“İlişkiler Dünyası – Aşk, Zihin ve Yeni Başlangıçlar”

Kalple cüzdan arasındaki o yol ayrımında…

Lucy 30’lu yaşlarındadır ve New York’ta Adore adlı çöpçatanlık şirketinin gözde elemanlarındandır. Müşterileri arasında tam dokuz çift evliliğe imza atmıştır. Kariyerinin zirvesindeyken müşterilerinden birinin düğün törenine davet edilir ve burada damadın abisi Harry’yle tanışır. Söz konusu kişi zengin ve çekici biridir. Âşık olduğu kadını istediği yere götürebilir, şahane bir hayat yaşatabilir özelliklere ve sermayeye sahiptir. Böyle profillere ‘çöpçatan jargonu’nda ‘tek boynuzlu at’ denmektedir. Lucy oturduğu masada Harry’yle muhabbetini ilerletirken birden araya eski sevgilisi John girer. Meteliksiz bir hayatın temsilcisi olan bu genç adam, bir yandan tiyatroda oyunculuk yapmakta, öte yandan da kısa süreli işlerle ayakta kalmaya çabalamaktadır. Düğünde hizmet veren garsonlar arasındadır ve onların oturduğu masaya bakar.Çok geçmeden şöyle bir süreç yaşanır; Lucy, Harry’yle çıkmaya ve lüks, dertsiz tasasız bir hayal dünyasının içinde yaşamaya başlar ama öte yandan mali koşulların neden olduğu eski ayrılığının izleri adeta peşindedir ve John da güçlü bir seçenek olarak varlığını sürdürmektedir. TAM BANA GÖRE ◊ Yönetmen: Celine Song◊ Oyuncular: Dakota Johnson, Chris Evans, Pedro Pascal, Zoë Winters, Marin Ireland, Louisa Jacobson, Dasha Nekrasova, Emmy Wheeler, Eddie Cahill, Sawyer Spielberg, Joseph Lee, John Magaro, Nedra Marie TaylorABD-Finlandiya ortak yapımıİlişki-bütçe orantısıKore doğumlu Kanadalı oyun yazarı ve senarist Celine Song, 2023 yapımı ilk uzun metrajı ‘Başka Bir Hayatta’yla (Past Lives) sinemaseverlerin karşısına çıkmış ve eski bir aşkın günümüzdeki izlerini sürdüğü bu yapımıyla dikkat çekmişti. Söz konusu yapıt, birçok eleştirmene göre ‘yılın en iyisi’ kabul edilmişti. Song bu kez yine kendisinin kaleme aldığı ikinci adımı ‘Tam Bana Göre’de (Materialists) New York’un ışıltılı hayatlarında ve mekânlarında geçen, yine bir üçgen etrafında biçimlenen bir öykü anlatıyor. Denklemin ayaklarında yükselen ana unsur Lucy elbette. Müşterilerinin mutlulukları için (profesyonel uğraş kabilinde!) çabalıyor ama kendisine gelince o, aynı duyguyu tatmaktan bir hayli uzak. Bir sahnede John’la geçmişte, sıkışmış trafikte yaşadıkları karşımıza getiriliyor ve orada genç kadın, erkek arkadaşına fakir olduğu ve gelecekteki hayatlarına dair umut taşımadığı için tahammül edemediğini, kendisine de böyle düşündüğü için çok kızdığını söylüyor. Yani o mutluluğun iyi bir bütçeyle oluştuğu kanaatini taşıyan bir insan. Nitekim