Kral’ın sessiz feryadı
Oval Ofis’in ağır havasında, altın varaklı çerçeveler arasında, tarihin portreleri sessizce olan biteni izliyordu. ABD Başkanı Donald Trump, heyecanla konuşuyor, jestleriyle bir inşaat projecisi gibi yeni ‘planını’ anlatıyordu.
Dünya liderleri, Trump’ı pohpohlamanın onunla iş yapmayı kolaylaştırdığını çoktan öğrenmişti. Kral Abdullah da bu stratejiyi seçti:
“Sayın Başkan, sizin liderliğiniz sayesinde Orta Doğu’da barış, istikrar ve refaha ulaşabiliriz. Siz bu süreci tamamlayabilecek güçlü bir lidersiniz.”
Trump, iltifatları büyük bir memnuniyetle kabul ederek anlatmaya koyuldu:
“Büyük bir iş olacak! Harika! Gazze’yi biz alacağız, satın almaktan söz etmiyorum. Onu tutacağız, onu seveceğiz! İnsanlar buna bayılacak!”
Kral Abdullah, Trump’ın karşısında elleri kenetlenmiş, yüzüne yerleşmiş diplomatik nezaketi koruyarak oturuyordu. Ancak içinde kopan fırtınayı gözlerindeki sert sinir kasılmaları ele veriyor, kameralarsa o anları çekiyordu.
Trump devam etti:
“Bak Kral, buradaki mesele çok basit. Gazze’yi alıyoruz, oradaki insanlar? Hah! Onlar için yeni, harika bir çözümümüz var. Senin ülkende birkaç yer açabiliriz. Eminim bayılacaklardır! Harika bir gayrimenkul fırsatı!”
Kral Abdullah’ın göz yumması artık istem dışı bir hal almış, konuşmasına zor fırsat veriyordu. Derin bir nefes aldı. Diplomasi sabır gerektirirdi.
“Sayın Başkan,” diyebildi sonunda kelimelerini dikkatle seçerek, “Bu mesele, sadece bir emlak yatırımı değil. Bu insanların toprakları var, tarihleri var. Bir gecede yerlerinden edilmeleri, bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır.”
Trump başını salladı, sanki Kral’ı anlıyormuş gibi. Sonra aniden gülümsedi:
“Ah Kral, işte bu yüzden seni seviyorum! Sen hep çok düşüncelisin. Ama inan bana, bu çok basit bir çözüm. Bak, senin ülkene yılda 1.5 milyar dolarlık yardım yapıyoruz, değil mi? Hem biraz yer açarsın hem de dünya barışı kazanır. Win-win!”
Kral Abdullah, gözlerini kaçırdı. O an, Ürdün’ün hassas dengelerini düşündü. Ülkesi yıllardır 2 milyonu aşkın Filistinliye ev sahipliği yapıyordu. Ekonomik sıkıntılar zaten diz boyuydu. Ama Trump’ın bu durumu anlamasını beklemek… İşte bu, çölde su aramak gibiydi.
Son bir hamle yapmalıydı.
“Sayın Başkan, biz Arap dünyası olarak bu meseleyi ortak bir çözümle ele almak istiyoruz. Eminim, Mısır da kendi önerisini sunacaktır. Ürdün olarak şimdilik Gazze’den 2 bin hasta çocuğu kabul edebilirim.”
Trump kısa süre düşündü; “Güzel jest!” Sonra gözlerini kıstı, bir iş adamının bir gayrimenkul anlaşmasını incelerken yaptığı gibi.
“Hmmm…Peki. Ama bak, ben buradayım. Ben işi bitiririm! Ve sana söylüyorum, insanlar bu plana bayılacak. Çok iyi bir anlaşma olacak. Tarihe geçeceğiz!”
Kral Abdullah, hafifçe başını eğerek teşekkür etti. Gerçekte, bu toplantının kazananı belliydi. Diplomasi kisvesi altında çaresizlik, pohpohlama içinde bir boyun eğiş. Oval Ofis’ten ayrılırken, içinden şunlar geçti:
“Sabır, ya sabır…”
Not: Bu metindeki diyalogların bir kısmı kurgusal olup, olayların yorumlanmasına dayanıyor.
Source: Güney Öztürk
ABD”ye rest: Karşılık vereceğiz
Ülkesindeki bir radyoya konuşan Lula da Silva, ek gümrük vergilerinin kimseye bir fayda getirmeyeceğini savundu.Lula da Silva, “Ticari olarak karşılık vereceğiz; ya Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) şikayette bulunacağız ya da ABD”den ithal ettiğimiz ürünleri vergilendireceğiz.” dedi.Trump başkan seçildiğinden bu yana kendisiyle hiç görüşmediğini dile getiren Lula da Silva, “Biz savaş değil, barış istiyoruz. ABD”yi son derece önemli bir ülke olarak görüyoruz. Umarım ABD de bizim için aynı şeyi düşünüyordur.” şeklinde konuştu.ABD”nin İkinci Dünya Savaşı”ndan bu yana üstlendiği “dünyanın demokrasiyi koruyan gücü” ve “küresel düzenin şerifi” rolüyle çelişen politikalar izlediğini söyleyen Lula da Silva, Trump”ın son dönemdeki politikalarına şu sözlerle tepki gösterdi:”Artık Amerikalılar için sadece Amerika var. Onlar için her şey şu: “Her ürünü vergilendireceğim, Grönland”ı alacağım, Kanada”yı ilhak edeceğim, Panama Kanalı”nı ele geçireceğim, milyonlarca insanı sınır dışı edeceğim.” Bu beni endişelendiriyor. Çünkü dünyada asıl risk altında olan şey, en iyi yönetim sistemi olan demokrasidir. Ancak Trump, her istediğini yapamaz. Eğer diğer ülkeleri etkileyen adımlar atarsa, mutlaka bir tepki alacaktır.”Ulusal basına göre Brezilya, ABD”nin en büyük ikinci çelik tedarikçisi olarak biliniyor.Trump”ın sabıka fotoğrafı Oval Ofis”in girişine asıldıTrump”tan yeni Gazze tehdidiAlmanya Cumhurbaşkanı: NATO”yu sorgulamak, hiçbirimizin çıkarına olmaz
Source: Www.star.com.tr
Filistin zirvesinde Trump”ın Gazze planına ret
