan Fidan, konuşmalarında Suriye”deki toplumsal coğrafyanın çoğulculuğuna ve bunun kapsanmasına dikkati çekti. Kürtler, Nusayriler, Aleviler, Türkmenler gibi farklı mezhep ve etnik grupların temsiline imkân verilmesini vurguladı. Suriye sosyolojisinin mezhebi ve etnik çoğulculuğunun algılanması, ancak mezhepçi ve etnikçi siyasete karşı da mesafeli olunması çok önemli.Suriye”nin yeni düzeni için en önemli boyutlardan birisi etnik ve mezhebi çoğulculuk realitesi. Bu realiteyi segmentleşmeye ve dışlanmaya yol vermeden temsil edilmesine imkân tanınmalı. Yani Suriye”de mezhepçi ve etnikçi bir devlet kurulamaz. Çoğunluğu Sünni olan toplum, periferide yer alan Nusayri ve Şii kesimleri de dikkate alacak. Almak zorunda. Bu nedenle “vatanperverlik” ve “eşit vatandaşlık” önem taşımaktadır. Vatanperverlik, Suriye”de yaşayanların ortak coğrafya aidiyetine sahip olmasıdır. Siyasal coğrafya aidiyeti devletin kolektif kimliği için önem taşımaktadır. Yeni düzen için bu zorunludur.Numan Kurtulmuş Hoca da demokrasi vurgusunda bulundu. Suriye”nin Türkiye”nin demokrasi tecrübesinden yaralanabileceğini söyledi. Gerçekten de Suriye”de demokrasinin kurulması hem realite hem de yeni tarihi dönem için zaruridir. Çünkü Baas rejimi demokrasisiz bir cumhuriyet rejimiydi. Darbe, cunta, tek adamlılık bu cumhuriyetle yürüdü. Bütün Ortadoğu cumhuriyetleri de böyle. Türkiye hariç hiç birisi demokrasiye geçmemiş. Darbeler, cuntalar ve tek adam rejimleriyle devam ediyorlar. Suriye Baas rejiminin düşüşü, bu cumhuriyet tarzının artık sona erdiğini gösteriyor. Demokrasiye geçişle beraber siyasal çoğulculuğu üst birlik ile gerçekleştirecek. Farklı siyasal partilerle farklı gruplar temsil imkanı bulacak. Mecliste çoğulculuk temsil edilecek. Meclis, millet meclisi olacak.Demokrasi deyince bazıları Kemalistlerin anladığı gibi “Tanrı yasalarına karşı ulus yasaları” anlıyor. Demokrasi çok geniş bir anlama sahip. İktidarın seçimle gelip seçimle gitmesi, farklı siyasal partilerin olması, muhalefetin meşruiyeti, düşünce ve ifade özgürlüğü, hukuk devleti demektir. İlla da laikçi olmak zorunda değil. Hatta bana göre “şer”i demokrasi” de olur. İran bunu başaramadı, Sudan başaramadı. Belki de Suriye farklı bir formla başarabilir. Kim bilir?İslam toplumlarında laiklik olmadan da Yahudiler, Hristiyanlar, Şiiler, Sünniler hep beraber yaşadılar. Dini çoğulculuk ve tolerans, Batı da çok geç başladı. Biz de baştan beri vardı. Elbette çağdaş dönemde yeni durumları da gözeterek olmak zorunda. Suriye”de henüz laiklik denmeden Katoliklerin Noel bayramı için 2 gün tatil imkanının verilmesi de bu mirası gösteriyor.Vatanperverlik, demokrasi ve İslam yeni Suriye”nin siyasal düzeni için üç önemli saç ayağı. Bunları kaynaştırdığı, temsil ettirdiği ve realitede insanları huzurlu ve mutlu edecek biçimde formüle ettiği zaman yeni düzen olacak, yeni Ortadoğu”nun yükselişi olacak.

Source: Ergün Yildirim


Selahaddin E. Çakırgil yazdı: “Muhteşem çöküş”ler etrafında birkaç not…

Suriye”deki gelişmeler, 54 yıllık (Baba-Oğul) Esed Hanedanı ve Baas Partisi diktatörlüğünün 10-12 gün içinde çöküşü için değil, daha nice çöküşler de beraberinde ortaya çıktığı için, “muhteşem” deyimini kullanmak yersiz olmasa gerek gerek.. Rusya lideri Putin, kızgınlığını gizlese de, 12 bin kişilik bir muhalif güçlerin karşısında, 30 bin kişilik bir askerî birlik tarafından korunan Şam”ın hiç direnme gösteremeden kaçışı karşısında şaşkınlığını ifade etmişti 3-4 gün önce.. Evet, o çöküş, bunun için “muhteşem” diye nitelenmeyi hak etmişti..Hele, “Ben kandan nefret ederim, onun için tıbbiyedeki tahsilimi kan”ın en az akıtıldığı göz hastalıkları sahasında yaptım..” demesine rağmen, babasının döktüğü mazlum kanlarının yüzlerce mislini dökmek “maharet”ini gösteren “Beşşar Esed” isimli ve çağdaş bir Neron tablosu sergileyen ve “Ancak korkak olanlar kaçar, ben korkak değilim, kaçmayacağım..” diye nutuklar atan diktatörün, birkaç ay sonra, en korkakça bir şekilde Moskova”ya sığınışı da, “muhteşem” bir kaçış ve çöküş idi..*Tıpkı, dünyanın en fakir ülkelerinden birisi olan 25 milyonluk Afganistan”ı işgal eden -o zamanki rakamlarla, 190 milyonu aşkın bir nüfusa sahip olan- Sovyet Rusya Komünist İmparatorluğu”nun, sonunda, 13 yıllık bir işgal zorbalığından sonra, 1990″da Afganistan”dan kaçmak zorunda kalışı da “muhteşem” bir kaçıştı.. Keza, 11 Eylûl 2001″ Amerika”nın kendi içindeki bir takım güvenlik açıklarından istifade eden ilginç güç odaklarının gerçekleştirdiği New York”taki ünlü “İkiz Kuleler”e ve Washington”daki Pentagon merkezine yönelik saldırılarını gerçekleştirenlerin, Afganistan”da saklanmış olabileceklerini iddia ederek Afganistan”ı işgal eden 335 milyon nüfuslu Amerikan emperyalizminin de, zaten harabe halindeki Afganistan”ı, daha bir harabeye çevirdikten sonra, 2020″li yılların başında kaçmaları da “muhteşem” bir kaçıştı..*İran lideri Ali Khameneî”nin başdanışmanı ve İran Meclisi”nin eski başkanlarından Ali Laricani”nin, -sanki Türkiye Suriye”deki PKK terör örgütünün uzantılarına karşı uluslararası hukuktan doğan haklarına dayanarak ve sadece iki ülke arasındaki ortak sınır boyunca askerî operasyonlar yaptığını bilmiyormuş gibi-, Türkiye”yi hedefe alarak, “Biz, Suriye”yi Amerika ve Türkiye gibi işgal etmedik, sadece askerî danışmalar gönderdik” demesine rağmen; İran Meclisi”nden bir yetkilinin Suriye”ye, son 13 yıl boyunca bir- kaç yüz askerî danışman değil, binlerce asker gönderdiklerini ve onlardan 6 bin askeri kaybettiklerini açıklaması yetmiyormuş gibi.. Geçen hafta Putin”in sarih olarak yaptığı, “İran bizden yardım istedi, onların da 4 bin askerini Suriye”den çıkardık” açıklamasını yapmasından sonra, ortaya çıkan tablonun nasıl bir “kaçış” ve “çöküş”ün de, “muhteşem” diye denilmeyi hak ettiği söylenebilir..* Kezâ, Suriye”de bir korkunç kanlı bir Baasçı diktatörü yıllarca desteklemiş olmanın utancından olmalı, ne yapacağını kestiremeyen bir “en üst derece” sorumlunun, aldıkları ağır bir yenilgi karşısında vicdan muhasebesi yapmak yerine, 20 milyonluk filanca ülkenin, -10 yıldan fazla bir zamandır, ülkelerini terk edip başka ülkelere sığınmak zorunda kalan 8 milyon insandan en azından yarısını teşkil eden gençleri harekete geçirebileceğini umarak, “Ey filan ülke gençleri, kaybedecek bir şeyiniz yok, çünkü her şeyinizi kaybettiniz.. Bugün, üniversitelerinizin, mekteplerinizin, işyerlerinizin, evlerinizin, caddelerinizin hiçbir güvenliği kalmamıştır.. Ayaklanın, direnin, sizin her şeyinizi kaybetmenize vesile ve ülkenize musallat olan Amerika, İsrail ve onlarla birlikte hareket eden diğerlerini uzaklaştırın!..” diye çağrı yapmasının da, gerçekleri görmekten bir “muhteşem kaçış” olduğu ifade edilebilir. Evet, “54 yıllık bir Esed Hanedan ve Baas diktatörlüğünden beslenmiş olanlar için, kaybedecek bir şey kalmamıştı.. Ama, o zâlimler güruhunun, mazlum ve mutez”aflar imiş gibi, acınaklı bir ayaklanma çağrısıyla, eski zulüm düzenlerini hortlatmaya çağrılması da, mantıktan bir “muhteşem kaçış” değil miydi?*”Kaybedecek bir şeyiniz yok artık, ama, kazanacak bir dünyanız var..” diye yapılan çağrının benzeri, meselâ, 45 sene öncelerde, Şah”ın İran”dan kaçmasından sonra, birilerince, Şah tarafdarlarından geride kalanlara, “Her şeyinizi kaybettiğiniz için, kaybedecek yeni bir şeyiniz yok artık; ama, kazanabileceğiniz pek çok şeyler olabilir.. O halde, ülkenizin başına yeni geçen güçleri uzaklaştırın oralardan, ülkenizi kurtarın!.” diye bir çağrı yapsalardı, bu gibi çağrıları yapanlar o zaman ne derlerdi?*Hz. Peygamber (S)”den gelen bir Hadis rivayetinde, “Bir söz veya davranışınızın karşınızdaki etkisini anlamak isterseniz, o söz ve tavırların kendiniz için söylendiğini düşününüz..” meâlindeki, şimdilerde “empati yapmak” şeklinde anlatılan mâna da budur, gerçekte.. *Bir diğer konu.. Bir komşu ülkenin, önemli bir silahlı gücünün yarı-resmî sözcüsü durumunda bir internet sitesinde evvelki gün, yayınlanan bir yorumda, son gelişmeler değerlendirilmeye çalışılırken “Amerika, İsrail ve Türkiye”nin Filistin, Lübnan ve Suriye”ye saldırıları”ndan söz ediliyordu.*Evet, Amerika ve – onun Doğu Akdeniz”deki yapışık kardeşi durumundaki- İsrail”in Filistin, Lübnan ve Suriye”ye saldırıları pervasızca devam ediyor, bu biliniyor da; Türkiye”nin Filistin ve Lübnan”a saldırısı mı olmuştu ve ne zaman?Maksad, bir gerçeği çarpıtıp, “Türkiye”yi de bu saldırıların için de bir düşman taraf “olarak göstermek kurnazlığı.. Ayıbın ötesinde bir tavır..Doğrudur ki, Türkiye, Suriye”yle olan 910 km.lik ortak sınırı boyunca, oralarda çöreklenmiş olan ve özellikle Amerika ve Fransa destekli PKK ve değişik isimlerle anılan diğer terör örgütlerinin saldırılarına karşı açıkça ve de Birleşmiş Milletler ve uluslararası hukuk kuralları gereğince, her devletin, kendi sınırlarına yakın bölgelerde müdahale hakkını kabul eden hukukî cevazlar gereğince, askerî müdahaleler yapıyordu ve yapıyor, yapacaktır da… Ve Beşşar Esed, o terör örgütlerini Türkiye”ye karşı silahlandıranlar arasında kendilerinin de olduğunu gizlemiyordu. Ve, aynı Esed, Suriye topraklarından, Fırat”ın doğusunun Amerikan, Fırat”ın batısının Rusya; Şam ve çevresinin de İran ve kontrolündeki güçler elindeyken -ve bu üç güç odağının da Suriye”yle ortak bir sınırları olmadığı halde-, onlara değil de, sadece, Türkiye”ye, “Suriye topraklarından çekil!.” diyordu..Evet, mantıktan, insaftan, akl-ı selîm”den “muhteşem kaçış” örnekleri..

