İstanbul”da baraj doluluk oranı yüzde 66,23″e düştü
İstanbul ve çevresinde geçen hafta perşembe ve cuma günleri etkili olan sıcak havanın, şehir yaşamını olumsuz etkilemesinin yanı sıra barajlardaki su seviyelerini açısından da risk oluşturduğu belirtildi.İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) İçme Suyu Arıtma Tesislerinden elde edilen verilere göre, 15-21 Haziran”da kente verilen günlük 3 milyon 497 bin metreküp olan su miktarı, 22-28 Haziran”da 3 milyon 577 bin metreküpe çıktı. Bu artış günlük bazda ortalama 80 bin metreküp, haftalık bazda ise 560 bin metreküp olarak kayıtlara geçti.İSTANBUL”DA BARAJLARIN DOLULUK ORANIİSKİ verilerine göre, barajlardaki doluluk oranı 30 Haziran itibarıyla yüzde 66,23 olarak ölçüldü.Barajlardaki doluluk oranları Alibey”de yüzde 49,56, Terkos”ta yüzde 69,12, Elmalı”da yüzde 81,06, Darlık”ta yüzde 72,06, Ömerli”de yüzde 72,67, Büyükçekmece”de yüzde 61,03, Sazlıdere”de yüzde 51,44, Istrancalar”da yüzde 24,12, Kazandere”de yüzde 64,87, Pabuçdere”de ise yüzde 65,18 olarak ölçüldü.İSKİ istatistiklerine göre, 30 Haziran”da baraj doluluk oranları 2015″te yüzde 86,1, 2016″da yüzde 71,64, 2017″de yüzde 77,86, 2018″de yüzde 80,23, 2019″da yüzde 78,44, 2020″de yüzde 64,88, 2021″de yüzde 73,66, 2022″de yüzde 73,9, 2023″te yüzde 43,97, 2024″te yüzde 69,68 ve 2025″te yüzde 66,23 olarak kaydedildi.”BU YAZ MEVSİMİNDE BİREYSEL DAVRANIŞLARIMIZLA BÜYÜK FARKLAR OLUŞTURABİLİRİZ”İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2005 yılından bu yana İSKİ barajlarında özellikle kış aylarında doluluk oranlarının yüzde 70 ile 90 bandına kadar çıkabildiğini ancak sonbaharda sıcaklıkların artması ve su tüketiminin yükselmesiyle birlikte bu oranların yüzde 20″lerin altına kadar gerileyebildiğini söyledi.Toros, 2007, 2008, 2014 ve 2021 yıllarının sonbahar mevsimlerinde barajlardaki doluluk oranının yüzde 20″nin altına indiğini ve bu durumun o yıllarda ciddi su sıkıntısı endişesine yol açtığını belirterek, bu yıl da benzer bir riskin bulunduğunu kaydetti.Mevcut durumu dikkatle takip ettiklerini kaydeden Toros, “Bu yıl Nisan ve Mayıs aylarında baraj doluluk oranları yüzde 70″in üzerindeydi. Ancak 21 Haziran 2025 itibarıyla bu oranların yüzde 70″in altına indiğini görüyoruz. Sıcak hava dalgaları ve artan su tüketimi nedeniyle yaz ortasında bu seviyelerin daha da hızlı düşme riski var. Bu da su temininde zorluklara neden olabilir.” diye konuştu.Toros, suyun kıymetinin her geçen yıl daha da arttığını belirterek, “Su, sadece bireysel sağlığımız için değil, toplumsal sürdürülebilirliğimiz açısından da hayati önemde. Sıcak havalarda artan su ihtiyacını karşılayabilmek için mevcut kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak zorundayız. Vatandaşlarımızdan su israfından kaçınmalarını, musluklarını gereksiz yere açık bırakmamalarını, çamaşır ve bulaşık makinelerini tam dolmadan çalıştırmamalarını rica ediyoruz.” ifadelerini kullandı.Gelecek nesillerin su sıkıntısı yaşamaması için toplumsal bilinç oluşturulması gerektiğini vurgulayan Toros, “Bu yaz mevsiminde bireysel davranışlarımızla büyük farklar oluşturabiliriz. Çocuklarımıza ve gençlerimize suyun değeri, israfın sonuçları anlatılmalı. Bu, geleceğe yapılacak en önemli yatırımlardan biridir. Unutmayalım ki her damla çok kıymetli.” dedi.
Source: Bahadır Alemdar
Altında Düşüş Devam Edecek mi?
Geçen hafta İran-İsrail çatışmasının ateşkesle sonuçlanmasının ardından jeopolitik risk fiyatlamasının azalması ile altında satış baskısının yakın vadeye göre arttığını gördük. Tabi geçen hafta altını baskılayan başka gelişmelerde vardı. Örneğin ABD’nin Çin ile çok kapsamlı olmasa da bir ticaret anlaşması imzalamış olması altını baskılayan bir diğer önemli gelişmeydi. Ayrıca Gazze’ye yönelik ateşkes haberlerinin yanı sıra Putin’in İstanbul’da barış görüşmelerinin 3. turuna katılabileceğine dair söylemleri de altını düşüren bir diğer etmen oldu. Bu gelişmelerle sarı metal geçen hafta 3300 dolar kritik desteğinin altına gerilerken, gram altında 4233 TL desteğinin altına geriledi. Bu seviyeler altında altında satış baskısının devamı beklenebilir. Hele ki ons altında 3245 dolar altına düşüşlerde ve gramda da 4137 TL altına gerilemede ons tarafında 3150 dolar gram altında da 4040 TL’ye kadar düşüşler beni şaşırtmaz.
Gelelim yakın vade için altında yön beklentime. Tıpkı son iki aylık sürede olduğu gibi altında yatay seyrin bir süre daha devam etmesini bekliyorum. Her ne kadar yakın vadede bir baskı olsa da altında büyük bir çöküş beklentim de yok. Temmuz ayı içerisinde altında yön belirleyecek en önemli gelişme Trump’ın tarife anlaşmaları olacak. Bildiğimiz gibi 9 Temmuz’da Trump’ın ülkelere tarife anlaşmaları ile ilgili verdiği 90 günlük süre doluyor. Bu sürede başta AB ve Japonya olmak üzere büyük ülkelerle ılımlı diyebileceğimiz bir tarife anlaşması imzalanabilecek mi önemli. Büyük ülkeler diyorum çünkü anlaşılan o ki küçük ülkelerle anlaşma yapmaya zaman yetmeyecek. Anlaşılan o ki Trump büyük ülkelerle anlaşma yapıp küçük ülkelere de mektup göndererek tarifeleri deklere edecek. Veya bir diğer seçenekte 9 Temmuz geldiğinde ülkelere verilen sürenin yeniden uzatılması olabilir. Eğer süre uzatılırsa piyasa bunu da olumlu algılayıp, Trump’ın tarifeler konusunda daha olumlu ve ılımlı olduğu şeklinde yorumlayabilir. Ezcümle Temmuz ayında tarifeler konusunda daha ılımlı bir seyir altını baskılayabilecekken, tarifeler konusundaki belirtisiz ve olumsuz tablo ise altına güç vermeye devam edecektir. Ayrıca yakın vadede FED’in faiz indirimine haliyle dolar endeksi ve ABD 10 yıllık fiyatlamalarında da görülecek sürpriz gelişmeler altın için önemli olacak.
Böylesi bir konjonktürde ne yapmak gerekir, altın alınmalı mı yoksa satılmalı mı? Yakın vade için hem kısa hem de uzun vadeli yatırımcıların altın almasını önermiyorum. Orta ve uzun vadeli yatırımcılar altınlarını satmayabilirler. Ama özellikle kısa vadeli altın yatırımcıları belirli destekler kırılmadan portföylerinin bir kısmını satarak kar alımı yapabilirler. Elinde altın sertifikası yani altın S1 bulunduran yatırımcılar da altın fiyatları düşemeye devam ettiğinde kademeli olarak 46 TL, 45 TL ve hele ki 44TL seviyelerinİN altına düşüşlerde kademeli kar alımı yapabilirler. Çünkü ons altın ve gram altın düştüğünde altın S1’deki düşüşler çok daha hızlı oluyor. 47 TL üstü tutunduğu sürece S1 pozisyonları devam ettirilebilir. Uzun vadeli altın yatırımcısının ise yakın vadede altın S1 almasını önermiyorum, onun yerine uzun vadeli yatırımcının fiziki altın alması veya online altın hesabı açması daha uygun olur. Çünkü altın S1 şu an gram altından %12 daha pahalı. Altın S1 fiyatı gram fiyatının %10’unun geçmeye başladığı seviye kar alımının başladığı seviyelerdir.
Her ne kadar yakın vade için altın alımını önermesem de gümüş tarafında daha olumlu olduğumu söyleyebilirim. Altın bu yılın ilk yarısında çok güçlü yükselirken gümüş altına eşlik edememişti, sebebi Trump tarifeleri kaynaklı resesyon kaygılarıydı. Yakın vadede altın gümüş rasyosunun 107’den 90’a kadar gerilemesi ile gümüş altın ile aradaki farkı kapatarak geçen ay son 13 yılın zirvesine kadar yükseldi. Yakın vadede altında yatay beklentim olsa da, gümüşte 40-43 dolarların görüleceğini düşünüyorum. Gümüş piyasası altın piyasası kadar derin olmadığından ve manipülasyonların da daha yoğun olması nedeniyle hareketleri hem yükseliş hem de düşüş anlamında daha agresif olabiliyor. O nedenle yakın vadede ilk etapta 38.5 dolar sonrasında da 41 ve 43 dolar seviyeleri hedef diye düşünüyorum. Portföyünde hiç gümüş bulundurmayanlar bir miktar gümüşe yer verebilirler. Riski düşük yatırımcı 36.2 dolar üstü tutunan gümüş gördüğü sürece riski yüksek yatırımcı da 34.7 dolar üstünde tutunan gümüş olması durumunda gümüşü portföylerine ekleyebilirler.
FİLİZ ERYILMAZ / Haber7
Source: Filiz Ery
En düşük emekli aylığına ne kadar zam yapılacak? Bakan Işıkhan tarih verdi
Emekliler yasa gereği ocak ve temmuz olmak üzere yılda iki kez zam alıyor. Emeklinin temmuz ara zammında belirleyici olan ise Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı ocak-haziran dönemi 6 aylık enflasyon farkı…Milyonlarca SSK (4a) ve Bağ-Kur (4b) emeklisinin aylığı TÜİK’in açıkladığı 6 aylık enflasyon farkı kadar zamlanıyor.Peki emeklinin temmuz ara zammı ne kadar olacak? İşte bu sorunun yanıtı 3 Temmuz’da TÜİK’in açıklayacağı haziran ayı enflasyonunun ardından kesinleşecek.TÜİK’in ocak-mayıs dönemi için açıkladığı kümülatif enflasyon yüzde 15,05 oldu. Beklenti haziran enflasyonunun yüzde 1,5 dolaylarında gelmesi. Bu da altı aylık enflasyon farkının yüzde 17 civarında çıkması anlamına geliyor.Yani SSK ve Bağ-Kur emeklisinin temmuz ara zammı yüzde 17 dolaylarında olacak.Emekliler arasında yaklaşık 3,8 milyon kişiye tekabül eden bir kesim ise en düşük emekli maaşıyla geçiniyor.Ocak 2025″ten bu yana en düşük emekli aylığı 14 bin 469 lira olarak uygulanıyor. Tam da bu noktada son dönemde alışageldiğimiz bir sorun, kök maaş sorunu, baş gösteriyor.Kök maaşı 12 bin lira olan bir bir emekli de yasa gereği 14 bin 469 lira alıyor. Aradaki fark ise Hazine tarafından karşılanıyor.Bahsettiğimiz 3,8 milyon kişi “En düşük emekli aylığı zamlanacak mı”, “En düşük emekli aylığı ne kadar olacak” sorusuna yanıt arıyor.Bu kesim içinde bırakın yüzde 17″yi sıfır zam ya da çok düşük zam alma tehlikesi bulunuyordu.Fakat ekonomi yönetiminden gelen mesajlar ve önceki yıllarda gerçekleştirilen uygulamalar en düşük emekli aylığıyla geçinmek zorunda olanlar için sevindirici.AK Parti Grup Başkanı Güler”den en düşük emekli aylığı çıkışıAK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler dün en düşük emekli aylığının artırılıp artırılmayacağına ilişkin bir soruyu yanıtlamıştı.Güler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın talimatıyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz”ın başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek”le görüşmeler yaptıklarını bildirdi.Bu konudaki etki analizi için bilgi istediklerini ifade eden Güler, 3 Temmuz”da TÜİK verilerinin açıklanmasıyla memurlara, emeklilere yönelik enflasyon farkının ortaya çıkacağını belirtti.En düşük emekli aylığının 14 bin 469 lira olduğunu anımsatan Güler, bu rakamın 3 milyon 716 bin emekliyi ilgilendirdiğini aktardı.Güler, “Etki analizleriyle rakamları, oranları değerlendireceğiz. Kanun teklifimiz tahmin ediyorum perşembe günü Plan ve Bütçe Komisyonu”nda görüşülecek. Rakam açıklandıktan sonra, değerlendirmemizi son kez yapıp rakamı netleştireceğiz. Düzenleme bu teklife eklenecek” dedi.Bakan Işıkhan”dan en düşük emekli aylığı açıklamasıÇalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, en düşük emekli aylığına ilişkin açıklamalarda bulundu.Bakan Işıkhan dünkü Kabine toplantısının ardından gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtladı.Işıkhan, “3 Temmuz”da haziran ayı enflasyon rakamı belli olduğunda, yılın ilk 6 ayında gerçekleşen TÜFE ortaya çıkacak. Hazine ve Maliye Bakanımız ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında gerekli görüşmeleri yapacağız. Sonra konu ile ilgili rakam çok kısa süre sonra Meclis”e sunulacaktır” ifadelerini kullandı.Peki en düşük emekli aylığı ne kadar olacak? Kamuyoundaki beklenti en düşük emekli aylığına 6 aylık enflasyon farkı kadar zam yapılması yönünde. Bu da yukarıda bahsettiğimiz gibi haziran ayı enflasyon rakamlarıyla netleşecek. Fakat 3 Temmuz öncesi görünen tablo en düşük emekli aylığının da yüzde 17 civarında zamlanması yolunda.14 bin 469 lira olan en düşük emekli aylığına yüzde 17 zam gelmesi durumunda yaklaşık 3,8 milyon emeklinin maaşına yaklaşık 2460 lira zam gelecek. Emeklilerin eline geçerek rakam ise 16 bin 928 lira olacak.Bu tabloda en düşük emekli aylığı ile Ocak 2025″ten bu yana net 22 bin 104 lira uygulanan asgari ücret arasında 5176 lira fark olacak.
Source: Dünya Gazetesi
Halsizlik şikayetiyle doktora gitti, karnına yapışanı öğrenince şoke oldu
Kahramanmaraş”ta yaşayan bir kadın, son günlerde artan halsizlik, yorgunluk ve vücudundaki çeşitli rahatsızlık şikayetleri üzerine Özel Sular Akademi Hastanesi”ne başvurdu. Yapılan ilk muayenede karın bölgesinde kızarıklık ve şişlik fark eden sağlık ekibi, hastayı dermatoloji bölümüne yönlendirdi. Cilt hastalıkları uzmanı Dr. Mehmet Alataş tarafından yapılan detaylı incelemede, kadının göbek çevresine yapışmış bir kene tespit edildi.Uzman doktor tarafından başarılı şekilde çıkarılan kene sonrası hasta gözlem altına alındı. Kenenin herhangi bir enfeksiyon bulaştırmadığı belirlenirken, yapılan tetkiklerde ciddi bir sağlık sorunu olmadığı öğrenildi. Hasta, yapılan müdahale sonrası taburcu edilirken, kısa sürede eski sağlığına kavuştu.”KENEYİ ELİMİZLE ÇIKARMAYALIM”Cilt hastalıkları uzmanı Dr. Mehmet Alataş şöyle konuştu: Özellikle keneden korunma yöntemleri arasında bağ, bahçe ve parklarda gezerken dikkat etmemiz lazım. Mutlaka çoraplarımızı ayaklarımızın paçalarına kadar çekelim. Eve gelince vücudumuzu kontrol edelim. Eğer bir kene yapışmış ise en yakın bir sağlık kuruluşuna müracaat edelim. Keneyi elimiz ile çıkarmayalım. Kene özel bir cımbız gibi aletlerle döndüre döndüre içerisindeki kusmuk dökülmeden çıkartmak gerekiyor. Çıkarınca iş bitmiyor. Hastayı 10 gün gözlemlemek lazım. Bizim şehrimizde sık gördüğümüz bir vaka değil ama bir hafta önce hastamız zona şikayeti ile gelmişti biz de baktık hastamızda kene vardı ve çıkarttık. Gerekli müdahalelerde bulunduk. Hastamızda Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) yoktu. Burada önemli olan kene ısırığında takip süresinde hastanın kan seviyesini, ateşini ve genel durumunu takip etmek gerekiyor” dedi.
Source: Şule Altınel