Kolombiya Cumhurbaşkanı Petro”dan, yapay zekanın düzenlenmesi çağrısı
Birleşik Arap Emirlikleri”nin (BAE) Dubai şehrinde bu yıl 12″ncisi gerçekleştirilen 2025 Dünya Hükümetler Zirvesi”ne (WGS 2025) katılan Petro, buradaki konuşmasında yapay zekanın risklerine değindi.
Petro, yapay zekanın küresel ölçekte büyük bir sıçrama anlamına gelebileceğini ancak istihdam ve ekonomi üzerindeki etkisinin düzenlenmemesi halinde milyonlarca insanın işsiz kalabileceğine vurgu yaptı.
Teknolojik ilerlemenin eşi benzeri görülmemiş bir krize yol açabileceğini söyleyen Petro, şu ifadeleri kullandı:
“Üretkenlik artıyor ancak satın alma gücüne sahip olan işçiler değil. İnsanlık, kolektif geçim olanaklarına sahip küresel bir demokrasi mi kuracak, yoksa büyük bir başarısızlıkla mı karşılaşacak? Kritik bir karar anındayız.”
Petro, zirve kapsamında Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkan Yardımcısı, Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed Bin Raşid Al Maktum ile bir araya gelerek eğitim, teknoloji ve ticaret alanlarında anlaşmalar imzaladı.
Kolombiyalı gençlerin BAE’de eğitime erişimini kolaylaştıracak yapay zeka ve dijital teknolojilere yönelik bir fakülte sistemi kurmayı arzu ettiğini dile getiren Petro, şu değerlendirmede bulundu:
“Temel hedefimiz, iniş çıkışlar olsa da ülkemiz için büyük önem taşıyan bu yeni teknolojiyi hayata geçirecek bu ittifakı tamamlamaktır.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Fatih Başkan’dan yapay zekâ uyarısı: Türkiye’nin geç kalma lüksü yok
Fransa’nın başkenti Paris’te10-11 Şubat’ta düzenlenen Yapay Zekâ Eylem Zirvesi, yılın en önemli buluşmalarından birisiydi. Dünya liderleri, sektör devleriyle bir araya gelerek “yapay zekânın” ve aslında dünyanın geleceğini tartıştı. “Yanlış ellere geçerse tehlike doğar mı? İş dünyası ve meslekler nasıl değişecek? Makineler insanın yerini alır mı? Güvenlik ve denetim sorunları çözülebilecek mi?” sorularına yanıt arandı. Paris’teki zirvenin en etkin konuşmacılarından birisi de Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol oldu.ENERJİ YOKSA YAPAY ZEKÂ DA YOKBirol ile Paris’teki zirvenin ikinci gününde, başkanlığını yaptığı Uluslararası Enerji Ajansı’nda görüştük…* 2 gün boyunca zirvede neler tartışıldı?Bana göre dünyada yapılan en önemli zirvelerden biriydi. 50’nin üzerinde devlet başkanı, dünyanın en önemli yazılımlarını yapan teknoloji devleri, ABD, Çin, Hindistan, Avustralyalı liderler ve şirketlerin en tepe yöneticileri ile uluslararası örgütlerin temsilcileri katıldı. Toplantı iki gün sürdü ama esas tartışmalar, devlet başkanlarıyla Elysee Sarayı’ndaki akşam yemeğinde ve Grand Palais’deki toplantı sırasında oldu.* Öne çıkan detaylar nelerdi?Birincisi devlet başkanlarının ve toplantıya katılanların çoğu, “Bu yapay zekâ insanlığın hayrına mı olacak, yoksa yanlış ellere geçerse bir tehlike haline gelebilir mi?” sorusunu tartıştı. İkincisi, insanlar bu yapay zekânın sadece belli ülkelerde, belli kişilerin elinde olmasının riskli bir şey olduğunu düşünüyor. Üçüncüsü yapay zekânın aynı zamanda dünya ekonomisini, üretimi, sanayi sektörünü hızlı bir şekilde geliştirebileceğini ve insanlığa çağ atlatabileceğini düşünüyorlar. Son olarak, bütün bu yapay zekâların olabilmesi için büyük veri merkezlerinin olması gerekiyor. Veri merkezlerinin çalışması için de tek şart enerjinin olması lazım. Eğer enerji yoksa, yapay zekâ da yok. Bu çok önemli. Benim Elysee’deki ve Grand Palais’deki konuşmam tamamıyla bu konu üzerineydi.* Enerji gerçekten önemli. Bir cihazın fişini çektiğinizde kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun, bitti…Yapay zekâyı günlük hayatta kullanıyoruz, daha da kullanacağız. Şimdi henüz yolun başındayız. Bu konu bütün denklemleri değiştirecek. Yapay zekânın olması için büyük veri merkezlerine ihtiyaç var. Orta ölçekli bir veri merkezi, tek başına, 100 bin kişilik bir şehir kadar elektrik kullanıyor. Ve şu anda dünyada binlerce veri merkezi inşa ediliyor.PEKİ KİM KONTROL EDECEK* Etik tartışmalar, düzenlemeler? Zirvede bir “yapay zekâ rekabet cephesi” oluştu mu sizce? ABD ve İngiltere bir yanda, Çin, Hindistan ve AB diğer yanda…Yapay zekâ, herkesin önemini yavaş yavaş kavradığı ve kavradıkça da ekonomilerini, politikalarını ona göre yönlendirdiği yeni bir alan. Ve ülkeler arasında, bu konuda çok ciddi bir rekabet var. Şu andaki tabloya baktığımızda ABD ve Çin’in önde olduğunu görüyoruz. Avrupa ve Hindistan onları biraz mesafeyle takip ediyor. Ama çok ciddi bir yarış var ülkeler arasında. Bunu söylemek mümkün. Yapay zekâyı kimin kontrol edeceği de 21. Yüzyıl’a damga vuracak bir gelişme olacak.* Siz rakamlarla konuşmayı seven bir uzmansınız. ABD 500 milyar dolar, AB 200 milyar Euro, Fransa 109 milyar Euro’luk yatırımlardan söz etti. Bu dev rakamlar ne anlam ifade ediyor?Sadece önümüzdeki 5 yıl içindeki ilave elektrik talebi dünyada şu anda Amerika ve Japonya’nın kullandığı toplam elektriğe eşit. İlave elektrik talebi gelecek. Bunun da nedeni veri merkezleri, hani deriz ya Türkçe’de, mantar gibi her yerde bitecekler. Veri merkezleri olmadan yapay zekâ olmuyor. Veri merkezleri için de elektriğe ihtiyacımız var.* Peki nasıl bir enerji bu dev talebi karşılayabilir? Nükleer burada önemli, çünkü yapay zekâda 7 gün 24 saat elektriğe ihtiyacınız var. Yani kesintiyi kabul etmiyor bu sistem. Bununla birlikte yeni başka enerji türleri mesela jeotermal enerji gündeme geliyor, diğer enerji türleri de mutlaka kullanılacak. Ama ABD’deki Microsoft’lar, Google’lar, Meta’lar, yapacakları data merkezleri için elektriği 10 yıl 15 yıl önceden, şimdiden peşin para verip alıyorlar.YAPAY ZEKÂ ENERJİ GÖZLEMEVİ KURULACAK* Sizin kuracağınız “Yapay Zekâ Enerji Gözlemevi” nasıl bir çalışma modeli oluşturacak?Yapay zekâ yeni, yapay zekâ-enerji ilişkisi çok daha yeni. Yani insanlar ne kadar ilave elektrik ihtiyacı olacak bu konuda muazzam bir soru işareti var. Ve biz dünyadaki tüm örnekleri inceleyerek hangi data merkezinin ne kadar elektrik ihtiyacı var, bunların hepsini bir gözlemevinde araştırıp tüm dünyaya açıklayacağız. Dünyanın her yerinde insanlar evinden, iş yerinden girip, hangi data merkezi ne kadar elektrik kullanıyor, bunu görebilecekler.* Türkiye bu tartışmalarda nerede ?Zirvede Türkiye’den birilerini göremedim. Ama bizim ekonomimiz de hızlı bir şekilde gelişiyor, sanayimiz büyüyor. Türkiye’nin de yapay zekâ konusunda fazla vakit geçirmeden, ciddi büyük adımı atması gerekiyor. Çünkü büyük bir nüfusumuz var, ekonomimiz büyük. O bakımdan yapay zekâ yarışında Türkiye’nin geride kalma lüksü yok.* Neler yapması gerekiyor Türkiye’nin? Mesela ilk adım ne olmalı?Bence şu an bazı sanayi kuruluşlarında, bazı adımlar atılıyor. Bu adımların daha da güçlendirilmesi gerekir. Ve tabii, hala yapılmadıysa, hükümet, sanayi, akademi, sivil toplum, hep beraber bir strateji oluşturmakta, geç kalmadan hızla “Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi’ni” yapmakta fayda var.FATİH BİROL KİMDİR?DÜNYANIN EN ETKİLİ ENERJİ UZMANI1 Eylül 2015’ten bu yana Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) İcra Direktörü olarak görev yapan Türk ekonomist ve enerji uzmanı Fatih Birol, Dünya Ekonomik Forumu (Davos) Enerji Danışma Konseyi’nin de başkanı. Birol, 2017’de Financial Times tarafından “Yılın Enerji Kişisi” seçildi. Time dergisinin 2021’de dünyanın en etkili 100 kişisi arasında sıraladığı Birol, Forbes dergisi tarafından da “küresel enerji dünyasının en etkili isimlerinden biri” olarak gösterildi.
Source: Arzu Çakır Morin
Google”ın eski CEO”su, “yapay zekanın terör amaçlı kullanılabileceği” konusunda uyardı
Schmidt, konuyla ilgili BBC”ye değerlendirmelerde bulundu.
Yapay zeka teknolojilerinin terörist gruplar ya da “haydut devletler” tarafından “masum insanlara zarar vermek” amacıyla kullanılabileceğini vurgulayan Schmidt, Kuzey Kore, İran ve Rusya gibi ülkelerin bu teknolojileri “biyolojik silah yaratmak için” kullanabileceğini ileri sürdü.
Schmidt, 11 Eylül 2001″de uçakların kontrolünü ele geçiren teröristlerin ABD”de düzenlediği ve çok sayıda kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıları hatırlatarak, benzer bir olayın yaşanma riskinden duyduğu endişeyi dile getirdi.
Yapay zeka teknolojilerinin gelecekte büyük ölçüde özel şirketler tarafından geliştirileceğini belirten Schmidt, bu teknolojilerin kötü amaçlar için kullanılmasının önüne geçilebilmesi adına, özel şirketlerin hükümetler tarafından denetlenmesi çağrısı yaptı.
“Hükümetlerin ne yaptığımızı anlamaları ve gözlerini üzerimizden ayırmamaları gerçekten önemli.” ifadesini kullanan Schmidt, denetlemelerin ve düzenlemelerin aşırıya kaçması halinde inovasyonun engellenebileceği konusunda da uyardı.
Çocukların akıllı telefon kullanımı denetlenmeli
Çocukların yapay zeka destekli akıllı telefon kullanımına da değinen Schmidt, konuyla ilgili yapılacak denetlemelerin önemine işaret etti.
Schmidt, çocukların “çevrim içi dünyanın kötülüklerinden” korunması gerektiğini vurgulayarak, konuyla ilgili yürütülen kampanya ve girişimleri desteklediğini kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Google”ın eski CEO”sundan “terör” uyarısı: Yapay zekaya dikkat!
Google eski üst yöneticisi Eric Schmidt, yapay zekanın “masum insanlara zarar vermek” amacıyla kullanılabileceği konusunda uyarıda bulundu ve hükümetlere, “özel teknoloji şirketlerini denetleme” konusunda harekete geçmelerini önerdi. BBC”ye yaptığı değerlendirmede Kuzey Kore, İran ve Rusya gibi ülkelerin yapay zekayı “biyolojik silah yaratmak için” kullanabileceğini ileri süren Schmidt, 11 Eylül saldırısı benzeri olayların yaşanmasından duyduğu endişeyi ifade etti. İnovasyon engellemesi önlenmeli
Yapay zeka teknolojilerinin kötü amaçlar için kullanılmasının önüne geçilebilmesi adına, özel şirketlerin hükümetler tarafından denetlenmesi çağrısı yapan isim, denetlemelerin ve düzenlemelerin aşırıya kaçması halinde inovasyonun engellenebileceği konusunda da uyarıda bulundu. Çocukların akıllı telefon kullanımı denetlenmeli Çocukların yapay zeka destekli akıllı telefon kullanımına da değinen Schmidt, konuyla ilgili yapılacak denetlemelerin önemine işaret etti. Schmidt, çocukların “çevrim içi dünyanın kötülüklerinden” korunması gerektiğini vurgulayarak, konuyla ilgili yürütülen kampanya ve girişimleri desteklediğini kaydetti.
Source: Dünya Gazetesi
Yandex Türkiye”den 400 milyon dolarlık yatırım planı
Yandex, Türkiye pazarına yönelik önemli bir yatırım hamlesi yapacak. Bilgi teknolojisi ürünlerini yerelleştirerek Türkiye”ye özel hizmetler sunmayı amaçlan Rus teknoloji şirketi Yandex, Türk kullanıcılarına özel dijital çözümler sunmayı hedefliyor ve bu kapsamda önümüzdeki 3 yıl içinde 400 milyon dolar yatırım yapmayı planlıyor. Yandex Türkiye Genel Müdürü Alexander Popovskiy, dijital içerik üreticileri için yeni bir programın yakında tanıtılacağını açıkladı. Türkiye”nin kültürüne ve ihtiyaçlarına özel geliştirilecek Popovskiy, Türkiye”deki yatırım planlarını ve yapay zeka sektörünün gidişatını değerlendirirken Türkiye”nin kültürüne ve kullanıcı ihtiyaçlarına özel olarak geliştirilmiş ürün ve hizmetler sunacaklarını açıkladı.
Popovskiy, “Stratejik vizyonumuz, ileri teknoloji geliştirme ve altyapı iyileştirmeleri için ayrılmış 400 milyon dolarlık bir yatırım planına dayanıyor. Türkiye”nin dijital pazarındaki dinamik gelişimi yakından takip ediyor ve bu sürecin bir parçası olmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Yerel işletmelere destek Bu plan çerçevesinde ilk aşamanın Yandex Ads çözümleri ve Yandex Türkiye Startup Programı aracılığıyla yerel işletmelere destek sağlamak olduğunu vurgulayan Popovskiy, girişimcilerin çeşitli B2B hizmetlerine ücretsiz erişebilmelerine olanak tanıdıklarını belirtti. Türk içerik üreticilerinin kullanımına özel bir program müjdesini veren Popovskiy, “Türk yayıncılar için özel olarak tasarlanmış yeni bir programın tanıtımını yakında yapacağız. Dijital içerik üreten her platforma hitap edecek bu program, yayıncıların hedef kitlelerine daha etkili şekilde ulaşmalarını sağlayacak. Bunun yanı sıra Türkiye”deki teknoloji topluluğu, çeşitli kuruluşlar ve özellikle eğitim kurumlarıyla anlamlı ortaklıklar kurmayı hedefliyoruz ancak bu konudaki detayları ilerleyen dönemde paylaşacağız” dedi. Devrimsel değişiklik hedefi
