‘Kardeşlik köprüsü’
Türkiye’deki Çerkeslerin en büyük çatı kuruluşu KAFFED, ‘Suriye Çerkes Hayır Derneği’ ve ‘Anda Derneği’ işbirliğiyle başlattığı Suriye Çerkeslerine Destek Kampanyası kapsamında ilk yardım TIR’larını bölgeye ulaştırdı. Yayladağı Sınır Kapısı üzerinden gönderilen üç tır dolusu gıda yardımı, savaşın gölgesinde yaşam mücadelesi veren Çerkeslere umut oldu.KAFFED heyeti, geçtiğimiz günlerde, 3-7 Ocak tarihlerinde Suriye’ye giderek sahadaki ihtiyaçları yerinde inceledi. Şam’da, Türkiye’nin Şam Maslahatgüzarı Büyükelçi Prof. Dr. Burhan Köroğlu ile görüşen heyet, insani yardımın yanı sıra Türkiye-Suriye ilişkilerine katkı sağlama misyonunu da vurguladı. KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay, kampanyanın yalnızca bir yardım faaliyeti değil, aynı zamanda iki ülke arasında bir dayanışma köprüsü olduğunu belirtti.Öte yandan, KAFFED Suriye Çerkeslerine Destek Komisyonu üyesi Selva Aksoy, İsrail’in kontrolündeki Kuneytra bölgesinde yaşayan Çerkesleri ziyaret ederek bölgedeki temel ihtiyaçları tespit etti. Tüm bu değerlendirmeler doğrultusunda, Suriye Çerkeslerinin karşı karşıya olduğu zorlukları hafifletmek amacıyla kampanya başlatıldı.RAMAZANDA YARDIMLAR SÜRECEKKAFFED, kampanyanın ramazan ayı boyunca devam edeceğini duyurdu. Toplanan yardımlar, Suriye Çerkes Hayır Derneği aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacak. KAFFED heyeti ayrıca Suriye rejimi yetkilileriyle de temaslarda bulunarak, tüm Suriyelilerin barış içinde yaşayabileceği adil bir düzenin önemine dikkat çekti.Ünal Uluçay, kampanyaya destek veren tüm hayırseverlere teşekkür ederek, “Suriye Çerkesleri ile bağlarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Bu dayanışmaya katkı sağlayan herkese minnettarız” ifadelerini kullandı.Sonuç mu? Türkiyesiz bir şey olmuyor! GÜNÜN SÖZÜ “Partizanlık sağırlıktır, körlüktür. Partizanlık doğruları inkâr etme derecesinde basitliktir.” Ercan GELSİNO BÜYÜK DEHANIN 1283’Ü NEDİRSAKARYALI bir yazar olan Bülent Akkar yeni kitabının adını ‘1283 İçimizde’ diye koymuş! Mustafa Kemal Atatürk’ün, Harbiye’deki öğrenci numarasıdır. Akkar doğruları ortaya çıkarmak için iki yıl çalışmış, Atatürk hakkındaki iddiaları fihristten başlayarak ‘yalanları’ ortaya çıkartıp, doğruları ortaya koymuş. Yazıları dikkatle okuduğunuzda bu ‘hilebaz’ ve ‘cambazlıkları’ ortaya çıkartmış oluyorsunuz. Atatürk düşmanlarının kim olduğunu anlıyorsunuz.Ancak şuna inanın ki, bu kitabın okuyucuları, özellikle Osmanlı’nın çöküş sürecini hazırlayan şartlar, Kurtuluş Savaşı yılları, Cumhuriyet döneminin yapısı ve tüm bu süreçler içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’ün yeri hakkında sahip oldukları bilgileri yeniden sorgulayacaklar.Henüz genç bir adam ve öğrenci olarak oturduğu bu sıralarda bile büyük emelleri olan büyük bir önder olduğunun işaretlerini veriyor. Atatürk savaşmaya savaş meydanında, konuşmaya Büyük Millet Meclisi’nde başlamamış zaten.O büyük deha henüz Harbiyeli Mustafa Kemal iken düşünmeye, konuşmaya ve savaşmaya başlamış; hatta arkadaşlarının komutasını devralan bir önder öğrenci olmuş…Bülent Akkar Bey büyük hizmet yapmış.AB ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR ÜMİT ÖZDAĞ İSYANIZAFER Partisi örgüt üyeleri, eğitim hocaları ve partili vatandaşlardan bir grup, Marmara (Silivri) Cezaevi’nde tutuklu Ümit Özdağ’ı ziyaret etti. Ziyaretçilerin arasında bazı Ankara ve İstanbul’dan gelmiş GİK üyeleri de bulunuyordu.Trakya yolu üzerindeki cezaevinin girişinde bazı ilçe başkanları, ziyaretçileri karşıladı. Ancak ‘çadır’ bölümünün çok bakımsız ve özensiz olduğu, Silivri’deki bazı parti örgütlerinin duruma ‘ilgisiz kaldıkları’ dikkat çekti. Tuvalet sorununun da büyük olduğu, Jandarma ekiplerinin naylon çadırlara tepkili olduğu görüldü. Ümit Özdağ’ı, günde 80-100 kişinin ziyaret ettiği öğrenildi. Ziyaretçiler, Özdağ’ın tutukluluğunun sona ermesini ve iddianamenin bir an önce hazırlanması gerektiğini belirttiler ve “AB liderimizin tutuklanmasına karşı ilgisiz görülüyor ve üç maymunu oynuyorlar” diye tepki gösterdiler.Zafer Partililer, Prof. Dr. Lale Afrasyap’ın öncülüğünde marşlar okudular ve genel başkanlarına şu mesajı ilettiler: “Ülkemizin özgürlüğü, vatanımızın bütünlüğü, Misak-ı Milli sınırlarımız, bölünmez bütünlüğümüz, kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde biz aşağıda isimleri yazılı yurtseverler sizlere destek için buradayız. En kısa zamanda bu huzursuzluğun bitmesini, özgürlüğüne ve vatanımızın tekrar aydınlık günlerine kavuşmasını arzuluyoruz.”İNALCIK’IN BÜYÜK EMEĞİ70 yaşına kadar 4 milyon Osmanlı evrakı inceledim, 98 yaşıma kadar 28 eser yazıp bıraktım ve anladım ki, bugün buradaysak bunu tamamen Atatürk’e borçluyuz. Gazi Mustafa Kemal olmasaydı biz de olmayacaktır Bunu göremeyenler boş insanlar. Prof. Dr. Halil İNALCIKMESAJ PANOSU * KİMSE kimseyi aldatmasın; batı desteği ve koruması altındaki ‘Kürt devleti’, açıkça bir ‘Sevr Modeli’dir. (Uğur Mumcu- Cumhuriyet, 31 Temmuz 1992)* İYİ Parti diyor ki: Son kaleyiz, Cumhuriyet nöbetindeyiz!BU PEYNİRİN ADI YOK MU?SON zamanlarda yalan yanlı? g?da haberleri ortaya at?l?yor. ?rne?in ?ş gıda haberleri ortaya atılıyor. Örneğin “Ünlü peynir markası kapatıldı, toplatılıyor” diyor. Ama marka adı verilmiyor. İnsanlığa bir yararı olacaksa, bu markalar niye verilmez? Siz bu peynirin satılmayıp, toplanıp yeniden eritilip satılıyor olduğunu biliyor musunuz? Kontrol yapan İl Tarım’ın memurları işletmeleri iyi kontrol etmiyor. Bunlar için -ilaçlar dahil- ilgili yasalar ağır cezalarla uygulamaya konulmalı, korku olmazsa işler yürümüyor. Böylece de ne yediğimiz belli değil. Bir şey aklımıza geliyor; acaba bu markalar kıskanılan bir marka olabilir mi?
