“Uluslararası İlişkiler Gündemi: Krizler, Koalisyonlar ve Diplomatik Gelişmeler”

Almanya”da koalisyon müzakereleri resmen başladı

Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ile SPD”den heyetler, Berlin”de bir araya geldi. Her biri 16 üyeden oluşan çalışma gruplarının, koalisyon sözleşmesi taslağı hazırlamak üzere 24 Mart”a kadar süreleri bulunuyor. Partiler arasında göç, bütçe, vergi ve savunma konularında da zorlu müzakereler bekleniyor. CDU/CSU ve SPD liderlerinin, çalışma gruplarının üyelerine, müzakereler sırasında dışarı sızma olmaması için bazı katı kurallar getirdiği öğrenildi. Çalışma gruplarının hazırladığı sonuç raporları, parti liderlerine sunulacak. Koalisyon sözleşmesi hazırlanması durumunda, bunun, üç partinin ilgili komisyonları tarafından onaylanması gerekecek. SPD ayrıca üyelerine de sözleşmeyi onaylatmak istiyor.

Source:


Gazze”de ateşkes için yeni teklif! Hamas”tan cevap

İsrail devlet televizyonu KAN”ın haberine göre, Witkoff, taraflara Gazze”ye insani yardımın yeniden başlaması karşılığında sınırlı şekilde esir takasının gerçekleşmesi yönünde bir teklif sundu.Teklifin ayrıca Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakereleri de içerdiği kaydedildi.Yeni teklife göre, ateşkesin 50 güne uzatılacağı ve serbest bırakılacak esir sayısının müzakerelere bağlı olacağı aktarıldı.İsrail”in “Kanal 12” televizyonu da Witkoff”un daha fazla esirin (10) serbest bırakılmasını öngören ilk teklifin uygulanabilir olmadığını fark ettikten sonra arabuluculara, Gazze Şeridi”ndeki tüm ABD vatandaşı esirler dahil olacak şekilde, sağ 5 esirin serbest bırakılması ve 9 esirin cenazesinin teslim edilmesi teklifinde bulunduğunu kaydetti.Habere göre, Witkoff, Gazze Şeridi”nde ramazan ayını ve Yahudilerce kutsal Hamursuz Bayramı”nı kapsayacak şekilde 50 günlük ateşkes ve Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını teklif etti.İsrailli bir kaynağın, daha fazla esirin serbest bırakılmasını isteseler de teklifin kendileri tarafından kabul edildiğini söylediği ve “Top artık Hamas”ın sahasında.” dediği aktarıldı.Hamas”ın, Gazze”ye yönelik tüm saldırıların durması, İsrail”in Gazze Şeridi”nden tamamen çekilmesi konusunda ısrar ettiği ve buna ilişkin taahhüt istediği belirtildi.İsrail”in “Kanal 12” televizyonu, Gazze Şeridi”nde 59 İsrailli esirin bulunduğunu ve İsrail ordusunun tahminlerine göre bunların 35″inin ölü, 24″ünün ise sağ olduğunu aktardı.The Jerusalem Post gazetesinin haberinde ise Witkoff”un yeni ateşkes teklifinin 1 Mart-20 Nisan tarihleri arasındaki 50 günü kapsadığı ve bu süreçte müzakerelerin devam edeceği kaydedildi.Haberde, İsrailli bir kaynağın “anlaşmaya varılabileceği konusunda iyimser olduklarını ve müzakere heyetinin Katar”da kalmasının iyi bir işaret olduğunu” söylediği aktarıldı.- HAMAS MÜZAKERELERİN OLUMLU BİR ŞEKİLDE SÜRDÜĞÜNÜ DUYURMUŞTUGazze”de 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart”ta sona ermişti.İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat”ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.İsrail, 2 Mart”ta Gazze Şeridi”ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart”ta da Gazze Şeridi”ne elektrik tedarikini kesmişti.İsrail müzakere heyetinin 10 Mart”ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar”ın başkenti Doha”ya ulaştığı bildirilmişti.ABD Başkanı Donald Trump”ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Witkoff da müzakerelere katılmıştı.Hamas, Gazze”de ateşkes anlaşmasına ilişkin arabulucu ülkelerle Doha”daki müzakerelerin olumlu bir şekilde sürdürüldüğünü duyurmuştu.Hamas, Gazze Şeridi”nde yeni ateşkes önerilerinin “anlaşmayı ihlal etmeyi” amaçladığını belirtti.İsrail basınının, ABD Başkanı Donald Trump”ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff”un, Katar”ın başkenti Doha”da devam eden Gazze”de ateşkes müzakereleri kapsamında yeni bir teklif sunduğunu öne sürmesi üzerine, Hamas konuya ilişkin açıklama yaptı.Hamas Sözcüsü Hazim Kasım, Telegram”dan yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi”nde yeni ateşkes önerilerinin anlaşmayı ihlal etmeyi amaçladığını, Doha”da arabulucularla görüşmelerin devam ettiğini aktardı.Kasım, “Savaşa dönmemeyi, Gazze Şeridi”nin tamamından çekilmeyi, Gazze”den çekilmeyi ve Philadelphi Koridoru”ndan çekilmeye başlamayı taahhüt eden anlaşmanın şartlarını uygulamaya ve ikinci aşamanın uygulanmasına geçme konusuna bağlıyız.” ifadesini kullandı.İsrail”in ateşkes anlaşmasının insani protokolünü uygulamadığını vurgulayan Kasım, şunları kaydetti:”Yeniden savaşa dönmek istemiyoruz ve işgal (İsrail) saldırılara yeniden başlarsa halkımızı savunmaktan başka seçeneğimiz kalmayacak.”04.11 Hamas ile İslami Cihad Hareketi, Gazze”de ateşkes anlaşmasının uygulanması, İsrail”in ihlalleri ve İsrail ile müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin gelişmeleri görüştü.03.31 İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar”ı, 7 Ekim 2023″teki başarısızlığının ardından kurumda reform yapmak için gerekli kararların alınmasını engellemek için bir kampanya yürütmekle suçlarken, Şabak ise suçlamaları “tehlikeli” olarak nitelendirdi.02.59 Hamas, Gazze Şeridi”nde yeni ateşkes önerilerinin “anlaşmayı ihlal etmeyi” amaçladığını belirtti.02.51 ABD”de, Filistinli aktivist Mahmud Halil”in serbest bırakılması talebiyle Yahudi sivil toplum örgütü “Barış İçin Yahudilerin Sesi (JVP)” tarafından Trump Tower”da düzenlenen oturma eyleminde 98 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.02.35 ABD”de Columbia Üniversitesi, geçen seneki Filistin”e destek gösterileri sırasında Hamilton Hall binasına giren bazı öğrencilerin okuldan atıldığını, uzaklaştırıldığını ve mezun olanların ise diplomalarının geçici iptal edildiğini bildirdi.00.42 Filistin Devlet Başkanlığına bağlı Kilise İşleri Yüksek Komitesinin Başkanı Remzi Huri, İsrail”in uyguladığı politikaların Kudüs”te ve tüm Filistin topraklarında Hristiyan varlığını tehdit ettiği uyarısında bulundu.00.05 İsrail basını, ABD Başkanı Donald Trump”ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff”un, Katar”ın başkenti Doha”da devam eden Gazze”de ateşkes müzakereleri kapsamında yeni bir teklif sunduğunu öne sürdü.00.00 İsrail ordusunun ateşkese rağmen Gazze Şeridi”ne düzenlediği saldırılarda biri 2 diğeri 3 yaşındaki iki çocuk hayatını kaybetti.

Source: Www.star.com.tr


Siyonist mezalim her yerde

İsrail hapishanelerinde tutulan Gazze Şeridi tutuklularının, şiddetli dayak, elektrik şoku, yiyecek ve sudan mahrum bırakma gibi en korkunç gözaltı politikalarına maruz kaldığı bildirildi. Filistin Esirler Cemiyeti, bazı İsrail hapishanelerindeki Gazzeli tutukluları ziyaretin ardından ortak açıklama yaptı. Güneydeki kötü şöhretli “Sde Teiman” kampı ve Negev Hapishanesi”ndeki vahşetler nedeniyle daha fazla can kaybının yaşanacağı uyarısında bulunuldu. Açıklamada, savaşın başladığı 7 Ekim 2023″ten bu yana hayatını kaybeden onlarca Gazzeli esirin yanı sıra 4 tutuklunun daha birkaç gün içinde yaşamını yitirdiği aktarıldı. İsrail”in, Gazzeli yüzlerce tutukluya zorla kaybetme suçunu dayattığına işaret edilen açıklamada, İsrail Cezaevi idaresinin yasadışı savaşçı olarak sınıflandırdığı tutuklu sayısının mart başında 1555″e ulaştığı kaydedildi. CEHENNEM GİBİ Açıklamada ifadelerine yer verilen bir tutuklu, uyuz ve çıban hastalığına yakalandığını, şiddetli dayak yediğini, dişinin kırıldığını ve sürekli ağrı çektiğini aktardı. Bir tutuklu da sol kulağına su dökülmesi sonucu işitme duyusunu kısmen kaybettiğini vurguladı. Bir tutuklu ise koşulların cehennem gibi olduğunu belirterek sistematik aşağılamaya ve aç bırakma politikasına maruz kaldığını, kaburgalarının kırıldığını söyledi. KAMYONDA TOPLU İŞKENCE Gazzeli bir mahkûm ise İsrail güçlerinin tutukluları tamamen çırılçıplak soyunmaya zorladığını, ardından ağır dayak ve hakaretlere maruz bıraktığını ve onları bir kamyona bindirerek bütün gece işkence ettiklerini ve aşağıladıklarını ifade etti. KITLIK RİSKİ YÜKSELİYOR İsrail”in uyguladığı ablukanın neden olduğu imkânsızlıklar nedeniyle Gazze”deki hasta çocuklar, ölüm kalım mücadelesi verirken Hamas da Gazze”de ablukadan dolayı kıtlık tehlikesinin arttığına vurgu yaptı. ABD”NIN SÜRGÜN PLANI “OUT” ARAP PLANI “IN” Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ile ABD Başkanı Donald Trump”ın Ortadoğu Temsilcisi Steve Witkoff, Gazze”nin inşası konusunda koordinasyonun sürdürülmesinde mutabık kaldı. Doha”daki görüşmede taraflar, Arap planını istişare etmede mutabık kaldı. Öte yandan Trump da kimsenin Filistinlileri Gazze”den sınırdışı etmediğini savundu.

Source: Sabah


Paşinyan”dan Türkiye açıklaması

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme süreci için, taraflar arasında çok doğrudan bir diyalog olduğunu belirterek, Bu normalleşme üç ay, altı ay ya da bir yıl daha gecikebilir. Ancak bugün benim algım artık bunun yalnızca bir zaman meselesi olduğu yönünde ve bu süreçte sabırla ilerlemeliyiz. dedi. Paşinyan, Ermenistan ın başkenti Erivan daki Başbakanlık binasında Türk basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ermenistan ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasını, sınırın demir ve kara yolu ulaşımı için açık olmasını, ticari bağlantıların doğrudan olmasını dilediğini belirten Paşinyan, halihazırda Ermenistan ve Türkiye arasında oldukça geniş ticaret hacminin ve iş bağlantılarının dolaylı şekilde gerçekleştiğini söyledi. Paşinyan, Ermenistan ile Türkiye arasında kara sınırının üçüncü ülke vatandaşları ve diplomatik pasaport sahipleri için açılmasına yönelik 2022 yazında varılan anlaşmanın henüz uygulanmadığına dikkati çekerek, bunun, ilişkilerde somut bir ilerleme olmadığı şeklinde yorumlandığını kaydetti. Ancak bu görüşe katılmadığını vurgulayan Paşinyan, Çünkü bugün Ermenistan ile Türkiye arasında çok doğrudan bir diyalog, çok doğrudan bir konuşma var ve eğer ilişkilerimizin önceki dönemini göz önünde bulundurursak, bu çok önemli bir değişimdir. Ermenistan ve Türkiye nin diplomatik temsilcileri sürekli doğrudan temas halindeler. ifadelerini kullandı. Sonucun dışarıdan somut görünmeyebileceğini ancak kendisi ve devlet yönetimi için önemli olduğunu anlatan Paşinyan, tarafların mevcut aşamadaki zorlukları, sorunları ve farklı bakış açılarını daha iyi anladığını, bunu önemli bir kazanım olarak gördüğünü ifade etti. Paşinyan, bu süre zarfında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birkaç kez görüşme yaptıklarını, iki ülke dışişleri bakanlarının temas kurduğunu ve iletişim halinde olmayı sürdürdüğünü anımsatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: Bölgesel Yönetim ve Altyapı Bakanımız, mevkidaşıyla temas kurdu. Ayrıca Eğitim, Bilim, Kültür ve Spor Bakanı da temaslarda bulundu. Özel temsilciler de birbirleriyle iletişim halinde. İşbirliğine dair somut örneklerimiz de mevcut, yakın zamanda Türkiye nin adalet sistemi tarafından aranan veya suçlanan iki kişiyi Türkiye ye teslim ettik. Bunlar büyük başarılar gibi görünmeyebilir ancak önceki dönemde ne durumda olduğumuzu göz önünde bulundurursak, elbette bu çok önemli bir ilerlemedir. Bunun dinamik bir süreç olduğunu vurgulayan Paşinyan, bu dinamiğin devam etmesi için çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. TÜRKİYE GÜNEY KAFKASYA DA İSTİKRARI SAVUNUYOR Paşinyan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ın kendisini yemin törenine davet etmesi ve kendisinin bu törene katılmasının ikili ilişkiler açısından önemli bir gelişme olduğunu dile getirdi. Türkiye nin Güney Kafkasya daki rolüne değinen Paşinyan, Bizim algımız şu: Türkiye, en azından verdiği mesajlar bu yönde, Güney Kafkasya da istikrarı savunuyor. Türkiye nin hem Cumhurbaşkanı hem de Dışişleri Bakanı düzeyinde Ermenistan ve Azerbaycan arasında bir barış anlaşmasının imzalanmasını desteklediğini görüyoruz. Ve bu mesajları doğru algılıyorsak, bu durum belki de Türkiye nin Güney Kafkasya daki ilişkilerinde belirli bir denge anlamına geliyor ya da belki biz yanlış yorumluyoruz. diye konuştu. Paşinyan, Ermenistan ile Azerbaycan arasında bir barış anlaşmasının imzalanmasına katkı sağlayacak her türlü çabanın faydalı olacağını vurguladı. TARİHTE MUTLAK BİR GERÇEK YOKTUR Anadolu Ajansı (AA) muhabiri de Paşinyan a Uzun süredir Ermenistan daki tarih algısına dair çeşitli ve önemli değerlendirmelerde bulunuyorsunuz, eleştiriler ve önerilerle öne çıkıyorsunuz. Bu konuyla neyi amaçlıyorsunuz, hem buradaki vatandaşlarınız hem de diasporadakiler açısından? sorusunu yöneltti. Paşinyan, her ülkenin kendi tarihiyle yüzleşmesi gerektiğini belirterek, tarihin kendilerine verdiği mesajları görmenin ve bu mesajları doğru algılamanın büyük önem taşıdığını söyledi. Tarihin bugünü ve geleceği anlamak için mi yoksa içinde yaşamak için mi kullanılacağının siyasi bir tercih olduğunu dile getiren Paşinyan, Tarihte mutlak bir gerçek yoktur, tarihin her türlü algılanışı aslında siyasi bir algıdır. Bu genel olarak böyledir ancak siyasi tercihlerine bağlı olarak tarih hakkında mutlak gerçeklere sahip olduklarını kabul eden siyasi güçler vardır. değerlendirmesinde bulundu. Paşinyan, 1915 Olayları na ilişkin Ermeni iddialarının uluslararası alanda tanınmasının bugün dış politika öncelikleri arasında yer almadığını belirterek, Yakın çevremizde gerginlikler yaşadığımızda, bu gerginlikler ülkemizde, bölgemizde istikrar, barış ve benzeri konulara ne ölçüde katkı sağlıyor? Ermenistan ın devlet çıkarlarına hizmet etmeye nerede ve nasıl odaklanmalıyız, bildiğimiz gerçekleri, tarihi gerçekler de dahil olmak üzere, nerede ve nasıl vurgulamalı ve bu gerçeklere dayanmalıyız. dedi. NORMALLEŞME SÜRECİ ZAMAN MESELESİ Türkiye ve Ermenistan temsilcileri arasında kurulan temasın kazanım olduğunu anlatan Paşinyan, şunları kaydetti: İlk bakışta basit görünebilir ama aslında oldukça semboliktir. Örneğin, New York ta farklı ülke liderleriyle toplantılar yaptığımda ve bu toplantılarla ilgili küçük kesitleri Facebook sayfamda paylaştığımızda, dönüş yolunda sosyal medya kullanıcılarımız arasında en çok paylaşılan, en çok izlenen, en çok beğenilen toplantının Türkiye Cumhurbaşkanı (Recep Tayyip Erdoğan) ile yaptığım görüşme olduğunu fark ediyorum. Bakıyorum ve şaşırıyorum. Paşinyan, geçmişte olumsuz tepki alan iki ülke temsilcilerinin görüşmelerinin artık psikolojik engelleri aştığını belirterek, bunun, ticaret gibi somut verilere yansımamış olsa da önemli bir gelişme olduğunu ve sürecin başarısız olduğunu söylemek için erken olduğunu dile getirdi. Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme süreci için Bu normalleşme üç ay, altı ay ya da bir yıl daha gecikebilir. Ancak bugün benim algım artık bunun yalnızca bir zaman meselesi olduğu yönünde ve bu süreçte sabırla ilerlemeliyiz. diyen Paşinyan, bu açıklamaların Ermenistan da herkes tarafından hoş karşılanmadığını da sözlerine ekledi. Başbakan Paşinyan, Ermenistan Anayasası nın önsözünde Batı Ermenistan ve soykırım ifadelerinin yer aldığına ilişkin yöneltilen soruya şöyle yanıt verdi: Bir noktaya değinmek istiyorum, anayasamızda Batı Ermenistan ifadesi yer almıyor. Batı Ermenistan ifadesi başka yerlerde mevcut ancak Anayasa da bulunmuyor. Yakın zamanda bir yayında kamuya açık olarak şu açıklamayı yaptım: Benim algıma göre, Batı Ermenistan, Ermenistan Cumhuriyeti nin Armavir bölgesidir, Armavir bölgesindeki belirli yerleşim yerleri ve Şirak bölgesindeki bazı yerleşimlerdir. ERMENİSTAN-AB İLİŞKİLERİ Paşinyan, Ermenistan ın Avrupa Birliğine (AB) katılım sürecindeki mevcut durumuna ilişkin soruya yanıtında, ülkesinin son yıllarda AB ile ilişkilerinin geliştiğini ve derinleştiğini aktararak, Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin derinleşmesini, diğer ortaklarımızla olan ilişkilerimize karşıt bir durum olarak görmüyoruz. dedi. Ermenistan ın dört komşusundan ikisinin AB üyeliği için aday konumda olduğunu kaydeden Paşinyan, bu sürecin bölgeselleşme politikalarıyla çelişmediğine dikkati çekti. Paşinyan, Ermenistan Cumhuriyeti nin alternatifsiz bir dış politikadan kurtulmasını istiyoruz. Bunu doğrudan söylemek istiyorum: Biz, Ermenistan Cumhuriyeti nin ve Ermeni halkının seçeneklere sahip olmasını istiyoruz. değerlendirmesini yaptı. SURİYE DE TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİ ADIMI Ermenistan ın Suriye de Türkiye ile işbirliği yapmasının mümkün olup olmadığına ilişkin soruya yanıt veren Paşinyan, bugün halen Suriye de ve Lübnan da Ermeni toplumunun mevcut olduğunu, bu toplulukların en iyi koşullara sahip olabilmesi için çaba gösterdiklerini söyledi. Paşinyan, Özellikle Türkiye ile bu konularda, Suriye bağlamında, somut görüşmeler ve tartışmalar gerçekleştirdik. Eğer herhangi bir engel çıkmazsa, bu yönde somut işbirliği adımları da atacağız. ifadelerini kullandı. Bir gazetecinin Azerbaycan ile barış henüz ufukta görünmüyor. yorumu üzerine gazeteciye, Ben doğru mu anladım? Siz ufukta Ermenistan-Azerbaycan barışı gözükmediğini mi söylediniz? sorusunu yönelten Paşinyan, aldığı Evet, sanki öyle. Bu süreç devamlı uzuyor. yanıtı üzerine şunları kaydetti: Bu ifadeye katılmadığımı belirtmek istiyorum, yani Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barışın ufukta görünmediği şeklindeki söyleme katılmıyorum. Bence barışı görünmez kılmak için sürekli bir sis perdesi oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa gerçekte, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barışın çok önemli temelleri atılmış durumda.

