Namusuma laf etti
Güzin Abla, ben 22 yaşında, öğretmenlik yapan bir kadınım. Sevdiğim kişiyi bırakıp başkasıyla evlenebileceğimi düşündüm ama büyük bir hata yapmışım…Üniversiteye başlarken liseden tanıştığım biriyle sevgili olmuştum. 4 sene boyunca zaman zaman ayrılıp barıştığımız bir ilişki ilerlettik. Son zamanlarda artık onu eskisi gibi sevmediğimi ve ayrılmak istediğimi fark ettim. Beni isteyen bir yakınımız var. Ailem onunla evlenmemi çok istiyordu.KPSS sınavından sonra ilişkimi bitirip ailemin beğendiği gençle konuşma kararı aldım. Sosyal medyada sahte bir hesap açıp onunla konuşmaya başladım ama beni tanıdı. Görüşme ilerleyince aramızda cinsellik konusu açıldı, sanal ilişki yaşadık. Sonraki günlerde bu yüzden karakterime ve namusuma laf etti. Sanal ilişki teklifini hemen kabul eden bir kadına nasıl güvenebileceğini sordu.Bense çok pişmandım yaptığımdan. Sadece onun istediklerini yerine getirdim. O ne dediyse onu yaptım. Büyük bir gaflete düşmüşüm…Ondan önceki erkek arkadaşımla da böyle bir şey yaşadığımı anlattım. Beni dinledi, uzun uzun konuştuk. Sonra benimle tekrar görüşmek istediğini söyledi. Ama artık ona güvenmiyorum, beni kandırdığını düşünüyorum. Bana söylediklerini aklımdan çıkaramıyorum.Bu arada eski sevgilim de mesaj attı ve iş sahibi olduktan sonra onu beklersem benimle hâlâ evlenmek istediğini dile getirdi. Oysa ben ona ihanet ettim, hem de büyük bir ihanet.Allah’a tövbe ediyorum. Çok pişmanım, şimdi ne yapacağımı bilmiyorum. Kafam çok karışık, bana hakaret eden o gençle de artık bir araya gelemem. Ama onunla sanal da olsa cinsellik yaşadım. Bir yandan da ilk sevgilimi terk ettiğim için pişmanım. Şimdi onun kıymetini anladım. Lütfen bana yardım eder misiniz? Ne yapmalıyım?◊ Rumuz: Çok pişmanımYANITSevgili kızım, mazbut bir aile kızı olduğunu anlıyorum da pek tanımadığın bir gencin yönlendirmesiyle nasıl böyle bir tuzağa düşmüşsün, onu anlayamıyorum. Zaten bu söylediğinin nasıl bir şey olduğunu bile düşünmek istemiyorum.Umarım görüntülü görüşme yapmamışsındır. Bir yandan da soyunup fotoğraflarının çekilmesine fırsat vermediğini diliyorum bütün kalbimle…Yoksa o genç adam bunu fırsat bilip sana şantaj bile yapabilir.Bu vesileyle tüm genç kızları uyarıyorum. Şu görüntülü görüşmeler çok çok tehlikeli, bunu aklınızdan çıkarmayın.Bu görüntüleri hatta konuşmaları kayda alıp size istemediğiniz her şeyi yaptırabilirler. Kim olursa olsun, uzun yıllardır tanıdığınız biri bile olsa, karşınızdakine inanıp böyle bir hataya düşmeyin sakın…İşte kızım, senin için de endişeliyim bu yüzden. Ne gerek vardı da çok fazla tanımadığın birine güvenip, inandığın değerleri de göz ardı edebilmişsin? Yanlış yapmışsın güzel kızım, çok yanlış.Diyorsun ki; “Ben daha önceki sevgilimle de bunu yaşamıştım”. Hayır kızım, öyle her erkeğe inanıp telefon ya da bilgisayar aracılığıyla böyle bir deneyime girişme. Sanal olduğu için sakınca görmüyor olabilirsin ama sandığının aksine, bu gibi davranışların çok ciddi sonuçları olabilir.Eski erkek arkadaşına dönsen de yeni bir erkek arkadaş edinsen de hiç kimseye güvenip böyle bir yanlışı tekrarlamaya kalkışma sakın.
Source: Güzin Abla
Ahlak bekçileri iş başında! “Anonimlik saldırganlığı artırıyor”
İkbal bebeğin SMA Tip 1 teşhisiyle başlayan yaşam mücadelesi ve başlatılan bağış kampanyası, trajik bir olaya dönüştü. Baba Umut Kardeş, gece kulübünde eğlenirken çekilen görüntülerinin yayılmasının ardından sosyal medyada linç edildi. Bu tepkilerden sonra bir video paylaşarak intihar eden Kardeş ile ilgili eşi Hatice Kardeş, valilik onaylı hesaplarda para girişinin bulunduğunu ancak çıkışının bulunmadığını söyleyerek, Umut görüntülerden etkilenip, büyük ihtimal gururuna yediremedi açıklamasında bulundu. Linç kültürü, bir bebeğin babasının hayatını kaybetmesine yol açarken, uzmanlar lincin insan psikolojisi üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekti. SOSYAL MEDYA LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ KÜRESEL BİR HIZA TAŞIDI Son yıllarda dijital platformların yaygınlaşmasıyla birlikte “linç kültürü” (Cancel Culture) kavramı önemli bir tartışma konusu haline geldi. Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü nden Psikiyatrist Prof. Dr. Selçuk Aslan, Sosyal medya, linç kültürünü küresel bir hıza ve güce taşıyarak etkisini çok daha güçlü hale getirdi. Sosyal medyayla artık fiziksel sınırlar aşıldı ve her yerden herkese ulaşılabilir oldu. Bu sebeple de sözel linç ve itibarsızlaştırma etkisi çok daha fazla dedi. LİNÇ KÜLTÜRÜ YIKICI BİR ETKİYE SAHİP Bu trajik olay, sosyal medya ve linç kültürünün psikolojik etkileri hakkında önemli bir tartışmayı da gündeme getirdi. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cem Şafak Çukur, sosyal medyada yayılan linç kültürünün insanların ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerini değerlendirdi. Psikolog Prof. Dr. Cemşafak Çukur, linç kültürünün bireyler üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkat çekerek, sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen bu tür saldırıların kişilerin psikolojik sağlığını ciddi şekilde olumsuz etkileyebileceğini ifade etti. Prof. Dr. Çukur, özellikle sosyal medyanın anonimlik sağladığı ortamda insanların daha saldırgan hale geldiklerini belirterek, İnsanlar grup kimliğiyle hareket ettiklerinde, bireysel sorumluluktan sıyrılıp, daha kolay şiddet içeren davranışlar sergileyebiliyorlar. Bu tür saldırganlıklar, linç kültürü gibi çok önemli bir şiddet türü haline geliyor dedi. LİNÇ KÜLTÜRÜ = YARGISIZ İNFAZ Ayrıca, linç kültürünün hızla yayılan yargısız infazlar anlamına geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Çukur, Yanlış bilgi ve teyit edilmemiş verilerle kişiler hakkında itibar suikastleri yapılabiliyor. Bu süreçlerde, bireylerin kendini ifade etme imkanları neredeyse ortadan kalkıyor. Mahkeme sürecinde insanların kendini savunma hakkı var ama sosyal medyada tepkiler insanın üzerine çığ gibi geliyor ki bu da insanların kendilerini ifade etme yeteneğini azaltıyor. Sosyal medya yargısız infazın yeri oldu ifadelerini kullandı. AHLAK BEKÇİLİĞİ SON DERECE TEHLİKELİ Prof. Dr. Çukur, sosyal medyada görülen linç kültürünün altında ahlak bekçiliği nin yattığını, bunun da son derece tehlikeli olduğunu ifade etti. Bu kişilerin başkalarını suçlayarak, onların yanlışlarını öne çıkarma eğiliminde olduğunu söyleyen Çukur, “Toplumun gözünde kötü görünen birini eleştirerek, kendini daha doğru, daha iyi hissetmek, aslında oldukça tehlikeli bir durum” dedi. LİNÇ, DEĞERSİZLİK DUYGUSUNU KÖRÜKLÜYOR Prof. Dr. Cem Şafak Çukur, bu tür psikolojik travmaların intihar gibi trajik sonuçlara yol açabileceğine de dikkat çekerek, Bu duruma maruz kalan kişiler kendine zarar verebileceği gibi başkalarına da zarar verebilir. Linç kültürü, özellikle değersizlik duygusunu körükleyebiliyor. Bu durum, kişilerin kendilerini sosyal izolasyona itmesine veya daha kötü senaryolarda intihara sürüklemesine neden olabiliyor ifadelerini kullandı. ANONİMLİK SALDIRGANLIĞI ARTIRIYOR Sosyal medya üzerinden başkalarını eleştirenlerin ruhsal durumuna da değinen