“Yaban Hayatı Gündemi – Kene Vaka Artışı ve Turizmin Dönüşümü”

Tatil alışkanlığı geride kalıyor, turistler ev satın alarak bölgenin yerlisi oluyor

Otellerde tatil modası geride kalıyor, turistler gittikleri bölgenin yerlisi oluyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Konut Satış İstatistikleri’ne göre, bahardan yaz dönemine geçişte konut satışlarının %18,18 arttığı gözlemlenirken, büyükşehirlerin ardından en çok konut alınan bölgelerin başında İzmir gibi tatil destinasyonları olduğu kaydediliyor. Ege’nin gözdelerinden Muğla ise mayıs ayındaki konut satışlarının %2’sini oluşturuyor. UĞUR Şirketler Grubu’nun inşaat sektöründeki temsilcisi USG İnşaat, hem mahremiyet hem de lüks yaşam standardı için ideal bir yerleşim düzeni ortaya koyan “The Most Bodrum Yalıkavak”ta yaşamın başladığını duyuruyor. Hemen teslim ve tapu avantajıyla hayata geçirilen proje, tatil cenneti Bodrum’da doğallığı lüks yaşamla birleştiren, yüksek değerde bir yatırım alanı olarak da öne çıkıyor.“Bodrum’da nitelikli lüks projelere talep artacak”Bodrum’un doğasına saygılı, çağdaş ve zamansız bir mimariyle inşa ettikleri müstakil bahçeli malikaneler, özel havuzlu villalar, bahçeli rezidans katları ve geniş teraslı üst kat rezidans dairelerin kalbinde yer aldığı proje hakkında konuşan USG İnşaat Proje Pazarlama Sorumlusu Timuçin Dandin, şu açıklamada bulundu:“Bodrum, özellikle pandemiden sonra yaşam alanı olarak daha fazla değer kazanan, yerel ve uluslararası yatırımcının radarına giren nadir bölgelerden biri oldu. Lüks konut pazarında arzın sınırlı, talebin ise yükselişte olduğunu gözlemliyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içinde, nitelikli lüks projelere yönelik talebin artarak devam edeceği ve değer artışlarının sürdürülebilir bir ivme göstereceği öngörülüyor. Biz de The Most Bodrum Yalıkavak projemizle Yalıkavak Marina’ya birkaç dakikalık mesafedeki bu projeyle Bodrum’da yalnızca bir ev değil; yatırım değeri yüksek bir yaşam alanı vadediyoruz.”USG İnşaat’ın The Most Bodrum Yalıkavak projesi, toplamda 20 bin metrekarelik bir alana yayılıyor. Bu alan hem mahremiyet hem de lüks yaşam standardı için ideal bir yerleşim düzeni oluşturacak şekilde planlandı. Bodrum’un geleneksel mimarisine saygılı, modern bir çizgide tasarlandı. Yöresel çilek taşı dokular, yatay mimari ve doğal malzeme kullanımıyla doğayla bütünleşen bir estetik benimsendi. Ayrıca gri sulama, enerji verimli sistemler ve yerel bitki örtüsüyle uyumlu peyzaj gibi çevresel sürdürülebilirlik prensipleri öncelikliklendirildi. Toplam alanın yaklaşık %50’si peyzaj ve doğal yeşil alanlara ayrıldı. Zeytin ve limon ağacı, palmiye gibi Bodrum’a özgü bitki türleri korunarak projeye entegre edildi.Nitelikli ve iz bırakan yapılar inşa etmeyi hedefliyorUlusal ve uluslararası ölçekte yüksek gelir gruplarına hitap eden projeleriyle bölgenin marka değerine katkıda bulunurken, yerel istihdam ve ekonomik dinamizme de doğrudan fayda sağladıklarını belirten USG İnşaat Proje Pazarlama Sorumlusu Timuçin Dandin, “The Most Bodrum Yalıkavak, şirketimizin kalite, özgünlük ve sürdürülebilir değer yaratma ilkelerini bire bir yansıtıyor. Tamamlanmış ve yaşamın başladığı nadir projelerden biri olarak öne çıkıyor. Kalıcı değer ve marka kimliği üretme hedefimizin somut bir örneğini temsil ediyor. Biz sadece yapılar değil, yaşam tarzları da geliştiriyoruz. Bu projemizle de bulunması zor ve değerini her geçen gün artıran bir yatırım fırsatı sunuyoruz” diyerek, sözlerini marka kimlikleri hakkında bilgi vererek sonlandırdı.Buna göre USG İnşaat, köklü geçmişi ve sanayideki başarılarıyla tanınan UĞUR Şirketler Grubu çatısı altında faaliyet gösteriyor. Bugüne kadar farklı bölgelerde 20’nin üzerinde konut projesine imza atan şirket, halihazırda Kuşadası’nda “The Most Harmony Villas” isimli yeni villa projesi için de ön talep sürecini başlattı. Bodrum ve çevresinde de araştırmalarına devam ederken; her projede bölgenin ruhuna uygun, nitelikli ve iz bırakan yapılar inşa etmek amacıyla kendi bünyesindeki arazilerde de geliştirme çalışmalarını sürdürüyor.

Source: Dünya Gazetesi


Uzman Doktor Gümüşhane’de artan kene vakalarına karşı uyardı: 28 vaka, 3 can kaybı

Edinilen bilgilere göre, Gümüşhane genelinde en fazla vaka Kelkit ve Şiran ilçelerinde görüldü. Şiran”da 10, Kelkit”te ise 8 vaka tespit edildi. Uzmanlar, bu iki ilçede vakaların daha sık görülmesini iklim koşulları ve hayvancılığın yoğunluğu ile ilişkilendiriyor. Kenenin sıcak ortamları sevdiğini belirten Gümüşhane Devlet Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Furkan Kurt, Kelkit”in iklim yapısının keneler için elverişli olduğunu, ayrıca bölgede yaygın olarak yapılan hayvancılık nedeniyle kenelerin konak hayvanlar (inek, koyun, köpek) aracılığıyla daha hızlı yayıldığını ifade etti. Kelkit”te kene vakalarının ilçe merkezinde ve köylerin genelinde görüldüğünü ifade eden Kurt; kenenin hayvanlar aracılığıyla taşınıp yayıldığını belirtti. Öte yandan kenelerle ilgili kamuoyunda sıkça karşılaşılan yanlış inanışlara karşı uyarıda bulunan Kurt, her kenenin aynı olmadığına dikkat çekerek, bazı türlerin diğerlerine göre daha zararlı, daha bulaşıcı ve daha tehlikeli olabileceğini ifade etti. Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Ahmet Furkan Kurt, “Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan bir virüs nedeniyle oluşan ateş, baş ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır hastalık durumunda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölüme neden olabilen bir enfeksiyon hastalığıdır. Ülkemizde ilk KKKA kesin tanısı 2003 yılında konulmuş olup, kenelerin aktifleştiği ilkbahar ve yaz aylarında vakalar görülmektedir. Gümüşhane ilimizin de içerisinde yer aldığı Kelkit vadisindeki keneler KKKA hastalığı için yüksek risk oluşturmaktadır. Hastalık genellikle insan vücuduna kenenin tutunmasından 1-3 gün (en fazla 9 gün) sonra, enfekte kan, vücut sıvısı ve diğer dokularla temas sonrasında ise 5-6 gün (en fazla 13 gün) içinde görülmektedir” diye konuştu. Uzm. Dr. Kurt, “Bu hastalıktan korunmak için etkinliği kanıtlanmış bir aşı veya hastalık sırasında kullanılacak spesifik bir tedavi bulunmamaktadır. Hastaların şikayetlerine yönelik destek tedavisi uygulanmaktadır. Kanıtlanmış etkin bir tedavi olmadığı için KKKA açısından riskli bölgelerde yaşayan kişilerin hastalık konusunda bilinçli olmaları, korunma önlemlerine dikkat etmeleri büyük önem taşımaktadır” ifadelerini kaydetti. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşinden korunmak için yapılması gerekenleri anlatan Kurt, “Tarla, bahçe, orman, piknik alanları gibi kene açısından riskli alanlara gidilirken mümkün olduğunca vücudu örten açık renkli giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine yerleştirilmelidir. Riskli alanlardan döndükten sonra kişiler hem kendi hem de çocuklarının vücutlarında kene olup olmadığını kontrol etmelidir. Kene ne kadar erken çıkarılırsa bulaşma riski o kadar az olacağı için, kene vücuda tutunmuşsa hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak kaydıyla kenenin vücuda tutunduğu en yakın yerinden uygun bir malzeme (bez, eldiven, naylon poşet gibi) aracılığıyla kene tutularak çıkarılmalıdır. Kene tutunan kişiler kendilerini ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi hastalık belirtileri yönünden 10 gün boyunca dikkatlice izlemeli ve şikayet gelişmesi halinde derhal sağlık kuruluşuna müracaat etmelidir. Eğer kişi keneyi kendisi çıkaramıyorsa en yakın sağlık kuruluşuna hızlıca başvurması gerekmektedir. Vücuda tutunan kene üzerine sigara basmak veya alkol, kolonya, gaz yağı, deterjan gibi maddeler dökmek kenenin kusmasına yol açarak virüsün kan emdiği kişiye daha kolay bulaşmasını sağlayacağı için yapılmamalıdır. Kene çıkarıldıktan sonra ise tutunma bölgesine antiseptik solüsyonlar sürülmelidir. Özetle kene hafife alınmamalı, tedbirli olunmalıdır” dedi.

Source: Dilara Firat