Popovskiy, Yandex”in Türk kullanıcılar için geliştirerek arama motoru işlevselliğini yapay zekayla entegre ettiği “Yazeka” ile bilgiye erişimde devrimsel değişiklik yapmayı hedeflediklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Geleneksel arama sonuçlarında sayısız bağlantıyı incelemek yerine, kullanıcılara en doğru yanıtı anında sunmayı hedefliyoruz. Yandex Search ve Yazeka, internet üzerindeki çeşitli kaynaklardan elde edilen verilerle yapay zeka destekli özetler oluşturuyor. Tüm yapay zeka tarafından üretilen yanıtlar, güvenilir alıntılarla destekleniyor, böylece kullanıcılar orijinal kaynakları inceleyebiliyor ya da verilen bilginin doğruluğunu teyit edebiliyor. Yapay zeka yanıtlarında kaynak bağlantıları sunmak, web trafiği için de yeni fırsat yaratıyor.” Doğrulanmamış veya manipüle edilmiş bilgilerin filtrelenmesi ve kullanıcılara en doğru ve güvenilir arama sonuçlarının sunulması noktasında Yandex”in rakiplerinden “uzun yıllara dayanan tecrübesiyle” ayrıştığını vurgulayan Popovskiy, Yandex”in bu konuda izlediği politikayı şöyle açıkladı:
“Yandex olarak uzun yıllara dayanan tecrübemizle kullanıcıların arama sorgularına en uygun bilgileri sunuyoruz. Öne çıkan yetkinliklerimizden biri, “spam bağlantıları” tespit etme yeteneğimiz. Arama motorlarında sıralamayı yapay olarak yükseltmek amacıyla oluşturulan bu tür düşük kaliteli içerikleri tespit ederek, sonuçlarda en aza indirgeyebiliyoruz. Kullanıcıların düşük kaliteli ve alakasız bağlantılarla nasıl etkileşimde bulunduğunu analiz ederek, bu tür içeriklerin görünürlüğünü azaltıyoruz.” Türkiye”nin dijital pazarı ve rekabet ortamı Türkiye”de dijital ekosistemin hızla büyüdüğünü ve bu gelişimin dijital eşitsizliği azaltma, bilgiye erişim maliyetlerini düşürme ve çevrim içi güvenliği artırma gibi fırsatlar sunduğunu belirten Popovskiy, adil rekabet ortamının sağlanmasının önemine dikkati çekti. Popovskiy, “Türk hükümetinin dijital pazardaki rekabeti düzenlemek için adımlar attığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Bu tür düzenlemeler, tüketicilere ve işletmelere daha geniş seçenekler sunarken, kamu sektörüne de ekonomik katkılar sağlıyor. Türkiye”nin bölgesel bir dijital lider olacağına inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Source: Dünya Gazetesi
İş dünyası yeni bir döneme hazır mı? Beta kuşağı geliyor
Tablet kullanan çocukları “Alfa Kuşağı” olarak tanımlayan ve kuşakların isim babası olarak anılan araştırma şirketi McCrindle”ın sahibi, Avustralyalı sosyal analist ve nüfus bilimcisi Mark McCrindle, 2025″e girerken yazdığı son yazıda yeni bir kuşağın doğuşunu müjdeledi. McCrindle, yeni yıl yazısında Alfa Kuşağı döneminin kapandığını ve Beta Kuşağı çağının başladığını belirterek, 1 Ocak 2025’ten 2039 yılına kadar doğanları kapsayacak bu neslin, 2035’e kadar dünya nüfusunun yüzde 16’sını oluşturacağını ve çoğunluğunun 22’nci yüzyılı da göreceğini ifade etti.
McCrindle’ın yazısının ardından konuyu analiz eden uzmanlar, Beta Kuşağı’nın tamamen dijitalleşmiş bir dünyada yetişeceğini, geleneksel eğitim modelleri yerine yapay zeka destekli kişiselleştirilmiş eğitim modelleriyle öğrenim göreceğini ve çevresel sorunlara daha duyarlı ve sürdürülebilirliğe odaklı bireyler olacağını öngörüyor. Teknolojinin hızla gelişmesi nedeniyle Beta Kuşağı’nı kesin çizgilerle tanımlamanın zor olduğu ve bu neslin, günümüzde var olmayan kariyer seçenekleri ile hayatlarını sürdüreceği ifade ediliyor. Gençlerin iş dünyasındaki ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilmek ve geleceğe etkin bir şekilde hazırlanmalarını sağlamak için pek çok projeye imza atan Youthall, iş dünyasına rehberlik eden araştırmalarıyla dikkat