Source: Habertürk


Soykırımcılar birbirine düştü! “Şantaj ve tehdit” çıkışı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Direktörü Ronen Bar”ı, 7 Ekim 2023″teki başarısızlığının ardından kurumda reform yapmak için gerekli kararların alınmasını engellemek için bir kampanya yürütmekle suçlarken, Şabak ise suçlamaları “tehlikeli” olarak nitelendirdi.Başbakanlık Ofisi”nden yapılan açıklamaya göre Netanyahu, son günlerde Bar”ın öncülüğünde medya yönlendirmesiyle kapsamlı bir şantaj kampanyası yürütüldüğünü belirtti.Netanyahu, “Tek amaç, 7 Ekim”deki feci başarısızlığının ardından Şin-Bet”i yeniden yapılandırmak için gerekli kararları almamı engellemeye çalışmaktır.” ifadelerini kullandı.Başbakan Netanyahu, eski Şabak Direktörü Nadav Argaman”a atıfta bulunarak, şunları kaydetti:”Bu akşam, İsrail demokrasisinde bir başka tehlikeli kırmızı çizgi aşıldı. İsrail tarihinde veya herhangi bir demokraside, eski bir gizli güvenlik teşkilatı başkanının görevdeki bir başbakanı canlı yayında şantajı ve tehdit etmesi gibi bir durum yaşanmamıştır.”Argaman, Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamada, hukuka aykırı bir eylemde bulunması halinde Netanyahu hakkında bilgi ifşa edeceği tehdidinde bulunmuştu.- ŞİN BET, NETANYAHU”NUN SUÇLAMALARINA KARŞI BAR”I SAVUNARAK, SUÇLAMALARIN “TEHLİKELİ” OLDUĞUNU İFADE ETTİŞin Bet”ten Netanyahu”nun suçlamalarına yönelik yapılan açıklamada, “Bunlar İsrail Devleti”ndeki ulusal bir örgütün başkanına yönelik tehlikeli iddialardır. Şin-Bet şefi Ronen Bar, tüm zamanını güvenlik meselelerine, kaçırılanları geri getirme çabalarına ve demokrasiyi korumaya ayırıyor. Bu konudaki diğer tüm açıklamalar asılsızdır.” denildi.Gazze”de ateşkes için yeni teklif! Hamas”tan cevapSoykırımcı İsrail”den Gazze”ye saldırı: 2 çocuk hayatını kaybettiBM: İsrail, Filistinlilerin üreme sağlığı sistemini hedef alarak soykırım gerçekleştiriyor

Source: Www.star.com.tr


Jinping Xi

Net Worth

Place of Birth. Education. Born in Fuping County, Shaanxi Province, June 15 (according to other sources – June 1), 1953. His father – Xi Zhongxun (1913-2002) – was one of the closest associates of Mao Zedong and after the formation of the People”s Republic of China in 1949, he held the highest posts in the state, including Vice Premier of the State Council of the People”s Republic of China and Governor of Guangdong Province. Due to his origins, Xi Jinping belongs to the so-called “party of princes” – the descendants of major Chinese party leaders.

Xi Jinping”s childhood passed in prosperity. However, in 1962, his father was accused of an anti-Party conspiracy, in 1965 he was expelled from Beijing to Henan province, and during the years of the “cultural revolution” (1966-1976) he was kept under arrest. In 1969, Xi Jr. was sent for “labor re-education” to one of the poorest provinces of the PRC – Shaanxi, where he lived for almost seven years in very modest conditions. The press notes that this is what formed the idea of ​​​​Jinping as a person who understands the needs of ordinary Chinese.

1979 – Graduated from the Faculty of Chemistry and Technology at the prestigious Beijing Tsinghua University, after which he was secretary of the offices of the State Council and the Central Military Commission until 1982.

1998-2002 – Graduate student at the Faculty of Humanities at Tsinghua University, majoring in Marxist theory and ideological and political education. Received a doctorate in jurisprudence.

Career. In 1971, Xi Jinping joined the Komsomol, and from January 1974 he was admitted to the Chinese Communist Party, despite the fact that his father was still in prison. Becomes the secretary of the village party organization.

1982 – Secretary of the Minister of Defense, General Geng Biao. In the same year, he asked to be sent to work in the province and became deputy secretary of the CCP Committee of Zhengding County, Hebei Province.

1983 Secretary of the Zhengding County CCP Committee, First Political Commissar of the People”s Armed Police.

1985 – Vice Mayor of Xiamen City, Fujian Province, Member of the Standing Committee of the CCP City Committee.

1988 – Secretary of the CPC Committee of Ningde County, Fujian Province, First Secretary of the Fujian Military Region of the People”s Liberation Army of China.

1990-1996 Secretary of the Fuzhou City Committee of the CCP, also 1990-1995 – Chairman of the Standing Committee of the Assembly of People”s Representatives of the city.

1995-2002 – Deputy Secretary of the CPC Committee and First Military Commissioner of Fujian Province.

1998-2003 – Member of the IX National People”s Congress.

1999 – appointed acting Governor of Fujian Province, 2000-2002 – Elected Governor of Fujian Province.

Since 2002, he has been a member of the 16th CPC Central Committee.

2002-2003 – and about. Governor of Zheqiang Province.

2003-2007 – Chairman of the Standing Committee of the Zheqiang Provincial People”s Congress. At the same time, he was deputy secretary (2002), and then secretary of the CCP committee (2002-2007), chairman of the provincial national defense mobilization committee, first secretary of the party committee of the Nanjing military region (2002-2007).

In 2007, he headed the Shanghai CPC City Committee, and also became a member of the Standing Committee of the Politburo and the Secretariat of the 17th CPC Central Committee.

In 2008, he was elected Vice President of the People”s Republic of China at the National People”s Congress, and since the fall of 2010, he has been Vice Chairman of the CPC Central Military Council.

Since November 15, 2012 – General Secretary of the Central Committee of the Communist Party of China, in this post his predecessor was Hu Jintao. Chairman of the Central Military Council of the Communist Party.

Since March 14, 2013, according to the results of voting at the first session of the National People”s Congress of the 12th convocation, Xi Jinping was elected Chairman of the People”s Republic of China, and also heads the Central Military Council of the PRC.

On March 11, 2018, during the annual meeting of the National People”s Congress in Beijing, a constitutional amendment was adopted that allows Xi Jinping to remain in the presidency indefinitely.

On March 19, 2018, President of the People”s Republic of China Xi Jinping was re-elected for a second term at the National People”s Congress.

Family. In the first half of the 1980s, he was married to the daughter of the Chinese Ambassador to the UK, Ke Lingling. In 1986, he married the famous Chinese singer Peng Liyuan, they have a daughter, Xi Mingjie.

Hobby. According to media reports, Xi Jinping loves football and Hollywood movies, has a background in Buddhist martial arts and qigong.

Source: Vealthy Milton


180″den fazla ülkenin kaderine sadece 5″i karar veriyor! Türkiye”den BMGK teklifi

Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”nde (BMGK) tüm dünyanın kabul ettiği bir güven ortamının oluşması gerektiğini vurguladı.Azerbaycan”da düzenlenen 12. Küresel Bakü Forumu”nda konuşan Kılıç, dünyadaki mevcut çatışmalardan bahsederek, sorunların çözümü için BMGK”deki bütün ülkeler tarafından kabul edilen güven ortamını sağlayacak bir yapının oluşması gerektiğine işaret etti.Kılıç, 180″den fazla ülkenin kaderine sadece 5″inin karar vermesinin doğru olmadığını belirterek, “Var olan sistem sorunları çözüyor mu yoksa sorunları üretiyor mu?” diye sordu.İkinci Dünya Savaşı”nın ardından inşa edilen sistemlere olan güvenin bozulduğunu dile getiren Kılıç, başta İsrail”in Gazze Şeridi”ne yönelik saldırıları ve Rusya-Ukrayna Savaşı olmak üzere Türkiye”nin yakınında süregelen çatışmaların, dünya düzeninin kırılganlığını gözler önüne serdiğini anımsattı.Etkileşimin ve fikir paylaşımının yalnızca güven ortamında mümkün olduğunu vurgulayan Kılıç, sorunların, değişen dünyada daha da içinden çıkılmaz hale gelmeden çözülmesi gerektiğinin altını çizdi.”30 yılı aşkın süredir “burada bir sorun var, adaletsizlikler yapılıyor” diye bağırıyoruz ama doğru adımlar atması gerekenler, Gazze konusunda sessiz kalmaya çalışıyor” ifadesini kullanan Kılıç, dünyanın Gazze”de yaşananlar konusunda birlik göstermediğini söyledi.Türkiye”nin, Rusya-Ukrayna Savaşı”nın başından bu yana tarafları bir araya getirmek için çaba gösterdiğini hatırlatan Kılıç, 3. yılını geride bırakan savaşta taraflar arasında derin güvensizliğin hakim olduğunu dile getirdi.Kılıç, Türkiye”nin Avrupa Birliği (AB) ile 60 yılı aşan bir yakınlığının olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği”nin bize adil davrandığını düşünmüyoruz. Bize son 15 ila 20 yıldır doğru davrandıklarına inanmıyoruz, ancak hala etkileşime girmeye çalışıyoruz.” diye konuştu.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın, Türkiye için AB”ye katılımın, stratejik bir hedef olduğuna dair sözlerine değinen Kılıç, AB”nin, her konuda haklı olduğuna inanmadıklarını, fakat değer verdikleri bir birlik olduğunu kaydetti.Suriye”deki yeni dönemle ilgili dikkat çeken çıkış: Amaçları Türkiye kadar sade değil”Rusya”sız olmaz” çıkışını hatırlattı: Türkiye”nin tezlerinin doğruluğu ortaya çıktı