Prof. Dr. Çukur, Linç gerçekleştiren kişiler bazen kendi içsel sorunlarını başkalarına yansıtarak bu eylemi gerçekleştirebiliyorlar. Sosyal medyanın sağladığı anonimlik, bu tür kişilerin rahatlıkla saldırganlık sergilemelerine olanak tanıyor dedi. LİNÇ KÜLTÜRÜ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE DAHA YOĞUN Gelişmiş kurumlara sahip medeni toplumlarda bireyselleşme ve demokratik değerlerin, sosyal kontrol mekanizmalarını daha şeffaf ve adil hale getirdiğini söyleyen Prof. Dr. Aslan, Bu tür toplumlarda linç kültürü daha çok sosyal medya ve toplumsal eleştiriler yoluyla ortaya çıkar. Ancak bu eleştiriler genellikle hukukun ve etik değerlerin sınırları içinde kalma eğilimindedir. Buna karşılık, daha az gelişmiş toplumlarda linç kültürü daha somut ve fiziksel şekillerde ortaya çıkabilir. Bu tür toplumlarda, topluluk normlarına aykırı davranan bireyler fiziksel şiddete, sosyal dışlanmaya veya ciddi toplumsal baskılara maruz kalabilir. Hukukun zayıf olduğu bu bağlamlarda, bireylerin haklarını savunması daha da zorlaşır ve linç kültürü, toplumsal düzenin bir parçası haline gelebilir ifadelerini kullandı. LİNÇ KÜLTÜRÜNÜ ANLAMAK VE AŞMAYA ÇALIŞMAK Linç kültürünü anlamak ve onunla başa çıkmak için dengeli bir yaklaşım benimsemenin önemli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aslan, Toplumsal duyarlılık ile bireysel haklar arasında bir denge kurulmalıdır dedi ve şu önerilerde bulundu: Eğitim ve farkındalık: Toplumun, sosyal medya etkileşimleri sırasında eleştirisel düşünme yeteneğini kullanması teşvik edilmelidir. Hızlı karar vermek yerine olayın bütünü incelenmelidir. Empati ve diyalog: Hataların telafisi için bireylere fırsat verilmesi önemlidir. Çözüm odaklı bir yaklaşımla, daha yapıcı tartışmalar gerçekleştirilebilir. Sosyal medya etiği: Platformlar, nefret söylemi ve yanlış bilgi yayılımını azaltacak politikalar geliştirebilir. Kullanıcıların özel bilgilerini koruma ve iftira niteliğindeki paylaşımları engelleme konularında daha fazla çaba sarf edilmelidir. KURUMLAR VE VE BİREYLER NELER YAPABİLİR? Prof. Dr. Aslan, linç kültürünün zararlı etkilerini azaltmak için hem kurumların hem de bireylerin alabileceği önlemlerin bulunduğunu söyledi. Kurumlar için öneriler: Hukuk ve politika geliştirme: Haksız suçlamalar ve dijital zorbalık konularında etkili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu, bireylerin temel haklarını korumaya yönelik bir çerçeve oluşturabilir. Sosyal medya denetimi: Sosyal medya platformları, yanlış bilgi yayılımını ve nefret söylemini önleyecek algoritmalar ve moderasyon sistemleri geliştirebilir. Eğitim programları: Toplumu bilinçlendirmek adına okullarda ve diğer eğitim kurumlarında dijital okuryazarlık dersleri verilebilir. Bireyler için öneriler: Eleştirel düşünme: Bireyler, bir olay hakkında bilgi edinirken sadece bir kaynağa bağlı kalmamalı ve farklı perspektiflerden bakarak değerlendirme yapmalıdır. Empati geliştirme: Karşı tarafın durumu ve duygularını anlamaya çalışarak, ani ve yıkıcı tepkilerden kaçınılabilir. Sorumlu paylaşımlar: Sosyal medyada paylaşım yaparken bilgi doğruluğunu kontrol etmek ve önyargılardan uzak durmak, linç kültürünün yayılmasını engelleyebilir. İNSANLAR BİLİNÇLENDİRİLMELİ, DAHA SERT HUKUKİ DÜZENLEMELER HAYATA GEÇİRİLMELİ Prof. Dr. Çukur, sosyal medyanın sağladığı kolaylıkla yapılan saldırılara karşı daha sert hukuki düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Çukur, sosyal medya kullanımının kontrolsüz hale geldiği bu dönemde, daha fazla halk eğitimi ve düzenlemelerin gerektiğine dikkat çekti ve “Sosyal medya kullanımına dair halk eğitimi artırılmalı ve yasal düzenlemeler yapılmalı. Bu tür linçlerin cezalandırılması ve cezasızlığın ortadan kaldırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Çukur, kişisel hakların ve özel hayatın ihlal edilmemesi gerektiğini, sosyal medyada yapılan şiddet içeren eylemlerin cezalandırılmasının da büyük önem taşıdığını belirtti.
