“Uluslararası İlişkiler Günlüğü: Kravatlı Teröristler ve Suriye’nin Geleceği”

“Kravatlı teröristler dönemine girdik”

Suriye lideri Ahmet Şara ile SDG komutanı Mazlum Abdi anlaşma imzaladı. Artık PYD meşruiyet mi kazandı, sığınmacılar dönecek mi? Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Ünal’a sordum

Prof. Dr. Hasan Ünal

Bu bir federasyon anlaşması

– 8 maddelik anlaşma PKK/PYD için meşruiyet anlamına mı geliyor?

Çok belirgin iki taraftan birisi olarak bu anlaşmaya imza atıyor. Bir tarafta Suriye devleti, bir tarafta da SDG var. Anlaşmanın belli maddelerinde bu zaten ifade de ediliyor. Mesela 6. Madde’de diyor ki, “Suriye devletinin Esad rejiminin kalıntıları ve ülkenin güvenliğiyle birliğini tehdit eden tüm unsurlara karşı mücadelesine destek sağlanması.” Yani zaten anlaşmayı imzalayan taraflardan biri Suriye devleti. Öbürü de SDG’nin iskeletini oluşturan PKK/YPG. Bu bir federasyon anlaşması!

Hani Arap Cumhuriyeti’ydi

– Peki Türkiye bundan sonra ne diyeceğiz Suriye’deki örgüte?

Kravatlı Teröristler dönemine girdik. Ahmet eş Şara ilk kravat takılıp, “Artık terörist değil” denilen, piyasaya sürülen kişiydi. Mazlum Abdi de muhtemelen kravat takacak artık. Arkasından Öcalan’a kravat taktırılacak. Bunlar Terörist değil denilecek ama öyle kolaylıkla kabul edilebilecek bir durum da değil. Esas mesele şu: Suriye’de HTŞ’nin yönetimi ele geçirmesinden sonraki haftalarda Cumhurbaşkanı ve Türk hükümeti Suriye’nin aslında üniter yapısının aslında ne kadar önemli olduğunu anlamaya başladıklarını ifade ettiler. Herkesin kendisini içinde bulacağı bir anayasa lafının doğru olmadığını ifade eden tweet’ler attılar. Hakan Fidan, Ocak ayında Suriye’nin adının “Suriye Arap Cumhuriyeti” olacağını söyledi. Bu da aslında Suriye’nin bir milli devlet üniter yapıda tutulacağı anlamına geliyordu. Bu anlaşmayı okuduğumuzda “Kürt toplumunun Suriye devletinin asli bir unsuru olarak tanınması ve vatandaşlık ile anayasal haklarının güvence altına alınması” diyor. Eğer böyleyse o zaman Suriye’deki diğer toplumların da anayasal haklarının güvence altına alınması söz konusu olacak. Mesela Dürzi’ler zaten şu anda İsrail’in askeri kontrolü altında bunu talep ediyorlar. Diyorlar ki “Suriye ya bir federasyon olacak yoksa biz İsrail’e bağlanırız.” Böyle bir anayasanın da ulus devlet, üniter yapıda olmayacağı açık.

Öcalan’ın sözü PKK’ya imiş

– Bundan sonra Türkiye açısından nasıl gelişmeler yaşanır?

Benim görüşüm; Öcalan’ın açıklamasında PKK vardı ve diğer hiçbir grup yoktu. PYD, YPG, SDG, KCK yoktu. Öcalan’ın açıklaması üzerine inşa edilen bir politika var anlaşılan ve adım adım ortaya çıkıyor. Onun içine PYD bu şekliyle girmiş oluyor. Bizim anlaşmaları yazma ve okuma tekniğinde kullanılan ‘yapıcı belirsizlik’ diye bir kavram vardır. Öyle bir anlaşma metni yazarsınız ki, o metinde siz baktığınızda ‘İsteklerimizin hepsi karşılanmış’ dersiniz. Aslında öyle değildir. Karşı taraf baktığında onların istekleri de karşılanmıştır. Tam böyle bir şey. Mesela burada, ateşkesin sağlanması, devlet kurumlarının entegrasyonu, bölünmenin reddedilmesi gibi ifadeler var. Ama öbür taraftan bu anlaşmaya göre öyle bir anayasa geliyor ki adı konulmuş ya da konulmamış bir federasyon çıkacak. Federasyonların tümünün dağıldığı ya da dağılmakta olduğu, hele etnik, dini kökenli federasyonların ayakta kalmasının imkansız olduğu bir dünyada ve Ortadoğu coğrafyasında, herkesin karıştığı bir Suriye’de federasyonun cici bici bir şekilde devam edeceğini beklemek aşırı iyimserliktir.

Suriye karabasanı başlıyor

– Suriyeliler ülkelerine geri döner mi?

Bir tarafta Suriye hükümeti diğer tarafta SDG var. Böyle bir anlaşma metnine “Mültecilerin güvenli dönüşü”yle ilgili bir madde neden konulur?

Benim aklıma şu geliyor. Belki de Afrin ve Türkiye’nin kontrolündeki diğer topraklara Türkiye’ye geldiği için orada barınamayan, PKK-PYD’lilerin, SDG’lilerin gelmesinden bahsediyor. Çünkü normalde Suriyelilerin geri dönüşü ve garantileriyle ilgili konu Suriye devletinin tek taraflı bir konusu. Bunu Türkiye eğer sizin dediğiniz gibi yorumlayıp, “Kardeşim artık Suriye’nin toprak bütünlüğü büyük ölçüde sağlandı. O zaman ben sizinle hemen bir geri dönüş anlaşması imzalayıp, Suriyelileri göndereceğim” der mi Türkiye? Ama benim şu ana kadar gördüğüm Türkiye, “isteyenler gider” diyor. Bu şartlarda bu maddenin buraya konulması bana sanki Türkiye’nin kontrol ettiği topraklara bu insanların geri dönüşlerinden bahsediyor. Bir sonraki aşamada herkes Türkiye’ye “Suriye’den çekil” çağrısı yapar. Çünkü Suriye’deki tek yabancı güç Türkiye haline gelir. Aslında kelimenin tam anlamıyla Suriye karabasanı yeni başlıyor.

Source: İpek Özbey


Zafer dedikleri ikinci halkanın tamamlanmasıdır

10 Mart 2025…

Bu tarihi de yazın bir yere.

Kuzey Irak’ta olduğu gibi, Kuzeydoğu Suriye’de bir devletçik oluşumunun yolunu açan imzaların atıldığı tarih, bu tarih…

34 yıl önceydi…

Yıl, 1991…

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dı…

Meşhur, “Bir koyup üç alma” fırtınasını estiren…

ABD’nin, Kuzey Irak’ta gerçekleştirdiği “Çekiç Güç” harekatının mimarı…

“Çekiç Güç” ne yapar?

Kuzey Irak’ta, bir devletin kurulmasına ön ayak olur.

Başka ne yapar?

PKK terör örgütünün canlanmasına uygun ortam sağlar.

Özal açısından, bu bir başarıydı.

Türkiye için bir BEKA sorunu.

Gel zaman git zaman…

10 Mart 2025…

Suriye’nin yeni yönetimi ile PKK/YPG (SDG) terör örgütü arasında, bir “uzlaşı metni” imzalandı.

Sekiz maddelik bir memorandum ile…

PKK/YPG’nin (SDG), bir bütün olarak Suriye ordusuna entegre edilmesi kararlaştırıldı.

Yani, YPG güçleri Suriye ordusu içinde bir bütün olarak yer alacak.

Suriye’nin içinde bir YPG ordusu mu olur, kolordusu mu olur?..

Bu ayrıntılar, oluşturulacak komitelerin yıl sonuna kadar çalışmasıyla belirlenecek.

YPG’nin askeri bütünlüğünü koruması demek, çatışma durumlarında kendi bölgesini savunabilecek askeri gücü elinde bulundurması demektir.

Yani, 60-80 bin silahlı terörist dağılmayacak, buharlaşmayacak…

Bütünlüğünü koruyacak.

Bir bakmışsın…

YPG terör örgütü başı Mazlum Abdi’ye bir rütbe verilir, Suriye yönetiminde önemli bir makama getirilir…

Genelkurmay Başkanı Yardımcısı mı, ordu komutanı mı, ya da başka bir makam mı?..

Türkiye açısından en kritik konu…

YPG; özerk mi, federal mi, güçlendirilmiş yerel yönetim yapısına mı sahip olacak?

Bunun cevabını da, önümüzdeki süreçte öğreneceğiz.

Şam yönetimi ile YPG arasında imzalanan “uzlaşma metninin” garantörü kim?

Mazlum Abdi’yi bu memorandumu imzalaması için, Şam’a helikopterle gönderen ABD.

Yani, anayasa çalışmasının her aşamasında ABD olacak.

Ve, YPG’nin Kuzey Irak benzeri bir yönetim yapısına sahip olmasını sağlayacak.