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


MİT”ten Irak”ta nokta operasyon: PKK”lı isim etkisiz hale getirildi

MİT, 2016 yılında Suriye”nin kuzeyinde Türk güvenlik güçlerine karşı eylem talimatları verdiği tespit edilen, PKK/KCK”nın sözde Gara genel cephane sorumlusu “Hogir Batman” kod adlı Fırat Serihan”ı hedef listesine aldı. Terörden arananlar listesinde de gri kategoride bulunan terörist, saha ajanları ile takibe alındı. Serihan”ın, örgüt üst yönetiminden aldığı talimatla, Pençe-Kilit Harekat bölgesinde eylem arayışında olan örgüt mensuplarının silah ve mühimmat ihtiyaçlarını karşıladığı tespit edildi. Operasyon için uygun zamanı bekleyen MİT, Türk güvenlik güçlerine yönelik eylem gerçekleştirmek amacıyla Gara”da hazırlıklarda bulunan “Hogir Batman” kod adlı Fırat Serihan ve beraberindeki teröristleri etkisiz hale getirdi. Fırat Serihan, 2010 yılında örgütün kırsal kadrolarına İstanbul”dan katıldı. 2010-2014 yılları arasında Irak”ın kuzeyinde örgütsel faaliyetlerde yer aldı. 2014 yılı itibarıyla Suriye/Serekani bölgesinde takım komutanı olarak faaliyet yürüttü. 2015-2016 yıllarında Suriye/Tel Tamir ve Serekani”de cephane sorumlusu olarak faaliyet gösterdi. 2017 yılında Ayn El Arap”ta sorumlu düzeyde görevlendirildi. 2018-2024 yılları arasında Irak/Gara sözde genel cephane sorumlusu olarak faaliyet yürüttü.

Source: Hurriyet.com.tr


Rusya, Avrupa”ya doğal gaz sevkiyatını artırdı

Novak, Rus devlet kanalı Rossiya-24″e yaptığı açıklamada, doğal gazın, çevre dostu bir enerji kaynağı olduğunu belirtti.Rus gazının lojistik bakımdan avantajlı bir konumda olduğuna işaret eden Novak, “Rus gazı fiyat bakımından da en karlı kaynak durumunda.” dedi.Novak, yaptırımlara rağmen Rus gazına güçlü bir talep bulunduğunu aktararak, “Bu yıl Avrupa”ya doğal gaz sevkiyatımız yaklaşık yüzde 18 ila 20 arttı. Toplamda bu yılın 11 ayında boru hatları ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tedarikimiz 50 milyar metreküpe ulaştı.” diye konuştu.Rus gazının Ukrayna üzerinden sevkiyatına ilişkin anlaşmanın 31 Aralık”ta sona erme ihtimali son dönemde güçlenirken, Rus gazını Avrupa”ya taşıyan ana boru hatları Kuzey Akım 1, Kuzey Akım 2 ve Yamal-Avrupa atıl duruma düşmüştü.Rusya söz konusu gelişmeler nedeniyle son dönemde küresel LNG ihracatını artırmaya yönelik adımlar atıyor.

Source: Www.star.com.tr


MİT, PKK”nın sözde sorumlularından Fırat Serihan”ı etkisiz hale getirdi

Hogir Batman Kod Fırat SERİHAN, terörden arananlar listesinde gri kategoride yer alıyordu. MİT, istihbari çalışmaları sonucunda terörist SERİHAN’ın 2016 yılında Suriye’nin kuzeyinde Türk güvenlik güçlerine karşı eylem planlamalarında bulunduğunu ve talimatını bizzat verdiğini tespit etti. Bunun üzerine MİT, PKK/KCK’lı SERİHAN’ı hedef listesine aldı. MİT, saha ajanları vasıtasıyla SERİHAN’ın, örgüt üst yönetiminden aldığı talimatla, Pençe-Kilit Harekât bölgesinde eylem arayışında olan örgüt mensuplarının silah ve mühimmat ihtiyaçlarını karşıladığı bilgisini edindi. PKK/KCK’lı SERİHAN’a karşı düzenlenecek operasyon için en uygun zamanın oluşmasıyla düğmeye basıldı. Türk güvenlik güçlerine yönelik eylem gerçekleştirmek amacıyla Gara’da hazırlıklarda bulunan Hogir Batman Kod Fırat SERİHAN ve beraberindeki teröristler etkisiz hale getirildi. Hogir Batman Kod Fırat SERİHAN kimdir? ​Hogir Batman Kod Fırat SERİHAN, 2010 yılında örgütün kırsal kadrolarına İstanbul”dan katılım sağladı. 2010-2014 yılları arasında Irak’ın kuzeyinde örgütsel faaliyetlerde yer aldı. 2014 yılı itibarıyla Suriye/Serekani bölgesinde takım komutanı olarak faaliyet yürüttü. 2015-2016 yıllarında Suriye/Tel Tamir ve Serekani”de cephane sorumlusu olarak faaliyet gösterdi. 2017 yılında Ayn Al Arap’ta sorumlu düzeyde görevlendirildi. 2018-2024 yılları arasında Irak/Gare Genel Cephane Sorumlusu olarak faaliyet yürüttü.

Source: Internet Haber


AB”nin genişleme ikilemi

Avrupa Birliği (AB), 6 ülkeyle başladığı birlik projesinin sınırlarını genişletmekte son 11 yıldır duraklama yaşarken Ukrayna”daki savaşla birlikte geliştirdiği yeni jeopolitik yaklaşım genişleme politikasını ikileme sürükleyerek yakın gelecekte Birliğe yeni üyeler katmasını zorlaştırıyor.

“Avrupa”nın Birlik projesini zorlayan noktalar” başlıklı dosya haberin üçüncü bölümünde AA muhabirleri, AB”nin Avrupa ülkelerini ortak bir siyasi ve ekonomi projesi altında birleştirmesini öngören genişleme politikasının son yıllarda yaşadığı ivme kaybını ve gelecekten beklentileri uzman görüşleriyle ele aldı.

Federal Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından 1952″de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT) olarak kurulan AB, kuruluşundan itibaren 7 kez genişledi.

1973″te İngiltere, Danimarka ve İrlanda”nın katılımıyla üye sayısı 12″ye ulaştı. 1981″de Yunanistan AB”ye üye oldu.

1985″te Almanya, Belçika, Fransa, Lüksemburg ve Hollanda’nın imzaladığı Şengen Anlaşması”yla sınırlardaki vize ve gümrük kontrolleri kaldırıldı. 1986″da İspanya ve Portekiz AB”ye katıldı.

Birlik, 1 Ocak 1995″ten itibaren “Avrupa Birliği” olarak anılmaya başlarken aynı yıl Avusturya, Finlandiya ve İsveç”in katılımıyla 15 üyeye ulaştı.

AB, 1 Mayıs 2004″te Çek Cumhuriyeti, Estonya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya ve Slovenya”nın katılımıyla beşinci ve en büyük genişlemesini yaşadı.

Bulgaristan ve Romanya”nın 2007″de, Hırvatistan”ın ise 2013″te AB”ye katılmasıyla üye sayısı 28″e çıktı.

Ancak bu, AB”nin son genişlemesi oldu, 2020″de ise AB, ilk kez üye kaybetti.

Brexit”le İngiltere”nin Birlik”ten ayrılması, genişleme politikasında ivme kaybını hızlandırdı, özellikle Macaristan ve Polonya”nın önceki yönetimiyle girilen uzlaşmazlıklar, yeni ülkelerin de ayrılabileceği tartışmalarını sıklaştırdı.