Source: Yalçın Bayer
Sağlıklı yaşam eğitmeni Seda Bostancı değerlendirdi: Wellness uygulamaları, geleceğimize de yön veriyor
Fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığın bütünsel bir şekilde iyileştirilmesi olarak tanımlanan “wellness” akımı giderek yaşamın normalleri arasına girerken, kök çakralarını harekete geçirerek içsel huzura kavuşmak isteyenler, ses meditasyonlarının mistik dünyasına yöneliyor. Bu yöntemle birlikte çakra noktalarının desteklenerek bireylerin değişimi önce kendilerinde bulmalarını sağladıklarını belirten Sağlıklı Yaşam Eğitmeni Seda Bostancı, ses meditasyonunun faydalarını açıklarken Ankara”daki merkezinde sunduğu spiritüel uygulamalar hakkında da bilgiler paylaştı. Seda Bostancı, “Ses meditasyonu, modern yaşamın getirdiği stres ve kaygıyla başa çıkmak için kullanılıyor. Bu yöntemde titreşimlerin gücünü kullanarak zihni sakinleştiriyor, bedeni rahatlatıyor ve ruhsal dengeyi destekliyoruz. Yapılan araştırmalar da ses meditasyonunun stres hormonlarını azalttığını, uyku kalitesini artırdığını ve genel ruh halini iyileştirdiğini gösteriyor. Bütünsel esenlik arayışında olan herkesi, bu şifalı yolculuğa davet ediyorum” dedi. “KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DENGE YARATMAYI AMAÇLIYORUZ” Ses meditasyonuyla danışanlara bütünsel bir iyilik hali sunmayı hedeflediğini aktaran Sağlıklı Yaşam Eğitmeni Seda Bostancı, “Bu yöntemle, uygulama sürecinde aktif hale getirilen altı çakra noktasının dengelenmesi sağlanıyor. Seansın sonunda, danışanlardan kendilerine şefkatle sarılmaları istenerek, içlerindeki sonsuz sevginin öncelikle kendilerine yönlendirilmesi teşvik ediliyor. Şems-i Tebrizi”nin “Sen düzelirsen, dünya düzelir” felsefesinden ilham alınan bu yaklaşım, güzelliğin sadece dış görünüşten ibaret olmadığını, ruhun derinliklerinden ve içsel enerjinin akışından doğan bir ışıltı olduğunu vurguluyor. Danışanlarımıza sunduğumuz bu deneyim, fiziksel güzelliğin ötesine geçerek ruh ve enerji dengesini de merkeze alan bütüncül bir yaklaşımla şekilleniyor. Amacımız, güzellik ve iyilik halinin birbirine sıkıca bağlı olduğu, kalıcı ve sürdürülebilir bir denge yaratmak” ifadelerini kullandı. “NEGATİF ENERJİYİ SAÇ DİPLERİNDEN ÇEKEREK VÜCUTTAN ATIYORUZ” Ruhsal ve fiziksel dengeyi bulmak için yalnızca bir uygulamayla sınırlı kalmadıklarını, kadim geleneklerden de faydalandıklarına dikkat çeken Seda Bostancı, “Henüz çok yeni olmasına rağmen hızla popülerlik kazanan mistik saç ve cilt terapisi uygulamasını ülkemize getirdik. Tarihi kaynaklara göre, negatif enerjinin saç diplerinden çekilerek insan vücudundan atıldığı ve bu sayede ruhsal arınma sağlandığı biliniyor. Aslında insanlar, yas gibi bazı olumsuz süreçlerde bilinçsizce saçlarını çekerek bu doğal arınma hareketini yapıyor. Bu terapi sırasında can yakmadan gerçekleştirilen minik saç çekme hareketleriyle vücut frekansının yükseltilmesi hedefleniyor. Bütünsel olarak rahatlatıcı etkisiyle, kişiyi zihinsel ve ruhsal olarak iyileştiriyor” şeklinde konuştu. “MİSTİK SAÇ VE CİLT TERAPİSİ İLE TEPE ÇAKRASINDAKİ BLOKAJLARI AÇIYORUZ” Mistik saç ve cilt terapisinin dünya çapında kabul edilen bir yöntem olduğunu vurgulayan Sağlıklı Yaşam Eğitmeni Seda Bostancı, “Tepe çakrasının kapalı olması baş ağrısı, sinüzit, görme ve işitme problemleri gibi çeşitli fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabiliyor. Baş bölgesine yapılan özel masaj sayesinde ise enerji akışının en önemli merkezlerinden biri olan tepe çakrasındaki blokajların giderilmesine yardımcı olunuyor. Nitekim ben de Uzakdoğu”ya yaptığım bir ziyarette, kronik sinüzit ve alerjik astım şikayetleri nedeniyle baş masajı yaptırıp faydalarını bizzat deneyimledim. Bu tecrübe sonrasında bu uygulamayı Anadolu şifacılığı, Uzakdoğu”nun kadim kültürü ve modern tekniklerle harmanlayarak Türkiye”ye kazandırdım” diyerek değerlendirmelerini şu sözlerle sonlandırdı: “Günümüzün tempolu ve stresli günlük yaşamında, ruhsal ve fiziksel dengeyi korumak, kritik bir önem taşıyor. Bireylerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına, yaşamdan daha fazla keyif almalarına ve karşılaştıkları zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı oluyor. Bu nedenle, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi teknikleri ve kişisel gelişim gibi wellness uygulamaları, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Kendimize yaptığımız bu yatırım, sadece bugünkü sağlığımızı değil, gelecekteki yaşam kalitemizi de doğrudan etkiliyor. Tam da bu yüzden en az kendim kadar toplumsal sağlığı da önemseyen bir eğitmen olarak, Ankara”daki merkezimde tüm danışanlarımı sağlıklı uygulamalarla buluşturmaya devam edeceğim.
Source: Sabah