Haddinizi bilin efendiler!
Son yirmi yılda, her alanda bozulduk, dağıldık, yıprandık!
Eski Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın görevinden istifa ettiği gün dediği gibi, “Ülkede at izi, it izine karıştı, Allah sonumunuz hayırlı etsin!”
Öyle bir hale geldik ki, insan haklarından, hukuktan, fikir ve ifade özgürlüğünden, basın hürriyetinden, her şeyden kopmuş gibiyiz!
Cengiz Holding’in, üç değil, beş değil, on değil, tam 26 gazeteci ve yazar hakkında aynı anda suç duyurusunda bulunması, bugüne kadar dünya basın tarihinde benzeri görülmüş bir olay değildir ve baskıcı zihniyetin tipik bir örneğidir.
Suçlanan 26 muhabir ve yazarın hepsi SÖZCÜ mensubudur.
Doğa katliamına karşı çıkan SÖZCÜ’ye savaş açılmıştır!
Cengiz Holding, doğanın acımasızca tahrip edilmesini haber yapan ve eleştiren gazetecileri yıldırmak, korkutmak istiyor!
Ülkenin toprağını, dağını, ormanını savunmak suç mu?
Nasıl bir ülke olduk böyle?
Bir de, “Demokrasi ve basın özgürlüğü” denilince mangalda kül bırakmazlar “Özgürlükte Avrupa ülkelerinden iyiyiz” derler. Hadi canım sizde!
SÖZCÜ yazar ve muhabirlerinin bütün kabahati:
“Ranta karşı çıkmak, bazı çıkar çevrelerinin menfaatini bozmak, doğa katliamını önlemeye çalışmak!”
Ülkedeki haksızlıkları ve çarpıklıkları gözler önüne sermek basının asli görevidir.
Vazife yapmak, ülkemizde ne zamandan beri suç sayılıyor?
Doğa katliamına karşı çıkmak, Cengiz Holding’i rahatsız etmiş.
Gazeteciler Sendikası’nın açıklamasında söylediği gibi, bunlar “Bize dokunanı yakarız!” demek istiyor.
Yakamazsınız efendiler! Haddinizi bilin! Türkiye sahipsiz değil! Ülkede birçok şey bozulmuş olsa da, hâlâ ayakta kalan, adaleti sağlayan kurumlar var.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) “İddialar soruşturulacağı yerde gazetecinin soruşturulması vahimdir” diyor. Bu, gerçekçi bir ifadedir. Çünkü doğa katliamlarını sorgulamak özgür medyanın görevleri arasındadır.
Ülkemizin en büyük basın kuruluşu olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) bir bildiri yayınlayarak “Cengiz Holding’in patronu Mehmet Cengiz’in, SÖZCÜ Gazetesi muhabir ve yazarlarını suç duyurusuyla yıldırmaya çalışması kabul edilemez!” dedi ve ekledi:
“Gazetecilik suç değildir!”
Eğitimdeki üzücü halimiz!
Ülkenin geleceği eğitimdir. Bu bir beka sorunudur. Fakat… Her alanda olduğu gibi eğitimde de geriledik maalesef!
Gençlerimize iyi eğitim veremediğimiz sürece, gelişmiş ülkelerin boyunduruğundan kurtulamayız.
Türkiye’de 200 dolayında üniversite var. Sayı çok ama kaliteli eğitimde yaya kalıyoruz!
Bu üniversitelerin çoğu neredeyse lise düzeyinde!
Dünyanın en iyi 3 bin üniversitesinin sıralaması açıklandı. İlk 1000 üniversite arasında Türkiye’den sadece 11 üniversite yer aldı.
En iyi dereceyi alan Hacettepe 573’üncü oldu. İstanbul Teknik Üniversitesi 712’nci, Ankara Üniversitesi 760’ıncı sırada yer aldı.
İlk 500’e, hiçbir üniversitemizin girememesi çok üzücüdür.
Oysa eski yıllarda ilk 100’e giren üniversitelerimiz bile vardı… Şimdi ise bilimde ve eğitimde nal topluyoruz! Yazık!
Marketlerde “Organik yumurta” “Köy yumurtası” “GEZEN TAVUK” gibi çeşit çeşit yumurta satılıyor.
Son zamanlarda GEZEN TAVUK yumurtası kıymete binince, TV’lerde “GEZEN TAVUK” reklamları başladı. Bunun üzerine Müjdat GEZEN, Cumhuriyet’teki sütununda şu açıklamayı yaptı:
“Televizyonlarda ‘GEZEN TAVUK’ diye bir reklam yapılıyor. Ailemizle hiçbir alâkası yoktur.” (Müjdat GEZEN)
Sağlık ve özgürlüğü kaybettiğimiz vakit değerini daha iyi anlarız!
Source: Rahmi Turan
Murat Ülker “Atatürkçü ve Muhafazakar” olduğu iddialarına cevap verdi
5.1 milyar dolarlık servetiyle Türkiye”nin en zengin iş insanı olan Murat Ülker, LinkedIn üzerinden gelen takipçilerinin sorularını cevapladı.
“YAHUDİ DEĞİLİZ, SOYUM TATAR”
Ülker, ailesinin kökenleriyle ilgili sorulara da içtenlikle yanıt verdi. Baba tarafının Kırım göçmeni olduğunu ve Kırımlı Devletler Ailesi’nin Türkiye’deki üçüncü neslini temsil ettiğini söyledi.
“Babam, yaşadığı kötü olaylar nedeniyle Kırım’a pek ilgi duymuyordu ama ben geçmişin izlerini sürdüm. Ailemiz Osmanlı’nın Evlad-ı Fatihan neslinden geliyor. Ancak bazen sosyal medyada asılsız iddialar ortaya atılıyor. ‘Hazar Yahudisi’, ‘Karay Türkü’ gibi şeyler söyleniyor. Bunlar temelsiz iddialar. Biz Hazar veya Karay Türkü değiliz, ancak Tat’ız; yani sahilde yaşayan melez bir Tatar topluluğuyuz.”
“HER SİYASİ GRUPTAN ARKADAŞIM VARDI”
Eğitim hayatına dair en çok merak edilen sorulardan biri, neden İmam Hatip Lisesi yerine İstanbul Erkek Lisesi’ni tercih ettiğiydi. Murat Ülker, bu kararı şu şekilde açıkladı:
“Babam ve büyük amca oğlum İstanbul Erkek Lisesi mezunuydu. Ama buraya sadece aile geleneğinden dolayı gitmedim, kazandım ve 4. oldum. Boğaziçi Üniversitesi’ni tercih etmemin nedeni ise 1977’de Türkiye’de eğitimini İngilizce sürdüren en iyi okul olmasıydı.”
Ülker, eğitim yıllarında her türlü siyasi grubun içinde arkadaşlarının olduğunu ancak kendisini belirli bir ideolojiyle tanımlamadığını da ekledi.
“AŞIRILIĞA KAÇMADAN DİNİMİ ÖĞRENDİM”
Kendi çocukluğunu anlatırken, “Dini bütün bir ailede mi büyüdünüz?” sorusunu kendisine yönelten Ülker, ilk din eğitimini Mahmut Bayram Hoca’dan aldığını ve ailesinin dini hassasiyetlere önem verdiğini ancak bunun aşırılığa kaçmadan yaşandığını belirtti.
“MİLLİYİM, MÜSLÜMANIM”
Sosyal medyada hakkında çıkan spekülasyonlara da değinen Ülker, bu tür iddiaların hiçbir dayanağı olmadığını belirtti.
“Bazen ‘Atatürkçü’ olduğum söylenir, bazen ‘muhafazakâr kesime ihanet ettiğim’ iddia edilir. Gerçek şu ki, ben hiçbir zaman bir ideolojinin ya da siyasi grubun içinde olmadım. İşimi yaptım, ülkem için çalıştım. Ama ne yazık ki sosyal medya dünyasında saçma sapan iddialar tık getirdiği için yayılıyor. Milliydim, Müslümandım ama hiçbir zaman bunlara -cı, -ci eklemedim.”
Source: Ümit Karadağ