AB”nin son 11 yıldır fiilen duran genişlemesi, Batı Balkanlar üzerinden söylem seviyesinde devam etti.

Batı Balkanlar”daki 5 ülke Karadağ, Bosna Hersek, Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk bu süreçte adaylık statüsü aldı, Kosova da potansiyel aday ilan edildi.

Ancak üyeliğe en yakın olduğu zikredilen Karadağ”la bile 8 yılda yalnızca 3 fasıl kapatılabildi.

Bu durum, Batı Balkan ülkelerinde hem yönetim hem de halk nezdinde yorgunluk ve hayal kırıklığı oluşturdu.

Öte yandan üye ülkeler arasında genişlemenin, aynı zamanda derinleşmeyle paralel gitmesi gerektiği ve AB”nin mevcut haliyle yeni üyeleri entegre etmeye elverişli olmadığı görüşü de hakim.

Genişlemeye jeopolitik perspektif

AB, Ukrayna”da 2022″de başlayan savaşla genişlemeye jeopolitik bir perspektiften yaklaşmaya başladı.

Ukrayna, Moldova ve Gürcistan”dan Rusya”nın tehdidi karşısında hızlı katılıma yönelik gelen talepler, üyelik için Kopenhag kriterlerinde tavizler veya katılım yolunda kısa yollar sağlayamayan AB”nin genişleme doktrininin içini boşalttı.

Buna rağmen Brüksel, genişlemenin stratejik olarak önemli bölgelere doğru yayılma anlamına geldiği kabulüyle yola çıkarak üç ülkeye de adaylık statüsü verdi.

Türkiye”nin AB adaylık süreci, Birliğin içine girdiği jeopolitik zorluklar ve entegrasyon politikaları arasındaki karmaşık ikilemle şekillendi.

Adaylık süreci 2018″den bu yana durma noktasında olsa da AB, Ukrayna”dan Somali”ye, Gazze”den Suriye”ye Türkiye”nin oynadığı kilit role her fırsatta vurgu yaptı.

“Genişleme daha fazla gecikebilir”

Brüksel”in önde gelen düşünce kuruluşlarından Carnegie Europe uzmanlarından Stefan Lehne, AA muhabirine yaptığı açıklamada, genişlemede yaşanan durgunluğun AB içinde yaşanan mali kriz, göç, Brexit, Ukrayna-Rusya Savaşı gibi dış ve iç krizler ile aday ülkelerin kriterleri karşılamaya yönelik kararlılık ve reformlara bağlılıktan yoksun olmak üzere iki nedeni olduğunu anlattı.

Lehne, “Eğer genişleme süreci yeniden canlandırılmak isteniyorsa her iki faktörün de ele alınması gerekmektedir. AB”nin bu projeye yeniden odaklanması ve aday ülkelerle ilişkilerini yoğunlaştırması gerekmektedir. Aday ülkelerin de zor reformların üstesinden gelmek için daha fazla istek göstermeleri gerekmektedir.” ifadelerini kullandı.

10 yılı aşkın süredir Batı Balkan ülkeleriyle genişleme sürecinde ilerleme kaydedilememesinin bu ülkelerdeki kamuoyu üzerinde etkisi olduğunu dile getiren Lehne, “Özellikle Batı Balkanlar”da hayal kırıklığı had safhadadır.” dedi.

Lehne, AB”nin jeopolitik ihtiyaçlar nedeniyle Ukrayna, Moldova ve Gürcistan”ı Birliğe yakınlaştırma çabasına girdiğini belirterek “Bu durum, diğer adaylar için de fırsatlar yaratabilir ancak sürekli bir kriz döneminde yaşadığımız için genişleme daha fazla gecikebilir.” diye konuştu.

Türkiye”nin adaylığıyla ilgili Lehne, “Türkiye son yirmi yılda önemli siyasi ve ekonomik güç kazandı ve kendi başına önemli bir jeopolitik aktör haline geldi. Her iki taraf da kapıyı tamamen kapatmak istemese de genişleme perspektifinin yakın gelecekte yeniden canlandırılabileceğine dair şu anda çok az güven var. Bu koşullar altında, AB ile Türkiye arasındaki ilişkiyi güçlendirmenin farklı yollarına odaklanmak muhtemelen daha mantıklıdır. Gümrük Birliği”ni daha da geliştirmek bu yönde önemli bir adım olabilir.” değerlendirmesini yaptı.​​​​

“Genişleme siyasi aciliyete sahip görünmüyordu”

Brüksel merkezli Avrupa Reformu Merkezi (Center for European Reform-CER) uzmanlarından Anunita Chandrasekar da Batı Balkanlar”a verilen genişleme sözünün tutulmamasının “hayal kırıklığına yol açtığı” görüşüne katıldığını dile getirerek Birlik”te genişleme politikalarına yönelik değişimin ise Ukrayna’da süren savaşın başlamasının ardından güvenlik endişeleri nedeniyle yaşandığını kaydetti.

Chandrasekar, bu doğrultuda AB”nin daha önce olmadığı kadar çok hızlı bir şekilde Ukrayna, Gürcistan ve Moldova”ya aday ülke statüsünün verilip katılım müzakerelerine başlamasının, bu aşamaya gelmek için yıllardır bekleyen diğer aday ülkeler arasında olumsuz havaya neden olduğunu söyledi.

Genişleme konusunda ilerleme kaydedilmemesinin nedenlerinden birinin bazı AB ülkelerinin özellikle tarihsel geçmişe sahip aday ülkelerin katılımını engellemesi olduğuna işaret eden Chandrasekar, Kuzey Makedonya-Bulgaristan-Yunanistan arasında yaşananları örnek gösterdi.

Chandrasekar, diğer bir nedenin ise Ukrayna-Rusya Savaşı”na dek geçen son 10 yılda genişleme konusunun Birliğin gündeminde arka planda olduğunu ifade ederek “AB tarafında irade eksikliği olabilir çünkü (genişleme) siyasi aciliyete sahip görünmüyordu. Bu durum, aday ülkelerin gerekli reformları yeterince hızlı yapmadıkları ya da bazı durumlarda Avrupa yolundan uzaklaştıkları hissiyle de birleşti.” dedi.

Türkiye”nin AB’nin NATO müttefiki olmasının yanı sıra birçok açıdan stratejik öneme sahip bir ülke olduğuna işaret eden Chandrasekar, ikili ilişkilerde Ukrayna-Rusya Savaşı”ndan bu yana olumlu ivme yaşandığı görüşünü paylaştı.

Chandrasekar, Türkiye”nin Ukrayna”da süren savaş ve Tahıl Anlaşması”nda oynadığı önemli arabulucu rolünün de etkisiyle son yıllarda üst düzey görüşmelerin yeniden başladığını ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın 5 yıl sonra ilk kez 29 Ağustos”ta AB Dışişleri Bakanları Toplantısı”na katıldığını anımsatarak “Bazen dış politika uyumuyla ilgili sorular ortaya çıksa da Türk halkı arasında hala Avrupa yanlısı duruş olduğunu düşünüyorum ve katılım müzakerelerini tamamen durdurmak hata olur.” değerlendirmesinde bulundu.

AB”nin mevcut aday ülkeleri arasında Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Gürcistan, Moldova, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Ukrayna ve Türkiye dahil 9 ülke bulunuyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Türkiye”ye 35 trilyon dolarlık erişim… 5 saatlik uçuş mesafesinde

Kutluk, AA muhabirine, BAE”nin Türkiye için önemli ticaret ortağı olduğunu ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin 2023″te 17,7 milyar doları bulduğunu söyledi.Türkiye”den BAE”ye yapılan ihracatta öne çıkan kalemler arasında gümüş, motorlu taşıtlar, yumurta ve tavuk ürünleri, motorlu taşıt aksam ve parçaları, halı ile tekstilin yer aldığı bilgisini veren Kutluk, ülkeye en çok ihraç edilen ürünlerden Türk yumurtalarının lezzet ve kalitesinin, diğer gıda ürünleri için de referans olduğunu bildirdi.Özellikle yenilenebilir enerji alanındaki yatırımların iki ülke arasındaki ticaret potansiyelini artırdığına işaret eden Kutluk, ilaç, sağlık turizmi ve hastane altyapı yatırımlarına yönelik talepte de yoğunluk olduğunu dile getirdi.Kutluk, “BAE”nin 5 saatlik uçuş mesafesinde 35 trilyon dolarlık ekonomiye erişimi, Türk şirketlerinin Orta Doğu, Asya ve Afrika pazarlarına açılmasını sağlıyor. Enerji, altyapı, teknoloji, gayrimenkul ve turizm sektörleri, Türk iş insanları için önemli fırsatlar sunuyor.” diye konuştu.Türkiye”den BAE”ye iş yapmaya giden firmaların, bölgedeki iş kültürü ve çevresini doğru anlamaları gerektiğini ifade eden Kutluk, şunları kaydetti:”BAE”nin “We the UAE 2031” vizyonu ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasını (GSYH) 2031″de 3 trilyon dirheme (816,8 milyar dolar), dış ticaretini de 4 trilyon dirheme (1,1 trilyon dolar) ulaştırmayı hedefliyor. “The UAE Centennial 2071” planı ise eğitimde mükemmellik, çeşitlenmiş bilgi ekonomisi ve mutlu bir toplum oluşturmayı amaçlayan uzun vadeli vizyon sunuyor. “Dubai Ekonomi Ajandası D33″ projesi de Dubai”nin yatırım, yaşam ve çalışma için dünyadaki ilk üç şehirden biri olmasını hedefliyor.”- “TÜRK YATIRIMCILAR FUARLARLA 35 TRİLYON DOLARLIK PAZARA ULAŞABİLECEK”Dubai”nin 2040 Kentsel Ana Planı”nın ise kentsel alanlarının iyileştirilmesi, kaynak kullanımının artırılması ve sürdürülebilir bir yaşamın sağlanması amacıyla önemli projeleri kapsadığını vurgulayan Kutluk, bu projeler arasında 390 milyon dirheme (106,2 milyon dolar) mal olması planlanan çeşitli girişim projeleri, 355 milyon dirhem (96,7 milyon dolar) bütçeli plaj yapımı ve 65 milyar dirhem (17,7 milyar dolar) bütçeli konut inşasının yer aldığını aktardı.Kutluk, bu kapsamda, Türk şirketlerinden oluşan konsorsiyumun 5,6 milyar dolarlık Dubai Metro Mavi Hat ihalesini kazanmasının Türk inşaat sektörü için önemli bir başarı olarak kayda geçtiğini belirtti.BAE”nin düzenlediği Big 5 Global, Gulf Food, Arab Health ve Arabian Travel Market gibi fuarların da Türk şirket ve yatırımcılarının 35 trilyon dolarlık bir pazara ulaşması için önemli birer platform olarak öne çıktığına dikkati çeken Kutluk, şöyle devam etti:”Bu fuarlara katılım, firmaların yeni işbirlikleri kurmasına ve pazarlarını genişletmesine olanak sağlıyor. BAE ve Dubai, bölgesel kalkınma planları ve gelecek vizyonlarıyla Türk şirketleri ve iş insanları için önemli fırsatlar sunuyor. İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin gelişmesi, Türkiye”nin büyümesine ve ihracatına olumlu katkı sağlayacak potansiyel taşıyor. İş insanlarının bu fırsatları değerlendirirken bölgedeki iş kültürünü, yasal düzenlemeleri ve uzun vadeli vizyonları dikkate almaları büyük önem arz ediyor.”

