Yaprakları maydanoza benziyor! Zehirli baldıran otuna dikkat!
Karaer, 8. Samsun Yöresel Ot Yemekleri Festivali kapsamında Bafra ilçesi Sürmeli Mahallesi kırsalında öğrencileri ile vatandaşlarla yabani otların keşfi ve tanıtımı etkinliğine katıldı. Fergan Karaer, doğada birbirine çok yakın bitkilerin olduğunu, bu nedenle de çok sık karıştırıldığını söyledi. Öğrencilerine bu nedenle doğada uygulamalı ders vermeyi tercih ettiğini belirten Karaer, bu şekilde bitkilerin yerinde tanındığını dile getirdi. Birbirine benzeyen iki bitkinin birinin şifa verirken diğerinin zehirli olabildiğine, bununla ilgili birçok vakanın olduğuna dikkati çeken Karaer, Baldıran otu (Conium Macatalum) diye bir ot var, çok zehirli. Baldıran otu, rezene ve maydanozla karıştırılır. Yaprakları maydanoza benziyor. Maydanoza çok benzetiyorlar. Tabii Bir tadına bak. diyemiyorsun çünkü çok zehirli bir bitki diye konuştu. ASIL ÇİÇEĞİNDEN AYIRT EDİLEBİLİYOR Zehirlenmelerin önüne geçmek için baldıran otunun iyi tanınması gerektiğini ifade eden Karaer, şunları kaydetti: Baldıran otunun gövdesi benekli beneklidir. Oradan biraz ayırt edilebilir. Asıl çiçeğinden ayırt edilebiliyor. Bunları anlatmaya çalışıyorum. Çok eskiden bu yana mitolojiye girmiş bir ot bu. Çok zehirli bir ot. Genelde halk arasında Baldıran otu yiyesice diye de beddua ederler. Genelde maydanoz ve rezeneyle karıştırılır. Çok ciddi. Bu konuda ne kadar bilgi sahibi olurlarsa kendilerini kurtarırlar. Bitkilerin zehirli olması şüphesiyle tatlarına da bakılamadığını anlatan Karaer, diken ucu bitkisinin de bilindiğini ancak haziran ayına gelindiğinde dikene döneceği için tanınmadığını söyledi. Böğürtlen ile ahududunun da karıştırıldığını belirten Karaer, Sütleğen var yine zehirli. Yine su teresi diye bir bitki var. Suyun temizlenmesi amacıyla da kullanılabiliyor. Suyun içindeki ağır metalleri çektiği için normalde zehirli değil bitki. Ağır metalleri siz vücudunuza aldığınız zaman size zehir etkisi yapıyor diye konuştu. CEP TELEFONU UYGULAMALARI BAZI BİTKİLERİ TANIMLAYABİLİR Cep telefonlarında bitkilerin fotoğrafını çekip hangi tür olduğunu gösteren uygulamaların bulunduğunu ancak her zaman doğruyu göstermediklerine dikkati çeken Karaer, Bunu öğrenmenin yolu bitkiyi iyi bir bilene sormak ya da araştırmasına devam etmek lazım. En kolay yolu uzmana sormak ifadelerini kullandı.
Source: Habertürk
İnsanlar gerçekten tek eşli mi? En iyi evrimsel strateji bu mu?
Çöpçatanlık uygulamalarının sunduğu sayısız seçeneklerin olduğu ve ilişki etiketlerinin evrimleşmeye devam ettiği bir dünyada, insanların aslında tek eşli olup olmadığı sorusu gündemdeki yerini koruyor. Londra”da yaşayan Romanyalı Alina, ilgili tüm tarafların bilgisi ve rızası dahilinde çok eşliliği deneyimledikten sonra kendisine şu soruyu sormaya başladı: Neden toplum olarak tek eşliliğe razı olduk? PRİMATLAR NE SÖYLÜYOR? Bu sorunun yanıtı, insanın en yakın akrabaları olan primatların üreme stratejilerini inceleyerek araştırılabilir. İngiltere”deki Bristol Üniversitesi’nden Dr. Kit Opie, gorillerin çok eşli yaşadığını ve bir erkeğin birden fazla dişiyle birlikte olduğunu belirtiyor. Bu da gruptaki yavruların hepsinin babasının aynı, annelerinin ise farklı olmasına neden oluyor. Ancak Dr. Opie, bu stratejinin yavru cinayetleri nedeniyle sürdürülebilir olmadığını ifade ediyor: “Yavruların öldürülmesi, gorillerin yaşamının çok dehşet verici bir yönü. Yeni gelen bir erkek, kendisiyle kan bağı olmayan yavruları