Yalnızlığa uluyan köpekler

Yalnızlığa uluyan köpekler

Davet etmesine karşınçocukluğumdan kalmaönyargılarım ve tedirginliğimyüzünden yılanını görmeyegitmedim. Yılan, evde geniş bircam fanusun içinde ot ve yosunlararasında yaşıyormuş. Evde onaait ayrı bir buzdolabı bile var,yiyecekleri orada saklanıyor.Arkadaşım, zaman zamanyılanıyla birlikte uyuduğunusöyledi. Ürperdiğimi farkedince “Sen yılan korkusuylabüyümüşsün. Oysaonun doğadaki diğercanlılardan ayrı birözelliği yok” dedi. Farklıülkelerden insanlarınhayvanlar konusundafarklı algılara sahipolmaları ne tuhaf!İsveç’e yeni gelen göçmenleredil öğrettiğimiz gönüllü birprojede çalışıyoruz. Onun bazenevinden getirdiği yiyecekleripaylaşırken aynı ellerle yılanada dokunduğunu geçiriyorumaklımdan. Eczacı kızım, evindebeslediği siyah kediye “CengizKağan” adını koydu. Bu ismi,kedisine duyduğu sevgiyibiraz da abartarak seçmiş.Ülkemizde “siyah kedi’’ ile ilgiliönyargılarımızdan söz ediyorum.“Birbirleriyle dargın insanlarınarasından ‘siyah kedi geçtiğine’inanılır” diyorum. İsveç’te doğupbüyüyen kızım, söylediklerimialgılayamıyor, şaşkınlıkladinleyerek gülüyor.İsveçlilerin, hayvanlarakarşı benzer önyargıları yok.Köpek, eşek, ayı sözcükleriniaşağılayıcı benzetme olarakkullanmıyorlar. “Ayı’’ (Björn),İsveç’te erkek çocuklara verilenen sevilen adlardan biri. Birine“Ayı!” dediğinizde alınmakyerine gülüyorlar. Yıllar önce birparkta, yaşlı bir İsveçli kadınlaköpeği arasındaki iletişime tanıkolmuştum. Bankta yan yanaoturuyorlardı. Kadın bir şeyleranlatıyor. Köpek dikkatle dinliyor.Kulaklarını dikiyor. Havayıkokluyor. Kadının gözlerinebakıyor. Ardından uzun uzunuluyordu. Söylenenleri anladığınıböyle ifade ediyor olmalıydı.Kadın, eğitimli birinebenziyordu. Yanlarına gidipkonuşmak istediğimi söyledim.Hiç yadırgamadı. Konuşmayahasrettiler belli ki. Anladıniyetimi, daha ben sormadananlatmaya başladı: “Köpeğim,yaşamımdaki en yakın arkadaşım.Yıllar önce, kocam öldüğündeköpeğimle birlikte günlerceağladık. Şimdi onunla baş başayaşıyoruz Sabahlarıbirlikte kahvaltıyapıyoruz. Uzunuzun sohbetediyoruz. Sonrayürüyüşeçıkıyoruz.Akşamlarıbirlikte televizyon izliyoruz.Aynı saatlerde uyuyup, aynısaatlerde uyanıyoruz. Bazendışarıda işim olduğunda onu evdeyalnız bırakıyorum. Ben yokkenuzun uzun yalnızlığa uluyor.Asansöre bindiğimi üçüncükattan hissediyor. Ulumayı bırakıpkesik kesik havlıyor. Evin kapısınıaçar açmaz üzerime atlıyor,yüzümü, ellerimi yalıyor. Sevinçleodadan odaya koşuyor. Bu, onunkendince karşılama seremonisi.”EVLERDE 1 MİLYON KÖPEKİsveç’te, özellikle yaşlılararasında hayvanlara yuva olmakçok yaygın. Evlerde yaklaşık1 milyon köpek besleniyor.Kediler de eklenirse neredeyseher 10 kişiye bir köpek ya dakedi düşüyor. İsveç İstatistikKurumu’nun verilerine görenüfusun yüzde 48.6’sı tek başınayaşıyor. Başkent Stockholm’de buoran yüzde 50’ye ulaşıyor.Yalnızlar ülkesi