Source: Www.star.com.tr


Türkiye”ye vefa borcunu ödemek için bakın ne yaptı?

İsrail”in saldırıları ve kuşatması nedeniyle Filistin ve Gazze”de yaşanan insanlık dramının derin izler bıraktığı Shaban, 2020 yılında annesi, babası ve iki kardeşiyle Türkiye”ye geldi.Ailesiyle Zonguldak”ta yaşamını sürdüren Shaban, eğitim hayatına ise açık öğretim lisesinde devam ediyor.Gazze”de yaşadığı dönemde tüm zorluk ve kısıtlamalara rağmen Türk Kızılayın çalışmalarını yakından gören Shaban, Türkiye”ye olan vefa borcunu ödemek için Kızılayın yürüttüğü çalışmalara katılmaya karar verdi.Türk Kızılay Zonguldak Şubesi yöneticileriyle görüşmesinin ardından kolları sıvayan Shaban, birçok yardım faaliyetinde yer aldı.Şubeye ait depoda malzemeleri paketleyen, kolileri taşıyan Shaban, özel gereksinimli bir çocuğun evinin yenilenmesi çalışmasına katıldı, ihtiyaç sahiplerine giysi ve gıda malzemesi ulaştırılmasına katkı sağladı.- “TÜRK MİLLETİNİN GAZZE”DE YAPTIĞI FAALİYETLERİN İNSANLARA NE KADAR DOKUNDUĞUNU ABDULLAH BİZE GÖSTERDİ”Türk Kızılay Zonguldak Şube Başkanı Kürşat Yağız, AA muhabirine, Türk Kızılayın faaliyetlerini Gazze”de yakından gören Shaban”ın bundan etkilendiğini söyledi.Kendisinin de Kızılayın iyilik hareketine destek olmayı istediğini aktaran Yağız, “Bize geldiğinde ve bunu duyduğumuzda bize duygulu anlar yaşattı. Bize, “Siz benim halkıma yardım ediyorsunuz, ben de burada minnet borcumu ödemek için size yardım etmek istiyorum.” dedi. Kızılay gönüllüsü olarak bizimle kapı kapı gezerek ihtiyaç sahiplerine ulaşıyor.” diye konuştu.Yağız, Shaban”ın fedakarca çalıştığını anlatarak, “Türk Kızılay olarak özel gereksinimli kardeşimizin evini yenileme çalışmasında yer aldı. Badana boya yapımından gıda ihtiyaçlarının giderilmesine kadar birçok çalışmada yer aldı. Bağışçılarımızın desteğiyle öğrencilerin kıyafet ihtiyacını gideriyoruz. O çalışmalarda da Abdullah bize destek oldu. Kızılayın tüm gönüllülük faaliyetlerinde bulunuyor.” ifadelerini kullandı.Filistinli gencin özveriyle çalışmasının birçok kişiye örnek olduğundan bahseden Yağız, hiçbir işten kaçmadan, ne zaman ihtiyaç duyulsa görev aldığını kaydetti.Yağız, Gazze”de yaşananlardan duydukları üzüntüyü dile getirerek, şöyle devam etti:”Gazze”de insanlık dramı var. Türk Kızılay olarak dünyanın en büyük yardım organizasyonunu biz yapıyoruz. Oradaki faaliyetlerimizi tüm imkanlarımızla yapmaya çalışıyoruz. Zulümden kaçıp ülkemize yerleşen Abdullah gibi Gazzeli kardeşlerimiz var. Türk milletinin Gazze”de yaptığı faaliyetlerin insanlara ne kadar dokunduğunu Abdullah bize gösterdi. Minnet borcu hissetmiş. Türk milletine şükranlarını sunmak için “Elimden gelen bu.” diyerek bizlere katıldı.”- “BÜTÜN FAALİYETLERE KATILIYORUM”Abdullah Shaban da ailesiyle yaklaşık 4 yıl önce geldiği Türkiye”yi çok sevdiğini söyledi.Türk Kızılayın Filistin ve Gazze”de insanlara yardımcı olduğunu belirten Shaban, “Ben de burada Türk halkı ve Kızılaya yardım için bulunuyorum. Bütün faaliyetlere katılıyorum. Türk Kızılayı Gazze”den biliyorum. Kızılay insanlar için iyi şeyler yapıyor. Ben de Türkiye”de yaşayan bir Filistinli olarak Türk Kızılay gönüllüsü oldum. Kızılay, Filistin”de insanlara yardım ediyor, ben de burada insanlara yardımcı olmaya çalışıyorum.” şeklinde konuştu.Shaban, Filistinli olduğunu söylediği zaman insanların kendisine sıcak davrandığını, bundan dolayı çok memnun olduğunu sözlerine ekledi.

Source: Www.star.com.tr


Dünyada 2024 böyle geçti

Japonya”nın batısındaki İşikawa eyaleti ve bu bölgedeki Noto Yarımadası kıyısında ocak ayının ilk haftasında çok sayıda deprem meydana geldi. Depremlerde 240″ın üstünde kişi yaşamını yitirirken, depremler sonrası oluşan tsunami nedeniyle bölge genelinde 1,9 kilometrekarelik alan sular altında kaldı.

İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Süleymani”nin Ocak 2020″de ABD”nin Bağdat”taki saldırısında öldürülmesinin 4. yılı dolayısıyla 3 Ocak”ta düzenlenen anma töreninin yapıldığı Kirman”da, kabristana giden yol üzerinde iki patlama meydana geldi. Saldırılarda kadın ve çocukların da aralarında olduğu 89 kişi hayatını kaybetti, 284 kişi yaralandı. İranlı yetkililer, patlamaların canlı bomba saldırıları sonucu gerçekleştiğinin tespit edildiğini duyurdu, saldırıları terör örgütü DEAŞ üstlendi.

Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail”in 7 Ekim 2023″ten itibaren Gazze”de işlediği fiillerle 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi”ni ihlal ettiği gerekçesiyle UAD”de 29 Aralık 2023″te dava açarak geçici tedbir kararı alınmasını talep etti. Söz konusu davanın ihtiyati tedbir taleplerine ilişkin duruşması 11 Ocak”ta Hollanda”nın Lahey kentinde başladı. Duruşmada kanıt olarak Anadolu Ajansının (AA), İsrail”in Gazze”de fosfor bombası kullandığını ispat eden fotoğrafları sunuldu. UAD, Güney Afrika”nın açtığı soykırım davasında, “İsrail devleti, Gazze”de yürüttüğü askeri operasyonları derhal durdurmalı” talebiyle ilgili, İsrail”in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti.

Türkiye”nin ilk uzay yolcusu Alper Gezeravcı”nın da içinde bulunduğu SpaceX”e ait uzay aracı, 19 Ocak”ta, NASA”nın Florida”daki Kennedy Uzay Merkezi”nden başarıyla fırlatıldı. Böylece ilk Türk astronot unvanını alan Gezeravcı”nın uzaydaki ilk sözü “İstikbal göklerdedir” oldu. Axiom-3 (Ax-3) mürettebatını taşıyan Dragon uzay aracı, 20 Ocak”ta Uluslararası Uzay İstasyonu”na (UUİ) başarıyla kenetlendi. Dragon kapsülü, 9 Şubat”ta ABD”nin Florida eyaleti açıklarında okyanusa iniş yaptı.

ABD”li nöroteknoloji şirketi Neuralink”in kurucusu Musk, 30 Ocak”ta, ilk kez bir insana beyin çipinin yerleştirildiğini açıkladı. Musk, yaklaşık bir ay sonra, beyin çipi yerleştirdikleri kişinin düşünce yoluyla bilgisayar faresini kontrol edebildiğini belirtti. Ardından 21 Mart”ta Neuralink, beyin çipi yerleştirdikleri kişinin düşünce yoluyla satranç oynadığını kaydetti.

Rusya Federal Cezaevi Hizmetleri (FSİN), 16 Şubat”ta, tutuklu muhalif Aleksey Navalnıy”nın cezaevinde hayatını kaybettiğini bildirdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Navalnıy”ın Rusya”daki cezaevinde ölümüne ilişkin güvenilir ve şeffaf bir soruşturulma yürütülmesi çağrısında bulundu.

Moskova”da “Crocus City Hall” adlı konser salonuna 22 Mart akşamı silahlı kişilerce saldırı düzenlendi. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde saldırganların otomatik silahlarla salonda rastgele ateş açtıkları görüldü. Konser salonunun bulunduğu binanın çatısı, çıkan yangının ardından çöktü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, saldırıyı düzenleyen 4 teröristin de içinde olduğu 11 kişinin yakalandığını belirtti. Terör saldırısında 144 kişi hayatını kaybetti.

BM İnsan Hakları Konseyi, İsrail”in yoğun saldırıları altındaki Gazze”de acilen ateşkes sağlanmasını talep eden karar tasarısını kabul etti.

İsrail ordusunun baskın düzenleyerek yüzlerce Filistinliyi öldürdüğü ve harabeye çevirdiği Gazze kentindeki Şifa Hastanesi avlusunda toplu mezar bulundu.

Barbados yönetimi, Jamaika, Bahamalar, Norveç, İspanya, İrlanda, Slovenya ve Ermenistan, Filistin”i devlet olarak tanıma kararı aldı.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan helikopter kazasında hayatını kaybetti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “yakalama kararı” başvurusunda bulundu. Han, Netanyahu ve Gallant”a ilaveten Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Hamas”ın Gazze”deki lideri Yahya Sinvar ve Hamas”ın askeri kanadı İzeddin el-Kassam Tugayları”nın lideri Muhammed ed-Dayf hakkında “yakalama kararı” başvurusunda bulundu.

14 Temmuz”da Trump”ın başkanlık seçimleri öncesinde Pensilvanya”da düzenlediği seçim kampanyası sırasında kürsüde konuşurken yaklaşık 7 el silah sesine benzer patlamalar duyuldu. İlk patlamanın ardından Trump”ın kürsüde sağ kulağını tuttuğunun görülmesinin ardından, korumaları, Trump”ın etrafını sardı. Trump”ın, kürsüden inmeden önce sağ yanağında kanlar akarken yumruğunu havaya kaldırdığı anlar kameralara yansıdı.

İsrail”in Gazze”deki saldırıları sürerken Netanyahu, 24 Temmuz”da ABD Kongresi liderlerinin daveti üzerine Kongre”deki ortak oturumda yaklaşık 1 saat süren konuşma yaptı. ABD Kongresindeki konuşması sırasında 56 kez ayakta alkışlanan Netanyahu, konuşmasında Gazze”nin Refah bölgesinde hiç sivilin öldürülmediğini ileri sürdü.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan”ın yemin törenine katılmak için Tahran”da bulunan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye”nin, misafir olduğu konut 31 Temmuz”da 02.00 sularında havadan atılan mermiyle hedef alındı. Heniyye, uğradığı suikast sonucunda hayatını kaybetti. Suikasta uğraması birçok ülkede protesto edilen Heniyye için gıyabi cenaze namazları kılındı.

AB ülkelerinde kullanılan yapay zeka sistemlerinin temel insan haklarına ve güvenliğine zarar vermeyecek şekilde işlemesi hedeflenen, dünyanın ilk “Yapay Zeka Yasası” resmi gazetede yayımlanmasının ardından AB üyesi ülkelerde 1 Ağustos”ta yürürlüğe girdi.

Bangladeş”te 1971″deki Bağımsızlık Savaşı”nda görev alan kişilerin çocuklarına kamuda kontenjan ayrılması kararının ardından ülkede büyük protestolar baş gösterdi. Gösteriler sırasında şiddet olayları artarak devam ederken Başbakan Şeyh Hasina 5 Ağustos”ta resmi konutundan ayrılarak askeri helikopterle Hindistan”a gitti, göstericiler ise bu sırada Başbakan”ın resmi konutunu bastı.

İsrail, 17-18 Eylül”de Hizbullah unsurlarının kullandığı “pager” isimli çağrı cihazlarına ve telsizlere sızdı, sinyal verdiği için sahipleri tarafından ellerine alınan cihazlar bu esnada infilak etti. Çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılması nedeniyle 37 kişi hayatını kaybetti, 3 binden fazla kişi yaralandı.

2024 Nobel Ekonomi Ödülü”ne, 14 Ekim”de kurumların oluşumu ve refaha etkilerine ilişkin çalışmalarından dolayı Acemoğlu, Johnson ve Robinson layık görüldü.

FETÖ ve mensupları, 21 Ekim”de sosyal medya hesaplarında elebaşı Gülen”in öldüğünü açıkladı. Aynı gün içerisinde Dışişleri Bakanı Fidan, Ukraynalı mevkidaşı Andrii Sybiha ile Ankara”daki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, “FETÖ örgütü elebaşının ölümünü istihbarat kaynaklarımız da doğruluyor.” dedi. Fidan, terörle mücadelede kararlılığın devam edeceğini belirterek “Bu karanlık örgütün lideri ölmüştür.” ifadesini kullandı.

UCM, 21 Kasım”da Gazze”de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurdu. Mahkeme ayrıca İsrail”in, UCM”nin yargı yetkisine ilişkin itirazlarını reddederek Filistin topraklarında işlenen suçlar üzerinde yargı yetkisinin bulunduğuna hükmetti.

ABD”liler 5 Kasım”da başkanlık seçimi için sandık başına gitti. Cumhuriyetçilerin adayı Trump ile Demokratların adayı Kamala Harris”in yarıştığı seçimi Trump kazandı. Rakibi Harris”e yaklaşık 5 milyon oy fark atan Trump, zafer konuşmasında “47. başkan seçilmem dolayısıyla Amerikan halkına teşekkür ediyorum.” dedi.

Suriye”de 27 Kasım”da rejim karşıtı silahlı gruplar ile Beşşar Esed güçleri arasında çatışmalar yoğunlaştı. Rejim karşıtı silahlı gruplar, 30 Kasım ile 7 Aralık tarihleri arasında Halep, İdlib, Hama ve Humus gibi en büyük illerde üstünlük kurdu. Suriye”de 1963″de iktidara gelen Baas Partisinin 61 yıllık iktidarı, 2011″de özgürlük talebiyle başlayan halk hareketlerinin şiddetle bastırılmak istenmesiyle patlak veren iç savaşta, başkent Şam”ın 8 Aralıkta rejimin kontrolünden çıkmasıyla çöktü. Rejim lideri Beşşar Esed, 8 Aralık”ta başkentten kendisi ve ailesi için sığınma sağlama kararı alan Rusya”ya kaçtı.

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon, 3 Aralık gecesi televizyonda yaptığı konuşmada, “muhalefetin devlet karşıtı aktivitelere karıştığı” gerekçesiyle sıkıyönetim ilan etti. Aynı gece Ulusal Mecliste düzenlenen acil oturumda sıkıyönetim kararının kaldırılmasına ilişkin verilen önerge, 190 milletvekilinin oyuyla kabul edildi. Ulusal Meclis Başkanlığı Ofisi, sıkıyönetimin, yapılan oylamanın ardından “hükümsüz” hale geldiğini açıkladı. Bunun üzerine Bakanlar Kurulunu toplayan Yoon, kabinenin onayının ardından sıkıyönetimi sona erdirdiğini duyurdu.

Fransa”da Mecliste güvenoyu alamayan Başbakan Barnier”nin merkez sağcı azınlık hükümeti 3 aylık görevinin ardından 4 Aralıkta düştü. Fransa’da muhalif solcu ve aşırı sağcı milletvekilleri Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron”un 3 ay önce atadığı Michel Barnier’nin merkez sağcı azınlık hükümetinin güvenoyu alamayarak düşmesini memnuniyetle karşıladı. Macron, Başbakan Barnier”nin istifasını onayladı. Barnier hükümetinin düşürülmesinin ardından Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından 13 Aralık”ta Başbakan olarak atanan François Bayrou yeni hükümeti kurdu.

Almanya Başbakanı Scholz, Almanya Anayasası”nın 68. maddesi uyarınca Federal Mecliste güvenoyu talebinde bulundu. Scholz, Federal Mecliste 16 Aralıkta yapılan oylamada güvenoyu alamadı. Ülkede erken seçim süreci başladı.

Dışişleri Bakanı Fidan, Suriye”nin başkenti Şam”da Suriye”deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. Fidan, Suriye”ye resmi ziyaret düzenleyen ilk Dışişleri Bakanı oldu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Dünya devleri Türkiye”yi seçti! 3 basamak birden atladık

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Bekir Polat, Yandex”in yeni yapay zeka destekli “Yazeka” arama motorunun tanıtımının ardından AA muhabirine, şirketin dijital ekosisteme katkıları ve Türkiye”nin uluslararası yatırım hedeflerini değerlendirdi.Türkiye”nin dijital ve yeşil dönüşüm hedeflerine dikkati çeken Polat, Türkiye”nin, 2023 sonu itibarıyla 1,2 trilyon dolarlık Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya ulaştığını ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediğini hatırlatarak, bu hedefe ulaşmada dijitalleşmenin ve teknoloji odaklı yatırımların önemini vurguladı.Polat, Türkiye”nin genç, eğitimli ve dinamik bir nüfusa sahip olduğuna işaret ederek, “Bunun ülkemizin en büyük katma değerlerinden biri olduğunu düşünüyoruz. Yandex”in diğer ürünlerinin de buradaki mühendislik gücünü, genç, dinamik, eğitimli iş gücünü kullanarak diğer pazarlara ulaşmasına olanak sağlayacağını düşünüyoruz. Yandex”in farklı dikeylerde faaliyet gösterdiği alanlar olan bulut teknolojisi, veri merkezleri ve taksi uygulamaları gibi yatırımlarıyla ülkemizde yeni yatırımlar yapmasını Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak desteklemeye hazırız.” ifadelerini kullandı.- “TÜRKİYE”DE YATIRIM ORTAMINA UZUN VADELİ BAĞLILIK GÖSTEREN ULUSLARARASI YATIRIMCILAR VAR”Yandex”in yeni nesil yapay zeka arama motoru hizmetini yerlileştirmesi ve diğer dijital hizmetlerinin ülkedeki rekabet ortamına ve teknoloji ekosistemine pozitif etkide bulunacağına ve kaliteyi artıracağına vurgu yapan Polat, firmanın ekosisteminde yer alan diğer hizmetlerine yönelik yeni yatırımlarının Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi tarafından destekleneceğini söyledi.Polat, “Yandex gibi firmaların bulut teknolojisi ve veri merkezi yatırımlarında Türkiye”de AR-GE yaparak Türkiye”nin mühendislik kapasitesini kullanması ve yeni teknolojiler geliştirmeleri son derece önemli. Yandex”in odaklandığı teknoloji alanları, Türkiye”nin dijital ekosistemini destekleyecek kritik yatırımlar.” dedi.Polat, küresel ekonomik dengelerin salgın ve savaş gibi etkenlerle sürekli bir çalkantı halinde olmasına rağmen Türkiye”nin rekabetçi yatırım ortamı ile uzun dönem yatırımcılar için güvenli bir liman olmaya devam ettiğini dile getirdi.- “TÜRKİYE”NİN BİR HİKAYESİ VAR”Makro dengelerin çok hızlı değişebildiğini belirten Polat, şöyle devam etti:”Salgın sonrasında tedarik zincirindeki kırılmalar, ticari koruma politikalarının öne çıkması veya bazı bölgesel çatışmalar, tansiyonlar yatırımcıları etkileyebiliyor. Ancak, doğrudan yatırımlar çok daha uzun vadeli perspektiflerle yapılan yatırımlar. Türkiye Cumhuriyeti”nin 100 yıllık tarihine baktığımızda 100 yıldır ülkemizde yatırımları ve faaliyetleri olan uluslararası firmalar mevcut. Hatta Cumhuriyet”ten de önce ülkemize gelmiş ve halen faaliyetlerine devam eden uluslararası doğrudan yatırımlar var. Türkiye”nin bir hikayesi var.”Polat, Türkiye”nin salgın sonrası dönemde dijital ve yeşil dönüşüm ile Avrupa”nın en önemli tedarikçilerinden biri haline geldiğini kaydederek, Türkiye”nin gümrük birliği ve serbest ticaret anlaşmaları sayesinde 1,3 milyar insana ve 30 trilyon dolarlık bir ekonomiye erişim sağlayan bir konumda bulunduğunun altını çizdi.Avrupa, Kuzey Amerika ve Uzak Doğu”dan gelen yatırımların arttığını vurgulayan Polat, “2002”de toplam 5 bin 600 uluslararası sermayeli firma varken, bugün bu sayı 82 bini aştı. 2002 öncesinde yılda ortalama 1 milyar dolar yatırım gelirken; son 20 yılda, yıllık ortalama 13 milyar yatırım çekiyoruz. Avrupa Ülke Çekiciliği Araştırması 2024 sonuçlarına göre, Türkiye sıfırdan yapılan yatırımlarda 7. sıradan Fransa, İngiltere, Almanya”nın ardından 4. sıraya yükseldi.” şeklinde konuştu.Polat, 2024-2028 arasında uluslararası doğrudan yatırım stratejisinde yeşil ve dijital dönüşüm önemli iki odak olduğunu anımsatarak, “Türkiye”nin son 20 yılda yüzde 5,4 büyüme ortalaması yakalayan ekonomisi, genç ve dinamik nüfusu, gelişmiş altyapısı ve dijitalleşme alanındaki yatırımları uluslararası yatırımcılar için cazip kılmaktadır. Birçok uluslararası firma artık Türkiye”yi AR-GE yapmak için bir bölgesel üs olarak kullanmaya başladı.” değerlendirmesinde bulundu.Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi olarak diğer kamu kurumlarıyla koordinasyon içinde yatırımcıların, yatırım deneyimlerini kolaylaştıracak ve hızlandıracak şekilde projelerini hayata geçirmelerine destek olduklarını belirten Polat, “Bu destekler yatırım tamamlandıktan sonra da bitmiyor çünkü aslında yatırımın büyük bir kısmı mevcut yatırımcıların genişleme yatırımlarıyla da geliyor. O yüzden biz mevcut yatırımcılarla da devamlı iletişimdeyiz. Bu süreç ilk temastan fabrika açılış anına kadarki tüm aşamaları kapsıyor.” ifadelerini kullandı. Hemen AB”deki abilerine koştular! Türkiye-Suriye deniz yetki anlaşması paniklettiKuzeyde işler karıştı! Süre dolmak üzere: Türkiye anahtar rol oynayabilirF-16″lar için ABD”den resmi teklif 24 adet alabilirsiniz

Source: Www.star.com.tr


Suriyeli Kürt siyasetçi Keddo”dan PKK”ya Suriye”den çık çağrısı

Suriye”deki Kürtlerin en büyük siyasi temsilcisi Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) temsilcilerinden de olan Keddo, Suriye ve Fırat’ın doğusundaki gelişmelere ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Ülke topraklarının birliğinin, bölgedeki tüm bileşenlerin ve azınlıkların haklarının korunmasının önemine dikkati çeken Keddo, “PYD ile devrim sürecinin başından itibaren uzun ve zorlu bir diyalog deneyimimiz oldu. Bu diyaloğun ilk aşaması Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı (IKBY) Mesut Barzani tarafından yürütüldü ancak başarısızlıkla sonuçlandı. Başarısızlığın sebebi, PYD ve müttefiklerinin uzantıları ve yan unsurlarıyla birlikte o bölgedeki yönetimi ve zenginlik kaynaklarını tek başlarına kontrol etme ısrarlarıydı. Biz ise yönetimin, o bölgedeki Kürtler, Araplar, Süryaniler ve Türkmenler gibi tüm bileşenleri kapsamasını istiyorduk.” ifadelerini kullandı. “Bizim temel şartımız, PKK ile bağın koparılmasıydı ancak bu konuda bugüne kadar başarısız olduk.” diyen Keddo, ENKS”nin ilk günden itibaren Suriye devrimi bayrağını taşıdığını, PYD”nin ise bu bayrağı sahiplenmediğini, hatta zaman zaman bu bayrağı taşıyanlara karşı mücadele ettiğini anlattı. “Devletin egemenliği sağlanmalı” Suriye’nin ulusal birliği hakkında da değerlendirmelerde bulunan Keddo, “PYD”nin ‘Şam’daki yeni yönetimle diyaloğa hazırız’ şeklindeki açıklamaları bizim açımızdan olumlu adımlar. Eğer bu girişimlere bağlı kalırlarsa, istikrarı sağlamak için Suriye”nin her yerinde devlet egemenliğini barışçıl bir şekilde genişletmeye yönelinebilir. Suriye”de demokratik bir şekilde devlet otoritesinin gitmediği tek bir köy kalırsa Suriye”de istikrar tam olmayacaktır.” şeklinde konuştu. “PYD hatalarını düzeltmeli” SMDK Siyasi Kurulu Üyesi ve ENKS temsilcisi Keddo, terör örgütü PKK ile bağlantılı grupların bölgedeki varlığını kabul etmediklerini bunların bölgeden çıkartılması gerektiğini belirtti. “Biz Suriyeliler olarak tüm sınır aşan güçleri reddettik, Suriye’de Suriyeli olmayanların siyasi varlığına karşıyız.” diyen Keddo, gelecekte Suriye’de turistlerin ve yabancıların bulunabileceğini ancak yabancıların Suriye’de siyasi faaliyet yürütmesinin kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, “SDG ve PYD’nin yabancı unsurları çıkarma kapasitesinden umutluyuz ve böylelikle Suriye’nin geleceği için Suriyeliler arasında diyalog mümkün olacaktır.” ifadelerini kullandı. Suriye devletinin demokratik bir şekilde otoritesini yeniden tesis etmesinin kolaylıkla gerçekleştirilebileceğini ve tüm halkların, inançların ve kültürlerin haklarını garanti altına alacak bir sistemin oluşturulabileceğini belirten Suriyeli Kürt siyasetçi, şöyle konuştu: “Hatalarını düzeltmeli, itiraf etmeli ve bu kez rejimin düşmesiyle mutlu ve sevinçli olan Suriye halkının yanında durmalılar. Yeni, çoklu bir Suriye”nin kurulmasını umut eden halkın beklentileri doğrultusunda hareket etmeleri gerekiyor. Bu nedenle biz, Koalisyon ve Kürt Ulusal Konseyi olarak, kan dökülmemesinde ve Suriye”nin tamamında bölgenin Kürtler, Türkmenler, Süryaniler, Araplar ve diğerlerinin haklarını koruyacak şekilde barışçıl çözümler bulunmasında ısrarcıyız.” “Suriye”nin her yerinde demokrasi ve güvenlik sağlanmalı” Keddo, “Dostlarımızın, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki uluslararası koalisyonun, Fırat”ın doğusuna uygun, barışçıl bir çözüm bulmasını, böylece tüm ülkenin barış içinde birleşerek ülkenin kurumsallaşması ve Suriye”nin her yerinde demokrasi ve güvenliğin sağlanmasını umuyoruz.” dedi. Beşar Esed rejiminin devrilmesiyle ülkede büyük bir değişim yaşandığını belirten Keddo, yeni yönetimin biraz nefes alması ve güvenlik alanındaki gerekli düzenlemeleri yapmak için çalışması gerektiğini söyledi. Birleşmiş Milletlerin (BM) 2254 sayılı kararı çerçevesinde Suriyeli tüm grupların katılımıyla bir ulusal konferans düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Keddo, “Birkaç gün önce de konferansın yakın zamanda yapılacağı konuşuluyordu ancak aldığımız bilgilere göre konferans süresiz olarak ertelendi ama çok uzak bir tarihe değil. Değerlendirmelerimize, bölgesel ve uluslararası dostlarımızdan aldığımız bilgilere göre bu konferans, Suriye’nin geleceğini şekillendirmek için bahsettiğimiz gibi kapsamlı olacak ve tüm Suriyelileri kapsayacak.” değerlendirmesinde bulundu. Keddo, Kürt Ulusal Konseyi ve tüm bileşenlerin bu hassas ve kritik sürecin başarıya ulaşması için çalıştıklarını sözlerine ekledi.

Source: Internet Haber


2025″te Filistin”in geleceği nasıl şekillenecek?

BM eski Filistin Özel Raportörü Michael Lynk, Filistin’de devam eden soykırım ve işgalin geleceği hakkında düşüncelerini AA analiz için kaleme aldı.

2024 yılında dünyada özellikle de Orta Doğu”da çoğu 12 ay önce öngörülemeyen bir dizi olay yaşandı. İsrail”in Gazze”deki acımasız soykırımının devam etmesi, Hizbullah”ın savaş alanında yenilmesi ve Lübnan”daki yıkım, Suriye”de Beşşar Esed”in devrilmesi, İran”ın tecrit edilmesi, Donald Trump”ın ikinci kez Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı seçilmesi ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) ile Uluslararası Ceza Mahkemesi”nin (UCM) bir dizi ufuk açıcı kararı, yaşanan olaylardan yalnızca bazıları. Tüm bu olaylar, 2025 yılında Filistin”in geleceğiyle ilgili tahminleri zorlaştırsa dahi, ihtiyatı elden bırakmadan ve tecrübelerime dayanarak 6 farklı öngörüde bulunmak mümkün.

Filistin”in geleceği için senaryolar

Mevcut duruma bakıldığında, 2025 yılında İsrail, Trump”ın da desteğiyle Filistin”i işgaline devam edecek gibi gözüküyor. Trump”ın, Dışişleri Bakanlığı, İsrail Büyükelçiliği ve iki bölgesel elçilik dahil Orta Doğu”ya dair yaptığı önemli atamaları İsrail”in aşırı sağcı milliyetçi hükümetine diplomatik bir jesttir. Trump”ın siyasi içgüdüleri tamamen güçlü olana saygı duymak ve zayıf olanı aşağılamak üzerine kuruludur. Seçilmiş ABD başkanının İsrail”e Filistin”le ilgili dayatabileceği tek kısıtlama ise Filistin devletinin varlığını açıkça talep eden Suudi Arabistan ile önemli bir anlaşma arayışından kaynaklanabilir.

Tüm bu etmenler göz önüne alındığında, gerçek bir Filistin devleti her zamankinden daha uzakta gözüküyor. 2025 yılında ne yazık ki daha fazla Filistin toprağına el konulacak, daha fazla yasadışı yerleşim inşa edilecek ve halihazırda rekor seviyelerde olan yerleşimci şiddeti daha da artacak.

Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu”nun Batı Şeria”nın bazı bölgelerini resmen ilhak etmesine karşı çıkıyor gibi gözükse de, aslında İsrail”in fiili ilhakı engellenmeden devam ediyor. 2025 yılında ise Filistin yönetiminin yaşanan süreci kendi lehine şekillendirme kabiliyeti muhtemelen daha da azalacak gibi görünüyor. Tıkanmış durumda olan barış sürecine gelecek olursak, Filistinliler uzun zamandır bir kavşakta bekliyorlar, fakat buradaki kırmızı ışık hiç değişmedi ve hala da Filistinliler için kırmızı yanmaya devam ediyor.

Gazze”ye yönelik soykırım nihayet resmi bir ateşkes ile Filistinli tutukluların ve İsrailli rehinelerin serbest bırakılmasıyla sona erecek. Ancak, açlık, bulaşıcı hastalıklar, çöken ekonomi ve harap olan şehir Filistinlilerin hayatını etkilemeye devam ederken Gazze”de toplu insan ölümleri ve yaşanan büyük acılar devam edecek.

Hamas tamamen yenilmeyecek, ancak kısa vadede büyük bir darbe almış durumda. İsrail, kuzeyde yerleşim yerleri inşa etmek ve Gazze”nin geri kalanını yerleşimcilerin yönetmesi için diretecektir ki Trump buna izin verebilir. Bir başka büyük sınav da Gazze”nin yeniden inşası için gereken 40-60 milyar doların toplanması olacaktır. Körfez ülkeleri karşı çıktıkları bir savaşın sonucunda çıkan maliyetin aslan payını ödemeye direnecektir. Bu ise Trump ve Körfezdeki müttefikleri arasında gerilim yaratabilir.

Birleşmiş Milletler (BM), Filistin konusunda 2025 yılında tehlikeli sınavlarla karşı karşıya kalacak. İsrail”in Filistin”deki işgalini tamamen sona erdirmesi için Genel Kurul tarafından belirlenen bir yıllık süre önümüzdeki eylül ayında doluyor ve İsrail ile ABD bu karara karşı gelmeye kararlı. Bunun yanı sıra İsrail, Trump”ın da desteğiyle, Levant bölgesindeki Filistinli mültecilere eğitim, sağlık ve sosyal hizmetler sağlayan BM kuruluşu Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı”nı (UNRWA) dağıtmaya çalışıyor. 2025 yılında Avrupa ve Arap Dünyası”nın önündeki en büyük zorluk, BM”yi, BM”nin siyasi gündemindeki en eski unsur olan Filistin konusunu çözüme ulaştırma hedefini ve organizasyon bünyesindeki en büyük ajansın korunmasını savunup savunmayacakları olacaktır.

Uluslararası hukuk Filistin için her zamankinden daha önemli

2025 yılında İsrail”in, hamisi olan ABD ile ilişkisi derinleşse dahi diplomatik izolasyonu devam edecektir. İsrail”in özellikle Genel Kurul ve İnsan Hakları Konseyi olmak üzere BM”deki aykırı konumu, Filistin”de süren 57 yıllık işgali, Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkını inkar etmesi ve uluslararası hukuku kötüye kullanması nedeniyle daha da kötüye gidecek ve İsrail BM bünyesinde daha çok oy kaybedecektir. UCM tarafından Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkarılan tutuklama emri, 1998 Roma Statüsünü imzalayan devlet başkanlarının kendisiyle görüşmeyi reddetmesiyle İsrail”i siyasi olarak yalnızlaştıracaktır. İnsan hakları ihlallerine tepki olarak, İsrail ile yapılan çeşitli ticaret ve işbirliği anlaşmalarının yeniden gözden geçirilmesi yönünde Avrupa”da baskılar artacaktır.

Filistin”e ilişkin uluslararası hukukun rolü 2025 yılında daha da önemli hale gelecektir. UAD ve UCM”nin 2024″teki imza kararlarından sonra, Oslo sürecinin gözden düşmüş ama hala çok canlı reelpolitik yaklaşımının yerine, Filistin”de barışı sağlamaya yönelik hak temelli bir yaklaşımda ısrar etmek için büyüyen bir hareket görmemiz muhtemeldir. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü”nün yayınladığı soykırım raporlarının yarattığı ivme BM koridorlarında ve Dışişleri Bakanlıklarında yankılanmaya devam edecektir.

Ancak tersine esen rüzgarlar da olacaktır. ABD Senatosu”ndaki Cumhuriyetçiler, Netanyahu hakkında tutuklama emri çıkardığı için UCM”ye yaptırım uygulamaya kararlı. Bu da Roma Statüsü”ne üye 124 devletin, özellikle de Avrupa”nın güçlü bir savunma yapması gerektiği anlamına geliyor.

2024 yılında olduğu gibi 2025 yılında da beklenmedik sürprizler yaşanabilir. Önümüzdeki yıl Filistinliler için karanlık zamanlar devam edecek gibi gözükse de, Gazze”deki savaş aynı zamanda özellikle gençler arasında cesur düşünce ve eylemlere ilham vermeye devam edecek küresel bir dayanışma hareketini ateşledi. Bu sürecin kalıcı etkileri asla küçümsenmemelidir.

[Michael Lynk, Western Üniversitesi, Londra, Ontario, Kanada”da Emeritus Hukuk Profesörüdür. 2016-2022 yılları arasında BM işgal altındaki Filistin topraklarındaki insan haklarından sorumlu 7. Özel Raportörü olarak görev yapmıştır.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


21 PKK/YPG”li terörist etkisiz hâle getirildi

MİT”ten PKK”ya sınırötesi operasyon! Teröristbaşı Serihan etkisiz hale getirildi

İki bakanlık açıklanan asgari ücret sonrası uyardı: En ağır şekilde cezalandırılacaktır

Gazze”de ateşkes olacak mı? Açıklamalar peş peşe geldi

Hemen AB”deki abilerine koştular! Türkiye-Suriye deniz yetki anlaşması panikletti

Türkiye ile Şam demiryoluyla birleşiyor!

Source: Www.star.com.tr


Danimarka savunma bütçesini artırıyor

Danimarka Savunma Bakanı Troels Lund Poulsen, yeni savunma paketi açıkladı. Uzun yıllar boyunca Kuzey Kutbu na yeterince yatırım yapmadıklarını kaydeden Poulsen, bölgede daha güçlü bir varlık sergilemeyi hedeflediklerini belirtti. Poulsen, Grönland için hazırlanan paket kapsamında bölgeye iki devriye gemisi, iki uzun menzilli insansız hava aracı ve kızaklı köpekler sevk edileceği bilgisini paylaştı. Trump ın, Grönland ın ABD kontrolünde olması gerektiği yönündeki açıklamalarına atıfta bulunan Poulsen, yeni savunma paketinin zamanlamasını kaderin ironisi olarak nitelendirdi. ABD de görevi devralmaya hazırlanan Trump, 23 Aralık ta Truth Social hesabından yaptığı paylaşımda, Grönland ın ABD kontrolünde olması gerektiğine ilişkin söylemini yineleyerek Ada nın mülkiyeti ve kontrolüne sahip olmanın mutlak zorunluluk olduğunu savunmuştu. Trump ın bu sözleri, Grönland yetkilileri başta olmak üzere, birçok kesimden tepki çekmişti. Grönland Başbakanı Mute Bourup Egede, Grönland ın satılık olmadığını vurgulayarak, Grönland, Grönland halkına aittir. Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız. Uzun süredir devam eden özgürlük mücadelemizi kaybetmeyeceğiz. ifadelerini kullanmıştı.

Source: Habertürk


Suriye”nin yeniden yapılanma süreci, güvenin tesisi ve kurumların inşasıyla hızlanabilir

Suriye”de Baas rejiminin, iktidarı elinde tutmak için sivil halka ve altyapıya yönelik saldırıları karşısında ülke ekonomisi ciddi zarar gördü. 13 yıl boyunca süren iç savaş, ülkenin insan kaynağı başta olmak üzere kalkınmasını, altyapısını ve ekonomisini büyük ölçüde tahrip etti.

Suriye”deki çatışmalar sonucunda evler, iş yerleri, okul ve hastaneler ile çeşitli kamu binalarının yanı sıra, su, kanalizasyon, telekomünikasyon, elektrik dağıtım ve üretimi gibi temel hizmetler yıkıma uğradı.

Yaşanan çatışmalar 6 milyondan fazla Suriyelinin yurt dışına gitmesine ve 7 milyondan fazla insanın ise ülke içinde yerinden edilmesine yol açarken, ülke neredeyse enkaza döndü.

Ülkenin birçok şehrinde ve bölgesinde tamamen terk edilmiş binlerce köy, kasaba ve mahalle ortaya çıkarken, Esed rejiminin devrilmesinin ardından ülkenin yeniden yapılandırılması için acilen harekete geçilmesine ihtiyaç duyuluyor.

Uygun yaşam ve ekonomik koşulların sağlanması, milyonlarca Suriyeli mültecinin ülkelerine geri dönebilmesi için büyük önem taşıyor.

Konutlara ilave olarak ülkede yollar, enerji santralleri ve iletişim hatlarının yeniden inşası için geniş çaplı yatırımlar gerekiyor. Öz kaynaklarını Esed döneminde büyük ölçüde kaybeden Suriye, yeniden inşa sürecinde uluslararası kuruluşların ve bölgesel güçlerin sunacağı finansal ve teknik desteğe ihtiyaç duyuyor.

Yapılan uluslararası analizlere göre, Suriye”nin yeniden yapılanma ve inşa maliyetinin yaklaşık 400 milyar doları bulabileceği, bu maliyetin yüzde 65″inin konut sektöründen kaynaklanacağı tahmin ediliyor.

Öte yandan, başta ABD ve Avrupa olmak üzere Batılı ülkelerin Esed rejimi döneminde Suriye”ye uyguladıkları ekonomik yaptırımların hala devam etmesi, ülkenin kalkınmasının önünde engel teşkil ediyor.

Uzmanlar, gerekli koşulların sağlanmasıyla Batılı ülkelerin söz konusu yaptırımları hızla kaldırılması gerektiğine dikkati çekerken, uluslararası güvenin tesisi ve kurumların inşasının sağlanmasıyla ülkenin yeniden inşa sürecinin hızlanabileceğini belirtiyor.

Suriye “neredeyse sıfırdan” başlıyor

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House Orta Doğu ve Kuzey Afrika Programı Kıdemli Araştırmacısı Neil Quilliam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye”de ilk adım olarak güvenlik ve istikrarın sağlanmasının ve geçici hükümetin iş ortamını canlandıracak önlemleri belirlemesinin önemli olacağını belirtti.

Yerli ve uluslararası iş dünyasının güvenini kazanmanın kilit önemde olduğunu söyleyen Quilliam, “İş dünyası, politika ortamının istikrarlı ve öngörülebilir olacağına dair güvenceye ihtiyaç duyacaktır. Bu, 13 yıllık çatışmanın ardından oldukça zorlu bir sınav olacak.” dedi.

Quilliam, bu süreçte uluslararası toplumun Suriye”yi yeniden yapılanma konusunda destekleyebileceği birçok yol olduğunu ve organize şekilde hareket edilmesi gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Bu nedenle, uluslararası toplum, Suriye”deki bakanlıklar, kurumlar ve yerel yönetimlere yeniden inşa sürecini yönetmeleri için hızla teknik ekipler görevlendirmeli. Suriyeliler, hem ülke içinde hem de bulundukları ev sahibi ülkelerde becerikli ve dirençli olduklarını kanıtladı. Burada farkına varılması gereken muazzam bir insan kaynağı var. Bununla birlikte, yeniden inşa çalışmalarına başlama telaşıyla, maliyetli hataların, projelerin ve Suriye”nin geçiş sürecinin uzun vadeli başarısını baltalaması tehlikesi de var.”

Suriye”nin yeniden yapılanma sürecine “neredeyse sıfırdan” başlayacağına ve önemli stratejik ve mali desteğe ihtiyacı olduğuna işaret eden Quilliam, bu sürecin kapsayıcı bir hükümet tarafından yürütülmesi gerektiğini söyledi.

Quilliam, ülkeye sağlanacak olası mali desteklerin Suriye”nin istikrara kavuşmasına ve ekonomisinin büyümesine yardımcı olacak sektörlere uzun vadeli yatırımlara dayanması gerektiğinin altını çizdi.

Batılı ülkelerin Suriye”ye uyguladığı ekonomik yaptırımlara ilişkin ise Quilliam, “Yaptırımlar kaldırılacaktır ve kaldırılmalıdır ancak bunun için koşulların yerine getirilmesi gerekiyor. Esad rejiminin düştüğü göz önüne alındığında, yaptırımların kaldırılması nispeten kolay olacaktır ancak bürokratik süreç biraz zaman alacaktır. Nihayetinde bu Batılı liderler tarafından verilmesi gereken siyasi bir karar.” diye konuştu.

“Avrupa Suriye”nin yeniden yapılanmasını desteklemeli”

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Program Direktörü Julien Barnes-Dacey de konuya ilişkin makalesinde, Avrupa Birliği”nin Suriye ile önemli siyasi ve ekonomik ortaklık kurması ve ülkenin yeniden yapılanmasına destek sunması gerektiğini vurguladı.

Suriye”nin güvenli geri dönüşe uygun hale gelmesine yardımcı olmak için Avrupa”nın HTŞ ile yoğun siyasi etkileşime girmesi, yaptırımları kaldırması ve bir ekonomik paket sunmasının önemli olduğunu kaydeden Barnes-Dacey, “Avrupa”nın bir stratejik vizyon sunması gerekiyor. Blok, önemli bir yeniden yapılanma desteği içeren bir siyasi ve ekonomik ortaklık ortaya koymalı ve gerçekten kapsayıcı yeni bir hükümet kurulması halinde ABD yaptırımlarının kaldırılması için seçilmiş başkan Donald Trump”ın yeni yönetimiyle görüşmeli.” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Arap Devletleri Bölgesel Bürosu Direktörü Abdallah Al Dardari, Suriye”deki son gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, ülkenin 14 yılda 54 milyar dolar Gayri Safi Yurt içi Hasıla (GSYH) kaybına uğradığını belirterek, “GSYH, 2010″daki 62 milyar dolar seviyesinden bugün sadece 8 milyar dolara kadar düştü. Yoksulluk, 2010″daki yüzde 12 seviyesinden yüzde 90″ın üzerine çıktı ve nüfusun yüzde 65″inden fazlası gıda güvensizliğiyle karşı karşıya.” ifadelerini kullandı.

Suriye”nin zorlu bir toparlanma süreciyle karşı karşıya olduğunu ve ülkedeki 5,5 milyon konutun yaklaşık 2 milyonunun yıkıldığı veya hasar gördüğünü belirten Al Dardari, Suriye”deki en büyük zorluğun ise zayıflamış kamu kurumları olduğuna dikkati çekti.

Al Dardari, BM”nin kalkınma programlarının odak noktasının kurumları desteklemek olacağını, kalkınma ve yeniden yapılanma için kurumların inşasının kritik önemde olduğunu söyledi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İşgale isyan ettiler! İsrail askerleri üzerlerine ateş açtı

İsrail ordusunun, Suriye”nin Kuneytra ilinin Süveyse köyündeki işgali protesto eden sivillere ateş açması sonucu 3 kişi yaralandı.İsrail, Suriye”de Baas rejiminin devrilmesinin ardından bu ülkeye yönelik hava saldırılarını artırırken, karadan işgalini de genişletiyor.Ülkenin güneybatısındaki Kuneytra”nın Süveyse köyünde bölge sakinleri, İsrail”in ülke topraklarını işgal etmesine karşı gösteri düzenledi.Protesto sırasında İsrail askerleri, mevzilendikleri bölgelerden kalabalığın üzerine ateş açtı. İsrail ordusunun saldırısında 3 sivil yaralandı.- İSRAİL”İN SURİYE”YE SALDIRILARI VE İŞGALİSuriye”de 27 Kasım”da şiddetlenen çatışmaların ardından, 8 Aralık”ta 61 yıllık Baas rejiminin çökmesiyle eş zamanlı, İsrail ordusunun ülkeye saldırıları arttı.Rejim ordusundan kalan askeri altyapı ve imkanları imha etmeye başlayan İsrail ordusu, Suriye toprağı Golan Tepeleri”ndeki işgalini genişletti.Golan Tepeleri civarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, işgali daha ileriye taşıyarak başkent Şam”ın 25 kilometre yakınlarına kadar sokuldu.İsrail, Suriye”ye ait Golan Tepeleri”ni 1967″den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail ile Suriye arasında 1974″te imzalanan Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.İsrail Suriye”nin güneyini neden işgal ediyor?Suriye”deki Golan Tepeleri neden önemli? İşte 6 soruda tampon bölgenin durumuİsrail Suriye işgaline başladı

Source: Www.star.com.tr