Arap Konseyi isimli sivil toplum kuruluşu, çevrim içi olarak “Balfour Deklarasyonundan Trump Deklarasyonuna: Filistin Satılık Değildir” başlığıyla “Arap Halkları Zirvesi” düzenledi.Yoğun katılımın olduğu zirvenin sonuç bildirisinde Trump”ın Gazze planının tehlikeleri anlatıldı.ABD Başkanı Trump”ın yeniden inşa bahanesiyle Gazze”de Filistin varlığını ortadan kaldırmayı amaçladığı aktarıldı.Ayrıca ABD planlarının Gazze ile sınırlı kalmadığı ve işgal altındaki Batı Şeria”ya kadar uzandığı kaydedilen bildiride, Trump yönetiminin Batı Şeria için İbranice isimler kullanmaya başladığı ifade edildi.Bildiride, “Filistin”deki çatışmanın 7 Ekim 2023″te başlamadığı, Filistin”in işgal edilmesi, topraklarının gasp edilmesi ve Filistin halkının yerinden edilmesiyle başladığı, direnişin ise işgal altındaki halklar için meşru bir hak olduğu” vurgulandı.Arap ülkelerine de seslenilen zirvede, İsrail ile normalleşmenin durdurulması, tehditler karşısında ciddi tavır alınması, Filistin halkının desteklenmesi ve Arap halklarının Filistinlileri maddi ve siyasi olarak desteklemesinin önünün açılması talep edildi.Bildiride, “Filistin meselesi Arapların birinci meselesi olmaya devam edecek ve Arap halkları, Filistin halkının hakları pahasına dayatılan hiçbir çözümü kabul etmeyecektir. Filistin satılık değildir bundan sonra da asla olmayacaktır.” ifadeleri kullanıldı.Zirvenin katılımcıları, Trump”ın açıklamalarını, “Trump”ın Yahudilere vaadi” olarak niteleyerek kesin bir şekilde reddetti.Katılımcılar, Trump”ın planının, uluslararası kanunlara ve Birleşmiş Milletler kararlarına meydan okuyan, uluslararası barışı ve güvenliği tehdit eden, sömürgeciliği ve ırkçılığı körükleyen bir suç olduğunu ifade etti.Trump”ın planının Balfour Deklarasyonu”nun bir uzantısı olduğunu belirten katılımcılar, bu planın “Filistin coğrafyasını ve demografisini Siyonist projeye hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırmayı amaçlamakta” olduğuna dikkati çekti.- “DİRENİŞTEN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK”Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki, zirvede yaptığı konuşmada, Trump”ın Gazze planının “saçma” olduğunu söyledi.ABD planıyla Filistin halkına karşı tehlikeli hazırlıkların yapıldığını söyleyen Merzuki, “Gazze ve Batı Şeria”daki Filistin direnişine destek olmak aydınlar, politikacılar ve vatandaşlar olarak hepimizin görevidir. Direnişten başka seçeneğimiz yok.” ifadesini kullandı.- “YENİ BİR NEKBE İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”Bahreynli eski parlamenter ve “Demokrasi ve İnsan Hakları için Selam” isimli sivil toplum kuruluşu Başkanı Cevad Feyruz, Filistin halkının 1948 ve 1967″de sürgün edilmesine dikkati çekerek, “Bugün yeni bir Nekbe ile karşı karşıyayız. Bu haksızlıkla mücadele etmek için tüm meşru uluslararası imkanları harekete geçirmemiz gerekiyor.” dedi.- “TRUMP”IN AÇIKLAMALARI FİLİSTİN HALKINA KARŞI BİR ETNİK TEMİZLİK”Eski Fas Başbakanı Saadeddin el-Osmani, Trump”ın açıklamalarının “saçma ve hukuksuz” olduğunu belirterek, bunun Filistin halkına karşı bir etnik temizlik anlamına geldiğini söyledi.- TRUMP”IN, GAZZE”Yİ “DEVRALMA” VE FİLİSTİNLİLERİ ZORLA YERİNDEN ETME PLANITrump, Beyaz Saray”da kabul ettiği İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlenen ortak basın toplantısında, ABD”nin Gazze Şeridi”ni devralacağını söylemişti.Gazze”nin artık tamamen bir yıkım alanı olduğunu kaydeden Trump, Gazze”deki Filistinlilerin başta Mısır ve Ürdün olmak üzere komşu ülkelerde inşa edilecek yeni yerleşim yerlerine gitmelerinin çok daha iyi olacağını savunmuştu.Trump, Filistinlilerin Gazze”den ayrılmaktan başka seçeneklerinin olmadığını da iddia etmişti.05.00 Eski Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed, ABD hükümetinin, İsrail”in Gazze”ye yönelik soykırımına “suç ortağı” olduğunu belirtti.04.25 Arap dünyasından siyasetçiler, düşünürler ve hukukçuların katılımıyla gerçekleştirilen Arap Halkları Zirvesi”nde ABD Başkanı Donald Trump”ın Filistinlileri yerinden etme planı “Filistin satılık değildir” vurgusuyla reddedildi.02.28 İsrail askerlerinin ateş açması sonucu işgal altındaki Batı Şeria”nın Nur Şems Mülteci Kampı”nda 3, Nablus kentinde de 1 Filistinli hayatını kaybetti.02.16 İşgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyinde Filistin topraklarını gasbeden bir İsrailli, yol kenarında meyve satan bir Filistinli çiftçiyi ezmeye çalıştı.00.56 Fas”ın birçok şehrinde, ABD Başkanı Donald Trump”ın “Gazze”yi devralma ve Filistinlileri yerinden etme” planını reddetmek için 105″ten fazla gösteri düzenlendi.00.40 ABD Başkanı Donald Trump, Hamas”ın İsrailli esirleri 12.00″ye kadar serbest bırakmaması durumunda “Gazze”ye ne olacağını bilmediğini” belirtti.00.07 Kudüs kiliseleri, insanlığı ABD Başkanı Donald Trump”ın Gazze halkının zorla yerinden edilmesi planına karşı durmaya çağırdı.00.00 Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Filistinlilerin, kendilerini hedef alan yerinden etme planlarına karşın topraklarına bağlı olduklarını ve terk etmek istemediklerini belirtti.
Source: Www.star.com.tr
Gazze”de geri sayım başladı! Trump duyurdu: Saat 12:00″ye kadar gerçekleşmezse ne olur bilmiyorum!