çöpçatanlık yaparken iki taraf için de sık sık kimi kriterler öne sürüyor ve nihayetinde buluşmalar olumlu sonuçlanırsa ‘davul dengi dengine’ formülüne yakın ilişkilere kapı araladığını görüyor.Bu açıdan Harry, Lucy için tanım aralıklarına çok uygun bir seçenek: Paralı pullu, sert erkek profilinden uzak, partnerinin gönlünü her daim hoş tutabilecek bir portre ve onu istediği İzlanda gezisine götürmek için harekete bile geçiyor.Üstelik Lucy’nin daha pasaportu bile yok! Ama her şey çok güzel giderken birden genç kadın ve öykü hat değiştiriyor. Eski defterler yeniden gün yüzüne çıkıyor ve sahnede John beliriyor.‘Tam Bana Göre’ romantik komedi görüntüsünün ardında sınıfsal bir dramayı da deniyor. Öte yandan Lucy’nin başarısız çöpçatanlık girişiminin ifadesi olan Sophie karakteri üzerinden kadın sorununa ve erkek şiddetine de parmak basılıyor. Hikâyenin arka planında genişçe yer bulan çöpçatanlık kurumu ve bu sistem içinde doğru seçenek için uğraşanlar vasıtasıyla Celine Song, iyi koşullara sahip ama sevgisizlik ve mutsuzluk içinde yüzenlerin panoramasını çiziyor. Filmin biri başta olmak üzere iki sahnede karşımıza gelen mağara devrinde, papatya çiçeğinden yapılmış yüzükle sağlanan mutluluk bütün bu yaşanan dertlerin, çabaların en net, en sarih ifadesi.‘Tam Bana Göre’ bir yandan Hollywood klişeleriyle oynamak istiyor, öte yandan bu coğrafyadan bakıldığında bizim Yeşilçam geleneğimizde çokça uğranan öyküleri andırıyor. Fakat asıl sorun şu cephede kıyıya vuruyor; öykünün ana kadın karakteri son derece derin gözlemlerin ve reflekslerin ifadesi olarak karşımıza gelirken iki ana erkek profilde aynı özeni göremiyoruz. Harry de John da çok klişe dokunuşların vücut bulmuş halleri. Bu durumu Celine Song’un erkek cephesi için yeterince kafa yormadığı şeklinde mi almak lazım ya da yönetmen-senaristin bu konuda ‘Zaten erkekler bu kadar karikatürize varlıklardır’ demek isteği şeklinde mi yorumlamalıyız, bilemedim.Velhasıl ‘Tam Bana Göre’ derin sularda az biraz dolaşıp asıl gövdesini sığ sularda belirleyen bir film olmuş. Doğrusu ben Song’un bir önceki adımı ‘Past Lives’a da genelin aksine ayılıp bayılmamıştım ama bu kez daha sarih okunan ve tutmayan dikiş yerleri çok belli bir elbise var karşımızda diye düşünüyorum.Parlayanlar, klişe kurbanlarıZihinlerde kısaca ‘Grinin Elli Tonu’ olarak tanımlayacağımız o son derece yüzeysel seriyle yer edinen ama çok daha farklı yapımlarda da sık sık karşımıza çıkan Dakota Johnson, filmdeki Lucy rolüyle bence kariyerinin en iyi işlerinden birine imza atmış; ışıltısını yeteneğiyle de süslediği çalışmalarından