Başarıların tesadüfi olmadığını bilirim
Başarıyı tesadüfe bırakmayan, bir stratejiyle, bir felsefeyle büyüyen bir kurum…2025 Türkiye Üniversite Memnuniyet Araştırması’nda (TÜMA) Türkiye birincisi oldular.Üstelik sadece bir defa değil…2023’te birinci, 2024’te ikinci oldular, şimdi yeniden zirvedeler.Ben istikrarı severim.Çünkü başarıların tesadüfi olmadığını bilirim.Çünkü bu listeyi masa başında yazmıyor kimse, öğrencilerin oylarıyla belirleniyor.En değerli ödül, hizmet ettiğin insanın memnuniyetidir.Kendi kendinize istediğiniz kadar “İyiyim” deyin (elbette önemlidir), ama bunu başkaları, hele öğrencileriniz söylüyorsa çok daha değerlidir.Tabii burada Rektör Prof. Dr. Yusuf Baran’ın adını anmadan olmaz.Bu yıl da rektör performansı kategorisinde altın ödülü aldı.Üç yıl üst üste bu ödülü alan bir rektör olarak önemli bir rekorun sahibi oldu.Yıllar içinde de Prof. Dr. Baran’ı tanıma fırsatı buldum.O da istikrarlı, iddialı, Türkiye’nin geleceği için düşünün biri.Gecesini gündüzünü üniversitesi için harcayan, uluslararası arenada tanınan, sevilen bir bilim insanı.Prof. Dr. Yusuf Baran’ın liderliği İYTE’yi klasik bir devlet üniversitesinden çok daha fazlasına dönüştürdü.Bilimi, teknolojiyi, uluslararası iş birliklerini, öğrenci refahını, inovasyonu merkezine alan bir model kurdu.İYTE bugün sadece dersliklerden ibaret bir yer değil, bir bilim ve teknoloji ekosistemi.Kampüsünde barınma sorunu yok, öğrenci yurtlarında yedeğe bile gerek kalmıyor.Teknopark İzmir 2018’de 1.5 milyon dolar olan yüksek teknoloji ihracatını 2024’te 137.5 milyon dolara çıkardı.3 bini aşkın tam zamanlı Ar-Ge personeline istihdam sağlıyor.Öğrenciler İngilizce eğitim alıyor; Almanca, Japonca, Rusça, Çince gibi dillerle dünyaya hazırlanıyor.120’den fazla teknik üniversiteyle Erasmus anlaşmaları var.Mezun olmadan iş bulan, şirket kuran gençlerle dolu bir kampüs.Bu, o kadar önemli ki…Bugün birçok genç iş bulamadığı için evinde oturuyor.Onlara ‘ev genci’ diyoruz.Geleceğe hazır gençlere çok ihtiyacımız olacak. Kurumları bir hedefte buluşturan hayaller büyütürİYTE’nin aldığı ödüller uzun bir liste.Avrupa Komisyonu’ndan Araştırmada İnsan Kaynağı Mükemmeliyet Ödülü.Times Higher Education Awards Asia’da Uluslararasılaşma Stratejisi Ödülü.GreenMetric’te dünyanın en iyi 140’ıncı üniversitesi seçilmesi…YÖK’ün Araştırma Üniversiteleri Sıralamasında Ege’nin birincisi…Ve elbette Prof. Dr. Yusuf Baran’ın aldığı prestijli ödüller…Bilim Diplomasisi Ödülü, Eğitim Ödülü, Vizyoner Liderlik Ödülü, Girişimci Lider Ödülü…Bir üniversiteyi yalnızca binası, laboratuvarı ya da kütüphanesi büyütmez.Vizyonu büyütür.İnsanına inancı büyütür.Öğrencisini, öğretim üyesini, girişimcisini bir hedefte buluşturan bir hayal büyütür.İYTE bugün bu hayali gerçekleştiren, Ege’nin ve Türkiye’nin gururu olan bir eğitim kurumu.Kısacası İYTE’nin hikayesi, Türkiye’de yükseköğretimde nasıl bir model kurabileceğimizin en doğru örneklerinden biri. Şarkı söylemek yetmezPINAR Seli’yi tanıyanlar bilir.Onun bir sahnesi varsa yanında mutlaka bir sosyal sorumluluk fikri de vardır.Sadece şarkı söylemekle yetinmez, insanlara bir şey anlatmak ister, hatırlatmak ister, dokunmak ister.Hatırlarsınız, daha önce yazmıştım.İzmir’de, Medical Point Hastanesi Dr. Zafer Beken Organ Nakli Merkezi iş birliğiyle sahneye çıkmıştı.Ama bu sahne alışıldık bir konser değildi.Organ nakliyle hayata tutunanlar, hekimler, sağlık çalışanları, bir doktorun yaşam öyküsü vardı.Sahneden sadece şarkılar değil, insan hayatının kırılganlığı, umudu, dayanışması yankılanmıştı.Sanatın en güzel hali buydu işte.Pınar Seli, bu kez Bodrum’daydı.Bitz’in üçüncü kuruluş yıl dönümü etkinliğinde sahnedeydi.Ama yine fark yaratmayı ihmal etmedi.Etkinliğin teması belliydi: Orman yangınlarına dikkat çekmek.Konuklara zeytin fidanları dağıtıldı.“Her bir zeytin fidanı, doğaya olan saygımızın küçük ama güçlü bir sembolüdür” dediler.Çünkü biz hep yangınlardan sonra haber bültenlerinde yakılan alanları görürüz, sonra unuturuz.Ama o alanlar, o ormanlar bizim akciğerimizdir.Pınar Seli de sahnede şarkı söylerken bunu unutturmadı.“Ruhlara müzikle, toprağa ise zeytin fidanlarıyla dokunduk” dedi.Güzel cümle, gerçekten çok güzel…Sanat sadece eğlendirmek değil.Sanat, insanı sarsmalı.Bir şeyi hatırlatmalı.İnsana, “Sen de sorumlusun” demeli.Pınar Seli’nin yaptığı tam olarak bu.
Source: Deniz Si̇pahi̇