İlişkiler Dünyası – Aşk, Evlilik ve Hayatın Gerçekleri

Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu. Kadın erkek, her gece süslenip püslenip tavernalarda sabahlamaya alışık ahali; savaşa hazırlanan ve cephe gerisinde kalanlar olarak ikiye bölünmüştü. Genç erkek ve kadınlar orduya yazıldığından, çağdışı kalan Yutanlar da onların yokluğunda “ikinci bahar ”larını ağız tadıyla yaşayamıyordu. Hele kocaların sürekli savaş, ordu, silah konuşmasından bıkan muktedir karıları, sıkıntıdan patlamak üzereydi. Yutania müstebiti Tzatziki Keftedes’in eşi Haganigi ile ordu komutanı Giro Baklavakis’in karısı Tumbeki sıkı dost olup, ikisi de aynı teraneden gına getirmişlerdi. Bir gece onları savaş muhabbetiyle başbaşa bırakıp, kadın kadına kafa çekmeye karar verdiler ve yaptılar. Dağ başında ama tanıdık bildik bir tavernada epeyce içip, biraz da göbek attıktan sonra; kendilerine tahsis edilen şoförlü arabada uslu uslu dönüşe geçtiler. Yolda, onca içtikleri sıvının çıkış zamanı, ikisi için de aynı anda geldi. Dağ başında tuvalet ne arasın? Şoför bir mezarlıkta durdu. Haganigi ile Tumbeki, adam görmesin diye uzaklaşıp bir mezarın başında ihtiyaçlarını gördüler. Kâğıt mendil yokluğunda, Haganigi iç çamaşırını tuvalet kâğıdı yerine kullanıp attı. Tumbeki de bir cenaze çelengine takılan kurdeleye silindi. Ertesi sabah Yutan Ordu Komutanı Giro Baklavakis’in özel hatlı telefonu çaldı. Saray’dan aranıyordu. Yüce müstebit Tzatziki Keftedes’in sesi kaygılıydı. “Dün gece bizsiz çıkan eşlerimiz, epeyce eğlenmişler galiba, Yurttaş!” dedikten sonra, derin bir soluk alıp ekledi: “Haganigi eve döndüğünde, üzerinde donu yoktu!” Giro Baklavakis, titrek bir hıçkırığı bastırmaya çalışarak içini çekti: “O da bir şey mi? Benim Tumbeki’m kalçasına yapışık bir kâğıtla döndü. Üstünde, ‘Seni Asla Unutmayacağız’ yazıyor!”

Source: Mine G. Kırıkkanat


2. Lig futbolcusu bir gecede iki imza birden attı: Başkan jest yaptı

Muşspor’un genç oyuncusu Cem Çelik, hayatını Mekselina Çelik ile birleştirirken, düğün törenine katılan Başkan Cengiz, hem nikah şahidi oldu hem de futbolcuyla yeni sezon sözleşmesini imzaladı.Kulüpten yapılan açıklamada, “Sporcumuz Cem Çelik ile Mekselina Hanım’ın düğün törenine katılan Kulüp Başkanımız Fatih Cengiz ve Futbol Şube Sorumlumuz Erdal Alkaş bu özel gecede çiftimizin nikah şahidi oldu. Başkanımız, törende sürpriz bir kararla sporcumuz Cem Çelik ile yeni sezon için anlaşma protokolünü de imzalayarak mutluluğu ikiye katladı. Çiftimize ömür boyu mutluluklar dileriz” ifadelerine yer verildi.Geçtiğimiz sezon Muşspor formasıyla 30 maça çıkan genç oyuncu, 6 gol ve 5 asistlik performansıyla dikkat çekmişti.

Source: Ramazan Dengiz


Rüyada kağıt para görmek ne anlama gelir? Para saymak, bulmak, toplamak ve almak…

Kişiler tarafından her dönemde sıklıkla görülen ve ağırlıklı olarak sorgulamaya alınan rüyaların başını çeken rüyada para görmek; iyi anlamları bulunduğu gibi beraberinde kötü anlamları da içerisinde barındırmaktadır.Rüyada para görmenin tabirini detaylı olarak incelediğimizde; bu kimsenin bir derdinin ve tasasının olacağına, bu nedenle o kişide kaygı durumunun oluşum göstermesine işaret ederken, rüya sahibinin duyacağı sözlerden ötürü büyük bir sıkıntının içerisine düşeceği anlamına geleceğinden bazen kötüye işaret etmektedir.Diğer taraftan ise, rüyayı gören kişilerin maddi yahut manevi anlamda yaşayacağı güçlüklerin ardından ferahlık ve huzur, mutluluğa kavuşarak rahatlamasına delalet edeceğinden iyiye yorulmaktadır. Peki, bazı tabirciler tarafından ise yakın bir süreçte kişilerin sahip olacağı para ve rızık şeklinde ifade edilen rüyada para görmek nasıl yorumlanır? Yapılan yardım veya ibadetlerin ödüllendirilmesi olarak belirtilen rüyada para görmenin anlamı ve tabiri…RÜYADA PARA GÖRMEK NASIL YORUMLANIR? RÜYADA PARA GÖRMENİN ANLAMI&TABİRİ…Para almak: Rüyasında birinden para aldığını gören bir kimse geçmişte yapıp ettiklerinden ötürü ödül alacağına delalet etmektedir. Aynı zamanda rüyasında para almanın bir diğer tabiri olarak ise zenginlik ve şans elde etmek şeklinde ifade edilmektedir.Rüyada birine para vermek; Rüyayı gören kimsenin, başka kişilerin herhangi bir açık veya eksiğini kapatarak, imkanları dahilinde yardım edeceğini ve rızkından nasiplendireceğinin göstergesidir. Rüyasında birine para veren kişinin, temiz yürekliliği sonucunda sevindiriye uğrayacağına, dertlerinin ve tasalarının nispeten sona ereceğine delalet etmektedir. Diğer yandan rüyada birine para vermenin de tıpkı para almanın gibi zenginlik ve şansa nail olması şeklinde tabir edilmektedir.Rüyada para saklamak; Rüyasında para saklayan bir kişi, hayatında başkalarıya paylaşmadığı ve yalnız bir şekilde gerçekleştirilmesi arzu edilen bir iş bulunması şeklinde yorumlanmaktadır. Rüyasında para saklayan kişiler, yapmak istedikleri o işlere kendisinden başka kimsenin müdahale etmemesi ve kafa karışıklığına yol açmaması açısından, işini nihayete erdireceği en son aşamaya dek bu hedeflerinden hiçbir kişiye söz etmeyecek anlamını taşımaktadır. Öte yandan, rüya sahibinin işlerini gizlilik içerisinde yapması ileri dönemde çok ciddi boyuta geleceğine ve yaşamını olumsuz ölçüde etkileyeceğine işarettir.Rüyada para kaybetmek ve bulmak; Rüyayı gören kişinin başarı elde edemeyip ikinci kere yapma yürekliliğini kendisinde bulamadığı o işi tekrardan gerçekleştirme kararı alacağına ve verdiği bu kararın olumlu bir şekilde sonuçlanarak rüya sahibine şans ve hayır kapılarına açacağına delalet etmektedir. Rüyasında para kaybeden ve bulan bir kimse, mağlup olduğu herhangi bir hususta tekrardan güç ve sermaye elde edip hem bu kez galip gelmek için büyük bir umut besleyecek hem de yeniden yenilgiye uğrama ihtimali karşısında yiğitçe ve mertçe bir tavır ortaya koyacaktır. Bazı rüya tabircilerine göre ise rüyada para kaybetmek, bu kişilerin geçici bir zaman boyunca iç sıkıntısı yaşamasına yorulmaktadır.Rüyada borç para istemek; Bu kimselerin en güç duruma düştüğü zamanlarda aşırı gururlu bir yapıda olmasına karşın, bu gururu hiçe sayarak ilerlemek durumunda kalmasına ve içerisinde bulunduğu bu tablodan ötürü utanç duygusunu hissedeceğine alamet etmektedir.Bankaya para yatırmak; Rüyasında bankaya para yatıran bir kimsenin, sevinç yaşamasına, refaha kavuşmasına ve yaptığı işlerde başarıya ulaşmasına delalet etmektedir. Diğer taraftan ise rüyada bankada çokça (bol miktarda) para görmek üzere; bu kişilerin zenginliğe kavuşması şeklinde yorumlanmaktadır.Rüyada bankadan para çekmek; Rüya sahibinin başarısız olması yönünde tabiri bulunmaktadır.Rüyada para yırtmak; Rüyasında para yırttığını gören kimseler hali hazırda yürüttüğü işleri noktalama kararı almasına alamet etmektedir. Sonlandırılacak işler ise ağırlıklı olarak saklı bir biçimde yapılan ve bu kişilerin vicdanına ağır gelen işlerden ibaret olmaktadır.Rüyada gümüş para görmek; Rüya sahibinin mutlu olup yüzünün güleceğine ve müjdeli haber almaya delalettir.Rüyada para saymak; Rüyasında para saydığını gören kişiler, beklemediği bir biçimde isteklerini gerçekleştireceğini ve hedeflerini başaracağının göstergesidir.Rüyada bakır para görmek; Bu kişilere uğur getirecek ve son derece güzel gelecek bir iş olarak tabir edilmektedir.Rüyada kağıt para görmek; Rüyasında kağıt para gören kişinin parasını kaybedeceğine alamet etmektedir.Rüyada bozuk para görmek: Yakın bir süreç içerisinde ekonomik anlamda düzelme/iyileşme yaşanacaktır.Madeni para; Rüyasında madeni paralarını harcadığını gören rüya sahibinin hiç beklemediği bir kapıdan kazanç elde edeceğine işaret etmektedir. Bazı tabircilere göre ise rüyasında madeni para aldığını gören bir kimse, belirli miktarda para kaybedeceği yönünde yorumlanmaktadır.Rüyada altın para görmek; Dedikodu, kıskançlık ve sıkıcı söze delalet etmektedir.Rüyada bakır para görmek; Rüyasında yaşadığı evden bakır paraları alıp sokağa attığını gören bir kimse, gam ve kederden uzaklaşması şeklinde tabir edilmektedir.

Source: Kübra Yılmaz


Aşkı evlilik mi öldürür biz mi? Klinik Psikolog Esra Ezmeci anlattı: “O bir süper kahraman değil, gerçek bir insan”

Evlenmeden önce prenses gibi hissederdim. Bana çok aşıktı. Sevgiliyken çok iyiydik; ama nikah kıyıldığı an her şey değişti…” Bu ve benzeri cümleleri sıkça duyarız. Peki, gerçekten yüksek sesle söylenen o “evet” kelimesi ve nikah memurunun kıydığı nikahla birlikte her şey kökten bir değişime mi uğruyor? Bu soruya cevap aramadan önce, aşkın kendisini tanımlamak gerekir. Aşk, bir nevi sarhoşluk gibidir. Kalp atışları hızlanır, beyin kimyasalları değişir. Tek gördüğümüz şey, partnerimizin ne kadar mükemmel olduğudur. Mesaj attığında ya da aradığında havalara uçar, birkaç saat ses çıkmasa öfkeleniriz. Bu dönem, mantığın arka planda kaldığı, beklentilerin hızla yükseldiği bir dönemdir. Üstelik yalnızca karşımızdakine değil, kendimize de yabancılaşmaya başlar; farklı davranırız. sahiptir. Artık yalnızca duyguların ya da dürtülerin değil, kiraların ödendiği, bulaşıkların yıkandığı, sabah erken kalkıp işe gitmenin gereklilik olduğu bir düzendir. Evlilik aşkı öldürmez elbette… Ama onu evcilleştirir. Asıl soru ise şudur: Evlilik mi aşkı öldürür, yoksa biz aşkı öldürüp suçu nikaha mı atarız? Aşk, ilk bakışta bir heyecandır. Kalbin hızla atması, sevdiğiniz kişiden mesaj bekleme hali… Aynı mesajı defalarca okuyup doyamamak… Ve en çok da o belirsizlik. İçinizde durmaksızın dolaşan “Acaba beni seviyor mu?” sorusuyla yaşamak… Evlilikle birlikte bu “acaba”lar yavaş yavaş yerini “nasıl olsa”lara bırakır. Bekleme heyecanı yerini alışkanlığa bırakır. Aynı evin içinde zaman geçirmek, kahve içmek, uyumak, uyanmak… Karşınızdaki kişiyi hep aynı rutinle görmek zamanla sıradanlaşır. İşte tam bu anda aşk, sürprizini ve heyecanını yitirmeye başlar. Peki, burada kaybeden evlilik mi, yoksa “biz” duygusu mu? Evliliği çoğu zaman bir sahne olarak görürüz. Herkesin önünde ilan edilmiş, toplumun onayladığı bir birliktelik… “O benim kocam.”, “Bu benim karım” demenin verdiği bir güven duygusu vardır, evet. Ama aynı zamanda bu resmiyetin içinde kaybolan bir samimiyet de… Oysa evlilik, iki kişinin yarattığı; içinde çiçekler açan bir bahçedir. Bu bahçede yalnızca ikinize ait espriler, kimsenin bilmediği bir dünya vardır. Ama zamanla o dünya kalabalıklaşır. Aileler dahil olur, sorumluluklar artar, maddi problemler, çocuklar, iş stresi… Aşk bu kalabalığın içinde kaybolabilir. Asıl mesele şu: Aşkı hâlâ iki kişilik tutabiliyor muyuz, yoksa onu kalabalık bir apartman toplantısına mı çevirdik? PSİKOLOJİK OLARAK GEÇİLEN ÜÇ AŞAMA TUTKULU AŞK Beynin “iyi hissettiren” tüm hormonlarının zirvede olduğu dönemdir. Karşınızdaki kişiyi kusursuz görürsünüz. Söylediği her söz, yaptığı her hareket size mükemmel gelir. Hatta kusurları bile gözünüze sevimli görünür. ROMANTİK SEVGİ Gerçeklerin yavaş yavaş ortaya çıktığı dönem… Artık o bir süper kahraman değil, gerçek bir insandır. Bu evre, ilişkinin devam edip etmeyeceğinin sınandığı dönemeçtir. BAĞLILIK VE DERİN SEVGİ Artık birlikte el ele yürümeye karar verilmiştir. Bu noktada heyecan değil, huzur aranır. Birlikte kahvaltı etmek, aynı evde yaşamak zamanla otomatiğe bağlanabilir. Yalnızca alışkanlıkla devam eder hâle gelebilir. İşte bu yüzden bu aşamada önemli olan niyettir. Sevdiğiniz kişiyle güne başlarken o ilişkiye içtenlikle bağlı kalmayı seçmektir. Yani sevgiyi, anlayışı ve özeni her gün yeniden üretmek istemek… Alışkanlıkla değil, bilinçli seçimle sürdürmeyi istemek… SONUÇ Evlilik, üçüncü evrenin bir parçasıdır. Ancak çoğu kişi birinci evrede takılıp kalmak ister. Hep o ilk gün, hep o heyecan, hep o tutku… Bu gerçekçi midir? Hayır. Peki mümkün müdür? Emek vererek evet. TUTKU NEDEN BİTER? 1- ALIŞKANLIK, AŞKIN DÜŞMANIDIR Aynı sözleri tekrarlamak, aynı yerlere gitmek, her şeyi önceden tahmin etmek… Aşk zamanla sıradanlaşır. Oysa aşk biraz da bilinmezliktir. 2- İLETİŞİM DEĞİL, BEKLENTİLER KONUŞUR “Zaten ne söyleyeceğini biliyorum” düşüncesiyle eşler birbirlerini duymayı bırakır. Gerçek iletişim ortadan kalkar. 3- CİNSELLİK GERİ PLANA ATILIR Çocuk, ev, iş derken tensel bağ ikinci plana düşer. Oysa bu bağ, aşkın canlı kalmasında hayati önemdedir. 4- KIRGINLIKLAR BİRİKİR, KONUŞULMAZ Dile getirilmeyen her kırgınlık, sevginin altını oyar ve ilişkiyi boşluğa sürükler. EVLİLİKTE AŞKI YAŞATMANIN 10 FORMÜLÜ 1 Her gün birbirinize küçük sürprizler yapın. 2 Ayrı alanlarınız olsun ama birbirinizden uzaklaşmayın. 3 Birbirinizin gözlerinin içine bakarak konuşun. 4 Ayda bir “sevgililik randevusu” yapın. 5 Teşekkür edin, özür dileyin, iltifat edin. 6 Birlikte gülün. Mizah, ilişkilerin en güçlü yapıştırıcısıdır. 7 Sadece eş değil, sırdaş olun. 8 Zaman zaman ayrı kalın ki özlem büyüsün. 9 Sadece sorunları değil, hayalleri de paylaşın. 10 Birbirinizi seçtiğinizi unutmayın. Seçilmek güzeldir, seçmek de… HER SABAH AYNI İNSANA, “SENİ SEÇİYORUM” DEMEK… Kabul edelim, aşk kolay değil. Hele evliliğin içindeyken, gündelik hayatın koşuşturması içinde aşkı yaşatmak daha da zor. Ama mümkün. Aşk ölmez. Ama bakılmazsa solar. İlgilenilmezse küser. Konuşulmazsa uzaklaşır. Tıpkı insanlar gibi… Evlilik aşkı öldürmez. Biz onu ihmal ettiğimizde, konuşmayı bıraktığımızda, sıradanlaştırdığımızda… İşte o zaman aşk bizi terk eder. Aşk, bir kere hissedilip sonsuza dek sürecek bir mucize değildir. Her sabah yeniden çağırdığımız, her akşam yeniden tuttuğumuz bir eller bütünüdür. Evlilik aşkı öldürmez; aşkı sıradanlaştıran biz oluruz. Eğer iki insan, her sabah birbirinin gözlerinde yeniden kaybolmaya niyet ederse aşk ölmez… Derinleşir. Çünkü gerçek aşk, aynı kalpte her gün yeniden doğmayı göze almaktır. Ve bazen en büyük aşk, her gün aynı insana yeniden “Seni seçiyorum” diyebilmektir.

Source: Esra Ezmeci̇