biri bu. Harry’de son dönemin gözde aktörü Pedro Pascal karakterini doldururken yazının içinde bahsettiğim klişe çerçevelerin kurbanı oluyor elbet. Chris Evans da yırtmaya çalışan, yetenekli ama sisteme yenik düşmüş genç John’da boğuk sesiyle etki yaratsa da daha ötesini -senaryoya kurban olarak- geçemiyor. Bu arada klişelerden bahsederken öykünün sonuna doğru Lucy ve John bir düğün töreninin davetsiz misafiri oluyorlar; burada genç kadın, atılan evlilik adımı, bu kuruma ait çerçeveler ve sonraki aşamalar üzerine fikrini beyan ediyor. Bence Lucy’nin söylevlerinden oluşan bu bölüm de filmin en yüzeysel yanlarından biriydi.Orijinal isim ‘Materialists’ öykünün gezineceği coğrafyayı da tanımlıyordu elbet; yani hayata maddi bakan ve sevgi, şefkat, mutluluk arayışlarını parayla çözmek isteyen ama işlerin böyle halledilemeyeceğini zamanla anlayacakların hikâyesi bu. Nitekim ana karakter de materyalist bir dünyada gezinirken doğru rotayı romantizmde buluyor. Bu konuda Amerikalı bir eleştirmen şöyle bir saptama yapmış: “Lucy, Harry’yi seçerse, bu, aşkın gerçek duygularla ilgisi olmayan hesaplanabilir bir olgu olduğu anlamına gelecek. John’u seçerse de aşk sadece duygularla ilgili bir durum olarak algılanacak. Oysa aşkı deneyimlemiş olan herkesin bildiği gibi, bu durumlardan hiçbiri tek başına doğru değildir; gerçek olan her ikisinin birleşimidir.” Katılıyorum.VE DİĞER SEÇENEKLER◊ Berk Adası, Vikinglerle ejderhaların birbirlerine nesiller boyu amansız düşman olarak tanımlandıkları bir yerdir. Hıçkıdık, Ejderha Dişsiz’le arkadaş olduğunda geçmişin acılı sayfalarına karşı meydan okur. Orijinali 2010 tarihli bir animasyon olan ‘Ejderhanı Nasıl Eğitirsin?’ (How to Train Your Dragon), bu kez canlı karakterlerle karşımızda. Film, animasyonu da yöneten Dean DeBlois imzasını taşıyor, kadroda Mason Thames, Gerard Butler, Nico Parker ve Nick Frost var.◊ Toronto’ya annesine ait eski bir emaneti almak için giden Werther, burada Charlotte adlı bir kadına âşık olur. Ne var ki Charlotte nişanlıdır ve yakında evlenecektir. Kanadalı José Avelino Gilles Corbett Lourenço’nun yönettiği ‘Genç Werther’in Acıları’ (Young Werther), Johann Wolfgang von Goethe’nin 1774 tarihli ünlü klasiğinin modern zaman uyarlaması. Douglas Booth, Alison Pill, Iris Apatow ve Patrick J. Adams’ın başrollerini paylaştığı yapım karakterleri ve göndermeleriyle sempatik bir romantik komedi.◊ Haftanın menüsündeki diğer yapımlar şöyle: ‘Bozzo in the Woods’ (Yön: Ömer Sarı) ve ‘Süper Köpekler: Yaz Maceraları’ (The Barkers Pursuit of Adventure 2/Yön: Elena Galdobina).