İsveç’te,insanlar yalnızlıklarını evdebesledikleri hayvanlarlagidermeye çalışıyor. Aradıklarısevgiyi, sıcaklığı, köpeklerinde vekedilerinde bulmaya çabalıyorlar.Gazete ve televizyonlarda, zamanzaman evcil hayvanı öldüktenkısa süre sonra yalnızlığadayanamayıp yaşamını yitirenyaşlılarla ilgili haberler yer alıyor.Ancak insanlarla hayvanlararasındaki bu bağlılık her zamansürdürülebilir olmuyor. Sokaktayaşayan evsizlerin sayısı artarkenyuvasız hayvanlara rastlanmıyor.Mama, aşı, ilaç ve tedavigiderlerindeki artış nedeniyle bazıevcil hayvan dostları, hayvanlarınıbarınaklara bırakmak zorundakalıyor. Aşı fiyatları bölgeleregöre değişmekle birlikte 1000İsveç Kronu’ndan (Yaklaşık 90Avro) başlıyor. Karma aşılar1.500, kuduz aşısı 1.250, mantaraşısı ise 2 bin kron civarında.Köpek mamaları da markasına,içeriğine ve miktarına göre 450-650 kron arasında.2001’den bu yana İsveç’tetüm köpekler elektronik çiplekayıt altına alınıyor. Yuvasız birköpek görülürse polis barınağagötürüyor. Köpeğin ailesibakamayacak durumdaysabaşka bir kişi ya da aileyeveriliyor. Yuvalandırılmayanlaraise devletin ve hayvan korumaderneklerinin desteklediğibarınaklarda bakılıyor. Bubarınaklarda yaklaşık 200 binköpek bulunuyor.Köpek yuvalandırma süreciİsveç Köpek Kulübü (SvenskaKennelklubben) ve resmikurumlarca denetleniyor.‘PANDEMİ KÖPEĞİ’COVID-19 döneminde, yalnızlıkve sosyal yalıtım arttıkçaköpek ve kedi yuvanlandırmaoranları da yükseldi. Uzunsüren karantinalar ve evdençalışma düzeni, yalnızlıkduygusunu artırdı. Birçok insan,bu boşluğu köpek ve kedilerihayatına alarak doldurmayaçalıştı. 2020’de bir önceki yılagöre köpek yuvanlanma oranıyüzde 11 arttı. Yaklaşık 60 binköpek barınaklardan alınıpevlere yerleştirildi. Bu sürece,ironik biçimde “pandemihund”(pandemi köpeği) adı verildi.Sadece köpekler değil, kedilerde pandemiden olumlu etkilendi.Yıllarca barınakta bekleyenbinlerce kedi, ev ortamınakavuştu. Yalnız yaşayan ve evdeçalışanlar, bakımları daha kolayolduğu için kedileri yeğlediler.Barınaklarda neredeyseyuvalandırarak köpek ve kedikalmadı. Mama ve veterinerhizmetlerine olan taleptepatlama yaşandı.HAYVANLAR İÇİN SOSYALYARDIMGeçim sıkıntısı çekenlereyapılan sosyal yardımlara ekolarak evcil hayvanlar içinde destek sağlanıyor. İlgilikuruluşlar, dar gelirli ailelereücretsiz ya da indirimli aşı, mamave bakım hizmeti sunuyor.Bilgi aldığım bir hayvanyardım kuruluşunun broşüründeinsanlarla hayvanlar arasındakiilişkiler şu sözlerle özetleniyor:“Dünyada insanlar ve hayvanlarbirlikte yaşar. Yoksulluk vesavaşlar nedeniyle insanlar kadarhayvanlar da acı çeker, ölür. Herikisinin de yaşam hakkı vardır.İnsanların öldüğü yerlerde, onlarlakader birliği yapan hayvanlarıgörmezden gelemeyiz. Hayvanlarasahip çıkmak, insanların acılarınıyok saymak anlamına gelmez.Hayvanlara duyarsız olanların,insanlara duyarlı olmasıbeklenemez.”

Source: Ali Haydar Nergi̇s