“Vahşi Yaşam Güncesi – Türkiye’nin Eşsiz Doğası ve Koruma Çabaları”

Tarımda uzay çağı! TÜRKSAT’tan yapay zekâ destekli takip

Türksat tarafından, uydu görüntülerinin yapay zekâ teknolojileriyle analiz edilmesiyle tarımsal üretimin yakından takip edilmesi sağlanıyor. #r-1118803# Yapay Zekâ ile Üretim Alanlarının Uydu Görüntüleri ile Tespiti Projesi doğrultusunda; Göktürk-1, Göktürk-2, Sentinel-2 ve PlanetScope gibi gelişmiş uydulardan alınan görüntüler analiz ediliyor. Yapılan analizler sonucunda, mesela haşhaş ekim alanlarının fenolojik takvim sürecine göre takibi yapılıyor. Yapay zekâ destekli sistem sayesinde, ‘doğru’, ‘yanlış’, ‘mükerrer’ ve ‘şüpheli beyan’ gibi ekim verileri analiz ediliyor, su stresi ve azot durumu gibi bitki sağlığı değerleri izlenebiliyor. Sistem, zirai üretimde şeffaflığı artırırken, verimliliğin yükseltilmesini ve kaynakların daha aktif olarak kullanılmasını sağlıyor. Geleneksel metotlarla yapılan zirai denetimlerin aksine, uydu görüntüleriyle yapılan analizler sayesinde sahada zaman kaybı en aza indiriliyor ve erken müdahale imkânı elde ediliyor. %98’İN ÜZERİNDE BAŞARI Proje çerçevesinde Türkiye genelinde 45 milyon dekarın üzerinde tarım alanı uydu görüntüleriyle analiz edildi. Yapılan analizler saha çalışmalarıyla doğrulanırken, yüzde 98’in üzerinde başarı oranına ulaşıldı. Bu teknoloji, özellikle zirai destekleme programları, verimli su kullanımı, ekim planlaması ve gıda güvenliği gibi alanlarda avantaj sağlıyor. Ayrıca, ürün rekoltesinin tahmin edilmesine yardımcı olarak, üreticilerin ve ilgili kurumların gelecek planlamalarını daha sağlıklı yapmasına imkân tanıyor. Türksat’ın geliştirdiği yapay zekâ destekli sistem, Türkiye’nin tarım politikalarına önemli katkı sunmasının yanında gıda arz güvenliği ve sürdürülebilir tarım hedeflerini de destekliyor. Yer gözlem uydularıyla yapılan kesintisiz takip sayesinde, üretim beklentileri daha doğru belirleniyor, sahadaki değişimler anında tespit ediliyor ve saha çalışmalarının maliyeti önemli ölçüde azaltılıyor. Projeyle, Türkiye’nin zirai üretim kapasitesinin artırılması ve kaynakların daha verimli kullanılması amaçlanıyor.

Source: Baki Sancak


Bunlar daha başlangıç yapacak çok işimiz var

146 YIL SONRA BİR İLK

Eskişehir’de 14 ay önce göreve gelen CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, duayen isim Yılmaz Büyükerşen’den devraldığı bayrağı daha da yükseğe taşıdı. Bir zamanlar çorak bir Anadolu kenti olan Eskişehir, modern bir görünüme kavuştu ve her geçen gün de yeniliklere kucak açıyor. Eskişehir’de 146 yıl sonra seçilen ilk kadın Belediye Başkanı olan Ünlüce, hedeflerini anlattı.

Ayşe Ünlüce, Ankara Temsilcimiz Emin Özgönül’ün sorularını yanıtladı.

ASKIDA YEMEK VAR

Ünlüce, “Eskişehir’de iki ayrı Kent Lokantası açtık, vatandaşlar Porsuk nehri kıyısında manzara eşliğinde dört kap yemeği 65 liradan yiyor ve ihtiyaç sahipleri için ‘Askıda Yemek’ uygulaması da yapıyoruz. Porsuk Nehri kıyıları aynı zamanda Ege ve Akdeniz’i aratmayan plajları ile de yaz aylarında halkımıza hizmet veriyor. Ama daha yapacak çok işimiz var” ifadelerini.

ÖĞRENCİYE ÜCRETSİZ

Genç nüfus ve öğrencilerin yoğun olduğu şehirde tramvay seferleri 03.00’e, otobüs seferleri de sabaha kadar uzatıldı. 70 bin öğrenci 250 liraya bir ay boyunca sınırsız biçimde toplu ulaşımı kullanabiliyor. Öğrencilere her sabah ücretsiz “Günaydın Çorbası” veriliyor. Müzelerden elde edilen gelir ile öğrencilere burs sağlanırken, Bademlik Kız Öğrenci yurdu ise ihtiyaç sahibi üniversiteli gençlere hizmet sunuyor.

Patili dostlar için park kurdu

Batıkent ve Osmangazi mahallelerinde hayvanseverlerin özgürce dolaşabildikleri iki ayrı “Pati Park” hizmete açıldı. Bu parklarda hayvanlar için parkurlar var. Sokak hayvanlarının sahiplendirilmesi ve mikroçip ile kuduz aşısı faaliyeti de devam ediyor. 67 dönümlük doğal yaşam alanı evcil hayvanlar için ayrıldı.

KIRSALA DESTEK

Sarıcakaya’ya özgü verimli zeytin ağaçlarından elde edilen ve “Dorlion” adı verilen zeytinyağı üretimi de başladı. Kırsal kesime de el atan Başkan Ünlüce, ihtiyaç sahibi çiftçilere 5 koyun ve bir koç desteği veriyor.

Barınağın ‘Pamuk’u

Ayşe Ünlüce, barınaktan köpek sahiplendi. Sahiplendiği köpeğe “Pamuk” ismini veren Ünlüce, herkese “Hayvan satın almayın, sahiplenin” çağrısında bulundu.

Ünlüce, çocukları spora teşvik ediyor.

Öncelik: Çocuklar, sanat ve spor

Yenileri eklenen müze ve konser salonları ile “Sanat Sokağı ve Avlu Eskişehir” sanatseverle dolup taşıyor. Uluslararası Çocuk Gençlik ve Kukla Tiyatroları Festivali, Eskişehir Maratonu, Opera Bale Günleri, Engelsiz Filmler Festivali, Engelsiz Sokak Festivali gibi çok sayıda festival ile sosyal, kültürel ve sanatsal yaşam da güçlendiriliyor. Şehrin en eski bölgesi Gündoğdu’da kentsel dönmüşüm d

Belediye, köylüye hasat desteği veriyor.

BOZKIRDA DENİZ!

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ünlüce, Porsuk Nehri kıyısını uluslararası standartlarda bir plaja dönüştürdüklerini söyledi. Belediye, “Hasat Projesi” ile 5 bin futbol sahası büyüklüğündeki alanın hasadı da Belediye ekiplerince yapıldı.

Halkevi tekrar inşa edilecek

Başkan Ayşe Ünlüce önümüzdeki 1.5 yıl içinde hayata geçirilecek olan projeleri de şöyle açıkladı:

– Cumhuriyet döneminin önemli kültür ve eğitim yapısı olan tarihi Halkevi binasını yeniden inşa edilecek. Burada Kütüphane oluşturulacak.

– Sultandere 75. Yıl mahallesinde sosyal konutlar üretilip, barınma sorunu çözülecek. Güneş enerjisi panelleriyle enerji ihtiyacı sağlanacak.

Yoksulun sofrası zenginleşecek

– Mevcut aşevi kapasitesi arttırılacak, yemek maliyetleri düşürülecek. Halk et, halk bakliyat ve ‘Mahalle Mutfakları’ projeleri ile dar gelirli ailelere katkı verilecek.

– Toplu ulaşıma elektrikli otobüsler eklenecek. 47 tramvay, 8 hat, 55 km’lik demiryolu ağı ile Eskişehir’e hizmet veren hafif raylı sistem tüm mahallelere yaygınlaştırılacak.

– Şehit aileleri ve gaziler için özel sosyal tesisler ve parklar yapılacak. Frig Vadisi’nde de kamp ve karavan alanları oluşturulacak. Yeni spor tesisi, kültür ve sanat yatırımları başlatılacak.

Source: Veli Toprak


Türkiye”de sadece Amasya”da var! Geçmişi 250 milyon yıl öncesine dayanıyor, kilosu 4 bin eurodan satılıyor

Yumurtaları Mersin murt ağacının meyvesine benzediği için Mersin balığı adı verilen bu balıklardan 6. yıldan itibaren havyar üretimi gerçekleşebiliyor. Geçmişi 250 milyon yıl öncesine dayanıp havyarı “siyah inci” diye satılan Mersin balığının bilinen 6 türünden kalan 3 türden karaca ve sivriburun türleri üretiminin gerçekleştirildiği Karadeniz Bölgesi illerinden Amasya”da Tarım ve Orman Bakanlığı”na ait özel tesiste yetiştiriliyor. Amasya İl Tarım ve Orman Müdürü Gürol Çetin, Yedikır Su Ürünleri Üretim ve Araştırma İstasyonu”nda alanında uzman personelin çalışmalarıyla sivriburun türü 150 anaç balıktan yapay dölleme yoluyla 100 bin yavru balık üretimini planladıklarını açıkladı. Çalışmanın önemine değinen İl Müdürü Çetin, Sivriburun Mersin balığı Türkiye”de sadece bizim istasyonumuzda bulunmaktadır. 150 anaç balığı özenle korumakta olduğumuz gibi aynı zamanda yavru üretimi de yapmaktayız. Sağımla 4 kilo yumurta elde ettik. Bunlardan 100 bin yavru yetiştirmeyi hedefliyoruz. Yaptığımız iş türün devamı açısından çok önemli dedi. Tesiste 2021 yılında üretimine başlanan Mersin balığı yavrularından geçen yıl Samsun, Sinop ve İstanbul”da Karadeniz”e salım yapıldığını hatırlatan Gürol Çetin, Avlanması yasak olan bu türün havyarıyla da çok kıymetli. ABD, Rusya ile Çin çok önemli miktarda havyar tüketimi ve üretimi yapıyorlar. Az bulunan bu havyarın değeri de çok yüksek. Yetişmiş bir balıktan ortalama 2 kiloya yakın havyar elde edilebiliyor. Bunların da kilosu çeşidine göre 2 bin ile 4 bin euro arasında fiyatlarda satılıyor. Biz havyar üretimi de hedefliyoruz şeklinde konuştu. Geçmişi 250 milyon yıl öncesine dayanıp 1,5 tonun üstünde ağırlığa ulaşabilen sivriburun türünün timsahı da andırdığına değinen Çetin, Sırt kısmı timsahı andırıyor. Görünüşü biraz korkutsa da aslında çok sakin bir türdür ifadelerini kullandı.

Source: Gazetevatan.com


Toprağa gömüp 72 saat bekliyor, 3 saatte bir kontrol ediyorlar! Ata mirasını böyle yaşatıyorlar

Antalya “nın Akseki ilçesi Kuyucak Mahallesinde geleneksel yöntemler sürdürülüyor, binbir emekle sedir katran yağı üretiliyor. Mahalle sakinleri sedir katran yağı üretimi için bölgedeki 2500 rakımlı dağlarda yetişen sedir ağaçlarının kuruyan köklerini öncelikle topraktan özenle çıkarıyor. Sırtlarda ya da yük hayvanlarıyla yerleşim yerlerine indirilen kökler, küçük çıralar haline getiriliyor. TOPRAĞA GÖMÜP BEKLİYORLAR Toprakta hazırlanan kuyulara simetrik bir şekilde üst üste dizilen çıraların üstü ağaç dallarıyla kapatılıyor ve hava almaması için tekrar çamurla tamamen kapatılıyor. 72 SAAT SÜRÜYOR, 3 SAATTE BİR KONTROL EDİLİYOR Üç tarafı kapalı, yalnızca bir yüzeyi açık bırakılan kuyunun ağzından ateş yakılıyor. Kuyunun başka hiçbir yerden hava almaması ve ateşin dengeli ve yavaş bir şekilde içten içe yanması için bir kişi kuyunun başında nöbet tutuyor. Yaklaşık 3 gün süren işlemde her 3 saatte bir kuyu kontrol ediliyor. YILDA 80 KİLOGRAM ÜRETİLİYOR Bu işlemlerin ardından kuyunun diğer ucunda bulunan kanalın önündeki sopa dikkatlice çekiliyor. Bu noktada, çamur kuyusunun içindeki sedir çıralarından süzülen yoğun kıvamlı katran yağı, yavaş yavaş akmaya başlıyor. Ortalama yılda 70 ila 80 kilogram katran yağı elde ediliyor. Elde edilen yağ, yağı talep edenlere satılıyor. ATA MİRASINI YAŞATIYORLAR Sedir katranı yağı üreticisi Serpil Kaya, eskiden dedelerinin çıra yağını çok fazla ürettiğini ve kullandığını söyledi. Atalarının mirası olan sedir katran yağı üretimini sürdürdüklerini dile getiren Kaya, “Sedir yağı yörede sıkça kullanılıyor. Bu yağ, hayvancılıkta faydalı, aynı zamanda eklem ağrılarında kullanılıyor” dedi. GENÇLER TERCİH ETMİYOR Çıra kuyusu içinde çalışan Ramazan Erdoğan, yağ üretimi için kuyunun nasıl yapılması gerektiğini anlattı. Aynı zamanda çobanlık yaptığını belirten Erdoğan, “Bu yağ, hayvanlarda iç parazite, uyuza, arılarda varroa (arılarda bir tür dış parazit hastalığı) hastalığına iyi geliyor. Hayvanların içtiği suya damlatıldığı takdirde daha fazla su içiyorlar” diye konuştu. Erdoğan, gençlerin bu işi yapmadığı için kendilerinden sonra yağ üretecek insan olmamasının üzüntüsünü yaşadığını ifade etti.

Source: Sinem Eryılmaz