Source: Habertürk
İsviçre, çocukların sosyal medyanın etkilerinden korunması konusunda ebeveynlere sorumluluk yüklüyor
“Dijital platformlarda çocuklar” başlıklı dosya haberin 8. bölümünde AA muhabiri, İsviçre”de çocuklar için sosyal medya platformlarıyla ilgili yasal süreçler, çocukların bu platformların kullanımında karşılaşabileceği tehlikeler ve ebeveynlerin bu konudaki rolüne ilişkin değerlendirmeleri derledi.
Ülkede çocuk ve gençlik politikalarıyla ilgili çalışmalar yürüten Federal Sosyal Sigorta Ofisinin (FSIO) Sözcüsü Sabrina Gasser, uzman görüşlerinin de katkısıyla, ülkede sosyal medya ve dijital ortamın çocuklar üzerindeki olumsuz etkisi ve buna karşı yapılan çalışmalara ilişkin AA muhabirinin sorularını yazılı yanıtladı.
Gasser, sosyal medyanın kullanımıyla ilgili farklı türde riskler olduğunu kaydederek, çocukların yanı sıra ergenlik çağındaki gençlerin de bu risklere karşı savunmasız olduğunu belirtti.
Çoğu platforma yaş sınırı belirlendiğini ve 13 yaşından küçük çocukların hesap açmasına izin verilmediğini aktaran Gasser, an itibarıyla yaş doğrulaması uygulanmadığından, hesap açmak ve yaşları hakkında yanlış bilgi vermek isteyen çocukların bunu kolayca yapabileceğine işaret etti.
Gasser, “Dijital platformların kullanımından doğan sorumluluk, çocuklarına her türlü dijital medyayı kullanırken eşlik etmesi ve çevrim içi karşılaşabilecekleri risklerle nasıl başa çıkacaklarını öğretmesi gereken ebeveynlerine aittir. Bir yandan, bir çocuk veya genç, yaşına uygun olmayan veya herhangi bir şekilde zararlı içeriklere maruz kaldığında içerik riskleri vardır. Öte yandan, bir çocuğun çevrim içi olarak başka insanlarla tanışması durumunda ortaya çıkabilecek, zorbalık, çevrim içi nefret, kandırma ve cinsel taciz gibi etkileşim riskleri vardır.” ifadelerini kullandı.
Zararlı içerikler ve etkileşim risklerinin sosyal medyanın yanı sıra potansiyel olarak internetin her alanında mevcut olduğunu vurgulayan Gasser, “Çocuklar veya gençler sosyal medyayı ve interneti gözetimsiz ve bir yetişkinle deneyimleri hakkında konuşma olanağı olmadan kullanırlarsa, uygunsuz içeriklerin veya hatta zararlı etkileşimlerin etkisi çok ciddi olabilir.” değerlendirmesinde bulundu.
“Çocukların sosyal medya kullanımında onlara eşlik etmek önemli”
Gasser, İsviçre”nin, çocukların sosyal medya kullanımını kısıtlamak için henüz önlemler almadığını ancak konunun kamuoyunda, medyada ve parlamentoda tartışıldığını kaydetti.
İsviçre”de, FSIO”ya bağlı “Gençlik ve Medya İçin Ulusal Platform” kuruluşunun çalışmaları aracılığıyla medya okuryazarlığı eğitimi verildiğinin ve insanların buna teşvik edildiğinin altını çizen Gasser, “Şu anda Federal Çevre, Ulaştırma, Enerji ve İletişim Bakanlığına iletişim platformlarının düzenlenmesi konusunda danışma için bir yasa tasarısı hazırlaması talimatı verildi. Federal Konsey, İsviçre”deki kullanıcıların (sadece çocukların değil) haklarını güçlendirmek ve platformlardan daha fazla şeffaflık talep etmek istiyor. Ayrıca, 1 Ocak 2025″te yürürlüğe girecek olan film ve video oyunlarındaki uygunsuz içeriklerden küçükleri korumak için yeni bir mevzuat var. Bu yasa, endüstrinin her üründe asgari bir yaş belirtmesini ve etkili yaş kontrolleri uygulamasını gerektiriyor.” ifadelerini kullandı.
Gasser, sosyal medyanın yasaklanmasını savunmadıklarını ve şu anda bu yönde bir yasal zorunluluk olmadığına işaret ederek, medya okuryazarlığının önemini vurguladı.
Profesyonel olarak çocukları sosyal medyadan tamamen uzak tutmaya çalışmanın mantıklı ve gerçekçi olmadığını belirten Gasser, “Bunun yerine, onlara sosyal medyayı sorumlu bir şekilde nasıl kullanacaklarını göstermek ve çocukların sosyal medya kullanımında onlara eşlik etmek önemlidir.” ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: