“Wellness Insights – Youthful Skin & Essential Health Tips”

Cildin gençlik aşısı

Hem yağda hem de suda çözünebilen nadir antioksidanlar arasında yer alan alfa lipoik asidin (ALA) beyin sağlığından ), sinir harabiyetini gidermeye, detoksifikasyondan (toksinlerden arındırma) kan şekeri kontrolüne kadar vücuda bir çok önemli etkisi bulunuyor.

Tabii en çok da cilt yaşlanmasıyla mücadele gücüyle öne çıkıyor… Beslenme ve Diyet Uzmanı Harika Özkaya Yurttadur, bu antioksidanı ve hangi besinlerden alınabileceğini şöyle anlattı:

SERBEST RADİKAL AVCISIDIR

Lipoik asit; vücutta birikerek, hücreleri hızla paslandırıp, yaşlandıran kötü moleküller olan serbest radikalleri temizleyen güçlü bir maddedir. Böylelikle hem hücreleri korur hem de vücuttaki diğer antioksidanları destekleyerek genel savunma mekanizmasını güçlendirir.

BEYNİ KORUR

Lipoik asit, kan-beyin bariyerini geçme yeteneğine sahip olduğu için beyin için de faydalıdır. Bu özelliği sayesinde, bir yandan beyin sağlığını korurken bir yandan da çeşitli beyin hastalıklarına karşı tedavi edici bir ajan olarak kullanılabilecek potansiyele sahiptir.

KIRIŞIKLIKLARI AZALTIR

Alfa lipoik asit, cilt sağlığı üzerinde olumlu etkiler sunar. Cildin elastikiyetini artırmaya ve yaşlanma belirtilerini, özellikle ince çizgileri azaltmaya yardımcı olur. Antioksidan özellikleri sayesinde ciltte serbest radikallerin yol açtığı hasarların önlenmesine katkı sağlar, böylece cilt daha sağlıklı ve genç bir görünüm kazanır.

Glikoz metabolizmasının düzenlenmesine de katkı sağlayarak, kan şekeri seviyelerinin dengede kalmasına yardımcı olur. Bu sayede hücrelerin glikozu daha etkili bir şekilde kullanmasını sağlar. Glikasyon yaşlandırıcı ve paslandırıcı bir süreçtir.

Bu süreci kontrol altında tutan alfa lipoik asit cilt yaşlanmasını geciktirebilen bir doğal maddedir.ALA güçlü bir antioksidan olduğu için, kozmetik ürünlerin hazırlanmasında da fonksiyonel bir bileşen olarak kullanılmaktadır.

‘EVRENSEL ANTİOKSİDAN’ OLARAK ADLANDIRILIR

Alfa lipoik asit (ALA) bazı yiyeceklerde bulunan ve aynı zamanda doğal olarak vücutta üretilebilen doğal bir maddedir. Serbest radikal hasarını önleyen lipoik asit yağda ve suda çözünebilen tek antioksidan olmasından dolayı evrensel antioksidan olarak adlandırılır.

SEBZELERDE VE SAKATATLARDA BULUNUR

Alfa lipoik asit (ALA) bazı yiyeceklerde bulunan ve aynı zamanda vücutta sentezlenen doğal bir maddedir.

Bitkiler arasında en fazla lipoik asit içerenler ıspanak, brokoli, havuç, patates, domates, bezelye ve Brüksel lahanası olarak sıralanabilir. Bunların yanı sıra tam tahıllar ve pirinç de düşük miktarlarda alfa lipoik asit sağlayabilir. Sakatatlar arasında fazla böbrek, kalp ve karaciğerde bulunur.

TAKVİYE UYARISI

Birçok antioksidan gibi ALA takviyeleri de mevcuttur. Ancak bu takviyeleri gelişigüzel kullanmak sakıncalıdır. Yan etkileri ve ilaç etkileşimleri açısından zararlı olabileceği için mutlaka doktora danışılarak kullanılmaları gerekir.

KİLO VERMEYİ DESTEKLER

ALA tüketiminin kilo verme ve beden kitle indeksini düşürmede etkili olduğunu belirtilmektedir. İştah konusunda önemli bir rol oynayan AMP-aktif protein kinaz (AMPK) adlı bir enzimi baskıladığı için potansiyel kilo kaybına yol açabileceği öngörülür.

C VE E ViTAMiNLERiNi YENiLER

Lipoik asit, C ve E vitamini gibi diğer antioksidanlarla etkileşime girerek bu vitaminlerin yetersizliğinde oluşan semptomları engelleyebilir. Askorbat (C vitamini), glutatyon, koenzim Q ve E vitamini gibi antioksidanlar, serbest radikalleri yakaladıklarında oksitlenirler.

