Vahdettin İnce yazdı: Sykes Picot”un ikinci yüz yılı/Sosyolojik bölünme

Vahdettin İnce yazdı: Sykes Picot”un ikinci yüz yılı/Sosyolojik bölünme

Kaç keredir yazıyorum, şu Sykes Picot musibetini. Matruşka gibi, yüz yılda bir yeni bir boyutu ortaya çıkıyor. Bizim meşhur Lozan”ımızın gizli maddeleri gibi. Korkarım bir yüz yıl daha hayatımıza yön verecek. Belki de yüz yıllarca. Şimdiki aymazlığımız devam ederse.İlk yürürlüğe girdiği dönemde, İslam ümmetinin fiziki parçalanmasını öngörüyordu. Çünkü Osmanlının şahsında somutlaşan birlik, en zayıf, en hasta çağında bile emperyalistlere kan kusturuyordu. Mağripten Hindistan”a, Kafkasya”dan Yemen”e kadar Müslümanlar müthiş bir birliktelik ve akıllara durgunluk veren bir dayanışma içinde direniş gösteriyorlardı. Birinci cihan harbi günlerinde, bakıyorsunuz Libya”dan Şeyh Senusî Anadolu mücadelesinde, Anadolu”dan Zenci Musa Yemen cephesinde, bugün Kassam tugaylarının ilham kaynağı ve isim babası Suriyeli İzzeddin el-Kassam Filistin”de mücadele ediyor. Enver Paşa ta orta Asya”nın steplerine gidip din-i Mübin-i İslam adına ordu toplayabiliyor ve şehit düşüyordu. İslam”ın en zayıf dönemlerinde bile iman sınır tanımıyordu. Yer yer ihanetler olsa da ümmet coğrafyasında bütün milletler müthiş bir mücadele veriyordu. Herkes hilafetin çağrısı etrafında kenetlenmişti.Libya”da Ömer Muhtar, Cezayir”de Abdulkadir el-Cezairi, Yemen”de Zeydiler, Anadolu”da kuvay-ı milliye emperyalistlere kök söktürüyordu. Şeyh Mahmud Berzenci liderliğinde Irak Kürtleri İngilizlere, Urfa, Antep, Maraş ve Kamışlı Kürtleri bölgedeki Türk ve Arap kardeşleriyle birlikte Fransızlara, Doğudaki Kürtler Ruslara karşı destansı bir mücadele veriyordu. Buna rağmen Müslüman halkların bu direnci Sykes Picot”un ilk aşamasının yürürlüğe konulmasını engelleyemedi. Osmanlı yıkıldı, hilafet mülkü tarumar edildi. Ümmet ırk ve mezhep esaslı olarak fizikî bölünmeye maruz kaldı.Buna rağmen, birlikte hareket etme, aynı amaca yönelme ülküsü ümmet içinde bu süreçte de devam etti. Yeni kurulan ulus devletlerden heyetler, Anadolu”da kurulan yeni devleti, Osmanlının mirasçısı, hilafetin manevi temsilcisi olarak gördükleri için, ziyaret ediyor ve birleşme teklifinde bulunuyorlardı. Tarihi belgelerde yer alıyor. O günkü yöneticiler, her birimiz kendi memleketimizi kurtaralım, devletimizi oturtalım, sonra konfederasyon şeklinde birleşiriz, telkininde bulunuyorlardı. Irak ve Suriye heyetlerinin bu amaçla Ankara”yı ziyaret ettikleri tarih kitaplarında yazıyor. Libya”nın geçen yüzyılın kırklı ellili yıllarına kadar Türkiye ile birleşme umudunu devam ettirdi. Hatta yetmişli yıllarda Arap ülkeleri arasında bir türlü başarılı olmayan birleşme çabaları da bu sürecin bir devamı olarak nitelendirilebilir. Şu kadarı var ki, Sykes Picot bir kere uygulanmış ve sonrası tesadüflere bırakılmış bir yapı değildi. Bu potansiyele sahip ümmetin bir daha toparlanıp çizilen sınırları anlamsızlaştırmasının önüne geçecek tedbirler de içeriyordu.Günümüzde bu anlaşmanın ikinci aşamasına tanık oluyoruz. Yani fiziki olarak farklı sınırlar içine hapsedilen ulusların içeriden sosyolojik olarak bölünmesinin şartları işlenmiş, eğitim ve yasalar aracılığıyla. Bugün buna tanık oluyoruz.İlk olarak bu gerçeği Irak”ta gördük. Arap”ı, Kürdü, Şii”si ve Sünni”siyle emperyalistlere karşı mücadele verilerek kurulan Irak”ın zalim yöneticileri, geçen yüz yıl boyunca ülkedeki Şiilere, Kürtlere ve dindar kesimlere akıl almaz baskılar uyguladılar. Emperyalistler yüzyılın sonunda bir daha gelince, zalimlerin sürekli dayak attıkları bu insanlar kıllarını bile kıpırdatmadılar, hatta kurtarıcı diye emperyalistlerin eteklerine sarıldılar. Sykes Picot”un ikinci aşaması başarılı bir şekilde yürürlüğe konulabilirdi artık. Bugünlerde Suriye”de bunun bir başka örneğine tanık oluyoruz. Devrik rejim tarafından ağır baskılar altında inletilen Kürtler, Dürzüler merkezi yönetimdense İsrail”e bel bağlama kıvamına gelmişler.Kendi evinde sürekli dayak yiyen çocuk dışarıda sevgi arar unutmayın.

Source: Vahdettin İnce