“İlişkiler Bülteni – Aşk, Şaşkınlık ve Düşüş Hikayeleri”

Caner Erkin ve Şükran Ovalı çiftinden aşk dolu kareler

2017 yılında İtalya”nın başkenti Roma’da futbolcu Caner Erkin ile evlenen ve 2018 yılında kızları Mirhan Ela’yı kucağına alan oyuncu Şükran Ovalı, sosyal medya paylaşımıyla gündeme geldi. 40 yaşındaki Ovalı, eşiyle birlikte çıktıkları tatilden romantik kareler paylaştı. Paylaşımlar kısa sürede sosyal medyada yoğun ilgi gördü. Caner Erkin de aynı fotoğrafı, “Hep ilk gün gibi hissedeceğim sonsuza dek!” notuyla kendi hesabında paylaştı. Geçtiğimiz aylarda İbrahim Selim’in YouTube programına konuk olan Şükran Ovalı, eşi Caner Erkin’le tanışma hikayesini samimi bir şekilde anlatmıştı. Ovalı, “Ben Caner’i bayağı sevmiyordum. Cilt doktorunda tanıştık. Zaten Beşiktaşlıyım, her haliyle Fenerbahçeli olarak onu yok saydım. Caner tanışmak için elini uzattı, ben de ‘En büyük Beşiktaş’ dedim. Eli havada kaldı. Doktora ‘Beni onunla tanıştır’ demiş, telefonumu almış. Uyuz oldum. Bir de korkuyordum çünkü Caner maçlarda çok çirkefti,” ifadelerini kullandı. Ünlü oyuncu, Caner Erkin’in 1.5 yıl boyunca kendisini ikna etmeye çalıştığını belirterek, “Bir gün, ‘Ben rüyamda gördüm, evleneceğiz’ dedi. ‘Kesin manyak’ dedim. Derken çocuğumuz oldu. Caner’i çok seviyorum. Onu 14 kez telefonda engelledim ve 9 yıldır bunun vicdan azabını çekiyorum,” sözleriyle evlilik sürecini anlattı.

Source: Haber Merkezi


Gelin ve damat neye uğradığını şaşırdı! Salona imam ile girdiler

Rize Devlet Hastanesi”nde görev yapan Okan Demirci ve Emine Arslan hayatlarını birleştirmeye karar verdi. Derepazarı ilçesinde gerçekleştirilen düğünde her şey yolunda giderken, mesai arkadaşlarının sürprizini gören çift neye uğradığını şaşırdı. TEMSİLİ İMAM VE ÇELENK İLE GELDİLER Takı töreni sonunda gelin ve damadın mesai arkadaşları, üzerinde “Acı kaybımız” yazan bir çelenk ile salonun kapısında belirdi. Gelin ve damat, arkadaşlarını çelenk ile görünce gülmeye başladı. Yakalarına taktıkları damadın siyah beyaz fotoğrafından tut en önde taşıdıkları çerçeveli fotoğrafa kadar her şeyin en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü sürprizde, damadın iş arkadaşı Abdülhamit Öksüz”e de imam kıyafeti giydirildi. Salona girerek çiftin yanına gelen arkadaşları, hatıra pozu vererek bu anları unutulmaz kıldı. TEMİZLİK BEZİ, SÜZGEÇ, BULAŞIK TELİ… Çift, sürprizin son bulacağını zannederken bu kez bir başka mesai arkadaş grubu salona girdi. Çifte doğru yürüyen grup damada bulaşık önlüğü, temizlik bezi, bulaşık deterjanı, bulaşık süngeri, emzik, temizlik fırçası, süzgeç, bulaşık teli taktı. Damadın eline de temizlik eldiveni geçiren grup geline de merdane hediye etti. O esnada salonda Davut Güloğlu”nun “Katula Katula” isimli şarkısı çaldı. Salondaki davetliler şarkıya alkışlarla eşlik ederken, kimisi ise bu anları cep telefonu kamerasıyla kaydetti. Rize Devlet Hastanesi çalışanlarının düğündeki şovu, önceden hazırlanan para kordonunu damat ve gelinin boynuna dolamasıyla son buldu. “İKİ DUYGUYU BİR ARADA YAŞAYALIM DEDİK” Damadın ve gelinin sürprizden haberi olmadığını ve güzel bir anı yaşamak için böyle bir sürpriz yapma kararını aldıklarını dile getiren temsili imam Abdülhamit Öksüz, “Arkadaşlar biz Rize Devlet Hastanesi”nde çalışıyoruz. Güvenlik personeliyiz, damat da bizim güvenlik personelimiz. Hastanede böyle bir şey aklımıza geldi. Düğüne renk katalım dedik, güzel olduğunu düşünüyoruz, renk kattığımıza inanıyoruz. Şen şakrak biraz üzüntüyle beraber iki duyguyu bir arada yaşayalım dedik. Damat beyin de haberi olmadan sürpriz yaptık. Yaş olarak en büyükleri ben olduğum için imamlık görevi bana kaldı. Ben evliyim, beni daha önce kaybettikleri için profesyonel olduğum için bu işi bana verdiler” ifadelerini kullandı.

