Sarsıntı küçük kavga büyük! 3,7″lik deprem sonrası profesörler birbirine girdi
İstanbul Silivri’de meydana gelen 6,2’lik depremden sonra yer bilimciler ile sismologların “büyük İstanbul depremi” olacak-olmayacak akademik kavgası dün Marmara Denizi’nde yaşanan 3,7 büyüklüğündeki zelzeleyle katlanarak büyüyor. “UZMAN OLMAYAN HOCALARIMIZI MUHATAP ALMIYORUM” Prof. Dr. Tuncay Taymaz “ Hikâye yazmıyoruz. Uzman olmayan hocalarımızın açıklamalarını muhatap almıyorum. Önümüzdeki 5-6 saati dışarılarda geçirebiliriz. Risk görüyorlarsa bir süre binalarından uzak durmalarında fayda var. Çünkü 23 Nisan depremi de böyle bir küçük depremle arkasından da büyük depremi tetiklemesiyle oluştu ” diyerek İstanbulluları endişeye sevk etti. “İKİNCİ BÜYÜK DEPREMİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM” Prof. Dr. Süleyman Pampal ise daha temkinli davranarak 3,7’nin artçı olduğunu söylemekle birlikte “ İkinci büyük depremin geleceğini düşünüyorum. İstanbul için deprem tehlikesi geçti demek bana uygun değil ” dedi. “BELKİ BİR TANE 6 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM DAHA OLABİLİR” Açıklamalarıyla yüreklere su serpen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, aynı tavrını sürdürerek, korkulacak bir senaryonun olmadığını ancak yeni bir 6 büyüklüğünde depremin olabileceğini ifade etti. Üşümezsoy “ Bir seferde kırılacak 7 ya da 7,2 büyüklüğünde bir deprem beklenmiyor. O korkulacak senaryo için dayanak yok. Belki bir tane 6 büyüklüğünde deprem daha olabilir ” dedi. Prof. Dr. Şükrü Ersoy ise artçı depremlerin bir ay daha süreceğini söyledi.
Source: Sevda Altunbaş
Alzheimera karşı kefir dopingi! Kefirle hafıza kaybını durdur
Alzheimer, günümüzde yaşlılıkla birlikte görülme sıklığı artan, zihinsel yetileri körelten ve hastaların yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir hastalık olarak öne çıkıyor. Bu zorlu süreçle mücadelede, yalnızca ilaç tedavisi değil; beslenme, fiziksel aktivite, sosyal ilişkiler ve zihinsel rehabilitasyon gibi birçok farklı alanda bütüncül bir yaklaşımla ilerlemek gerekiyor. Medipol Mega Üniversite Hastanesi’nden Diyetisyen Beyza Tağraf, son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalarda kefirin bağırsak iltihaplanmasını baskılayıcı etkisine dikkat çekti. Kefir’in Alzheimer’a karşı koruyucu bir gıda olabileceğini ifade etti. Ancak bu etkinin görülmesi için yalnızca kefir tüketmenin yeterli olmayacağını da vurguladı. KEFİR, NÖROİNFLAMASYONU AZALTABİLİR Bağırsakta iltihabının oluşumuna neden olan bazı maddelerin, kefir sayesinde baskılanabileceğini söyleyen Diyetisyen Tağraf, “Nöroinflamasyonu azaltmak, Alzheimer’dan korunmak ya da önlemek için iyi bir strateji aslında. Ancak buna ek olarak başka faktörlere de dikkat etmemiz gerekiyor. Eğer kefirden bu faydayı görmek istiyorsak, diğer sağlık koşullarımızı ve genel beslenmemizi optimal hale getirmemiz gerekiyor” dedi. ALZHEIMER İLE MÜCADELEDE BÜTÜNCÜL YAKLAŞIM ŞART Alzheimer’ı, çatısında birçok deliği olan bir ev gibi düşünmemiz gerektiğini belirten Diyetisyen Tağraf, “Siz bu çatıyı tamir etmek istiyorsanız, tüm delikleri kapatmanız gerekir. İnflamasyon bunlardan sadece biri. Alzheimer’a neden olabilecek her faktörü hedef alan bir strateji geliştirmeliyiz. Bu noktada bütüncül tıbbın gücünü kullanmak, multidisipliner bir anlayışla ilerlemek çok önemlidir” diye belirtti. KEFİR TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİL Alzheimer şüphesiyle gelen hastalarda yalnızca bir tedavi yöntemine odaklanmadıklarını belirten Diyetisyen Tağraf, “Bir yandan medikal tedavi uygulanırken, bir yandan da beslenme düzenleniyor. Uygunsa beyin uyarımları yapılıyor, bilişsel rehabilitasyon uygulanıyor. Bu noktada Alzheimer hastalarını doğru yönlendirmek büyük önem taşıyor. Kefir elbette faydalı ama etkisini görebilmek için genel sağlık halini iyileştirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı. SAĞLIKLI YAŞAM ALZHEIMER RİSKİNİ AZALTIYOR Daha sağlıklı beslenerek, fiziksel aktiviteyi artırarak ve zihinsel faaliyetleri destekleyerek beynin yaşlanma sürecinin yavaşlatılabileceğini söyleyen Diyetisyen Tağraf, “Alzheimer ile ilgili şu alışkanlığı edinmemiz gerekiyor: Şüphe varsa, hastaya yalnızca ilaç değil; sosyal, zihinsel, fiziksel tüm alanlarda destek sunmamız gerekiyor. Yani hastanın hayatına bütüncül bir şekilde dokunmalıyız. İşte bu yaklaşımla, kefirin olumlu etkisini de gerçek anlamda gözlemleyebiliriz” şeklinde konuştu.
Source: Internet Haber