Source: Uğur Vardan


Zihni arındırmak için 12 etkili adım!

Zihni detoksifiye etmek; bizi yoran olumsuz düşünceleri temizlemek ve onların yerine pozitiflik, farkındalık ve öz bakım koymak anlamına gelir. Bu süreç, yaşamın yoğun akışı içinde iç huzuru, dengeyi ve netliği bulmamıza yardımcı olur. Modern yaşam, zihinlerimizi bilgi, görevler ve dış etkenlerle sürekli meşgul eder. Bu yoğunluk, zihinsel aşırı yüklenmeye, tükenmişliğe ve duygusal dengesizliklere yol açabilir. Zamanla, olumsuz düşünceler kalıcı hale gelerek, özgüven eksikliği, kaygı ve depresyon gibi sorunlara zemin hazırlar. Zihni detoks etmek, bu döngüyü kırmak için güçlü bir adımdır. ZİHNİ ARINDIRMANIN FAYDALARI – Ruh Sağlığının Gelişmesi: Zihinsel temizlik, stres ve kaygı seviyelerini düşürerek daha sakin ve dengeli bir ruh haline ulaşmanızı sağlar. – Daha Sağlıklı İlişkiler: Zihinsel netlik, ilişkilerde daha dikkatli ve empatik olmanıza katkı sağlar. – Artan Üretkenlik: Arınmış bir zihin, odaklanmayı kolaylaştırır ve verimliliği artırır. – Öz Farkındalığın Gelişmesi: Düşünce ve duygularınızı daha iyi tanıyarak, kişisel gelişiminize yön verebilirsiniz. – Genel Refahın Artması: Zihinsel berraklık, iç huzur ve yaşamdan alınan keyfi artırır. ZİHNİNİZİ ARINDIRMAK İÇİN TEMEL YOLLAR 1. FARKINDALIĞI HAYATINIZA DAHİL EDİN Meditasyon ve farkındalık teknikleri, zihnin sürekli dolaşan düşüncelerden uzaklaşmasına yardımcı olur. Her gün birkaç dakikanızı sessiz bir ortamda, sadece nefesinize odaklanarak geçirmek, zihinsel berraklık kazandırır. 2. FİZİKSEL EGZERSİZİ İHMAL ETMEYİN Egzersiz, endorfin salgısını artırarak hem ruh halini iyileştirir hem de zihni canlandırır. Düşük tempolu yürüyüşlerden tempolu antrenmanlara kadar her tür hareket, zihninizi temizlemeye yardımcı olur. 3. KALİTELİ UYKUYA ÖNCELİK VERİN Uyku, zihnin yeniden şarj olduğu en önemli zamandır. Uyku düzenine sadık kalmak, zihinsel tazelik ve duygusal denge sağlar. 4. EKRAN SÜRESİNİ AZALTIN Sürekli bilgi bombardımanına maruz kalmak zihni yorabilir. Günlük ekran süresini sınırlamak, zihinsel yükü hafifletir. Dijital detoks için zaman aralıkları belirleyin ve gerekirse bu konuda destek uygulamaları kullanın. 5. DOĞAYLA BAĞ KURUN Doğada zaman geçirmek, stres hormonlarını azaltır, zihni sakinleştirir. Mümkünse her gün kısa bir yürüyüş yapın ya da bir parkta oturup çevrenizi izleyin. 6. DERİN NEFES TEKNİKLERİNİ DENEYİN Nefes egzersizleri, sinir sistemini rahatlatır ve zihinsel denge sağlar. Diyafram nefesi ya da 4-7-8 tekniği gibi yöntemlerle stres seviyenizi kontrol altına alabilirsiniz. 7. BEYNİNİZİ DOĞRU BESİNLERLE DESTEKLEYİN Beslenme, zihinsel sağlığın temelidir. İşlenmemiş, besin değeri yüksek yiyecekler tüketmek, beyin fonksiyonlarını olumlu yönde etkiler. 8. MİNNETTARLIĞI BİR ALIŞKANLIK HALİNE GETİRİN Her gün şükredecek en az üç şey bulmak, zihinsel pozitifliği artırır. Bu alışkanlık, odak noktanızı olumsuzluklardan olumluya kaydırır. 9. YARATICILIĞA ZAMAN AYIRIN Resim yapmak, yazmak, müzikle ilgilenmek gibi yaratıcı aktiviteler zihinsel rahatlama sağlar. İç dünyanızı ifade etmenin etkili yollarından biridir. 10. ÇEVRENİZİ DÜZENLEYİN Fiziksel dağınıklık, zihinsel karmaşayı tetikleyebilir. Yaşam alanınızı sadeleştirip düzenlemek, zihinsel huzur getirir. 11. OLUMLU SOSYAL ETKİLEŞİMLERDE BULUNUN Destekleyici sosyal çevre, stresin azalmasına yardımcı olur. Sevdiklerinizle kaliteli zaman geçirmek, zihinsel güçlenmeye katkı sağlar. 12. OLUMSUZ HABERLERE MARUZ KALMAYI SINIRLAYIN Sürekli olumsuz içerik tüketmek kaygıyı artırabilir. Bilgilenme ihtiyacınızı dengeli tutun ve moral yükselten kaynaklara yönelin. Görsel Kaynak: istockphoto

