‘Yeni bir çağdayız, eskisi gibi düşünmeyi bırakmalıyız’

‘Yeni bir çağdayız, eskisi gibi düşünmeyi bırakmalıyız’

Gün geçmiyor ki yeni bir robotla tanışmayalım. Artık yumurta pişirebilen, çiçekleri sulayabilen ve ayakkabılarının bağcıklarını bağlayabilenler var. Yapay zekâ her geçen gün bizi şaşırtmaya devam ediyor; mantık yürütüyor ve matematik problemlerini çözebiliyor. Bu tablo bilimkurgu filmlerini aratmıyor fakat madalyonun başka bir yüzü de var. Yapay zekâya milyarlarca dolar harcanıyor, çalıştırabilmek için büyük miktarlarda enerji ve su gerekiyor. Ayşegül İldeniz’le yeni kitabı ‘Ayşegül 5.0-Yapay Zekâ ve Gelecek İçin Otostopçunun Galaksi Rehberi’nde anlattıklarını konuşmak için buluştuk. Girdiğimiz bu yeni çağın artılarını ve eksilerini konuştuk.Neden kitabınıza ‘Ayşegül 5.0-Yapay Zekâ ve Gelecek İçin Otostopçunun Galaksi Rehberi’ adını verdiniz?Douglas Adams’ın ‘Otostopçunun Galaksi Rehberi’ kitabına bir gönderme var. Artık yeni bir çağdayız ve eskisi gibi düşünmeyi bırakmalıyız. Yepyeni bir sürüm geliyor ve biz insanların ne yapması gerektiğine dair bir kitap bu. ‘Ayşegül 5.0’dan kastım yeni çağdaki bu yeni galaksi.Yapay zekâ; telefonun ve internetin bulunması gibi ‘next big thing’ (sıradaki büyük şey) kabul edilebilir mi?Çok büyük bir paradigma değişikliği oluyor. Cep telefonu veya elektriğin bulunması gibi sıçrama yaptığımız inovasyonlardan biri gibi geliyor bana. Bundan sonraki adımda da hem biyolojik anlamda hem materyaller seviyesinde etrafımızda gördüğümüz dünya değişebilir. Yapay zekânın verdiği o güçle artık canlı ve cansız organizmalara müdahale edebiliyoruz. CRISPR teknolojisiyle de DNA’yı manipüle edip hücrelerin davranışlarını ve tipolojilerini değiştirebiliyoruz. Tamamen robotlara yönelik, biyolojik materyaller kullanarak deri yapıyorlar ve bu derinin kendi kendini yenileme özelliği var. İleride cildi yanmış, zarar görmüş insanlara bu deneysel süreci uygulayabileceklerini düşünüyorlar.Yapay zekâlı robotlar ne zaman günlük hayatımıza girer?İnsansı robotları bence çok yakında evimizin içinde göreceğiz, hatta birkaç yıl içinde diyebilirim. Boston Dynamics’in Atlas’ı uzun zamandır var ve iyi bir robot. Birkaç ay önce Las Vegas’ta düzenlenen Tüketici Elektroniği Fuarı’nda (Consumer Electronic Show-CES 2025) birçok robot gördüm. Figure çok etkileyici. Düşünün, alışverişten geldiniz, elinizde bir poşet yiyecek var. Figure’e “Bunları yerleştir” diyorsunuz. Robot yoğurdu buzdolabına ama bisküvileri dolabın altındaki çekmeye yerleştiriyor. Kendi karar veriyor çünkü bunu daha önce gözlemlemiş. Kısacası robotlar artık çiçekleri suluyor, yumurta pişiriyor, yemek yapıyor, ayakkabının iplerini bağlıyor, yerden küçük bir düğmeyi veya bozuk parayı alabiliyor.Yapay zekâ bir gün insan beyni seviyesine gelebilecek mi? Buna kitabınızda ‘genel yapay zekâ’ diyorsunuz.Yapay zekâ yakın zamanda mantık çıkarımları ve matematik işlemleri yapmaya başladı. Ama beynimiz çok sofistike, tıpkı bir süperbilgisayar gibi çalışıyor. Dünyayı tanıyabiliyoruz, neyin tehlikeli olduğunu hissedebiliyoruz, yaratıcıyız, mantıksal ve kavramsal düşünebiliyoruz. Ekranda bir sinek ve uçak gördüğümüzde hangisinin sinek, hangisinin uçak olduğunu kavrayabiliyoruz. Bir bilgisayar bu iki cismi birbirinden ayıramaz. Silikon Vadisi’nde genel yapay zekâ seviyesine 2027-2028 gibi ulaşılabileceği konuşuluyor ama hepsi farazi.Yapay zekâyı çalıştırabilmek için büyük enerji ve veri merkezlerini soğutmak için de su gerekiyor. Bu ne demek? “Bana bir fotoğraf yap” derseniz bu bir cep telefonu şarjına eşit örneğin. Enerji sorununu çözmek için bazı çalışmalar yürütülüyor. Çinlilerin yapay zekâ uygulaması DeepSeek daha ucuza, daha az miktarda işlem gücüyle çalışabiliyor. Kuantum bilgisayarları ve biyolojik bilgisayarlar dediğimiz, nöromorfik bilgisayardan bahsediliyor. Füzyon teknolojisini sözde kanıtladılar ama gerçek hayat aplikasyonunu hayata geçirebilmek şu an mümkün değil. Ayrıca yapay zekâda kullanılan çipler de milyarlarca dolara mal oluyor.‘En ciddi yatırımcı Çin’Sonuç alınamazsa ne olur? 2030 yılında ABD’deki yapay zekâ veri merkezlerinin elektrik tüketiminin 390 teravat saati bulabileceği öngörülüyor. Bunun yanına bile varamıyor enerji kaynaklarımız. Enerji konusunda ciddi yatırım yapan tek ülke de Çin. ABD’nin böyle bir kaynağı yok. Büyük bir olasılıkla veri merkezlerini dünyanın farklı yerlerine dağıtacaklar. Günün sonunda bunun birilerine zararı olur, o ülkelerin suyunu tüketme konusunda riskleri var. Bence enerjinin yetmeyecek olması yapay zekâ konusunda öngörülen sıçramaya bir engel.Silikon Vadisi’nde şu an neler konuşuluyor?Yapay zekâ ve alternatif enerji kaynakları dışında en çok otonomi konuşuluyor. Kendi kendine çalışan arabalar hayata geçirilmiş güzel bir örnek. Los Angeles’ta artık yüzlerce otonom araç var. Ayrıca yapay zekâ ajanlarından bahsediliyor. Bunların, ne yapılması gerektiğini ortaya çıkaran, gidip diğer ajanlarla koordine olan, işleri yapan, sonuç alan ve isteyene bunu veren otonom bir sistem gibi düşünebilirsiniz. Henüz orada değiliz ama oraya doğru gidiyoruz.‘Kişisel mülki hakların konuşulmaması acı bir durum’mYapay zekânın bir hype (abartılan trend) olduğunu düşünenler de var…Ben de çok büyük bir kısmının öyle olduğunu düşünüyorum. Ama Silikon Vadisi yapay zekâya bugüne kadar yaklaşık 500 milyar dolara yakın para harcadı. Onun derhal geri dönüşünü almak zorundalar. McKinsey şirketi geçenlerde bir rapor yayımladı. Diyor ki; “Fortune 500’deki şirketlerin yüzde 90’ı üretici yapay zekâyı kullanıyor. Aslında bunların yüzde 59’u cirosunu arttırmayı başarmış.” Yani şirketler üretici yapay zekâyı kullanmanın geri dönüşünü aldıklarını iddia ediyorlar. Bunun gerçek olup olmadığını 1-2 yıl içinde göreceğiz.Biri bizi gözetliyor durumu var… Bunu düşünmek için geç kalmış olabiliriz çünkü nerede yaşadığımız, ne yaptığımız, kimi aradığımız, günlük rutinlerimiz hepsi veri merkezlerinde duruyor. Bunlar çok ciddi problemlere neden olabilir. Bu konuda evrensel kurallar oluşturulmalı.Yapay zekânın yaptığı çalışmalar sanat eseri kabul edilebilir mi? Çok tehlikeli bir konu, şu anda sadece taklit ediyor. Sıfırdan bir şey yaratma yeteneği yok, ileride olur mu bilemiyorum. Kişisel mülki haklar anlamında çok endişe verici ve bunların hiç konuşulmaması bence acı bir durum.

Source: Hurriyet.com.tr