Kumdan silikon, silikondan çip, çipten işlemci, işlemciden bilgisayara: Karşınızda YAPAY ZEKA
Bir proteinin nasıl göründüğü, neye benzediği çok önemli bir konu. Hastalıkları anlamada, doğru ilaç yapımında, proteinin hücreye katkısını tanımlamada ve başka bir çok alanda proteinin şekli kritik öneme sahip. Sorun şu ki: tek bir proteinin bile üç boyutlu şeklini bulmak yıllar alabiliyor ve 200 milyon farklı protein var. Bazı insanların üniversitede doktora konuları tek bir tane proteinin şeklini tahmin etmek, yani yıllarca uğraşıp 200 milyon proteinden bir tanesinin neye benzediğini bulmaya çalışmak. Yine de insanlık büyük uğraşlar sonucu son 60 yılda 170 bin proteinin neye benzediğini ortaya çıkarabilmiş. Ama 200 milyon protein içinde 170 bin çok küçük bir sayı. ALPHAFOLD DeepMind isimli bir şirket var. Bu şirket bu protein konusunu kafaya takıyor, ve AlphaFold isimli bir yapay zeka sistemi geliştiriyorlar. Daha önce keşfedilmiş 170 bin proteinin şeklini alıyorlar, ve AlphaFold’u bu şekillerle eğitiyorlar (bir yapay zekâ nasıl eğitilir ileriki yazılarda ayrıca bahsederiz belki). 170 bin proteinin neye benzediğini iyice anlayan AlphaFold, 200 milyon proteinin de neye benzediğini tek tek buluyor. Normalde milyonlarca yıl sürecek işi bir yılda bitiriyor. NOBEL ÖDÜLLERİ Bu proteinlerin şekillerinin bulunması o kadar önemli bir konu ki, bu keşif iki DeepMind yöneticisine-Demis Hassabis ve John Jumper’a – 2024’te Nobel ödülü kazandırdı. Kimya alanında. “Kimya mı? Yapay zekâ araştırmacıları, kimya alanında nasıl Nobel ödülü alırlar? Kimyagerlerin hakkı değil mi bu?” diyorsanız bir de fizik alanında Nobel ödülü kazananları söyleyeyim: Geoffrey Hinton ve John Hopfield. Geoffrey Hinton, yapay zekânın atalarından biri. Bugün gördüğümüz duyduğumuz bütün yapay zekâ resimleri, sesleri, videoları, şarkıları, ödev yapan ChatGPT’leri filan hep onun önemli çalışmaları sayesinde. Kendisi aslında bir psikolog, beyni daha iyi anlamak için uzun yıllar önce yapay zekâ alanında araştırmalara başlıyor, ve sonunda bu araştırmalar sayesinde fizik alanında Nobel Ödülü alıyor. Kısacası, 2024’te iki farklı bilim alanındaki Nobel ödülleri, aslında aynı devrimin sonuçlarını kutluyor: yapay zekâ. BAŞLANGIÇ – Başlangıçta insan elektriği ve interneti yarattı. Bu dijital evren şekilsiz ve anlamsızdı, veri merkezleri karanlıktı ve insanların algoritmaları kablolar üzerinde dolaşıyordu. Yapay zekâ aslında uzun süredir hayatımızda. Bir yere arabayla gittiğinizde harita uygulamalarından yardım alıyorsanız, hava tahminlerine göz atıyorsanız, sosyal medyada ilginizi çeken reklamlar görüyorsanız bunlar hep yapay zekâ sistemleri sayesinde. Günümüzde bu konunun çok konuşulmasının sebebi ise üretken yapay zekâ (generative AI) denen özel bir yapay zekâ alanı. Üretken yapay zekâ nedir, başka bir yazının konusu. Fakat günümüzde çoğunluk üretken yapay zekâ ile yapay zekâ arasında ayrım yapmadan tüm sistemlere yapay zekâ dediği için biz de bu terimle devam edeceğiz, ama bilin ki odağımız üretken yapay zekâ olacak. Yapay zekânın tarihindeki bazı ikonik anları özetleyelim – İlk 1950’lerde duymaya başlıyoruz düşünen makineleri. “The Imitation Game” filminde de canlandırılan Alan Turing (izlemeyenlere şiddetle tavsiye ederim!), 1950’de makinelerin düşünüp düşünemediğini test etmek için bir yol öneriyor: “yan odaya bir makine ve bir insan koyalım, bir soru soralım, cevaplayan makine mi insan mı ayırt edemezsek makine testi geçmiştir ve insan seviyesine ulaşmıştır”. Bu test sonradan “Turing Testi” diye meşhur oluyor. (Bir not olarak; bu test geçildi. Şu an “İnsanlığın Son Sınavı” isimli bir test üzerinde çalışılıyor, başka zaman bu konudan ayrıca bahsederiz. – 1956’da Darthmouth Kolej’de yapay zekâ (artificial intelligence) terimi ilk kez ortaya atılıyor. – 1997’de Deep Blue, büyük satranç ustası Kasparov’u yeniyor. – 2016’da AlphaGo, dünya Go şampiyonunu yeniyor. Burada AlphaGo’nun yaptığı 37. hamle tarihe geçiyor, çünkü yapay zekâ 2500 yıldır milyonlarca kişinin oynadığı bu oyunda daha önce denenmemiş bir hamleyle oyunu kazanmayı başarıyor. – 2022’de OpenAI ChatGPT’yi duyuruyor, ve insanlık ilk defa karşılıklı doğal sohbet edebileceği bir teknoloji ile tanışıyor. Bence bir gün 2022’yi bir çağın kapanıp bir başka çağın, düşünen makineler çağının başladığı bir milat olarak kabul edeceğiz. SICAK KUMLARDAN SOĞUK ROBOTLARA İnsanlık gerçekten inanılmaz. Kumdan silikon, silikondan çip, çipten işlemci, işlemciden bilgisayar, bilgisayardan konuşabilen zeki bir makine yarattık. Düşününce, aslında bir avuç kumla konuşuyoruz… Yapay zekânın insanlık için diğer tüm teknolojik devrimlerden daha büyük bir devrim olduğuna ve önümüzdeki yıllarda genç yaşlı hepimizin hayatının radikal biçimde değişeceğine inanıyorum. Bu nedenle bu konuyu ilerleyen yazılarda irdelemeye devam edeceğiz. FİNANS SEKTÖRÜ VİTES YÜKSELTTİ Son iki yazımızda finansal teknolojilerden söz etmiştik; bu kez odağı koruyor, ancak merceği doğrudan yapay zekânın sektörde yarattığı yeni dalgaya çeviriyoruz. RBC”DEN MİLYARLIK HEDEF Kanada’nın en büyük bankası Royal Bank of Canada (RBC), 15 Mayıs’ta “AI & Digital Innovation” adlı yeni birim kurdu. Başkan Yardımcısı Bobby Grubert, yapay zekânın beş yılda net kara 1 milyar Kanada doları katkı sağlayabileceğini söyledi. UBS, ANALİSTİ EKRANDAN KONUŞTURUYOR İsviçreli UBS, yatırımcılara yönelik araştırma notlarını artık yapay zekâ destekli avatarlar aracılığıyla yayınlıyor. Londra’da yazılan rapor, New York’taki müşteriye aynı gün video formatında ulaşıyor. Banka, yılda 5 bin klip yayınlamayı hedefliyor. JPMORGAN”DAN 1.5 MİLYAR DOLARLIK TASARRUF ABD’li dev JPMorgan Chase, “Coach AI” adını verdiği dahili sohbet botunun danışan sorgularını yüzde 95 daha hızlı yanıtladığını, yapay zekâ uygulamalarının bankada 1,5 milyar dolar tasarrufa dönüştüğünü açıkladı. VİSA, ÖDEMEDE SAHTEKARLIĞI AVLIYOR Visa’nın yeni ARIC Risk Hub’u adaptif yapay zekâ modeli sayesinde dolandırıcılık aktivitelerini engellemeyi hedefliyor. WALL STREET”TE YAPAY ZEKÂ RÜZGÂRI Goldman Sachs, JP Morgan, Morgan Stanley, Citibank gibi Wall Street devleri yapay zekâ alanında çok hızlı ilerliyorlar. Sadece Morgan Stanley’in yol haritasında 30’un üzerinde yapay zekâ projesi var. Uzun yıllar karmaşık algoritmaları sessizce arka planda işleten sektör, artık yapay zekâyı doğrudan vitrine koyuyor. Piyasanın yeni mantraları açık: hız, şeffaflık ve ölçülebilir getiri. Yakında finans katlarında, protein katmanlarını çözen AlphaFold benzeri atılımlara tanık olmak şaşırtıcı olmayacak.
Source: Mutlu Doğuş Yıldırım
Gelecek artık geldi
60’ıncı yılını kutlayan fuar, Avrupa’daki en büyük otomotiv satış sonrası hizmetler organizasyonu…Notlarım şöyle:Teknolojik dönüşüm hız kazanırken, hibrit ve içten yanmalı araçlar da gelişerek var olacak gibi görünüyor.Hibrit ve elektrikli araçlar otomotiv sektörüne yeni iş kolları ilave etti.Gelecek yıllarda yeni ve daha farklı iş kolları da gelecek.Son dönemde otomotivde de yapay zekâ ön plana çıkıyor.Bu bir anlamda kısa zamanda daha az kaynakla sonuç almak, hatta çözüm yolları bulmak demek.Sürdürülebilirlik otomotivde yine ön planda, çevresel etkiler en aza indirilmeye çalışılıyor.Yeni nesil bağlantılı otomobiller ve mobilite önleyici bakımı gerekli kılacak.Bu da yedek parça kadar, daha gelişmiş yazılım sistemlerinin ağ oluşturarak çalışmasını gerektirecek.Dijitalleşme ve yapay zekâ, satış sonrası sektörünü değiştirecek.Örneğin; artık bir parça değişirse, içerideki algılayıcılara bağlı tüm kontrol üniteleri yeniden ayarlanacak.Autopromotec’in 60 yıllık başarısının ardında, otomotiv üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden İtalya’nın bir etkinliği olması var.Bu doğal olarak uluslararası sektör firmalarını ve profesyonellerini Autopromotec’e çekiyor.Yeniliklere hep ilgim oldu.Otomotivdeki değişim hız kazandı.Yapay zekâyla birlikte sektörde bu gelişim çok farklı bir noktaya gidecek.Ve fuarlar bunu en çok hissettiğiniz yerler…Bologna’dan yine bana ilham veren detaylarla, konuşmalarla döndüm. Ampulü değiştirmek bile yazılım güncellemesi demekBAZEN bir fuar görmeye gitmezsiniz.Bir düşünce iklimine girersiniz.Biz de tam bunu yaşadık.Bologna’da, Autopromotec’in beyni sayılabilecek isimle, Genel Müdür Renzo Servadei ile buluştuk.Sohbet ettik, fuarı birlikte gezdik, sonra gelecek üzerine hayaller kurduk.O konuştu, ben not aldım.İlk cümlesiyle zaten meseleyi özetledi:“Yapay zekâ artık uzak bir bilim kurgu değil. Bu teknoloji, daha az kaynakla daha kısa sürede yenilik tasarlamamıza imkân veriyor.”Autopromotec 2025 için en dikkat çeken temalardan biri bu:Yapay zekâ ve dijital dönüşüm.Bugün ‘araç’ dediğimiz şey sadece motor ve kaportadan ibaret değil.Otonom sürüş, bağlantılı arabalar, yapay zekâ destekli bakım sistemleri artık günlük hayatın içine giriyor.Servadei bunu şöyle anlatıyor:“Artık bakım dediğiniz şey sadece mekanik değil. Yazılımı da bilmeniz gerekiyor. Çünkü araçlar yazılımla çalışıyor. Bir ampulü değiştirmek bile artık yazılım güncellemesi anlamına gelebilir.”Güldük; ama işin şakası yok, gelecek böyle şekilleniyor. Tornavida bir tarafa dijital bir tarafaFUARDA şöyle bir şey fark ettim.Artık kimse elektrikli araçlarla “Eyvah motorcular işsiz kalacak” tartışması yapmıyor.Çünkü sektör kendini çoktan buna hazırlamış.Servadei’nin bu konuda net bir görüşü var:“Biz teknoloji konusunda tarafsızız. Elektrikli, hibrit veya termal fark etmez. Hepsi aynı ekosistem içinde yaşayacak. Çünkü elektrikli araçlar da hâlâ süspansiyon, fren, kontrol paneli gibi bakım gerektiren geleneksel parçalara sahip.”Yani öyle her şey değişmiyor.Bazıları gidiyor ama yerine yenileri geliyor.Şarj sistemleri, dijital gösterge sistemleri, eğlence panelleri sadece başka beceriler istiyor.Fuar bu yüzden sadece ürünlerin değil, yeni yeteneklerin vitrini haline gelmiş durumda.“Elektrikli araçlarda bazı parçalar yok ama yeni iş fırsatları var. Biz bu değişimi keşfetmek isteyenlere 100’den fazla etkinlikle yanıt veriyoruz.”Ve şöyle dedi:“Autopromotec artık bir fuar değil. Bir düşünme alanı. Sektör kendi geleceğini burada konuşuyor.”Fuarın başka bir yönü daha var, o da sürdürülebilirlik.Bu artık sadece çevreci bir dekor değil, sertifikalarla, içeriklerle, gerçek projelerle destekleniyor.Servadei, “Promotec olarak biz zaten sürdürülebilir bir şirket olarak sertifikalandırıldık. Şimdi fuarı da bu kapsama almak istiyoruz. Katılımcılarımız arasında yenilenmiş parçalar, motor restorasyonları, geri dönüşüm odaklı şirketler çok daha fazla yer alacak” diyor. Türkiye bu oyunun tam ortasındaGELELİM Türkiye’ye…Bu yıl fuarda Türk katılımcılar için ayrı bir enerji var.Sadece fuarı gezmeye gelen değil, iş ortaklığı kurmaya gelen çok sayıda profesyonel vardı.Servadei, şunları söyledi:“Türkiye artık sadece üretim yapan bir ülke değil. Ar-Ge de inovasyon da var. Avrupa otomotiv sanayisinin önemli bir tedarik noktası oldu. Parça, lastik, komponent; sadece bugünü değil, geleceği de birlikte inşa edeceğiz.”Bir başka cümlesi daha var, altını kalın kalın çizdim:“Türk ve İtalyan otomotiv endüstrileri arasındaki bağlar kalıcı olacak. Yeni dönemde üretim bölgeselleşiyor. Bu sinerji daha da güçlenecek.”Bağ kurmak…Autopromotec’in en güçlü kası bu.Servadei’nin deyimiyle, “Burası sadece bir pazar değil. Burası bir ilişki ekosistemi.”Servadei’nun son sözü şu oldu:“Gelecek artık geldi. Biz sadece onu anlamaya ve şekillendirmeye çalışıyoruz.”
Source: Deniz Si̇pahi̇