“Vitrindeki Sanat – Haftanın Görsel Sanatları”

Vitrindeki Albümler – 29 Mart 2025

TULUĞ TIRPAN & SERKAN ÇAĞRI ‘HOMELAND’ (DROM MÜZİK)“Homeland” albümünün adına bakarak hangi ülkeye ait bir müzik olduğunu ilk dinleyişte keşfetmeniz kolay değil. İlk dinleyişte her ne kadar her biri farklı ülkelerden gelen müzisyenler tarafından çalınmış ve kaydedilmiş türünden bir izlenim verse de işin gerçeği tamamının bizim topraklardan oluşu. Piyanoda Tuluğ Tırpan, klarnette Serkan Çağrı, vurmalı çalgılarda Mehmet Akatay ve basta Mehmet Özen’in yer aldığı “Homeland” adlı proje, memleket sathında çok sıkça rastlayacağımız türden bir iş değil. Hepsinden öte sahip olduğu müzikalite ve stil icabıyla piyasanın ve piyasa kaygılarının çok ötesinde.Çalgılar hem Doğulu hem Batılı, müzikal anlayış da iki dünyayı deforme etmiyor. İki dünyanın ortaklığında akıllıca kurgulanmış müzikal espriler ve virtüözce yapılmış doğaçlamalar… Ritmik açıdan bilhassa Ortadoğu’yu net duyarken üst yapılarda batının funk’ını, sambasını, seksenlerin caz-füzyonunu da aynı netlikte duyabilirsiniz.Doğu ile Batı birbirine karşı kibirli değil ama doğru bildiklerinden şaşmıyorlar. İki dünyanın bir horoz döğüşü içinde olmadığı bir atmosfer. Tüm dünyanın müziğini evinizin rahatlığında ve sahipliğinde duyabilmek her albüme kulak verirken kolay kolay nasip olacak bir şey değil. “Homeland”ın başardığı şey bu. GEVENDE ‘SEN BALIK DEĞİLSIN Kİ’ (BAYKUŞ / A.K. MÜZİK)Takvimin yaprakları 2010 yılı için düşerken Eskişehir’den İstanbul’a gelmiş Gevende topluluğu ikinci albümleri “Sen Balık Değilsin Ki”yi çıkarmıştı. Ondan beş yıl önce çıkan ilk albümleri “Ev”e göre daha deneysel ve cesur bir çalışmaydı. Adını insan hafızasının vefasızlığına istinaden bir Oktay Rifat şiirinden esinlenen albüm, şarkılarının dramatik yapısı ve hiçbir dile ait olmayan uydurulmuş sözcükleriyle dikkat çekiyordu. Topluluğun tarz yelpazesi genişlemiş, müzikal dili gelişmişti. Folklorik öğeler azalmış, saykodelik-progresif, postrock etkiler öne çıkmış; kuzey cazının soğuk ve karamsar havası eksene yerleşmişti. Bunu bir parçada Norveçli fusion gitarcısı Eivind Aarset’in konukluğu tescil ediyordu.Ticari emelleri olmayan ve zamanında CD olarak basılan bu albüm şimdi ilk kez plak formatında. Plağın birkaç özelliği var. İlki plak için özel mastering yapılarak kalite adına 45 devir olarak basılması. İkincisi 1000 adet hologram numaralı, gatefold kapak olarak üretilen albümün göbeğinde ilk baskıya dair bir ibarenin varlığı. Son olarak da sekiz şarkının yer aldığı albümde, parçaların sürelerine uygun olarak her yüze ikişer olarak yerleştirilmesi ve D yüzünde dönemden kalan, adı konmamış, CD’de yer almamış bir parçanın eklenmesi.

Source: Murat Beşer