çekiyor. Kuşakların değişen alışkanlıkları, eğilimleri ve yönelimleri üzerine gerçekleştirdiği çalışmalarla önemli çıktılar sunan platform, son olarak yayımladığı “Gençlerin Beklenti ve Yönelimleri Araştırması” ve “Türkiye”de İK”nın Geleceği: 2025 İK Trendleri Araştırması” ile gençlerin değişen davranışlarına yönelik veriler ortaya koydu. Z Kuşağı yapay zekaya karşı temkinli, Beta Kuşağı ise bu teknolojinin içine doğdu Beta Kuşağı’nın yapay zeka odaklı teknolojilerin içine doğduğu kabulüne karşın, Eylül ayında yayımlanan ve Z kuşağından gençlerin görüş belirttiği “Gençlerin Beklenti ve Yönelimleri Araştırması”, Z Kuşağı gençlerin yapay zekaya tereddütle yaklaştığını ortaya koymuştu. Araştırmaya katılan öğrencilerin %47,2’si yapay zeka uygulamalarını sık sık kullandığını belirtirken, bu oran mezunlar arasında %29,7’ye düşüyordu. Ankete katılan öğrencilerin %44,5’i yapay zeka tabanlı CV oluşturma araçlarına güven konusunda kararsız olduğunu ifade etmişti. Yapay zeka taramalarının kesinlikle adil olmadığını düşünenler %10,8 iken sadece %10,5’i bu süreçlerin adil olduğuna kesin olarak inanıyordu. Geleceğin şirketleri, önümüzdeki dönemde Beta Kuşağı”na yönelik stratejiler geliştirmeli
Ocak ayında yayımlanan, 136 farklı şirketten insan kaynakları profesyonelinin katılımıyla gerçekleşen “Türkiye”de İK”nın Geleceği: 2025 İK Trendleri Araştırması” ise, Beta Kuşağı alışkanlıklarının öncüsü olabilecek yeni trendleri ortaya koymuştu. Mark McCrindle’ın yazısında oluşumunu müjdelediği Beta Kuşağı’nın teknolojiyle uyumlu, farklı önceliklere sahip eğilimlerine benzer sonuçlar paylaşılmıştı. Araştırmaya göre çalışanlarıyla birlikte sürekli kendini güncelleyen, dijitalleşmeyle yapay zekayı daha çok uygulamalarına ekleyen, hibrit çalışmanın gücünü yadsımayan, uzun vadeli iş gücü planlaması yapabilen, çalışanların mutluluğunu ve refahını önceliklendiren, İK yönetiminde veri odaklı hareket ederek çalışan bağlılığını artıran ve tüm bu değişimi algılayabilen şirketlerin başarıyı yakalayacağı vurgulanmıştı. Araştırma ayrıca, dijital dönüşümün insan kaynakları dünyasına etkisinin derinleştiğini ve yapay zekanın organizasyonel süreçlerde etkisinin artarak süreceğini ortaya koymuştu. Ortaya çıkan bulgular, yapay zekanın hem doğru yetenekleri bulmada hem de çalışan gelişimini desteklemede stratejik bir rol üstleneceğini göstermişti. “Geleceğin şirketleri Beta Kuşağı’nı anlamalı” Youthall CEO’su Emre Aykan, Beta Kuşağı’yla birlikte iş yaşamında yaşanabilecek dönüşümlere ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Teknolojinin hızla ilerlemesi ve toplumsal dönüşümler, kuşaklar arasında belirgin farklılıklar yaratıyor. X Kuşağı, dijital dünyaya uyum sağlamak zorunda olan ilk nesil oldu. Z Kuşağı dijital dünya ile şekillendi. Beta Kuşağı ise yapay zeka, sanal gerçeklik ve sürdürülebilirlik gibi kavramlarla büyüyen, henüz tam olarak oluşum aşamasında bir nesil olarak karşımıza çıkmış görünüyor. Her kuşak, bir öncekinden farklı alışkanlıklar geliştirerek toplumun ve ekonominin dinamiklerini yeniden şekillendiriyor. Kendisiyle birlikte dünyayı değiştiriyor, dönüştürüyor. Dolayısıyla iş yaşamı da bu değişimi mutlaka yaşayacak. Yaptığımız araştırmalar da bunu ortaya koyuyor. Geleceğin başarılı olacak şirketleri, kuşaklar arası bu değişim ve beklentileri anlayıp, buna göre hazırlık yapanlardan oluşacak” ifadesini kullandı.
Source: Dünya Gazetesi