Source: Www.star.com.tr


Trump: Rusya”nın ateşkese açık olduğunu görüyoruz

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile bir araya geldi. Görüşme öncesi açıklamalarda bulunan Trump, Ukrayna’da devam eden çatışmalara değinerek, taraflar arasında sağlanan ateşkesin kalıcı olması yönünde umutlu olduğunu belirtti. Trump, “Bugün Ukrayna tam bir ateşkesi kabul etti. Rusya’nın da aynı şeyi yapmasını bekliyoruz. Her hafta binlerce genç insanın öldüğünü görüyoruz. Bu durumun bir an önce sona ermesi gerekiyor” ifadelerini kullanarak, Ukrayna’daki savaşın ABD ve müttefik ülkeler için büyük bir maliyet oluşturduğunu vurguladı.
Ateşkes için müzakerelerin devam ettiğini belirten Trump, “Başkan Putin ve diğer yetkililerle ciddi görüşmeler yürütüyoruz. Amacımız, bu savaşı sona erdirerek dünyayı daha güvenli bir yer haline getirmek” dedi. “Rusya’nın ateşkese açık olduğunu görüyoruz” Rusya ile devam eden müzakerelere ilişkin Başkan Trump, “Rusya’nın ateşkese açık olduğunu görüyoruz. Şu anda tüm taraflarla, toprak paylaşımı ve stratejik enerji santralleri gibi konular üzerinde ciddi müzakereler yürütüyoruz. Kolay bir süreç değil ama ilk aşama ateşkes olmalı” dedi. “Rusya’nın doğru olanı yapacağını umuyorum. Bu sadece bir savaş değil, bir insanlık meselesi. Her hafta aldığım fotoğraflar korkunç. Genç insanların savaş alanlarında öldüğünü görmek dayanılmaz” ifadelerini kullanan Trump, savaşın bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. “Çok umut verici bir açıklama yaptı ama tam değildi”
Putin’in bugün Ukrayna’da 30 günlük ateşkese ilişkin yaptığı açıklamalara değinen Trump, “Bu çok umut verici bir açıklamaydı çünkü diğer insanlar farklı şeyler söylüyor ve bunların bir anlamı olup olmadığını bilmiyorsunuz. Hayır, çok umut verici bir açıklama yaptı ama tam değildi. Ve evet, onunla buluşmayı ya da konuşmayı çok isterim ama bu işi bir an önce bitirmeliyiz. Biliyorsunuz, her gün insanlar öldürülüyor” dedi. Ukrayna’nın Rusya’nın Kırım’ı ilhak ettiği 2014 öncesi sınırlarına dönmesinin mümkün olmadığı yönündeki görüşünü bir kez daha yineleyen Trump, “Toprak kavramlarını tartışıyoruz çünkü hiçbir şey ifade etmeyecekse ateşkesle zaman kaybetmek istemezsiniz. Biz de diyoruz ki, ’Bakın, alabilecekleriniz bunlar. Alamayacağınız şey de bu” dedi. Trump, Ukrayna’nın NATO üyeliğine bir kez daha karşı çıktı Ukrayna’nın NATO üyeliğine ilişkin tartışmalara değinen Trump, “NATO’yu ve NATO’da olmayı tartıştılar ve herkes bunun cevabının ne olduğunu biliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse bu cevabı 40 yıldır biliyorlar. Dolayısıyla nihai bir anlaşmanın pek çok detayı aslında tartışıldı” dedi. “NATO’ya para akmaya başladı”
Bir önceki başkanlık döneminde NATO ülkelerinin savunma harcamalarına yeterince katkı sağlamadığını, ancak sert bir tutum sergileyerek bu konuda büyük ilerleme kaydedildiğini söyleyen Trump, “İlk NATO toplantımda, sadece yedi ülkenin ödeme yaptığını gördüm. NATO’ya adil payını ödemeyen ülkelerle çalışmayacağımı söyledim. Sonuç olarak yüz milyarlarca dolar NATO’ya aktı ve ittifak güçlendi” dedi. Trump, Rutte’nin selefi Jens Stoltenberg’in de bu süreci desteklediğini belirterek, “Stoltenberg, Trump yönetiminde NATO’nun tarihte olmadığı kadar fazla fon aldığını söyledi. Şimdi bu parayı akıllıca kullanmalı ve savaşı bitirmeliyiz” dedi. “Kanada, ABD için ekonomik yük” Trump, Kanada ile devam eden ticaret anlaşmazlıklarına da değindi ve ABD’nin Kanada’ya sağladığı sübvansiyonları eleştirdi. Trump, “Kanada’yı seviyoruz ama her yıl 200 milyar dolar sübvansiyon sağlıyoruz. Onların kerestesine, enerjisine veya arabalarına ihtiyacımız yok. Kendi ülkemizi yönetmek zorundayız” dedi. Trump, ABD’nin Kanada’ya “en büyük eyaleti” olarak baktığını ifade ederek, “Kanada bir devlet olsaydı, haritaya bakıp sınırın ne kadar yapay olduğunu görürdünüz. Ama neden başka bir ülkeye her yıl 200 milyar dolar ödeyelim?” dedi. “Grönland stratejik öneme sahip” Grönland’ın ABD’nin ulusal güvenliği açısından stratejik öneme sahip olduğunu yineleyen Trump, bölgedeki askeri varlığın artırılması gerektiğini belirtti. Trump ilhakla ilgili olarak, “Sanırım gerçekleşecek” dedi. Trump, “Grönland’da üslerimiz var ve buradaki askeri varlığımızı artırabiliriz. Rusya ve Çin, Arktik bölgede aktif olarak faaliyet gösteriyor. ABD’nin burada daha fazla rol oynaması şart” ifadelerini kullandı. Rusya ve Çin’in Arktik bölgedeki faaliyetlerini gerekçe göstererek Grönland’ı ilhak etme niyetini yeniden dile getiren Trump, “Bence bu gerçekleşecek. Daha önce pek düşünmemiştim, ama şu an bu işte çok önemli bir rol oynayabilecek biriyle oturuyorum. Mark, bunu yalnızca güvenlik için değil, uluslararası güvenlik için de istiyoruz. Sahil şeridimizde birçok ’favori oyuncumuz’ dolaşıyor ve dikkatli olmalıyız” ifadelerini kullandı. NATO Genel Sekreteri Rutte ise Trump’ın ilhak önerisini desteklemekten kaçındı. NATO’nun geleceği Trump, NATO’nun güçlenmesi gerektiğini ancak ittifakın finansal yükünü “adil bir şekilde paylaşması gerektiğini” vurgulayarak, “NATO güçlü olmalı ama her ülke kendi payını ödemeli. ABD, Avrupa ülkelerinden çok daha fazla harcama yapıyor. Bu durum adil değil ve değişmeli” dedi.NATO’nun gelecekte daha etkili bir savunma stratejisi geliştirmesi gerektiğini belirten Trump, “Eğer bu ittifakı daha da güçlendirmek istiyorsak, tüm üyelerin sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor” dedi. “NATO Savunma harcamalarını artırdı” NATO Genel Sekreteri Rutte ise Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırdığını ve son yıllarda 800 milyar dolarlık yeni bir savunma yatırımı yapıldığını belirtti. Rutte, “Başkan Trump’ın liderliğinde NATO, savunma harcamalarını önemli ölçüde artırdı. Avrupa ülkeleri daha fazla yatırım yaparak savunma yeteneklerini güçlendirdi. Almanya’nın potansiyel olarak 500 milyar dolarlık ek savunma bütçesi ayırması ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer’in yüksek savunma harcama taahhüdü, NATO’nun güçlendiğini gösteriyor” dedi. (İHA)

Source: Dünya Gazetesi


Aliyev”den bir ülkeye sert tepki: Onları tekrar savaşa sürüklüyorlar

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bakü”de düzenlenen 12. Küresel Bakü Forumu”nun açılışında yaptığı konuşmada, ülkesinin Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı”na (COP29) ev sahipliği yapmasına karşı bazı Batı ülkelerinden yapılan karalama kampanyalarından bahsetti.Washington Post, New York Times, Politico, Newsweek, Associated Press gibi “yalan haber yayımlayan” kaynakların ABD Dışişleri Bakanlığının talimatıyla Azerbaycan karşıtı yayınlar yaptığı değerlendirmesinde bulunan Aliyev, yine Le Monde ve Figaro gibi basın kuruluşlarının da Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron”un talimatıyla Azerbaycan karşıtı yayınlar yaptığını kaydetti.Aliyev, Azerbaycan”a karşı karalama kampanyalarının nedenini ise “Çünkü onlar, egemenlik ve toprak bütünlüğümüzün tam sağlanmasına yönelik politikamızı değiştiremediler. Çünkü onlar, Kafkasya”da kendi çıkarlarını savunan ve “büyük patronların” önünde her zaman “evet, efendim” demeyen bir ülke olduğunu kabullenmek istemediler.” şeklinde açıkladı.Ermenistan”ın işgali nedeniyle Azerbaycan halkının çektiği zorlukları unutmadıklarını ve unutmayacaklarını vurgulayan Aliyev, şu ifadeleri kullandı:”Ermenistan”a güvenimiz sıfırdır. O yüzden onların söylediklerine inanmıyoruz. Onların dediklerinin bizim için hiçbir önemi yok. Belgelere, yazılı evraklara ihtiyacımız var. Anayasalarında Azerbaycan”a karşı toprak iddialarının olmamasını istiyoruz. AGİT Minsk Grubu”nun feshedilmesi gerekiyor.”Aliyev, Ermenistan”ın yeni silahlar edinmesine dikkati çekerek, “Bu durum, onların yeni savaşa hazırlandığını gösteriyor. Peki, onları tekrar savaşa kim sürüklüyor? Fransa ve Fransa Cumhurbaşkanı. Bugün Ermenistan”a, başka yerlerde ihtiyaç duyulabilecek Sezar obüsleri gönderiliyor. Eğer barış istiyorlarsa buna gerek yok.” dedi.Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi”nce düzenlenen forumun açılışına, Aliyev”in yanı sıra Arnavutluk Cumhurbaşkanı Bayram Begay, Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Gordana Siljanovska Davkova ve Bosna Hersek Devlet Başkanlığın Konseyi Başkanı ve Sırp üyesi Zeljka Cvijanovic de katıldı.TBMM NATO Parlamenter Asamblesi (PA) Türk Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç da foruma katılım sağladı.”Dünya Düzenini Yeniden Düşünmek: Zorlukları Fırsatlara Dönüştürmek” konulu forumda, eski devlet ve hükümet başkanları, Nobel Ödülü sahipleri, uluslararası kuruluşlar ve sivil toplum temsilcileri de dahil, 50″den fazla ülkeden yaklaşık 400″den fazla katılımcı yer aldı.Paşinyan”dan Türkiye açıklaması: Normalleşme an meselesiTümünde uzlaşı sağlandıKardeş ülke rest çekti180″den fazla ülkenin kaderine sadece 5″i karar veriyor! Türkiye”den BMGK teklifi

Source: Www.star.com.tr


Şam ve Halep’i kardeş şehir ilan etmişti… CHP’liler belediyeye siyah çelenk bıraktı

Suriye”de Alevilere yönelik sürdürülen katliam saldırıları devam ederken AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Şam ve Halep şehirlerini kardeş şehir protokolü imzalanması kararı CHP’liler, Büyükşehir belediyesi önüne siyah çelenk bırakma girişimleri üzerine gerginlik yaşandı.

ENGELLEMEYE RAĞMEN SİYAH ÇELENK BIRAKILDI

CHP Gaziantep İl Başkanı Reis Reisoğlu, partililerle birlikte Gaziantep Büyükşehir Belediyesi önüne gitti. Büyükşehir yönetiminin Şam ve Halep’i kardeş şehir ilan etmesine tepki göstermek amacıyla belediye binası önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklama sonrasında CHP İl Başkanı Reisoğlu ve partililerin belediye önüne siyah çelenk bırakmak istemesi üzerine güvenlik güçleri müdahalede bulundu. Kısa süreli gerginliğin ardından çelenk, belediye binası önüne bırakıldı.

“KATLİAMIN SORUMLULARIYLA KARDEŞ OLMAK GAZİ ŞEHRİMİZE YAKIŞIYOR MU?”

Büyükşehir önünde basın açıklaması yapan CHP Gaziantep İl Başkanı Reis Reisoğlu, Fatma Şahin yönetiminin Suriye”de yaşanan zulme karşı durmadıklarını söyledi. Reisoğlu, “Bugün burada insanlığın onurunu, vicdanını ve adaletini savunmak için toplandık. Suriye”de masum insanlar katledilirken AK Partili Fatma Şahin yönetiminde Büyükşehir belediyesi bu zulme karşı çıkmak yerine kardeş şehir protokolü imzalıyor. Şimdi buradan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi önünden soruyoruz, katliamın sorumluları ile kardeş şehir olmak gazi şehrimize yakışıyor mu? Katliamın yaşandığı bir bölgede kardeş şehir protokolü imzalamak ne anlama geliyor Fatma hanım? Sivil insanları vahşice öldürmek hangi dine, ahlaka, vicdana sığar? Sizde hiç allah korkusu yok mu, nasıl bir vicdan taşıyorsunuz? Fatma Şahin ve AKP zihniyeti aldıkları bu kararla katliama sessiz kalarak hangi safta yer aldıklarını açıkça göstermektedir. Ama unutulmasın ki tarih zulme göz yumanları asla affetmez. Biz adaleti savunmaya, mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. Fatma Şahin ve AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi yönetimini aldıkları bu karardan dolayı kınıyoruz” ifadelerini kullandı.

Source: Evren Demi̇rdaş


İsrail”de muhalif lider Golan, Netanyahu”yu siyasi bekası uğruna ülkenin “güvenliğini satmakla” suçladı

Golan, X platformundan yaptığı açıklamada, “Netanyahu, kendi siyasi bekası için İsrail”in güvenliğini satan kişidir. Kendi kişisel çıkarlarına değil de devlete hizmet eden herkesi düşman görüyor.” değerlendirmesinde bulundu.

İsrail İç İstihbarat Servisi Şin-Bet (Şabak) Direktörü Nadav Argaman ile mevcut Direktör Ronen Bar”ın devletin sadık hizmetkarları ve cesur olduklarını, hayatlarını ülkelerinin güvenliğine adadıklarını belirten Golan, “Netanyahu”nun onlara yönelik saldırısı, devletin muhafızlarını sindirmek ve kendisine karşı gelmeye cesaret eden herkesi caydırmak için çaresiz bir girişimden başka bir şey değildir.” ifadesini kullandı.

Ana muhalefetteki Gelecek Var Partisinin lideri Yair Lapid de X”teki açıklamasında Netanyahu”nun Şin Bet Direktörü”ne yönelik ifadelerini “tamamen kontrolden çıkma” olarak nitelendirdi.

Lapid, Netanyahu”nun açıklamasının, İsrail vatandaşlarının güvenliğini koruyan bir kurum için ciddi tehdit oluşturan paranoyak yanılsama olduğunu ifade etti.

İsrailli aşırı sağcı Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir de X”ten yaptığı açıklamada, “Başbakan Netanyahu haklı, Ronen Bar bir dakika daha görevde kalamaz. Görevden alınması lazım.” görüşünü paylaştı.

