Vahşi Yaşam Gündemi – Orkide Araştırmaları ve Tarihî Anıtlar

Karasal orkidenin endemik türleri ile çoğaltılabilen türleri belirleniyor

Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünün (TAGEM) desteğiyle Ekolojik Üreticiler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin (EKOMDER) kurduğu Karasal Orkide Türleri Koleksiyonu Bahçesi”nde Türkiye”de yayılış gösteren 35 karasal orkide türü üzerinde araştırma yapılıyor.

Yumrularından salep unu, salep tozu elde edilen karasal orkideler burada endemik ve üretilebilir olarak iki bölüme ayrılıyor.

2024 yılında başlatılan proje kapsamında 27 tür üzerinde yapılan araştırmada sadece 6 türün üretilebilir olduğu ve 21 türün endemik olduğu tespit edildi.

EKOMDER Başkanı Hakkı Karaman, yaptıkları araştırma sonunda endemik türler ile üretilebilir türlerin ayrımını yaptıklarını söyledi.

TAGEM”in karasal orkide türlerinin araştırmasının yapılması için Türkiye”de kurduğu iki bahçeden birinin Samsun”da bulunduğuna işaret eden Karaman, “Tarım ve Orman Bakanlığımız ile yürüttüğümüz proje kapsamında 81 ilden getirdiğimiz türlerin burada denemelerini yaparak, tüm çeşitlerin üretilebilir olanı ve olmayanını tescilliyoruz. 2027″nin sonuna kadar bu projeye devam edeceğiz. Doğadan topladığımız türleri getirip burada denemelerini yaptıktan sonra Bakanlığa rapor ediyoruz.” dedi.

Tarıma uygun olan karasal orkideler tarım yapan kişilere önerilecek

Karaman, çok bilinen türler üzerinden bugüne kadar yol aldıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

“Araştırmamızı şu an çok bilinen daha önce çalıştığımız türler üzerinden yapıyoruz. Aralarında farklı türler çıkıyor. Çünkü bu orkidelerin benzerliği çok fazla. Bunu biz çiçek yapısına göre belirliyoruz. Yumrudan veya tohumdan çoğalan türleri ayıkladıktan sonra üretime uygun olanları tarım yapan kişilere önereceğiz, olmayanları da koruma altına alınması için Bakanlığa rapor edeceğiz. Yani aslında salep orkidesinin doğada toplanması tamamen yasak. Çok büyük bir cezası var. Şimdi bu karasal orkideler uluslararası sözleşmelere göre koruma altına alınan endemik türler arasında olduğu için bugüne kadar üzerinde pek çalışma yapılmamış. Şimdi Tarım ve Orman Bakanlığımız, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve dernek olarak biz el attık. Bu ülkemizin olmazsa olmaz bir ürünüdür. Bütün dünyanın ihtiyacı olan bir ürün. Alternatifi olmayan bir ürün.”

Tarım ve Orman Bakanlığının izni olmadan doğadan bir tane bile sökülemiyor

Tarımsal alan için ikinci yumru üretebilen karasal orkideleri belirlediklerini aktaran Karaman, şunları kaydetti:

“Şimdi biz deneme yaptığımız türlerin içinde hasat sonrası tekrar ikinci yumruyu oluşturabilen türler üzerinde yoğunlaşıyoruz. Eğer ikinci yumruyu oluşturmuyorsa bu endemik türdür. İkinci veya üçüncü yumru attığını görürsek bunların üretilebilen türler arasında olduğunu kayda alıyoruz, Bakanlığa tescilletiyoruz. Salep orkidesi üretimi Tarım ve Orman Bakanlığının izinle gerçekleşiyor. Bakanlığımızın izni olmadan doğadan bir tane bile sökemiyoruz. Şu ana kadar bizim yoğunlaştığımız 27 tür üzerinden sadece 6 tanesi üretilebilir çıktı. Bunların üretilebilmesi uygun, sürdürülebilir çıktı. Onun dışındakilerin endemik olduğunu Bakanlığımıza bildirdik. Çünkü bunun doğada kendiliğinden ve tohumdan üremesi çok uzun süre alıyor.”

Bir tane salep kozasının içinde yaklaşık 30 bine yakın toz halinde tohum olduğunu aktaran Karaman, “Bunun da binde birinin çimlendiğini gördük. Tohumdan gelişmesinin süreci tohum toprağa düştükten sonra kendi çimlenme özelliği olmadığından dolayı toprakta bulunan bunun çimlenmesini sağlayan mikoriza mantarların olgunlaşmasını ve onlarla buluşmasını bekleme süreci var. O da 2-3 yıl gibi bir süre alıyor. O süre tamamlandıktan sonra çimlenince toprak yüzeyine bildiğimiz kalem ucu kadar, toplu iğne ucu kadar bir yumru bırakır. İkinci yıl 1-2 santim derinliğe ikinci yumruyu atar. Üçüncü yıl normalde hem çiçek açmaya başlar hem de yumrusunu geliştirir. Yani 27 türden sadece 6 tanesi üretebilir. Diğerleri tamamen endemik türdür.” ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Türk boylarının mezarları 750 yıllık anıt ağacın gölgesinde…

Kayseri nin Develi ilçesine 43 kilometre uzaklıktaki Çataloluk Mahallesi nde Zamantı Irmağı nın kolu İkizler Çayı nın hemen yanındaki mezarlık, Türk boylarının yanı sıra Osmanlı dönemi bezemeli mezar taşlarına da ev sahipliği yapıyor.Mahalle sakinlerinden hayatını kaybedenlerin de halen defnedildiği mezarlık Kargın, Bayındır, Eymir, Salur ve Alkaevli olmak üzere 5 Türk boyuna ait damgalı mezar taşlarıyla dikkati çekiyor.Mezarlığı araştıran ve makaleler de yayımlayan Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aslı Sağıroğlu, Orta Asya dan bu yana Türklerin ölü gömme adetlerini sürdürdüğünü, mezar taşlarının tapu senedi konumunda olduğunu söyledi.Tarihi mezarlıktan, kültür ve tarih araştırmacısı Nezir Ötegen vasıtasıyla haberdar olduğunu ve bölgeye geldiğinde çok ilginç bir manzarayla karşılaştığını anlatan Sağıroğlu, Anıt ağacının içinde iki mezar taşı beni karşıladı. Mezar taşlarından birinin üzerinde de damga vardı. Yaptığımız araştırmalar sonucunda bir Türk boyu damgası olduğunu öğrendik. Anıt ağaç yaklaşık 750 yıllık ve tescillenmiş karakavak. Bu tescile istinaden biz de mezar taşlarının bu anıt ağaçtan önce dikildiğine kanaat getirdik dedi.Sağıroğlu, Kilikya bölgesinden Kapadokya ya geçmek isteyen konar göçer Türkmen boylarının Çataloğlu Mahallesi ni bir üs gibi kullandıklarını, varlıklarını mezar taşlarından anladıklarını kaydetti.Türk boylarının, mezarların üzerine kendi damgalarını işlediklerini aktaran Sağıroğlu, Biz bu damgaları halıların, keçelerin, yaygılarının üzerinde de görebiliyoruz. Alkaevli boyuna ve Eymir boyuna ait ikişer mezar taşını tespit ettik. Anıt ağacının içindeki mezar taşı Kargın boyuna ait. En çok da Salur boyuna ait mezar taşı var. Türkiye de, bir anıt ağacının içinde mezar taşına rastlamadım, bir örneği yok. Belki dünyada bile böyle örnek yok diye konuştu. AHLAT TAN SONRA ANADOLU DA ÖNEMİ BİR MEZARLIK ALANI DA BURASI DİYEBİLİRİZ Sağıroğlu, ilk Türk aşiretlerinin mezar taşlarının en önemli örneğinin Ahlat ta bulunduğunu anımsatarak şöyle devam etti: Ahlat özellikle süslemeleri, menhir (Toprağa dikine yerleştirilmiş büyük boyutlu taş blok) ve dikili taş geleneğiyle çok ayrı yerde. Ahlat tan sonra Anadolu da önemli bir mezarlık alanı da burası diyebiliriz çünkü burası sadece damgalı mezar taşlarıyla değil, aynı zamanda dikili mezar taşı, menhir geleneğiyle de çok önemli. Ayrıca mezarlık alanında Türkmen beylikleri döneminden sonra Geç Osmanlı dönemi bezemeli mezar taşlarıyla karşılaşıyoruz, onlar da çok özel imgelerle kendilerini ifade etmiş. Mezarlığa defin işleminin devam ettiğine dikkati çeken Sağıroğlu, bunun, mezarlığın giderek tahrip olmasına yol açacağını, bu nedenle yeni definlerin durdurulması gerektiğini belirtti.Sağıroğlu, 2021 yılında Develi Belediyesinin desteğiyle mezarlık alanında lisans, doktora ve yüksek lisans kademesindeki öğrencileriyle 68 gün boyunca bir dizi çalışma yürüttüklerini, 437 mezar taşı üzerindeki likenleri temizlediklerini, mekanik temizleme yaptıklarını, taşların envanterini çıkarıp makale yazdıklarını sözlerine ekledi.

Source: Habertürk