Source: Habertürk


Galatasaray”ın yeni yengesi

SEVGİLİSİYLE BİRLİKTE GELDİ Bayern Münih’ten Galatasaray’a transfer olan Alman futbolcu Leroy Sane, İstanbul’a önceki gün geldi. 29 yaşındaki futbolcuyu, 2018’den bu yana birlikte olduğu sevgilisi Candice Brook da yalnız bırakmadı. İstanbul’a geldiği için harika hissettiğini söyleyen Brook’un Amerika’da ünlü bir isim olduğu ortaya çıktı.MODEL VE ŞARKICI1987, New York doğumlu olan Candice Brook, modellik ve şarkıcılık yapıyor. 2016 yılında Hollywood’daki kadınların hayatını konu alan “About the Business” adlı programla adını geniş kitlelere duyuran Brook, geçmişte R&B yıldızı Chris Brown ve rap’çi French Montana ile ilişki yaşamıştı. Candice Brook ve Leroy Sane’nin Rio Stella adında bir kızları bulunuyor. Sane, Brook’un önceki ilişkisinden olan oğlu Tobias’a da babalık yapıyor.

Source: Hurriyet.com.tr


İki kapı var: Biri kolay, biri gizemli! Seçimin seni ele veriyor

Hayatın tam ortasında beliren iki kapı düşünün. Biri sana alışılmış olanı sunuyor, diğeri ise bilinmezliklerle dolu bir dünyaya açılıyor. Vereceğin karar yalnızca bir tercih değil, aynı zamanda karakterinin bir yansıması olacak. Bu iki kapıdan hangisini seçeceğin, içindeki seni açığa çıkarabilir.

KOLAY KAPI: KONFOR ALANINDAN VAZGEÇMEYENLERİN TERCİHİ

Kolay kapıyı seçenler genellikle:

* Planlı ve temkinli kişiliklerdir.

* Belirsizlikten hoşlanmazlar, risk almak yerine garantici olmayı seçerler.

* Hayatlarında kontrolün kendilerinde olmasını isterler.

* Konfor alanlarını önemser, sürprizlerden uzak bir yaşamı tercih ederler.

* Güven, istikrar ve sadelik onlar için önceliklidir.

Bu kapıdan geçenler, çevreleri tarafından “mantıklı, ayakları yere basan, güvenilir” olarak tanımlanır. Hayatlarında sürprizlere yer azdır. çünkü onlar için huzur, heyecandan daha kıymetlidir.

GİZEMLİ KAPI: KEŞİF RUHU TAŞIYANLARIN YOLU

Gizemli kapıyı tercih edenler ise:

* Meraklı, yaratıcı ve cesur ruhlardır.

* Bilinmeyeni cezbedici bulur, risk alarak yeni yollar denemekten çekinmezler.

* İçsel bir macera tutkuları vardır; kendilerini geliştirmeyi, sınırlarını zorlamayı severler.

* Belirsizlik onlar için tehdit değil, potansiyel bir dönüşüm alanıdır.

* Monotonluktan uzak, sürprizlerle dolu bir hayatı tercih ederler.

Bu seçimi yapanlar genellikle “özgür ruhlu, hayal gücü yüksek, spontane” bireyler olarak tanınır. Onlar için hayat, cevapları değil, soruları kovalama sürecidir.

