Çoğu kişi aynı sanıyor: “Son Tüketim Tarihi” ve “Son Kullanma Tarihi” arasında meğer büyük fark varmış
Gıda güvenliği için market raflarından satın alınacak ürünlerde ilk bakmamız gereken nokta, ambalaj üzerinde yer alan ibarelerdir. Türkiye”deki mevzuatlara göre, paketlenmiş ürünlerin üzerinde “Son Kullanma Tarihi” ve “Son Tüketim Tarihi” olarak ifade edilen farklı iki tarih kullanılabiliyor. Çoğu insan SKT ve STT olarak kısaltılan bu ifadelerin aynı anlama geldiğini düşünse de, iki ifadenin kullanıldığı gıda türleri arasında önemli farklılıklar bulunmakta.
SON KULLANMA TARİHİ (SKT) NEDİR?Gıda Bülteni”nin haberine göre; “Son Kullanma Tarihi” ibaresi, özellikle mikroorganizma üremesi açısından riskli olan gıdalarda bulunmakta. Et, süt, tavuk, balık, yoğurt gibi çabuk bozulabilen ürünlerde bu tarih geçtikten sonra gıdanın tüketilmesi sağlık açısından tehlikeli olabilir. Yani, bu tarihten sonra ürünün tüketilmesi kesinlikle önerilmez.
SON TÜKETİM TARİHİ (STT) NEDİR
“Son Tüketim Tarihi” ise genellikle daha uzun raf ömrüne sahip olan, ancak zamanla besin değerini kaybedebilen ürünlerde kullanılır. Bu, ürünün kalite açısından en iyi olduğu süreyi gösterir. Ürün, bu tarihten sonra bozulmamış olabilir ancak tat, koku, doku gibi özelliklerinde değişiklikler yaşanabilir. Gıda üreticileri, bu süreyi belirlerken hem kaliteyi hem de tüketici sağlığını göz önünde bulundurur.
İKİ İFADE ARASINDAKİ FARK NE?- Son Kullanma Tarihi geçtiğinde gıda tüketilmemeli, sağlık riski oluşturabilir.- Son Tüketim Tarihi geçen ürünler ise hala güvenli olabilir ancak tat ve kalite kaybı yaşanabilir.
Source: Derleyen: Mustafa Balcı
Ramazan kolisinin fiyatı ne kadar oldu?
Ramazan kolileri her sene market raflarında yerini alıyor ve oldukça fazla ilgi görüyor. Temel ihtiyaçların yer aldığı koliler özellikle ihtiyaç sahipleri için iyi bir seçenek oluyor. Genellikle kolilerin içerisinde, makarna, un, pirinç ve yağ gibi temel gıda ürünleri bulunuyor.
Bu ürünler, hem ramazan boyunca beslenme ihtiyaçlarını karşılamak hem de yardımlar aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak amacıyla kolilere yerleştiriliyor.
FİYATLAR GEÇEN SENEYE GÖRE ARTTI
Bu yıl Ramazan kolilerinin fiyatları, geçen yıla oranla ortalama yüzde 32 ile 35 arasında artmış durumda. Uygun fiyatlı ürünlerden oluşan kolilerin fiyatı 630 TL civarına ulaşırken, bazı marketlerde ve markalarda fiyatlar bin TL’yi aşabiliyor. Yükselen fiyatlar, hem bağış yapmayı isteyenler hem de yardım alacaklar için önemli bir konu haline geldi.
SON TÜKETİM TARİHLERİNE DİKKAT EDİN
Uzmanlar, Ramazan kolisi alacak bağışçıları son tüketim tarihlerini kontrol etmeleri konusunda uyarıyor. Yardımların ihtiyaç sahiplerine sağlıklı ve güvenli bir şekilde ulaşabilmesi için ürünlerin son kullanma tarihleri oldukça önem taşıyor.
Tüketiciler, Ramazan kolilerinin fiyatlarının arttığını ve bu fiyatların bir hayli yüksek olduğunu belirtiyor. Yardım için alınan paketlerin fiyatlarının pahalı bulunması, bazı kişilerin bağış yapma kararını etkileyebiliyor.
Source: Derleyen: Merve Kapan
Perakende sektörünün ramazan yardımlarından ekonomik beklentisi yaklaşık 20 milyar lira
İstanbul Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Perakendeciler Derneği (PERDER) Başkanı Faruk Güzeldere AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçen yıla oranla ramazan kolisi fiyatlarında yüzde 15-20 artış gözlendiğini belirterek, “Daha çok temel gıda maddelerinin bulunduğu 13 çeşit üründen 21 çeşit ürüne kadar farklılık gösteren kolilerin fiyatları, 350 lira ile bin lira arasında değişiklik gösteriyor.” dedi.
Temel gıda maddeleri ağırlıklı oluşturulan kolilerde, pirinç, mercimek, nohut, makarna, salça, sıvı yağ ve un gibi her hanede kullanılabilecek ürünlerin yanı sıra bu ürünlere ek olarak reçel, bal, çikolata, kadayıf ve helva gibi gıda maddelerinin tercih edildiğini aktaran Güzeldere, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Koli hazırlığında bulunan perakendeci firmaların bu konuda hassasiyet göstermelerini tavsiye ediyorum. Zira ihtiyaç sahibi tüketicilere bütçelerine katkı sağlamak için ulaştırılan bu kolilerde bulunan ürünlerin ihtiyaca gerçek anlamda hitap etmesi ve tüketilebilir kalitede olması önemli. Hayırseverler ise kolilerin içerisindeki gıda maddelerinin son kullanma tarihlerine, ürün kalitesine, ürünlerin içeriklerine ve gramajlarına dikkat etmeli.”
“Hediye çeklerinin kullanım payı yüzde 70-80 arttı”
Son yıllarda ihtiyaçların tespit noktasındaki zorluklar ve kolilerin dağıtım maliyetinden dolayı hediye çeklerinin kullanım payının da yüzde 70-80 arttığını ifade eden Güzeldere, “Hediye çekleriyle alışveriş yapan ihtiyaç sahipleri, bu alışverişlerini yıl içerisine yayabiliyor, farklı günlerde ihtiyaçları mukabilinde kullanabildikleri gibi gıda dışında ürün alımlarıyla da ihtiyaçlarına yönelik alışveriş yapma imkanı bulabiliyor.” diye konuştu.
Güzeldere, 2024″te yaklaşık olarak hediye çekleri ve kolilerin 10-12 milyar lira civarında bir ekonomi oluşturduğunu hatırlatarak, “Bu yıl 17-20 milyar liralık bir ekonomi oluşturmasını bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Başkanı Alp Önder Özpamukçu da modern gıda perakendecilerinin tüketiciye en kaliteli ürünü en uygun şartlarda sunma gayreti olduğunu ve hazırlanan bu kolilerle ramazan ayında bu çabanın arttığını kaydetti.
İlk günlerde dışarıda yemek konusunda düşüş trendi bekleniyor
GPD Başkanı Özpamukçu, bu dönemde aile buluşmalarının ve evde hazırlanan iftar yemeklerinin planlandığını belirterek, “Bu dönemde kahvaltılık, şarküteri ve yerel lezzetlere uygun gıdalarda talep artışı oluyor. Tüketiciler, ailesiyle evinde iftar ve sahur davetleri planlıyor bundan dolayı dışarıda yemek konusunda da ramazanın ilk günlerinde bir düşüş trendi olacağını öngörüyoruz. Ancak sonraki günlerde normal trende dönüş olacaktır.” dedi.
Perakende sektörünün, tedarik ve operasyon konusunda hazırlıklı olduğunun altını çizen Özpamukçu, “Bu dönemde temel gıda özelinde bir sıkıntı yaşanmıyor, yakın zamanda da beklemiyoruz. Arz kaynaklı olası fiyat değişimlerini tüketiciye yansıtmanın frenlenmesi hususunda perakendeciler olarak elimizden geleni yapmayı sürdüreceğiz. Burada tüketicilerimiz, aldığı hizmetleri araştırarak, karşılaştırmaları yaparak ve değerlendirerek alışverişini yapmalı.” ifadelerini kullandı.
Özpamukçu, perakendecilerin üreticiden tüketiciye kıstası ile hareket ettiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Üyelerimizin büyük çoğunluğu borsaya kote olmuş şirketlerden oluşuyor. Dolayısıyla üyemiz olan bu zincir marketler yüzde 2-3 seviyesinde kar oranlarıyla çalışıyor. Bizim hedefimiz ölçek ekonomisi oluşturarak, tüketiciye daha uygun fiyatlarla ürün sunabilmektir. Bu süreçte bizim kontrolümüz dışında gerçekleşen maliyet artışlarını en aza indirgemek ve son fiyata en minimumda yansıtabilmek için tüm perakendeciler büyük bir çaba içerisinde. Zaten sektördeki yoğun rekabet ve tüketicimizin bilinç seviyesi bunu yapmamızı zorunlu hale getiriyor.”
Tedarik zincirini doğru planlayanlar enflasyon hedefi için önem taşıyacak
Özpamukçu, perakendecilerin de yerel üretimi ve tarımı destekleyici çalışmalar yürüttüklerini vurgulayarak, “Bu desteklerin planlı ve daha büyük boyutlarda sürdürülmesi, fiyat avantajı ve istikrarı sağlanması amacıyla büyük önem taşıyor. Tüketicisini doğru okuyan, tedarik zincirini doğru planlayan perakendeciler, enflasyonla mücadelede hedeflere ulaşılmasında büyük önem taşıyacak.” dedi.
Türkiye”nin gıda israfında dünya ortalamasının çok üstünde seyrettiğini hatırlatan Özpamukçu, “İsraf edilen her gıda enflasyonun artmasına vesile olurken ülkemizin milli servetinin boşa harcanması anlamına da geliyor. Bu yönde İstanbul Ticaret Odasının başlattığı ve bizim de destek verdiğimiz “Gıdada İsrafa Dur De” kampanyası ile hem sektörün bu yönde yaptıklarının yaygınlaşması hem de tüketici bilincinin artırılması için çalışmaları sürdüreceğiz.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Fahiş fiyata göz açtırılmayacak! Bakan Bolat, tek tek anlattı
Ramazan öncesi temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin denetimleri yoğunlaşırken stokçulara 17,3 milyon, fahiş fiyat uygulayanlara da 1,4 milyon liraya kadar ceza verilebilecek. Konuyla ilgili açıklama yapan Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “Ramazan ayında da denetim çalışmalarımızı yoğunlaştırarak, bu mübarek ayın en güzel şekilde geçirilmesi gayreti içindeyiz” dedi. 11 BİN İŞLETME İNCELENDİ Vatandaşların mağduriyet yaşamaması, piyasada adil rekabet ortamının sürdürülmesi ve fahiş fiyat ve stokçuluk gibi usulsüz uygulamaların önüne geçilmesi amacıyla Ticaret Bakanlığının ramazan ayı öncesindeki piyasa gözetim ve denetim faaliyetleri devam ediyor. Bu doğrultuda ocak ayından bu yana yurt genelinde yaklaşık 11 bin işletme ve 152 binden fazla ürün haksız fiyat artışı ve stokçuluk kapsamında denetlendi. Söz konusu denetimlerde özellikle tüketicilerin ramazan sofralarında önemli yer tutan un, ekmek, yağ, süt ve süt ürünleri, yumurta, kırmızı ve beyaz et, bakliyat gibi temel gıda maddelerine yönelik kontrollere ağırlık verildi. Ayrıca her tür temizleyici, deterjan, sabun, şampuan, diş macunu gibi temizlik ve hijyen malzemeleri ile kişisel bakım ürünleri de incelendi. MANİPÜLASYONA KARŞI DENETİMLER SÜRECEK Ramazan ayına kısa bir süre kala yoğunlaştırılan denetimler, artırılarak devam edecek. Temel gıda ve ihtiyaç maddelerine ulaşımda piyasa düzenini manipüle edici tüm girişimlere karşı idari yaptırımlar uygulanacak. Bu kapsamda fahiş fiyat ile stokçuluk uygulamalarının tespitiyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu, tüketici haklarının korunması ve piyasada adil rekabetin sağlanması hedefiyle tespit edilecek aykırılıklara karşı gerekli idari yaptırımları uygulayacak. Bu çerçevede fahiş fiyata karşı 143 bin 930 lira ila 1 milyon 439 bin 300 lira, stokçuluk girişimleri için 1 milyon 439 bin 300 lira ila 17 milyon 271 bin 600 lira arasında cezalar verilebilecek. “FAHİŞ FİYAT GİRİŞİMLERİ CİMER VE E-DEVLET”TEN ŞİKAYET EDİLEBİLİR” Ticaret Bakanı Ömer Bolat, ramazan ayı öncesinde, başta gıda olmak üzere, tüm temel sektörlerin yakından takip edildiğini söyledi. Bakanlıkça piyasanın adil, rekabetçi ve istikrarlı şekilde işlemesini sağlamaya yönelik çalışmaları sürdürdüklerine işaret eden Bolat, şunları kaydetti: “Manipülatif fiyat artışlarının piyasada yarattığı olumsuzlukların önüne geçmek amacıyla denetimlerimiz önümüzdeki günlerde de hız kesmeden devam edecek. İhtiyaç duyulması halinde Bakanlığımızca ilave tedbirler ivedilikle uygulamaya alınacak. Bu kapsamda, vatandaşlar temel gıda ve ihtiyaç malzemelerine ilişkin karşılaştığı fahiş fiyat ve stokçuluk girişimlerini, CİMER, e-Devlet ile Haksız Fiyat Artışı Şikayet Sistemi (HFA) mobil uygulaması üzerinden ya da Bakanlığımıza veya ticaret il müdürlüklerimize doğrudan başvurarak bildirebilir. Her türlü piyasa denetim faaliyetinin arkasında duruyor, vatandaşlarımızın daima yanında oluyoruz. Ramazan ayında da denetim çalışmalarımızı yoğunlaştırarak, bu mübarek ayın en güzel şekilde geçirilmesi gayreti içindeyiz.
Source:
Hepimiz yanlış yapıyormuşuz! Süt ve tereyağı aslında böyle saklanmalıymış
Doğru saklama yöntemleri, bozulabilen gıdaların tazeliğini korumasında büyük rol oynar ve özellikle de süt ve tereyağı gibi hızlı bozulabilen ürünler için. Depolama uzmanı Scott Evans, çoğu kişinin bu gıdaları yanlış yerlerde sakladığını ve bu hataların yiyeceklerin daha çabuk bozulmasına neden olduğunu açıkladı.
ALT RAFLARDA SAKLANMALIDIR
Evlerimizde genellikle buzdolabı kapağında veya üst raflarda saklanan süt, tereyağı ve benzeri ürünlerin aslında buzdolabının alt rafında, sıcaklığın daha sabit ve düşük olduğu bölümlerde muhafaza edilmesi gerektiğini vurguluyor. Alt rafların daha serin olması, bu tür gıdaların raf ömrünü uzatır. Scott, “En çabuk bozulabilen yiyecekler, buzdolabı kapağı yerine alt raflarda saklanmalıdır. Süt, peynir, yumurta, tereyağı ve et gibi ürünler için de bu geçerlidir” dedi. Alt raflar, ürünlerin taze kalmasını sağlayarak bozulmalarını engellemeye yardımcı olur.
Bunun yanı sıra, buzdolabınızı aşırı doldurmamak da oldukça önemlidir. Scott, “Buzdolabındaki havalandırma deliklerinin tıkanmaması için yiyecekleri düzgün bir şekilde yerleştirin ve buzdolabını aşırı kalabalıklaştırmamaya özen gösterin. Bu, hava dolaşımını engelleyebilir ve yiyeceklerin daha hızlı bozulmasına sebep olabilir” şeklinde ifadelere yer verdi.
Source: Haber Merkezi
Son Dakika… Ramazan pidesi fiyatları açıklandı!
Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, bu yıl Ramazan pidesi için belirlenen fiyatları paylaştı.
Buna göre, 250 gram Ramazan pidesinin yeni fiyatı 20 TL oldu.
Gramaj yükseltildi
Balcı ayrıca, 340 gramı 20 TL’den satılan pidenin gramajının 370″e çıkartıldığını ve fiyatının da 30 TL”ye yükseltildiğini kaydetti.
Halil İbrahim Balcı, Ramazan pidesinde fiyat artışını bu sene en makul seviyede tutmaya çalıştıklarını da ekledi.
2024 yılında İstanbul ve Ankara”da 250 gram pide, 15 TL”den satılıyordu. Ramazan pidesi fiyatlarına yaklaşık yüzde 35 oranında zam gelmiş oldu.
Source: Dünya Gazetesi
SON DAKİKA | Ramazan pidesi fiyatları belli oldu! 250 gram-340 gram Ramazan pidesi ne kadar?
Son dakika haberleri: Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, Ramazan ayında 250 gram pidenin fiyatının 20 TL olarak belirlendiğini açıkladı. 340 gram pide ise 30 TL”ye satılacak. Ayrıntılar geliyor…
Source: Sabah
Ramazan pidesinin yeni fiyatı belli oldu! Fırıncılar Federasyonu Başkanı açıkladı
Türkiye Gazetesi”ne konuşan Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, bu yıl Ramazan pidesi için belirlenen fiyatları paylaştı. Fiyatlarda yüzde 33-35 arası artış Balcı, “Geçen sene Ankara”da 250 gram pide 15 liraydı bu sene 20 lira olacak. İstanbul”da da pidenin fiyatı bu sene 20 lira olacak. Fiyatlarda yüzde 33-35 arası bir artış meydana geldi. Ayrıca pidenin gramajı da 370 grama çıkarıldı. Azami fiyattaki artış yüzde 35 olacak. Geçen sene undaki fiyat artışı yüzde 40 oldu. Ramazan pidesinde fiyat artışını bu sene en makul seviyede tutmaya çalıştık.” dedi. 2025 yılında Ramazan ayı, 1 Mart 2025 Cumartesi günü başlayacak.
Source: Internet Haber
8 bıyık balığı yenir mi?
Yeni tatlar keşfetmeyi sevenler için 8 bıyık balığı, son dönemde adını sıkça duyduğumuz bir tür haline geldi. Kimileri onu sağlıklı bir protein kaynağı olarak değerlendirirken, bazıları ise tüketimi konusunda tereddütlü. Özellikle balık tüketimi ve sağlık arasındaki bağlantıyı önemseyenlerin aklında benzer sorular var: 8 bıyık balığı gerçekten yenir mi? Sağlığa etkileri neler? Sosyal medyada ve yemek kültürü sohbetlerinde giderek daha fazla konuşulan bu konunun merak edilen detaylarını sizler için bir araya getirdik. 8 BIYIK BALIĞI NEDİR? 8 bıyık balığı, tatlı su ve acı su ekosistemlerinde yaşayan, özellikle Asya ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde yaygın olarak bulunan bir balık türüdür. Adını, ağız çevresinde bulunan sekiz adet bıyık benzeri uzantıdan alır. Bu uzantılar, balığın çevresini algılamasına ve avlarını daha kolay bulmasına yardımcı olur. Genellikle çamurlu veya durgun sularda yaşayan 8 bıyık balığı, dipte beslenir ve omnivor (hem etçil hem otçul) bir beslenme alışkanlığına sahiptir. Küçük balıklar, kabuklular, su böcekleri ve bitkisel materyallerle beslenir. Boyutları türüne göre değişmekle birlikte, ortalama olarak 20-50 cm uzunluğa ulaşabilir. Bu balık türü, halk arasında bazen yayın balığı ile karıştırılsa da, farklı bir yapıya ve biyolojik özelliklere sahiptir. Özellikle yerel mutfaklarda zaman zaman tüketilmesiyle bilinir, ancak hakkında birçok farklı görüş bulunmaktadır. 8 BIYIK BALIĞI YENİR Mİ? 8 bıyık balığı, bazı bölgelerde geleneksel olarak tüketilen bir balık türüdür. Özellikle Asya mutfağında, tatlı su balıkları arasında popülerdir. Balıkçılar ve su ürünleri uzmanları, bu türün tüketilebilir olduğunu, ancak pişirilme yöntemlerine dikkat edilmesi gerektiğini belirtir. Ancak, bu balık çamurlu sularda yaşadığı için zaman zaman ağır metal veya toksin birikimi gösterebilir. Bu nedenle, hangi sulardan yakalandığı ve nasıl temizlendiği oldukça önemlidir. Sağlıklı ve temiz sularda yetişen 8 bıyık balığı, uygun pişirme teknikleriyle güvenle tüketilebilir. Dini açıdan bakıldığında, balık türleri genellikle helal kabul edilir. Ancak, bazı görüşlere göre dipte yaşayan ve çamurla beslenen balıkların tüketimi konusunda farklı yorumlar yapılmaktadır. Bu yüzden, bu türü tüketmeden önce kaynağını ve beslenme alışkanlıklarını araştırmak önemlidir. 8 BIYIK BALIĞI YEMEK ZARARLI MI? 8 bıyık balığının zararlı olup olmadığı, yaşadığı su ortamına ve beslenme şekline bağlı olarak değişebilir. Genel olarak tatlı su balıkları arasında kabul edilse de, dipte yaşayan bir tür olması nedeniyle belirli riskler taşıyabilir. İşte dikkate alınması gereken bazı noktalar: Eğer balık kirli veya endüstriyel atıklarla kirlenmiş sularda yaşıyorsa, cıva, kurşun veya diğer zararlı maddeleri vücudunda biriktirebilir. Bu tür toksinlerin insan sağlığı üzerinde uzun vadede olumsuz etkileri olabilir. Tatlı su balıklarında bazı parazit türleri bulunabilir. Bu yüzden, balığın iyice pişirilmesi sağlık açısından büyük önem taşır. Yağ oranı düşük olan bu balık, doğru şekilde temizlenmez ve pişirilmezse, bazı kişilerde mide rahatsızlıklarına neden olabilir. 8 BIYIK BALIĞI YERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? 8 bıyık balığını tüketirken bazı noktalara dikkat etmek, sağlıklı ve güvenli bir deneyim yaşamanızı sağlayabilir. İşte dikkat edilmesi gerekenler: Eğer kendiniz yakalıyorsanız, suyun temizliğinden emin olun. Satın alıyorsanız, güvenilir bir tedarikçiden aldığınızdan emin olun. Dip balıkları çamurlu alanlarda yaşadığı için, iyi bir temizleme süreci gerektirir. İç organlarının tamamen çıkarıldığından ve derisinin iyice yıkandığından emin olun. Parazit veya bakterilerin tamamen yok olması için balığın iyice pişirilmesi gerekir. Izgara, kızartma veya haşlama gibi yöntemler tercih edilebilir. Eğer balığın yaşadığı su kaynağı bilinmiyorsa, çok sık tüketmekten kaçınılmalıdır. Bazı tatlı su balıkları zamanla toksin biriktirebilir. Daha önce tatlı su balıklarına karşı alerjik bir reaksiyon yaşadıysanız dikkatli olmalı ve hemen doktora başvurmalısınız.
Source: Habertürk
Sulu ve tatlı portakal seçmek bu hileyle çok kolay: Bakmanız gereken tek yer var
Meksika Federal Tüketici Koruma Ajansı (PROFECO), en iyi portakalları seçmenin püf noktalarını paylaştı. Bu ipuçları, portakalların kesildiğinde kuru, sulu ya da acı olmasının önüne geçmenize yardımcı olacak ve sizi hayal kırıklığına uğratmayacak.
PROFECO”nun ilk önerisi, portakalı dikkatlice gözlemlemektir. Pürüzsüz ve düzgün kabuklu olanları tercih etmek önemlidir. Üzerinde morluklar veya kesikler bulunan portakalların alınmaması gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, küçük lekeler görüldüğünde de portakalın çürümüş olabileceği için, bu tür meyveler de tercih edilmemelidir.
Kaliks yeşil renkse yeni hasat edilmiş
Portakalın kalitesini değerlendirmek için bir başka önemli ipucu, meyvenin içine dokunarak içinin boş olup olmadığını kontrol etmektir. Eğer içi boşsa, meyve suyunun az ve posasının kuru olma ihtimali yüksektir, bu da beklenen lezzeti almanızı engeller.
Bunun yanı sıra, portakalın ağırlığı ve kokusu da kaliteyi gösteren unsurlar arasında yer alıyor. Özellikle ağır portakallar, su içeriğinin fazla olduğunu ve meyve suyunun bol olacağını gösterir. Ayrıca, yoğun narenciye kokusu, portakalın şeker konsantrasyonunun yüksek olduğunu ve tat açısından zengin olduğunu işaret eder.
Son olarak, portakalın kaliksini (meyveyi ağaçtan bağlayan küçük sapı) kontrol etmeniz önemlidir. Eğer kaliks yeşil renkteyse, bu portakalın yakın zamanda hasat edildiği ve taze olduğunu gösterir. Ancak, kaliks kahverengi ise, bu portakalın birkaç gündür hasat edilmiş olduğunu ve muhtemelen lezzetini kaybetmiş olabileceğini işaret eder.
Source: Haber Merkezi