Gelelim asıl konuya…

Bu imzayla birlikte…

Türkiye’nin, PKK/YPG’ye operasyon yapmasının önü kesilmiş olacak.

Türk askeri varlığının Suriye’de varoluş gerekçesinin ortadan kalktığı söylemleriyle, Türkiye’nin Suriye’yi terk etmesinin yolu açılacak.

PKK/YPG terör örgütünün özerk/otonom ya da buna benzer bir yapının, Türkiye tarafından tanınması gerçekleşecek.

Türkiye’nin desteklediği ve HTŞ’ye destek olan Suriye Milli Ordusu (SMO) ne olacak?

Henüz belli değil…

Garantör ülke ABD’nin onaylamadığı bir anayasa, yürürlüğe giremez.

Eş Şara’nın iktidarı, ABD ve İsrail’in elinde…

YPG/PKK Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şamî, sekiz maddelik uzlaşma metnine açıklık getirdi.

Ve dedi ki:

“Hiçbir hükümet gücü, sınır kapıları hariç SDG’nin (YPG) kontrolündeki bölgelere girmeyecek.

Petrol, hapishaneler ve IŞİD karşıtı operasyonların yönetiminde, herhangi bir değişiklik olmayacak.

Bu anlaşma, Türkiye’nin askeri hareketliliğini durdurmak içindir…”

Yani, ne diyor?

Biz, özerklik ya da otonom yapıdan vazgeçmedik.

ABD’nin isteğiyle bu anlaşmayı yaptık.

Irak taşı döşenmişti.

Şimdi, Suriye taşı yerleştiriliyor.

İran halkası da kısa sürede zincire eklenir.

Ve, ardından Türkiye halkası…

O da kolay…

Anayasa’nın 42 ve 66’ncı maddelerinin değiştirilmesiyle o da tamam…

Bu yolculuğun özeti nedir diye sorarsanız?..

Cumhuriyetin kuruluş felsefesinin temelini oluşturan Atatürkçü Düşünce Sistemi, ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet yapısı temelinin sarsılmasıdır derim.

Çok “bağımsız”, çok “tarafsız” medyamız ve çok “bağımsız” yorumcularımız, imzalanan bu sekiz maddelik metni zafer çığlıklarıyla anlatıyorlar.

Zafer dedikleri, yüzyıllık projenin ikinci halkasının tamamlanmasıdır.

Sıranın Türkiye’ye gelmesidir…

Ortada bir başarı varsa…

Bu başarı…

“100 yıldır devlet hakkımız engellendi” diyenlerle, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923’te açılan bir parantez olduğunu” söyleyenlerin ortak başarısıdır.

Hal böyleyken…

Vileda sopasıyla, dört nala koşanları soruyorsunuz…

İkinci Dünya Savaşı’nda, Rus tankları Berlin’e girene kadar, Almanlar Rusya’yı işgal ettiklerine inanıyorlardı.

Çünkü, Alman gazeteleri öyle yazıyordu.

Source: Naim Babüroğlu


Suriye çukurunda boğulmak

Sevgili okurlarım, Suriye’de olup bitenler bizim medyada Türkiye’de olanlardan daha fazla yer buluyor.

Tuhaf bir durumdur!

Gözlerimizi kapatıp Suriye pisliğine balıklama daldık. Ne uğruna?

Bu sorunun yanıtını bilen yok.

Birileri devrildi, başka birileri yönetime el koydu.

Şimdi Türkiye’de çok komik bir anlayış yeniden hortlatılmak isteniyor:

“Suriye bizim Osmanlı’nın vilayeti idi. Dolayısıyla Suriye’de hakkımız ve hukukumuz vardır.”

İyi de kardeşim, artık Osmanlı mı kaldı bu dünyada!

Bu komşu ülke neresinden baksanız dökülüyor…

Bizim paraların Suriye’ye hortumlanma süreci başladı bile. Kaynaklarımızı oluk oluk oraya aktarılıyor.

İş başında bir ‘Darbeci’ var.

Bizim Recep Tayyip ekibine bakarsanız, onlar darbecilerle asla muhatap olmaz. Anımsayın, darbeci olduğuna uzun yıllar boyunca inandıkları Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin yüzüne bu nedenle bakmadılar…

Ve Sisi’yi, Mısır gibi çok önemli bir ülkeyi ABD-İsrail-Yunanistan-Kıbrıs Rum Kesimi dörtlüsünün kucağına ittiler.

Şimdi iş işten geçti, pişman oldular, Sisi’ye yeniden dostluk eli uzatıyorlar ama iş işten geçti.

İş başında Ahmet Şara isimli bir İslamcı terörist!..

Suriye cumhurbaşkanı.

Herif darbeden sonra dünyanın karşısına uzun sakalı, takkesi ve cüppesiyle çıkmıştı.

Sonra anladı ki bu kıyafetiyle zarar görecek, önce sakalını kısalttı, sonra cüppesinden ve takkesinden vazgeçti…

Ve bir baktık ki herif bu kez takım elbise giymeye başlamış, üstelik kravat takıyor. Hep söyledim ve bundan sonra da ısrarla söyleyeceğim…

O Suriye lağımında boğulma olasılığı bizim açımızdan bakıldığında yüksek.

Adına Suriye denilen ve harabeye dönüşen o ülkede yoklar listesi uzun.

Yatırım yok, iş yok, üretim yok.

Bütün bu koşullara karşın biz şu anda bile dört milyondan fazla Suriyeli sığınmacıyı Türkiye’de beslemeye devam ediyoruz!

Sanki bir matahmış gibi Şam’daki büyükelçiliğimizi birkaç hafta önce açtık, binaya bayrağımızı çektik.

Diplomasinin vazgeçilmez kuralıdır, bu gibi işler karşılıklı yapılır.

Peki, Suriye’nin Ankara’daki büyükelçiliği açıldı mı?

Yine birkaç gün öncesine dönelim.

Şam’da yine tek taraflı olarak askeri ataşelik kurduk.

Yani dikkat edelim ve ibret alalım, koskoca Türkiye Cumhuriyeti bu durumlara düşürüldü.

Yönetimin başına çöreklenen Ahmet Şara isimli İslamcı terörist şimdi kılık kıyafetini değiştiriyor da, biz bu Suriye macerasına bu herif kılığını kıyafetini değiştirsin diye mi balıklama daldık!

Şahıs şimdi PKK’nın Suriye’deki koluyla anlaşmaya varmış…

Suriye’deki PKK silah bırakıp Suriye ordusuna katılacakmış.

Hangi ordu?

Bizim paramızla donatılan, yedirilip içirilen başıbozuklar güruhu.

Suriye’deki PKK’nın durumuyla İmralı’da yatmakta olan Apo da yakından ilgileniyor…

Suriye’deki teröristlerin çaresine mutlaka bakılması gerektiğini kendisini ziyaret eden DEM heyetine açıkça söylemişti.

Apo’nun bu istekleri bizim iç siyasetimize derhal yansıdı.

Tahliye edilmesi için örgütün kendini feshetmesi ve silah bırakması gerekiyormuş.

Devlet Bahçeli arayı ısıtmak için kendisinden şöyle söz etti:

“PKK’nın kurucu önderi!..”

Vay anasını sayın seyirciler!

Valla çok şaşırdık.

Bunu DEM söylemiş olsa bu kadar şaşırmazdık da, insan bu sözü Devlet Bey’den duyunca ister istemez büyük bir hayret yaşıyor.

Sevgili okurlarım bizde çok anlamlı biz söz vardır…

‘Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür, büyüklerimiz her zaman bizden iyi düşünür.’

Biz kendi halinde sıradan vatandaşlarız.

Bizim düşüncelerimiz, söylediklerimiz falan hiç önemli değildir.

‘Büyüklerimiz’ elbette her şeyi bizden çok daha iyi bilir de, işin bu boyutlarına da biraz olsun bakmalarını haddim olmayarak istirham ederim.

Suriye çukuru, Suriye lağımı bizi içine çekmek üzere.

Türkiye’nin kaynaklarını oralara peşkeş çekme süreci başladı bile.

Milyonlarca insanımız yerlerde sürünürken bizim oralara hortumlayacak paramız olmamalı.

Daha birkaç gün önce, başıbozuklardan oluşan sözüm ona orduları bin’den fazla Alevi’yi öldürdü.

Şimdikiler yetmezmiş gibi başımıza yeni bir bela aldık.

Dikkatli olalım zira bu Suriye pilavı daha çoook su kaldıracak…

Ve bu işin faturası eninde sonunda bize kesilecek.

Şam’da Emevi Camisinde birkaç rekat namaz kılmak uğruna faturayı biz ödemeyelim!

Source: Emin Çölaşan


Mazlum Abdi, kanlı Dağlıca baskınının planlayıcısıydı

PKK-YPG’li teröristlerin oluşturduğu ABD ve İsrail destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) başındaki Mazlum Abdi kod adlı Mustafa Abdi Bin Halil’in, Türkiye’deki kanlı karakol saldırılarının planlayıcısı olduğu ortaya çıktı.

Abdi’nin 2007’de Hakkâri’nin Yüksekova İlçesinde 12 askerimizin şehit edildiği, 8 askerimizin de kaçırıldığı Dağlıca karakol saldırısı öncesi yaptığı keşif görüntüleri bulunuyor. Mazlum Abdi ile terörist Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin, birlikte Dağlıca sınırında dürbünle keşif yaptı. Kuzey Irak’tan sızan teröristlerin düzenlediği hain saldırı, bu iki teröristin planlamasıyla yapıldı, Mazlum Abdi, Dağlıca saldırısını bizzat koordine etti.

67 ASKERİMİZİ ŞEHİT ETTİLER

Mazlum Abdi’nin Çukurca, Şemdinli, Derecik, Yüksekova ilçeleri Hudut hattındaki; Samanlı, Serbest, Alan, Pirinçeken, Tekeli, Ortaklar, Gelişen, Umurlu, Hantepe, Gediktepe, Karataş, Ördekli, Haruna, Dağlıca, Üzümlü, Yeşilova karakollarımıza saldırı düzenleyerek 67 askerin şehit edildiği hain saldırıların bir numaralı faili olarak Van, Hakkâri, Şırnak Başsavcılıkları’nca hakkında yakalama kararı bulunuyor.

EMRİNİ VERDİĞİ SİVİL SALDIRILAR

Terörist Mazlum Abdi’nin Türkiye’de talimatını verdiği katliamlardan bazıları şunlar:

– 10 Temmuz 2005: Çeşme’de bombalı saldırı: 20 yaralı.- 16 Temmuz 2005: Kuşadası’nda minibüse bomba: 6 ölü- 29 Ağustos 2006: Antalya’da bomba: 4 ölü, 87 yaralı. – 27 Temmuz 2008: İstanbul’da 5’i çocuk 17 kişinin ölümü, 154 kişinin yaralanması.- 20 Ağustos 2008: Mersin-Adana otoyolunda canlı bomba saldırısı: 13 polis yaralı. – 31 Ekim 2010: Taksim meydanında intihar saldırısı: 15’i polis 32 yaralı.- 20 Eylül 2011: Ankara bomba yüklü araç patladı: 5 ölü, 34 yaralı. – 20 Ağustos 2012: Gaziantep’te bomba yüklü araç: 4’ü çocuk 9 ölü, 66 yaralı.

Mazlum Abdi hakkındaki bir rapor

20 milyon lira para ödülü ve kırmızı bültenle yıllardır aranıyor

Sık sık ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı üst düzey generaller ve yabancı istihbarat örgütleriyle bir araya gelen Mazlum Abdi, halen Türkiye’de İçişleri Bakanlığı’nın en çok aranan teröristler listesinin 20 milyon lira para ödüllü kırmızı kategorisinde yer alıyor. 400 intihar bombacısına canlı bomba eğitimi veren terörist, Kandil’de PKK’nın kongre ve konferanslarında Murat Karayılan ile Duran Kalkan’ın yardımcılığını yaptı.

Source: Özgür Cebe


İsrail Savunma Bakanı, Suriye”de işgal ettikleri bölgelerde kalıcı olacaklarını açıkladı

Cebel eş-Şeyh”i ziyaret eden ve burada İsrail devlet televizyonu KAN”a konuşan Katz, İsrail”in işgal ettiği Suriye topraklarını işaret ederek “Süresiz olarak burada kalıyoruz.” dedi. Katz, Suriye”de son günlerde yaşanan olaylara dikkati çekerek, İsrail”in güvenliğine ilişkin tehditler tespit ettiklerini savundu. Katz, “Suriye”de (İsrail”in güvenliği için) daha fazla tehdit tespit ediyoruz.” iddiasında bulundu. İsrail ordusunun, hazırlıklarını işgali sürdürmek üzerine yaptığını belirten Katz, Suriye topraklarının derinliklerinde iki İsrail ordusu karakolunun olduğunu itiraf etti. Katz, Suriye”nin güneyinde hiçbir silahlı unsur bulunmaması için İsrail hava kuvvetlerinin bölgede yaklaşık 40 hedefe saldırı düzenlediğini öne sürdü. Suriye”deki Dürzileri İsrail”in yanına çekme çabasını da sürdüren Katz, “Dürzilere karşı herhangi bir tehdidi ortadan kaldırmak için harekete geçeceğiz.” diye konuştu. Katz, daha önce Gazze”deki İsrailli esirlerin bulunduğu bölgelere saldırı düzenlediği ortaya çıkan İsrail”in esirlerin bulunduğu bölgelere “asla” saldırmayacağını da iddia ederek, İsrailli esirlerin “kutsal” olduğunu ileri sürdü. Suriye”deki yüz Dürzi, İsrail”i ziyaret edecek Öte yandan, Suriye”den yaklaşık yüz Dürzi cemaati mensubunun hafta sonu İsrail”i ziyaret edeceği bildirildi. İsrail”e gelecek Dürzilerin dini bir gezi gerçekleştireceği ve mezar ziyaretlerinde bulunacağı aktarıldı. Katz”ın daha önce duyurduğu Suriyeli Dürzilere işgal altındaki Golan Tepeleri”nde çalışmaları için girişlerine izin verilmesinin de ileriki günlerde uygulamaya geçirileceği belirtildi.

Source: Internet Haber


Senato”ya gönderildi! Türkiye”deki görevine resmen başlayacak

ABD Başkanı Donald Trump”ın, Ankara Büyükelçisi olarak aday gösterdiği Colony Capital adlı yatırım şirketinin kurucusu Thomas (Tom) Barrack”ın adı, onay için ABD Senatosu”na gönderildi.Beyaz Saray”dan yapılan yazılı açıklamada, aralarında ABD”nin yeni Ankara Büyükelçisi olması beklenen Barrack dahil, Cumhuriyetçi hükümetin çeşitli pozisyonlar için görevlendirmek istediği birçok kişinin isim listesi paylaşıldı.Açıklamada, Trump”la yakın ilişkisi olduğu bilinen işadamı için “Colorado”dan Thomas Barrack, ABD”nin Türkiye Cumhuriyeti”ndeki Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi olacaktır.” ifadesine yer verildi.Barrack, Senato”dan onay alması durumunda resmen Ankara Büyükelçisi olarak görevine başlayacak.Beyaz Saray”ın listesinde, Türkiye”nin dışında İtalya, Vatikan ve Portekiz gibi Avrupa ülkelerine atanması planlanan büyükelçi adaylarının adı da yer alıyor.- TOM BARRACK KİMDİR?ABD”nin Kaliforniya eyaletinde doğup büyüyen 77 yaşındaki Barrack, Güney Kaliforniya Üniversitesi”nde lisans eğitimini tamamladı, hukuk eğitimini de San Diego Üniversitesi”nde tamamladı.1900 yılında Lübnan”ın Zahle kentinden ABD”ye göç eden Lübnanlı Hıristiyan göçmen bir ailenin torunu olan Barrack, babasının bakkal, annesinin sekreter olduğu Los Angeles”taki Culver City”de büyüdü.Öğrencilik yıllarında rugby takımına girerek sporla ilgilenen Barrack, avukat olarak Suudi Arabistan”da çalıştı.1980″lerde Reagan yönetiminde içişleri bakanlığı müsteşar yardımcısı olarak görev yapan Barrack, ABD”nin 40. Başkanı Ronald Reagan ile Kaliforniya”daki Rancho del Cielo bölgesinde komşuluk yaptı.

Source: Www.star.com.tr


BM Genel Sekreteri Guterres, Suriye”deki olayların faillerinden hesap sorulması gerektiğini belirtti

Guterres, X hesabından, Suriye”de son dönemde yaşanan şiddet olaylarına ilişkin açıklama yaptı.

Suriye”nin sahil bölgesindeki Tartus ve Lazkiye ile Humus şehirlerinde yaşanan şiddet olaylarını kınayan Guterres, “Dökülen kan derhal durdurulmalı. Siviller korunmalı. İhlallerin faillerinden hesap sorulmalı.” ifadesini kullandı.

Suriye”nin sahil bölgesindeki operasyon

Devrik rejim unsurlarının 6 Mart”ta Lazkiye”nin Ceble ilçesinde düzenlediği saldırıda en az 11 güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti.

Saldırının ardından Suriye güvenlik güçleri bölgede geniş çaplı operasyon başlatmıştı.

Şiddetli çatışmalarda taraflardan yüzlerce kişi ölürken, çok sayıda sivil de hayatını kaybetmişti.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, ülkenin birlik ve beraberliğine sahip çıkılmasını istemiş, güvenlik güçlerini sivillerin güvenliği konusunda uyarmıştı.

Suriye hükümeti, güvenlik güçlerinin olası ihlallerinin tespiti ve sorumluların yakalanması için soruşturma komitesi kurmuştu.

Yetkililer, güvenlik güçlerinin sahil bölgesindeki operasyonlarının 10 Mart’ta sona erdiğini duyurmuştu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Anlaşma sonrası Ankara”dan net mesaj: Tehdit sürdüğü müddetçe Türkiye mücadelede kararlı

TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel, Şam yönetimi ile PKK”nın Suriye uzantısı YPG”nin de içinde olduğu SDG arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma sonrası edindiği bilgileri yazdı.Yiğitel”in Akşam Gazetesi”nde yayımlanan haberi şöyle:Suriye”de Şam yönetimi ile terör örgütü PKK”nın Suriye uzantısı SDG/YPG arasında imzalanan 8 maddelik anlaşmanın yankıları sürüyor. Anlaşmaya Ankara”nın yaklaşımını güvenlik ve diplomatik kaynaklara sordum. Yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim, Ankara”nın gelişmelere temkinli yaklaştığı yönünde. Anlaşmanın olumlu yanları da temkinli bakılan yönlerini de özetle şöyle sıralayabilirim.OLUMLU BAKILAN YÖNLER- Terör örgütü PKK”nın uzantısı SDG”nin Şam merkezi hükümetini tanıması ve bağlılığını ilan etmesi olumlu.- Sınır geçişleri, havaalanları, petrol ve gaz sahaları dahil kuzeydoğu Suriye”deki tüm sivil ve askeri kurumların merkezi hükümetin yönetimi altında bütünleştirilmesi olumludur.- Türkiye”nin en başından itibaren terör örgütü DEAŞ ile mücadelede PKK”nın uzantılarına ihtiyaç olmadığı, bu mücadelenin bizzat Türkiye veya yerel unsurlarca da yürütülebileceği tezi, bu süreçte etkili oldu.- Türkiye”nin hem askeri hem diplomatik çabaları sonuç verdi. En son Ürdün”de yapılan zirvede alınan ortak operasyon ve istihbarat merkezi kurulması, Suriye”deki kampların Şam”a devri kararı etkili oldu. Terör örgütü kendisine ihtiyaç duyulmadığı endişesine kapıldı.- ABD”nin bölgeden çekileceği gerçeği süreci hızlandırdı.- Türkiye”nin nereden gelirse gelsin terörle kaynağında yok etme stratejisi ve kararlılığı etkisini gösterdi.TEMKİNLİ YAKLAŞILANLAR- Her ne kadar meşru hükümetle bir anlaşma imzalanmış olsa da sonuçta SDG bir terör örgütü.- Terör örgütü SDG”nin attığı imza kimi, kimleri bağlıyor. Buna kendi içlerinde bile kaç kişi uyacak, sahadaki uygulamalarına bakılması gerekecek.- Terör örgütü PKK”nın tepkisini görmek lazım. Terör örgütü PKK, kendi kurucu liderleri Öcalan”ın çağrısında bile doğrudan bir kabul tavrı göstermedi.- Terör örgütü geçmişte birçok konuda yapacağını, uyacağını duyurduğu çok sayıda taahhüdüne uymadı.- SDG”nin silahlı kolu YPG bu anlaşmaya uyacak mı? Örgüt içinde oluşacak direnci sahada görmek gerekir.- YPG”nin Şam ordusuna entegre olması modüler olarak mı olacak? Modüler entegrasyon aynı şekilde modüler ayrılmayı da beraberinde getirebilir. Bu yapı bir bütün olarak Şam ordusu içinde yer almamalı.- Lübnan”da Hizbullah, Irak”ta Haşdi Şabi konusunda da benzer sorunlar yaşandı. Bu iki örgüt merkezi hükümetlere hep zorluklar çıkardı.MÜCADELE KARARLILIĞITürkiye”nin bölgedeki konumunun ne olacağı konusunda akla zarar yorumlara da denk geliyorum. “Türkiye”nin bölgede kalma şartları kalmadı” diyenler bile var. Oysa tam tersi. Türkiye”nin terörü kaynağında yok etme stratejisi yürürlükte. Terör tehdidi olduğu müddetçe, Türkiye de kaynağında yok etmek için orada olacak. Türkiye”nin bölgeden çekilmesi ancak terör tehdidinin sonsuza kadar ortadan kalkmasıyla ancak mümkün olabilir. Kaldı ki, Suriye merkezi hükümeti ve bölgesel yapıların Türkiye”ye ihtiyaçları da sürüyor. Bölgenin kalkınması başta olmak üzere birçok konuda Türkiye”ye olan ihtiyaç devam ediyor.İsrail”in Suriye hesabı tutmadı! SDG sonrası 2. anlaşma yoldaŞara”dan işgalcilere sert cevapSDG ile anlaşmaya varıldıŞam-SDG anlaşmasına AK Parti”den ilk yorum

Source: Www.star.com.tr


Kolombiya”nın Cauca bölgesinde düzenlenen bombalı saldırıda 5 asker öldü

Ulusal basında yer alan habere göre, Cauca”ya bağlı Balboa kasabasında bir köprünün onarımını gerçekleştiren askerlere yönelik bombalı saldırı düzenlendi.

Saldırıda 5 asker yaşamını yitirdi, 6 asker yaralandı.

Kolombiya Savunma Bakanı Pedro Sanchez, saldırıyı kınayarak, hayatını kaybeden askerlerin ailelerine başsağlığı diledi.

Cauca Valisi Octavio Guzman ise X hesabından yaptığı açıklamada, “Balboa-El Estrecho yolunda ordu birliklerimize yönelik saldırıdan derin üzüntü duyuyoruz. Şiddet, can almaya ve Cauca’nın geleceğini tehdit etmeye devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Saldırıdan önce Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, X hesabından yaptığı paylaşımda, eski Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) üyeleri tarafından tahrip edilen köprünün yeniden inşa edileceğini ve bunun bölgedeki köylülerin ekonomisi için büyük önem taşıdığını belirtmişti.

Yetkililer, saldırıdan FARC”ın çatı örgütü Estado Mayor Central”e (EMC) bağlı Carlos Patino grubunu sorumlu tuttu.

“Ivan Mordisco” ismiyle bilinen Nestor Gregorio Vera”nın yönettiği ve FARC ile devlet arasındaki barış anlaşmasına hiç katılmayan EMC, FARC”ın sözde “Genelkurmay Başkanlığı” olarak da biliniyor.

Ülke basınına göre 2 bin 180″i silahlı olmak üzere 3 bin 500″den fazla üyeye sahip EMC, Venezuela ve Ekvador”un yanı sıra Kolombiya”nın batı, orta ve doğusunda uyuşturucu, kaçakçılık ve haraç gibi yollardan finansman sağlıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Küresel piyasalarda gözler ABD”de açıklanacak enflasyon verisine çevrildi

ABD Başkanı Trump”ın adımları ve açıklamaları küresel risk iştahı üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

ABD”nin önemli ticaret ortaklarına uyguladığı gümrük vergilerinin ekonomide kısa vadeli de olsa bir durgunluğa neden olabileceğinden endişe edilirken, Trump, dün yaptığı açıklamada resesyon olasılığına ilişkin olarak “Hiçbir şekilde böyle bir olasılık görmüyorum.” dedi.

ABD”nin çelik ve alüminyum ithalatına getirdiği yüzde 25 gümrük vergisinin 12 Mart”ta yürürlüğe girmesinden saatler önce Trump, Kanada menşeli çelik ve alüminyum ürünlerine yönelik tarifeleri yüzde 50″ye çıkaracağını açıkladı.

Trump”ın kararı, Kanada”nın Ontario eyaletinin ABD eyaletlerine sağladığı elektriğe yüzde 25 oranında ek ücret uygulayacağını açıklamasının ardından geldi.

Ontario Başbakanı Doug Ford ise gün içerisinde ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ile yaptığı ortak açıklamada, Ontario, Michigan, New York ve Minnesota eyaletlerine sağladıkları elektriğe yüzde 25 oranında uyguladığı ek ücreti askıya almayı kabul ettiğini duyurdu.

Trump”ın ticaret ve üretimden sorumlu kıdemli danışmanı Peter Navarro da verdiği röportajda, Kanada”dan ithal edilen çelik ve alüminyuma yönelik tarifelerin yüzde 50″ye çıkarılmasının planlanmadığını ifade etti.

Analistler, tarifelere ilişkin belirsizliklerin piyasalarda fiyatlamaları zorlaştırdığına dikkati çekerek, bugün açıklanacak enflasyon verilerinin yatırımcıların odağına yerleştiğini söyledi.

Öte yandan, Trump”ın söz konusu tarife adımlarının ülkede enflasyonist baskıları canlandıracağına yönelik endişeler varlığını korurken, para politikasını belirlemede aceleci olmayacaklarını açıklayan ABD Merkez Bankası (Fed) yönetimiyle arasında uyuşmazlık çıkabileceğine ilişkin soru işaretleri fiyatlamaları zorlaştırmaya devam ediyor.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed”in yılın ilk yarısında faiz indirimi yapacağına yönelik beklentiler öne çıkarken, Bankanın haziran ayında yüzde 85 ihtimalle politika faizini 25 baz puan indireceği tahmin ediliyor.

Makroekonomik verilere göre, ABD”de ocak ayında açık iş sayısının arttığını gösteren veriler iş gücü piyasasının dayanıklılığına işaret etti. Buna göre, JOLTS açık iş sayısı, ocakta 7 milyon 740 bine çıkarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.

ABD”de federal hükümete 14 Mart”a kadar finansman sağlanmasını öngören geçici bütçenin süresinin dolmasına çok az süre kala yeni bütçe tasarısına ilişkin ABD Kongresinden gelen haber akışı da yakından takip ediliyor.

Bu gelişmelerle ABD”nin 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4,27 seviyesinde dengelenirken, dolar endeksi yüzde 0,1 artışla 103,6 seviyesinde bulunuyor.

Altının ons fiyatı yatay seyirle 2 bin 915 dolardan alıcı bulurken, Brent petrolün varil fiyatı ise yüzde 0,2 artışla 69,8 dolardan satılıyor.

New York Borsası”nda dün, S&P 500 endeksi yüzde 0,76, Nasdaq endeksi yüzde 0,18 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,14 düştü. ABD”de endeks vadeli kontratlar güne pozitif bir seyirle başladı.

Avrupa borsalarında dün negatif bir seyir izlenirken, gözler bugün Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde”ın yapacağı konuşmaya çevrildi.

Ayrıca bölgede tarifelere ilişkin haber akışı ve Rusya-Ukrayna Savaşı”nın sonlanmasına yönelik atılan adımlar da yakından takip ediliyor.

Avrupa Birliği (AB), ABD ile Ukrayna heyetleri arasında Suudi Arabistan”ın Cidde kentinde yapılan görüşmelerin ardından varılan kararları memnuniyetle karşıladığını bildirdi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal medya hesabından, ABD ile Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmelere ilişkin paylaşım yaptı.

Von der Leyen, “Ateşkes anlaşması önerisi ile ABD”nin istihbarat paylaşımı ve askeri yardımları yeniden başlatması dahil, ABD-Ukrayna görüşmelerine ilişkin Cidde”den bugün gelen haberleri memnuniyetle karşılıyoruz.” ifadesini kullandı.

Öte yandan, von der Leyen, Avrupa Parlamentosu (AP) Genel Kurulunda milletvekillerine hitap ederek, Avrupa”nın güvenliği ve savunmasıyla ilgili son durum üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Avrupa”nın GSYH”ye oranla yüzde 2″den bile daha az savunma harcaması yaptığına dikkati çeken von der Leyen, “Bugün yapılan tüm analizler, Avrupa bütçesinin tamamına bakıldığında yüzde 3″ün üstüne çıkmamız gerektiğini gösteriyor.” diye konuştu.

Diğer taraftan, İngiltere Ticaret Bakanı Jonathan Reynolds tarifelere ilişkin yaptığı açıklamada, “ABD ile ilave gümrük vergilerini kaldırmak için daha geniş bir ekonomik anlaşmayı müzakere ediyoruz” dedi.

Dün, Almanya”da DAX 40 yüzde 1,29, Fransa”da CAC 40 endeksi yüzde 1,31, İtalya”da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 1,38 ve İngiltere”de FTSE 100 endeksi yüzde 1,21 değer kaybetti. Avrupa”da endeks vadeli kontratlar yeni güne de karışık bir seyirle başladı.

Asya borsalarında ise karışık bir seyir öne çıkarken, Trump”ın gümrük vergilerine ilişkin adımları ve Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşının yansımaları pay piyasalarının yönü üzerinde etkili oluyor. Dün, Trump”ın resesyon endişelerini reddetmesi ve Rusya-Ukrayna Savaşının sona ermesi amacıyla yapılan görüşmeler bölgede pay piyasalarını destekledi.

Çin, ABD ve Ukrayna heyetlerinin, Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmeye yönelik Suudi Arabistan”da yaptıkları görüşmeleri desteklediğini bildirdi. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning, başkent Pekin”de düzenlenen günlük basın toplantısında sorulan soruya, “Çin, krizin barışçı çözümüne katkı sağlayacak tüm çabaları destekliyor.” şeklinde cevap verdi.

Çin”in Ukrayna krizinin siyasi çözümünde yapıcı rol oynamak için uluslararası toplumla birlikte çalışmaya hazır olduğunu ifade eden Mao, “Umarız ilgili taraflar, herkes için kabul edilebilir adil ve kalıcı bir çözüm bulabilir.” ifadesini kullandı.

Öte yandan, Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda para politikasına ilişkin yaptığı açıklamada, Bankanın politika faizini artırıp artırmayacağına nasıl karar vereceği konusunda piyasalarla net bir şekilde iletişim kurmaya devam etmesinin önemli olacağını söyledi.

Bölgede bugün açıklanan verilere göre, Japonya”da şubat ayı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) önceki aya göre değişim göstermezken, yıllık bazda yüzde 4 ile beklentilere paralel şekilde arttı.

Bu gelişmelerle kapanışa yakın Japonya”da Nikkei 225 yüzde 0,3 ve Güney Kore”de Kospi yüzde 1,4 yükselirken, Hong Kong”da Hang Seng endeksi yüzde 0,5 ve Çin”de Şanghay bileşik endeksi de yüzde 0,1 düştü.

Yurt içinde dün alış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul”da BIST 100 endeksi, günü yüzde 0,15 değer kazanarak 10.438,33 puandan tamamlarken, gözler bugün açıklanacak ödemeler dengesi verilerine çevrildi.

AA Finans”ın beklenti anketine göre ekonomistler, cari işlemler hesabının ocak ayında 3 milyar 238 milyon dolar açık verdiğini öngördü.

Ekonomistler, cari işlemler açığının 2025 yılında 22 milyar 190 milyon dolar olarak gerçekleşeceğini tahmin etti.

Dolar/TL, dün yüzde 0,1 yükselişle 36,5910″dan kapanırken, bugün bankalararası piyasanın açılışında yatay seyirle 36,5990 seviyesinden işlem görüyor.

Analistler, bugün yurt içinde ödemeler dengesi, yurt dışında ise ABD”de enflasyon ve ECB Başkanı Lagarde”ın açıklamalarının takip edileceğini dile getirerek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.500 ve 10.600 puanın direnç, 10.400 ve 10.300 seviyelerinin destek konumunda olduğunu kaydetti.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

10.00 Türkiye, ocak ayı ödemeler dengesi

11.45 Avro Bölgesi, ECB Başkanı Lagarde”ın konuşması

14.00 ABD, haftalık mortgage başvuruları

15.30 ABD, şubat ayı Tüketici Fiyat Endeksi

21.00 ABD, şubat ayı Federal bütçe dengesi

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Selahaddin E. Çakırgil yazdı: Suriye”de, “diz çöktürmek”ten değil, “akl-ı selîm”in galibiyetinden bahsetmeli

ÖNCE BİR AÇIKLAMA: “Dünkü yazımda İran ve Türkiye medya organlarında, birbirlerine ve toplumlarına soğukluk yansıtacak sağlıksız bir yaklaşım sergilendiğine ve bunun İslam Birliği idealine aykırı olduğuna iki taraftan da örnekler değinirken,(Bu arada, İran medyasında yer alan bir habere göre, “Türkiye”nin eski Başbakan Danışmanı Cahit Tuz (?) isimli bir kişinin, İsrail”in “24” isimli kanalında, katıldığı bir tartışmanın video -haberi ve , “Temelde, İran ve İsrail”in” varlığı birbirine bağlıdır!” iddiasında bulunduğu da İran halkına duyuruluyordu. (Eskiden, böyle bir resmî sıfatlı olan birisi var mı, bilmiyorum.)Ama, İran tarafı da, Türkiye”yi aynı şekilde suçlamıyor mu?) demiştim.*Dün Londra”dan “Cahit Tuz” isimli bir beyefendi telefon etti ve kendisinin herhangi bir İsrail TV kanalına asla çıkmadığını belirtti.Kendisinin beyanını esas alacağımıza göre, İran medyasının verdiği video-haber, başka kanallarda yapılan bir tartışmanın, söz konusu “24” kanalında da bir şekilde kullanılmış olduğu; ya da, İran medyasının o video -haber görüntüsünü İsrail kanalına isnat etmiş olabileceği anlaşılıyor.Durumu okuyucuların bilgisine sunarken, ismini “Cahit Tuz” olarak aktardığımız beyefendinin hassasiyetini de, şükran duygusuyla öğrenmiş bulunuyoruz. Esasen, İran medyasında bu konu ele alınırken, “Türkiyeli yüksek bir bürokratın iddiası” olarak o haber verilmişti. Yani, “Cahit Tuz bey” için bir “kasd-ı mahsusa” söz konusu olmayıp, iki tarafın medya organlarında yer alan haberlerden örnekler sunuluyordu, yazımızda..Okuyucuların, bu konuda, ismi geçen şahsın kendi beyanını esas alması gerektiği, saygıyla hatırlatılır.*Ve gelelim, asıl konumuza:*Gerek Suriye”deki son gelişmeler ve gerekse bizde, PKK”nın silah bırakması ve “kendisini “feshetmesi” için kongresini toplaması” konusunda Öcalan”ın yaptığı çağrı, bazı iddialı yorumcularca, tarafların şu veya bu tarafına “diz çöktürüldüğü” ifadesi o kadar sık kullanılıyor ki, bir taraf, karşıtlarına “diz çöktürmüş bir yiğit”; diğer taraf da, rakibi veya hasmı karşısında “diz çökmüş bir ezik şahsiyet” durumunda gösterilmiş oluyor.Hattâ, gerçek bu bile olsa, eğer bir fitne ateşinin söndürülmesi isteniyorsa, bu gibi yorumlar o ateşin söndürülmesine hizmet etmez; tam tersine, galip durumda olanın daha bir gurura kapılmasına ve yenik durumda olanın da, intikamını almak için müsait bir zamanı gözetmesine hizmet eder; yani, yangına benzinle veya körükle gitmek durumuna düşülür.*Çünkü, sadece “insan”da değil, hemen hemen bütün canlılarda da bir kavga veya hayatî bir mücadeleden yenik olarak çıkmamak için, çeşitli fizikî veya ruhî direniş yöntemleri denemek, fıtrî bir yaratılış özelliğidir.Hatta o kadar ki, karıncalar arası kavganın büyütülmüş görüntülerini izlersek, galip gelmek için ölmek pahasına verilen çetin mücadeleler sonunda, yenilen tarafın kaçması ve galip gelenin böbürlenmesi; keza, aslanlar arasındaki kavgada da yenik düşenlerin kavga alanından sıvışmaya nasıl çalıştıklarını seyretmek, ibretliktir..*O halde, sadece PKK”nın 40 yıllık geçmişi değil, 1925″lerdeki Şeyh Said Hareketi, 1930″daki Ağrı ve 1937″de, Seyyid Rıza liderliğinde patlak veren Dersim Gaileleri gibi ve her birisi de oldukça kanlı biten büyük rahatsızlıkların üzerine merhemle yaklaşmak yerine, sadece askerî yöntemlerle, “kezzap”la yaklaşmaya çalışmak, bu gaileleri daha da içinden çıkılmaz duruma getirdiği gibi, şimdi PKK”nın silah bırakmak ve kendisini feshetmek noktasına gelmesini de, hayırlı bir gelişme olarak alkışlamak gerekirken, “diz çöktürmek”ten bahsedilmesi son derece yanlış ve tehlikeli olur.*Bu durum, Suriye”de de yaşandı, yaşanıyor, bugünlerde.. Şöyle ki, (Baba-Oğul) Hâfız ve Beşşar Esed liderliğindeki 54, bütünüyle Baas rejiminin de 62 yıllık zulüm ve kanlı diktatörlük dönemi, beklenmeyen şekilde ve sür”atle, 8 Aralık 2024 günü çöküp, Ahmed eş-Şara liderliğindeki güçlerin duruma genel olarak hâkim olması üzerinden henüz 2 ay geçmekteyken, geçen hafta Lazkiye, Tartus ve güneyde Dera bölgelerinde patlak veren Dürzî, Aleviyyûn ve Nusayrîlerin ve de Esed dönemi kalıntılarının silahlı isyanları, Ahmed eş-Şara başkanlığındaki bugünkü Suriye Hükümeti”nin halk nezdindeki itibar ve itimadının da etkisiyle 3 gün içinde söndürülmüş bulunuyor.. Elbette ağır kayıplar olduğu da anlaşılıyor..Ancak, sonuç inşallah, hayırlı bir gelişme olmuştur.Ve tam da bu sırada, “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) denilen silahlı güç odağının, Ahmed eş-Şara ile anlaşmaya varıp, Şam”daki merkezî hükûmetin otoritesini kabullenmesi, yeni bir hayırlı gelişme olarak görülmelidir..Böyleyken, bizdeki ekran yorumcularının, anlaşma yapan SDG”yi “diz çöktü” diye nitelemeleri, on derece yanlıştır. Burada, akl-ı selîmin galibiyetinden söz etmek gerekir..Dahası SDG temsilcisi ile Ahmed eş-Şara arasında imzalanan anlaşma metnini, beğenmeyip, “Ama, şu tehlike var, bu tehlike var..” diye, rahat koltuklarından ahkâm kesmeleri, bir spor programının yorumcuları arasında tartışmaları hatırlatıyor..Aman Allah”ım, ne yorumlar, ne telkinler..*Halbuki, burada görülmesi gerekli olan konu, bu beklenmeyen anlaşma ile, Suriye merkezî hükûmetinin iktidarını daha da pekiştirdiği ve sosyal hayatın kontrolü açısından, daha güçlü bir inisiyatif elde etmiş olduğudur. Çünkü, PKK paralelindeki SDG güçleri de, özellikle Fırat”ın doğusundaki bütün temel devlet kurumlarını merkezî hükûmete teslim etmeyi kabullenmiştir..Elbette, Ahmed eş-Şara başkanlığındaki Suriye hükümetinin önünde daha çok zorluklar var ve olacaktır da.. Ve, bir inkılabı gerçekleştirmek elbette kolay değildir, zordur, çetindir; ama, onu muhafaza etmek daha da çetindir.İnşaallah , Suriye”nin Müslüman halkının, hele de son 60 yıldır çektiği acılar son bulur..

Source: Selahaddin E. Çakirgi̇l


Altın fiyatlarının küresel siyasi gelişmeleri fiyatlama ihtimali güçleniyor

ABD”de Başkan Donald Trump”ın enflasyon endişesini gözardı etmeyen açıklaması ABD borsaları ve kripto paralarda büyük çöküşe neden oldu. Kripto tarafında yaklaşık 4 trilyon dolar buhar oldu. Küresel yatırımcılar, piyasalardaki bu çöküşe rağmen güvenli liman altının neden hızla yükselmediğini merak ediyor. DOLARIN DÜŞÜŞÜ ALTIN ÜZERİNDE DE BASKI OLUŞTURDU Küresel ticaret savaşlar kapsamında ABD”nin ek vergi talepleri birer birer misillemelerle karşılık buluyor. Bu gelişmeler dolarda risk algısının artmasına neden olduğu için ABD resmi para birimi güçsüz seyrediyor. Ons altın fiyatlarına da yansıyan bu tablo altın üzerinde de kısmi baskıya neden oluyor. ALTIN FİYATLARI SİYASİ GELİŞMELERE ODAKLANDI Ancak uzmanlar, altında yükseliş için asıl beklenen verinin ekonomik değil siyasi olduğuna dikkat çekiyor. Küresel ticaret savaşlarının ve bunun küresel ekonomiye etkilerinin zaten 2024 sonu ile 2025″in ilk başlarında fiyatlandığını belirten uzmanlar, bu sebeple altının peş peşe rekorlara imza attığını hatırlatıyor. Şimdi altının bu tarihi yükselişten gevşeyerek yatay seyrettiğini kaydederek, ABD”nin dahil olduğu Rusya-Ukrayna barış görüşmelerinin nihayete ermesinin fiyatlanacağını kaydediyor. Anlaşmanın sağlanmasının küresel istikrarı artırabileceği adım olarak yorumlanırken altın fiyatlarında gerileme anlamına gelebileceğini kaydediyor. Bu sebeple küresel altın yatırımcıları ateşkes görüşmelerinden gelecek haberlere odaklanmış durumda. GRAM ALTIN FİYATLARI Gram altın güne 3430 liradan başladı. Gün içinde en düşük 3425 lira, en yüksek de 3436 lira seviyesi görüldü. Gram altının tarihi zirvesi 3480 lira seviyesindeydi. KAPALIÇARŞI”DA GRAM ALTIN FİYATLARI Kapalıçarşı”da gram altın 3453 liradan alınırken 3498 liradan satılıyor. ONS ALTIN FİYATLARI Ons altın güne 2916 dolardan başladı. Gün içinde en düşük 2910 dolar, en yüksek de 2919 dolar seviyesi görüldü. Ons altının tarihi zirvesi 2956 dolar seviyesindeydi. NOT: Bu haber içeriği yatırım tavsiyesi içermemektedir.

Source: Abdurrahman Yazıcı


ABD, Suriye”nin kuzeyindeki anlaşmayı memnuniyetle karşıladı

ABD Dışişleri Bakanlığı, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeydoğusunu entegre etmesini öngören anlaşmaya ilişkin yazılı açıklama yayınladı.
Açıklamada, ABD”nin, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeydoğusunu entegre etmesini öngören anlaşmayı memnuniyetle karşıladığı belirtildi.