Source: Derleyen: Nesli Leyla Şenol


Haftanın Kitapları

LATİN AMERİKA DAN TEKİNSİZ ÖYKÜLER Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Latin Amerika dan Tekinsiz Öyküler adlı derlemesiyle, zengin kültürel mirası, çok katmanlı tarihi ve edebi yenilikçiliğiyle öne çıkan Latin Amerika ya bir yolculuk sunuyor. Modern Klasikler Dizisi kapsamında yayımlanan bu derleme, 1880-1930 yılları arasında Latin Amerika edebiyatında iz bırakmış usta kalemlerin öykülerini bir araya getiriyor: Horacio Quiroga, José Asunsión Silva, Juan Montalvo, Leopoldo Lugones, Manuel Gutiérrez Nájera, Roberto Arlt, Roberto Mariani ve Roberto Payró gibi önemli isimlerin eserleri, bölgenin tarihsel dönüşümlerinin yarattığı tekinsiz atmosferi yansıtıyor. Kitapta yer alan 17 öykü, savaşların, devrimlerin ve toplumsal çalkantıların gölgesinde şekillenen Latin Amerika gerçekliğini farklı açılardan yansıtıyor. Bu derleme, yalnızca bir edebiyat seçkisi değil, aynı zamanda bir kıtanın ruhunu anlama rehberi.NEREDESİN MATHIAS?(Ágota Kristóf)Ágota Kristóf un Mathias ve Line adlı iki metnini bir araya getiren Neredesin Mathias?, Can Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Ágota Kristóf Koleksiyonu ndan alınan ve bu kitapta bir araya getirilen iki metinden Line 1978 yılında yazılmış, Mathias ise –yazım tarihi kayda geçmediyse de– yazarın belirttiğine göre 1970 lerin başına dayanır. Her ikisi de, farklı yollardan olsa da, yazarın takıntılarını ortaya çıkarır: Çocukluk ve onun sürüklenen bir dünyadaki ürkütücü zekâsı, ikiz idealine duyulan özlem, sözcüklerin aldatıcılığı, hayatın umutsuzluğu, zamanın seyrelmesi. Kristóf sürgünün hayatında yarattığı kopuşun ötesine geçerek, taviz vermez bakışıyla saptadığı, hayatını bütünüyle kaplayan hayal kırıklığı yığınından azade kalabilmiş görünen o tek alana, sert ve zorlu çocukluğuna özlem duymaya devam eder. Dışarıdaki dünyanın gidişatını pek umursamadan, onu harekete geçirebilecek bir meselenin, tek bir meselenin varlığından söz eder: Çocuk ve çocukluk meselesi. 17. YÜZYIL: BAROK, BİLİM, YÖNTEM ÇAĞIAlfa Yayınları nın tarihsel düşünceye katkı sunan en kapsamlı eserlerinden biri olan 17. Yüzyıl: Barok, Bilim, Yöntem Çağı Umberto Eco nun editörlüğünde hazırlanmış, kültürel, entelektüel ve bilimsel tarih alanında benzersiz bir başvuru kaynağı… Eco nun seçici ve kavramsal bakışını yansıtan editörlük rolünden beslenen; Adnan Tonguç tarafından Türkçeleştirilen çalışma, dönemi bütün yönleriyle anlamak isteyenler için yol gösterici bir pusula işlevi görüyor. Barok sanatın duyusal derinliğinden bilimsel yöntemin doğuşuna, 17. yüzyıl Avrupa sındaki çalkantılı dönüşümleri hem entelektüel hem de tarihsel bir perspektifle okura sunuyor. Kitap; tarihten felsefeye, bilimden edebiyata, müzikten mimariye kadar uzanan geniş bir içeriği kapsıyor. Otuz Yıl Savaşları ndan Galileo nun paradigmalarına, Spinoza dan Rembrandt a, Monteverdi den Descartes a kadar çağın zihinsel haritasını detaylı biçimde çizen yapıtta, akademik titizlikle hazırlanmış bölümler bir araya geliyor. SESİZLİĞİN ÜÇ YÜZÜ(Bilge Uzun)Prof. Dr. Bilge Uzun un İnkılâp Kitabevi etiketiyle yayımlanan yeni romanı Sessizliğin Üç Yüzü; okuyucuyu içe dönüşün, hakikatin ve şifanın izini sürmeye çağırıyor. Romanın merkezinde mesleğinde başarılı bir psikolog olan Yağmur var. Yağmur un kendi iç dünyasına doğru çıktığı sessizlik yolculuğu, yalnızca onun değil; Toprak, Marie, Özge, Putu, Hezaren ve Niko nun da hikâyeleriyle örülüyor. Uzun, Sessizliğin Üç Yüzü nde; günümüz insanının dikkatini dağıtan ses kalabalığını, anlamdan yoksun iletişim biçimlerini sorgularken, gerçek bağlantının içsel bir sessizlikle mümkün olduğunu hatırlatıyor. Sessizliğin Üç Yüzü, iletişimin kelimelerle değil, kalplerle kurulduğunu anlatan bir içsel keşif hikâyesi olarak okurlarla buluşuyor. İTAATSİZLİK(Naomi Alderman)Eski ABD Başkanı Barack Obama nın favori yazarlarından Naomi Alderman ın 2006 da Orange Yeni Yazarlar Ödülü ve 2007 de Sunday Times Yılın Genç Yazarı Ödülü nü kazandığı İtaatsizlik romanı İthaki Yayınları ndan çıktı. Kalemini Margaret Atwood un mentorluğunda geliştiren Alderman, daha bireysel kimlikleri ile toplumun çizdiği sınırlar arasında sıkışan iki kadının hikâyesini anlattığı ilk romanında melankoliyi umutla birleştirerek okura yansıttıyor. İtaatsizlik, 2017 de başrolünde Rachel Weisz ve Rachel McAdams ın oynadığı bir filme uyarlandı, birçok sinema ödülüne layık görüldü. İnsan için en büyük devrim, gerçek kimliğiyle yaşayabilmektir. İtaatsizlik, köklerini kaybetmeden özgürlüklerini savunan herkesin, sesini ve yolunu sahiplenme mücadelesi…KAR VE İNCİ(Nihan Kaya)Okuyan Us Yayınları ndan çıkan Kar ve İnci, edebiyat ile psikolojiyi harmanlayan bir roman. Zihni unutmuştu. Ama duyguları hatırlıyordu. dediğimiz bir kadının anlattığı fantastik hikayeler üzerinden gerçeğin izini sürüyoruz romanda kimi zaman. Tek eşyası olan kırmızı ayakkabılarını elinde taşıyarak kendisine anne-baba arayan kız çocuğu bir insanın içinde ömür boyu nasıl yaşar; bunu düşünüyoruz. Kimi zaman, bizi kaya gibi çarpan sert gerçekliğin eksik parçaları yol gösteriyor. Romanın sonunda bu parçaların hepsi birleşerek okuru şaşırtacak.TUZLU SU(Jessica Andrews)Gitgide erişilmez olmaya başlayan bir anneye özlem, hayalet gibi silikleşmiş bir babayı hayatın farklı evrelerinde kabullenme çabası… Geçmişin gölgelerinden sıyrılmak ve kendine ait bir yer bulmak isteyen Lucy, zamanın ve mekânın derinliklerinde kaybolmaya çalıştıkça aslında kendine dokunmaya başlıyor. Ayrıntı Yayınları ndan çıkan bu hikâye, aidiyetle özgürlük arasında bocalayan bir ruhun portresi. Çocukluğun sessiz çatlaklarından sızan özlemlerle örülü, geçmişin ağırlığıyla geleceğin belirsizliği arasında sıkışmış bir yolculuk. Lucy, iç dünyasının karmaşasında gezinirken, hem büyümenin sancılarını hem de insana ait olan o evrensel arayışı dile getiriyor.FRANZ KAFKA ÖLMEK İSTEMİYOR(Laurent Seksik) Beni öldürmezseniz şayet, siz bir katilsiniz diye sayıklıyordu ölmeden önce Kafka, tıp öğrencisi arkadaşı Robert Klopstock tan bir doz daha morfin isterken. Başucunda Dora