Netanyahu, son günlerde Bar”ın öncülüğünde medyanın yönlendirmesiyle kapsamlı şantaj kampanyası yürütüldüğünü öne sürmüştü.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Filiz Katman yazdı… “Avrupa Türkiye”yi kıskanıyor”

Her şey tersine döndü tabirinin vücut bulmuş hali yukarıdaki ifade.Nereden nereye gelindi, bütün ezberler bozulacak demiştik, ki öyle de oldu, oluyor, olacak ama bu ne hız, gerçekten yetişmek mümkün değil bunca olan bitenin hızına, ağırlığına, yoğunluğuna.Adım adım gidelim, o da ne kadar mümkünse artık.Önce yıllardır Avrupa masasında ancak konu başlığı olarak, o da yerilmek için gündeme gelen Türkiye, övülmek bir kenara tabiri caizse “göklere çıkarılmak” için bizzat davet ediliyordu “Ortak Geleceğimizi Güvence Altına Almak” başlıklı Londra Zirvesi”ne.Ardından Almanya, bu ay gerçekleştirilecek Avrupa Birliği Liderler Zirvesi”ne Şansölye Olaf Scholz”un ” Zirveye sadece Avrupa Birliği üyelerini değil, aynı zamanda İngiltere ve Türkiye gibi Avrupalı ortaklarımızın da dahil olacak olması çok önemli. Avrupa”nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesi gerekiyor” ifadesiyle Türkiye”yi davet ediveriyordu.İnsan kulaklarına inanamıyor; “acaba rüyada mıyız?” diye eklemeden de duramıyor.Bitti mi, hiç biter mi, daha yeni başlıyoruz.NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupalı liderlere Türkiye ile anlaşmazlıkların bir kenara bırakılmasını söyledi.Fransa, İngiltere ve Türkiye genelkurmay başkanları Avrupa güvenliğini görüşmek üzere Paris”te bir araya geldi.Fransız BFMTV Kanalı”nın başlıktaki ifadesini destekleyen başka çarpıcı ifadeler de sıralanmadı değil:”Erdoğan”ın liderliğinde, Türk ordusunun dışa bağımlılığı yüzde 70″ten yüzde 30″a düştü.”Bu durum, hala birçok ekipmanı Amerika”dan ithal eden Avrupalıları kıskandırmaya yeter.”Avrupa Birliği üyelerine yapılan dünyaca ünlü Bayraktar TB2 satışları, Türkiye”nin Avrupa güvenliğinde önemli bir oyuncu olduğu iddiasına haklılık kazandırıyor.”Avrupalıların Türkiye”ye daha çok ihtiyacı olacak gibi görünüyor”Apar topar Ankara”ya ayak basan Polonya Başbakanı Donald Tusk, ki hatırlatalım, Alman Şansölyesi Olaf Scholz “barış” için Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin”i telefon görüşmesi sonrası ağır eleştiri bombardımanına tutmuştu, Polonya Başbakanı Donald Tusk bir anda “Türkiye”nin AB üyesi olmasını istiyoruz” deyiveriyordu.1745 yılında Polonya”dan Osmanlı Sadrazamı”na yazılmış bir mektup hediye edilince “Ülkelerimiz arasındaki barış ve dostluğun simgesi. Hala geçerli” diyerek birdenbire yıllarca tarihin tozlu sayfalarına, hafızanın da en diplerine gömülmüş “tarihi barış ve dostluk” namelerini dillendiriyordu.Tabii bu görüşmeye giderken verilen resim, daha ne kadar durumu betimleyebilirdi ki? Topallayan Avrupa”ya destek olan Türkiye.Ne demiştik?Nereden nereye.

Source: Filiz Katman


Selahaddin E. Çakırgil yazdı: Bütün dünyayı teslim olmaya zorlayan bir “orman kanunu” ve “orman kibarı”

Amerikan Başkanı, “Herkes Amerika önünde eğilecek, herkes bize saygı gösterecek.. America first! /Amerika en birinci devlettir, dünyada her şey Amerika”ya, Amerika”nın isteğine, planlamasına göre şekillenecek..” diyor.Bu yaklaşım tarzı, “Amerikan emperyalizminin uzun vâdeli hesaplarına göre geliştirilmiştir..” diyenler varsa da, bir otomobilin şoför mahalline çılgın bir kişinin oturması gibi bir durum da düşünülebilir herhalde..Geçen hafta, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, “Bu yaklaşım dünyaya orman kanununu getirir. Birleşmiş Milletler”e üye 193 devletin her birisi de dünyanın sadece kendi isteğine göre şekillenmesini isterse, o zaman ortaya korkunç bir boğuşma çıkarır. Ama, bu dayatma yöntemleriyle Amerika, eğer savaş istiyorsa, biz, hazırız!” diyordu.,Bu hatırlatma üzerine, Amerikan Başkanı”ndan ses-soluk çıkmadı henüz..Bugün Amerikan halkının başında bulunan kişinin böyle mesajlarla durdurulabilir mi; bu, gelecekte görülecektir. Daha önceki Amerikan Başkanlarının da saldırganlıkları vardı, ama, zorbalıklarını böylesine kaba-saba yöntemlerle dile getirmiyorlardı. Bugün sergilenen tablo ise, Amerikan halkı için sadece talihsizlik değil, utanç verici ola gerek..Bu kişinin ne söylediği ve yarın ne söyleyeceği ve yapacağı da belli değil.. Kanada, Meksika gibi ülkelerden ABD”ye getirilecek malların yolunu kesmek için, “onların mallarının gümrük vergisini yüzde 25 arttırdım!” deyince, onlar da aynı şekilde, diplomasideki “mukabele-i bil-misl” anlayışı ile Amerikan mallarının gümrük vergilerini yükseltince, işbu “dünya lideri”, 2 gün içinde geri adım atıveriyor.Keza, 1 ay”ı aşkın zamandır, “Gazzelilerin Gazze”ye geri dönmesine izin vermeyeceğiz.. Orayı ben almaya kararlıyım..” derken, dün yaptığı açıklamada, “Gazzelilerin “tehcir” olunması, zorla başka yerlere göç ettirilmesi söz konusu değil!” deyiverdi.Çağdaş “Orman Kanunu”nun uygulayıcısı olan bu “orman kibarı kişi”, 600 yıldır Danimarka”nın elinde olan Grönland adasını ABD”ye bağlamak için, o ada halkına, “Grönland”ın bize bağlanması son derece hayatî bir ihtiyaç.. Siz Amerika”ya bağlanmayı kabul edin, sizi zengin yapalım..” gibi laflar ediyor..Aynı hayatî ihtiyacı, Müslüman coğrafyaları için de dile getiriyor.. Geçmişte de, böyle lafları eden başka bir Amerikan Başkanı”na, bir “Müslüman lider” de, “Bay Başkan, biz de, son derece hayatî ihtiyaçlarımız bulunan New York Körfezi”ni istiyoruz, dersek, ne buyurursunuz?” demişti..Gün olur, devran döner, öyle bir durum da olabilir.. Dünya, hiç bir zaman, aynı kararda kalmaz.Çağdaş Orman Kanunu”nun uygulayıcısı olan Mr. Başkan, Ukrayna-Rusya Savaşı”nı halletmek ümidiyle devreye girerken, “Yüzbinlerce insan ölüyor, her taraf, kandan geçilmiyor..” diyecek kadar yufka yürekliliğini dün de sergiliyordu.. Ama, Ukrayna- Rusya Savaşı”nda ölenler söz konusu olduğunda dile getirilen bu yüksek insanî duygular, Gazze”de en azından 70 bin insan, ABD emperyalizmimin silahlarıyla ve onun Müslüman coğrafyasına saldığı “fino” aracılığıyla katlettirilirken, hiç hatırlanmadı! Yoksa, savaşanların iki tarafı da, onlarla aynı dinden oldukları için mi bu kadar naif, bu kadar ince düşünceliler? Çünkü Filistinliler Müslüman..ABD Başkanı olan kişi, Ukrayna lideri Zelensky”yi Amerikan Başkanlık Sarayı olan Beyaz Ev”de misafir ederken, aklınca perişan da etti. Ama, onca baskı ve aşağılama gayretlerine rağmen, Zelensky, o saldırgan tartışma esnasında ezilmedi ve evvelki gün “Ateş-kes”i kabul ettiğini açıklayınca.. ABD Başkanı, heyecanlandı ve Rusya lideri Putin”den de aynı çizgide açıklama yapmasını bekledi..Beklediği açıklama gelmezse, alacağı ekonomik kararlarla Rusya”yı bitireceği yönünde bir tehdit de savurdu.. Bunun karşılığında Rusya lideri Putin ise, bu zamana kadar yapmadığı şekilde, ekranlar karşısında askerî elbiselerle gözüktü. Bu bir bakıma, Trump”a, “Beni Zelensky zannetme..” ikazı mahiyetindeydi. Ayrıca, Putin, “ateşkes”i kabul etse bile, Trump”ın, “Savaş yoluyla alınan yerler geri verilmez..” şeklindeki sözünden hareketle, Ukrayna”dan aldığı yerleri geri vermeyecektir. Ukrayna”nın aylarca önce ele geçirdiği Rusya toprağı Kursk bölgesinin ise, tamamıyla ve savaş yoluyla geri alındığı Rus ordusu tarafından dün açıklandı.Bu arada, Avrupa Birliği ülkeleri de, Amerikan emperyalizminin kendilerini “Rusya”ya feda edebileceği” korkusuna kapıldı ve bu yüzden, özellikle İngiltere, Fransa, Almanya ve Polonya gibi ülkelerin öncülüğünde, Avrupa, kendisini nasıl savunabileceği konusunda çareler aramaya koyuldu.. Çünkü, Trump, kendilerine problem oluşturan Avrupa ülkelerini, herhangi bir saldırı karşısında, savunmayacaklarını açıkça beyan ediyordu.. Geçen sene de, Başkanlık seçimi için adaylığını açıkladığı günlerde, bu anlayışı seçim propaganda konuşmalarında da, “NATO”ya olan borçlarını ödemeyen ülkelerin işgal edilebileceğine dair Rusya”ya bir “yeşil ışık” yaktığımızda, onların bizim kucağımıza nasıl koşacaklarını tasavvur edebilirsiniz..” demiyor muydu?*AB ülkelerinin savaş uçakları, füzeleri, bombardımanları ve sair teçhizat olsa bile, bir güç odağı sayılacak çapta kara orduları olmadığından ve kara ordusu olmaksızın bir savaşta tutunulamayacağını bildiklerinden çareler aramaya başladılar ve akıllarına ilk gelen, 60 yıldır, -“Avrupa Birliği” kapısında beklettikleri bir – Türkiye oldu..*Kendisini “rakipsiz bir dünya lideri”, bir “yeni zamanlar firavunu” gibi gören Trump”ın en güçlü silahı, “kendilerine teslim olmaya yaklaşmayanları ekonomik gücüyle mahvedeceği” tehdidini ilah olarak kullanıyor.Müslüman ülkelerden direnmek isteyenlere ise, ekonomik yaptırımlara ilaveten, “korkunç bir şekilde yok olursunuz..”Fox Business”de 7 Mart”ta konuşan Trump, İran lideri Hamaney”e bir mektup gönderdiğini, “Onlara, “Umarım müzakere edersiniz çünkü askerî olarak girmemiz gerekirse, bu korkunç bir şey olacak” diyen bir mektup yazdığını” söylemiş ve “İran”la başa çıkmanın iki yolu var: Askerî yolla, ya da Tahran”ın nükleer silah edinmesini engelleyecek bir anlaşma yaparak.” demişti.Ama, ABD Başkanı”nın geçen hafta, HAMAS”a yönelik olarak, “Elindeki rehineleri bırakmazsan, çok korkunç şeyler olacak!” gibi tehditlerine karşı HAMAS”ın o tehditlere pabuç bırakılmayacağına dair verilen cesur ve vakur cevap, şimdilik etkili oldu, denilebilir.Aynı yaklaşım, İran”a karşı da denendi ve “Bizimle müzakere masasına oturmalısınız.. Yoksa, çok korkunç şeyler olur..” sözlerine, hem İran lideri S. Ali Hamaney, “Hayır!” dedi. Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ise, “ABD”nin emir vermesi ve tehditler savurması kabul edilemez. Sizinle pazarlık yapmam. Ne istiyorsanız, onu yapın!” dedi..*Evet, “Orman kanunu”na ve cellatlığa soyunan “Orman kibarı”na teslim olmayanlar, elbette daha şereflidirler.

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


Mustafa Sabri Beşer yazdı: “Ebu Lulu”nun Cesareti”

Bu Suud”a ve İran”a fena kafayı takmaya başladım. Küresel yarasaların en sevdiği kan grubu bunlarda olsa gerek.Bir TV dizisinin, üstelik de tarihi bir figürü merkeze alarak çekilen bir dizinin, İslam coğrafyasında fırtınalar koparması yeni bir şey değil. Ancak mesele, bu tür projelerin ardındaki asıl motivasyonları ve toplumsal kırılmalara olan etkilerini doğru okumakta yatıyor.Son yıllarda spor, medya ve eğlence sektörüne milyarlarca dolar yatırım yaparak, kendi tebasına laik atak geçirtme çalışmasıyla ülke içindeki toplumsal dönüşümü görmeyene bizim köyde “gece körü” derler. Mesihî, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşü sonucu dünyanın güneşi görmeyen kısmının karanlıkta kalmasını güneşin şebkûr (gece körü) olması benzetmesiyle ifade ederek mezkûr körleri hastalıklı insan olarak görür.Suud yapımı “Muaviye” dizisi, tam da bu bağlamda ele alınmalı. Bir yanda Sünni ve Şii arasındaki ezeli fay hatlarını kaşıyan bir yapı, diğer yanda Suudi sermayesi ve Mısırlı bir yönetmen ile kotarılan bir prodüksiyon…İran çıkıp “Ebu Lulu”nun Cesareti” dizisini duyurdu ya, işte orada mevzu daha da derinleşti.Hz. Ömer”in katilini kahraman gibi sunmak, sanki İslam coğrafyasında zaten az olan huzuru tamamen baltalamak için özel sipariş edilmiş gibi duruyor.Şimdi durup bir bakalım, bu hamle nereden geldi, neden geldi ve daha da önemlisi, kime hizmet ediyor?Bu diziler sadece senaristlerin hayal gücüyle mi yazılıyor sanıyorsunuz? Hayır!Bunlar masa başında hazırlanan, kültürel kodlarımızı tahrip etmeye yönelik titizlikle kurgulanan projeler.Kimisi Osmanlı”yı küçük düşürür, kimisi modern toplumla gelenekçileri birbirine düşürür, kimisi de mezhepsel fay hatlarından çatlatır.Şimdi İran, “Muaviye” dizisine cevap olarak “Ebu Lulu”yu kahramanlaştıran” bir yapımla, yangına körükle gidiyor.Gaye aşikâr: Şii-Sünni ayrımını bir diziyle körükleyerek küresel yarasaların damak zevkini heyecanlandırmak.Tam da Ramazan ayında bu projeyi duyurmaları da ayrıca manidar, çünkü Müslümanların duygusal hassasiyetini sömürmek kadar kolay ne var? Azılı İslam düşmanlarından Emin Çölaşan”da “Ben olsam Türkiye”ye Ramazan”da saldırırdım!” başlıklı bir ifrazatta bulunmuştu hatırlarsanız.”Muaviye” dizisi, Suudi sermayesiyle yapıldı. Yönetmeni Mısırlı. Hedefi belli. İslam coğrafyasında Şam”ın tarihsel çizgideki yeri ortada. Şam”ı başkent yapan emir Muaviye.Bu denklemler şebkûr nazarıyla göz ardı edilmemeli.Öte yandan, İran”ın “Ebu Lulu” hamlesi de bir karşı atak niteliğinde.İkisi de sahnede ama perde arkasında kim var?Bugün Hollywood, Netflix gibi devler Batı”da bilinçaltımıza mesajlar enjekte ederken, bizim coğrafyada da bu işin taşeronları çalışıyor.Bazen Suudi Arabistan, bazen İran, bazen Türkiye.Diziler üzerinden yürütülen bu savaş, sıradan bir izleyicinin fark edebileceğinden çok daha büyük sonuçlar doğuruyor. Bu diziler sayesinde tarih unutuluyor, yeni nesiller sahte anlatılarla büyüyor ve toplum, olması gereken yerden uzaklaşıyor.Bugün Suudi Arabistan ve İran, ekranlar üzerinden Sünni-Şii ayrımını körüklüyor. Bir tarafta “Muaviye”, diğer tarafta “Ebu Lulu”…Ama kaybeden hep İslam coğrafyasıİran ve Suudi Arabistan”ın medya savaşına sahne olan bu diziler, aslında bize çok basit ve klişe bir uyarıda bulunuyor: Kendi hikâyeni anlatmazsan, başkalarının yazdığı senaryoda figüran olursun!Bugün “Ebu Lulu”nun Cesareti” bir provokasyon, “Muaviye” mezhepsel kırılmaları derinleştirme hamlesi, “Muhteşem Yüzyıl” bir kimlik erozyonu, “Kızılcık Şerbeti” ve “Kızıl Goncalar” ise toplumsal mühendislik projeleri…Sizce bunlardan hangisi tesadüf?Mesele artık eğlenmek değil; mesele, kimin hikayesini izleyerek kendi kimliğini kaybettiğin…

Source: Mustafa Sabri̇ Beşer


Rangers-Fenerbahçe maçının hakemi Espen Eskas için o detay ortaya çıktı! Meğer…

UEFA Avrupa Ligi son 16 turu rövanş maçında Rangers”a elenen Fenerbahçe”de, maçın VAR ve orta hakemine yönelik tepkiler sürüyor. Maç boyunca kritik pozisyonlarda çalınmayan düdükler ve devreye girmeyen VAR”ın verdiği kararların yankıları sürerken, maçın orta hakemi Espen Eskas ve VAR hakemi Hollandalı Pol van Boekel için o detaylar da ortaya çıktı.GALATASARAY”IN ELENDİĞİ MAÇTA DA GÖREV ALDINorveçli Espen Eskas, bu sezon 2 Türk takımının elendiği maçta düdük çaldı.Eksas daha önce Galatasaray”ın, Young Boys”a sahasında 1-0 kaybettiği ve Şampiyonlar Ligi”nden elendiği maçın da orta hakemiydi.Norveçli, son olarak Rangers-Fenerbahçe maçında da görev alırken, sarı lacivertliler turnuvaya veda etti.VAR HAKEMİNİN YOLU DAHA ÖNCE TÜRKİYE”YE DÜŞTÜMaçın orta hakemi Espen Eskas”ın kararlarına ek olarak, Karşılaşmanın Hollandalı VAR hakemi Pol van Boekel, Fenerbahçe”nin itiraz ettiği pozisyonların hiçbirinde orta hakem Eskas”a izleme tavsiyesinde bulunmadı.Ayrıca Boekel, Türkiye”de de görev aldı. Hollandalı, Galatasaray”ın geçen sezon Konyaspor deplasmanında 3-1 kazandığı maçta ve sarı-kırmızılıların bu sezon 27. haftada Alanyaspor karşısında 2-1 galip geldiği maçta VAR hakemi olarak görev yapmıştı.

Source: Www.star.com.tr


İran”dan ABD”nin yeni yaptırımlarına tepki

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, ABD”nin, İran Petrol Bakanı Paknejad ile İran petrolünü taşıyan gemileri işleten bazı şirketlere getirdiği yeni yaptırım kararını kınadı. Amerikalı yetkililerin müzakerelere hazır oldukları yönündeki açıklamalarına işaret eden Bekayi, “İran”a yönelik yeni yaptırımlar, ABD”nin hukuk tanımazlığının ve müzakere söylemlerinin aldatmacadan ibaret olduğunun kanıtıdır.” ifadelerini kullandı. Bekayi, “ABD”nin bağımsız ülkelere yönelik yaptırım ve baskı politikasına bağımlılığını uluslararası düzeyde hukukun üstünlüğünün ihlali ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik tehdit” olarak nitelendirdi. ABD”nin İran”ın diğer ülkelerle ekonomik ve ticari ilişkilerini bozmaya yönelik eylemlerinin, “uluslararası hukukun ve serbest ticaretin temel ilke ve kurallarının açık ihlali” olduğunu belirten Bekayi, “İran, bu tür tek taraflı ve gayrimeşru eylemlerin sonuçlarından ve etkilerinden ABD hükümetini sorumlu tutmaktadır.” ifadesini kullandı. ABD Hazine Bakanlığı, dün İran Petrol Bakanı Paknejad ile İran petrolünü taşıyan gemileri işleten bazı şirketlere yaptırım kararı aldıklarını duyurmuştu.

Source: Internet Haber


“Siyasi körlük” olarak nitelendirdi! İTO Başkanı Şekib Avdagiç’ten AB’ye çağrı: Türkiye’yi dışlamaktan vazgeçin!

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile tam üyelik sürecinde karşılaştığı engellerin kaldırılması gerektiğini belirterek, “Doğru yerdeyiz, doğru zamandayız” mesajını verdi. İTO”nun mart ayı Meclis toplantısında konuşan Avdagiç, Türkiye’nin Avrupa ve dünya açısından vazgeçilmez bir aktör olduğunu vurgulayarak, AB’nin Türkiye’yi dışlayan anlayışının siyasi körlük olduğunu” söyledi. “20 yıldır bitmeyen müzakereler artık sonuçlanmalı”
Avdagiç, Türkiye”nin jeopolitik konumu, güçlü savunma sanayisi ve büyüyen ekonomisiyle küresel dengelerde kritik bir rol oynadığını belirtti. “Önümüzdeki süreçte Türkiye’yi dışlayan siyasi körlüğünden kurtulmak, Avrupa ve dünya için vazgeçilmez bir öneme sahip olacaktır” diyen Avdagiç, AB ile 20 yıldır sonuçlandırılamayan katılım müzakerelerinde artık somut adımlar atılması gerektiğini ifade etti. Yeni küresel dinamikler ve Türkiye’nin gücü İTO Başkanı, küresel ekonomi ve politikadaki değişimlerin Türkiye’ye büyük fırsatlar sunduğunu belirterek, Batı ekonomilerinin Çin ile olan ilişkilerinin dengeleri değiştirdiğine dikkat çekti. “Batı ekonomileri, ‘pazar’ yapmak istedikleri Çin’in ‘pazarı’ haline geldi” diyen Avdagiç, Türkiye’nin üretim, ticaret ve savunma sanayisi açısından Avrupa için stratejik bir konumda olduğunun altını çizdi. ABD-AB ilişkilerinde Türkiye’nin önemi
ABD’nin Trump 2.0 dönemiyle “diplomasi ve yumuşak güç” yerine “kaba güç” politikalarına yöneldiğini ifade eden Avdagiç, Avrupa’nın güvenlik konusunda panik halinde olduğunu ve NATO’nun geleceğinin belirsizleştiğini” söyledi. Bu çerçevede Türkiye’nin, Avrupa’nın güvenliği açısından kritik bir rol oynadığına vurgu yapan Avdagiç, “NATO’nun ikinci büyük gücü olarak Türkiye, bölgenin güvenliği ve istikrarı açısından belirleyici bir faktör olmaya devam edecek” dedi. “Türkiye, savunma sanayisinde küresel bir güç haline geldi” Avdagiç, Türkiye’nin yerli ve milli savunma sanayiinde büyük atılımlar gerçekleştirdiğini belirterek, 2024 yılında 180 ülkeye 300″den fazla savunma ürünü ihraç ettiğini söyledi.
“Türkiye, Avrupa”nın savunma kapasitesini güçlendirme çabalarının dışında bırakıldı ancak artık yeni bir dönem başladı” diyen Avdagiç, Türkiye’nin hem ABD, hem Avrupa hem de Rusya ile kurduğu dengeli ilişkilerin küresel barış ve istikrar açısından büyük bir avantaj sunduğunu belirtti. Son olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da işaret ettiği gibi, bu tarihsel sürecin Türkiye’nin AB ile entegrasyonuna katkı sağlayabileceğini ifade eden Avdagiç, “Türkiye”nin Avrupa ve dünyanın yeni güvenlik mimarisinde her zamankinden daha kritik bir rol oynadığını” vurguladı.

Source: Dünya Gazetesi


AK Parti’den süreç için net mesaj! PKK’ya 50 maddelik tasfiye şartı

AK Parti, DEM Parti’nin süreçle ilgili gündeme getirmeyi planladığı taleplere karşı, terör örgütü PKK’nın tamamen kendini feshetmesini masaya koyacak. Edinilen bilgilere göre, hükümet kanadı, PKK silah bırakmadan ve tüm faaliyetlerini sonlandırmadan herhangi bir adım atılmayacağını açık şekilde vurgulamaya hazırlanıyor. Gözler, 17 Mart’ta DEM Parti heyetinin Meclis”te AK Parti Grubu’na gerçekleştireceği ziyarete çevrilmiş durumda. DEM’in bugüne kadar kamuoyu üzerinden hükümete ve Meclis’e ilettiği taleplerin, bu kez doğrudan AK Parti’ye aktarılması bekleniyor. Ancak hükümetin, muhataplarına vereceği yanıt net: “Terör örgütü PKK, 50 başlık altında kendini tamamen feshetmeden ve tüm terör unsurlarını ortadan kaldırmadan, herhangi bir siyasi süreç veya adım gündeme alınmayacak.” “Bu süreç, sadece silah bırakmakla sınırlı değil” AK Parti kaynaklarından edinilen bilgilere göre, PKK’nın kendini feshetme süreci detaylı şekilde 50 başlıkta ele alınacak. İktidarın yaklaşımı net: “Bu süreç, sadece silah bırakmakla sınırlı değil. Örgütün kara para akışı, uyuşturucu ticareti, silah ve insan kaçakçılığı dahil tüm yasa dışı faaliyetlerinin tamamen bitirilmesi gerekiyor. Türkiye, devlet ciddiyetiyle süreci takip edecek ve sadece terör örgütünün tamamen ortadan kalkmasıyla birlikte yeni adımlar değerlendirilecektir.” PKK”nın fesih süreci nasıl işleyecek? AK Parti kaynakları, 50 başlıklı fesih sürecinde şu adımların öncelikli olacağını belirtiyor: -PKK’nın kongre toplayarak kendini resmen feshetmesi,-Örgüte bağlı tüm grupların dağılması,–Silahların tamamen ve koşulsuz şekilde bırakılması,PKK’nın sözde egemenlik iddialarından vazgeçmesi,-Türkiye’deki siyasi yapıya müdahaleden çekilmesi,-Avrupa başta olmak üzere yurt dışı bağlantılarının kesilmesi,-Terörün finansman yollarının, özellikle kara para, uyuşturucu, insan ve silah ticaretinin sonlandırılması. Hükümet yetkilileri, PKK’nın kendini feshi ve terörün bitirilmesi, Türkiye’nin önceliği. AK Parti kaynakları, DEM’in taleplerinin bu sürecin önünde engel teşkil edemeyeceğini vurguluyor. “Sürecin ön şartı PKK’nın tamamen dağılmasıdır. Türkiye’nin önceliği terörü bitirmektir, gerisi laf kalabalığıdır. Terörün sona ermesi olmadan hiçbir siyasi süreç başlamaz.” AK Parti’nin çizdiği yol haritasına göre, ancak PKK 50 başlıkta kendini lağvettiğinde, Türkiye’de Hükümet ve Meclis’in atacağı adımlar gündeme gelebilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan yanıt bayram sonrası Öte yandan, DEM Parti’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan talep ettiği randevuya da, Ramazan Bayramı sonrasında yanıt verileceği ifade ediliyor. DEM Heyeti”nin, Pazartesi günü hem AK Parti hem de MHP ile görüşmesi beklenirken, önümüzdeki hafta sonunda İmralı’ya dördüncü ziyaretini gerçekleştireceği iddiaları da kulislerde konuşuluyor. AK Parti kaynakları, sürece ilişkin son sözlerini ise şöyle özetliyor: “Türkiye teröre karşı tavizsizdir. Önceliğimiz, güçlü devlet ve terörden arınmış bir Türkiye. Ne Meclis’te ne sahada, terör gölgesinde siyaset yapılmasına izin verilmeyecek.”

Source: Internet Haber


Bakan Bolat: Zelenskiy, Türk firmalarının yeniden inşa çalışmalarında öncü olacağını değerlendirdi

Bakan Bolat, X üzerinden yaptığı açıklamada, Tarım ve Orman Bakanımız Sayın İbrahim Yumaklı ve müteahhitlik firmalarının yöneticileriyle birlikte, resmi temaslarda bulunmak ve Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Gücü Birinci Toplantısını gerçekleştirmek üzere 13 Mart 2025 tarihinde Ukrayna’nın başkenti Kiev’e bir ziyaret gerçekleştirdiklerine değinerek, “Bu ziyaret kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Volodimir Zelenskiy tarafından kabul edildik; ayrıca Ukrayna Başbakanı Denis Şimal, Ukrayna Başbakan Yardımcısı ve Topluluklar ve Bölgeleri Kalkındırma Bakanı Oleksiy Kuleba, Ukrayna Tarım Bakanı Vitaliy Koval ve Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiha ile resmi görüşmeler gerçekleştirdik.” dedi. Bolat konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:
“Ayrıca, Gagauz Türkü kanaat önderleriyle bir araya geldik ve Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenskiy’nin de katılımıyla Kırım Özerk Cumhuriyeti Müslümanları Yönetimi’nin ev sahipliğinde düzenlenen iftar programına iştirak ettik. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenskiy’nin liderliğinde somutlaşan iş birliği ruhunu yansıtan görüşmelerimizde, iki stratejik ortak ülke olarak Türkiye ve Ukrayna arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesini ele aldık. Sayın Zelenskiy ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede, Türk müteahhitlik firmalarının savaş öncesinde olduğu gibi savaş döneminde de Ukrayna’nın altyapısının güçlendirilmesine yaptığı katkılardan duyulan memnuniyet ifade edildi. Liderlerimizin belirlediği 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılması amacıyla atılabilecek adımları değerlendirdik. Bu bağlamda iç onay süreci ülkemizde tamamlanan Türkiye-Ukrayna Serbest Ticaret Anlaşmasının Ukrayna’daki onay sürecinin tamamlanmasının önemine vurgu yaptık. Tarım alanındaki karşılıklı yatırımlar ve Ukrayna’nın yeniden inşa sürecindeki büyük potansiyele dikkat çektik. Türk firmaları yeniden inşa çalışmalarında öncü olacak
Sayın Zelenskiy, görüşmemizde Serbest Ticaret Anlaşmasının kısa sürede Ukrayna tarafında da onaylanmasını beklediklerini ve bunun ticaret hacmimizi hedeflenen 10 milyar dolar seviyesinin üzerine taşıyacağına inandığını ifade etti. Ayrıca, Türk firmalarının yeniden inşa çalışmalarında öncü olacağına dair değerlendirmelerini paylaştı. Ukrayna Başbakan Yardımcısı Oleksiy Kuleba ile görüşmemizde, yeniden inşa ve bölgesel kalkınma konularının öncelikli alanlar olduğunu, firmalarımızın hem ticaret hem de yatırım açısından Ukrayna ile iş birliklerini sürdüreceğini vurguladık. Serbest Ticaret Anlaşması ve Ukrayna Yeniden İnşa Aracı gibi mekanizmaların ilişkilerimize ivme kazandıracağını ifade ettik ve yeniden inşa projelerine ilişkin bir yol haritası oluşturduk. Ukrayna Başbakanı Sayın Denis Şimal ile yaptığımız görüşmede, Türk firmalarının Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu tüm alanlarda aktif rol alabileceğine ve savaş nedeniyle tahrip olan altyapının kısa sürede yeniden inşa edilmesinde büyük katkı sağlayacağına yönelik ortak inancımızı dile getirdik. Ayrıca, tarım ve gıda güvenliği alanlarında iş birliklerinin artırılması konusunda mutabık kaldık.
Ukrayna Gagauz Türkleri kanaat liderleriyle yaptığımız görüşmede, Gagauz Türklerinin Türkiye-Ukrayna ilişkilerinde köprü rolünü sürdürmesinin önemini paylaştık ve kendilerinin gelecekte de bu ilişkilerin güçlendirilmesindeki arzularını memnuniyetle karşıladık. “Firmalarımız başarılı görüşmeler gerçekleştirdi” Resmi temaslarımızın yanı sıra Ukrayna Başbakan Yardımcısı Sayın Oleksiy Kuleba ile birlikte başkanlık ettiğimiz Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Gücü Birinci Toplantısı’nda, ülkemizin bilgi ve tecrübelerinin Ukrayna ile paylaşılması yönünde verimli değerlendirmelerde bulunduk. Toplantıda Ukrayna idareleri projelerini sundu, firmalarımız da B2B ve G2B toplantılarında başarılı görüşmeler gerçekleştirdi. Bu kapsamda, Ukrayna”nın yeniden inşasına yönelik projelere katkı sağlamak üzere Ukrayna idareleri tarafından sunumlar yapıldı. Ayrıca firmalarımızın katılımıyla düzenlenen görüşmelerde Ukrayna ile iş birliklerimizin daha da derinleştirilmesine yönelik önemli adımlar atıldı. Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Görev Gücü toplantımız, firmalarımızın Ukrayna”nın istikrarlı ve müreffeh geleceğine duydukları inancın açık bir göstergesi oldu. Bu bağlamda, Ukrayna’nın yeniden inşa sürecine yönelik bir Görev Gücü Mutabakatı”nın yapılmasında mutabık kaldık. Görev Gücü, 2024 yılında İstanbul’da imzaladığımız “Türkiye-Ukrayna Yeniden İnşa Görev Gücüne İlişkin Uygulama Esasları” doğrultusunda faaliyetlerini sürdürecektir. Kiev’de ayrıca, Ukrayna’da yerleşik Türk iş insanlarımızla da bir araya geldik. Ülkenin ekonomisine ve istihdamına sağladıkları katkıların Türkiye-Ukrayna dostluğunun güçlü bir göstergesi olduğunu ifade ettik. “Ukrayna’daki toplam yatırımlarımız 3,5 milyar doları buldu” Ziyaretimiz kapsamında Kırım Özerk Cumhuriyeti Müslümanları Yönetimi İslam Merkezi Mescidi’nde Sayın Zelenskiy’nin katıldığı iftar programına da iştirak ettik. 2024 yılı itibarıyla Ukrayna ile ticaret hacmimiz 6,2 milyar dolar düzeyine ulaştı. Üçüncü ülkeler üzerinden yapılan yatırımlar dahil olmak üzere Ukrayna’daki toplam yatırımlarımız ise 3,5 milyar doları buldu. Kiev ziyaretimizin, iki ülke arasındaki güçlü ticari ilişkilerin, ciddi bölgesel sınamalardan daha güçlü bir iş birliği ile çıkacağına olan ortak inancımızın ve iki ülke halkının tarihsel bağlarından aldığımız gücün bir göstergesi olduğunu düşünüyorum.”