öldürüyor. Böylece dişiler yeniden çiftleşmeye hazır hale geliyor.” Dişi bonobolar ise yavrularının öldürülmesini önlemek ve babayı gizlemek için çok sayıda erkekle birlikte oluyor. İNSANLAR TEK EŞLİLİĞE NEDEN GEÇTİ? İnsanlar da başlangıçta çok eşli bir düzende yaşıyordu. Fakat yaklaşık iki milyon yıl önce bu değişti. Dr. Opie’ye göre bu dönüşümün nedeni iklim değişikliğiydi. Sahra Altı Afrika’da yaşanan kuraklık sonucunda atalarımız büyük gruplar halinde yaşamaya başladı. Bu da daha büyük beyinler ve daha uzun emzirme süresi gerektiren bir yaşam biçimini zorunlu kıldı. Büyük gruplarda, çok sayıda erkek olduğu için babaların kimliğini gizlemek zorlaştı. Dişiler, yavrularını büyütmek için belirli bir erkeğin desteğine ihtiyaç duyduğunda ise tek eşlilik devreye girdi. TEK EŞLİLİK EN İYİ SEÇENEK Mİ? Dr. Opie bu evrimsel geçişin “en iyi” değil, “en işe yarayan” strateji olduğunu söylüyor. Yavaş gelişen insan yavruları, sadece annenin değil, babanın da yoğun yatırımını gerektiriyordu. Bu da tek eşliliği daha işlevsel hale getirdi. Ancak bu doğrudan bir sadakat anlamına gelmiyor. “Bir ömür boyu tek eşe bağlı kalan türler çok nadir” diyen Dr. Opie, gibbonları örnek gösteriyor. Gibbonlar çiftler halinde yaşar ve alanlarını kolayca denetleyebilirler. Ancak insanlar gibi kalabalık sosyal gruplarda bu denetim çok daha zordur. BEYİNDEKİ BAĞLILIK KİMYASI Sadakat ya da bağ kurma isteği yalnızca toplumsal değil, aynı zamanda biyolojik bir mesele. ABD”deki Emory Üniversitesi’nden Sarah Blumenthal, tarla farelerinin beyinlerinde oksitoksin reseptörlerinin fazla olduğunu ve bunun uzun süreli bağları kolaylaştırdığını söylüyor. İnsan beyni de benzer şekilde oksitoksin salgılıyor. Bu hormon fiziksel temas ve bağlanma sırasında devreye giriyor. Ancak dopamin hormonu, yeni deneyimler ve heyecan arzusunu tetiklediği için sadakat konusunda içsel bir çatışma yaratabiliyor. KADINLARDA ÇOK EŞLİLİK MÜMKÜN MÜ? Antropolog Dr. Katie Starkweather, kadınların birden fazla eşe sahip olduğu 50″den fazla kültürel örnek belgelediğini belirtiyor. Nepal, Tibet, bazı Afrika bölgeleri ve Latin Amerika’da kadın çok eşliliğine rastlamak mümkün. Bu düzenlemeler genellikle ekonomik faydalar veya çevresel zorluklar nedeniyle ortaya çıkıyor. Farklı genetik yapıya sahip çocuklara sahip olmak da bu stratejinin bir avantajı olarak gösteriliyor. ÇOK EŞLİLİĞİN ZORLUKLARI Yine de çok eşlilik her zaman kolay değil. Starkweather’a göre birden fazla ilişkiyi sürdürmek zaman, enerji ve duygusal emek gerektiriyor. Bu yüzden dünya genelinde en yaygın evlilik biçimi hâlâ tek eşlilik. ALTERNATİF İLİŞKİLERDE DUYGUSAL DENGELER Alina, geçmiş deneyimlerinde tek eşlilikten fayda görmediğini ve şu anda çok eşli bir ilişki yürüttüğünü söylüyor. “Kıskançlık zor bir duygu ama bence çoğu zaman insanlar birbirine dürüst olmadığında bu daha da yoğunlaşıyor. Dürüstlük varsa baş etmek daha kolay” diyor. Partneri de bu görüşü destekliyor: “Kıskançlık değil, birden fazla sağlıklı ilişkiye gereken çaba esas mesele.” TEK BİR CEVAP YOK Peki insanlar doğal olarak tek eşli mi? Bu sorunun kesin bir yanıtı yok. İnsanlar, yaşadıkları kültür, çevre ve koşullara göre çeşitli ilişki modelleri geliştirmiştir. Bazıları için çok eşlilik; özgürlük ve esneklik, bazıları içinse tek eşlilik daha basit ve yönetilebilir bir yol olabilir. Antropolog Starkweather’ın sözleriyle: “İnsanlar esnek olacak şekilde evrimleşti. Bu, ilişkilerimizi ve evlilik biçimlerimizi de kapsıyor.”
Source: Bbc Türkçe