Zihinsel Sağlık Güncellemeleri – 21 Aralık 2024

Almanya”da Noel pazarına aracıyla dalan saldırganın kim olduğu ortaya çıktı

Almanya”nın Magdeburg kentinde bir kişinin aracını kalabalığın üstüne sürmesi sonucu meydana gelen olayda, ilk belirlemelere göre 11 kişi hayatını kaybetti, 80 kişi de yaralandı. Yaralılardan 15 kişinin durumunun ağır olduğu da ifade edildi. SALDIRGANIN KİMLİĞİ ORTAYA ÇIKTI Olayı gerçekleştiren saldırgan polis tarafından gözaltına alınırken, kim olduğu da merak ediliyordu. Alman basınında yer alan bilgilere göre saldırgan, 2006″dan bu yana Almanya Bernburg”da yaşayan ve klinikte psikoterapi alanında çalışan bir doktor. Suudi Arabistan”dan ülkeye geldiği belirtilen zanlının 50 yaşındaki Taleb A. olduğu bildirildi. TÜRKİYE SALDIRIYI KINADI Dışişleri Bakanlığı, Almanya”nın Magdeburg kentinde Noel pazarına yapılan saldırıyı kınadı. Dışişleri Bakanlığı”ndan saldırıya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, “Almanya”nın Magdeburg kentinde bir Noel pazarında yaşanan ve ilk belirlemelere göre kasıtlı bir saldırı olan hadiseden dolayı derin üzüntü duyuyoruz. Yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa diliyoruz. Şiddetle kınadığımız bu saldırının nedeninin bir an önce aydınlatılmasını ve muhtemel faillerinin adalet önünde hesap vermesini ümit ediyoruz. Bu acı gününde Almanya”nın yanında olduğumuzu vurguluyoruz” ifadeleri kullanıldı. SUUDİ ARABİSTAN”DAN ALMANYA”YA DESTEK Suudi Arabistan da Magdeburg”daki Noel pazarına yönelik gerçekleşen saldırıyı kınadı ve Almanya ile “dayanışma” içinde olduklarını bildirdi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı”nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Riyad hükümetinin “Alman halkı ve kurbanların aileleriyle dayanışma içinde olduğu” ifade edildi ve şiddeti reddettiklerinin altı çizildi. NOEL PAZARINDA ÜRKÜTÜCÜ SESSİZLİK Öte yandan olayın ardından polis, Magdeburg Noel pazarının etrafındaki alanı kordon altına aldı. Bölgede neredeyse ürkütücü bir sessizlik olduğu bildirilirken, sokaklarda polisten başka kimsenin olmadığı belirtildi.

Source: Haberler


Esed”in muhtemel uluslararası yargı sürecinde kritik rol oynayacak

Suriye”de 2011″de başlayan barışçıl protestolar, rejimin sert müdahaleleri sonucu iç savaşa dönüştü. Esed rejimi ile muhalif gruplar arasında başlayan çatışmalar, terör örgütleri DAEŞ ve PKK/YPG gibi unsurların dahil olmasıyla karmaşık bir hal aldı. Bölgesel ve uluslararası güçlerin de müdahil olduğu savaş, binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca insanın ise yerinden edilmesine yol açtı.61 yıllık kanlı Baas rejimi ve 53 yıllık Esed ailesi iktidarının devrilmesinden sonra son dönemde ortaya çıkarılan, insanlık dışı muamelelere işaret eden rejim faaliyetlerinin, Esed”in uluslararası mahkemelerde yargılanma ihtimalini güçlendirdiği düşünülüyor.Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinden Doç. Dr. Levent Ersin Orallı, Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR) Müdürü Fadl Abdülgani ve Uluslararası Geçiş Dönemi Adaleti Merkezi (ICTJ) Suriye sorumlusu Nousha Kabawat, Esed”in insanlığa karşı işlediği savaş suçlarından yargılanmasının uluslararası hukuk çerçevesinde nasıl mümkün olabileceğini AA muhabirine değerlendirdi.Rejimin düşmesiyle Esed”in savaş suçları ve insan hakları ihlallerine karıştığına ilişkin kanıtların olası yargılama sürecinde önemli rol oynayacağından hemfikir olan uzmanlar, Suriye”nin, Uluslararası Ceza Mahkemesine (UCM) taraf olmayı kabul etmesi halinde Esed hakkında “tutuklama kararı” çıkarılmasının önünü açacağını düşünüyor.