Nadide Sultan gözyaşlarına boğuldu: Babamla görüşmüyorum
Nadide Sultan, Gel Konuşalım”da çocukluğunu anlattı. Engelli kız kardeşinin bipolar hastası olduğunu ve babalarının ona şiddet uyguladığını söyleyen şarkıcı, yaşadıkları travmaların kendisini derinden etkilediğini ifade etti.”Konyalım” şarkısıyla tanınan Nadide Sultan, şimdilerde eskisi kadar gündemde yer almıyor. Müzik çalışmalarına devam eden ve sosyal medyadan aktif bir şekilde paylaşım yapan ünlü isim, bir televizyon programında yaşadıklarını anlattı. “BABAMLA ARTIK GÖRÜŞMÜYORUM” Çocukluk fotoğrafları ekrana yansıtılınca duygularına hakim olamayan Nadide Sultan, “Annem hayatta ama babamla artık görüşmüyorum. Babam, engelli kız kardeşime şiddet uyguluyordu ve o yüzden sürekli kriz geçiriyordu. Babamla sadece biyolojik bir bağım var, duygusal olarak bir ilişkimiz yok. Allah bana onların acısını göstermesin. Kız kardeşimin yaşadığı zorlukları görmek beni çok yıprattı” dedi. Babasının kız kardeşine yaptıklarından bahsederken gözyaşlarına boğulan Nadide Sultan”ın bu anları sosyal medyada gündem oldu.
Source: Haberler
Bu 5 ifade narsist ebeveynleri ifşa ediyor!
Çocuğun duyduğu ilk sesler ebeveynleridir. Dünyaya yankı uyandıran kelimeleri onlar koyar. Kimisi köprüler kurar, kimisi duvarlar. Ebeveynler, çocuklarını değil de kendi yansımalarını sevdiklerinde, cümlelerinde kendilerini ele verirler. Psikolog Christine Geschke, Stern ile birlikte narsistik bir ebeveynin içsel senaryosunu ortaya koyan 5 cümleyi ortaya koydu.
1. “Ben olmadan sen bir hiçsin”
Narsistik ebeveynler, kendilerini tüm başarının kaynağı olarak sunar. Kendisinin yalnızca ebeveynlerinin lütfu sayesinde değerli olduğuna inanan bir çocuk, kendi kimliğini bulma konusunda cesaret edemez. “Bensiz sen bir hiçsin” gibi klasik cümleler, değersizleştirmeyi amaçlar.
Psikolog Christine Geschke, “Bu tür ifadeler, çocuğun özsaygısını zedeler” diyor. Çocuğun kendi başına bir değeri yoktur; ancak yanında birinin bulunması onu değerli kılar. Bu değersizlik duygusu, bağımlılığa yol açar: Kendini değersiz hisseden bir kişi, bu değersizliğin kaynağına daha çok ihtiyaç duyar.
Uzman, “Bu durum, yalnızca özgüven eksikliğine değil, aynı zamanda güçlü bir bağımlılık duygusuna da neden olur” şeklinde açıklıyor.
Kendini özgürleştirmek isteyen herkesin, önce şu düşünceden vazgeçmesi gerektiğini vurguluyor: Değer, başkaları tarafından verilen bir hediye değildir.
2. “Hayal ediyorsun”
Narsistik ebeveynler, çocuklarının gerçeklik algısını bulanıklaştırır. Çocukluk, keşiflerin diyarıdır, ancak bu ebeveynler, açık yolları bir labirente dönüştürür. Duygular inkar edilir, anılar yeniden yazılır ve algılar parçalanır. Narsistik ebeveynler, gerçek ile hayal arasındaki çizgiyi siler.
Psikolog Christine Geschke, “Böyle bir durum yaşayan çocuk, derin bir huzursuzluk hisseder ve kendine olan güvenini kaybetmeye başlar” diyor.
“Çocuk, bir şeylerin yanlış olduğunu hisseder, ancak anne ya da baba bunun tamamen farklı olduğunu iddia ederse, çocuğun algısı sorgulanır” diye açıklıyor.
Ebeveynler, çocuğun duygularını onaylamadıklarında ve dolaylı yoldan bunların yanlış olduğunu belirttiklerinde, çocuğun kendi gerçekliğini inkar etmiş olurlar. “Ben öyle bir şey söylemedim” veya “Hiç de öyle değildi” gibi klasik cümleler, bu etkiyi pekiştirir. Bu durum, çocuk için son derece zordur çünkü artık kendi duygularına ve anılarına inanmayı öğrenir.
3. “Minnettar olmalısın”
Ebeveynler, çocuklarına yiyecek, barınak ve giyim sağlarken, narsistik ebeveynler bunu bir görev değil, bir lütuf olarak görürler.
Yeterince “geri veremediği” için sürekli suçluluk duyan çocuk, kendi ihtiyaçlarını karşılama hakkını kaybeder.
Psikolog Christine Geschke, “Ahlaki baskı burada başlar ve bu durum ebeveynlerden geldiğinde daha da güçlenir. Bir arkadaşınız böyle bir şey söylediğinde bile stresli olursunuz, ancak kendi anne veya babanız bunu yaptığında baskı özellikle güçlü olur” şeklinde açıklıyor.
Bu tür bir baskı, kişilerin ahlaki olarak yükümlü hissetmelerine, boyun eğmelerine ve zamanla kendi karar özgürlüklerini kaybetmelerine yol açar.
4. “Bana bunu neden yapıyorsun?”
Narsistik ebeveynler, çocukları kendi isteklerine göre davrandığında kendilerini kurban olarak görürler. Senaryolarına uymayan her karar, ihanet olarak algılanır. Psikolog Christine Geschke, “Bu durum, ahlaki baskının uygulandığı ve suçluluk duygusunun yaratıldığı anlamına gelir” diyor.
Suçluluk hissi, kişinin hareket etme yeteneğini kısıtlar ve kendini bir tür bağımlılık içinde, telafi etme baskısı altında bulmasına neden olur. Ayrıca, suçluluk duygusu, insanların bağlanmalarını sağladığı ve itaatkâr hale getirdiği için narsisizmde önemli bir rol oynar.
5. “Ben sadece senin için en iyisini istiyorum”
Narsistik ebeveynler için “en iyisi” genellikle kontrol, uyum ve ebeveynin iradesine boyun eğmek anlamına gelir. Kaçan veya karşı çıkan çocuk, nankör olarak görülür.
Psikolog Christine Geschke, burada amaçlanan şeyin kötü bir vicdan yaratmak ve dolayısıyla suçluluk duygusu uyandırmak olduğunu belirtiyor. Sonuç olarak, çocuk, ebeveynin ihtiyaçlarını karşılamak dışında bir seçenek bulamaz. Uzman, “Bu durum, kendini inkar etmeye ve “Benden beklediğini yaparım” kalıbına yol açar,” diyor. Ancak, “en iyisi” anne babanın istediği değil, çocuğun kendi mutluluğu olarak gördüğü şeydir.
Source: Haber Merkezi