Cinsiyetçi küfürler kadınların sabrını taşırdı
AMASIZ, FAKATSIZ KADINI AŞAĞILAYAN HİÇBİR SÖZE SESSİZ KALMAYIZ Küfür polemiği maalesef sadece alanda kalmadı. Sosyal medyaya da sıçradı. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, sosyal medya hesabından, Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’nu hedef alarak, “Belli ki kocanın içeriye girmesinden çok memnunsun” diye başlayan uzun ve devamını yazmak istemeyeceğim iğrençlikte bir mesaj paylaştı.Neredeyse her protestoda her toplumsal olayda bu ya da benzeri cinsiyetçi küfürler polemik malzemesi oluyor. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş hakkında sosyal medyada yapılan cinsiyetçi küfür ve hakaret içerikli paylaşımları hatırlayın. Başta da söylediğim gibi sokakta, evde, toplu taşımada hiç fark etmez… Kulak kabartın; sevinen de üzülen de öfkelenen de ya küfürle başlıyor konuşmaya ya küfürle bitiriyor. Ve inanın bunu, toplumun sadece sosyo-ekonomik açıdan yetersiz kesimleri değil en entelektüeli de en zengini de yapıyor. SAVCILAR GÖREVE Türkiye Kadın Dernekleri Konfederasyonu da protestolar sırasında meydanlarda ve sosyal medya platformlarında karşılaşılan insanlık dışı cinsiyetçi dilin, aslında ‘zayıflığın ve ezikliğin itirafı’ olduğunu belirttiği bir açıklama yayımladı ve kadınları aşağılamak için araç haline gelen bu söylemlerin artık son bulması gerektiğini vurgulayarak, Cumhuriyet savcılarını göreve davet etti. Başkan Canan Güllü’yü de ben aradım: “Kadını aşağılayan bu söylemler, eşitsizliği besleyen zehirli bir kültürün parçasıdır. Amasız ve fakatsız, onun ‘annesi’, bunun ‘eşi’ demeden, toplumdaki güç dengesizliğini sürdürmenin aracı haline gelen bu dili kırmak hepimizin sorumluluğu. Daha önce yine Emine Hanım (Erdoğan), Başak Hanım (Demirtaş), Canan Hanım’a (Kaftancıoğlu) da benzerleri yapılmıştı. Burada çok netiz! Kim olduğu fark etmez, kadınları nesneleştiren, aşağılayan hiçbir söze karşı sessiz kalmayız” yorumu yaptı. CİNSİYETÇİ DİL ŞİDDETİ MEŞRULAŞTIRIR KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ise “Toplumsal şiddeti körükleyen en tehlikeli unsurlardan biri, cinsiyetçi söylemlerin ‘öfke anında ağızdan çıkan sözler’ ya da ‘sokak ağzı’ gibi bahanelerle meşrulaştırılmasıdır. Oysa dil sadece bir iletişim aracı değil değerlerin, tutumların ve kültürün taşıyıcısıdır. Kadınlara yönelik küfürler ve aşağılayıcı ifadeler, bireysel bir hakaretten çok daha fazlasıdır. Bu dilin varlığı, özellikle gençler arasında, kadını aşağılamanın, küçümsemenin ve değersizleştirmenin kabul edilebilir bir davranış olduğu yönünde güçlü ve tehlikeli bir toplumsal mesaj üretir. Bu da yalnızca kadınların değil, toplumun tüm bireylerinin insanlık onurunu zedeler; kadın-erkek ilişkilerinde şiddeti meşrulaştırır ve yeniden üretir” dedi.DİL DEĞİŞMEDEN DÜŞÜNCE DEĞİŞMEZKADEM olarak, yıllardır ‘Küfürsüz Hayat Mümkün’ isimli bir kampanya yürüttüklerini belirten Doç. Dr. Gümrükçüoğlu, “Dil değişmeden düşünce, düşünce değişmeden de toplumsal dönüşüm mümkün değil” diyerek, şöyle devam etti: “Toplum olarak bu dile ve taşıdığı şiddet kültürüne karşı sessiz kalamayız. Küfürsüz, şiddetsiz bir hayat mümkün ve bu hedefe ulaşmak hepimizin sorumluluğu.” KADINLAR ERKEKLERİN SİYASİ HESAPLAŞMALARININ MALZEMESİ DEĞİLDİR Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) siyasette ve toplumsal tartışmalarda kadınların ister bir siyasetçinin eşi olsun ister annesi, hedef alınmasının kabul edilemeyeceğini açıkladı ve “Kadınlar, erkeklerin siyasi hesaplaşmalarının malzemesi değildir” denildi.EŞİK Gönüllüsü Özgül Kapdan: “Ne yazık ki tarihsel cinsiyet eşitsizliği ve kadına bakış açısını yansıtan çok derin ve eski bir mesele bu. Tüm bu küfürler de kadını, kendine denk görmeyen, başka bir varlık olarak gören derin bir ideoloji ve psikolojiden kaynaklı. Son yıllarda siyaset dili ve sosyal medya etkisi ile derinleşen toplumsal kutuplaşma, kadın düşmanlığı örgütlenmesine dönüşmüş durumda” yorumu yaparken,KÜFÜRLE DEĞİL İNATLA DİRENEŞİK Gönüllü avukatlarından, Selin Nakıpoğlu da erkek egemen düzenin olmazsa olmazının cinsel iktidar olduğunu söyleyerek, diyor ki: “İşte tam da bundan dolayı, küfürleri de hep cinsel güce dayanıyor. Birini ya da bir grubu, alt etmenin yolu onun cinsel iktidarını ele geçirmekten, bu yolla onu onursuzlaştırmaktan geçiyor. Bu, bazen ‘karşı’ tarafın sadece kadınlarını değil erkeklerini de aşağılamaktan geçiyor. Bir benzerini Gezi’de yaşadık. Kadınlar olarak enerjimizin bir kısmını cinsiyetçi küfür ve sloganlara karşı mücadeleye harcamıştık. Şimdi de söyleyeyim: ‘Küfürle değil inatla diren!” KİM OLDUĞUMUZDAN BAĞIMSIZ İNSAN OLMA HAKKIMIZA SAYGI DUYUN Kadın Adayları Destekleme Derneği (KADER) Genel Başkanı Nuray Karaoğlu: “Son gelişmeler, ‘bazı’ erkeklerin kadınlara karşı ilkel bakışını bir kez daha ortaya çıkarmış ve dillerindeki fütursuzluğu ve seviyesizliği, zihin ve düşünce yapılarındaki kirliliği dışa vurmuştur. Siyaset, kadınlar üzerinden ‘gösteri’ yapma alanı değildir. Kirli zihniyetlerle yüzleşilmesi ve empati yapılmasını öneririz. Zira kadınların, kimin kızı, annesi, eşi ya da hangi siyasi görüşten olduğundan bağımsız, siyasete malzeme yapılamayacağı gibi insan olma haklarına da saygı duymak zorundasınız.”
Source: Fulya Soybaş
Aydilge, İmamoğlu sürecindeki sessizliğinin sebebini açıkladı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu”nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından sosyal medyada da tepkiler büyüyor. Ünlü isimlerin bir kısmı sessiz kalırken, bazıları ise İmamoğlu”na desteklerini açıkça dile getiriyor.
Bugüne dek gündemle ilgili her konuda mutlaka sesini yükselten şarkıcıAydilge”nin bu sefer hiçbir paylaşımda bulunmaması dikkat çekmişti.
Aydilge önceki akşam Instagram hesabından İmamoğlu”nun tutuklanma sürecindeki sessizliğini açıkladı.
Altı gündür hastanede olduğunu ve psikolojik olarak çökmüş durumda olduğunu belirten Aydilge, gençlerin taleplerine kulak verilmesi ve saygı duyulması için çağrı yaptı.
“6 GÜNDÜR HASTANE VE EV ARASINDA GİDİP GELMEKTEYİM”
Ünlü şarkıcı hastanede çekilen fotoğrafını şu mesajla paylaştı:
“Bunca üzüntü arasında kendi derdimden bahsederek vaktimizi almak hiç istemezdim ama merak edenler için yazmak istedim. Birkaç hafta önce hastanedeyken, uzun süredir tedavilere cevap vermeyen şiddetli ağrılarımdan ve yeni bir takım operasyonlara gireceğimden size bahsetmiştim. “
“Güzel mesajlarınız beni çok mutlu etmişti. Ancak o ara moral bulmak adına çok sevdiğim Yaren Leylek”i ziyaret etmemin ardından yeni komplikasyonlar oluştu. Altı gündür hastane ve ev arasında gidip gelmekteyim. Hem ülkemde yaşananlar, hem fiziksel acım nedeniyle psikolojik olarak da çökmüş durumdayım. Birazdan hastaneden evime döneceğim yine. Test sonuçlarımın iyi çıkması için umarım siz de güzel niyetler edersiniz. Bu süreçte tabi ki milletimin iyiliği benim sağlığımdan çok daha önemli.”
“O yüzden özellikle gençlerin taleplerine kulak verilmesinin, şiddet uygulanmayıp saygı duyulmasının çok önemli olduğuna inanıyorum. Provokasyon yapan, araya sızan, şiddet saçan kötü niyetli grupların da hemen ayrıştırılması lazım. Barış, birlik ve adalet dolu günlere…Ve Lütfen sağlığınıza dikkat edin.”
Source: Haber Merkezi