- DEVRİK LİDER ESED BAŞKANLIK DÖNEMİNDE NEDEN YARGILANAMADI?Suriye, UCM”nin Roma Statüsüne taraf olmadığı için mahkemenin doğrudan yargılama yetkisi bulunmuyor.UCM”nin devreye girebilmesi için ya Suriye”nin UCM”nin yargı yetkisini kabul etmesi ya da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi”nin (BMGK) durumu mahkemeye sevk etmesi gerekiyor. Geçmişte Fransa”nın sunduğu bu yöndeki karar tasarısı, Rusya”nın vetosu nedeniyle reddedilmişti.Orallı, rejim döneminde bölgedeki tehlikeler ve güvenlik zorlukları gibi nedenlerle delil toplanmasının zor olduğunu belirterek, rejimin devrilmesiyle sahanın UCM dahil uluslararası hukuk bağlamındaki tüm aktörlere açıldığını kaydetti.Başka bir ülke ya da o ülkenin vatandaşlarına bir saldırı olmadığı zaman hukuk sürecinin “disiplin” üzerinden ilerlediğini aktaran Orallı, ancak Suriye”deki gibi toplu katliamlar ve yargısız infazlar gibi uluslararası hukuku ihlal edecek hareketlerin her zaman karşılığı olduğunu söyledi.Abdülgani de Esed döneminde Suriye”nin “diktatörlükle” yönetildiğini ve bu nedenle yargılanamadığını ifade ederek, artık kaçak durumuna düşen Beşşar Esed hakkında dava açılmasının kolaylaştığını ifade etti.Kabawat ise “Esed, liderken, Rusya ve İran gibi güçlü ülkelerle olan ittifakı sayesinde korunuyordu. Bu durum da BMGK”nin Esed”i UCM”ye sevk etme girişimlerinin veto edilmesiyle sonuçlanıyordu.” dedi.- KAÇAK ESED”İN YARGILANMASI MÜMKÜN MÜ?Roma Statüsü”nün 12. maddesinin 3. bendi uyarınca, Statü”ye taraf olmayan bir devlet de UCM”ye bir beyan sunarak Mahkemenin yargı yetkisinin kullanılmasını kabul edebiliyor. Diğer bir deyişle, Suriye”de yeni kurulacak hükümetin UCM”nin yargı yetkisini kabul etmesi halinde Esed”in işlediği suçların yargılamasının önü açılıyor.Ayrıca BMGK üyesi ülkeler, veto gelmediği sürece, Esed”in işlediği suçlarla ilgili soruşturma yapması için UCM”ye başvurabiliyor.Orallı, iç savaş sırasında soykırıma varan suçlar, ciddi insan hakları ihlalleri, kimyasal ve biyolojik silahların kullanımı gibi durumlar yaşanıyorsa ve siviller büyük zarar görüyorsa, bu durumda uluslararası hukukun devreye gireceğini dile getirerek Esed rejimine yönelik iddiaların bu kıstaslara uyduğunu belirtti.Geçmişte yaşanan benzer davaları hatırlatan Orallı, “Hitler”in yapmış olduğu zulüm kendi insanlarına karşı bir zulümdü. Japonya”da Tokyo mahkemelerindeki yargılamalar, Güneydoğu Asya milletlerine yapılan zulmün sonucundaydı. Darfur ve Ruanda soykırımında da benzer katliamlar gördük. Hiçbiri “bunlar benim milletim, iç savaş durumunda beni yargılayamazsınız” diyemedi.” ifadelerini kullandı.Orallı, işkence merkezlerinden ve toplu mezarlardan elde edilen delillerin Esed”in yargılanma sürecinin önündeki engelleri kaldıracağına ve hakkında güçlü bir iddianamenin oluşturulabileceğine dikkati çekti.Esed”in açıkça Roma Statüsünü ihlal ettiğini ve Suriye halkına “zulmetmekten ve insani olmayan muamelede bulunmaktan” UCM”de yargılanacağını belirten Orallı, “Güçlü bir yakalama kararının an meselesi olduğu kanaatindeyim.” diye konuştu.Abdülgani de Esed”in yargılanması için Suriye”deki geçici yönetimin Roma Statüsü”nü kabul etmesi gerektiğine dikkati çekerek, “Ama bu durum yalnızca Esed”le de sınırlı değil, diğer suçlular da hesap vermeli. Örneğin, Esed”in kardeşi Mahir, (rejimin eski Ulusal Güvenlik Ofisi Başkanı) Ali Memluk gibi başka ülkelere kaçanlar dahil. Bu kişiler Irak, İran veya başka herhangi bir ülkeye sığınmış olsalar da, hepsinin iade edilmesi gerekiyor.” dedi.Esed”in iltica talep edemeyeceğinin çünkü bunun Mülteciler Yasasına aykırı olduğunun altını çizen Abdülgani sözlerini şöyle sürdürdü:”Eğer Rusya, Esed”i iade ederse, adil bir yargı süreciyle sorumlu tutulacaktır. Esed”e işkence yapılmayacak, bir avukatı olacaktır. Esed ve tüm rejim adil bir yargılama sürecine tabi tutulacak, işkenceye değil. Ancak tabii ki, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları işlediğine dair sağlam bilgi ve veriler mevcut, bu da onu suçlu gösterecektir. Bu yüzden, herhangi bir bağımsız mahkemenin Esed hakkında ağır bir ceza vereceğinden oldukça eminiz.”Benzer şekilde Kabawat da uluslararası olmayan silahlı çatışmalarda savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar gibi ihlallerin uluslararası hukuk altında cezalandırılabilir olduğunu kaydederek, Esed”in Suriye”deki iç savaşta işlediği suçlardan sorumlu tutulabileceğini belirtti.Esed”in “savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve potansiyel soykırımdan” yargılanabileceğini düşünen Kabawat, Cenevre Sözleşmeleri ve Roma Statüsü gibi uluslararası anlaşmaların bu tür yargılamalar için hukuki çerçeveyi sağladığını söyledi.- UCM”DE ESED HAKKINDA DAVA NASIL BAŞLAR?UCM”de yargılama usulü Statü”ye taraf bir devletin ya da BMGK”nin başvurusuyla ya da Savcının kendiliğinden soruşturma açması ile başlıyor.Kabawat, yargılama aşamasının başlaması için ilk etapta Esed hakkında soruşturma açılması gerektiğini belirterek sürece ilişkin detayları şöyle aktardı:”Yargılama aşamasında ise bir mahkeme veya jüri/yargı yetkisi olan makam (tribunal) önünde deliller sunularak, Esed”in savunma hakkı korunurken aynı zamanda mağdurlar için adalet sağlanmaya çalışılır.”Ancak Kabawat, ceza sürecinin yıllar alabileceğini, nihayetinde suçlanan kişilerin mahkemeye teslim edilmesinin devletlerin işbirliğine ve istekliliğine bağlı olduğunu hatırlattı.- DAHA ÖNCEKİ EMSAL DAVALAREski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç ve Eski Liberya Devlet Başkanı Charles Taylor, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan sorumlu oldukları gerekçesiyle yargılanan liderler olarak biliniyor.Orallı, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Nürnberg Mahkemesi, Tokyo Uluslararası Askeri Mahkemesi ve Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinde yürütülen davalarda alınan kararların Suriye”deki çatışmalar bağlamında Esed için önemli emsal niteliği taşıdıklarını vurguladı.Günümüzde bu tür davaların UCM”de görüldüğüne işaret eden Orallı, UCM”nin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkındaki tutuklama kararlarının uygulanmadığına işaret etti.Orallı, Putin ve Filistin”e yönelik soykırıma varan suçlardan yargılanmış Netanyahu”nun bu kararlara uymadığını hatırlatarak, Esed”in de “cezasızlık algısına sığınabileceğini” belirtti.Abdülgani ise Esed”in yargılanma sürecinin Miloseviç ve Taylor”dan farklı olduğuna işaret ederek, “Esed artık başkan değil. Artık gücü veya yetkisi yok. Suriye”den kaçtı ve Suriye”de yeni bir otorite var.” diye konuştu.Diğer liderler gibi Esed”in de zamanında kontrol sahibi olduğunu sözlerine ekleyen Abdülgani, “Esed, önceden kendi ordusu ve devletiyle korunuyordu. Kendi devletinde kaldı. Başka bir devlete seyahat ettiğinde, onu UCM”ye iade etmediler çünkü Suriye”yle ilişkilerini sabote etmek istemediler. Ancak, durum artık farklı.” diye konuştu.- ESED İÇİN ALTERNATİF YARGI MEKANİZMALARIDevrik lider Esed sadece UCM tarafından değil özel, karma mahkemeler ve ulusal mahkemeler ile evrensel yargı yetkisi aracılığıyla da yargılanabilir.Orallı, “Esed”in işlemiş olduğu suçlar evrensel nitelikte. O bakımdan tüm devletlerin kendi iç hukuklarından kaynaklı ülkesellik yetkisini aşan bu suçlarla ilgili yargılama hakları bulunmaktadır.” dedi.Abdülgani de uluslararası ya da yerel mahkemelerde Esed”e yönelik dava açılabileceğini vurgulayarak, Esed”in artık gücü olmadığını ve Rusya”nın da Esed”i korumak için Suriye ile ilişkisini feda edeceğini düşünmediğini dile getirdi.Abdülgani, “Esed, Rusya için artık bir değer taşımıyor. Aksine, Rusya”nın ya da herhangi bir müttefikinin omuzlarında yük haline geldi. Yeni sayfa açmaları ve (yargılanması için) Esed”i iade etmeleri gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.Esed”in UCM haricinde de yargılanabileceğini dile getiren Kabawat ise bu bağlamda “Fransa ve İsviçre”de Esed ve diğer rejim yetkililerine yönelik çıkarılan kararların dikkate alınması” gerektiğini söyledi.Esed”in yargılanmasının hesap verilebilirliği güçlendirmek ve zulme uğrayan mağdurların haklarını korumak açısından önemli olduğuna dikkat çeken Kabawat, bunun Suriye”de barış ve uzlaşma sürecini de etkileyeceğini ve Suriye”nin yeniden inşası için zemin hazırlayacağını aktardı.

Source: Www.star.com.tr


Game of Thrones”un Davus”u İsrail”e isyan etti: Sesimi yükseltmek zorundayım

“Game of Thrones” dizisindeki Davos Seaworth rolüyle tanınan Cunningham, sosyal medya hesaplarında, 7 Ekim”den bu yana Gazze”de yaşananlara dikkati çekmek amacıyla paylaşımlar yapıyor, Filistin halkının yanında olmak için İsrail zulmüne karşı protestolara katılıyor. Son olarak İstanbul”da düzenlenen “15. Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri”ne konuk olan ve burada “İnsanlık Çağrısı” üzerine bir söyleşi gerçekleştiren Cunningham, AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Cunningham, çocukluk yıllarında işçi olan babasının işverenleri tarafından kötü muamele gördüğüne tanık olduğunu ve ne zaman böyle bir haksızlık görse, mutlaka sesini yükseltmesi gerektiğine dair kendisine söz verdiğini aktardı. “Susma gibi seçeneğim yok, sesimi yükseltmek zorundayım” “Game of Thrones” dizisindeki rolüyle sosyal medya hesaplarında yüksek takipçi sayısına ulaştığına işaret eden sanatçı, yaşanan haksızlara sessiz kalmadığını gösterdiğini belirterek, “Çok kolay bir hayatım olabilirdi. Başarılı bir aktör olmanın, tanınmış olmanın ve tüm avantajlardan yararlanmanın tadını çıkarabilirdim ama vicdanım buna izin vermezdi.” diye konuştu. Cunningham, Filistin halkının haklarını savunmasından dolayı sanat hayatında ayrımcılığa uğrayıp uğramadığı konusunda çok fazla soru aldığını aktararak, “Susma gibi seçeneğim yok. Sesimi yükseltmek zorundayım. Ortada bir adaletsizlik var, üzerlerine tonlarca kiloluk bomba atılan insanlar var. Eğer kariyerim için bu güzel insanlara verilen zarardan daha fazla endişeleniyorsam, bu benim insanlığım hakkında pek bir şey söylemiyor demektir. Bu konularda istediğim için değil, konuşmak zorunda olduğum için konuşuyorum.” ifadelerini kullandı. İrlanda”nın 700 yılı aşkın süredir İngiliz kontrolü altında yaşadığına işaret eden sanatçı, milyonlarca İrlandalının açlık yüzünden hayatını kaybettiğine dikkati çekerek, “İşte bu yüzden işgal benim midemi bulandırıyor. Çünkü işgal, ırk ayrımcılığı, insanlığa karşı suçlar ve şu anda (Gazze”de) gördüğümüz gibi soykırım içeriyor.” açıklamasını yaptı. “Beni daha çok rahatsız eden sesini çıkarmayanların cesaretsizliği” İrlandalı aktör, adaletsizliğe karşı konuşmaktan hiçbir zaman geri durmayacağını söyleyerek, şöyle devam etti: “Sesimi yükselttiğim için beni sokakta mı vuracaklar? Onların aslında hiçbir gücü yok. Sahip oldukları tek güç, bizim onlara verdiğimiz güç. Eski bir söz vardır; Kral, ancak halk onu kral olarak gördüğü sürece kraldır. Halk onu kral olarak görmeyi bıraktığı zaman işi bitmiştir. Bakın, Romanya”daki (Nikolay) Çavuşesku”ya. O, neredeyse Tanrı”nın yanındaki biriydi. Ama sonunda eşiyle birlikte bir bahçede vurularak öldü. Bu insanlar önemsizdir. Yeter ki halk birlik olsun. Ama beni daha çok rahatsız eden, sesini çıkarmayanların cesaretsizliği ve televizyona bakıp “Bu ne korkunç!” diyen, ardından yemek programı açan insanlar. İşte onlar beni hayal kırıklığına uğratıyor. Onlar korkudan korkuyor, mesele bu.” Kimseyi eleştirmekten korkmadığını da dile getiren usta oyuncu, “Eski bir deyiş var bilirsiniz, “Sizi kimin kontrol ettiğini bilmek istiyorsanız, kimi eleştirmenize izin verilmediğini bilmeniz gerekir.” Ben de kimseyi eleştiremeyeceğimi sanmıyorum. Yetişkin bir adamım. Kıyafetlerimizin altında hepimiz aynıyız. Ben bu insanların hiçbirine güç vermedim. Demokrasinin büyük bir hayranıyım. Ama hoşgörü, karşılıklı saygı ve insanların inançlarına -hangi inanca sahip olurlarsa olsunlar ya da hiçbir inançları yoksa da- saygı olmadan olmaz. Ancak böyle anlaşabiliriz. Bunun dışındaki her şey sorunlara yol açar ve o sorunlar şiddete kadar gidebilir.” değerlendirmesinde bulundu. “Lütfen ama lütfen sesinizi yükseltin, bu cinayetler durmalı” Liam Cunningham, İsrail”in Gazze Şeridi”ndeki Filistinlilere yönelik soykırım savaşına karşı dünyadaki protestoları sergileyen “I See Gaza” belgeselinde yer almasına dair de şunları kaydetti: “Muhtemelen bunu söylememeliyim ama belgeseller benim yaptığım işten çok daha önemli. Daha önce birkaç belgesel çektim. Belgeseller gördüğünüz dünyanın perdelerini açıyor. Topluma bir ayna tutuyorsunuz. Aynayı kaldırıyorsunuz ve toplumun nasıl bir şey olduğunu gösteriyorsunuz. Sanırım Game of Thrones”da da çok iyi olduğum şey buydu; topluma ayna tutmak ve size gücün, açgözlülüğün neler yapabileceğini göstermekti. Ayrıca hepimizin aynı olduğunu, Gazzelilerin de bizler gibi insan olduğunu kanıtlamak için bu belgeselleri göstermek zorunda olmamız da bir bakıma üzücü.” Ana akım Batı medyasının, yaşananları hiçbir şekilde doğru aktarmadığını ve bu durumun bir komediye dönüştüğünü söyleyen sanatçı, “Burada otururken insanların benimle dünyada neler olup bittiği hakkında ne düşündüğümü ya da Gazze”de neler olup bittiği hakkında konuşmak istemelerini her zaman çok tuhaf bulmuşumdur. Bu değerlendirmeyi aktörler veya komedyenler yapmamalı. Bunu medya yapmalı. Basını satın alan zenginlerin onlara hangi hikayeleri yayınlayacaklarını söylemelerini şaşırtıcı buluyorum. Medyanın omurgasının nereye gittiğini gerçekten merak ediyorum.” dedi. İsrail”e ateşkes çağrısında bulunan ünlü oyuncu, “Henüz sizler de sesinizi yükseltmediyseniz, lütfen sesinizi yükseltin. Bu cinayetler durmalı. İnsanlar ayağa kalkıp “Yeter artık.” demezse her şey daha da kötüleşecek.” ifadelerine yer verdi. “Daha önce hiç gitmediğiniz bir ülkede hoş karşılanmak muhteşem” Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri”ni çok değerli bulduğunu kaydeden sanatçı, belgesel, film, tiyatro ya da televizyonda hikaye anlatıcılığının, adaletsizliği açığa çıkarmak için güçlü bir araç olduğunun altını çizdi. Liam Cunningham, hikaye anlatıcılığında en önemli insanların filozoflar olduğuna işaret ederek, Mevlana Celalettin Rumi”nin sözlerinin ve hikayelerinin bir imparator ya da ordu liderinden daha etkili olarak dünyayı dolaştığını, kullandığı kelimeler aracılığıyla ölümsüz olduğunu belirtti. Türkiye”de hayranlarından çok güzel mesajlar aldığını dile getiren usta oyuncu, “Bu kadar sevenimin olduğuna hayret ediyorum. Türkiye”ye gelene kadar fark etmemiştim. “Merhaba” demek için yanıma gelen birçok insan vardı. Daha önce hiç gitmediğiniz bir ülkede hoş karşılanmak muhteşem, bayıldım.” dedi. “Türkiye”de bir film yapmayı çok isterim” Liam Cunningham, Türkiye”de bir projede yer almak için Türkçe dil bilgisinin yetersiz olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: “Konuşamam ama bir yapımcı isterse, ilginç bir rolse… Neye evet dediğim konusunda çok titiz olduğum için, “evet” demeden önce 9 kez “hayır” derim. Bu yüzden bir şey yapmaya “evet” dediğimde enerjimin çoğunu veririm. Bir şeylere “evet” demek zor ama ilginç bir şey gelirse hemen yaparım. Buraya geri dönmeyi ve Türkiye”de bir film yapmayı çok isterim. Burası tarihi ve çok kozmopolit. İstanbul, Avrupa”nın Asya ile buluştuğu yer. Eşsiz, harika. Etrafa bakmam gerekiyor. Buradaki tarihi yerleri görmek istiyorum. Görmek istediğim o kadar çok şey var ki…” Oyunculuk yapmak isteyen gençlere tavsiyelerde de bulunan Cunningham, sözlerini şöyle sürdürdü: “Genç oyuncular kalbinizin sesini dinleyin, aklınızın değil. Hikayeler anlatın. Biz de bunu yapıyoruz. Biz en çok hikaye anlatıcısıyız. Eğer tarihe bakarsanız, 20 milyonu 100 milyon yapan kişiyi hatırlamıyoruz. Güzel binaları hatırlıyoruz. Sema yapan dervişleri (semazen), kültürümüzü, yazılarımızı, binalarımızı, insanlarımızı, her birini görüyoruz. Ülkenin tarihi inanılmaz ve hatırladığımız şey bu. Geriye kalan her şey bir kenara bırakılacak. Özel jete sahip olmanız ya da cam bir binanız olması ve tepede ofisinizin olması kimsenin umurunda değil. Ama güzel şiirler, güzel mimari, yazılar, oyunlar, kitaplar, halkınızın hikayeleri işte bu ölümsüzlüğünüz. Denemeniz ve anlatmanız gereken hikayeler bunlar.”

Source: Internet Haber