Yüzde 30’luk kararsızlar kitlesi nelere bakıyor nelere bakmıyor
Diploma goygoyları.- İdeolojik yaklaşımlar.- Otoriterlik kaygıları.- Suriye’de olup bitenler.- Yargıyla ilgili tartışmalar.- CHP içi meseleler.- Sosyal medyanın kısır gündemleri.- Yavaş’ın taktik ve stratejileri.- ABD ile Avrupa kavgası.BAKTIKLARI- Ekonomi.- Enflasyon.- Hayat pahalılığı.- Emekli maaşları.- Kiralar.- Para pul işleri.- Geçim sorunları.SANDALYE DEĞİL KOLTUKEKREM İmamoğlu şöyle dedi:*“Suriye’de masayı kuran devlet olmamız gerekirken… Kurulan masalarda sandalye ayrılmayan duruma gelmiş durumdayız.”* İmamoğlu’nun böyle dediğinin, ertesi günü şöyle bir fotoğraf çıktı ortaya:* Dışişleri Bakanı Fidan, Milli Savunma Bakanı Güler ve MİT Başkanı Kalın, Suriye’de Ahmed Şara’yla birlikte.*Tamam, fotoğrafta masa yok.Ama koltuk var.Yani sandalye ayrılmayan duruma gelmemişiz, koltuk ayrılan duruma gelmişiz.SAHRAP SOSYAL’IN TATLILARI BENİ HER AN ÇILDIRTABİLİRBENİM tatlı doktrinimde şu iki madde önemlidir:- BİR: Güllaç pek matah bir tatlı değildir. Hele bir de güllaca başka unsurlar katılırsa hiç çekilmez.- İKİ: Tatlıda meyve pek kabul edilemez. Hele bir de baklavaya meyve karıştırılırsa hiç çekilmez.*Hürriyet’in büyük bir beğeniyle takip ettiğim yemek yazarı Sahrap Soysal’ın bugünkü köşesinin başlığı:“İftara hangi tatlıyı yapsak.”*Sahrap Soysal’ın anlattığı iki tatlı:- BİR: Salepli, muhallebili güllaç.- İKİ: Elmalı baklava.Bu iki tatlının ikisi de benim tatlı doktrinimi yerle bir etmek için çırpınıyor.* İlahi Sahrap Hanım! Siz beni çıldırtmak mı istiyorsunuz?BU FİLMİ İZLEMEDEN KÖYDE ORGANİK TARIMA BAŞLAMAYIN “İŞİ gücü bırakıp köye yerleşeceğim, organik tarım yapacağım” diyenlerin sayısı hayli arttı.Hatta bazen benim bile aklıma gelmiyor değil.*Fakat gelin görün ki dün akşam bir film izledim.Ve köyden de organik tarımdan da buz gibi soğudum.*“AS BEASTS” adlı bu filmde…İspanya’da bir köye yerleşip organik tarıma başlayan entelektüel ve şehirli bir Fransız çiftin başına gelenler anlatılıyor.Filmde köyün acımasızlığı, sert bir gerçeklikle suratlara çarpılıyor.Filmde köylünün anlayışsız çıkarcılığı, en yalın biçimde ortaya konuluyor.*“İşi gücü bırakıp köye yerleşeceğim, organik tarım yapacağım” diyenler.Harekete geçmeden önce bu filmi mutlaka izleyin.ŞİNASİ YURTSEVER’İN VEFATISİVAS mizahının fedailerindendi.“Düğün Dernek” serisinin en esaslı isimlerindendi.“İşler Güçler” ekibinin en sevilesi karakteriydi.Baklavacıların en tatlısıydı.“Hilmi bunu beğendi” repliğiyle gönüllere taht kurmuştu.En son “İnci Taneleri”nde şöyle bir görünmüştü.* 51 yaşında kaybettik bu koca yürekli sanatçıyı. “Her ölüm erken ölümdür ama bu gerçekten çok erken oldu” klişesine girmek istemiyorum ama bir insan bu kadar erken ölmemeli. Allah rahmet eylesin.ÇOK İLGİNÇ ŞEYLER- Türkiye’de hep şu iki ülkenin ajanları yakalanıyor: İsrail ve İran. En azından ben ilginç buluyorum.*- İşte günün en ilginç gelişmesi: Bu zamana kadar Atatürk’e benzeyen çok adam çıktı ama hiçbiri Serdar Görel kadar benzemiyor. Diğerlerinin aksine Atatürk’e benzemesini paraya çevirmeyen Serdar Bey, tesisatçılık yapıyormuş.* – Yıl olmuş 2025. Davutoğlu’nun Emevi Camii’nde namaz kılıp kılmayacağını merak edenler var. Çok ilginç çok.*- Biz “Trump ile Musk’ın arası mutlaka açılır” diye kehanette bulunurken… İkilinin arası gün geçtikçe daha da kuvvetleniyor. İkisi resmen birbirinde eriyor gibi. Valla ilginç, billa ilginç.EN SEVDİĞİM ON KOKU BİR: Kahve kokusu.İKİ: Kitap kokusu.ÜÇ: Taze pişmiş ekmek kokusu.DÖRT: Portakal çiçeği kokusu.BEŞ: Deniz kokusu.ALTI: Yeni biçilmiş çimen kokusu.YEDİ: Yeni temizlenmiş ev kokusu.SEKİZ: Haşlanmış mısır kokusu.DOKUZ: Yağmurda ıslak toprak kokusu.ON: Sobada yanan odun kokusu.
Source: Ahmet Hakan
Son dakika haberi: Avrupa”da hayal kırıklığı! Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş için kahreden detay…
İstanbul”un 3 büyükleri, bu sezon da Avrupa kupalarında çöktü kaldı, hayal kırıklığı yaşattı. Katlanarak artan borçlarına rağmen yaptıkları rekor transferlerle adından söz ettiren Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş uluslararası arenada karşılığını alamadı. 3 Büyükler”den Beşiktaş Ocak”ta, Galatasaray Şubat”ta, Fenerbahçe Mart”ta Avrupa”ya havlu atarak baharı göremedi. OYUNCULARIN DEĞERİ KAĞIT ÜSTÜNDE KALDI Geçen sezon Olympiakos”a penaltılarla elenen F.Bahçe (242 milyon Euro), Avrupa”da başarı için En-Nesyri, Skriniar, Talisca gibi yüksek maliyetli transferler yaptı. Ancak Avrupa Ligi son 16 turunda kendisinden 3 kat daha az değeri bulunan Rangers”a (79.5 milyon Euro) diş geçiremedi. 12 oyuncuya 64.4 milyon Euro ödense de başarı gelmedi. Ligde G.Saray”ın ardında zirve yarışı veren F.Bahçe, Türkiye Kupası”nda da bulunuyor. DEVLER LİGİ”NDEN DÜŞTÜ, YİNE BAŞARAMADI Şampiyonlar Ligi”nden düştüğü Avrupa Ligi”nde 14″üncü olup, son 16 play-off”unda 24 yaş ortalamalı AZ Alkmaar”a elenen G.Saray, transfere 61.1 milyon Euro harcadı. Yanlış tercihlerinin faturasını elenerek çeken Aslan, Gabriel Sara”ya 18, Elias Jelert”e 9, Carlos Cuesta”ya 8 milyon Euro gibi astronomik bonservis bedelleri verdi ve taraftarının tepkisini çekti. Ligde lider durumdaki Cimbom, Türkiye Kupası”nda da var. HOCA DEĞIŞTI ÇARE OLMADI Kötü sezonun sancısını yaşayan Beşiktaş, 10 oyuncuya 27 milyon Euro harcama yaptığı sezonda 36 takımlı Avrupa Ligi”nde 9 puanla 28. olabildi. Teknik direktör değişimine gidilerek Solskjaer”i koltuğa oturtan siyahbeyazlılara bu değişim de çare olmadı. Musrati”nin 11 milyon Euro”luk bonservisinin yanı sıra Uduokhai, Mario ve İmmobile ile birlikte maliyet maaşlarla 100 milyon Euro”yu buldu. Kasım ayı gelmeden Süper Lig”e havlu atan Kartal”ın önünde sadece Ziraat Türkiye Kupası kaldı. Trabzonspor ise Avrupa Ligi ön elemesinden düştüğü Konferans Ligi”nde de play-off”ta elenerek gruplara kalamadı.
Source: Uğur Çem
AB, Suriye, Öcalan süreci… Bakan Fidan”dan gündeme ilişkin kritik değerlendirmeler!
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TV100 canlı yayınında gündeme dair soruları yanıtladı. Fidan, Suriye”deki gelişmelerden Ukrayna savaşına, PKK”nın silah bırakma çağrısından Avrupa”da değişen güvenlik dinamiklerine kadar birçok konuda önemli mesajlar verdi. “Suriye’de terör unsurlarının denklem dışına çıkması şart” Fidan, Suriye’de 8 Aralık itibarıyla yeni bir dönemin başladığını belirterek, “Bu dönem, Suriye halkı için tarihi bir fırsat sunduğu gibi aynı zamanda birçok problemin de başlangıcı oldu. Bölgede terör faaliyetlerine bulaşan bütün silahlı unsurların denklem dışına çıkması, nüfusların normal bir hayata dönmesi elzem” dedi.
Türkiye”nin başından beri Suriye’de terör örgütü PKK/YPG”nin silahlı varlığının sona ermesi gerektiğini vurguladığını belirten Fidan, “Biz hiçbir zaman orada bir otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz. Yeni yönetime telkinimiz, Suriye Kürtlerinin haklarının verilmesi ve zulmün sona erdirilmesi yönünde” ifadelerini kullandı. “Türkiye’nin söylediklerini artık ABD de dile getiriyor” Rusya-Ukrayna Savaşı”nın bölgedeki dengeleri değiştirdiğini belirten Fidan, “Savaşın başlaması tarafları böldü, bitmesi de bölüyor. Başından beri Türkiye”nin dillendirdiği cümleleri bugün ABD de kullanıyor” dedi. Türkiye’nin barışın sağlanması için başından beri diplomatik girişimlerde bulunduğunu hatırlatan Fidan, “Şu an savaşın tarafları, çözüm konusunda bölünmüş durumda. Ancak barışın sağlanması, bölgesel istikrar açısından kritik” diye konuştu. “PKK kendini feshetmeli, bu tarihi bir fırsat” Fidan, İmralı”dan gelen PKK’nın silah bırakma çağrısını da değerlendirdi. “Yapılan çağrıya kulak verilmeli, bu tarihi bir fırsat olarak görülmeli” diyen Fidan, örgütün bu zemini kullanarak kendini feshetme sürecini başlatması gerektiğini ifade etti.
DEM Parti’nin uzun yıllardır terör örgütünün vesayeti altında olduğunu vurgulayan Fidan, “Örgütün vesayeti altında siyaset yapmaya çalışan bir unsur var. Burada hiçbir zaman için gerçek bir siyasi dilin ortaya konulduğunu söylemek mümkün değil. Eğer bu fırsat değerlendirilirse, Türkiye ve bölge için yeni bir açılım olur” dedi. “Avrupa, ABD olmadan yeni güvenlik mimarisini kurguluyor” Avrupa’daki güvenlik dengelerinin değiştiğine işaret eden Fidan, “Avrupa, Amerika’nın olmadığı yeni bir güvenlik mimarisi geliştiriyor. Bu süreçte, Avrupa’daki bazı güçlerin, Türkiye de dahil, rollerinin parametreleri değişiyor” dedi. Türkiye’nin Avrupa’daki güçlü ordulardan birine sahip olduğunu vurgulayan Fidan, “Avrupa”da Türk ordusu kadar güçlü, araçları muharebe sahasında test edilmiş çok az ordu var” ifadesini kullandı.
Türkiye”nin Avrupa ülkeleriyle ticaret hacminin 200 milyar doların üzerinde olduğunu hatırlatan Fidan, “AB üyeliği bizim için hâlâ stratejik bir öncelik ancak AB”nin konuyu aynı şekilde ele almadığını görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Fidan, Türkiye”nin çıkarlarını gözeten ve bölgesel istikrarı önceleyen bir dış politika yürütmeye devam edeceğini belirterek, Türkiye”nin her türlü senaryoya hazır olduğunu sözlerine ekledi.
Source: Dünya Gazetesi
Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Kılıç: Terör unsurlarına karşı en net duruşu olan ülke Türkiye
NTV”de katıldığı programda soruları yanıtlayan Kılıç, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeydoğusunu entegre etmesini öngören anlaşmayı değerlendirdi.
Kılıç, Suriye”deki farklı unsurların toplanıp belli bir anlaşmaya varmasından sonra bir grubun dışarıda kaldığını dile getirerek, “Bununla ilgili olarak bir fırsat penceresi doğdu diyelim ve onu oradaki yönetim hızlı bir şekilde değerlendirmek konusunda bir hareket yaptı. Bu anlaşmanın sonucunu görmemiz lazım. Şu anda başlatılmaya çalışılan adımın nereye varacağını, nasıl gelişeceğini iyi takip etmemiz gerekir.” ifadelerini kullandı.
Bölgede farklı unsurların ortaya koymaya çalıştığı provokatif eylemlerin de olduğuna işaret eden Kılıç, bunlara karşı duyarlı olarak en hızlı şekilde yol almak gerektiğini kaydetti.
Anlaşmayla YPG”nin ABD tarafından siyasi koruma altına alındığına ilişkin söylentilerle ilgili soruyu yanıtlayan Kılıç, “YPG/PYD, bu terör unsurlarına karşı en net duruşu koyan ve rahatsızlığını dile getiren ülke Türkiye. Biz de bu konudaki yaklaşımımızı çok net bir şekilde Amerikalı müttefiklerimize, dostlarımıza da Avrupalılara da diğer unsurlara da söyledik. Türkiye açısından kendi güvenliğimiz ve Suriye”nin geleceğiyle ilgili tezlerimizden vazgeçmiş, geri adım atmış, farklı bir noktaya gelmiş durumda değiliz. Ama bir ilerleme var. Olumlu anlamda gelişeceğini ümit ettiğimiz, gördüğümüz, takip ettiğimiz ilerlemenin de gerçekleşmesi konusunda elimizden gelen desteği koyacağız.” diye konuştu.
“Türkiye”nin bundan önceki yaptığı çalışmalarda nasıl bir güven verdiği ortada”
Kılıç, Suriye”de yaşanan gelişmelerin “”Terörsüz Türkiye”” süreciyle ilgili bağlantısına ilişkin, “Türkiye”deki gelişmeler bölgedeki farklı unsurların içerisinde kiminde karşılık buldu, kimisinde bir çekince oldu. Terörsüz Türkiye”yle alakalı atılan adımların, bu noktada Cumhurbaşkanı”mızın ve Cumhur İttifakı”nın koyduğu iradenin oraya da bir yansıması olduğu bariz. Bunun ne yönde gelişeceğini hep beraber yakından takip edeceğiz.” şeklinde konuştu.
Lazkiye”de yaşanan olaylarla ilgili Ahmed Şara yönetiminin nasıl sınav verdiğinin sorulması üzerine Kılıç, “Can kaybı hepimiz açısından üzücü bir durum ama güvenliği ve istikrarı muhafaza etmesi açısından, devlet otoritesinin artık oluşmaya başladığının ortaya konması açısından bakarak olumlu yönde, bir üniter yapının orada varlığının muhafazası ve güvenliği sağlama konusunda bir irade koyduğunu söyleyebiliriz.” değerlendirmesini yaptı.
Kılıç, DEAŞ”ın Suriye”deki varlığına değinerek, “Böyle bir varlığın hayata geçememesi konusunda özellikle Türkiye”nin ve bölge ülkelerinin ortaya koyduğu yaklaşım, DEAŞ”ın dünyada geleceği yok. Böyle bir örgütü biz kabul etmiyoruz. Bu örgüt bir terör örgütüdür, yok olması lazım.” dedi.
Ukrayna ile Rusya arasındaki gelişmeler ve ateşkesle ilgili soru üzerine ise Kılıç, güven bunalımının içinde bir yol bulunmaya çalışıldığını belirterek, şöyle devam etti:
“Net olan bir şey var ki artık savaşın bitmesi gerektiği, bu fikir etrafında bir birleşme var. Ateşkes ve ateşkes sonrası bir barış anlaşması, ateşkesten sonra yürünecek yol, bunun teknik detayları konusunda müzakere süreci hala devam ediyor. Herkes kendi açısından daha fazlasını, daha uzun soluklu ve sürdürülebilir bir sonuç elde etme peşinde ama bu noktada mümkün olduğu kadar müzakereye açık tutacak bir yol bulmak lazım. Bu noktada da Türkiye”nin bundan önceki yaptığı çalışmalarda nasıl bir güven verdiği ortada.”
“Türkiye her zaman AB üyelik hedefini bir stratejik hedef olarak koydu”
Kılıç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın “Avrupa Birliği güç ve irtifa kaybının önüne geçmek hatta tersine çevirmek istiyorsa bunu Türkiye”nin tam üyeliğiyle ancak yapabilir.” sözü hatırlatılarak, Türkiye”nin destek için AB”ye tam üyelik şartını mı koşacağı sorusuna, şu yanıtı verdi:
“Biz Türkiye olarak neyi yapabileceğimizi çok net bir şekilde ortaya koyduk. Zannedersem özellikle son 10-15 yıl içerisinde AB”yle yaşadığımız süreçteki aksaklıklar, iyi zamanlar, gerilimler, gerilimsiz zamanların hepsi hem AB hem de bizim açımızdan bir tecrübeyi ortaya koydu. Burada temel unsur olarak duran ana konu şu: Türkiye her zaman AB üyelik hedefini bir stratejik hedef olarak koydu. Cumhurbaşkanı”mız yakın zamanda hatta yanlış hatırlamıyorsam dün tekrar dile getirdi. Çalışmalarımız da bu yönde fakat şunu söylüyoruz: AB”nin özellikle 2009″dan sonraki Türkiye”ye karşı, ortaklık konseyinin aldığı bazı kararlarla da alakalı konudan artık yeni bir döneme girmesi lazım. Türkiye yönetilecek bir ülke değil. Türkiye bir yere geldiğinde, bir topluluğun içerisine, bir kurumun içerisine girdiği zaman katkı veren, o katkıyı da en üst seviyeye taşıyabilen bir ülke.”
Ukrayna Savaşı, Gazze”deki durum, Suriye ve Kafkasya”daki gelişmelerle ilgili Avrupa Birliği veya kıtasından Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın fikrinin sorulduğunu kaydeden Kılıç, “Türkiye olarak ortaya koyduğumuz siyasette, duruşta, sanayimizin gelişmesinde, Kovid sonrasındaki dönemde hızlı toparlanmayla ilgili süreçler içerisinde Avrupa”ya da belli noktalarda örnek olmuş bir ülkeyiz.” ifadelerini kullandı.
Kılıç, “AB”nin, ABD”den tamamen bağımsız şekilde kendini silahlandıracak yeterli parası ve teknolojisi var mı?” sorusunu, “Olduğunu zannetmiyorum. NATO çerçevesindeki çalışmalarda, yoğun bir şekilde işbirliği içerisinde birbirine bağlılık olarak gelişmiş bir savunma sanayi var. Avrupa şirketleri veya Avrupa sanayisi belli unsurlarda daha öne çıkmış olabilir ama temel yapıya baktığınız zaman tabii ki Amerikan savunma sanayisinin gerçekten ağır bir üstünlüğü söz konusu. Ama şu da bir gerçek, o yüksek üstünlükten konuşurken ABD, Ukrayna Savaşı esnasındaki bazı konularla alakalı desteği ABD sınırlarının dışında aradı. Kendisi bazı kabiliyetler konusunda müttefiklerine döndü.” şeklinde yanıtladı.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor”un, Türkiye”nin AB müzakerelerine ilişkin yorumlarını ve “Türkiye, S-400″lerden vazgeçmeli.” sözlerini yorumlayan Kılıç, şunları söyledi:
“Mutlaka yapılması, çalışılması gereken teknik konular vardır. Biraz acele verilmiş yanıtlar diye düşünürüm. Çok klişe olarak, alışılmış, 3-4 sene öncesinin yaklaşımlarının içerisinde, hala onları ortaya koymakla ilgili bir yaklaşım olabilir. O, birtakım şeyleri kendi açısından, penceresinden söylemeye çalışıyor ama dünya çok hızlı gelişiyor. Tabii ki bizim de Avrupa Birliği süreciyle alakalı yapmamız gereken, atmamız gereken bazı adımlar olabilir. Onların da atması gereken adımlar var: Gümrük Birliğinin yenilenmesi, vize konularındaki yaşanan gelişmeler, bununla beraber savunma sanayindeki gelişmeler, tarım alanındaki gelişmeler.”
Kılıç, Gazze”de bir yılı aşkın süredir yaşanan katliamı gözleri yaşlı bir şekilde takip ettiklerini belirterek, “Avrupa Birliği, Avrupa kurumları ve bazı dünya ülkeleri oradaki insanlık dramına karşı çok yetersiz bir sınav verdiler.” diye konuştu.
“Tüm dünyanın hedefi, herhangi bir şekilde silahların ateşlenmemesi”
Hamas ile İsrail arasındaki ateşkes süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Kılıç, “İsrail”le Hamas arasında, Gazze arasında ve Filistinlilerle genel anlamda süreç bir hızlanıyor, bir yavaşlıyor. Tabii buradaki hedef, ümit ediyorum ki tüm dünyanın hedefi, herhangi bir şekilde silahların ateşlenmemesi. Yani ateşkesin sürmesi. Geleceğe yönelik olarak da burada oluşacak sürecin sonunda iki devletli çözüme gidecek olan yolun açılması. Şu an için çok zor bir hedef ama birinci elde etmemiz gereken, ateşkes var olduğu sürece bunu muhafaza etmek, sürdürmek. Burada herkesin üzerine bir görev düşüyor ama en büyük görev de yani açık söylemek lazım, Amerika Birleşik Devletleri”nin üzerinde.” şeklinde konuştu.
Kılıç, ABD Başkanı Donald Trump”ın “Gazzelilerin zorla yerinden edilmesi” planıyla ilgili soru üzerine, bütün dünyanın bir ses olduğunu ve Gazzelilerin Gazze”den başka bir yere gitmesinin kabul edilemeyeceğine dair fikir birliği bulunduğunu söyledi.
Kendilerinin de muhataplarına bunun olmaması gerektiğini söylediklerini dile getiren Kılıç, “Gazze onların memleketidir, vatanıdır, yuvalarıdır. Onların oradan hiçbir şekilde başka bir yere gitmeyeceğinin de artık tüm dünya tarafından kabul edildiğini düşünüyorum. Zaten yapılan açıklamalar da bunu gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Kılıç, Azerbaycan ve Ermenistan barış anlaşması metninin tamamında uzlaşı sağlanmasıyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, söz konusu uzlaşının olumlu bir adım olduğunu ama sonuç itibarıyla sürecin devam ettiğini kaydetti.
Azerbaycan topraklarının 30 yılı aşkın bir süredir işgal altında olduğunu anımsatan Kılıç, bir daha bunun olmaması için gerekli adımların atılması gerektiğini, en kısa süre içerisinde sürdürülebilir, kapsamlı bir barışın inşasını ümit ettiklerini belirtti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Coşkun Başbuğ yazdı: Suriye”de Türkler
Cumhurbaşkanı Ahmet Şara ve terör örgütü SDG”nin sözde lideri Ferhat Abdi Şahin imzaladıkları mutabakatla Suriye”de yeni bir dönemin kapısını araladılar. Anlaşmanın zamanlamasına bakıldığında imzaların inanılmaz kritik bir anda atıldığını görüyorsunuz.İçeriğine bakıldığında ise Türkiye ve Suriye”nin isteklerini kapsadığını anlıyorsunuz.Ortaya çıkan manzara her şey yolunda gibi görünüyor ancak böyle de görünse işin esası süreç ihtiyatla yaklaşılması gereken bir süreç. Zira hayati kırılmaların yaşanacağı bu süreçte sahanın nasıl şekilleneceğini, neyin nasıl yol alacağını kestirmek mevcut koşullarla oldukça zor. Tüm bunlardan dolayı kamuoyunun olası gelişmelerle ilgili birtakım endişeleri var.Üstelik sadece bizler değil bölgede bulunan tüm aktörler ihtiyatın çok daha ağır bastığı bir iyimserlik içinde. Bu son derece haklı bir duygu zira Suriye yaklaşık yarım asırdır sürekli terörize edilen, bütün istihbarat teşkilatlarının at koşturduğu inanılmaz kirli bir coğrafyaya dönüştü. Böylesine kirlenmiş ortamlarda her şeyi kolaylıkla halletme ihtimali oldukça düşüktür.Peki Nasıl Olacak… Endişelerde bunun için ya… Nasıl olacak?Sürecin biraz sıkıntılı olacağını tahmin etmek için uzman olmaya gerek yok çünkü konu hakkında bilinmezlikler çok. Millî Savunma Bakanlığımız konu ile ilgili yaptığı açıklamada bu bilinmezlikler yüzünden şunları söyledi;”Anlaşmanın nasıl uygulanacağına ve sahaya yansımalarına bakacağız.” Evet manzara bu, ortam sisli olduğu için yapılacak tek şey sürekli takip. Böylesi sisli bir ortamda çok net görülen bir şey var ki o da bu kervanın yolda düzüleceğidir.Zurnanın zırt dediği yer tam da burası. Evet uygulamaların nasıl olacağı hususu takip edilmesi gereken ciddi bir risk.Yazı Baki Kalır… Süreci bekleyen olası riskleri, uygulamada yaşanabilecek aksaklıkları testi kırılmadan önce bana ayrılan bu köşede muhtelif zamanlarda yazarak sıralayacağım. Neden yazarak sıralayacağım?Anadolu”nun çok sevdiğim sözlerinden biridir. “Söz uçar, yazı baki kalır.” .Bu kısacık cümle anlayana çok şey anlatır. Ben de ileride sorun yaşanabilecek risk gördüğüm hususları baki kalması maksadıyla burada bahse konu yapacağım.Olası Riskler… Sıralamaya geçmeden bir hususu hatırlatmakta fayda görüyorum. Asla hatırdan çıkarılmamalıdır ki Suriye içinde ve dışında pusuya yatmış çok ciddi bir ihanet şebekesi halen aktif durumdadır.Bunlar fırsatı bulduğu an süreci sabote etmek için ellerinden geleni yapacakladır.Bu hususu asla hatırdan çıkarmamalıyız. Bu gerçeklerle birlikte gelelim risklere… Yeni Kabine Oluşuyor… Medyaya düşen haberlere bakıldığında Şara”nın kabineyi yenileme çalışmaları sona gelmiş vaziyette. Kamuoyuna servis edilen haberlere göre Şara”nın oluşturacağı kabineye çok yeni isimler geliyor.Yine gazetelerde yer alan haberlere göre isimler Suriye”de mevcut etnik ve mezhepsel yapılardan belirlenmiş.Kısa sürede açıklanması beklenen kabine Hristiyan, Dürzi, Nusayri, Arap ve Kürt isimlerden oluşuyor. Aynı zamanda kabinede bir kadının da yer alacağı konuşuluyor.Bu konuyu yazıya konu etmemin nedenine gelince…TÜRKLER Kırgın…Suriye”nin yeni siyasi oluşumunda, yeni oluşan kabinede, yukarıda da görüldüğü gibi Suriye Türklerinin olmaması, adının geçmemesi, Suriye”de bulunan Türk kardeşlerimiz arasında derin bir kırgınlığa yol açmış durumda. Suriye”de görüştüğüm Türk kardeşlerim; rejim yıkıldığında geçiş hükümetinin tüm dünyaya yeni Suriye”de herkesin temsil edileceği bir devlet düzeninin kurulacağını söylediğini hatırlattılar. Bu konuda çok şey söylenmesine rağmen yeni kabinede ve bugüne kadar oluşturulan geçiş hükümetinde bir tek Türk”ün olmamasının onları çok üzdüğünü söylüyorlar. Oysa Suriye”de Türkler etnik dağılımda Arap ve Kürtlerden sonra üçüncü büyük çoğunluk durumunda.Demografik yapıya bakıldığında Suriye nüfusunun %75 i Arap, %8″i Kürt, %7 si Türk nüfusundan oluşmakta. Eğer amaç herkesin temsil edildiği bir Suriye ise, eğer amaç “Suriyelilik” kavramı ise Türk Kardeşlerimizin de muhakkak sistemin içinde yerini alması, temsil kabiliyetini kazanmaları gerekir.Randevu alamadıkları için görüşemeyen Suriyeli Türklerin Şara ile muhakkak görüştürülmesi gerekir ki yara derinleşmesin, yara kangrene dönüşmesin. Benden söylemesi…
Source: Coşkun Başbuğ
Türk doktorlardan Gazzeli yaralılara ameliyat desteği
Gazze”de ameliyat desteği projesini uygulayan İHH, şu ana kadar 357 ameliyat gerçekleştirdi. Proje kapsamında, ameliyat imkânı bulamayan ve acil tedavi bekleyen binlerce Gazzelinin ameliyat edilmesi hedefleniyor. Projenin uygulandığı hastanede görev yapan gönüllü doktorlardan Prof. Dr. İbrahim Uygun, Gazze”nin çok ciddi desteğe ihtiyacı olduğunu belirterek, “İHH”nın büyük çadır kentler kurduğunu, klinik kurduğunu ve hastanelere çok büyük desteğini bizzat gördüm” dedi.
Source: Sabah
Bakan Hakan Fidan”ı önce duraksatan sonra kahkaha attıran soru
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, tv100 kanalında Deniz Gürel ve Başak Şengül”ün sorularını yanıtladı. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Fidan, Türkiye”nin uluslararası sahadaki etkinliği konusunda dikkat çekici açıklamalar yaptı.”Sahada ana aktör müyüz?” sorusunda önce sessiz kalan ardından kahkaha atarak yanıt veren Bakan Fidan, bazı kavramların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye”nin çıkarlarını belirleyip bu çıkarları sahada hayata geçirmeye odaklandığını belirten Fidan, önemli olanın sonuç almak olduğunu dile getirdi. “DAR KALIPLA DEĞERLENDİRME EKSİK BİR YAKLAŞIM” Fidan, Türkiye”nin dış politika vizyonunun, bölgedeki çatışmaların sona erdiği ve ekonomik kalkınmanın ön plana çıktığı bir yapıyı hedeflediğini ifade etti. Suriye, Ukrayna, Kafkasya ve Gazze gibi bölgelerde Türkiye”nin çeşitli ölçülerde etkili olduğunu vurgulayan Bakan, dış politikanın dar kalıplarla değerlendirilmesinin eksik bir yaklaşım olduğunu söyledi. “DIŞ POLİTİKA DAHA GENİŞ PERSPEKTİFLE ELE ALINMALI” Türkiye”de iç politikada sıkışmış bazı kesimlerin, dış politika konusunda dar çerçeveli söylemler ürettiğini ifade eden Fidan, Türkiye”nin dış politikasının daha geniş bir perspektifle ele alınması gerektiğini belirtti.
Source: Haberler
G7 ülkeleri hemfikir: “Rusya masaya oturmalı!”
ABD ve G7 ülkeleri, Ukrayna”da ateşkesi uygulamaması halinde Rusya”yı ek yaptırımlarla tehdit etti. Ukrayna”yı ateşkese ikna eden ABD Başkanı Donald Trump”un bir sonraki hedefi, çekimser bir tavır takınan Rusya”yı masaya oturtmak oldu.
Cuma günü Kanada”daki G7 zirvesinin ardından açıklama yapan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump yönetiminin şu anda yeni yaptırım kararlarından kaçındığını vurguladı.
Rubio, Trump”ın her iki tarafı barış masasına çekme arzusunda olduğunu söyleyerek, “Şu aşamada Başkan Trump daha fazla yaptırım uygulamak istemiyor, çünkü amacı her iki tarafı da müzakereye yönlendirmek,” ifadelerini kullandı.
ASIL MESELE TOPRAKLAR
ABD yönetimi, Rusya”nın gerçek niyetlerinin belirsiz olduğunu kabul ederek Trump”ın Moskova”daki özel temsilcisi Steve Witkoff”un dönüşünün ardından durum değerlendirmesi yapacağını duyurdu.
Öte yandan, Rusya”nın ateşkes konusunda tereddütlü tavrı sürüyor. Putin, prensipte ateşkesi desteklediğini ancak hala çözülmesi gereken meseleler olduğunu söyledi.
Ukrayna lideri Zelenski ise Putin”in tavrını zaman kazanma taktiği olarak değerlendirerek, “Asıl mesele ateşkes ve işgal altındaki topraklar. Bunları çözmek cesaret, siyasi irade ve zorlu bir diyalog gerektiriyor,” diye konuştu.
G7 ÜLKELERİ HEMFİKİR
G7 ülkelerinin yayınladığı ortak bildiride, Moskova”nın ateşkesi tamamen uygulamaması durumunda petrol fiyatlarına tavan getirilmesi gibi yeni yaptırımların değerlendirileceği belirtildi.
Bildiride ayrıca, dondurulan yaklaşık 300 milyar euroluk Rus Merkez Bankası varlıklarının Ukrayna”nın desteklenmesi amacıyla kullanılabileceği ifade edildi.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Cumartesi günü yaklaşık 25 ülke lideriyle yapılacak bir video konferansta, Putin”in anlaşmaya yanaşmaması halinde yaptırımların artırılması gerektiğini vurgulayacak.
Starmer yaptığı açıklamada, “Putin”in Trump”ın önerisinede değişiklik yapmasına izin veremeyiz. Eğer Rusya masaya gelirse, ateşkesi denetlemek için hazır olmalıyız. Gelmezse ekonomik baskıyı artırmak için her türlü çabayı göstermeliyiz,” dedi.
Fransa ve Almanya daha önce Rus varlıklarının tamamen el konulmasına karşı çıkmıştı. Ancak her iki ülke de İngiltere ve diğer müttefiklerle varlıkların kullanımına yönelik yeni yollar aramaya başladı.
Source: Haber Merkezi
Güney Kore”nin nükleer hedefleri, ABD”nin “hassas” listesine girdi
ABD Enerji Bakanlığı, Güney Kore”yi “hassas” ülkeler listesine eklediğini açıkladı. Bu karar, Güney Kore Devlet Başkanı”nın kısa süreliğine sıkıyönetim ilan etmesinden sonra Güney Kore”nin nükleer silah geliştirme ihtimalinin artmasından sonra alındı.
Bakanlık, kararın Ocak ayında Biden yönetimi tarafından verildiğini ve yeni Başkan Donald Trump”ın bu karardan dönmeyeceğini belirtti. Yetkililer, bu adımın Güney Kore ile bilim ve teknoloji alanındaki iş birliğine yeni kısıtlamalar getirmediğini vurguladı.
Hassas ülkeler listesi kapsamında yapılan değişikliklerin 15 Nisan”da yürürlüğe girmesi bekleniyor. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı, konuyu ciddiyetle ele aldıklarını ve Washington ile yakın temas halinde olduklarını açıkladı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, “Güney Kore ile ABD arasındaki enerji, bilim ve teknoloji iş birliğinin olumsuz etkilenmemesi için aktif müzakereler yürüteceğiz” denildi.
Enerji Bakanlığı’nın nükleer silah kapasitesine sahip olabilecek hassas ülkeler listesinde Çin, Tayvan, İsrail, Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi ülkeler yer alıyor. 2017 tarihli bir belgeye göre, İran ve Kuzey Kore “terörist” olarak sınıflandırılıyor.
KUZEY”DEKİ TEHDİT, GÜNEY DE BOMBA TALEBİ OLDU
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ve dönemin Savunma Bakanı Kim Yong-hyun, Pyongyang”ın silah programı nedeniyle ülkenin kendi nükleer silahlarını geliştirmesi gerekebileceğini dile getirmişti.
Yoon, geçen yıl Aralık ayında altı saat boyunca sıkıyönetim ilan etmiş ve vatana ihanet suçlamasıyla hakkında dava açılmıştı. Yoon, görevden alınması yönünde nihai kararı verecek olan mahkeme sürecinde yetkilerini kaybetti.
Ancak Yoon, 2023 yılında dönemin ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı bir anlaşmanın ardından nükleer silah geliştirme yönündeki söylemlerini yumuşatmıştı.
Anlaşmaya göre Washington, Seul’e bölgedeki olası bir nükleer kriz karşısında daha fazla güvenlik garantisi sundu. Seul ise Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması”na bağlı kalacağını taahhüt etti.
Ancak bu taahhüt, ABD’nin savunma taahhütlerine yönelik şüpheleri tamamen ortadan kaldırmadı. Güney Kore’de nükleer silahlanma yanlısı söylemler devam etti.
Dışişleri Bakanı Ço Tae-yul, geçen ay yaptığı açıklamada nükleer silah seçeneğinin tamamıyla gözden çıkarılmadığının altını çizdi.
Ço, “Uluslararası ilişkilerin tahminlerden öte bir hale geldiğini göz önünde bulundurarak, tüm olasılıklara hazırlıklı olmamız gerektiği ilkesel bir yaklaşımdır” dedi.
Source: Haber Merkezi
Türkiye dahil 3 ülkeden Suriye hazırlığı! Bölgede kilit aktör olarak konumlanabiliriz
AA Akademi Müdür Yardımcısı Dr. Bilgay Duman, geçtiğimiz günlerde Amman”da gerçekleşen Suriye ve Komşu Ülkeler Toplantısı”nın önemini ve Türkiye”nin Orta Doğu”da istikrarın sağlanması için attığı adımları konu alan bir analiz kaleme aldı. Suriye”de yaşanan iç savaşın on yılı aşkın süre devam eden yıkıcı etkileri yalnızca Suriye”nin iç yapısını değil, komşu ülkelerin güvenlik mimarisini, ekonomik dengelerini ve jeopolitik hesaplarını da değiştirmişti. Ancak son dönemde bölgesel aktörlerin Suriye”ye yönelik yaklaşımlarında yeni bir sayfa açılmaya başlandı. Geçtiğimiz günlerde Amman”da gerçekleştirilen Suriye ve Komşu Ülkeler Toplantısı bu dönüşümün bir göstergesi olarak okunabilir. Yeni dönemde bölgedeki güçlerin ve uluslararası aktörlerin uzun süredir benimsediği izolasyon ve kriz yönetimi anlayışı yerine, pragmatik işbirliği ve entegrasyon eksenli yeni bir jeopolitik hat inşa ediliyor.Suriye”nin yeniden inşası ve güvenlik eksenli düzenlemeler artık sadece bir iç mesele değil. Türkiye, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye”nin ortak bir bildiriyle terör örgütü DEAŞ”a karşı operasyon mekanizması kurma kararı alması, bölgenin güvenlik perspektifinin değiştiğini gösteriyor. Uzun yıllar boyunca farklı pozisyonlarda bulunan aktörler, artık ortak tehdit algısı üzerinden bir araya gelme noktasına ulaşıyor. Bu durumun birkaç temel nedeni var:1- Bölge ülkeleri için terör tehdidi artık yalnızca sınır bölgelerinde yaşanan bir mesele olmaktan çıkmış durumda. DEAŞ”ın yeniden yapılanma çabaları, bölgedeki radikal unsurların hareketliliği ve devlet otoritelerinin güç boşlukları nedeniyle yaşanan güvenlik zafiyetleri koordineli bir yanıtı zorunlu kılıyor. Türkiye, Irak ve Ürdün gibi ülkeler için sınır güvenliği ve düzensiz göçle mücadele birincil öncelik haline gelirken bu mesele Lübnan için istikrarsız ekonomik yapıdan daha büyük bir tehdide dönüşüyor.2- Amman toplantısının bir diğer önemli çıktısı, Suriye”nin devlet kurumlarının yeniden işlevsel hale getirilmesi üzerineydi. Zira, Suriye”de müesses nizamın, anayasal düzenin en ivedi şekilde inşa edilmesi gerekiyor. Bu nedenle, ülkenin bütününde herhangi bir idari ve güvenlik boşluğu bırakılmamalı. Nitekim “SDG” ile Şam yönetimi arasında imzalanan anlaşma, bunun en somut göstergelerinden biri. “SDG”nin devlet kurumlarına entegre edilmesi, merkezi otoritenin güçlendirilmesine yönelik önemli bir adım olarak okunabilir. Eğer bu süreç başarıyla tamamlanırsa, Suriye”nin federal bir yapıdan ziyade merkezi devlet modelini güçlendirdiği görülebilir. Bu noktada, bölge ülkelerinin Amman toplantısıyla mevcut yönetime destek vermesi de önemli.3- Ayrıca, Suriye yönetiminin savaş sonrası yıkımı onarmak için ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmesi gerekiyor. Ancak Suriye ekonomisinin tek başına bu süreci finanse etmesi mümkün değil. Bu sebeple, Suriye”nin öncelikli olarak bölgesel aktörlerle daha fazla işbirliği yapması gerekiyor. Türkiye, Ürdün ve Irak, Suriye”nin ticaret yollarını yeniden işler hale getirmek için ekonomik ilişkileri güçlendirme arayışında. Bu noktada, Amman toplantısında verilen işbirliği mesajı oldukça önemli. DEAŞ konusunda kurulacak ortak mekanizmanın, güvenlik alanı dışında diğer konularda da işbirliği üreteceği açık.Bölgesel entegrasyon sürecinde dikkat çeken bir diğer gelişme ise Suriye”nin İslam İşbirliği Teşkilatına (İİT) dönüşü oldu. Suriye”nin 13 yıl önce askıya alınan üyeliği, 7 Mart”ta Cidde”de gerçekleştirilen 57 üyeli İİT toplantısında iade edildi. 2012″de iç savaş nedeniyle örgütten dışlanan Suriye”nin yeniden İİT”ye kabul edilmesi, Arap dünyasının Şam yönetimiyle normalleşme sürecini hızlandırdığının önemli bir işareti. Körfez ülkelerinin liderlik ettiği bu hamle Suriye”yi bölgesel diplomasiye geri kazandırma ve uluslararası meşruiyetini güçlendirme çabasının bir parçası olarak değerlendirilmeli.Suriye”nin bölgesel ve uluslararası arenaya entegrasyonu konusunda Avrupa Birliği”nden (AB) gelen son hamle de dikkate değer. AB Komisyonu, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara”yı 17 Mart”ta Brüksel”de düzenlenecek bağış konferansına davet etti. Bu, AB”nin Suriye konusunda benimsediği politikada kademeli bir değişime işaret ediyor. Yıllardır Suriye”ye karşı siyasi izolasyonu destekleyen Batı”nın, yeni Şam yönetimiyle en azından insani ve ekonomik yardımlar çerçevesinde temas kurmayı değerlendirdiği görülüyor. Eğer bu süreç devam ederse, Suriye”nin uluslararası sahnede tekrar meşruiyet kazanması ve ekonomik toparlanmasına yönelik Batı”nın da dahil olduğu bir sürecin başlaması mümkün olabilir.- YENİ JEOPOLİTİK DENGE: İŞBİRLİĞİ Mİ, REKABET Mİ?Peki, bu entegrasyon çabaları ne kadar sürdürülebilir? Bölgesel aktörler arasında halen ciddi bir güven bunalımı olduğu açık. Özellikle İsrail”in bölgedeki saldırgan tutumunun devam etmesi, Suriye”deki farklı gruplara yönelik istikrar bozmaya yönelik hamleleri yeni Orta Doğu”da oluşan olumlu havayı bozucu bir etki yapıyor. Öte yandan, bölge denkleminde önemli bir etken olan İran”ın Suriye”ye yönelik mesafeli yaklaşımı ve vekil güçlerinin etkisi zayıflasa da hala bölgede var olma çabası endişe veriyor. Ancak son dönemdeki gelişmeler Suriye meselesinde artık yalnızca askeri çözümlere dayalı politikaların devrinin kapandığının göstergesi. Bu nedenle, mevcut saldırgan politikalarından vazgeçmesi en azından kısa vadede mümkün görünmeyen İsrail”e karşı, halihazırda bölgesel uyumun dışında kalan İran”ın bölgesel entegrasyon süreçlerine dahil olması çıkarına olabilecek.Nitekim Amman toplantısı, bölgesel entegrasyonun giderek daha fazla aktör tarafından bir zorunluluk olarak görüldüğünü ortaya koyuyor. Prensipte bu yeni sürecin başarısı, bölgesel aktörlerin işbirliğini ne kadar kurumsallaştırabileceğine bağlı olacak. Suriye”nin geleceği artık sadece Şam”ın değil, bölgesel ittifakların da meselesi. Yeni dönem, bölgesel entegrasyonun sınandığı bir süreç olacak.- BÖLGESEL ENTEGRASYONUN MİMARI: TÜRKİYEBölgedeki bu yeni entegrasyon sürecinde Türkiye”nin oynadığı rolü göz ardı etmek mümkün değil. Türkiye, yıllardır Suriye kriziyle en doğrudan yüzleşen ülkelerden biri oldu. Gerek milyonlarca Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapması, gerek sınır güvenliği ve terörle mücadelede gösterdiği çaba Ankara”yı bölgesel dinamiklerin merkezine yerleştirdi.Ancak son yıllarda Türkiye”nin Suriye politikası, kriz yönetimi anlayışından çıkıp uzun vadeli bölgesel entegrasyona odaklanmaya başladı. Amman toplantısında Türkiye”nin aktif rol alması, DEAŞ ile mücadelede işbirliği mekanizmasına öncülük etmesi ve Suriye”nin yeniden inşa sürecine destek vermesi, bu liderliğin somut göstergeleri arasında yer alıyor. Türkiye, bölgede sadece güvenlik kaygılarıyla hareket eden bir aktör değil; aynı zamanda bölgedeki istikrarı sağlayacak diplomatik adımları atan, ekonomik entegrasyonu teşvik eden bir güç olarak öne çıkıyor. Türkiye, nisanda ikincisi yapılması planlanan Suriye ve Komşu Ülkeler Toplantısı”na da ev sahipliği yapacak.Önümüzdeki dönemde Türkiye”nin Suriye ile doğrudan temaslarını artırması, güvenlik işbirliğini daha da kurumsallaştırması ve bölgesel aktörlerle ekonomik entegrasyonu derinleştirmesi bekleniyor. Ankara”nın bu sürece liderlik etmesi, yalnızca kendi ulusal güvenliği açısından değil, Orta Doğu”daki yeni dengelerin inşası bakımından da kritik bir öneme sahip olacak. Eğer bu entegrasyon çabaları başarıya ulaşırsa, Türkiye yalnızca bölgesel güvenlik sağlayıcısı olarak değil, aynı zamanda Orta Doğu”da yeni bir düzenin inşasında kilit bir aktör olarak konumlanabilir.Suriye Cumhurbaşkanı Şara mesajı İdlib”den verdi: Sadece biraz sabredinAskeri ve politik gücümüzün farkına vardılar: Türkiye boşluğu dolduruyorDev projede kritik hamle! Bakan Uraloğlu: Suriye”yi de bağlayabiliriz
Source: Www.star.com.tr
Trump Putin”in yalancısı oldu: Kuşatılma iddialarına Ukrayna”dan jet yanıt
ABD Başkanı Donald Trump, Rus ordusunun Kursk bölgesinde binlerce Ukraynalı askeri kuşattığını ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den onların hayatlarını bağışlamasını istediğini söyledi.
Ancak Ukrayna ordusu ve bölgede savaşan askerler bu iddiayı reddetti. Ukrayna, geçen yaz düzenlediği ani saldırı sırasında ele geçirdiği topraklardan çekildiğini kabul etti, ancak birliklerinin kuşatma altında olmadığını vurguladı.
Ukrayna ordusu, geri çekilmeyi güvence altına almak için takviye birlikler gönderdi. Bu sürecin birkaç gündür devam ettiğini belirten yetkililer, operasyonun planlandığı şekilde ilerlediğini söyledi.
Ancak Beyaz Saray, Trump’ın özel elçisi Steve Witkoff’un Moskova’da Putin ile görüşmesinin ardından farklı bir iddia sundu.
Trump, Truth Social platformunda yaptığı paylaşımda, “Dün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile mükemmel ve verimli görüşmeler yaptık. Bu korkunç ve kanlı savaşın sonunda biteceğine dair güçlü bir ihtimal var. Ancak şu an, tam da bu anda, binlerce Ukraynalı asker Rus ordusu tarafından tamamen kuşatılmış durumda ve çok kötü bir pozisyondalar” dedi.
Ancak Trump, bu iddiasının arkasını herhangi bir kanıtla doldurmadı. Diğer yandan Ukrayna askerleri, Kursk bölgesinden nizami bir şekilde çekildikleri görüntüleri paylaştı.
PUTİN”İN İDDİASININ AYNISI
Putin, önceki gün Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile düzenlediği ortak basın toplantısında benzer bir iddiada bulunmuştu.
Rus lider, Ukraynalı askerlerin Kursk bölgesinde “tüm teçhizatlarını bıraktıklarını” ve bölgenin fiziksel olarak kuşatılacağını söyleyerek, “Ya ölürler ya da teslim olurlar” ifadelerini kullandı.
Trump, Putin’in açıklamalarını tekrarlayarak, “Başkan Putin’den askerlerin hayatlarını bağışlamasını ısrarla talep ettim. Bu, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülmemiş bir katliam olur. Tanrı onları korusun” dedi.
Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı, Trump’ın açıklamalarını yalanladı ve Rusya’nın bu tür iddiaları siyasi baskı amacıyla yaydığını belirtti.
Genelkurmay sözcüsü, “Ukrayna birliklerinin Kursk bölgesinde düşman tarafından kuşatıldığına dair iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu iddialar Rusya tarafından siyasi amaçlarla ve Ukrayna ile müttefiklerine baskı oluşturmak için üretilmektedir” denildi.
Açıklamada, Ukrayna güçlerinin daha avantajlı savunma hatlarına çekildiği, operasyonel görevlerini sürdürdüğü ve herhangi bir kuşatma tehdidi olmadığı ifade edildi.
SAVAŞAN ASKERLER İDDİAYI REDDETTİ
Bölgede savaşan Ukraynalı askerler de Trump’ın açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını belirtti. Kursk bölgesinde görev yapan Artem Kariakin, “Ruslar, bizi tam anlamıyla kuşatmaya alabilmiş değil. Bunun için hamle yapıyorlar, ancak direniş gösteriyoruz. Çoğu birlik, durumun kötüleşmesi ihtimaline karşı güvenli şekilde geri çekildi” dedi.
Ukraynalı bir başka asker, Trump’ın iddialarına ilişkin kısa bir yanıt verdi: “Bay Trump o kadar fazla yanlış bilgi yayıyor ki kendisi hakkında yorum yapmayacağız.” Çekilen Ukraynalı askerlerden biri olan Vitalii ise bölgede hiçbir zaman binlerce askerin bulunmadığını belirtti ve “Üç ila beş kişilik küçük grupların kuşatıldığı oldu, ancak büyük çaplı bir kuşatma yaşanmadı” dedi.
Source: Haber Merkezi
Kremlin ateşkes konusunda “iyimser”
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Moskova’da ABD’li temsilci ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında yapılan görüşmelerin ardından Ukrayna ile olası bir ateşkes konusunda “temkinli bir iyimserlik” içinde olduklarını ifade etti.
Putin, ABD’nin 30 günlük ateşkes teklifine ihtiyatlı bir destek verdi ancak bazı soruların yanıtlanması gerektiğini belirtti. Peskov, Putin’in ABD Başkanı Donald Trump’ın görüşlerini paylaştığını ve toplantı sırasında Trump’a iletilmek üzere ek bilgiler verdiğini söyledi.
Peskov, Putin ve Trump’ın konuşma konusunda mutabık kaldığını, ancak bu görüşmenin zamanlamasının ABD’li temsilci Steve Witkoff’un Trump’a Moskova’da yapılan görüşmelerin içeriğini iletmesinin ardından belirleneceğini ifade etti.
“PUTİN SADECE ÖLDÜRMEK İSTİYOR”
Putin, Moskova’daki Ulusal Güvenlik Konseyi toplantısında, Ukraynalı askerlerin silahlarını bırakıp teslim olmaları halinde öldürülmeyeceklerini söyledi. Ancak Ukrayna ordusu, Rusya’nın bu tür açıklamalarla siyasi manipülasyon yaptığını öne sürdü.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, gece yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, Putin’in açıklamalarını “çok manipülatif” olarak tanımladı ve Putin’in ABD’nin sunduğu planı reddetmeye hazırlandığını söyledi.
Zelenski, “Şu anda aslında reddetmeye hazırlanıyor çünkü Putin, Trump’a bu savaşı sürdürmek istediğini, Ukraynalıları öldürmek istediğini açıkça söylemekten korkuyor” dedi.
Ukrayna’nın ABD’nin önerisini kabul ettiğini ve sürecin denetlenmesi için gerekli mekanizmaları kurmaya hazır olduklarını belirtti. “Biz süreci zorlaştıracak koşullar koymuyoruz. Bunu yapan taraf Rusya” dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, şu an için Trump ve Putin arasında bir görüşmenin planlanmadığını ancak bu durumun değişebileceğini söyledi.
Source: Haber Merkezi
SON DAKİKA! Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: Terör örgütü koşulsuz silahlarını teslim etmelidir
Son dakika haberi… Milli Savunma Bakanlığı tarafından, “18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi”nin 110″uncu yıl dönümü nedeniyle bakanlık karargahındaki Atatürk Kültür Sitesi”nde, şehitleri anma programı düzenledi. Programa, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler”in yanı sıra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak, kuvvet komutanları, bakan yardımcıları ile şehit yakınları ve askeri personel katıldı. Bakan Güler, 110 yıl önce Çanakkale”de milletin kaderinin yazıldığı zaferin gururunu bir kez daha yaşadıklarını belirterek, “Zira 18 Mart 1915″te, vatan toprağını savunmak için canını ortaya koyan yiğitler, sadece bir savaş kazanmadı; bir ulusun onurunu, direncini ve ruhunu tüm dünyaya gösterdi. O gün, Çanakkale”nin sularında dalga dalga yükselen cesaret, toprağa düşen her damla mukaddes şehit ve gazi kanıyla birleşti ve bir milletin esarete direnişinin sembolünü oluşturdu. Büyük bir adanmışlık duygusuyla cepheye koşan, iman dolu göğsünü kurşunlara siper ederek “Çanakkale geçilmez” diyen Mehmetçiğin bu sözü, yalnızca bir slogan değil, vatan, millet, bayrak için bir yemin, bir ant oldu” dedi. “TSK, GÜVENLİK VE İSTİKRAR İÇİN VAZGEÇİLMEZ AKTÖR” Bakan Güler, Türkiye”yi daha güçlü ve aydınlık yarınlara ulaştırmak için çalışmaların aralıksız sürdüğüne vurgu yaparak, “Tüm dünyada jeopolitik gerginliklerin tırmandığı ve çatışmaların arttığı bir süreçte, Sayın Cumhurbaşkanı”mızın liderliğinde yürütülen etkin diplomasiyle de ülkemiz, müzakere masalarının ve dünya güvenlik mimarisinin vazgeçilmez bir üyesi haline gelmiştir. Türkiye olarak bölgemiz başta olmak üzere geniş bir coğrafyada barış ve istikrarın hakim olması için yoğun gayret sarf ediyoruz. Ülkemiz, bölgesel krizleri çözmede büyük bir deneyime sahiptir. Öyle ki Ukrayna”daki savaştan Kafkasya”daki istikrasızlığa, Afrika”daki anlaşmazlıklardan, Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, Türkiye”nin dünya barış ve istikrarına katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Ülkemizin etki ve ilgi alanının böylesine genişlemesinde ve çok önemli misyonlar üstlenmesinde elbette Türk Silahlı Kuvvetleri”mizin büyük payı vardır. Kahraman ordumuz; hudutlarımızda ve terör örgütleriyle mücadelede, denizlerimizde ve semalarımızda, uluslararası güvenlik, barış ve istikrarın sağlanmasında, ayrıca geniş çaplı tatbikatların icrasında tüm vazifeleri layıkıyla yerine getirmekte, büyük başarılar elde etmektedir. Gazi ve muzaffer Türk ordusunun bu şekilde güçlü, etkin ve caydırıcı varlığı milletçe vatan topraklarımızda huzur ve güvenlik içerisinde yaşamamızı sağlamaktadır. Şu hususu özellikle vurgulamak isterim; ordumuzun sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve modern teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıptayla takip ediliyor. Bu da şanlı Türk Silahlı Kuvvetleri”mizi pek çok coğrafyada güvenlik ve istikrar için vazgeçilmez bir aktör haline getirmektedir” diye konuştu. “SÜRECİN SUİSTİMAL EDİLMESİNE MÜSAADE EDİLMEYECEKTİR” Bakan Güler, uzun yıllardır gündemlerinin ilk sırasında terörle mücadelenin yer aldığını söyleyerek, “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; tarih boyunca olduğu gibi, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne yönelen her türlü tehdide karşı büyük bir kararlılıkla mücadele etmiş, kendisine verilen görevleri başarıyla yerine getirmiştir. Güvenlik güçlerimizin topyekun ortaya koyduğu bu mücadele ve operasyonlar sayesinde terör örgütlerinin hareket kabiliyeti büyük ölçüde sınırlandırılarak, kritik bir aşamaya gelinmiştir. Bugün geldiğimiz noktada, Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olduğunu itiraf eden örgütün, terörle bir yere varılamayacağını, ömrünü tamamladığını ve kendisini feshetmekten başka çaresinin olmadığını geç de olsa anlaması kayda değerdir. Ancak, terör örgütü PKK ve farklı coğrafyalarda ve farklı isimler altında faaliyet gösteren tüm uzantıları, nerede olduklarından bağımsız olarak, bir an önce fesih kararını almalı, derhal ve koşulsuz olarak silahlarını teslim etmelidir. Aksi yöndeki hiçbir açıklama ve eylemin bir karşılığı yoktur ve olmayacaktır. Bu kapsamda ateşkes gibi metinde yer almayan hususlar gündeme getirilmemelidir. Zira böyle bir şey asla ve asla söz konusu değildir. Nihai hedefimiz; 85 milyon vatandaşımızın ortak temennisi olan terörün sona ermesi, terör örgütlerinin tamamen tasfiye edilmesi ve ülkemize yönelik her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasıdır. Bu yüzden sürecin sabote ve suistimal edilmesine veya uzatılmasına müsaade edilmeyecek; temkinli ve rasyonel bir yaklaşım esas alınacaktır. Devletimizin engin tecrübesi ve basiretine hepiniz güvenin ve müsterih olun” ifadelerini kullandı. “MİLLETİMİZİN BAŞ TACI OLDUNUZ” Bakan Güler, Türkiye”nin enerjisini ve kaynaklarını tüketen terörün herkese büyük acılar yaşattığını belirterek, “Bu süreçte hiçbir zaman yılmadık, asla pes etmedik. Çanakkale”de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın olduğu terör örgütlerine karşı da aynı kararlılıkla mücadele verdik. Bu mücadelenin kahramanı olan her bir şehidimiz, milletimizin kalbinde sonsuza dek yaşayacak birer destan, her bir gazimiz ise cesaret ve fedakarlığın timsalidir. Nitekim bugün önemli bir süreç yaşanıyorsa ve tarihi bir adım atılacaksa, anlaşmazlıkların çözümü, aldatılmış olanların kazanılması, terörü türlü bahanelerle kendi amaçları doğrultusunda kullananların emellerine bir son verilmesi durumuna gelinmişse, bu ağır bir bedel karşılığında olmuştur. Bu ağır bedelin yükünü üstlenen şehit ve gazilerimiz ile yaşananların en yakın tanığı olan siz şehit ve gazi ailelerimiz de fedakarlığınız, sabrınız ve vakur duruşunuzla milletimizin baş tacı oldunuz. Acılarınızı yüreğinizde taşırken bile dimdik ayakta duran sizler, hepimize metanetin ne demek olduğunu bir kez daha gösterdiniz. Devlet ve millet olarak her zaman yanınızda olmak boynumuzun borcudur. Sizlerin ve kahraman gazilerimizin hayatını kolaylaştırmak, yaşam standartlarınızı yükseltmek için Sayın Cumhurbaşkanı”mızın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde devletimiz, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı”mızın koordinatörlüğünde yoğun bir gayret sarf etmektedir. Bundan sonra da devletimizin tüm kurumlarıyla yakın bir iş birliği içerisinde sizlerin yanında olmaya devam edeceğiz” dedi. ŞEHİDİN EŞİ KONUŞTU; GÖNLÜMÜZDE YAŞAYACAKLAR Programda şehit aileleri adına 16 Şubat 2018″de İzmir”in Çiğli ilçesindeki 2″nci Ana Jet Üs Komutanlığı”ndan kalktıktan bir süre sonra düşen eğitim uçağında şehit olan pilot yüzbaşı Yunus Bal”ın (37) eşi Tuğba Bal konuştu. Bal, “Tarih boyunca vatan ve millet sevgisinin en güzel örneklerini göstermiş olan büyük Türk milleti, tarihin altın sayfalarına sayısız destanlar ve eşsiz zaferler kazandırmıştır. Milletimizin canından aziz bildiği vatanını ve bayrağını korumak uğruna gösterdiği fedakarlık ve kahramanlığı bütün dünya dün olduğu gibi bugün de çok iyi bilmekte ve şahit olmaktadır. Çanakkale Savaşı”nda “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ün emrini tereddüt etmeden yerine getiren bir nesle de yakışan budur. Eşim şehit hava pilot yüzbaşı Yunus Bal, 16 Şubat 2018 tarihinde eğitim uçağının düşmesi sonucu şehit olmuştur. Şehitlerimizin yokluğuna hiçbir zaman alışamasak da tüm sevenlerinin kalbi onların özlemi ve hasretiyle tutuşsa da şehitlerimizin Allah katında ulaştıkları makamlarını düşündükçe içimizi kaplayan huzur ve taşıdığımız gurur bizleri ayakta ve güçlü tutmaktadır. Milletimiz şehitlerinin özverilerini hiçbir zaman unutmayacaktır. Birlik ve bütünlüğümüzün, vatan sevgimizin, bağımsızlık ve özgürlüğümüzün ölümsüzleşen simgeleri olan şehitlerimiz her zaman gönlümüzde yaşayacaktır” ifadelerini kullandı. Programda daha sonra bakanlık tarafından hazırlanan video klip izlendi. Ardından, Milli Savunma Bakanlığı Armoni Mızıkası Komutanlığı ile Mehteran Birlik Komutanlığı tarafından hazırlanan konser, TRT sanatçıları İlker Gökkaya ve Gökçe Nur Semerci ile Hava Bando Astsubay Kıdemli Çavuş Alp Eren Demir tarafından seslendirildi. Bakan Güler, programın ardından hatıra fotoğrafı çektirdiği şehit aileleriyle iftarda da bir araya geldi.
Source:
Ermenistan, Azerbaycan”a 58,8 milyar doları aşan zarar verdi
Karabağ”daki sözde Ermeni yönetiminin eski siyasi ve askeri yöneticilerinin yargılandığı davanın iddianamesi, Ermenistan”ın 1988-2024 yıllarında Azerbaycan”a karşı yürüttüğü saldırıların sonucu meydana gelen can kayıplarını ve maddi hasarı ortaya koydu.AA muhabirinin iddianameden derlediği bilgilere göre 1988-2024 yıllarında Ermenistan”ın saldırıları sonucu 3 bin 493″ü sivil, 15 bin 357″si asker, toplam 18 bin 850 Azerbaycan vatandaşı yaşamını yitirdi.İddianameye göre belirtilen tarih aralığında 4 bin 435″i sivil, 51 bin 803″ü asker toplam 56 bin 238 Azerbaycan vatandaşı da Ermenistan”ın saldırıları sonucu yaralandı.Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali sonucu, Azerbaycan”ın sivil altyapısı, ekonomisi, ekolojisi ve askeri ekipmanları büyük zarar gördü. İddianameye göre Ermenistan”ın saldırgan politikaları nedeniyle Azerbaycan”da toplamda 100 milyar manattan fazla zarar meydana geldi.- 3 BİN 983 AZERBAYCANLININ AKIBETİ HALA BİLİNMİYORErmenistan”ın 1. Karabağ Savaşı”nda Azerbaycan”a yönelik saldırıları sonucu 4 binden fazla Azerbaycan vatandaşı kayboldu.Azerbaycan Esir, Kayıp ve Rehin Alınmış Vatandaşlardan Sorumlu Devlet Komisyonunun verilerine göre Azerbaycan”ın kayıp listesinde 3 bin 983 şahsın ismi bulunuyor.Ermenistan, 3 bin 209″u asker, 774″ü sivil olan bu kayıpların akıbeti ve toplu mezarlarının yeri hakkında bilgi vermekten kaçınıyor.2. Karabağ Savaşı sonrasında bölgede bulunan toplu mezarlarda kayıp kişilere ait olduğu düşünülen 187 ceset kalıntısı tespit edildi. Ayrıca, Karabağ”daki yol ve diğer inşaat çalışmaları sırasında yine kayıp kişilere ait olduğu düşünülen 309 ceset kalıntısı bulundu. Bulunan ceset kalıntılarından 165″inin kimliği tespit edildi.
Source: Www.star.com.tr
AB kritik zirveye hazırlanıyor
AB”ye üye 27 ülke, devlet veya hükümet başkanlarını 20 Mart”ta Brüksel”de bir araya getirecek olağan zirve toplantısı için hazırlıklarını sürdürüyor.AB Konseyi kaynaklarından alınan bilgiye göre, Konsey Başkanı Antonio Costa”nın liderlik edeceği oturumların bir bölümüne Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de katılacak.AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola da zirvede hazır bulunacak.Brüksel”de 6 Mart tarihinde düzenlenen Avrupa”nın savunması ve Ukrayna”ya verilen desteğin sürdürülmesi konulu olağanüstü zirvenin sonuçlarının da görüşüleceği toplantının ana gündem maddesi, rekabetçilik olacak.Rekabetçilik, ABD”de Donald Trump”ın ikinci kez başkan seçilmesi öncesinde AB”nin gündeminde üst sırada yer tutuyordu.AB, güvenliğinin ekonomik büyümeye, rekabetçi kalmaya, yenilik yapmaya ve üretim yeteneğini artırmaya bağlı olduğu görüşünü taşıyor ve bu alana odaklanmayı planlıyordu.Ancak Trump”ın AB”yi savunma yatırımlarını artırmaya zorlaması ve Ukrayna”daki savaşı bitirdikten sonra güvenlik garantilerinin Avrupa tarafından verilmesi gerektiği ısrarı, AB”nin önceliklerini değiştirmesine neden oldu.Güvenlik ve savunmayı odağına alan AB, Paris, Londra ve Brüksel gibi başkentlerde son haftalarda yapılan, bir kısmı Türkiye de dahil “fikirdaş” ülkeleri de içeren görüşmelerin parçası oldu.Bu zirvede de özellikle Ukrayna ile ilgili son gelişmeler görüşülecek. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de AB liderlerine hitap edecek.Zelenskiy”nin zirveye fiziksel katılım sağlayıp sağlamayacağı ise henüz planlama aşamasında.24 Şubat 2022″de başlayan savaşın ardından Zelenskiy, AB”nin hemen her zirvesine şahsi olarak ya da video konferans yöntemiyle katılım göstermişti.- AB SAVUNMADA YÖN ARAYIŞINDAAvrupa”nın savunmasıyla ilgili yapılacak oturumda AB Komisyonunun sunacağı, savunmada yol haritası teşkil etmesi planlanan “Beyaz Bülten” görüşülecek.Bu belgenin ana unsurunu, AB”nin Trump”ın baskısı karşısında doğan savunma yatırımlarını artırma ihtiyacını finanse etmek için yaratmayı planladığı 800 milyar avro paket oluşturuyor.Beyaz Bülten”in zirvede liderlerin masasında olması hedefiyle gelecek hafta başında AB Konseyine sunulması bekleniyor.- REKABETÇİLİK YENİDEN GÜNDEMDEAB hem olağan gündemine geri dönerek rekabetçiliğini artırma konusunu masaya yatıracak hem de ABD”nin çelik ve alüminyum ithalatına ek tarife getirmesi üzerine yapacağı misilleme planlarını görüşecek.Ekonomi ve rekabetçilik gibi konuların tartışılacağı oturuma, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde ve Avro Grubu Başkanı Paschal Donohoe de katılacak.AB”nin ekonomik açıdan daha rekabetçi olması için atılacak adımların görüşüleceği zirvede, özellikle bürokratik işlemlerin ve mevzuatın basitleştirilmesi, enerji konuları ve AB içinde tasarruf ve yatırım birliği kurulması başlıkları tartışılacak.Zirvede, rekabet gücünü artırmak için iç pazarın geliştirilmesi ve sanayi politikaları da ele alınacak. Bu kapsamda, son dönemde ciddi sıkıntılar yaşayan otomobil, çelik ve metal sektörlerinin durumları üzerine odaklanılacak.AB”nin gelecekteki bütçesini içeren Çok Yıllık Mali Çerçevesinde yer alması beklenen yeni öz kaynaklar hakkında ilk görüş alışverişinin de yapılacağı zirvede, son dönemde belirlenen hedeflere ulaşılması ve ortak harcamalardaki artışın karşılanabilmesi için gelirler konusunda kapsamlı bir yaklaşım belirlenmeye çalışılacak.
Source: Www.star.com.tr