Yemen”deki Husiler: ABD ve İngiltere”nin başkent Sana”ya yönelik saldırıları karşılıksız kalmayacak
Husilerin Siyasi Bürosundan yapılan yazılı açıklamada, ABD ve İngiltere”nin başkent Sana”daki yerleşim bölgelerini hedef almalarının hain bir saldırı ve tam teşekküllü bir savaş suçu olduğu belirtildi. Açıklamada, sivillerin hedef alınmasının, kendisine karşı çıkan halklara ve ülkelere yönelik Amerikan terörizminin bir başka kanıtı olduğu belirtildi. Saldırıların, Yemen”in Filistin halkına yönelik destekleyici tutumu dolayısıyla düzenlendiği aktarılan açıklamada, bu durumun Yemen”i Filistin”e destek vermekten ve Gazze”ye destek görevini yerine getirmekten alıkoymayacağına işaret edildi. Açıklamada, bu saldırıların karşılıksız kalmayacağı ve Husilerin silahlı kuvvetlerinin tırmanışa tırmanışla karşılık vermeye hazır olduğu ifade edildi. Husilerin Sözcüsü Muhammed Abdusselam da X platformundan yaptığı açıklamada, ABD”nin Yemen”e yönelik saldırılarının bağımsız bir devlete karşı açık bir saldırı olduğunu ve İsrail”in Gazze”ye yönelik haksız kuşatmasını sürdürmesini teşvik ettiğini belirtti. Abdusselam, ABD Başkanı Donald Trump”ın Babu”l Mendeb Boğazı”nda uluslararası seyrüseferin tehdit altında olduğu yönündeki iddialarının uluslararası kamuoyunu yanıltıcı ve asılsız olduğunu vurguladı. Sözcü Abdusselam, Husilerin Gazze”ye destek amacıyla Kızıldeniz ve çevresinde ilan ettiği seyrüsefer yasağının, Filistin direnişi ile İsrail arasındaki ateşkes anlaşmasına uygun olarak Gazze halkına insani yardım ulaştırılıncaya kadar İsrail nakliyesiyle sınırlı olduğunu ve yasağın, arabuluculara dört günlük bir süre verilmesinin ardından geldiğini kaydetti. Abdusselam, “Kızıldeniz”deki uluslararası seyrüsefer Yemen tarafından güvende kalacaktır ve Amerikan saldırıları Kızıldeniz”in militarizasyonuna geri dönüştür ve bölgedeki uluslararası seyrüsefer için gerçek tehdit budur.” ifadesini kullandı. Husiler, ABD ile İngiltere”nin dün başkent Sana”ya düzenlediği hava saldırılarında 13 kişinin öldüğünü, 9 kişinin yaralandığını duyurmuştu. Husiler, 7 Mart”ta yaptığı açıklamada, İsrail”e Gazze”ye yardımların girişine izin vermesi için 4 gün süre verdiğini, aksi takdirde İsrail”e karşı deniz operasyonlarını yeniden başlatacağını belirtmişti. ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformu hesabından yaptığı açıklamada, orduya, Yemen”deki Husilere karşı “büyük bir saldırı” başlatma talimatı verdiğini duyurmuştu.
Source: Sabah
6 tümenlik PKK ordusunu adım adım kurdular
Tarih: 6 Eylül 2017… SÖZCÜ, ABD’nin Suriye’de PKK ordusu kurduğunu, teröristleri eğittiğini, donattığını yazdı. Aradan 8 yıl geçti. Bugün o hainler Suriye ordusu içine katıldı. Şimdi sırada cihatçı militanlarla birleşme var…
Bazen arşive bakmak, geçmişte yazdıklarımızı okumak yararlı oluyor. Önümde gazetemiz SÖZCÜ’nün 6 Eylül 2017 tarihli nüshası var. Gazetemiz o gün “ABD, Suriye’de PKK ordusu kuruyor” manşetiyle yayımlanıyordu. Haberin başlığını, girişini okuyunca görüyoruz; Suriye’de gelinen durumu anlatırken, “Sözde müttefikimiz ABD’nin yüzümüze güldüğünü, sırtımızdan vurduğunu” belirtiyor.
Aynı haberimizde ABD’nin Suriye’deki üs sayısını 12’ye çıkardığını belirtiyor, “ABD, PKK’nın uzantısı YPG’ye bu üslerde askeri eğitim ve silah veriyor. Hainler, askeri düzende hareket ediyor” diyoruz. Haberimizin birinci sayfasında şunları aktarıyoruz:
PLAN BÖYLE İŞLİYOR
“ABD, dinci terör örgütü IŞİD’le mücadele bahanesiyle Suriye’deki YPG’li teröristlere kol-kanat geriyor. Sinsi plan şöyle işliyor: Yüzlerce TIR dolusu silah, ABD’nin Suriye’deki üslerine getiriliyor. ABD ve NATO uzmanları, YPG’lilere bu üslerde askeri eğitim veriyor. Eğitimini tamamlayan teröristlere silah dağıtımı yapılıyor. ABD’nin amacı sözde ‘Suriye Kürdistanı’ ilan edilen bölgede, PKK/YPG’lilerden oluşan düzenli bir ordu kurmak. Bölgedeki kaynaklar ‘PKK’lılar, askeri düzende hareket etmeye başladı bile’ diyor.”
KÜRT ORDUSU HAZIRLIĞI
Gazetemizin birinci sayfasında, teröristlerin üslerde harp eğitiminden geçirildiğine ilişkin fotoğraflar yayımlanmıştı. Silahlı teröristlerin nasıl gövde gösterisi yaptığını belirtip, “YPG’nin, Suriye’de sözde bağımsızlık referandumu yapmayı planladığının öne sürüldüğüne”, teröristlerin ABD’li askerlerden silah dersi aldığına, ABD’nin verdiği zırhlı araçların önündeki fotoğraflara varıncaya kadar her ayrıntıya haberimizde yer vermişiz.
Bu bilgi ve haberin derlenmesinde Türkçe Konuşan Ülkeler Gazeteciler Derneği Başkanı Güngör Yavuzaslan’ın katkısının çok büyük olduğunu da söylemeliyim. Yavuzaslan’a, başkanı olduğu derneğin üyesi gazeteciler bilgi aktarıyor, hatta yazamadıklarını ona bildiriyordu. Açıkçası, o dönemde Güngör Yavuzaslan bana önemli bilgiler aktarmıştı. O haberimizde şunlarda yer almıştı:
“ABD son aylarda Irak’ın Erbil bölgesine askeri malzeme sevkiyatını artırdı. Gelen TIR’lar, başta Haseke olmak üzere ABD kontrolünde olan üslere gidiyor. Burada hem yeni silahların PKK’lılara dağıtımı hem de eğitimi yapılıyor. Üslerde birçok NATO ülkesinden askeri personel de bulunuyor.”
ÖRGÜTÜ LEGALLEŞTİRMEK İÇİN
Suriye’de ABD’nin gözetiminde PKK/YPG’lilerden oluşan ordu kurulmaya başlandığını açıkladıktan 3 yıl sonra, yani 20 Ağustos 2020’de SÖZCÜ’deki köşemde “Suriye’de PKK ordusu” başlıklı yazım yer aldı. O yazıdan bir bölüm aktardığımda bugünlere nasıl gelindiği de ortaya çıkıyor:
YENİ YOL HARİTASI
Bölücü terör örgütü YPG/PKK, Türkiye’nin bekasına yönelik en önemli tehdit olarak kabul ediliyor. YPG ile ABD’nin Delta Crescent Enerji Şirketi arasında Suriye’nin kuzey doğusundaki petrolün işletilmesi ve pazarlanması konusunda anlaşma imzalandı. İlk defa devlet dışı bir aktör/terörist grup muhatap alındı ve terör örgütünün legalleşmesi yönünde uluslararası bir adım atıldı.
Petrol anlaşmasına paralel olarak, sahada ABD’li yetkililerin PKK’lı terörist başlarının barındığı Kandil bölgesine gidip görüşmeler yaptığına ilişkin dikkat çekici önemli bir gelişme yaşandı. ABD’lilerin, Kandil’de yaptıkları temasta YPG’nin Suriye’deki faaliyetleriyle koordineli olarak Türkiye’de ve Irak’ta PKK faaliyetlerine ilişkin yeni bir yol haritası devreye alındı.
ABD petrol şirketiyle YPG/PKK arasında imzalanan anlaşma ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Etrafımızda silahlı bir güç oluşturuluyor. Bunlar hep “İç güvenlik”, “Petrol sahalarının korunması” adına yapılıyor ama asıl niyet tamamen başka. ABD ile YPG arasında imzalanan petrol anlaşmasıyla bölgede silahlı gücün nasıl olacağını da sıralayalım:
ÖZERK BÖLGE OLUŞTURULUYOR
-Petrol kuyularının güvenliği için 2 bin 200 YPG’linin eğitimine başlandı.
-Halen 11 bin 200 olan sözde iç güvenlik biriminde görevli silahlı YPG-PKK’lının sayısı kademeli olarak 28 bin 200’e yükseltilecek. Eğitimler tamamlandıkça bunlar da görevlerine başlatılacak.
Bu gidiş, bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen kaynaklar tarafından şöyle yorumlanıyor:
“Suriye’nin kuzeyinde adım adım, göz göre göre özerk bölge oluşturuluyor. Suriye’deki gelişmeler, kuşkusuz Türkiye tarafından yakından izleniyor. Orada niyetlerin ne olduğu biliniyor. Gelişmeler, Barış Pınarı Harekatı’nın genişletilmesi sonucunu da getirebilir.
Petrol anlaşması, ABD ve Rusya’nın zımni bir mutabakatıyla hayata geçirildiği muhakkaktır. Her iki ülkenin de Suriye’nin geleceğine ilişkin temel yaklaşımı yerinde yönetim çerçevesinde özerk yapılara ayrılmış bir Suriye isteniyor. YPG’ye sağlanan bu kazanım ile Esad rejimi üzerinde bir manivela unsuru olarak kullanılması sağlanacak. Diğer bir ifadeyle, ABD’nin petrol anlaşması şüphesiz YPG’nin; Suriye’nin geleceğinde, siyasi süreçte güçlü bir kart haline getirilmesinin yolunu da açıyor.”
GELELİM GÜNÜMÜZE
Arşivler yalan söylemez. 2017’de, 2020’de SÖZCÜ’de bunları yazmıştım. Bu yüzden Suriye’de yaşanan gelişmeler benim için sürpriz olmadı. Bugün, PKK/YPG’nin oluşturduğu, ABD destekli bir ordu var. Şimdi bunlarla dinci terör örgütü militanlarının birleştirilmesi çalışması yürütülüyor.
Emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu ile yaptığım röportajda, bugün PKK/YPG’lilerin yaklaşık 6 tümen askeri bulunduğunu, bunun 85 -90 bin kişi anlamına geldiğini belirtti. Şimdi, PKK’lılar Suriye ordusu içinde yer alacak. Ya sonra? Başka söze gerek var mı?
Source: Saygı Öztürk
ABD’de öğrencilere siyonist vahşet
ABD”de Filistin destekçisi öğrencilere yönelik baskılar ve bu duruma tepkiler büyüyor. The Hill”in haberine göre, Filistin yanlısı öğrencilere yönelik vize iptalleri ve gözaltılar artarak devam ediyor. Geçen sene Columbia Üniversitesi”ndeki Filistin”e destek gösterilerine öncülük ettiği gerekçesiyle Filistinli aktivist Mahmud Halil”in tutuklanmasının ardından Filistin destekçisi bir öğrenci daha gözaltına alındı. Vize süresini aştığı için yasadışı ikamet ettiği belirtilen Filistinli öğrenci Leqaa Kordia gözaltına alındı. PROTESTOLAR SÜRÜYOR Columbia Üniversitesi”nde doktora yapan öğrenci Ranjani Srinivasan”ın da “Hamas”a destek veren faaliyetlerde” bulunduğu iddiasıyla öğrenci vizesi 5 Mart”ta iptal edildi. Srinivasan”ın iptalin ardından ülkeyi terk ettiği belirtildi. Columbia Üniversitesi ise Filistin”e destek gösterilerine katılan bazı öğrencilerin okuldan atıldığını ve diplomalarının iptal edildiğini bildirdi. Farklı millet ve inançtan çok sayıda kişi, söz konusu tutuklamalara tepki göstermek için protesto gösterileri düzenliyor. Halil”in serbest bırakılması talebiyle önceki gün Yahudi sivil toplum örgütü “Barış İçin Yahudilerin Sesi (JVP)” tarafından Trump Tower”da düzenlenen oturma eyleminde 98 kişi gözaltına alınmıştı. ABD Başkanı Donald Trump, Filistinli öğrencilere yönelik tutuklamaların artacağını belirtmişti. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ise “Bu öğrencileri ülkeye hiç almamalıydık” demişti. “SÜRGÜNE BOYUN EĞMEYİZ” Siyonistlerin ve Evangelistlerin işbirliğiyle gerçekleştirilmek istenen Gazzelilerin soykırım sürgününde insanlık adına utanç verici bir gelişme daha yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump”ın, İsrail ile birlikte, Afrika ülkeleriyle görüşmeye başladığı ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutacağı ülkeyi ayarlamaya çalıştıkları öğrenildi. SABAH”a özel açıklamalarda bulunan Filistinli sosyoloji profesörü Mejdi Saim, “Filistinliler, Trump”ın yerlerinden edilmelerine ilişkin açıklamalarını şiddetle reddediyor. Bu nedenle savaşa ve yıkıma rağmen tarihi topraklarımızı terk etmeyeceğiz. Bizim ezeli başkentimiz Doğu Kudüs”tür. Bu iddiamızdan vazgeçmeyeceğiz. Soykırım sürgününe boyun eğmeyeceğiz. Uluslararası toplumu da harekete geçmeye çağırıyoruz” dedi. Saim, “”Uluslararası camiayı bu saldırganlığa karşı durması için davet ediyoruz”” şeklinde konuştu. Harun SEKMEN/SABAH KATIL İSRAİL YİYECEK ARAYANLARI DA ÖLDÜRÜYOR İsrail”in ateşkese rağmen iki haftadır insani ve tıbbi yardım girişini engellediği Gazze Şeridi”nde kronik açlık yaşanıyor. Zorlu koşullarda yaşayan Filistinliler, yiyecek, yakıt ve tıbbi malzeme bulamıyor. Çoğu Filistinli sıcak yemek için toplu mutfaklara güveniyor. Ancak orada da gıda hızla tükeniyor. İnsanlar sokaklarda yemek pişirmek için yakacak odun arıyor. İsrail, son iki haftada yemek pişirmek için odun toplamaya çalışan 4 Filistinliyi katletti. Balık tutmaya çalışan Filistinlilere bile rahat vermiyorlar. Sudaniyye sahilinde balıkçı teknesine düzenlenen füze saldırısında bir Filistinli balıkçı hayatını kaybetti.
Source: Sabah
ABD”nin Yemen”in Sada iline düzenlediği hava saldırısında 11 kişi öldü
Husilerin sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada, ABD”nin Sada kentinin kuzeyindeki Kahza bölgesinde bir eve düzenlediği hava saldırısında ilk belirlemelere göre 4″ü çocuk, 1″i kadın 10 kişinin öldüğü, 13 kişinin yaralandığı belirtildi. SABA”nın güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberinde de ABD uçaklarının Sada”nın Sakayn ilçesinde sivilleri hedef alması sonucu 1 kişinin yaşamını yitirdiği, 1 kişinin de yaralandığı ifade edildi.
ABD ve İngiltere”nin Yemen”e dünden bu yana düzenlediği saldırılarda da ölenlerin sayısı 24″e yükselirken, en az 23 kişi de yaralandı. Husiler, 7 Mart”ta yaptığı açıklamada, İsrail”e Gazze”ye yardımların girişine izin vermesi için 4 gün süre verdiğini, aksi takdirde İsrail”e karşı deniz operasyonlarını yeniden başlatacağını belirtmişti. ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformu hesabından yaptığı açıklamada, orduya, Yemen”deki Husilere karşı “büyük bir saldırı” başlatma talimatı verdiğini duyurmuştu.
Source: Dünya Gazetesi
Cenazesi teslim edilen İsrailli esirin kardeşinden Netanyahu”ya karşı “ayaklanma” çağrısı
The Times of Israel gazetesinin haberine göre, Gazze Şeridi”ndeki İsrailli esirlerin yakınları ve binlerce kişi, Hamas ile ateşkes ve esir takası anlaşmasının devam etmesi ve hükümetin istifası talebiyle Tel Aviv”deki Savunma Bakanlığı binasının çevresinde toplandı.Burada göstericilere seslenen Elgarat, “Netanyahu, seni halkına karşı işlediğin suçlardan yargılayacağız.” ifadesini kullandı.Elgarat, İsrailli esirleri kaderlerine terk etmekle suçladıkları Netanyahu liderliğindeki hükümeti düşürmek için harekete geçtiklerini belirterek, “Bugün burada gördüğünüz şey bir ayaklanma.” dedi.Toplumun tüm kesimlerini “ayaklanmaya” katılmaya çağıran Elgarat, “Tüm alışveriş merkezlerinin, bankaların, teknoloji şirketlerinin kepenklerini indirin. Gelin ülkeyi kurtarın. Ülkenin kaderi esirlerin hayatına bağlı.” ifadesini kullandı.Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasında serbest bırakılması gereken esir askerlerden Matan Angrest”in teyzesi Meirav Angrest Rahamim de Netanyahu”nun yeğenine “esaret altında terkedilmiş üçüncü sınıf vatandaş” muamelesi yaptığını belirtti.Rahamim, Netanyahu ve hükümetini, imzaladığı anlaşmanın ikinci aşaması yerine “savaşın bir sonraki aşamasını başlatmaya çalışmakla” suçladı.İsrailli esirlerin yakınları, Netanyahu”yu Gazze”de ateşkes ve esir takası anlaşmasını sabote etmek ve ikinci aşama müzakerelerinin başlatılmasını kasıtlı olarak geciktirmekle suçluyor.Hamas, 14 Mart”ta Doha”da müzakere edilen teklifi kabul ederek Gazze”de esir tutulan biri hayatta 4″ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurmuştu.İsrail, Hamas”ın ateşkese ara bulucu ülkelerin sunduğu öneriye olumlu yanıt vermesini “psikolojik savaş” şeklinde değerlendirmişti.Hamas, tarafların uzlaşı sağladığı üç aşamalı ateşkese göre kalıcı ateşkesin sağlanacağı ve İsrail ordusunun Gazze”den çekileceği ikinci aşamanın müzakere edilmesini istiyor.İsrail ise birinci aşamanın uzatılmasını ve Gazze Şeridi”nden daha fazla İsrailli esirin serbest bırakılmasını talep ediyor.Gazze”de 19 Ocak”ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart”ta sona ermişti.İsrail, 2 Mart”ta Gazze Şeridi”ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart”ta da Gazze Şeridi”ne elektrik tedarikini kesmişti.
Source: Www.star.com.tr
İngilizler yazdı: Başkan Erdoğan, Türkiye”yi yeniden dünyanın merkezi yapıyor
İngiltere”nin önde gelen gazetelerinden Daily Telegraph, Türkiye”ye artan ilgiyi ele alarak bir analiz yayımladı.Adrian Blomfield”ın kaleme aldığı “Erdoğan mevcut karışıklığı Türkiye”yi yeniden dünyanın merkezine koymak için kullanıyor” başlıklı yazıda, Türkiye”nin Avrupa”ya olan ihtiyacı kadar Avrupa”nın da Türkiye”ye olan ihtiyacı vurgulandı.Gazete, Trump”ın müttefikleri küçümsemesi, Ukrayna”ya sırtını dönmesinin Türkiye ile Avrupa”yı yakınlaştıran bir faktör olduğunu belirtti.TÜRK ORDUSU, 5 KAT BÜYÜKYazıda, Türkiye”nin NATO”da ABD”den sonra en büyük ikinci orduya sahip olduğu ve 400 bin aktif personeliyle İngiltere”nin ordusundan beş kat daha büyük olduğu ifade edildi. Türk ordusunun Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ”daki operasyonlarla önemli bir tecrübe kazandığı vurgulandı.
Source: Www.star.com.tr
Trump harekat başlatma emri vermişti! Husilerden karşılık geldi
Husiler, Yemen’i hedef alan ABD ve İngiltere saldırılarının “tam teşekküllü bir savaş suçu” olduğunu belirterek, “Bu saldırganlık, Yemen”i Filistin”e ve Gazze”ye destek görevini yerine getirmekten alıkoyamayacak” ifadelerini kullandı. Ayrıca, Husilere yönelik saldırıların yanıtsız kalmayacağı vurgulandı. “Saldırılar yanıtsız kalmayacak” ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatı doğrultusunda gerçekleştirilen operasyonların ardından Yemen’deki İran destekli Husiler, konuya ilişkin açıklama yaptı. Husilerin siyasi bürosu tarafından yayımlanan bildiride, ABD ve İngiltere’nin Yemen’e yönelik saldırılarının “tam teşekküllü bir savaş suçu” olduğu ifade edildi. Açıklamada, “Bu saldırganlık, Yemen”i Filistin”e ve Gazze”ye destek görevini yerine getirmekten alıkoyamayacak” denildi. Husiler, saldırılara yanıt vereceklerini belirterek, “Saldırılar yanıtsız kalmayacak. Yemen’deki silahlı kuvvetlerimiz saldırılara karşılık vermeye hazır” ifadelerine yer verdi.
Husiler, sivillerin de hedef alındığını öne sürerek, saldırıların “ABD’nin kendisine karşı olan ülkelere ve halklara yönelik terörizminin bir göstergesi” olduğunu savundu. “Amerikan ve İngiliz saldırganlığı, ABD’nin Siyonist ülke adına savaştığını ve savaşmaya devam ettiğini doğruluyor” denilen açıklamada, saldırıların sonuçlarına karşılık verileceği mesajı verildi. Trump”tan harekat başlatma emri ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social üzerinden yaptığı açıklamada, “Bugün ABD ordusuna Yemen”deki Husilere karşı kararlı ve güçlü bir askeri harekat başlatma emri verdim. Amerikan gemilerine, uçaklarına ve insansız hava araçlarına karşı amansız bir korsanlık, şiddet kampanyası yürüttüler” ifadelerini kullandı. ABD ordusu, Yemen’deki Husi hedeflerinin vurulduğunu duyururken, Husilere ait Al Masirah TV, saldırılara İngiliz ordusunun da katıldığını bildirdi. Operasyonlarda en az 24 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. (İHA)
Source: Dünya Gazetesi
Anlaşma rahatsız etti! Mazlum Abdi”ye “imza” suikastı
Suriye”deki yerel haber kaynaklar terör örgütü SDG”nin elebaşlarından Mazlum Abdi kod adlı Ferhad Abdi Şahin”e 14 Mart Cuma günü Kamışlı”da suikast girişimi gerçekleştirildiğini yazdı. Haberlere göre PKK elebaşlarından “Mahmud Barkhadan” kod adlı Mahmud Raş tarafından gerçekleştirilen suikast girişimi başarısız oldu. Şahin suikasttan sağ kurtulurken Mahmud Raş”ın ABD güçleri tarafından gözaltına alınarak bilinmeyen bir yere götürüldüğü öne sürüldü.ANLAŞMA RAHATSIZ ETTİHaberlerde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile SDG elebaşı Ferhad Abdi Şahin arasında 10 Mart”ta imzalanan anlaşma terör örgütü içindeki bazı grupları rahatsız etti. Terör örgütü içinde yer alan bir grup iddialara göre Şahin”e yönelik suikast planını devreye soktu. Suikast girişimini resmi kaynaklar teyit etmedi.SDG, silah bırakacaklarını ilan edip Şam yönetimiyle 10 Mart”ta anlaşma imzalamıştı.
Source: Www.star.com.tr
Hamas”tan ABD ve İngiltere”nin Yemen”e saldırısına kınama
Hamas, ABD ve İngiltere”nin Sana”ya saldırısına ilişkin Telegram hesabından yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, “ABD ve İngiltere”nin Yemen”in başkenti Sana”da bir yerleşim bölgesini hedef alan hava saldırısını en güçlü şekilde kınıyoruz ve bunu kardeş Yemen”in egemenliğine ve istikrarına saldırmak suretiyle uluslararası hukukun açık bir ihlali olarak değerlendiriyoruz.” denildi.
Yemen”deki İran destekli Husiler, ABD ve İngiltere”nin, dünden bu yana başkent Sana ile ülkenin kuzeyindeki Sada kentine düzenlediği hava saldırılarında 4″ü çocuk, 1″i kadın 24 kişinin hayatını kaybettiğini, 23 kişinin de yaralandığını bildirmişti.
Husiler, 7 Mart”ta yaptığı açıklamada, İsrail”e Gazze”ye yardımların girişine izin vermesi için 4 gün süre verdiğini, aksi takdirde İsrail”e karşı deniz operasyonlarını yeniden başlatacağını belirtmişti.
ABD Başkanı Donald Trump, Truth Social platformu hesabından yaptığı açıklamada, orduya, Yemen”deki Husilere karşı “büyük bir saldırı” başlatma talimatı verdiğini duyurmuştu.
Source:
Sulhta hayır vardır!
Kimileri, Suriye yönetiminin kısa adı SDG olan Suriye Demokratik Güçleri ile anlaşmış olmasını alaycı bir şekilde eleştirip “terör örgütüyle masaya oturdular” şeklinde eleştiriyorlar.Doğrudur SDG aslında PKK”nın Suriye kanadı olan YPG/YPJ”nin ta kendisidir. Batılı efendileri meşrulaştırmak için SDG adı verdiler, eğittiler ve dünyanın silahıyla donattılar.Bu haliyle SDG sadece Suriye”nin değil Türkiye, Irak ve Ürdün”ün de güvenliğini tehdit eden bir örgüttür. En fazla da Türkiye”nin güvenliğini tehdit etmektedir.O yüzden de Türkiye tavrını gayet net koymuştur, ya silahlarını gömecekler ya da silahlarıyla beraber gömülecekler!Suriye”de kanlı Baas rejimi yıkılıp yerine Türkiye”nin desteklediği bir yönetimin gelmiş olması SDG/YPG ile mücadelenin şeklini de değiştirmiştir.Türkiye SDG”nin Şam yönetimiyle görüşmelerinin sonucunu beklemeyi tercih etmiştir. Türkiye açıkça, SDG”nin Şam yönetimiyle anlaşmasını ve meselenin barışçı yollarla çözülmesini, çözülmezse operasyon yapacağını ilan etti.Ve beklenen oldu; SDG Suriye”nin kuzeydoğusunda yönettiği bütün kurumları Şam yönetimine devredeceğini içeren 8 maddelik bir anlaşmaya imza attı.İmralı”nın çağrısı PYD”yi kapsıyor kapsamıyor tartışmaları yapılırken SDG sürpriz yaptı, Kandil”den önce adım atmış oldu! Anlaşma maddeleri tek tek incelendiğinde eleştirilecek bir husus bulunmadığı görülecektir.Türkiye”nin kırmızı çizgisi olan Suriye”nin toprak bütünlüğü anlaşma ile kayıt altına alındı.Sadece dördüncü maddede yer alan SDG yönetimindeki kurumların entegrasyonu çok net olmadığı için tartışılıyor.Dördüncü madde tam olarak şöyle: “Suriye”nin kuzey doğusundaki hudut kapıları, havaalanları, petrol ve gaz yatakları dâhil sivil askeri tüm kurumlar Suriye devleti yönetimine katılacaktır .”Entegrasyon olarak tercüme edilen benim katılmak şeklinde çevirdiğim Arapça “demc” (دمج) kelimesi birleştirme birbirine katma anlamında bir kelimedir.Doğrudur, burada bir detay yok. O yüzden sekizinci maddede belirtilen icra komitesinin çalışmaları önem kazanıyor.Tabii asıl endişelendiren husus askeri birliklerin durumudur. Herhalde Şam yönetimi otoritesini sarsacak bir düzenlemeye izin vermeyecektir. Yoksa hem otoritesi hem de toprak bütünlüğü tehdit altında kalır.Bu aşamada böyle bir anlaşma sadece Şam”ın değil Türkiye”nin de menfaatine bir anlaşmadır. Anlaşma olmadığını farz edelim. O zaman Türkiye askeri operasyon yapmak durumunda kalacak.Askeri operasyon demek her şeyden evvel iki taraftan da kayıplar demektir. Şehit cenazelerinin gelmesi mi yoksa meselenin masada halledilmesi mi daha hayırlıdır.Sulhta hayır vardır! Bu anlaşmayla Türkiye hem askeri operasyon yapmayarak can kaybının önüne geçmiş, hem savaşın ekonomik yükünden kurtulmuş, hem de diplomatik bir başarı elde edilmiştir.Anlaşma metnini Türkiye yazsaydı da farklı şeyler yazmazdı. Anlaşmayla tabii ki Suriye”nin eli güçlenmiştir. Sahildeki kalkışmadan hemen sonra böyle bir anlaşma yapılması Şam yönetiminin elini daha da güçlendirmiştir. Terörist başı ABD helikopteriyle gelmiş Şam”a diyerek ABD faktörüne işaret ediyorlar. Önemli olan gelmesiydi. ABD aracıyla gelmiş olması ABD”nin de bu anlaşmaya rıza gösterdiğine işaret eder tabii. “ABD”nin böyle bir anlaşmaya rıza göstermesinin arkasında Türkiye”nin kararlığı olduğu” gerçeğini görmek gerekir.ABD ya Türkiye”yi tercih edecekti ya da SDG”yi. Türkiye”yi kaybetmemek için SDG”nin Şam ile anlaşmasına onay verdi. Bu sonuç Türkiye”nin gücünün de tezahürüdür!Şam yönetimi birkaç gün sonra da Dürzilerle 9 maddelik bir anlaşma imzaladı.Böylece Suriye içerde birliği sağlama istikametinde çok önemli iki adım atmış oldu.Önemli olan neticedir; imzayı kim atarsa atsın, masaya kim oturursa otursun bölge için faydalı bir anlaşma yapılmışsa -tedbiri ve ihtiyatı elden bırakmadan- takdir etmek gerekir.Türkiye de 2013 senaryolarına hazırız diyerek tedbirli, ihtiyatlı ve temkinli olduğunu dışişleri bakanının ifadesiyle duyurmuştur.Şam yönetiminin asıl baş belası İsrail”dir. Şam yönetiminin düzenli ordularla savaşacak askeri gücü olmadığı için kanun kural tanımayan İsrail bunu fırsat bilerek tüm askeri tesisleri bombaladı ve Suriye topraklarından bir kısmını işgal etti. Aslında İsrail”in bu ihlalleri karşılığında Suriye yönetimine tazminat ödemesi gerekir.Ama tazminat bir yana Şam”da bulunan kimi mevzileri bombalıyor.Suriye”nin İsrail saldırılarına karşı savunma sistemleri edinmesi ya da bir devlet ile savunma işbirliği anlaşması yapması kaçınılmaz!Bu bağlamda Amman”da yapılan Türkiye, Irak, Ürdün ve Lübnan Dışişleri Bakanları toplantısı ve kararları önemliydi.Ve tabii ki Türk dışişleri ve savunma bakanlarıyla MİT başkanının son ziyareti de fevkalade önemliydi!Türkiye istediğini almıştır. SDG anlaşmaya uymazsa da müdahalenin gerekçesi artık kayıt altındadır.SDG ile Şam anlaşması müspet bir adım.Ancak Türkiye”nin 2013″te ağzı sütten yandığı için yoğurdu üfleyerek yiyor olması; temkinli ve ihtiyatlı iyimserlik göstermesi de hakiki bir tecrübenin eseridir.
Source: Resul Tosun
Çiçeği burnunda AKP”li Kürşad Zorlu Erdoğan”ı öve öve bitiremedi
İYİ Parti”den istifa edip AKP”ye katıldıktan sonra uzun süre ortalıklarda görünmeyen AKP Genel Başkan Yardımcısı Kürşad Zorlu, Erzurum Büyükşehir Belediyesi”ne ait bir sosyal tesiste düzenlenen Sivil Toplum Kuruluşlarının Temsilcileri ile düzenlenen iftar programına katıldı.
YERE GÖĞE SIĞDIRAMADI
Buradaki konuşmasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan”ı öve öve bitiremeyen Zorlu şu ifadeleri kullandı:
“Siz Türkiye”nin nerede, nasıl bir masa kurduğunu bilemezsiniz çünkü biz o masanın tam ortasına pergeli oturtmuş ve dünyanın her yerini dolaşan bir Cumhurbaşkanıyla, bir liderle çalışıyoruz. 21 Ocak”ta Cumhurbaşkanımızın davetiyle AK Parti”ye, bu müstesna aileye Ankara İl Kongresi”nde katıldım. 23 Şubat”ta da 8. Olağan Büyük Kongremizde Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle MKYK (Merkez Karar ve Yürütme Kurulu) üyeliğine, aynı gün yine Merkez Yürütme Kurulu üyeliğine seçildim.
“BUNLARI ERDOĞAN YAPTI”
Bu süreci taçlandıran yegane olay, Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle kurulan Türk Devletleriyle İlişkiler Başkanlığı oldu. Dünya yeni dönemeçte bir düzene oturtulmaya gayret edilirken, Türkiye de kadim tarihimizden gelen gücümüzle Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu dirayetli, kararlı politika ve duruşla birlikte bölgesinde çok önemli noktaya geldi. Bu süreç içerisinde bir zamanlar hayal olarak ifade edilen çok önemli bütünleşme projesi ivmelenerek bugün dünyanın karşısında artık en azından bölgesel güç olarak konuşlandı.
“Bugün hamdolsun 4,7 trilyon dolar gayri safi hasılaya sahip Türk dünyasından bahsediyoruz. Burada Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi kabul edildi. Vizyon nedir? Geleceğe bizi taşıyan, ufkumuzu açan, nesillere yol ve yöntem gösteren belgedir. Bunlar Recep Tayyip Erdoğan”ın ev sahipliği yaptığı Türkiye Cumhuriyeti”nde gerçekleşti.
Bu bakımdan AK Partimiz bünyesinde kurulan bu başkanlık, Türk dış politikasının çok yönlülük ilkesinin ayrılmaz bir parçası olarak yerini almış durumdadır. Çok şükür bu kısa süreçte bile Türk dünyasının her noktasından bu konuda bizlerle işbirliği yapmak isteyen, çalışmak isteyen çok değişik düzeylerde girişimler, başvurular, birtakım teklifler gelmektedir. İnşallah bunları etap etap önümüzdeki süreçte milletimizle paylaşacağız ve bu birlikteliğin bütün alt unsurlarının gerçekleşebilmesinin yolunu arayacağız. Bu yeni dünya düzeninde özellikle geçtiğimiz yüzyılı hesap ettiğimizde Türkiye sadece bölgesinde değil, tüm dünyada süregelen mazlum toplulukların, haksızlıkların, ortaya konulan insanlık dışı uygulamaların karşısında bir ses, önemli merkez haline gelmiştir.”
Source: Haber Merkezi
ABD”nin ateşkes teklifine onay! Netanyahu, İsrail heyetine talimat verdi
İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu”nun Katar”ın başkenti Doha”dan dönen müzakere heyeti, bakanlar ve güvenlik yetkilileriyle ateşkes müzakerelerine ilişkin toplantı yaptığı belirtildi.Açıklamada, Netanyahu”nun toplantı sonunda, Witkoff”un Gazze”deki 11 İsrailli sağ esirin ve yaşamını yitiren esirlerin yarısının derhal teslim edilmesini öngören teklifi çerçevesinde müzakere görüşmelerine hazırlık yapılması talimatı verdiği ifade edildi.İsrail basını, Witkoff”un, Doha”da devam eden Gazze”de ateşkes müzakereleri kapsamında yeni bir teklif sunduğunu yazmıştı.İsrail devlet televizyonu KAN, Witkoff”un daha önce 10 İsrailli esirin bırakılması karşılığında ateşkesin 60 gün uzatılmasını teklif ettiğini aktarmıştı.İsrail, bu planı benimsediğini, Hamas”ın ise reddettiğini öne sürerek Gazze Şeridi”ne her türlü insani yardım malzemesinin girişinin durdurulduğunu duyurmuştu.Hamas, tarafların uzlaşı sağladığı üç aşamalı ateşkese göre, kalıcı ateşkesin sağlanacağı ve İsrail ordusunun Gazze”den çekileceği ikinci aşamanın müzakere edilmesini istiyor.
Source: Www.star.com.tr