Alfa lipoik asit, bu oksitlenmiş antioksidanları indirgeme yeteneğine sahiptir ve böylece onlara tekrar antioksidan özellik kazandırabilir. C, E vitamini gibi diğer antioksidanların yenilenmesine yardımcı olarak hücrenin savunma gücünü artırır.

VÜCUTTAKİ İLTİHABI VE AĞIR METALLERİ TEMİZLER

Lipoik asit, organizmada detoksifikasyon sağlamak için bazı pro-oksidan minerallerle şelat (bağlanma) oluşturabilir ve bu mineralleri etkisiz hale getirir. Yani vücudu ağır metallerden arındırıp, oksidatif strese karşı koruyarak çeşitli hastalıkların tedavisinde potansiyel bir tedavi aracı olabilir. Kanser, kalp-damar, diyabet gibi birçok kronik hastalığın tetiklenmesine neden olan inflamasyonun (vücuttaki iltihaplanma) azalmasında etkili bir bileşen olarak bilinir.

Source: Nazan Doğaner Halici


Kırışıklık devrimine hazır mıyız

Ona direnmek, onunla kavga etmek, geriye çevirmeye çalışmak ise yapılabilecek en büyük yanlışlardan biri. Yaşlılığa direnmek yerine onunla birlikte, “kol kola girerek hayatı güzelleştirmeye çalışmak” en doğru, akılcı, faydalı, zarif ve güzel yaklaşım. Diğer taraftan yaşlanma sürecinden doku, organ ve sistemlerimizin eşit oranda etkilenmediği de kesin. Bazılarımızın kalbi beyninden, böbreği karaciğerinden, akciğerleri sindirim sistemlerinden daha hızlı yaşlanabiliyor. Ve şu bilgi de net ve kesin: Cildimiz, yaşlanmadan nasibini en erken ve en çok alan organlardan biri, hatta birincisi. Ne var ki her bir kırışıklık başımızdan geçenlerin, hayatın önümüze çıkardığı zorluklara karşın gösterdiğimiz dirençlerin, kavgaların, üzüntülerin ve sevinçlerin de bir hatırası. Geçmişten gelen her şeyimiz gibi o kırışıklıkları da kucaklamak, yok eğer istemiyorsak da onlarla kavga etmeden nazikçe uğraşmak ise en doğal hakkımız. Çoğu insan yaşlanma sürecini zarafetle kucaklayıp fiziksel ve ruhsal sağlığına gereken özeni gösterirken belki de bu nedenle cildini ilk sıraya koyuyor ve işe oradan başlıyor. İç güzelliği ile dış güzelliği birleştirmek yaşlanmayla gelen değişiklikleri daha kapıdan içeri girmeden değiştirmek bence de takdir edilmesi gereken bir çaba. Önünde anlayışla ve saygıyla eğilmeniz lazım. Peki o çabanın dipnotlarında neler var?İYİ HABERCİLT GENÇLİŞTİRMEDE DE BİR DEVRİMİN KAPISINDAYIZ Cilt yaşlanması ile mücadele yolculuğuna yüzyıllar önce cildimizdeki yaşlılık değişimlerini saklamakla başladık. Önümüze konan çözümler her daim yapıları değişen cazip ama çoğu zaman da gülünç “kozmetik ürünler” oldu. Zamanla gördük ki bu iş sadece “saklamakla/gizlemekle” başarılamayacak. Biz de yeni çözümlere yöneldik, yeni ve başka kapılar çalmaya başladık. 20-30 yıl önce böyle bir kapı nihayet aralandı. “Kozmetik dermatoloji” olarak tanımlanan yeni bir alan karşımıza çıktı. Kozmetik dermatoloji cildimizi içten ve dıştan koruma, kollama, yaşlılığa bağlı değişikliklere fren olma iddiasındaydı. Retinol, E vitamini, C vitamini, hyalüronik asit, ceramid, gliserin, alfa lipoik asit, alfa hidroksi asitler ve benzeri onlarca farklı doğal kimyasal içeren cilt bakım ürünleri “derma kozmetikler” olarak tanımlanarak piyasaya sürüldü ve milyar dolarları bulan muazzam satış rakamlarına ulaştı. Ama görüldü ki derma kozmetikler de bizi istediğimiz hedefe ulaştıramıyor. Peki sonra ne oldu?SONRASIDİKKAT! REJENERATİF TIP GELİYOR Derma kozmetiklerden sonrası son 10 yılın en şaşırtıcı ve baş döndüren hikâyesidir. Ve hepimizin başını döndüren bir cilt gençliği hikâyesidir. Ve o hikâyenin başrol oyuncusu “REJENERATİF TIP” ile onun vazgeçilmez yol arkadaşı haline gelen “REJENERATİF / YENİLEYİCİ DERMATOLOJİ”dir. Peki, bu yeni alanda neler oluyor? Hangi mucize çözümler öneriliyor. Bu mühim ve güncel sorunun yanıtını bir sonraki kutuda bulabilirsiniz. SIKI DURUN‘HİGHTECH REJENERATİF DERMATOLOJİ’ KAPINIZI AÇIYOR Cilt bakımı dünyasında gezinirken özellikle de cilt bakım ürünlerini/cilt yaşlanmasıyla mücadele eden doğal ve güvenli seçenekleri ararken doğru ürünü seçebilmek ciddi bir dikkat ve bilgi birikimi gerektiriyor. Çünkü her cildin, her yaşın, her cinsin hatta her yaşam tarzı seçimlerinin yaşlanma sürecindeki bir ciltte yarattığı ya da yaratabileceği sonuçlar farklı. Bu nedenle ihtiyaçlara en uygun ürünleri seçmek -bu ürünlerin oldukça pahalı olduğu da dikkate alınırsa- son derece önemli bir ayrıntı. Bana sorarsanız -ki sormanızda fayda olduğunu düşünüyorum- süreci kolaylaştırmak için cilt tipinizi, sorunlarınızı, endişelerinizi ve hedeflerinizi değerlendirebilecek bir dermatolog veya estetik tıp doktoruyla yola çıkın. Bu uzmanlar cildinizin özel ihtiyaçlarına göre belirlenmiş “REJENERATİF HİGHTECH BİYOLOJİK ÜRÜNLER VE ÇÖZÜMLER” için size en uygun ürünleri belirleyecek ve tavsiye edeceklerdir. “Kollajen, elasten, hyalüronik asit” üretimini teşvik eden, cildinizdeki yaşlı ama zararlı “zombi hücreler”in sayısını azaltabilen, cilt hücrelerinizdeki enerji santralleri “mitokondriler”i aktive edebilen ve cildinizi yaşlandıran “hücresel DNA hasarları”nı azaltıp cildinize daha çok nem, parlaklık ve gençlik kazandıran, cildinizin en önemli yaşlanma tetikçisi olan “UV hasarları”ndan onu koruyan en iyi ürünleri size o uzmanlar tavsiye edeceklerdir. “Peki o ürünlerin içinde neler olmalı hocam?” diyorsanız eğer bugünlük sadece onların adlarını alt alta yazmakla yetineceğim, detaylar için de sizi bir başka yazımda misafir edeceğim.KESİP SAKLAYIN CİLDİNİZ İÇİN HİGHTECH REJENERATİF GENÇLİK SIRLARI1. HİBROZOM / MİRNA / EKSOZOM ÜRÜNLERİ: Sadece eksozom olması yetmiyor. O ürünün hibrozom yapısında olması da gerekiyor.2. HIGHTECH PEPTİTLER: Özellikle zombi hücreleri bloke eden peptitlerin faydaları bilimsel olarak da kanıtlanmış durumda. Bunlar kolajen peptitlerinden farklı ve zombi hücreleri hedefleyen ve çok özel patentli peptitlerdir.3. ÜROLİTHİN A: Muazzam bir mitokondri aktivatörü ve cilt hücrelerinin mitokondrilerini de gençleştiriyor.4. NAD: Niyasinamid veya yol arkadaşlarını içeren ürünler cilde gençlik ve kalite aşılıyor.5. ALFA KETOGLUTARAT: Bu molekülü çoğunuzun ilk defa duyduğuna eminim ama bundan sonra çok sık duyacağınızı da şimdiden bir kenara not edin derim. NOT: Yukarıdaki ürünlerle ilgili detayları bir başka yazımda sizinle etraflıca paylaşacağım.

Source: Osman Müftüoğlu


Kendisinden haber alınamayan adam 36 saat sonra evine döndü

Bursa”nın Orhaneli ilçesi Çöreler Mahallesi”nde oturan Yusuf İliçek (65), cumartesi günü saat 10.00 sıralarında köpeği ile birlikte evinden ayrıldı. İliçek”e ulaşamayan yakınları, 112 Acil Çağrı Merkezi”ne ihbarda bulundu. İhbar üzerine harekete geçen Jandarma Arama Kurtarma, AFAD ve bazı sivil arama kurtarma ekipleri, İliçek”in bulunması için mahallede ve çevresinde arama çalışması başlattı.
36 SAAT SONRA BULUNDU
Kendisinden haber alınamayan İliçek, 36 saat sonrasında köpeğiyle birlikte evine geri döndü. Yanında bulunan yiyecekler ile beslenme ihtiyacını karşılayan İliçek”in geceyi ormanda geçirdiği öğrenildi. Yapılan sağlık kontrollerinde durumunun iyi olduğu öğrenildi.Bu içerik Doğukan Akbayır tarafından yayına alınmıştır

Source: Doğukan Akbayır


Kulaktaki bu yaygın cilt sorununu sakın göz ardı etmeyin!

Kulağınızda alışık olmadığınız bir cilt sorunu fark ettiyseniz ve doktor randevusuna daha günler varsa endişeye kapılmanıza gerek yok. Bu tür durumlarda doğru adımlar atmak ve gerektiğinde tıbbi yardım almak oldukça önemlidir. Ancak kulaktaki cilt sorunu neyden kaynaklanıyor, atopik dermatit (egzama) gibi yaygın görülen bir cilt rahatsızlığı mı yoksa başka bir şey mi? İşte böyle bir durumla karşılaştığınızda doktor randevunuza kadar atmanız gereken adımlar ve evde uygulayabileceğiniz çözüm yolları…Atopik Dermatit Nedir?Atopik dermatit, halk arasında egzama olarak bilinen ve özellikle çocuklarda yaygın olarak görülen bir cilt rahatsızlığıdır. Bu rahatsızlık ciltte iltihaplanma, kaşıntı, kızarıklık ve bazen pul pul dökülme gibi belirtiler ile kendini gösterir. Kulaklar, bu rahatsızlığın en sık görüldüğü bölgelerden bir tanesidir. Eğer sizde kulağınızda böyle bir cilt sorunu gözlemlediyseniz, atopik dermatitten şüphelenebilirsiniz.Kulaktaki Cilt Sorunlarında Hangi Belirtilere Dikkat Edilmeli?Kulaktaki cilt sorununu fark ettiğinizde şu temel belirtilere dikkat etmelisiniz: Kızarıklık ve şişlik Kuruluk ve döküntüler Derinin kalınlaşması veya küçük çıkıntılar Kaşıntı (Kaşıntı, daha fazla rahatsızlık duymanıza ve durumu kötüleştirmesine neden olabilir) Akıntı veya kabuklanma (Bunlar, enfeksiyon belirtisi olabilir ve acil tıbbi müdahale gerektirebilir)Evde Rahatsızlığı Yönetmek İçin Alınacak ÖnlemlerKulak bölgenizde bir cilt sorun fark ettiğinizde, hemen panik yapmayın. İlk etapta bu sorunla başa çıkmak için şu adımları izleyebilirsiniz: Temizlik ve Kuruluk: Etkilenen bölgeyi düzenli olarak temizleyin ve nazikçe kurulayın. Bu aşamada tahrişi daha fazla artırabilecek sert sabunlardan kaçının. Soğuk Kompres: Eğer kulaktaki cilt sorununuz kaşıntıya neden oluyorsa, kaşıntıyı yatıştırmak ve iltihabı azaltmak için soğuk kompres uygulayın. Kaşımamaya Çalışın: Kulağınızdaki cilt sorununun daha fazla kötüleşmemesi için kaşımamaya dikkat edin. Kulaktaki Cilt Sorunu İçin Doğal Çözümler Nemlendiriciler: Cilt nemini korumak ve koruyucu bariyer oluşturmak için nemlendiriciler veya yumuşatıcılar ile bölgeyi nemlendirebilirsiniz. Doğal Ürünler: Hindistan cevizi yağı veya aloe vera jeli gibi doğal ürünler de rahatlama sağlayabilirsiniz. Ancak, herhangi bir olumsuz reaksiyon yaşanmaması için önce küçük bir bölgede test etmeli ve sonrasında kullanmalısınız.Kulaktaki Cilt Sorununda Ne Zaman Doktora Başvurulmalı? Ateş, sıcaklık artışı veya enfeksiyon belirtileri (örneğin, artan iltihap, kızarıklık ve akıntı) gözlemlendiğinde acil tıbbi yardım alınmalıdır. Ağrının artması veya durumun hızla kötüleşmesi durumunda, hemen bir doktora başvurmanız önemlidir.Kulağınızda daha önce fark etmediğiniz bir cilt sorunu ile karşılaştığınızda, doğru tedbirleri almak ve tıbbi yardım almak oldukça önemlidir. Ancak atopik dermatit gibi yaygın görülen cilt rahatsızlıklarının farkında olmak, evde tedavi yöntemleri ile doktora gidene kadar durumun daha kötüleşmesini engelleyebilir ve cilt sağlığını güvence altında tutmanıza yardımcı olabilir.İlginizi çekebilir;Cilt kırışıklıklarının sebebi: Şekerin cilde zararlarıKulak çınlaması ve baş dönmesi: Anemi belirtisi olabilir!Canan Karatay’dan kolajen takviyeleriyle ilgili kritik uyarı: Kalp sağlığınızı riske atmayın!

Source: Elif Kocalı