Yeni Türkiye?

Yeni Türkiye?

Epey zamandır iktidar çevreleri bu sözü ağızlarında geveleyip duruyor: Yeni Türkiye! Türkiye eskidi mi ki yenisini konuşuyoruz? Başlangıç olarak TBMM’nin açıldığı ya da Cumhuriyetin ilan edildiği 1920’leri alırsak 100 yılı biraz aşkın bir geçmişten söz ediyoruz demektir. Bir ülke (ya da devlet) yüz yılda eskir mi? Osmanlılık geçmişini anımsatanlar olacaktır. Bunu Selçuklulara, daha da öncelere götürebiliriz. O zaman karşımıza çıkacak olan eskilik ya da yenilik değil, bir milleti o millet yapan bambaşka ve çok daha derin konulardır. Öyleyse ne demek oluyor bu yeni Türkiye? Bütün yenileştirme çabalarına karşın artık gerçekten eskimiş ve emperyalizmin içteki bilinçsizler ve işbirlikçilerle birlikte çökerttiği, tariksel ömrü artık sona ermiş Osmanlı Devleti’nin yerine kurulan bu ülke, bütün dünyaca kabul edildiği gibi yepyeni bir ülke ve devlet olarak var olmadı mı? Öyleyse eğer, ne zaman eskidi, neresi eskidi, niye eskidi? Bu ve benzer sorular yanıtlanmadan yeni Türkiye sözü (hedefi, hevesi) açıklamasız kalmaya ve kuşku uyandırmaya devam edecektir. *** Başta tek tek insan yaşamları ve insanlığın kendisi olmak üzere canlı ya da cansız her şeyin eskimesi kaçınılmaz bir evrensel yasadır. Eskiyen şey olanaklar ölçüsünde yenilenerek bir zaman daha var olmaya devam eder ya da yok olur, bir başka şeye dönüşür vb. Devletler, ülkeler de bu yasanın dışında değildir. Tarih, eskiyip yenilenemediği için yok olan devletler ve ülkelerle dolup taşar . Ayrıca tıpkı doğal yaşamda olduğu gibi toplumsal yaşamda da eskimeden yok olmak olasılığı da vardır. Genç bir ülkenin daha doğal ömrünü yaşayamadan bir savaş ya da bir başka felaket nedeniyle yok olması gibi. Bulunduğu coğrafyada ve bütün dünyada yepyeni bir oluşum olarak var olan Türkiye Cumhuriyeti için, kuruluşu üzerinden çok da bir zaman geçmeden böyle bir kader mi biçildi diye kaygıyla düşünmekten kendimi alamıyorum. *** Şimdi yeni Türkiyecilere sorularımı sıralıyorum. Eski Türkiye derken kastettiğiniz şey nedir? Başta laiklik olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin varoluş temellerini oluşturan Devrim Yasaları mı? Bireysel ve toplumsal yaşamın her alanında kadın-erkek eşitliği mi? Dini nikâha karşı resmi nikâh mı? Mirasta kadın ve erkeği eşitleyen Medeni Hukuk ilkeleri mi? Eğitim sisteminin (bugün altı bir hayli oyulmuş olan) akılcı temelleri mi? Parlamenter sistem mi? Çağdaş bütün anayasalar gibi bizim mevcut anayasamızda da yer alan düşünce, ifade ve toplanma vb. özgürlükleri gibi özürlükçü ilkeler mi? Vb… Vb… Yeni Türkiyecileri bugünün Türkiye’sinde rahatsız eden şey ya da şeyler nelerdir? Soruyu bir başka soruyla kendim yanıtlayayım: Bunların neler olabileceğini, Cumhuriyetin çağdaşlık ilkelerine karşıtlığını her alanda gösteren, kamu mallarını yağmalayarak ülkenin değerlerini yerli ve yabanı sermayeye pazarlayan, paramızın değerini yabancı paralar önünde sıfırlayan, zengini daha zenginleştirip orta tabakayı aşağılara doğru iten, zaten yoksul halkı daha da yoksulaştırarak yaşayamaz duruma getiren, ülkenin kültürel ve demografik yapısını geriye dönüşsüz biçimde bozan, hukuku emir komuta altına alarak adalete güveni yok eden, cezaevlerini kendi yandaşı olmayan aydınlarla dolduran bu siyasal iktidarın yaptığı ve yapmaya ısrarla devam ettiği şeyler zaten göstermiyor mu? *** Bu yeni Türkiye projesi, emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi adı altında bölyönet- sömür hedefinin bir bileşeni olmasın? CHP başta olmak üzere muhalefetteki partilerin yeni anayasa ve yeni Türkiye kılıflı bu parçalayıp yok etme tuzağına düşmemelerini umuyor ve diliyorum.

Source: Ataol Behramoğlu