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Gazze’deki esir krizi ve ateşkes süreci hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Trump, Hamas’ın elinde tuttuğu İsrailli esirleri serbest bırakıp bırakmayacağına ilişkin olarak, “Yarın saat 12.00’de ne olacağını bilmiyorum. Bana kalsa çok sert bir tutum sergilerdim. İsrail”in ne yapacağını size söyleyemem” ifadelerini kullandı. Sürecin tamamen İsrail hükümetine bağlı olduğunu belirten Trump, Hamas’ın değiştiğini ve esirleri serbest bırakmak istediğini iddia etti. Trump Hamas’ı suçladı
Yaşanan süreç konusunda Hamas’ı suçlayan Trump, “Bu durum, Hamas’ın esirleri serbest bırakmayacağını söylemesiyle başladı” dedi. Hamas’a cumartesi günü saat 12.00’ye kadar süre verdiğini hatırlatan Trump, “Sonra hiçbir şey duymadık. İki gün önce aniden “Hayır, esirleri serbest bırakmaya karar verdik” dediler. Bence tüm esirleri serbest bırakmalılar” ifadelerini kullandı. Trump: Ateşkesin iptali ve kıyamet kopabilir Trump, daha önce yaptığı açıklamada Hamas’ın elindeki tüm esirlerin cumartesi günü saat 12.00’ye kadar serbest bırakılmaması halinde ateşkesin iptal olabileceğini söyledi.
Trump, “Hepsi, parça parça değil, iki, bir, üç, dört veya iki değil, cumartesi günü saat 12.00’ye kadar iade edilmezlerse, işte o zaman kıyametin kopacağını söyleyebilirim” şeklinde konuştu. Sürecin nasıl ilerleyeceği ve Hamas’ın bu açıklamalara nasıl yanıt vereceği merakla bekleniyor.
Source: Dünya Gazetesi
BM”de “Türkiye” hassasiyeti! Uyarı sonrası tekrar anons yapıldı
AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı, Birleşmiş Milletler”de düzenlenen Parlamenterler Oturumunda, söz alması için kendisini seslenen yetkilinin, “Turkey” sözünü düzeltti. Özboyacı”nın “Artık “Turkey” değil, Türkiye” ifadelerini kullanması üzerine yetkili, çağrısını yineleyerek “Türkiye” ifadesini kullandı.İLETİŞİM BAŞKANI ALTUN”DAN BM”DE “TÜRKİYE” HASSASİYETİ GÖSTEREN ÖZBOYACI”YA TEŞEKKÜRCumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Birleşmiş Milletler (BM) Parlamenterler Oturumu”nda Türkiye delegasyonuna “Turkey” denilmesine müdahale ederek, hitabın “Türkiye” olarak düzeltilmesini sağlayan AK Parti Konya Milletvekili Selman Özboyacı”ya teşekkür etti.Altun, sosyal medya hesabından, AK Parti Konya Milletvekili Özboyacı”nın BM ve Parlamentolar Arası Birlik (IPU) ortaklığında düzenlenen Birleşmiş Milletler Parlamenterler Oturumu”nda Türkiye delegasyonuna “Turkey” denilmesine müdahale ettiği videoyu alıntıladı.Videoda, Türkiye delegasyonuna söz verilirken “Turkey” denilmesinin ardından Özboyacı”nın “Artık Turkey değil, Türkiye” şeklinde karşılık verdiği ve ardından hitabın “Türkiye” şeklinde düzeltildiği kaydedildi.Fahrettin Altun, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları kaydetti:”Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleri neticesinde ülkemizin adının Birleşmiş Milletler nezdinde “Türkiye” olarak tescil edildiğini bütün muhataplarımıza hatırlatmak isteriz. Birleşmiş Milletler çatısı altında ülkemizin adının, doğru şekliyle, “Türkiye” olarak anılmasına yönelik bu hassasiyeti nedeniyle AK Parti Konya Milletvekilimiz Selman Özboyacı”ya teşekkür ederim.
Source: Www.star.com.tr
Öldüğünde 32 yaşındaydı ama üç kıtada fetihler yapmıştı… Büyük İskender dünya haritasını nasıl yeniden çizdi?
M.Ö. 323″teki ölümünden bu yana dünya, 20 yaşındayken Makedon Krallığı”ndan (günümüz Yunanistan”ında) güçlü Ahameniş (Pers) İmparatorluğu”nu fethetmek için yola çıkan Büyük İskender”e deyim yerindeyse takmış durumda. Büyük İskender, günümüz Pakistan”ındaki İndus Nehri”ne kadar ulaştı ve hatta günümüz Irak”ındaki Babil”de ölmeden önce günümüz Hindistan”ına bile geçti.2000 yılı aşkın bir süre sonra, gezginler onun mirasını Mısır, Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerde ve elbette 2024 yılında arkeologların Aigai Kraliyet Sarayı”nı ziyarete açtığı Yunanistan”da hala görebilirler. Saray, Makedon hanedanının tören merkeziydi ve İskender, babası II. Filip’in öldürülmesinin ardından burada taç giymişti. Öte yandan ziyaretçilerin dünyanın dört bir yanında bu insana ve ‘efsaneye’ yaklaşabileceği düzinelerce yer var.Gelin tüm dünyanın merakla araştırdığı, yaşadığı dönemden kalan izlerini akın akın ziyaret ettiği, dünya haritasını yeniden çizen Büyük İskender’in hayatına daha yakından bakalım.HENÜZ 20’SİNDE MAKEDONYA KRALI OLDUCambridge Üniversitesi”nde AG Leventis Yunan Kültürü Profesörü olan Paul Cartledge, İskender”in 32 yıl içinde başardıklarını ‘eşsiz’ olarak nitelendiriyor ve babasının her zaman önce diplomasiyi denediği yerde onun ‘dünyanın haritasını zorla yeniden çizdiğini’ söylüyor.M.Ö. 336 yılında 20 yaşındayken Makedonya kralı olarak taç giyen İskender, Filip”in öldürülmesinden sonra Avrupa”da sadece iki yıl geçirerek yönetimini sağlamlaştırdı ve Güney Yunanistan ile Balkanlar”daki isyanları bastırdı.Ardından, M.Ö. 334 yılında, Filip’in o dönemde dünyanın en büyüğü olan Pers İmparatorluğu”nu fethetme tutkusunu gerçekleştirmek için ordusunu Asya”ya götürdü.GİZEMLİ BİR ÖLÜMGünümüz Türkiye”si, Orta Doğu ve Afganistan ile Pakistan”a kadar uzanan 10 yıllık bir süre boyunca savaşan İskender, Pers kralı III. Darius’u bozguna uğratarak imparatorluğu kendi topraklarına kattı. Artık toprakları Adriyatik Denizi”nden İndus Nehri”ne kadar uzanıyordu ve o sadece 30 yaşındaydı.Oradan Hint alt kıtasına ve günümüz Pakistan”ının Pencap eyaletine doğru ilerledi, burada daha fazla fetih yaptı ve yorgun ordusu isyan etmeden önce günümüz Hindistan”ına doğru ilerledi. Eve dönüş yolunda İskender iki hafta süren bir hummaya yakalandı ve Babil”de öldü.Cesedinin Mısır”a götürüldüğü ve İskenderiye”de gömüldüğü, Kleopatra”dan Julius Sezar”a kadar herkes tarafından saygı gördüğü ve beşinci yüzyıl civarında ortadan kaybolduğu söyleniyor. İskender’in cesedi hiçbir zaman bulunamadı.İskender hiçbir savaşı kaybetmeden öldü ve imparatorluğu kısa sürede parçalansa da yüzyıllar boyunca bölgedeki resmi yönetim dili Yunanca olarak kaldı. Cartledge, “Yunanca”nın tüm Orta Doğu”ya yayılmasının ve Yeni Ahit”in Yunanca yazılmasının nedeni budur” dedi.Her ne kadar monarşilere ya da imparatorluklara değil demokrasiye inanan pek çok Atinalı ondan nefret etse de ve Cartledge”e göre, eski bir tek tanrılı din olan Zerdüştlüğün bazı takipçileri, günümüz İran”ında Persepolis”teki antik kayıtlarını yok ettiği için hala onu kötü olarak görse de İskender ölümünden bu yana neredeyse tanrısal bir statüye kavuştu.Cartledge”a göre İskender eşsiz biriydi. “Onun yaptıklarına başkanlık etmek için olağanüstü bir kişilik gerekir,” diyen Cartledge ve Cengiz Han”ı onun kalibresindeki birkaç liderden biri olarak gösteriyor. MÖ 323″te Büyük İskender”in imparatorluğunun haritası. ÖLMEDEN ÖNCE ÇOK FAZLA ŞEY YAPTIİskender”in mirası sıkıcı bir tarih dersi değildir. Aslında, dünyanın sınırlarını zorlayan Makedonyalı genç adamın hikayesi, başından beri hayranları olan bir hikâye.Roma döneminde Arrian ve Plutarkhos gibi yazarlar İskender”in biyografilerini kaleme almışlardır. Ardından, ilk olarak Mısır”da üçüncü yüzyılda İskenderiye”de yazılan ‘İskender Romanı’ oldukça popüler hale geldi. Esasen İskender”in hayatını konu alan bir roman olan bu eser, Collège de France”da ‘Ahameniş İmparatorluğu ve İskender”in İmparatorluğu’ kürsüsünde profesör olan Pierre Briant”a göre Arapça ve Farsça da dahil olmak üzere dünyadaki her dile çevrilmiştir.M.S. 1010 yılında Pers şair Firdevsi, İskender”i bir Pers olan ve Dara veya Darius”un üvey kardeşi olan Sikander olarak tasvir eden ‘Şehnâme’ adlı ‘Kralların Kitabı’nı yazmıştır. Bu kitapta İskender, Perslerin Zerdüşt dinini koruyor. Briant kitabın Orta ve Uzak Doğu”da her yere hatta Endonezya”ya bile gittiğini söylüyor.Bugün Mısır”ın İskenderiye kentinden Afganistan”ın Kandahar kentine kadar uzanan kentlerin hepsi İskender”in adını taşıyor.Cartledge, “Bence bu onun yaşı ve seyahat ettiği olağanüstü mesafenin bir bileşimi. Ölmeden önce çok şey yaptı. Günümüz Afganistan”ına, Pakistan”a ve biraz da Hindistan”a kadar gitti. Her zaman çok iyi bir şekilde ilerlemedi, ancak olası tüm engelleri aştı; bir dağ, bir nehir, savaş filleri, tırpanlanmış savaş arabaları. Ona fırlatılan her şeyin üstesinden geldi” dedi.Bugün bile insanlar İskender”e hayranlık duyuyor.KARİYERİNİ İSKENDER’E BORÇLUKariyerini İskender”e borçlu olan İngiliz tur operatörü Peter Sommer, hayatını şekillendiren anı şu sözlerle anlattı: “Gençken tarihten nefret ederdim. Okulda fen bilimleri alanında uzmanlaşmayı planlıyordum, ancak bir gün tarih öğretmenim bize İskender”in seyahatlerinin bir haritasını gösterdi. Ağzım açık kaldı ve eve gidip “Ben antik tarih okumak istiyorum” dedim.”Sommer, derslerini değiştirdi, üniversitede antik tarih ve arkeoloji okumaya devam ederek lisans tezini ve yüksek lisans tezini İskender”le ilgili konular üzerine yazdı. Ayrıca Türkiye”de dört buçuk ay süren yaklaşık 3500 kilometrelik bir yürüyüşe çıkarak İskender”in antik Truva kentinden günümüz Anadolu”sunda Darius”u ilk kez yendiği Issus Savaşı”nın yapıldığı yere kadar olan ilerleyişini yeniden canlandırdı.Sommer, “Oralara gitmezsem İskender”i nasıl anlayabilirim diye düşündüm. Daha önce hiç seyahat etmemiştim ama seyahate ve Türkiye”ye âşık oldum” dedi.ERKEKLER KADAR KADINLAR DA İSKENDER’İ MERAK EDİYORTürkiye ve Yunanistan”da İskender temalı turlar düzenleyen Sommer, bu turlara katılan müşterilerinin ‘tamamen karışık’ olduğunu söyledi ve ekledi: “Büyük bir savaşçının izinden giden turların erkek odaklı olabileceğini düşünebilirsiniz, ancak İskender”e deli olan çok sayıda kadın gezginimiz var.”Belki de bunun nedeni İskender”in kadınlara yönelik 21. yüzyıl yaklaşımıdır. Zafere ulaşmak için tecavüz ve yağmayı hak olarak gören eski fatihlerin aksine, İskender ikincisine sadık kalma ve ilkinden kaçınma eğilimindeydi.Unutulmaz bir hikâyeye göre, İssus Savaşı”nda Darius”u yenen İskender, Darius”un karısı ve annesi de dâhil olmak üzere Pers kraliyet mensuplarını esir aldı. Beklenebileceği gibi onları köleleştirmek yerine, onlara onurlu bir şekilde davrandı. Rivayete göre Darius”un annesi Sisygambis, İskender”i ikinci oğlu gibi sevmeye başladı ve hatta onun ölümünden sonra kederinden öldü.‘GEZGİNLER SÜREKLİ İSKENDER HAKKINDA KONUŞMAK İSTİYOR’Sommer, turlara katılan gezginlerin tam bir İskender tutkunu olduğunu, her öğle yemeğinde, her akşam yemeğinde onun hakkında konuşmak istediklerini söyledi, “Bence bunun nedeni İskender”in yüzyıllar boyunca hala parlayan karizmasına. Beni büyüleyen şey, bir insanın tüm bunları 32 yaşında nasıl yapabildiğiydi. Şimdiye kadarki en büyük askeri seferi yapmış olmak, cepheden 100.000 askere liderlik etmek. Karizması olağanüstü olmalı” dedi.Gezginler için İskender”in izinde seyahat etmek duygusal olabiliyor. İsmini vermek istemeyen bir gezgin, Irak”ın Mezapotamya bölgesinden gelen bir kum fırtınası sırasında İran”ın Zagros dağlarında yaptığı unutulmaz bir yolculuğu anlattı:“Otobüs durdu ve kum yüzüme geldi, kıyafetlerimi çekiştiriyordu. İskender”in de böyle günleri olmuş olmalı diye düşündüm. Kumların üzerinden yürümek zorunda kaldılar. Özbekistan”da, Taşkent”ten Buhara”ya sekiz saatlik bir otobüs yolculuğunda, ‘Tanrım, bunu nasıl yaptılar?’ diye düşündüm. Askerlerinin yürüdüğü hızda hareket edemiyordum. O noktada olduğunuzda ve manzarayı gördüğünüzde, tamamen farklı oluyor. Manzaraya bakmayı öğreniyorsunuz çünkü onlar bunu yapmak zorundaydı. Benim için bunun yerini hiçbir şey tutamaz.”İSKENDER ASLINDA BÜYÜK BİR PROPAGANDACI MI?Ancak Cartledge, İskender”in büyük bir propagandacı olduğunu da söylüyor. Aradan 2000 yıl geçmesine rağmen hala büyük ölçüde hikâyenin “onun” tarafına inanıyoruz.İskender”in özellikle seferinin sonlarına doğru yaptığı katliamların hafızasında gerçek bir leke olduğunu düşünse de Cartledge şöyle dedi “Ona büyük hayranlık duyuyorum. Çok cesurdu, karizmatikti, çok büyük nitelikleri vardı ama aynı zamanda kesinlikle korkunç şeyler de yaptı. Eşsiz biriydi.”IRKÇI BİR MİRAS MI?İskender”i çoğu kişiden biraz farklı yorumlayan bir kişi de Briant. Hem Makedon hem de Pers imparatorlukları konusunda uzman olan Briant, İskender”in daha önce hiç yapılmamış bir şeyi başardığı fikrine karşı çıkıyor. Ona göre ipucu İskender”in ne yaptığında gizli: Pers İmparatorluğu”nu fethetmek.“İskender”den sanki bir tür doğaüstü kişiymiş gibi ve hiçbir bağlam olmadan tek başına bahsedemezsiniz. Eğer fetihlerden bahsediyorsanız, Pers İmparatorluğu”ndan da bahsetmek zorundasınız. Pers kralı İran”ı 200 yıl önce fethetmişti, dolayısıyla İskender Orta Doğu”yu fethetmeye geldiğinde organize bir imparatorluğu fethetmek zorundaydı. O ilk değildi” diyen Briant ekledi:“Aslında 2000 yıl sonra İskender”den bahsedip M.Ö. 550″de Ahameniş İmparatorluğu”nu kuran Büyük Kiros”tan bahsetmememizin basit bir nedeni var; ırkçılık. Tarihçiler Avrupa odaklı. İskender, antik çağdan modern çağa kadar Avrupa düşüncesinde muazzam bir yer tutmuştur. Doğunun ilk fatihi olarak kabul edildi. Avrupalı fatihler için bir emsal teşkil etti. Bazı 18. ve 19. yüzyıl tarihçileri onun zaferlerini, Avrupa ordularının Osmanlılara karşı gelecekte kazanacağı zaferlerin habercisi olarak açıkladı. Bu bir tür Avrupa siyasi efsanesi haline geldi ve Avrupa”nın Asya ve Orta Doğu hakkındaki düşünceleri için çok önemliydi.”‘AVRUPALI TARİHÇİLER PERS İMPARATORLUĞU TARİHİ İLE İLGİLENMİYOR’Briant, Yunan ve Romalı yazarların Pers İmparatorluğu ile ilgilenmediklerini, yani antik çağda bile bu imparatorluğun tarihten etkili bir şekilde silindiğini söyledi, “İskender üzerine çalışan, özellikle ABD”li meslektaşlarımla konuştuğumda, “Neden Pers İmparatorluğu tarihiyle ilgilenmiyorsunuz?” diye soruyorum. Bazıları “Çok zor, başka bir dünya” diye cevap veriyor. Aslında aynı dünya” dedi.Briant, İskender”den sonra Yunanca”nın resmi dil haline gelmesiyle Doğu”nun Helenleştiği fikrini bile reddediyor.Briant “Bu, yerel kültürün yok olduğu anlamına gelmiyordu. Tam tersine Mısırlılardan Babillilere kadar herkes kendi dilini kullanıyordu. Bunun yerine, bunu bir ‘kültürler buluşması’ olarak adlandırıyorum: Pers kıyafetleri giyerek askerlerini dehşete düşüren, bugün Afganistan olarak bilinen bölgeden bir kadınla evlenen ve ordusunu Pers askerleriyle takviye eden İskender”in kesinlikle onaylayacağı bir şey” dedi ve şunları söyledi:“Bugün İskender”in davranışını çok kültürlülük olarak görsek de gerçekte bunun siyasi olduğunu düşünüyorum. İskender 13 yıl boyunca savaştı, ana kaygısı ordusunu korumaktı. Sonunda ordu çoğunlukla İranlıydı ve belki de kültür konusunda endişeliydi, ama asıl mesele askeri güçleri korumaktı.” Pompei”de bulunan ve III. Darius”a karşı Issus Savaşı”nı tasvir eden İskender Mozaiği. ‘DARIUS’U ANLAMADAN İSKENDER’İ ANLAYAMAZSINIZ’Briant, İskender”in savaş alanındaki dehasını, cesaretini ve zekasını kabul etse de Makedonyalının milim milim yepyeni toprakları değil, önceden var olan bir imparatorluğu fethettiğinin altını çizdi, “Pers imparatorluğunu ve sınırlarını fethetti, bu onun ana hedefiydi. Bu yüzden Pers İmparatorluğu hakkında bilgi sahibi olmak önemli. Pers İmparatorluğu”nun son kralı Darius”u anlamadan İskender”i anlayamazsınız” dedi.Briant, İskender ya da hatta III. Darius’tan ziyade, saygı duymamız gereken kişinin ‘imparatorluğun asıl fatihi ve düzenleyicisi’ olan I. Darius olduğunu söylüyor. Günümüz İran”ındaki Persepolis”te bulunan binlerce kil tabletin nihayet tercüme edildiğini ve bunların Darius”un önemini gösterdiğini söylüyor.Cartledge ise Briant’tan biraz daha farklı düşünüyor. I. Darius”un diğer dinlere hoşgörü gösteren zorlu bir hükümdar olduğunu kabul etse de “Ancak bir Yunan tarihçi olarak İskender”in Darius”un yarattıklarını devralmasının daha da şaşırtıcı olduğunu söyleyebilirim. Greko-Pers kültürünü aktardı. Darius inanılmaz bir figürdü ama İskender”in başarısının daha da büyük olduğunu söyleyebilirim” dedi.DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDA İZLERİ VARGünümüz İran”ını ziyaret edenler Persepolis, Susa ve Plüers İmparatorluğu”nun ilk başkenti Pasargadae”de imparatorluk kalıntılarını görebilirler.Kuzey Yunanistan”da ise İskender”in doğduğu harabe şehir Pella”nın yanı sıra Vergina”daki (antik Aigai) muhteşem bir yeraltı müzesinde Filip’in ve diğer Makedon kraliyet mensuplarının mezarını ve yukarıda yeni açılan kraliyet sarayını görebilirsiniz.Biraz daha güneyde, Olimpos Dağı”nın eteklerinde (Antik Yunanistan”daki en kutsal alan) İskender”in İran”a doğru yola çıkmadan önce tanrı Zeus”a kurbanlar sunduğu Dion yer alıyor. Aigai”nin doğusunda, Selanik”i geçtikten sonra, Filip tarafından fethedildikten sonra adı değiştirilen Philippi (Filippi) yer almaktadır. Buradaki müzede bulunan bir yazıtta, İskender”in bir sınır anlaşmazlığı hakkında verdiği hüküm yer alıyor.Sommer, Türkiye”de İskender”in iki heykelinin yanı sıra Lübnan”da bulunan ve kralın yaşamından sahnelerle karmaşık bir şekilde oyulmuş M.Ö. dördüncü yüzyıla ait bir lahit olan İskender Lahdi”nin bulunduğu İstanbul Arkeoloji Müzeleri”ni öneriyor.Efsaneler ve henüz kanıtlanmamış teoriler de onu kuzey yarımküredeki diğer yerlerle ilişkilendiriyor. Bulgaristan”da bir tepenin üzerinde yer alan antik Trakya şehri Perperikon”un, İskender”in İran”a doğru yola çıkmadan önce dünyayı fethedeceğinin söylendiği efsanevi Dionysos Kahini olduğu söyleniyor.Hatta bazıları, İskender”in kemiklerinin İskenderiye”den Venedikliler tarafından çalındığına ve Venediklilerin bunları Aziz Markos”un kutsal emanetleri sanarak Mısır”dan yağmalayıp evlerine götürdüklerine inanıyor.KENDİSİ ÖLDÜ AMA EFSANESİ 2000 YILDIR YAŞAMAYA DEVAM EDİYORİskender öldüğünde ne planladığını kimse bilmiyor, ancak Basra Körfezi”ne ve Kuzey Afrika”nın daha büyük bir kısmına göz diktiği düşünülüyor. Ama efsanesi yaşamaya devam ediyor.Cartledge, “Kendini esirgemedi. Uzun vadeli bir oyun oynamadı. Mümkün olan en kısa sürede, muhtemelen erken öleceğinin farkında olarak, başarabileceği kadar çok şey başarmaya çalıştı. Hayranları için o, yüzyıllar boyunca bir ilham kaynağı oldu” dedi.CNN’in ‘How Alexander the Great redrew the map of the world’ başlıklı haberinden derlenmiştir.
Source: Derleyen: Selin Irmak Kaçmaz Fotoğraflar: Alamy
Hüseyin Gülerce yazdı: Türkiye”nin zenginliği, Osmanlı”nın mirası…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya, Endonezya, Pakistan ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken hepimizi duygulandıran hakikate tercüman oldu:”Görüştüğüm liderlerin hepsinin ifade ettiği bir konu var; Osmanlı. “Siz Osmanlı”nın devamısınız. Biz sizi böyle görüyoruz.” diyorlar. Onlar bizi çok iyi anlıyorlar, ama biz kendimizi maalesef anlayamıyoruz. Sıkıntı burada. Bize yönelik bu teveccüh, durup dururken olan şeyler değil. Ecdadımızın kıymetli mirası bizim en önemli zenginliğimiz. Bizlere bütün iltifatlar Osmanlı”nın mirası üzerinden geliyor…”Osmanlı”yı, ecdadımızı neden çok seviyoruz?Bizi biz yapan değerler, mana köklerimiz o ulu çınarda…İlay-ı Kelimetullah (Allah”ın adını yüceltme) davasının asırlar boyu bayraktarı olmuş o ruh, bizi diri tutuyor, bir tutuyor ve Türkiye Yüzyılına gidiyoruz.Gönül coğrafyamız dediğimiz uzakları, şimdi bize yakın eden onlar…Binlerce kilometre ötede milyonlarca kişinin muhabbeti, sergilediği içten teveccüh, hiç şüphesiz milletimizle olan gönül bağının somut göstergesidirCumhur İttifakı”nın mayasını kavrayamayanlar, üç büyük Müslüman ülkedeki Türkiye sevgisini anlayamazlar.Cumhur İttifakı, Osmanlı”nın dalgalandırdığı bayrağı devraldı.Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığı, Osmanlı düşmanlığıdır.Osmanlı düşmanlığı, Erdoğan düşmanlığıdır.Asya gezisinde ne gördük?Türkiye güçlendikçe gönül coğrafyamızdaki kardeşlerimiz memnun oluyor. Türkiye ile birlikte büyük bir ailenin mensupları olmanın heyecanını duyuyor.Savunma sanayi, enerji, sağlık ve tıp bilimleri, tarımsal işbirliği gibi birçok alanda Malezya ile 11, Endonezya ile 12 ve Pakistan ile 24 anlaşma imzalandı.Malezya ile özellikle yarı iletkenler, biyoteknoloji, yenilenebilir enerji, uzay ve diğer ilgili alanlarda olmak üzere bilim, teknoloji ve inovasyonda daha derin işbirliğini teşvik etme kararları, bir kez daha teyit edildi.Endonezya ile “Bayraktar TB3 ve Bayraktar AKINCI İhracatına Yönelik Ortak Üretim Anlaşması” imzalandı. Anlaşma kapsamında, Endonezya”ya 60 Bayraktar TB3 ile 9 Bayraktar AKINCI ihraç edilecek.TUSAŞ, ASELSAN, HAVELSAN, ROKETSAN Genel Müdürleri, BAYKAR Teknoloji CEO”su, ortak projeler ve doğrudan savunma ekipmanları ihracatı ile ilgili önemli anlaşmalara imza attılar.Burada durup düşünelim.Türkiye ve İslam ülkeleri, bilim ve teknolojide Batı”nın çok gerisine düşmüştü. Özellikle güvenliğimiz ve savunmamız için ihtiyaç duyduğumuz silahları ABD, İngiltere, Almanya, Fransa”dan temin ediyorduk.Şimdi Türkiye hem de savaş stratejilerini değiştiren insansız hava araçları ile dünyanın ilk dört ülkesi içinde ve bu silahları kardeşlerine veriyor, ortak fabrikalar, tesisler için anlaşmalar imzalanıyor.Nereden nereye…Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın şu ifadelerinin de altını çizelim:”Batı hâkimiyetinin azaldığı ve Asya”nın, stratejik ağırlığını artırdığı bir dönemde, Türkiye”nin Asya perspektifi de önem kazanıyor. Asya”daki Müslüman ülkelerle ilişkilerimizi her geçen gün güçlendirmek suretiyle ekonomik, sosyal ve siyasi bağlarımızı pekiştirmek gayretindeyiz. Müslüman Asya ülkeleri ile iş birliklerimizi çoğaltarak, kalkınma ve refah alanındaki fırsatların sayısını da böylece artırabiliriz. Önümüzdeki bu fırsatları değerlendirerek ülkelerimizin küresel bir güç haline gelmesi için ortak iradeye de sahibiz.”Uzaktaki üç Müslüman ülke deyip geçmeyelim.Malezya, 878 adadan oluşan 34 milyon nüfuslu, resmi dini İslam olan bir ülke.Endonezya, 17 binden fazla adadan oluşuyor. Bu adaların en büyükleri Sumatra, Cava, Borneo ve Yeni Gine”dir. 280 milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesi ve aynı zamanda en kalabalık Müslüman ülkesidir.Pakistan İslam Cumhuriyeti, 241 milyonu aşan nüfusuyla dünyanın en kalabalık beşinci, en büyük ikinci Müslüman ülkesidir. Pakistan, atom bombasına sahiptir ve 170 nükleer savaş başlığı vardır.Yazmadan geçemeyeceğim.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın liderliğinde Türkiye”nin uğraştığı işlere bakın, bir de “birinci partiyiz” diyen CHP”nin uğraştığı işlere bakın…
Source: Hüseyin Gülerce
Türkiye”den son ziyaret ivme kazandıracak… Kaynakların keşfedilmesi için bir araya gelecekler
Türkiye”nin Cakarta Büyükelçisi Talip Küçükcan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın Endonezya ziyaretiyle ikili ilişkilerin daha da gelişerek bir ivme kazanacağını belirterek, özellikle savunma sanayisi ve enerji alanlarında işbirliğinin önemini vurguladı.Küçükcan, Sea Today News”te, Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın Endonezya ziyaretini değerlendirdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın en son ikili ziyaret için 10 yıl önce Endonezya”ya geldiğini hatırlatan Küçükcan, bu nedenle ziyaretin tarihi bir anlam taşıdığını ve ikili ilişkilerde bir dönüm noktasını teşkil ettiğini ifade etti.Küçükcan, iki liderin çok kapsamlı görüşmeler yaptığını ve 2022″de kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin ilk toplantısını da düzenlediklerini kaydederek iki ülkeden de birçok bakanın görüşmelere katıldığını ve önemli kararların alındığı ortak bir bildiri yayımlandığını aktardı.Erdoğan”ın ziyaretinin sadece güncel ilişkileri değil, iki ülke arasındaki tarihi bağları da gösterdiğini vurgulayan Küçükcan, iki ülkenin birçok alanda ilişkileri geliştirdiklerini söyledi.- “ENDONEZYA”DAKİ TÜRKİYE İMAJI ÇOK OLUMLU”Bu durumun ilişkilerde olumlu bir ivme yakalanmasına etki ettiğini kaydeden Küçükcan, “Endonezya”ya geldiğimden bu yana, Türkiye”nin imajının burada çok olumlu olduğunu görüyorum ve bu durum karşılıklı. Endonezyalılar Türkiye”ye vizesiz gidebiliyor ve bu onlar için güzel bir ayrıcalık. ” diye konuştu.Küçükcan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 3 milyar dolar olduğuna ve iki G20 üyesi ülke için bunun potansiyelin çok altında bulunduğuna işaret ederek iki liderin, 10 milyar dolar ticaret hacmi hedefi koyduğunu söyledi.Bu hedefe ulaşmak için ticaret ve yatırımın artırılması gerektiğini belirten Küçükcan, savunma sanayinin iki ülke için de önemli olduğunu ifade etti.- “SAVUNMA SANAYİ İKİ ÜLKE İLİŞKİLERİNE KATKI SAĞLAYACAK”Büyükelçi Küçükcan, savunma sanayisi alanında iki ülke için de çok fazla fırsat olduğunu vurgulayarak, “Dünyaya baktığımızda hem küresel hem de bölgesel ciddi tehditler var. Savunma sanayi, Türkiye ile Endonezya arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sağlayacak.” dedi.İki liderin ekonomik ilişkilere katkı sağlayacak konuları da görüştüğünü aktaran Küçükcan, Türkiye”nin inşaat alanında çok güçlü olduğunu ve bu nedenle konut projeleriyle ilgilendiğini dile getirdi.Küçükcan, bu ziyaret vesilesiyle artık daha somut sonuçlar elde edebileceklerini belirterek Türk şirketlerinin, sağlık sektöründe de yatırımlar yapacağını ve bu sektörde eğitim alanında da iki ülke arasında işbirliği olabileceğini ifade etti.İki ülkenin de genç nüfusa sahip olduğuna dikkati çeken Küçükcan, Endonezyalı öğrencilerin Türkiye”ye gidebileceğine ilişkin liderlerin konuştuğunu ve Türkiye”de halihazırda 5 bin Endonezyalı öğrenci olduğunu söyledi.- SAVUNMA VE ENERJİDE İŞBİRLİĞİEnerji ve savunma sanayi alanında ülkelerin kendine yetebilme oranını olabildiğince yükseltmesi gerektiğine işaret eden Küçükcan, Türkiye”nin gelişme sağladığı bu alanda Endonezya ile işbirliği ve ortak girişimler görebileceklerini anlattı.Küçükcan, iki ülkenin enerji alanındaki ilgili ajanslarının enerji kaynaklarının keşfedilmesi için bir araya geleceğini aktararak, ikili işbirliğinde yeni bir ivme yakalanabileceğini kaydetti.İnsansız hava aracı alanında Türkiye”nin dünyada ilk sırada yer alan şirkete sahip olduklarını anlatan Küçükcan, uzun yıllar yatırımın ardından ülkelerin güç dengesinin de değiştiğini belirtti.Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) şirketinin halihazırda Endonezya”da küçük bir şirket kurduğunu aktaran Küçükcan, genel olarak bu sektördeki ilişkilerin daha da gelişeceğini dile getirdi. İki ülke arasında 13 anlaşmaya ek olarak İş Forumu kapsamında özel şirketlerin de anlaşma imzaladığını kaydeden Küçükcan, bunun iki ülke arasında bir rekor olduğunun da altını çizdi.- DİN ALANINDA İŞBİRLİĞİDiyanet İşleri Başkanlığı ile Endonezya Din İşleri Bakanlığı arasında imzalanan anlaşmaya ilişkin Küçükcan, iki ülkenin de büyük Müslüman nüfusa sahip olduğuna işaret ederek, dinin sosyal ve kültürel hayatta önemli bir yer kapladığını dile getirdi.Küçükcan, iki kurum arasında dini alanda eğitime ilişkin daha fazla işbirliği yapılacağını belirterek, halklar arası ilişkileri de geliştirmek istediklerini söyledi.İslam dininin küresel olarak imajını geliştirmek ve Müslüman karşıtlığıyla mücadele için iki ülkenin işbirliğinin önemli olduğuna dikkati çeken Küçükcan, iki ülkenin kaynaklarını kullanarak bu alanda çalışabileceğini vurguladı.- TÜRKİYE VE ENDONEZYA GAZZE VE SURİYE KONUSUNDA AYNI ÇİZGİDEİsrail”in Gazze”ye saldırıları başladığından bu yana iki ülkenin de uluslararası alanda aktif şekilde bunun sonlanması için çalıştığını aktaran Küçükcan, “İki Dışişleri Bakanı ve liderler, İsrail”in “suçlu bir ülke” olduğunu ve İsrail”in Gazzelilere yaptıklarının temel insan haklarının ihlali olduğunu vurguladı. Ayrıca iki lider de tek bir çözüm ve bunun da 1967 sınırlarına dayalı, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması olduğunu vurguladı.” diye konuştu.Büyükelçi Küçükcan, en temel önceliğin Gazze”ye insani yardımın sağlanması olduğuna dikkati çekerek ateşkes devam ederken bunun sağlanması ve Gazze”nin yeniden inşası için iki ülkenin birlikte çalışmaya devam edeceğini belirtti.Orta Doğu”daki Lübnan ve Suriye gibi diğer meselelerde de liderlerin görüştüğünün altını çizen Küçükcan, “Suriye”de yeni bir hükümet ve cumhurbaşkanı var. İki lider de Suriye”nin toprak bütünlüğünün korunması, tanınması ve yaptırımların kaldırılması konusunu vurguladı. Suriye tekrardan bir kriz kaynağı olmamalı.” ifadelerini kullandı.Küçükcan, Türkiye ve Endonezya”nın uluslararası alanda bir araya geldiklerinde “güçlü bir ses” olduğuna vurgu yaparak, bunun, uluslararası ilişkilerde yeni bir ivme oluşturacağını söyledi.Endonezya”nın Türkiye”den daha fazla doğal kaynağa sahip olduğunu ve bu alanda işbirliği yapılabileceğini kaydeden Küçükcan, turizm alanında da işbirliği yapılabileceğine işaret etti.Küçükcan, daha fazla Türk vatandaşının Endonezya”yı ziyaret edebileceğini ancak hükümet tarafından Türklere karşı vize şartının kaldırılmasını beklediklerini dile getirdi.Türkiye-Endonezya arasında daha fazla uçuş seferi düzenlenmesi gerektiğinin altını çizen Küçükcan, bu sayede ülkelerin birbirinden daha fazla bilgi öğrenebileceğini ve kaynaklarını kullanabileceğini ifade etti.Türkiye”den dost ülkeye İHA üssü… Küresel rollerini güçlendirmeye çabalıyorlar3 ülke liderinden Başkan Erdoğan”ı duygulandıran sözler: Siz Osmanlı”nın devamısınızEndonezyalı bakandan Cumhurbaşkanı Erdoğan”a şarkı sürprizi
Source: Www.star.com.tr
TBMM Başkanı Kurtulmuş”tan Japonya”ya resmi ziyaret
TBMM Başkanlığından yapılan açıklamaya göre Kurtulmuş, başkent Tokyo”da, Japonya Temsilciler Meclisi Başkanı Fukushiro Nukaga ve Japonya Danışma Meclisi Başkanı Masakazu Sekiguchi ile baş başa ve heyetler arası görüşmeler yapacak.Türkiye ve Japonya arasında var olan güçlü işbirliğini ilerletmeye yönelik görüşmeler gerçekleştirilecek ziyarette, parlamentolar arası ilişkiler, Gazze başta olmak üzere küresel ve bölgesel konular ele alınacak.Kurtulmuş ayrıca, beraberindeki parlamento heyetiyle Japonya”da yaşayan Türklerle de bir araya gelecek.Türk Yunus Emre Enstitüsünü ve Tokyo Camisi”ni ziyaret edecek Kurtulmuş, Sasakawa Vakfına gerçekleştireceği ziyarette de “Ortadoğu”da Barış Perspektifi ve Türkiye” başlıklı konferansta hitap edecek.Tama Mezarlığı”nda bulunan Abdürreşid İbrahim Efendi”nin kabrini ziyaret edecek Kurtulmuş”un, 6 Şubat 2023″teki Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından yardıma gelen Japonya afet yardım ekibiyle de görüşmesi bekleniyor.
Source: Www.star.com.tr