Yeni Türkiye komedisi!

Yeni Türkiye komedisi!

Antik çağın en önemli kehanet merkezlerinden biri olan, UNESCO Dünya Mirası’na aday gösterilen, Didim’deki 2 bin 600 yıllık Apollon tapınağına, beton döktüler… Zaten aylardır ziyarete kapalıydı, çevre düzenlemesi yapayım derken tarihi dokuyu inşaat şantiyesine çevirdiler.

Aslına bakarsanız, tapınağı imara açıp, 40 katlı residence kulesi dikmediklerine şükretmemiz lazım.

Çünkü malum, restorasyon yapayım derken, Aspendos’a mutfak mermeri döşediler, Sümela Manastırı’na kaçak kat çıktılar, Şile’deki Cenevizlilerden kalma iki bin yıllık kaleyi çizgi film karakteri “sünger bob”a benzettiler, Datça’daki Knidos antik tiyatrosunun oturma yerlerini güya düzelttiler, çekyat kanepe koysalardı inanın bu kadar sırıtmazdı, kaş yapalım derken göz çıkardılar, Kaş’taki Antiphellos antik tiyatrosunun toprak zeminine çimento döktüler, binası milattan önceye dayanan İznik’teki Ayasofya Orhan Camisi’nin tarihi duvarlarını betonla sıvayıp, cam kapı taktılar, Doğubayazıt’taki İshak Paşa Sarayı’na cam tavan yaptılar, alışveriş merkezi gibi oldu, sabırla okuyun lütfen, Mudanya’daki 2 bin 700 yıllık Myrleia antik kentinin üstüne harbi harbi alışveriş merkezi yaptılar, törenle kurdela keserek açılış yaptılar, Side’deki Apollon tapınağına çimentoyla merdiven yaptılar, Allianoi’yi komple yokettiler, “Allianoi diye bir yer yoktur” dediler, Aydın’daki 600 yıllık Dandalaz Köprüsü’nü sağlamlaştıralım dediler, bi sağlamlaştırdılar, 600 yıldır yerinde duran köprü çöktü, Bursa’daki iki bin yıllık Lefke Kapısı’nın kemerini orijinal değil diye yıktılar, sonra pardon orjinalmiş deyip, müteahhide verdiler, yenisini diktiler, Anamur’daki bin 700 yıllık Mamure Kalesi’ne pvc pencere taktılar, Konya’daki beş bin yıllık Aşkar Höyüğü’ne süs havuzu yaptılar, sayayım mı biraz daha, 2 bin 300 yaşındaki Efes antik kentini, dünya kültür mirasını düğün salonuna çevirdiler, bakmaya bile kıyamadığımız Celsus Kütüphanesi’ne masalar diziyorlar, perdelik kumaşla kapladıkları plastik sandalyeler diziyorlar, yemekli organizasyonlara kiralıyorlar, Mimar Sinan’ın son eseri, Üsküdar’daki Atik Valide Külliyesi’nin şifahanesini camla kapladılar, otomatik kapılar taktılar, kafeteryaya çevirdiler, Eskişehir’deki Seyid Battal Gazi Külliyesi’ne Amerikan mutfak monte ettiler, Battal gazi gene de şanslıydı, Melikgazi’yi yediler bu ülkede kardeşim, haberi bizzat Anadolu Ajansı servis etti, “Melikgazi’yi çorba yaptılar, Melikgazi’yi aganigi ilacı yaptılar” manşetleri atıldı, çünkü, sayın yöneticilerimizin tarih şuurunu örnek alan sayın ahalimiz, Kayseri’deki türbeye gizlice giriyor, Melikgazi’nin mumyasından küçük parçalar tırtıklıyor, şifa niyetine çorba yapıyordu, çocuğu olmayan kadınların, rahmetli Melikgazi çorbasından içer içmez hamile kaldıkları söyleniyordu, Melikgazi’nin dişlerini söküp, öğütüp, çay gibi kaynatıp içenler vardı, sayın yöneticilerimiz lütfedip müdahale edene kadar Melikgazi’nin sol kolunu komple koparıp götürdüler… Apollon tapınağına beton dökülmesini öpün başınıza koyun derken, bunları kastediyorum.

Savarona’nın güvertesini demir doğramalarla kapattılar, Erzurum Kongresi’nin yapıldığı müze binaya duşakabin taktılar, cumhurbaşkanlığı muhafız alayına bornoz giydirip, Hun imparatorluğunun kafasına miğfer diye alüminyum tencere gibi bir şey geçirdiler, hızlı trene “Piri Reis” adını koydular, dünya tarihinde ilk kez trene denizci adı verildi bu ülkede.

Piramitler Türkiye’de olsaydı, restore edeyim derken kübik yapardı bunlar.

Anıtkabir, Aslanlı yol mesela… Yürürken başınız öğe eğik olsun diye, özellikle farklı büyüklükte taşlarla, asimetrik döşenmiştir, angut gibi sağa sola bakınırsan, takılırsın, kapaklanırsın, çünkü saygının mimarisidir, hürmetin estetiğidir, ihtiramın sanatıdır, dikkatin özenin başyapıtıdır. Gel gör ki… Genelkurmay başkanlığı, böylesine hassasiyetle inşa edilen Anıtkabir’in avlusuna, kargo şirketinin sponsorluğunda morlu pembeli plastikten oyun parkı koydu!

Ama dedim ya, Aspendos’a mutfak mermeri monte eden, Efes antik kentini lokantaya çeviren bu zihniyet varken, Apollon tapınağına fayans döşemediklerine, Anıtkabir’e de yanar döner floresanlı atlıkarınca koymadıklarına şükredeceksin.

Egoları altın varaklı.

Kültürleri teneke.

Samimi duygumu sorarsanız, bence asla saygısızlık niyetleri yok, bence sadece zevksizliktir, görgüsüzlüktür, sakilliktir, lafı hiç eğip bükmeyelim, vasata esir oldu Türkiye, çıplak gerçek budur.

“Eski Türkiye” diye akılllarınca aşağılıyorlar ama… Hukuktan eğitime, diplomasiden bürokrasiye, güya restore ederek kurmaya çalıştıkları “yeni” Türkiye, beş bin yıllık Türk tarihini çimentoyla sıvayıp, Cumhuriyet aydınlanmasına pvc pencere takmaya benziyor.

Türkiye’ye baktığında asla orijinaline yakışmaması, ondan.

Source: Yılmaz Özdil