Source: Dünya Gazetesi


Zelenski: Putin, ateşkes teklifini reddetmeye hazırlanıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, ABD”nin sunduğu “30 günlük ateşkes” teklifine yönelik açıklamasını değerlendirdi. “TRUMP”A SÖYLEMEKTEN KORKUYOR” Zelenski açıklamasında, “Hepimiz Rusya Devlet Başkanı Putin”in cephede ateşkes fikrine cevaben sarf ettiği son derece öngörülebilir ve manipülatif sözleri duyduk. Aslında şu anda bunu reddetmeye hazırlanıyor. Elbette Putin, Başkan Trump”a bu savaşı sürdürmek ve Ukraynalıları öldürmeye devam etmek istediğini doğrudan söylemekten korkuyor. “PUTİN MAKUL ÇÖZÜMLERİ İMKANSIZ HALE GETİRİYOR” Bu nedenle Moskova”da ateşkes fikrini öyle ön koşullarla çevreliyorlar ki ya başarısız olacak ya da mümkün olduğunca uzun süre sürüncemede kalacak. Putin bunu sık sık yapıyor; doğrudan “hayır” demiyor ama işleri uzatıyor ve makul çözümleri imkansız hale getiriyor. Biz bunu Rus manipülasyonunun bir başka raundu olarak görüyoruz” dedi. YAPTIRIM ÇAĞRISINDA BULUNDU Zelenski, Rusya Devlet Başkanı Putin”in savaşı sürdürmek istediğini vurgulayarak, Rusya”ya yönelik yaptırımlarla “baskı kurma” çağrısında bulundu. Acil ateşkesin sağlanması durumunda, ABD”nin bu durumu kontrol etme imkanının olduğunu açıkladığını belirten Zelenskiy, “Bu, Amerika ve Avrupa”nın imkanlarıyla kesinlikle mümkün” ifadelerini kullandı. PUTİN: UKRAYNA”DA ATEŞKES KONUSUNDAKİ TEKLİFLERE KATILIYORUZ Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna”da geçici ateşkes konusundaki tekliflere katıldıklarını ancak bunun uzun vadeli barışı sağlaması ve krizin çıkmasına neden olan sorunlara çözüm sunması gerektiğini söyledi. Putin, “Ukrayna”da ateşkes konusundaki tekliflere katılıyoruz

Source: Erdem Aksoy


TDT”den Kırgızistan ile Tacikistan”ın kararı hakkında açıklama

TDT Genel Sekreteri Ömüraliyev, yaptığı yazılı açıklamada, diplomasi ve diyalog yoluyla sağlanan bu dönüm noktasının, Orta Asya ve ötesinde kalıcı barış, istikrar ve refahın yolunu açtığına işaret etti.TDT”nin kardeşlik ilişkilerini ve bölgesel uyumu güçlendirmeye yönelik tüm çabaları desteklemeye hazır olduğunu vurgulayan Ömüraliyev, dün Bişkek”te iki ülke arasında imzalanan sınır hattı belirleme anlaşmasının memnuniyetle karşılandığını belirtti.- İKİ ÜLKE ARASINDA SINIR ANLAŞMASI İMZALANDIBişkek”te bir araya gelen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov ile Tacikistan Cumhurbaşkanı İmamali Rahman, iki ülke arasında varılan sınır anlaşmasını imzalamıştı.Anlaşmayla, iki ülke arasında 1991″den bu yana süren tartışmalı sınır sorunu çözüldü. Bu kapsamda Kızıl-Bel ve Kairagaç kara yollarındaki kontrol noktaları, video konferansla hizmete açılmıştı.Türkiye de iki ülke arasında imzalanan sınır hattı belirleme anlaşmasının memnuniyetle karşılandığını bildirmişti.Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Kırgızistan ve Tacikistan arasında imzalanan sınır hattı belirleme anlaşmasını memnuniyetle karşılıyoruz. İki ülke arasında en üst seviyede sağlanan yakın diyaloğun sonucunda imzalanan bu anlaşmanın, bölgede barış, istikrar ve iş birliğine katkı sağlamasını temenni ediyoruz.” ifadelerine yer verilmişti.

Source: Www.star.com.tr


Katar”dan Suriye için doğal gaz kararı

Suriye resmi haber ajansı SANA”ya göre, Katar Kalkınma Fonunun sağladığı destekle Suriye”ye doğal gaz tedarik edilmesini içeren proje başlatıldı.Konuya ilişkin açıklamada bulunan Suriye Elektrik Bakanı Ömer Şakruk, Katar”ın sağladığı fon sayesinde günlük 2 milyon metreküp doğal gaz tedarikinin Suriye”nin enerji sektörünü destekleyeceğini ifade etti.Şakruk, Ürdün üzerinden gelecek gazla ilk etapta günlük 400 megavat elektrik üretileceğini belirterek, “Bu sayede elektrik arzı günde 2 ila 4 saat artırılacak. Bu, vatandaşların günlük yaşamlarını olumlu yönde etkileyecek ve ülkedeki kritik sektörleri destekleyecek.” dedi.El Cezire kanalına konuşan Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid El Ensari, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani”nin Suriyelilere destek sağlanması yönünde açık talimat verdiğini kaydetti.El Ensari, Katar”ın Suriye”ye enerji yardımının ülke genelini kapsayacağını ve ülkede istikrarın artmasına katkı sunacağını söyledi.Katar”ın 2011-2024 arasında Suriye halkının yanında durduğunu, şimdi de ülkede yeniden yapılanma sürecine destek vermekte kararlı olduklarını vurgulayan El Ensari, uluslararası ortaklarla koordinasyon içinde Suriye”ye yardım sağladığını ifade etti.Suriye, Beşşar Esed rejiminin çöküşüyle daha da kötüleşen elektrik kesintileri yaşarken ülkenin yeni yönetimi yaşanan enerji krizine çözüm bulmaya çalışıyor.

Source: Www.star.com.tr


Ukrayna”nın son umudu: Türkiye

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Perşembe günü yaptığı açıklamada Türkiye’yi ülkesinin güvenlik garantilerinde önemli bir ortak olarak gördüklerini belirtti. Zelenski, ayrıca Kiev”in Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasını onaylamaya hazır olduğunu vurguladı.

ABD”nin elini zorlamasıyla Rusya”yla ateşkesi kabul eden ve ülkesinin değerli madenlerini ABD”ye taahhüt eden Zelenski, Trump yönetimine güvenemediği için Avrupa”yla birlikte NATO”nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye”ye yöneliyor.

Zelenski, ABD”nin Rusya ile olan barış görüşmelerine davet edilmemesi sebebiyle ilk duraklarından birini Türkiye yapmış ve Türk askerlerinin Ukrayna sınırını koruyabileceğinin sinyalini vermişti. Buna karşılık Türkiye, Ukrayna”nın NATO”ya katılımını desteklediğinin altını çizmişti.

İP KÖPRÜDE DENGE POLİTİKASI

Ancak, Rusya”nın 2022’de Ukrayna”yı işgalinden bu yana Türkiye, Moskova ve Kiev arasında hassas bir denge politikası yürütüyor. Türkiye, Ukrayna”ya askeri desteğini sürdürürken Rusya’ya yönelik Batı yaptırımlarına katılmıyor.

Bu sebeple NATO müttefiki olan Türkiye iki taraf için de değerli bir arabulucu haline geldi. Avrupa ülkeleri, Ukrayna için olası bir ateşkes anlaşmasında güçlü güvenlik garantileri sağlamaya çalışıyor.

Bu hususta Ukrayna”ya İHA, zırhlı araç ve silah sağlayan Türkiye, kamu ve sivil kuruluşlarıyla Ukrayna”nın önemli bir destekçisi oldu. Türk inşaat şirketlerinin Ukrayna”nın yeniden inşası için de yatırımlarda bulunacağı biliniyor.

Zelenski, Kiev”de Türkiye Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı ile görüştü. Türk şirketlerinin Ukrayna’nın yeniden inşasına katılmasıyla ilgili olarak Zelenski, “Türk iş dünyasının Ukrayna”daki varlığı bizim için önemlidir. Türkiye’nin desteğine ve özellikle Bayraktar drone”larının sağlanmasına minnettarız. Ukrayna, Türkiye”yi güvenlik garantileri konusunda stratejik bir ortak olarak görüyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın yaklaşan ziyaretinde serbest ticaret anlaşmasını onaylamaya hazırdır,” dedi.

Source: Haber Merkezi


Bodrum’da “Zulme karşı direnmek insanlık onurudur” eylemi

Muğla’nın Bodrum ilçesinde ki Belediye Meydanı’ nda Bodrum Alevi Bektaşi Kültür Derneği Cemevi tarafından “Suriye’de Alevi Katliamı Var” başlıklı basın açıklaması yapıldı Açıklamaya ilçedeki siyasi parti temsilcileri ile STK’Larda destek verdi.

Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Emir Ölmez yaptığı açıklamada şunları söyledi.

HATAYLI VATANDAŞLARIMIZIN YAKINLARIDA ÖLDÜRÜLDÜ

“Yaşananların bir tanığı sayılabilecek Hatay halkının Suriye”de katliam başladığından beri birçok akrabası öldürülmüştür. Suriye’de, belirli inanç ve etnik gruplara yönelik saldırılar giderek artıyor, siviller katlediliyor, evlerinden sürülüyor, yaşam hakları ellerinden alınıyor.

8 Aralık 2024’ten bu yana Alevi halkı başta olmak üzere, sivil yerleşimlere yönelik saldırılar hız kazandı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden insanlar yalnızca kimliklerinden dolayı hedef alınıyor. Silahsız siviller kaçırılıyor, mallarına el konuluyor, açlığa mahkûm ediliyor” dedi.

ZULME KARŞI DİRENMEK İNSANLIK ONURUDUR

Bu sürecin başını çeken HTŞ’nin lideri Ahmet el Şaraa (Jolani), yaşananları münferit olaylar gibi göstermeye çalışsa da, elimizdeki bilgiler bunun organize ve sistematik bir şiddet politikası olduğunu açıkça gösteriyor. Son olarak Kirdaha ve Ceble’de Alevi halkın evlerine el konulmak istenmiş, itiraz edenler hedef alınarak öldürülmüştür. Halkın tepkisi üzerine sivillere ateş açılmış, yüzlerce insan yaşamını yitirmiştir. Bölgeden gelen haberler Humus, Banyas, Tartus ve Hama’da da benzer saldırıların yaşandığını gösteriyor. Bahane hep aynı: “Eski rejim unsurları.” Ancak öldürülenler asker değil, sivillerdir. Öğretmenler, doktorlar, çiftçiler, çocuklar… Kendi topraklarında sadece kimlikleri nedeniyle yok edilmeye çalışılan insanlar… Suriye’de yaşananlar, yalnızca bir savaşın sonucu değil, belli halkları hedef alan bir soykırım politikasıdır. Zulme karşı direnmek insanlık onurudur” ifadelerini kullandı.

Source: Yaşar Anter


Türkiye”nin AB güvenliğindeki kritik rolü

T�rkiye”nin i�erisinde yer almad��� herhangi bir savunma ve g�venlik mekanizmas� AB �lkelerini daha da savunmas�z b�rakacakt�r. Bundan dolay� yeni d�nemde AB”nin T�rkiye”yi de i�ine alan yeni bir savunma ve g�venlik mekanizmas�n� in�a etme yolunda �nemli ad�mlar ataca�� �ng�r�lmektedir.

Zeki Korkutata/ AK Parti Bing�l Milletvekili

Son y�llarda k�resel g�venlik dengeleri h�zla de�i�irken, Avrupa”n�n savunma politikalar� da yeni s�namalarla kar�� kar��ya kalmaktad�r. ABD”nin NATO”ya olan ba�l�l���n� sorgulayan s�ylemleri, Rusya-Ukrayna Sava��”n�n yaratt��� tehdit ve AB”nin kendi askeri kapasitesini art�rma �abalar�, k�tan�n gelecekteki g�venlik mimarisini yeniden �ekillendirme ihtiyac�n� do�urmaktad�r. Bu s�re�te T�rkiye, jeostratejik konumu, askeri kapasitesi ve diplomatik etkinli�iyle Avrupa g�venli�inin vazge�ilmez bir akt�r� olarak �ne ��kmaktad�r.

Transatlantik ili�kileri zay�fl�yor

7 Mart 2025″te Beyaz Saray”da Rusya-Ukrayna krizine d�n�k a��klamalarda bulunan Trump AB �lkelerinin savunmas�na y�nelik bir soru kar��s�nda “E�er �deme yapmazsan�z sizi savunmayaca��z dedim. Bunu 7 y�l �nce s�yledim ve bu y�zden y�z milyonlarca dolar �dediler. Dediler ki e�er bor�lu olsayd�k bizi savunur muydunuz? Hay�r, savunmazd�m dedim.” ifadesini kulland�. Trump b�ylelikle NATO”nun temelini olu�turan 5. ve 6. maddeleri uygulamayaca��n� a��k�a ilan etmi� oldu. Bu maddeler, bir NATO �yesine sald�r� durumunda t�m �yelerin ortak savunma yapmas�n� �ng�rmektedir. Daha a��k bir ifade ile Trump olas� bir sald�r� durumunda Avrupa �lkelerini yaln�z b�rakabilece�ini ifade etmi�tir.

Esas�nda Trump”�n birinci d�neminde de NATO”ya y�nelik ele�tirileri vard�. �ubat 2024 se�im kampanyas� d�neminde yapt��� bir a��klamada, tekrar se�ilmesi halinde Rusya”y� NATO �yeli�inin faturas�n� �demeyen �lkelere sald�rmaya te�vik edebilece�i uyar�s�n� yapm��t�. Trump a��klamas�nda bir Avrupal� liderin “Faturam�z� �deyemezsek ve Rusya bize sald�r�rsa ne yapars�n�z?” diye sordu�unu, ona yan�t olarak “Sizi korumaya gelmeyiz. Hatta Rusya”n�n diledi�ini yapmas� i�in onlar� te�vik ederim” dedi�ini aktard�. Her ne kadar ABD”nin NATO”dan �ekilmesi �imdi g�ndemde de�ilse bile herhangi bir sald�r� durumunda Washington”un AB �lkelerini savunmaya gelip gelmeyece�i bug�n itibariyle tart��mal� hale gelmi� bulunmaktad�r. Dolay�s�yla Trump”�n a��klamalar� ile NATO ve ortak savunma konular�nda ya�anan ayr��ma ve tart��malar Transatlantik ili�kilerinin gelecek d�nemde daha da zay�flayaca��na i�aret etmektedir.

AB kendi ordusunu kurabilir mi?

II. D�nya Sava��”n� izleyen d�nemde Bat� Avrupa �lkeleri bir yandan kendi aralar�nda bir askeri pakt kurmaya �al���rken di�er yandan SSCB tehdidine kar�� ABD ile ortak hareket etmeye e�ilimindeydi. 1948″de Fransa ve �ngiltere”nin deste�iyle Bat� Avrupa �lkeleri Bat� Avrupa Birli�i”ni (BAP) kurdular. 1949″da ise Washington Antla�mas� ile Kuzey Atlantik Pakt� Te�kilat�”n�n (NATO) kurulu�una imza att�lar. NATO”nun kurulmas�ndan bir y�l sonra Frans�zlar Almanlarla birlikte ortak bir Avrupa ordusu kurulmas�na d�n�k Avrupa Savunma Toplulu�u projesini �ne s�rd�. Ortak ordu kurulmas� y�n�ndeki giri�imler 1954″de Fransa parlamentosu taraf�ndan reddedildi.

So�uk Sava� y�llar�nda ABD Bat� Avrupa �lkelerinin savunma ve g�venliklerini NATO arac�l���yla sa�layan ba�at akt�r oldu. Ancak SSCB”nin ��kt��� 1990″larda Avrupa �lkeleri bir kez daha savunma ve g�venlik alan�nda ortak hareket edilmesi fikrini canland�rmaya �al��t�. 19 Haziran 1992″de Bonn”da toplanan BAB Bakanlar Konseyi, toplant�n�n ard�ndan, Petersburg Deklarasyonu”nu yay�nlam�� ve b�ylece BAB �yesi devletler mevcut askeri �niteleri, askeri konvansiyonel g��lerini BAB otoritesine tahsis etmeyi deklere etmi�lerdir.

Ancak 90″l� y�llarda ba��ms�z bir Avrupa Ordusu kurma �abalar� ba�ar�s�z oldu ve NATO”ya olan ba��ml�l�k s�rd�. �zellikle T�rkiye”nin aday �lke ilan edildi�i Aral�k 1999 Helsinki Zirvesi”nde ise, AB liderleri NATO”dan ba��ms�z uluslararas� krizlere m�dahale edebilme kapasitesinin olu�turulmas� y�n�nde kararlar ald�.

2000″li y�llarda Avrupa Acil M�dahale G�c� olu�turulmas�na d�n�k ad�mlar at�ld� ve bunun i�in her �lkeye d��en askeri yard�m miktar� belirlenmi�ti. Buna g�re, �ngiltere 30 bin asker, 72 sava� u�a�� 18 sava� gemisiyle, Almanya, Fransa ve �talya 12″�er bin askerle; �spanya 6 bin askerle ve L�ksemburg 100 askerle bu g�c� destekleyecekti. Ancak �ye �lkelerin kendi aralar�nda olu�turmaya �al��t�klar� ortak ordu yap�s� belli �l��lerde zaten vard�: Bel�ika, Fransa, Almanya, �spanya ve L�ksemburg”un dahil oldu�u “Eurocorps” ile �ngiltere-Hollanda ortak deniz g�c�. Ancak s�z konusu yap�lar hem NATO”ya alternatif de�ildi hem de kapasite ve etkinlik olarak olduk�a zay�ft�.

Bu ba�lamda Trump”�n NATO”ya y�nelik ��k��lar�n�n ve Rusya-Ukrayna Sava��”n�n Avrupa”ya yay�lmas� olas�l���n�n, AB �lkelerini askeri alanlarda daha h�zl� ad�m atmaya y�neltece�i a��kt�r.

En b�y�k g�venlik s�namas�

Cumhurba�kan� Erdo�an 10 Mart”ta Ukrayna”da ya�anan ABD-Avrupa krizi ve NATO ba�lam�ndaki s�ren tart��malar �zerine yapt��� a��klamada “Avrupa Birli�i”yle ili�kilerimizi ortak ��karlar temelinde, kar��l�kl� sayg�y� esas alan, tam �yelik hedefine odaklanan bir bak�� a��s�yla geli�tirmek istiyoruz. Avrupa Birli�i, yak�n zamandaki en b�y�k g�venlik s�namalar�ndan birini y�netmeye �al���yor. Avrupal� dostlar�m�z�n yeniden �ekillenen d�nyada yeni T�rkiye”nin rol�n� kavramalar�, stratejilerini de buna g�re belirlemeleri temennimizdir” ifadelerini kullanm��t�.

Nitekim NATO”nun d���nda bir Avrupa g�venlik ve savunma kimli�inin geli�tirilmesinin g��l�klerinin fark�nda olan AB �lkeleri T�rkiye”nin de i�erisinde yer ald��� askeri yap�lar�n kurulmas� y�n�nde ciddi bir s�nama ile kar�� kar��yad�r. Zira bunun �nc� ad�mlar� zaten 2000″lerde at�lm��t�. 2000″deki Feira Zirvesi”nde Avrupa Konseyi”nin NATO”nun imkanlar�n� kullanan bir harek�t ba�latma karar� almas� durumunda AB”ye �ye olmayan NATO �lkelerinin de (T�rkiye-Norve� ve �zlanda) harekata kat�lmalar�na imk�n veren kararlar al�nd�. 2002 tarihinde de T�rkiye BAB”a ortak �ye oldu. T�rkiye ayr�ca 1992″de kurulan ve 1995″de operasyonel kapasiteye kavu�an Avrupa Kolordusuna (Eurocorps) davet edildi. B�ylelikle II. D�nya Sava�� sonras� NATO d���nda T�rkiye ilk kez resmi olarak AB �lkelerinin savunma ve g�venlik mekanizmalar�na dahil oldu.

Bu ba�lamda T�rkiye”nin, AB”nin ortak d�� politika ve g�venlik politikalar�ndaki kurumsal rol�, �nemli askeri kapasitesi ve co�rafi konumu, So�uk Sava� sonras� d�nemde AB i�in vazge�ilmezdir. Di�er bir deyi�le T�rkiye, NATO, Kafkasya, Orta Asya ve Hazar petrolleri ve gaz� i�in ge�i� yollar� dahil olmak �zere, Akdeniz ve Ortado�u”nun g�venlik sistemi i�erisinde, Avrupa K�tas� a��s�ndan �nemli olan hemen her sorunun birle�me noktas� �zerinde durmaktad�r.

D�rt kritik rol

T�rkiye”nin Avrupa g�venli�indeki d�rt kritik rol� ��yle s�ralanabilir:

Birincisi, Avrupa g�venli�inin, Suriye, Irak ve Filistin”i de i�ine alan Ortado�u”da ��kan kar���kl�klardan olumsuz etkilenme durumu ile ilgilidir. Nitekim Suriye krizi, AB”nin g�venli�inin Ortado�u”da ya�anan �at��ma ve istikrars�zl�klardan ba��ms�z olmad���n� g�stermi�tir. Suriye �� Sava��”ndan kaynakl� ya�anan g��men krizi AB �lkelerinde siyasal iktidarlar�n de�i�mesine yol a�m��t�r. Dolay�s�yla, T�rkiye”nin askeri imk�n ve olanaklar�yla i�birli�i i�inde olunmas� Bat� ittifak�n�n g�venlik ve istikrar� a��s�ndan olduk�a �nemlidir.

�kincisi, SSCB”nin da��lmas� sonras� b�lgede ortaya ��kan istikrars�zl�k ve �at��ma alanlar� ba�lam�nda de�erlendirilebilir. �zellikle Rusya-Ukrayna Sava�� do�rudan AB �lkelerinin g�venli�ini tehdit edecek d�zeyde yay�lma �zelli�i ta��maktad�r. T�rkiye olmadan AB �lkelerinin Kafkasya ve Orta Asya”n�n g�venlik ve istikrar�na katk� sa�lama kapasitesi d���kt�r ve bu b�lgeden gelebilecek tehditleri tek ba��na bertaraf edebilmesi olduk�a g��t�r. T�rkiye, AB”nin irrasyonel politikalar y�r�tmesini engelleyebilir ve b�lgenin istikrar ve g�venli�ine olumlu katk�lar sa�layabilir.

T�rkiye”nin jeo-stratejik a��rl���n�n ���nc� boyutu ise G�ney Do�u Avrupa ve Balkanlardaki rol� ile ilgilidir. Bu b�lge 1990″larda Avrupa”n�n g�venlik ve istikrar� a��s�ndan en ciddi sorunlara kaynakl�k etmi�tir. T�rkiye”nin Balkanlar”daki rol�, 1992-95 Bosna krizi ve 1998-99 Kosova krizinde �n plana ��kt�. T�rkiye her iki krizde de b�y�k insani yard�m sa�lad�, birliklerini NATO ve BM komutas� alt�nda g�reve g�nderdi ve bir�ok m�lteciye ev sahipli�i yapt�. Ayr�ca T�rkiye, NATO”nun Bosna”n�n Stabilizasyon G�c�”ne 1300 asker ve 26 polis memuru ile katk�da bulundu ve Kosova”daki KFOR”da da 940 subayla g�rev ald�.

Bununla beraber T�rkiye”nin Balkanlardaki ekonomik ve tarihi/k�lt�rel geri plan� da g�z ard� edilebilecek d�zeyde de�ildir. Dolay�s�yla Balkanlar�n g�venli�i ile ilgili planlarda hem askeri hem de ekonomik maliyet d���n�ld���nde T�rkiye”nin Avrupa g�venli�ine sunaca�� katk� �ok daha b�y�k olacakt�r. T�rkiye, AB”nin Balkan politikas�na askeri, siyasi ve iktisadi katk�da bulunma potansiyeline sahiptir.

D�rd�nc� husus ise T�rkiye”nin, Avrupa”n�n enerji koridoru �zerindeki tart��mas�z konumudur. Nitekim y�llard�r Ortado�u petrol�n�n ta��nmas� ve g�venli�inde T�rkiye”nin �nemi bilinmektedir. SSCB”nin da��lmas�ndan sonra ortaya ��kan enerji kaynaklar�n�n–do�algaz ve petrol�n- g�venli ve istikrarl� bir �ekilde Bat� pazarlar�na a��lmas� konusundaki rol� yads�namaz.

Dolay�s�yla Trump”�n son d�nemde NATO ve AB”nin savunmas�na d�n�k s�ylemleri dikkate al�nd���nda, AB �lkelerinin, T�rkiye”yi de i�ine alan yeni bir g�venlik ve savunma anlay���na y�nelmelerinin de �tesinde tam �yelik s�re�lerinde yeni ad�mlar atmas� beklenmektedir. T�rkiye”nin AB”ye tam �yelik s�recinin ba�ar� ile sonu�lanmas� bir yandan Balkanlar, Orta Asya ve Kafyasya ile Ortado�u �lkelerinin istikrar�na, ekonomik geli�mi�li�ine ve refah�na katk� sa�layacak di�er yandan da AB”nin g�venlik ve istikrar aray���na cevap vermi� olacakt�r.

T�rkiye”nin i�erisinde yer almad��� herhangi bir savunma ve g�venlik mekanizmas� AB �lkelerini daha da savunmas�z b�rakacakt�r. Bundan dolay� yeni d�nemde AB”nin T�rkiye”yi de i�ine alan yeni bir savunma ve g�venlik mekanizmas�n� in�a etme yolunda �nemli ad�mlar ataca�� �ng�r�lmektedir.

Ayr�ca ABD-�in ticaret sava�� ve Rusya”n�n yapt�r�mlarla izole edilmesi, Avrupa i�in yeni ekonomik ortaklar aray���n� h�zland�rmaktad�r. T�rkiye”nin dinamik ekonomisi ve Avrupa ile entegre sanayi yap�s�, AB”ye yeni ticaret f�rsatlar� da sunabilir.

T�rkiye”nin AB”ye sunabilece�i katk�lar, sadece ekonomi ve g�venlik alanlar�nda de�ildir. T�rkiye-AB ortakl���, d�nya siyasetinde yeni dengeler olu�turabilecek bir g�� merkezi haline gelebilir.

Source:


Şam-SDG Anlaşması ve Türkiye: Temkinli iyimserlik

Trump”�n k�resel siyasette yaratt��� depremler, T�rkiye”nin kararl� duru�u ve �am-SDG anla�mas� gibi k�resel, b�lgesel ve yerel �artlar ter�r �rg�t�n�n yolun sonuna yakla�t���n� g�stermektedir. T�rkiye i�in sahada elin tetikte, masada ise g�z�n ter�r �rg�t�n�n hareketlerinde oldu�u bir s�rece tam anlam�yla giri� yapm�� durumday�z.

Ahmet Arda �ensoy/ T�rkiye Ara�t�rmalar� Vakf�, Ara�t�rmac�

Suriye”de devrim sonras� yeni �am y�netimi i� ve d�� politikada say�s�z g�ndem ve sorunla ilgilenirken i� politikada ba�l�ca hedef devlet otoritesinin t�m �lkede sa�lanmas� olmu�tu. Esed rejimi kal�nt�lar�n�n kalk��mas�, D�rzilerle m�zakereler gibi meselelerin yan�nda Suriye”nin kuzeydo�usundaki PKK/YPG i�gali de �am otoritesini tehdit eden ba�l�ca sorunlardan biri olmay� s�rd�rmekteydi. Bu do�rultuda Suriye devlet ba�kan� �ara ile Suriye Demokratik G��leri (SDG)”nin s�zde komutan� Mazlum Abdi aras�nda �am”da imzalanan anla�ma �nemli bir ad�m olmu�tur. Her ne kadar s�rpriz bir ad�m olarak g�r�nse de anla�man�n sebepleri, i�eri�i ve muhtemel etkileri d���n�ld���nde Suriye”de devrim sonras� s�re�te uygulanan politikalar�n do�al bir sonucu olarak ortaya ��kt��� s�ylenebilir.

Peki bu anla�ma T�rkiye i�in ne anlama geliyor? Anla�man�n kapsam�, uygulanmas� ve muhtemel sonu�lar�, T�rkiye”nin beklentilerini ne kadar kar��layacak? Bu sorulara cevap aramak, yaln�zca T�rkiye”nin pozisyonunu ve muhtemel ad�mlar�n� g�rmek i�in de�il, Suriye”de YPG i�galinin ve �lkenin gelece�ini �ng�rmek a��s�ndan da de�erli olacakt�r.

Anla�man�n i�eri�i ve anlam�

8 maddeden olu�an anla�mada ilkesel beyanlar�n yan� s�ra baz� somut ad�mlar yer al�rken bunlar�n hangi y�ntemle ger�ekle�tirilece�inde mu�lakl�klar bulunmakta. Anla�mada ilk dikkati �eken, SDG s�zde komutan� Abdi”nin herhangi bir unvan ile de�il yaln�zca ad� ile an�l�yor olmas�. Bu, �am”�n SDG”yi e�it bir akt�r olarak g�rmedi�i veya herhangi bir me�ruiyet atfetmedi�i �eklinde yorumlanabilir. Ayr�ca anla�mada yoruma a��k olmayan konular�n ba��nda i�gal alt�ndaki b�lgelere dair herhangi bir �zerklik vurgusu veya bunu �a�r��t�racak herhangi bir ima olmadan �am”�n otoritesinin kabul edilmi� olmas� geliyor. Dolay�s�yla ter�r �rg�t�n�n i� sava� boyunca pe�inden ko�tu�u ter�ristan projesi veya s�re� i�erisinde talep etti�i �zerk stat� gibi noktalardan b�y�k bir geri ad�m att��� g�r�l�yor.

Di�er taraftan anla�man�n 4. maddesiyle b�lgedeki t�m sivil ve askeri yap�lar ile s�n�r kap�lar�, havaalanlar�, petrol b�lgeleri ve hapishanelerin �am”a devredilecek olmas�, �am”�n savundu�u �niter Suriye yap�s�n� do�rudan yans�tan bir nokta. Bu maddenin anla�madaki tek somut nokta oldu�unu vurgulamak gerekiyor. Di�er maddeler e�it vatanda�l�k, sivil haklar gibi daha ilkesel uzla�� noktalar�n� vurgulamas� a��s�ndan �n�m�zdeki s�re�te yeni Suriye anayasas�n�n yaz�lmas� ve siyasi hayat�n in�as� a�amalar�nda bir ba�lama oturacakt�r. Dolay�s�yla anla�mada odaklan�lmas� gereken mesele, b�lgedeki sivil ve askeri kurumlar�n �am”�n kontrol�ne ge�mesi ve bu s�rada silahl� unsurlar�n nas�l bir y�ntemle merkezi orduya kat�laca�� �zerinde olacakt�r. Ve yine belirtmek gerekiyor ki 4. madde bu a��dan da a��k bir yol haritas� �nermemesi sebebiyle yoruma olduk�a a��k. Yani bu a��dan �ara ile Abdi aras�nda imzalanan bu anla�man�n sahip oldu�u mu�lak dil sebebiyle taraflar aras�nda bir iyi niyet beyan� ve anla�mazl�k noktalar�n� s�rece yayma uzla��s� oldu�unu s�ylemek yerinde olacakt�r.

Anla�man�n bir di�er �nemli noktas� ise i�eri�inden ziyade ba�lam� olmu�tur. ABD”de Trump”�n ba�kanl��� sonras� Suriye”den muhtemel �ekilme karar�, bu anla�man�n hem sebeplerinden hem de sonu�lar�ndan biri olarak s�ylenebilir. ABD”nin �ekilmesi sonras� ter�r �rg�t�n�n sahada yaln�z kalma riski sebebiyle b�yle bir anla�maya taviz vererek raz� oldu�u, ABD”nin de bu y�nde bir te�vi�i oldu�u s�ylenmektedir. Di�er taraftan T�rkiye, L�bnan ve Irak”�n ge�ti�imiz g�nlerde DEA�”a kar�� ortak istihbarat ve operasyon mekanizmas� kurma ad�m�, ter�r �rg�t�n�n elinden son kozunu da alarak hem bu anla�may� tetiklemi� hem de ABD”nin muhtemel �ekilme s�recini h�zland�rm��t�r. Dolay�s�yla bu ba�lamda anla�ma �am a��s�ndan otoritesini g��lendiren bir zaferi, YPG ter�r�n�n ana g�vdesini olu�turdu�u SDG i�in ise tavizler verdi�i bir geri ad�m� i�aret etmektedir.

T�rkiye”nin pozisyonu

Suriye i� sava��, ge�en 14 y�lda masada imzalanan ancak �e�itli sebeplerle sahada uygulanmayan say�s�z anla�mayla doludur. Bunlardan belki de en me�huru, 2013 y�l�nda ABD ile Rusya aras�nda, Esed rejiminin elindeki kimyasal silahlar�n denetlenmesi ve imha edilmesine y�nelik olan anla�mayd�. Bu anla�maya g�re rejimin elindeki kimyasal silahlar�n imha edildi�i s�ylense de Esed rejiminin bu anla�madan sonra da onlarca kez kimyasal silah kulland��� belirlenmi�ti. Di�er yandan, Suriye”de sahada uygulamaya ge�en anla�malar�n ise yeni �at��malar ve oldubittiler ile suistimal edildi�i ve anlams�z hale geldi�i de bir�ok �rnek bulunuyor. �rne�in, her ne kadar Suriye”de tek etkin siyasi m�zakere s�reci olsa da Astana M�zakerelerinde Rusya ve �ran”�n �dlib ve muhalif b�lgelere sald�r�lar konusunda verdi�i s�zler ve yap�lan ate�keslere ra�men f�rsat�n� buldu�unda yeni operasyonlara ba�lad��� �ok say�da ihlal ya�anm��t�. Veya Bar�� P�nar� Harek�t� sonras� Rusya ve ABD ile var�lan uzla��da taraflar�n T�rkiye”ye s�z verdi�i ad�mlar� hi�bir zaman atmad�klar� bir stat�ko olu�mu�tu.

Bu �rneklerde oldu�u gibi �am SDG anla�mas�n�n da en �nemli noktas�, sahada ne d�zeyde uygulanaca�� ve ter�r �rg�t�n�n anla�mayla �zerine y�klenen �devlerini ne kadar yerine getirece�i olacakt�r. T�rkiye”nin anla�maya yakla��m� ve s�re�te oynayaca�� rol de tam olarak bu noktada devreye girmektedir. Anla�mayla �am”�n otoritesinin teyit edilmesi, petrol b�lgelerinin teslim al�nacak olmas� ve �zerklik gibi bir ihtimalin ortadan kalkmas� sebebiyle tedbirli iyimserlik, �n�m�zdeki s�re�te T�rkiye”nin pozisyonunu a��klayan en do�ru yakla��m olacakt�r.

Belirtmek gerekir ki T�rkiye bu anla�man�n bir taraf� de�il. Yani bu anla�ma T�rkiye”nin Suriye”ye y�nelik politikas�, ter�rle m�cadele yakla��m� gibi noktalarda kendisini s�n�rlayan veya ba�layan bir durum yaratmamakta. Di�er taraftan bu anla�ma �am taraf�ndan T�rkiye”nin taleplerini kar��lamak amac�yla yap�lmam�� olsa da T�rkiye”nin talepleri ve k�rm�z� �izgileriyle �eli�en hi�bir maddenin veya iman�n bulunmuyor olmas�, T�rkiye”nin anla�madan bir kazan�m� olarak okunabilir. Dolay�s�yla T�rkiye bir yandan anla�man�n eksiksiz, belirtilen takvim �er�evesinde ve ter�r �rg�t� taraf�ndan suistimal edilmeden uygulanmas� i�in deste�ini ortaya koyarken di�er taraftan ter�r �rg�t�ne y�nelik askeri ve istihbari operasyonlar�na devam edecektir. Bu da anla�man�n uygulanmas� i�in ter�r �rg�t�ne bask�n�n s�rd�r�lmesi a��s�ndan de�erli bir nokta olacakt�r.

Riskler ve muhtemel senaryolar

Bu anla�ma, ge�ti�imiz g�nlerde eski rejim unsurlar�n�n kalk��mas�n�n bast�r�lmas� ve D�rzilerle de anla�maya var�lmas�yla birlikte d���nd���nde �am a��s�ndan �nemli bir zaferi simgelemektedir. Suriye”de say�s�z sorundan belki de en acil ve y�k�c� olan� �lkenin b�l�nme riskidir. Bu geli�meler ve anla�malar sonucunda bu riskin b�y�k oranda ortadan kald�r�ld��� s�ylenebilir. Dolay�s�yla �am”�n siyasi olarak g��lenmesi ve elinin rahatlamas�n�n di�er alanlara da �nemli etkileri olmas� muhtemel. Ancak bu zafere ra�men bu sorunlar�n tam anlam�yla ��z�ld���n� s�ylemek i�in de hen�z olduk�a erken. Suriye”de istikrarl� bir siyasi otorite ve merkezi bir askeri g�c�n bulunmas�na kar�� olan �srail ve �ran gibi b�lgesel akt�rlerin D�rziler, YPG ve Nusayriler �zerinden s�reci baltalamak isteyece�i a��kt�r. �srail”in Hermon Da�� �evresinde devam eden i�gali, D�rzilerin hamisi gibi davranarak kendine Suriye siyasetine m�dahale alan� a�ma �abas� ve YPG ile yak�n temas� d���n�ld���nde, s�rece en b�y�k tehdidi olu�turdu�u s�ylenebilir. �ran”�n da Esed rejiminin devrilmesiyle b�y�k bir yenilgi almas� sonras� yeni y�netime kar�� hem YPG ile ili�ki kurma �abas� hem de eski rejim unsurlar�n� k��k�rtmas� ile �srail”e benzer bir rol oynad��� g�r�lmektedir.

Di�er taraftan, var�lan anla�man�n mu�lak ifadeleri ve kriz konular�nda net bir yol haritas�na dayanm�yor olmas� da s�re� i�erisinde taraflar�n farkl� yorumlar�na ve dolay�s�yla anla�man�n ��kmesine sebep olabilir. �zellikle SDG”nin ana g�vdesini olu�turan PKK/YPG ter�r unsurlar�n�n silah b�rakmak veya bireysel olarak �am otoritesi alt�na girmekten geri ad�m ataca�� durumlarda veya ter�r �rg�t�n�n suistimalleri ve oyalama taktikleri g�r�ld���nde askeri gerginli�in artmas� ka��n�lmaz olacakt�r. Bu noktada SDG”nin i�erisindeki Arap gruplar�n �am ile anla�arak merkezi otoriteye kat�ld���, F�rat”�n do�usundaki Arap b�lgelerin de y�netiminin h�zl�ca �am”a devredildi�i senaryoda ter�r unsurlar� ve ter�r �rg�t�n�n ideolojik anlamlar da y�kledi�i Ayn el Arab gibi T�rkiye s�n�r�na yak�n �ehirlerde anla�man�n nas�l uygulamaya ge�ece�i kritik olacak. Bu b�lgelerde sorunlarla kar��la��lmas� durumunda ise hem Ankara”n�n hem de �am”�n askeri ��z�mlere ba�vurma se�ene�ini de haz�r bulundurdu�unu g�rmek gerekir. E�er b�yle bir senaryo ya�an�rsa, Arap unsurlar�n ayr�lmas�yla PKK/YPG”nin tam olarak a���a ��kaca��, ABD”nin de o s�re�te Suriye”den �ekildi�i s�re�te ter�r �rg�t�n�n hayatta kalmas�n�n imk�ns�z oldu�u bir d�zlemi g�rmemiz de olduk�a muhtemeldir.

Sonu� olarak Suriye devrimi, �lkede �ok b�y�k de�i�ikliklere sebep oldu�u gibi PKK/YPG”yi de k��eye s�k��t�ran bir etki yaratt�. Bu anla�ma da hem ter�ristba��n�n ter�r �rg�t�ne �a�r�s� �zerinden y�r�yen T�rkiye i�erisindeki g�ndem hem de Suriye devriminin olu�turdu�u �artlarda YPG”nin yeni s�rece raz� olmak zorunda kald���n� g�steren �nemli bir sonu� olarak okunabilir. Ancak bu anla�man�n tek ba��na YPG”yi elimine edece�i ve ter�r sorununu ��zece�ini de beklememek gerekir. Bu y�zden de s�rece iyimser bakarken temkinli ve tetikte beklemenin T�rkiye a��s�ndan en do�ru yakla��m oldu�u g�r�lmektedir.

K�sacas� Trump”�n k�resel siyasette yaratt��� depremler, T�rkiye”nin kararl� duru�u ve �am-SDG anla�mas� gibi k�resel, b�lgesel ve yerel �artlar ter�r �rg�t�n�n yolun sonuna yakla�t���n� g�stermektedir. Ter�r �rg�t�n�n bu denklemi ne kadar okuyabildi�i ise sorunun askeri veya siyasi ��z�m y�nteminin ne olaca��n� belirleyecektir. Yani T�rkiye i�in sahada elin tetikte, masada ise g�z�n ter�r �rg�t�n�n hareketlerinde oldu�u bir s�rece tam anlam�yla giri� yapm�� durumday�z.

aasensoy@turkiyearastirmalari.org

Source:


Trump Grönland söylemini yineledi

ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray da bir araya geldiği NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile görüşmesinin ardından Grönland ın ABD tarafından ilhak edilip edilmeyeceğine ilişkin soruyu yanıtladı. Trump,bu soruya, Bence bu gerçekleşecek. Bu konuda bir anlaşma yapmak zorundayız ve Danimarka bunu yapamıyor. Danimarka ile görüşüyoruz. Ulusal güvenliğimiz için buna gerçekten ihtiyacımız var. yanıtını verdi. Danimarka ya bağlı özerk bölge Grönland ın ABD nin ulusal güvenliği açısından stratejik öneme sahip olduğunu yineleyen Trump, bölgedeki askeri varlığın artırılması gerektiğini belirtti. Trump, Grönland da üslerimiz var ve buradaki askeri varlığımızı artırabiliriz. Rusya ve Çin, Arktik bölgede aktif olarak faaliyet gösteriyor. ABD nin burada daha fazla rol oynaması şart ifadelerini kullandı. Rusya ve Çin in Arktik bölgedeki faaliyetlerini gerekçe göstererek Grönland ı ilhak etme niyetini yeniden dile getiren Trump, Bence bu gerçekleşecek. Daha önce pek düşünmemiştim, ama şu an bu işte çok önemli bir rol oynayabilecek biriyle oturuyorum. Mark, bunu yalnızca güvenlik için değil, uluslararası güvenlik için de istiyoruz. Sahil şeridimizde birçok favori oyuncumuz dolaşıyor ve dikkatli olmalıyız ifadelerini kullandı. NATO Genel Sekreteri Rutte ise Trump ın ilhak önerisini desteklemekten kaçındı. 200 YIL ÖNCE ORAYA BİR TEKNE Mİ YANAŞTI? Trump ayrıca Danimarka nın adaya ilişkin iddiasını yalanlamaya çalıştı. Biliyorsunuz, Danimarka Grönland a çok uzakta ve gerçekten hiçbir ilgisi yok. Ne oldu? 200 yıl önce oraya bir tekne mi yanaştı ya da buna benzer bir şey mi oldu? Ve buna hakları olduğunu söylüyorlar. Bunun doğru olup olmadığını bilmiyorum. Bence doğru değil dedi.

Source: Habertürk


Çin”den ihtilaflı adacıkların çevresinde devriye

Çin Sahil Güvenliğinden yapılan açıklamada, devriye faaliyetinin, “Çin”in haklarını ve çıkarlarını hukuka uygun olarak korumayı amaçladığı” belirtildi.Çin gemilerinin faaliyetinin, adacıkları topraklarının parçası olarak gören Japonya”nın tepkisini çekmesi bekleniyor.Tokyo yönetimi, Çin Sahil Güvenliğinin daha önce yaptığı devriye faaliyetleri nedeniyle Çin”i diplomatik kanallardan protesto etmişti.- Doğu Çin Denizi anlaşmazlığıJaponya”nın “Senkaku”, Çin”in “Diaoyü” olarak isimlendirdiği adacıkları hem Tokyo hem de Pekin yönetimleri tarihsel egemenlik alanı olarak görüyor.Japonya”nın, Tayvan Adası”na kadar uzanan Ryukyu ada zincirinin parçası olarak gördüğü adacıklar, halen Tokyo”nun fiili kontrolünde bulunuyor.En büyüğü 4,3 kilometrekare genişliğinde, yerleşime imkan vermeyen kayalık kaplı adacıklar üzerindeki anlaşmazlık zaman zaman iki ülke arasında gerilimlere yol açıyor.

Source: Www.star.com.tr