Source: Sinem Eryılmaz


Göz alıcı bir düşüş hikâyesi

Bir merdivenin bitiminde, yerde kanlar içinde uzanan bir adam… Uyandığında, sersemlemiş bir hâlde yanında yatan ölü bir adamı görüyor. Hemen toparlanıp etrafı temizlemeye girişiyor ancak evden çıktığında bu kez başka bir sorun bekliyor onu. Dengesini kaybedip kaçmaya çalıştığı evin havuzuna düştüğünde ana karakterimiz Andrew Cooper (Jon Hamm) veya namıdiğer Coop bize sesleniyor: Neler olup bittiğini ve işlerin buraya nasıl geldiğini merak ediyor musunuz? “Your Friends & Neighbors”ın zengin, karizmatik ve orta yaş krizindeki baş karakteri Coop, bu girizgâhla, hikâyenin her bölüm ardı ardına ifşa edeceği sırlarla dolu sepetinden çıkardığı ilk gizemle seyircisini dört ay öncesine, olayların en başına götürerek başlıyor. Üniversiteden sonra çok iyi bir şirkette iş bulmuş ve yatırım fonu yöneticisi olarak zirveye koşar adımlarla tırmanmış. Çok sevdiği bir karısı ve çocukları, harika bir evi ile lüks bir arabası bulunan Coop için her şey ilkin “kusursuz” görünüyor. Ancak bize seslenişinin sonunda bu zirveden düşüşün ilk sinyalini, karısının kendisini en yakın arkadaşlarından biriyle aldattığını öğrenmesiyle veriyor. Çünkü anlatıyı hızlıca üç ay sonrasına götüren Coop, havuzun içinde darmadağın olan yaşamına bakacağı o sahneye gidişi başlatacak olayı anlatıyor ve işinden kovuluyor. Coop’un geçmişi, birkaç dakika içerisinde Maserati’si kadar parlak bir tepside izleyiciye sunulurken, tüm yaşananlardan sonra karakterindeki ilk kırılma yine arabasıyla paralel gerçekleşiyor. Gerçekten de Coop’un lüks arabasının hikâyenin hemen başında bozulan ve karakterimizi her ciddi anda zor durumda bırakan bagaj kapağı, öyküye mizahi nedenlerle eklenmiş olsa da finale doğru “kolayca” açılmasının bedelini de sahibine ödetmeyi ihmal etmeyecek kadar önemli. Nitekim yaşadığı kayıplardan sonra içine düştüğü durum, yeni bir iş bulmasının da önüne geçerken karakterimiz önce öfke eşiğini, ardından da ahlaki sınırı bir çırpıda geçiveriyor. Ailesinin kendisinden beklentileri, mensubu olduğu zengin kaymak tabaka sınıfın getirdikleri/götürdükleri ve elbette bunca yenilgiyi bir anda üstlenmenin zorluğuyla mücadele etmeye çalışırken “orta yaş bunalımının” aklına dahiyane bir fikir geliyor: Yıllardır tanıdığı arkadaş çevresinin evlerinden, hiç kullanmadıklarına, unuttuklarına inandığı yükte hafif, pahada ağır eşyaları çalmak. ZENGİNLERİN YAŞAMINA ELEŞİTİRİ Bu andan itibaren yalnızca kariyerini ve hayatını değil inandığı her şeyi gözden çıkaracak kadar ileri giden Coop, girdiği her evden sadece bir şeyler çalmakla kalmıyor yaşadığı mahallenin zengin üyelerinin dejenere yaşamlarını, evliliklerin arkasında gizlenenleri, mutsuzluklarını ve sahteliklerini de gün yüzüne çıkarıyor. Pek tabii Pandora’nın kutusu açıldığında “Your Friends & Neighbors”, bu hamlesini daha da ileri götürebilir ve sosyal bir yergiyle zenginlerin yaşamını daha derinlikli eleştirebilirdi. Ancak dizinin derdi bu değil daha ziyade ana karakterinin korkunç bir yükseliş ve düşüş arasında seyrederken nasıl bir dönüşüm geçirdiği ve aslında bir adamın, her şeyini kaybettiğinde hâlâ kaybedecek çok şeyi olmasına karşın nasıl gözünü karartabileceğini göstermekle ilgileniyor. Ve evet, böylesi bir karakteri, “Mad Men”den sonraki en etkili performansıyla yorumlayan Jon Hamm, bazen acınası, bazen alabildiğine küstah Coop ile gözlerinizi kamaştırmayı başarıyor. Kara mizah, gizem ve sınıfsal kırılganlıkların birbirine sıkı ipliklerle kenetlendiği bu drama, empati kurulması zor bir karakteri gözünüzde büyüleyici bir anti kahramana dönüştürüyor. Jon Hamm ekrandan çıktığı her anda, öyküde onu karşılayabilecek kadar güçlü kadın karakterler var; anlatının onların tarafından dinlediğimiz tarafları da var. Ancak Hamm, tek başına o kadar heybetli ki beklenmedik kayıplar, kayıpların verdiği korkusuzluk, hataların getirdiği vazgeçiş hâli ve kırmızı çizgiyi geçtikten sonra gelen çarpıcı dönüşümüyle sizi adeta kör ediyor. Bu, umutsuzlukla umut arasındaki belli belirsiz çizgide yürüyen karakterden gözünüzü alamayacaksınız. Your Friends & Neighbors’ı Apple TV+’ta izleyebilirsiniz. Puanım: 7.5/10

Source: Başak Bıçak


Toksik bir ilişkinin 5 işareti! Eğer bu cümleleri kuruyorsa…

Bazı insanlar hayatımıza sevgiyle girmez, ihtiyaçla girer. Ve biz bunu fark edemediğimizde, onların gölgesine “şefkat”, suskunluklarına “olgunluk”, bizi suçlamalarına “haklılık” adını veririz. Çünkü o anda duymak istediğimiz şeye inanmak, görmek istemediğimiz gerçeği kabul etmekten daha kolaydır. Bazen “beni düşünüyor” deriz, oysa bizi yönlendiriyordur. Bazen “beni koruyor” deriz, oysa bizi kısıtlıyordur. Bazen de “beni çok seviyor” deriz, oysa bizi bağımlı hâle getiriyordur. Peki toksik bir ilişkide olduğumuzu nasıl anlarız? Sana sormadan karar alıyorsa… Suçlu hissettirdiği halde “senin iyiliğin için” diyorsa… Sessizliğiyle seni cezalandırıyor, sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsa… O kişi seni sevmiyor olabilir. Sadece yönetiyor. Ve sen, buna uzun zamandır “aşk”, “dostluk”, “sadakat” diyorsun. “Sana “değer veriyorum” der, ama seni küçültür. “Ben olmasam ne yapardın?” diyerek seni bağımlı kılar. Ve sen, onun sevgisini kazanmak için sürekli kendinden bir şey eksiltirsin. Artık durma vakti. Bu yazı, bir ayna olacak. Sana zarar vereni görmen için… Ve belki de en çok, kendine bunu neden hep yaptığını fark etmen için. İşte şimdi, o döngüyü kırmak için en çok kullanılan psikolojik manipülasyon yöntemlerini birlikte inceleyeceğiz. Çünkü tanımadığın bir oyunu durduramazsın. Ama bir kez fark ettiğinde artık eskisi gibi yönlendirilemezsin. 1- SESSİZLİKLE CEZALANDIRMAK Bir hata yaptığında açıklama yapmak yerine ortadan kaybolur. Mesajlarını görür ama cevap vermez. Göz göze gelmez, gülümsemez. Seni endişeye boğar, “acaba ben mi yanlış yaptım?” sorusuyla içini kemirir. Ama unutma: Sessizlik bazen olgunluk değil, cezadır. Kırgınlığı konuşarak değil, susarak yöneten biri, seni anlamaya değil, itaate zorlamaya çalışıyordur. 2- SUÇLULUK DUYGUSU YÜKLEME Seni bir şey yapmakla suçlar. Sen “Hayır öyle bir şey yok” dediğinde de “Beni yalnız bıraktın” diyerek suçlamalarını sürdürür. Sen kendi alanını koruduğunda “Sen çok değiştin” der. Sen sınır koyduğunda “Sen artık eskisi gibi değilsin” diyerek seni manipüle etmeyi sürdürür. Suçluluk, manipülatörün en sevdiği silahıdır. Çünkü suçlu hisseden biri, kolayca kontrol edilir. 3- GERÇEKLİĞİ ÇARPITMAK (GASLİGHTİNG) Sana söylediği bir şeyi inkar eder. Olanı farklı anlatır. “Ben öyle demedim” der. Seni kendinden şüphe ettirir. “Sen her şeyi yanlış anlıyorsun.” Bir süre sonra, kendi hafızana güvenemez hale gelirsin. Ve en acısı… Kendini savunacak bir “gerçek” bulamazsın çünkü o çoktan çarpıtılmıştır. 4- AŞIRI İLGİYLE SARHOŞ ETMEK (LOVE BOMBİNG) Tanıştığınızda sana adeta taptı. Hediye, ilgi, büyük sözler… Gözünü boyadı. Sana “ruhun eşi” olduğunu söyledi, daha seni tanımadan. Seni olduğun gibi kabul ediyor gibi göründü ama aslında seni hızlıca bağımlı hâle getirmek istiyordu. Ve sen, “böyle seven olmaz” dedin. Ama o sevgi bir süre sonra çekildi. Ne mesajlar kaldı, ne o ilgiler… Sen ise o eski ilgiyi geri kazanmak için her şeyi yapmaya başladın. Daha anlayışlı oldun, daha verici oldun, daha sessiz kaldın. Çünkü artık sevgi değil, bağımlılık başlamıştı. 5- SOĞUK – SICAK DÖNGÜSÜ Bir gün seni yere göğe sığdıramaz… Sana “bensiz yapamazsın” der. Ertesi gün tanımaz gibi davranır, mesafeli ve soğuktur. Bir bakmışsın, varlığıyla yokluğu arasında debeleniyorsun. Öyle bir dengesizlik yaratır ki, artık sen onun moduna göre yaşamaya başlarsın. O gülümserse günün güzel geçer, surat asarsa ruhun daralır. Bu bir oyun değil, bir tuzaktır. Ve sen oyuncu değil, kurban olursun. Üstelik kendini suçlu hisseden bir kurban. Uyanış vakti Eğer her gün ilişkinden yorgun kalkıyorsan… Kendini sürekli açıklamak, ispatlamak, affettirmek zorunda hissediyorsan… Karşındaki seni değil, sadece tepkilerini dinliyorsa… Artık sormanın vakti gelmiştir: “Bu kişi bana iyi mi geliyor, yoksa beni kendime yabancı mı kılıyor?” Çünkü bazı insanlar seni sevmez… Sadece seni yönetmeyi sever. Ve sen, fark etmeden, sevilmek uğruna “kendin olmaktan” vazgeçmiş olabilirsin. Ama artık farkındasın. Artık kelimeleri, suskunlukları, suçlamaları okuyabiliyorsun. Artık “iyilik kisvesi altındaki” gizli emirleri ayırt edebiliyorsun. Kendini Korumak İçin Birkaç Not: Sınır koymak bencillik değil, ruhun öz saygısıdır. “Hayır” dediğinde seni kaybetmekle tehdit eden biri zaten seni kazanmamıştır. Suçluluk hissettiren değil, huzur hissettiren ilişkiler kıymetlidir. Gerçek sevgi, seni “daha iyi biri yapmaya çalışan” değil, olduğun halinle kabul eden sevgidir. Niyet et Bugün niyet et, Sana zarar veren her maskeyi görmeye… Ve kendini suçlu değil, değerli hissettiren insanlara kalbini açmaya… Zihnini berrak, kalbini uyanık tut. Çünkü bir manipülasyon, ancak sen fark edersen etkisiz kalır. Ve unutma: Gerçek sevgi seni eksiltmez, tamamlar. Kimin yanında büyüdüğünü, kimin yanında küçüldüğünü unutma.

Source: Hakan Mengüç