ABD”nin daha fazla çatışmanın önlenmesi için güvenilir bir siyasi geçişi desteklediği ifade edildi.
Geçen günlerde Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Ferhad Abdi Şahin arasında, Suriye topraklarının birliğini vurgulayan ve bölünmeyi reddeden bir anlaşma imzalandı.
Anlaşmayla kuzeyde herhangi bir özerk bölge oluşturulmasının önüne geçildi.
Son dakika: Suriye”deki geçici yönetim duyurdu: SDG ile anlaşmaya varıldıGündem

Source: Dünya Gazetesi


ABD”den Suriye-SDG anlaşmasına ilişkin ilk açıklama

ABD Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, ABD”nin, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeydoğusunu entegre etmesini öngören anlaşmayı memnuniyetle karşıladığı belirtildi.ABD”nin daha fazla çatışmanın önlenmesi için güvenilir bir siyasi geçişi desteklediği ifade edildi. Anlaşma sonrası Ankara”dan net mesaj: Tehdit sürdüğü müddetçe Türkiye mücadelede kararlıSDG ile anlaşmaya varıldı

Source: Www.star.com.tr


Yatırımcıların tüm dikkati ABD enflasyon verilerinde

Küresel piyasalarda, Trump”ın Kanada”ya yönelik çelik ve alüminyum tarifelerini iki katına çıkarma kararından vazgeçebileceğine ilişkin sinyaller satış baskısını hafifletiyor.

Tarifelere ilişkin belirsizliklerin piyasalarda fiyatlamaları zorlaştırdığına dikkat çeken analistler, bugün açıklanacak enflasyon verilerinin yatırımcıların odağına yerleştiğini söylüyor.
Trump-Fed uyuşmazlığı
Trump”ın söz konusu tarife adımlarının ülkede enflasyonist baskıları canlandıracağına yönelik endişeler varlığını korurken, para politikasını belirlemede aceleci olmayacaklarını açıklayan ABD Merkez Bankası (Fed) yönetimiyle arasında uyuşmazlık çıkabileceğine ilişkin soru işaretleri fiyatlamaları zorlaştırmaya devam ediyor.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed”in yılın ilk yarısında faiz indirimi yapacağına yönelik beklentiler öne çıkarken, Bankanın haziran ayında yüzde 85 ihtimalle politika faizini 25 baz puan indireceği tahmin ediliyor.

Makroekonomik verilere göre, ABD”de ocak ayında açık iş sayısının arttığını gösteren veriler iş gücü piyasasının dayanıklılığına işaret etti. Buna göre, JOLTS açık iş sayısı, ocakta 7 milyon 740 bine çıkarak piyasa beklentilerinin üzerinde gerçekleşti.
ECB Başkanı açıklamada bulunacak
Avrupa borsalarında dün negatif bir seyir izlenirken, gözler bugün Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde”ın yapacağı konuşmaya çevrildi.

AB, ABD ile Ukrayna heyetleri arasında yapılan görüşmelerin ardından varılan kararları memnuniyetle karşıladığını bildirdi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, “Ateşkes anlaşması önerisi ile ABD”nin istihbarat paylaşımı ve askeri yardımları yeniden başlatması dahil, ABD-Ukrayna görüşmelerine ilişkin Cidde”den bugün gelen haberleri memnuniyetle karşılıyoruz.” ifadesini kullandı.
AP Genel Kurulu”nda, Avrupa”nın GSYH”ye oranla yüzde 2″den bile daha az savunma harcaması yaptığına dikkati çeken von der Leyen, “Bugün yapılan tüm analizler, Avrupa bütçesinin tamamına bakıldığında yüzde 3″ün üstüne çıkmamız gerektiğini gösteriyor.” diye konuştu.
Çin-ABD savaşında son durum
Asya borsalarında Trump”ın vergi adımları ve Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşının yansımaları pay piyasalarının yönü üzerinde etkili oluyor.
Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda para politikasına ilişkin yaptığı açıklamada, Bankanın politika faizini artırıp artırmayacağına nasıl karar vereceği konusunda piyasalarla net bir şekilde iletişim kurmaya devam etmesinin önemli olacağını söyledi.
Bölgede bugün açıklanan verilere göre, Japonya”da şubat ayı Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) önceki aya göre değişim göstermezken, yıllık bazda yüzde 4 ile beklentilere paralel şekilde arttı.
Ocak ayı ödemeler dengesi verileri
Yurt içinde dün alış ağırlıklı bir seyir izleyen Borsa İstanbul”da BIST 100 endeksinde bugün gözler bugün açıklanacak ödemeler dengesi verilerine çevrildi.
AA Finans”ın beklenti anketine göre ekonomistler, cari işlemler hesabının ocak ayında 3 milyar 238 milyon dolar açık verdiğini öngördü. Ekonomistler, cari işlemler açığının 2025 yılında 22 milyar 190 milyon dolar olarak gerçekleşeceğini tahmin etti.
Dolar/TL bugün bankalararası piyasanın açılışında yatay seyirle 36,5990 seviyesinden işlem görüyor.
Piyasalarda bugün takip edilecek veriler
10.00 Türkiye, ocak ayı ödemeler dengesi
11.45 Euro Bölgesi, ECB Başkanı Lagarde”ın konuşması
14.00 ABD, haftalık mortgage başvuruları
15.30 ABD, şubat ayı Tüketici Fiyat Endeksi
21.00 ABD, şubat ayı Federal bütçe dengesi

Source: Dünya Gazetesi


ABD”den Suriye”deki mutabakata dair ilk yorum

Terör örgütü YPG/PKK nın siyasi yapısı olan SDG ile Suriye hükümeti arasında yapılan görüşmeler sonucunda sağlanan anlaşmanın ardından ABD Dışişleri Bakanlığından konuya ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, ABD nin, Suriye yönetiminin ülkenin kuzeydoğusunu entegre etmesini öngören anlaşmayı memnuniyetle karşıladığı belirtildi. ABD nin daha fazla çatışmanın önlenmesi için güvenilir bir siyasi geçişi desteklediği ifade edildi. Memnuniyet ve uyarı ABD Dışişleri Bakanı Rubio, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: ABD, Suriye geçici yetkilileri ile Suriye Demokratik Güçleri arasında, kuzeydoğunun birleşik bir Suriye’ye entegre edilmesine yönelik yakın zamanda duyurulan anlaşmayı memnuniyetle karşılamaktadır. ABD, güvenilir ve mezhepçi olmayan bir yönetişimi teşvik eden bir siyasi geçiş sürecinin, daha fazla çatışmayı önlemenin en iyi yolu olduğu yönündeki desteğini bir kez daha teyit etmektedir. Geçici yetkililerin alacağı kararları yakından izlemeye devam edeceğiz ve özellikle azınlıklara yönelik son dönemde yaşanan ölümcül şiddet olaylarından endişe duyduğumuzu da belirtmek isteriz. Anlaşmaya göre, SDG nin devlet kurumlarına katılması konusunda hemfikir olunmuştu. Ülkenin birliği ve tüm etnik grupların haklarının tanınması konuları anlaşmanın ana başlıklarını oluşturuyor. Anlaşmanın 2025 yılı sonuna kadar tam olarak yürürlüğe girmiş olması bekleniyor.

Source: Habertürk


Birleşmiş Milletler: “Suriye”deki ölü sayısı çok daha yüksek”

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Dairesi, Suriye”nin Lazkiye, Tartus ve Hama kentlerinde mezhepsel saldırılar nedeniyle en az 111 sivilin öldüğünü belgelediğini duyurdu. Ancak BM yetkilileri, gerçek ölüm sayısının çok daha yüksek olabileceğini belirtti.

Açıklamada, “Ülke genelinde yaşanan bu rahatsız edici olaylarda, kadınlar ve çocuklar dahil olmak üzere aileler infaz edildi. Ağırlıklı olarak Alevilerin yaşadığı şehirler ve köyler hedef alındı” ifadelerine yer verildi.

BM saha ekipleri, 6 ve 7 Mart tarihlerinde Lazkiye, Tartus ve Banyas’ta hastanelere yapılan baskınlarda çok sayıda sağlık çalışanı ve sivilin öldüğünü tespit etti.

Ayrıca, saldırılar devam ederken bazı grupların yaşanan kargaşayı fırsat bilerek iş yerlerini ve evleri yağmaladığı bildirildi. BM İnsan Hakları Dairesi Sözcüsü Thameen Al-Kheetan, “Çoğu vakada infazlar yapıldı. Erkekler ailelerinin önünde vuruldu” dedi.

ALEVİLER HEDEF ALINDI

Saldırıların faillerine dair kesin bilgi bulunmamakla birlikte BM, saldırıların hem geçiş dönemi yönetimine bağlı silahlı gruplar hem de eski rejime destek veren unsurlar tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.

Al-Kheetan, saldırıların açıkça mezhep temelli olduğunu vurgulayarak, “Hedef alınan yerlerin Alevilerin yoğun yaşadığı bölgeler olması tesadüf değil” dedi.

BM yetkilileri, bölgedeki çatışmaların artmasıyla birlikte can kaybının hızla yükseldiğine dikkat çekti. Belgelenen 111 ölümün 90’ının erkek, 18’inin kadın ve üçünün çocuk olduğu belirtildi. Saha ekipleri, ölü sayısının hızla artabileceğini ve bu saldırıların geniş çaplı bir misillemeye dönüşme riski taşıdığını ifade etti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Suriye’deki geçiş dönemi hükümetinin saldırıları soruşturmak üzere bir komisyon kurma kararını memnuniyetle karşıladı. Ancak soruşturmanın bağımsız ve tarafsız yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

Şam’daki geçiş dönemi yönetimi, soruşturma raporunun 30 gün içinde tamamlanacağını açıkladı.

Source: Haber Merkezi


Fransız Bakan Haddad: Trump”ın tarifelerine karşı daha ileri gidebiliriz

Haddad TF1 TV”ye verdiği demeçte bir ticaret savaşının kimsenin çıkarına olmadığını söyledi. AB Komisyonu, Trump”ın alumünyum ve çelik ithalatına yüzde 25 tarife kararının uygulamaya koyması sonrası karşı tedbirler açıkladı. 1 Nisan”da uygulamaya girmeye başlayacak karşı tedbirler 26 milyar euro tutarında ABD malını etkileyecek. Trump tarifeleri yürürlükte: S&P 500, Nasdaq, Dow Jones… Wall Street”te düşüş derinleşti!Ekonomi

Source: Dünya Gazetesi


Netanyahu Şara”ya meydan okudu! Suriye”de yeni karakollar kuracaklar

İsrail hükümetinin direktifleri doğrultusunda IDF, Suriye güçlerinin İsrail sınırına 65 kilometre mesafede toplanmasını engellemekle görevlendirildi. Buna ek olarak ordu, İsrail ile Suriye arasındaki tampon bölge boyunca ilave karakollar inşa etmeye hazırlanıyor. İSRAİL”E SIZMALARI ÖNLEMEKLE YÜKÜMLÜLER Haaretz gazetesinin bildirdiğine göre İsrail ordusu, sınır çitinden Suriye”nin 5 kilometre içine kadar tüm tampon bölgeyi kontrol ediyor. Üç IDF tugayı burada açıkça konuşlanmış durumda ve diğer görevlerinin yanı sıra İsrail”e sızmaları önlemekle de yükümlüler. Ordu aynı zamanda Suriyelilerin de bu bölgeye girmesini engelliyor, ancak 8 kilometrelik bölge içinde ikamet edenler istisna tutuluyor. GÜVENLİK BÖLGESİ TANIMLANDI Buna ek olarak, İsrail ordusu sınırdan 15 kilometreden daha az olan bölgeyi, IDF”nin Suriye ordusu mensuplarının girmesine izin vermediği bir güvenlik bölgesi olarak tanımladı. IDF ayrıca Suriye birliklerinin sınırdan 65 kilometre uzaklığa, Şam-Süveyda yoluna kadar rampalar ve füzeler gibi uzun menzilli silahlar yerleştirmesini de engelliyor. Ancak İsrail ordusu şu andan itibaren polis güçlerinin sınırdan 15-65 kilometre uzaklıktaki bölgeye girmesine izin vermeyi planlıyor. SAVUNMA BAKANI ŞARA”YI HEDEF ALDI Bu sabah İsrail ordusunun eski Suriye ordusu mevzilerinin bulunduğu yeri ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, burada açıklamalarda bulundu. Katz, şunları söyledi: “El Colani (Ahmed Şara) her sabah Şam”daki başkanlık sarayında gözlerini açtığında, IDF”nin Hermon”un zirvesinden kendisini izlediğini görecek ve Golan ve Celile sakinlerini onun ve cihatçı dostlarının tehditlerine karşı korumak için burada ve güney Suriye”nin tüm güvenlik bölgesinde olduğumuzu hatırlayacaktır.”İsrail ordusunun Suriye”de sınırsız bir süre kalmaya hazır olduğunu belirten Katz, “Hermon”daki güvenlik bölgesini elimizde tutacağız ve Suriye”nin güneyindeki tüm güvenlik bölgesinin silahlardan ve tehditlerden arındırıldığından emin olacağız” diye ekledi.

Source: Erdem Aksoy


İsrail ordusu, Batı Şeria”nın Kalkilya kentinde Filistinlilere ait evi havaya uçurdu

Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, İsrail ordusuna ait kamyonlar ve askeri araçlar, Kalkilya kentine girdi.

İsrail askerleri, Ağustos 2024″te düzenlediği suikastta hayatını kaybeden Ali Halil isimli Filistinlinin evine baskın düzenledi. Ardından çevre binaları tahliye eden askerler, Filistinliye ait 3 katlı evi patlayıcılarla havaya uçurdu.

Öte yandan Batı Şeria”nın kuzeyindeki belde ve mülteci kamplarına yönelik saldırılarını genişleten İsrail güçleri, Cenin kentinin güneyindeki Kabatiye ve Arabe beldelerine baskın düzenledi.

Görgü tanıkları, Kabatiye kasabasında cadde ve sokakları kazan ve tahrip eden askerlerin, bazı evleri “askeri kışlaya” çevirdiğini ifade etti.

Çok sayıda eve baskın yapan askerler kimi Filistinlileri gözaltına aldı.

Arabe beldesine de giren askeri güçler, gözaltına aldığı bazı Filistinlileri, sorgulanmak üzere kasabada “askeri kışlaya” dönüştürdüğü yerlere götürdü.

İsrail”in Batı Şeria”nın kuzeyine yönelik saldırıları

Gazze”de varılan ateşkesin 19 Ocak Pazar günü yürürlüğe girmesinin ardından İsrail ordusu, 21 Ocak Salı günü işgal altındaki Batı Şeria”nın kuzeyinde yer alan Cenin kentine “Demir Duvar” adını verdiği bir saldırı başlattı.

Cenin”de sürdürdüğü şiddetli saldırılarını 27 Ocak”ta Tulkerim, 2 Şubat”ta Tubas”ın El-Faria Mülteci Kampı ile Tamun beldesini kapsayacak şekilde genişleten İsrail ordusu, 7 gün süren baskının ardından 8 Şubat”ta Tamun”daki güçlerini geri çekti.

İsrail askerleri, 9 Şubat”ta saldırılarını Tulkerim”in doğusundaki Nur Şems Mülteci Kampı”nı da kapsayacak şekilde genişletti.

İsrail 23 Şubat”ta ise tanklarla işgal altındaki Batı Şeria”ya girerek bölgenin kuzeyindeki Cenin Mülteci Kampı”na baskın düzenlemişti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs”te bu sürede İsrail askerleri ile Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin saldırılarında 168″i çocuk 930 Filistinli yaşamını yitirdi, 7 bine yakın kişi yaralandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Beyaz Saray: Kanada”nın Ontario eyaletinin, ABD”ye elektriği kesmesinin ciddi sonuçları olabilir

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, düzenlediği basın toplantısında, Ontario Başbakanı Doug Ford”un, ABD eyaletlerine sağlanan elektriğe yönelik planlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

Leavitt, “Kanada, ABD”ye ve vatandaşlarımıza elektriği kesmeyi düşünürse ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalır.” dedi.

Başkan Donald Trump”ın, ABD”nin Kanada dahil dış ülkelerin elektriğine bağımlı olmaması konusunda kararlı olduğunu ifade eden Leavitt, Kanada”nın akıllıca bir karar vermesini umduklarını dile getirdi.

Leavitt, komşu ve ortak olarak nitelendirdiği Kanada”nın “artık rakip olabileceğini” ifade etti.

ABD ile Kanada arasındaki gümrük vergisi gerilimi

ABD”nin Kanada ve Meksika”dan ithal edilen ürünlere yönelik yüzde 25 ek gümrük vergisi 4 Mart”ta başlamıştı.

Trump, daha sonra bu ülkelere “ABD-Meksika-Kanada Anlaşması (USMCA)” kapsamına giren ürünler için 2 Nisan”a kadar gümrük tarifesi uygulamayacaklarını açıklamıştı.

ABD Başkanı Trump, ülkenin çelik ve alüminyum ithalatına yönelik ek tarifelerin de 12 Mart”ta yürürlüğe gireceğini bildirmişti.

Kanada”nın en kalabalık eyaleti Ontario”nun Başbakanı Doug Ford, 10 Mart”ta, Washington yönetiminin gümrük vergilerine karşılık ABD eyaletlerine sağladıkları elektriğe yüzde 25 oranında ek ücret yapacaklarını bildirmişti.

Ford, gerekirse bu oranı artırmaktan çekinmeyeceğinin altını çizerek “ABD bunu tırmandırırsa elektriği tamamen kesmekte tereddüt etmeyeceğim. Amerikan halkı için çok üzülüyorum çünkü bu ticaret savaşını başlatan onlar değil. Sorumlu olan tek bir kişi var, o da Başkan Trump.” demişti.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: