Zeytine ağıt
Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu. Biz savaşa girmeden yenildik ve önümüzdeki günlerde binlerce zeytin ağacı, maden şirketlerinin makineleriyle kökünden kesilip yok olacak. Sadece zengin ağaçları yok olmayacak. Bu kadim ülkenin binlerce yıllık hatıraları da yok olacak. Evet ülke hafızası yok olacak. Bu beni delirtiyor ve yıllar önce atölye öğrencilerimle filmini çektiğimiz İzmir’in Seferihisar ilçesindeki antik Teos kentine götürüyor ve 2000 yıllık bir zeytin ağacının yamacına ve zeytin ağacı bana anılarını anlatıyor. Bencillik yapmayacağım o anıları sizlerle paylaşacağım. O zamanlar Teos antik bir liman kenti ve yeryüzünün her yerinden gelmiş şairler orada buluşuyor. Dönemin iktidarı bundan rahatsız çünkü şairler açık hava toplantıları yapıp haykırıyorlar: “Hayal kur ve imkânsızı iste!” Tanıdık geldi değil mi? Sonunda iktidar onların Teos’tan gitmesini ister. Ama yeryüzünde her zaman yiğit kadınlar vardır. Güzelliğine herkesin hayran olduğu bir genç kadın limana iner ve oradaki liman işçilerine şöyle der: “Şairlerimi bizden alamayacaklar çünkü onlar bizim hayallerimizi, uzak bilmediğimiz topraklara götürüyorlar ve yeryüzünün bütün şarkılarını bize getiriyorlar!” Ne oluyor liman işçileri belki de dünyanın ilk grevini yapıyorlar ve şairler kenti Teos asla şiirini yitirmiyor. O yıl zengin ağacı coşup dalları kırılacak kadar çok zeytini insanlara armağan ediyor. Anılar içinde benim çok sevdiğim bir tanesi var. Âşık bir kızla oğlanın hikâyesi. Aileler onların evlenmesine çoluk çocuğa karışmasına karşı. Baskı var. Sonunda kızla oğlan kaçıyorlar 2000 yıllık zeytin ağacının açık kapısından içeri girip kuytuda saklanıyorlar. Aileler ara ara bulamıyorlar, herkes birlikte suya atlayıp öldüklerine inanmaya başlıyor. Yas tutuyorlar o zaman zeytin ağacı gençlere “Artık kuytuluktan çıkıp ailenizi bulun” diyor. Gençler evlerine doğru yürüyorlar, ahali boyunlarına sarılıp sevinç gözyaşları döküyor ve Teos’un gördüğü en neşeli düğün yapılıyor. Kurtuluş Savaşı zamanları gencecik asker bir sipere yatmış düşmana kurşun sıkıyor ama düşman yerini tespit ediyor ve kalabalık bir grup askerin peşine düşüyor. Müthiş bir kovalama başlıyor asker koşuyor düşmanlar koşuyor. Birden asker 2000 yıllık zeytin ağacını görüyor ve bir anda onun içine giriyor. Ağaç o kadar koruyucu ki bir insan küçücük bir yere sığınabiliyor. Düşmanlar bir süre onu arıyor ve dönmeye karar veriyorlar o bölgeye de nöbetçi iki asker bırakıyorlar. Zeytin ağacı tehlikenin farkında, genç asker bitik bir durumda neyse ki ertesi gün çoluk çocuk bir aile ağacın altında serinlemek için mola veriyorlar. Ailenin çocukları ağacın içine giriyorlar ve yarı baygın askeri görüyorlar. Durumdan haberdar edilen ailenin reis içeri giriyor ve elinde taşıdığı koca bir çuvalla askeri sarıp dışarı getiriyor ve aile nöbet bekleyen düşman askerlerinin gözü önünde çuvaldaki askeri taşıyıp güvenli bir yere getiriyorlar. Savaş bittiğinde asker o zeytin ağacının gövdesine adını kazıyor. Kazırken bir de bakıyor yüzlerce ad kazılmış. Usulca kazılan adları okşuyor ve birden artık hayal mi bilmem, zeytin ağacı dallarını silkerek onu selamlıyor. 2000 yıllık bir yaşam, zeytin ağacı belki de ünlü komutan İskender’in dinlenme molası veren askerlerini ve kıvırcık saçlı İskender’i de görmüştür. Bir soru aklıma takılıyor neden bütün dinlerde zeytin ağacı neden kutsaldır? Elbet bir nedeni var çünkü yüzyıllar boyunca yoksul, zengin, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Budist, ateist tüm insanları ayrım yapmadan besler. Evet zengin ağacı proleter bir ağaçtır. Hemen her yerde yetişir ve yıllarca insanları beslemeye devam eder. Çok bakım da istemez. O doğanın insana sunduğu en kıymetli armağandır. Şimdi iktidar ve yandaşları onları kesmek için silahlarını kuşandılar, kısaca ülkemize insansız hava uçakları, nükleer başlıklı füzeler atılmasına gerek yok, her zeytin ağacı kesildiğinde düşman biraz daha ülkemizi işgal ediyor. Ne çok vatan haini.
Source: Işıl Özgentürk