Diamant da bulunuyordu. Bu sırada kız kardeşi Ottla Kafka Prag da iyi haberler beklemekteydi. Yazarın ölümünden sonra Robert Avrupa yı terk edip New York a yerleşir ve tüberküloz mütehassısı seçkin bir cerrah olur; Kafka nın bazı yapıtlarını borçlu olduğumuz Dora, Nazilerin yaptığı soykırımdan ve sonrasında Stalin zulmünden kaçıp İngiltere ye sığınır; Ottla ise Theresienstadt toplama kampında kardeşi Franz ın altmışıncı yaş gününü kutladıktan sonra bir grup Yahudi çocukla birlikte gaz odalarında can verir. Doktor ve yazar Laurent Seksik, Yapı Kredi Yayınları ndan çıkan Franz Kafka Ölmek İstemiyor da Kafka nın hayatındaki bu üç önemli insanın birbirleriyle kesişen hayatlarını Kafka nın son yıllarının, ayrıca günlüklerinin ve mektuplaşmalarının da izini sürerek anlatıyor. Franz Kafka Ölmek İstemiyor her satırından yalnızlık ve Kafkaesk duyguların damladığı bir roman.NAMASTE-MUTLULUĞA, KENDİNİ GELİŞTİRMEYE VE BAŞARIYA GİDEN YOL(Héctor García-Francesc Miralles) Japonların uzun ve mutlu yaşam sırları üzerine yazdıkları uluslararası çoksatan Ikigai nin ardından Héctor García ve Francesc Miralles bu sefer manevi gelişim yolunda önemli bir uğrak noktası ve binlerce yıllık köklü kültürüyle Doğu maneviyatının beşiği olan Hindistan a rotasını çeviriyor. Yazarlar, Nepal Kitap tan çıkan bu kapsamlı çalışmalarında nefes pratikleri, mantralar, meditasyonlar, Ayurveda, Tantra gibi bedensel, zihinsel ve ruhani gelişim için paha biçilmez mirasıyla bu topraklarda yeşeren kültürün dünyaya armağan ettiği önemli bilgileri okurlarına aktarıyor. Sanskritçede bir selamlama kelimesi olan namaste, içimizdeki kutsallığı selamlamamız için bizleri Hindistan a götürüyor. Stres, endişe ve korkuyu hafifletmeye yardımcı olan en iyi teknikleri ve tam yaratıcı potansiyelimizi nasıl harekete geçireceğimizi öğreneceğimiz bu çalışma, mutluluk ve kendini gerçekleştirme yolunda bir rehber niteliğinde.TAVANIN ÖTE YANI(Rober Haddeciyan)Aras Yayıncılık ktan çıkan bu eser, Ermenice edebiyatın yaşayan en üretken ve etkili isimlerinden Rober Haddeciyan ın Tavan adlı romanının devamı. Haddeciyan, toplumsal belleği bireyin kırılgan bedeni ve zihinsel sürekliliği üzerinden ele almayı başaran nadir yazarlardan. Tavanın Öte Yanı, bireysel ve kolektif hafıza arasındaki ilişkiyi sorgulayan, göç etmenin hem fiziksel hem düşünsel sonuçlarını göz önüne seren, çağdaş Ermenice yazının önemli metinlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Haddeciyan ın güçlü gözlem yeteneği ve dilindeki ölçülülük, bu eseri yalnızca bir devam kitabı değil, aynı zamanda bağımsız bir edebi duruşun ifadesi haline getiriyor.

Source: Habertürk


Trabzonsporlu futbolcu Enis Destan evlendi

Kulüpten yapılan açıklamaya göre Enis Destan, İzmir”in Çeşme ilçesinde Arzum Destan ile hayatını birleştirdi. Açıklamada, “Futbolcumuz Enis Destan, Arzum Destan ile birlikte İzmir Çeşme”de gerçekleşen törenle dünyaevine girdi. Futbolcumuz Enis Destan ve kıymetli eşini tebrik ediyor, ömür boyu mutluluklar diliyoruz.” ifadelerine yer verildi.

Source: